Evet sonunda ben de karizmayı çizdirdim. Bütün gün deri koltukta oturmaktan oluşan ve bana acı veren pişiklerimi rahatlatan hava tabancası ile serinleme tekniğini uygularken çay istirahatinden dönen teknik personel ekibime yakalandım. Adım havalı müdüre çıkacak, yandım.
Sevgili annemin üniversitede okuyan kızkardeşime ilkokul mezunu damat adayı ile ilgili nasihatı: “Bak kızım, eşler arasındaki tahsil farkı büyük bir sorundur. Bak babanla bize, nerdeyse her gün kavga ediyoruz. Bir türlü laf anlatamıyorum. Benim ak dediğime baban kara diyor. Hiçbir erkek karısının kendisinden zeki ve kültürlü olmasını istemez, ona göre kararını ver.” İtiraf bunun neresinde diyorsanız annem ilkokul mezunu, babam ise ilkokul terk.
Gece 11:30´da açık bulabildiğim tek bakkalın sorusu. “Abi ben de kapatmak üzereydim, bu saatte traş köpüğünü ne yapacaksın?” Güzel kardeşim ben şimdi sana nasıl “Eşim traş olmadan izin vermiyor, evde de traş köpüğü kalmamış” diyeyim ki?
Hastanede çok yaşlı bir teyzenin bardağındaki limonatayı taşıra taşıra taşımasına vicdanım el vermedi.Yardım ettim. “Nereye teyzem?” diye sordum. “Laboratuvara, tahlile kızım.” demesiyle bardağı fırlatmam bir oldu. Arkamdan dediğin onca lafın hiç ama hiç koymadı teyze. Durmadım, duramazdım.
Köpeğim çiftleşme dönemine girdi gireli her gün saat 11’de bir erkek köpek kapımıza gelip çiftleşmek için ağlıyor. İki senelik sevgilim var ama bir kere bile kapıma gelip ağlamışlığı yok. Köpeğimi kıskandım vallahi.
Polis, İstiklal Caddesi’nin oralarda, 9-10 yaşlarında, büyük olasılıkla tinerci, iki çocukla konuşuyordu . Birisine sordu, “Evin nerede senin?” Çocuk: “Evim filan yok, orada burada uyuyorum.” Polis öbürüne döndü: “Peki, sen?” İkinci çocuk: “Komşuyuz!”