Alternatifim Cafe

Alegorik Hiçlenmeler

Discussion started on Hikâye ve Denemeler..

Sokağa çıktığımda kendimi unuttuğumu fark ettim. Döndüğümdeyse yerimde değildim. Döndüğüm yerse bambaşka bir yerdi. Sokağa çıktığımda içimdeydi sokak. Kaybolmuştu adresler benliklerimde. Sokağın hemen yanındaki odada doğmaktaydım.

Çığlıklarım suskunluklarıma karışmıştı. Tanıdık bir tanımamışlık hissi sindi aynalarıma. Merdivenlerden alt kata çıktım. Yüksekten korkardım oldum olası. Ve yitirdim tüm kenti düşmekte olan bir gölgenin çığlığında. Sonra yeniden merdivenlere yöneldim. Üst kata indim bu sefer. Küf kokusu lanetlemekteydi çiçeklerimi. Boğulduğumu hissettim fotosentez işkencelerinde. Sorguya çekildim saksılarda. Çiçeklerimdeki baldıran zehrinde yalnızlığımın parmak izleri bulundu.

Belliydi cezam: kendim olacaktım.

Kendime bir hayattan çukur kazıp kaçtım. Ama kendime değil... Kendimden kaçtım. Ölüm bahaneydi. Yeniden sokaktaydım. Başladığım yer değil. Bambaşka bir sokak… Yan odaya ilişti gözlerim. Doğamıyordum. Doğamayışıma tanık oldum. Silindi siluetlerim tüm siyah beyaz fotoğraflardan. Artık rengarenk bir boşluktum. Camları olmayan bir pencere… Ve yırtık bir perde… Perdenin yere değen yanları hala yanmakta. Burnumda yanık çiçek kokusu…

Araladım sonra perdeyi. Karşımda yırtılmış bir tan vakti. Yama tutturulmaya çalışılmış başka sabahlardan. Pencereden insanları gördüm. Onların da yırtılmıştı yüzleri. Yama vurulmuştu simalarına. Üstünkörü yapıldıkları belliydi.

Uzaklaştım pencereden. Yeniden sokağa çıktım. Ortalık karanlıktı. Sokağın köşesindeki düğmeden lambayı yaktım. Aydınlandı bir anda tüm sokak. Köşedeki odayı gördüm. Ona doğru durdum. Durmaya doğru yürüdüm. Yürümeye doğru durdum. Kilitliydi kapı. İçeride kilitli kalmıştım. Dışarıda anahtarsız kalmıştım. İçerideydim çünkü dışarıda olmak istiyordum. Dışarıdaydım. Çünkü içeride olmak istemiyordum.

Kilitli kapının yanına bir çocuk çizdim. Çocuğun eline de bir kalem. Çocuk ben değildi(m). Ama kendini ben sanıyordu. Bensizliğe özeniyordu besbelli. Sonra çocuk duvara bir kapı çizdi. Kapıdan içeri girdi çocuk. Sonraysa kapattı kapıyı. Ve sildi her şeyi. Yeniden çizmeye çalıştım aynı çocuğu. Ama başaramadım. Başka bir çocuk çizdim. Eline de bir kalem. Bu bendi(m). Ama kendini bana benzetmiyordu. Bana özendiği her halinden belliydi. Bir kapı çizdi çocuk. Açtı kapıyı. İçeriye baktı. Sonra kapattı kapıyı. Öylece baktı yüzüme. Bir anahtar çizdi ve kilitledi kapıyı.

Derken çocuk duvara bir adam çizdi. Adamın eline kalem... Duvara bir delik çizdim. İçeri girdim usulca. Dışarı çıktığımı fark ettim. Mahkûmken özgürlüğü duydum. Özgürken mahkûm oluşuma küfürler savurdum. Kilitli odadaki kütüphaneyi fark ettim sonra.

Raflarında yazılmamış kitaplar. Sayfaları bomboş. Teker teker okudum hepsini. Okuduklarımı etrafa savurdum. Odanın ortasındaki masayı fark ettim aniden. Masanın üstünde bir daktilo… Daktilonun içinde bir kâğıt… Kâğıdın içinde harfler.

Harflerin içinde heceler. Hecelerin içinde cümleler. Ve cümlelerin içinde bir sözcük… Sözcüğün içinde bir anlam: Seni unutmaya kendimden başladım. Delikten dışarı çıktım. Çocuk yoktu. Sokağa döndüm yeniden. Başımın döndüğünü hissettim. Kendi etrafımda dönüyordum.

Sokakta bir oda daha fark ettim. Açtım kapıyı. Bir yokuş vardı. Arnavut kaldırımlarıyla örülü bir yokuş. Tırmanmaya başladım. Yürüdükçe kayboldum. Kayboldukça kendimi buldum. Başka odalar da gördüm bu odanın içinde. Odanın birinde uyuyordum. Diğer odada uyanıyordum. Başka bir odada okuyordum. Daha başka bir odada bir yokuş çıkıyordum. Diğer odadaysa başka bir odaya bakıyordum. Yokuşun bana göre sonuna kendine göre başına geldim. Bir uçurum… Aşağı baktığımda olası düşüşlerimdeki olası çığlıklarımı duydum. Olası düşüşlerimi hissettim. Üç yapraklı defteri buldum. Şans getirir miydi gerçekten? İçinde bir tarih… Altına bir not… Öleceğim günün notuymuş. Yarın ölecekmişim. Daha çok zaman var.

Dünü bile yaşayamadıktan sonra yarın öleceğime neden üzüleyim ki?



Yunus Bektaşoğlu
#1 - Ocak 11 2009, 14:53:57

Belliydi cezam: kendim olacaktım. || Seni unutmaya kendimden başladım.

Son zamanlarda okuduğum en iyi yazılardan. Özellikle başları harika
#2 - Ocak 11 2009, 15:08:04
Don't look so blue'

Çok sofistike ve enfes bir yazı.
#3 - Ocak 11 2009, 18:21:36

''...Masanın üstünde bir daktilo… Daktilonun içinde bir kâğıt… Kâğıdın içinde harfler.
Harflerin içinde heceler. Hecelerin içinde cümleler. Ve cümlelerin içinde bir sözcük… Sözcüğün içinde bir anlam: Seni unutmaya kendimden başladım....''


Bir solukta okudum,çok etkileyci buldum.
#4 - Ocak 15 2009, 12:44:50
Hakkımda bilgin yoksa fikrin de olmasın.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.