Alternatifim Cafe

Fransız İhtilali

Discussion started on Avrupa ve Bizans Tarihi

_TrAiToR_

FRANSIZ İHTİLALİ
(1789-1804)

Nedenleri:

a)Krallık Rejiminin İstibdadı: Fransa XVI. yüzyıldan beri koyu bir mutlakıyetle yönetilmekte idi. Krallar, memleketin sahibi ve efendisi sayılırdı. Kralın Tanrı'dan başka kimseye hesap vermeyeceği kabul olunurdu. Kral ve çevresinin , zengin ve gösterişli yaşamına karşılık, halkın sıkıntılı yaşamı, Kral'a tepki duyulmasına yol açmıştır.
b) Sosyal Durum ( Halkın çeşitli Sosyal Sınıflara Ayrılması ) : Fransız milleti eşitsizlik üzerine kurulmuş sosyal bir yapıya sahipti. Halk, birbirlerine eşit olmayan ve başka hak ve imtiyazlara sahip bulunan ; Soylular - Rahipler - Burjuvalar- Köylüler olarak, dört ayrı sınıfa bölünmüştü.

Soylular : Büyük toprak ve Malikane sahibi idiler. Devlet memurluğu ve askerlikle uğraşırlar, devlete vergi vermezlerdi. Topraklarında, köylüleri çalıştırırlardı.
Rahipler : Arazi ve mal sahibi idiler. Din bakımından Papa'ya bağlıydılar. Devlet ve Halk üzerinde dinsel otoriteye sahiptiler. Devlete vergi vermezlerdi.
Burjuvalar : Şehir ve kasabalarda oturan , iş ve ticaret'le uğraşan kesimdi. Aydınlar bu sınıf içinde idi. ( Doktor, Mühendis, Avukat, Tüccar, Sanatçı ) . Siyasal hakları yoktu. Devlete vergi verirlerdi.
Köylüler : Halkın çoğunluğunu oluşturmakta idiler. Vergi verirler, askerlik yaparlar, soylu kişilerin ve rahiplerin tarlalarında çalışırlar, gerektiğinde onların angaryalarını görürlerdi. Hiçbir siyasal hakları yoktu. Okuma - Yazma bilmezlerdi.Ekonominin bütün yükü, vergileri bu sınıf karşılıyordu.


c) Fransız Aydınlarının Etkisi : XVIII.yy.da Fransa'da yetişen filozoflar, düşünceleri ve eserleriyle, Fransız halkını etkilemişlerdir. Bu aydınlar içinde en etkili olanları, Monteskiyö , Volter, Didero ve Jan Jak Ruso' dur.
Monteskiyö , "İran Mektupları " adlı eserinde, bir İranlının ağzından Fransa' daki devlet rejimini, memleket yönetimini, sosyal durumu eleştirerek, hükümetin uygulamalarını ve soyluların yaşayışlarını halka göstermeye çalışmıştır.
" Kanunların Ruhu Üzerine " adlı eserinde, devlet rejimlerini inceleyerek, en iyi devlet rejiminin, kanunları yapan kuvvetle, yürütme kuvvetlerinin birbirlerinden ayrıldıkları rejimler olduğu fikrine ulaşmıştır.
Volter : Felsefe, Tarih, Edebiyat, Sosyoloji, Din alanlarında eserler yazmış, eserlerinde özgürlük ve vicdan özgürlüğü üzerinde durarak, genellikle Kilise ve Papazları eleştirmiştir.
Didero : Fransa'nın en büyük Ansiklopedist lerindendir. Fransızları kültür yoluyla yükseltmeye çalışmış, devlet yönetimini eleştirerek, rejimin değişmesi gerektiğini söylemiştir.
Jan Jak Ruso : Düşünceleriyle, Fransız halkını en çok etkileyen düşünürdür. " Sosyal Mukavele " ( Contrat Social ) adlı eserinde; " İnsanın hür olarak doğduğunu, fakat her yerde zincire vurulmuş bulunduğunu, hakları çiğnenen insanların, bu haklarını geri almaları için, ihtilalin meşru bir araç olduğunu, hükmetme hakkının yalnız millette bulunması gerektiğini söylemiştir.


ç) İngiltere ve Amerika'nın Yönetimlerinin Etkileri : İngiltere' de , 1688' den itibaren görülen " Meşruti Krallık " yönetimi, ve Fransızların destekledikleri Amerika'nın yönetim anlayışları (Özgürlük), Fransızları etkilemiştir.


d) Mali Zorluklar, Vergilerin Ağırlığı :
Fransız ihtilalinin en temel nedenidir. Sarayın israfları, Fransa'nın XVIII.yy.boyunca girdiği savaşlar, devletin ekonomik durumunun daha da bozulmasına yol açmış, halktan alınan vergilerin artırılmasına yol açmıştır.


İhtilalin Başlaması ve Dönemleri :
Fransa Kralı, XVI. Lui ' nin, halktan yeni bir vergi almak için "Etajenero" yu toplamasıyla başlayan İhtilal 5 dönemden geçmiştir.

Dönemleri :


1. Etajenero, Milli Meclis ve Kurucu Meclis Devri (1789 - 1791) :
Etajenero' nun, 5 Mayıs 1789 ' da toplanmasıyla başlayan bu dönemde , köylü ve Burjuvaların milletvekilleriyle, soylu ve rahiplerin milletvekilleri arasında toplanma konusunda anlaşmazlık baş göstermiştir. Toplantıların ayrı ayrı salonlarda değil, aynı salonda yapılmasını isteyen köylü milletvekillerinin isteği , soylu ve rahip milletvekilleri tarafından reddedilmiş, bunun üzerine bir araya gelen köylü ve burjuva milletvekilleri , halkın % 96 ' sını temsil ettiklerini ileri sürerek , Etajenero' ya, "Milli Meclis" adını vermişlerdir.
Kral' ın soylu ve rahip milletvekillerinin etkisinde kalarak ,meclise karşı zor kullanmak istemesi, ve maliye bakanı Neker' i görevinden atması üzerine halk ayaklanarak , siyasal hükümlülerin hapsedildikleri " Bastil Hapishanesi" ni basmıştır. Hükümlüleri kurtardıktan sonra hapishaneyi yakmış, yıkmıştır. ( 14 Temmuz 1789 )
Bu olaydan sonra Fransız halkı silahlanmış ve İhtilale katılmıştır.
Milli Meclis;
*Soyluların ve Rahiplerin derebeylik döneminden kalma bütün haklarına ve ayrıcalıklarına son vererek, eşitliği kabul etti.
Yeni bir Anayasa yaparak, İnsan ve Vatandaş Hakları bildirisini ( 17 madde ) anayasa'nın başlangıcına koydu.


Yaptığı , yeni Anayasa nedeni ile Milli Meclise, Kurucu Meclis ( Assamblée Constituant) adı verildi.

Kurucu Meclis : Çalışmaları ;
Fransa Meşruti bir krallık olmuştur.
Kanunları yapma yetkisi meclise, yürütme görevi kralın seçeceği Bakanlar Kurulu'na bırakılmıştır.

Kral' a kanunları veto hakkı tanınmıştır.

Kralın kaçma girişimi üzerine Cumhuriyet'in ilan edilmesini isteyenlere katılmamış, Kral'a Anayasa'ya sadık kalacağına dair yemin ettirmiştir.


Üyelerinin hiçbirisinin, yeniden seçilmemesi koşuluyla kendini dağıtmıştır. ( 30 Eylül 1791 )


2. Meşruti Krallık Meclisi Devri ( 1791-1792 ) : Bu dönemde, yeni anayasadan memnun olmayan halk ve Cumhuriyetçiler, Paris'te büyük bir gösteri yapmışlar, kraldan yana olan Paris Belediye Meclisini dağıtarak " Komün" denilen Belediye Meclisini kurmuşlardır. Kralın oturduğu "Tüilöri Sarayı" na yürümüşler, sonuçta Kral tahttan indirilerek, ailesiyle birlikte hapsedilmiştir. Meşruti Krallık Meclisi' nin dağılması üzerine, Ülke yönetimi " Komün " ün eline geçti. 1791 Anayasa'sı yürürlüğünü kaybetti.


3. Milli Konvensiyon Meclisi Devri ( 1792-1795) :
Cumhuriyet ilan edilmiş ancak Cumhurbaşkanı seçilememiştir.


Mecliste; Jirondenler ( İllerden seçilmiş milletvekilleri) , Montanyarlar ( Paris Milletvekilleri ) , Mutediller ( Meclisin ortasında oturanlar-Kararsızlar) olmak üzere üç parti oluşmuştur.


Jirondenler ; İhtilalle kazanılan hakların kan dökülmeden yürütülmesini ve uygulanmasını, Montanyarlar ; Cumhuriyetin ve kazanılan hakların kan dökülerek ve şiddetle korunmasını istemişlerdir.


Jirondenlerin yönetimi ele geçirme çabası sonuç vermeyince, Montanyarlar'la arası açılmıştır.


Kral ve Kraliçe yargılanarak idama mahkum edilmişlerdir.


" Devrim evlatlarını yer " kuralının işlediği dönemdir. İhtilalin etkili isimlerinden Danton ve Robespiyer idama mahkum edilmişlerdir. "Genel Kurtuluş Komitesi " ve " İhtilal Mahkemeleri " kurularak , haklı-haksız binlerce kişi öldürülmüştür.


Meclis tarafından Komite ve İhtilal Mahkemeleri ne son verilmiş, Konvensiyon meclisi yeni bir Anayasa yaparak kendini dağıtmıştır.


4. Direktuvar Devri ( 1795-1799 ) :


Devletin rejimi Cumhuriyettir.


" Beşyüzler Meclisi " ve " İhtiyarlar Meclisi " olarak iki meclis oluşmuştur.


Kanunları yapmak, Beşyüzler meclisinin, onaylamak İhtiyarlar Meclisinin görevidir. Yönetimi iki meclisin belirleyeceği 5 kişiden oluşan Beş Direktör yapacaktı.


İçte kralcılar ve rahiplerle, dışta Avusturya-Prusya-Hollanda ile yapılan savaşlarla uğraşılmıştır.


Napolyon, Mısır başarısızlığı üzerine Fransa'ya geri dönmüş, bu yönetime karşı olanlarla birleşmiş, Beşyüzler Meclisi toplantı sırasında iken meclisi askeri kuvvetlerle basarak üyelerin hepsini tutuklatmıştır. Bu gelişmeler üzerine İhtiyarlar Meclisi kendini dağıtmış, böylece Direktuvar devri sona ermiştir.


5. Konsüllük Devri (1799-1804) :


Anayasa'nın yeniden yapılması için iki komisyon kurulmuş, yürütme ve yönetme işlerine bakmak için de üç kişiden oluşan, Konsül seçilmiştir. Konsülün birinci kişisi Napolyon Bonapart' tı.


Napolyon ' un yazdığı Anayasa'ya göre üç konsül ülkeyi on yıl yönetecekler, kanunları Senato ve Tribuna adlarıyla anılan meclisler yapacaktı.


Meclis üyelerinden birisinin, Napolyon'un İmparator olmasını önermesi üzerine halkoyuna gidilmiş, Napolyon İmparator seçilmiştir. Böylece Konsüllük devri sona ererek I.İmparatorluk dönemi başlamıştır.






Fransız İhtilali'nin Sonuçları :


Dünyada yeni bir devlet rejiminin ( Demokrasi ) doğmasına yol açmıştır.


Mutlak krallıkların yıkılabileceği görülmüştür.


Milliyet, eşitlik, özgürlük, adalet, kardeşlik gibi kavramlar dünyaya yayılmaya başladı.


Milliyetçilik akımı dünyada etkili olmuş, çok uluslu yapıdaki imparatorlukların parçalanmasına yol açmıştır.


İnsan hakları kavramını geliştirmiştir.


Getirdiği ve dünyayı etkilediği evrensel düşüncelerden dolayı yakınçağın başlangıcı kabul edilmiştir.


Osmanlı Devletine Etkileri :


Osmanlı Ülkesindeki Azınlıklar arasında, özellikle Milliyetçilik akımı çok etkili olmuş ve İmparatorluğun parçalanmasına ve sonuçta yıkılmasına yol açmıştır.


İhtilal sonrası dünyaya yayılan yeni düşünceler Osmanlı aydınları arasında da etkili olmuştur. Tanzimat'ın ilanında, yeni Osmanlıların ortaya çıkmasında, Kanun-i Esasi' nin hazırlanmasında bu etkiler görülür.

#1 - Şubat 21 2007, 07:22:52

Fransa'da halkn yıllar boyu yoksulluk sefalet ve adaletsizlik çekip daha fazla dayanamayarak isyan etmesi ve Bastille hapishanesini basmasyla başlayan çağ değiştiren olay.....fakat krallıkların ve çok uluslu imparatorlukların dağılarak ulus devletlerinin kurulmasına zemin hazırlayan olay budur. 

Avupa'da feodaliteden sonra gelen krallık döneminde kapalı sarayların içerisinde yaşayan kral, hanedanı ve soylular aristokrat sınıfı teşkil ediyordu. saray duvarlarının dışında ise şehirliler ve köylüler vardı. bu şehirlilerin bir kısmı ticaret yaparak zenginlemişler ve neredeyse içerideki soylular kadar hatta bazıları onlardan da zengin bir tüccar sınıf oluşturmuşlardı. bunların paraları vardı ama bilimleri, sanatları, kültürleri yoktu. bu yüzden liseleri açtılar. liselerde çocuklarına aristokratlarla yarışır bir eğitim verdirdiler. işte bu zengin tüccarlıktan zenginleşmiş ve şehirleşmiş burjuva sınıfın eğitimli gençleri daha da palazlanarak saraya ve aristokrasiye diklenmeye başlayınca kıyamet koptu.

Bu gençler ki aralarında maximillien robespierre de vardır...(Fransız İhtilali insanlık tarihi açısından bir devrimse de Robespierre ve arkadaşlarının yaptığı kanlı hareketler bu olguya bir gölge düşürmemiş de değildir..)   yazılarıyla ve eylemleriyle zaten açlık ve sefalet içindeki halkı galeyana getirip saraya karşı kışkırtmışlardır. bunu yaparken kiliseye ve aristokrasiye karşı gelen propogandaları ve yazıları da kullanmışlardır. en önemli sonucu egemenliğin halka ait olduğunun kabul edilmesidir. eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başlamış ve akabinde de milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olmuştur. materyalizmin yayılmasında da payı büyüktür.

Ancak şimdi devrimin iyi yönlerini bir kenara bırakıp perde arkasına da bakarsak...sanmıyorum ki başka bir yerde böyle bir devrim bu kadar kanlı ve barbarca eyleme dökülsün...
Alıntı
devrimcilerin elinde, devrim bir nefret patlaması ile, şiddet ile özdeşleşti. dünyayı değiştirmenin kanıtı eylemin insanları yoketmesi oldu. eğer zor, şiddet, terör uygarlığın temeline katılıyorsa, fransa hiç kuşkusuz en uygar ülke olmalıdır. devrimle kazanıldığı iddağa edilen özgürlük, eşitlik, kardeşlik aslında fransızlar bu kavramları yalnızca onları çiğnemek için kullandılar. ‘özgürlükçü’ fransa köleliği kurumsallaştıran avrupa ülkeleri arasındaydı. ‘eşitlikçi’ fransa içerde eşitsizliği pekiştirirken dışarda ülkeleri sömürgeleştirdi ve cezayir bile fransa’dan bağımsızlığını ancak 1962’de kazandı. kardeş fransa nazi rejimi ile işbirliğinde öylesine yürektendi ki, nazi almanyasına kendisi için ayrılan kotanın üzerinde yahudi teslim etti.

özetlemek gerekirse... gerçekte fransız ihtilali milliyetçiliği dile getirme esaslı olmamıştır. evvela fransa'da ihtilale müsait iç ve dış ortam zuhur etmekle beraber aydın burjuva sınıfının krallığı yıkmaktaki kesin kararlılığı oyunun son perdesini hazırlamıştır.

dipnot= fransız ihtilali dendiğinde hemen akla gelen isimlerden montesquieu, voltaire ve jean jacques rousseau ihtilalden çok daha önceleri ölmüşlerdir. yani ihtilali görememişlerdir. onlara devrimin fikir babalarıydılar diyebiliriz. robespierre ise hem fikir hem eylem olarak ihtilalin göbeğindeydi.



Yararlı paylaşım için teşekkürler.



#2 - Şubat 21 2007, 12:47:50
« Son Düzenleme: Şubat 21 2007, 12:49:31 Gönderen: komiksey »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.