Alternatifim Cafe

"Fransa o yasayı düşürmelidir"

Discussion started on Haberler


Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında Fransa'ya sert mesajlar gönderdi



''BUGÜN TÜRKİYE, GERİYE GİDEN DEĞİL, İLERİYE BAKAN, İLERİYİ      DÜŞÜNEN, BÜYÜK HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLEYEN BİR ÜLKEDİR''
     
  ''TÜRKİYE ARTIK KRİZLER ÜLKESİ DEĞİL''
         
     AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin artık krizler ülkesi olmadığını belirterek, ''Bugün Türkiye, geriye giden değil, ileriye bakan, ileriyi düşünen, büyük hedeflerine doğru ilerleyen bir ülkedir'' dedi.

     Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni dönemde Türkiye'nin, hem ekonomik olarak kırılganlığını üstünden attığını hem de siyasetin demokratik işleyiş içinde ülkemizin her türlü problemi çözüme kovuşturacak dirayete sahip olduğunun açık seçik ortaya çıktığını söyledi.

     Türkiye'nin artık bugün, bir krizler ülkesi olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

     ''Türkiye artık ileriye bakabilen, hedef koyabilen yarınlarını planlayabilen bir ülke durumuna gelmiştir. Türkiye'yi krizler ülkesi haline getiren problemlerin hepsi hal yoluna konulmuş, her alan Türkiye'nin önünü açacak adımlar atılmıştır. Bugün Türkiye, geriye giden değil, ileriye bakan, ileriyi düşünen, büyük hedeflerine doğru ilerleyen bir ülkedir.

     Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanmasıyla bu kazanımlar elde edilmiştir. Bu istikrarı korumak, hepimizin boynunun borcudur. Ancak, henüz gidilecek yol bitmiş değildir. Türkiye'yi, bugün bulunduğu noktadan daha ileriye taşımak da şüphesiz ki bizim görevimizdir. Biz, ısrarla Türkiye'nin büyük hedeflerinden gözümüzü ayırmamazı gerektiğini söylüyoruz. Ülkesini seven herkesten Türkiye'nin sevinçlerine ortak olmasını bekliyoruz.

     Son 4 yıllık süre içinde Türkiye'nin kazanımlarını tekrar tekrar hatırlatmamız gerekiyor. Sürekli olarak bunları anlatmaya, konuşmaya devam etmeliyiz. Çünkü mermer, aynı noktaya damlayan sularla delinebilir. Aksi takdirde hayır... Çünkü hafıza-yı beşer nisyan ile maluldür. Hemen unutulur, geçer.

     Ülke nüfusunun, tek haneli enflasyon rakamları görmesi diye bir şey söz konusu muydu geçmişte? Hayır... Üç haneliyi gördü ama tek haneliyi hayır... Tek
haneliye bizim iktidarımızla kavuştu. Bu güveni biz sağladık ülkemizde. Enflasyonu biz dizginledik. Üst üste 4 yıl Türkiye, bizim dönenimimizde büyüdü. Göreve geldiğimizde fabrikalar haftada 2-3 gün çalışyordu. Şimdi haftada 7 gün, günde 24 saat çalışıyor.''



''AYIN 12'SİNDE ATILACAK YANLIŞ ADIM, TÜRKİYE İÇİN      HİÇBİR ŞEYİ DEĞİŞTİRMEZ AMA FRANSA İÇİN ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRİR''
     
     AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Fransa Ulusal Meclisinin gündemindeki yasa teklifiyle ilgili olarak
''Ayın 12'sinde atılacak yanlış adım, Türkiye için hiçbir şeyi değiştirmez ama
Fransa için çok şeyi değiştirir'' dedi.

     ''İNSANLIĞIN ÇEKTİĞİ BÜYÜK ACILARDAN SONRA KURULAN AB,     FRANSA'DAKİ BU AKLIN TUTULMASINA KARŞI MUTLAKA TAVIR  ALMAK ZORUNDADIR''
     
  ''FRANSA'DA İÇ POLİTİKA MALZEMESİ OLARAK KULLANILAN
     SAÇMA SAPAN İDDİALAR NE KADAR TARİHİ GERÇEKLERE AYKIRIYSA
     AKLA DA MANTIĞA DA AYKIRIDIR''
     
  ''YALANA YALAN DEMEYİ SUÇ SAYMANIN, HİÇBİR HUKUKİ MANTIĞI
     OLAMAZ''

     Erdoğan, AB'nin, Fransa'daki bu aklın tutulmasına karşı mutlaka tavır alması
gerektiğini söyledi.

     Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Fransa Ulusal Meclisinin
gündeminde bulunan ve sözde Ermeni soykırımın inkarını suç sayan düzenlemeyle
ilgili görüşlerini ifade etti.

     ''Bugün Fransa'da iç politika malzemesi olarak siyasette kullanılan saçma
sapan iddialar ne kadar tarihi gerçeklere aykırıysa akla da mantığa da
aykırıdır'' diyen Erdoğan, Türkiye'ye yönelik çirkin iddianın ne kadar çürük ve
mesnetsiz olduğunu göstermesinin de manidar olduğunu vurguladı. Adını anmak
istemediği bir yalanın, bir iftiranın yaşamasının kanunla sağlanmak istediğine
işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

     ''İnsanlığın çektiği büyük acılardan sonra kurulan AB, kendi geleceği için
önemli üyelerinden biri olan Fransa'daki bu aklın tutulmasına karşı mutlaka tavır
almak zorundadır. Tarihi bir yalanı Fransa'nın kanun haline getirme girişimi ve
bir yalanı kurumsallaştırma çabası, elbette AB'nin temel değerlerine karşı büyük
bir meydan okumadır. Kopenhag siyasi kriterlerinin öncelikli ilkesi, maddesi,
ifade ve düşünce özgürlüğüdür. Peki bir bilim adamının çıkıp da 'bu, bilime
aykırıdır; bu, tarihi gerçeklere aykırıdır' demesi veya bir siyasetçinin bu
tespitlerden ve bu belgelerden hareketle 'aykırıdır' demesi suç telakki
edilecekse bu, ifade özgürlüğünün neresinde yer almaktadır? Acaba, bunu Fransa,
dünyaya neyle izah edecek? Kaldı ki Türkiye ile Ermenistan arasındaki bir sorun
için Fransa; durumdan vazife çıkarma anlayışı ne zamandan beri sizin göreviniz
olmuştur?''

     Dünyanın artık sömürgeler kampüsü olmadığını, özgürlüklerin mücadelesini
vererek bugünkü noktaya geldiğini anlatan Erdoğan, bunun lezzetini, tadını
alırken böyle bir ortamda kalkıp da konuyu gündeme sokmanın, ancak Fransa'da
yaşayan bir miktar Ermeni'yi tatmin edeceğini, dünyayı tatmin etmeyeceğini
kaydetti.

     Erdoğan, ''Bu konuda, ayın 12'sinde atılacak yanlış adım, şunu söyleyeyim ki
Türkiye için, bizim için hiçbir şeyi değiştirmez ama Fransa için çok şeyi
değiştirir. Yalana yalan demeyi suç saymanın hiçbir hukuki mantığı olamaz, aklın
izahı olamaz. Kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk
milleti olarak, bu sistematik yalan makinesini bozmaya, bu dezenformasyon
bulutlarını dağıtmaya bizler muktediriz. ''

     ''(FRANSA'DA BUNLAR BÖYLE YAPTI, BİZ DE AYNEN
     YAPALIM...) HAYIR BİZ AYNINI YAPMAYACAĞIZ.
     BİZ, PİSLİĞİ PİSLİKLE TEMİZLEYENLERDEN DEĞİLİZ''
     
  ''TARİHİMİZDE ENGİZİSYON YOKTUR. KARANLIK ORTAÇAĞ,
     SÖMÜRGECİLİK, KOLONYALİZM DÜZENİ, IRK SAVAŞLARI YOKTUR''
     
  ''EVRENSEL DEĞERLERİ YÜKSELTMEK, MUASIR MEDENİYET
     HEDEFİMİZİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN BAŞKALARININ
     YANLIŞLARINA GÖRE ADIMLARIMIZI ATMAYIZ''
     
  ''TÜRKİYE İLE FRANSA GİBİ İKİ BÜYÜK ÜLKENİN İLİŞKİLERİNİ
     YARALAYACAK OLAN BU YANLIŞ HESABIN, BU SİYASİ ARIZANIN,
     PARİS'TEN MUTLAKA DÖNMESİNİ BEKLİYORUZ''
     
  'AVRUPA'NIN AYDINLANMASININ ÖNCÜSÜ SAYILAN FRANSA,
     ORTAÇAĞ KARANLIĞINA DÖNMEK İSTEMİYORSA, MUTLAK SURETTE
     BU YASAYI DÜŞÜRMELİDİR''
     
     AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, ''Efendim, 'Fransa'da bunlar böyle yaptı, biz de aynen yapalım.' Hayır
biz aynını yapmayacağız. Biz, pisliği pislikle temizleyenlerden değiliz. Biz
pisliği temiz su ile temizleyenlerdeniz'' dedi.

     Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Fransa Ulusal Meclisi
gündemindeki sözde Ermeni soykırımı teklifiyle ilgili görüşlerini dile getirdi.
Bilimden, belgeden, tarihi vesikadan kaçarak siyaset yapılamayacağını belirten
Erdoğan, aynı şekilde uluslararası siyasetin de yapılamayacağını vurguladı.

     Konuyla ilgili çağrılarını Ermenistan Cumhurbaşkanı'na yaptıklarını, mektup
yazdıklarını, ancak olumlu cevap alamadıklarını anlatan Erdoğan, ''Gelin bunu
tarihçilere bırakalım, tarihçiler bunun araştırmasını yapsınlar, sanat
tarihçilerini, arkeologları, siyaset bilimcileri, hukukçuları bunun işine
katalım. Çalışsınlar, hazırlasınlar, getirsinler önümüze, ondan sonra konuşalım''
dediklerini, ancak yanıt alamadıklarını hatırlattı.

     ''Türkiye ile Fransa gibi iki büyük ülkenin ilişkilerini yaralayacak olan bu
yanlış hesabın, bu siyasi arızanın Paris'ten mutlaka dönmesini bekliyoruz'' diyen
Erdoğan, propagandanın gerçeği değiştiremeyeceğini, aklın yolunun propagandaya
feda edilemeyeceğini belirtti. Popülist ve ucuz bir siyasi bakışla tarihi
gerçeklerin ortaya getirilmesi halinde ne adalet ve barış yolunda ilerlemeye
çalışan bugünkü dünyayı anlayabileceklerini ne de geçmişi doğru analiz etmiş
olacaklarını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

     ''Dogmalarla, önyargılarla savaşılmasaydı, eğer insanlık bu yolda mesafe
almış olmasaydı, bugün iki büyük dünya savaşından geçen, taş üstünde taş
bırakmayan Avrupa milletleri, soruyorum sizlere biraraya gelebilir miydi? Bu
iddiamızın aksini ispat edecek olanlar varsa, kendi yakın tarihlerine şöyle bir
bakıversinler. Çünkü bizim şan ve şereflerle dolu tarihimiz asla başkalarıyla
mukayese edilemez. Bizim de iddiamız budur. Biz, bağımsızlık ve istiklal
dediğimizde, tüm insani değerlerimizi, tarihimizi birlikte hatırlar ve birlikte
sahip çıkarız. İftira ve yalan makineleri, kendi tarihlerine baksınlar.
     
     ''CEZAYİR'DE NE OLMUŞ, BAKSINLAR'
     
     Yürekleri kendi tarihlerini konuşmaya eğer yetiyorsa, insanlığa hakkaniyetle
yaklaşsınlar diyorum. İki dünya savaşının acılarını ve yıkımlarını bir yana
bırakıyorum ve asla bir mukayese kastıyla söylemiyorum. Baksınlar, 20. yüzyıl
boyunca Nijerya, Senegal, Tunus, Cezayir, Moritanya, Kamerun, Gine, Çad, Cibuti,
Ruanda, Benin'de neler olmuştur? Bir bunlara baksınlar.

     1 Kasım 1954 ile 19 Mart 1962 tarihleri arasında Cezayir'de neler olmuş bir
baksınlar. Ne kasıtla söylüyorum ne de tarihin küllendirdiği bir öfkeyi kabartmak
istiyorum.''
     
     HASSASİYET TAVSİYESİ...
     
     Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili olarak parti grubuna ve teşkilatına
hassasiyet tavsiye ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

     ''(Efendim Fransa'da bunlar böyle yaptı, biz de aynen yapalım) Hayır biz
aynını yapmayacağız. Biz, pisliği pislikle temizleyenlerden değiliz. Biz pisliği
temiz suyla temizleyenlerdeniz. Bizim farkımız bu... Bu bir defa böyle bilinsin.
Yüzyıllar boyunca bizimle birlikte yaşayan farklı inanç ve dinlere mensup olanlar
da bunu gayet iyi bilir.

     Bizim tarihimizde engizisyon yoktur. Önce bunun hesabını versinler. Böyle
bir karanlık Ortaçağ yoktur. Sömürgecilik, kolonyalizm düzeni, ırk savaşları
yoktur. Evrensel insani değerleri yücelten, demorasiyi, hukukun üstünlüğünü insan
hak ve hürriyetlerini kaynaştırmış modern Türkiye Cumhuriyeti... Evrensel
değerleri yükseltmek için, muasır medeniyet hedefimizi gerçekleştirmek için
başkalarının yanlışlarına göre adımlarımızı atmayız. Bölgemizde ve dünyada
barışın, huzurun, güvenin, adaletin, demokrasinin teminatı olmaya devam ediyoruz.
Tarihin en acımasız saldırılarına maruz kaldığımızda... Açıkça söylüyorum; biz
medeniyet ve devlet tecrübemizi, başka kavimlerin, başka milletlerin kanları
üzerinde de elde etmedik.

     (Birileri tarihte böyle bir hadise olmamıştır) dediği için, onları
acımasızca cezalandırmak. yeniden Ortaçağ karanlığına dönmek demek değil mi?

     Bir zamanlar dünyanın tepsi biçiminde olduğunu inkar edenlerin
cezalandırılması gibi. bugün yine olmayan bir şeye yok deme hakkının insanların
elinden alınması, taa oralara dönmek demek değil mi?''
     
     ''AYNI NOKTADAYIZ...''
     
     İnsanların gerçekleri söylemeye değil de yalana teşvik edilmesi halinde
medeniyet olarak ilerlemenin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, ''Avrupa'nın
aydınlanmasının öncüsü sayılan Fransa, Ortaçağ karanlığına dönmek istemiyorsa,
mutlak suretle bu yasayı düşürmelidir'' dedi.

     Dünyanın yuvarlak olduğunun söylenmesinin suç sayıldığı Ortaçağ'da, ''Dünya
yuvarlıktır'' diyen Kophernik ve Galille gibi bilim adamları olmasaydı Avrupa'nın
bu kadar ilerlemesinin mümkün olup olmadığını soran Erdoğan, şunları kaydetti:

     ''Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeği, bilim adamlarınca söylendi. Tarihi
meseleler konusunda verilecek kararlar da bilim adamları tarafından verilsin,
bunlara bırakalım bu işi. Bizim önerimiz budur... Gelin tarihte olup bitenleri
bir kenara koyalım, biz geleceğin dünyasını en güzel şekilde nasıl kuracağız bunu
tartışalım. Bunun mücadelesi içindeyiz. Biz böyle bir çalışmaya, arşivlerimizi
açmaya ve her türlü katkıyı vermeye hazırız. Bunu daha önce söyledik. Ermenistan
yönetimine çağrıda bulunduk, 'Gelin, gerçekleri ortaya çıkarılım. Bizim korkumuz
yok' dedik. Bugün de aynı noktadayız. Açık ve şeffafız. Ama bu işi
siyalasallaştıranlar, bu iyi niyetimize rağmen tarihi gerçeklerin ortaya
çıkmasından korkuyorlar.''

     Erdoğan, Türkiye'nin tezlerini dikkatle dünyaya anlattıklarını ve anlatmaya
devam edeceklerini ifade ederek, ''Hiçbir komplekse kapılmadan, alnımız ak olarak
medeniyet yolundaki yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Her kim başkalarının kendi karın
ağrılarını, iç politikalarında kullandıkları malzemeleri Türkiye'nin zaafı olarak
algılarsa, hem Türkiye Cumhuriyeti'ne hem de kendi aklına haksızlık etmiş olur.
Başkalarının değil, milletin, ülkenin siyasetini yürütüyoruz'' dedi.

''BU ÜLKEYE, ÜLKENİN GELECEĞİNE, MİLLETİN BİRLİK
     VE BERABERLİĞİNE, CUMHURİYETİN DEĞERLERİNE KARŞI
     TEHDİTLER YOK MU? ELBETTE VAR''
     
  ''ANCAK, BUNLARIN TOPLUMUN GENELİNE YAYAMAYACAĞIMIZ
     AŞIRI UÇLAR OLDUĞUNU VE TAKİBİNİN DE SUÇ CEZA SİSTEMİ
     İÇİNDE YAPILMASI GEREKTİĞİNİ UNUTMAYALIM''
     
 ''YİNE UNUTMAYALIM Kİ SON TAHLİLDE UÇLARDA BULUNANLAR
     DA BİZİM İNSANIMIZ. BUNU ANLAMAYAN, BUNU HAZMEDEMEYENLER
     OLABİLİR''
     
  ''ONLARA DA SESLENİYORUM: BUGÜNE KADAR ONLARA YÖNELİK
     NE YAPTINIZ? GÜCÜNÜZ VARDI DA GEREĞİNİ Mİ KULLANMADINIZ?
     KAZANABİLECEKTİNİZ NİYE KAZANMADINIZ?''
     
  ''ONLARI MERKEZE ÇEKMENİN, KAZANMANIN GAYRETİ İÇİNDE
     OLMAK DA HEPİMİZİN ORTAK GÖREVİDİR''
     
      AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, ülkeye, ülkenin geleceğine, milletin birlik ve beraberliğine,
cumhuriyetin değerlerine karşı tehditler olduğunu ifade ederek, ''Ancak, bunların
toplumun geneline yayamayacağımız aşırı uçlar olduğunu ve takibinin de suç ceza
sistemi içinde yapılması gerektiğini unutmayalım'' dedi.

     Erdoğan, ''Son tahlilde uçlarda bulunanlar da bizim insanımız. Bunu
anlamayan, bunu hazmedemeyenler olabilir. Onları merkeze çekmenin, kazanmanın
gayreti içinde olmak da hepimizin ortak görevidir'' diye konuştu.

     Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, AB
sürecini en olumlu noktaya getirmek için çalışmaların artarak devam ettiğini
kaydetti.

     Tarama çalışmalarının bu hafta sonu biteceğini ifade eden Erdoğan, 13
Ekim'de yargı ve temel haklarla ilgili ayrıntılı taramanın tamamlanacağını
bildirdi. Erdoğan, bundan sonra fiili müzakerelere yoğunlaşılacağını belirtti.

     Son 4 yıldır siyasi istikrarı sağladıklarını ifade eden Erdoğan, dünyaya dış
politikada açılma konusunda ciddi mesafeler aldıklarını söyledi.

     Başbakan Erdoğan, şimdi yapılması gerekenin sosyal istikrarı sağlamak
olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin uzun zamandır bir ''sosyal restorasyona''
ihtiyaç duyduğunu, şimdi bunun yapılması gerektiğini kaydetti.

     Bugünün dünyasında güçlü olmak; güçlü kalmak için de önce toplumsal barışı
zayıflatacak kavgaları, tartışmaları belli uzlaşma noktalarına taşımak zorunda
olunduğunu bildiren Erdoğan, ''Biz, asgari müşterekte mutabakatı sağlamak
zorundayız'' dedi.
     
     ''TÜRKİYE YILLARINI İÇİNE KAPANARAK GEÇİRDİ''
     
     Erdoğan, Türkiye'nin yıllarını kendi içine kapanarak, kendi kendisiyle kavga
ederek, kendi gölgesinden korkarak geçirdiğini anlattı.

     Bu yılların kayıp yıllar olduğunu ve bunun böyle devam edemeyeceğini
kaydeden Erdoğan, ''Edersek, bu kavgalar hem bizi hedeflerimize yürümekten
alıkoyar hem de uluslararası alanda en güçlü olmamız gereken dönemlerde zafiyete
uğramamıza neden olur'' diye konuştu.

     Başbakan Erdoğan, Türk milletinin asırlardır kendisiyle barışık, aynı inanç
ve duyguda birleşerek yaşadığını ve bu sayede bu topraklarda dünyanın en zengin
medeniyetlerinden birisini yükselttiğini anımsatarak, ''Ne zaman birbirimizden
şüphe etmeye başladık, ne zaman birbirimizin derdini ve dilini anlamamaya
başladık, o zaman birliğimiz, düzenimiz bozuldu'' dedi.

     Erdoğan, konuşarak, saygı göstererek, inanarak çözülemeyecek hiç bir mesele
olmadığını anlattı. Ülkesini seven, geleceğine inanan herkese büyük sorumluluklar
düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, toplumsal barışı zedeleyen ve insanı belli
tartışmalar çerçevesinde karşı karşıya getiren anlayışlara karşı herkesin uyanık
olması gerektiğini vurguladı.
     
     ''YARALARI KANATAN DEĞİL, İYİLEŞTİREN OLMALIYIZ''
     
     Başbakan Erdoğan, ''Yaraları kanatan değil, yaraları iyileştiren olmalıyız.
Kavgalara taraf olan değil, sadece toplumsal barışa, dostluğa, kardeşliğe taraf
olan olmalıyız'' diye konuştu.

     Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''Cumhuriyet değerlerimizin toplumsal ihtilaf konusu olmasını, gündelik
polemiklere malzeme edilmesini engellemek zorundayız. Bu ülkenin bütün
insanlarına sonuna kadar inanıyorum, en azından inanmak istiyorum. Güveniyorum,
güvenmek istiyorum. Ama karşımızdakiler varsın inanmasın, varsın güvenmesin. Biz
bu şekilde yolumuza devam edeceğiz.

     Bu ülkeye, bu ülkenin geleceğine, bu milletin birlik ve beraberliğine,
Cumhuriyetin değerlerine karşı tehditler yok mu? Elbette var. Ancak, bunların
toplumun geneline yayamayacağımız aşırı uçlar olduğunu ve takibinin de suç ceza
sistemi içinde yapılması gerektiğini unutmayalım. Yine unutmayalım ki son
tahlilde uçlarda bulunanlar da bizim insanımız. Bunu anlamayan, bunu
hazmedemeyenler de olabilir. Onlara da sesleniyorum: Bugüne kadar onlara yönelik
ne yaptınız? Gücünüz vardı da gereğini mi kullanmadınız? Orada da suçlusunuz.
Kazanabilecektiniz niye kazanmadınız? Ülkeyi bu dertlerden kurtarabilecektiniz
niye kurtarmadınız? İşte biz diyoruz ki onları merkeze çekmenin, kazanmanın
gayreti içinde olmak da hepimizin ortak görevidir. Diliyor ve inanıyorum ki
milletimiz bütün fertleriyle Cumhuriyetimizi, değerleri ve kurumlarıyla
bütünleştirecektir.

     Hala bunların üzerinde spekülasyon yapmaya gerek yok. Bunların üzerinden
prim sağlamaya, rant elde etmeye gerek yok.''



''KİMSE KALKIP DA 'CUMHURİYET SENİNDİR, SENİN
     DEĞİLDİR' VEYA 'SENİNDİR, BENİM DEĞİLDİR...' (DEMEMELİ)
     BÖYLE BİR KAVGANIN İÇİNE GİRİLİR Mİ YA, BÖYLE BİR
     SAPLANTI OLUR MU?''
     
  'CUMHURİYET, CUMHURUN KURUMSALLAŞMASIDIR.
     DOLAYISIYLA ONUN TEK SAHİBİ VE YÖNETİCİSİ DE
     MİLLETİN TA KENDİSİDİR''
     
  ''ETNİK, DİNİ, MEZHEPSEL, FİKRİ, KÜLTÜREL
     FARKLILIKLARA BAKMADAN KADIN-ERKEK AYIRMADAN,
     BÜTÜN SOSYAL TARAFLARI KUCAKLAYACAK YENİ BİR
     TOPLUMSAL UZLAŞMA ZEMİNİ OLUŞTURMAK MECBURİYETİNDEYİZ''
     
  ''BİZİM İÇİN CUMHURİYET NE KADAR VAZGEÇİLMEZSE
     DEMOKRASİ VE ADALET DE O KADAR VAZGEÇİLMEZDİR''
     
    AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, ''Kimse kalkıp da 'cumhuriyet senindir, senin değildir' veya 'senindir,
benim değildir...' (dememeli) Böyle bir kavganın içine girilir mi ya, böyle bir
saplantı olur mu?'' dedi.

     Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''100. yılına
doğru ilerlerken, tam bir özgüven içinde hedeflerini büyüterek ve yarınlarının
bugünden çok daha iyi olacağına inanarak Cumhuriyete sahip çıkıyoruz'' diye
konuştu.

     ''Çünkü biz cumhuruz, cumhur, Cumhuriyete sahip çıkmayacak da kim sahip
çıkacak?'' diyen Erdoğan, ''Kimse kalkıp da 'Cumhuriyet senindir, senin değildir'
veya 'senindir benim değildir...' (dememeli) Böyle bir kavganın içine girilir mi
ya, böyle bir saplantı olur mu? Cumhuriyet cumhurun kurumsallaşmasıdır.
Dolayısıyla onun tek sahibi ve yöneticisi de milletin ta kendisidir'' diye
konuştu.

     Erdoğan, milletin bu yetkiyi zaten kendi adına sadece vekillerine verdiğini
ve bunun için de yapılması gereken, atılması gereken her türlü adımların
atılacağını ifade etti.
     
     ''BİRBİRİNİZE TAHAMMÜL ETMEYİ BİLİN''
     
     Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
     ''İnsanımıza, kurumlarımıza, birbirimize olan sevgimize, saygımıza,
bağlılığımıza, toplum iradesine adaletin tecellisine inanmak durumundayız.
Türkiye'nin kuruluş ideallerine bağlı kalarak, ama değişen dünya ve dünya
gerçeklerine açık olarak ilerleyeceğiz.

     Birbirinize tahammül etmeyi bilin, birbirinize saygı göstermeyi öğrenin.
Tahammül etmeyi bile ben, halkıma aslında saygısızlık olarak görüyorum. Tahammül
etmek değil, saygı göstermek... Ama en uç noktada... O zaman ona tahammül
diyebilirsiniz. İnanıyorum ki biz milletimizle böyle bir noktada değiliz. Biz
saygı konumundayız, saygı noktasındayız, saygı göstermeye mecburuz.''

     Başbakan Erdoğan, ''Demokrasiyi korkulara, barışı çatışmalara, adaleti
adaletsizliklere ne olur kurban etmeyin'' diyerek, Türkiye'nin, ''muasır
medeniyet çıtasını aşmanın, parlak bir geleceğin eşiğinde'' olduğunu söyledi.

     Gelecekteki en önemli engelin, iç tartışmalarla zaman kaybetmek olduğunu
düşündüğünü kaydeden Erdoğan, 'Bizi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği
çağdaşlaşma hedefinden geriye götürecek bir şey varsa o da bana göre işte budur''
dedi.
     
     ''TOPLUMSAL YAPI PROVOKASYONLARDAN UZAK TUTULMALI''
     
     Recep Tayyip Erdoğan, toplumsal yapının; manipülasyon ve provokasyon gibi
etkilere açık olmaktan hep birlikte uzak tutulması gerektiğini kaydetti. Bunun
için önce yaşanılan değişimlerin etkisiyle oluşan şüpheleri kaygı, korku ve
endişeleri aşmak; psikolojik duvarları kaldırmak gibi bir sorumlulukları
bulunduğunu anlatan Erdoğan, sosyal alanda tazelenmeye, yenilenmeye, vatandaşlık
bilincini yükseltmeye ihtiyaç olduğunu bildirdi.

     Gelecekteki dönemi, toplumsal barışı güçlendirecek bir sosyal restorasyon
dönemi olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, ''Etnik, dini, mezhepsel, fikri,
kültürel farklılıklara bakmadan kadın-erkek ayırmadan, bütün sosyal tarafları
kucaklayacak yeni bir toplumsal uzlaşma zemini oluşturmak mecburiyetindeyiz''
diye konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin, bütün şehirleri birbirine yakınlaştıran,
insanı aynı duyguda birleştiren, farklılıklarıyla zenginleşen ülke olmak zorunda
olunduğunu anlattı.

     Gönül kırgınlıklarını, haksızlıkları, küskünlükleri geride bırakacak yeni
bir dostluk ve kardeşlik ikliminin oluşturulması gerektiğine işaret eden Erdoğan,
''Güçlü Türkiye, güçlü Cumhuriyet bu kimyadan hayat bulmuştur. Bundan sonra da
Cumhuriyetimizin güç kaynağı, milletimizin bu dayanışması birlik ve
beraberliğidir'' diye konuştu.
     
     GENÇLERİ SİYASETE ÇAĞIRDI
     
     Hiç kimsenin adalet ve demokrasiyi şarta bağlama, tartışma konusu haline
getirme hakkı olmadığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

     ''Bizim için Cumhuriyet ne kadar vazgeçilmezse demokrasi ve adalet de o
kadar vazgeçilmezdir. Cumhuriyet milletin ortak değeridir ve millet tarafından en
iyi şekilde korunacaktır. Bundan kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın. Yeter ki
bu ülkenin önüne engeller konulmasın. Bu ülkenin genç kuşakları endişelerle,
kısır çekişmelerle yaşlanıp gitmesin. Bu ülkenin bütün insanlarına, gençlerine,
çocuklarına inanalım ve güvenelim'' diye konuştu.

     Başbakan Erdoğan, Anayasa'nın 76. maddesinde değişiklik yapan teklifi bugün
Genel Kurulda görüşerek, muhalefetle birlikte millletvekilliği seçilme yaşını
25'e düşüreceklerini söyledi. Bunun tarihe bir kayıt olarak düşüleceğini belirten
Erdoğan, bütün gençleri siyasete çağırdı.

     Türkiye Polis Emeklileri Derneği üyeleri, özlük haklarında yapılan
iyileştirmeden dolayı, konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan'a çiçek takdim
etti.



#1 - Ekim 10 2006, 17:07:57
« Son Düzenleme: Ekim 10 2006, 19:28:33 Gönderen: damla »

eslem

 :hea
tebrik ederim kendilerini
#2 - Ekim 10 2006, 19:21:42

güzel konusmus tebrik ediyorum...ilkdefa.ama irakta kürt pesmergeler 14 tane türkmeni öldürmüs abd ninde destegiyle..bunada karsi ciksin bir cozum bulsun..
#3 - Ekim 11 2006, 10:48:09
YA SEV YA TERKET
          

Ne  MUTLU TÜRKÜM DİYENE ! 

Bence çok daha büyük bi tepki verilmeliydi,Fransa bidaha böyle bişeyi telafuz daha edememeliydi...
#4 - Ekim 11 2006, 12:40:46
Özlemişim buraları =)

//''İnsanımıza, kurumlarımıza, birbirimize olan sevgimize, saygımıza,
bağlılığımıza, toplum iradesine adaletin tecellisine inanmak durumundayız.
Türkiye'nin kuruluş ideallerine bağlı kalarak, ama değişen dünya ve dünya
gerçeklerine açık olarak ilerleyeceğiz.//


//''BUGÜN TÜRKİYE, GERİYE GİDEN DEĞİL, İLERİYE BAKAN, İLERİYİ      DÜŞÜNEN, BÜYÜK HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLEYEN BİR ÜLKEDİR''
     
''TÜRKİYE ARTIK KRİZLER ÜLKESİ DEĞİL'' //



Amaç belli...Sonuç belli...Daha güzel bir cevap verilemezdi sanırım...Söylenecek bişey kalmamış Sayın Başbakanımız gerekli tüm cevabı ayrıntılarıyla vermiş zaten...Fransa'ya iyi bi ders olsun...Diğer ülkeler de şöyle bi göz atsın...
#5 - Ekim 11 2006, 12:53:53

Beni bütünde aramayın artık ...
Satırların sözcüklerin arasına sakladım kendimi ...
Kimse bulamasın, daha fazla silemesin diye çabalarım ...

Buket''im :bite

Ben de sizlere katılıyorum Başbakanın konuşması kesin ve net fakat pek yararlı olacağını sanmıyorum. Fransa'nın bu konuşmalardan pay alabilmesi için daha sert konuşmamız gerekir, ancak bu şekilde ab'de sözümüz geçer, ayrıca biz sadece ekonomi ve siyaset konularında ileri adım atıyoruz diğer konularda geriye gittiğimizi söyleyebilirim örneğin eğitim konusunda pek geriyiz ve daha bi çok konuda geriyiz devlet bu konulara el atmak istemiyor bunu konuşalım araştıralım bence, sonuç olarak Sayın Tayyip Erdoğan  birşeyler demeye çalışmış inşallah bu fransaya ders olur. Çeşitli kıstaslar koyduğu kendi kanunlarına bizim de aynı tavrı sergilememiz bir misilleme gibi oldu diyebilirim artık masaya yumruğumuzu vurmanın vakti geldi.
#6 - Ekim 11 2006, 13:08:12
Okul dört tarafı duvarla çevrili bir bina değildir okul heryerdir kıymetini bilelim.

C_R_A_Z_Y

LAF DEĞİL İCRAAT İSTİYORUZ SAYIN BAŞBAKAN....
#7 - Ekim 11 2006, 16:48:25

bence fransa o yasayı kabul edecek...

yok AB uyarmıs yok turkıyeden cezayir misillemesi gelebilirmiş

hiç umurlarında olmaz veya fransız mallarının boykotu..

bu kadar yaygara kopardıklarına göre aleyhimizde şeyler olacak

gibi görünüyor...

amaçta belli zaten

yasa kabul olmasa bile turkıyenın adını yine olaya karıştırmış oldular

yeniden bunu gündeme getirip gözümüze soktular..

en garibide fransız ihtilalini özgür düşünce için çıkarp şimdi düşünceyi kısıtlayan yasalar çıkarmaları..
#8 - Ekim 11 2006, 20:15:58
๒єภเ รєש๓єк เçเภ קг๏ﻮгค๓lคภ๓ค ๔єשгєlєгเภเ אคкคгı๓!!

UYARILDIM : ))) İMZA YOK: )) Üstad Kafamı Bozma :sopa Yap Bi İmza En Şekilinden :urfa By TrAiToR :artis

bence yasa çıkmayacak
geçen zamanlarda da olduğu gibi sadece tehdit etmek amacıyla bu tarz şeyleri masaya koyuyor fransa,amacı farklı
#9 - Ekim 11 2006, 22:18:52
İmzanız kural dışı.

C_R_A_Z_Y

LAF DEĞİL İCRAAT İSTİYORUZ SAYIN BAŞBAKAN....


Ne yani başbakan Fransaya gidip düşürün bu yasayı istemiyorum mu desin..  :)

Buradan anlaşıyor ki Sea Off nickli arkadaş laf kalabalığı yapıyor..  :)

eonu diyecek kadar cesaretli başbakan nerde???

madem bu kadar cesur konusabiliyorsa vursun masaya yumrugunu cıkarttırmasın yasayı....

ama nerde öle başbakan.._?_?_?
#10 - Ekim 12 2006, 09:01:49

C_R_A_Z_Y

hic bir devletin ic işlerine karısmaya hakkımız yok tamam...

peki fransa cezayir de o akdar insanı kesti...

BİZ NİYE BÖLE Bİ YASA CIKARAMIYORUZ DA ADAMLAR BİZİM KATLİAM YAPTIMIZI(OLMADIGI HALDE) DÜNYAYA REKLAM EDİYORLAR_?

TAMAM HADİ CIKARSINLAR CEZAYİR KATLİAM YASASI DA GÖRELİM....

NERDE O CESARET NERDE O YÜREK_?
#11 - Ekim 13 2006, 09:50:19

Sweetcino

iyi konusmus da  bencede bu yasa cıkmaz  :D
#12 - Ekim 13 2006, 13:33:36

iyi konusmus da  bencede bu yasa cıkmaz  :D

arkadaşım yasanın çıkmayacağımı kaldı

ayrıca diyelim veto edildi nolacak türk zafermi kazanacak sanki

yasanın üzerinde kelime oyunu yapıp tekrar oylamaya sunarlar

kaldıki hepsini geç diyelim yasa olmadı

zaten işin bahanesiydi bu AB yolunda

yine Türkiyem zarar görecek

ama gidip adamlarn kapısında bizi nolur AB.nize alın dersek

yasalarımızı bile onlara göre düzenlersek

adamlarda aleyhimize yasada çıkarır

ceza da verir..
#13 - Ekim 13 2006, 17:53:19
๒єภเ รєש๓єк เçเภ קг๏ﻮгค๓lคภ๓ค ๔єשгєlєгเภเ אคкคгı๓!!

UYARILDIM : ))) İMZA YOK: )) Üstad Kafamı Bozma :sopa Yap Bi İmza En Şekilinden :urfa By TrAiToR :artis

Yeni!
Bence zarara girecek ülke Türkiye olacak. Başbakan'ın sözleri gerçekten etkileyici ama bu sözleri sölemek için Türkiye gecikti.keşke çok önceden söleseydik bunları.

Boykot edeceğiz diyoruz da bunun ucu yine bize dokunacak bir sürü fabrikası var fransa'nın Türkiye'de.
Kendi geçmişlerine baksınlar filan diyoruz cezayirde katliam yaptılar diyoruz peki sizce bu olayı fransa tınlar mı? bence tınlamaz.
çünkü cezayir'in bağımsızlık mücadelesi verdiğinde gerçekleşen bu olaylar zamanında Türkiye cezayir'in değil de fransanın yanında olmuştur hatta Cezayir'in bağımsızlığını en son kabul eden ülke Türkiye'dir.ortada böle bir çelişki var ve fransa bunu yüzümüze vurmaz mı yada cezayir?
.....

yani söylenenler gerçekten muhteşem tebik ediyorum ama bu saatten sonra etkili olacağını sanmıyorum...
#14 - Ekim 14 2006, 12:28:19
« Son Düzenleme: Ekim 14 2006, 12:31:34 Gönderen: S.B.K. »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.