Alternatifim Cafe

Alıntı Şiirler

Discussion started on Sizden Gelenler

Buradan devam edebilirsiniz.
#1 - Kasım 26 2009, 13:01:17
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Sevmiyorum Seni

Şimdi benim buzdan bir döşekte
Üç büklüm olmuş zavallı sevdam,
Üşüyorsa ölesiye yalnızlıktan;
Bil ki senin hep böyle güvensiz,
Yaşamdan korkar oluşundan.

İşte bunun için sevmiyorum seni.

Şimdi benim bir han avlusunda
Hiç bitmeyecek umutsuz kavgam,
Soluyorsa başı önde yorgunluktan;
Bil ki senin hep böyle umarsız,
Yarını göze alamayışından.

İşte bunun için sevmeyeceğim seni.



Metin Altıok
#2 - Kasım 26 2009, 14:57:12

 
İstediğin Gibi Yaptım;Artık Kalbim Yok!

artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine,atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
İstediğin gibi yaptım;artık kalbim yok!
Küçük bir velede verdim onu,oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse

İstediğin gibi yaptım;artık kalbim yok!
Artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!

Küçük İskender
 
#3 - Kasım 26 2009, 15:04:02
« Son Düzenleme: Kasım 26 2009, 15:08:58 Gönderen: Karaçalı »
Yaşamak sansürler eşliğinde, çok sahte.

Poetika

Yalnızlığı sevmiyorum
Yalnız kim ola ki
Kendim…
Kendimin kendini sevmiyorum
Kediler hariç…
Kahve ocakçısı olacaktım ben
Tuttum kavlimi
Yazdıklarımsa hep nafile
Hep nişanlı angaje ısloganlı
Can, diyorlar, bir kahve yap şu dümenin ağzına
Kallavi olsun!
Bende yoksa kahve, yemişçiden tedariklenip
Ve cezveyi ateşe sürüp, üstüne yemeni, şekerini
Taşırmadan pişiriyorum
Biliyorum, bilmez miyim bu kahve ocağınnan
Ocağımızı bucağımızı
Isıtamayacağımı!
İşte onun içinde de içim titreyerek
Cezvenizi sürüyorum ateşe
#4 - Kasım 26 2009, 15:05:08
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!


SULTAN


Seçkin bir kimse değilim

ismimin baş harfleri acz tutuyor

Bağışlamanı dilerim


Sana zorsa bırak yanayım

Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış

Geçen ibadetler özürlü

Eski günahlar dipdiri

Seçkin bir kimse değilim

İsmimin baş harflerinde kimliğim

Bağışlanmamı dilerim


Sana zorsa bırak yanayım

Kolaysa esirgeme


Hayat boş geçti

Geri kalan korkulu

Her adımım dolu olsa

İşe yaramaz katında

Biliyorum

Bağışlanmamı diliyorum


#5 - Kasım 26 2009, 21:57:34
”Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. “ Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.


Herhangi Birine Çağrı

İhanetten bir alıntı sağlığınla gelirsin (gelirsen)
Unutmabeni çiçekleriyle yaralarımı süslersin
Utanılası birşeydir katıksız pembeliğin
Bu yüzden kitaplardan yalnızca ıslık çalmasını öğrenebilirsin
Tüm iyiliğin filmlerin iyi bitmesini istemek
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara
Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım
Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım
Kimse değil, SENİ YALNIZ BEN ANLARIM


#6 - Kasım 26 2009, 22:05:04
”Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. “ Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.


Ölmeden önce "Sen"

dünü öldürülmüş bugünün!
ve yarının bütün emir kipleri zapt edilmiş.
eğer sonumuzu merak ediyorsan,
tanrı’nın huzuruna az önce defnedilmiş…
 
birbirini tamamlayan iki ölüyüz biz.
benim kaval kemiğim,
senin göğüs kafesin!
benim kırık parmaklarım,
senin diz kapakların!
tepeden tırnağa kadın,
tepeden tırnağa erkek!

çek ellerimi üstümden!
hangi tanrı bağışlayıp ruhumu,
yeniden diriltecek?

ölmeden önce sen / güzeldin.
marilyn monroe’dan,
türkan şoray’dan,
emel’den ve şaraptan…

ve ölmeden önce ben / senindim.
 
II
birkaç melek oynaşıyordu seninle
tam ensesinden tuttum azrail’in.
“kulaklarını iyi aç” dedim.
“beni dinle”

sevdiğim kadının
sarılmışsın beline.
tanrı olsan da fark etmez! düşmanımsın,
bu böyle biline!

azrail köpürdü
burun deliklerinden sarkıtıp alaca ölümü
üzerime yürüdü.
şah damarımı tekmeleyip
canıma tükürdü.

şunu bil ki kadınım:
seni sevdim diye
ikimizi öldürdü!

 
III
parça parçayız artık
ikimizi toplasak bir -sen-  etmiyor
al bütün kemiklerimi
gölgemi ve
ferimi…

tanrı’ya yalvardım,
buluşturacak ikimizi…

 
IV
birbirimizi tamamlayan iki ölüyüz biz.
senin kahverengi gözlerin,
benim uzun kirpiklerim…
senin dolgun dudakların,
benim cılız bileklerim…
tepeden tırnağa senin,
tepeden tırnağa benim!

çek vahametini üstümden!
ne zaman doğup senden,
yine sana öleceğim?

ölmeden önce sen / kızgındın.
ateşten ve demirden
hardan ve kordan

ölmeden önce ben / pişmandım
firavun’dan ve nemrud’dan,
kâfirden ve zulümden…

 
V
yüreğin ateşte pişiyordu
yalınayak
ve çırılçıplak
ruhu ipotek edilmiş *** gibi
yanıyordun ağlayarak…

bu kez ve bir kez daha anlıyordun,
ölümün sahasında
hayatı soyunduğunu…

sahada ağır aksak
ve yaralıyız…

bu ölümün rövanşı olmayacak
sarıl bana sımsıkı!
cesetlerimiz aşk
cesetlerimiz matem kokacak!



#7 - Kasım 26 2009, 22:10:02
”Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. “ Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.

Saklambaç


Bir.
Duvara doğru dönüyor,
kıpırdamadan duruyorum.
Gözlerim sımsıkı kapalı.
Yüksek sesle ona kadar sayacağım.
Bir oyun bu!
Hiç kimse bana söylemeyecek gözlerimi ne zaman açacağımı...
On dediğimde herkes bu yere gizlenmiş olacak.


İki.
Ama ben karanlıktan korkarım. Yalnızlıktan da


Üç.
Hızla uzaklaşan ayak sesleri.
Uçsuz bucaksız soğukluğu duvarın.
Ne bakabiliyor, ne bakmamazlık edebiliyorum.
Göz ucuyla, kaçamak bir bakış,
sağıma ve soluma,
dünya hep benden kaçıyor gibi.
Sanki arkamda biri duruyor,
gözlerimi açtığımı fark ederse
soğuk, dev elleriyle örtecek onları,
beni uyumaya zorlayacak.



Dört.
Bu şehirde doğmamışım ben.
Ama benim ülkem burası,
yokuşlarla çevrili çocukluk ülkesi.
Yollar yok burada, sokaklar var.
Annem, babam, kardeşlerim
bir de erik ağacıyla kedi var.
Bir de kırmızı elbisem.



Beş.
Duvarları annem anlattı bana.
Derler ki ben babamdan çok anneme benzermişim.
Duvarların önüne ağlamak için gelirmiş insanlar.



Altı.
Ama bana soruyor duvar:
Kaça kadar saymayı biliyorsun?




Yedi.
Kırmızı artık aynı kırmızı değil,
kız çocuk kırmızısı değil.
Kan rengi, utanç rengi, tokat rengi, çok lekeli.




Sekiz.
Çabuk olup bitiyor her şey.
Gözlerini bir açıyorsun, bir kapıyorsun,
hep o yarı uyku halinde,
bir bakıyorsun dizindeki yaralar kapanmış,
bir bakıyorsun çocukların olmuş.
Ben annemden ne kadar farklıysam
benden o kadar farklı.
Yokuşlar önce kısalıyor,
sonra tekrar uzuyor.
Kırmızıyı bile unutuyorsun.
Sanki hep bir duvarın önünde
ağlıyor, sayıyor, bekliyorsun,
sen beklerken hayat uzaklaşıp gidiyor.




Dokuz.
On dediğimde herkes gitmiş olacak.

        On.
#8 - Kasım 26 2009, 22:18:13
« Son Düzenleme: Kasım 26 2009, 22:20:13 Gönderen: .Nauthiz. »
”Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. “ Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.


Zaman, Sen, Ben !

Zaman

İlerlerken, her şeyi silip, süpürüyor.

İşte bu yüzden ölümü hak ediyor.


Sen

Uykuya dalmadan önceki halim

ansızın geliveren...


Ben

Yaz aylarının batan tortusu, denizin tuzu...


#9 - Kasım 26 2009, 22:26:50
”Yaşıyorum, beni meşgul etmeyin. “ Bu bir cümledir. Fakat isterse dize de olabilir, özlü söz de. İnsan da böyledir. Ne isterse olabilir, hatta insan bile olabilir.

"Seni tanımayan yok bu şehirde"

Mısralarımın gizinde deşifre oldun
dışkıların bütün sokaklarda afiş
bunu sen istedin benden
seni makyajlayıp piyasaya sürdüm
bedeninden harflerim sarkıyor
herkes birşeyler çalıyor bizden
sevişmelerimizi,spermlerimi ve menini
adet geçirdiğin o abaza günlerini
herşey ayyuka çıktı.

Sen benim kanayan orospumdun
sır fahişeliği yakışmadı sana
bak ilham perilerimi de ayarttın
mahalelerde tek tek iğfal ediliyorlar
artık kalemimden fantezilerin akıyor
bunu sen istedin kendiliğinden
mürekkebin cambazlığında saklamıştım seni
şehvetinle kendini ifşa ettin
haydi git artık
geceyi yarana kadar becersinler seni...

artık seni ..kmeyen yok bu şehirde!

#10 - Kasım 28 2009, 12:47:46
Ölümsüzlüğüyle çürümüş anıların öncüsüydü sadece kara karga,
milyonlarca insanın ölümünü gördü kara gözleriyle.
Sonra tuhaf uzak zamanlarda çırptı kara kanatlarını kara bir gökyüzünde kondu karaağacın dalına,
yumdu gözlerini ve kendi ölümünü bekledi sessizce..

küfür gibi çarpar yüzüme
sözler,
soğuk gecelerindeyim bu şehrin
bilirim O da gidişimi
gözler,
bu yüzden mi daha karanlık
oros*u geceler.


isyanların habercisiyim
göründüğü gibi ’var’ değilse
bu alem,
günahını niye düşüneyim
hepimiz yanacağız sonunda
madem...



bekliyorum...
fışkırır elbet acı bu yürekten
içimde dillenmeyen küfürler
ama, susarmış abdallar edebten
öyleyse susuyorum
vazgeçtim ben de
söylemekten.
#11 - Kasım 28 2009, 12:48:40
« Son Düzenleme: Kasım 28 2009, 12:58:39 Gönderen: Karga »
Ölümsüzlüğüyle çürümüş anıların öncüsüydü sadece kara karga,
milyonlarca insanın ölümünü gördü kara gözleriyle.
Sonra tuhaf uzak zamanlarda çırptı kara kanatlarını kara bir gökyüzünde kondu karaağacın dalına,
yumdu gözlerini ve kendi ölümünü bekledi sessizce..

kuyruğuna bağladığım umutlarımı da alıp ucuz bir ateş ardında yitiklere koşan uçurtmamdan aldım kırmızıyı
tek renk seyrediyor yoluna benden yoksun

dırdırına katlanılmaz oldu hayatın
her gün yeni bir şamata bık
tır
dı payıma düşen pastanın mideme dokunacağını kestirememiş tanrı önceden
sınavımı vereli öyle uzun zaman oldu ki
ben bile unuttum
geçtim mi
kaldım mı sonucunda
(geçtimse niye hala gri dünya
kaldımsa niye hala dünyadayım)

her melodide kanıma işleyen acı
öfkeli bir şarkıcıda patlak verecek bir gün
biliyorum

görmediğini sandığın gözlerim göreli ömürler tükendi
her an
her saniye
biraz daha uzaklaşıyor tin inançtan

seks satıyor/alanın haddi hesabı yok
aç ölüyor/duyan yok
ayla hanımın mavi tuvaletine gitmeyen pabucu ayağını sıkıyormuş
sokakta bir evsizin yalın ayağında yatan insanlığım
“utanıyorum”

her an
her saniye
tek renk seyrediyor yoluna
hayat bir ***
gerisi palavra

tin ölüyor
ruhuna dua okunmaz artık
inanç sıkıntılı bir cinayete kurban

her an…her…
kanayan her yaraya sarılan bant dindirmiyor kanı
kırmızı…tekdüze
#12 - Kasım 28 2009, 12:59:44
Ölümsüzlüğüyle çürümüş anıların öncüsüydü sadece kara karga,
milyonlarca insanın ölümünü gördü kara gözleriyle.
Sonra tuhaf uzak zamanlarda çırptı kara kanatlarını kara bir gökyüzünde kondu karaağacın dalına,
yumdu gözlerini ve kendi ölümünü bekledi sessizce..

Veda

Silahlara veda
Geceye rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına

Çizdiğim resmin
Saat kulesi ağlıyor
Ağzım o çeşit yok
Şişe bu çeşit var

Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya

Kemana veda

Yağmurda şeytan ve şapkası
Silahın ölümünü kutluyorum

Tren kaçırmış gibiyim

Sana veda


Sezai Karakoç

 
#13 - Kasım 30 2009, 12:53:11
Yaşamak sansürler eşliğinde, çok sahte.

BULUŞMAK ÜZERE

Diyelim yagmura tutuldun bir gün
Bardaktan bosanircasina yagiyor mübarek
Öbür yanda günes kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yagmuru
Piril piril düsüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir kosudur kopardin
Dar attin kendini karsi evin sundurmasina
Iste o evin kapisinda bulacaksin beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attikça sen
Patiska çarsaflar gibi yirtiliyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayim diyorsun
Içine dogdu belki de
Iste çil çil kosusan baliklar
Lapinalar gümüsler var ya
Eylim eylim salinan yosunlar
Onlarin arasinda bulacaksin beni
Diyelim sapina kadar sair bir herif çikmis ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazit meydani
Herkes orda sen de ordasin
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarindan
Yürüyelim arkadaslar diyor yürüyelim
Özgürlüge mutluluga dogru
Her isin basinda sevgi diyor
Gözlerin yagmurdan sonra yapraklarin yesili
Bi de basini çeviriyorsun ki
Yaninda ben varim
#14 - Kasım 30 2009, 13:58:38
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!

Kimi Sevsem Sensin


kimi sevsem sensin&hayret
sevgin hepsini nasil degistiriyor
gözleri maviyken yaprak yesil
senin sesinle konusuyor elbet
yarim bakislari o kadar tehlikeli
senin sigarani senin gibi iciyor
kimi sevsem sensin&hayret

senden nedense vazgecilemiyor
her seyi terk ettim&ne ask ne sehvet
sarisin basladigim esmer bitiyor
anlasilmaz yüzü koyu gölgeli
dudaklari keskin kirmizi jilet
bir belaya cattik&nasil bitirmeli
gitar kimildadi mi zaman deliniyor
kimi sevsem sensin&hayret
kapilarin kapali girilemiyor

kimi sevsem sensin&senden ibaret
hepsini senin adinla cagiriyorum
arkamdan simarik gülüsüyorlar
getirdikleri yagmur&sende unuttugum
hani o simsicak iri cekirdekli
senin gibi vahsi öpüsüyorlar
kimi sevsem sensin&hayret
in misin, cin misin anlamiyorum
#15 - Kasım 30 2009, 16:13:18
Başım dönsün, her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün gönül salıncağında. :)

RÜZGÂR





Kadın kum tanesinden bile küçüktü
Daha küçüktü deniz kadındaki acıdan

Esip duruyordu o eski rüzgâr
Denize ve Samanyolu'na aldırmadan

Ve kadın yürüyordu çıplak anılarıyla
Kumlara ve yıldızlara basmadan
#16 - Aralık 10 2009, 19:01:31
Başım dönsün, her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün gönül salıncağında. :)

İNSANLAR ARASINDA

Kır saçlı görgülü adamlar

Akşam peynirle rakı içer

Dünyayı yorumlardı

Bazıları şiir bile yazardı

Bazen de denk düşerdi takılınca

Kitaplara bile geçti

Sessiz akardı sular

Kalçalı gecelikli kadınlar

Hem anlayışlı, hem titiz

Gün boyu güzel yemekler yapar

Durup durup bir kaygıyı anlatırdı

Ben türkü söylerdim bu sesimle

Süslü kızlar düş kurardı geceleri

Sabah adı konulmamış bir sevda için

Erkenden sokaklara düşerdi

Arkalarından seslenirdi anneleri

Yitirilmiş bir şeylere ağlar gibi

Garip garip oğlanlar

Anlaşılmaz sevdaların peşinde

Koştururken sabah akşam

Sözde kuşkulu, duygulu, sevecen

Kim bilir hangi bozgundan kalma nineler

Komşulara torunlarını anlatırken

Kış gelir, alabildiğine yağmur yağardı

Evlere çekilirdik erkenden
#17 - Aralık 12 2009, 18:07:53
          "     - büyüyünce ne olacaksın?
+ ben diktatör olacağım ya sen?
- ben turta olacağım..."

Bir Yerde Ölüm Güzel Oluyor

İnsan bir kere ölüyor ne fena
Bu düzeni değiştirmeli
Bir kere yaşamalı
Çok çok ölmeli
En büyük kederler bizim için
Bizim için karşılıksız sevgiler
Kör kuyular, çıkmaz sokaklar bizim için
Dünyaya nasıl gelmişiz sormayın
Saygı değer annelerimiz incinmesin
Her yerim ayrı ayrı ölmeli
Yoksa ölüm yok bana bu dünyada
Bir kurşun beynime girsin
Bir bıçak kalbime saplansın
Kızgın bir demir dağlasın gözlerimi
Sonra gelsin bir manga asker
Sert bir komut
Bir yaylım ateş
Bırak kim bağlarsa bağlasın gözlerimi.
Çok düşündüm bilek damarlarımı kesmeyi
Rönesans öncesi devirlerden kalma zehir içmeyi
Ve düşmeyi yüksek kulelerden mermerler üstüne
Ayaklarıma taş bağlayıp denizler altında ölmeyi
Yine de ölmedim görüyorsun, ölmedim
O aşağılık hesaplar, küçük korkular bırakmadı beni
Belki de sen bırakmadın, bilmiyorum
Bıraksaydın çoktan unutmuş olacaktın
Halbuki şimdi benden kaçman da zor
Anlıyorum beni sevmen de zor
Dedim ya bir yere kadar yaşamak güzel
Ama bir yerde ölüm güzel oluyor.



Ümit Yaşar Oğuzcan
#18 - Aralık 15 2009, 22:32:34

KISKANÇLIK ZEHİRDİR

yanıldığımızı anladık kaygılarda
bildiğimiz her şeyi yeniden düşündük
gözlerimizi değiştirdik, gözlüklerimizi sildik
ve köprü iki kalbi birleştirdi
yakınlaştırdı uçlara koyduğumuz sıkıntıları
öğrendik insanlardan sakınmayı
soyadı hanelerimizde zenci yazdı

aslında tinsel bir yolculuktu mübadele
değişmedi zaman, değişmedi mekân
ruhlarımızdı hep giden
silinse de ayak izlerimiz
örttü umutsuzluğu tozlu damlar

balçıkla doldu orman
mühürledik ağızlarını çocukların
vahşeti unutsunlar
yıpratmasınlar diye kalplerindeki şefkati
kaybedeceklerini bilmesinler diye

belki de bir fısıltıydı
suya ulaşmak için yola düştüğümüzde
çaresiz bir yağmur duası
keşfedecek çok şey olduğunu düşünüp
hayırlara vesile olsun diye


Metin Celâl
#19 - Aralık 16 2009, 01:16:42
''Cehennem, başkalarıdır. ''

ACABA


Dönelim
Döndürsün bizi
Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi
Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan
Ve akılda kalan bir yokuştan
Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından
Ve çocukluktan
Dönelim
Dönelim mi biz
Gençlikten, oralardan
Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan
Dönelim mi acıya
Acıya, büyük acıya
Ve soralım mı acaba
Ey büyük yalnızlık insansan eğer
Bir kaya
Dalgalar yalarken onu
O bakarken kaskatı kalabalıklara
Ah, kalbin bulut bulut akan sesi.

Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey
Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı
Kedilerden örülmüş bir semte
Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi
Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri
Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan
Her şeyin, ama her şeyin çok dıştan fark edildiği
Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği
Belki de genç bir şairden ödünç alınan.

Yürüyor mu, yürümeyi mi düşünüyor Ruhi Bey
Düşünmesi daha mı sonra koyuluyor yola
Nereye gidecek ama nereye varacak sanki
Yoksa bir oyun tadı mı buluyor bunda
Oyundan atılmaktan korkmayan bir oyuncu gibi
Boş vermiş de sanki oyunun kurallarına
Üstelik son bölümde, perdenin kapanmasına
Azıcık vakit kalmış
Ya da vakit var daha. Ama ne çıkar
Gövdenin yazgıya başkaldırması mı?
Ruhi Beyin
Başkaldırması mı yoksa

Vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı?
Vaktinde anlamanın sevinci mi?
Ya da biraz geç kalmanın
O gereksiz tedirginliği mi?
Hangisi

Ama belli ki sonundayız her şeyin
En sonunda.
#20 - Aralık 17 2009, 01:49:20
Başım dönsün, her şey dönsün, salla beni dünyam dönsün gönül salıncağında. :)

Yanyana geldikçe daha uzak
Birlikteyken daha kimsesiz
Bir ağırı sızım sızım yeri belirsiz
O da yalnız
Ben de yalnız
Acılar tütüyor bacamızdan
Görünmeyen taş duvarlar örmüşüz
Duvar olduk kendimize kendimiz
Ne yana dönsek
Kendimize çarparız.

*

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş.
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi…
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz.
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde…
Hiçbir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde...
Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde...

aziz nesin.
#21 - Aralık 19 2009, 23:52:27

Bir gün, bir an-bir günün bir anında
Seni sevecek kadar-sana seni anlatsam

Başımdaysam sonunda-sonundaysam başında
Yürüyor yenilenen, yorulmayan bir anlam.

Sözcüklerin içinde-sözcüklerin dışında,
Düşünlerinde eksik, yaşamlarında tamam.

Sen de anlamalısın gidiyorken yanında,
Başına vura-vura ben sana anlatamam.

Üşünen gecelerin sıcak karanlığında
İki'den bir'i, bir'den iki'yi çıkaramam.

asaf.
#22 - Aralık 19 2009, 23:53:53

Böyle Rüzgârlar

Böyle şeyler oluyor işte böyle rüzgârlar
Bu güz balkonu beni çağırıyor

Neyi dağıtıyor elin akşamda
Ben saçlarımı topluyorum ırmakları da

Sonra gidip bir şiirin önünde soyunuyorum
Bir çocuğu öpüyorum adı sevişmek oluyor

Her şey bizden ayrı
Her şey biz varken yan yana oluyor

Bu oluşa biraz keder ekliyorum

Ellerinde bir ağaç
Ellerinde telaşlı bir ağaca bakıyorum

Mutluluk bir açılıyor kapanıyor sonra

Sen oturup şeftali yiyorsun
Otlar diyorum yürüyor görmüyorsun

Sıkıntılı bir yağmur geçiyor pencerelerden
Kendime sesleniyorum ses vermiyor

Ah sevgilim aramızda bir iğne
Beni sana dikiyor



Gonca Özmen
#23 - Aralık 21 2009, 23:42:57

Gözlerin

Kimlere baktı böyle, bunca zaman gözlerin
Kimleri yaktı böyle, vermez aman gözlerin!

Bakma saf çocuk gibi, nemli mâsum tavrına
Kaatil bıçağından damlayan kan, gözlerin!

Yanağını ıslatan damlalar birer yalan,
Öldürür baktığını, sinsi yılan gözlerin!

Kor yanında gül kalır, yangınlar sönmüş alev,
Ne ocaklar söndürür, duman duman gözlerin!

Yalan döktüğü diller, yalan zümrüt bakışlar
Altın kadehte zehir, akrep çiyan gözlerin!

Ne insaf, ne merhamet, ne vefâdan eser var;
Ne din tanır, ne kitap, ne de iman gözlerin!
#24 - Aralık 23 2009, 20:02:43
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At... Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi

renkler silindi.
Siyah örtüler indi

mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler

sarı saçlarının

üzerine! Ağlama sal......kımsöğüt,

ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!

el bağlama!

ağlama!
#25 - Ocak 02 2010, 20:27:09
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.