Hinduizm (San?tana Dharma - Vaidika-Dharma diye de bilinir) çok kapsamlı ve geniş bir dindir. Özellikle Hindistan, Nepal ve Bangladeş'te yaygındır, günümüzde inananlarının sayısı bakımından hristiyanlık ve islamdan sonra üçüncü büyük din konumundadır.
Hinduizm'de en önemli ilke dharmadır. Dharma, insanların sosyal ve dini konumlarının gereği davranış biçimlerinden dini uygulama tarzlarına kadar uzanan prensipler bütününe işaret eden bir kavramdır. En üstte bulunan Realite'ye tapar ve bütün insanların gerçeği fark edeceğini belirtir. Hinduizmin çoğu mezhebine ve inanışına göre ebedi bir cehennem ve lanetlenme diye bir şey yoktur. Yalnız, M.S. 1300 yıllarında Madhva'nın kurmuş olduğu Vaishnavism'in Dvaita inanışına göre ebedi lanetlenme olgusu vardır. Madhva ruhları 3'e bölmüştür:
1) Mokşa'ya ulaşabilecek ruhlar (Mukti-yogyas),
2) Sonsuza kadar doğum ölüm döngüsünde kalacak olan ruhlar (Nitya-samsarins),
3) Sonsuza kadar lanetlenecek acı çekecek ve sonsuz cehenneme gidecek olan ruhlar (Tamo-Yogyas).
Hinduizm, tüm görünümleri biricik kaynağın açılımları kabul eden Monist perspektiften, ikililiğe düalizm, ortadoğu dinlerindeki gibi yüce bir Tanrı'ya dayalı deizmden, çok tanrıcılığa bütün ruhsal yolları kabul eder ve geçerli sayar.
Her varlık kendi yolunu seçmekte özgürdür; bunu ister duayla, ister inzivayla, ister meditasyonla yapar, isterse fedakârca davranışlarla. Tapınaklarda tapınmaya, kutsal metinlere ve guru disiplini geleneğine önem verir. Dinsel bayramlar, haç, kutsal ilahiler ve evlerde tapınak uygulanan geleneklerdir.
Hindu yolunu sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlar. Bütün karmalar temizlenene, Tanrı fark edilene kadar her varlık yeniden bedenlenir. Muhteşem kutsal tapınakların, Hindu evindeki huzur dolu dindarlığın, metafizik ve yoga bilimin önemi büyüktür.
Hinduizm mistik bir dindir. Bu dinde olan kişiyi iç varlığındaki Gerçeği kişisel olarak tecrübe etmeye, sonunda insan ile Tanrı'nın bir olduğu şuurun zirvesine ulaşmaya teşvik eder. Hinduizm, dünyanın en eski dinidir. Başlangıcı belli değildir ve kayıtlı tarihten öncesine kadar uzanır. (Hinduizm, M.Ö. 1500'lerde Veda'ların yazıya geçirilmesinden çok daha önce de mevcuttu M.Ö. 3000 yıllarında Pre-Harappa ve Harappa dönemlerinde İndus uygarlığının dini idi bu yıllardan kalma çeşitli Şiva kalıntıları bulunmuştur). Belli bir kurucusu yoktur.
Hinduizm'de, ilk defa M.Ö. 800'lü yıllarda Brihadaranyaka Upanişad'ta detaylı bir şekilde açıklanan karma ve reenkarnasyon inançları bulunmaktadır.
Kişinin hayatında yaptığı, düşündüğü, hissettiği bütün olgular ve mental nitelikler, kişinin gelecekteki hayatını ve bütün kişilik özelliklerini, kaderini biçimlendirir, başka bir deyişle Hinduizm'e göre kişi, farkında olarak veya olmayarak kendi kaderini yaratmaktadır, Tanrı bu kadere "kötü" bir etki bırakacak bir şekilde müdahele etmez yani kişinin hayatında başına gelen kötü olayların hiçbirinin arkasında "Tanrı" yoktur, ancak eğer kişi Tanrı'ya derin ve içten dua ederse Tanrı, kişinin karmasına iyi etki edebilir.
Yüksek çakralarda bulunan akaşik hafıza, kişinin dünya hayatlarında, astral boyutlarda ve diğer var oluş biçimlerinde yaptıklarını, düşündüklerini, mental özelliklerini, ruh etkilemeleri biçiminde bir nevi "kayıt" etmektedir.
Hinduizm'e göre insanın yaşamlarında başlarına gelen kötülükler ve felaketlerin Tanrı ile ilgisi yoktur, Tanrı asla hiçbir şekilde kötülüğe ve felakete neden olmaz.Tanrı, fizik yasalarını ve doğa kanunlarını yaratması gibi, karma yasasını da var etmiştir, böylece kişi, kaderini kendisi yazmaktadır ancak "Sevgi" olan Tanrı, eğer derin bir şekilde istenirse insanların karmalarına iyi etkiye neden olacak bir biçimde müdahele edebilir.
Hinduizm'de Karma, 3 çeşittir:
1)Sanchita Karma
2)Prarabdha Karma
3)Kriyamana Karma
Prarabdha Karma, karmanın değiştirilemez kısmıdır, dolayısıyla bir "sonuç"tur ve yaşanmak, katlanılmak zorundadır, ok atan bir kişinin attığı oka benzer, ok yaydan çıkmıştır ve okçunun, artık elden çıkan ve "kaderini yaşayacak" olan ok üzerinde yapabileceği bir şey yoktur tek yapacağı "kriyamana Karma" yı yani mevcut durumunu karmasını en iyi şekilde yaratıp yeni okunu en iyi şekilde kullanmaktır.
Kişi bütün karmaları temizleninceye ve ruh evrimini tamamlayıncaya kadar doğum ölüm döngüsünde(samsara) kalır, artık öğrenilecek, geliştirilecek bir şey kalmayınca Mokşa adı verilen kurtuluşa ulaşılır ve artık yeniden doğum, samsara son bulur.
Hinduizm'in kabul ettiği inançlar genel olarak şunlardır:
Vedalar (Samhitalar, Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanişadlar) Tanrı sözüdür, ileri seviye ruhsal varlıklar olan Rişi'lere vahiy yoluyla gelmiştir.
Aşkın ve içkin olan her yerde var olan, hem yaratıcı hem de yaratılışın kendisi olan ve pek çok şekilde tezahür edebilen, farklı şekillerde adlandırılan, her şeyi, bütün canlıları ve evreni kapsayan, bütün canlıların kalbinde "üst ruh" olarak var olan tek Tanrı.
Evrenin sürekli bir, oluşum, muhafaza ve yok ediliş devrelerinden geçtiği, sonsuz olduğu.
Bütün canlıların yaptıkları, düşündükleri ve hissettikleriyle kendi kaderlerini yaratmaları, Karma/etki tepki yasası.
Bütün canlıların, ruhsal evrimlerini tamamlayıp Mokşa'ya ulaşıncaya kadar yeniden bedenlendikleri/ reenkarnasyon inancı.
Bütün hayatın ve canlıların kutsal olduğu; saygıyı, sevgiyi hak ettikleri, zararsızlık(ahimsa) ilkesi.
Sadece, tek bir dinin geçerli olmadığı, bütün dinlerin Tanrı'ya ulaşmada çeşitli yollar olarak kabul edilmeleri gerektiği.
Kutsal metinleri
Hinduizm dini Budizm'den farklı bir vahiy dinidir dolayısıyla çeşitli kutsal metinlerin doğaüstü varlıklarla veya Tanrı ile ilgisi olduğuna, Tanrı'dan kaynaklandığına inanılır.Hinduizm dininde "peygamberlik" (Rişi) kavramı vardır, ancak bu kavram, ortadoğu dinlerinde algılanan "peygamberlik"ten oldukça farklıdır, ortadoğu dinlerinde peygamber, Tanrı tarafından özel olarak seçilmektedir. Hinduizm'de ise peygamberlik, "kazanılan" bir olgudur, pek çok doğum-ölüm döngüsünden geçen, oldukça "yaşlı" ve deneyimli, çok daha üst seviye olan az sayıda ruh, Tanrı ve Deva'lar ile çeşitli şekillerde iletişime geçebilir, vahyi, gizli bilgileri, Tanrısal hakikatleri alır.
Hindu kutsal metinleri öncelikle Şruti ve Smriti olarak iki kategoriye ayrılır. Şruti Sanskritçede "işitilen şey" anlamına gelmektedir. Şruti'nin belli bir yazarı bulunmamakta, kutsal kişilere (Rişiler) iletilen ilahi kayıtlar olduğuna inanılmaktadır. Vedalar, Upanişadlar ve Mahabarata destanının bir bölümü olan Bhagavad Gita Şruti kategorisi içerisindedir. Saivism mezhebinde, Şiva Agamaları da Şruti kategorisinde değerlendirilir, Şivacılara göre Agamalar, aynı Vedalar gibi, doğrudan Tanrı'dan kaynaklanmaktadır, vahiydir ve en az Vedalar kadar eskidir, binlerce yıl boyunca sözlü gelenek ile nesilden nesile aktarılmıştır. Diğer 3 mezhepte Agamalar Smriti olarak kabul edilir.
Smriti ise Sanskritçede "hatırlanan/korunmaya değer şey" anlamına gelmektedir. Dindeki otoriteleri Şruti'den sonra gelir.
Smriti'nin alt kategorileri şunlardır:
Dharma Şastra (Kurallar, kanunlar)
Mahakavyalar (Destanlar; Mahabarata ve Ramayana destanlarınını içerir)
Puranalar (Masallar veya Yazmalar)
Sutralar (Atasözleri veya aforizmalar)
Agamalar (Mantralar, Tantralar ve Yantraları içeren felsefeler)
Dyasanalar (Vedantayı da içeren felsefeler)
Onsekiz Ana Smriti'nin İsimleri:
Manu Smriti
Yajnavalkya Smriti
Parasara Smriti
Vishnu Smriti
Daksha Smriti
Samvarta Smriti
Vyasa Smriti
Harita Smriti
Satatapa Smriti
Vasishtha Smriti
Yama Smriti
Apastamba Smriti
Gautama Smriti
Devala Smriti
Sankha-Likhita Smriti
Usana Smriti
Atri Smriti
Saunaka Smriti
Mezhepler
Şaivizm
Şaktizm
Vişnaizm
Smartizm
Hint dinlerindeki gelişmeler sonucu Hinduizm adını alan din, Brahmanların hakimiyet sağladıkları dönemde ise Brahmanizm terimi ile ifade edilmiştir. Günümüzde Hinduizm ve Brahmanizm terimlerinin bir biri yerine kullanıldığı bilinmektedir. Yaygın bir anlayışa göre Hinduizm ve Brahmanizm terimleriyle, en eski Vedalar döneminden günümüze ulaşmış bulunan Hintlilerin inanç, düşünüş, his ve hayat tarzları kastedilmektedir. Hint yarımadasındaki halkın çoğunun dini inanç ve geleneklerini ifade ettiği için Hinduizm terimini kullanmaktadır. Hindular ise dinlerini "Sanatana Dharma" yani ezeli ve ebedi din veya baki din diye adlandırırlar. Bu dine mensup kişilere de "sanatani" yani baki denir.
Tarihi kayıtlardan elde edilen bilgilere göre takriben M.Ö. 1500 yılları civarında Doğu Avrupa'dan gelen Aryalar, Hindistan'ı ele geçirirler. İki farklı halkın bir biriyle karışması sonucu dini inanç ve geleneklerde bir birine karışmıştır. Kökü yüzyıllar öncesine kadar uzanan bu karışım sonucu bugünkü Hinduizm ortaya çıkmıştır.Aryan istilası görüşüne katılmayan pek çok batılı araştırmacı ve bilim adamı da bulunmaktadır.Bu iki ırkın karışımından meydana gelen bu gelişme beş devreye ayrılır.
Vedalar dönemi
Upanişadlar dönemi
Klasik dönem
Ortaçağ 'daki ilahiyat, felsefe gelişme dönemi
Modern dönem
Hinduizm, yaklaşık dünya nüfusunun %12'sini oluşturur. Hinduizmin tespit edilebilmiş belli bir kurucusu bilinmediği gibi kendine özgü bir inanç sistemi ve kitabı da yoktur. Hinduizmin temelinde Brahma (Mutlak Varlık) inancı yatmaktadır. Bu husustaki geniş bilgiyi Hinduizmin Kutsal Metinleri olan Veda'larla Brahmana'larda bulmak mümkündür.
Hinduizm sınırsız bir vatan sevgisi ve bağlılık duygusu kavramları üzerine kurulmuş toplumsal ve siyasi olguların bir özel görüntüsüdür. Hinduizmin bir ilk lideri temel tebliği bildiren bir ilk kurucusu olmadığı için bir anlamda kurucularının kalabalık olduğunu söyleyebiliriz.
Hinduizm, batıda bazı çevreler tarafından anlaşıldığı aksine "yöresel, etnik" bir din olmayıp, bütün canlıların ve evrenin dini olduğunu iddia eden evrensel bir dindir.
Vişnaizm
Vişnavitler (Vişnu mezhebi mensupları) Vişnu'yu en yüce Tanrı diğer Tanrıları ise ikincil olarak görürler. Gerekçeleri ise Vişnavitlerin Bhagavad Gita'da "Kulun ibadet ettiği uluhiyet veya form ne olursa olsun arzularını ben karşılarım." (Gita:7:21-22)
Bu mezhebin M.Ö. 5. ya da 6. yüzyılda ortaya çıktığı sanılmaktadır. Tüm Hinduizm mezhepleri içinde ikinci en genç olanıdır.
Kutsal Kitapları, Bhagavad Gita (M.Ö. 300), Srimad Bhagavatam, Ramayana, Mahabharatta, Veda'lar ayrıca 12 temel upanishad ve bunlardan başka 13 Vaishnava upanishadı. Vaishnava mezhebinin okullarından biri olan Hare Krishna tarikatı 108 upanishadı da kabul ettiğini söyler.
Felsefeleri; Avatar yani Tanrı'nın dünyaya bedenlenerek gelmesi inancı vardır. İslam, Hıristiyanlık, Musevilik inancına en yakın dindir. İnsan ile Tanrı olan Vişnu (veya Krişna ya da rama) arasında fark vardır. Mokşa yani kurtuluş, Krişna'nın saf bilinciyle kaplanmış olarak onun spiritüel mekanındaki sonsuz mutluluktur. Tanrı ile bir olmak/aynı olmak inancı Vaishnavism mezhebinde vardır yalnız kişi Tanrı'da tamamen yok olmaz, kendi ruhsal özellikleri Tanrı'nın ruhuyla tamamen karışmaz denize atılan taş gibi Tanrısal bilinçle kaplanır ancak özü ayrı kalır bu anlamda Tanrı ile ruhlar tamamen ayrıdır ve ayrı kalacaktır. Doğum ölüm zincirinden kurtulan onun mekanında yaşamaya gidecektir. İnsan Tanrı özüne sahiptir, ilahidir, ama "Tanrı" değildir ve evren Brahman'ın tezahürüdür ama "aynısı" değildir.Yarı Tanrılar da Brahman'ın(Krişna) tezahürü değildir ama onun tarafından yaratılmışlardır. Birkaç Vişnu mezhebine göre madde gerçektir yanılsama değidir. Bazı Vaishnava mezheplerinin (Dvaita) kullandığı "Madde gerçektir" ifadesi, "madde" olgusunun da kozmosta yeri olduğunu ifade eder, bu anlamda madde yanılsama değildir ancak kesinlikle ilüzyondur, maddeyi bu bedenle ve duyu organlarıyla olduğu gibi algılamak olanaksızdır bu anlamda her şey "illüzyondur". Tüm vaishanavların kutsal kitap olarak kabul ettiği Srimad bhagavatam şöyle der:
"Tanrı tarafından yaratılan bir yanılgı sonucu, evren gerçek olmadığı halde gerçekmiş gibi görünür, tıpkı rüyada çektiğimiz acıların yalnızca hayalden ibaret olması gibi." (Srimad Bhagavatam 10.14.22)
Saf monizm görüşünü (Filozof Şankara'nın görüşünü) benimsemiş diğer Vaishnavalara göre madde gerçekten de yoktur, yani duyu organlarıyla algılanabilen dışında "madde" gerçekliği yoktur.
Tek tanrılı bir mezheptir. Tek bir "Tanrı" vardır, o da Krişna'dır (Vişnu'nun avatarı). Bundan başka bir de "üstün melekler" veya Tanrı'nın hizmetçileri olan varlıklar vardır bunlara "yarı Tanrı" denir. Brahma ve Şiva bazı Vaishnava mezheplerince Vişnu'nun tezahürleri olarak görülürken bazılarınca Vişnu'dan sonraki en önemli 2 "Tanrı'ya yakın güçte yarı-Tanrı" olarak görülür.
En önemli amaç Tanrı'ya ibadet etmektir.(Bhakti-Yoga) İman birinci plandadır. Mistik bilgi ve yoga uygulamaları ikinci plandadır.
Vaishnava'lar, yaygın olarak, Vishnu'nun avatarı olan veya Tanrı'nın bizzat kendi formu kabul edilen Krişna'ya ibadet ederler.
Şaivizm
Şaivizm'de Vişnu ve Brahma, Şiva'nın tezahürleri olarak görülürler. Şivitlerin dünya üzerindeki en kutsal kabul ettikleri manastır Nepal'in başkenti Katmandu'nun doğusundaki Bagmati nehrinin kenarındaki Paşupatinat Manastırıdır. Şaivitler hem monistik hem de düalistik felsefeleri izlerler.
En eski Hindu mezhebi olduğu düşünülür. Ayrıca Hindistan'ın M.Ö. 1500 lerde Aryan işgalinden önceki mezhebiydi. Çok eski ve köklü bir uygarlık olan (M.Ö. 3000) İndüs uygarlığının (veya Harappa) 2 mezhebinden biriydi. Öyle ki bu uygarlıktan kalan Şiva şekilleri/biçimleri Şiva'ya ait diğer kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Şivacılık, en mistik Hindu mezhebidir, geçmişte Dravid/Sudric ırkına ait idi.
Kutsal kitapları; Şiva Agamaları (en eski Saivism metinleri), Tirumantiram, Şiva puranları, Vaishnava upanişadları hariç diğer upanishadlar (95 upanishad). Şiva mezhepleri bunlara ilaveten Vedalar'ı (Rig, Atharva, Yajur, Sema) da kabul eder. Lingayat hariç bütün Şivacı mezhepler Vedalar'ı kabul etmektedir, Lingayat mezhebi, Budizm gibi Hinduizm'den ayrılıp ayrı bir kimlik kazanmıştır.Keşmir Şivacılığının bunlara ilaveten kendine has kutsal kitapları da vardır.Şiva Agamaları 28 tanedir, her bir Agama; felsefe, yoga, ibadet ve tapınak ile ilgili konulara değinen bölümlerinden oluşur, Keşmir Şivacılığı, bunlara ilaveten 64 Agama'yı daha kabul eder. Saivism kutsal kitaplarından biri Tirumantiram 28 Agama'dan bahsetmektedir.
Felsefeleri; Avatar yani Tanrı'nın bedenlenmesi inancı yoktur. Onlara göre Tanrı bedenlenmez. Panenteist bir mezheptir, her şey Brahman'dır. İnsanlar da aslında öz olarak Tanrı'dır. Her şey Brahman'ın (Şiva) tezahürüdür. Bütün yarı tanrı denen varlıklar Brahman'nın tezahürleridir. Aryan işgalinden sonra Krişna da Saivism taraftarlarınca milyonlarca yarı tanrıdan sadece biri olarak kabul edilmiştir. Mokşa yani kurtuluş demek, insanın özünün/ruhunun bir yağmur damlasının okyanusa karışıp onunla tamamen bir olması gibi sonsuz brahman'a (Şiva) karışarak onunla bir olması demektir. Tanrı ile insanın ruhu birdir (okyanus- su damlası örneği). Her şey Tanrı'nın parçasıdır da denebilir. Kötülüğün yok edicisi olduğu kabul edilen, "yok edici" varlıklara tapma olgusu da vardır.
Yoga, tapas uygulamaları, mistik bilgi ve amel birinci planda, iman ikinci plandadır.Asıl amaç Tanrı'nın üstün ve gizemli özünün ve insanın ruhunun aslında onunla bir olduğunun farkına varmak deneyimlemek ve cehaletten kurtulmaktır.
Şaktizm
Şaktalar çeşitli biçimler altında Şakti (veya Devi)'ye tapınırlar. Şaktizm Vedanta, Tantra, Samkhya felsefeleriyle ilişkilidir ve zengin bir Bhakti Yoga geleneği de bulunmaktadır.
Saivism ile beraber en eski Hindu mezhebidir. Bu da aynı Saivism gibi, M.Ö. 3000 yıllarında İndüs Uygarlığı'nın (ve Harappa) diniydi. O yıllarda Saivism ile iki "rakip" din oldukları tahmin edilmektedir. Saivism gibi Dravid ırkının bir dinidir. Ancak 4. yüzyıl ve 7. yüzyıl arasında biraz değiştiği bugünkü durumuna geldiği tahmin edilmektedir.
Kutsal Kitapları; Vedalar, Devi Gita, Tantras veya Shakta Agamas (En eski shaktism metinleri), Shakta Puranas, Çandi Patha, Vaishnava upanishadları hariç 95 upanishad.
Felsefelerinde tanrıça tapınımı vardır. Tanrıça dünyada beden alabilir yani avatar inancı vardır. Bu da Saivism gibi panenteist bir dindir. Her şey Brahman'dır. İnsanlar da aslında öz olarak Tanrıça'dır. Her şey brahman'ın (Shakta) tezahürüdür.
Bütün yarı tanrı denen varlıklar Brahman'nın tezahürleridir. Aryan işgalinden sonra Krişna da Shakta taraftarlarınca milyonlarca yarı tanrıdan sadece biri olarak kabul edilmiştir. Mokşa yani kurtuluş demek, insanın özünün/ruhunun bir yağmur damlasının okyanusa karışıp onunla tamamen bir olması gibi sonsuz brahman'a (Shakta) karışarak onunla bir olması demektir. Tanrıça ile insanın ruhu birdir. (okyanus- su damlası örneği) Her şey Tanrıça'nın parçasıdır da denebilir. Dilini dışarı çıkarmış bir şekilde ve oldukça vahşi bir biçimde resmedilen Kali ma (Kali ana) (Kara Tanrıça) isimli Tanrıça'ya da tapılmaktadır, Kali-ma, Shakti mezhebi taraftarlarınca "kötülüğün yok edicisi" olarak nitelendirilir.Saivism den farklı olarak büyücülük uygulamaları ön plandadır.Pagan bir din sayılabilir. Paganizm ile en çok yakınlık gösteren Hindu dinidir. Doğaya, ağaçlara, böceklere, hayvanlara, gök cisimlerine de tapılır.
Bu inançta hem mistik bilgi ve yoga hem de iman eşit ağırlıktadır.
Smartizm
Smartalar tüm tezahürlerin Brahman'dan ortaya çıktığını kabul ederek Advaita (ikiliksizlik) felsefesini izlerler. Kişisel Tanrılar Brahman'ın farklı isimlerdeki görünümleridir. Smarta perspektifi Batı'daki hakim Hinduizm algısıdır. Neo Hinduizm de denir.
Kutsal Kitapları, Ashtavakra Gita, 15 upanishad, puranas, Bhagavad Gita,, Yoga sutras. Felsefeleri, İnsan Tanrı'dır. Gördüğümüz her şey aslında bir yanılsamadan ibarettir. Madde kesinlikle gerçek değildir, yanılsamadır. Advaita vedanta düşüncesinin en ağır olduğu Hindu dinidir. İnsanın ruhu ile Tanrı'nın ruhu birdir. En "modern" Hindu dini denebilir. Mokşa kavramı Saivism dekine benzerdir. Tamamen "tekçi" dir,ikilik yoktur her şey aslında birdir.
Bu dinde mistik bilgi ve yoga uygulamaları tamamen ön plandadır. Tanrı/Tanrıça tapınımı hemen hemen "yok" denecek kadar azdır. İmanın değil mistik bilginin önemi vardır. En liberal Hindu dinidir.