Alternatifim Cafe

Bahçelievler Katliamı

Discussion started on Yakın Tarihimiz

java


Türkiye'de 1978 yılı, faşist terörün giderek azgınlaştıği; okulların, derneklerin, kahvehanelerin basıldığı, bombalandığı, otomatik silahlarla tarandığı yıl olarak tarihe geçti. Faşistlerin köşe başlarında pusu kurdukları, kendinden olmayan herkese saldırdığı o yıl; Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu, Doç. Dr. Bedrettin Cömert, Dr. Necdet Bulut, Savcı Yardımcısı Doğan Öz öldürüldü, Doç. Dr. Servet Tanilli uğradığı silahlı saldırıda sakat bırakıldı. Türkiye, o yıl toplu katliamlarla sarsıldı; Kahramanmaraş'ta 105 kişi, Sivas'ta 9 kişi, Ankara Balgat'ta 5 kişi, Ankara'da 7 TİP'li devrimci öğrenci, İstanbul'da 5 işçi, İstanbul'da Beyazıt'ta 7 devrimci öğrenci ve daha yüzlercesi hunharca katledildi...

Tarihe "Bahçelievler Katliamı" olarak geçen, Ankara Bahçelievler'de Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi yedi öğrencinin 9 Ekim 1978'de, öldürüldüğü gece yaşananları beraber okuyalım. 9 Ekim Pazar gecesi Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinden Salih Gevenci ve Faruk Ersan'ın Bahçelievler'deki öğrenci evinde zemin katında misafirleri vardı. Faruk Ersan ders çalışmak için arkadaşlarına gitmişti. Evde Salih Ge-venci'den başka ODTÜ öğrencisi Serdar Alten, Ankara İktisadi Ticari Bilimler Akademisi öğrencisi Efraim Ezgin, Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Osman Nuri Uzunlar ve aynı okul öğrencisi Latif Can bulunuyordu.

TELLE BOĞMAYA KALKTILAR
Saat 22.00'ye doğru kapı çaldı. Televizyon seyretmekte olan öğrenciler kapıyı açtıklarında karşılarında silahlı dört kişi vardı. İçeri girenler evdeki 5 devrimciyi etkisiz hale getirerek ellerini arkadan bağladı. Katiller evde 3 kişiyi beklerken 5 kişi bulmuşlardı. Plana göre evde iki ya da üç kişi olması gerekiyordu. Bir süre kendi aralarında tartıştılar. Dışarıda kendilerini bekleyen "Reis"e danışmaya karar verdiler. Devrimci öğrencilerin sorgusu sürerken Reis bir şişe eterle geri dönmüştü. Öğrenciler eterle bayıltıldılar. Saat 24.00 sıralarında Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses de eve geldi. O da arkadaşları gibi bayıltıldı. Faruk Ersan ders çalışmaktan geri dönerken evin girişinde faşist çete tarafından yakalandı. Katiller "esirleri" nasıl öldüreceklerini kendi aralarında tartışıyordu. Eve giren dört kişiden biri olan "İdi Amin" lakaplı kişi, onları telle boğabileceğini söyledi. Telle beceremeyince havlu ile boğmayı denedi. Osman Nuri Uzunlar boğularak öldürülmüştü. Ancak onları böyle öldü-remeyeceklerini düşünen katiller, Salih ve Serdar'ı Reis'in arabasına götürdüler. Reis, Serdar'ı tekrar eve yolladı. Araba Faruk ve Salih ile birlikte hareket etti. Kaçırılan iki öğrencinin cesedi ertesi gün, Eskişehir yolu üzerinde enselerinden kurşunlanmış olarak bulundu. Araba hareket ettikten sonra evdeki beş devrimci "İdi Amin" lakaplı katil tarafından kurşuna dizildi. Katil, evden koşarak uzaklaşırken eve giren komşular korkunç manzara ile karşılaştılar.

KATILLERIN ŞEREFİ...
Yerde yatan 5 kişiden Serdar Alten ağır yaralıydı. Hastaneye kaldırılan Serdar, olayı bütün ayrıntılarıyla anlattı. Hacettepe Hastanesi'nde tedavi edilen Serdar Alten, 17 Ekim'de yaşamını yitirdi. Ser-dar'la birlikte katliamda ölen devrimcilerin sayısı 7 oldu. Katliama karışanlardan bazıları, katliamın ardından yakalandı: "İdi Amin" lakaplı Haluk Kırcı, Ahmet Ercüment Gedikli, İbrahim Çiftçi, Ömer Özcan, Duran Demirkıran. İbrahim Çiftçi dışındaki sanıklar ceza aldı. Katliamı yöneten "Reis" yani dönemin Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı ise aranmaya başladı.

Yıllar sonra 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta Mercedes marka bir araba ile bir kamyonun kazasında ortaya çıktı Abdullah Çatlı. Kazada ölenlerden biriydi. Kaza, "devlet-mafya-aşiret" ilişkilerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Skandalin ardından dönemin DYP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller: "Bu devlet uğruna kurşun atan da, yiyen de her zaman bizim için saygıyla anılır. Onlar şereflidirler" diyerek Cadılara sahip çıktı. Unutmadık!

TİP'in toplumsal meşruiyeti
Behice Boran'ın 1985'de Sofya Radyosu için Stefka Pirvanova ile yaptığı röportajın ses kaydından...
HAYATTA fikirlerin yansıması sadece bireysel düzeyde olmaz, hele bir toplumu değiştirmek, geliştirmek istiyorsanız, örgütlü biçimde çalışmanız lazımdır, bir örgüt içinde olmanız lazımdır; bu neticeye geldim, yani bir parti içinde çalışmanız lazımdır; bu neticeye geldim ve 1942'den itibaren elimden geldiği kadar örgütlü şekilde Türkiye'nin sosyalizmi hedef alan yönde değişebilmesi, gelişebilmesi için çalıştım. Başardım, başaramadım, ne kadar başardım; bu konularda hiçbir şey söylemem: Bunu ancak tarihçiler söyleyecek, Türkiye'deki hareketi yazdığı zaman (...) Faşizme karşı bütün güçlerin birleşmesi; faşizme, emperyalizme karşı, savaşa karşı, bütün güçlerin birleştirilmesi ve birleşik mücadele verilmesi. Bu, yani çok eski bir fikirdir, geliştirilmiş bir fikirdir. Sol Birlik yeni bir şey icat etmedi, bilinen bir şeyi Türkiye'de uygulama adımı attı, bir adımdır. Umarız ki bu yolda gelişir, güçlenir, kuvvetlenir ve gerçek bir birleşik mücadeleyi başlatır; umudumuz bu, kararımız bu, isteğimiz bu... Bu yazı, Behice Boran'ın TÜSTAV Yayınlarımdan yakında çıkacak olan bütün yazıları ve bütün konuşmalarının derlendiği kitaptan alınmıştır.
#1 - Aralık 16 2007, 21:09:37

-_-

Baş sorumlusu insanın(!) Susurluk'a kadar iğrenç faaliyetlerini devam ettirmesi,yandaşı Haluk Kırcı'nın ise -kendisi Tip'li gençleri çekinmeden boğarak öldürebileceğini dile getirmiş,ardından uygulamıştır - anayasaya aykırı olarak konulan hükümler sayesinde serbest bırakılması katliamın boyutlarını daha da iğrenç bir boyuta götürmüştür .. Bahçelievler semtinin 15. sokağında,56 numaralı apartmanının 2. dairesinde gerçekleşmiştir.Tarafımca yapılan ziyaret ise orada bulunduğum vakit boyunca kötü hisler yaşamama sebebiyet vermiştir  ..
#2 - Aralık 17 2007, 15:52:33

farklı sesleri böyle alçakça susturabilceklerini sananlar yanılıyor.
elbet herşeyin hesabı bi gün sorulur.
#3 - Aralık 17 2007, 16:18:09
''Cehennem, başkalarıdır. ''

zamanın şartlarına ayak uydurmanın anormal bir tarafı olmamakla beraber ölenlere rahmet dileyip kalan sağlarla yola devam ediyoruz.
#4 - Aralık 17 2007, 22:53:14
« Son Düzenleme: Aralık 17 2007, 23:15:26 Gönderen: KaBuS »
''  Kaybedecek neyin var,ihtimalinden başka...

zamanın şartlarına ayak uydurmanın anormal bir tarafı olmamakla beraber ölenlere rahmet dileyip kalan sağlarla yola devam ediyoruz.
sag-sol çatışmalarının oldugu dönemde yaşamak istiyosan öldürmek zorundaydın kim ne derse desin bu böle.insan canına kıymak insanların işi değil.(kimseyi savunmaya falanda düşünmüyorum yanlış anlayan arkadaşlar oldugu için acıklama yapma gereği duydum)kimsek kalkıp bana anarşist savunmalar yapmaya kalkmasın.yasadıgın döneme ayak uyduramazsan yaşayamazsın...
#5 - Şubat 06 2008, 16:44:21
''  Kaybedecek neyin var,ihtimalinden başka...

Zeitgeist

Yeni!
Birde bu başroldeki insanı idol olarak belleyenler vardır ki, o insanlara anıra anıra gülüyor ve bir o kadar da acıyorum. (:

Olayı, devrin şartlarına bağlayanlar ise hiç yaşamamalı. Bu kadar bağnaz, sığ insanları görünce yaşadığım toplumdan utanıyorum. 'Öldürme'nin, hiçbir açıklaması o-la-maz!

Öldürmeden kastedilen, kafaya 3-4 kurşun sıkmak yahu. Sen bunun gelip neyini, ne hakla savunuyorsun ki? Hayvan mı bu öldürülenler de, dönemin koşullarına bakacaksın? İnsan onlar insan. Gerçi, size laf anlatmaya çalışanda kabahat. Sığ bir insana, ne anlatabilirsinki?

Alçak herifler. Anca böyle ev basıp, silahsız insanları öldürürler.
#6 - Ekim 27 2009, 22:18:08
« Son Düzenleme: Ekim 27 2009, 22:19:08 Gönderen: Gebere Jackson »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.