Alternatifim Cafe

Atatürk'ün fikir sofrası

Discussion started on Atatürk Köşesi

Atatürkün Fikir Sofrası


Atatürk güneş doğduktan sonra da yatsa, öğleden önce uyanır. Genellikle az uyur, Gece yarısından sonra yattığı zaman saat 6 da 7 de kalkar. Üzerinde, dizlerine kadar uzanan ince geceliği, bir koltukta bağdaş kurar ve sabah kahvesini ilk sigarasını içer, sonra banyoya girer, genellikle duş alıp çıkar ve masaj yaptırır. Giyinir, odasına geçer ve burada berberi kendisini tıraş eder.

Bu süre içinde kendisini görmeğe yetkili insanlar şunlardır: Genel Vekili ve Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak, Salih Bozok, Ali Kılıç, Nuri Conker... Olağanüstü durumlarda Başvekil İsmet İnönü, İç İşleri Bakanı Şükrü Kaya, ve Tevfik Rüştü Aras. Sonradan Başvekil olunca Celal Bayar da bu ayrıcalıklar arasına girdi.

Atatürk, bundan sonra giyinir ve çalışma odasına geçer. Kendisine gelen yazıları okur, imzalarını yapar, o gün ve akşam görüşeceği kimseleri Yaverine yazdırır. Nuri Conker, Salih Bozok, Kılıç Ali ile veya bunlardan biri ile yer. Öğleden sonra kitaplığına geçerek okur ya da Ankara’da bir yere, daha çok Çiftliğe gider. Kendisini ilgilendiren konuları inceler, bazı konukları ağırlar.

Akşamüstü her zamanki arkadaşları ve o akşam için çağırdığı dostları ile sofraya oturur.

Mutad Zevat diye anılan kişiler 4 tür. Nuri Conker, Salih Bozok, Kılıç Ali, Recep Zühtü, bir kadını vurduğu için gözünden düşmüş ve sofrasından uzaklaştırılmıştır. Bu kimseler, keskin nişancı idiler, uçan kuşu tabanca ile vururlardı. Bunlar hem Atatürk’ün eski arkadaşlarıydılar, hem onun bir çeşit koruyucuları görevini yapıyorlardı.

Atatürk’ün sofrasına habersiz gelinmezdi. Habersiz gelenler, bu dört kişi ile, Başvekil İsmet Paşa, İç İşleri Bakanı Şükrü Kaya ve Dış İşleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile Celal Bayar’dı.

Bunların dışındakiler, Atatürk’e gelmek istiyorlarsa, yaverliğe telefon ederler, Atatürk bunları davet eder. Ya da Atatürk, Sabahleyin Yavere kimlerin o akşam yemeğe çağırılacaklarını yazdırır. Olağanüstü hallerde, sofra sürerken de bazı kimseler Yaverliğe başvurarak dileklerini Atatürk’e ulaştırabilirler.

Sofrada genellikle devlet işleri konuşulur, yorumlar yapılır. Atatürk düşüncelerini sofradakilere açar onların düşüncelerini öğrenir, tartışır. Kararı kendisi verir ama, çevreyi de kendisi hazırlar. Bunun için kullandığı araç “Sofra”dır.

Bazı akşamlar, Ankara’ya gelen ünlü solistler, saz ve caz grupları Çankaya’ya çağırılırlar. Onlara da salonun bir köşesinde uygun bir masa kurulur ve istendiği zaman icraatlarını yaparlar. Münir Nurettin, Safiye Ayla, Eftalya, Müzeyyen Senar ve diğerleri Atatürk’ün Sofrasında şarkı söylemişlerdir. Atatürk, Batı müziğinin yayılmasından yana olduğu halde, Türk müziğini ve halk türkülerini sever, güzelce bir sesi vardır. Nuri Conker de bariton bir sesle Rumeli türkülerini söylerken, başarılı idi.

Sofranın hemen karşısında daima bir kara tahta bulunurdu. Zaman zaman sofradakiler bu kara tahtanın başına geçerler ve düşüncelerini orada yazı ya da rakamlarla açıklarlardı.

Sofradan eksik olmayan tek kişi Nuri Çonker idi. Diğerleri izin alıp ayrılsalar da, o mutlaka yanında bulunurdu. Atatürk’e şakalaşmak hakkı yalnız ona aitti.

Atatürk, sofra ne kadar kalabalık olursa olsun, bütün konukları ile tek tek ilgilenir, onların eksiklerini görür, isteklerini hemen fark ederdi. İçki içerken mezelere el sürmez, sadece leblebi yemekle yetinirdi. Leblebiyi, derin bir çanaktan sağ elinin üç parmağı ile alır, teker teker ağzına atar, sofrada yabancı yaksa, leblebiyi havaya atar ağız ile yakalardı.

Güzel bir fikir söyleyen, ya da güzel bir espri yapan oldu mu, elindeki birkaç leblebinin bir yada ikisini bu arkadaşının avcuna koyarak beğenisi açıklardı.

Sevdiği yemekler: Etsiz kuru fasulye(Atatürk buna “yağlı fasulye” derdi), pilav, omlet, karnıyarıktan hoşlanırdı. İçki ne kadar uzarsa uzasın yemek yemez, içki bittikten sonra yemeğe otururdu.



Yazarı : İsmet BAZDAĞ
#1 - Şubat 24 2006, 12:21:41
Viking's

ipexy_13

yazı için çokk teşekkürler...  :artis
#2 - Şubat 24 2006, 18:07:59

saol yellow_baby...
#3 - Mart 02 2006, 22:56:24
Piyasadaki tek adam gibi adam, maymun Çarli'ydi...


eslem

yazı için çokk teşekkürler...  :artis

 :okey katılıyorum
#5 - Mayıs 02 2006, 20:09:36

çok güzeL bi yazı yaa..
teşekküRLeR eLif'im.. :kisss
 :öff
#6 - Mayıs 04 2006, 03:56:46
bir varmI$
bir yokmu$

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.