Alternatifim Cafe

Souad Massi

Discussion started on Sanatçılar - Gruplar

Arap, Cezayirli, Berber, kadın, Müslüman, şair ve müzisyen tüm bu tanımlamalar Souad Massi adı altında toplanıyor. Hassas duyarlılık içerisinde oldukça yoğun bir karışıma sahip olan sanatçı aslında Akdeniz’in tüm özelliklerini taşıyan bir şahsiyet. Müziğindeki körpe ve gevşek tutkulu ritimler ile sağlam bir kişilik ortaya seren Massi tüm dünyaya Cezayir’den sadece Rai müziğinin çıkmadığını gösteren nadir, hatta tek örnek. Birkaç yıl öncesine kadar hiç kimse Joni Mitchell tarzında genç bir kadın sanatçının Cezayir’den çıkıp herkesin gönlünde taht kuracağını beklemezdi. Oysa Souad Massi bunu gerçekleştirdi…

Bir sanatçı olarak başarılı olmanın yanı sıra Souad Massi’nin en büyük zorluğu Cezayir gibi bir ülkede kadın bir sanatçı olarak başarılı olmaktı. 1972 yılında hayata gözlerini açan Souad Massi, gençlik yıllarının büyük bir kısmını ciddi olarak müzik eğitimi alarak geçirdi. Kendini bildi bileli her zaman bir şarkıcı olmayı hedefleyen Massi, genç yaşında sinema ile tanıştı. Çoğu yaşıtları gibi film aktörleri ile özel hülyalara dalacağına Massi, izlediği filmlerdeki müziklere kişisel bir yakınlık hissetti. Filmlerin sayesinde Amerikan soul, Flâmenko, rock ve country müzik tarzları ile tanışan sanatçı, böylece beyaz ekranın önünde farklı müzik diyarlarına uzandı. İlk başlarda Flâmenko tarzında müzik yapan bir grubun üyesi olan sanatçı, daha sonra “Atakor” adlı bir rock grubu kurdu. Tek bir albümü olan Atakor, yaklaşık yedi yıl boyunca Cezayir’i baştan sona dolaştı. Bu vesileyle Massi hem ülkesini daha detaylı tanıdı hem de kendisi için tasarladığı kariyeri için yöresel ezgileri toparladı. Atakor ile bir göstericiden daha fazla ileriye gidemeyeceğini anlayan sanatçı, uzun birlikteliğe bir son vererek kendi solo kariyerinin peşine düştü. Zira onun amacı kendi bestelerinin süslediği kendi sözlerini dışa vurmaktı. Ancak o dönemde Massi her ne kadar tanınmış bir sanatçı olsa bile solo kariyeri beklenildiği gibi kolay olmadı. Zira Cezayir gibi zor koşullara haiz bir ülkede yaşamanın yanı sıra Souad Massi bir kadındı!
90’lı yıllar Cezayir’in çalkantılı yılları oldu. Özellikle ülkedeki kısıtlamalar, gerginlik en sonunda muhafazakâr kesim ile diktatörlük arasında bir iç savaşa gebe oldu. Sonuç olarak yaklaşık 100 bin kişi hayata gözlerini yumdu. Böyle bir dönemde solo kariyeri için çırpınan Massi, 1999 yılında Paris’te bir konser vermek üzere davet edildi. “Femmes d’Algerie” (Cezayir’in Kadınları) adlı festivalde çok başarılı bir performans sergileyen sanatçı, müzik şirketlerinin hemen dikkatini çekti. Kısa bir süre sonra umduğunu Cezayir’de bulamayacağına ikna olan Massi, Island Records ile bir sözleşme imzaladı ve böylece kendisi gibi aynı koşullarda olan çoğu meslektaşı gibi Fransa’ya göç etti.

Çok büyük bir Cezayirli nüfusuna sahip olan Fransa’ya kısa bir sürede adapte olan genç Massi, sabırsızlıkla ilk albümünün kaydı için stüdyoya kapandı. 2001’in ortalarına doğru on dört özgün parçadan oluşan “Raoui” (Hikâyeci) adlı albüm raflarda yerini aldı. Kriterler tarafından Kuzey Afrika’nın Tracy Chapman’ı olarak adlandırılan Massi, bu albümde yer alan ritmik melodiler ve sosyal içerikli sözler ile bir anda dünya müziği platformuna beklenmedik bir başarı ile damgasını attı. Cezayir’den sadece Rai müziği çıkacağına basmakalıp inanan zihniyetler bile bu yenilik karşısında hayretlerini gizlemekte zorlandı. Gitar, ud, gimbri (Arap bası) ve karkabous (Sahra çölüne özel kastanyet) enstrümanlarının süslediği Berber melodileri, Souad Massi’nin eşsiz Fransızca ve Arapça sözleri ile birleşince ortaya Cezayir’den farklı bir tarz çıktı. 60’lardaki protest sanatçıların çağdaş bir yansıması olarak ortaya çıkan Souad Massi, sempatik yapısı ve bir o kadar canlı kişiliği ile özellikle Fransa’da listelerin başında yer aldı. Albümde bulunan ‘Bladi’ ve ‘Nekreh El Kelb’ parçaları ise vazgeçilmezler arasına girdi. Albüm Fransa’da altın plak ödülüne ve Massi 2002 yılında en prestijli Dünya Müziği ödülü olan “BBC Radio 3” ödülüne layık görüldü.

Konserlerin birbirini takip ettiği yoğun bir yıldan sonra sanatçı tekrar stüdyoya kapandı ve 2003 yılında o güne kadar Kuzey Afrika’dan çıkan en başarılı albüm olarak tarihe geçecek olan “Deb” (Kalbi Kırık) adlı albümünü çıkarttı. Cesaret, yetenek, akıllılık ve güzelliğin tahrik edici karışımını ihtiva eden albüm, Atlantik’in her iki köşesinde de dizginlenemez bir ilgi ile karşılandı. Şiirsel aşk şarkıları, hareketli dans ritimleri ve yaratıcı müziksel oluşumlar ile “Deb” ilk albümün başarısını katlayarak arttırdı. Albüm içinde barındırdığı Endülüs, rai, Flâmenko, Arap ve klasik müzik harmanlaması bir ilke imza atmanın yanı sıra, katmer katmer müziğin nasıl birbirine işlenebileceğinin en başarılı örneği oldu. Elbette tüm bunlar bir zamanlar şehir planlamacı olarak çalışan Souad Massi’nin yeteneğinin yansıması.

Çocukluğunda Cezayir’in kırsal bölgesinde yer alan evindeki ufak çıplak odasında oturmuş duvardaki dünya haritasına bakarak daldığı hayalleri en sonunda gerçekleştiren sanatçı, ayrıca bir kadın olarak tüm olumsuzluklara rağmen başarmanın keyfini sürmeye başladı. Gördüğü yoğun talepler sayesinde dünyanın çoğu önemli noktasında konserler verdi (ne yazık ki hala Türkiye’ye gelmedi) ve her konser ile kaşesini arttırdı. Hatta son dönemlerde Souad Massi’nin Fairuz ve Warda’dan daha ünlü ve önemli bir Arap kadın şarkıcı olduğu söylentileri ortaya atıldı. Elbette bunu kabul etmek şu noktada mümkün değil ancak Massi’nin başarısı inkâr edilemez.

Bu kadar yoğun bir dönemde hiç hız kesmeyen sanatçı 2004 sonlarına doğru herkesçe zorluğu kabul edilen üçüncü albümü için stüdyoya girdi. “Mesk Elil” (Hanımeli) Kasım 2005’in sonunda piyasa çıktı ve raflarda yerini alır almaz Avrupa Dünya Müziği listelerine birinci sıradan girdi. Yaşadığı Paris’in şanson geleneğini, Arap müziğinin ritim ve kültürü ile birleştiren sanatçı bu albümünde yatarmış olduğu tarzın en iyi örneklerini sunuyor ve bunu hiç kimseden onay almadan yapıyor. Aynen Rachid Taha gibi sanatçı hiçbir güvercin deliğine veya kategoriye ait olmadığını gösterdi.

“Mesk Elil” albümünde sanatçı temel olarak Cezayir’e ve çocukluğuna olan özlemi dile getiriyor. Yaşadığı sokakları, çalışan sınıfı, kırsal köşelerden hayat ile cebelleşen ruhları müziği ile yansıtan sanatçı, aslında nostaljinin yanı sıra bir çığlığı dile getiriyor. Özgürlük çığlığı… Albüm günümüz Cezayir hükümetine savrulan bir eleştirel yumruk. Ülkenin bitmek tükenmek bilmeyen karmaşası, dinsel aşırıcılığın insanları sürekli kamçılaması, kadınların baskı altında tutulması, rüşvetçilik, entelektüel ve sanatsal düşünürlerin kısıtlanması bunların hepsi bir şekilde Massi’nin sözleri ile dile getiriliyor. Aslında albüm ülkesi Cezayir’in düşmüş olduğu duruma yakılmış olan bir ağıt niteliğinde.

Adını Akdeniz kıyısının vazgeçilmez bitkisi ve neredeyse Cezayir’deki her evin penceresinde olan hanımeli çiçeğinden alan “Mesk Elil” on bir parçadan oluşan bir müziksel palet. Albümün en dikkat çeken parçaları arasında yaylılar ile beslenmiş, vurmalı çağlıların çılgınlığı arasında ortaya çıkan Batı Afrika/Tuareg baharatlı ‘Ilhem’ (İlham); Kuzey Afrika/İberya düzenlemeli ‘Khalouni’ (İzin ver bana) ve Brezilya esintilerine haiz albümle adaş olan “Mesk Elil” yer alıyor. Özellikle Moritanyalı Daby Toure ve Rabah Khalfa ile kaydedilen düetler ise albümün farklı bir yöne taşıyan pencere niteliğinde.

Etkileyici sesi ile verdiği her konserde izleyicileri çekimi altına alan Souad Massi, yavaş yavaş ülkemizde de tanınmaya başlandı. Dünyanın şu an içinde bulunduğu ‘kan gövdeyi götürüyor’ hali için her zaman şarkı söylemekte ve savaşların şarkılarla noktalanabileceğine inanan sanatçı, günümüzün en etnik aktivist sanatçıları arasında yer alıyor. Sanatçının karşılıklı anlayış ve barış içerisinde dinleyicilerine yaklaşımı ise şu an herkesin ihtiyacı olan en vakitli mesaj. Kültürler arasında alışveriş ve köprü kuran Souad Massi, sade duru güzel sesi ve zarif kadınsallığı ile günümüzün en önemli dünya müziği elçileri arasında yer alıyor. Dünya Müziğinin yabancıları için ise kesinlikle başlama noktası.

#1 - Şubat 17 2009, 00:30:12

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.