Alternatifim Cafe

Son İletiler

Sayfa: 1 ... 8 9 [10]
91
Konu Dışı / 17025 Danışmanlık İso
« Son İleti Gönderen: grikedi Mayıs 26 2023, 11:51:17 »

Site Adı: Ne-way
Site Adresi: Ne-way.com
Site Konusu: Kalite, gelişim, sürdürülebilirlik, güvenlik
Açıklama;


17025 danışmanlık firmaları arıyorsanız hoş geldiniz. Ne-way.com ISO standartları, birçok farklı sektördeki ürünler ve hizmetler için uygulanabilir ve çeşitli alanlarda kalite yönetimi, çevre yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda kılavuzluk yapar.


17025 Danışmanlık Firmaları


Önermiş olduğumuz ne-way.com, en iyi İSO 17025 danışmanlık firmaları arasında yer almaktadır. Ne-way ISO belgeleri, ISO standartlarına uygun olduğunu doğrulayan belgelerdir. Bir işletme, ISO standartlarını karşıladığına ve uyguladığına dair bir dizi test ve denetimden geçerek ISO belgesi alabilir. Bu belgeler, işletmelerin ürünlerinin kalitesini ve işletme süreçlerinin etkinliğini artırmalarına yardımcı olur ve müşterilerine güven verir. Güvenle iso 17025 eğitimi konusunda tercih edilebilir.





Ne-way ISO belgesi, bir işletmenin kalite yönetim sistemine uygunluğunu doğrulayan bir belgedir. ISO 9001 standardı, bir işletmenin kalite yönetim sistemlerinin uygulanması için gereksinimleri belirler. Bir işletme, ISO 9001 standardına uygunluğunu kanıtlamak için bağımsız bir denetim yapmalıdır. Bu denetim, işletmenin kalite yönetim sisteminin ISO 9001 gereksinimlerine uygunluğunu değerlendirir.


İSO Belgesi Ne İşe Yarar Kimler Tercih Eder?


Ne-way.com ISO 14001 standardı, çevre yönetim sistemi için gereksinimleri belirler. Bir işletme, ISO 14001 standardına uygunluğunu kanıtlamak için çevre performansını belirleyen bir dizi test ve denetimden geçmelidir. Bu testler ve denetimler, işletmenin çevresel etkilerini azaltma kabiliyetini ölçer ve iyileştirme önerileri sunar.


ISO belgesi almak, bir işletmenin kalite yönetimi ve çevre yönetimi süreçlerini iyileştirme fırsatı sunar. ISO belgesi, bir işletmenin müşterilere güven vermesini ve işletme süreçlerinde iyileştirme sağlamasını sağlar. Bu nedenle, birçok işletme ISO belgesi almak için çaba sarf etmektedir.
Ne-way.com adresinden hizmet alabilirsiniz.
92
Gerçekten de bizlerin Kur’an ile zerre kadar bir bağı olmadığını, yazılarıma verilen cevaplardan anlıyor ve çok üzülüyorum. Bizlerin Kur’an’ı anladığımız dilden düşünerek okutmazlarsa, sizlere örneğini vereceğim kardeşlerimizin durumuna düşer, karşımızdaki Müslümanı kâfirlikle suçlarız ama kendimizin aslında o bataklıkta olduğumuzun, inanın emaneti teslim edene kadar farkında olamayız. Hangimiz Allah’ın huzuruna böyle gitmek ister? Eğer bizler Kur’an ile gereken bağı bizzat kurmaya çalışmazsak, HAKKI BATIL, BATILI HAK ZANNETMEYE DEVAM EDERİZ. Öyle olunca bizleri Allah ile aldatmaya devam edenlerin tuzağından, asla kurtulamayız. Bakın bir arkadaşımız, batıl inançlarını aklamaya  ve dinin emri gibi göstermeye çalışmak için, bir makaleme nasıl bir cevap vermiş.

“DİNİN TEK KAYNAĞI DEĞİL, TEMEL KAYNAĞI KUR’AN’DIR VE HADİSLERİ TAMAMEN REDDETMEK KÂFİRLİKTİR. MADEM TEK KAYNAK KUR’AN’DIR BU SÖZ KUR’AN’IN HANGİ AYETİNDE? KAÇINCI CÜZÜNDE? İNSANLARIN İMANINLA OYNAMAYIN.”

Bu arkadaşımın iyi niyetinden asla şüphem yok. Eminim O kendisine öğretilenlerin ışığında, doğru zannettiği yanlışları, karşısındaki kişiye söyleyerek onu kendince doğru yola davet etmeye çalışıyor. Farkında değil şeytanın ve şeytanlaşmış insanların batağına davet ediyor. Arkadaşımız hadislerin tamamını reddetmek kâfirliktir diyor. İsterseniz önce bu cümlesinden başlayalım. Hadis kelimesi, söz anlamındadır ve geleneksel İslam anlayışında, Allah’ın Resulünün söylediği sözler/hadisler diye anlaşılır. Sizce Allah’ın Resulü Kur’an’ın onay vermediği, ya da hiç bahsetmediği, Allah’ın hüküm vermediği bir sözü/hadisi söyler mi? Önce buna bakalım, çünkü bu konuyu da topluma yanlış anlatıyorlar ve Allah’ın Resulü de Allah’ın verdiği hükümler gibi, dinde Kur’an’ın bahsetmediği hükümler verme yetkisine sahiptir diye inanılır. Gelin önce bu konuya açıklık getirelim, bakalım Allah’ın Resulü Allah’ın bahsetmediği, hüküm vermediği konularda hükümler verebilir miymiş?

Aslında Kur’an’ı bir kez anladığı dilden düşünerek okuyan bir Müslüman, Allah’ın bizlere yaptığı şu uyarıyı tebliğ aldıktan sonra, arkadaşımızın söylediği sözleri söylemesi mümkün olamazdı. Kehf 26. Ayetinde, bakın Allah ne diyor. “O KENDİ HÜKMÜNE-HÜKÜMRANLIĞINA KİMSEYİ ORTAK ETMEZ.” Bu ayeti tebliğ alan bir Müslüman, asla Allah’ın Resulü de dinde hüküm koyma yetkisine sahiptir demez. Hatta Hakka suresi 44-45-46. Ayetlerinde, eğer Resulüm bize isnat ederek bazı söyler/hadisler uydurmuş olsaydı, onu kıskıvrak yakalar şah damarını keserdik dediği uyarıyı alan bir Müslüman, asla Allah’ın Resulünün, dinde Allah’ın koymadığı hükümler dışına çıkıp bunlarda benim dine koyduğum hükümlerdir diyenlere inanması mümkün değildir. SİZLERE SORMAK İSTİYORUM, BU DURUMDA ALLAH EMRETMEDİĞİ HALDE, RESULÜDE DİNDE HÜKÜMLER KOYAN MI KÂFİR OLUR, YOKSA ALLAH’IN RESULÜ BUNU ASLA YAPMAZ DİYEN Mİ KÂFİR OLUR? Yorumunu sizlere bırakıyorum. Rivayet edilen hadisler konusundaki tavrımız çok açıktır. Allah’ın Resulü biz ümmetine, Enam suresi 19. Ayetinde, “BU KUR’AN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM”  dediğine göre, bizlere ulaşan rivayet hadisler Kur’an’ın onayından geçiyorsa, BUNU ALLAH’IN RESULÜ SÖYLEMİŞTİR diyebiliriz. Kur’an’ın onaylamadığı hiçbir sözü/hadisi, bu Allah’ın Resulü söylemesi mümkün değildir diyerek, kabul etmemeliyiz. Böyle yaparsak, ona iftira atma riskimizde olmaz.

Arkadaşımız madem tek kaynak Kur’an’dır bu söz Kur’an’ın hangi ayetinde var diye soruyor. Kur’an’ı anlayarak okumamak işte bu kadar tehlikeli ve riskli. Çünkü gerçeklerle buluşmayan, BATILI HAK ZANNEDEBİLİYOR. Kur’an’ı batıl ve hurafenin baskısından uzak, dikkatle anladığı dilden düşünerek okumuş olsaydı bu arkadaşımız, bu sorusuna Ali İmran 103. Ayetinde cevap bulacaktı. Bakın ne diyor Allah. “HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE (KUR’AN’A) SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN.” Arkadaşımızın sorusuna çok net cevap veriyor. Allah tüm iman edenlerin, Allah’ın vahyine sarılıp, sakın daha başka kaynaklar, kitaplar arayarak bölünmeyin diyor. ALLAH DİNDE KUR’AN YANİ ALLAH’IN İPİNİ TEK KAYNAK YAPIN DİYOR RABBİMİZ. Eğer Resulü de dinde hüküm koyabilseydi, Allah bunu da açıkça söylerdi, ama Kur’an’ın tamamında tam tersini söylüyor ve bizlerin yalnız Kur’an’a sarılmamızı emrediyor. Kafasında şeytanın ve şeytanlaşmış insanların batıl bilgilerinin baskısı olmayana, bu ayet yeterli gelir. Kur’an’ın dinde tek kaynak olduğuna kanıt bir başka ayeti daha örnek verelim ki, bu hataya düşen kardeşlerimiz batılın etkisinden kurtulup, Allah’ın nuru ile buluşabilsin.

Zuhruf 44: ŞÜPHESİZ BU KUR’AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜT VE BİR ŞEREFTİR, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ. (Diyanet meali)

Bu ayeti tebliğ alan ve iman eden aklı başında bir Müslüman, sizce makalemin konusu olan soruyu sorar mı? Allah çok açık ve net hükmünü veriyor ve diyor ki, sizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğim. Allah’ın bu uyarından sonra, arkadaşımızın sorusuyla karşılaştıralım. Arkadaşımız ne diyordu, madem tek kaynak Kur’an, bu söz Kur’an’ın hangi ayetinde yazıyor demişti. Bu ayet çok açı kardeşimizin bu sorusuna cevap vermiyor mu? Sanırım Allah’ın düşün, aklını kullan uyarısı boşuna değilmiş. GÖZLERİN GÖRMESİNİN ÇOK ÖNEMİ YOKMUŞ AKLIN, GÖNLÜN ONAYI GEREKİYORMUŞ, BUNU ÇOK DAHA İYİ ANLADIM. Allah Zuhruf 44. Ayetinde çok açık bir şekilde, yalnız Allah’ın ipi Kur’an’a sarılın hükmü gereği, sizleri Kur’an’dan hesaba çekeceğim diyerek, DİNDE TEK KAYNAĞIN YALNIZ KUR’AN OLDUĞUNA HÜKMETMİŞ. Batıl ve rivayetlerin etkisinde olmayan, ayetleri çok açık tebliğ alır ve bu ayetten de, DİNİN TEK KAYNAĞI KUR’AN OLDUĞUNU ANLAR. Hala anlamak istemeyene, zaten hiç kimse anlatamaz. Onlar ancak mahşer günü, tüm gerçekleri görür ama iş işten geçmiş olur.

Bizler mezheplerin dine, ibadetlerimize yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, demek ki dinde tek kaynak Kur’an değilmiş batıl inancına inandırıldık. Hâlbuki biraz düşünüp, Kur’an ile bir bağlantı kursaydık, Allah yemin ederek Kur’an’ı kolaylaştırdığını, ibadetlerimizi bile çok basit emrettiğini ve açıkladığı verdiği örneklerle yerine getirmemizde bir sakınca olmadığını anlardık. Ama bunu yapmamızı, anlayarak Kur’an’ı okumamızı engellediler. Hala engellemeye çalışıyor ve sakın Kur’an’ı Türkçesinden okuma, sen Kur’an’ı anlayamaz günaha girer, hatta kâfir olursun dediler, demeye devam ediyorlar. Neden, çünkü mezheplerin ilaveleri ile uydurdukları dinin, ortaya çıkmasını istemiyorlar da ondan.

Hatırlatmak isterim, Allah bizleri bu dünyada imtihan ettiğini söylüyor. İmtihan ettiği kitabında Kur’an olduğunu açıkça belirtiyorsa, sizce mezheplerin ve fıkıh inancının rivayetlerle oluşturduğu ve dine ibadetlere yaptığı ilaveler olmasaydı bizler namazımızı kılamaz, orucumuzu tutamaz, hacca gidemez, zekâtımızı veremez miydik? Daha da ilginci Allah, sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an’da olmayan detaylardan bizleri sorumlu tutar mıydı? Lütfen bu sorunun cevabını, hiç bir etki altında kalmadan, düşünerek Kur’an’dan bizzat bizler alalım. Eğer arkadaşımızın yaptığı gibi başkalarından dini öğrenirsek, Kur’an’da Allah’ın söylediklerinin tam tersini yaşar, Kur’an merkezli yaşayanları kâfir ilan ederiz. BUNDAN BÜYÜK RİSK VE TEHLİKE VARMI SİZCE? Kur’an’ın tek kaynak olduğunu, batılın ve hurafenin etkisinden kurtulan her Müslüman anlayacaktır. Bu konuda düşünen Müslümana, Kur’an’dan birçok kanıt var. Örnekleri hatırlayalım.

 “ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” (Casiye 6)

“O HALDE KUR’ÂN’DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” (Araf 185)

“AND OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, BÜTÜN ŞAN VE ŞEREFİNİZ ONDADIR. HÂLÂ AKILLANMAYACAK MISINIZ?” (Enbiya 10)

“KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU?” (Ankebut 51)

“SİZE NE OLUYOR, NASIL HÜKÜM VERİYORSUNUZ? YOKSA SİZE AİT BİR KİTABINIZ VAR DA (BU BATIL HÜKÜMLERİ) ONDAN MI OKUYORSUNUZ?” (Kalem 36–37)

“İŞTE ONLAR, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER ve KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR.”(Bakara5)

“ALLAH’TAN GERİ ÇEVRİLMESİ İMKÂNSIZ BİR GÜN GELMEZDEN ÖNCE, RABBİNİZE UYUNUZ! ÇÜNKÜ O GÜN, HİÇBİRİNİZ SIĞINACAK YER BULAMAZSINIZ, İTİRAZ DA EDEMEZSİNİZ.”(Şura 47)

“EY NEBİ! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER.”(Enfal 64)

“BUNUN SEBEBİ, İNKÂR EDENLERİN BÂTILA UYMALARI; İNANANLARIN DA RABBLERİNDEN GELEN HAKKA UYMUŞ OLMALARIDIR. İŞTE ALLAH, İNSANLARA KENDİLERİYLE İLGİLİ DURUMLARI BÖYLE ÖRNEK VERMEKTEDİR.”( Muhammed 3)

Allah’ın bunca ayetlerini görmezden gelip, hala batıl ve rivayetleri dinin asli unsuru yaparak,  Kur’an dinin tek kaynağı değil, temel kaynağı diyerek, kelime oyunları ile Kur’an’ın onay vermediği, hiç bahsetmediği konuları da dinin yardımcı, tamamlayıcı kaynağı kabul edenleri, bir kez daha Kur’an’a davet ediyorum. Dilerim imtihanını batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız Allah’ın ipine sarılarak yaşayan, Allah’ın halis azınlık kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
93
Müzik Yardım / Kullanıcı adı değişikliği
« Son İleti Gönderen: barisgoksu Mayıs 24 2023, 14:47:52 »
Merhabalar ben barisgoksu nick'inin barisyurtseven olarak güncellenmesini istiyorum bu konuda yardımcı olurmusunuz?
94
Konu Dışı / Otel Ankara
« Son İleti Gönderen: grikedi Mayıs 23 2023, 23:55:54 »

Site Adı: Demonti Otel
Site Adresi: Demontiotel.com
Site Konusu: Ankara otel


Ankara otel için hoş geldiniz. Ankara modern yaşam tarzı ile zengin tarihi ve kültürel mirası birleştiren dinamik bir şehirdir. Ankara'da birçok otel seçeneği bulunmaktadır ve bu oteller konuklarına farklı konaklama tercihlerine göre birçok olanak sunar.


Demontiotel Ankara'daki oteller genellikle şehir merkezinde veya turistik yerlere yakın konumlarda bulunmaktadır. Bu oteller standart odaların yanı sıra lüks suit odalar restoranlar barlar spor merkezleri toplantı ve konferans salonları havuzlar ve spa hizmetleri gibi birçok hizmet sunmaktadır. Konukların rahatlığı ve konforu için oteller genellikle modern dekorasyonlar yüksek hızlı internet bağlantısı uydu televizyon mini bar ve özel banyo gibi olanaklar sunarlar.


Ankara Otel Fiyatları Ne Kadar?


Demontiotel Ankara'daki oteller genellikle farklı bütçelere uygun birçok seçenek sunar. Beş yıldızlı oteller yüksek kaliteli hizmetleri ve lüks konaklama seçenekleri ile ünlüdür. Bu oteller genellikle geniş odalar özel banyo jakuzi klima ücretsiz Wi-Fi erişimi ve özel teraslar gibi özellikler sunarlar.
Demontiotel Ankara'daki orta seviye oteller de konukların rahat bir konaklama deneyimi yaşamaları için iyi donanımlıdır. Bu oteller genellikle şehir merkezinde veya turistik yerlere yakın konumlarda yer alırlar ve konuklara ücretsiz Wi-Fi spor salonu açık havuz ve restoran hizmetleri sunarlar.


Ankara'da daha ekonomik fiyatlarla konaklama sağlayabileceğiniz butik oteller ve pansiyonlar da bulunmaktadır. Bu oteller daha küçük ve daha samimi bir atmosfer sunarlar ve genellikle merkezi yerlerde bulunurlar. Konukların ihtiyaçlarına göre tek kişilik çift kişilik veya aile odaları sunan butik oteller rahat bir konaklama deneyimi sağlar. https://www.demontiotel.com/  sitesinden hizmet alabilirsiniz.
95
İslam dininde çok tartışılan bir konu hakkında, bu makalemde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Geleneksel İslam anlayışının temelinde şöyle bir inanç vardır. İSLAM’I VE İBADETLERİMİZİ YAŞARKEN, KUR’AN’DA İHTİYACIMIZ OLAN HER BİLGİNİN VE DETAYIN OLMADIĞI SAVUNULARAK, DETAYINI ALLAH’IN RESULÜNÜN HADİSLERİNDEN ÖĞRENİYORUZ DİYE İNANILIR. Sizce bu düşüncenin doğru olması mümkün mü? Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek bir kez okuyan bir Müslüman, bunu asla kabul etmez. Allah bizlere rehber olsun diye gönderdiyse Kur’an’ı, neden kendisi açıklamasın? Gerçi Allah, Kur’an’ı açıklamak bizim görevimiz diyor ve nice örneklerle açıkladığını söylüyor. Ama bizler çok üzgünüm Allah’a değil, güvendiğimiz insanlara inanıyoruz. Eğer Kur’an detaylı değilse, açıklanmamışsa bizler Kur’an’dan sorumlu olamay??z. İSTİSNASIZ ALLAH, AKLI BAŞINDA TÜM KULLARINI, KUR’AN’DAN SORUMLU TUTTUĞUNA HÜKMEDİYORSA, BU DÜŞÜNCE ASLA DOĞRU OLAMAZ. BU DÜŞÜNCE ALLAH’A VE KİTABINA İFTİRADIR. Çünkü Allah biz kitapta hiçbir eksik bırakmadık, yemin olsun ki anlayasınız diye kolaylaştırdık,  nice örneklerle açıkladık, Kur’an’ı açıklamak bizim görevimiz şeklindeki ayetler, Kur’an’ın gerektiği kadar, yani kolaylaştırılarak açıklandığını söylüyor.

Kitap Ehline, Allah’ın Resulü Kur’an’ı tebliğ ederken, Kur’an’da kendi inançlarını göremediklerinde, yalnız Kur’an ile olmaz, bizim atalarımızın inançları da var diye itiraz ettiklerinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım. “KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BIR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? (Ankebut 51)”  Aynı yanlışı bizlerde yapıyoruz ama farkında değiliz. Aslında bu ayet sorumuza çok açık cevap veriyor.  Bu ayet bizleri ilgilendirmiyor, kitap Ehline söyleniyor diyebilir miyiz? Elbette hayır. Bu ayeti örnek verdiğimde, bu ayetin Kitap Ehline indirildiği, bize hitap etmediği söyleniyor. Hâlbuki Kur’an’ın neredeyse çoğunluğu, zaten Kitap Ehline hitaben indirilmiş olup, onların yaptığı yanlışları, bizlerde yapmayalım diye Kur’an’a geçmiştir. Bu yanlış düşünceyi savunanlara, Allah’ın hem Kitap Ehline, hem de tüm iman edenlere bir uyarısını hatırlatmak istiyorum. “SİZ KİTABIN BİR KISMINA İNANIYOR, BİR KISMINI İNKÂR MI EDİYORSUNUZ?” İman ettiğini söyleyen herkes, Kur’an’ın tüm ayetlerinden sorumludur, lütfen unutmayalım.

Bu konuyu Kur’an merkezli düşünmeye devam edelim. İbadetlerimizi hayatımıza geçirirken, mezheplerin dine yaptığı ilaveleri Kur’an’da göremediğimizde, ne yazık ki bu düşünce ortaya atılmış ve Kur’an özet bilgiler verir, açıklamaz, detay vermez. Onun için detayını Resulün rivayet hadislerinden öğreniriz düşüncesini, ne yazık ki İslam toplumuna kabul ettirerek, RİVAYET KAPISINI SONUNA KADAR AÇARAK, HER İSTEDİKLERİ BATILI RESULÜN ADINI KULLANARAK, DİNE SOKMUŞLARDIR. Tabi bu yolla Allah’ın dininin sınırları, Kur’an’ın dışına çıkmış ve dini kendi çıkarlarına kullanarak, dinin yönetimini ellerine almışlardır.  UNUTMAYALIM DİN ALLAH’IN DİNİDİR, DINİN SINIRLARINIDA YALNIZ ALLAH ÇİZER. Lütfen mezheplerin dine ibadetlerimize yaptığı ilaveleri, Kur’an’da göremediğimizde, Yahudilerin yanlışına düşmeyelim ve Kur’an’ı eksik görmeyelim. Unutmayalım Allah unutucu değildir. Bizlere kolay, basit yerine getireceğimiz hükümler vermiştir, bunu unutmayalım.

Kur’an’da her bilgi, detaylı verilmemiştir diye inandırıldığımız için, Kur’an’ın onlarca hatta yüzlerce ayetinin de üstünü örtüp, iman etmediğimizin de farkında olamamışız. Hâlbuki Allah, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, hesabını sorarım, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın diye bizleri uyarmamış mıydı? Uyarmıştı ama topluma Kur’an’ı, anladıkları dilden okutmadıkları için, ne yazık ki Allah’ın bu uyarılarını toplum tebliğ alamadı. Kur’an’ı sakın Türkçesinden okuma yanlış anlarsın, günaha girersin. Anlamasan da Arapçasından oku, sevap alırsın mantığıyla, hala Kur’an’ı tebliğ alamadan, yani anlamadan Arapçasında okumaya devam ediyoruz. Böyle olunca da bizlere ne anlatılırsa doğru zannedip BATILI, HAK DİYE YAŞAMAYA DEVAM EDİYORUZ. EN SAĞLAM VE GARANTİLİ YOLU İZLEMEK İSTEYEN, YALNIZ VE YALNIZ ALLAH’IN İPİ KUR’AN’A SARILIR. ALLAH DA ÇOK AÇIK BUNU YAPMAMIZI İSTİYOR BİZLERDEN.

Eğer Kur’an’ı anlayarak okusaydık, Allah’ın ayetler üzerinde düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı istediğini tebliğ alırdık.  Allah ayetler üzerinde düşünmemizi istiyorsa, indirdiği ayetlerin detay sız olduğunu nasıl söyleriz. Açıklanmayan, detay sız bir Kur’an üzerinde nasıl düşünürüz, bunu da mı akıl edemiyoruz? Bu tebliği aldığımızda, bizlerin sorumlu olduğu dinin anası ayetlerin MUHKEM, yani hiç şüphe duyulmayacak kadar açık ve aklı başında her kulunun anlayacağı şekilde KOLAYLAŞTIRILMIŞ olarak gönderdiğini de tebliğ almış olacaktık. TEBLİĞİ ALAN, DÜŞÜNMEYE BAŞLAYAN MÜSLÜMANLAR, HEMEN SORULAR SORMAYA VE ANLATILAN YANLIŞ BİLGİLERE İTİRAZ ETMEYE BAŞLAYACAKTIR. Örneğin Zuhruf suresi 44. Ayeti okuyan bir Müslüman, Allah’ın kendisini Kur’an’dan hesaba çekeceğini ve sorumlu tuttuğunu tebliğ aldığında, Kur’an’ı herkesin anlayamayacağını, detay sız ve açıklanmamış olduğunu iddia edenlere, şu soruyu soracak ve cevap verecektir. “ALLAH HAŞA AÇIKLANMAMIŞ VE DETAYI VERİLMEMİŞ, HERKESİN ANLAMADIĞI BİR KİTAPTAN MI BİZLERİ HESABA ÇEKECEK? BU DÜŞÜNCE ASLA DOĞRU OLAMAZ,” diye cevap verecektir.

Çok üzgünüm ama günümüzde bizler, bu adaletsiz inancı Allah’a nispet edenlere, BU SORUYU SORAMIYORUZ. Peki neden? Çünkü Kur’an’dan uzaklaştırılmış, Kur’an’dan habersiz adeta Kur’an ile hiçbir bağı olmayan, yalnız adı Müslüman olan toplumlar olduk. Hadi Kur’an’ı anlayarak hiç okumadık, aklımızı da mı birilerine teslim ettik de mantıklı düşünemiyoruz? Allah madem bizleri aydınlatmak, doğru yolu göstermek için bir kitap gönderiyor, onu neden gerektiği gibi kendisi açıklamasın? Hadi diyelim açıklama görevini Resulüne bıraktı. Kur’an ayetlerini tek tek yazdırıp kayda geçirirken Allah’ın Resulü, ayetlerin detayını, Allah’ın hükümlerini nasıl hayata geçireceğimizin bilgilerini niye Kur’an’a yazdırmadı? Haşa yoksa akıl edemedi mi? Görevini eksik mi yaptı? Ne dediğimizin, nelere inandırıldığımızın farkında mısınız?

Hatırlatırım Allah Resulüne hikmeti, yani bilgeliği, ilmide vermişti. Kur’an detaylı olmayıp, detayını Resulüne bırakmış olsaydı, Resulü ayetleri yazdırırken, onunla birlikte Kur’an’ın detayını yazdırmadığına, BU DETAYLARI DA BENİM HADİSLERİMDEN, BİRBİRİNİZE NAKLEDEREK ÖĞRENİRSİNİZ DEDİĞİNE NASIL İNANIRIZ, BU KADAR MI AKIL TUTULMASINA YAKALANDIK? Lütfen kendimizi kandırmayalım. Elimize, bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an’ı alalım, ama bu sefer anlamadığımız dilden değil, anlayarak ve ayetler üzerinde düşünerek okuyalım. Okuyalım ki din tüccarlarının tuzağına düşmeyelim. Yüzlerce yıldır İslam toplumu, ALLAH İLE ALDATILDI. Bu tuzağı özellikle Yahudiler bizlere kurdu. Hatta içimize Müslüman olarak girdiler, yüzlerce yıl içimizde bizden birisi gibi yaşadılar. Lütfen Yahudilerin inançları ile biz Müslümanların FIKIH inançlarını bir araştırınız ve karşılaştırınız. Neredeyse hiç farkının olmadığını göreceksiniz. Hatırlatırım Allah Yahudileri, Allah’ın yolundan saparak, inatla batıla sapıp toplumları da aldattıkları için cezalandırmıştı. Aynı cezaya çarptırılmak ister miyiz?

Lütfen elde Kur’an bu gerçeğin artık farkına varalım. Büyük çoğunluğumuzun Kur’an’dan uzak yaşadığı için, farkına varamayacağını biliyorum, onun için sevdiklerimizi yakınlarımızı Kur’an ile uyaralım ve Kur’an ile buluşturalım. Ama gemisini kurtaran kaptan misali, hepimiz kendi imtihanımızı yaşıyoruz. Mahşer günü üzülenlerin ve yüzlerinin simsiyah olanların safında olmak istemeyen, BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, ELDE KUR’AN GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLUR.

Tekrar etmek istiyorum, lütfen şunu unutmayalım,  Allah yemin ederek birçok kez, hiç kimseye muhtaç olmayalım diye, Kur’an’ı kolaylaştırdığını üstüne basa basa söylüyor ve tekrar ediyor. NE YAZIK Kİ BU UYARILARDAN HABERSİZ BİZLER HALA, KUR’AN KOLAYDA NE KADAR KOLAY, KUR’AN’I HERKES ANLAMAZ, ONU ÂLİM OLANLAR ANLAR DİYEREK, Allah’ı farkında olmadan adaletsizlikle suçluyoruz.  Sizce Allah açıklamadığı, aklı başında herkesin anlayamayacağı, detay sız yol gösterici bir rehber gönderip, yasakladığı halde bizlerin veliler edinip ardına düşmemizi ister mi? Daha sonrada gücümüzün yetmeyeceği, detay sız bilgilerden sorumlu tutar mı? Yalnız bunu düşünen, dini kullanarak çıkar sağlayanların, bizlere kurduğu tuzağın farkında olacaktır.

DİLERİM GERÇEKLERİN FARKINDA OLAN VE YALNIZ ALLAH’IN İPİNE SARILAN, ALLAH’IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ. Ömür bir su gibi akıp gidiyor. Unutmayalım, her an emanetimizi teslim edebiliriz. Üzülmek istemeyen, en emin en sağlam bilgiye, yani Kur’an’a tabi olur.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
96
Konu Dışı / Ceza Hukuku Hakkında Bilgiler
« Son İleti Gönderen: grikedi Mayıs 23 2023, 14:06:38 »

Ceza Hukukunda Ceza Muhakemesi Kanunu, Türkiye'deki adli süreçlerde belirleyici bir rol oynar. Kanun, ceza davalarında nasıl hareket edilmesi gerektiğini ve davaların nasıl yürütüleceğini ayrıntılı bir şekilde açıklar. Böylece hem suçluların hem de masum insanların haklarını korumak için bir çerçeve sağlanmış olur.


Kanun ilk olarak 1929 yılında yürürlüğe girmiş, ancak zamanla birçok kez değiştirilmiştir. Kanunun amacı, ceza davalarının etkili bir şekilde yürütülmesinin yanı sıra, suçluların adalete teslim edilmesi ve masum insanların korunmasıdır. Kanun ayrıca, suçluların haklarını korumanın yanı sıra, suçlara karşı mücadelenin daha etkili olmasını da sağlar.


Ceza Muhakemesi Kanunu davanın tüm aşamalarında uygulanır. Bu, soruşturma aşamasından yargılama aşamasına ve hatta temyiz aşamasına kadar olan her aşamayı içerir. Kanun, savunma hakkı, kanıt sunumu, ceza türleri, ceza indirimleri ve daha birçok konuda ayrıntılı talimatlar içerir.


Ceza Muhakemesi Kanunu'nun temel amacı adaletin sağlanmasıdır. Bu amaçla, kanunun her aşamasında adil bir yargılama süreci sağlanır. Ancak, kanun zaman zaman eleştirilir. Özellikle, terörle mücadele gibi özel durumlarda, kanunun uygulanması zorlaşabilir. Bununla birlikte, kanunun temel hedefi her zaman suçluların adalete teslim edilmesi ve masum insanların haklarının korunmasıdır. Günümüzde ceza hukuku alanında faaliyetlerini sürdüren çokça avukat bulunmaktadır.
97
Allah Kur’an’da Resulünü bizlere örnek gösterir ve onun yaşamından bizlerin örnekler almamızı ister. Peki, Resulün bu örnekliğini nereden öğreneceğiz, çünkü onun zamanında bizler yaşamadık. Elbette en sağlam bilgi olan Kur’an’dan. Eğer Resulün örnek oluşunu Kur’an’dan değil de, emin olmadığımız rivayetlerden öğrenmeye çalışırsak, hata ederiz, aldatılma ihtimalimiz çok yüksek olur. Kur’an’da Resulün hayatından, yaşamından bahseder ki, bizler doğru bilgilerin ışığında örnek alabilelim.

Örneğin Resulünün YÜCE BİR AHLAK üzerinde olduğunu söyler. ONURLU, ŞEFKATLİ, MERHAMETLİ, ADALETLİ, İNSANLARA SAYGILI VE YUMUŞAK ÜSLUPTA DAVRANAN, KENDİSİ GİBİ DÜŞÜNMEYENLERE KÖTÜ BİR SÖZ SÖYLEMEDEN, SAYGIYLA KARŞILIK VEREN bir insan olduğunu, birçok Kur’an ayetinde öğreniyoruz. LÜTFEN UNUTMAYALIM GERÇEK İMAN EDENLER OLMAK İSTİYORSAK, ALLAH’IN RESULÜNÜ ÖRNEK ALMALIYIZ. ONUN YAŞADIĞI GİBİ YAŞAMALIYIZ. ACABA ONUN GİBİ YAŞIYOR MUYUZ, NE DERSİNİZ? Ahzab 21. Ayetinde de Allah, Resulünün bizler için örnek oluşunu bakın nasıl bildiriyor.

“YEMİN OLSUN, ALLAH RESULÜNDE SİZİN İÇİN, ALLAH’I VE ÂHİRET GÜNÜNÜ ARZU EDENLERLE, ALLAH’I ÇOK ANANLARA GÜZEL BİR ÖRNEK VARDIR.”  (Ahzab 21)

Peki bizler, Resulün bu özelliklerinden istifade edip, onu örnek alıyor muyuz? Yoksa bu güzel davranış şeklini, yalnız kendimiz gibi düşünenlere mi layık görüyoruz, ne dersiniz? Çünkü Allah’ın Resulü kendisine iman etmeyenlere bile, böyle adaletli ve hoş görülü davranıyordu.  Günümüzde bizler, Resulün davranışlarının tam tersini yaşıyor, bu güzel ahlakı yalnız kendimize layık görüyoruz. NE YAZIK Kİ BİZLER RESULÜN BU DAVRANIŞLARINI, AHLAKINI ÖRNEK ALAMIYORUZ. ÇÜNKÜ NEFSİMİZİN VE KAFAMIZDAKİ BATILIN ETSİNDE KALIYORUZDA ONDAN. Eğer nefsimizi ve batıl inançlarımızı akılla ve doğru bilgilerle kontrol edemiyorsak, İnancımızı da asla doğru yaşayamayacağımızı bilmeliyiz. Allah Resulüne, İslam’ı tebliğ ederken ve karşısındaki insanlarla nasıl mücadele etmesi gerektiğini, bakın nasıl söylüyor.

Nahl 125: (Ey Muhammed!) RABBİNİN YOLUNA HİKMETLE, GÜZEL ÖĞÜTLE ÇAĞIR VE ONLARLA EN GÜZEL ŞEKİLDE MÜCADELE ET. ŞÜPHESİZ SENİN RABBİN, KENDİ YOLUNDAN SAPANLARI EN İYİ BİLENDİR. O, DOĞRU YOLDA OLANLARI DA EN İYİ BİLENDİR. (Diyanet meali)

Bizler bırakın, iman etmeyenlere karşı güzel öğütle çağırıp onlara iyi davranmayı, iman ettiğini söyleyen Müslümanlara bile senin mezhebin cemaatin şöyle ya da böyle diye, mezhepler birbirine kanlı bıçaklı, nefretle davranıyor. YANİ BİZLER ALLAH’IN RESULÜNÜ ÖRNEK ALMAKTAN ÇOK UZAK, NEFİSLERİMİZİN YARATTIĞI, RİVAYETLERİN OLUŞTURDUĞU DİNİ, ZORLA TOPLUMA KABUL ETTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ. Bizden olmayanları da zaten dışlayarak, her türlü kötülüğü yapmayı kendimize hak görüyoruz. BİR İNSANA GERÇEKLERİ KABUL ETTİREBİLMEMİZ İÇİN, ÖNCE ONUN YANLIŞ BİLGİLERE İNANDIĞINI ANLATABİLMELİYİZ. ODA GERÇEKLERE AÇIK OLMALI. BUNU YAPABİLMEK İÇİNDE, ÖNCE BİR İNSANIN KAFASINDAKİ BATILDAN KURTULMASI GEREKİR. ALLAHIN RESULÜ BU ÖZELLİKLERE SAHİPTİ VE ALLAH ONU RESUL OLARAK SEÇTİ. Yoksa gerçekleri kabul etmesi mümkün olmayacaktır. Allah’ın Resulü ümmiydi batılın etkisinde değildi ama gerçeklerin arayışındaydı. İşte bizler bu yönünü mutlaka örnek almalıyız.

Allah’ın Resulünün örnek alınacak, en önemli özelliği ÜMMİ oluşudur, ama bu gerçek neredeyse Müslüman toplumunda hiç bahsedilmez. Çünkü Ümmi kelimesine, İslam toplumu okuma yazma bilmeyen anlamı vermişlerdir. Böyle olunca, bunu izah etmekte topluma zorlanmışlardır. Okuma yazma bilmeyen bir kişinin, nasıl Allah tarafından Resul/Elçi olarak görevlendirileceği mantığını, topluma anlatmak elbette zordu. Onun için hiç bahsetmemek, daha doğru olur düşüncesiyle üstü örtülmüştür. BU ÖZELLİĞİNİNDEN NE DİYANET, NE CEMAATLAR, NE DE TARİKATLAR ASLA BAHSETMEZ.  Çünkü bahsedilir ve bu konu üzerinde durulursa, Resulün bu özelliği Müslüman toplumlar tarafından öğrenilirse, İslam toplumunda ne mezhep, nede tarikat, nede cemaat kalmaz. Peki, Resulün bu özelliği nedir? ÜMMİ OLUŞU. Resulün örnek alınması gereken bu özelliği, toplum tarafından anlaşılmaması ve fark edilmemesi için mezhepler, cemaat ve tarikatlar Allah’ın Resulünün bu özelliği üzerinde hiç durmazlar, ADETA GİZLEMİŞLERDİR. Peki, Resulün Ümmi oluşundan nasıl bir ders alabiliriz?

Bu konu hakkında hiç konuşmadıkları gibi, ÜMMİ kelimesine Kur’an’ın açıkladığı anlamına tamamen ters bir anlam verip, Resulün ÜMMİ olduğu gerçeğinden nasıl bir ders alırız, bunu bile toplumdan gizlemişlerdir. Gerçekler ortaya çıkmasın diye, ÜMMİ kelimesine, OKUMA YAZMA BİLMEYEN anlamı verilip, Allah’ın Resulü okuma yazma bilmiyordu, onun için Allah’ın Resulüne Ümmi diyor Kur’an şeklindeki açıklamalarla,  GERÇEKLER NE YAZIK Kİ GİZLENMİŞTİR. Bu iftira karşında Kur’an’ı anlamadan okuyan, Kur’an’dan çok uzak yaşadıkları için, hiç düşünme gereği dahi duymayan toplumlar, kendilerine şöyle bir soruda uzun zaman sormamışlar. ALLAH VAHYİNİ TEBLİĞ ETMESİ İÇİN, NASIL OLURDA OKUMA YAZMA BİLMEYEN BİRİSİNİ ELÇİ OLARAK GÖNDERİR? Onun için Allah düşün, aklını kullan Ey kulum diye uyarıyor. Aklını kullanmayanları da pislik içinde bırakacağı uyarısını yapıyor. Sanırım bu cezaya çarptırıldık.

Hâlbuki Kur’an ÜMMİ kelimesini açıklıyor ve KİTAP EHLİNE TABİ OLMAYAN anlamında kullanıldığı bilgisini veriyor. Yani Allah’ın Resulü, Allah’ın indirdiği dinden sapmış batıl ve rivayetlerle yaşayan, doğru yoldan sapan Kitap Ehline hiç bir zaman tabi olmamıştı. Böyle bir dinin Allah’ın dini olamayacağı bilincindeydi ve GERÇEKLERİN ARAYIŞINDAYDI.  Bu konuya Allah açıklama getirmek için, Resulünün Ümmi oluşunu Şura 52. Ayetinde daha net açıklıyor ve özet olarak ne diyordu hatırlayalım. “SEN KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN, SENİ KUR’AN İLE DOĞRU YOLA BİZ İLETTİK.”

Demek ki Allah’ın Resulünün, ÜMMİ oluşundan özellikle bizlerin alması gereken çok önemli dersler var. ÖZELLİKLE GÜNÜMÜZDE BU ÖRNEKLİĞE ÇOK İHTİYACIMIZ VAR. Resulün ümmi oluşundan çıkaracağımız çok önemli derse gelince. ALLAH İNANCINI, EMİN OLMADIĞI RİVAYET VE SANI BİLGİLERLE YAŞAYIP, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLMAYIP BİRİLERİNE SORGUSUZCA TABİ OLARAK İMANINI YAŞAMAKTANSA, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLAN VE BU KONUDA ÇABA HARCAYAN KULUNA, DAHA ÇOK DEĞER VERİYOR VE ONA YARDIM EDEREK, GERÇEKLERLE BULUŞTURUYOR. Allah’ın Resulü yaşanan batıl inanca asla tabi olmadığını anlıyoruz. Bu örnekten yola çıkarak, bizlerde Allah’ın emrettiği ve Resulünün bizlere tebliğ ettiği ayetler ışığında, yalnız Kur’an’ın ipine sarılarak, batıl ve rivayetlerden uzak İslam’ı yaşamalıyız. BU KONUDA RESULÜNÜ ÖRNEK ALANA NE MUTLU.

Günümüz İslam inancı, Allah’ın Resulünü gerektiği gibi örnek almadığı için, Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlarla yaşanıyor, belki de daha ileri gittiğini söyleyebiliriz. Demek ki Allah’ın ilk önce kulundan istediği özellikler adaletli, yardımsever, insanlara saygılı olma özelliklerinin yanında ASLA BATILI, HURAFEYİ DİN EDİNMEDEN, YALNIZ ALLAH’IN GERÇEKLERİNİN ARAYIŞINDA OLAN KULUNA YARDIM EDİYOR VE ONU ÖDÜLLENDİRİP GERÇEKLERLE, DOĞRULARLA BULUŞMASINI SAĞLIYOR. ONUN İÇİN ALLAH, YALNIZ KUR’AN’A SARILMAMIZI EMREDİYOR. ÇÜNKÜ KAFASINI BATIL İLE MEŞKUL EDEN, ALLAH’IN GERÇEKLERİ KUR’AN İLE ASLA BULUŞAMAZ.  LÜTFEN BU GERÇEĞİN FARKINDA OLALIM.

Bizlere de düşen Resulün bu özelliğini asla unutmadan onu örnek alıp, batılı ve hurafeyi din edinmeden, emin olduğumuz bilgilerin peşine düşüp araştıran kullar olmalıyız. Bunu yapabilmek içinde önce kafamızdaki Kur’an dışı batıl, yanlış bilgilerden kurtulmalıyız. Allah’ın Resulü de öyle yapmış ve atalarının batıl inancını yaşayan Yahudi ve Hıristiyan topluma tabi olmamış,  ama gerçeklerin arayışında olduğu için, YÜCE RABBİMİZ ONU RESUL OLARAK SEÇEREK ÖDÜLLENDİRMİŞTİR. Yani Hz. Muhammed Allah’ın güven elçisidir.

Güven elçisi olan Allah’ın Resulünün en önemli özelliğini lütfen unutmayalım ve unutturmayalım. Batılın ve sanı bilgilerin asla peşine düşmeden, gerçeklerin arayışında olalım. DEMEK Kİ ALLAH’IN KULUNDAN İLK ÖNCE İSTEDİĞİ ADALETLİ VE DÜRÜST, YARDIMSEVER OLUŞUNUN YANINDA BATILDAN UZAK, ALLAH’IN GERÇEKLERİ İLE BULUŞMA ÇABASINDA OLUP OLMADIĞIDIR. Allah’ın yardımını bekliyorsak, önce onun istediği sevgili kulları arasında olmalıyız. Bunu açıkça Resulün hayatından, onun örnek davranışlarından anlıyoruz.

Dilerim Allah’ın Resulünün her davranışından, ama özellikle ÜMMİ oluşundan bizler, güzel örnekler alır ve hayatımıza geçir, daha sonrada Allah’ın korumasındaki Kitabına sarılarak, onun gerçekleri ile buluşma çabasında oluruz. Lütfen İslam dinini Allah’ın ipine sarılarak anlamaya çalışalım. Kendimize beşeri ipler aramayalım. YOKSA BİZLERİ, ALLAH İLE ALDATANLARDAN ASLA KURTULAMAYIZ. UNUTMAYALIM NEYE LAYIKSAL, ONU BULURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
98
Konu Dışı / Anime filmleri izle
« Son İleti Gönderen: grikedi Mayıs 19 2023, 22:47:36 »

Site Adı: Tranime
Site Adresi: Trani.me
Site Konusu: Anime izleme sitesi


Anime filmleri izlemek için hoş geldiniz. Anime, sadece görsel açıdan çekici olmakla kalmaz, aynı zamanda karmaşık hikayeleri, derinlikli karakter gelişimini ve duygusal anlatımı da içerir. Bu özellikler, animeyi sadece bir animasyon türünden daha fazlası yapar. Birçok anime, evrenleri ve karakterleriyle hayranları üzerinde uzun süreli bir etki bırakır ve sosyal, kültürel ve edebi bir fenomen haline gelir.


Anime Filmleri İzle


Anime filmleri izlemek trani.me sayesinde son derece kolay. Anime dünyası, geniş bir izleyici kitlesi ve tutkulu bir hayran topluluğuyla doludur. Her yıl dünya çapında anime festivalleri düzenlenir ve animeye adanmış çeşitli etkinlikler gerçekleştirilir. İnternet, anime hayranları arasında iletişimi ve paylaşımı kolaylaştırarak küresel bir anime topluluğunun oluşmasına da katkıda bulunmuştur. Trani.me ‘de animeler sizleri bekliyor.
Sonuç olarak, anime, Japonya kökenli bir animasyon türüdür ve çeşitli türlerdeki hikayeleri ve karakterleri içeren renkli ve canlı bir animasyon sunar. Detaylar için tranime ‘ye giriş yapabilirsiniz.
99
Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez. SALAT diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen SALAT kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz.

Kur’an’da geçen SALAT kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz. BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL. Çünkü her surenin devamı aynı konudaki ayetlerle sabittir ve değişmemiştir. Surelerin sıralamasının, rivayetlerin etkisinde yapıldığını söylemek isterim. Hatta günümüzde ki sıralamanın Hz. Osman döneminde yapıldığı rivayet edilir. Surelerin gerçek sırasının bilinmesinin de, günümüzde çok fazla önemi yoktur. Çünkü tüm sureler ve ayetleri eksiksiz elimizde ve hepsinden de sorumluyuz. Surelerin iniş sıralarının farklı oluşunda, bir sorun olsaydı, Allah bu sırayı da korumasına alır, bizlere ulaştırırdı.  ZATEN SURELER KONU BAŞLIĞIDIR VE O KONU HAKKINDA DETAYLI BİLGİLER VERİR. Kur’an’ı bir bütün olarak okuyup ayetlerle bağlantı kurduğumuzda, Kur’an’dan istifade etmemizde bize engel olmaz. Çünkü eksik bir ayet yoktur. Günümüzde tüm sureler ve ayetler, Allah’ın korumasında elimizde olduğuna göre, bizlere düşen Kur’an’ı bir bütün olarak düşünüp, aynı konuları bir araya getirip birbiriyle bağlantılı, öyle anlamaya çalışmak olmalıdır.

Allah Salatı emrederken yalnız, bizlerin günümüzde kıldığı ve mezheplerin şekillendirdiği namazı emretmiş olsaydı, ÖNCE SALATA/NAMAZA DURMADAN, NASIL ABDEST ALINIR ONU AÇIKLAMASI GEREKİRDİ. Çünkü namaza başlamadan abdest alınması emri ve tarifi var Kur’an’da. Ama bunun ilk ayetlerde değil, daha sonraki ayetlerde görüyoruz, ama bu ayetten önce geçen SALAT emirleri var. Normal Abdest ve gusül abdesti bizlerin namaz dediği ibadeti yerine getirmek için, yapılması gereken en önemli şartlardan birisidir. Çok daha ilginci, Kur’an’ın nüzul sırasına göre diye sıraladıkları Kur’an’ı yazanlar, namaz kılmak için abdest alma ayetini Kur’an’ın neredeyse son bölümlerinde olduğunu görüsünüz. Namaz/salat için abdest alma ayetlerinin, Kur’an’ın sonuna yakın surede indirilmesinin mümkün olmayacağı açıktır. Buda toplumun kafasında, soru işaretleri yaratmaktadır. Onun için bizler Kur’an’ı bir bütün olarak düşünüp, anlamaya çalışmalıyız.

Kur’an’ı okuduğunuzda, namaz diye adlandırdığımız kıyam, rükû ve secde ile yerine getirdiğimiz duanın yani namazın, nasıl yerine getirmemiz gerektiğinin detayını, Kur’an’ın başında değil daha sonraki ayetlerde indirildiğini söylemiştim. Demek ki Allah bizlerin kendi huzuruna durarak, ondan yardım isteme ve ona saygımızı bağlılığımızı bildirmemizin şekilsel ibadeti, kulluk görevimiz olan namazı Allah, salatın toplumsal boyutunun yerine getirilmesinden sonra, detaylarını indirdiğini görüyoruz. Bazı arkadaşlarımız, vakti belli olan salatı Allah açıklamış, hatta bunu yaparken abdest alınacağını da söylemiştir. Eğer namaz olsaydı onu da ayrıntılı açıklardı Allah diyerek, bildiğimiz namazın olmadığını savunup, çok önemli bir gerçeği göz ardı ediyoruz. ÇÜNKÜ BİZLER GÜNÜMÜZDE KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI KUR’AN’DA ARIYORUZ, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH ÇOK BASİT BİR ŞEKİLDE HUZURUNA DURUP, ONA SAYGIMIZI GÖSTERDİĞİMİZ SALATI/NAMAZI KUR’AN’DA ANLATMIŞ. Vaktini Allah belirleyip ve huzuruna dururken abdest alma şartını getiren Allah, sizce bu vakitte namaz emretmediyse, neyi emrediyor olabilir? Abdest alarak ve zamanını belirlediği vaktinde, insanların birbirine destek olmasını, yardım etmesini istemiş olması mümkün değil. Çünkü insanlar her anında bunu koşulsuz yapmasını Allah Kur’an’da istemiştir. İnsanlara destek olurken/salat ederken abdest almamız gerektiğini nasıl düşünürüz.

Çok ilginçtir mezhepler ve geleneksel İslam anlayışı, Kur’an’da namazın detaylarını bizlere öğretildiği şekliyle göremediklerinde, telaşe düşmüş olsa gerek ki, namazın Kur’an ile değil, Allah’ın Resulüne MİRAÇTA emredildiğini söylemekte bir sakınca görmemişler. Hâlbuki Allah SALAT emrini, asla Kur’an dışı vermemiş, bizzat Kur’an’da bir bütünün içinde özellikle zamanı geldiğinde açıklamış, örnekler vermiştir. Namazın Miraçla emredildiğini söyleyenlere, şunu sormamız gerekmez mi? Bu durumda Kur’an’da geçen namaz emirlerinin hükmü ne olacak? Kur’an’dan sorumlu tutacağına hükmeden Allah, salatın çok önemli kısmı olan kıyam, rükû ve secde ile Allah’ın huzuruna durarak ona saygımızı, bağlılığımızı gösterdiğimiz ondan yardım istediğimiz salatı, nasıl olurda Kur’an’ın dışına çıkartırız. NAMAZI KUR’AN’IN DIŞINA ÇIKARTMALARININ NEDENİ, NAMAZA YAPTIKLARI İLAVELERİ KUR’AN’DA GÖREMEDİKLERİNDE, BATIL VE RİVAYET İNANÇLARINI DİNE SOKABİLMENİN YOLUNU BÖYLECE AÇARAK, NAMAZ ALLAH’IN RESULÜNE MİRAÇTA EMREDİLMİŞ, DETAYLARI CEBRAİL TARAFINDAN RESULÜN BİZZAT KENDİSİNE BİLDİRİLMİŞTİR. ONUN İÇİN DETAYLARI KUR’AN’DA YOK DİYEREK, TOPLUMA ANLATILMIŞ VE RİVAYETLER BÖYLECE DİNİN ASLİ UNSURU YAPILMIŞTIR. Böyle olunca da Kur’an ibadetlerimizi yerine getirmek için, müracaat edeceğimiz bir kitap olmaktan çıkartılmıştır.

Her şeyden önce Allah bizlerden öncelikle SALATIN ilk boyutu olan, toplum içinde bizlerin kardeşlik, dostluk bağı kurmamızı, yani tek yumruk olmamızı istiyor ve onun için bizlerin birbirimize yardımcı olmamızı, DESTEKLEMEMİZİN öneminden bahsediyor. Bu yardımlaşmayı her zaman ve zaman belirtmeden yapmamız gerektiğini anlıyoruz. Bunun yanında, indirdiği ayetlerle SALATIN ikinci boyutuna geçerek, yalnız bana dua edin ve yalnız benden yardım dileyin diye uyardığı ayetleri çok açık görüyoruz. Yani Kitap Ehlinin yaptığı yanlışlar konusunda toplum uyarılıyor ve YALNIZ ALLAH’A KULLUK EDİLMESİNİ İSTİYOR. İŞTE BU SALATIN OLMAZSA OLMAZIDIR. ALLAH ÖNCE BU SALATI BİZ KULLARINA EMRETMİŞTİR. BİZLERİN BİRBİRİMİZE KARŞI SALATI DESTEK OLMASIDIR, YARDIMCI OLMASIDIR DİYEBİLİRİZ. ALLAH’DA ÖNCE BUNU GERÇEKLEŞTİRMEMİZİ, DAHA SONRA KENDİSİNE YÖNELİK SALATIN YERİNE GETİRİLMESİNİ İSTİYOR BİZLERDEN. İsteseydi salatın namaz dediğimiz şekilsel boyutunun da tamamını Kur’an’ın ilk ayetlerinde hepsini indirebilirdi. Daha sonra Allah, salatın kendisine yönelik konumunu, gönderdiği ayetlerde açıklığa kavuşturuyor bilgi veriyor. Yani Allah Resulünü tebliğ için seçtiğinde, ona ilk önce bizim namaz diye çevirdiğimiz ayetlerin detayını indirmiyor ama salatın toplumu ilgilendiren konuları ve ibadetler konusunda yaptığı yanlışlarla ile ilgili ayetleri indiriyor ve kullarını uyarıyor. İMAN EDEN TOPLUMUN ALLAH ÖNCE, BİR BÜTÜN OLARAK BİRLİKTELİĞİNİ SAĞLAYARAK, YANLIŞLARINI GÖRMESİNİ, BİRBİRİNE KENETLENMESİNİ VE GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİNİ İSTİYOR. Ne yazık ki bizler bu gerçeği anlayamadığımız için, salatın tüm boyutlarını gösterişe çevirdik. Onun için Allah, yazıklar olsun O salat edenlere diyor.
 
Çünkü Allah biliyor ki Müslümanlar önce, kendi aralarında birliktelik sağlayarak, SALAT ederek, birbirilerine destek olurlarsa, daha güçlü bir toplum olurlar. BÖYLE BİR TOPLUM OLUŞTURMADAN, YANİ KENDİLERİNE BİLE HAYRI OLMAYAN BİR TOPLUMUN, ALLAH’A KARŞI GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMELERİ MÜMKÜN OLAMAZDI. Onun içindir ki Allah salat edin derken, salatın Allah’a karşı yapılan şekilsel boyutundan çok, ilk önce toplumu sağlıklı oluşturan salat konusunda ki ayetleri indiriyor. Ne demiştik, salatın toplumsal yönü, insanların birbirini desteklemesi, yardımcı olması. Toplum güçlendikten sonra salatın ikinci boyutu devre giriyor. Allah’a salat etmek yani yalnız Allah’a dua edip,  yalnız ondan yardım dileme konusuna Allah, indirdiği ayetlerle konuya açıklık getiriyor. SALATIN TOPLUMSAL BOYUTUNU YERİNE OTURTUP, TOPLUMU BU KONUDA BİLİNÇLENDİRMEK, SANIRIM ÇOK ZAMAN ALMIŞTIR. 

Kitap Ehli Allah’ın indirdiği kitaplardan, o kadar uzaklaşıp batıla yönelmişlerdi ki, SALAT konusunun bu iki olmazsa olmazını topluma anlatıp kabul ettirmek çok kolay değildi. Çünkü Kitap Ehli Allah’ın yanında öyle veliler, efendiler edinmişler ve bazı kişileri adeta putlaştırmışlardı ki, onlara dua ederek yardımlar şefaatler diliyorlardı. Adeta Allah’tan yardım, şefaat dilemek unutulmuştu. Onun için ayetlerin ilk indirildiği zamanda SALATIN şekilsel boyutunu, yani Allah’a yönelerek onun huzuruna durarak, onun önünde saygıyla durup yani kıyam edip, ona bağlılığımızı boyun eğdiğimizi gösterip yani rükû ederek, daha sonra secdeyle ona teslimiyetimizi gösterme ayetlerini, daha sonra indirdiğini görüyoruz.

Şunu söyleyen arkadaşlarım çıkacaktır. Allah namaz kılmanın detayını vermesi gerekmez, namaz zaten Hz. İbrahim’den beri kılınıyordu, Kitap ehli nasıl kıldıysa namazı, onlara bakarak kılıyorlardı diyebilirsiniz, öylede diyorlar zaten. Ama Kur’an öğretisi, adaleti bunu asla kabul etmiyor. Yani onlar nasıl namaz kıldıysa, sizde öyle kılın düşüncesi Kur’an’a göre doğru olamaz. Kime göre kılacak, yanlış ya da doğru olduğuna kim karar verecek? Yanlış olursa sorumlusu kim olacak? Buna garanti veren var mı? Allah atalarınız, ya doğruyu bilmiyorlar yanlış yoldan gidiyorlarsa, diye uyardığı ayetleri lütfen unutmayınız. Böyle bir düşünceye Kur’an asla onay vermiyor. ÇÜNKÜ KİTAP EHLİ, ZATEN YOLDAN SAPMIŞTI. ONUN İÇİN ALLAH, RESULÜNÜ ONLARIN ARASINDAN DEĞİL, ÜMMİLERİN ARASINDAN SEÇMİŞTİ. SALATIN HİÇBİR BOYUTU O GÜNKÜ TOPLUMLARDA, NEREDEYSE HİÇ YAŞANMAZ OLMUŞTU. Bu durumda namazı, onlardan öğrenmek mümkün değildi. Birde Allah’ın Resulünün ÜMMİ oluşunu lütfen hatırlayın. Yani Kitap Ehline tabi olmadığını düşündüğümüzde, Allah’ın Hz. Muhammed’i Resul olarak seçtiğinde, SALAT emrinin namaz boyutu konusunda, çok bilgisi olmadığını söylememiz sanırım yanlış olmaz. Bizin namaz diye çevirdiğimiz ibadeti Allah’ın Resulünün, zamanla bu konuda Allah’ın indirdiği ayetlerden öğrendiğini ve ümmetine tebliğ ettiğini anlıyoruz.

Örneğin Salat’ın namaz boyutunu yerine getirmemiz için Allah, önce abdest almamız gerektiği örneğini verir, hatta cünüp olduğunuzda, kendinizi bilmeyecek kadar sarhoş olduğunuzda benim huzuruma SALATA yani namaza durmayın diye uyardığı ayetler indirmiştir. Dikkat ederseniz, bizlerin namaz diye çevirdiğimiz salatın bu boyutu zamanla şekilleniyor. Belki de yapılan yanlışların karşılığında ayetler indiriliyor olabilir. Örnek vermek gerekişe, Bakara suresi 238. Ayetinde Allah SALATLARA, ÖZELLİKLE ORTA SALATA GÖNÜLDEN BAĞLI KİŞİLER OLARAK, ALLAH’IN HUZURUNA KIYAMDA DURUN DİYOR. Lütfen günümüzde kıldığımız namazın aynısını, Kur’an’da aramayalım, çünkü bulamayız. Namaz, aslında Allah’a karşı yaptığımız şekilsel bir duadır, bağlılığımızı bildirdiğimiz bir ibadettir.

Yine Bakara 43. Ayetinde Allah, salat konusunda bilgi vermeye, konuyu detaylandırmaya devam ediyor ve bakın ne diyor. SALATI İKAME EDİN/YERİNE GETİRİN. ZEKÂTI VERİN. RÜKÛ EDENLERLE BİRLİKTE RÜKÛ EDİN. Bu ayette de Allah salatın her iki boyutundan bahsediyor. Salatı ikame etmek, yalnız Allah’a dua edip yalnız ondan yardım dilemek, hem de zekât vererek, salatın yardımlaşma boyutunu yerine getirmek anlamındadır. Devamındaki rükû edenlerle birlikte rükû edin sözünden, toplu olarak Allah’a boyun eğerek ona ibadet edin anlamını taşıyor. Fetih suresi 29. Ayetinde yine Salat’ın namaz boyutu ile ilgili örnekler verip, bakın nasıl bilgi veriyor. “ALLAH’TAN LÜTUF VE RIZA İSTEYEREK ONLARI RÜKÛ HALİNDE, SECDE HALİNDE GÖRÜRSÜN. ONLARIN NİŞANLARI, YÜZLERİNDEKİ SECDE İZİDİR.” Yine İsra 110. Ayetinde salatı yerine getirirken, önemli detaylı bilgiler verir. “SALAT EDERKEN SESİNİ PEK YÜKSELTME, SESİNİ PEK DE KISMA, İKİSİNİN ARASINDA BİR SES TONU TUT.” Bu uyarıyı, hem dua ederken, hem de namaz kılarken diye anlamamız yanlış olmaz. Nisa suresi 102. Ayette de savaş halindeyken, Resulün imamlığında kısaltılmış namazın örneğini veriyor Allah ve bakın ne diyor. “SEN DE ONLARIN ARASINDAYKEN SALAT ETTİĞİNİZ ZAMAN, SADECE BİR KISMI SİLAHLARINI KUŞANMIŞ OLARAK SENİNLE SALATA DURSUNLAR. ONLAR SECDEYE VARDIKLARINDA (DİĞERLERİ) SİZİN ARDINIZDA DURSUNLAR. BU KEZ SALATI EDA ETMEMİŞ OLAN DİĞER GRUP GELSİN, HER TÜRLÜ TEHLİKEYE KARŞI MÜTEYAKKIZ VE SİLAHLARINI KUŞANMIŞ BİR HÂLDE SENİNLE BİRLİKTE SALATA DURSUNLAR.” Günümüzdeki namaz dediğimiz salatın özü, sanırım bu ayetten çok açık anlaşılıyor. AMAÇ BİRLİKTE, ALLAH’I ZİKRETMEK ONA DUA ETMEK.

Yine salatın namaz boyutu konusunda, Allah bilgiler vermeye devam ederken, Hz. İbrahim ile ilgili nasıl bir örnek veriyordu Hac 26. ayetinde. “HANİ İBRAHİM’E EVİN (KÂBE’NİN) YERİNİ GÖSTERMİŞ (ŞÖYLE DEMİŞTİK): “BANA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMA; TAVAF EDENLER, AYAKTA İBADET EDENLER, RÜKÛ VE SECDE EDENLER İÇİN EVİMİ TEMİZ TUT!” Demek ki salatın şekilsel boyutunu Allah Resulüne ve biz Müslümanlara detay verip anlatmaya devam ederken, Hac yapılan mekânda, nasıl toplu salat yapıldığı örneğini de veriyor.  Salat ile ilgili yazdığım ve benzeri yazmadığım birçok ayeti birleştirdiğimizde, salatın özü ortaya çıkıyor ve Bakara 153. ayette birleşiyor. Bakın bu ayette Allah salat ile ne yapın diyor. “EY İMAN EDENLER! SABIR VE SALÂT İLE (ALLAH’TAN) YARDIM İSTEYİN! ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH SABREDENLERLE BERABERDİR.” Lütfen namaz konusunda geleneksel İslam’ın öğretileri ile Kur’an’ın salat konusunda verdiği bilgileri karşılaştıralım ve rivayetlere değil, Kur’an’a bakalım. Salat ister şekilsel olsun ister yalnız Allah’tan yardım niyeti ile olsun ASIL AMAÇ DUADIR VE YALNIZ ALLAH’DAN YARDIM DİLEYEREK, YALNIZ ONA KULLUK ETMEKTİR. Tekrar hatırlatmak istiyorum, günümüzde kıldığımız namazın aynısını, detaylarını Kur’an’da aramayın bulamayız. Çünkü kıldığımız namaz, mezheplerin yaptığı ilavelerle şekillendirilmiştir.

Değerli dostlarım. Allah’ın Kur’an’da üzerinde durduğu salat konusunu, lütfen özünden ayırıp günümüzde içi boşaltılmış, yalnız şekilsel hali kalmış namaza dönüştürmeyelim. Kur’an’da Allah’ın bizlerden istediği SALAT, önce toplumsal görevlerimizin yerine getirilmesi gereken salatı yerine getirmek olmalıdır. Daha sonrada Allah’a karşı yerine getirmemiz gereken SALATI özünde yerine getirelim ki, dualarımız karşılık bulsun. Dilerim Kur’an gerçekleri ile buluşan, Allah’ın halis kullar arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/
100
Konu Dışı / Diyarbakırda Kalıcı Makyaj
« Son İleti Gönderen: grikedi Mayıs 18 2023, 14:50:43 »

Sayfa Adresi: instagram.com/zuhat_kocera/
Sayfa Konusu: Diyarbakır kalıcı makyaj


Diyarbakır kalıcı makyaj için hoş geldiniz. Zuhat Kocera makyaj dünyasının popüler ismi olarak hizmetler sunmaya devam ediyor. Instagram üzerinden bilgilendirici reels videolarıyla bayanların ihtiyacı olan kalıcı makyaj işlemleri hakkında bilgilendirici hizmetler sağlıyor. Makyaj dünyasında her geçen gün yeni teknolojik gelişmeler yaşanıyor. Microblanding işlemler konusunda da günümüzde Zuhat Kocera en iyi hizmetleri sunmayı başarıyor.


Diyarbakır Kalıcı Makyaj


Diyarbakır kalıcı makyaj konusunda tercih edilebilir Zuhat Koçera. Estetik ve kişisel bakım uzmanı olarak sektörde faaliyet gösteren Zuhat Kocera sizlere profesyonel bir hizmet olanağı sağlamayı başarıyor. Böylelikle her açıdan sizlere kurumsal tabanlı bir hizmet ayrıcalığı sağlayarak sektörün en iyi hizmetlerinden yararlanmanız için en iyi standartlarda sizlere en iyiyi sunuyor. Pudralama yöntemleri başta olmak üzere kalıcı makyaj yapma konusunda ve bu işlemler hakkında Zuhat Kocera sizlere en iyiyi sunuyor.


Böylelikle makyaj dünyasının popüler ismi olarak sektörde ilgileri üzerine çekmeyi başarıyor ve böylece avantajlı bir hizmet olanağını sizlere sağlayarak ayrıcalıklı bir hizmet olanağını sizlere sağlamayı başarıyor. Uluslararası kalıcı makyaj ustası olarak sizlere en iyiyi sunmayı başaran https://www.instagram.com/zuhat_kocera/ adresinden onunla irtibata geçebilirsiniz.
Sayfa: 1 ... 8 9 [10]