The Cure; “Easy Cure” adıyla; Crawley, Sussex’de ki St Wilfrid’s Comprehensive okulunda öğrenci olan Robert Smith (solist) ve okul arkadaşları, Michael Dempsey (bas) ve Laurence ‘Lol’ Tolhurst’dan (davul) oluşan bir ekiple 1976 yılında kuruldu. Punk’ın ilk alevlendiği yıllarda grup kendine uygun bir çıkış yolu bulduğunda, Albert-Camus’den esinlendikleri ‘Killing An Arab’ın da içinde olduğu albüm “The Peel Session”ı bağımsız bir plak şirketi olan Small Wonder Records’tan 1978 yılının ortalarında yayınladı. Bu parçayla grup; prodüktör ve Fiction Record’un müdürü Chris Parry’nin dikkatini çekmeyi başardı.
1979 yılının Mayıs ayında grup; özellikle 60’lı yılların Brit ritmlerinin bulunduğu ‘Boy’s Don’t Cry’la bir çok müzik eleştirmeninden olumlu eleştiriler almaya başardı. Bir sonraki albüm “Three Imaginery Boys” da aynı olumlu eleştirileri alınca grup; Siuoxsie and The Banshees’le birlikte albümü tanıtmak amacıyla düzenlenen bir konser verdi. Ayrıca bu organizasyona Smiths’de katıldı. Bir başka güçlü çıkış yapan single ‘Jumping Someone Else’s Train’ bağımsız listelerde çok başarılı olurken, uluslararası listelere girmeyi kıl payı kaçırdı. ‘Cult Heroes’ adıyla çıkış yapan ‘I’m A Cult Hero’ single’ı yeterli ilgiyi bulamadı ve single’ın yayınlanmasından sonra basçı Michael Dempsey gruptan ayrıldı. Dempsey’in yerine çok kısa bir süre grupta kalıp daha sonra ayrılan ve gruba Robert Smith’in davetiyle tekrar 1985 yılının 20 Haziran’ında katılan, Simon Jonathan Gallup geçti. (16 Kasım 1979) Bu sırada gruba klavyeci Mathieu Hartley’de katıldı.
1980 yılının baharında Cure, bir rock grubundan çok bir pop grubu kadar para kazanmaya başladı. “Seventeen Seconds” albümlerinden çıkardıkları; 12 inch’lik single ‘A Forest’ grubun ilk kez İngiltere Top 40’a girmesini sağlarken ikinci güçlü çıkış yapan minimalist bir klasik olan albüm ‘17 Seconds’la grup; Top 20’ye girmeyi başardı. Cure’un çalışmaları; düzenli olarak müzik listelerinin alt seviyelerinde yer almaya başladı. 1981 yılında çıkardıkları “Faith” albümlerinden piyasaya çıkan ‘Primary’, ‘Charlotte Sometimes’ ve ‘Faith’ single’larıyla bulundukları pozisyonu pekiştiren grup, bir sonraki yıl için, yeni çalışmalarının izini sürmeye başladı.
Grubun “Pornography”le yaptığı hamle İngiltere Müzik Listeleri’nde ki yerlerini tehdit etmeye başladı. Fakat bunun yanında grubu ilgilendiren daha önemli problemler de vardı. 1982 yılında; klavyeci Hartley ve bir diğer yeni eleman olan Gallup gruptan atıldı. Yerlerine Phil Tornalley ve Steve Gouldin geldi. Bu sırada Smith geçici bir süreliğine, John McGeogh’un yerine Siouxie and The Banshees’e katıldı. Aynı zamanda grubun ‘Dear Prudence’ adlı parçasına da gitarıyla eşlik etti. Smith, daha sonra Banshees’den Steve Severin ve Jeanette Landray’la Glove’da bir kez daha çalışma imkanı buldu.
1982 yılının Mayıs ayında İngiltere Müzik Lisyelerin’de ilk ona giren albümleri “Pornography” çıktı. Bu sırada albümden ‘The Hanging Garden’ singleları piyasaya çıktı. Ve Simon Gallup gruptan ayrıldı. Gallup’un gruptan ayrılmasıyla Smith, grubun biraz zamana ihtiyacı olduğunu farketti. Bütün bunlar olup biterken The Cure, albüm çalışmalarına devam etti ve 1983 yılında “Japanese Whispers” adlı albüm piyasaya çıktı. Bu albümden çıkan ve elektronik bir alt yapıya sahip olan ‘The Walk’ single’ı İngiltere Top 20’ye başarılı bir giriş yaptı. 4 ay sonra grup ‘Love Cats’ adlı parçalarıyla ilk ona girmeyi başardı. 1984 yılında bir Cure albümü olarak piyasaya çıksa da aslında Robert Smith’in albümdeki hemen hemen bütün enstrümanları çalmış olduğu “The Top” piyasaya çıktı. Albüm, İngiltere Müzik Listeleri’ne ilk ondan giriş yaptı. Albümden çıkan ‘The Caterpillar’ ise listelerde ilk 20’de yer aldı. “The Top”un turnesinde Cure; davulda Andy Anderson, basta Phil Tornalley, ve gitarda Porl Thompson’dan oluşan bir ekipti. Fakat bazı sebeplerden dolayı turne sonunda Andy Anderson ve Phil Tornelley gruptan ayrıldı. Onların yerine bateride Boris Williams ve gitarda Simon Gallup geçti.
Cure; sadece eklektik ve alışa gelmişin dışında bir müzik yapmakla kalmayıp, yaptıkları bu yeniliklerle çok geniş bir dinleyici kitleside kazanmış oldu. Smith’in ağır göz makyajı, koyu kırmızı ruju ve dağınık saçları; Tim Pope’un grubun parçalarına çektiği klipler kadar dikkat çekiciydi. 1985 yılında grup, o zamana kadar çıkarmış olduğu en başarılı albümü piyasaya sürdü. “The Head On The Door”. Albümden çıkan en başarılı single ‘In Between Days’ oldu. Bu single’ı ‘Close To Me’ takip etti.
Daha önce çıkarmış oldukları singlelarının toplaması olan “Staring At The Sea”yi piyasaya sürdüklerinde grup, bu piyasada kalıcı olduklarının altını bir kez daha çizmiş oldu. The Cure 1987 yılında Güney Amerika Turnesi’ne çıktı ve burada İngiltere Müzik Listelerin’de Hit Olacak parçaları ‘Why Can’t I Be You’, ‘Catch’ ve ‘Just Like Heaven’ı çıkardı. Bu parçalar çıkardıkları son double albüm “Kiss Me, Kiss Me, Kiss Me”nin içindeydi, aynı zamanda bu albüm İngiltere Müzik Listeleri’nde ilk 40’a girdi. 1988 yılında “The Imaginary Years” adında bir Cure belgeseli piyasaya çıktı. İki yıl aradan sonra grubun “Disintegration” albümü piyasaya çıktı. Smith’in artık ölmek üzere olan bazı şarkı sözleriyle hazırlanan parça İngitere Listeleri’nde 3 numaraya kadar yükseldi. Bu sırada grup bazı single’larını piyasaya sürmeye devam etti. Bu single’lar; ‘Lullaby’, ‘Lovesong’, ‘Pictures Of You’ydu. Bu single’lardan “Lullaby” için çekilen klip, o yıl düzenlenen Brit Ödülleri’nde en iyi klip ödülünü aldı. Single’lar ve albümler piyasaya çıkmaya devam ederken grup üyeleri de değişmeye devam ediyordu.
Grubun kuruluşunda yer alan ‘lol’ adıyla tanınan, davulcu Laurence Andrew Tolhurst gruptan ayrıldı. Cure Amerika’da verecekleri konserlere devam edeceklerini açıklarken, Robert Smith artık grubun vereceği konserlerde bulunmayacağını söyledi. 1990 yılında; grubun daha önce çıkardığı parçalarının remixlenmiş ve yeniden kaydedilmiş versiyonlarının yer aldığı “Mixed Up” adındaki double cd piyasaya çıktı. 991 yılında Cure, Brit Ödülleri’nde en iyi İngiliz grup ödülünü aldı.
Cure 1992 yılında, Robert Smith, Gallup, keyboard ve gitarda Perry Bamonte, gitarda Porl Thompson ve davulda Boris Williams’dan oluşan bir ekiple “Wish” albümünü çıkardı. Bu albümle Cure, bir kez daha dünyanın en başarılı gruplarından biri olduğunu ispatladı. Albüm, İngitere Müzik Listeleri’ne 1 numaradan, Amerika Müzik Listeleri’ne ise 2 numaradan giriş yaptı. Albümden bir çok müzik eleştirmeni tarafından Cure’un en başarılı single’ları olarak nitelendirilen ‘High’, ‘Friday I’m In Love’ ve ‘A Letter To Elise’ çıktı. Bu albüm için verdikleri konserler “Live” albüm olarak piyasaya çıktı ki bunlardan bir tanesi çok sınırlı sayıda piyasaya çıkan “Paris” konserleriydi.
Haziran 1993’de “Wish” albümünün tanıtım turnesi’nin ardından, Paul Stephen Thompson gruptan ayrıldı. Thompson; ailesiyle daha fazla vakit geçirmek ve uzun yıllar Cure için yaptığı sanatsal çalışmalara ağırlık vermek istediği için gruptan ayrıldı. Bütün bunlar olurken Cure; “The Crow” filminin soundtrack’i için ‘Burn’ adlı parçayı kaydederken; Jimi Hendrix’in tribute albümü “Stone Free” için ‘Purple Hazel’ın tekrar keydını yaptı. Bu sırada gruptan daha önce ayrılan Tolhurst; Robert Smith’e, gruba ve plak şirketi Fiction Records’a haklarının ödenmediğini söyleyerek dava açtı. Davayı Tolhurst kazandı ve yüklü bir tazminatla mahkemeden ayrıldı. Dava sürerken, baterist Boris Williams gruptan ayrıldı ve yerine Jason Cooper girdi. Cooper’la birlikte gruba keyboardçu Roger O’Donnel’da tekrar katıldı. 1995 yılında Cure “Judge Dredd” filminin soundtrack’i için ‘Dredd Song’u kaydetti. Grup; XFM’e verdiği desteği de David Bowie’nin ‘Young Americans’ parçasını tekrar seslendirerek gösterdi. Grup aynı yıl üçüncü kez Glastonbury Festivali’ne katıldı. Festival’den sonra grup; 1996 yılının Mayıs ayında piyasaya çıkacak olan “Wild Mood Swings” albümünün çalışmaları için stüdyo olarak kullandıkları Jane Seymour’a ait malikaneye döndü. Bu albüm çıktığında grupta yer alan üyeler; Robert Smith, Perry Bamonte, Simon Jonathan Gallup, davulda Jason Cooper ve keyboard’da Roger O’Donnell’dı. Albümden, ‘The 13th’, ‘Mint Car’, ‘Strange Attraction’ ve ‘Gone’ adlı single’lar çıktı.
Grup albümün tanıtımı için dünyanın çeşitli yerlerinde 100’den fazla konser verdi. 1997 yılının Ocak ayında Robert Smith, çocukluk yıllarının idolü olan David Bowie’nin 50. Yaşgünü için New York’ta - Madison Square’de düzenlenen partiye davet edildi ve sahnede idolüyle bir parça seslendirdi. Aynı yıl, grubun single’larının toplandığı “Galore” adlı toplama albüm piyasaya çıktı. Albümde ‘Wrong Number’ adlı bonus bir parça da yer alıyordu. 1998 yılında Robert Smith South Park’ın bir bölümünde; dünyayı Mecha Streisand adlı bir şeytandan kurtaran tip rolünde yer aldı. Ayrıca bir Trey Parker/Matt Stone filmi olan “Orgazmo” için ‘A Sign From God’ adlı parçayı kaydetti. Cure ayrıca, Depeche Mode’un tribute albüm için ‘World In My Eyes’ adlı parçayı kaydetti. X-Files’ın albümü için de ‘Something More Than This’ adlı parçayı kaydetti. Avrupa’nın çeşitli yerlerinde gerçekleşen 12 Festivale katıldıktan sonra grup, Jane Seymour’a ait olan malikaneye geri döndü. 1999 yılında albümün kayıtlarını tamamlayan grup “Bloodflowers”ı piyasaya sürdü. 2004 yılında ise kendi isimlerini taşıyan yeni stüdyo albümleri ile dönüş yaptılar.