Alternatifim Cafe

İlahiler Ve Şiirler

Discussion started on İlahi

sea_deniz

Seni sevdiğimi söylemem fazla
Sensiz ne ilgim var baharla yazla
Gönlümü doldurdun sevinçle hazla
Çünkü seyreyledim namazda seni
Sevdim bir kez daha niyâzda seni
Sen namazda -bilsen- meleksin, cansın
Rükûda secdede bir hüsnüansın
Namaz kıl uğrunda varlığım yansın
Şükür seyre daldım namazda seni
Temâşâda kaldım niyâzda seni
İbadet insanın rûh cilâsıdır
Varlığında Hakk'ın tecellâsıdır
Bînamaz nefsinin mübtelâsıdır
Mutluyum gördükçe namazda seni
Bir kez daha sevdim niyâzda seni

Kaynak:Prf.Hayrettin KARAMAN
-----------------------------------------------------------------

Yakarış
   
 

Gücümüz kâfi değil, pek naçarız ALLAH'ım
Tavşan yavrusu görsek hep kaçarız ALLAH'ım
Yalvarırız kapında el açarız ALLAH'ım
Bizleri kamusalcı BAŞ'a muhtaç eyleme

Ne zaman yola çıksak yoldan çevrilmekteyiz
Her gün ezilmekteyiz, her gün savrulmaktayız
Dünya cehenneminde yanıp kavrulmaktayız
Ateşin sıkletinden KIŞ'a muhtaç eyleme

Doğacak nesilleri dört başı mamur gönder
Günahsız ellerinde demet demet nur gönder
Rahmetine susadık, hayırlı yağmur gönder
Kurutma kökümüzü, YAŞ'a muhtaç eyleme

Atlayıp geçmek zordur dikili kazıkları
Eğlencede, israfta tükettik azıkları
Sen doyur gönlümüzü, sen artır rızıkları
Yoksulları ekmeğe, AŞ'a muhtaç eyleme

Zulüm bitsin dünyada akmasın masum kanı
Anaların, eşlerin artık yanmasın canı
Atıp kaçırmak için pusudaki şeytanı
No'lur ellerimizi TAŞ'a muhtaç eyleme

Hakikat iklimine girmemize nusret ver
Hakikat güneşini görmemize nusret ver
Hakikat çiçekleri dermemize nusret ver
Kullarını hayale, DÜŞ'e muhtaç eyleme.
 abdurrahim KARAKOÇ
----------------------------------------------------------------------

Ey! Gönüller Sultanı.. Ey Yüce Peygamberim!..
Şikâyetim var Sana, lakin haya ederim.
Gör ki yine bağlandı, kitap tutan ellerim
--Ölmedi Ebrehe'ler, Firavun'lar, Nemrut'lar,
--Binlerce yıldan beri, DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Ey Mahşerin gölgesi.. Ey Canların cananı;
Küstü melekler bile, terketti bu viranı,
Gör ki devr-i cehalet, yine sardı cihânı
--Ne lût kavmi yok oldu, ne Medyen, ne Semûd'lar;
--Sanki hepsi yaşıyor, DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Nice âlim türedi; küfürle şirk arası;
Bin parçaya böldüler, bıraktığın mirası
Dillerinde.. İslam'a, irtica iftirası;
--Kur'an'a kin kusuyor, hak maskeli haydutlar,
--Duruyorlar yâ Nebi, DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Kalmadı merhameti, kardeşin kardeşine,
Hak, adalet gelmiyor, zorbaların işine
Gör ki; düştü ümmetin, yine batıl peşine
--Türbelerde adaklar, paçavralar çaputlar;
--Dalalet kol geziyor, DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Ekranları doldurdu; kan, kin, nefret, cinsiyet;
Çağdaşlıkla şart oldu, sapıklarla ünsiyet.
Artık ayıplanıyor... Edep, hayâ, haysiyet;
--Her kalıba giriyor, sahnelerde Tâğut'lar;
--Görüyorsun, Yâ Resul!... DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Bir yanda zalimlere, kul olmuş münafıklar;
Bir yanda nefse tapan, her zillete layıklar.
Hepsi Kur'an'a karşı, galibiyet sayıklar;
--Alkışlarla kalkıyor, bugün artık tabutlar;
--Ölüme baş kaldırmış, DİMDİK AYAKTA PUTLAR

Ey! Beşerin Rehberi... Ey! Nebiler Serveri;
Bilirim ki; bulunmaz, mü'minde aczin yeri.
Müsterihim. Etsem de, bunca şikayetleri;
--İslam ufuklarında, asla sönmez umutlar;
--Bugün değilse bile, YARIN ÇÖKECEK PUTLAR

CENGİZ NUMANOĞLU-
---------------------------------------------------------------------------

Minareden bir selâ, yükselince kuşlukta;
Hazırlandı teneşir, camideki taşlıkta.
Neler söylendi neler, gıyabında bir bilsen;
İkindiye kadar ki, bir kaç saat boşlukta...

Sağlığında can ciğer bildiğin o dostların;
Toplandılar önünde, evdeki minik barın
İçiyordu hepsi de , belli ki üzüntüden,
Hepsinden de üzgündü, otuzbeş yıllık karın..

İlk dubleler bitince, dağıldı kasvet biraz,
Menüye dahil oldu, yeşil erik ve kiraz
Biri kadeh kaldırdı, şerefine ruhunun;
Hiç kimseden gelmedi, bu teklife itiraz..

Kadehler, birbirini izledikçe peşpeşe;
Çehreleri kapladı, sanki gizli bir neşe.
Ne kadar da severmiş, seni meğer dostların;
Bir saatte boşaldı, inan ki üç beş şişe..

Gerçi sen öldün amma anıların diriydi,
Çapkınlığın..en renkli konulardan biriydi.
Bir puan daha aldın, cinsiyetin yüzünden;
Çünkü bu türlü işler, erkeğin el kiriydi..

Bu sohbet potasında, kaynadıkça taştılar
Hep si de temiz kalpli, hepsi de çağdaştılar.
Seni gömdükten sonra, hani o çok sevdiğin;
Balık lokantasında yemekte anlaştılar..

Derken..ikindi vakti, duyuldu ezan sesi;
Hiç kimsenin camiye gelmiyordu giresi.
Cenazeyi bekledi, bikaçı kılmak için;
Ne rükû vardı çünkü, ne de onun secdesi..

Biraz sonra mezarlık, alkışlarla inledi,
Alkışlar isyan dolu, kalpleri perçinledi.
Bu görkemli törenin, bu çağdaş korosunu
Münker Nekir isimli, melekler de dinledi..

Dostlaın ağlamaklı, pozlar verdi basına,
Birkaç kürek toprakla, katıldılar yasına
Lâkin Kur'an başlarken, duyunca Besmeleyi;
Mezarlığı terketti, hepsi koşarcasına..

Bir rahatlık hissetti, eve dönüşte karın;
Haftalık programda, konken günüydü yarın.
Yaşamıştı dünyanın, nice zevkini ama,
Bir başka tadı vardı, bir başka şu kumarın..

Yaşına rağmen hâlâ, dikkat çeken bir tipti,
Hâlâ..yürek hoplatan, bir vücuda sahipti.
ve bundan böyle artık, bütün güzel dullara
sosyete pazarında, korkulu bir rakipti..

Hayat yeni başlıyor, diye düşündü birden;
ne senden eser kaldı ne yattığın kabirden.
vız gelirdi, şu ahlak masalları toplumun
kurtulmuştu nihayet baskılardan cebirden..

İlk önce silmeliydi, hafızadan cismini
indirdi duvardaki, yağlıboya resmini.
arkasından çıkardı, mektupluk ve zildeki;
sarı pirinç üstüne, yazdırdığın ismini..

Ertesi gün dostların akıl verdi eşine;
çoluk çocuk düştüler, mirasının peşine,
ne kadar sevinirdin, öldüğüne kim bilir;
görseydin yaptığını, kardeşin kardeşine..

Üç gün sonra kutlandı, baldızının yaş günü,
haftasına kalmadı, küçük kızın düğünü.
yani sözün kısası, sen gittiğinle kaldın,
hiç kimse fark etmedi, inan ki öldüğünü..

Bu mektuptan pek hoşnut, kalmadın biliyorum,
daha neler yazmıştım,. Vazgeçtim siliyorum.
bu dünyada hesabın, iyi kötü bağlandı;
sana öte dünyada, kolaylık diliyorum

CENGİZ NUMANOĞLU



siz de eklein arkiler  ;)

#1 - Mart 06 2006, 20:00:15
« Son Düzenleme: Nisan 13 2006, 21:38:27 Gönderen: Hedeyna Canan »

40 yaşındasın


Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...


Dursun Ali Erzincanlı


süpeR..  :okey
#2 - Mart 06 2006, 20:05:31
bir varmI$
bir yokmu$

sea_deniz

tşklr zenciiRii  ellerine sağlk  :cicek
#3 - Mart 06 2006, 20:07:32

eslem

Seccadeden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!

Mescit mü’min, minber mümin…
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere “amin!”

Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı…
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!

Kapına gelenler, ya Muhammed,
Uzaktan, yakından-
Mü’min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
“hu hu” lara karışsın
Aminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi…
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi…
Nerde kaldın ey Resul,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, ya Muhammed;
Çağlar ne çağlardı;
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı…
Ve birgün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!

Hatice’nin koncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin resulüydün…
Elçi geldin, elçiler gönderdin…
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.

Biz dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor…
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe’ne siyahlar
Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!

Haset, gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi…
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği…
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir…
Fethedemedik, ya Muhammed,
Senelerdir!

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi…
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi…
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yabanlar:
Semave’yi boşaltıp
Save’yi dolduranlar…
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar…
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!

Gözleri perdeliyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı…
Yere dökülmeyecekti, ey Nebi
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
“hu hu”lara karışsın
Aminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!

Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar?

Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.

Şu Tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir…
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi…
Hakkı göremiyen
Gözlerdeydi!

Şu kutu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva-ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-
Kuşlarını, bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?

Ey Abva’da yatan ölü
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene hala,
Çöller ses verir:
“Yaleyl!” susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!

Ebubekir’de nur, Osman’da nurlar…
Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali’nin önünde kapılar açılır,
Ali’nin önünde eğilir surlar.
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hak’kın yiğitleri, şehid olurlar…
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh… kanadlıydı.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
“hu hu”lara karışsın
Aminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Ya Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına!

Yüreklerden taşsın
Yine imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliya, okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’an’ı göznuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osmanlar!

Na’tini Gaalip yazsın,Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır…
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi’raç’tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanad, rüzgar kanad;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad…
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilal-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davud okusun!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
“hu hu”lara karışsın
Aminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!

Arif Nihat Asya

____bu naat ı çok seviom yaa biras uzun oldu ama..
#4 - Mart 06 2006, 21:31:15

esLem choks saoL yaowf.. bende sefeRim bu naat-ı ..  teshekküRLeR..  :kisss :cicek
#5 - Mart 06 2006, 22:58:51
bir varmI$
bir yokmu$

Allahın Adını Zikr idelüm evvela
Vacib Oldur Cümle işde Her Kula

Allah Adını Her kim ol Evvel ana
Her işi asan ide Alla ana

Bir KEz Allah Dise Aşk ile lisan
dökülür Cümle günahı  misl-i Hazan

#6 - Mart 06 2006, 23:02:24
İmza kural dışı.

Son Sığınak 
      
Hayat perdenin arkasında;
Hayatın öte yakasında.

Şu gaflet yükü insana bak;
Kendinden varlık cakasında.

Ve aşksız yobaz... İşi gücü,
Namazla Cennet takasında.

Tam dört asırdır Müslümanlık,
Cansız etiket markasında.

Ku'ran kalbi kor ezbercide,
Din, üfürükçü muskasında.

Batı, Batı der çırpınırlar,
Batı tükürük hokkasında.

Makine dimdik demirden put,
insanoğlu ruh laçkasında.

Hürriyet nerde söyleyeyim:
Hakka esaret halkasında.

Zamanda herşey kopuk, kesik;
Biçkisi kader makasında.

Ey insan, sana son sığınak,
Son peygamberin hğrkasında!
 Necip fazıl
#7 - Mart 07 2006, 21:31:50
herkesin ağzında bir  fanilik dırıltısı
Sonunda tek bir şarkı tabutun gıcırtısı

sami yusufu dinliyormusunuz hiç çok güzel sesi var.
#8 - Nisan 13 2006, 18:37:17

eslem

Sayılı verilmiş nefes bitince,
O gün cismin gider hayalin kalır.
Yokluğuna yanan sevdiğin varsa,
Düş olan hayatta her hâlin kalır…

Gördüm ki gelenler gitmeye mahkûm,
Azrail ölümü gütmeye mahkûm,
Ölüm gerçek, hayat bitmeye mahkûm,
Can gider, ten çürür imanın kalır…

İhtiras gözümde bir kara perde,
Şeytanla nefis her an her yerde,
Yaptığın dünyada, hesap mahşerde,
Adına yazılmış fermanın kalır…

Beden zahmet verir, ruh hevesinde,
Durmayı istemez can kafesinde,
Bakarsın ömrünün son nefesinde,
Sıfırı tüketmiş zamanın kalır…


#9 - Nisan 25 2006, 18:01:29
« Son Düzenleme: Nisan 25 2006, 18:02:53 Gönderen: eslem »

KADİR MEVLAM DİLEKLERİM WAR SENDEN
SON NEFESTE İMAN,KUR'AN-LA GÖÇÜR
ARINDIR GÜNAHIM TÜM BEDENİNDEN,
SIRAT KÖPRÜSÜNDEN KIŞ GİBİ UÇUR..

DİLEĞİM DOĞRUDAN AYIRMA YOLUM
SEN BENİM RABBİMSİN,BEN SENİN KULUN..
MERHAMET ETMEZSEN ZELİL OLURUM
ABI KEVSERİNDEN BANA DA İÇİR...

İNSANI MELEKTEN ÜSTÜN YARATTIN
CAN VERİP BEDENE,RUHUNU KATTIN
KULLARA AHRETTE CENNET DONATTIN
KAZANAN KULLARIN SAFINA GETİR...

GÜN GELİR CAN ÇIKAR BU NACİZ TENDEN
YALVARIRIM MEVLAM RAZI GEL BENDEN..
BİTİP TÜKENMEYEN O RAHMETİNDEN
MAHRUM ETME BENİ,BANA VER ECİR...(AMİN)

 SESLENDİREN:FERİDUN EROĞLU...

dinLemenizi tawsiye ederim arkadaşLar....
#10 - Nisan 28 2006, 22:35:57
"Başına siyah bir örtü iniyor usulca.Setr.Ucu,ardınca sürünürken,üzerinde adım attığı taşlar inliyor.Hayret! O kadar mı ağırmıştı? O kadar mı yaralanmıştı? O bilmiyor.Taşlar biliyor."

Aman Allah İllallah

Seher vakti bülbüller
Nede güzel öterler
Açınca tüm çiçekler
Birlikte zikrederler

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah

Akşam olur giderler
Boyun büker çiçekler
Kim bilir ne söylerler
Feryad eder bülbüller

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah

Onlarda bütün dertler
Yine de şükrederler
Salat selam söylerler
Beytullaha giderler

Aman Allah illallah
Dertlere derman Allah
Gönüle şifa veren
Lailahe illallah
#11 - Mayıs 17 2006, 19:39:52


"Ey Allahım" İlahisi


Ey Allahım beni senden ayırma
Beni senin didarından ayırma

Seni sevmek benim dinim, imanım
İlahi dinü imandan ayırma

Sararuben soldum döndüm hazana
İlahi hazanı daldan ayırma

Şeyhim baldır ben anın peteğiyem
İlahi peteği baldan ayırma

Şeyhim güldür ben anın yaprağıyem
İlahi yaprağı gülden ayırma

Ben ol dost bahçesinin bülbülüyem
İlahi bülbülü gülden ayırma

Balığın canını suda dediler
İlahi balığı sudan ayırma

Eşrefoğlu senin kemter kulundur
İlahi kulu sultandan ayırma
#12 - Mayıs 17 2006, 19:44:12
« Son Düzenleme: Mart 03 2007, 19:17:37 Gönderen: zenciiRii »

Dikkat Et



 
Dikkat et her sözüne, sakın yalan olmasın;
Dikkat et her lokmana, sakın haram olmasın.
Cünkü yalan ile iman, bir arada durmaz,
Haram lokma yiyenin, duası kabul olmaz.

Dikkat et devlet malına sakın elin uzatma;
Çünkü onda milyonların; yetimin hakkı vardır.
Helalin az da olsa yetin, sakın ona haram katma;
Bil ki herkesin rızkı, Rabbin takdiri kadardır.

Sen rızkını değil de, zenginliği ararsın;
Haram, helal demeden, her kasaya dalarsın.
Sonra da şüphe eder, fetvasını sorarsın;
Mal devletin, ben devletin, bu da haram mı dersin.

Eşref-i mahlukatsın sen, şerefine dikkat et;
Yanlış bir iş yaparsan, şerefinden olursun.
Bu ünvan, Rabbin tarafından verildi sana;
Her işinde, bu ünvanı korumaya dikkat et.

Dikkat et, her vazife, sana bir emanettir
Onu hakkıyla yapmamak, emanete ihanettir.
Eğer tövbe edip de, hak yoluna dönmezse
Dünya ve ahireti, hüsrandan ibarettir.

Dikkat et kul hakkına, o hakkın affı yoktur;
Velev ki sahibinden helallık almadıkça.
Dikkat et komşu hakkına, onun vebali çoktur.
Vebalden kurtulamazsın, komşun razı olmadıkça.

Amir isen, emrindeki insanlara dikkat et;
Memur isen, görevini tam yapmaya dikkat et.
İşçi isen, çalıştığın saate dikkat et;
Esnaf isen, satışlarda dürüstlüğe dikkat et

Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Ey fani insanoğlu, bu sözlere dikkat et;
Sözü benden de olsa, özü islamdandır.
Nefsini haklı görmek için, kendi kendini avutma;
Kim olursan ol musallaya geleceğin günü unutma.
 





Şair : Abdülbaki Kömür
 
#13 - Mayıs 24 2006, 12:59:53
Islami kurtarmaya degil; Islamla kurtulmaya calisalim...

Allah'ın ezeli sırlarını ne sen ve ne de ben bilirim,
Ve bu muammalı harfleri ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde arkasında ki dedikodumuz, mücadelemiz devam ediyor, Fakat perde kalkınca ne sen kalırsın ne de ben

saoL abi..çok güseLL... :)
#14 - Mayıs 25 2006, 19:43:10
"Başına siyah bir örtü iniyor usulca.Setr.Ucu,ardınca sürünürken,üzerinde adım attığı taşlar inliyor.Hayret! O kadar mı ağırmıştı? O kadar mı yaralanmıştı? O bilmiyor.Taşlar biliyor."

eslem

//forum.alternatifim.com/index.php?topic=6035.0

abi güzel saol ama şiirlerimiz için bu topici kullansak daha iyi olur  :okey



edit : düzeLtiLdi.. :cicek
#15 - Mayıs 25 2006, 20:15:36
« Son Düzenleme: Mayıs 25 2006, 22:21:30 Gönderen: zenciiRii »

seheR wakti hiç ezanı  duydun mu
o güzeL çağRıya hemen uydun mu
kaLkıp HAKK'ın diwanına durdun mu
eğeR duRdun isensin müsLüman!!

işine gideR iken hewesLi  misin
ALLAH'ın yoLunda istekLi misin?
aLnının teRini siLmekte misin?
işte böyLe oLuR müsLüman müsLüman


geLin nefsimize hesap soraLım
geLin aLnımızı yere koyaLım
ALLAH' a beraber geL yaLwaraLım
işte bööLe oLur müsLüman müsLüman
#16 - Haziran 03 2006, 00:22:55
"Başına siyah bir örtü iniyor usulca.Setr.Ucu,ardınca sürünürken,üzerinde adım attığı taşlar inliyor.Hayret! O kadar mı ağırmıştı? O kadar mı yaralanmıştı? O bilmiyor.Taşlar biliyor."

bunları kendimiz dinlesek.
#17 - Haziran 20 2006, 12:58:34
A&A         Seni ÇOK seviyorum!!!!   



                    asenaa....

bende en çok medineye varamadım yaralıyım ilahisini seviyom ve cürmüm ile geldim sana ama sözlerini tam bilmediğim için yazamıyorum :)
#18 - Haziran 24 2006, 01:33:40
ne imzası ya allah allah

SELAM
HAFİZECİĞİM seher vaktini ilahi olarak nereden indire bilirim
#19 - Haziran 29 2006, 15:55:43
« Son Düzenleme: Mart 02 2007, 13:45:03 Gönderen: zenciiRii »
aşk benim damarlarımda dolaşan bir etki
ben aşık değilim oğlum benimki etkiye tepki

40 yaşındasın


Rahmetini umarak
Günahkar bir dille;
Allah azze ve celle

Ya rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte
Bir yaşındasın,
Beni sa'd yurdundasın
Sana süt anne olmadı kadınlar
Bu yüzden dargın bulutlar
Bir damla yağmur indirmiyor
Kıtlık hüküm sürüyor beni sa'd yurdunda
Minicik bir bulut var gökyüzünde
Sana aşık...
Ayrılmıyor başucundan
Ve insanlar yağmur duasında...
Hz.halime kucağına alıyor seni
Yeryüzünde bir gölgelik...seni güneşten korumak için
Oysa minicik bulut gökyüzünde
Sana meftun, sana kilitli...
Ve dua eden rahibin kucağındasın
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da
Ama sen unutmuyorsun
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına
Büyüyor, büyüyor...
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini
Çoğusu bilmiyor seni...

Altı yaşındasın
Medine-i münevvere yolundasın
Yanında aziz annen ve ümmü eymen
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında
Sonra yolda, ebva'da öksüzlük karşılıyor seni
Mekke'ye annesiz giriyorsun
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni
Ebu talip bir başka seviyor

Ya rasulallah
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı ebva'ya
Kaç gece anne diye hıçkırdın
Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize
Senin yerine de baba dedik

Yirmi beş yaşındasın
Ve bambaşkasın
Kimse sana denk değil
Şefkat yayıyor kokun
Güven veriyor sesin
Sen muhammed-ül emin' sin

Otuz üç yaşındasın
Dalga dalga rahmet var

Otuz beş yaşındasın
Hadi gel bekletme yar
İniltiler çalıyor kapısını göklerin
Hadi gel bekletme yar
Sinesi çatlayacak rasul bekleyenlerin...
Hadi gel ey yâr!
Nurdağına davet var

İşte
Kırk yaşındasın
Hira nur dağındasın
Cibril iniyor göklerden
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan " ah! " sın
Karanlık gecelerimize sabahsın
Sen nebiyullahsın
Sen habibullahsın
Sen rasulullahsın

Niye incittilerki seni sultanım
Niye işkence yaptılarki sana
Ebu talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar
Himayesiz kaldın diye mi
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne
" amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin " diyişin
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza
Başına pislikler saçılıyor
Başlar feda o mübarek başına
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar
Biri koşuyor mekke sokaklarından sana doğru
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş arş-ı Âla
" bu koşan kimdir " diye bir soru dolaşıyor boşlukta
Bu koşan kim?
Ve cevap veriyor biri:
Muhammed' in kızı fatımatüz-zehra
Velilerin anası...
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın
Sana yeryüzünde en çok benzeyen
Gülmesi sen, ağlaması sen
" ağlama kızım " diyişin geliyor aklımıza
Niye çıkardılar ki yurdundan seni
Himayesiz kaldın diye mi
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni
Seni yetim bulup barındıranı
Seni alemlere rahmet kılanı
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun
"seni bizim elimizden kim kurtaracak" diyorlardı
Sen,
Sen " allah! " diyordun
Allah azze ve celle
Semayı haşyet kaplıyordu
Sen " allah! " diyordun
Arş-ı Âla titriyordu
Bedir' de " allah! " diyordun
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda
Yüz yirmi beş bin sahabi :
" anam babam sana feda olsun " diyordu

Ya rasulallah
Medine-i münevvere sokaklarında yürüyordun
Neccar oğulları'nın küçük kızları seni görünce
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi
" beni seviyor musunuz " diye sormuştun onlara
" seni çok seviyoruz ya habiballah " demişlerdi
Sen de:
" allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum" demiştin
Bu gün yaşayan gençler var
Neccar oğulları'nın kızları diğil belki
Ama seni onlar da çok seviyor
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar
Senden başka kimseleri yok
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun

Altmış üç yaşındasın
Refik-i Âla duasındasın
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu
Kenarları beyazdı
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın
Ve mübarek ellerini dizine vurarak :
" görüyor musunuz ne kadar güzel " demiştin
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti :
" anam babam sana feda olsun ya rasulallah, onu bana ver "
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile
İstendiğinde katiyyen " hayır " demediğini bile bile
" peki " dedin o zata
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı
Aynı cübbeden yine yine diktiler
Ama giyinmek nasip olmadı
Haberler uçurmuştun ebu hureyre' nin diliyle :
" benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne evladımız olsaydı diyecekler "
Ve hz. enes ile paylaşmıştın özlemini
" beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim"

Sultanım!
Ey medine minberinde " ümmeti, ümmeti " diye hüznü giyen sevgili
Ey mekke mihrabında alemler hesabına " allah! " diyen sevgili
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna
Duyduk, itaat ettik

Ya rasulallah
Sen hâlâ kırk yaşındasın
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...
 DURSUN ALİ ERZINCANLI

   süper bişi bu yaaa :'(
#20 - Temmuz 22 2006, 16:47:54

                 
Hz. Muhammed s.a.v

Zilletin, zulmetin, karanlıkların hüküm sürdüğü bir diyar,
Ve topraktan alemler eve ötesine açan bir YAR,
Ey Garip! Güllerin toprağı yardığı gibi sende sineleri yar,
Kalmasın ismini anmayan tek bir ciğer tel bir diyar.


Nasıl bir duruştur bu karanlıklar içinde Ya RAB,
Bu nasıl bir haykırıştır sessizden sessize,
Nasıl bir bekleyiştir bu mevsimden mevsime,
İnleyen bir ruh düşle garib bir bilinmezlik içinde,
İnleyen bir ruh geceden gündüze.


Yok yok efendim senin bir benzerin,
Ey insanlık zulme karşı duran şu yiğide bak,
Hakikat unutulmuş ve yok senin Haktan yana bir ezberin,
Ey Sevgili! Layık olmasak da o hikmet dolu bakışınla bir kerecik de bize de bak.


Ey sevgili! Sen Allah ile olmuşsun daim,
Hem sen Allah için yaratılmışsın Allah ta alemleri senin için,
Üstelik bir kul sahibinden efendisinden Rabbinden gayrı olmaz imiş,
Hakikat senin bu şanlı duruşun Rabbinden ayrı da olmaz imiş…
#21 - Ağustos 11 2006, 14:44:44
« Son Düzenleme: Ağustos 11 2006, 15:22:17 Gönderen: prensesgirl »

Allah
Bir döndünmü etrafında hiç
Dağlar taşlar birbirine sarılmış
Kul ağlamış
Yezid gülmüş
Kalem her darbe vurduğunda kağıda içinden,
Hz. Muhammed S.A.S yazası gelmiş.
Bir ömür boşa geçmiş,
Bencileyin hayata küsmüş,
Şeytan şarab sunmuş,
Misyoner incil,
Allah zikrederim evvela,
Pişman olalım geçen boş ana,
Yalavaralimki bizi affetsin.
Her anı ya Allah ya Bismillah sarsın.
Bahçemde bir gül goncasıydım
Korkmadan önce
soldum sarardım reddedince,
Bir gün şeytan boşa salladı,
Bende sarıldım Yüreğim ALLAH deyince.
Şimdi ağlarım ama boşa değil,
Affına sığındığım Yaraba dua edince.
#22 - Ağustos 11 2006, 15:45:18

GÜL NE SÖYLER?

Kokarım beni seven gönüllere
Yakışırım pek nurlu ellere
Almışım güzel kokumu resülden
Açarım sabahın erinden

Boynum bükük rabbime zikrederim
Sultanlar koklar beni huzura ererim
Rabbe isyan edene vermem kokumu
Alamazlar benden bir türlü aşk yudumu

Derler bana bülbül aşıktır sana
Derim ben haset olurum rabbe yana
Kibir olmaz destemde köküm toprakda
Sararır solarım ömrüm bellidir yaprakda
#23 - Ağustos 11 2006, 15:59:17

duslerSokagi

BEDİR

Hazırlanın uzunca bir yolculuk var şimdi
Asr-ı Saadet’e Ceziret-ül Arab’a gidiyoruz
Bismillah diyin Bedir’e öyle girin
Gökte melekler yerde siz bekleyin sessiz
Gelince iyi bakın Onlara
Hem kendi zamanlarının hem tüm zamanların en cesur yiğitleridir Onlar
Gökte yıldız, yerde aslandır Onlar
Yüz yirmi beş bin beden ama bir tek ruh, Muhammedi ruhtur Onlar
Aslanlar çıkmıştır Medine’den, şimdi yoldadır Bedir’in aslanları,
İşte bakın, şu Hz. Umeyr, aslan yavrusu,
Yaşı küçük diye geri çevirecek Rasulullah,
Ama öyle ağlıyor ki Umeyr, izin veriyor Nebi,
Ey Sa’d bin Ebi Vakkas ! sen bağla kardeşin Umeyr’in kılıcını,
Boyu kısa, bağlayamıyor.

Hz. Hamza’nın belinde iki kılıç duruyor,
Attığı her adım bir kalbi durduruyor,
Ey Hazma ! gördüğün hiçbir şeyden korkmazsın, bu doğru, ama heybetini gizli tut,
Yürüyüşün ölümü korkutuyor.

Dinleyin Almelerin Sultanını
O konuşunca rüzgar bile susuyor
Ey Ashab! Hazırmısınız?
Sa’d bin Muaz ayakta
“Ya Rasulallah!” diyor, seni Hakk dinle gönderen Allah’a ant onsun ki,
Sen bize şu denizi gösterip dalarsan biz de seninle birlikte dalarız
Allah’ın bereketiyle yürüt bizi”
Tebessüm buyuruyor Habibi Zişan, o gülünce suya kanıyor susamışlar,
Güller açılıyor yüreklerde,
Kederler unutuluyor.
Gülüyor Nebi ve yürüyorlar…
Mekke’de çekilen acılar dinmiş, yürüyorlar sanki yıldızlar yere inmiş,
Önlerinde kainatın güneşi…
İşte Hz Ömer ve Hz Ali, biri Hattaboğlu biri Haydar-i Kerrar
Ve kol kola ölümün ağzına giriyorlar…

Bedir’de baba oğul, Bedir’de kardeş kardeşe…
Mekke müşrikleri üç yiğit istiyorlar önce,
“Üç yiğit gösterin aranızdan bize…”
Melekler Alemlerin Sultanına bakıyor
Kimi işaret edecek Sultanı Resul?
Çünkü O işaret edince ay ikiye bölünüyor,
Acaba mübarek elleri kime uzanacak?
Kalk ya Ubeyde!
Kalk Ya Hazma!
Kalk Ya Ali!
Gördünüz mü yiğitleri,
Hazma’yı gördünüz mü, nasıl da salına salına gidiyor
Ya Ali, sanki gökten iniyor velilerin babası,
Ubeyde ayağından yara alıyor, efendisine gidiyor hemen,
“Ya Resulallah ben şehit miyim?” diyor
“Evet sen şehitsin”
Ve dua ediyor efendiler efendisi, Rabbi Rahim’ine uzatıyor ellerini
“Allah’ım, bana yaptığın vadini yerine getir,
Allah’ım, bu bir avuç insanı helak edersen artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz”
Bir fırtına kopuyor Bedir’de,
Hz. Mikail’in komutasında bin melek Rasullullah’ın sağında…
Bir fırtına kopuyor Bedir’de,
Hz. İsrafil’in komutasında bin melek Rasulullah’ın solunda..
Ve bir fırtına daha…..
Hz. Cebrail bin melekle Rasulullah’ın önünde,
Üç bin melek alaca atlarda…

Dönüyorlar Bedir’den,
Esirler arasında Peygamber amcası Hz. Abbas…
Vakit gece, esirlerin elleri bağlı, Abbas’ın elleri sıkıca bağlı.
Bir inilti yayılıyor geceye, uyuyamıyor Rahmet Peygamberi.
“Ya Rasulalllah, niçin uyumuyorsunuz?” Diyor sahabeler,
“Amcamın iniltisi uyutmuyor beni”
Ve hemen Ashab-ı Güzin, çözüyor Peygamber amcasının ellerini,
Rasulullah öğrenince durumu, emir veriyor “Tüm esirlerin çözün ellerini”.

Dönüyorlar Bedir’den,
Esirler arasında Peygamber damadı var,
Fidye karşılığı serbest kalacak.
Allah Resulüne bir gerdanlık uzatılıyor
“Kızınız Hz. Zeynep göndermiş, eşinin fidyesi olarak”
Şefkat peygamberinin gözleri doluyor,
Çünkü bu gerdanlık, kızının düğününde Hz. Hatice’nin taktığı kendi gerdanlığıdır,
Yaşlı gözlerle konuşuyor Nebi
“Onu salıverseniz, gerdanlığı da Zeynep ’e gönderseniz olur mu?”
Olur Ya Rasulallah,
Sen üzülme
Sen bize canlarımızdan daha yakınsın, buyur canımız feda sana, yeter ki sen üzülme.

Dönüyorlar Bedir’den
Sevgilileri dua ediyor
Peygamber duasıyla dönüyorlar
Kuluna yardım eden, dinini üstün tutan Allah’a hamdolsun
Hamdolsun Alemlerin Rabbine,
Hamdolsun Alemlerin sahibine….
#24 - Ağustos 16 2006, 02:05:57

duslerSokagi

Faran Dağlarında Açan Sevgili

Selam sana nazlı Nebi,
Selam sana gözbebeğim,
Mevla’nın kudretiyle selam,
Selam sana Nur-i Dilara,
Selam sana Hakk Habibi,
Rahman’ın kudretiyle selam,
Selam sana Andelev-i zişan,
Selam sana Muhammedi,
Cebrail’in yüreğiyle selam,
İbrahimce selam sana,
Rahimce selam sana
Ğaffurca selam.
Selam sana Ey yetimler padişahı,
Selam sana Ahmedi nefesli yar
Eyyubca selam sana,
Selam sana Ya Habiballah,
Selam sana Ya Nebiyallah,
Selam sana Ya Rasulallah.

Ya Rasulallah sen sevmek için istenen,
Can dudakta istenen
Sevda ikliminin en güzel mevsiminin en güzel çiçeğisin
Cemre gibi düştün kainatın kışına
Bahar senin elinde doğdu senin elinle indi toprağa
Öyle bir sevildin ki candan aziz bilerek uğruna can verildi
Ama bu ölüm değildi
Adını bir kez anan bir kez gönülden anan rahmetin nur kaynağı gözlerinde diriltti
Şimdi biz de Seni anıyoruz
Mevla’mızın yeminleriyle anıyoruz seni
Ey Faran Dağlarında açan sevgili
Fecre, on geceye, her şeyin çiftine ve tekine, akşamın alaca karanlığına,
Kararıp bürüdüğü zaman geceye, açılıp aydınlattığı zaman gündüze ant olsun ki
Sen olunca sitem yok,  serzeniş yok, eyvah yok
Alemlere ambersin, O’ndan başka ilah yok
Sen en son Peygambersin

Beni ilk öksüz oluşun vurdu, yetim kalışın yaraladı önce
Elden ele dolaşmıştın, herkesin gözbebeğiydin
Ama mahzun, ama kederli…
Bir yanın arşa kadar azamet, bir yanın ürkek
Mekke akşamları yanar verdiğin her nefeste ve gökten inen bir sesle Allah korumasına alır
Senin derdin Allah’tır, hüznün kederin Allah,
Senin dostun Allah’tır, sana en yakın Allah…

Biz seni göremedik Ya Rasulallah
Uhud dağını seyrettik okçular tepesinden bir sabah
Bir Medine sabahında Uhud’u seyrettik, seni göremedik
Ebu Ubeyde bin cerrah sanki oradaydı,
Sanki mübarek yüzüne batan miğfer halkalarını dişleriyle sökmek için nefes nefeseydi
Kalbi yerinden fırlayacakmış gibiydi
Seni öyle seviyordu ki tenine bir dikenin batması bile o kalbi durdururdu
Biz seni göremedik Ya Rasulallah
Uhud’u gördük bir sabah
Malik bin Sinan olamadık
Mübarek kanının kanına karıştığı
Malik bin Sinan sanki oradaydı
Ve inemedik okçular tepesinden
Sanki sen inin demeden inersek Uhud tekrar cehenneme döner.

Ey Faran Dağlarında açan sevgili!
Güneşe ve onun ışığına, ardından gelmekte olan aya,
Onu ortaya koyan gündüze, onu bürüyen geceye,
Göğe ve onu meydana koyana, yere ve onu yayana ant olsun ki
Sen olunca sitem yok, serzeniş yok, eyvah yok, Alemlere Ambersin O’ndan başka ilah yok
Sen en Son peygambersin.
Vazgeçtim seni hep ötelerde aramaktan,
Seni yüzyıllar öncesine hapsetmekten vazgeçtim.
Mesafelerden usandım Ya Rasulallah,
Sana sesleniyorum, Alemlere Rahmetsin
Seslenince yanımdasın, buradasın
Günahkarım ama sen günahkarların umudusun
Temizle beni Ya Rasulallah
Temizle beni Ya Rasulallah
Temizle beni Ya Rasulallah

Mescidi Nebevi’de gördüm mübarek sözlerinden birini süsleyip duvara asmışlar
“Benim şefaatim ümmetimden büyük günahları olanlar için” buyurmuşsun
İçimde her şey üşür, rüzgar üşür, yağmur üşür,  dua üşür, melekler üşür
Isıtırsan bir sen ısıtırsın
Medine’ye akan nur gibi ak kalbime
Ey Ban-ı Cihan yorgunum, güçsüzüm, çaresizim
Sen çaresizlerin yardımcısısın
Yüreğimi koşturdum sana doğru
Çatlarcasına koşturdum,
Kimseye hakkım yok huzurunda sana ait varlıkları dava etmem,
Ben bir davalıyım,
Tükendim Ya Rasulallah,
Hicretimi kabul et Ya Rasulallah
Hicretimi kabul et Ya Rasulallah
Hicretimi kabul et...
Dursun Ali ERZİNCANLI
#25 - Ağustos 16 2006, 02:16:58

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.