Alternatifim Cafe

İstanbul Hikayeleri

Discussion started on Oyun Genel






Made in Turkeey!...
Oyun piyasasında Türk yapımı oyunlar görmek, insanı oldukça heyecanlandırıyor. Bir yerlerde rastlıyorsunuz oyunun haberine ya da reklamına. Çıkacak olan Türk yapımı oyunun web sitesine girmekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi. Yabancı oyunlara alışık olan bizlerin içinde hemen bir merak uyanıyor. Son bir yıldır Türk oyun piyasasında şaşırtıcı ve bir o kadar da sevindirici bir hareketlenme başladı. Pusu’nun piyasaya sunumuyla birlikte, 3D oyunlar birbiri ardına yapılmaya başlandı. Pusu’nun dışında; Koridor ve Kabus 22 de yerli malı oyunlarımızdan. Merak demiştim; çok güçlü bir duygu. Merakımı gidermek için önce oyunun yapımcısı olan Murat Çileli’nin, daha sonra da oyunun sitesine girdim. Murat Çileli’nin kişisel sayfasına girdiğimde, aslında bu oyunun dışında birkaç proje daha olduğunu gördüm. İşte İstanbul Hikâyeleri de bu projelerden bizi en çok ilgilendiren ve heyecanlandıranı.

Oyunun sitesine girdiğinizde “künye” bölümünde, oyun için çalışanları görüyorsunuz. Bunlardan Murat Çileli, proje yönetmeni/senaryo/kodlama; Murat Özdemir, müzik/tema; Mikail Ceren, seslendirme/web tasarım görevlerini üstlenmişler. Görüldüğü üzere kısıtlı bir kadroyla, bir oyun yapılıyor. Özelikle oyunun asıl yapım aşaması olan proje yönetmenliği, senaryo ve kodlamalarda sadece Murat Çileli’nin karşımıza çıkması da işinin ne kadar zor olduğunun ve bir o kadar da sabır ve emek gerektirdiğinin bir kanıtı.

Adı ilk önce İstanbul Efsaneleri olarak duyurulan oyunun, İstanbul Efsaneleri: Lale Savaşçıları adında başka bir oyunun varlığı nedeniyle İstanbul Hikâyeleri olarak değiştirildi. Ancak İstanbul Hikâyeleri’nin, İstanbul Efsaneleri ile yakından uzaktan alakası yok. İstanbul Hikâyeleri, Türk kültürü ve tarihi zenginlikleri ile ilgili ilk ve tek korku/macera oyunu olacak. Bu açıdan büyük önem arz ediyor. Oyunun 22 MB boyutundaki teknoloji demosu oyun severlerin beğenisine sunuldu. Bakalım bu kısacık teknoloji demosunda neler var...

Korku!...
Oyunlarda karşımıza sık sık çıkıyor. İstanbul Hikâyeleri’ndeki tema da korku üzerine kurulu. Demoya bakmadan bile, sadece oyunun sitesine girdiğinizde duyduğunuz müzik sizin psikolojinizi altüst edebilir. Oyunun konusu kısaca şöyle: İstanbul Hikayeleri, profesyonel iki hırsızın şehrin altındaki kilometrelerce uzunluğundaki tünellerde hazine arama macerasının, geri dönüşü olmayan bir kabusa dönüşmesini konu alıyor. Bizim yönettiğimiz karakter, karısını kaybettikten sonra tüm kirli geçmişini bir kenara bırakmak isteyen sorunlu bir kişilik. Ancak yıllar sonra eski dosttan gelen teklife karşı koyamayacak ve hiç uyanamayacağı bir rüyaya dalacaktır.

Günümüzde çekiciliğini İstanbul’daki adalardan birinde, bir iş makinesi tarafından ortaya çıkarılan bir küp Osmanlı sikkesi sayesinde tekrar kazanan define avcılığı, bu oyunda da oldukça ilgi görecek gibi.

Anemas Zindanları...
Teknoloji demosu, Anemas Zindanları’nda geçiyor. Anemas Zindanları, korku ve macera öğelerinin bulunacağı bir yapım için muhteşem bir mekan olmuş. Çünkü 800 yıl önce sadece soyluların kapatıldığı Anemas Zindanları, Bizans döneminin en büyük saray komplekslerinden Blahernia Sarayı’nın bir parçası olarak biliniyor. Zindanlar, 14 hücre odasından ve bu odaların altındaki iki katlı bodrumdan oluşuyor. Son yıllarda büyük bir yıkımla karşı karşıya kalan zindan, adını Arap asıllı Bizans askeri Mihael Anemas’tan alıyor. Bugün Anemas Zindanları’nı gerçekten ziyaret etmek isterseniz, yetkili makamların onayını almak zorundasınız. Anemas Zindanları, ayrıca Bizans’tan geriye kalan tek yeraltı zindanı olma özelliğiyle de çok büyük bir tarihi zenginlik içeriyor. Oyun, İstanbul’un kültürel ve tarihî özelliklerini yansıtması bakımından oldukça önemli. Zaten demonun başında da İstanbul manzaraları var.


#1 - Ağustos 07 2006, 18:56:34
İmzanız kural dışı.

22 MB gibi pek de küçük olan demoyu indirdikten sonra, oyunu basit bir şekilde kuruyorsunuz. P4 2.4 GHz işlemci, 256 MB RAM, 128 MB ekran kartı ve 30 MB’lık boş disk alanı, İstanbul Hikâyeleri’nin teknoloji demosunu oynamanız için yeterli. Anonim olarak belirtilen muhteşem bir müzik ile açılıyor demo. Tamamen Türk ezgileri, kısa giriş videosu ile çok güzel bir uyumluluk gösteriyor. Karşınıza ilk önce İstanbul manzaralarının üzerine yazılı cümleler çıkıyor. Hemen burada bir şey söylemek lazım. Yazılarda kullanılan yazı karakteri hoş; ama yazıların okunmasını güçleştiriyor. Ne yazdığını tam olarak okuyabilmek için iki kez başlangıç demosunu izlemek zorunda kaldım. Ancak şunu da belirtmek lazım ki, oyun henüz yapım aşamasında olduğu için karşımıza bu demodan daha farklı ve geliştirilmiş bir oyun çıkacağından eminim. Ayrıca bir oyunun giriş demosunda Türkçe yazılar görmek, anlatılamayacak kadar hoş bir duygu. Madem yazıları okuyabilmek için iki kez giriş demosunu izledim, kısaca ne yazdığını özetleyeyim: İstanbul’un birçok medeniyet ve uygarlığa uzun zamanlar boyunca hizmet ettiğini ve bu medeniyetlerin hazinelerini barındırdığını, 2006 yılının ise bu hazineleri araştıranların karşılarına farklı şeyleri çıkaracağını sezdiren, el yazısı ile yazılmış cümleler ekranınızda belirip kayboluyor. Daha sonra bir teknoloji videosu başlıyor. Dağınık, masaların sandalyelerin devrilmiş olduğu bir oda. Telefon çalıyor, telesekretere bağlanıyor ve bir ses. O ses (Mikail Ceren) bizim artık kendimizi ve hayatımızı toparlamamız gerektiğini ve onunla buluşmamız gerektiğini söylüyor. Karşılaştığınız ilk video hareketsiz. Yani karakter hareketi yok. Ancak hareketli videoların iyi olacağına dair bir ipucu verecek nitelikte iyi. Bu videodan sonra bizi en çok ilgilendiren yere geçiyoruz, oyunun oynanabilir demosuna.

İlk başta grafikler gerçekten tatmin edici gelmedi. Fakat sonuçta bu bir demo. Var olmaya ve gelişmeye çalışan oyun sektörümüzde, oyuncu fikirleri de alınmalı, diyerek hazırlandığını düşünürseniz çok da fazla umursamıyorsunuz grafiklerin muhteşem olmayışını. Ancak şunu da söylemek lazım ki grafikler, kaplamalar ve çevre modellemeleri üzerinde daha çok çalışılması lazım. Mekanı dolaşmaya başladığınızda mekanın çok ruh sıkıcı bir yer olduğunu görüyorsunuz. Mekanlardaki yazılar Türkçe. Yıllardır “Don’t enter”, “Danger”, “Keep Out” yazılarını okuduktan sonra “Giriş Tehlikeli ve Yasaktır” yazısını ekranda görmek çok güzel bir duygu. Oyundaki karakterin düşünceleri, okuduğu yazılara tepki veriyor. Karakterimiz, Eski Ambar’ın duvarında yazan “Aklın varsa buralarda dolaşma... Onu da kaybedersin!” yazınsı görünce “Bu hiç hoşuma gitmedi.” şeklinde tepki veriyor ve bu alt yazı ile size gösteriliyor. Sol altta sağlık göstergeniz var ama bu ufak demoda sağlığınızı tehlikeye atacak bir olayla karşılaşmayacaksınız. Oyunun şaşkınlığıyla etrafı dolaşırken “Giriş Tehlikeli ve Yasaktır/İstanbul Büyük Şehir Belediyesi” yazan yere geldiğinizde, sizi yerinizden hoplatan ve “Bismillah” çektiren bir ağlama sesi başlıyor. Ne olduğunu şaşırıyorsunuz. Girişin, bir nesnenin yardımı olmadan mümkün olmadığını, ekranınızda beliren el şeklindeki simgeyi gördükten sonra, ekrana tıklayarak anlıyorsunuz. Tabii ekranınızda beliren Türkçe yazı bunu anlamanızı sağlıyor. Etrafı dolaşınca bir balta buluyorsunuz ve bu baltayı içeri girmek için kullanıyorsunuz. Baltayı kullandığınız anda ortaya çıkan ses, yine sizi korkutup telaşlandırıyor. Aniden çıkan sesler, sinirleri yıpratıcı efektler bizi oldukça etkileyecek gibi. Buraya kadar genel olarak bakıldığında, en çok göze çarpan ve etkileyici olan, Silent Hill serisinden de aşina olduğumuz insan üzerinde psikolojik baskı yapan ses efektleri. Bu ses efektleri de hafife alınmamalı. Ne de olsa korku oyunlarının can damarı, bel kemiği ses efektleridir. Demo boyunca müzik yok; ancak oyunun sitesinde yer alan müzik, eğer oyunun içinde de yer alacaksa, oldukça iyi olacağa benziyor.
#2 - Ağustos 07 2006, 18:57:09
İmzanız kural dışı.

Grafikler ortalama kalitede, ortamı çevreleyen tepenin kaplamasıyla köhne binanın ve yer kaplamalarının arasında çok fark var. Yer kaplamaları diğerlerine göre çok çok daha kaliteli. Oyun gece saatlerinde geçtiği için hava karanlık. Bu zifiri karanlıkta yolumuzu aydınlatan ise elimizdeki meşale. Ancak First Person (Gözden Görüm) şeklinde oynandığı için, elimizdekini göremiyoruz. Neyse, yöneldiğimiz alanlarda ışığın artması, henüz çok fazla bir özelliği olmayan, yapım aşaması olarak ilk başlarda olan bir oyun için oldukça iyi. Bu da oyun bittiğinde gerçekten iyi bir şey ile karşılaşacağımızı kulağımıza fısıldıyor.

Oyunun teknoloji demosu First Person şeklinde oynanıyor. Ancak Murat Çileli’den aldığım son bilgiye göre bu değiştirilecek ve oyun Third Person olacak. En iyisi de bu değil mi zaten? Kontroller ise şöyle; karakterimizi yön tuşlarıyla hareket ettiriyoruz. Mouse ile kamera açısı ayarlanıyor. Nesneleri seçmek için de yine mouse kullanılıyor.

Oyunun teknik açıdan derinlemesine değerlendirilmesi şu an pek mümkün değil. Çünkü beğeniye sunulan beta demo, nasıl bir oyunla karşılaşacağımızı gösteriyor sadece. Ayrıca Murat Çileli’nin dediğine göre oyun piyasaya sürüldüğünde bir pahası olmayacak. Yani ücretsiz dağıtılacak. Bunun yanı sıra ne olursa olsun Murat Çileli ve ekibinin büyük çabasına saygı duymak lazım. Çünkü bu tür 3 boyutlu oyun denemeleri olmasa, ülkemizdeki oyun sektörü canlanmadan, gelişmeden ortadan yok olacaktır. Bu yüzden Türk 2D ve 3D oyun yapımcılarını, üzerlerinde çalıştıkları projeleri daha da ileriye götürmeleri için onlara destek olmalıyız. Yoksa yerli malının tadına bakamayacağız. Bir de bunun üzerine yabancı oyunların dil seçeneklerinde Türkçe’yi aramaya devam edeceğiz.

Ülkemizin kültürel ve tarihî zenginliklerini tanıtması için start veren İstanbul Hikâyeleri oyununun yapımcılarına buradan teşekkür etmek, yanlış olmaz herhalde. Mis gibi vatan kokan, yerli malı bir oyunla karşılaşmamızı sağlayacak olmaları mutluluk verici. Yeni demoların beğeniye sunulmasını ve tabii ki oyunun tam sürümünü heyecanla bekliyoruz.

"O, ne çok güçlü bir kahraman ne de kurnaz bir iz sürücü. Hepimiz kadar sıradan ve karşılaşacakları karşısında hepimiz kadar aciz..."
#3 - Ağustos 07 2006, 18:57:31
İmzanız kural dışı.

#4 - Ağustos 07 2006, 19:05:24
İmzanız kural dışı.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.