Derin Devlet Konusu
“Derin Devlet” ülkemizde iki anlama gelir. İlki NATO kökenli olan ve zamanla kişisel çıkarlara yönelik bir soygun ve cinayet örgütüne dönüşen oluşum, ikincisi de devlet içinde yapılanarak, onu belli bir yönde tutmaya çalışan başka bir oluşumdur. Kamuoyunda “eğer faili meçhulsa, Derin Devlet yapmıştır” izleniminin oluşmasına neden olan cinayetlerin kökeni, Mayıs 88’de İtalya’da tesadüfen ortaya çıkarılan bir NATO örgütüne kadar gider.
Önceki bir zamanda Savcı Casson, bulunan silah depolarının İtalyan Gizli Servisi SİSMİ’nin denetiminde olduğunu saptadı ve sonrasında da Kasım 56’da İtalyan ve Amerikan gizli servisleri tarafından SSCB ve Varşova Paktı(Doğu Blokunun NATO’su da diyebiliriz..yani bir tür Anti-NATO)’ndan gelecek bir saldırı olasılığına karşı Gladio adlı bir gizli örgüt kurulduğu ve anti-komünist sivillere silah dağıtıldığı ortaya çıktı. Kısa zamanda bunun diğer NATO ülkelerinde de yapıldığı anlaşıldı. Bu örgütler bulundukları ülkelerin hükümetleri tarafından dağıtıldı veya halka teşhir sonucu tasfiye edildi.
Hiç soruşturma yapılmayan Türk Gladio’sunun 6-7 Eylül 1955 İstanbul ve İzmir, 1 Mayıs 1977 Taksim, Aralık 1978 Kahramanmaraş, 79 Çorum ve Sivas olayları da dahil, çok sayıda hadiseyi düzenlediği kuşkusu yayıldı. Ecevit 1974’te bir “Özel Harp Dairesi”nin varlığından bahsediyor, Mayıs 77 olayından sonra Cumhurbaşkanı Korutürk’e yazdığı mektupta, “…sözkonusu örgüt gerilla ve kontrgerilla savaşları için (…) 1974’e kadar Amerikalılardan mali destek görürdü (…) Bu örgüte mensuplar arasında gördükleri eğitimi Türkiye’deki şiddet eylemlerinde kullananların bulunabileceği güçlü olasılıktır…” diyordu. Demirel ise Kasım 90’da, “…Devlet, cinayet işleyen bir devlet imajıyla Türk halkının önünde duramaz” diye demeç vermişti.
Bu anlamda Derin Devlet kavramı 3 Kasım 1996 Susurluk Kazası skandalının ardından bir miktar açığa kavuşacak, başlangıçta “devlet için” yasadışı operasyonlar yapan güvenlik elemanları ile sivillerin, bir süre sonra mafyalaşarak “kendileri için” çalışmaya başladıkları, ama olay mahkemeye yansıyınca kendilerini yine “vatani” gerekçelerle savunmaya giriştikleri ortaya çıkacaktır.
alıntıdır...