ignacio ramonet'in 'fidel castro - iki ses bir biyografi' kitabından ( fidel castro biografia a dos voces) bir alıntı:
"ignacio ramonet- bazıları küba devrimi'ne karşı suçlamalarını artırdı
ve sürekli olarak, şans eseri olmakla suçluyorlar. siz avukatsınız,
onlara karşı küba devrimi'ni savunurken ne tür argümanlar
kullanırdınız?
castro- evet, uzun konuşacağım, sizi uyarıyorum. ve moncada'nın 50.
yıldönümü konuşmasında söylediğim bazı argümanları tekrarlayacağım.
çünkü, şöyle düşünelim. küba'nın suçu ne? onurlu bir adamın, küba'ya
saldırmak için nasıl bir gerekçesi olabili.
küba halkı, kendi kanıyla ve düşmandan ele geçirdiği silahlarla,
tepeden tırnağa silahlı seksen bin adamı olan, abd hükümetinin
başımıza getirdiği, acımasız batista tiranlığını devirdi. latin
amerika ve karayipler'de emperyalizmin egemenliğinden kurtulan ilk
toprak oldu; sömürgecilik sonrası tarihi boyunca, on binlerce kişinin
canına kıyan işkencecilerin, katillerin ve savaş suçlularının
yargılandığı, örnek olacak şekilde cezalandırıldığı, bu yarıküredeki
tek ülke.
toprağını geri aldı, köylülere ve tarım çalışanlarına teslim etti.
doğal kaynaklar, sanayi kuruluşları ve temel hizmetler, tek gerçek
sahiplerine küba ulusana teslim edildi. abd hükümetinin organize
ettiği paralı askerlerin giron'daki işgal girişimini, yetmiş iki
saatten daha az bir sürede, gece gündüz çarpışarak yenilgiye uğrattı
ve böylece, abd'nin askeri müdahalesini ve sonuçları hesaplanamayacak
bir savaşı bertaraf etti. devrim, isyan ordusu'na, dört yüz bin silaha
ve yüz binlerce milise güveniyordu.. 1962'deki onlarca nükleer silah
saldırısı tehlikesini, taviz vermeden, onuruyla göğüsledi. kurtuluş
savaşında yitirilenden daha çok sayıda insanın ölmesi pahasına, tüm
ülkeye yayılmış olan "kirli savaş"ı boşa çıkarttı. abd tarafından
organize edilen, binlerce sabotaja ve terörist saldırıya metanetle
katlandı. devrimin liderlerini öldürmeye yönelik yüzlerce girişimi
başarısızlığa uğrattı.
yarım yüzyıldır süren, sıkı bir ambargo ve ekonomik savaşın ortasında,
biryılda okuma yazma bilmeyenlerin sayısını sıfırlama gücü gösterdi;
öyle ki bu, ne latin amerika'nın -bolivarcı devrim sayesinde
venezuela'daki kayda değer istisna hariç- diğer bölgelerinin , ne de
abd'nin kırk yıldan fazla bir zamandır üstesinden gelebildiği bir
sorundu. çocuklarının yüzde 100'üne ücretsiz eğitim götürüyoruz.
yarıküredeki tüm uluslar arasında en yüksek okullaşma oranına –okul
öncesi ve dokuzuncu sınıf arasında yüzde 99- sahip. ilkokul
öğrencileri, dil ve matematik konusunda dünyada ilk sırada yer alıyor.
aynı şekilde kişi başına düşen öğretmen sayısında da ilk sıralarda yer
alıyoruz. fiziki ve zihni engelli çocukların tümü özel okullarda
eğitim alıyor. bilgisayarı ve görsel işitsel araçları, bugün
çocukların tümü, ergen yaştakiler ve gençler, kırda ve şehirde, yoğun
bir biçimde kullanıyor.
devletin ekonomik olarak ödüllendirdiği eğitim, on yedi otuz yaş
arasındaki eğitim görmeyen ve çalışmayan gençlerin tümü için dünyada
ilk kez bir fırsata dönüştü. herhangi bir yurttaş, okul öncesi
eğitimden, doktor unvanı alana kadar, tek bir kuruş harcamadan, eğitim
görme imkanına sahip. ulus, devrim öncesindeki bir üniversite mezunu,
entelektüel ve profesyonel sanatçıya karşılık bugün otuzdan fazlasını
çıkartıyor. bir kübalı yurttaşın eğitimi ortalama dokuzuncu sınıf.
küba'da, okuma yazma bilmeyen bulunmuyor.
yirmi binden fazla gencin eğitim gördüğü, yetenek ve eğilimlerini
geliştirdiği, sanat eğitimi veren ve sanat öğretmenleri yetiştiren
okullar, ülkenin her yanına yayılmışdurumda. on binlerce kursiyer,
profesyonel okullara öğrenci yetiştiren kurslarda eğitim alıyor.
üniversitelere bağlı kurumlar, ülkedeki bütün belediyelere doğru
yayılmakta. bugüne kadar hiçbir yerde böylesi devasa bir eğitim ve
kültür devrimi gerçekleşmedi; bu, "kültür olmadan özgürlük mümkün
değildir" diyen marti'ye yürekten inanan küba'yı, uzun vadede,
dünyanın en kültürlü, en bilgili ülkesine dönüştürecek.
çocuk ölüm oranı, canlı doğanlarda, binde 60'tan, binde 6 ila 6,5
arasında dalgalanan bir rakama indi. kanada ve abd'den patagonya'ya
kadar, yarıküredeki en düşük oran. ortalama yaşam süresi on beş yıl
yükseldi. çocuk felci, sıtma, yenidoğan tetanosu, difteri, kızamık,
yalancı kızamık, kabakulak, boğmaca gibi bulaşıcı hastalıklar yok
edildi; tetanos, menengokoksi, hepatit b, lepra, tüberküloz tümüyle
kontrol altına alındı. bugün ülkede insanlar, en gelişmiş ülkelerde
neden ölüyorlarsa aynı nedenlerle ölüyor: kalp-damar rahatsızlıkları,
tümörler, kazalar ve diğerlerinden.
polikliniklere ulaşımı kolaylaştırmak, hayatları korumak ve acıları
dindirmek amacıyla, sağlık hizmetlerini halka ulaştırmak için, köklü
bir devrim gerçekleşiyor. genetik kökenli, doğum öncesi ya da doğumla
ilgili sorunları en aza indirgemek için köklü araştırmalar yapılıyor.
küba bugün, hemen arkasından geleni neredeyse ikiye katlayarak, kişi
başına en fazla doktor düşen ülkedir.
bilimsel merkezler, en ağır hastalıklara karşı, önleyici ve tedavi
edici çözümler bulma amacıyla, durmadan araştırma yapıyor. kübalılar,
hizmetlerini ücretsiz olarak almaya devam edecekleri dünyanın en iyi
sağlık sistemine sahip olacaklar. sosyal güvenlik, nüfusun yüzde
100'ünü kapsıyor.
nüfusun yüzde 85'i oturduğu konutun sahibi. her tür vergiden muaf.
yüzde 15'lik kalan kesim, ücretin yüzde 10'unu bulan tamamen sembolik
bir kira ödüyor.
uyuşturucu kullanımı çok düşük ve sonuç alıcı biçimde uyuşturucuya
karşı mücadele ediliyor. lotarya ve diğer şans oyunları, kimse
ilerleme umudunu şansa bağlamasın diye, devrimin ilk yıllarından beri
yasak.
televizyonumuz, radyomuz ve basınımız ticari reklam yayınlamıyor.
promosyonlar, sağlığa, eğitime, kültür sorunlarına, fiziki eğitime,
spora, sağlıklı eğlenceye, çevrenin korunmasına, uyuşturucuya karşı
mücadeleye, kazalara ya da sosyal nitelikli diğer sorunlara
yönlendiriliyor. bizim kitle iletişim araçlarımız eğitim veriyor, ne
zehirliyor ne yabancılaştırıyor. ne kültlerle yoruyor ne de tüketim
toplumlarının çürümüş değerleriyle galeyana getiriyor.
heykelle, resmi fotoğraflarla, sokak ya da kurum isimleriyle, yaşayan
hiçbir devrimci şahsiyet kültleştirilmiyor. yöneten kadınlar ve
erkekler insandır, tanrı değil.
ülkemizde ne paramiliter güçler ne de ölüm mangaları var, halka karşı
asla şiddet kullanılmadı, ne yargısız infaz yapılıyor ne de işkence
uygulanıyor. ülke içinde ve dışında insanlar ve halklar arasında
dostluk ve dayanışma yeşertiliyor.
yeni kuşaklar ve tüm halk çevrenin korunması konusunda eğitiliyor,
kitle iletişim araçları, çevre bilincinin oluşması için kullanılıyor.
ülkemiz, sağlam bir biçimde kültürel kimliğini savunuyor, başka
kültürlerin en iyi yanlarını alıyor ve bozan, yabancılaştıran ve
alçaltan her şeye karşı, kararlı biçimde savaşıyor. amatör ve sağlıklı
sporun gelişmesi, halkımızı en yüksek madalya oranlarına ve dünya
ölçeğinde övgülere taşıdı.
halkımızın ve insanlığın hizmetindeki bilimsel araştırmalar, yüzlerce
kez katlandı. bu çabanın ürünü olan önemli ilaçlar küba'da ve başka
ülkelerde hayatlar kurtarıyor. bilim adamlarımızın eğitildiği ve
eğitilmekte olduğu formasyonla ve bilinçle çelişecek biyolojik
silahlar üzerinde ne çalışıldı ne de bunlar üretildi.
enternasyonalist dayanışma ruhu başka hiçbir halkta bu denli kök
salmadı. ülkemiz, fransa gibi önemli bir avrupa ülkesiyle siyasi ve
ekonomik ilişkilerinin bozulması pahasına, fransız sömürgeciliğine
karşı verdikleri savaşta cezayirli yurtseverleri destekledi.
cezayir'in güneydoğusunda, tinduf şehri yakınlarındaki dra
hamadası'ndaki demir madenlerini kral ii. hasan ilhak etmek
istediğinde, fas'ın yayılmacığılına karşı cezayir'i savunmak için
silah ve savaşçı gönderdik.
eksiksiz bir tank tugayı personeli, suriye arap ulusunun isteği
üzerine, 1973-1975 arasında golan tepeleri'nin karşısında, bu toprak
parçası adil olmayan bir biçimde bu ülkeden kopartıldığında, görev
yaptı.
kısa süre önce bağımsızlığına kavuşmuş olan kongo cumhuriyeti'nin, dış
güçler tarafından taciz edilen lideri patrice lumumba'ya politik
destek verdik. bu lider ocak 1961'de sömürgeci güçler tarafından
katledildi; yandaşlarına yardım ettik. dört yıl sonra 1965'te, çaldığı
40 milyon doları hangi avrupa bankalarına yatırdığı ve kimin elinde
olduğu hala bilinmeyen, batı'nın adamı mobutu'nun hizmetindeki paralı
askerlere karşı savaşan kongolu isyancılarla birlikte, yüz kübalı
eğitmenin de che'nin desteklediği tanganika gölü'nün batı bölgesinde
kübalı kanı aktı.
kübalı eğitmenlerin kanı, eski portekiz sömürgelerinin bağımsızlığı
için amilcar cabral önderliğindeki guinea ve cabo verde'nin
bağımsızlığı için afrika partisi'nin savaşçılarını eğitirken ve
desteklerken de aktı.
aynı şey, on yıl boyunca angola'nın bağımsızlığı için savaşan
agostinho neto'nun mpla'sını desteklerken de söz konusu oldu. angola
bağımsızlığını kazandıktan sonra, yüz binlerce kübalı gönüllü, on beş
yıl boyunca, ırkçı güney afrika ordusunun saldırılarına karşı
angola'nın savunmasına katıldı. güney afrika birlikleri, abd'yle
işbirliği içinde, kirlisavaş yöntemlerini kullanarak, milyonlarca
mayın döşedi, köyleri tümüyle yerle bir etti ve yarım milyondan fazla
angolalı kadını, erkeği ve çocuğu katletti. angola'nın güneydoğusunda,
namibya sınırına yakın cuito cuanavale'de, angola ve namibya
birlikleri ve kırk bin küba askeri, abd'nin işbirliği ve bilgisi
dahilinde, israil'in üretimine yardım ettiği ya da sağladığı yedi atom
bombasına sahip güney afrika kuvvetlerine kesin bir darbe vurdu. bu
hem namibya'nın kurtuluşunu sağladı ve hem de muhtemelen apartheidin
sonunu hazırladı.
küba, neredeyse on beş yıl boyunca, abd'nin barbar ve acımasız
savaşında, kahraman vietnam halkıyla dayanışmanın onurunu yaşadı. abd
bu savaşta, yaralılar ve çeşitli organlarını yitirenler hariç, 2
milyon vietnamlı'yı öldürdü, bu toprakları, bugün etkisi hala
hissedilen, tahmini imkansız zararlara yol açan kimyasal ürünlerle
doldurdu.
küba kanı, çeşitli latin amerika ülkelerinin yurttaşlarının kanıyla
birlikte aktı, çarpışma sırasında silahı bir kurşun tarafından
kullanılmaz hale getirilen, yaralı ve tutsakken, abd'li ajanların
talimatıyla bolivya'da katledilen che'nin kübalı ve latin amerikalı
kanıyla birlikte.
kübalı inşaat işçilerinin kanı, abd kinik gerekçelerle granada'yı
işgal ettiğinde, turizmle yaşayan küçük bir adanın ekonomisi için
hayati öneme sahip bir havaalanı inşaatını bitirmek üzereyken, bu
ülkeyi savunmak için çarpışırken aktı.
küba kanı, silahlı kuvvetlerimizden eğitmenler, sandinista devrimine
karşı abd tarafından örgütlenen ve silahlandırılan kirli savaşı
göğüslemek için cesur nikaragua askerlerini eğittikleri sırada,
nikaragua'da aktı.
bütün örnekleri saymadım. kardeş halkların bağımsızlık için giriştiği
kurtuluş savaşlarını desteklemek gibi kutsal bir görevi yerine
getirirken yaşamını yitiren kübalı enternasyonalist savaşçıların
sayısı iki bini geçiyor. bu ülkelerin hiçbirinde küba'ya ait bir
malvarlığı yoktu. çağımızda, başka hiçbir ülke, samimi ve çıkar
gözetmeyen dayanışmanın böylesi parlak sayfalarına sahip değildir.
küba her zaman sözünü tuttu. asla sapmadı. asla bir başka halkı
satmadı. asla istisnalara başvurmadı. asla ilkelere ihanet etmedi.
temmuz 2003'te, birleşmiş milletler ekonomik ve sosyal konseyi'nde, on
beş yıldır kesintisiz içinde olduğu insan hakları komisyonu üyeliğine,
alkışlar arasında üç yıllığına tekrar boşuna seçilmedi.
yarım milyondan fazla kübalı, savaşçı, öğretmen, teknisyen, doktor ya
da sağlık görevlisi olarak, uluslararası görevler üstlendi. on
binlerce doktor ve sağlık görevlisi, kırk yıldan fazladır, hizmet
verdi ve milyonlarca hayat kurtardı. şu anda, üç bin uzman hekim ve
diğer sağlık görevlileri, on sekiz üçüncü dünya ülkesinin ulaşılması
zor bölgelerinde çalışıyor. buralarda, koruyucu ve tedavi edici
yöntemler kullanarak, hizmetlerinin karşılığında tek bir kuruş
almadan, her yıl yüz binlerce yaşam kurtarıyor ya da milyonlarca
insanı tekrar sağlıklarına, görme yeteneklerine kavuşturuyor.
birleşmiş milletler örgütünün hizmetindeki kübalı doktorlar olmasaydı,
afrika'nın birçok bölgesini tehdit eden aids'e karşı yürütülen acil ve
zorunlu programlar gerçekleştirilemezdi.
rusça, portekizce, fransızca, ingilizce ve ispanyolca'da oluşturulmuş
metinlerle küba'nın geliştirdiği radyodan okuma yazma öğretme
teknikleri şimdiden bazı ülkelerde uygulanmaya başlandı. olağanüstü
kalitede televizyon yayınları yoluyla okuma yazma öğreten benzer bir
teknik tamamlanmak üzere. küba'nın düşündüğü, kübalılara ait
programlar. fakat patent hakkı bizi ilgilendirmiyor. okuma yazma
bilmeme oranının en yüksek olduğu bütün üçüncü dünya ülkelerine tek
kuruş istemeden vermeye hazırız. beş yıl içinde, okuma yazma bilmeyen
80 milyon kişi, çok küçük bir harcamayla, yüzde 80 azaltılabilir.
sıkmamak için burada duruyorum, ama devam edebilirim..."