Alternatifim Cafe

ŞiirLeRiniz....Sizin Sectikleriniz...

Discussion started on Sizden Gelenler

nuraya katılıyorum sen aşkı yaşamamışsın ögrende gel yaşın tutmuyor
#26 - Kasım 28 2005, 13:36:58

Bende bişiler yazayım ;


       SAKARYA TÜRKÜSÜ
mukemmel sıır yaa


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..



Necip Fazıl KISAKÜREK
sıır budur abii
#27 - Aralık 01 2005, 13:15:36
Hepsi kendisine aynı lezzette geldiği için her biri özel  !
:4
                              

asena

bence de budur abi ;)
#28 - Aralık 02 2005, 11:04:01

asena

canim guzel de yeri burasi diil sarki sozleri bolumune yaz bunlari oke ;)   :cicek
#29 - Aralık 06 2005, 08:08:44

bir dene daha yazayım


           TABUT

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
Yarın kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim, içinde uzanmış kalmış.

Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de,
İnsan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?



Necip Fazıl KISAKÜREK
#30 - Aralık 06 2005, 10:54:35

ÇOK GÜZELLLLLLLLLLLLL BENDE VARDI TABİ O BAŞKA
#31 - Aralık 07 2005, 16:34:11

aşkını gizlemeyen
sevgisi eksilmeyen
ayrılık istemeyen
BİRİNİ SEVİYORUM...

zamanla suçlamayan
gözleri dolmayan
gönülle oynamayan
BİRİNİ SEVİYORUM...

Ağlarsam Ağlayacak
Her derdimi paylaşacak
bana kalpten bağlanacak
BİRİNİ SEWİYORUM... :ask :ask :cicek :cicek
#32 - Aralık 15 2005, 22:50:12
Hayat bir sınavsa ismimi yazar çıkarım..!


Kardesim aşkı bılen varmı ?
#33 - Aralık 17 2005, 12:09:31

aşk hissetmek sevmek eyer 1 yada 2 gün için sevmişsen yani hoşlanmışsan o sevmek degıl kardeşim
#34 - Aralık 17 2005, 12:11:46





           SANIRIM BURDAKİ ÇOK KİŞİ NECİP FAZIL KISAKÜREK HAYRANI YADA BEN ÖYLE HİSSEDİYORUM...
ben oyleyım valla tum sıırlerını okludum yanı
#35 - Aralık 18 2005, 15:55:42
Hepsi kendisine aynı lezzette geldiği için her biri özel  !
:4
                              





           SANIRIM BURDAKİ ÇOK KİŞİ NECİP FAZIL KISAKÜREK HAYRANI YADA BEN ÖYLE HİSSEDİYORUM...



Şair var Şair var sonuçda zevk meselesi karışamazsın lakin işin içine sanat girerse kurallarına uyduğuna bakmak zorundasın gerisi boş lafdır.
#36 - Aralık 19 2005, 09:52:34

Senden kaçtığımda
 
Sırtımı yere getireceğini anladığımda
Saklı bahçeme sığınırım
Beni bulamazsın
Hep orada saklanırım
Orada kendimle kalırım
Ben, beni korur orada
Beni, ben yenerim ancak
Ben, masallar anlatır bana
O zaman ben çocuk olurum
Masallar bitsin istemem
Hep yeni bir masal isterim benden

Bu akşam yine bahçemdeyim
Saklanmışım senden
Ben, bana şarkılar söylüyor
Şiirler okuyor senden
Hiç duymadığım
Tanrım! ..
Bu şarkıları duymamıştım
Şarkılarda sevdan,
Şiirlerde gözlerin var
Bu kez kaçamayacağım
Anladım
Ben bile sana gelmemi istiyor
Çıktım saklı bahçemden
Beni dinledim
Sana geliyorum
Bir daha anladım ki
Seni hala seviyorum.

ben bu siiri cok begendim...
#37 - Aralık 22 2005, 13:13:10
Dün tarih oldu, yarın sır… Bu günün kıymetini biL, beLki de yarın yokumdur kim biLir…

Bir Sone Resmi, Ayışığı’nda

I

Bir dokunuştu bembeyaz bir tene,
ayışığı, çıplaklığından ışıldıyordu Ay'ın yüzüne
her okşayış bir notaydı onun beyaz teninde,
kansız beyaz teninde,
soğuk ölü bir tende...

kutsallık değil ondan yükselen koku
bir öpücük kadar sıcak bir ses!
yada bir senfoniydi gözlerime ondan koşanlar...
Aşkın  doruklarından...
Akla gelmişken, ordan haykırır
ölülerin özlemi..

        II

ve..
neşeli bir festivaldi ilk gülüşler,
Dans eden eteklerin yarattığı rüzgarlar
Aşk kokularını dağıtan gök tanrısıydı...
Bulutlarda değil, burada;
yeşil çimlerin arasında sevmekti sevgiliyi
Sevgili, Kara bakışlı ak sevgili...

        III

Fırtına işte o anda kopar,
Bulutların parlayan damarlarından akar
Bakışlarda okunan şahinin açlığı gökyüzünde.
Gözyaşları düşmez yere,
Savulur gözlere kırbaç gibi!!

Karardı gökyüzü
Karardı yürekler,
Dudakların dövdüğü duygularındı savaş alanı,
Mahşer yeryüzünde alay ediyor ölümlülerle,
tek ölümlü aşktır orada,
ağlayan aşktır...
Çünkü o gece ayışığı bulutlara hapsedilmiştir!!
Ezgiler onu arar damlaların savaşında!!...

Orkun...

3 aralık 2002
#38 - Aralık 22 2005, 13:43:55

Liselim(gönderme)


Bir avuç arzuyu unutur zaman
Lise eteklerinde,
Çetin arazilerin hükmettiği
Gömleklerin düğme aralarında
Şehit düşen gözleri.

Bir avuç arzuyu merdiven altlarından,
Yukarılara salan delikanlı rüyalarıydı
Eteklerde kaybolan barış güvercinleri.

Bir çift bacağın uzandığı,
Cennetin karanlığını kıskanan eller,
Tualetlerin nikotin sislerinde
Kaybolan nazik anılardı
Delikanlının bir avuç arzusu.

Ekose desenli sıradağlarda
Çığların çığlıklarıydı, yankılanan,
Aşk madencilerinin şiirleriyle,
Bacaklardan aşağı süzülen bakışlar!

Arzular ve bakışlar,
Hala süsler durur Lise eteklerinin
Fetişik mezarlarını
Kayıp aşkların ülkesinde…

Orkun…
3 Mayıs 2002
#39 - Aralık 22 2005, 13:46:59

;) kime gönderme bu
#40 - Aralık 22 2005, 14:02:37
Dün tarih oldu, yarın sır… Bu günün kıymetini biL, beLki de yarın yokumdur kim biLir…

Liselim isimli bir sürü abuk subuk şiir var ya. onlara gönderme."Liselim" diye bir şiir daha yazmış olmayayım diye lise fetişizminden girdim.
#41 - Aralık 22 2005, 14:13:03

iyi yapmissin ;D
#42 - Aralık 22 2005, 14:38:59
Dün tarih oldu, yarın sır… Bu günün kıymetini biL, beLki de yarın yokumdur kim biLir…

SENI ARIYORUM

 

Bu şehrin bütün sokaklarına sinmiş yalnızlığım

Sensizliğin köşe başındayım

Avuçlarımda kırık dökük pişmanlıklar

Avuntusuz çıkmazlara doğru yürüyorum

Bütün umutsuzluğuma inat

Yine seni arıyorum...

 

Dudaklarımda bildiğin o ıslık

Sokak lambalarına sığınıyorum

Hafiften bir yağmur ağlıyor benimle

Bir deli rüzğar saçlarımda

Yalnızlıktan üşüyorum

Bulamayacağımı bile bile

Yine seni arıyorum...

 

Anlatacak nelerim var bir bilsen

Içimde ihtilaller kopmuş

Kendimi sürgüne verdim

Mutluluğum çoktan iflas etmiş

İtiraza hakkım yok biliyorum

Beni savunmak sana düştü

Seni arıyorum...

 

Yarım kalmış şiirlerim gibisin

Yaşanmamış çocukluğumsun anılarımda

Öylesine eksiğim sensiz

Öylesine sahipsiz.

 

İşte  bütün umutlara havlu attım gidiyorum

İçinde geç kalmışlığın çaresizliği

Çocuklar gibi ağlıyorum

Ve gel gör ki her damla gözyaşımda

Yine seni arıyorum...

 

Ahmet Selçuk İlkan
#43 - Aralık 26 2005, 17:02:40
Yalnızlık Derin Bir Sancı Şimdilerde Yüreğimde..

İncinen Gurur

Pencereden baktığımda görüyorum
Senin yüzün incir yaprağında
Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kıvraklığında

Aynada dururken görüyorum
Kırmızı öpüşün sol yanağımda
Dişimi fırçalarken senin ağzın
Serin suların berraklığında

Rakı devrilmiş masalarda yokluğun
Veya benden önce kalkıp gitmişliğin
Gece boyu dolandığım barlarda
Sarhoşlara tekrarladığım adın
Balıkçı kahvesinde,çorbacıda,kenarlarda

Dökülmek istemiyorum hayır!..
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandığında
Bilmediğim soruların açtığı çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum

Seni kaybettim galiba
İki taşın arasında kaldım
Bu, benim hatam değildi
Seni ben çook geç tanıdım

Derin acılar bahçıvanı
Yüreğime ne ektin böyle...
Aşk korkağını bağışlar mı?
Söyle...

Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanılmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni

Başka ne acıtabilir içimi
Yaşım kırkı devirmişken
Seni böyle patavatsızca sevmişken
Ve, tam aynayı güneşe çevirmişken
Başka ne...

Seni vefasız aşklara bırakıyorum
Yüzümü kırılan bardaklarda ara
Düşünme ben ne olurum
Sanırım bi daha onarılmaz
İncinen gururum....

Yusuf Hayaloğlu



#44 - Aralık 26 2005, 17:31:33
Yalnızlık Derin Bir Sancı Şimdilerde Yüreğimde..

PisiPisiKOPATIM58

♥ Seveceksen böyLe Sev ♥

Acıları kurutmalısın,yüreğindeki sayfalarda.
Umut olmalı,heyecan olmalı kahverengi gözlerinde
Hüzünlerden kederlerden uzak olmalısın
Hayat bulamlısın ,huzur dolmalısın
İşte yaşamak bu,nefes almak bu demelisin
Gözlerimi düşündükce daha fazla sevmelisin
Bende seni senin gibi öyle sevmeliyim.
Korktuğumda sıkıca sarılabilmeliyim sana, Üşüdüğümde soğuktan titredğimde
Sen ısıtmalısın beni yüreğinle
Çocuklaşıp ağladığımda okşamalısın saçlarımı,
Tesellim olmalısın tesellin olmalıyım.
Yüreğinde merhamet düşüncelerinde vicdan olmalı,
Bütün güzelliklere kalbinde yer açmalısın.
Düşenlerin dostu,gülenlerin huzuru
Ağlayan herkesin umudu olmalısın.
Yağmurlar gibi yağmalısın,bir adım gelene,
Şimşekler gibi çakmalısın,karanlıkta gezene
Güneş gibi doğmalısın,garibanın gönlüne,
Yıldırım gibi düşmelisin,zalimlerin üzerine
Sen hep böyle olmalısın.
Ben seni sevdiğimden gurur duymalıyım
Acılara gülümseyebilmelisin
Hayat denizinden attığın her oltaya
Gülücükler takılmalı,umutlar yakalamalısın,
Umutların bugün doğmuş bebek gibi olmalı
Geçen her zaman büyütmeli onları
Bazan küçük bir tebessümün yaşatmalı beni
Bazanda koca bir yürekten akan sevgin.
Sevdamız sınırsız ve ölümsüz olmalı
Biz toprak olsakta sevgimiz dillerde dolaşmalı.
Ne varsa hayata dair paylaşmalısın benimle
Acolarını,sevinçlerini vede korkularını bilmeliyim.
Gözyaşlarımızı gizlemeden ağlayabilmeliyiz,
Sevinçlerimizi paylaşıp gülebilmeliyiz,
Korkularını anlatmalısın hiç çekinmeden
Korktuğunda hiç kimselerin bilmediği sığınağın olmalıyım.
Korkuları birlikte yenmeliyiz.
Sevmediklerini söyleyebilmelisin bana, bende sana
İçimde olmalısın yanımda yoksan bile
Hissetmeliyim varlığını fizanda olsan yinede
Tutkunsam,yanıksam sevdalıysam sana
Bedeli ölüm olmamalı, yaşatmalı beni
Senin vazgeçilmezin ben olmalıyım
Sende benim vazgeçilmezim olmalısın
Paylaşmak istemediğin tek varlık ben olmalıyım
Sen paylaşılmazım olmalısın
Beni herşeyimle kabullenmelisin ben buyum,böyleyim diyebilmeliyim korkusuzca
Hüzünlendiğimde huzur bulduğum kucak,
Mutluluğumda sarıldığım beden olmalısın.
Bütün şarkılarım sana hitap etmeli
İç çekmelerimin nedeni
Şiirlerimin ilhamı
Bütün sohbetlerimin konusu sen olmalısın.
Bir anda dört mevsimi yaşatmalısın bana.
Sevginle kış ortasında baharı getirmelisin,
Beni düşündüğünde güneş doğmalı şehre
Birdaha asla batmamalı.
Bedenimdeki bütün hücrelerimde sen olmalısın.
Damarlarımda sen dolaşmalısın,
Damarlarında dolaşmalıyım kan yerine
Hücrelerinde hissetmelisin beni bende seni
Canım olmalısın sen yaşatmalısın beni
Canın olmalıyım ben yaşatmalıyım seni.
sen ve ben olmamalı Türkçe'de ve diğer dillerde,
Biz olmalıyız yalnızca biz
Tek yürek, tek beden,Tek can olmalıyız.
Ben beni, sende yaşamalıyım
Sende seni,bende yaşamalısın.
Masallar anlatmalısın aşka dair,
Sevdalar işlemelisin yüreğinle yüreğime
Ayrılık kelimesi geçmemeli sözlerinde
Sen saçlarımı okşarken yanımdayken bile,
Yüreğimdeki denizlerden,hasret şiirleri haykırmalıyım
Bütün çılgın dalgalar,fısıldamalı kulağına
Kahverengi gözlerin yaşamamın tek nedeni olmalı
Saçların rüzgar olup göyaşlarımı kurutmalı
Uzaklardada olsak düşünmemeliyiz mesafelerle ayları
Zaman kavramı olmamalı içimizde
Sevgimiz büyümeli sığmamalı yüreğimize
Taşmalıyız ırmaklar gibi
Coşmalıyız ilkbaharda dereler gibi
Çöllerde Vaha olmalıyız
Bozkırlar sevgimizle yeşile dönmeli
Gözlerin karanlıkta ışığım olmalı
Sözlerin bilinmezliklere uçurmalı
Bulmacaların olmalıyım
Beni sen çözmelisin
İpuçların olmalıyımki,rahatlayabilesin
Benim olmalısın baenimsin diyebilmeliyim.
Senin olmalıyım,benimsin diyebilmelisin.
Bütün duyguların bende yoğunlaşmalı
Seviyorsan tek sevdiğin ben olmalıyım
Kızabilmelisin bana bağırıp çağırabilmelisin
Küsebilmelisin bana, arasıra çekip gitmelisin.
Geri bana gelebilmelisin
Yenebilmelisin gururunu
Sevdiğini defalarca söylemelisin
Nefretini bütün açıklığıyla haykırmalısın
Sitem etmelisin edebilmelisin bana
Öfkeni yenebilmek için tokat bile atabilmelisin
Seni herhalinle sevebilmeliyim.
Kölemdir diye tanıtsanda dostlarına
Başım dik ve gururla evet kölenim diyebilmeliyim
eziyet etsende bana, ben seni sevdiğimi söyleyebilmeliyim.
Bir damla suyu bir parça ekmeği
Oturup katıksız yemeliyim senleKimseler bilmemeli açlığımızı bile
Sana ve bana ait ne varsa paylaşmalıyız senle verdiklerinle değil yalın halinlede
Sevmeliyim hissetmeliim seni.Düşüncelerinde yalnızben olmalıyım
Hayalimle yüreğini ben süslemeliyim.
Gözlerindeki aşk kıvılcımıyla yalnız ben yanmalıyım.
Vede benim ateşimle sen yanmalısın
Yüreğinle sarmalı,gözlerinle ısıtmalısın
Tenime her dokunuşunda ben inlemeliyim
Sen hiç tatmadığın kadar haz almalısın
Ve hiç bir zaman doymamalısın bana bende sana doymamalıyım
İhanetlerini aldatmalarını bilmeliyim
Açıkca söylemelisin bana
Bugün A şahsi ile seviştim diyebilmelisin
Fakat o an hayalinde ben olmalıyım
Öptüğün o tenin kokusunda hissetmelisin beni
Bedenine sahip olmalı o her kimse
yüreğin vede aldığın haz bana ait olmalı
Senleyken korkmamalıyım ölümden bile
Senin gibi mert senin gibi erkek olmalıyım
Yiğitliğin destanını öğretmelisin bana
Sonra cahilliğimi yüzüme vurmamalısın
Git dediğinde surat asmadan gitmeliyim
Kal dediğinde ateşinle daha çok yanmalıyım.Allahtan sonra taptığım tek varlığım olmalısın
Yüreğimden gelen sesle erkeğimsin diyebilmeliyim
Böyle sevmelisin beni,bende seni
Senin ruhun bende olmalı
Benim ruhum sende
sen öldüğünde bende yaşamamalıyım
İşte bitanem böyle sevmelisin beni bende seni
Kabülümsün,
Vazgeçilmezlerinle,
Olmazsa olmazlarınla,
bende senin kabulünsem,
Hazırım...
Hazırım senle tüm savaşlara....
#45 - Aralık 26 2005, 23:26:42

şöyle durup içmek istiyorum kfama göre
kah deniz kenarında arabada,kah meyhanede
kadeh kaldırıyorum yalnızlığın şerefine
hey!siz de varsınız içinde.
bir de gerçekleşmeyen hayallere...
#46 - Aralık 27 2005, 10:56:42

yatmadan önce seni düşündüm
yaşadıklarımızı...
gözlerim doldu bir an,sözde ağlamıyacaktım
oda üstüme geliyordu sanki
sensizlikmiydi beni böyle yapan
yoksa kendime acımam mı?
düşündüm....
sessiz kaldım bir müddet
uyumaya çalıştım olmadı
herşey her saniye seni hatırlatıyordu sanki
suç bendemiydi yoksa sende mi
hiçbirşeyi düşünmek istemedim,zaman zaman
ellerin geliyordu aklıma
yine yapamadım kıyamadım kendime
sonunda anladım neden böyle olduğumu
anladım kendimden çok seni sevdiğim için
#47 - Aralık 28 2005, 19:18:44

bitane de siz yazın be yuhh hepsi c/p (6)
#48 - Aralık 29 2005, 19:34:50

ŞİİR BUDUR.......
 
   AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ

Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili
CEZMİ ERSÖZ

 

 
 
 

 
 
 
   
#49 - Aralık 29 2005, 22:17:22

Bende bişiler yazayım ;


       SAKARYA TÜRKÜSÜ
mukemmel sıır yaa


İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat?

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..



Necip Fazıl KISAKÜREK
sıır budur abii
+ bilmem kaç
#50 - Ocak 01 2006, 21:04:06

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.