Doom metal.. kötü kader, kara yazgı anlamına gelen iç karartan metal.. Hiç acelesi olmayan, uyuşmuş, durgun, ağır metal.. Dertlerini anlatmaya üşenenlerin acılarını yüzüne vuran, hatta o acıyı eline tutuşturup sonuna kadar hissetmeni sağlayan, taşıdığın acıyı sana arkadaş yapan hatta arkadaştan da öte o acıyı “sen” yapan hüznün müziği.. Bir zaman sonra kafanı bu karanlıktan dışarı çıkardığında kendini her zamankinden daha güçlü hissedersin, hayata daha “tepeden” bakarsın, başka metal türleri dinlemeye başlarsın artık. Güçlenmiş taş gibi olmuş egon bu hüzün müziğini hazmedemez hale gelmiştir fakat doom metal kenara itilmeyi, ihaneti asla affetmez..
Önce Doom metal’i kısaca tanımlamalı sanırım irdelemeden önce.. Aslında tanımı hakkında oldukça hararetli tartışmalara sahne olmuş bir sorudur, fakat Doom metalin ne olduğu hakkında bazı kesin bilgiler de mevcuttur..
Doom metal, metal dediğimiz bol çeşitli müzik türünün bir alt türüdür. Bu da demektir ki çekirdek kriterimiz metal müziktir.. Her ne kadar bir çok insan “metal metaldir kardeşim ne diye türlere bölüyorsunuz?” gibi yaklaşımlarda bulunsa da bu müziğe yakından baktığınızda asla öyle olmadığı belli oluyor. Peki Doom Metal’i diğer türlerden farklı kılan ne? Cevap çok basit; Doom Metal ağır temposu ile tamamen karanlık, hüzün, depresyon ve melankoliyle doludur. İnsanı bir anda karanlık atmosferiyle sarıverir ki diğer türlerde rastlanabilecek bir özellik değildir..
İlk Doom grupları müziklerinde clean vokali tercih etmişlerdir. Bu yüzden “Doom Metal, brutal vokalli olur kardeşim!” önermesine yanlış diyebiliriz. Her ne kadar günümüzde bu Doom tarzına sahip pek grup kalmasa da Solitude Aeturnus gibi çok iyi gruplar, türün orijinaline bağlı kalmayı tercih ettiler..
İlk Örnekler..
İlk Doom albümü örneği ise Black Sabbath’ın kendi adını taşıyan albümü ve ikinci albüm “Paranoid” olarak gösterilir. Her iki albüm de 1970’te piyasaya çıkmış ve beklenmedik tepkiler almıştır. İlk albüm Sabbath’ın blues köklerinden oldukça barındırsa da, “Paranoid” albümü bence grubun en karanlık albümüdür.. Albümlerin taşıdığı özelliklerle beraber Black Sabbath Doom metalin en asli yaratıcısıdır sonucuna varabiliriz.
Tabi Black Sabbath bu türü icra ederken kesinlikle yalnız değildi, Pentagram, Blue Cheer, Black Widow ve Bedemon gibi gruplar Sabbath’a eşlik etmekteydiler.. Her ne kadar aralarında sadece Black Sabbath Doomun dallarına sarılıp müziğinde inanılmaz gelişmeler gösterse de saydığımz diğer gruplar da proto Doom dediğimiz ilk Doom örneklerinin yansıtıldığı alt türe adlarını yazdırdılar.. Aslında Doom Metal'i albüm değil de şarkı bazında incelersek, mesela Iron Butterfly’ın ‘Inna Gadda Da Vida’ şarkısının da dahil olduğu bir çok eserle, 60’ların sonu ile 70’lerin başında Doom’un gümbür gümbür gelen ayak seslerini duyabiliriz..
80’ler..
1970’lerden bu yana bir çok Doom Metal formu vücut bulsa da Doom, asıl büyük hareketini 80 sonrası gerçekleştirir ki bu dönem Thrash, Death ve Speed türlerinin ortalığı kasıp kavurduğu yıllardır. Açıkçası bu yıllarda Doom Metal hep kıyıya köşeye itilmiş ve az önce saydığımız türlerin gücüne karşı etkisiz kalmış fakat buna rağmen gizliden gizliye kendisini oldukça geliştirmiştir..
Sabbath’ı bir kenara bırakırsak; Trouble, Saint Vitus ve Candlemass; Doom Metal’in ilk grupları olarak kayda geçmiştir.. 80’lerde Doom’u en çok geliştiren gruplarından birisi Trouble’dı. Aslen Chicago’lu olan bu grup 1979’da kurulmuş ama 1984’de adını duyurmayı başarabilmişti. Trouble, heavy metalin yavaş çekimine benzeyen ve Black Sabbath’dan da hayli öğe barındıran bir müziğe sahipti. Ama grup aşırı dinci (Hristiyan) olduğu ve bunu da sözlerine yansıttığı için sonraları White Metal (namı diğer;Christian Metal) olarak anılmaya başlandı.
Bir başka Doom grubu Saint Vitus ise belki de (Candlemass ile birlikte) Doom Metal’e en büyük etkiyi bırakan gruptur. İlk çalışmaları Black Flag’i (hardcore grubu) andırsa da, sonraları yarı-Doom bir müziğe sahip olmuşlardır. Grubun lideri Wino ise şu anda dahi Doom Metal’in en efsane adamlarından biri olarak gösterilir. Hem ilk grubu The Obsessed, hem de sonraları Saint Vitus’ta Doom Metal’e katkısı çok büyük olmuştur.
1986 senesinde İsveçli grup Candlemass, "Epicus Doomicus Metallicus” albümünü çıkardı. Bu albüm erken dönem Doom Metal için bir başyapıt sayılmasının yanı sıra Doom metalin isim babası olarak da gösterildi (tabi bazılarına göre Doom metal, ismini Sabbath’ın ‘Hand of Doom’ şarkısından almıştır). Bu albüm Black Sabbath’ın (ve Ozzy’nin) eski tarzına sahip olsa da ağırlıklı olarak modern etkilere sahipti. Candlemass’in en iyi yıllarıysa temiz, derin ve çok özel bir vokale sahip olan vokalist Messiah Marcolin’li dönemi oldu. “Doom Metal nedir?” diye merak eden yeni heveslilerin "As It Is, As It Was: The Best Of Candlemass” (1994) albümünü dinlemeleri türü kavramaları bakımdan hayli faydalı olacaktır.. 80’lerin sonlarına damgasını vuran bir diğer Doom grubuysa Cathedral’dir. Grubun lideri Lee Dorrian, 1989 yılında Napalm Death’ten ayrıldığında kimse ondan böylesine bir "u" dönüşü beklemiyordu. (Napalm Death’in, Doom’a belki de en uzak tür olan grindcore grubu olduğunu düşünürsek şaşkınlık normal tabi..) Napalm Death’in ultra hızlı müziğine zıt bir biçimde Cathedral’in ilk albümü ultra yavaş oldu. Ama grup, seneler geçtikçe Doom Metal’den yavaş yavaş sıyrılıp 70’lerin rock müziğine heves sardı..