Alternatifim Cafe

Ahmet Muhip Dıranas

Discussion started on Yazarlar

dark

Yeni!


Ahmet Muhip DIRANAS
Yerli, Yazar ve Şair  

Hayatı ;
1908 Yılında Sinop'ta doğan yazar, Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra, Ankara Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Hakimiyet-i Milliye gazetesinde çalıştı. İki yıl kadar okuyup, öğrenimini yarım bıraktı. İstanbul'a giderek, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne giren Dranas, aynı zamanda da Güzel Sanatlar Akademisi'nde kütüphane müdürlüğü yapıyordu. Ankara'ya dönen yazar (1938 ) C.H.P Genel Merkez'inde, Halkevleri kültür ve sanat yayınlarını yönetti (1938-1942). Askere gidip geldikten sonra, Ankara'da Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürü, Kurum Başkanı olarak görev aldı. İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu.''Yedi Meşaleci'ler'' 'i 1940 kuşağına bağlayan şairlerden biri olan Cahit Sıtkı Tarancı ile, şiirde sese ve şekil mükemmelciğine önem verdi. Buda onun şiirimizde kendine sağlam bir yer edinmesine sebep oldu. 1980 tarihinde öldü.  

Tüm Eserleri;
Gölgeler-1946 ( CHP Piyes Yarışması'nda ikincilik kazandı)
O Böyle İstemezdi-1948 ( Çıkmaz adıyla 1977'de ilk kez oynandı)
Gölgeler ve Çıkmaz - ( Oyunlar adı altında 1978 yılında yayımlandı )
Şiirler-1974
Kırık Saz-1975 ( Bu kitapta, Tevfik Fikret'in Rubabı Şikeste, Haluk'un Defteri,Han-ı Yayma, Tarih-i Kadim, şiirlerini günümüz diline çevirmiştir)
Yazılar-1994 ( Yazarın yazıları, ölümünden sonra bu kitapta toplanmıştır )
ŞİİRLERİ :
Ankara Lisesi'nden Muhip Atalay
Büyük Olsun
Fahriye Abla
Herşey Uzaktadır
Olvido
Serenad
Ayaklar
Adamlar
Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar
Titrek Bir Damladır
Köpük

#1 - Ocak 10 2007, 17:28:25
« Son Düzenleme: Mart 16 2010, 12:29:39 Gönderen: EaraneCarnesîr »

Aslen "Dıranas"tır.

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyle gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler,mağluplar,mahzunlar...

Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir.
Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir;
İnsan yağmur kokan bir sabaha karşı
Hatırlar bir gün bir camı açtığını
Duran bir bulutu,bir kuş uçtuğunu,
Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...
Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.

Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla
Halay çeken kızlar misali kolkola
Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,
İhtiyar ağaçlı,kuytu bahçelerden
Ayışığı gibi sürüklenip giden;
Geceye bırakıp yorgun erkekleri
Salınan etekler fısıltıyla, nazla.

Ebedi aşığın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.
Ey ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, gelmiş olsa bile ümitsiz kış;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen aşığın serptiği çiçekler.


Ya sen! ey sen! esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu yanma vaktinde
Sensin hep,sen, esen dallar arasından

Ey unutuş! kapat artık pencereni,
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
Çıkmaz artık sular altından o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
Amansız gecenle yayıl dört yanıma
Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.



Olvido şiiri harikadır, göründüğü üzre. Özellikle de siyahla yazılı kıtasıdır 'benim'olan.
#2 - Şubat 13 2010, 18:39:46

Zeitgeist

Hiç sevmezmiş 'Fahriye Abla' ile anılmayı. : )
#3 - Şubat 13 2010, 19:26:20

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.