Evrim mi? Tersinim mi?-3
Evrim Teorisi: Charles Darwin'n ortaya attığı Evrim teorisi tarih boyunca insanları en çok etkileyen teorilerin başında gelir.
Bir başka deyişle evrim teorisi kadar insanların özel ve sosyal hayatlarını yönlendiren, bu nedenlerle böylesine çok tartışılan, suiistimal edilerek belirli çevrelerce kullanılan bir başka teori daha yoktur.
Darwin, bilimsel olduğunu iddia ettiği incelemelerinden türlerin sabit olmadığını, uzun süreler içinde de olsa çevre koşullarına göre en azından fiziksel olarak değiştiğini fark etmişti.
Ancak bu değişim sürecini tetikleyen etkenlerin ne olduğu, diğer nesillere aktarılıp aktarılmadığı konusunda herhangi bir fikri yoktu. Gerçekte bu değişimler canlıların genelde dar alandaki çeşitlenmeleri ve çevreye uyumlarının sonucuydu.
Darwin'in Beagle gemisiyle yaptığı ve bir dünya turuna dönüşen gezisi sırasında bu konudaki fikirlerinin ağır ağır olgunlaştığı, İngiltere'ye döndükten sonra ilk semerelerini verdiği, bu konu üzerindeki fikirlerini pekiştirecek kimi araştırmalara giriştiği görülür. Bu nedenle evrim teorisi çok uzun bir sürecin mahsulüdür denilebilir.
Çok uzun bir sürecin mahsulüdür ama inanılmaz derecede ağır, araştırmacı bir bilim insanına yakışmayan mantık hataları ve saçmalıklarla doludur. (Saçmalıklar bölümüne bakınız)
Darwin hazırlamaya çalıştığı Türlerin Kökeni isimli ilk kitabında canlıların zaman içinde değişip evrimleşerek türlerden türlere geçtiklerini savunuyor bu konuda kimi olayları kanıt olarak gösteriyordu.
Darwin teorisiyle ilgili fikirlerini derleyip toparlayıp bir düzene koymaya çalışırken Malthus’un Nüfus Üzerine Deneme adlı kitabını okudu.
Malthus bu kitabında:
-Bütün canlılar bir var olma ya da yok olma savaşı içindedir. Savaşların nedeni nüfus artışıdır, çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaşlar yapmak zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezip geçer yazmaktaydı.
Malthus'un öne sürdüğü var olma savaşıyla gözlemleri arasında bağ kuran Darwin, ne zamandır aklını kurcalayıp duran fakat bir türlü kesin bir yanıt veremediği evrim teorisinin itici gücünün ne olduğu sorusuna bu sıralarda yanıt buluyor; bu itici gücü ve etkenlerini doğal seçilim (daha sonra evrimcilerce doğal seçilimin yetersizliği anlaşılınca bu mekanizmaya çevreye uyumda katılacaktır) olarak tanımlıyordu.
Bir bakıma Darwin teorisinin üzerilerine kurulacağı temelleri bulmuş sayılabilirdi.
Bundan sonra yapılacak iş bu temelleri birbirleriyle bağlamak ve aralarındaki boşlukları doldurmaktı.
Fakat Darwin yinede çok derin ve keskin, burgaçlı bocalayışlar, tereddütler içindeydi.
Öne sürmeye hazırlandığı teorinin bir zamanlar gönülden bağlı göründüğü dine, dolaysıyla dinî objelere aykırı olduğunu biliyor, bu da onu rahatsız ediyor, tereddütlü korkulara itiyordu. Çünkü yaşadığı devirlerde bu tür fikir sahipleri toplum tarafından dışlanır, çok kötü cezalara çarptırılırlardı.
Böyle bir teorinin toplumun özellikle dini çevrelerin tepkisini çekeceği bilincinin getirdiği korkuyla birlikte bu bocalayış onu teorisini yayınlamaktan alıkoydu.
Bu nedenle notlarını üzerine ölümümden sonra açılacak diye yazarak paketlemiş olarak bir kenarda tuttu.
Bu paket ve zaman içinde eklediği diğer notları yirmi seneye yakın bir süre evinin merdiven altındaki süpürgelikte bulunan bir sandıkta durmuştur.
Darwin'in, evrim kuramı üzerinde çalışırken aşağıdaki varsayımlardan hareket etmiştir. Bir bakıma teorinin ana temelleri bu varsayımlardır.
1-Canlıların dünyası değişmez değildir, sürekli değişim içindedir.
2-Tüm canlılar zaman içinde kademeli ve sürekli bir değişim sürecinde tek bir atadan ortaya çıkmıştır.
3-Evrim zaman içinde sürekli gelişim gösteren bir süreçtir. Evrim anlık sıçramalarla oluşmaz.
4-Tüm canlılar tam bir yaşam mücadelesi içindedirler. Güçlü canlılar güçsüzlere üstün gelerek güçsüzleri elemine edip, yaşam alanlarının dışına iterler. Böylece daima güçlü canlılar yaşama şansı bulduğundan güçlenmeyi başaranlar yaşam sahnesindedir, bu da evrim demektir.
Fark edileceği gibi evrimin itici gücü doğal seleksiyondur.
Bu varsayımlar Darwin'e göre bilimselliğin gözlemlenebilir ve sınanabilir olma özelliklerine uygun olup, şu olgular üzerindedir:
a)-Üreme biçimleri ne olursa olsun, canlılar geometrik diziyle çoğalma eğilimindedir.
b)-Bu eğilime karşın türlerde nüfus aşağı yukarı sabit kalmaktadır.
c)-Doğal kaynaklar sınırlıdır. Canlıların nüfus artışına paralel olarak değişmez. Bu nedenle canlılardaki nüfus aşağı yukarı sabit olmak zorundadır. Bu sabitlik doğal seleksiyon yoluyla sağlanır.
d)-Bir türün iki örneği hiçbir zaman bütünüyle aynı değildir. Her tür içinde gelişmeye yönelik büyük bir değişkenlik potansiyeli mevcuttur.
e)-Değişkenliğin büyük bir bölümü nesilden nesle aktarılabilir.
Evrim teorisinin saydığımız öngörüleri ve mekanizmaları termodinamiğin ikinci, kalıtım gibi kanunlarla; canlılardaki değişmezlik, rastlantıların bilgi oluşturamayacağı, bozmanın kolay yapmanın zor olduğu, ekolojik düzen gibi doğal kanun ve ilkelerle tamamen çelişir.
Devamı var.