Alternatifim Cafe

Sokakta yaşayan/çalışan çocuklar için tespitler ve çözüm önerileri

Discussion started on Aile, Çocuk Eğitimi ve Gençlik Sorunları

Yeni!
SOKAKTA ÇALIŞAN/ YAŞAYAN ÇOCUKLAR

BİRİNCİ BÖLÜM:

I. GİRİŞ

TARTIŞMALI BİR TANIMLAMA VE SOKAKTAKİ GÖRÜNÜMLERİ:

SOKAKTAKİ ÇOCUK VE ZAYIFLAYAN AİLE BAĞLARI

II. GENEL DURUM

A. DÜNYADA SOKAK ÇOCUKLARI

B. TÜRKİYE'DE DURUM

III. ÇOCUKLARIN SOKAKTA ÇALIŞMASININ VE YAŞAMASININ NEDENLERİ

A. ÇOCUĞU SOKAĞA İTEN NEDENLER

B. SOKAKTA ÇALIŞAN VE SOKAKTA YAŞAYAN ÇOCUKLARI BEKLEYEN TEHLİKELER

C. SOKAKTA ÇALIŞAN ÇOCUKLAR VE AİLELERİNİN ÖZELLİKLERİ

İKİNCİ BÖLÜM:

İNCELEME VE TESPİTLER

I. İSTANBUL: TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

A. BU ALANDAKİ KURUMSAL YAPI VE SİSTEMİN İŞLEYİŞİ

1.İLK ADIM İSTASYONU

2.GENÇLİK VE TOPLUM MERKEZİ

II. ELAZIĞ VE MALATYA: TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

III. DİYARBAKIR: TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

MODÜLER EŞGÜDÜM MODELİ- TOPLUM MERKEZİ

A. GENEL TESPİTLER

B. ÇÖZÜMLEYICI YAKLAŞIMLAR

1. PROJENIN YÜRÜTÜLMESINDE IŞBIRLIĞI YAPACAK KURUM VE KURULUŞLAR

2. PROJE KAPSAMINDA YÜRÜTÜLECEK FAALIYETLER

3. PROJEDEN BEKLENEN FAYDALAR

4. TOPLUM MERKEZININ GENEL YAPISI

a. FIZIKI ORTAMI VE ÇEVRE ÖZELLIKLERI

b. INSAN KAYNAKLARI

c. MALZEME VE DONANIM

5. RISK VE GÜÇLÜKLER

6. MALIYET ANALIZI

SOKAKTA YAŞAYAN/ ÇALIŞAN ÇOCUKLAR Raporun hazırlanmasında Aile veSosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün, SHÇEK‘in ve konuyla ilgili diğer kurum kuruluşların çalışmaları ile, 3-7 Ağustos 2004 tarihlerinde İstanbul ve ilçeleri, Diyarbakır, Elazığ ve Malatya illerini kapsayan inceleme ve gözlemler esas alınmıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM

I.GİRİŞ

Kurumumuzca yürütülen Sokak Çocukları Projesi kapsamında ülke genelinde uygulanabilir çözüm programlarının geliştirilmesi hedeflenmiş ve bu amaçla yurdun çeşitli bölgelerinde farklı olgu ve görünümlerin tespiti amacıyla incelemeler gerçekleştirilmiştir. Sorunun yoğun bir şekilde yaşandığı İstanbul ve Diyarbakır ayrı bir dikkatle ele alınmıştır. Diyarbakır’dan sonra yakın çevresindeki illerden Elazığ ve Malatya da inceleme kapsamına alınmıştır.

Yapılan inceleme ve temaslarda sorunun İstanbul ve Diyarbakır merkezinde odaklandığı; göç hareketleri bakımından Diyarbakır’ ı n bir ara istasyon konumunda olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle Elazığ ve Malatya illerimizin çevre illerden gelen sınırlı nufüz dışında genel olarak sorunu çözebilecek yetenekte olduğu gözlenmiştir. (Ülke geneline dönük bir çözüm projesi bu illerimizde de uygulanabilir ve özel bir çözüm programı gerektirecek durum sözkonusu değildir) Ayrıca, sayı ve nitelik olarak farklı özellikler gösterse de İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Şanlıurfa gibi illerimizde de sorunun geniş boyutlar kazandığı anlaşılmıştır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, sokak çocukları olgusu göç veren ve göç alan iller arasında yaşanmakta ancak Diyarbakır‘ ı n bir ara istasyon rolü oynadığı görülmüştür.

Beş günlük inceleme ve temaslarda konuyla ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşları ile görüşülmüş, konuyla ilgili kişi kurumların görüşü alınmış; sokakta çalışan ve yaşayan çocuklarla görüşülmüştür. İnceleme ve temaslarda SHÇEK ve bağlı birimleri (Çocuk ve Gençlik Merkezleri, Yetiştirme Yurtları) Belediyeler, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonuna bağlı Vakıflar ve Özel Rehabilitasyon Merkezleri, Sokak Çocukları ile ilgili dernek ve vakıf yöneticileri ile görüşülmüştür.

TARTIŞMALI BİR TANIMLAMA VE SOKAKTAKİ GÖRÜNÜMLERİ:
SOKAKTAKİ ÇOCUK VE ZAYIFLAYAN AİLE BAĞLARI

Göç ve yoksulluğun egemen olduğu illerimizde çocuklar çeşitli nedenlerle ihmal ve istismar edilmektedir. Bu süreçte ilgili tüm kurum ve kuruluşların sorumlulukları gözönünde bulundurmalıdır.Bu ihmal ve istismarın en önemli görünümü, çocukların hızla sokağa itilmesidir. Sokağa itilen çocuk başlangıçta aile bütçesine destek sağlamak gibi masum gerekçelerle işe başlamakta ancak zamanla çeşitli suç ve kötü alışkanlıkların pençesine yakalanmakta veya kişisel gelişimini zedeleyecek süreçlere karşı karşıya kalmaktadır.Bu koşullarda sokakta yaşayan çocuklar, sokakta çalışan çocuklar, bağımlı çocuklar, gibi tanımlamaların ötesinde çocuğun gününü başıboş sokakta geçirmesi gibi yaygın bir olgu ile karşılaşılmaktadır. Çocukların ve gençlerin zihinsel, ruhsal ve bedensel gelişiminin güvence altına alınması Anayasamızın da belirttiği gibi önemli bir kamusal yükümlülüktür. Ancak bu yükümlülüğün aile ve toplumdan bağımsız ele alınması, daha doğrusu çözüm bulması mümkün değildir.

Bu tespitler ışığında çocukların ve gençlerin ihmal ve istismarı genel çerçeveyi belirlemek bakımından önemli bir kriter olarak ele alınabilir. UNİCEF’in yaptığı ayırım ise çocuk istismari ve ihmalinin aile bağındaki zayıflama ile açıklanabileceğini göstermesi bakımından kaydadeğer bir tespit olarak alınmalıdır.

UNICEF sokak çocukları kavramını çocukların aileleriyle olan ilişkilerinin düzeyine göre üç kategoride tanımlamaktadır:

1.Grup: Aileleriyle sürekli ilişkisi olan çocuklar “sokakta çalışan çocuklar” günlerini sokakta çalışarak geçirseler de ailelerinin koruması ve denetimi altındaki çocuklardır.

2.Grup: Aileleriyle zaman zaman ilişki kuran “sokaktaki çocuklar”. Bu çocukların aile bağları zayıflasa da tümüyle kopmamıştır. Kendilerini halen ana-baba, kardeşleriyle özdeşleştirmektedirler. Gününü sokakta bir şeyler satarak ya da dolaşarak geçiren çoğu zaman geceleri evlerinde geçiren çocuklardır.

3.Grup: Aileleriyle hiç ilişkisi olmayan “sokaktaki çocuklar”. Genelde toplumun en yoksul kesiminde ve parçalanmış ailelerin çocuklarıdır. Ailelerinden ya zorla ya da kendi istekleriyle ayrılan bu çocuklar günün 24 saatini sokakta geçiren “sokağın çocukları”dır.

Bütün bu farklılıklara rağmen; literatürde oldukça kabul gören bir sınıflama, özellikle geri kalmış ülkelerin sokaklarındaki çocukları, sahip oldukları aile desteğine göre, kabaca 3 katagoriye ayırmaktadır (1).

1. "Sokak çocuğu olmaya aday olanlar", yani aileleriyle oturan ve sokakta çalışan çocuklar. Bu çocukların aile ilişkileri bir şekilde sürmekte, aile korumasından uzak mekanlarda aileye katkı için çalışanların bir kısmı eğitimlerini bırakarak para kazanma verdiği hisle zamanla sokağın “sınırsız ve sorumsuz özgürlüğü”nü seçerek sokak çocuğu olma konumuna düşebilmektedir.

2. Aile desteği yetersizlik ve/ veya süreksizlik gösterenler, yani "sokaktaki çocuklar"
(children on the street)

3. Aile desteğinden hemen hemen bütünüyle yoksun olanlar, yani "sokak/sokağın çocukları" (children of the street). Bu çocuklar neredeyse tamamen aile, okul ve toplumla ilişkilerini koparmış, sokak çetelerine karışmış, uyuşturucu ve uçucu bağımlısı olup, dilencilik, yankesicilik, gasp, hırsızlık vb. yollarla geçimini bağlamaya çalışan çocuklar olmuşlardır.

Ülkemizde son yıllarda sayıları hızla artan “sokağın çocukları” evinden atılan, kaçan, ailesi olmayan veya ailesi tarafından bütünü ile başıboş bırakılan çocuklardan oluşmaktadır.

Sokakta marjinal işlerde çalışan/çalıştırılan çocuklarla “sokağın çocukları” arasında çok ince bir çizgi vardır ve sokağın acımasız zor koşullarında çalışan çocuklar, hızla “sokağın çocukları” olabilmektedir.



II.GENEL DURUM

Ekonomik, sosyal, politik ya da teknolojik gelişmelerin; savaşların veya göçlerin gerek toplum gerekse bireyler üzerinde bıraktığı etkiler dolaylı ya da dolaysız bir şekilde toplumların geleceği olan çocuklara yansımaktadır. "Güç koşullar altında yaşayan çocuklar", toplumların gelişim sürecinde yaşadığı çarpıklıkların sonucu olarak ortaya çıkmış ve yeni sorunların nedeni olmuşlardır. Güç koşullar altında yaşayan çocuklar kategorisi içerisinde, giderek artan sayıları ve toplum içinde kolayca görülebilmeleri nedeniyle dikkatleri çeken "sokak çocukları" tüm dünyada çözüm aranan bir sorun halini almıştır.

A. DÜNYADA SOKAK ÇOCUKLARI

1980'Ii yıllarda yapılan ilk araştırmalar dünyada 80 -100 milyon sokak çocuğu bulunduğunu öne sürmektedir. Bölgesel bazı çalışmalar da sokak çocuklarının sayısı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır. Sokak çocukları normal çocuk nüfusunun Meksiko City'de yüzde 9'unu, Bangladeş'de yüzde 7'sini oluşturmaktadır. Güney Afrika ve Bulgaristan'da sokaktaki çocukların yüzde 70'i akşam evlerine dönmektedir. Unicef raporuna göre, tüm dünyada, ailesiyle bağlarını koparmış ve bir barınağa gereksinim duyan çocukların oranı yüzde 5 -10 arasındadır(2). Dünya haritasına bakıldığında Latin Amerika'da yoğunlaşma olduğu göze çarpmaktadır. Bölgede sorundan etkilenen ne en yoksul Paraguay, ne de en zengin Venezuella'dır. Sorun Brezilya, Kolombiya ve Meksika gibi orta gelirli ülkelerde yoğunlaşmıştır. Kalabalık nüfusuyla Hindistan'da sorun, kültürel faktörlerin de etkisiyle geniş boyutlara ulaşmıştır. Afrika'da sokak çocukları sorununun yeni başlamasına rağmen çocuk sayısının hızla arttığı görülmektedir. Khartoum'da tahmin edilen rakam 20.000 civarındadır. Endüstri ülkelerinde de durumun pek farklı olmadığı gözlenmiştir

Sorun dünyanın hemen her yerinde benzerlik göstermektedir. Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde farklı nedenlerle çocuklar sokaklarda yaşamakta ya da çalışmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde sayının azalması sosyal kurumların katkısına bağlanabilir.

B.TÜRKİYE'DE DURUM

Türkiye'de son altmış yıldır yaşanan göç ve kentleşme olguları "'sokak çocukları sorununun" da temeli olarak gösterilebilir.

Türkiye'deki sokak çocuklarının tam sayısı hakkında bilgi sahibi olabileceğimiz bir çalışma bulunmamaktadır. Çocuk nüfusunun genel nüfusa oranı, gecekondularda yaşayan çocuk sayıları, büyük kentlerin gecekondularında yaşayan çocuk sayıları gibi veriler göz önüne alınarak çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır. Gecekondu yaşamının, çocuğun sokağa inmesiyle doğru orantılı bir etken olduğu kabul edildiğinde, Devlet İstatistik Enstitüsünün yukarda bahsedilen verileri, İstanbul'da 625.000 çocuğun "sokak çocuğu" olma riski ile karşı karşıya olduğunu gözler önüne sermektedir(3). Bu alanda tam bir sayı olmamakla birlikte, Türkiye'de sokak çocukları sorununun gittikçe büyüdüğü artık herkesin kabul ettiği bir gerçek durumunu almıştır.

Yasal açıdan bakıldığında, 1990'da imzalanmış olan "Çocuk Hakları Sözleşmesi" çocukların korunması konusunda önemli bir adım gibi görünse de bunun hayata geçirilebilmesi istenildiği kadar hızlı ve işlevsel olamamaktadır. Anayasamızın 41. maddesi "Ailenin Korunması" kavramı içinde çocukların korunmasını da dile getirmiştir. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun 2828 sayılı kanunu çocukların bakımları ve yetiştirilmeleri için kurumlara yerleştirilmeleri konusunda çeşitli kısıtlamalar getirmektedir. 1990’lı yıllardan itibaren birçok ilimizde toplumsal sorun haline gelen “sokak çocukları” alanında görevli kamu kurumu “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu”dur. SHÇEK Genel Müdürlüğüne bağlı 30 Çocuk ve Gençlik Merkezinde bu alana yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu merkezler aracılığı ile yaklaşık on bine yakın sokakta çalışan ve sokakta yaşayan çocuğa ulaşılmıştır.

Çocuk ve Gençlik Merkezlerinde görevli sosyal hizmet uzmanlarınca yapılan sokak çalışmaları sonucunda “çocukların kimlik bilgileri, adresleri, eğitim durumları, çalışma şartları, sokakta olma nedenleri, madde bağımlısı olma gibi” bilgiler alınarak çocukların merkezlere gelmeleri sağlanmaktadır.

 

III.ÇOCUKLARIN SOKAKTA ÇALIŞMASININ VE YAŞAMASININ NEDENLERİ

Sokak çocukları gelişmekte olan ülkelerde işsizliğin, yoksulluğun, göçün ve dağılan ailelerin ortaya çıkardığı bir sorun; sanayi ülkelerinde ise yabancılaşma ve sistematik dışlanmanın kurbanları olarak görülmektedir .

Sokaktaki çocukların temelde sokağa iniş nedenleri ekonomiktir. Çoğunluk, ailesinin bütçesine katkıda bulunmak amacıyla sokakta çalışmaktadır. Sokakta çalışanlar da kendi aralarında değişik kategorilere ayrılabilirler. Okuldan arta kalan zamanda çalışarak aile bütçelerine ek gelir sağlayanlar olduğu gibi bütün bir aileyi geçindirmek durumunda olanlar da bulunmaktadır. Çocukların bir kısmı kazançlarının tümünü ailelerine teslim ederken diğer bir kısmı bir bölümünü kendilerine ayırmaktadır. Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalar, çocukların zamanla ailelerine verdikleri payı azaltırken kendi paylarını arttırdıklarını göstermiştir. Bu eğilimdeki çocuklar zamanla sokağın özgürlüğünün ve kendi kendilerine yetebilirliklerinin bilincine vararak aileleriyle bağlarını yavaş yavaş kopartmakta ve "sokağın çocuğu" (sokakta yaşayan çocuk) olma potansiyelini göstermektedirler. Sokakta çalışan çocuklar içerisinde ailesi ya da başka bir büyük tarafından zorla çalıştırılan veya ailesi tarafından, çalıştırılması için çeşitli kişilere satılan çocuklar da bulunmaktadır. Sokakta çalışan çocukların bir kısmı düzenli bir şekilde her gece işlerini bitirdikten sonra (belirli bir saatte) evlerine dönerken; diğer bir kısım, çalıştıran kişi tarafından belirlenen parayı kazanamadığı müddetçe eve dönmemektedir. Böylelikle çocuklar yavaş yavaş sokakta yaşama olgusuna alışmaktadırlar. Gecelerini sokakta geçirmeseler bile, çocuklar çalışırken sokağın birçok tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Sokağın çocuklarının ise sokağa gelişleri ilk bakışta birçok farklı nedene bağlanabilir. Bunlar arasında aile içi şiddet, cinsel/fiziksel istismar, göçün beraberinde getirdiği sorunlar, ailenin ekonomik yapısı, üvey anne veya baba, ailenin bakabileceğinden fazla çocuğa sahip olması, sevgisizlik ve ihmal sayılabilir. Bu sorunlara genel bir bakış açısı getirildiğinde kaynağının aileye dayandığı görülmektedir. Özellikle, dayak ve cinsel istismarın yoğun olduğu aile ortamında yaşayan çocuk için sokak yaşamı her türlü tehlikesine rağmen cazip bir hal almaktadır. Bazı durumlarda ise çocuğun kısa süreli evden kaçışları ailelere "benimle ilgilenin" çağrısı durumundadır. Bu çağrılara cevap alamayan çocuk, çözümü tamamıyla uzaklaşarak aileyi cezalandırmada bulabilmektedir. Şu ya da bu şekilde sokakta yaşamaya başlayan çocuklar, sokak yaşamının gereği olarak şiddet, fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmakta; uyuşturucuyla tanışıp çeşitli suçlara itilmektedirler.

A.ÇOCUĞU SOKAĞA İTEN NEDENLER

Göç ve buna bağlı çeşitli uyum sorunları

Yoksulluk

İşsizlik

Ekonomik yoksunluk

Çocuğun sokakta çalışıp, para kazanmasına teşvik edici kültürel değerler

Arkadaş grupları

Ailenin çocuğu ihmal ve/veya istismar etmesi

Aile içi cinsel taciz, tecavüz ve şiddet

Aile ve çocuğun eğitimsizliği

Ailenin parçalanması

Çarpık kentleşme

Sokağın çekiciliği ve özgürlüğü

Medyanın olumsuz yayınları

Denetimsiz oyun salonlarının çekiciliği

Ailenin olumsuz tutum ve davranışları

Yetişkinlerin acıma duygularıyla çocuklara sokakta rastgele para ve eşya verme gibi olumsuz tutum ve davranışları

Kimi gönüllü kuruluşların yetersiz bilgi, profesyonel yaklaşım eksikliği nedeniyle medyatik çalışma gibi olumsuz tutum ve davranışları.

B.SOKAKTA ÇALIŞAN VE SOKAKTA YAŞAYAN ÇOCUKLARI BEKLEYEN TEHLİKELER

İhmal ve istismara uğrama

Çocukların bağımlılığa yol açan maddeleri kullanması (bali, tiner, sigara vb.)

Zihinsel ve fiziksel gelişiminde gerileme

Şiddete maruz kalma (dayak, yaralama, ölüm vb.)

Suça yöneltme (hırsızlık, gasp, fuhuş vb.)

Psikolojik sorunlar

Kazalara maruz kalma

Eğitim ve sağlık sorunları

Cinsel tacize ve tecavüze maruz kalma

C.SOKAKTA ÇALIŞAN ÇOCUKLAR VE AİLELERİNİN ÖZELLİKLERİ

Çok çocuklu ailelerdir.

Bu çocukların baba ve ağabeyleri yılın büyük bir bölümünde işsizdirler.

Ailelerin barındıkları mekanlar baraka gecekondular olup, fiziksel koşulları sağlık yönünde oturmaya elverişli olmayan evlerdir.

Büyük çoğunlukla göçle gelen ailelerin çocuklarıdır.

Aileler genelde çocukların sokakta ne yaptığını bilmemekte, takip etmemekte ve izlememektedirler.

Ailelerde annelerin büyük çoğunluğu Türkçe bilmemekte, okuma-yazma bilmemektedirler. Babaların da çoğunluğu ancak okur-yazardır.

Bir kısım aile çocukların ekonomik katkı için, bir kısmı başıboş gezmemesi için çalışmalarını istemektedirler.

Ailede çalışan yetişkinlerin büyük çoğunluğu vasıfsız işlerde çalışmaktadır. Sigortalı olarak çalışan sayısı yok gibidir.

Her dört çocuktan üçü çalışmak yerine eğitimine devam etmek istemektedir.

Ailelerine daha çok para kazanmak ve dayak yememek için çocuklar gece yarılarına kadar çalışmaktadır.

Uzun süre sokaklarda çalışan kimi çocuklar kazandıkları parayı oyun salonlarında harcamaktalar, bu yüzden ailesiyle çatışan çocuklar geceyi sokakta geçirmeye başlamaktadırlar.

Yetişkin ve yaşıtları tarafından cinsel saldırı – tacize uğrayan çalışan çocuk sayısı azımsanmayacak oranlardadır.

Sokakta çalışan çocuklardan bir kısmı sürekli sokakta yaşayan çocuk grupları ile temas içinde olup, zamanla kendileri de bally kullanıcısı ve kısmen sokakta yaşayan çocuk olmaktadırlar.

Çocuklar arasında en yaygın suç hırsızlıktır. Yaralama ve ölüm olaylarına karışan çocuklara da rastlanmaktadır.

Aralarında şiddet çok yaygındır.

Tespit edilen her dört çocuktan biri ya madde içicisidir, ya da uçucu madde ile tanışmıştır.

Sokakta çalışan çocukların bulundukları mekanlar, gündüzleri insanların yoğun olduğu cadde, çarşı ve parklar, geceleri ise bar, cafe-restaurant, otogar gibi sabaha kadar açık olan yerlerdir.



İKİNCİ BÖLÜM:

İNCELEME VE TESBİTLER

1. İSTANBUL: TESPİTLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Türkiye’de ilk sokak çocuklarına 1940’lı yıllarda İstanbul’da rastlanmaktadır. İstanbul’da sokak çocukları üzerine yapılan araştırmada çocukların yaş gruplarına bakıldığında, çoğunluğu 12-15 yaş arası (yüzde 50) çocukların oluşturduğu, yüzde 30’unun tiner-bally koklayıcısı olduğu görülmüş; alkollü içki, uyuşturucu kullanımı ve kumar oynama vb.kötü alışkanlıklar, sokakta çalışan çocuklarda az oranda olmasına karşın artmakta olduğu görülmüştür.

Yapılan çalışmalarda, büyük kentlerin (İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır, Mersin vb) varoşlarında yaşayan ve özellikle göç yoluyla gelen ailelerin çocuklarının risk altında çocuk grubunu oluşturduğu ve bu çocukların da büyük oranda bu gruptan çıktığı görülmektedir. Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu ve çarpık kentleşmenin yoğun yaşandığı, Bağcılar, Sefaköy, Sultançiftliği, Pendik, Sultanbeyli vb. semtler, adeta sokakta yaşayan ailelerin oturdukları yerler olarak bu sorunun üretildiği merkezler durumuna gelmiştir. Bu sorunun üretildiği temel kurumlardan biri olarak aile, sorunun çözümünde temel alınması gereken odakların en önemlilerin biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel hatlarıyla parçalanmış, içinde şiddeti barındıran ve kendi temel işlevlerini (yeme-içme, barınma, koruma vb) görmekten uzaklaşmış ailelerden çıkan çocuklar, sokak çocuğu olma riskini daha yüksek taşımaktadır. Toplumun bu temel kurumunun korunması, desteklenmesi öncelikli görünmektedir.

Genel hatlarıyla sokakta yaşayan çocuklar ve ailelerle ilgili verilere bakıldığında(4);

-Çocukların yüzde 47’si 1-3 kardeşe, yüzde 42’si 4-6 kardeşe sahiptir (Bunların büyük çoğunluğu, göçle gelen ve kente uyum sağlayamayan kırsal kökenli ailelerin çocuklarıdır)

-Sokakta yaşayanların yüzde 45’i ailenin ilk çocuğu, yüzde 25’i ikinci çocuğudur.

-Sokakta yaşayan çocukların annelerinin yüzde 80’i, babalarının ise yüzde 75’inin hayatta oldukları görülmüştür. Bu çocukların büyük çoğunluğunun sanıldığının aksine kimsesiz olmadığı, aileleri ile ilişkilerinin zayıflamış olmasına karşın bu ilişkinin tamamen kopmadığı görülmüştür.

-Sokakta yaşayan çocukların ailelerin göç ettiği bölgelere bakıldığında, yüzde 30’u Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden, yüzde 26’sı Doğu Anadolu Bölgesi’nden İstanbul’a göç ettiği görülmektedir. Bu ailelerin kendi kültürel değerlerine uygun memleketli/ hemşehri ve akrabalarının yoğunluklu olduğu ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük Büyükçekmece, Bağcılar, Sefaköy, Sultançiftliği, Pendik, vb. semtlerde kümelendikleri göze çarpmaktadır. Özellikle bu bölgelerdeki aileler, sorunu üreten odaklar olarak bu alana verilecek her türlü hizmetin merkezinde yer almalı, ailelerin ihtiyaç duyduğu temel hizmetler yeniden yapılandırılarak, geniş katılımlı bir organizasyonla yerinde verilmelidir. Risk taşıyan aileler ve çocukları kentin merkezine gitmeden temel ihtiyaçlarını yerinde çözüm bulabilmelidir.

-Sokakta yaşayan çocukların yüzde 47’si 16-18 yaş aralığında, yüzde 40’ ı ise 13-15 yaş aralığında olduğu tespit edilmiştir.

-Sokakta yaşayan çocukların yüzde 48’i ilkokul ara sınıftan terk, yüzde 22’si ilkokul mezunu, yüzde 20’si hiç okula gitmeyenlerden oluşmaktadır. Bu çocuklarının pek çocuğunun okuldan ayrılmasının üzerinden çok zaman geçmesi nedeniyle pek çoğunun okuma-yazma bilmedikleri görülmüştür. Yine bu çocukların eğitim görme yaşının normal okuldan yararlanma şansını ortadan kaldırdığından, bunlara yönelik temel eğitim programlarının (okuma-yazma, meslek edindirme vb) bir an önce uygulanma gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

-Çocukların sokakta yaşama nedenlerine bakıldığında, ilk sırada yüzde 24 ile aile parçalanması, yüzde 19 ile aile içi şiddet, yüzde 15 ailesi tarafından zorla çalıştırılma ve yüzde 13 ise aileyi istememe nedenlerini öne sürülmektedir. Sokakta çalışan çocuk sayısının her geçen gün artması, bunların sokakta yaşayan çocuklarla hem sokak ortamında hem de Çocuk ve Gençlik Merkezlerinde birarada bulunuşu, bu çocukların potansiyel sokak çocuğu olma riskini arttırmakta ve gerekli önlemlerin bir an önce alınmasını gerekli kılmaktadır. Sokakta yaşamanın zorluğu ve tehlikelerine karşın, daha çok sosyo-ekonomik düzeyi düşük ve aile parçalanması yaşanan, düşük eğitimli ailelerin çocuklarının sokağı tercih ettikleri gözönüne alındığında, bu ailesel etmenlerin büyük rolü ortaya çıkmaktadır.

-Sokakta yaşayan çocukların yaşadıkları yerlere bakıldığında, çocukların yüzde 25’i Taksim, yüzde 21’i Kadıköy, yüzde 19’u Bakırköy ve yüzde 16’sı Eminönü’nü tercih ettikleri görülmüştür. Sözkonusu bölgelerin İstanbul’un en büyük ilçeleri olması, eğlence ve alışveriş merkezlerinin diğer bölgelere göre daha fazla bulunması ve hareketliliğin yüksek oluşu nedenleriyle tercih edildiği görülmüştür. Sokak çocuğu olma riskini yükselten bölgeler olarak adlandırılan semt ve mahallelerde, yeniden yapılanarak oluşturulacak merkezlerde verilecek çok yönlü hizmetlerle, sözkonusu çocukların bu merkezlere kaymadan sorunların çözümünün yerinde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.

-Sokakta yaşayan çocukların madde kullanımına bakıldığında, kullananların oranının yüzde 47 olduğu görülmektedir. Bu durum sokakta yaşayan her çocuğun sanıldığının aksine madde kullanmadığını göstermektedir.

-En çok kullanılan uyuşturucu madde türü, yüzde 86 ile tiner/bally gelmektedir. Bu tür uçucu maddelerin, yasal olarak satılması, ucuz olması, etkisinin çabuk başlayıp (1-2 dk.) belirtisinin hızla geçmesi (10-45 dk.) gibi nedenlerle sokak çocukları tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. Kullanma sürelerine bakıldığında, bu tür maddeleri 2 yıldan az kullananların oranı yüzde 60’dır.

-Sokakta yaşayan çocukların büyük bir kısmının (yüzde 53) evden kaçma nedeniyle güvenlik güçlerince alındığı görülmektedir. Diğer bir neden yüzde 25 ile hırsızlıktır. Sokakta yaşayabilmek için çocuklar arasında hırsızlığın yaygın oluşu, yapılan alan araştırması ve ilgili uzmanlarca ortaya çıkarılmıştır.

#1 - Eylül 11 2006, 11:07:36
« Son Düzenleme: Mayıs 30 2008, 11:20:35 Gönderen: Bahtsız Bedevi »
"Kücük seylere gereginden cok önem verenler, elinden büyük is gelmeyenlerdir."

tşkler hasret güzel faydalı bir yazı olmuş hepsini okuyamadım ama okuyacağım :okey
#2 - Eylül 17 2006, 17:31:01
:bite
60 Ziyaretçi, 27 Üye ( 10 Gizli)

rica ederim....her zaman elimden geldiği kadar iyi konular açmaya çalışırım...
#3 - Ekim 28 2006, 21:13:32
"Kücük seylere gereginden cok önem verenler, elinden büyük is gelmeyenlerdir."

Sağol paylaştığın için ama bende okuyamadım hepsini ,pc den  okumaya çalışınca basım arıyo  :S   :4
#4 - Ekim 28 2006, 21:16:06
Özlemişim buraları =)

olsun sonra incelersin.....
#5 - Ekim 31 2006, 17:51:25
"Kücük seylere gereginden cok önem verenler, elinden büyük is gelmeyenlerdir."

Alıntı
Sokakta yaşayan çocukların madde kullanımına bakıldığında, kullananların oranının yüzde 47 olduğu görülmektedir. Bu durum sokakta yaşayan her çocuğun sanıldığının aksine madde kullanmadığını göstermektedir.


insanlara ne kadar değer verdiğimizin kanıtıdır.
çocuk yaştaki insanlar neden pis işlere bulaşır ne sebepler iter çok açık ama bişey yapan ? malasef yok..
#6 - Ekim 22 2007, 12:44:16
''Cehennem, başkalarıdır. ''

Bir adam vardı yakın geçmişte. İstanbul’da “Tinerciler Köyü” kurmak isteyen genç bir adam. Tinerci çocukların rehabilitasyonunu yapmayı planladığı bu proje için izin ve yer tahsisi istedi yetkililerden, fakat yetkili kurumlardan cevap alamadı. “İstanbul’da 2 bin tinerci çocuk var. Tinerci Köyü’nde onların konaklama, sosyal faaliyette bulunma gibi ihtiyaçları karşılanacak.Onları eğiteceğim ben" dedi.

Hiçbir yetkili bu adama inanmadı.

Bu adam daha büyük laf etti; "Eğer bütün tinercileri kısa bir süre içinde ibretlik bir hale getirmezsem devlet ömür boyu kazanacağım paraya el koysun. Devleti oyaladığı için en büyük cezayı versinler bana. Ama lütfen izin verin, tinercileri kurtarmak istiyorum" dedi.

Cevap gelmedi esas tinercilerden..
#7 - Ekim 22 2007, 16:33:41
AŞIRI HIZ DEĞİL, DİKKATSİZLİK KAZA YAPTIRIR...

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.