"Bugun bizi yonetenlerden kac tanesi oturup bir senfoni dinlediler acaba? Bir senfoni dinlemis olsalardi acaba biz boyle mi yonetilirdik?"
Yalcin Tura'nin Viyola Koncertosu'nun dunya promiyeri Bilkent'teydi
Kesanli Ali Destani'ndan Ask-i Memnu ve Kucuk Aga gibi televizyon dizilerine, en son Antalya'da Altin Portakal alan Sen de Gitme filminin muzigine kadar, daha populer alandaki eserlerini tanidigimiz besteci, iTU Devlet Konservatuari ogretim uyesi ve Muzikoloji Bolumu baskani Yalcin Tura'nin cagdas muzik alanindaki sayisiz eserini pek iyi tanimiyoruz. Bu hafta Bilkent'te ilk seslendirilen Viyola Koncertosu, BBC Senfoni'nin solo viyolacisi Rusen Gunes ve sef Cem Mansur gibi dunyaya malolmus sanatcilarimizin yorumuyla hayat buldu. Ama tipki Keman koncertosu gibi CD kaydindan ses seda yok. Yaradilis adli bale eseri Kultur Bakanligi'nda tozlaniyor. Klasik Turk muzigi oldu mu? soruma "Klasik Turk muzigi diye bir sey yok" cevabini veriyor. "Bugun oyle muzik yazilmasi mumkun degil; sanat tabii olmez, bugun o bizimle yasiyor". Buna yasamak denirse tabii.
Yalcin Tura 'nin klasik yapidaki uc bolumluk Viyola Koncertosu 'nda ara bolum Andantino huzunlu ve icli bir melodiyle mistik ozlemin sinirlarini yokluyor; viyola dikey bir ses uzaminda perdeleniyor; kendi ekseni etrafinda donen bir cifte sarmal imgesi canlaniyor insanin zihninde, dervislerin donusu gibi, hayatin yapilanisi gibi...
ingiltere'de yasayan usta viyola sanatcisi Rusen Gunes 'in enfes icrasiyla, viyola'nin imkanlari benim kulagimda ney ile butunlesti adeta. Makam muziginin sonat yapisiyla bulustugu, ona bazen meydan okuyup bazen boyun egdigi; evet, biz ayni zamanda Batiliyiz, cagdasiz, ama iste bu mistik ve felsefi ruh ikliminde diyen bir diyalog vardi Andantino 'da.
Turkiye 'de pek sik olmayan bir seyin, yeni bitirilmis bir cagdas bestenin ilk seslendirilisine tanik olmanin heyecani, boyle bir muzik sentezine tanik olmanin coskusuyla birlesti benim icin.
Bilkent Muzik ve Gosteri Sanatlari Fakultesi 'nin post-modern diyebilecegim ama uyumlu mimmarisiyle de yeni tanisiyordum, Bilkent Senfoni Orkestrasi 'nin temiz yorum hakimiyetiyle de; bunda kuskusuz konseri sef Cem Mansur gibi uluslararasi bir sanatcinin yonetiyor olmasinin payi da buyuktu.
Benim egitimsiz kulagimin duyduklari dogru muydu acaba? Besteci Yalcin Tura 'ya Andantino'nun sirrini sordum:
"Daha girift karakterde bir bolum, bizim makamlarimiz, bilhassa benim cok sevdigim ve dini muzigimizde de cok kullanilan segah ve huzzam gibi makamlar on plana cikiyor. Bastan sona icli, lirik bir sarki soyluyor. Birinci bolumun ilk temi de bastan sona muhayyer makamindadir. Son bolumun ilk temasi da tam bir Orta Anadolu halayi karakterindedir. Ama tamamen orijinal, bana ait temler bunlar."
Yalcin Tura , dogrudan dogruya halk turkulerinin motiflerini alip cok seslendirmeyi pek sevmiyor zaten. "Gerek sanat muzigi gerek de halk muziginin ozelliklerini tasiyan ama orijinal olan bir muzik yazmayi ben daima tercih ettim" diyor.
Obur yol zaten artik marifet sayilmiyor herhalde? "islemek cok onemli" diyor besteci; "Cok sesli muzigin basladigi gunden bugune kadar hep yapilan bir seydir. Ronesansta da bu yapiliyordu, milli okullar dedigimiz 19. yuzyil romantizmiyle baslayan yollarda da cok kullanilan bir seydi. Kucumsemiyorum, ama tercih ettigim bir sey degil."
"Ulusal muzik" devri artik kapanmadi mi? Cagdas muzik dedigimiz "kuresel" bir pota yok mu bugun? "Ulusal muzikler devri kapanir ama tekrar yeniden de acilabilir. Muzik tarihinde ornekleri coktur" diyor Yalcin Tura . Neye baglidir bu? "Tabii ki modalara bagli. 20. yuzyilin ikinci yarisinda ciddi muzik dedigimiz alanda besteciler cok deney yapmaya basladi. Her besteci ne yenilik getirecegim dusuncesiyle oturuyor isin basina, muzik yazacagim diye oturmuyor. Ama bence olgun ve iyi sanat eserinin baska gorevleri de var."
Nedir onlar? "Her sanat eserinin insani yucelten, ona bir seyler katan, onu baska bir yone goturen bir nitelik tasimasi lazim. Bu yuceltici bir gorev."
Sonra da gulerek ekliyor Yalcin Tura: "Bugun bizi yonetenlerden kac tanesi oturup bir senfoni dinlediler acaba? Bir senfoni dinlemis olsalardi acaba biz boyle mi yonetilirdik?"
Dunyadaki gelismeleri takip etse bile, muzikteki akimlar ve deneylerin kendisini artik fazla ilgilendirmedigini soyluyor besteci; "Ben kendimi ifade etmeliyim, benim muzigim olmali" diyor.
Yani zihninde bir "ulusal muzik" davasi yok? "Hayir asla boyle bir dusuncem yok. Ama yazdigim muzik ulusal muzik! Cunku o muzigi ancak bir Turk yazar. O muzigi ancak benim ozumsedigim o geleneksel birikimi olan bir insan yazabilir."
Sef Cem Mansur 'a donuyorum. Tipki Viyola Koncertosu gibi, Yalcin Tura'nin Keman Koncertosunu da iki yil once ilk seslendirmek ona nasip olmus. Viyola Koncertosuyla karsilasmasinin nasil oldugunu, eseri nicin begendigini merak ediyorum.
"Benim zaten Yalcin Bey'in muziginde genelde sevdigim seylerin cogu bu eserde de oldugu icin begendim." Nedir onlar? Cem Mansur , Keman Koncertosunu ornek veriyor: "Melodik ve lirik tarafina ek olarak cok tasavvufi bir havasi da var. Cok hos mistik pasajlar var, nefesliler, arp ve solo keman icin. Viyola Koncertosu da benzer ogeleri daha kompakt bir yapida ele aliyor."
Halk muziginin temalarini alip altina iki akor eklemek gibi seylere kendisinin de sik sik tepki duydugunu soyluyor Cem Mansur :
"Kuskusuz bunun da iyi yapilmasi mumkun. Ama Yalcin bey'in Viyola Koncertosunda onemli olan, temalarin tamamen orijinal olusu. Folklorik temalar duzenleme degil. Onun cok otesinde. Zaten bu ulusal ekol lafi da cok yuvarlak bir laf. Eser zaten o ulusal olmasinin otesinde insanlara seslenebildigi zaman bir sey ifade ediyor."
Ve Rusen Gunes 'e donuyorum; Yalcin Tura birkac yil once koncertonun taslaklarini ona gostermis ve Rusen Gunes'in de eserin dogusuna katkisi olmus. Turkiye'nin yetistirdigi en usta viyola virtuozu acaba eseri neden begendi?
"Bu eserde sanki cocuk dogurmak gibi harika bir surec yasadim, gozlerimin onunde buyudu" diyor Rusen Gunes; "Cok sevdigim bir eser, severek caldim. Prof. Koral Calgan da ayni seyi soyledi: Bu eser yasar, calinir, dedi. Bana hurriyet veren bir eser, yeni seyler buldum, bana cok kapilar acti..." Peki eserin taninmasi? Daha sik icra edilmesi?
"Dunyanin onde gelen viyolacilarina birer nusha gondermekte yarar var" Cem mansur'a gore. "Hem melodik ve hos, hem de muzikal ve teknik olarak sinirlari biraz zorlayan boyle eserleri ariyor onlar da". Bir de kacirilan firsatlar var tabii. Rusen Gunes , birinci viyola oldugu BBC Senfoni Orkestrasi 'nin bu yil istanbul Festivali 'ne uc ayri programla katilacagini, ama festival komitesinden kimsenin cikip da 'Bir de Turk eser calmaz misiniz?' demedigini anlatiyor.
"BBC senfoni'nin her konseri ya canli yayinlanir, ya da banttan. Produktore sordum, Turk eser onerilse calar miydiniz diye, 'gayet tabii, bizim icin cok ilginc olurdu' diye yanitladi. Buyuk firsat kacirildi. Korkunc bir sey."
Muzik hayatimizda baska korkuncluklar da var anlasilan. Mesela altyapi eksikligi. Kopist olmadigi icin Yalcin Tura beste tamamlayacagi yerde, var olanlarin orkestra materyellerini yazmakla ugrasiyor. Birakin dunyaya yayilmasini, Turk bestecilerin eserlerinin Turkiye'de bile basili notalarini bulmak imkansiz. Ama dahasi da var:
"Kulture ihtiyac yok, kultur diye bir sey kalmadi Turkiye'de" diyor Yalcin Tura; "Ben niye senfoni yazayim ki, kimse istemiyor ki benden bir sey. Zaten calinmayacak. Cok kiymetli bestecilerimiz var, ama hangisi halkimiza veriliyor? Halkimizi gelistirmek istiyorsak, ciddi muzigin insana katkisini gorebilmemiz lazim. Sanatin yuceltici yanini ihmal ediyoruz. Muzikten tad almak icin egitim gerekli. Biz egitim yapmiyoruz. insan yetistirmiyoruz. Koleje hazirlik, unicersiteye hazirlik..nerede insan? insan bir kulturel butundur."
En azindan Bilkent gibi vahalar var iste, diye avutuyorum kendimi. Muzik Fakultesi Dekani Ersin Onay 'in cabalari, Bilkent Senfoni Orkestrasi ve benim izledigim bu konser gibi vahalar.
Su kulturel collesmeden kurtulmak zamani gelmedi mi artik?