Kırmızı Acı Biberli Bir Öykü..
Rock arenasının zirvesindeki gruplardan Red Hot Chili Peppers, buralara hiç de kolay gelmedi. Zira, ilk albümleri fiyaskoyla sonuçlanmış, kariyeri boyunca iki kez 'dibe vurmuş', kaza, ölüm ve uyuşturucuyla boğuşmuş bir gruptan bahsediyoruz.
Detroit yakınlarındaki Auburn Hills Sarayı. Perdenin açılmasına iki saat kala Red Hot Chili Peppers (RHCP) soyunma odasında gayet serinkanlı hatta huşu içinde hazırlıklarını sürdürüyor. Loş bir ışık, mumların eşliğinde tütsüler yanıyor. Soyunma odasının kül rengi duvarını uçuşan duvar örtüleri kaplarken yerleri kilimler örtüyor. Yiyeceklerin olduğu büyük bir masada çiğ sebze ve meyvelerle kuru yemişler ve humus var. Yeşil çay ve diğer bitkisel çay çeşitlerinin de bulunduğu sepetin yanında seramik kupalar duruyor. Elektroliti artıran suyun şişeleri heykel gibi sıralanmış masada.
RHCP'ın 'bilge adamı' 32 yaşındaki gitarist John Frusciante elinde gitarı, sesini açmakla meşgul. Grubun 41'lik 'fırlaması' Flea meditasyon ve yoganın ardından basının çevresinde bir tur atarak 'rahatlama' operasyonunu tamamlıyor. Flea gibi 41 yaşındaki muzip solist Anthony Kiedis ise oturmuş hemşirenin gelip kendisine, damarlarını virüslerden temizleyip enerji ile dolduracak saf ozunu enjekte etmesini bekliyor. Grubun en 'normal'i hiç şüphesiz Chad Smith (davul). 41 yaşındaki Smith enerji dolu. Konser, doğup büyüdüğü yerde. Soyunma odasında eş dostu ağırlıyor. Sigara içiyor ve diğerlerinin aksine 'fast food' yiyor.
Gayet rahat ve sakin bir atmosfer hâkim. Ama RHCP'ın 20 senelik öyküsünü anlatmak için 'rahat' ve 'sakin' doğru kelimeler değil kesinlikle. 'Kendine zarar vermek', 'uyuşturucu bağımlılığı' hatta 'kaderine terk edilmişlik'i kullanmak daha doğru olur herhalde.
Uzun ve acılı
RHCP'ın bugün geldiği nokta, hakikaten takdire şayan. Zira, çıkardığı ilk albümler fiyasko ile sonuçlanmış, kariyeri boyunca iki kez 'dibe vurmuş', kazalar, ölümler ve uyuşturucu bağımlılığıyla boğuşmuş bir gruptan bahsediyoruz. RHCP kariyerindeki ilk esaslı darbeyi 1988 yılında, grubun asıl gitaristi Hillel Slovak'ın ölümüyle yedi. Hillel Slovak 26 yaşında, aşırı dozda eroinden yaşamını yitirdi.
vak'ın ölümünün ardından RHCP şu anki şeklini aldı. Üç faktör, grubun müziğini etkiledi: Smith'in gruba dahil oluşu, hip hop'la haşır neşir olan prodüktör Rick Rubin ile birlikte çalışmaları ve Frusciante'nin varlığı. Bir RHCP hayranı olan Frusciante, gruba katıldığında 17 yaşındaydı. RHCP'ın tüm şarkılarını ezbere biliyor, gitar da çalabiliyordu. Gençliğine rağmen varlığı ile grubun müzikal anlamda büyümesine yardımcı oldu. Onun gelişiyle grup, funk-rock kimliğini dengeleyen ve çok daha geniş bir hayran kitlesine ulaşmasını sağlayan daha yumuşak ve yavaş bir taraf kazanmış oldu.
Fakat tüm bunlar Frusciante'yi mutlu etmedi. Aksine, başarı, onun
için taşıması güç bir yük haline geldi. Grubun eski kimyasını kaybettiğini, böyle daha fazla devam edemeyeceğini söyleyip 1992'de Red Hot Chili Peppers'tan ayrıldı. Solo projelere yöneldi ve kendini uyuşturucuya verdi. Onsuz grup, 1991' de çıkan ve büyük başarı elde eden albümü 'Blood Sugar Sex Magic'teki elektriğini kaybetti. Ardından, 1995'te Frusciante'nin yerine geçen Dave Navorro'lu ilk albüm 'One Hot Minute', grup için tam bir hayal kırıklığı oldu.
Dönüşü muhteşem oldu
Aynı dönemde Frusciante gününü eroin, kokain kullanarak geçiriyordu. Fakat uyuşturucu bağımlılığından kurtulup hayata geri döndüğünde müzikal anlamda çok daha güçlüydü. Geri dönüşünün hazırlıklarını yaparken, 70'lerin sonları 80'lerin başı Human League, Depeche Mode, Gary Numan gibi isimlerin albümlerini dinliyor, onların şarkılarındaki basit melodilerin sırrını çözmeye çalışıyordu. Teknik açıdan profesyonel bir gitaristin tek parmakla çalmaya çalışma fikri toy müzisyenlere tuhaf gelebilir ancak Frusciante, bunun işe yaradığı kanısında.
Frusciante 1997 yılında tekrar gruba dahil oldu. Yıllar sonra birlikte çıkardıkları ilk albüm olan 1999 tarihli 'Californication' ve geçen yılki 'By The Way', Kaliforniyalı grubun diskografisinde birer başyapıt özelliği taşıyor. Ve bu başarıda Frusciante'nin rolü büyük. Funk-rock olduğu kadar pop'la da flört eden şarkılar ve müzikal basitliğin getirdiği bir parlama... Sahnede ise hiç olmadıkları kadar iyiler.
Auburn Hills Sarayı'nı dolduran binlerce hayranının ayaklarını yerden kesiyorlar, iki buçuk saat boyunca. Rock'ın zirvesindeki bir gruba yakışır bir sahne performansı sunuyorlar.
Yıkılmadılar, ayaktalar
Ancak onların sahnedeki tüm bu 'hard-rock' halini görenler için soyunma odası ve turne otobüsündeki atmosfer 'biraz' şaşırtıcı gelebilir. Bir zamanlar çılgınlıkta sınır tanımayan Kaliforniyalı rocker'lar, artık turne otobüsünde sigara bile içmiyor. 20 yıllık kariyeri boyunca nice kötü hadisenin ardından hayattalar ve hiç olmadıkları kadar iyiler.