Alternatifim Cafe

Giresun

Discussion started on Yörelerimiz

Giresun

Genel Bilgiler

Yüzölçümü : 6.934 km²

Nüfus : 417.505

Merkez Nüfusu : 113.936

İl Trafik No : 28
   

Coğrafi Konumu :

Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümü’nde yer alan Giresun İli, 370 500 ve 390 120 doğu boylamları ile 400 070 ve 410 080 kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. İl, doğusunda Trabzon ve Gümüşhane, batısında Ordu, güneyinde Sivas ve Erzincan, güneybatısında yine Sivas illeriyle komşu olup, kuzeyi Karadeniz ile kuşatılmıştır. Giresun İli, 6.934 km2 lik alanı kaplamaktadır.

Şehir, Aksu ve Batlama Vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuştur. Şehrin ilk kuruluş yeri Batlama deresi ağzındaki Çıtlakkaledir . Doğu ve batı sahilleri doğal plaj görünümündedir ve sahilin 1 mil açığında Doğu Karadeniz ‘in tek adası olan Giresun Adası (Aretias) şehrin boynunda bir inci kolye gibi durmaktadır.

Yeryüzü Şekilleri :
Giresun yeryüzü şekilleri bakımından engebeli bir görünüşe sahiptir ve dağlar, vadiler ve dik kıyılar geniş yer kaplamaktadır. Karadeniz kıyısı boyunca uzanan oldukça dar ve alçak düzlüklerden oluşan bir kıyı şeridi ile güneyde Kelkit Çayı Vadisi arasını kaplayan Giresun Dağları şehrin yeryüzü şekillerinin çatısını meydana getirir. Kıyıdan 50-60 km içeride, kıyıya paralel olarak yükselen bu dağların ortalama yüksekliği 2000 m. dir.

Bazı yerlerde 3000m.’yi aşan Giresun Dağları’nın en önemli yükseltileri şunlardır: Abdal Musa Tepesi (3.331m.), Cankurtaran Tepesi (3.278 m.), Gâvur Dağı Tepesi (3.067 m.), Küçükkor Tepesi(3.044 m.), Karagöl Dağları üzerindeki Karataş Tepesi (3.107 m.) ve Kırkkızlar Tepesi (3.040 m.). Kıyıya paralel olarak yükselen bu dağlar üzerinde, kıyı ile iç kesimler arasındaki ulaşım, Şehitler (2.350 m.), Eğribel (2.200 m.) geçitlerinden, Kurtbeli Mevkii’(1760 m.)nden ve İlçelerimizin Yayla yollarından sağlanır.

Şebinkarahisar, Alucra ve Güce ilçelerini içine alan ve daha az engebeli olan güney kesiminde ortalama yükseklik 1000-1500 m. civarında olup arazi Kelkit Vadisine doğru eğimlidir.

Giresun’un güneyini kuşatan dağlar kuzeye ve güneye doğru alçalarak belirli yerlerde düzlükler oluşturur. 1750-2200 m. Yükseklikteki bu düzlüklerde pek çok yayla vardır. Giresun Dağları üzerindeki bu yaylaların başlıcaları Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Tamdere, Karagöl, Eğribel, Kazıkbeli, Çakrak, Paşakonağı, Karaovacık ve Sisdağı yaylalarıdır.



İlçeler

* Alucra
* Bulancak
* Çamoluk
* Çanakçı
* Dereli
* Doğankent
* Espiye
* Eynesil
* Görele
* Güce
* Keşap
* Piraziz
* Şebinkarahisar
* Tirebolu
* Yağlıdere




#1 - Mayıs 25 2008, 17:03:27
Benimsin ellere söyle bilinsin
Kader başkaysa silinsin
...

Giresun yaylaları yöre halkının yaz aylarında rağbet ettiği yerlerdir. Bu yaylaların Otçu Göçlerinden doğduğu söylenmektedir. Burada yetişen mısırlar iki karış büyüdüğü zaman aralarında biten yabani otlar çapalanır. Bu çapalama işine ot kazımı denir. Bundan sonra topluluklar halinde yaylalara gidilir. Yaylalara giden bu topluluklara da yörede Otçu Göçü ismi verilmiştir. Toplulukların yaylada kaldıkları 10-15 günlük süre içerisinde de piknikler yapılır ve şenlikler düzenlenir.

Genelde hayvancılık ve diğer ekonomik faaliyetler için kullanılan yaylalardan yaz aylarında dinlenmek amacıyla da yararlanılmaktadır.


Kümbet Yaylası
Giresun il merkezine 60 km. uzaklıkta bulunan ve günümüzde Turizm merkezi olan Kümbet yaylasının Aymaç Mevkiinde her yıl Temmuz ayının ikinci Pazar günü Kümbet Şenlikleri düzenlenmektedir. Aymaç Mevkii, doğal güzelliklerinin zenginliği yanı sıra çevreye hakim bir tepedir. Bu mevkiinin çevresinde ladin ormanları bulunmaktadır.


Bektaş Yaylası
Giresun’a 56 km. uzaklıkta bulunan Bektaş Yaylası; Melikli Obası Yaylası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel Orman İçi Piknik alanı ile bir bütün oluşturmaktadır. Yaylada piknik alanlarının yanı sıra turistik tesisler de bulunmaktadır.


Kulakkaya Yaylası
Giresun il merkezine yaklaşık 45 km. uzaklıkta bulunan, deniz seviyesinden 1.500 m. yükseklikteki Kulakkaya Yaylası günümüzde piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Yaylanın yakınında Erizmez Mevkii ile Genlin Kayası bulunmaktadır.


Sis Dağı Yaylası
Giresun il sınırında bulunan, Görele ilçesinin en büyük dağı Aladağ’ın en yüksek yerinde, deniz seviyesinden 2.182 m. yüksekliğindeki Sis (Alimeydan) Dağı yaylası küçük yaylalardan oluşmuştur.

Bu Yaylada yağan karlar Temmuz başına kadar erimez ve her Temmuz ayının üçüncü Cumartesi günü burada Sis Dağı Şenlikleri düzenlenmektedir. Sis Dağı ve çevresi 10 hektarlık bir alana yayılmış olup, Milli Park olarak koruma altına alınmıştır.


Karagöl Yaylaları
Giresun Dereli ilçesinin güneybatısında, Giresun-Ordu-Sivas illerinin birleştiği noktadaki Karagöl Dağları ilin en yüksek dağı olup, deniz seviyesinden 3.107 m. yüksekliğindedir. Dağın üst noktasında bulunan Karagöl krater gölü çevresinde Karagöl yaylaları bulunmaktadır. Bu dağın kuzeybatısında Ordu il sınırına yakın olan bölgede Karagöl Tepesinin de hemen altında bir buzul gölü olan Aygır Gölü bulunmaktadır. Buradan doğuya doğru ise; dağın en büyük gölü olan Karagöl Gölü, Aksu Köyü’ne inen vadide de Bağırsak Gölü bulunmaktadır. Bunların yanı sıra yörede Camlı Göl, Sağrak Gölü bulunmakta, Bozat taşı, İnboynu, Kanıağıl, Avşar, Yukarı Belen ve Aşağı Belen ovaları da bu alanı tamamlamaktadır.


Paşakonağı Yaylası
Giresun Bulancak ilçesinde, denizden 1450 m. yükseklikte bulunan Paşakonağı Yaylası, derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile tanınmıştır. Yörede Karasay şelalesi, Çiğseli Gölü, Geçilmez Vadisi ve Kızılot Çayırı bulunmaktadır.


Melikli Obası Yaylası
Giresun il merkezine yaklaşık 45 km. uzaklıkta bulunan Kulakkaya Yaylasının yakınında bulunan Melikli Obası yaylası ladin ormanları ile çevrilidir. Aynı zamanda orman gülleri ve küçük şelaleleri ve dereleri ile yöre halkının piknik alanlarından birisidir.


Anastos Yaylası
Giresun Alucra ilçesine 10 km. uzaklıkta bulunan Anastos Yaylası ladin ve çam ağaçları ile çevrilidir. Zengin bitki örtüsü ile ulaşımı zor olmasına rağmen çevre halkının rağbet ettiği bir mesire yeridir.


Tamdere Yaylası
Giresun’a 70 km. uzaklıkta, Dereli ilçesi sınırları içerisinde bulunan Tamdere Yaylasına Şebinkarahisar’dan 27 km.lik bir yol ile ulaşılmaktadır. Kapalı bir yayla konumundaki bu alan bir vadi içerisindedir. Zengin bitki örtüsü ile yöre halkının rağbet ettiği bir piknik ve dinlenme yeridir.


Bu yaylaların dışında ilde bir çok yayla bulunmaktadır. Bunların en çok bilinenleri ise; Bulancak Sanalan, Dereli Çağman ve Isırganlı, Alucra Çakrak, Güllüce, Tohumluk, Seydişıh, Aydın, Çamlı, Akyatak, Ağalıkkıranı yaylaları, Eynesil Panayır, Kanatdüzü, Tirebolu Kavraz, Ağaçbaşı, Espiye Çalal, Günlük, Karadoğa, Karaovacık, Şebinkarahisar Kınık, Eğribel, Başyayla ve Tutak yaylalarıdır.

#2 - Mayıs 25 2008, 18:43:43
''Cehennem, başkalarıdır. ''

Gelenek ve Görenekler

Yöre halkı büyük şehirlere göçe başladığından beri eski gelenekleri az da olsa terk etme yolunu tutmuştur. Ancak büyük çoğunluk eski, göreneklerine bağlıdır. Bu gelenek ve görenekler çoğunlukla eski söylentilere dayanır.

Her yıl Mart ayının 14' ünde yılbaşı tutulur. O sabah erkenden kalkılır, deniz veya akarsudan su alarak eve gelinir ve sağ ayak ile eşikten geçilerek eve girilir. Su evin dört bir tarafına serpilir. Eğer hayvanlar varsa onların üzerine de serpilir. O gün kimse evine uğursuz gelir diye misafir kabul etmez, ancak ayağı denenmiş birisi varsa o eve çağrılır. Gelen kişi sağ ayağını içeriye atar yeni yılınız hayırlı olsun martınızı bozuyorum der o gece evde ısırgan veya paça pişirilir içine yeşil boncuk atılır. Bunları yerken boncuk kimin ağzına gelirse o yıl bu şahıs ekine başlar, aile içerisinde bol rızıklı kabul edilir. Yine Mart'ın 14 ünde gün tutulur. Mart'ın 14'ü, Mart 15'i , Nisan 16'sı, Mayıs v.b. aylar olarak adlandırılır. O günlerdeki havanın durumuna göre o ayların nasıl geçeceği hakkında fikir yürütülür.

6 Mayıs'ta hıdrellez tutulur. Bu gün Hızır ve İlyas Aleyhissamların bir araya geldiğine ve artık kış ayının bitip güzel günlerin geleceğine inanılır. Yine akşamdan 3-5 genç kızlar niyet tutarak bir gül ağacının dibine yüzüklerini gömerler. Sabahleyin mani okuyarak onları çıkarırlar. Söylenen maninin manasına göre talihlerini denerler.

Mayıs Yedisi (Aksu Şenlikleri)

Her yıl Mayıs ayının 7'sinde (Miladi 20 Mayıs) kutlanır. 1977 yılına kadar "MAYIS YEDİSİ" adıyla sürdürülen törenler bu tarihten sonra "AKSU ŞENLİKLERİ" adını almıştır. Daha sonra 1992 yılı başında alınan yeni bir kararla daha geniş kitlelerle sosyal ve kültürel ilişkilerin sağlanması ve sürdürülmesi amaçlanarak adının "ULUSLARARASI KARADENİZ AKSU FESTİVALİ" olması kabul edilmiştir. Her yıl 20 Mayıs günü Giresun'un doğusunda bulunan Aksu Deresinin deniz ile birleştiği yerde insanlar toplanırlar. Özellikle hastalar, dertliler, çocuğu olmayanlar, dilekleri olanlar Aksu Deresinin kıyısına giderler bir dilek dileyip yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Aksu mahallinde yapılan bu törenler üç ana bölümden oluşur.

1-SACAYAKTAN GEÇME GELENEĞİ: Soyun sürdürülmesi kültürüne dayanır. Çocuğu olmayanlar dilekte bulunarak üç kez sacayaktan geçerler. Üç kutsal sayılan bir rakamdır. Sacayak ana rahminin simgesidir.

2-DERE TAŞLAMA GELENEĞİ: İlkbahar , doğanın hayat bulduğu mevsimdir. Doğanın getirdiği yaşama zevkiyle insanlar da bütün kötülüklerden arınmak gereğini duyarlar. Aksu Deresinin denize döküldüğü yerde toplanan insanlar "Derdim Belam Denize" diyerek yedi çift bir tek taş atarlar. Yedi kutsallığı olan bir rakamdır. Tek taş, dileğin yerini bulması için atılan sonuncu taştır.

3-ADANIN ETRAFINI DOLAŞMA GELENEĞİ: Soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği Ada'nın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanır. Ada turu Hamza Taşı'nın önünde başlar. Yine Hamza Taşı'nın önünde son bulur. Törenin amacı; soyun sürdürülmesi, belaların denize atılması, döllenmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi.
#3 - Mayıs 25 2008, 18:44:14
''Cehennem, başkalarıdır. ''


 
Giresun Adası, Karadeniz'de bulunan iki adadan biridir. Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta olup, 40.000 metrekare alana sahiptir. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmuktadır. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiştir. Karadenizde Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği Ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında birçok efsaneler anlatılan, Amozanların ve birçok kavmin yaşadığı Ada'da mitolojik çağlara ait birçok kalıntıların bulunmaktadır. İkinci derece sit alanıdır. Yaz mevsiminde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Ada günübirlik olarak ziyaret edilerek piknik yapılmaktadır.

Giresun Adası
 
 
Giresun Adası ile ilgili olarak birtakım efsaneler anlatılmaktadır. Tarihi kaynaklar Amazon kraliçelerinin savaş tanrısı Ares adına tapınak yaptırdıklarını ve Sinop Piskoposu Agias Phokas'ın manastırı olduğundan söz etmektedir. Adada Alexius II zamanında yapılan sur kalıntıları, kuleler, manastır (iç kale), tarihi pişmiş toprak fıçılar ve bazı yapı temelleri bulunuyor. Sit alanı olan ada koruma altında. Adaya yazın Giresun limanından tekne turları düzenleniyor. Cenevizliler ve Venedikliler tarafından gemi sığınağı olarak uzun süre kullanılan adanın şu anki sahipleri yabani göçmen kuşlar, karabataklar ve martılar. Adada bulunan Hamza Taşı ana tanrıça Kybele'yi temsil eden, sacayak gibi 3 ayak üzerine oturmuş bir taş. Ocak (aile) kültürünü temsil ediyor. Kutsal taş 4 bin yıllık geçmişi ile dini inançlar gereği yaşlılar için umut veren ve mistik güç kaynağı olan dilek taşı. Her yıl 20 Mayıs'ta Uluslararası Aksu Festivali'nde düzenlenen ve soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği, adanın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanıyor. Ada turu Hamza Taşı'ndan başlayıp yine orada son buluyor.
 
 
 
Adanın Mitolojideki Yeri
 
Ada dünya mitolojisinde ve tarihinde Aretias, Areionesos (İlk çağ adı), Nesos, Area, Areos, Chalceritis (Romalıların verdiği ad) adları ile karşımıza çıkmaktadır. Kıyıdan bir mil açıkta bulunan ada 40. 000 metre karelik yüzölçümüne sahiptir. Bir söylenceye göre ada kentin güney doğusunda yer alan ve görünümü bir kartal gagasını andıran Gedikkaya'dan kopan bir parçanın denize yerleşmesiyle oluşmuştur. Adada tarihle doğa iç içedir. Kalıntılardan çepe çevre surlarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Surların yapımındaki inşaat işçiliği Giresun Kalesiyle aynı tekniktedir. Pontuslular dönemine ait olduğu kuvvetle ihtimaldir. Tarihi kalıntılarından iki büyük şarap fıçısı, bir mabet harabesi, tapınak yeri, ayakta kalan surlar ve gözetleme kulesi en göze çarpanlardandır. Doğu ucundaki "Hamza Taşı" antik çağlardan kalma bir dikittir. Çağlar boyunca yöre insanları için mistik güç kaynağı olmuştur. Romalı bilgin Pilinius "Ilistariaum Mundi" adlı eserinde, adada savaş tanrısı Mars'a sunulmuş bir açık hava mabedinden söz eder ve şunları yazar " …. . ve Pharnace'nin karşısında Chalceritis, Yunanlıların Mars'a vakfedilmiş olan Arias'ı bulunur. Burada kuşların kanatlarını vurarak yabancılarla mücadele ettiği söylenir."
Ada mitolojide geçen Altın Post peşindeki Argonautlar ile ilgili önemli bir olaya sahne olmuştur. Thabai Kralı Athamanas'ın, Nefele adlı karısından iki erkek çocuğu olur. Sonraki yıllarda ikinci kez evlenen kral çocuklarını kurban ederse ülkesinin kıtlıktan kurtulacağına inandırılır. Bunu öğrenen anneleri Nefele çocuklarını bulut ve buğuya sararak uçan altın bir posta bindirir ve onları Karadeniz'e doğru gönderir. Çocuklardan biri Çanakkale boğazında fırtınaya tutularak ölür, diğeri yoluna devam eder ve mitolojik kişilerce Çanakkale boğazı ile Kafkasya arasında bir yere saklanır. Herakles döneminde aralarında Güç Tanrısı Herkülün de Bulunduğu bir grup yiğit altın postu ele geçirmek amacıyla Karadeniz'e açılırlar. Bir sürü serüven yaşadıktan sonra Aretias adasına gelirler. Altın postun burada saklı olduğuna inanmaktadırlar. Ancak adada onları ejderha yapılı kuşlar karşılar. Herkül'ün daha önce Stymphales Gölü çevresinden kovduğu kuşlar buraya yerleşmişlerdir. Kuşlar tüylerini ok gibi fırlatarak saldırıya geçerler. Argonautlar kalkanlarıyla kendilerini korumaya çalışsa larda bir arkadaşlarını yitirmekten kurtulamazlar. Sonunda kuşları öldürür ve altın postu aramaya koyulurlar. Bulamayıncada adayı lanetleyerek ayrılırlar. 1984 yılında kaptan Tim Severin yönetimindeki araştırma ekibi bu efsanevi yolculuğu tekrar canlandırmak için Argo gemisinin aynısını hiç çivi kullanmadan yaptırır ve kürek çekerek Giresun Adasına gelirler. National Geographic dergisininde bulunduğu bu seyahati BBC Televizyonu 12 kişilik bir ekiple belgeselleştirir ve tüm dünyaya bu ada tanıtılır. Romalı bilgin Pilinius'un "Histarium Mundi" adlı eserinde ve ünlü Mitos yazarı Apollonius'un (İ. Ö. 295-195 ) "Argonautiga" alı eserinde konu dahada detaylı işlenmektedir. Başka bir efsane Kral Mitridates'in kızına ilişkindir. Kralın genç ve güzel kızıyla pek çok soylu kişi evlenmek istemektedir. Kız ise hiçbirini istemez, çünkü kalenin eteklerinde koyunlarını otlatan bir çobanı sevmektedir. Kral buna kızar, kızını adadaki manastıra kapatır. Çobanı yakalatarak manastırın önündeki kiraz ağacına astırır. Kızda ertesi gün kendini manastırın kulesine asar. Üçüncü bir öykü şöyledir. İsrail Oğulları Yusuf'un altından bir heykelini yapar. Mısır'dan göç edip Filistin'e vardıklarında Musa Peygamberden heykeli getirmesini isterler. Musa mucizeyle heykeli Filistin'e getirir. Burada Fenikeliler heykeli alıp Kıbrıs'a götürürler. Yunanlılar heykeli Kıbrıs'tan alarak Olimpos Dağına yerleştirirler. Pers İmparatoru Dara (Dareios) Anadolu ve Yunanistan'ı ele geçirince altın heykeli Mısır'a geri verir. Bundan sonra heykel tekrar Fenikelilerin eline geçer. Bu kez getirip Aretias Adasına yerleştirirler. Altın heykeli almak için Yunanlıların Giresun Adasına kırk kez saldırdıkları söylenir. Geçmiş alt kültürlerden izler taşıyan ada, eşine ender rastlanır bir doğa harikasıdır. Mevcut kalıntılar;insanoğlunun doğaya egemen olma isteğini vurgular. İnsan bir anda kendisini tarihin mitolojinin derinliklerinde bulur. Geçmiş uygarlıkların inançlarını ve törelerini yaşar gibi olur.
#4 - Mayıs 25 2008, 18:44:55
''Cehennem, başkalarıdır. ''

Z.M.S

Kümbet Yaylası
Giresun il merkezine 60 km. uzaklıkta bulunan ve günümüzde Turizm merkezi olan Kümbet yaylasının Aymaç Mevkiinde her yıl Temmuz ayının ikinci Pazar günü Kümbet Şenlikleri düzenlenmektedir. Aymaç Mevkii, doğal güzelliklerinin zenginliği yanı sıra çevreye hakim bir tepedir. Bu mevkiinin çevresinde ladin ormanları bulunmaktadır.


 :okey
#5 - Aralık 16 2010, 11:46:39

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.