Alternatifim Cafe

Dünya Dönüyor => İslam Dünyası => Dua, Âyet, Hadis => Konuyu başlatan: ^^ChaTLaKK^^ - Mayıs 06 2006, 19:47:45

Başlık: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: ^^ChaTLaKK^^ - Mayıs 06 2006, 19:47:45
ABESE


Bismillahirrahmanirrahim
1- (Peygamber) Yüzünü eksitti ve döndü.

2- Kendisine âmâ geldi, diye.

3- Ne bilirsin, belki o temizlenecek?

4- Veya ögüt belleyecek de ögüt ona fayda verecek.

5- Ama buna ihtiyaç hissetmeyene gelince,

6- Sen ona yöneliyorsun.

7- Onun temizlenmemesinden sana ne?

8- Ama sana can atarak gelen,

9- Allah'tan korkarak gelmisken,

10- Sen onunla ilgilenmiyorsun.

11- Hayir hayir, sakin. Çünkü o Kur'ân bir ögüttür.

12- Artik dileyen onu düsünür.

13- O, degerli sahifelerdedir.

14- Yüksek tutulan tertemiz sahifelerde.

15- Yazicilarin ellerindedir,

16- Degerli, iyi yazicilarin.

17- O kahrolasi insan, ne nankör sey.

18- O yaratan onu hangi seyden yaratti?

19- Bir damla sudan, onu yaratti da biçime koydu.

20- Sonra ona yolunu kolaylastirdi.

21-Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.

22- Sonra diledigi vakit onu tekrar diriltir.

23- Hayir hayir, dogrusu o, hiç Allah'in emrini tam yerine getirmedi,

24- Bir de o insan yiyecegine baksin.

25- Biz o suyu bol bol döktük.

26- Sonra topragi nasil da yardik.

27- Bu suretle orada ekinler bitirdik.

28- Üzümler, yoncalar,

29- Zeytinlikler, hurmaliklar,

30- Iri ve sik agaçli bahçeler,

31- Meyveler, çayirlar bitirdik.

32- Siz ve hayvanlariniz faydalansin diye.

33- Kulaklari sagir eden o gürültü geldiginde,

34- O gün kisi kaçar, kardesinden...

35- Anasindan , babasindan..

36- Esinden ve ogullarindan.

37- Onlardan her birinin o gün basindan asan isi vardir.

38- Yüzler var ki, o gün paril paril,

39- Güler, sevinir.

40- Yüzler de var ki, o gün tozlanmis,

41- Onlari karanlik bürümüs,

42-Iste onlardir kâfirler, haktan sapanlar.

ADiYAT

Bismillahirrahmanirrahim

1- O haril haril (savasa) kosanlara,

2- (Tirnaklariyla yerden) ates çikaranlara,

3- Sabahleyin akin edenlere,

4- Tozu dumana karistiranlara,

5- Derken bir toplulugun ortasina dalanlara yemin ederim ki,

6- Süphesiz insan, Rabbine karsi çok nankördür.

7- Ve kendisi de buna sahittir.

8- Gerçekten o dünya malini çok sevdigi için katidir.

9- Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler firlatilacak.

10- Ve sinelerin içindekiler derlenecek.

11-O gün Rableri onlarin bütün yaptiklarindan haberdardir

AHKAF

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ mîm.

2- Bu kitabin indirilisi, çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafindandir.

3- Biz gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattik. Inkâr edenler uyarildiklari seyden yüz çeviriyorlar.

4- Ey Muhammed! De ki: "Allah'tan baska yalvardiklarinizi gördünüz mü? Onlar yerden ne yaratmislar bana gösterin. Yoksa onlarin göklerin yaradilisinda bir ortakliklari mi var? Eger siz dogru söyleyen kimseler iseniz bana bu Kur'an'dan önce indirilmis bir kitap veya ilimden bir eser getirin."

5- Allah'i birakip da kiyamet gününe kadar kendisine hiç bir cevap veremeyecek olan putlara dua eden kimseden daha sapik kim olabilir? Oysa taptiklari seylerin, onlarin yalvarislarindan haberleri bile yoktur.

6- Kiyamet günü insanlar biraraya toplandigi zaman taptiklari seyler kendilerine düsman kesilirler. Ve onlarin kendilerine tapmalarini inkâr ederler.

7- Bizim âyetlerimiz kendilerine apaçik okundugu zaman inkâr edenler kendilerine gelen hak kitap için: "Bu apaçik bir büyüdür." dediler.

8- Yoksa, "Onu (Muhammed) uydurdu." mu diyorlar? Sen de ki: "Eger onu ben uydurmussam Allah'tan bana gelecek cezayi savmaya sizin gücünüz yetmez. O sizin yaptiginiz taskinliklari daha iyi bilir. Sizinle benim aramda sahit olarak Allah yeter. O çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

9- Ey Muhammed! De ki: "Ben Peygamberlerin ilki degilim. Bana ve size ne yapilacagini da bilmem. Ben ancak bana vahyedilene tabi oluyorum. Ben ancak apaçik bir uyariciyim.

10- De ki: "Ne dersiniz, eger bu Kur'an Allah tarafindan ise ve siz de onu inkâr etmisseniz, bununla birlikte Israilogullari'ndan bir sahit de onun bir benzerini (Tevrat'ta görüp) inanmisken siz hala büyüklük taslarsaniz (haksizlik etmis olmaz misiniz)? Süphesiz ki, Allah zalim bir toplulugu dogru yola iletmez."

11- Inkâr edenler, iman ednler için: "Eger Islâm'da bir hayir olsaydi onlar, onu kabulde bizi geçemezlerdi." derler. Bununla muvaffak olamayinca da: "Bu eski bir yalandir." diyeceklerdir.

12- Kur'ân'dan önce de bir rehber ve rahmet olarak Musa'nin kitabi Tevrat vardi. Bu Kur'ân ise zulmedenleri uyarmak, iyilik yapanlari müjdelemek için Arap lisani ile indirilen ve kendinden öncekileri tasdik eden bir kitaptir.

13- "Gerçekten Rabbimiz Allah'tir." deyip, sonra da dosdogru olanlara gelince onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.

14- Iste onlar cennetlikdirler, yaptiklarina karsilik orada ebedi olarak kalacaklardir.

15- Biz insana ana ve babasina iyilik yapmayi tavsiye ettik. Anasi onu zahmetle karninda tasidi ve zahmetle dogurdu. Onun ana karninda tasinmasi ile sütten kesilme süresi otuz aydir. Nihayet insan olgunluk çagina ulasip, kirk yasina geldiginde der ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettigin nimetlerine sükretmemi ve senin hosnut olacagin salih amel islememi ilham et. Benim neslimden gelenleri de salih kimseler kil. Dogrusu ben tevbe edip sana yöneldim. Ve ben gerçekten müslümanlardanim."

16- Iste yaptiklarinin en güzelini kendilerinden kabul edecegimiz ve günahlarini bagislayacagimiz bu kimseler cennetlikler arasindadirlar. Bu onlara vaad edilmis olan dosdogru bir sözdür.

17- Ana ve babasina: "Öf size! siz bana öldükten sonra tekrar dirilip kabrimden çikarilacagimi mi vaad ediyorsunuz? Oysa benden önce nice nesiller gelip geçmistir." diyen kimseye ana ve babasi Allah'a siginarak "Yaziklar olsun sana! Gel iman et, süphesiz ki, Allah'in vaadi gerçektir." dediklerinde o: "Bu Kur'ân öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir" diyordu.

18- Iste onlar kendilerinden önce gelip geçmis olan cin ve insan topluluklari içerisinde haklarinda azab vaadi hak olmus kimselerdir. Onlar gerçekten hüsrana ugramislardir.

19- Herkesin yaptiklarina göre dereceleri vardir. Allah onlara yaptiklarinin karsiligini tam olarak verir. Onlara haksizlik edilmez.

20- Inkâr edenler atese arzedilecekleri gün onlara: "Siz dünya hayatinizda bütün güzel seylerinizi harcadiniz, onlarin zevkini sürdünüz, artik bugün yeryüzünde haksiz yere büyüklük taslamaniz ve yoldan çikmis olmanizdan dolayi asagilayici bir azabla cezalandirilacaksiniz." (denir).

21- Ey Muhammed! Âd kavminin kardesi Hud'u hatirla. Hani O, Ahkâf denilen yerde kavmini uyarmisti. O'ndan önce ve sonra da nice peygamberler gelip geçmistir. Hud, kavmine: "Allah'tan baskasina kulluk etmeyin. Çünkü ben sizin için büyük bir günün azabindan korkuyorum." demisti.

22- Onlar: "Sen bizi ilâhlarimizdan çevirmek için mi geldin? Eger dogru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durdugun azabi haydi getir." dediler.

23- Hud: "O azabin ne zaman gelecegine dair ilim Allah katindadir. Ben size benimle gönderileni teblig ediyorum. Fakat ben sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum." dedi.

24- O azabi, vadilerine dogru yayilan bir bulut halinde gördükleri zaman: "Bu bize yagmur yagdiracak yaygin bir buluttur." dediler. Hud ise: "O sizin acele gelmesini istediginiz seydir. O bir rüzgârdir ki, içerisinde aci bir azab vardir.

25- O rüzgâr, Rabbinin emri ile herseyi yikar mahveder." dedi. Nihayet helâk oldular ve evlerinden baska hiçbir sey görünmez oldu. Iste biz günahkâr kavmi böyle cezalandiririz.

26- And olsun ki, biz onlara size vermedigimiz imkanlar vermistik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler vermistik. Fakat kulaklari, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir fayda saglamadi. Çünkü onlar Allah'in âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardi. Alay etmekte olduklari sey de onlari sarip kusatti.

27- Andolsun ki, biz sizin etrafinizda bulunan bir çok memleketleri helak ettik. Belki tevhide dönerler diye ayetlerimizi çesitli sekillerde açikladik.

28- Allah'i birakip da kendilerine yakinlik saglamak için edindikleri ilâhlari onlara yardim etselerdi ya! Ama hayir, aksine onlardan kaybolup gittiler. Iste bu onlarin yalanlari ve uydurup durduklari iftiralaridir.

29- Ey Muhammed! Hani biz cinlerden bir grubu Kur'ân'i dinlemeleri için sana yöneltmistik. Onlar Kur'ân'i dinlemek için hazir bulunduklari zaman birbirlerine "susun" dediler. Kur'ân'in okunmasi bitince de birer uyarici olarak kavimlerine döndüler.

30- Onlar kavimlerine söyle dediler: "Ey kavmimiz! Gerçekten biz Musa'dan sonra indirilen ve kendisinden öncekileri tasdik eden bir kitap dinledik. O kitap gerçegi ve dogru yolu gösteriyor.

31- Ey kavmimiz! Allah'in davetçisine uyun ve O'na iman edin ki, Allah da sizin günahlarinizi bagislasin ve sizi aci bir azabdan korusun."

32- Her kim Allah'in davetçisine uymazsa bilsin ki, yeryüzünde Allah'i aciz birakacak degildir. Onun Allah'tan baska dostlari da yoktur. Iste onlar apaçik bir sapiklik içerisindedirler.

33- Onlar gökleri ve yeri yaratan ve onlari yaratmakla yorulmayan Allah'in ölüleri diriltmeye de kadir oldugunu görmüyorlar mi? Evet süphesiz ki, O'nun herseye gücü yeter.

34- Inkâr edenler atese arz olunacaklari gün onlara: "Bu gerçek degil miymis?" denir. Onlar da: "Rabbimiz Hakk'i için gerçekmis!" derler. Allah onlara: "O halde inkâr ettiginizden dolayi simdi tadin azabi!" der.

35-Ey Muhammed! Azim sahibi peygamberlerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için (azab hususunda) acele etme. Sanki onlar kendilerine vaad edilen azabi gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldiklarini sanirlar. Bu bir tebligdir. Hiç yoldan çikan fasiklar toplulugundan baskasi helak edilir mi?


AHZAB

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey peygamber! Allah'tan kork, kâfirlere ve münafiklara itaat etme. Muhakkak ki Allah her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

2- Rabbinden sana ne vahyediliyorsa onun ardinca git. Muhakkak ki Allah ne yaparsaniz haberdardir.

3- Allah'a güven, vekil olarak Allah yeter.

4- Allah bir adam için içinde iki kalb yapmamistir. Kendilerinden zihar yaptiginiz eslerinizi analariniz kilmamistir. Evlatliklarinizi da ogullariniz kilmamistir. O sizin agzinizdaki lafinizdir. Allah ise hakki söylüyor ve dogru yolu gösteriyor.

5- Onlari (evlatliklari) babalari adina çagirin. Allah yaninda o daha dogrudur. Eger babalarini bilmiyorsaniz, onlar sizin dinde kardesleriniz ve dostlarinizdir. Bununla beraber hata ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur. Fakat kalblerinizin kasdettiginde vardir. Allah, çok bagislayici ve çok merhamet edicidir.

6- Peygamber, müminlere kendi nefislerinden önce gelir. O'nun hanimlari da onlarin analaridir. Akraba da Allah'in kitabinda birbirlerine, diger müminlerden ve muhacirlerden daha yakindirlar. Ancak dostlariniza

bir maruf (uygun bir vasiyet) yapmaniz müstesnâdir. Bu, kitapta yazilidir.

7- Unutma o peygamberlerden mîsaklarini (kesin sözlerini) aldigimiz vakti! Hele senden, Nuh, Ibrahim, Musa ve Meryemoglu Isa'dan ki onlardan agir bir mîsak (saglam bir söz) aldik.

8- (Bunu Allah), sadiklara sadakatlerinden sormak için yapti. Kâfirler için ise aci verecek bir azab hazirladi.

9- Ey iman edenler! Allah'in üzerinizdeki nimetini anin. Hani size ordular gelmisti de üzerlerine bir rüzgâr ve sizin görmediginiz ordular salivermistik. Allah ne yaptiginizi görüyordu.

10- O zaman onlar, hem üstünüzden gelmislerdi, hem asagi tarafinizdan, ve o vakit gözler kaymis, yürekler girtlaklara dayanmisti. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.

11- Iste burada müminler imtihan edilmis ve siddetli bir sarsinti ile sarsilmislardi.

12- O vakit münâfiklar ve kalblerinde bir hastalik bulunanlar: "Allah ve Resulü bize bir aldanistan baska bir vaad yapmamis." diyorlardi.

13- O vakit bunlardan bir grup: "Ey Medine halki! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün." diyorlardi. Yine onlardan bir kismi da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düsmana) açiktir." diyorlardi, halbuki açik degildi, sadece kaçmak istiyorlardi.

14- Eger onlarin her tarafindan üzerlerine girilse de sonra fitne çikarmalari istenilse derhal onu yapacaklardi. Ama onunla da pek az duracaklardi.

15- Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermislerdi. Arkalarini dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur.

16- De ki: "Eger ölümden veya öldürülmekten kaçiyorsaniz, kaçmak size asla fayda vermez. Verecegini var saydiginiz takdirde de ancak pek az faydalandirilirsiniz."

17- De ki: "Eger Allah size bir felâket diler veya bir rahmet murad

ederse, sizi Allah'tan saklamak kimin haddine?" Hem onlar kendilerine Allah'tan baska bir veli de bulamazlar, bir yardimci da.

18- Süphesiz Allah, içinizden o savsaklayanlari ve kardeslerine: "Bize gelin" diyenleri biliyor. Onlar harbe pek az geliyorlardi.

19- Size karsi kiskançlik ediyorlardi. Derken o korku hali gelince, gördün onlari ki, ölümden bayginlik sarmis kimse gibi gözleri dönerek sana bakiyorlardi. O korku gidince, size keskin keskin diller siyirdilar. Onlar hayra karsi kiskançlik ediyorlardi. Iste bunlar iman etmediler de Allah amellerini bosa çikardi. Bu Allah'a göre önemsizdir.

20- Onlar ahzabi (düsman birliklerini) gitmedi saniyorlardi. Eger o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alip, sizin haberlerinizden (basiniza geleceklerden) sormayi isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler.

21- Sanim hakki için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardir. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'i çok zikreden kimseler için.

22- Müminler, ahzabi (düsman birliklerini) gördükleri zaman: "Iste bu, Allah'in ve Resulü'nün bize vaad ettigi seydir. Allah ve Resulü dogru söyledi." dediler. Bu onlarin imanini ve teslimiyetini artirmaktan baska bir sey yapmadi.

23- Müminlerdendir o erler ki Allah'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adagini ödedi (canini verdi), kimi de beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç degistirmediler.

24- Çünkü Allah sadiklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafiklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Süphe yok ki Allah çok bagislayicidir. Çok merhamet edicidir.

25- Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulasmadan hinçlariyle defetti. Bu sekilde Allah, müminlere savasta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür.

26- Hem de kitap ehlinden onlara yardim edenleri kalplerine korku düsürerek kalelerinden indirdi, siz onlarin bir kismini katlediyordunuz, bir kismini da esir aliyordunuz.

27- (Allah) onlarin arazilerini, yurtlarini ve mallarini size miras kildi. Bir de henüz ayak basmadiginiz bir yeri (size miras kildi). Allah, her seye kâdirdir.

28- Ey peygamber! Hanimlarina söyle söyle: "Eger dünya hayatini ve zinetini istiyorsaniz, haydi gelin, sizi donatayim ve güzellikle birakip salivereyim.

29- Yok eger Allah ve Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsaniz, haberiniz olsun ki,

Allah içinizden güzellik edenlere pek büyük bir ecir hazirlamistir.

30- Ey peygamberin hanimlari! sizden her kim bir terbiyesizlik ederse ona azab iki kat katlanir. Bu Allah'a göre çok kolaydir.

31- Yine sizden her kim Allah'a ve Resulü'ne boyun eger, salih bir amel islerse, ona da mükâfatini iki kat veririz. Hem onun için bol bir rizik hazirlamisizdir.

32- Ey peygamberin hanimlari! Siz kadinlardan herhangi biri gibi degilsiniz. Eger takva ile korunacaksaniz, konusurken kiritmayin da kalbinde bir hastalik bulunan kimse tamaha düsmesin. Güzel ve dosdogru söz söyleyin.

33- Hem vakarinizla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde oldugu gibi süslenip çikmayin. Namazi kilin, zekati verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

34- Oturun da evlerinizde okunan Allah'in âyetlerini ve hikmeti anin. Süphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her seyden haberdardir.

35- Süphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadinlar, mümin erkeklerle mümin kadinlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadinlar, sadik erkeklerle sadik kadinlar, sabreden erkeklerle sabreden kadinlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadinlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadinlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadinlar, irzlarini koruyan erkeklerle irzlarini koruyan kadinlar, Allah'i çok zikreden erkeklerle Allah-'i çok zikreden kadinlar var ya, iste onlar için Allah bir magfiret ve büyük bir mükâfat hazirlamistir.

36- Bununla beraber Allah ve Resulü bir ise hükmettigi zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadin için, o islerinde baska bir tercih hakki yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne âsi olursa açik bir sapiklik etmis olur.

37- Hem hatirla o vakti ki, o kendisine Allah'in nimet verdigi ve senin de ikramda bulundugun kimseye: "Hanimini kendine siki tut ve Allah'tan kork" diyordun da nefsinde Allah'in açacagi seyi gizliyordun. Insanlardan çekiniyordun. Halbuki Allah kendisini saymana daha lâyikti. Sonra Zeyd o kadindan ilisigini kestigi zaman, biz onu sana es yaptik ki, ogulluklarinin iliskilerini kestikleri hanimlarini nikâhlamada müminlere bir darlik olmasin. Allah'in emri de yerine getirilmistir.

38- Peygambere Allah'in takdir ettigi, mübah kildigi seyde bir darlik yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkinda Allah'in sünneti böyledir. Allah'in emri ise biçilmis bir kaderdir.

39- Onlar, Allah'in gönderdiklerini teblig ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan baska kimseden korkmazlardi. Hesap görücü olarak da Allah yeter.

40- Muhammed, sizin adamlarinizdan hiçbirinin babasi degildir. Ama Allah'in Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her seyi hakkiyle bilendir.

41- Ey iman edenler! Allah'i çokça anin.

42- Ve O'nu sabah aksam tesbih edin.

43- Sizleri karanliklardan aydinliga çikarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir.

44- O'na kavusacaklari gün müminlere esenlik dilegi selâmdir. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazirlamistir.

45- Ey peygamber! Biz seni hem bir sahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarici olarak gönderdik.

46- Ve hem de izniyle Allah'a bir davetçi ve nurlar saçan bir kandil (olarak gönderdik).

47- Müminlere müjdele! Onlara Allah'tan bir mükafat vardir...

48- Kâfirlere ve münafiklara itaat etme, onlarin ezalarini birak (aldirma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter.

49- Ey iman edenler! Mümin kadinlari nikâh edip de sonra onlara dokunmadan bosadiginiz zaman, sizin için üzerlerinde sayacaginiz bir iddet hakkiniz yoktur. Derhal müt'alarini (mehirleri belirlenmedigi takdirde yararlanacaklari bir mal) verip onlari güzel bir sekilde saliverin.

50- Ey peygamber! Biz bilhassa sana sunlari helâl kildik: Mehirlerini vermis oldugun eslerini, Allah'in sana ganimet olarak ihsan buyurduklarindan sahip oldugun cariyeleri, amcalarinin kizlarindan, halalarinin kizlarindan, dayilarinin kizlarindan, teyzelerinin kizlarindan seninle beraber hicret etmis olanlari, bir de mümin bir kadin kendini peygambere hibe ederse, peygamber nikâh etmek istedigi takdirde, onu baska müminlere degil de sadece sana mahsus olmak üzere helâl kildik. Onlara esleri ve cariyeleri hakkinda neyi farz kildigimizi biliyoruz. Bunlar sana hiçbir darlik olmamasi içindir. Allah, çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

51- Onlardan diledigini geri birakir, diledigini yanina alirsin. Sirasini geri biraktigin kadinlardan diledigini yanina almanda da sana bir günah yoktur. Onlarin gözleri aydin olup üzülmemelerine ve kendilerine verdigin ile hepsinin hosnut olmalarina en elverisli olan budur. Allah kalblerinizdekini bilir. Allah her seyi bilir ve yumusak davranir.

52- Bundan baska kadinlar sana helâl olmaz. Bunlari baska eslerle degistirmek de olmaz. Isterse güzellikleri hosuna gitsin. Ancak sahip oldugun cariyen baska. Allah her seye gözcü bulunuyor.

53- Ey iman edenler! Peygamberin evlerine vaktine bakmaksizin ve yemege izin verilmedikçe girmeyin. Fakat çagirildiginiz vakit girin. Yemegi yediginizde de hemen dagilin. Sohbet etmek için de izinsiz girmeyin. Çünkü bu haliniz peygambere eziyet veriyor, ama o sizden utaniyor. Fakat Allah gerçegi söylemekten utanmaz. Hem O'nun hanimlarina bir ihtiyaç soracaginiz vakit de perde arkasindan sorun. Böyle yapmaniz hem sizin kalbleriniz ve hem de onlarin kalbleri için daha temizdir. Hem sizin Resulullah'a eziyet etmeye hakkiniz yoktur. Ondan sonra hanimlarini da ebediyyen nikâh edemezsiniz. Çünkü bu Allah katinda çok büyük bir günahtir.

54- Siz bir seyi açiklasaniz da gizleseniz de süphe yok ki Allah her seyi bilmektedir.

55- Onlar (peygamberin esleri) için babalari, ogullari, kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, kendi kadinlari (kadin dostlari) ve sahip olduklari köleleri hakkinda bir günah yoktur. Bununla beraber (ey Peygamberin hanimlari) Allah'tan korkun. Çünkü Allah her seye sahit bulunuyor.

56- Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.

57- Süphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmistir. Onlara asagilayici bir azab hazirlamistir.

58- Mümin erkeklere ve mümin kadinlara yapmadiklari bir seyden dolayi eziyet edenler de bir iftira ve açik bir günah yüklenmislerdir.

59- Ey peygamber! Hanimlarina, kizlarina ve müminlerin kadinlarina hep söyle de cilbablarindan (dis elbiselerinden) üzerlerini simsiki örtsünler. Bu onlarin taninmalarina, taninip da eziyet edilmemelerine en elverisli olandir. Bununla beraber Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

60- Andolsun ki, eger münafiklar ve kalblerinde bir hastalik olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptiklarindan vaz geçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komsu kalamazlar.

61- Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanirlar ve öldürülürler.

62- Allah'in bundan önce geçenler hakkindaki kanunu budur. Ve sen Allah'in kanununu degistirmeye asla çare bulamazsin.

63- Insanlar sana kiyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'in nezdindedir. Ne bilirsin belki kiyamet yakinda olur."

64- Su muhakkak ki, Allah kâfirleri lânetlemis ve onlara çilgin bir ates

hazirlamistir.

65- (Onlar) orada ebedî kalirlar ve ne bir dost bulabilirler, ne de bir yardimci.

66- O gün yüzleri ates içinde çevirilirken: "Ah keske Allah'a itaat etseydik, peygambere itaat etseydik!" derler.

67- Yine derler ki: "Ey Rabbimiz! Biz beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlis yola götürdüler."

68- Ey Rabbimiz! Onlara azabin iki katini ver ve kendilerini büyük bir lânet ile lânetle."

69- Ey iman edenler: Sizler Musa'ya eziyet edenler gibi olmayin. Eziyet ettiler de Allah onu, onlarin söylediklerinden temize çikardi. O, Allah yaninda mevki sahibi idi.

70- Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve saglam söz söyleyin,

71- Ki (Allah) islerinizi yoluna koysun ve günahlarinizi bagislasin. Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermistir.

72- Biz o emaneti göklere, yere ve daglara arz ettik, onlar, onu yüklenmeye yanasmadilar, ondan korktular da onu insan yüklendi. O gerçekten çok zalim ve çok cahildir.

73- Çünkü Allah münafik erkeklerle münafik kadinlara, müsrik erkeklerle müsrik kadinlara azab edecek, mümin erkeklerle mümin kadinlarin da tevbelerini kabul edecektir. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.


ALA


Bismillahirrahmanirrahim

1- Rabbinin yüce adini tesbih et.

2- Yaratip düzene koyan O'dur.

3- Takdir edip hidayeti gösteren O'dur.

4- Otlagi çikaran,

5- Sonra da onu karamsi bir sel köpügü haline getiren O'dur.

6- Bundan böyle sana Kur'ân'i okutacagiz da unutmayacaksin.

7- Yalniz Allah'in diledigi baskadir. Çünkü o açigi da bilir, gizliyi de.

8- Seni en kolay yola muvaffak kilacagiz.

9- Onun için ögüt ver, eger ögüt fayda verirse.

10- Saygisi olan ögüt alacaktir.

11- Pek bedbaht olan da ondan kaçinacaktir.

12- O ki, en büyük atese girecektir.

13- Sonra ne ölecek onda, ne de hayat bulacaktir.

15- Rabbinin adini anip namaz kilan.

16- Fakat siz dünya hayatini tercih ediyorsunuz.

17- Oysa ahiret daha hayirli ve daha kalicidir.

18- Kuskusuz bu ilk sahifelerde vardir,

19-Ibrahim ve Musa'nin sahifelerinde.


ALAK


Bismillahirrahmanirrahim

1- Yaratan Rabbinin adiyla oku!

2- O, insani bir alekadan (embriyodan) yaratti.

3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

4- O Rab ki kalemle yazmayi ögretti.

5- Insana bilmedigi seyleri ögretti.

6- Hayir! Dogrusu (kâfir) insan azginlik eder.

7- Kendisinin muhtaç olmadigini zannettigi için.

8- Muhakkak ki dönüs mutlaka Rabbinedir.

9-10- Namaz kildigi zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?

11- Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) dogru yolda olur,

12- Veya kötülüklerden sakinmayi emrederse?

13- Gördün mü, ya bu (adam, hakki) yalanlar, yüzçevirirse,

14- O adam, Allah'in kendini gördügünü hiç bilmiyor mu?

15-16- Hayir, hayir! Eger o, bu davranisindan vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu

perçeminden, o günahkâr ve yalanci perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.

17- O zaman o taraftarlarini yardima çagirsin.

18- Biz de Zebanileri çagiracagiz.


ALİ İMRAN


Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm Mîm,

2- Allah, kendisinden baska tanri olmayan, hayy ve kayyûmdur.

3-4- O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip dogrulayan bu kitabi hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'i ve Incil'i de yine O indirmisti.. Evet bu Furkan'i da O indirdi. Gerçek su ki, Allah'in âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardir. Allah çok güçlüdür, intikamini alir.

5- Su da kesindir ki, ne yerde, ne de gökte hiçbir sey Allah'a gizli kalmaz.

6- Sizi, rahimlerde diledigi gibi sekillendiren O'dur. Kendisinden baska tanri olmayan, san, seref ve hikmet sahibi olan O'dur.

7- Sana bu kitabi indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kismi muhkemdir ki, bu âyetler, kitabin anasi (asli) demektir. Diger bir kismi da mütesabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklik olanlar, sirf fitne çikarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun mütesabih olanlarinin pesine düserler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan baska kimse bilmez. Ilimde uzman olanlar, "Biz buna inandik, hepsi Rabbimiz katindandir." derler. Üstün akillilardan baskasi da derin düsünmez.

8- Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettiğin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptırma, bize kendi katından rahmet ihsan eyle! Şüphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.

9- Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde bütün insanları bir araya toplayacaksın. Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz.

10- Gerçek şu ki, kâfirlere, Allah'tan gelecek bir zararı, ne malları, ne de evlatları engelleyemez. İşte onlar, o ateşin yakıtı olacaklar.

11- Gidişatları, Firavun soyunun ve daha öncekilerin gidişatı gibidir. Onlar, âyetlerimizi yalan saymışlardı. Bunun üzerine Allah da onları işledikleri günahlar yüzünden yakalayıp alaşağı etti. Allah, cezası çetin olandır.

12- O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir.

13- Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.

14- İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.

15- De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah'dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür.

16- Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, artık bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru!" derler.

17- O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).

18- Allah şehadet eyledi şu gerçeğe ki, başka tanrı yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim uluları da dosdoğru olarak buna şahittir ki, başka tanrı yok, ancak O aziz, O hakîm vardır.

19- Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir.

20- Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir.

21- Allah'ın âyetlerini inkâr edenler ve haksız yere peygamberleri öldürenler, insanlar içinde adaleti emredenlerin canına kıyanlar yok mu? Bunları acıklı bir azapla müjdele!

22- Iste bunlar öyle kimselerdir ki, dünyada da ahirette de bütün yaptiklari bosa gitmistir. Onlarin hiçbir yardimcilari da olmayacaktir.

23- Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasip verilmis olanlar, aralarinda hüküm vermek için Allah'in kitabina davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir kismi yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.

24- Bunun sebebi, onlarin "belli günlerden baska bize asla ates azabi dokunmaz" demeleridir. Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadir.

25- O geleceginde hiç süphe olmayan günde kendilerini bir araya topladigimiz ve hiç kimseye haksizlik edilmeden herkese ne kazandiysa tamamen ödendigi vakit halleri nasil olacaktir?

26- De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'im! Sen mülkü diledigine verirsin, dilediginden de onu çeker alirsin, diledigini aziz edersin, diledigini zelil edersin. Hayir Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her seye kâdirsin.

27- Geceyi gündüzün içine sokarsin, gündüzü gecenin içine sokarsin; ölüden diri çikarirsin, diriden ölü çikarirsin. Diledigine de hesapsiz rizik verirsin.

28- Müminler, müminleri birakip da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilisigi kesilmis olur, ancak onlardan bir korunma yapmaniz baskadir. Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmaniz hususunda uyarir. Nihâyet gidis Allah'adir.

29- De ki, gögüslerinizdekini gizleseniz de, açiga vursaniz da Allah onu bilir. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Hiç süphesiz Allah, her seye kadirdir.

30- O gün her nefis, ne hayir islemisse, ne kötülük yapmissa onlari önünde hazir bulur. Yaptigi kötülüklerle kendi arasinda uzak bir mesafe bulunsun ister. Allah, size asil kendisinden çekinmenizi emreder. Süphesiz ki Allah, kullarini çok esirger.

31- De ki, siz gerçekten Allah'i seviyorsaniz bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarinizi bagislasin. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bagislayicidir.



32- De ki, Allah'a ve Peygamber'e itaat edin! Eger aksine giderlerse, süphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.

33- Gerçekten Allah, Adem'i, Nuh'u, Ibrahim soyunu ve Imran soyunu âlemler üzerine seçkin kildi.

34- Bir zürriyet olarak birbirinden gelmislerdir. Allah her seyi isitendir, bilendir.

35- Imran'in karisi: "Rabbim, karnimdakini tam hür olarak sana adadim, benden kabul buyur, süphesiz sen isitensin, bilensin." demisti.

36- Onu dogurunca -Allah onun ne dogurdugunu bilip dururken- söyle dedi: "Rabbim, onu kiz dogurdum; erkek, kiz gibi degildir. Ona Meryem adini verdim. Onu ve soyunu kogulmus seytanin serrinden sana ismarliyorum".

37- Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir sekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetistirdi ve Zekeriyya'nin himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kizin bulundugu mihraba girse, onun yaninda yeni bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana nereden geldi?" deyince, o da: "Bu, Allah katindandir." derdi. Süphesiz Allah, diledigine hesapsiz rizik verir.

38- Orada Zekeriyya, Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katindan hayirli bir nesil ver. Süphesiz sen, duayi hakkiyle isitensin" dedi.

39- Zekeriyya mabedde namaz kilarken melekler ona: "Allah sana, Allah'dan bir kelimeyi dogrulayici, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak Yahya'yi müjdeler." diye ünlediler.

40- Zekeriyya: "Ey Rabbim, benim nasil oglum olabilir? Bana ihtiyarlik gelip çatti, karim ise kisirdir." dedi. Allah: "Öyledir, fakat Allah diledigini yapar." buyurdu.

41- Zekeriyya: "Rabbim! (oglum olacagina dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da buyurdu ki: "Senin için alâmet, insanlara üç gün, isaretten baska söz söyleyememendir. Ayrica Rabbini çok an, sabah aksam tesbih et".

42 - Hani melekler: "Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yaratti ve seni dünya kadinlarina üstün kildi.

43- Ey Meryem! Rabbine divan dur ve secdeye kapan ve rüku' edenlerle beraber rüku' et" demislerdi.

44- Iste bu, sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) "Meryem'i kim himayesine alip koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarinda degildin. (Bu hususta) Tartisirlarken de yanlarinda bulunmadin.

45- Melekler söyle demisti: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, adi Meryem oglu Isa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarli, ayni zamanda Allah'a çok yakinlardandir.

46- Besikte de, yetiskin çaginda da insanlarla konusacak ve iyilerden olacaktir.

47- (Meryem): "Ey Rabbim, bana bir beser dokunmamisken benim nasil çocugum olur?" dedi. Allah: "Öyle ama, Allah diledigini yaratir, bir seyin olmasini dilediginde ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir." dedi.

48- Allah ona kitab (okuma ve yazmay)i, hikmeti ve Tevrat ile Incil'i ögretir.

49- Allah onu Israilogullarina (söyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir: "Süphesiz ki ben size Rabbinizden bir âyet (mucize, belge) getirdim: Size, kus biçiminde çamurdan birsey yaparim da içine üflerim, Allah'in izniyle o, kus olur; anadan dogma körü ve alacaliyi iyilestiririm ve Allah'in izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsaniz size haber veririm".

50- "Önümdeki Tevrat'i dogrulayici olarak ve size haram kilinan bazi seyleri helal kilmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafindan size bir mucize getirdim. Artik Allah'tan korkun da bana uyun".

51- "Süphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Onun için hep O'na kulluk edin! Iste bu, dogru yoldur".

52- Isa onlarin inkârlarini hissedince: "Allah yolunda yardimcilarim kim?" dedi. Havariler: "Allah yolunda yardimcilar biziz. Allah'a iman ettik. Sahit ol ki, biz muhakkak müslümanlariz." dediler.

53- Ey Rabbimiz, senin indirdigine iman ettik, o peygambere de uyduk. Artik bizi sahidlerle beraber yaz.

54- Onlar hileye basvurdular, Allah da onlarin tuzagini bosa çikardi. Allah hileleri bosa çikaranlarin en hayirlisidir.

55- O zaman Allah söyle dedi: "Ey Isa, süphesiz ki seni öldürecegim, seni kendime yükseltecegim ve seni inkârcilardan temizleyecegim. Hem sana uyanlari, kiyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacagim. Sonra dönüsünüz banadir, ayriliga düstügünüz hususlarda aranizda hükmedecegim".

56- "Inkâr edenlere gelince, onlara dünyada da, ahirette de siddetli bir sekilde azab edecegim, onlarin hiçbir yardimcilari da olmayacaktir".

57- "Iman edip iyi isler yapanlara gelince, Allah onlarin mükafatlarini tastamam verecektir. Allah zalimleri sevmez".

58- Iste bu sana okudugumuz, âyetlerden ve hikmetli Kur'ân'dandir.

59- Dogrusu Allah katinda Isa'nin (yaratilisindaki) durumu, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yaratti, sonra ona "ol!" dedi, o da oluverdi.

60- Bu hak (gerçek) senin rabbindendir, o halde süphecilerden olma.

61- Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artik kim bu konuda seninle tartisacak olursa, de ki: "Gelin, ogullarimizi ve ogullarinizi, kadinlarimizi ve kadinlarinizi, kendimizi ve kendinizi çagiralim, sonra da lanetleselim; Allah'in lanetinin yalancilara olmasini dileyelim".

62- Iste (Isa hakkinda söylenen) gerçek kissa budur. Allah'tan baska hiçbir tanri yoktur. Muhakkak ki Allah çok güçlüdür ve hikmet sahibidir.

63- Eger (haktan) yüz çevirirlerse, süphesiz ki Allah bozgunculari çok iyi bilendir.

64- De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramizda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan baskasina kulluk etmeyelim, O'na hiçbir seyi es tutmayalim ve Allah'i birakip da kimimiz kimimizi ilâhlastirmasin. Eger onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Sahit olun biz müslümanlariz".

65- Ey Kitap ehli! Ibrahim hakkinda niçin tartisiyorsunuz? Oysa Tevrat da, Incil de ondan sonra indirilmistir. Siz hiç düsünmüyor musunuz?

66- Iste siz böylesiniz. Haydi biraz bilginiz olan sey hakkinda tartistiniz, ya hiç bilginiz olmayan sey hakkinda niçin tartisiyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.

67- Ibrahim, ne yahudi, ne de hiristiyandi; fakat o, Allah'i bir taniyan dosdogru bir müslümandi, müsriklerden de degildi.

68- Dogrusu onlarin Ibrahim'e en yakin olani, ona uyanlar, su Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.

69- Kitap ehlinden bir grup sizi saptirmak istediler, halbuki sirf kendilerini saptiriyorlar da farkina varmiyorlar.

70- Ey kitap ehli! (gerçegi) gördügünüz halde, niçin Allah'in âyetlerini inkâr ediyorsunuz?

71- Ey kitap ehli! Niçin hakki batila karistiriyor ve bile bile gerçegi gizliyorsunuz?

72- Kitap ehlinden bir grup: "Müminlere indirilene günün baslangicinda inanin, sonunda da inkâr edin, belki onlar da dönerler." dedi.

73- "Ve kendi dininize uyanlardan baskasina inanmayin" (dediler). De ki: "Süphesiz dogru yol, Allah'in yoludur". (Onlar kendi aralarinda): "Size verilenin benzerinin hiçbir kimseye verilmis olduguna, yahut Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize deliller getireceklerine" (de inanmayin dediler). De ki: "Lütuf Allah'in elindedir, onu diledigine verir. Allah, rahmeti bol olan, her seyi hakkiyla bilendir".

74- Rahmetini diledigine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir.

75- Kitap ehlinden öylesi vardir ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Fakat öylesi de vardir ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadikça onu sana iade etmez. Bu da onlarin, "Ümmîlere karsi yaptiklarimizdan bize vebal yoktur." demelerinden dolayidir. Ve onlar, bile bile Allah'a karsi yalan söylerler.

76- Hayir, kim sözünü yerine getirir ve kötülüklerden korunursa, süphesiz Allah da korunanlari sever.

77- Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, iste onlarin ahirette bir payi yoktur; Allah kiyamet günü onlarla hiç konusmayacak, onlara bakmayacak ve onlari temizlemeyecektir. Onlar için aci bir azab vardir.

78- Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardir ki, siz onu kitaptan sanasiniz diye, dillerini kitaba dogru egip bükerler. Halbuki o, kitaptan degildir. "Bu, Allah katindandir." derler; oysa o, Allah katindan degildir. Allah'a karsi, kendileri bilip dururken, yalan söylerler.

79- Insanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra, kalkip insanlara: "Allah'i birakip bana kul olun." demesi yakismaz. Fakat onun: "Ögrettiginiz ve okudugunuz kitap geregince Rabb'e halis kullar olun" (demesi uygundur).

80- Ve O size: "Melekleri ve peygamberleri tanrilar edinin." diye de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkâri emreder mi?

81- Allah peygamberlerden söyle söz almisti: "Andolsun ki size kitab ve hikmet verdim, sonra yaninizda bulunan (kitaplar)i dogrulayici bir peygamber geldiginde ona muhakkak inanacak ve ona yardim edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?" demisti. Onlar: "Kabul ettik" dediler. (Allah da) dedi ki: "Öyleyse sahit olun, ben de sizinle beraber sahit olanlardanim".

82- Artik bundan sonra her kim dönerse, iste onlar yoldan çikmislarin ta kendileridir.

83- Onlar, Allah'in dininden baskasini mi ariyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne varsa hepsi, ister istemez O'na boyun egmistir ve O'na döndürülüp götürüleceklerdir.

84- De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'ân)e, Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a ve torunlarina indirilene, Musa'ya, Isa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandik. Onlarin arasinda hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim olmuslariz".

85- Kim Islâm'dan baska bir din ararsa ondan asla kabul edilmeyecek ve o ahirette de zarar edenlerden olacaktir.

86- Inandiktan, Peygamber'in hak olduguna sehadet ettikten ve kendilerine açik deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasil dogru yola eristirir? Allah zalimler güruhunu dogru yola iletmez.

87- Iste onlarin cezalari, Allah'in, meleklerin, insanlarin hepsinin laneti onlarin üzerlerindedir.

88- Onlar bu (lanetin) içinde ebedî kalacaklardir. Kendilerinden ne bu azab hafifletilir, ne de yüzlerine bakilir.

89- Ancak bundan sonra tevbe edip kendini düzeltenler baska. Süphesiz ki Allah, çok bagislayan ve çok esirgeyendir.

90- Süphesiz imanlarinin arkasindan küfreden, sonra da küfrünü artirmis olanlarin tevbeleri asla kabul olunmaz. Iste onlar sapiklarin ta kendileridir.

91- Muhakkak ki inkâr edenler ve kâfir olduklari halde de ölenler, yeryüzü dolusu altin fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. Iste dayanilmaz azab onlar içindir. Onlarin hiçbir yardimcilari da yoktur.

92- Sevdiginiz seylerden (Allah yolunda) harcamadikça, gerçek iyilige asla erisemezsiniz. Her ne harcarsaniz Allah onu hakkiyla bilir.

93- Tevrat indirilmeden önce, Israil (Yakub)in kendisine haram kildigi disinda, yiyeceklerin hepsi Israilogullarina helal idi. De ki: "Eger dogrulardan iseniz, haydi Tevrat'i getirip okuyun".

94- Kim bundan sonra Allah'a karsi yalan uydurursa, iste onlar zalimlerin ta kendileridir.

95- De ki: "Allah dogru söylemistir. Öyle ise dosdogru, Allah'i birleyici olarak Ibrahim'in dinine uyun. O, müsriklerden degildi".

96- Süphesiz insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke'deki çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet kaynagi olan Beyt (Kabe)dir.

97- Onda apaçik deliller, Ibrahim'in makami vardir. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'in insanlar üzerinde bir hakkidir. Kim inkâr ederse, süphesiz Allah bütün âlemlerden müstagni (kimseye muhtaç degil, her sey ona muhtaç)dir.

98- De ki: "Ey kitap ehli! Allah yaptiklarinizi görüp dururken niçin Allah'in âyetlerini inkâr ediyorsunuz?"

99- De ki: "Ey kitap ehli! Gerçegi görüp bildiginiz hâlde niçin Allah'in yolunu egri göstermeye yeltenerek müminleri Allah'in yolundan çevirmeye kalkisiyorsunuz? Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir".

100- Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsaniz, imaninizdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.

101- Size Allah'in âyetleri okunup dururken ve Allah'in elçisi de aranizda iken nasil inkâra saparsiniz? Kim Allah'a simsiki baglanirsa, kesinlikle dogru yola iletilmistir.

102- Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yarasir sekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.

103- Hep birlikte Allah'in ipine (kitabina, dinine) simsiki sarilin. Parçalanip ayrilmayin. Allah'in üzerinizdeki nimetini düsünün. Hani siz birbirinize düsmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birlestirmisti. Iste O'nun (bu) nimeti sayesinde kardesler olmustunuz. Yine siz, bir ates çukurunun tam kenarinda iken oradan da sizi O kurtarmisti. Iste Allah size âyetlerini böyle apaçik bildiriyor ki, dogru yola eresiniz.

104- Içinizden hayra çagiran, iyiligi emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. Iste kurtulusa eren onlardir.

105- Kendilerine apaçik deliller geldikten sonra parçalanip ayriliga düsenler gibi olmayin. Iste bunlar için büyük bir azap vardir.

106- O gün bazi yüzler agarir, bazi yüzler kararir. Yüzleri kararanlara: "Imaninizdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karsilik azabi tadin" (denecektir).

107- Yüzleri agaranlara gelince, (onlar) Allah'in rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardir.

108- Bunlar Allah'in, sana gerçek olarak okuyageldigimiz, âyetleridir. Allah âlemlere hiçbir haksizlik etmek istemez.

109- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Bütün isler Allah'a döndürülür.

110- Siz insanlar için çikarilmis en hayirli ümmetsiniz. Iyiligi emreder, kötülükten vazgeçirmege çalisir ve Allah'a inanirsiniz. Kitap ehli de inansaydi kendileri için elbette daha hayirli olurdu. Içlerinden iman edenler de var, ama pek çogu yoldan çikmislardir.

111- Onlar size eziyetten baska bir zarar veremezler. Eger sizinle savasmaya kalkissalar, size arkalarini dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardim da edilmez.

112- Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üzerlerine alçaklik damgasi vurulmustur. Meger ki Allah'in ipine ve insanlar (müminler)in ahdine siginmis olsunlar. Onlar Allah'in hismina ugradilar ve üzerlerine de miskinlik damgasi vuruldu. Bunun sebebi, onlarin Allah'in âyetlerini inkâr etmis olmalari ve haksiz yere peygamberleri öldürmeleridir. Ayrica isyan etmis ve haddi de asmislardi.

113- Hepsi bir degildirler. Kitap ehli içinde dogruluk üzere bulunan bir ümmet (topluluk) vardir ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah'in âyetlerini okurlar.

114- Allah'a ve ahiret gününe inanirlar, iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalisirlar, hayir islerinde de birbirleriyle yarisirlar. Iste onlar iyi insanlardandir.

115- Onlar ne hayir islerlerse karsiliksiz birakilmayacaklardir. Allah kendisinden geregi gibi sakinanlari bilir.

116- O inkâr edenler (var ya), onlarin ne mallari, ne de evlatlari, onlara Allah'a karsi hiçbir fayda saglamayacaktir. Onlar, ates halkidir; orada ebedi kalacaklardir.

117- Onlarin bu dünya hayatinda harcadiklarinin durumu, kendilerine zulmeden bir toplulugun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soguk bir rüzgarin hali gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat kendileri, kendilerine zulmediyorlar.

118- Ey iman edenler! Kendi disinizdakilerden sirdas edinmeyin. Çünkü onlar size fenalik etmekten asla geri kalmazlar, hep sikintiya düsmenizi isterler. Kin ve düsmanliklari agizlarindan tasmaktadir. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düsünürseniz, biz size âyetleri açikladik.

119- Iste siz öyle kimselersiniz ki, onlari seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)in hepsine inanirsiniz, onlarsa sizinle bulustuklari zaman "inandik" derler. Basbasa kaldiklari zaman da kinlerinden dolayi parmaklarinin uçlarini isirirlar. De ki: "kininizle geberin!". Süphesiz ki Allah gögüslerin (gönüllerin) özünü bilir.

120- Size bir iyilik dokunsa fenalarina gider, basiniza bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eger sabreder ve Allah'dan geregince korkarsaniz, onlarin hileleri size hiçbir zarar vermez; çünkü Allah onlari kendi amelleriyle kusatmistir.

121- Hani sen sabah erkenden müminleri savas mevzilerine yerlestirmek için ailenden ayrilmistin. Allah, hakkiyla isiten ve bilendir.

122- O zaman içinizden iki takim bozulmaya yüz tutmustu. Halbuki Allah onlarin yardimcisi idi. Inananlar, yalniz Allah'a dayanip güvensinler.

123- Andolsun, sizler güçsüz oldugunuz halde Allah size Bedir'de yardim etmisti. Allah'tan sakinin ki, O'na sükretmis olasiniz.

124- O zaman sen müminlere: "Rabbinizin size, indirilmis üç bin melek ile yardim etmesi size yetmez mi?" diyordun.

125- Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsaniz, onlar ansizin üzerinize gelseler, Rabbiniz size nisanli nisanli bes bin melekle yardim eder.

126- Allah, bunu size sirf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatissin diye yapti. Yardim, yalniz daima galip ve hikmet sahibi olan Allah katindandir.

127- (Allah bu yardimi) inkâr edenlerden bir kismini kessin veya perisan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler (diye yapti).

128- Bu isten sana hiçbir sey düsmez. (Allah), ya onlarin tevbesini kabul eder, yahut onlara, zalim olduklarindan dolayi azab eder.

129- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Diledigini bagislar, diledigine azab eder. Allah, çok bagislayan, çok esirgeyendir.

130- Ey iman edenler! Kat kat artirilmis olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakinin ki kurtulusa eresiniz.

131- Kâfirler için hazirlanmis olan atesten sakinin.

132- Allah ve Peygambere itaat edin ki, size de merhamet edilsin.

133- Rabbinizin bagisina ve genisligi göklerle yer arasi kadar olan, Allah'tan geregi gibi korkanlar için hazirlanmis bulunan cennete kosun!

134- O (Allah'tan hakkiyla korka)nlar, bollukta ve darlikta Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar, insanlari affederler. Allah iyilik edenleri sever.

135- Ve onlar çirkin bir günah isledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'i hatirlayarak hemen günahlarinin bagislanmasini dilerler. Allah'tan baska günahlari kim bagislayabilir? Bir de onlar, bile bile, isledikleri (günah) üzerinde israr etmezler.

136- Iste onlarin mükafati (ödülleri) Rableri tarafindan bagislanma ve altindan irmaklar akan, ebedî kalacaklari cennetlerdir. Çalisanlarin mükafati ne güzeldir!

137- Muhakkak ki sizden önce birçok olaylar, seriatler gelip geçmistir. Yeryüzünde gezin, dolasin da yalancilarin sonunun nasil oldugunu bir görün.

138- Bu (Kur'ân) insanlar için bir açiklama, Allah'dan geregince korkanlar için dogru yolu gösterme ve bir ögüttür.

139- Gevsemeyin, üzülmeyin, eger hakikaten inaniyorsaniz, muhakkak üstün olan sizsinizdir.

140- Eger size (Uhud savasinda) bir yara degmisse, (Bedir harbinde) o topluma da benzeri bir yara dokunmustu. O günler ki, biz onlari insanlar arasinda döndürür dururuz. (Bu da) Allah'in sizden iman edenleri ayirt etmesi ve sizden sahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez.

141- Bir de bu, Allah'in iman edenleri tertemiz seçip, kâfirleri yok etmesi içindir.

142- Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çikarmadan cennete girivereceginizi mi sandiniz?

143- Andolsun ki siz ölümle karsilasmadan önce onu arzuluyordunuz. Iste onu gördünüz, ama bakip duruyorsunuz.

144- Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmistir. Simdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir sekilde zarar veremez. Allah sükredenleri mükafatlandiracaktir.

145- Allah'in izni olmadikça hiçbir kimseye ölmek yoktur. (Ölüm) belirli bir süreye göre yazilmistir. Kim dünya menfaatini dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabini isterse ona da ondan veririz. Biz sükredenleri mükafatlandiracagiz.

146- Nice peygamberler vardi ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostlari çarpistilar; Allah yolunda baslarina gelenlerden yilginlik göstermediler, zaafa düsmediler, boyun egmediler. Allah sabredenleri sever.

147- Onlarin sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim günahlarimizi ve islerimizdeki taskinliklarimizi bagisla ve (yolunda) ayaklarimizi diret, Kâfirler güruhuna karsi da bize yardim et!" demekten ibaretti.

148- Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabinin güzelligini verdi. Allah güzel davrananlari sever.

149- Ey iman edenler! Siz eger kâfir olanlara uyarsaniz, sizi topuklariniz üstünde gerisin geriye çevirirler. O zaman büsbütün kaybedersiniz.

150- Hayir! Sizin mevlaniz Allah'tir. O, yardim edenlerin en hayirlisidir.

151- Allah'in, hakkinda hiçbir delil indirmedigi seyleri O'na ortak kosmalarindan dolayi, inkâr edenlerin kalplerine korku salacagiz. Onlarin yurtlari atestir. Zalimlerin dönüp varacagi yer ne kötüdür!

152- Siz Allah'in izni ile düsmanlarinizi öldürürken, Allah, size olan vaadini yerine getirmistir. Allah size sevdiginiz (galibiyeti) gösterdikten sonra zaafa düstünüz. (Peygamber'in verdigi) emir hakkinda tartismaya kalkistiniz ve isyan ettiniz. Kiminiz dünyayi istiyordu, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra Allah sizi, denemek için onlardan geri çevirdi ve sizi bagisladi. Allah müminlere karsi çok lütufkârdir.

153- Peygamber sizi arkanizdan çagirip dururken, siz boyuna uzaklasiyor, hiç kimseye dönüp bakmiyordunuz. Bundan dolayi Allah, size gam üstüne gam verdi ki, ne elinizden gidene, ne de basiniza gelene üzülmeyesiniz. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

154- Sonra o kederin ardindan (Allah) üzerinize öyle bir eminlik, öyle bir uyku indirdi ki, o, içinizden bir zümreyi örtüp bürüyordu. Bir zümre de canlari sevdasina düsmüstü. Allah'a karsi,
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: ^^ChaTLaKK^^ - Mayıs 06 2006, 19:49:46
BELED



Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun bu beldeye

2- Ki sen bu beldede oturmaktasin.

3- Ve and olsun baba ve çocuguna.

4- Biz insani gerçekten bir sikinti içinde yarattik.

5- Insan, kendisine karsi kimse güç yetiremez mi saniyor?

6- Ben, yigin yigin mal yok ettim diyor.

7- Kendisini bir gören olmadi mi saniyor?

8- Biz ona iki göz vermedik mi?

9- Bir dil ve iki dudak?

10- Ona iki yolu gösterdik.

11- Fakat o, o sarp yokusa gögüs veremedi.

12- Bildin mi sen, o sarp yokus nedir?

13- Köle azat etmek,

14- Veya salgin bir kitlik gününde yemek yedirmektir,

15- Yakinligi olan bir yetime,

16- Veya hiçbir seyi olmayan yoksula.

17- Sonra da iman edip de sabri tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktir.

18- Iste bunlar, amel defterleri saglarindan verilenlerdir.

19- Âyetlerimizi tanimayanlar ise, onlardir iste amel defterleri sollarindan verilenler.

20-Onlarin üzerlerine bir ates bastirilip kapilari kapanacaktir.



BEYYİNE


Bismillahirrahmanirrahim

1- Kitap ehlinden ve müsriklerden (Hakk'i) tanimayanlar, kendilerine açik delil gelinceye kadar inkârlarindan ayrilacak degillerdi.

2- (Bu delil), tertemiz sayfalari okuyan, Allah tarafindan gönderilmis bir peygamberdir.

3- O sayfalarda, en dogru hükümler vardir.

4- Kitap ehli, ancak kendilerine apaçik delil geldikten sonra ayriliga düstüler.

5- Halbuki onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, Allah'i birleyerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazi kilmakla ve zekati vermekle emrolunmuslardir. Iste dosdogru din budur.

6- Kâfirler, gerek kitap ehlinden olsun gerek puta tapanlardan olsun muhakkak, cehennem atesindedirler. Orada ebedî olarak kalacaklardir. Onlar, insanlarin en serlileridir.

7- Inanan ve güzel amel isleyenler de insanlarin en hayirlilaridir.

8-Rableri katinda onlarin mükâfati, altlarindan irmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardir. Allah onlardan razi olmus, onlar da O'ndan razi olmuslardir. Iste bu mükâfat, Rabbine saygi gösterene mahsustur.



BURUC



Bismillahirrahmanirrahim

1- Burçlar sahibi gökyüzüne,

2- Vaad olunan o güne,

3- Sahitlik edene ve edilene andolsun ki,

4- Kahroldu o hendegin sahipleri,

5- O çirali atesin,

6- Hani o atesin basina oturmuslar,

7- Müminlere yaptiklarini seyrediyorlardi.

8- Müminlere kizmalarinin sebebi de, onlarin yalniz çok güçlü ve övgüye lâyik olan Allah'a iman etmeleri idi.

9- O Allah ki, göklerin ve yerin hükümranligi O'nundur ve Allah her seye sahittir.

10- Inanan erkek ve kadinlara iskence yapip sonra da tevbe etmeyenlere cehennem azabi ve yangin azabi vardir.

11- Inanan ve iyi amel yapanlar için de altindan irmaklar akan cennetler vardir. Iste büyük kurtulus odur.

12- Kuskusuz Rabbinin yakalamasi serttir.

13- Yoktan o yaratir ve tekrar o diriltir.

14- Bununla beraber çok bagislayandir, çok sevendir.

15- Ars'in sahibidir, yücedir.

16- Diledigini yapandir.

17- O ordularin kissasi sana geldi mi?

18- Yani Firavun ve Semud'un?

19- Fakat o inkarcilar hâlâ bir yalanlama içinde.

20- Oysa Allah onlari arkalarindan kusatmistir.

21- Hayir o serefli bir Kur'ân'dir.

22-Levh-i Mahfuz'dadir.

CASİYE



Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ, mîm

2- Bu kitap, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafindan indirilmistir.

3- Süphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardir.

3- Süphesiz göklerde ve yerde müminler için birçok âyetler vardir.

4- Sizin yaratilisinizda ve çesitli canlilari yeryüzüne yaymasinda kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardir.

5- Gece ile gündüzün degismesinde ve Allah'in gökten bir rizik sebebi olan yagmuru indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârlari yönlendirmesinde aklini kullanan bir topluluk için nice deliller vardir.

6- Iste bunlar, Allah'in âyetleridir. Sana onlari hakkiyla okuyoruz. Artik Allah'a ve âyetlerine inanmadiktan sonra hangi söze inanacaklar?

7- Her günahkâr kisinin vay haline!

8- O kimse Allah'in kendisine okunan âyetlerini isitir de, sonra sanki kibrinden hiç isitmemis gibi israr eder. Iste sen onu, can yakici bir azabla müjdele!

9- Âyetlerimizden birsey ögrendigi zaman, onu alaya aliyor. Iste onlar için rezil ve rüsvay edici bir azap vardir.

10- Ötelerinde cehennem var. Ne kazandiklari seyler, ne de Allah'tan baska edindikleri dostlar, kendilerinden hiçbir seyi (azabi) kaldiramaz. Onlar için büyük bir azab vardir.

11- Bu Kur'an bir hidâyettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise, en siddetlisinden acikli bir azab vardir.

12- Allah O (yüce) zâttir ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rizik aramaniz ve sükretmeniz için denizi emrinize vermistir.

13- O, göklerde ve yerde bulunan herseyi kendinden bir lütuf olarak sizin hizmetinize vermistir. Süphesiz bunda düsünen topluluklar için ibret ve deliller vardir.

14- Ey Muhammed! Iman edenlere söyle: Allah'in cezalandiracagi günlerin gelecegini ummayanlari simdilik bagislasinlar. Çünkü Allah her kavmi kazandiklariyla cezalandiracaktir.

15- Her kim iyi bir is yaparsa onun faydasi kendisinedir. Kim de kötülük yaparsa zarari yine kendinedir. Sonra hep Rabbinize döndürüleceksiniz.

16- Andolsun ki biz, vaktiyle Israilogullari'na kitap, hüküm ve peygamberlik vermistik. Onlari temiz riziklarla riziklandirmistik. Ve onlari âlemlerden üstün kilmistik.

17- Din hususunda onlara apaçik deliller verdik. Fakat onlar, kendilerine ilim geldikten sonra aralarindaki çekememezlik ve düsmanlik yüzünden ayriliga düsmüslerdi. Süphesiz Rabbin, ayriliga düstükleri seylerde, kiyâmet günü aralarinda hükmedecektir.

18- Sonra (Ey Muhammed) seni din hususunda apaçik bir seriat sahibi kildik. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.

19- Çünkü onlar Allah'tan gelecek hiçbir seyi senden uzaklastiramazlar. Süphesiz zâlimler, birbirlerinin dostlaridir. Allah ise müttakilerin dostudur.

20- Bu (Kur'an) insanlarin kalb gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir.

21- Yoksa, kötülük isleyenler, hayatlarinda ve ölümlerinde kendilerini, iman edip iyi ameller isleyen kimselerle bir tutacagimizi mi zannettiler? Ne kötü hüküm veriyorlar!

22- Halbuki Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratti. Hem de herkese yaptiginin karsiligi verilmek üzere, onlara asla haksizlik edilmez.

23- (Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'in kendi ilmi dahilinde saptirdigi, kulagini ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektigi kimseyi görüyor musun? Simdi onu Allah'tan baska kim hidâyete erdirebilir? Hala düsünmez misiniz?

24- Hem müsrikler dediler ki: "Hayat, ancak bu dünya hayatimizdan ibarettir. Ölürüz ve yasariz. Bizi ancak geçen zaman yokluga sürükler. Halbuki onlarin bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece böyle zannederler.

25- Kendilerine âyetlerimiz açikça okundugu zaman; "Eger sözünüzde dogru iseniz atalarimizi diriltip getirin." demekten baska söylenecek hiçbir delil yoktur.

26- (Ey Muhammed!) De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceginde süphe olmayan kiyamet gününde (diriltip) bir araya toplar. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

27- Göklerin ve yerin mülkü sadece Allah'indir. Kiyâmetin kapacagi gün varya, iste o gün batila sapanlar hep hüsrana düsecekler.

28- O gün her ümmeti, diz çökmüs görürsün. Her ümmet, kendi kitabina çagirilir, onlara: "Bugün yaptiginiz amellerin cezasi verilecektir.

29- Iste kitabiniz, yüzünüze karsi hakki söylüyor, çünkü biz sizin yaptiklarnizi hep kaydediyorduk." (denir).

30- Iman edip iyi isler yapanlara gelince; Rableri onlari rahmeti içine koyacaktir. Iste apaçik kurtulus budur.

31, Ama kâfirlere gelince; onlara da denilir ki; "Size âyetlerim okunmadi mi? Siz büyüklük tasladiniz ve günah isleyen bir kavim oldunuz degil mi?

32- Allah'in vaadi gerçektir. "O kiyâmetin geleceginde süphe yoktur." denildiginde "Kiyamet nedir bilmiyoruz." Yalniz bir zandan ibârettir saniyoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok." derdiniz.

33- Derken yaptiklari amellerin kötülügü gözlerinin önüne serildi, alay edip durduklari sey onlari kusativerdi.

34- O gün kâfirlere söyle denilir; "Siz, dünyada bugüne kavusmayi nasil unuttuysaniz, biz de bugün sizi öylece unutacagiz. Yeriniz atestir ve sizin için yardimcilardan bir kimse de yoktur."

35- Bunun sebebi sudur; Siz Allah'in âyetlerini alaya aldiniz, dünya hayati sizi aldatti. Artik bugün onlar, atesten çikarilmayacaklar ve kendilerinden özür dilemeleri de kabul edilmeyecektir.

36- Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

37- Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir (herseye galiptir); Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).



CİN



Bismillahirrahmanirrahim

1- Deki: Hakikat bir takim cinnin Kur'ân dinleyip de söyle dedikleri bana vahyedildi. Süphesiz biz, hayret verici bir Kur'ân dinledik.

2- O Kur'ân hidayete erdiriyor, biz de ona iman ettik. Rabbimize hiçbir seyi ortak kosmayacagiz.

3- Dogrusu, Rabbimizin sani çok yüksektir. Ne bir arkadas edinmistir, ne de bir çocuk.

4- Meger bizim beyinsiz (Iblis), Allah hakkinda saçma seyler söylüyormus.

5- Dogrusu biz insanlari ve cinleri Allah'a karsi asla yalan söylemez sanmisiz.

6- Dogrusu insanlardan bazi erkekler, cinlerden bazi erkeklere siginirlardi da onlarin simarikliklarini artirirlardi.

7- Dogrusu onlar sizin zannettiginiz gibi, zannetmislerdi ki, Allah asla kimseyi Peygamber göndermeyecek.

8- (Cinler, dediler ki): "Biz göge dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk."

9- "Dogrusu biz gögün bazi mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat simdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

10- "Dogrusu biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayir mi diledi?"

11- Dogrusu bizler; bizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz çesitli yollara ayrilmisiz.

12- "Dogrusu biz anladik ki, Allah'i yerde acze düsürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz birakamayacagiz."

13- "Dogrusu biz o hidayet rehberini dinledigimizde ona iman ettik. Kim Rabbine inanirsa, ne hakkinin eksik verilmesinden korkar, ne de kendisine kötülük edilmesinden."

14- "Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, iste onlar dogru yolu arayanlardir."

15- Ama yoldan çikanlar, iste onlar cehenneme odun olmuslardir.

16. Onlar gerçekten o yol üzere dosdogru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.

17- Ki onlari onunla sinayalim. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.

18- Mescitler kuskusuz Allah'indir. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayin.

19- Allah'in kulu (Hz. Peygamber) kalkmis O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafinda keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20- De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir seyi ortak kosmam"

21- De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiligimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."

22- De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan baska bir siginacak bulamam."

23- "Benim yapabilecegim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir." Artik kim Allah'a ve onun elçisine bas kaldirirsa, ona içinde ebedi kalacaklari cehennem atesi vardir.

24- Kendilerine vaad edilen seyi gördükleri zaman, kimin yardimcisinin en zayif ve en az oldugunu bileceklerdir.

25- De ki: "Ben bilmem, o size vaad edilen sey yakin mi, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar.."

26- O bütün gaybi bilir. Fakat gaybini hiç kimseye açmaz.

27- Ancak seçtigi elçiye açar. Çünkü onun önünden ve ardindan gözetleyiciler salar.

28-Bilsin diye ki, onlar Rablerinin elçiliklerini yerine getirmislerdir. Allah onlarda bulunan her seyi kusatmis ve her seyi bir bir saymistir.



CUMUA



Bismillahirrahmanirrahim

1- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi padisah, mukaddes, azîz ve hakîm olan Allah'i tesbih etmektedir.

2- O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'in âyetlerini okuyan, onlari temizleyen, onlara kitap ve hikmeti ögreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçik bir sapiklik içinde idiler.

3- Henüz onlara katilmamis bulunan diger insanlara da (o Peygamberi göndermistir). O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

4- Bu, Allah'in lütfudur. Allah, büyük lütuf sahibidir.

5- Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu tasimayanlarin durumu, kitaplar tasiyan esegin durumu gibidir. Allah'in âyetlerini yalanlayanlarin durumu ne kötüdür. Allah zalim toplumu dogru yola iletmez.

6- De ki: "Ey Yahudi olanlar! Eger insanlar arasinda yalniz sizin, Allah'in dostlari oldugunuzu saniyorsaniz, o halde ölümü temenni edin, dogru iseniz?"

7- Ama onlar, ellerinin (yapip) öne sürdügü (isler) yüzünden ölümü asla temenni etmezler. Allah zalimleri bilir.

8- De ki: "Sizin kendisinden kaçtiginiz ölüm, muhakkak sizi bulacaktir. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O size (bütün) yaptiklarinizi haber verecektir.

9- Ey inananlar! Cuma günü namaz için çagrildigi(niz) zaman, Allah'i anmaya kosun, alisverisi birakin. Eger bilirseniz, bu sizin için daha hayirlidir.

10- Namaz kilindiktan sonra yeryüzüne dagilin ve Allah'in lütfundan (nasibinizi) arayin. Allah'i çok anin ki kurtulusa eresiniz.

11-Bir ticaret ve eglence gördükleri zaman hemen dagilip ona gittiler ve seni ayakta biraktilar. De ki: "Allah'in yaninda bulunan, eglenceden ve ticaretten de hayirlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir."

DUHA



ıÜüBismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun kusluk vaktine.

2- Ve sakinlestigi zaman geceye ki,

3- Rabbin seni birakmadi ve darilmadi.

4- Ahiret senin için dünyadan iyi olacaktir.

5- Rabbin sana verecek ve sen hosnut olacaksin.

6- O seni yetim bulup da barindirmadi mi?

7- Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?

8- Seni yoksul bulup zengin etmedi mi?

9- Öyleyse sakin yetimi ezme.

10- Dilenciyi de azarlama.

11-Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat.



DUHAN



Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ, mîm.

2-3- O apaçik Kitab'a andolsun ki biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanlari uyarmaktayiz.

4-5-6- O gecede her hikmetli is tarafimizdan bir emirle ayrilir. Gerçekten biz Rabbin tarafindan bir rahmet olarak peygamberler göndeririz. Süphesiz ki O, herseyi isitir ve bilir.

7- Siz eger kesin olarak inaniyorsaniz, iyi bilin ki Allah göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin Rabbidir.

8- Ondan baska hiçbir ilâh yoktur. O hem yasatir, hem öldürür. O sizin de Rabbiniz, sizden önceki babalarinizin da Rabbidir.

9- Fakat kâfirler bir süphe içinde oynayip egleniyorlar.

10-11- Ey Muhammed! Simdi sen gögün, insanlari bürüyecek açik bir duman getirecegi günü gözetle. Bu aci bir azabdir.

12- O gün insanlar: "Ey Rabbimiz! Bizden azabi kaldir. Artik biz inaniyoruz" derler.

13- Onlar için bunu düsünüp ögüt almak nerede? Oysa kendilerine gerçegi açiklayan bir de peygamber gelmisti.

14- Sonra onlar, o peygamberden yüz çevirdiler ve: "Bu ögretilmis bir delidir." dediler.

15- Biz o azabi sizden birazcik kaldiririz. Ama siz mutlaka eski halinize dönersiniz.

16- Biz o büyük siddetle çarptigimiz gün mutlaka intikamimizi aliriz.

17- Andolsun ki, biz onlardan önce Firavun kavmini de denemistik. Onlara çok kiymetli bir peygamber gelmisti.

18- O peygamber onlara söyle demisti: "Esaretiniz altindaki Allah'in kullarini bana teslim edin. Çünkü ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim.

19- Allah'a karsi üstünlük taslamayin. Süphesiz ki ben size apaçik bir delil getiriyorum.

20- Gerçekten ben, beni taslamanizdan dolayi benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sigindim.

21- Eger siz bana iman etmezseniz hemen yanimdan uzaklasin."

22- Musa: "Süphesiz ki bunlar suçlu bir kavimdir." diyerek yardim etmesi için Rabbine yalvardi.

23- Allah buyurdu ki: "Kullarimi geceleyin yürüt. Çünkü siz takib edileceksiniz.

24- Karsiya geçince denizi oldugu gibi açik birak. Çünkü onlar suda bogulacak bir ordudur."

25- Onlar neler birakmislardi, ne bahçeler, ne pinarlar!

26- Ne ekinler, ne güzel kaynaklar,

27- Ve içinde eglenip durduklari nice nimetler ve refah!

28- Iste böylece biz onlari baska bir kavme miras biraktik.

29- Gök ve yer onlarin üzerine aglamadi. Onlara mühlet de verilmedi.

30- Andolsun ki biz Israilogullarini o asagilayici azabdan kurtardik.

31- Firavun'dan da kurtardik çünkü o üstünlük taslayip haddi asan bir zorbaydi.

32- Andolsun ki biz onlari bilerek o zamanki alemlere üstün kildik.

33- Biz onlara içinde apaçik bir imtihan bulunan mucizeler verdik.

34- Gerçekten su kâfirler diyorlar ki:

35- "Bizim ilk ölümümüzden baska bir sey yoktur. Biz tekrar diriltilecek degiliz.

36- Eger siz dogru söyleyen kimselerseniz babalarinizi bize getirin."

37- Onlar mi daha hayirlidir, yoksa Tükba kavmi ile onlardan öncekiler mi? Biz onlarin hepsini de helak ettik. Çünkü onlar suçluydular.

38- Biz gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri bir oyun ve eglence olsun diye yaratmadik.

39- Biz onlari hak ve hikmetle yarattik. Fakat onlarin çogu bunu bilmezler.

40- Süphesiz ki hakki batildan ayird etme günü onlarin hepsinin bir araya toplanacagi gündür.

40- Süphesiz ki hakki batildan ayird etme günü onlarin hepsinin bir araya toplanacagi gündür.

41- O gün dostun dosta hiçbir faydasi olmaz. Onlara yardim da edilmez.

42- Ancak Allah'in merhamet ettigi kimseler böyle degildir. Süphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.

43- Gerçekten zakkum agaci,

44- Günahkârlarin yemegidir.

45- O pota gibi karinlarda kaynar.

46- O, kizgin bir sivinin kaynamasi gibidir.

47- Allah meleklere söyle emreder. "Sunu tutun da Cehennem'in ortasina sürükleyin."

48- "Sonra onun basinin üstüne kaynar su azabindan dökün."

49- Ona söyle denir! "Tat bakalim azabi! hani sen kendine göre çok güçlü ve çok üstündün.

50- Iste sizin inkâr edip durdugunuz sey budur."

51- Süphesiz ki kötülükten sakinanlar güvenli bir makamdadirlar.

52- Bahçelerde ve pinar baslarindadirlar.

53- Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karsilikli olarak otururlar.

54- Iste böyle, biz onlari ayrica iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz.

55- Onlar orada güven içinde her çesit meyveyi isteyebilirler.

56- Onlar orada ilk ölümden baska bir ölüm tatmazlar. Allah onlari cehennem azabindan korumustur.

57- (Bunlarin hepsi) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmistir.) Iste büyük kurtulus budur.

58- Biz Kur'ân'i senin dilinle indirip kolaylastirdik. Umulur ki onlar ögüt alirlar.

59-Artik sen onlarin baslarina gelecekleri bekle: Çünkü onlar da bekleyip durmaktadirlar.



ENAM



Bismillahirrahmanirrahim

1- Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine baskalarini esit sayiyorlar.

2- Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur. Tayin edilen bir ecel de (kiyamet zamani) O'nun katindadir. Sonra bir de süphe ediyorsunuz.

3- O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tir. Sizin gizlinizi, açiginizi ve ne kazandiginizi bilir.

4- Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.

5- Hak, kendilerine gelince onu yalanladilar. Alaya aldiklari seyin haberi yakinda kendilerine gelecektir.

6- Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettigimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermedigimiz imkanlari onlara vermistik. Onlara gökten bol bol yagmur indirmis, altlarindan irmaklar akitmistik. Fakat onlari günahlarindan dolayi helak ettik. Ve kendilerinden sonra baska bir nesil yarattik.

7- Eger sana kagitta yazili bir kitap indirmis olsak da onu elleriyle tutsalardi, yine de o kâfirler: "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir" derlerdi.

8- "O'na bir melek indirilmeli degil miydi?" dediler. Eger bir melek indirseydik, is bitirilmis olurdu, sonra kendilerine hiç göz açtirilmazdi.

9- Eger Peygamberi, biz bir melek yapsaydik, yine de onu bir adam seklinde yapardik ve onlari yine düstükleri kuskuya düsürürdük.

10- Senden önce de peygamberlerle alay edilmisti. Fakat onlardan alay edenleri, alay ettikleri sey kusativerdi.

11- De ki: "Yeryüzünde dolasin da yalanlayanlarin sonu nasil olmus, görün!".

12- De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'indir" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmistir. Sizi, varliginda asla süphe olmayan kiyamet gününde toplayacaktir. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.

13- Gecede, gündüzde barinan her sey O'nundur. O, isitendir, bilendir.

14- De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan baska dost mu tutayim?" "Ben Islâm olanlarin ilki olmakla emrolundum" de ve sakin Allah'a ortak kosanlardan olma.

15- De ki: "Eger Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabindan korkarim".

16- O gün kimden azab giderilirse, kuskusuz Allah ona rahmet etmistir. Iste apaçik kurtulus budur.

17- Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden baska açacak yoktur. Ve eger sana bir hayir dokundursa, kuskusuz O, herseyi yapabilendir.

18- O, kullarinin üstünde tam hâkimdir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herseyden haberdardir.

19- De ki: "Sahitlik yönünden hangi sey daha büyüktür?". De ki: "Allah, benimle sizin aranizda sahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulasan herkesi uyarayim. Allah'la beraber baska ilâhlar olduguna siz gerçekten sahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna sahitlik etmem". "O, ancak ve ancak bir tek ilâhtir ve gerçekten ben, sizin ortak tuttugunuz seylerden uzagim"de.

20 - Kendilerine Kitap verdigimiz kimseler, Peygamber'i, kendi ogullarini bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazik edenler var ya! Iste onlar iman etmezler.

21- Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç süphe yok ki zalimler kurtulusa eremezler.

22- O gün hepsini mahsere toplayacagiz. Sonra Allah'a ortak kosanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydiginiz ortaklariniz?" diyecegiz.

23- Sonra, (Onlar): "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müsriklerden degildik" demekten baska bir özür bulamayacaklar.

24- Bak, vicdanlarina karsi nasil yalan söylediler! O uydurduklari putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

25- Içlerinden seni dinleyenler de vardir, fakat biz, onu anlamalarina engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarinin içine de agirlik koyduk. Onlar, bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartisirlar. Ve o kâfirler: "Bu, öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir" derler.

26- Onlar, insanlari Kur'ân'a iman etmekten menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalniz kendilerini mahvediyorlar ama farkinda degiller.

27- Onlarin, atesin üzerinde durdurulduklari zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydik da müminlerden olsaydik" dediklerini bir görsen!

28- Hayir, daha önce gizleyip durduklari karsilarina çikti da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri seyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancidirlar.

29- Dediler ki:" Dünya hayatimizdan baska bir hayat yoktur, biz diriltilecek degiliz".

30- Rablerinin huzurunda durdurulduklari zaman onlari bir görsen! Rableri onlara söyle der: "Bu, bir gerçek degil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkâriniz sebebiyle azabi tadin!" der.

31- Allah'in huzuruna çikmayi yalanlayanlar, gerçekten hüsrana ugramislardir. Kiyamet günü ansizin gelince onlar, günahlarini sirtlarina yüklenmis olarak söyle derler: "Dünyada yaptigimiz kusurlardan dolayi yaziklar olsun bize!" Bakin yüklendikleri günah ne kötüdür!

32- Dünya hayati, eglence ve oyundan baska bir sey degildir. Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayirlidir. Aklinizi kullanmaz misiniz?

33 - Onlarin söylediklerinin seni üzdügünü elbette biliyoruz. Onlar aslinda seni yalanlamiyorlar, fakat, o zalimler Allah'in âyetlerini inkâr ediyorlar.

34- Senden önce de peygamberler yalanlanmisti. Kendilerine yardimimiz gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'in sözlerini degistirecek hiçbir kimse yoktur. Süphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kismi gelmistir.

35- Eger onlarin yüz çevirmesi sana agir geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebilecegin) bir delik, ya da göge (çikabilecegin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onlari hidayet üzerinde toplardi. O halde cahillerden olma!

36- Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onlari diriltir, sonra O'na döndürülürler.

37- Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli degil miydi?" De ki: "Süphesiz ki Allah, bir mucize indirmeye kâdirdir, fakat çoklari bilmezler".

38- Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadiyla uçan hiçbir kus yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasinlar. Biz kitapta hiçbir seyi eksik birakmamisizdir, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanirlar.

39- Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanliklar içinde kalmis sagir ve dilsizlerdir. Allah diledigi kimseyi sasirtir, diledigi kimseyi de dogru yola koyar.

40- De ki: "Kendinizi hiç düsündünüz mü, Allah'in azabi size gelse veya kiyamet vakti gelse, Allah'tan baskasina mi yalvarirsiniz? Eger sözünde dogru kimselerseniz cevap verin".

41- Hayir, yalniz o Allah'a yalvarirsiniz. O da dilerse kaldirilmasini istediginiz belayi kaldirir ve o zaman ortak kostugunuz seyleri unutursunuz.

42- Süphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsinlar diye onlari darlik ve sikinti ile yakalayip cezalandirdik.

43- Hiç olmazsa kendilerine baskinimiz geldigi zaman olsun, yalvarmali degiller miydi? Fakat kalbleri katilasti ve seytan yaptiklarini kendilerine güzel gösterdi.

44- Kendilerine hatirlatilanlari unuttuklarinda, onlara her seyin kapisini açtik. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalinca onlari azabimizla ansizin yakalayiverdik. Hemen ümitsizlige kapilip saskina döndüler.

45- Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.

46- De ki: "Söyleyin bakalim, eger Allah kulaklarinizi ve gözlerinizi alir da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan baska onlari size getirecek tanri kimdir?". Dikkat et, âyetlerimizi nasil türlü türlü açikliyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?

47- De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'in azabi ansizin veya açikça gelirse, zalim toplumdan baskasi mi helak olur?"

48- Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabimizin habercileri olmak üzere göndeririz. Artik kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardir.

49- Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta olduklari fenaliklar yüzünden onlara azap dokunacaktir.

50- De ki: "Size Allah'in hazineleri benim yanimdadir, demiyorum. Gaybi da bilmiyorum. Ve size, ben bir melegim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düsünmez misiniz?"

51- Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkanlari Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir sefaatçi vardir. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.

52- Sirf Allah'in rizasini dileyerek sabah aksam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onlarin hesabindan sen sorumlu degilsin, onlar da senin hesabindan sorumlu degiller. Onlari yanindan kovdugun takdirde zalimlerden olursun.

53- Biz onlardan kimini kimi ile, "Allah aramizdan bunlara mi lutfunu layik gördü" desinler diye, iste böyle imtihan ettik. Allah, sükredenleri daha iyi bilen degil midir?

54- Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara söyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdi. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük isleyip de sonra arkasindan tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bagislayan, esirgeyendir".

55- Suçlularin tuttugu yol açiga çiksin diye, âyetleri iste böyle genisçe açikliyoruz.

56- De ki: "Süphesiz ki bana, Allah'tan baska yalvardiklariniza ibadet etmem yasaklandi". De ki: "Sizin çarpik isteklerinize uymayacagim, (eger uyarsam) o zaman sapitmis olur, dogru yolda gidenlerden olmamis olurum".

57- De ki: "Ben Rabbimden apaçik bir delile dayanmaktayim, siz

ise onu yalanladiniz. O çabuk gelmesini istediginiz azab benim elimde degildir, hüküm ancak Allah'a aittir, gerçegi O anlatir ve O, hakki bâtildan ayirdedenlerin en hayirlisidir".

58- De ki: "Sizin çabuk gelmesini istediginiz azab benim elimde olsaydi, benimle sizin aranizdaki durum herhalde sonuçlanmis olurdu. Allah, zulmedenleri en iyi bilendir".

59- Gaybin anahtarlari O'nun katindadir, onlari O'ndan baskasi bilmez, karada ve denizde olanlari O bilir ve bir yaprak düsmez ki, onu O bilmesin; ne topragin karanliklarinda bir tane, ne de kuru ve yas hiçbir sey yoktur ki, o herseyi açiklayan Kitap'ta bulunmasin.

60- Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptiklarinizi bilen, sonra ölüm âni gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandirip kaldiran O'dur. Sonunda da dönüsünüz ancak O'nadir. Sonra bütün yaptiklarinizi size O haber verecektir.

61- O, kullari üzerinde hükümranligi sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldigi vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canini alirlar.

62- Sonra da gerçek Mevlâlarina döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.

63- De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarirsa elbette sükredenlerden olacagiz" diye gizli ve asikâr O'na yalvarip dururken, karanin ve denizin karanliklarindan sizi kim kurtarir?

64- De ki: "Allah, sizi ondan ve bütün sikintilardan kurtarir, sonra da siz yine ortak kosarsiniz".

65- De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarinizin altindan azab göndermeye, yahut sizi firkalara ayirip kiminizin kiminize hincini tattirmaya gücü yeter". Bak, âyetlerimizi nasil inceden inceye açikliyoruz ki, onlar iyice anlasinlar.

66- Kavmin o (Kur'ân'i) yalan saydi, halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin vekiliniz degilim".

67- Her haberin kararlastirilmis bir zamani vardir, siz de onu yakinda bileceksiniz.

68- Âyetlerimiz hakkinda münasebetsizlige dalanlari gördügün zaman hemen onlardan uzaklas ki, ondan baska söze dalsinlar. Eger seytan bunu sana unutturursa hatirladiktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluguyla oturma.

69- Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabindan bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatirlatmadir. Gerekir ki sakinirlar.

70- Dinlerini bir oyun ve bir eglence edinen ve kendilerini dünya hayatinin aldattigi kimseleri birak! Ve hiçbir kimsenin kazandigi sey yüzünden kendisini helake atmamasini, kendisi için Allah'tan baska hiç bir dost ve hiçbir sefaatçi bulunmadigini Kur'ân ile hatirlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varini feda etse, kendisinden alinmaz. Onlar kazandiklari sey yüzünden helake ugratilmislardir. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayi kaynar bir içecek ve can yakici bir azab vardir.

71- De ki: "Biz Allah'i birakip da bize fayda veya zarar vermeyen seylere mi yalvaralim? Allah bizi dogru yola kavusturduktan sonra ardimiza mi dönelim? Arkadaslari, bize gel, diye dogru yola çagirdiklari halde yeryüzünde saskin saskin dolasip, seytanlarin ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalim?". De ki: "Allah'in gösterdigi yol, yegane dogru yoldur. Bize, bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamiz emrolundu".

72- Bize: "Namazi dosdogru kilin, Allah'a karsi gelmekten sakinin" (diye emredildi), toplanacaginiz yer O'nun huzurudur.

73- Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir seye "ol" dedigi gün hemen oluverir. O'nun sözü haktir. "Sûr"a üfürüldügü gün de mülk ancak O'nundur. O, gizliyi ve açigi bilendir. O, hikmet sahibi, her seyden haberdardir.

74- Ibrahim, babasi Âzer'e demisti ki: "sen putlari tanri mi ediniyorsun? Dogrusu ben seni ve kavmini açik bir sapiklik içinde görüyorum".

75- Böylece biz Ibrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhtesem varliklarini) gösteriyorduk , in inananlardan olsun.

76- Üzerine gece bastirinca, bir yildiz gördü:"Rabb'im budur" dedi. Yildiz batinca da:" Ben batanlari sevmem" dedi.

77- Ay'i dogarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batinca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana dogru yolu göstermeseydi, elbette sapikliga düsen topluluktan olurdum" dedi.

78- Günes'i dogarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük" dedi. O da batinca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak kostugunuz seylerden uzagim".

79- "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artik ben asla Allah'a ortak kosanlardan degilim".

80- Kavmi onunla tartismaya basladi. O da onlara dedi ki: "Beni dogru yola eristirdigi halde Allah hakkinda benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak kostuklarinizdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin diledigi sey hariç. Rabbim ilmiyle her seyi kusatmistir. Hiç düsünmez misiniz?"

81- "Hakkinda hiçbir delil indirmedigi halde, siz Allah'a ortak kosmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak kostuklarinizdan nasil korkarim?" Eger bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layiktir?

82- Iman edenler ve imanlarini zulüm ile karistirmayanlar... Iste güven onlarindir ve dogru yolu bulanlar da onlardir.

83- Iste bunlar, kavmine karsi Ibrahim'e verdigimiz delillerimizdir. Diledigimizi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

84- Biz ona Ishak'i ve Yakub'u da hediye ettik: Hepsine de dogru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermistik. Biz güzel davrananlara böyle karsilik veririz.

85- Zekeriyya, Yahya, Isa ve Ilyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih kullarimizdandi.

86- Ismail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kildik.

87- Babalarindan, çocuklarindan ve kardeslerinden bazilarini da (üstün kildik). Onlari seçtik ve dogru yola ilettik.

88- Iste bu, Allah'in dogru yoludur. Kullarindan diledigini o dogru yola iletir. Eger onlar Allah'a ortak kossalardi, yaptiklari bütün amelleri bosa giderdi.

89- Iste onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlik) ve peygamberlik verdigimiz kimselerdir. Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanimamazlik etmiyecek bir toplum getiririz.

90- Bunlar, Allah'in hidayet ettigi kimselerdir. Sen de onlarin hidayetine uy. De ki:"Ben ona karsilik sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir ögüttür.

91- Onlar: "Allah insanlara hiçbir sey göndermemistir" demekle, Allah'i geregi gibi taniyamadilar. De ki: Musa'nin insanlara aydinlik ve hidayet olmak üzere getirdigi, sizin parça parça kâgitlara çevirdiginiz, bir kismini belli ettiginiz, birçogunu gizlediginiz; sizinle babalarinizin, sayesinde bilmediginiz birçok seyleri ögrendiginiz Kitab'i kim gönderdi? (Onlara karsi sen) "Allah" de. Sonra onlari birak, bos laflara dalarak oyalansinlar.

92- Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitaplari tasdik eden, sehirler anasi (Mekke) halkini ve çevresindeki bütün insanligi uyarman için indirdigimiz mübarek bir kitaptir. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarina da devamlidirlar.

93- Allah'a karsi yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir sey vahyolunmadigi halde: "bana vahyedildi" diyen ve: "Allah'in indirdigi gibi bir kitap da ben indirecegim" diye iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm siddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatirlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karsi haksiz seyler söylediginizden ve O'nun âyetlerine karsi böbürlenmenizden dolayi alçaltici bir azapla cezalandiralacaksiniz" derler.

94- Bugün, sizi ilk defa yarattigimiz zamanki gibi yapayalniz huzurumuza geldiniz, size verdigimiz herseyi arkanizda biraktiniz. Allah'in size göre ortagi olduklarini iddia ederek yardimlarina, sefaatlarina güvendiginiz ortaklari yaninizda görmüyoruz. Aranizdaki bütün baglar artik kesilmis, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmistir.

95- Süphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tir. O, ölüden diriyi çikarir, diriden de ölüyü çikaran O'dur. Iste Allah budur. O halde nasil yüz çevirirsiniz?

96- Karanligi yarip tanyerini agartan O'dur. Geceyi, dinlenmek için; Günes'i, Ay'i (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmistir. Iste bu, her seye galip gelen ve her seyi bilen Allah'in takdiridir.

97- Kara ve denizin karanliklarinda yolunuzu bulasiniz diye yildizlari sizin için yaratan O'dur. Süphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri genis bir sekilde açikladik.

98- Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardir. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçik beyan ettik.

99- Gökten suyu indiren O'dur. Onunla her çesit bitkiyi çikardik, o bitkiden bir yesillik çikardik, ondan da birbiri üzerine binmis taneler; hurmanin tomurcugundan sarkan salkimlar, üzüm baglari, zeytin ve nar (bahçeleri) çikariyoruz. (Bunlarin) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlasmasina bakin! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardir.

100- Onlar, Allah'a cinlerden de ortak kostular. Halbuki onlari yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na ogullar, kizlar uydurdular. O'nun sâni onlarin uydurduklari sifatlardan münezzeh ve yücedir.

101- Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. Esi de olmadigi halde, nasil olur da çocugu olur? Her seyi yaratan O'dur. Ve O, herseyi bilendir.

102- Iste Rabbiniz Allah bu! O'ndan baska ilâh yoktur; O, her seyin yaratanidir. O'na kulluk edin, O her seye vekildir.

103- Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her seyden haberlidir.

104- Muhakkak size Rabbinizden basiretler (kalb gözleri) geldi. Artik kim hakki görürse faydasi kendisine, kim de körlük ederse zarari kendisinedir. Ben sizin bekçiniz degilim!

105- Iste böylece âyetleri türlü türlü çevirip açikliyoruz ki, onlar sana: "Sen bunlari bir yerlerden okuyup ögrenmissin" desinler ve bilen bir toplum için de onu iyice beyan edelim.

106- Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan baska ilâh yoktur. Ortak kosanlardan da yüz çevir.

107- Allah dileseydi, ortak kosmazlardi. Biz, seni onlar üzerine bekçi yapmadik, sen onlara vekil de degilsin!

108- Onlarin Allah'tan baska yalvardiklarina sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek siniri asip Allah'a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptiklari isi böyle süslü gösterdik. Sonunda dönüsleri Rablerinedir. O, onlara ne yaptiklarini haber verir.

109- Müsrikler, kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka iman edeceklerine dair en agir yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: "Mucizeler ancak Allah katindadir". Onlara mucizeler geldiginde de iman etmeyeceklerini siz nerden bileceksiniz?

110- Biz onlarin kalblerini ve gözlerini çeviririz de, onlar, ilkin iman etmedikleri gibi, gene de iman etmezler. Biz de onlari taskinliklari içerisinde kör ve saskin birakiriz.

111- Eger biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konussaydi ve her seyi toplayip karsilarina getirseydik, Allah'in diledikleri hariç, yine de inanacak degillerdi, fakat çoklari bunu bilmezler.

112- Biz böylece, her peygambere insan ve cin seytanlarini düsman yaptik. Bunlar birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler.

Rabbin dileseydi onu yapamazlardi. Artik onlari iftiralari ile basbasa birak.

113- Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalbleri, o yaldizli söze kansin, ondan hoslansin ve isledikleri suçlari islemeye devam etsinler diye böyle yaparlar.

114- Allah, size Kitab'i (Kur'ân'i) açiklanmis olarak indirdigi halde, ondan baska bir hakem mi arayayim? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'ân'in, gerçekten Rabbin katindan hak olarak indirilmis oldugunu bilirler. O halde sakin süphe edenlerden olma.

115- Rabbinin sözü hem dogrulukça, hem de adaletçe tamamlanmistir. O'nun sözlerini degistirebilecek hiç kimse yoktur. O, isitendir, bilendir.

116- Eger yeryüzündekilerin çogunluguna uyarsan seni Allah yolundan saptirirlar. Çünkü onlar sadece "zann"a uyarlar ve saçmalarlar.

117- Süphesiz ki Rabbin, yolundan kimlerin saptigini çok iyi bilir. O, dogru yolda olanlari da çok iyi bilir.

118- Eger Allah'in âyetlerine iman ediyorsaniz, Allah'in adi anilarak kesilen hayvanlardan yiyin.

119- Size ne oluyor da Allah'in adi anilarak kesilenlerden yemiyorsunuz? Halbuki O size, mecbur kalmanizin disinda haram olan seyleri genisce açiklamistir. Dogrusu birçoklari bilmeden keyiflerine uyarak insanlari dogru yoldan saptiriyorlar. Muhakkak ki, Rabbin, siniri asanlari çok iyi bilir.

120- Günahin açigini da, gizlisini de birakin! Günah kazananlar, yaptiklarinin cezasini çekecekler.

121- Üzerlerine Allah'in ismi anilmamis olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çikmaktir. Seytanlar, dostlarina, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eger onlara uyarsaniz, muhakkak ki, Allah'a ortak kosanlardan olursunuz.

122- Ölü iken hidayetle dirilttigimiz, kendisine insanlar arasinda yürüyecek bir nûr verdigimiz kimse, karanliklar içinde kalip, ondan çikamayan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere, yaptiklari, böyle süslü gösterilir.

123- Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranin suçlulari yaptik ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülügü baskasina degil kendilerine yapiyorlar da farkina varmiyorlar.

124- Onlara bir âyet geldigi zaman: "Allah'in peygamberlerine verilenin aynisi bize de verilmedikçe iman etmeyiz" derler. Allah peygamberligini kime verecegini daha iyi bilir. Suçlu olanlara, yaptiklari hilelerinden dolayi Allah katindan bir zillet ve siddetli bir azap erisecektir.

125- Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü Islâm'a açar. Kimi de saptirmak isterse, sanki göge yükseliyormus gibi, gögsünü dar ve sikintili yapar. Allah, inanmayanlari iste böyle pislik içinde birakir.

126- Iste Rabbinin dogru yolu budur. Süphesiz biz, hatirlayip ibret alan bir kavim için âyetleri genis bir sekilde açikladik.

127- Onlar için Rableri katinda selâmet yurdu vardir. Yaptiklari iyi amellerden dolayi, Allah onlarin dostudur.

128- (Allah), onlarin hepsini topladigi gün, cinlere: "Ey cin toplulugu! Insanlarin çogunu yoldan çikardiniz" der. Insanlardan cinlerin dostu olanlar da söyle derler: "Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandik. Nihayet bize tayin ettigin vademize ulastik". Allah da:"Sizin duraginiz cehennemdir. Orada, Allah'in dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksiniz" der. Süphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her seyi bilendir.

129- Iste biz böylece, kazandiklari günahlardan dolayi zalimlerin bir kismini, diger bir kismina dost yapariz.

130- (Allah) "Ey cin ve insan toplulugu! Içinizden size âyetlerimi anlatan ve bugününüze kavusacaginiz hususunda sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" deyince onlar: "Kendi aleyhimize sahidiz" derler. Dünya hayati onlari aldatti ve kendilerinin kâfir olduklarina sahitlik ettiler.

131- Bu (sundan dolayidir ki) Rabbin, halki habersiz iken ülkeleri zulüm ile helak edici degildir.

132- Her birinin yaptiklarina göre dereceleri vardir. Rabbin onlarin yaptiklarindan habersiz degildir.

133- Rabb'in, hiçbir seye muhtaç degildir, merhamet sahibidir. Sizi, baska bir kavmin soyundan getirdigi gibi, dilerse, sizi de yok edip, sizden sonra yerinize diledigini getirir.

134- Size vaad edilenler muhakkak gelecektir, siz, onun önüne geçemezsiniz.

135- De ki: "Ey kavmim! Gücünüz yettigince yapacaginizi yapin, ben de yapiyorum. Yakinda (dünya) yurdunun sonunun kimin oldugunu bileceksiniz. Muhakkak zalimler kurtulusa eremezler".

136- Allah'in yarattigi ekin ve hayvanlardan Allah'a bir hisse ayirmakta ve kendilerince: "Bu, Allah'a ait; su da ortaklarimiza ait" demektedirler. Ortaklari için olan hisse Allah'a ulasmamakta, fakat Allah'a ayrilan hisse ortaklarina ulasmaktadir. Verdikleri hüküm ne kötüdür.

137- Yine ortaklari, müsriklerden çoguna evlatlarini öldürmeyi güzel gösterdi ki, hem kendilerini mahvetsinler, hem de dinlerini karistirip bozsunlar. Allah dileseydi bunu yapamazlardi. O halde onlari, uydurduklariyla bas basa birak!

138- Zanlarinca dediler ki:"Bunlar dokunulmaz hayvanlar ve ekinlerdir. Bunlari bizim diledigimizden baskasi yiyemez. Bunlar da sirtina binilmesi yasaklanmis hayvanlar." Bir kisim hayvanlari da üzerlerine Allah'in adini anmadan bogazlarlar. Bütün bunlari Allah'a iftira ederek yaparlar. Allah onlari iftiralariyla cezalandiracaktir.

139- Dediler ki: "Bu hayvanlarin karinlarindakiler sadece erkeklerimize ait olup kadinlarimiza haramdir". Eger ölü dogarsa o zaman hepsi onda ortaktir. Bu nitelemelerinden dolayi Allah onlarin cezasini verecektir. Çünkü O hikmet sahibidir, her seyi bilendir.

140- Bilgisizlik yüzünden beyinsizce çocuklarini öldürenler ve Allah'in kendilerine verdigi rizki, Allah'a iftira ederek haram kilanlar muhakkak ki, ziyana ugradilar. Bunlar, dogru yoldan sapmislardir; hidayete erecek de degillerdir.

141- Asmali ve asmasiz (üzüm) bahçeleri, hurmalari, ürünleri çesit çesit ekinleri, zeytinleri ve narlari, birbirine benzer ve benzemez biçimde yaratan O'dur. Her biri meyve verince meyvesinden yiyin, hasat günü de hakkini (zekat ve sadakasini) verin; ama israf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez.

142- Hayvanlardan da (çesit çesit yaratti). Kimi yük tasir, kiminin yününden dösek yapilir. Allah'in size verdigi riziktan yiyin ve seytanin adimlarina uymayin (pesinden gitmeyin); çünkü o, sizin için apaçik bir düsmandir.

143- Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden iki. De ki: "(Allah), iki erkegi mi haram kildi yoksa iki disiyi mi, ya da iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi? Eger dogru iseniz bana ilimle haber verin."

144- Ve deveden iki, sigirdan iki. De ki: (Allah), "Iki erkegi mi haram kildi, yoksa iki disiyi mi, ya da iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi? Yoksa, Allah'in size böyle vasiyet ettigine sahitler mi oldunuz? (O'nun yaninda miydiniz?). Böyle hiçbir bilgiye dayanmadan, insanlari saptirmak için, Allah'a karsi yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Süphesiz Allah, o zalimler toplulugunu dogru yola iletmez"

145- De ki: "Bana vahyolunanda, (bu haram dediklerinizi) yiyen kimse için haram edilmis bir sey bulamiyorum. Ancak les, veya akitilmis kan, yahut domuz eti - ki bu gerçekten pistir yahut Allah'tan baskasi adina kesilmis bir hayvan olursa, bunlar haramdir. Ama kim çaresiz kalirsa, (baskasinin hakkina) tecavüz etmemek ve zaruret sinirini asmamak üzere (bunlardan yiyebilir)" Çünkü Rabbin çok bagislayandir, merhamet edendir.

146- Yahudilere bütün tirnakli hayvanlari haram kildik. Sirtlarinda, yahut bagirsaklarinda bulunan, ya da kemige karisan yaglar disinda, sigir ve koyunun da, yaglarini onlara haram ettik. Saldirganliklari yüzünden onlari böyle cezalandirdik. Biz elbette dogru söyleyenleriz.

147- Eger seni yalanladilarsa, de ki: "Rabbiniz genis rahmet sahibidir. Bununla beraber O'nun azabi da suçlu toplumdan geri çevrilmez."

148- Allah'a ortak kosanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak kosardik, ne de atalarimiz ortak kosardi, hiçbir seyi de haram kilmazdik." Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemislerdi de sonunda azabimizi tatmislardi. De ki: "Yaninizda bize çikarabileceginiz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmaliyorsunuz."

149- De ki: "En kesin ve üstün delil, Allah'indir. Allah isteseydi, elbette hepinizi dogru yola iletirdi."

150- De ki: "Haydi, Allah bunu yasak etti diye taniklik edecek sahitlerinizi getirin.". Eger onlar sahitlik ederlerse, sen onlarla beraber sahitlik etme. Âyetlerimi yalanlayanlarin ve ahirete inanmayanlarin keyiflerine uyma. Çünkü onlar Rablerine baskasini denk tutuyorlar.

151- De ki: Rabbinizin size neleri haram kildigini okuyayim: O'na hiçbir seyi ortak kosmayin, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin, sizin de onlarin da rizkini biz veriyoruz. Kötülüklerin açigina da, gizlisine de yaklasmayin. Haksiz yere Allah'in haram kildigi cana kiymayin. Düsünesiniz diye Allah size bunlari emretti.

152- Yetimin malina yaklasmayin; yalniz erginlik çagina erisinceye kadar (malina) en güzel biçimde (yaklasabilir ve uygun sekilde harcayabilirsiniz). Ölçü ve tartiyi tam adaletle yapin. Biz kimseye gücünün yettiginden fazlasini teklif etmeyiz. Söylediginiz zaman da, yakininiz da olsa âdil olun ve Allah'a verdiginiz sözü tutun. Ögüt alip düsünesiniz diye Allah bunlari size emretmistir.

153- Iste benim dogru yolum budur; ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayiracak baska yollara uymayin. (Azabindan) korunmaniz için Allah size böyle tavsiye etmistir.

154- Sonra iyilik edenlere (nimetimizi) tamamlamak, her seyi açiklamak ve dogru yola iletici ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitab'i verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarina inansinlar.

155- Iste bu (Kur'ân) da mübarek bir Kitap'tir. Onu biz indirdik. Ona uyun ve Allah'tan korkun ki, size rahmet edilsin.

156- (Onu size indirdik ki "Kitap, sadece bizden önceki iki topluluga (yahudi ve hiristiyanlara) indirildi; biz ise, onlarin okumasindan habersizdik (o kitaplari okuyamiyor ve dillerini anlayamiyorduk)" demeyesiniz.

157- Yahut: "Eger bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok dogru yolda olurduk", demeyesiniz. Iste size de Rabbinizden açik delil, hidayet ve rahmet geldi. Allah'in âyetlerini yalanlayip, onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri sebebiyle azabin en kötüsüyle cezalandiracagiz.

158- (Inanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazi âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) isaretlerinin geldigi gün, daha önce iman etmemis, yahut imaninda bir hayir kazanmamis kimseye, artik inanmasi bir fayda saglamaz. De ki: "Bekleyin; biz de beklemekteyiz."

159- Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliskin yoktur. Onlarin isi Allah'a kalmistir, sonra (Allah) onlara yaptiklarini haber verecektir.

160- Kim iyilik getirirse, ona o (getirdigi)nin on kati vardir. Kim kötülük getirirse, sadece onun dengiyle cezalandirilir; onlar haksizliga ugratilmazlar.

161- De ki: Rabbim, beni dogru yola iletti. Dosdogru dine, Allah'i birleyen Ibrahim'in dinine. O, ortak kosanlardan degildi.

162- De ki: Benim namazim, ibadetim, hayatim ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.

163- Onun ortagi yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben müslümanlarin ilkiyim.

164- De ki: Allah herseyin Rabbi iken, ben O'ndan baska Rab mi arayayim? Herkesin kazandigi yalniz kendisine aittir. Kendi (günah) yükünü tasiyan hiç kimse, bir baskasinin (günah) yükünü tasimaz. Sonra dönüsünüz Rabbinizedir. O, ayriliga düstügünüz gerçegi size haber verecektir.

165- Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdigi seylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kilan O'dur. Süphesiz Rabbin, cezasi çabuk olandir ve O, bagislayan, esirgeyendir.



ENBİYA



Bismillahirrahmanirrahim

ıÜü1- Insanlarin hesab (görme) zamani yaklasti. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldirmiyorlar.

2- Rablerinden kendilerine gelen her yeni hatirlatmayi hep eglenerek dinliyorlar.

3- Kalbleri hep eglencede (gaflette), hem o zalimler aralarinda su gizli fisiltiyi yaptilar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artik göz göre göre sihre mi gidip uyarsiniz?"

4- Peygamber: "Benim Rabbim gökte ve yerde (söylenen) her sözü bilir. O, her seyi isitir, her seyi bilir" dedi.

5- Onlar: "Hayir, bunlar karisik rüyalardir; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir sairdir. Böyle degilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.

6- Onlardan önce yok ettigimiz hiçbir memleket halki iman etmedi. Simdi bunlar mi iman edecekler?

7- (Ey Muhammed!) Biz, senden önce de ancak kendilerine vahyettigimiz birtakim erkek(peygamber)ler gönderdik. Bilmiyorsaniz kitap ehli olanlara sorun.

8- Biz onlari yemek yemez birer cesed kilmadik ve onlar ölümsüz de degillerdi.

9- Sonra biz onlara verdigimiz sözü yerine getirdik; hem onlari, hem de diledigimiz kimseleri kurtardik, asiri gidenleri yok ettik.

10- (Ey Kureys toplulugu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün san ve serefiniz ondadir. Hâlâ akillanmayacak misiniz?

11- Biz halki zalim olan nice memleketleri kirip geçirdik ve onlardan sonra baska milletler var ettik.

12- Onlar azabimizin siddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardi.

13- "Kosup kaçmayin; size nimet verilen yere, yurtlariniza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik.

14- Onlar da: "Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler.

15- Biz, onlari biçilmis bir ekin ve bir yigin kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmustur.

16- Biz gök ile yeri ve aralarindaki seyleri, bos bir eglence için yaratmadik.

17- Eger bir eglence edinmek isteseydik, elbette onu katimizdan edinirdik. Yapacak olsaydik öyle yapardik.

18- Hayir, biz hakki batilin basina çarpariz da onun beynini parçalar. Bir de bakarsin (batil) o anda yok olup gitmistir. Allah'a yakistirdiginiz vasiflardan ötürü size yaziklar olsun.

19- Göklerde ve yerde olan bütün varliklar O'nundur. Katinda olanlar O'na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.

20- Gece gündüz (hep Allah'i) tesbih ederler, usanmazlar.

21- Yoksa (Mekke müsrikleri) birtakim ilâhlar edindiler de yerden ölüleri onlar mi diriltecekler?

22- Eger yer ile gökte Allah'tan baska ilâhlar olsaydi, bunlarin ikisi de muhakkak fesada ugrar yok olurdu. O halde Ars'in Rabbi olan Allah, onlarin vasfetmekte olduklari seylerden (bütün noksanliklardan) beridir, münezzehtir.

23- O, yaptigindan sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu tutulacaklardir.

24- Yoksa O'ndan baska ilâhlar mi edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. Iste benimle beraber olanlarin kitabi ve benden öncekilerin kitabi." Hayir, onlarin çogu gerçegi bilmezler de onun için yüz çevirirler.

25- Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona söyle vahyetmis olmayalim: "Gerçek su ki benden baska ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin."

26- Böyle iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Dogrusu melekler (Allah'in çocuklari degil.) ikram olunmus kullardir.

27- Onlar Allah'in sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.

28- Allah, onlarin önlerindekini de, arkalarindakini de (yaptiklarini ve yapacaklarini) bilir. Onlar, Allah'in hosnud oldugu kimseden baskasina sefaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler.

29- Içlerinden kim: "Ben, O'ndan baska bir ilâhim" derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandiririz.

30-O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitisik bir halde iken biz onlari ayirdik. Hayati olan her seyi sudan yarattik. Hâlâ inanmiyorlar mi?

31- Yeryüzünde, insanlar sarsilmasin diye sabit daglar yarattik, rahat gidebilsinler diye daglarin aralarinda genis yollar var ettik.

32- Gökyüzünü de korunmus bir tavan yaptik. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'in kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.

33- Geceyi, gündüzü, günesi ve ayi yaratan O'dur. Bunlarin her biri kendi dairesinde dolasmaktadir.

34- Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insani ölümsüz kilmadik, sen ölürsün de onlar baki kalir mi? Senin ölmenle rahata kavusacaklarini mi saniyorlar?

35- Her nefis ölümü tadacaktir. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyecegiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

36- O inkârcilar seni gördükleri zaman, seni alaya aliyorlar ve "Ilâhlarinizi diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'in kitabini inkâr ediyorlar.

37- Insan aceleci olarak yaratilmistir. Size yakinda (azaba dair) alametlerimi gösterecegim. Simdi siz acele etmeyin.

38- "Dogru sözlü iseniz (bildirin) bu vaad ne zamandir?" derler.

39- Bu kâfirler atesi yüzlerinden ve sirtlarindan men edemeyecekleri ve yardim da göremeyecekleri zamani, bir bilseler!

40- Dogrusu bu azap onlara ansizin gelecek de kendilerini sasirtacaktir. Artik ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

41- Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri sey (azap) kusativerdi.

42- De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahmân'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin kitabindan yüz çevirmektedirler.

43- Yoksa kendilerini bize karsi savunacak tanrilari mi var? O tanrilar kendilerine bile yardim edemezler, katimizdan da dostluk görmezler.

44- Dogrusu biz o kâfirleri ve atalarini yasattik, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat simdi memleketlerini her yandan eksilttigimizi görmüyorlar mi? O halde üstün gelen onlar midir?

45- De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyariyorum," uyarildiklari zaman sagirlar çagriyi duymazlar.

46- Yemin olsun ki, Rabbinin azabindan az bir sey onlara dokunursa, muhakkak "Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik" diyeceklerdir.

47- Biz kiyamet günü için dogru teraziler kurariz; hiçbir kimse hiçbir haksizliga ugratilmaz. Yapilan amel, bir hardal tanesi agirliginca da olsa, onu getirir (tartiya koyariz.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.

48- Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a egriyi dogrudan ayiran kitabi, takva sahibleri için bir isik ve ögüt olarak verdik.

Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kiyamet saatinden de titrerler.

50- Iste bu (Kur'ân) da indirdigimiz kutsal bir kitaptir. Simdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?

51- And olsun ki biz daha önce Ibrahim'e de rüsdünü vermistik (akla uygun olani göstermistik). Biz onu biliyorduk.

52- O zaman o, babasina ve kavmine: "Bu tapinip durdugunuz heykeller nedir?" demisti.

53- Onlar: "Biz atalarimizi bunlara tapar bulduk" dediler.

54- Ibrahim: "And olsun ki sizler de, atalariniz da apaçik bir sapiklik içindesiniz" dedi.

55- Onlar : "Sen bize gerçegi mi getirdin (Sen ciddi mi söylüyorsun), yoksa saka mi ediyorsun?" dediler.

56- O söyle dedi: "Hayir Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onlari O yaratmistir. Ben de buna sahidlik edenlerdenim."

57- "Allah'a yemin ederim ki, siz arkanizi dönüp gittikten sonra, ben putlariniza elbette bir tuzak kuracagim."

58- Derken o, bunlari parça parça etti. Yalniz kendisine basvursunlar diye onlarin büyügünü saglam birakti.

59- (Kavmi) "Tanrilarimiza bunu kim yapti? Dogrusu o zalimlerden biridir." dediler.

60- (Bazilari) "Ibrahim denen bir gencin, onlari diline doladigini duymustuk" dediler.

61- "O halde onu insanlarin gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) sahidlik ederler" dediler.

62- (Ibrahim gelince ona) "Ey Ibrahim! bunu tanrilarimiza sen mi yaptin?" dediler

63- Ibrahim: "Belki onu su büyükleri yapmistir, konusabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.

64- Bunun üzerine vicdanlarina dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Dogrusu siz haksizsiniz."

65- Sonra yine (eski) kafalarina döndüler: "And olsun ki (ey Ibrahim!) bunlarin konusmayacagini (sen d
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: yamuk_prenses - Mayıs 08 2006, 23:16:17
waoww harikasın yaaa


da sitenin linkini atsaydın dağa kolay olurmuştu :p
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Lâl-ü Ebkem - Mayıs 08 2006, 23:23:46
waoww harikasın yaaa


da sitenin linkini atsaydın dağa kolay olurmuştu :p

hehe..bence de...  :yaril
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: ...And Justice For All - Mayıs 09 2006, 21:50:13
waoww harikasın yaaa


da sitenin linkini atsaydın dağa kolay olurmuştu :p

hehe..bence de...  :yaril

HEHEHE.. BENCEDE
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: alex - Haziran 01 2006, 15:46:49
tşkler mert baya uzun kopyala yapıştırmı yaptın tek tek yazdınmı.bir kısmını okudum geri kalanlarınıda okurum inşallah.tşkler
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: buket - Temmuz 03 2006, 22:43:25
biz de vardı kitap olarak saol....
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Serseri_Kız - Ağustos 29 2006, 02:54:14
ewet vardı teşekkür ederim..................
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: CastieL - Ekim 09 2006, 23:30:44
Sağol paylaşımın için  :okey
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: angime - Ekim 24 2006, 21:08:37
emeğine sağlık arkadaşım...
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Night - Kasım 28 2006, 19:46:53
Emeğine sağLık ;)
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: frozen - Ocak 20 2007, 19:10:46
emeğine sağlık ....
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: rojinforum - Mayıs 16 2007, 17:18:53
çok güzel konu tşk
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:12:56
ENBİYA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Insanlarin hesab (görme) zamani yaklasti. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldirmiyorlar.

2- Rablerinden kendilerine gelen her yeni hatirlatmayi hep eglenerek dinliyorlar.

3- Kalbleri hep eglencede (gaflette), hem o zalimler aralarinda su gizli fisiltiyi yaptilar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artik göz göre göre sihre mi gidip uyarsiniz?"

4- Peygamber: "Benim Rabbim gökte ve yerde (söylenen) her sözü bilir. O, her seyi isitir, her seyi bilir" dedi.

5- Onlar: "Hayir, bunlar karisik rüyalardir; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir sairdir. Böyle degilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.

6- Onlardan önce yok ettigimiz hiçbir memleket halki iman etmedi. Simdi bunlar mi iman edecekler?

7- (Ey Muhammed!) Biz, senden önce de ancak kendilerine vahyettigimiz birtakim erkek(peygamber)ler gönderdik. Bilmiyorsaniz kitap ehli olanlara sorun.

8- Biz onlari yemek yemez birer cesed kilmadik ve onlar ölümsüz de degillerdi.

9- Sonra biz onlara verdigimiz sözü yerine getirdik; hem onlari, hem de diledigimiz kimseleri kurtardik, asiri gidenleri yok ettik.

10- (Ey Kureys toplulugu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün san ve serefiniz ondadir. Hâlâ akillanmayacak misiniz?

11- Biz halki zalim olan nice memleketleri kirip geçirdik ve onlardan sonra baska milletler var ettik.

12- Onlar azabimizin siddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardi.

13- "Kosup kaçmayin; size nimet verilen yere, yurtlariniza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik.

14- Onlar da: "Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler.

15- Biz, onlari biçilmis bir ekin ve bir yigin kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmustur.

16- Biz gök ile yeri ve aralarindaki seyleri, bos bir eglence için yaratmadik.

17- Eger bir eglence edinmek isteseydik, elbette onu katimizdan edinirdik. Yapacak olsaydik öyle yapardik.

18- Hayir, biz hakki batilin basina çarpariz da onun beynini parçalar. Bir de bakarsin (batil) o anda yok olup gitmistir. Allah'a yakistirdiginiz vasiflardan ötürü size yaziklar olsun.

19- Göklerde ve yerde olan bütün varliklar O'nundur. Katinda olanlar O'na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.

20- Gece gündüz (hep Allah'i) tesbih ederler, usanmazlar.

21- Yoksa (Mekke müsrikleri) birtakim ilâhlar edindiler de yerden ölüleri onlar mi diriltecekler?

22- Eger yer ile gökte Allah'tan baska ilâhlar olsaydi, bunlarin ikisi de muhakkak fesada ugrar yok olurdu. O halde Ars'in Rabbi olan Allah, onlarin vasfetmekte olduklari seylerden (bütün noksanliklardan) beridir, münezzehtir.

23- O, yaptigindan sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu tutulacaklardir.

24- Yoksa O'ndan baska ilâhlar mi edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. Iste benimle beraber olanlarin kitabi ve benden öncekilerin kitabi." Hayir, onlarin çogu gerçegi bilmezler de onun için yüz çevirirler.

25- Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona söyle vahyetmis olmayalim: "Gerçek su ki benden baska ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin."

26- Böyle iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Dogrusu melekler (Allah'in çocuklari degil.) ikram olunmus kullardir.

27- Onlar Allah'in sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.

28- Allah, onlarin önlerindekini de, arkalarindakini de (yaptiklarini ve yapacaklarini) bilir. Onlar, Allah'in hosnud oldugu kimseden baskasina sefaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler.

29- Içlerinden kim: "Ben, O'ndan baska bir ilâhim" derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandiririz.

30-O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitisik bir halde iken biz onlari ayirdik. Hayati olan her seyi sudan yarattik. Hâlâ inanmiyorlar mi?

31- Yeryüzünde, insanlar sarsilmasin diye sabit daglar yarattik, rahat gidebilsinler diye daglarin aralarinda genis yollar var ettik.

32- Gökyüzünü de korunmus bir tavan yaptik. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'in kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.

33- Geceyi, gündüzü, günesi ve ayi yaratan O'dur. Bunlarin her biri kendi dairesinde dolasmaktadir.

34- Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insani ölümsüz kilmadik, sen ölürsün de onlar baki kalir mi? Senin ölmenle rahata kavusacaklarini mi saniyorlar?

35- Her nefis ölümü tadacaktir. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyecegiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.

36- O inkârcilar seni gördükleri zaman, seni alaya aliyorlar ve "Ilâhlarinizi diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'in kitabini inkâr ediyorlar.

37- Insan aceleci olarak yaratilmistir. Size yakinda (azaba dair) alametlerimi gösterecegim. Simdi siz acele etmeyin.

38- "Dogru sözlü iseniz (bildirin) bu vaad ne zamandir?" derler.

39- Bu kâfirler atesi yüzlerinden ve sirtlarindan men edemeyecekleri ve yardim da göremeyecekleri zamani, bir bilseler!

40- Dogrusu bu azap onlara ansizin gelecek de kendilerini sasirtacaktir. Artik ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.

41- Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri sey (azap) kusativerdi.

42- De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahmân'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin kitabindan yüz çevirmektedirler.

43- Yoksa kendilerini bize karsi savunacak tanrilari mi var? O tanrilar kendilerine bile yardim edemezler, katimizdan da dostluk görmezler.

44- Dogrusu biz o kâfirleri ve atalarini yasattik, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat simdi memleketlerini her yandan eksilttigimizi görmüyorlar mi? O halde üstün gelen onlar midir?

45- De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyariyorum," uyarildiklari zaman sagirlar çagriyi duymazlar.

46- Yemin olsun ki, Rabbinin azabindan az bir sey onlara dokunursa, muhakkak "Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik" diyeceklerdir.

47- Biz kiyamet günü için dogru teraziler kurariz; hiçbir kimse hiçbir haksizliga ugratilmaz. Yapilan amel, bir hardal tanesi agirliginca da olsa, onu getirir (tartiya koyariz.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.

48- Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a egriyi dogrudan ayiran kitabi, takva sahibleri için bir isik ve ögüt olarak verdik.

Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kiyamet saatinden de titrerler.

50- Iste bu (Kur'ân) da indirdigimiz kutsal bir kitaptir. Simdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?

51- And olsun ki biz daha önce Ibrahim'e de rüsdünü vermistik (akla uygun olani göstermistik). Biz onu biliyorduk.

52- O zaman o, babasina ve kavmine: "Bu tapinip durdugunuz heykeller nedir?" demisti.

53- Onlar: "Biz atalarimizi bunlara tapar bulduk" dediler.

54- Ibrahim: "And olsun ki sizler de, atalariniz da apaçik bir sapiklik içindesiniz" dedi.

55- Onlar : "Sen bize gerçegi mi getirdin (Sen ciddi mi söylüyorsun), yoksa saka mi ediyorsun?" dediler.

56- O söyle dedi: "Hayir Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onlari O yaratmistir. Ben de buna sahidlik edenlerdenim."

57- "Allah'a yemin ederim ki, siz arkanizi dönüp gittikten sonra, ben putlariniza elbette bir tuzak kuracagim."

58- Derken o, bunlari parça parça etti. Yalniz kendisine basvursunlar diye onlarin büyügünü saglam birakti.

59- (Kavmi) "Tanrilarimiza bunu kim yapti? Dogrusu o zalimlerden biridir." dediler.

60- (Bazilari) "Ibrahim denen bir gencin, onlari diline doladigini duymustuk" dediler.

61- "O halde onu insanlarin gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) sahidlik ederler" dediler.

62- (Ibrahim gelince ona) "Ey Ibrahim! bunu tanrilarimiza sen mi yaptin?" dediler

63- Ibrahim: "Belki onu su büyükleri yapmistir, konusabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.

64- Bunun üzerine vicdanlarina dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Dogrusu siz haksizsiniz."

65- Sonra yine (eski) kafalarina döndüler: "And olsun ki (ey Ibrahim!) bunlarin konusmayacagini (sen de) bilirsin." dediler.

66- (Ibrahim) dedi: "O halde, Allah'i birakip da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mi tapiyorsunuz?"

67- "Size de, Allah'i birakip taptiklariniza da yaziklar olsun, siz hâlâ akillanmayacak misiniz?"

68- Onlar: "Bir sey yapacaksaniz, sunu yakin da tanrilariniza yardim edin" dediler.

69- Biz: "Ey ates! Ibrahim'e karsi serin ve zararsiz ol" dedik.

70- Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana ugrattik.

71- Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kildigimiz yere ulastirip kurtardik.

72- Ona (Ibrahim'e) Ishak'i, üstelik bir de Yakub'u ihsan ettik ve herbirini salih kimseler kildik.

73- Onlari buyrugumuz altinda (insanlara) dogru yolu gösterecek önderler kildik. Kendilerine hayirli isler yapmayi, namaz kilmayi, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.

74- Biz Lût'a da bir hüküm, bir ilim verdik. Onu çirkin isler isleyen kasabadan kurtardik. Dogrusu onlar kötü, fasik bir kavimdi.

75- Onu ise rahmetimizin içine aldik. Çünkü o salihlerdendi.

76- Nuh da daha önceleri bize yalvarmisti; biz de onun duasini kabul ettik, kendisini ve ailesini büyük sikintidan kurtardik.

77- Âyetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü aldik. Süphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de hepsini (suda) bogduk.

78- Davud ve Süleyman'i da (hatirla). Hani onlar ekin hakkinda hüküm veriyorlardi. Hani milletin koyunlari (geceleyin) içinde yayilmisti, biz onlarin hükmüne sahittik.

79- Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman'a bildirmistik; (zaten) herbirine hüküm ve ilim vermistik. Davud'la beraber tesbih etsinler diye, daglari ve kuslari buyruk altina aldik. (Bütün bunlari) yapan bizdik.

80- Ona, sizi savasta korumak için zirh yapma sanatini ögrettik, artik sükreder misiniz?

81- Bereketli kildigimiz yere dogru, Süleyman'in emriyle yürüyen siddetli rüzgari, onun buyruguna verdik. Biz her seyi biliyorduk.

82- Onun için dalgiçlik yapan ve bundan baska isler de gören seytanlardan da onun buyrugu altina verdik. Onlarin hepsini biz gözetiyorduk.

83- Eyyûb da: "Basima bir bela geldi, (sana sigindim), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti.

84- Biz de onun duasini kabul ettik de basina gelenleri kaldirdik. Katimizdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatira olmak üzere, ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha verdik .

85- Ismail, Idris ve Zülkifl'i de (hatirla). Onlarin hepsi de sabredenlerdendi.

86- Onlari da rahmetimizin içine aldik. Onlar gerçekten salih olanlardandi.

87- Zünnun'u (balik sahibi Yunus'u) da hatirla. Hani o, öfkelenerek gitmisti de, bizim kendisini hiçbir zaman sikistirmayacagimizi sanmisti. Fakat sonunda karanliklar içinde: "Senden baska ilâh yoktur, sen münezzehsin, Süphesiz ben haksizlik edenlerden oldum" diye seslenmisti.

88- Biz de duasini kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardik. Iste biz iman edenleri böyle kurtaririz.

89- Zekeriya da hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek basima birakma, sen varislerin en hayirlisisin" diye nida etmisti.

90- Biz de duasini kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yi ihsan ettik. Ve esini (dogum yapmaya) elverisli hale getirdik. Dogrusu onlar iyiliklerde yarisiyorlar, umarak ve korkarak bize yalvariyorlardi. Bize karsi derin saygi duyuyorlardi.

91- Irzini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemis, onu ve oglunu, âlemler için bir mucize kilmistik.

92- Dogrusu bu sizin ümmetiniz (tevhid dini olan müslümanlik), bir tek ümmettir (bir tek din olarak sizin dininizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.

93- Ama insanlar din konusunda aralarinda bölüklere ayrildilar ama, hepsi bize döneceklerdir.

94- Inanmis olarak yararli is isleyenin emegi inkâr edilmeyecektir. Biz süphesiz onu yazmaktayiz.

95- Yok ettigimiz bir memleket (ahalisinin ahiretteki cezasini da çekmek üzere) bize dönmemesi gerçekten imkansizdir.

96- Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc(un seddi) açildigi zaman, ki onlar her dere ve tepeden akin edip çikarlar.

97- Ve gerçek vaad yaklastiginda, iste o zaman kâfir olanlarin gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Dogrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayir biz zalim kimselerdik." derler.

98- Siz ve Allah'dan baska taptiklariniz, cehennemin yakitisiniz; oraya gireceksiniz.

99- Eger onlar ilâh olsalardi, oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktir.

100- Orada onlarin bir inlemeleri vardir. Bunlar orada (sagir olup) bir sey de isitemezler.

101- Süphesiz katimizdan kendileri için güzel seyler takdir edilmis olanlar, iste oradan (cehennemden) uzak tutulanlardir.

102- Bunlar onun (cehennemin) ugultusunu bile duymazlar. Canlarinin istedigi seyler içinde temelli kalirlar.

103- O en büyük korku bunlari üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün iste bugündür" diye karsilarlar.

104- Gögü, kitab dürer gibi dürdügümüz zaman, yaratmaya ilk basladigimiz gibi, katimizdan verilmis bir söz olarak onu tekrar var edecegiz. Dogrusu biz bunlari yapariz.

105- And olsun ki, Tevrat'tan sonra Zebûr'da da yeryüzüne ancak iyi kullarimin mirasçi oldugunu yazmistik.

106- Süphesiz bu Kur'ân'da kulluk eden kimseler için kâfi bir ögüt vardir.

107- (Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

108- De ki, bana ancak söyle vahyolunuyor: "Ilâhiniz ancak tek bir ilâhtir. Simdi siz artik müslüman oluyor musunuz?"

109- Eger (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açikladim; tehdit olundugunuz seyin yakin mi, uzak mi oldugunu bilmem."

110- Süphesiz Allah açiga vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.

111- Bilmem belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir.

112- (Hz. Peygamber söyle) dedi: "Ey Rabbim! Aramizda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân'dir ki, isnad ettiginiz (yalan) vasiflariniza karsi yardimina siginilacak olan ancak O'dur. "
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:13:56
ENFAL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Sana ganimetlerin bölüstürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz Allah'tan korkun da biribirinizle aranizi düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin.

2- Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anildigi zaman yürekleri ürperir, âyetleri okundugu zaman imanlarini arttirir. Ve bunlar yalnizca Rablerine tevekkül ederler.

3- Onlar ki, namazi geregi gibi kilarlar ve kendilerine rizik olarak verdigimiz seylerden Allah yoluna harcarlar.

4- Iste gerçekten mümin olanlar onlardir. Onlara Rablerinin katinda dereceler vardir, bagislanma ve degerli rizik vardir.

5- Nitekim Rabbin seni, hak ugruna savasmak için evinden çikarmisti. Oysa müslümanlarin bir kismi o zaman bundan hoslanmamislardi.

6- Ve gerçek, gün gibi açiga çiktiktan sonra bile seninle münakasaya devam etmislerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardi.

7. Iste o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya kureys ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacakti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, sani ve serefi olmayan sey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, âyetleriyle hakki yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasini kesmek istiyordu.

8- Ki, hakkin hak oldugunu tanitsin ve batili büsbütün yok etsin, varsin o günahkârlar istemesin.

9- O vakit siz Rabbinizden yardim diliyordunuz. O da: "Ben iste ardarda bin melekle size yardim ediyorum" diye duanizi kabul buyurmustu.

10- Bunu da Allah size sirf bir müjde olsun ve bununla kalbleriniz yatissin diye yapmisti. Yoksa zafer ancak Allah katindandir. Gerçekten Allah mutlak galiptir ve hikmet sahibidir.

11- O sirada size, yine katindan bir güven ve esenlik olmak üzere bir uyku sardiriyordu, sizi temizlemek, seytanin vesvesesini sizden gidermek, yüreklerinize kuvvet vermek ve ayaklarinizi saglam durdurmak için gökten üzerinize yagmur indiriyordu.

12- Iste o anda Rabbin meleklere söyle vahyediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüregine korku salacagim, hemen boyunlarinin üstüne vurun, parmaklarina, parmaklarina vurun".

13- Çünkü onlar Allah'a ve Resulüne karsi geldiler. Kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, bilsin ki Allah'in azabi çok çetindir.

14- Iste gördünüz ya, simdilik siz bunu tadin, su da kesindir ki, ahirette kâfirlere cehennem azabi vardir.

15- Ey iman edenler! Toplu olarak kâfirlerle karsilastiginiz zaman, onlara arkalarinizi dönmeyin (kaçmayin).

16- Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp çarpismak için geri çekilmek veya diger bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri disinda, arkasini dönerse, muhakkak Allah'dan bir gazaba ugramis olur ve varacagi yer cehennemdir, orasi da ne kötü bir akibettir.

17- Sonra onlari siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attigin zaman da sen atmadin, lâkin Allah atti. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah isitendir, bilendir.

18- Gördünüz ya, Allah, kâfirlerin kurdugu tuzagi iste böyle bosa çikarir.

19- Fetih istiyorsaniz, iste size fetih gelmistir, eger asiri gitmez de son verirseniz, hakkinizda daha hayirlidir. Yok eger dönerseniz, biz de döneriz. O vakit askeriniz çok da olsa size hiç bir sekilde fayda vermez. Iyi biliniz ki, Allah müminlerle beraberdir.

20- Ey iman edenler, Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Isitip durdugunuz halde onun emirlerinden yüz çevirmeyin!

21- Ve isitmedikleri halde "isittik" diyenler gibi olmayin!

22- Çünkü yeryüzünde dolasan canlilarin Allah katinda en kötüsü anlamayan ve düsünmeyen sagirlarla dilsizlerdir.

23- Allah onlarda hayir görseydi onlara isittirirdi, isittirseydi yine de aldirmaz arka dönerlerdi.

24- Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek seylere davet ettigi zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kisi ile kalbi arasina girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksiniz.

25- Ve öyle bir fitneden sakinin ki, içinizden yalnizca zulüm yapanlara dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah'in cezasi siddetlidir.

26- Düsünün ve hatirlayin o zamanlari ki, hani bir vakitler siz yeryüzünde güçsüzdünüz, hor görülen bir azinliktiniz. Insanlarin sizi hirpalamasindan korkuyordunuz, öyle iken O, sizi barindirdi ve sizi

yardimiyla destekleyip güçlendirdi ve sükretmeniz için temizlerinden rizik verdi.

27- Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'e hainlik etmeyiniz ki, bile bile kendi emanetlerinize hiyanet etmis olmayasiniz.

28- Ve iyi biliniz ki, mallariniz ve evlatlariniz birer imtihan aracindan baska birsey degildir. Allah katinda büyük ecir vardir.

29- Ey iman edenler! Allah'a karsi gelmekten sakinirsaniz, O, size bir furkan (hakki batildan ayirdedecek bir anlayis) verir ve günahlarinizi örtbas eder, sizi bagislar. Allah büyük lütuf sahibidir.

30- Hani bir vakitler, o kâfirler, seni tutup baglamak veya öldürmek veya sürüp çikarmak için sana tuzak kuruyorlardi da, onlar tuzak kurarken Allah da karsiliginda tuzak kuruyordu. Öyle ya, Allah tuzaklarin en hayirlisini kurar.

31- Onlara âyetlerimiz okundugu zaman, "isittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden baska bir sey degildir" diyorlardi.

32- Bir vakit de, "Ey Allah, eger bu Senin katindan gelmis bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taslar yagdir veya bize daha aci bir azap ver" demislerdi.

33- Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek degildi. Istigfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek degildir.

34- Simdi ise Allah'in kendilerine azab etmemesi için neleri var ki? Oysa Mescid-i Haram'dan menediyorlar. Üstelik onun hizmetine ehil

kisiler de degiller. Çünkü onun hizmetine ehil olanlar ancak müttakilerdir. Lâkin çogu bunu bilmezler.

35- Kâbe huzurunda onlarin dualari ise islik çalip el çirpmaktan baska birsey degildir. O halde inkârinizdan (ve nankörlügünüzden) dolayi bu azabi tadin bakalim.

36- Mallarini, Allah yolundan engellemek için sarfeden o kâfirler, hiç süphesiz yine onu sarfedecekler. Varsin sarfetsinler, sonra o yüreklerine inen bir aci olacak, sonra da maglup olacaklar. Zaten kâfirler toplanip cehenneme gönderilecekler.

37- Allah, murdari temizden ayirdetmek için ve bir de murdar kismini birbiri üzerine bindirip hepsini bir araya getirmek ve topunu birden cehenneme koymak için böyle yapar. Iste bunlar o hüsran içinde kalanlarin ta kendileridir.

38- O kâfirlere de ki: Eger bu ise son verirlerse daha önce yaptiklari bagislanacak. Yok yine karsi koymaya baslar, isyana dönerlerse, önceki ümmetlere uygulanan kurallar kendilerine de uygulanacak. (Artik o ilâhî uygulamayi beklesinler.)

39- Ortalikta fitne kalmayip, din tamamiyla Allah'in dini oluncaya kadar onlarla savasin. Eger vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptiklarini görür.

40- Yok vazgeçmez de tekrar eskiye dönerlerse artik bilin ki, Allah sizin yardimcinizdir. O ne güzel mevla, ne güzel yardimcidir.

41- Sunu da biliniz ki, ganimet olarak aldiginiz her hangi bir seyden beste biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakinligi olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmislara aittir. Eger siz Allah'a iman etmis, hak ile batilin ayrildigi o gün, iki ordunun karsi karsiya geldigi o (Bedir) günü kulumuza indirdigimiz âyetlere iman getirmis iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herseye kâdirdir.

42- O vakit siz vadinin yakin bir yamacinda idiniz, onlarsa uzak yamacinda idiler. Kervan da sizden daha asagida idi. Öyle ki, sayet onlarla sözlesmis olsaydiniz, öyle bir bulusma yeri için mutlaka anlasmazlik çikarirdiniz. Fakat olmasi gereken (zafer)in olmasi için Allah böyle takdir etti. Tâ ki, helak olan apaçik bir delil gördükten sonra helak olsun, sag kalanlar da yine apaçik bir delilden sonra yasasin. Kesindir ki Allah, isitendir, bilendir.

43- Hani o vakitler Allah sana uykunda (rüyanda) onlari az gösteriyordu. Eger Allah sana onlari kalabalik gösterseydi korkacaktiniz ve savas konusunda anlasmazliga düsecektiniz. Fakat Allah böyle bir seyden sizi uzak tuttu. Çünkü O, gönüllerde yatani da bilir.

44- Ve iste onlarla karsilastiginiz vakit onlari sizin gözünüze az gösteriyordu, sizi de onlarin gözlerinde azaltiyordu. Çünkü Allah o mukadder olan isi yerine getirecekti. Bütün isler Allah'a döndürülür.

45- Ey iman edenler, bir düsman toplulugu ile karsilastiginiz zaman sebat edin ve Allah'i çokça zikredin ki, kurtulusa eresiniz.

46- Ayrica Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ve birbirinizle didismeyin. Sonra içinize korku düser ve kuvvetiniz elden gider. Sabirli olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

47- Çalim atarak ve halka gösteris yaparak yurtlarindan çikanlar ve Allah yoluna engel koyanlar gibi olmayin. Allah onlarin bütün yaptiklarini çepeçevre kusatmistir.

48- Seytan, onlara amellerini güzel gösterdigi zaman, "Bu gün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de size yardimciyim." demisti. Fakat iki tarafin karsi karsiya geldigi görününce arkasini dönüp kaçti ve söyle dedi: "Ben sizden kesinlikle uzagim. Ben sizin göremeyeceginiz seyler görüyorum ve ben Allah'dan korkarim. Ayrica Allah'in azabi çok çetindir."

49- O sirada münafiklar ve kalblerinde hastalik bulunanlar, (müslümanlar hakkinda) "su adamlari dinleri aldatti" diyorlardi. Oysa her kim Allah'a tevekkül ederse bilsin ki, Allah galiptir, güçlüdür ve hikmet sahibidir.

50- Melekler, o kâfirlerin yüzlerine ve sirtlarina vura vura ve "Tadin bakalim cehennem azabini!" diye diye canlarini alirken hallerini bir görmeliydin.

51- Iste bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiginiz bir sonuçtur. Hiç süphesiz Allah, kullarina hiçbir sekilde zalim biri degildir.

52- Tipki Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidisi gibi onlar da Allah'in âyetlerini tanimadilar, Allah da kendilerini günahlari yüzünden tutuklayiverdi. Çünkü Allah çok kuvvetli ve azabi çok çetin olandir.

53- Bu, Allah'in bir kavme verdigi nimeti, onlar kendilerini degistirmedikçe degistirmemesinden dolayidir. Gerçekten de Allah hakkiyle isiten, herseyi bilendir.

54- Tipki Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidisi gibi, Rabblerinin âyetlerini yalanladilar. Biz de onlari günahlari yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasindan gidenleri suda bogduk. Hepsi de zalim idiler.

55- Allah katinda kimildayip debelenen canlilarin en kötüsü, inkara saplanip da bir türlü iman etmeyenlerdir.

56- Onlar, kendileriyle antlasma yaptigin halde her defasinda antlasmalarini bozarlar ve bundan hiç çekinmezler.

57- Bundan dolayi onlari harpte yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdagi olacak sekilde agir bir cezaya çarptir, belki ibret alirlar.

58- Eger bir kavmin, sözlesmeye aykiri bir hainlik yapmasindan korkarsan, savastan önce ayni sekilde antlasmayi bozdugunu kendilerine bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.

59- O kâfirler ileri geçip kurtulduklarini sanmasinlar. Onlar kesinlikle (bizi) aciz birakamazlar.

60- Siz de gücünüzün yettigi kadar onlara karsi her çesitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazirlayin ki, onlarla hem Allah'in düsmanlarini, hem de kendi düsmanlarinizi, ayrica Allah'in bilip de sizin bilmediginiz daha baskalarini korkutasiniz. Allah yolunda her ne harcarsaniz onun sevabi size eksiksiz ödenir ve asla haksizliga ugratilmazsiniz.

61- Eger onlar baristan yana olurlarsa, sen de baristan yana ol! Ve Allah'a güven. Çünkü isiten ve bilen O'dur.

62- Eger sana hile yapmak isterlerse, muhakkak ki sana Allah yeter. Seni yardimiyla ve müminlerle güçlendirecek olan O'dur.

63- Müminlerin kalplerini birbirlerine O isindirdi. Yoksa yeryüzünde ne varsa sen hepsini harcasaydin yine de onlarin kalblerini (böylesine) isindiramazdin. Lâkin Allah, kalplerini kaynastirdi. Muhakkak ki, O azizdir, hakimdir.

64- Ey Peygamber! Sana Allah yetisir, arkandan gelen müminlerle beraber.

65- Ey Peygamber! Müminleri cihada tesvik eyle. Eger sizden sabredecek yirmi kisi olursa ikiyüze galip gelirler ve eger sizden yüz kisi olursa kâfirlerden bin kisiye galip gelirler. Çünkü onlar hakki ve akibeti düsünmeyen anlayissiz bir kavimdirler.

66- Simdi Allah sizden yükü hafifletti ve sizde bir zaaf oldugunu bildi. O halde sizden sabredecek yüz kisi olursa ikiyüz düsmana galip gelirler, sizden bin kisi olursa Allah'in izniyle ikibin düsmana galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.

67- Hiçbir peygamberin, yeryüzünde agir basmadikça (kesin zafere ulasip üstün gelmedikçe) esirleri olmasi layik degildir. Siz dünya malini istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanizi murad eder. Allah azizdir, hakimdir.

68- Eger Allah'dan bir yazi (hüküm) bulunmasa idi aldiginiz fidyeden dolayi size mutlaka büyük bir azab dokunurdu.

69- Artik elde ettiginiz ganimetten helâl ve hos olarak yiyin ve Allah'a karsi gelmekten sakinin. Muhakkak ki, Allah bagislayicidir ve merhamet edicidir.

70- Ey Peygamber, elinizdeki esirlere de ki: "Eger Allah sizin kalblerinizde bir hayir bulursa, sizden alinandan daha hayirlisini size verir ve günahlarinizi bagislar. Çünkü Allah bagislayicidir."

71- Eger sana hiyanet etmek isterlerse iyi bilsinler ki, bundan önce Allah'a hainlik ettiklerinden dolayi Allah onlarin ezilmelerine imkân verdi. Allah her seyi hakkiyla bilen hüküm ve hikmet sahibidir.

72- Gerçekten de iman edip hicret eden, mallariyla ve canlariyla Allah yolunda cihad veren, onlari barindirip yardim edenler, iste bunlar birbirlerinin dostlaridirlar. Iman ettigi halde henüz hicret etmemis olanlar, hicret edinceye kadar onlar üzerinde herhangi bir velayet hakkiniz yoktur. Bununla beraber dinde sizden yardim isterlerse, sizinle arasinda antlasma bulunanlar aleyhine bir durum olmadikça, onlara yardim etmeniz de üzerinize borçtur. Allah bütün yaptiklarinizi görüp duruyor.

73- Kâfirler de aslinda birbirlerinin dostlari ve yardimcilaridirlar. Eger siz de öyle yapmazsaniz, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çikar.

74- O kimseler ki, iman ettiler, hicret ettiler ve Allah yolunda cihada katildilar, bir kisimlari da onlari barindirip yer, yurt sahibi yaptilar ve yardima kostular, iste bunlar hakkiyla mümin olanlardir. Bunlara bir magfiret ve cömertçe bir rizik vardir.

75- Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savasa katilanlar da sizdendirler. Bir de akraba olanlar, Allah'in kitabina göre, birbirlerine daha yakindirlar. Süphe yok ki, Allah her seyi bilir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:14:49
FATİHA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Rahmân ve Rahîm olan Allah'in ismiyle.

2- Hamd o âlemlerin Rabbi,

3- O Rahmân ve Rahim,

4- O, din gününün maliki Allah'in.

5- Ancak sana ederiz kullugu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardimi, inayeti. (Ya Rab!).

6- Hidayet eyle bizi dogru yola,

O kendilerine nimet verdigin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba ugramislarin ve o sapmislarin yoluna degil.

7- O kendilerine nimet verdigin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba ugramislarin ve o sapmislarin yoluna degil.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:15:28
FATİR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikiser, üçer, dörder kanatli elçiler kilan Allah'a mahsustur. O, yaratmada diledigi kadar artirir. Gerçekten Allah her seye kâdirdir.

2- Allah, insanlara rahmetinden neyi açarsa artik onu tutacak, kisacak olan yoktur. Her neyi de tutar kisarsa, onu da, ondan sonra salacak yoktur. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

3- Ey insanlar! Allah'in üzerinizdeki nimetini anin. Allah'tan baska bir yaratici mi var? O size gökten ve yerden rizik verir. O'ndan baska ilâh yoktur. O halde (haktan) nasil çevrilirsiniz?

4- Eger onlar seni yalanliyorlarsa, senden önce birçok peygamberler de yalanlandilar. Bütün isler Allah'a döndürülür.

5- Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'in vaadi muhakkak haktir. Sakin bu dünya hayati sizi aldatmasin, sakin o aldatici seytan sizi, Allah hakkinda da aldatmasin.

6- Çünkü seytan size düsmandir. Siz de onu düsman tutun. O etrafina toplanan taraftarlarini ancak cehennemliklerden olsunlar diye davet eder.

7- Inkâr edenler için siddetli bir azab vardir. Iman edip salih amel isleyenler için de bir bagislanma ve büyük bir mükafat vardir.

8- Ya kötü ameli kendisine allanmis pullanmis da onu güzel görmüs olan kimse de mi (iman edip salih amel isleyenler gibi olacak)? Süphe yok ki Allah diledigini sasirtir, diledigini de dogru yola çikarir. O halde canin onlara karsi hasretlerle (üzüntülerle) sikilip gitmesin. Çünkü Allah, onlarin bütün yaptiklarini bilir.

9- Rüzgârlari gönderip bir bulut kaldiran da Allah'tir. Derken biz o (bulutu) ölmüs bir beldeye sevketmisizdir. Böylece yeryüzüne ölmünden sonra onunla hayat veririz. Iste o dirilme de böyledir.

10- Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamiyla Allah'indir. O'na hos kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara siddetli bir azab vardir. Onlarin tuzaklari hep darmadagin olur.

11- Hem Allah sizi bir topraktan, sonra bir damla sudan yaratti. Sonra sizi çiftler kildi. O'nun bilgisi olmadan ne bir disi hamile olur, ne dogurur. Kendisine ömür verilenin de ömrünün uzatilmasi da, ömründen kisaltilmasi da mutlaka bir kitapta yazilidir. Süphe yok ki bu, Allah'a göre kolaydir.

12- Hem iki deniz esit olmuyor. Su tatli, hararet keser, içerken (bogazdan) kayar; su da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir ziynet çikarir, giyinirsiniz. Allah'in lütfundan nasib arayasiniz diye suyu yara yara giden gemileri de görürsün. Gerek ki sükredeceksiniz.

13- O, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Günesi ve ayi emrine âmâde kilmistir. Her biri mukadder bir gayeye akip gidiyor. Iste bu gördüklerinizi yapan Allah sizin Rabbinizdir. Mülk (hükümranlik) O'nundur. O'ndan baska taptiklariniz ise, bir çekirdek zarini bile idare edemezler.

14- Kendilerine dua ederseniz duanizi isitmezler. Isitseler bile size cevabini veremezler. Kiyamet günü de kendilerini Allah'a ortak kostugunuzu inkâr ederler. Sana her seyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.

15- Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçsiniz. Allah ise zengin ve her hamde lâyiktir.

16- Eger O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.

17- Ve bu, Allah'a göre zor bir sey degildir.

18- Hem günah çeken bir kimse, baskasinin günahini çekmeyecek; yükü agir basan, onun yüklenilmesine çagirsa da ondan bir sey yüklenilmeyecek, isterse bir yakini olsun. Fakat sen ancak o kimseleri sakindirisin ki, gaybda Rablerinin korkusunu duyarlar, namazi dürüst kilarlar. Temizlenen de sirf kendisi için temizlenir. Nihayet dönüs Allah'adir.

19- Ne kör ile gören esit olur,

20- Ne de karanliklar ile aydinlik,

21- Ve ne de gölge ile sicaklik.

2- Ölülerle diriler de esit olmaz. Gerçi Allah, her diledigine isittirirse de sen, kabirlerdekine isittirecek degilsin.

23- Sen sadece bir uyaricisin.

24- Muhakkak ki biz seni hak ile hem bir müjdeci, hem bir uyarici olarak gönderdik. Hiçbir ümmet de yoktur ki, içlerinde bir uyarici geçmis olmasin.

25- Seni yalanliyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamislardi. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydinlatici kitaplarla gelmislerdi.

26- Sonra ben o inkâr edenleri tutup yakaladim. O zaman beni inkâr etmek nasil oldu?

27- Görmedin mi Allah gökten bir su indirdi. Biz onunla renkleri baska baska meyveler çikardik. Daglarda da yollar, beyazli kirmizili çesitli renklerde ve kapkara topraklar var.

28- Yine insanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da türlü renklileri vardir. Kullari içinde Allah'tan ancak âlimler korkar. Süphe yok ki Allah çok güçlüdür. Hüküm ve hikmet sahibidir.

29- Allah'in kitabini okuyan, namazi kilan ve kendilerine verdigimiz riziktan gizli ve açik olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar.

30- Çünkü Allah mükafatlarini kendilerine tamamen ödedikten baska, lütfundan onlara fazlasini da verecektir. Çünkü O çok bagislayici ve sükrün karsiligini vericidir.

31- Kitaplar içinde sana vahyettigimiz kitap da kendinden öncekileri tasdik edici olmak üzere bir haktir. Süphe yok ki, Allah, kullarinin bütün hallerinden haberdardir ve her seyi görendir.

32- Sonra biz o kitabi kullarimizdan süzüp seçtiklerimize miras biraktik. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'in izniyle hayirlarda ileri geçenler var. Iste bu büyük lütuftur.

33- Onlara Adn cennetleri vardir. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altin bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir.

34- Onlar orada söyle derler: "Hamd olsun Allah'a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bagislayici ve sükrün karsiligini vericidir."

35- "Lütfundan bizi durulacak bir yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk gelmeyecek, burada bize usanç gelmeyecektir."

36- Inkâr edenlere gelince, onlara cehennem atesi vardir. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azab da hafifletilmez. Iste biz her nankörü böyle cezalandiririz.

37- Onlar, orada söyle feryad ederler: "Ey Rabbimiz! Bizleri çikar, yapageldiklerimizden baska salih bir amel yapalim." (Onlara): "Size düsünecek olanin düsünecegi kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarici da gelmisti. O halde azabi tadin. Çünkü zalimleri kurtaracak yoktur." (denir).

38- Süphe yok ki Allah, göklerin ve yerin gaybini bilir. Elbette o, sinelerin içinde olanlari da bilir.

39- Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur. Artik kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfürleri, Rablerinin katinda kendilerine bugzdan baska bir sey artirmaz, kâfirlerin küfürleri kendilerine zarardan baska bir sey artirmaz.

40- De ki: "Gördünüz ya, Allah'i birakip da tapmakta oldugunuz ortaklarinizi! Gösterin bana, yer yüzünden neyi yaratmislardir?" Yoksa onlarin gök yüzünde bir ortakligi mi var? Yoksa biz kendilerine bir kitap vermisiz de ondan bir delil üzerinde mi bulunuyorlar? Hayir o zalimler, birbirlerine aldatmadan baska bir vaadde bulunmuyorlar.

41- Dogrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eger yok oluverirlerse, onlari O'ndan baska kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumusak davranir, çok bagislayicidir.

42- Olanca güçleriyle Allah'a yemin etmislerdi ki, kendilerine uyarici bir peygamber gelirse, mutlaka ilerideki ümmetlerin herhagi birinden daha dogru yolda olacaklardi. Fakat kendilerine uyarici bir peygamber geldigi zaman bu, onlarin sirf ürküntülerini artirdi.

43- (Bu da) yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzenidir. Halbuki fena düzen ancak sahibinin basina geçer. O halde öncekilerin kanunundan baska ne gözetiyorlar? Sen Allah'in sünnetinde asla bir degisme bulamazsin. Sen Allah'in sünnetinde asla bir baskalasma da bulamazsin.

44- Yeryüzünde gezip bir bakmadilar mi, kendilerinden öncekilerin sonu nasil olmus? Halbuki onlar, bunlardan daha kuvvetliydiler. Ne göklerde ve ne de yerde hiçbir sey Allah'i aciz birakamaz. Çünkü o her seyi bilendir, her seye kâdir olandir.

45- Bununla beraber Allah, insanlari kazandiklari (günahlar) yüzünden hemen yakalayiverseydi, yeryüzünde hiçbir canli birakmazdi. Fakat onlari belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince geregini yapar.Süphe yok ki Allah, kullarini görmektedir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:16:22
FECR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun fecre.

2- On geceye (Zilhicce ayinin ilk on gecesine).

3- Çifte ve teke.

4- Gitmekte olan geceye.

5- Nasil, bunlarda bir akil sahibi için yemin var degil mi?

6- Görmedin mi Rabbin ne yapti Âd kavmine?

7- Sütunlar sahibi Irem'e?

8- Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratilmamisti.

9- Vâdide kayalari yontan Semud kavmine?

10- Kaziklar sahibi (güçlü, kuvvetli) Firavun'a?

11- Bunlar ülkelerde azmislardi.

12- Oralarda çok bozgunculuk yapmislardi.

13- Bu yüzden Rabbin onlarin üstüne azap kamçisi yagdirdi.

14- Kuskusuz Rabbin her an gözetlemededir.

15- Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sinayip da ikramda bulunur, nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti." der.

16- Ama her ne zaman da sinayip rizkini daraltirsa, o vakit de, "Rabbim beni zillete düsürdü." der.

17- Hayir hayir, dogrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.

18- Birbirinizi yoksulu yedirmeye tesvik etmiyorsunuz.

19- Oysa mirasi öyle bir yiyorsunuz ki, haram-helal gözetmeden.

20- Mali öyle bir seviyorsunuz ki, yigmacasina.

21- Hayir hayir, yer birbiri ardinca sarsilip dümdüz oldugu zaman,

22- Rabbinin emri gelip melekler sira sira dizildigi zaman,

23- Ki cehennem de o gün getirilmistir. Iste o gün insan anlar. Fakat bu anlamanin ona ne yarari var?

24- "Keske hayatim için bir seyler yapip gönderseydim." der.

25- Artik o gün Allah'in edecegi azabi kimse edemez.

26- Onun vuracagi bagi kimse vuramaz.

27- Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!

28- Hem hosnut edici, hem de hosnut edilmis olarak Rabbine dön.

29- Kullarimin arasina gir.

30-Cennetime gir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:16:58
FELAK

Bismillahirrahmanirrahim

1- De ki: "Ben, agaran sabahin Rabbine siginirim,

2- Yarattigi seylerin serrinden,

3- Karanligi çöktügü zaman gecenin serrinden,

4- Ve dügümlere üfleyen büyücülerin serrinden,

5-Ve hased ettigi zaman hasetçinin serrinden
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:17:38
FETİH

Bismillahirrahmanirrahim

1- Dogrusu biz sana apaçik bir fetih ihsân ettik.

2- Böylece Allah senin geçmis ve gelecek günahini bagislar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni dogru yola iletir.

3- Ve sana Allah, sanli bir zaferle yardim eder.

4- Imanlarina iman katsinlar diye müminlerin kalplerine güven indiren O'dur. Göklerin ve yerin ordulari Allah'indir. Allah bilendir, herseyi hikmetle yapandir.

5- Mümin erkeklerle mümin kadinlari, içinde ebedi kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere koymasi, onlarin günahlarini örtmesi içindir. Iste bu, Allah katinda büyük bir kurtulustur.

6- Ve o Allah hakkinda kötü zanda bulunan münâfik erkeklere ve münâfik kadinlara, Allah'a ortak kosan erkeklere ve ortak kosan kadinlara azap etmesi içindir. Kötülük onlarin baslarina gelmistir. Allah onlara gazap etmis, lânetlemis ve cehennemi kendilerine hazirlamistir. Orasi ne kötü bir yerdir!

7- Göklerin ve yerin ordulari Allah'indir. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

8- Süphesiz biz seni, sâhit, müjdeleyici ve uyarici olarak gönderdik.

9- Ki, Allah'a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O'na saygi gösteresiniz ve sabah aksam O'nu tesbih edesiniz.

10- Herhalde sana bey'at edenler ancak Allah'a bey'at etmektedirler. Allah'in eli onlarin ellerinin üzerindedir. Kim ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmus olur. Kim de Allah'a verdigi ahde vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.

11- yakinda a'râbilerden geri kalmis olanlar sana diyecekler ki, "Mallarimiz ve ailelerimiz bizi alikoydu. Allah'tan bizim bagislanmamizi dile." Onlar kalplerinde olmayani dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karsi kimin bir seye gücü yetebilir? Hayir! Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

12- Aslinda siz Peygamber ve müminlerin, ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmistiniz. Bu sizin gönüllerinize güzel göründü de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak etmis bir topluluk oldunuz.

13- Kim Allah'a ve Rasulüne iman etmezse süphesiz biz, kâfirler için çilgin bir ates hazirlamisizdir.

14- Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. O, diledigini bagislar diledigini azaplandirir. Allah çok bagislayan çok merhamet edendir.

15- Siz ganimetleri almak için gittiginizde geri kalanlar: "Birakin biz de arkaniza düselim." diyeceklerdir. Onlar, Allah'in sözünü degistirmek isterler. De ki: Siz bizimle gelemeyeceksiniz. Allah daha önce böyle buyurmustur. Onlar size: "Bizi kiskaniyorsunuz." diyeceklerdir. Bilakis onlar, pek az anlayan kimselerdir.

16- A'rabilerin geri birakilmis olanlarina de ki: Siz yakinda çok kuvvetli bir kavme karsi savasmaya çagirilacaksiniz. Onlarla savasirsiniz veya müslüman olurlar. Eger itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndügünüz gibi yine dönecek olursaniz sizi acikli bir azaba ugratir.

17- Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. Bununla beraber kim Allah'a ve peygamberine itâat ederse, Allah onu, altindan irmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalirsa, onu aci bir azaba ugratir.

18- Andolsun o agacin altinda (Hudeybiye'de) sana bey'at ederlerken Allah, müminlerden razi olmustur. Kalplerinde olani bilmis onlara güven indirmis ve onlari pek yakin bir fetih ile mükâfatlandirmistir.

19- Allah onlari elde edecekleri birçok ganimetlerle de mükâfatlandirdi. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

20- Allah size, elde edeceginiz birçok ganimetler vaad etmistir. Bunu size hemen vermis ve insanlarin ellerini sizden çekmistir ki bu, müminlere bir isaret olsun ve Allah sizi dogru yola iletsin.

21- Bundan baska sizin güç yetiremediginiz, ama Allah'in sizin için kusattigi ganimetler de vardir. Allah herseye kâdirdir.

22- Eger kâfirler sizinle savassalardi arkalarina dönüp kaçarlardi. Sonra bir dost ve yardimci da bulamazlardi.

23- Allah'in öteden beri gelen kanunu budur. Allah'in kanununda asla bir degisiklik bulamazsin.

24- O sizi onlara karsi muzaffer kildiktan sonra Mekke'nin göbeginde onlarin ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptiklarinizi görendir.

25- Onlar inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'i ziyaretinizi ve bekletilen kurbanlarin yerlerine ulasmasini men edenlerdir. Eger kendilerini henüz tanimadiginiz mümin erkeklerle, mümin kadinlari bilmeyerek ezmek suretiyle bir vebalin altinda kalmaniz ihtimali olmasaydi, Allah savasi önlemezdi. Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle yapmistir. Eger onlar birbirinden ayrilmis olsalardi elbette onlardan inkâr edenleri elemli bir azaba çarptirirdik.

26- O zaman inkâr edenler, kalplerine taassubu, câhiliyet taassubunu yerlestirmislerdi.

Allah da elçisine ve müminlere sükûnet ve güvenini indirdi. Onlari takva sözü üzerinde durdurdu. Zaten onlar buna pek layik ve ehil kimselerdi. Allah herseyi bilendir.

27- Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasini dogru çikardi. Allah dilerse siz güven içinde baslarinizi tiras etmis ve saçlarinizi kisaltmis olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah sizin bilmediginzi bilir. Iste bundan önce size yakin bir fetih verdi.

28- Bütün dinlerden üstün kilmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Sahit olarak Allah yeter.

29-Muhammed Allah'in elçisidir. Onun yaninda bulunanlar da kâfirlere karsi çetin, kendi aralarinda merhametlidirler. Onlari rükûa varirken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve riza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nisanlari vardir. Bu, onlarin Tevrat'taki vasiflaridir. Incil'deki vasiflari da söyledir: Onlar filizini yarip çikarmis, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalinlasmis, gövdesi üzerine dikilmis bir ekine benzerler ki bu, ziraatçilarin da hosuna gider. Allah böylece onlari çogaltip kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanip iyi isler yapanlara magfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmistir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:18:12
FİL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yapti?

2- Onlarin tuzaklarini bosa çikarmadi mi?

3- Üzerlerine sürü sürü kuslar gönderdi.

4- Onlara çamurdan sertlesmis taslar atiyorlardi.

5-Ve onlari, yenilmis ekin yapragi gibi yapti.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:18:49
FURKAN

Bismillahirrahmanirrahim

1- "Tebareke" ne yüce feyyazdir o ki, dünyalari uyarmak üzere kulu Muhammed'e, hakki batildan ayirdeden Kur'ân'i indirdi.

2- O öyle bir ilâhtir ki, göklerin ve yerin hükümranligi kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlikta ortagi yoktur. O, her seyi yaratip bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmistir.

3- Kâfirler, O'nu birakip bir sey yaratamayan, bilakis kendileri yaratilmis olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandirmaya güçleri yetmeyen tanrilar edindiler.

4- Inkâr edenler: "Bu Kur'ân Muhammed'in uydurmasidir, ona baska bir topluluk yardim etmistir" diyerek haksiz ve asilsiz bir söz uydurdular.

5- "Kur'ân öncekilerin masallaridir; baskalarina yazdirmis da sabah aksam kendisine okunmaktadir" dediler.

6- Ey Muhammed! De ki: "Onu, göklerin ve yerin sirrini bilen indirmistir. Süphesiz O, bagislayandir, merhamet edendir."

7- Söyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"

8- "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya beslenecegi bir bahçe olsaydi ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmis bir adama uyuyorsunuz" dediler.

9- Ey Muhammed! sana nasil misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmislardir, yol bulamazlar.

10- Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altindan irmaklar akan cennetler verir, sana köskler de yapar.

11- Fakat onlar o saati (kiyameti) de yalanladilar. Biz ise o saati yalanlayanlara çilgin alevli bir ates hazirladik.

12- Ki, cehennem atesi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hisimlanmasini (kaynamasini) ve ugultusunu isitirler.

13- Elleri boyunlarina bagli olarak onun dar bir yerine atildiklari zaman da, oracikta yok olmayi isterler.

14- (Onlara söyle denilir) Bu gün bir yok olmayi degil, nice yok olmalari isteyin!

15- De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orasi, onlar için bir mükafattir ve bir varis yeridir.

16- Onlar için orada ne isterlerse var, hem orada ebedî kalacaklar. Çünkü bu Rabbinden yerine getirilmesi istenen bir vaaddir.

17- Hele o gün Rabbin onlari Allah'tan baska taptiklari seylerle toplar da, der ki: "Siz mi saptirdiniz su kullarimi, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?"

18- Onlar: "Sübhansin seni tenzih ederiz. Seni birakip da senden baska dostlar edinmek bize yarasmaz; fakat sen onlara ve atalarina o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayi unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.

19- (Bunun üzerine ötekilere hitaben söyle denilir.) Iste (taptiklariniz)

sizi söylediklerinizde yalanci çikardilar. Artik ne (azabinizi) geri çevirebilir, ne de bir yardima çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattiracagiz.

20- (Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri baska türlü göndermedik. Süphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarsilarda geziyorlardi (sokaklarda yürüyorlardi). Sizin bir kisminizi bir digerine fitne (imtihan sebebi) kilmisizdir ki, bakalim sabredecek misiniz? Zira Rabbin her seyi hakkiyla görmektedir.

21- Bununla beraber, bize kavusmayi ummayanlar "Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki, dogrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azginlik ettiler.

22- Melekleri görecekleri gün, iste o gün, günahkarlara hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve yasak yasak, diyeceklerdir.

23- Onlarin yaptiklari her bir iyi isi dikkate aliriz, fakat onu saçilmis zerreler haline getiririz.

24- O gün cennetliklerin kalacaklari yer çok iyi, dinlenecekleri yer pek güzeldir.

25- O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarilacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.

26- Iste o gün gerçek hükümranlik, çok merhametli olan Allah'indir. Kâfirler için ise o, pek çetin bir gündür.

27- O gün zalim kimse ellerini isiracak: "Eyvah!" diyecek, "keske Peygamberin yaninda bir yol tutsaydim!"

28- "Eyvah!" diyecek, "keske falancayi dost edinmeseydim.

29- Çünkü zikir (Kur'ân) bana gelmisken o, hakikaten beni ondan saptirdi. Seytan insani (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalniz ve yardimcisiz birakmaktadir.

30- Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'ân'i terkedilmis (bir sey yerinde) tuttular."

31- (Resulüm!) Ve iste biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düsman yapmisizdir. Bununla beraber hidayet verici ve yardimci olarak Rabbin yeter.

32- Yine o inkâr edenler dediler ki: "O Kur'ân ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerlestirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayirarak) okuduk.

33- Hem onlar sana karsi herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karsiliginda) dogrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmis olmayalim.

34- O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar var ya! iste onlar, yerleri en kötü, yollari en sapik olanlardir.

35- Andolsun ki Musa'ya kitap verdik, kardesi Harun'u da ona yardimci yaptik.

36- "Haydi âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin" dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onlari yerle bir ettik.

37- Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancilikla itham ettiklerinde, onlari suda bogduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptik. Biz zalimler için acikli bir azab hazirlamisizdir.

38- Ad'i, Semud'u, Ress halkini ve bunlar arasinda daha bir çok nesilleri de (inkârciliklari yüzünden helak ettik)

39- Onlarin herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadiklari için) hepsini kirdik geçirdik.

40- (Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalik yagmuruna tutulmus olan beldeye ugramislardir. Peki onu da görmüyorlar miydi? Hayir! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadirlar.

41- Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'in Peygamber olarak gönderdigi?" diye hep seni alaya aliyorlar.

42- "Sayet tanrilarimiza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrilarimizdan saptiracakti" diyorlar. Azabi gördükleri zaman, kimin yolunun sapik oldugunu bilecekler!

43- Kötü duygularini kendisine tanri edinen kimseyi gördün mü? Simdi ona sen mi vekil olacaksin?

44- Yoksa sen, onlarin çogunun gerçekten söz dinleyecegini yahut akillanacagini mi saniyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidisçe daha sapiktirlar.

45- Rabbinin gölgeyi nasil uzatmakta oldugunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kilardi. Sonra biz günesi, ona (gölgeye) delil kilmisizdir.

46- Sonra da onu yavas yavas kendimize (baska yöne) çekmekteyiz.

47- Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kilan, gündüzü yayilip çalisma (zamani) yapan O'dur.

48- Rüzgarlari rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren O'dur.

49- Ki biz (o suyla) ölü topraga can verelim, yarattigimiz nice hayvanlara ve insanlara su saglayalim, diye.

50- Andolsun bunu, insanlarin ögüt almalari için, aralarinda çesit çesit sekillerde anlatmisizdir; ama insanlarin çogu ille nankörlük edip diretmistir.

51- (Habibim!) Sayet dileseydik elbette her köye bir uyarici (peygamber) gönderirdik.

52- (Madem ki yalniz seni gönderdik) Öyleyse kâfirlere boyun egme ve bununla (Kur'ân ile) onlara karsi olanca gücünle büyük bir savas ver!

53- Birinin suyu tatli ve susuzlugu giderici, digerininki tuzlu ve aci iki denizi saliveren ve aralarina bir engel, asilmaz bir serhat koyan O'dur.

54- O (hakir) sudan, bir insan yaratip ona bir neseb bahseden ve sihriyet bagi ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her seye gücü yeter.

55- (Böyle iken inkârcilar) Allah'i birakip kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyen seylere kulluk ediyorlar. Inkârci olan kimse Rabbine karsi ugrasip durmaktadir.

56- (Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik.

57- De ki: "Ben, buna karsi sizden bir ücret degil, ancak Rabbine dogru bir yol tutmayi dileyen kimseler (olmanizi) istiyorum."

58- Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarinin günahlarindan haberdar olarak O yeter.

59- Gökleri yeri ve ikisinin arasindakileri alti günde yaratan, sonra Ars'a hükmeden Rahmân'dir. Haydi ne dileyeceksen o her seyden haberdar olan (Rahmân)dan dile.

60- Onlara "Rahmân'a secde edin" dendigi zaman, "Rahmân da neymis? Senin bize emrettigine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onlarin nefretini artirir.

61- Gökte burçlari var eden, onlarin içinde bir kandil (günes) ve nurlu bir ay barindiran Allah, yüceler yücesidir.

62- Ibret almak veya sükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardinca getiren O'dur.

63- O çok merhametli Allah'in (has) kullari onlardir ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attigi zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).

64- Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kiyamlar ederek yatarlar.

65- Onlar ki, söyle derler: Cehennem azabini üzerimizden sav! Dogrusu onun azabi geçici bir sey degildir.

66- Orasi cidden ne kötü bir ugrak, ne kötü bir konaktir.

67- Ve onlar ki, harcadiklarinda ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasinda orta bir yol tutarlar.

68- Yine onlar ki, Allah ile beraber baska bir tanriya yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar ve zina etmezler. Bunlari yapan günahi(nin cezasini) bulur.

69- Kiyamet günü azabi kat kat olur ve orada alçaltilmis olarak temelli kalir.

70- Ancak tevbe ve iman edip iyi davranislarda bulunanlar baska; Allah onlarin kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bagislayicidir, engin merhamet sahibidir.

71- Ve her kim tevbe edip iyi davranis gösterirse, süphesiz o, tevbesi kabul edilmis olarak Allah'a döner.

72- Ve onlar ki, yalan sahitlik etmezler, bos bir seye rastladiklari zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.

73- Kendilerine Rablerinin âyetleri hatirlatildiginda ise, onlara karsi sagir ve kör davranmazlar.

74- Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydinlatacak esler ve zürriyetler bagisla ve bizi takva sahiplerine önder kil" derler.

75- Iste onlar, sabretmelerine karsilik cennetin en yüksek makamlari ile mükafatlandirilacaklar, orada hürmet ve selamla karsilanacaklardir.

76- Orada ebedî kalacaklar, orasi ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdir.

77- (Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kiymet verir duaniz olmasa? (Ey inkârcilar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydiniz; o halde azab yakanizi birakmayacaktir!
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:19:35
FUSSİLET

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ Mîm.

2- Bu Kur'ân Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafindan indirilmistir.

3- Bu, Arapça bir Kur'an olarak, âyetleri bilen bir kavim için ayirt edilip açiklanmis bir kitaptir.

4- O, müjdeleyici ve uyarici olarak gönderilmistir. Fakat insanlarin çogu yüz çevirmislerdir. Artik onlar gerçegi isitmezler.

5- Onlar: "Ey Muhammed! Senin bizi davet ettigin seye karsi kalplerimiz kapalidir. Kulaklarimizda da bir agirlik vardir. Seninle bizim aramizda anlasmamiza engel bir de perde vardir. Sen istedigini yap, çünkü biz yapiyoruz" dediler.

6- Ey Muhammed! De ki: "Ben sadece sizin gibi bir insanim, ancak bana ilâhinizin bir tek ilâh oldugu vahyediliyor. Artik hep O'na yönelin ve

O'ndan bagislanma dileyin. Vay O'na ortak kosanlarin haline!

7- Onlar, zekati vermezler, ahireti de inkâr ederler.

8- Süphesiz ki, iman edip, salih amel isleyenler için de bitmez tükenmez bir mükafat vardir.

9- De ki: "Siz yeri iki günde yaratani gerçekten inkâr edip duracak misiniz? Bir de O'na esler kosuyorsunuz ha? O bütün âlemlerin Rabbidir."

10- O, yerin üstünde sabit daglar yaratti. Orada bereketler meydana getirdi. Orada arastirip soranlar için riziklari tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu.

11- Sonra duman halinde bulunan göge yöneldi. Ona ve yerküreye: "Isteyerek veya istemeyerek buyruguma gelin." dedi. Her ikisi de: "Isteyerek geldik" dediler.

12- Böylece Allah onlari iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göge kendi isini bildirdi. Biz en yakin gögü kandillerle süsledik ve koruduk. Iste bu çok güçlü ve her seyi bilen Allah'in takdiridir.

3- Eger onlar, yine yüz çevirirlerse de ki: "Ben sizi Âd ve Semud'un basina gelen yildirima benzer bir yildirima karsi uyardim."

14- Onlara Allah'tan baskasina kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarindan peygamberler geldigi zaman: "Eger Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Biz sizin teblig için gönderildiginiz seylere inanmayiz." dediler.

15- Âd kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladilar ve: "Bizden daha kuvvetli kim vardir?" dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'in kendilerinden daha kuvvetli oldugunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardi.

16- Bu yüzden biz de onlara dünya hayatinda rezillik azabini tattirmak için o ugursuz günlerde dondurucu bir kasirga gönderdik. Ahiret azabi ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardim da edilmeyecektir.

17- Semûd kavmine gelince, biz onlara dogru yolu gösterdik. Fakat onlar körlügü dogru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandiklari kötülük yüzünden alçaltici azabin yildirimi onlari çarpiverdi.

18- Biz iman edenleri ve kötülükten sakinanlari ise kurtardik.

19- O gün Allah'in düsmanlari cehennem atesine sürülmek üzere hep bir araya toplanirlar.

20- Nihayet oraya vardiklari zaman kulaklari, gözleri ve derileri yaptiklari seyler hakkinda onlarin aleyhinde sahitlik ederler.

21- Onlar derilerine: "Niçin aleyhimize sahitlik ettiniz?" derler. Derileri de: "Bizi her seyi konusturan Allah konusturdu, sizi ilk defa yaratan O'dur ve siz yine O'na döndürülüyorsunuz" derler.

22- Siz kulaklarinizin, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde sahitlik edeceginden korkarak kötülükten sakinmiyordunuz. Fakat yaptiklarinizdan birçogunu Allah'in bilmeyecegini zannediyordunuz.

23- Iste Rabbiniz hakkinda beslediginiz bu zanniniz sizi helak etti de zarara ugrayanlardan oldunuz.

24- Simdi eger dayanabilirlerse onlarin yeri atestir. Yok eger hosnutluga dönmek isterlerse bile artik onlar hosnut edileceklerden degildirler.

25- Biz onlara birtakim arkadaslar musallat ettik de onlar kendilerine önlerinde ve arkalarinda ne varsa hepsini güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip, geçmis olan cin ve insan topluluklari hakkindaki, azab sözü onlar için de hak oldu. Dogrusu onlarin hepsi de kendilerine yazik etmislerdir.

26- Inkâr edenler: "Bu Kur'ân-i dinlemeyin, okunurken gürültü yapin, belki üstün gelirsiniz" dediler.

27- Biz mutlaka inkâr edenlere siddetli bir azab tattiracagiz. Ve onlara yaptiklari amellerin en kötüsünün cezasini verecegiz.

28- Iste Allah'in düsmanlarinin cezasi atestir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezasi olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacaklari cehennem yurdu vardir.

29- Inkâr edenler: "Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi dogru yoldan saptiranlari bize göster de onlari ayaklarimizin altina alalim, böylece cehennemin en altinda kalanlardan olsunlar." diyeceklerdir.

30- "Rabbimiz Allah'tir" deyip, sonra da dogrulukta devam edenlere gelince, onlarin üzerine melekler iner ve derler ki: "Korkmayin, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin."

31- "Biz dünya hayatinda da, ahirette de sizin dostlariniziz. Cennette sizin için caninizin çektigi ve istediginiz her sey vardir."

32- Bunlar çok bagislayici ve çok merhametli olan Allah tarafindan bir agirlamadir.

33- Allah'a davet eden, salih amel isleyen ve: "Ben gerçekten müslümanlardanim" diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?

34- Hem iyilik de bir degildir, kötülük de. Kötülügü en güzel bir sekilde sav. O zaman seninle kendi arasinda bir düsmanlik olan kisinin, sanki samimi bir dost gibi oldugunu görürsün.

35- Bu olgunluga ancak sabredenler kavusturulur, buna ancak hayirdan büyük bir pay sahibi olan kavusturulur.

36- Eger seytandan gelen kötü bir düsünce seni dürtecek olursa hemen Allah'a sigin. Çünkü O her seyi isitir ve bilir.

37- Gece ile gündüz ve günes ile ay Allah'in kudretinin delillerindendir. Günese ve aya secde etmeyin. Eger sadece Allah'a kulluk yapmak istiyorsaniz, onlari yaratan Allah'a secde edin.

38- Eger onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanindaki melekler gece gündüz O'nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar.

39- Senin yeryüzünü boynu bükük, kupkuru görmen de Allah'in kudretinin delillerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdigimiz zaman titresir ve kabarir. Süphesiz ki ona hayat veren Allah mutlaka ölüleri de diriltir. Dogrusu O'nun her seye gücü yeter.

40- Âyetlerimiz hakkinda dogruluktan ayrilip inkâra sapanlar bize gizli kalmazlar. O halde atese atilacak olan mi daha hayirlidir, yoksa kiyamet günü güven içinde gelecek olan mi? Istediginizi yapin. Süphesiz ki Allah, yaptiginiz seyleri hakkiyla görür.

41- Kur'ân kendilerine geldiginde onu inkâr edenler, mutlaka cezalarini çekceklerdir. O gerçekten çok degerli bir kitaptir.

42- Ona ne önünden, ne de ardindan batil gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, ögülmeye layik olan Allah tarafindan indirilmistir.

43- Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden baska bir sey söylenmiyor. Süphesiz ki senin Rabbin hem magfiret sahibidir hem de aci verecek bir azap sahibidir.

44- Eger biz onu yabanci dilden bir Kur'ân yapsaydik onlar mutlaka: "Bu kitabin âyetleri genisçe açiklanmali degil miydi? Arap bir peygambere yabanci dil, öyle mi?" derlerdi. Sen de ki: "O, iman edenler için bir hidayet ve sifadir." Iman etmeyenlerin kulaklarinda ise bir agirlik vardir. Kur'ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çagriliyorlar (da duymuyorlar).

45- Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'i vermistik de onda ihtilafa düsmüslerdi. Eger Rabbin tarafindan azabin ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarinda hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur'ân hakkinda bir süphe ve tereddüt içindedirler.

46- Her kim iyi bir is yaparsa, kendi lehine yapmis olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmis olur. Rabbin kullara zulmedecek degildir.

47- Kiyamet zamanini bilmek ancak Allah'a havale edilir. Onun bilgisi disinda hiçbir meyve kabugundan çikmaz, hiçbir disi gebe kalmaz ve dogurmaz. Allah onlara: "Bana kostugunuz ortaklarim nerede?" diye seslendigi gün, onlar: "Senin ortagin olduguna dair bizden hiçbir sahit olmadigini sana arz ederiz." derler.

48- Önceden tapmakta olduklari seyler, kendilerinden uzaklasip kaybolmustur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadigini anlamislardir.

49- Insan hayir istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizlige düser.

50- Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafimizdan bir rahmet tattirsak, O: "Bu benim hakkimdir, kiyametin kopacagini da sanmiyorum, Rabbime döndürülmüs olsam bile mutlaka O'nun yaninda benim için daha güzel seyler vardir" der. Biz o inkâr edenlere yaptiklari seyleri mutlaka haber verecegiz ve onlara agir bir azap tattiracagiz.

51- Biz insana bir nimet verdigimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokundugu zaman da uzun uzun yalvarir.

52- Ey Muhammed! De ki: "Ne dersiniz? O Kur'ân Allah tarafindan gelmis olup da sonra siz onu inkâr etmisseniz, o takdirde Hak'tan uzak bir ayriliga düsenden daha sapik kim olabilir?"

53- Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi gösterecegiz ki, Kur'ân'in hak oldugu kendilerine açikça belli olsun. Senin Rabbinin her seye sahit olmasi kafi degil mi?

54-Iyi bilin ki onlar Rablerine kavusmaktan bir süphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her seyi ilmiyle kusatmistir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:20:22
GASİYE

Bismillahirrahmanirrahim

1- O her seyi kusatacak olan Kiyamet'in haberi sana geldi mi?

2- Yüzler var ki, o gün egilmis, zillete düsmüstür.

3- Çalismis, yorulmustur.

4- Kizismis bir atese girer.

5- Onlara kizgin bir kaynaktan su verilir.

6- Onlar için kuru bir dikenden baska yiyecek de yoktur.

7- O da ne besler, ne de açligi giderir.

8- Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur.

9- Yaptigindan hosnuttur.

10- Yüksek bir cennettedir.

11- Orada bos bir söz isitmez.

12- Orada akan bir kaynak,

13- Yükseltilmis divanlar,

14- Konulmus kadehler,

15- Dizilmis koltuklar, yastiklar,

16- Serilmis halilar vardir.

17- Bakmiyorlar mi o develere, nasil yaratilmis?

18- Göge bakmiyorlar mi, nasil yükseltilmis?

19- Bakmiyorlar mi daglara, nasil dikilmis?

20- Yere bakmiyorlar mi, nasil yayilmis?

21- Haydi ögüt ver; sen simdi sirf bir ögütçüsün.

22- Onlarin üzerinde bir zorba degilsin.

23- Ancak kim yüz çevirir ve kâfir olursa,

24- Allah ona en büyük azap ile azap edecek.

25- Kuskusuz onlar döne dolasa bize gelecekler.

26-Sonra da bize hesap verecekler.
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:21:06
HACC

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey Insanlar! Rabbinizden sakinin; süphesiz o kiyamet gününün sarsintisi çok büyük bir seydir.

2- Onu göreceginiz gün, her emzikli kadin emzirdiginden geçer. Ve her hamile kadin çocugunu düsürür. Insanlari hep sarhos görürsün, halbuki sarhos degillerdir. Fakat Allah'in azabi çok siddetlidir.

3- Insanlardan bazilari Allah hakkinda bir bilgisi olmadigi halde tartisir da her azili seytanin ardina düser.

4- (O seytanki) hakkinda söyle hüküm verilmistir: Süphesiz kim onu

dost edinirse, o muhakkak onu saptirir ve dogruca cehennem azabina götürür.

5- Ey insanlar ! Eger öldükten sonra dirilmekten süphede iseniz, (bilin ki) ne oldugunuzu size açiklamak için süphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden (spermadan) sonra bir alekadan (embriodan) sonra yapisi belli belirsiz bir et parçasindan yaratmisizdir. Diledigimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutariz. Sonra sizi bir çocuk olarak çikartiriz, sonra sizi, olgunluk çagina erismeniz için birakiriz. Bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki bilgisinden sonra, hiçbir sey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanina ulastirilir. Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun

üzerine su indirdigimiz zaman, harekete geçer, kabarir ve her güzel çiftten bitkiler bitirir.

6- Iste bunlar gösteriyor ki, Allah süphesiz haktir. Süphesiz ölüleri o diriltir ve o her seye kadirdir.

7- Kiyamet ise süphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir.

8- Insanlardan kimi de vardir ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydinlatici bir kitaba dayanmaksizin Allah hakkinda tartisir.

9- Allah yolundan sasirtmak (saptirmak) için büyüklük taslayarak (tartisir). Dünyada ona bir rezillik vardir. Kiyamet gününde ise ona cehennem azabini tattiracagiz

10 -Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandigin günahlar sebebiyledir" denir. Süphesiz Allah kullarina zulmeden degildir.

11- Insanlardan kimi de Allah'a bir yar kenarindaymis gibi ibadet eder, eger kendisine bir iyilik gelirse ona gönlü yatisir ve eger basina bir bela gelirse yüzüstü dönüverir. Dünyayi da ahireti de kaybeder. Iste apaçik kayip budur.

12- Allah'i birakir da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek seylere yalvarir. Iste derin sapiklik budur.

13- Herhalde o, zarari faydasindan daha yakin olana yalvariyor. Yalvardigi sey ne kötü yardimci ve ne kötü yoldastir.

14- Süphe yok ki Allah, iman edip salih amelleri isleyenleri altindan irmaklar akan cennetlere koyacak. Süphesiz Allah diledigini yapar.

15- Allah'in ona (peygambere) dünyada ve ahirette yardim etmeyecegini sanan kimse hemen yukariya bir ip uzatsin, sonra (kendini intihar edip) bogsun da baksin bu hilesi kendisini öfkelendiren seyi giderecek mi?

16- Iste biz onu (Kur'ân'i) böylece, apaçik âyetler olarak indirdik. Süphesiz Allah diledigini dogru yola eristirir.

17- Süphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yildiza tapanlar), hiristiyanlar, atese tapanlar ve (Allah'a) es kosanlar (yok mu?) Allah, kiyamet günü bunlarin arasini süphesiz ayiracaktir. Çünkü Allah her seyi hakkiyla görüp bilendir.

18- Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, günes, ay ve yildizlar, daglar, agaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçogu hep Allah'a secde ediyor. Birçogunun üzerine de azab hak olmustur. Allah kimi hor ve hakir kilarsa artik ona ikram edecek yoktur. Süphesiz Allah diledigi seyi yapar.

19- Su ikisi Rableri hakkinda tartismaya girmis iki hasimdir. O'nu inkar edenler için atesten elbiseleri biçilmistir. Baslarinin üstünden kaynar su dökülür.

20- Bununla karinlarindaki ve derileri eritilir.

21- Bir de bunlara demirden kamçilar vardir.

22- Ugradiklari gamdan (dolayi) oradan ne zaman çikmak isteseler, her defasinda oraya geri çevrilirler: "Yakici azabi tadin" denir.

23- Süphesiz Allah iman edip yararli is isleyenleri, altindan irmaklar akan cennetlere koyacak, orada altin bilezikler ve inciler takinacaklar. Oradaki elbiseleri de ipektendir.

24- Hem sözün güzelini isitecek duruma ulastirilmislar, hem de övülmeye layik (olan Allah'in) yoluna eristirilmislerdir.

25- Süphesiz inkâr edenlere, Allah'in yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için esit kilinan Mescid-i Haram'dan alikoyanlara ve orada zulümle yanlis yola saptirmak isteyene can yakici bir azab tattiririz.

26- Bir zamanlar Kâbe'nin yerini Ibrahim'e su sekilde hazirlamistik: Sakin bana hiçbir seyi ortak kosma; tavaf edenler, orada (kiyama) duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için evimi tertemiz et.

27. Insanlari hacca çagir; yürüyerek veya incelmis binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi asarak sana gelsinler.

28- Ta ki kendilerine ait birtakim menfaatlere sahid olsunlar; Allah'in kendilerine rizik olarak verdigi hayvanlari belli günlerde kurban ederken O'nun adini ansinlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.

29- Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarini yerine getirsinler. Kâbeyi tavaf etsinler.

30- Emir budur, Allah'in yasaklarina kim saygi gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin katinda süphesiz hayirdir. Size bildirilegelenden baska bütün hayvanlar helal kilinmistir. O halde o pis putlardan kaçinin ve yalan sözden sakinin.

31- Allah için, O'na es kosmayan, O'nun birligine inanmis kimseler olun. Allah'a ortak kosan kimse, gökten düsüp de kuslarin kaptigi veya rüzgarin bir uçuruma sürükledigi seye benzer.

32- Bu böyledir; kim Allah'in nisanelerine, kurbanliklarina saygi gösterirse, süphesiz o kalblerin takvasindandir.

33- Sizin için onlarda belli bir süreye kadar bir takim faydalar vardir. Sonra bunlar Beyt-i atik (kâbe) de son bulurlar.

34- Her ümmet için Allah'in kendilerine rizik olarak verdigi kurbanlik hayvanlarin üzerine O'nun adini ansinlar diye bir mabed yapmisizdir. Hepinizin ilâhi bir tek ilâhtir. Onun için yalniz O'na teslim olan müslümanlar olun. (Ey Muhammed!) Allah'a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele.

35- Ki Allah anildigi vakit onlarin kalpleri titrer. Onlar baslarina gelene sabreden, namaz kilan kimselerdir. Kendilerine verdigimiz riziktan Allah yolunda harcarlar.

36- Kurbanlik deve ve sigirlari Allah'in size olan nisanelerinden kildik. Sizin için onlarda hayir vardir. Ön ayaklarinin biri bagli halde keserken üzerlerine Allah'in adini anin. Yanlari yere yaslandigi vakit de onlardan yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onlari sizin buyrugunuza verdik ki, sükredesiniz.

37- Elbette onlarin etleri ve kanlari Allah'a ulasmayacaktir. Ancak

O'na sizin takvaniz erecektir. Onlari bu sekilde sizin buyrugunuza verdi ki, size yolunu gösterdiginden dolayi, Allah'i tekbir ile yüceltesiniz. (Ey Muhammed!) Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele.

38- Süphesiz Allah inananlari savunur. Çünkü Allah hâin ve nankörlerin hiçbirini sevmez.

39- Kendilerine savas açilan kimselere (kâfirlere karsi koymak için) izin verildi. Çünkü onlar zulme ugradilar. Süphesiz Allah onlari zafere ulastirmaya kadirdir.

40- Onlar "Rabbimiz Allah'tir" demelerinden baska bir sebep olmaksizin haksiz yere yurtlarindan çikarildilar. Eger Allah insanlarin bir kismini bir kismi ile defetmeseydi manastirlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'in adi çok anilan mescidler elbette yikilirdi. Süphesiz Allah kendi (dini) ne yardim edene yardim edecektir. Süphesiz Allah çok güçlüdür, çok izetlidir (her seye galiptir).

41- Onlar (o müminlerdir) ki, eger kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazi kilarlar, zekati verirler, iyiligi emrederler ve fenaligi yasak ederler. Bütün islerin sonu sirf Allah'a âittir.

42- (Ey Muhammed!) Eger seni (müsrikler) yalanliyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd (kavimleri de kendi peygamberlerini) yalanci saydilar.

43- Ibrahim'in kavmi de, Lût'un kavmi de (peygamberlerini) yalanci saydilar.

44- (Suayb'in kavmi olan) Medyen halki da (Sûayb'i) yalanladi. Musa da (Firavun tarafindan) yalanlandi. Ben de o kâfirlere bir süre verdim. Sonra da onlari yakalayiverdim. Beni tanimamak nasilmis görsünler.

45- Nice memleketler vardi ki, zulüm yaparlarken biz onlari yok ettik. Artik damlari çökmüs, duvarlari üzerine yikilmistir. (Geride) Nice terkedilmis kuyularla bombos kalmis yüksek saraylar (birakilmistir.)

46- Yeryüzünde dolasmiyorlar mi ki olanlari akledecek kalbleri, isitecek kulaklari olsun. Gerçek sudur ki, gözler kör olmaz, fakat asil gögüslerin içindeki kalpler kör olur.

47- Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katinda birgün, sizin sayacaklarinizdan bin sene gibidir.

48- Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdigim nice memleket halki vardi ki, sonunda onlari yakalayivermistim. Dönüs ancak banadir.

49- (Habîbim!) De ki: "Ey insanlar! Ben size ancak apaçik anlatan bir uyariciyim."

50- Iste iman edip salih amel isleyenler için hem bir magfiret, hem de (cennette) tükenmez bir rizik vardir.

51- Âyetlerimizi tartisarak bozmaya ugrasanlara gelince, iste onlar cehennemliktirler.

Böyle de ve temennilere uyma. Çünkü:

52- (Ey Muhammed!) Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir sey temenni ettigi zaman, seytan onun arzusuna süpheler karistirmasin. Bunun üzerine Allah seytanin karistirdigi süpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herseyi bilir), Hakîmdir (Hikmet sahibidir)

53- Allah, seytanin karistirdigini, kalblerinde hastalik bulunan ve kalpleri kaskati olan kimseleri sinamaya vesile kilar. Zalimler süphesiz (haktan uzak) derin bir ayrilik içindedirler.

54- Bir de kendilerine ilim verilmis olanlar, Kur'ân'in süphesiz Rabbinden gelen bir gerçek oldugunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygi duysun. Çünkü Allah, iman edenleri dogru yola eristirir.

55- Inkâr edenler de, kendilerine ansizin kiyamet gelinceye veya akîm (kisir) bir günün azabi gelinceye kadar, Kur'ân'dan süphe etmekte devam edip giderler.

56- O gün hükümranlik yalniz Allah'indir, O aralarinda hükmünü verir. Artik iman edip yararli is isleyenler nimet cennetlerindedirler.

57- Inkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise, iste bunlar için hakîr düsüren bir azab vardir.

58- Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüs veya ölmüs olanlara gelince, elbette Allah, onlari güzel bir rizikla riziklandiracaktir. Çünkü Allah rizik verenlerin en hayirlisidir.

59- Allah onlari hosnud olacaklari bir yere (cennete) elbette koyacaktir. Süphesiz Allah Alîmdir (herseyi bilir) Halîmdir, (Kullarina yumusak davranir.).

60- Bu böyledir, kim kendisine yapilan cezaya ayni ile karsilik verir de, sonra yine kendisine zulüm yapilirsa, muhakkak ki, Allah ona yardim eder. Allah süphesiz çok af edicidir, çok bagislayicidir.

61- Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Süphesiz Allah, Semîdir (herseyi isitir) Basîrdir (herseyi gö-rür).

62- (Bu sonsuz güç sundandir) Çünkü Allah, varligi kendinden olan Hak'tir. Müsriklerin O'nu birakip da tapindiklari putlar ise hep bâtildir. Süphesiz Allah, yücedir, büyüktür.

63- Görmedin mi Allah'in gökten indirdigi su ile yeryüzü (nasil) yem-yesil oluyor? Gerçekten Allah çok lütufkârdir, her seyden haberdardir.

64- Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Dogrusu Allah müstagnîdir, övülmege layiktir.

65- Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akip giden gemileri hep sizin buyrugunuz altina verdi. Gögü de izni olmaksizin yere düsmekten o (koruyup havada) tutuyor. Süphesiz Allah insanlara çok sefkatlidir, çok merhametlidir.

66- Size (ilk defa) hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek olan O'dur. Insan gerçekten pek nankördür.

67- Biz her ümmet için bir seriat tayin ettik ki, onlar onunla amel ederler. Bunun için (ey Muhammed!) bu konuda seninle hiçbir zaman çekismesinler. (Insanlari) Rabbine (ibadet etmeye) çagir. Süphesiz sen gerçekten hidayete götüren dogru bir yol üzerindesin.

68- Eger seninle tartisirlarsa, de ki: "Allah yaptiklarinizi çok iyi bilir."

69- Ayriliga düstügünüz seyler hakkinda kiyamet günü Allah aranizda hükmünü verecektir.

70- Bilmez misin ki, Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Süphesiz bunlar bir kitabtadir. Hiç süphe yok ki bunlar Allah'a pek kolaydir.

71- Onlar Allah'i birakip da O'nun, haklarinda hiçbir delil indirmedigi ve kendilerinde de bir bilgi bulunmayan seylere taparlar. Zalimler için hiçbir yardimci yoktur.

72- Âyetlerimiz kendilerine apaçik olarak okundugu zaman, o kâfirlerin yüzlerinden inkârlarini anlarsin. Neredeyse, kendilerine âyetlerimizi okuyanlara saldiracaklar. De ki: "Simdi size ondan daha kötü olanini haber vereyim mi? O, atestir. Allah bunu kâfir olanlara vaad buyurdu. O ne kötü bir dönüs yeridir."

73- Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, simdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah'i birakip taptiklariniz bir araya gelseler, bir sinek bile yaratamayacaklardir.

Sinek onlardan bir sey kapsa onu kurtaramazlar. Isteyen de, istenen de âcizdir.

74- Allah'in büyüklügünü geregi gibi degerlendirip bilemediler. Süphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her seye üstündür.

75- Allah hem meleklerden, hem de insanlardan elçiler seçer. Süphesiz Allah her seyi isitir, her seyi görür.

76- O geçmislerini ve geleceklerini bilir. Bütün isler Allah'a döndürülür.

77- Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapin ki kurtulabilesiniz.

78- Allah ugrunda gerektigi gibi cihad edin. Sizi o seçmis, babaniz Ibrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kilmamistir. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamberin size sahid olmasi, sizin de insanlara sahid olmaniz için, size müslüman adini veren O'dur. Artik namaz kilin, zekat verin, Allah'a sarilin. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardimcidir!
Başlık: Ynt: Kuran-ı KErimin Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:24:48
HADİD

Bismillahirrahmanirrahim

1. Göklerde ve yerde bulunan her sey Allah'i tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

2. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, diriltir, öldürür, O, her seye kadirdir.

3. O ilktir, sondur, zahirdir, bâtindir. O herseyi bilendir.

4. O'dur ki gökleri ve yeri alti günde yaratti. Sonra ars üzerine istivâ etti (hükümran oldu). Yere gireni, ondan çikani, gökten ineni, ona çikani bilir. Nerede olsaniz O sizinle beraberdir. Allah yaptiklarinizi görmektedir.

5. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Bütün isler O'na döndürülecektir.

6. Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü gecenin içine sokar. O, gögüslerin özünü bilir.

7. Allah'a ve Resulüne iman edin. Sizi hâkim kildigi, sizin yönetiminize verdigi seylerden harcayin. Sizden, inanan ve harcayanlar için büyük mükafat vardir.

8. Size ne oldu ki, Resul sizi Rabbinize inanmaniz için davet ettigi halde Allah'a inanmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almisti. Eger inanacaksaniz.

9- Sizi karanliklardan aydinliga çikarmak için kuluna apaçik âyetler indiren O'dur. Süphesiz Allah, size karsi çok sefkatli, çok merhametlidir.

10- Neden siz Allah yolunda harcamayasiniz ki? Göklerin ve yerin mirasi zaten Allah'indir. Elbette içinizden, fetihten önce harcayan ve savasan bir olmaz. Onlarin derecesi, sonradan infak eden ve savasanlardan daha büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel sonucu vaad etmistir. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

11. Kimdir o, Allah'a güzel bir borç verecek olan ki, Allah da onun verdigini kat kat artirsin ve onun için serefli bir mükafat da versin.

12. O gün inanan erkekleri ve inanan kadinlari görürsün ki nurlari, önlerinde ve saglarinda kosuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarindan irmaklar akan, içlerinde ebedi kalacaginiz cennetlerdir." (denilir) Iste büyük kurtulus budur!

13. O gün münafik erkekler ve münafik kadinlar o iman edenlere söyle diyeceklerdir: "Bize bakin da sizin nurunuzdan alalim?" Onlara: "Arkaniza dönün de nur arayin!" denilir. Aralarina kapili bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, disinda da azap vardir.

14. (Münafiklar) onlara: "Biz sizinle beraber degil miydik?" diye seslenirler. (Müminler) de derler ki: "Evet ama, siz kendi canlariniza kötülük ettiniz, gözlediniz, süpheye düstünüz ve kuruntular sizi aldatti. O çok aldatan (seytan) sizi, Allah hakkinda bile aldatti. Nihayet Allah'in emri gelip çatti.

15. Bugün artik ne sizden ne de inkar edenlerden fidye kabul edilir, varacaginiz yer atestir. Size yarasan odur. Orasi ne kötü bir dönüs yeridir!

16. Inananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalbleri Allah'in zikrine ve inen hakka saygi duysun ve bundan önce kendilerine verilmis, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalbleri katilasmis, çogu da yoldan çikmis kimseler gibi olmasinlar?

17. Biliniz ki Allah yer yüzünü ölümünden sonra diriltir. Belki aklinizi kullanirsiniz diye size âyetleri açikladik.

18. Süphesiz sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadinlara ve Allah'a güzel bir ödünç verenlere, verdikleri kat kat artirilir ve onlara serefli bir mükafat vardir.

19. Allah'a ve peygamberine iman edenler var ya, iste onlar, Rableri yaninda sözü özü dogru olanlar ve sehitlik mertebesine erenlerdir. Onlarin mükafatlari ve nurlari vardir. Inkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlaridir.

20. Biliniz ki dünya hayati bir oyun, bir eglence, bir süs ve kendi aranizda övünme, mal ve evlat çogaltma yarisindan ibarettir. Bu, tipki bir yagmura benzer ki; bitirdigi ot, ekincilerin hosuna gider, sonra kurur, onu sapsari görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan magfiret ve riza vardir. Dünya hayati, aldatici bir zevkten baska bir sey degildir.

21. Rabbinizden bir magfirete; Allah'a ve peygamberine inananlar için hazirlanmis olup, genisligi gökle yerin genisligi kadar olan cennete kosusun. Iste bu Allah'in lütfudur. Onu diledigine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

22. Yeryüzünde vuku bulan ve sizin basiniza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazilmis olmasin. Süphesiz bu Allah'a göre kolaydir.

23. Böylece elinizden çikana üzülmeyesiniz ve Allah'in size verdigi nimetlerle simarmayasiniz. Çünkü Allah, kendini begenip böbürlenen kimseleri sevmez.

24. Onlar cimrilik edip insanlara da cimriligi emrederler. Kim yüz çevirirse Allah, zengindir, övgüye layiktir.

25. Andolsun biz peygamberlerimizi açik delillerle gönderdik ve insanlarin adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabi ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardir. Bu, Allah'in dinine ve peygamberlerine görmeden yardim edenleri belirlemesi içindir. Süphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.

26. Andolsun, Nuh'u ve Ibrahim'i elçi gönderdik, peygamberligi ve kitabi bunlarin zürriyetleri arasina koyduk. Onlardan yola gelen de vardi, ama onlardan çogu yoldan çikmislardi.

27. Sonra bunlarin izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oglu Isa'yi da arkalarindan gönderdik, ona Incil'i verdik ve ona uyanlarin yüreklerine bir sefkat ve merhamet koyduk. Uydurduklari ruhbanliga gelince onu, biz yazmadik. Fakat kendileri Allah rizasini kazanmak için yaptilar. Ama buna da geregi gibi uymadilar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarini verdik. Içlerinden çogu da yoldan çikmislardir.

28. Ey inananlar! Allah'tan korkun, O'nun Resulü'ne inanin ki size rahmetinden iki pay versin, sizin için isiginda yürüyeceginiz bir nur yaratsin ve sizi bagislasin. Allah çok bagislayan, çok merhamet edendir

29-Böylece Kitab ehli, Allah'in lütfundan hiçbir sey elde edemiyeceklerini bilsinler. Lütuf bütünüyle Allah'in elindedir, onu diledigine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:29:02
HAKKA

Bismillahirrahmanirrahim

1- (Gerçeklesecek) Kiyamet!

2- Nedir, o Kiyamet?

3- Gerçeklesenin (Kiaymetin) ne oldugunu sen nerden bileceksin?

4- Semûd ve Âd, kapilarini çalacak olan o felaketi yalan saymislardi.

5- Semûd kavmi korkunç bir sesle yok edildi.

6- Âd kavmi ise gürültülü ve azgin bir firtina ile yok edildiler.

7- Allah o firtinayi üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmisti. Öyle ki, o kavmi içi bos hurma kütükleri gibi oracikta yere serilmis halde görürdün.

8- Bak simdi görebilir misin onlardan bir kalinti?

9- Firavun, ondan öncekiler ve alti üstüne getirilen beldeler de hep o hatayi isleyegeldiler.

10- Hep Rablerinin elçilerine karsi geldiler. O da onlari pek siddetli bir sekilde yakalayiverdi.

11- Kuskusuz, sular kabarinca sizi gemide biz tasidik.

12- Onu size bir ibret yapalim ve belleyici kulaklar bellesin diye.

13- Sûr'a bir tek üfleme üflendigi,

14- Arz ve daglar yerlerinden kaldirilip siddetle birbirine çarpilarak darmadagin oldugu zaman,

15- Iste o gün olacak olur.

16- O gün gök yarilmis, sarkmistir.

17- Melekler de onun etrafindadir, O gün Rabbinin Arsini bunlarin da üstünde sekiz melek yüklenir.

18- O gün (hesap için Allah'a) arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz.

19- Kitabi sagindan verilen, "alin okuyun kitabimi.."

20- "Çünkü ben hesabima kavusacagimi sezmistim" der.

21- Artik o hosnut bir hayattadir.

22- Yüksek bir cennettedir.

23- Ki o cennetin meyveleri sarkmistir.

24- "Geçmis günlerde yaptiginiz islerden ötürü afiyetle yeyin, için." (denir).

25- Kitabi sol tarafindan verilen ise der ki: "Keske kitabim verilmeseydi de,

26- Hesabimin ne oldugunu bilmeseydim,

27- Ne olurdu o ölüm, is bitirici olsaydi.

28- Malim bana hiç fayda vermedi.

29- Gücüm de benden yok olup gitti."

30- (Zebanilere söyle denir): "Onu yakalayin da baglayin."

31- "Sonra cehenneme atin onu."

32- "Sonra da boyu yetmis arsin zincir içerisinde onu oraya sokun."

33- Çünkü o, büyük Allah'a inanmiyordu.

34- Yoksula yedirmeye tesvik etmiyordu.

35- Bu sebeple bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

36- Bir irinden baska yiyecek de yok.

37- Onu günahkârlardan baskasi yemez.

38- Andolsun gördüklerinize,

39- Ve görmediklerinize..

40- Kuskusuz Kur'ân, serefli bir peygamberin (Allah'tan) getirdigi sözdür.

41- O bir sair sözü degildir, siz çok az inaniyorsunuz.

42- Bir kâhin sözü de degildir, ne de az düsünüyorsunuz!

43- O, âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmedir.

44- O, bize isnâden bazi sözler uydurmaya kalkissaydi,

45- Elbette biz onu bundan dolayi kuvvetle yakalardik.

46- Sonra da onun sah damarini keser atardik.

47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdiniz.

48- O hiç kuskusuz, takva sahipleri için unutulmayacak bir ögüttür .

49- Bununla beraber biz biliyoruz ki sizden inanmayanlar var.

50- Kuskusuz bu Kur'ân kafirler için bir pismanlik vesilesidir.

51- Gerçekten o, süphe götürmez bir bilgidir.

52-O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:29:49
HASR

Bismillahirrahmanirrahim

1. Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'i tesbih etmektedir, O üstündür, hikmet sahibidir.

2. Ehl-i kitaptan inkar edenleri, ilk sürgünleri yurtlarindan çikaran O'dur. Siz onlarin çikacaklarini sanmamistiniz. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacagini sanmislardi. Ama Allah'in azabi, onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düsürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardi. Ey akil sahipleri! Ibret alin.

3. Eger Allah onlara sürgünü yazmamis olsaydi, elbette, onlari dünyada baska sekilde cezalandiracakti. Ahirette de onlar için ates azabi vardir.

4. Bunun sebebi sudur: Onlar Allah'a ve Resulüne karsi geldiler; Kim Allah'a karsi gelirse Allah'in azabi siddetlidir.

5. Hurma agaçlarindan her hangi bir sey kesmeniz veya kökleri üzerinde birakmaniz hep Allah'in izniyle ve O'nun, yoldan çikanlari cezalandirmasi içindir.

6. Allah'in, onlardan peygamberine verdigi ganimetlere gelince siz onun üzerine ne at, ne de deve sürmediniz. Fakat Allah peygamberini, diledigi kimselerin üzerine salar. Allah her seye kadirdir.

7. Allah'in o kent halkindan, Resulüne verdigi ganimetler, Allah'a, Resul'e, ona akrabaligi bulunanlara, yetimlere, yoksullara, yolcuya aittir. Ta ki içinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir sey olmasin. Peygamber size ne verdiyse onu alin. Size neyi yasakladiysa ondan sakinin ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'in azabi siddetlidir.

8. Bir de göç eden fakirlere aittir ki yurtlarindan ve mallarindan çikarilmislardir, Allah'in lütuf ve rizasini ararlar; Allah'a ve Resulüne yardim ederler. Iste dogru olanlar onlardir.

9. Ve onlardan önce o yurda yerlesen imana sarilanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü gögüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçlari olsa dahi, onlari öz canlarina tercih ederler. Kim nefsinin cimriliginden korunursa, iste onlar umduklarina erenlerdir.

10. Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeslerimizi bagisla, kalplerimizde inananlara karsi bir kin birakma! Rabbimiz! Sen çok sefkatli, çok merhametlisin!"

11. Münafiklarin, kitap ehlinden inkar eden dostlarina "Eger siz yurdunuzdan çikarilirsaniz, mutlaka biz de sizinle beraber çikariz sizin aleyhinizde kimseye asla uymayiz. Eger savasa tutusursaniz, mutlaka yardim ederiz." dediklerini görmedin mi? Allah, onlarin yalanci olduklarina sahitlik eder.

12. Andolsun eger onlar, çikarilirsalar, onlarla beraber çikmazlar; savasa tutusmus olsalar, onlara yardim etmezler; yardim etseler bile arkalarini dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardim edilmez.

13. Onlarin kalblerinde sizin korkunuz, Allah'in korkusundan fazladir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

14. Onlar toplu olarak sizinle savasamazlar, ancak, müstahkem sehirlerde yahut duvarlarin ardindan (sizinle savasmak isterler). Kendi aralarindaki çekismeleri siddetlidir. Sen onlari toplu sanirsin, oysa onlarin kalbleri daginiktir. Böyledir, çünkü onlar aklini kullanmayan bir topluluktur.

15. (Bu yahudilerin durumu) kendilerinden az önce, islerinin günahini tatmis olan, ahirette de kendileri için aci bir azab bulunan kimselerin (Bedir'de cezalarini bulan putperestlerin) durumu gibidir.

16. (Yahudileri kandiran münafiklarin durumu da) tipki seytanin durumuna benzer ki insana "Inkâr et." dedi, (insan) inkar edince de: "Ben senden uzagim, ben âlemlerin Rabb'i Allah'tan korkarim!" dedi.

17. Nihayet ikisinin sonu, ebedi olarak ateste oldu. Zalimlerin cezasi budur.

18. Ey inananlar, Allah'tan korkun ve kisi, yarin için ne (yapip) gönderdigine baksin. Allah'tan korkun; çünkü Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

19. Allah'i unutup da Allah'in da kendilerini unutturdugu kimseler gibi olmayin onlar, yoldan çikan kimselerdir.

20. Cehennem ehli ile cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli kurtularak isteklerine erisenlerdir.

21. Biz bu Kur'ân'i bir daga indirseydik, Allah'in korkusundan onu bas egmis, parça, parça olmus görürdün. Bu misalleri düsünsünler diye insanlara veriyoruz.

22. O, öyle Allah'tir ki O'ndan baska tanri yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyen bagislayandir.

23. O, öyle bir Allah'tir ki, kendisinden baska hiçbir tanri yoktur. O, mâlik ve sahiptir, münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavusturandir, gözetip koruyandir, üstündür, istedigini zorla yaptiran, büyüklükte esi olmayandir. Allah puta tapanlarin ortak kostuklari seylerden münezzehtir.

24. O, yaratan, var eden, varliklara sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sânini yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her seyi hikmeti uyarinca yapandir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:30:41
HİCR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabin ve apaçik bir Kur'ân'in âyetleridir.

2- Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keske müslüman olsaydik temennisinde bulunacaklardir.

3- Onlari birak yesinler, içsinler, zevk alsinlar; arzu onlari oyalasin ilerde bileceklerdir.

4- Biz hiçbir memleketi (Allah katinda) bilinen bir zamani olmaksizin helak etmedik.

5- Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.

6- Dediler ki: "Ey kendisine Kur'ân indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun."

7- "Eger peygamberlik davanda dogru kimselerdensen, bize melekleri getirmeliydin."

8- Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) hiç mühlet verilmez.

9- Hiç süphe yok ki, Kur'ân'i biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacagiz.

10- Andolsun, senden önceki milletler arasinda da peygamberler gönderdik.

11- Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmis olmasinlar.

12- Biz o küfrü suçlularin kalbine iste böyle sokariz.

13- Kur'âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadiklari için baslarina gelenler) gelip geçmistir.

14- Onlara gökten bir kapi açsak da oradan yukari çiksalar,

15- "Gözlerimiz perdelendi, daha dogrusu bize büyü yapilmistir" derler.

16- Andolsun biz, gökte birtakim burçlar yarattik ve bakanlar için onu süsledik.

17- Ve gögü taslanan bütün seytanlardan koruduk.

18- Ancak kulak hirsizligi eden seytan hariç, onu apaçik bir alev sütunu takip eder.

19- Yeryüzünü düzgün bir sekilde yarattik ve oraya sabit daglar yerlestirdik. Orada hikmetle ölçülmüs her seyden bitkiler bitirdik.

20- Orada hem sizin için, hem de sizin riziklarini veremediginiz kimseler için geçim yollarini yarattik.

21- Her seyin hazineleri yalniz bizim yanimizdadir. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde veririz.

22- Biz rüzgarlari asilayici olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladik. O suyu hazinelerde tutan da siz degilsiniz.

23- Elbette biz diriltiriz ve biz öldürürüz! Ve hepsinin varisleri de biziz.

24- Andolsun ki biz, içinizden Islâm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz.

25- Süphesiz Rabbin O'dur ki, onlari kiyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktir. O, hikmet sahibidir, bilendir.

26- Andolsun ki biz insani kuru bir çamurdan, sekillenmis bir balçiktan yarattik.

27- Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir atesten yarattik.

28- Ey Peygamber! Rabbinin meleklere söyle dedigini hatirla: "Ben, kuru balçiktan, sekil verilmis kokusmus çamurdan bir insan yaratacagim."

29- Ben, onun yaratilisini tamamladigim ve ona ruhumdan üfledigim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanin."

30- Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

31- Yalniz Iblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmisti.

32- Allah buyurdu ki: "Ey Iblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?"

33- Iblis söyle dedi: "Kuru bir çamurdan, sekillenmis bir balçiktan yarattigin bir insana secde edemezdim."

34- Allah söyle buyurdu: "Öyle ise oradan çik! Sen, artik kovulmus birisin."

35- "Kiyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir."

36- Iblis: "Rabbim! Öyle ise insanlarin kabirlerinden kaldirilacaklari güne (kiyamete) kadar bana mühlet ver" dedi.

37- Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."

38- "Allah katinda bilinen vaktin gününe kadar..."

39- Iblis söyle dedi: "Rabbim! Beni saptirdigin için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahlari süsleyecegim ve onlarin hepsini mutlaka azdiracagim!"

40- "Ancak içlerinden ihlasli kullarin müstesnâdir."

41- Allah söyle buyurdu: "Iste bana ulasan dosdogru yol budur."

42- "Sana uyan azginlardan baska, kullarimin üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."

43- "Süphesiz ki onlarin hepsine vaad edilen yer cehennemdir."

44- "Cehennemin yedi kapisi vardir. O kapilarin herbiri için birer grup ayrilmistir."

45- Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pinarlarin basindadirlar.

46- Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir.

47- Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çikarir atariz. Hepsi kardesler olarak sevinç içinde karsilikli koltuklara otururlar.

48- Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çikarilacak da degillerdir.

49- Kullarima haber ver ki, gerçekten ben çok bagislayici ve pek merhamet ediciyim.

50- Bununla beraber azabim da çok acikli bir azabdir.

Bunlari geçmisten bazi örneklerle açiklamak üzere:

51- Hem o kullara, Ibrahim'in misafirlerinden de haber ver.

52- Hani melekler, Ibrahim'in yanina girdikleri zaman, "selam" demisler, Ibrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demisti.

53- Melekler: "Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir ogul müjdeliyoruz" dediler.

54- Ibrahim dedi ki: "Bana ihtiyarlik gelmisken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?"

55- Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakin Allah'in rahmetinden ümidini kesenlerden olma!" dediler.

56- Ibrahim dedi ki: "Rabbimin rahmetinden, sapiklardan baska kim ümit keser?"

57- "Ey elçiler! Baska ne isiniz var?" dedi.

58- Melekler söyle dediler: "Biz suçlu bir kavmi cezalandirmak için gönderildik.

59- Ancak Lût ailesi müstesnâdir. Biz, onlarin hepsini muhakkak kurtaracagiz.

60- Yalniz Lût'un karisi müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik.

61- Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince,

62- Lût dedi ki: "Dogrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz."

63- Elçiler dediler ki: "Bilakis biz sana onlarin süphe ettigi azabi getirdik."

64- "Sana gerçegi getirdik; biz elbette dogru söylüyoruz."

65- "Gecenin bir bölümünde aileni yola çikar, sen de arkalarindan yürü ve sizden kimse ardina bakmasin; istenen yere gidin."

66- Biz, Lût'a su kesin emri vahyettik: "Bu kâfirler sabaha çikarken muhakkak kökleri kesilmis olacaktir."

67- Sehir halki, insan seklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara igrenç islerini yapabileceklerini düsünüp sevinerek geldiler.

68- Lût, kavmine söyle dedi: "Bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin."

69- "Allah'tan korkun! Beni mahcub etmeyin."

70- Lût kavmi söyle dedi: "Biz sana kimsenin koruyuculugunu yapmamani söylememis miydik?"

71- Lût söyle dedi: "Iste kizlarim! Düsündügünüzü yapacaksaniz (onlarla evlenin).

72- Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhosluklari içinde bocalayip duruyorlardi.

73- Günes dogarken o korkunç çiglik onlari yakaladi.

74- Biz, onlarin sehirlerinin üstünü altina geçirdik ve üzerlerine de balçiktan pisirilmis taslar yagdirdik.

75- Gerçekten bunda, düsünen keskin anlayislilar için ibretler vardir.

76- Hem o Lût kavminin bulundugu sehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadir.

77- Süphesiz ki, bunda iman edenler için bir ibret vardir.

78- Eyke halki da gerçekten zalimlerdi.

79- Biz Eyke halkindan da intikâm aldik. Ikisi de (Eyke ve Medyen) açik bir yol üzerindedir.

80- Süphesiz ki, Hicr halki da peygamberleri yalanladilar.

81- Biz, onlara âyetlerimizi vermistik de onlar, yüz çeviriyorlardi.

82- Onlar, daglardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardi.

83- Onlari da sabahleyin korkunç bir çiglik yakaladi.

84- Kazanmakta olduklari seyler, onlardan hiçbir zarari savmadi.

85- Biz gökleri, yeri ve aralarindaki varliklari ancak hak ve hikmetle yarattik ve elbette ki, kiyamet kopacaktir. (Ey Peygamber!) Simdi sen onlara yumusak davran ve güzel muamele et.

86- Süphesiz Rabbin kemaliyle yaratandir ve iyi bilendir.

87- Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayi) ve yüce Kur'ân'i verdik.

88- Sakin o kâfirlerden birtakimlarina verip de kendilerini zevklendirdigimiz seye (mal ve servete) heveslenip göz dikeyim deme. Onlardan dolayi üzülme. Müminlere merhamet kanatlarini indir.

89- De ki: "Süphesiz ben apaçik bir uyariciyim."

90- (Inanmazsaniz basiniza) tipki o taksimcilere (yahudi ve hiristiyanlara) indirdigimiz azap gibi (bir azab inecektir).

91- Onlar, Kur'ân'in bir kismina inanip bir kismina inanmayarak onu kisim kisim böldüler.

92-93- Rabbin hakki için biz, mutlaka onlarin hepsini yaptiklarindan dolayi hesaba çekecegiz.

94- Simdi sen emrolundugunu açikça teblig et. Müsriklerden yüz çevir.

95- Muhakkak ki alay edenlere karsi biz sana yeteriz.

96- Onlar Allah ile birlikte baskasini ilâh edinenlerdir. Onlar yakinda bileceklerdir.

97- Gerçekten biliriz ki, onlarin söylediklerine gögsün daraliyor.

98- O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.

99- Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:31:26
HUCURAT

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey iman edenler! Allah'in ve Resulünün huzurunda öne geçmeyin. Allah'tan korkun. Süphesiz Allah isitendir, bilendir.

2- Ey iman edenler!Seslerinizi Peygamber'in sesinden fazla yükseltmeyin. Birbirinize bagirdiginiz gibi, Peygamber'e yüksek sesle bagirmayin. Öyle yaparsaniz, siz farkina varmadan amelleriniz bosa gider.

3- Allah'in elçisinin huzurunda seslerini kisanlar, süphesiz Allah'in kalplerini takva ile imtihan ettigi kimselerdir. Onlara magfiret ve büyük bir mükâfat vardir.

4- (Resülüm!) Sana odalarin arkasindan bagiranlarin çoklari, akli ermez kimselerdir.

5- Eger onlar, sen yanlarina çikincaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Bununla beraber Allah çok bagislayan, çok merhamet edendir.

6- Ey iman edenler! Eger fasikin biri size bir haber getirirsen onun dogrulugunu arastirin. Yoksa bilmeden bir topluluga satasirsiniz da sonra yaptiginizdan pisman olursunuz.

7- Hem bilin ki, içinizde Allah'in elçisi vardir. Sayet o, birçok islerde size uysaydi, sikintiya düserdiniz. Fakat Allah size imani sevdirmis ve onu kalplerinize zinet yapmistir. Küfrü, fasikligi ve isyani da size çirkin göstermistir. Iste dogru yolda olanlar bunlardir.

8- Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah herseyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

9- Eger müminlerden iki grup birbirleriyle vurusurlarsa aralarini düzeltin. Sayet biri ötekine saldirirsa, Allah'in buyruguna dönünceye kadar saldiran tarafla savasin. Eger dönerse aralarini adaletle düzeltin ve (her iste) adaletli davranin. Süphesiz ki Allah, adil davrananlari sever.

10- Müminler ancak kardestirler. Öyleyse kardeslerinizin arasini düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.

11- Ey iman edenler! Bir topluluk diger bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadinlar da kadinlari alaya almasinlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayiplamayin, birbirinizi kötü lakaplarla çagirmayin. Imandan sora fâsiklik ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse iste bu kimseler zalimlerdir.

12- Ey iman edenler! Zannin bir çogundan kaçinin. Çünkü zannin bir kismi günahtir. Birbirinizin kusurunu arastirmayin. Biriniz digerini arkasindan çekistirmesin. Biriniz, ölmüs kardesinin etini yemekten hoslanir mi? Iste bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Süphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

13- Ey insanlar! Dogrusu biz sizi bir erkekle bir disiden yarattik. Ve birbirinizle tanismaniz için sizi milletlere ve kabilelere ayirdik. Muhakkak ki Allah yaninda en degerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkaninizdir. Süphesiz Allah bilendir, herseyden haberdar olandir.

14- Bedevîler "inandik" dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama "Islâm olduk." deyin. Henüz iman kalplerinize yerlesmedi. Eger Allah'a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah islerinizden hiçbir seyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bagislayan, çok merhamet edendir.

15- Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla süpheye düsmeyen, Allah yolunda mallariyla ve canlariyla savasanlardir. Iste dogrular ancak onlardir.

16- De ki: Siz dininizi Allah'a mi ögretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanlari da bilir, yerde olanlari da. Allah herseyi hakkiyla bilendir.

17- Onlar Islâm'a girdikleri için sana minnet ediyorlar. De ki: Müslümanliginizi benim basima kakmayin. Bilakis sizi imana erdirdigi için Allah sizin basiniza kakar. Eger dogrulardan iseniz (Allah'a minnettar olmaniz gerekir.)

18-Süphesiz Allah, göklerin ve yerin görülmeyen esrarini bilir. Allah yaptiklarinizi görür.
Başl??k: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:32:38
HUD

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif-Lâm-Râ. Bu öyle bir kitaptir ki, âyetleri muhkem kilinmis, sonra da herseyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafindan âyetleri ayrintili olarak açiklanmistir.

2- (Söyle ki Allah'dan baskasina kulluk etmeyin. Ben size O'nun tarafindan müjde vermek ve uyarmak için gönderilmis gerçek bir peygamberim.

3- Ve Rabbinizin magfiretini isteyin, sonra ona tevbe edin ki sizi, belli bir süreye kadar güzel güzel yasatsin. Ve her fazilet sahibine layik oldugu ihsani versin. Eger yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azabindan korkarim.

4- Dönüsünüz yalnizca Allah'adir. O'nun da herseye gücü yeter.

5- Dikkat edin! Görmüyor musunuz, onlar düsmanliklarini gizlemek için gögüslerini çeviriyorlar. Iyi bilin ki, onlar örtülerine bürünürlerken, neyi gizleyip, neyi açiga vurduklarini Allah biliyor. Muhakkak ki Allah, gönülde gizlenenleri de bilir.

6- Yeryüzünde rizki Allah'a ait olmayan hiçbir canli yoktur. O, onlarin karar kildiklari yerleri de, emaneten durduklari yerleri de bilir. Onlarin hepsi apaçik bir kitaptadir.

7- O, öyle bir Allah'dir ki, hanginizin daha güzel amel isleyecegini imtihan etmek için gökleri ve yeri alti günde yaratti. Arsi da su üstündeydi. Onlara "öldükten sonra tekrar dirileceksiniz" dersen, o kâfirler de kesinlikle sana: " Bu apaçik bir sihirden baska birsey degildir." diyecekler.

8- Ve eger bunlardan bir kisminin görecegi azabi belli bir süreye kadar erteleyecek olursak, o zaman da "onu engelleyen nedir ki?" diyecekler. Iyi bilin ki, o azap onlara geldigi gün kendilerinden geri çevrilecek degildir. Ve o alay ettikleri sey kendilerini kusatmis olacaktir.

9- Ve sayet insana tarafimizdan bir rahmet tattirir, sonra da onu kendisinden geri alirsak, süphesiz o ümitsiz ve nankör bir kimse olur.

10- Ve sayet ona dokunan bir sikintidan sonra bir nimet tattirirsak, "Artik benden bütün kötülükler silinip gitti." der, mutlaka böbürlenir ve simarir.

11- Ancak (her iki halde de) sabir gösterip iyi ameller isleyenler müstesnadir. Iste onlara bir magfiret ve büyük bir mükafat vardir.

12- (Ey Resulüm!) Simdi belki sen, "Ona bir hazine indirilse, ya da beraberinde bir melek gezip dolassa ya!" diyorlar diye sana vahyolunan vahyin bir kismini terkedecek olursun ve bundan dolayi da gögsün daralir. Sen yalnizca bir uyaricisin. Allah ise her seye vekildir.

13- Yoksa "onu kendi uydurdu" mu diyorlar? O halde sen de onlara de ki: "Haydi siz de onun gibi uydurulmus on sûre getirin. Allah'dan baska çagirabileceginiz kim varsa onlari da yardima çagirin. Eger dogru söylüyorsaniz" (bunu yaparsiniz).

14- Yok eger bunun üzerine size cevap vermedilerse, artik bilin ki, bu Kur'ân ancak Allah'in ilmiyle indirilmistir. O'ndan baska ilâh yoktur. Artik müslüman oluyorsunuz, degil mi?

15- Her kim dünya hayatini ve güzelliklerini isterse biz onlara amellerinin karsiligini orada tamamen öderiz. Bu hususta kendilerine bir densizlik yapilmaz.

16- Fakat onlar öyle kimselerdir ki, ahirette kendilerine atesten baska bir sey yoktur. Isledikleri seyler orada bosuna gitmistir. Zaten bütün yaptiklari da batildir.

17- O dünyayi isteyenler, hiç Rabbinden açik bir belge üzere olan kimse gibi midir? O belgeyi yine Allah'dan gelen bir sahid olarak Kur'ân izliyor, ondan önce de bir rehber ve rahmet olan kitap, Musa'nin kitabi yine onu destekliyor. Böyle olanlar Kur'ân'a inanirlar. Hangi hizipten olursa olsun kim onu inkâr ederse, ona vaad edilen yer atestir. Iste bütün bunlardan dolayi sen de bu Kur'ân'dan süphe içinde olma. Kesinlikle o haktir, Rabbindendir. Fakat insanlarin çogu iman etmezler.

18- Üstelik bir yalani Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar Rablerinin huzuruna arzolunacaklar, sahitler de söyle diyecekler: "Iste bunlar Rablerine karsi yalan söyleyenlerdir". Iyi bilin ki: Allah'in laneti zalimlerin üzerinedir.

19- Onlar ki, Allah yolundan döndürmeye çalisirlar ve o yolu egri bügrü yapmak isterler. Üstelik onlar, evet onlar ahirete de inanmazlar.

20- Onlar yeryüzünde (herkesi) yildiracak degillerdir. Kendilerini koruyacak Allah'dan baska kimseleri de yoktur. Onlarin azabi kat kat olacaktir. Üstelik onlar hakki isitmeye tahammül edemiyorlardi ve de görmüyorlardi.

21- Onlar kendilerine yazik etmis olan kimselerdir. O iftira edip uydurduklari da kendilerinden yüz çevirip gitmislerdir.

22- Kesinlikle bunlar ahirette de en ziyade hüsrana ugrayacak olanlardir.

23. Fakat iman edip salih amel isleyenler ve Rablerine karsi edepli olanlar, güvenen ve itaat edenler var ya, iste bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi kalirlar.

24. Bu iki ayri grubun meseli, kör ve sagir ile gören ve isiten gibidir. Bunlar hiç esit olabilirler mi? Hâlâ düsünmeyecek misiniz?

25- Andolsun ki, vaktiyle Nuh'u da kavmine gönderdik, O, onlara söyle dedi: "Ben sizin için apaçik bir uyariciyim."

26- "Allah'dan baskasina ibadet etmeyin! Ben, size gelecek aci bir günün azabindan korkarim."

27- Buna karsilik, kavminin ileri gelen kâfirlerinden bir kismi dediler ki: "Biz seni bizim gibi insanlardan biri olarak görüyoruz, baska degil. Ilk bakista bizim ayak takimimizdan baskasinin senin arkana düstügünü görmüyoruz. Sizin bizden fazla bir meziyetinizi de görmüyoruz. Aksine sizi yalancilar saniyoruz."

28- Nuh dedi ki; "Ey kavmim! Peki su söyleyecegime ne diyeceksiniz? Ben Rabbimden apaçik bir delil üzere isem ve O, bana kendi tarafindan bir rahmet bahsetmisse, size de onu görecek göz verilmemisse biz, istemediginiz halde onu size zorla mi kabul ettirecegiz?"

29- "Ey kavmim! Ben sizden herhangi bir mal mülk istemiyorum. Benim mükafatim ancak Allah'a aittir. Ve ben ona iman edenleri kovacak degilim. Onlar elbette Rablerine kavusacaklar. Fakat ben de sizi cahillik eden bir kavim görüyorum."

30- "Ey kavmim, ben onlari etrafimdan kovacak olursam, Allah'dan beni kim kurtarabilir? Siz hiç düsünmez misiniz?"

31- Ben size "Allah'in hazineleri benim yanimdadir." demiyorum ki. Ben size "Ben bir melegim." de demiyorum. O sizin kendinize göre, hor gördükleriniz hakkinda "Allah onlara hiçbir hayir vermez." de demiyorum. Onlarin içlerindeki niyeti, en iyi Allah bilir. (Bu söylediklerimin aksini iddia etseydim) asil o zaman zalimlerden olurdum.

32- Dediler ki; "Ey Nuh! Bizimle didisip durdun, didismende de çok ileri gittin. Eger dogru söylüyorsan, bizi tehdit ettigin su azabi getir de görelim."

33- Nuh dedi ki; "Onu ancak Allah dilerse getirir. Ve siz O'nu yildiracak degilsiniz."

34- Ben size ögüt vermek istemis olsam da, eger Allah sizi helâk etmeyi murad ediyorsa, zaten ögüt vermemin size bir faydasi olmaz. Rabbiniz O'dur ve nihayet O'na döndürüleceksiniz.

35- Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Eger uydurdumsa vebali benim boynumadir. Bense sizin yüklendiginiz vebalden uzagim".

36- Ayrica Nuh'a söyle vahyettik: "Bil ki kavminden simdiye kadar iman etmis olanlardan baska artik kimse iman etmeyecektir. Onun için yaptiklari seylerden dolayi kederlenme."

37- Bizim gözetimimiz altinda ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulüm yapanlar hakkinda da bana bir sey söyleme. Çünkü onlar kesinlikle suda bogulacaklardir.

38- Gemiyi yapiyordu, kavminden bazi ileri gelen gruplar, onun yanindan gelip geçtikçe, onunla alay ediyorlardi. Nuh dedi ki: "Bizimle egleniyorsunuz, biz de sizinle tipki bizimle eglendiginiz gibi alay edip eglenecegiz."

39- O perisan edici azabin kime gelecegini ve o sürekli azabin kimin basina inecegini ilerde bileceksiniz.

40- Nihayet emrimiz geldigi ve tennur (tandir veya geminin kazani) tutusup parladigi zaman dedik ki; "Erkegi ve disisi olan her canlidan ikiser tane, aleyhlerinde hüküm verilmis olanlarin disinda, aileni ve iman etmis olanlari geminin içine yükle". Zaten beraberinde iman edenler çok az idi.

41- Nuh dedi ki; "Allah'in adiyla binin içine. Onun akisi da, durusu da (O'nun adiyladir). Hiç süphesiz Rabbim gerçekten çok bagislayici, çok esirgeyicidir.

42- Gemi içindekilerle birlikte, daglar gibi dalgalar arasinda akip gidiyordu. Nuh ayri bir yere çekilmis olan ogluna bagirdi: "Yavrucugum, gel, bizimle beraber bin! Kâfirlerle beraber olma!"

43- O, dedi ki; "Ben, beni sudan koruyacak bir daga çikacagim". Nuh da "Bu gün Allah'in merhamet ettiginden baskasini, Allah'in bu emrinden koruyacak kimse yoktur." dedi. Derken dalga aralarina giriverdi. O da bogulanlardan oldu.

44- Allah tarafindan denildi ki: "Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes! Ve sular çekildi. Emir yerine gelmis oldu. Gemi de Cudi dagi üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi.

45- Nuh Rabbine niyaz edip dedi ki: "Ey Rabbim! Oglum benim ehlimdendi senin vaadin de elbette haktir ve gerçektir. Ve sen hakimler hakimisin."

46- Allah: "Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin (âilen)'den degildir. Çünkü o salih olmayan bir amelin sahibidir. Hakkinda bilgin olmayan bir seyi benden isteme! Ben, seni, cahillerden olmaktan sakindiririm."

47- Nuh: "Ey Rabbim! Ben bilmedigim bir seyi istemis olmaktan dolayi

sana siginirim. Sen beni bagislamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana ugrayanlardan olurum.

48- "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dilegiyle gemiden in. Ilerde kendilerini bir çok nimetten faydalandiracagimiz, sonra da bu yüzden kendilerine tarafimizdan acikli bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktir."

49- Iste bunlar gayb haberlerindendir. Bunlari sana vahiyle bildiriyoruz. Bundan önce bunlari ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, akibet muhakkak muttakilerindir.

50- Âd kavmine de kardesleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan baska bir ilâhiniz yoktur. Siz sadece iftira edip duruyorsunuz."

51- "Ey kavmim! Bu is için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ecrim ancak beni yaratana aittir. Artik akillanmayacak misiniz?"

52- "Ey kavmim! Rabbinizden magfiret isteyin, sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bol bol bereket indirsin ve sizi kuvvetinize kuvvet katarak çogaltsin. Gelin günahkâr olarak dönüp gitmeyin."

53- Dediler ki; "Ey Hud! Sen bize açik bir mucize getirmedin. Biz de

senin sözünle tanrilarimizi terk etmeyiz. Ve biz sana inanmayiz."

54- "Ancak su kadarini diyebiliriz ki; "tanrilarimizdan bazisi seni fena çarpmis". O da dedi ki; "Allah'i sahit tutuyorum, siz de sahid olun ki ben, Allah'a kostugunuz ortaklardan uzagim."

55- "O'ndan baska herseyden uzagim, artik hepiniz toplanin bana istediginiz tuzagi kurun, sonra hiç bekletmeyin.

56- "Ben muhakkak ki, hem benim Rabbim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a dayanmaktayim. Yeryüzünde hiçbir canli yoktur ki, idaresi ve yönetimi O'nun elinde olmasin. Benim Rabbim, hiç süphe yok ki, dogru yoldadir."

57- "Eger, yine de yüz çevirirseniz, ben size ne ile gönderilmissem, iste onu teblig ettim. Ayrica Rabbim, sizin yerinize baska bir kavmi getirir de siz O'na zerrece zarar veremezsiniz. Hiç süphesiz O, herseyi koruyup gözetendir.

58- Ne zaman ki emrimiz geldi, Hud'u ve beraberindeki iman edenleri, tarafimizdan bir rahmet ile kurtardik, ayrica onlari çok agir bir azaptan da kurtardik.

59. Iste Âd kavmi buydu. Rablerinin âyetlerini bile bile inkâr ettiler ve peygamberlerine isyan ettiler. Basa geçen her zorbanin emrine uyup arkasindan gittiler.

60- Hem bu dünyada, hem de kiyamet gününde bir lânetle izlendiler. Bilin ki, Âd kavmi, gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilin ki, Hud'un kavmi olan Âd, defolup gittiler.

61- Semud kavmine de kardesleri Salih'i gönderdik. Dedi ki, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan baska bir tanriniz daha yoktur. Sizi topraktan O meydana getirdi. Sizi orada ömür sürmeye O memur etti. Bu sebepten O'nun magfiretini isteyin, sonra O'na tevbe edin. Süphesiz Rabbim yakindir, dualarinizi kabul eder."

62- Dediler: "Ey Salih,! Bundan önce sen bizim içimizde ümit beslenir bir zat idin. Simdi bizi babalarimizin taptiklarina tapmaktan mi engelliyorsun?

Biz, dogrusunu istersen bizi davet ettigin seyden kuskulandiran bir süphe içindeyiz."

63- Salih dedi: "Ey kavmim! Eger ben Rabbimden açik bir mucize üzerinde isem ve o bana tarafindan bir rahmet bahsetmis ise, ben Allah'a isyan ettigim takdirde beni O'ndan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana zarar vermekten baska bir sey yapmiyorsunuz."

64- "Ey kavmim! Iste su, Allah'in disi devesi, size bir mucizedir. Birakin onu Allah'in yer yüzünde (otlaklarinda) otlasin. Ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakin bir azap yakalar."

65- Derken, o deveyi kestiler. Bunun üzerine Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün daha yasayin. Iste bu, yalan çikmayacak olan kesin bir vaaddir."

66- Ne zaman ki, azap emrimiz geldi, Salih'i ve beraberindeki iman edenleri, tarafimizdan bir rahmet sayesinde kurtardik, üstelik o günün perisanligindan da kurtardik. Hiç süphesiz Rabbin güçlüdür, mutlak üstündür.

67- O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayiverdi de olduklari yerde çöküp kaldilar.

68- Sanki orada güzel güzel yasayip durmamislardi. Bak iste Semud, gerçekten de Rablerine küfretmislerdi. Bak iste nasil yok olup gittiler.

69- Andolsun ki, Ibrahim'e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve "selâm" dediler, o da "selâm" dedi ve hemen gidip onlara kizartilmis bir buzagi getirdi.

70- Fakat onlarin o buzagiya el sürmediklerini görünce, tuhafina gitti ve içinde onlara karsi bir korku uyandi. Onlar da "Korkma, biz Lut'un kavmine gönderildik." dediler.

71- Ibrahim'in karisi ayakta duruyordu bunun üzerine yüzü güldü. Ona Ishak'i ve Ishak'in arkasindan da Ya'kub'u müjdeledik.

72- "Vay basima gelene!" dedi, "Ben bir kocakariyim, kocam da yasli bir adam. Bu gerçekten çok tuhaf bir sey!"

73- Dediler: "Sen Allah'in emrine mi sasiyorsun? Allah'in rahmeti ve berekâti üzerinizdedir. Ey ev halki! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyiktir), meciddir (cömertligi boldur)."

74- Ibrahim'den korku iyice geçip gidince, bu müjde de kendisine gelince, bizim (meleklerimiz)le Lut kavmi hakkinda tartismaya giristi:

75- Çünkü Ibrahim, çok yumusak huylu ve çok yufka yürekli (yanik kalbli) idi.

76- Melekler: "Ey Ibrahim! Bu konuda bizimle tartismaktan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri kesin olarak geldi ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap gelecektir.

77- Ne zaman ki, elçilerimiz Lut'a geldiler, bunlarin gelisleri yüzünden Lut fenalasti, eli ayagi birbirine dolasti ve "Bu gün çetin bir gündür." dedi.

78- Daha önceleri çirkin isler yapmis olan kavmi haril haril kosup geldiler. Lut onlara: "Ey kavmim! Iste size kizlarim, onlar sizin için daha temizdirler. Gelin Allah'tan korkun, beni misafirlerime rezil rüsvay etmeyin. Içinizde hiç akli basinda bir adam yok mu?" dedi.

79- Onlar: "Sen de bilirsin ki, bizim senin kizlarinla bir ilgimiz yoktur. Sen bizim ne istedigimizi gayet iyi biliyorsun." dediler.

80- Lut dedi: "Ne olurdu size karsi bir kuvvetim olsaydi, ya da çok sarp bir yere siginabilseydim."

81- Melekler dediler: "Ey Lut! Sundan emin ol ki, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla zarar veremezler. Sen, gecenin bir kismi olunca ailenle birlikte hemen buradan çik git. Içinizden hiç kimse geri kalmasin, esin baska. Çünkü ona da onlara gelecek olan musibet gelecektir. Haberin olsun, helâk zamanlari sabah vaktidir. Zaten sabah yakin degil mi?"

82- Ne zaman ki, emrimiz geldi, o ülkenin altini üstüne getirdik ve üzerlerine istif edilip pisirilmis çamurdan taslar yagdirdik.

83- Bu taslar Rabbinin katinda damgalanmislardi. Bunlar zalimlerden uzak seyler degildir.

84- Medyen'e de kardesleri Su'ayb'i gönderdik. Dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan baska ilâhiniz yoktur. Ölçegi de, teraziyi de eksik tutmayin. Ben sizi hayir (bolluk) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kusatacak bir günün azabindan korkuyorum."

85- "Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin. Halkin malina densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesatçilik yaparak fenalik etmeyin."

86- Eger mümin iseniz, Allah'in helâlinden size ihsan ettigi kâr sizin için daha hayirlidir. Bununla beraber ben sizin üzerinize gözcü degilim."

87- Dediler ki; "Ey Su'ayb, atalarimizin taptiklarini terketmemizi veya mallarimizda diledigimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazin mi emrediyor? Oysa ki sen yumusak huylusun ve akli basinda bir adamsin."

88- Su'ayb dedi ki: "Ey kavmim! Sayet ben Rabbimden ispat edici bir delil üzerinde bulunuyorsam ve sayet bana, O kendi katindan güzel bir rizik ihsan etmisse, söyleyin bakalim ben ne yapmaliyim? Ben size karsi çikmakla sizi menettigim seylere kendim düsmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettigi kadar islah etmeye çalisiyorum. Muvaffakiyetim de ancak Allah'in yardimi ile olacaktir. Ben yalnizca O'na dayandim ve ancak O'na dönecegim."

89- "Ey kavmim! Bana karsi gelmeniz sakin sizi, Nuh kavminin veya Hud kavminin veya Salih kavminin baslarina gelen musibetler gibi bir musibete ugratmasin. Lut kavmi de sizden uzak degildir.

90- Rabbinizden magfiret dileyin, sonra O'na tevbe ile yönelin. Süphesiz ki, benim Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.

91- Dediler ki: "Ey Su'ayb! Biz senin söylediklerinin çogundan birsey anlamiyoruz. Ayrica seni içimizde çok zayif biri olarak görüyoruz. Eger akrabalarin olmasaydi mutlaka seni recmederdik (tasa tutardik). Senin bize hiçbir üstünlügün yoktur."

92- Su'ayb dedi: "Ey kavmim! Benim akrabalarim size Allah'dan daha mi degerli ki, Allah'a sirt çevirip, onu unuttunuz? Muhakkak ki, Rabbim bütün yaptiklarinizi çepeçevre kusatmistir."

93- "Ey kavmim! Var gücünüzle yapacaginiz ne varsa yapin! Ben de görevimi yapmaya devam edecegim. Perisan edecek azabin kime gelecegini ve yalancinin kim oldugunu ilerde anlayacaksiniz. Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyecegim."

94- Ne zaman ki, emrimiz geldi, Su'ayb ve beraberindeki müminler, tarafimizdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladi da olduklari yerde çöküp kaldilar.

95- Sanki orada hiç güzel gün görmemislerdi. Dikkat edin, Semud kavmi nasil helâk olup gittiyse Medyen de öyle yok olup gitti.

96- Andolsun Musa'yi da âyetlerimizle ve apaçik bir belge ile gönderdik.

97- Firavun'a ve cemaatine. Bunlar Firavun'un emrine uydular. Halbuki Firavun'un emri hak degildir.

98- Kiyamet günü, kavminin önüne düser. Artik o bunlari atese götürmüstür. O varilan yer, ne kötü bir yerdir.

99- Hem burada, hem de kiyamet gününde lanetle izlendiler. Onlara verilen bu karsi destek ne fena bir destektir!

100. Iste bu helâk olmus memleketlerin önemli haberlerindendir. Sana onu kissa olarak anlatiyoruz. Onlardan yerinde duranlar da var, biçilenler (yok olup gidenler) de.

101. Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Allah'i birakip da taptiklari tanrilar, Rabbinin emri gelince kendilerine hiçbir fayda saglayamadilar. Hasarlarini arttirmaktan baska bir seye yaramadilar.

102. Iste Rabbin, zalim memleketleri cezalandirdigi zaman böyle cezalandirir. Çünkü O'nun cezasi çok aci, çok çetindir.

103. Ahiret azabindan korkanlar için bunda muhakkak ki, bir ibret vardir. O, öyle bir gündür ki, bütün insanlar onun için toplanacaktir ve o, öyle bir gündür ki, mutlaka görülecektir.

104. Biz onu sadece belli bir süreye kadar geciktiriyoruz.

105. O gün gelince Allah'in izni olmadan hiç kimse konusamaz. Onlarin kimi bedbaht, kimi de mutludur.

106. Bedbaht olanlar atestedirler. Onlar orada baska türlü soluyacak, baska türlü haykiracaklar.

107. Onlar orada gökler ve yer durdukça duracaklar. Ancak Rabb'inin diledikleri baska. Çünkü Rabbin diledigini yapandir.

108. Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri baska. (Bu) ardi arasi kesilmeyen bir ihsan olacak.

109. O halde sakin sunlarin ibadet edislerinden süpheye düsme. Daha önce atalari nasil ibadet ediyor idiyseler bunlar da öyle ibadet ediyorlar. Biz de kendilerine nasiplerini elbette eksiksiz olarak öderiz.

110. Andolsun ki, Musa'ya kitabi verdik, yine de onda ihtilafa düsüldü. Eger Rabbinden daha önce verilmis bir karar olmasa idi, elbette haklarinda hüküm verilmis bitmisti. Muhakkak ki onlar, bundan kuskulu bir süphe içindedirler.

111. Gerçekten de onlarin her biri öyle kimselerdir ki, yaptiklarinin

karsiligini Rabbin kendilerine hakkiyle ödeyecektir. Çünkü O, onlarin yaptiklari her seyden haberdardir.

112. Iste bundan dolayi emrolundugun gibi dogru ol! Beraberindeki tevbe edenler de (dogru olsunlar). Asiri gitmeyin! Muhakkak ki O, bütün yaptiklarinizi görüp durmaktadir.

113. Ve zulüm yapanlara yakinlik göstermeyin ki, size de ates dokunmasin. Allah'dan baska yardimcilariniz da yoktur. Sonra yardim da göremezsiniz.

114. Gündüzün her iki tarafinda ve gecenin saçaklarinda (gündüze yakin olan saatlerinde) namaz kil! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düsünebilenlere bir ögüttür.

115. Ve sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatini yitirmez.

116. Sizden önceki devirlerden bakiyye sahipleri (kitap ehli) yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalissalardi ne iyi olurdu. Fakat onlarin içinden kurtardigimiz pek az kimse bunu yapti. O zulmedenler ise simartildiklari refahin pesine düstüler ve hepsi de suçlu oldular.

117. Senin Rabbin, halklari iyi ve islahatçi iken, o memleketleri haksiz yere helak edecek degildir.

118. Eger Rabbin dileseydi elbette bütün insanlari tek bir ümmet yapardi. Halbuki yine de ihtilaf edip duracaklardi.

119. Ancak Rabbinin rahmetle yarligadigi kimseler baska. Onun içindir ki, onlari yaratti. Ve Rabbinin "Andolsun ki cehennemi cinlerden ve insanlardan tamamen dolduracagim" sözü böylece tamam oldu.

120. Peygamberlere ait haberlerden kalbini yatistiracak olanlardan her türlüsünü sana kissa olarak anlatiyoruz. Bunda da sana bir hakikat, müminlere de bir ögüt ve ibret gelmistir.

121. Imana gelmeyen o kâfirlere de ki: "Elinizden geleni geri koymayin! Biz de yapacagimizi yapacagiz."

122. Siz bekleyin görün, biz de bekleyip görecegiz.

123. Göklerin ve yerin gaybini bilmek yalnizca Allah'a mahsustur. Her is O'na döndürülür. Sen yalnizca O'na ibadet et ve yalnizca O'na dayan. Rabbin yaptiklarinizin hiçbirinden gafil degildir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:33:58
HUMEZE

Bismillahirrahmanirrahim

1-2- Mal toplayip onu tekrar tekrar sayan, insanlari arkadan çekistirip, kas göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lümezenin) vay haline!

3- Malinin, kendisini ebedi yasatacagini sanir.

4- Hayir, andolsun ki, o hutame (cehennem)ye atilacaktir.

5- Hutame'nin ne oldugunu bilir misin?

6-7- O, kalplerin içine isleyecek, Allah'in tutusturulmus bir atesidir.

8-9- Cehennemlikler, dikilmis direklere bagli olduklari halde, o atesin kapilari üzerlerine kapatilacaktir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:34:44
İBRAHİM

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, Râ. Bu Kur'ân öyle büyük bir kitaptir ki, insanlari Rablerinin izni ile karanliklardan aydinliga, her seye galip ve hamde lâyik olan Allah'in yoluna çikarman için onu sana indirdik.

2- O Allah'in (yolu) ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Siddetli bir azabdan dolayi vay kâfirlerin haline!

3- Onlar, o kimselerdir ki dünya hayatini ahirete tercih ederler, (insanlari) Allah'in yolundan çevirirler ve onun egrilmesini isterler. Iste bunlar, çok büyük bir sapiklik içindedirler.

4- Biz, her peygamberi, ancak bulundugu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara apaçik anlatsin. Bu itibarla Allah diledigini sapiklikta birakir, diledigini de hidayete erdirir. O her seye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.

5- And olsun ki Musa'yi âyetlerimizle gönderdik. Ona söyle dedik: Kavmini karanliklardan aydinliga çikar, onlara Allah'in (felaket) günlerini hatirlat. Süphe yok ki bunda her sabredip sükreden için nice ibretler vardir.

6- Musa kavmine demisti ki: "Allah'in üzerinizdeki nimetini hatirlayin. Çünkü O, bir vakit sizi Firâvun ailesinden kurtardi. Onlar sizi iskencenin en kötüsüne sürüyorlar ve ogullarinizi kesip kadinlarinizi da diri birakiyorladi. Ve bunda Rabbinizden size büyük bir imtihan vardir."

7- Ve hatirlayin ki Rabbiniz size söyle bildirmisti: Yüceligim hakki için sükrederseniz elbette size (nimetimi) artiririm ve eger nankörlük ederseniz hiç süphesiz azabim çok siddetlidir.

8- Musa dedi ki: Siz ve yeryüzünde bulunanlarin hepsi nankörlük etseniz, iyi biliniz ki Allah hepinizden zengindir, hamdedilmeye layiktir.

9- Sizden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Onlari, Allah'tan baskasi bilmez. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini agizlarina koydular ve dediler ki: "Biz sizinle gönderileni inkâr ettik ve bizi çagirdiginiz seyden de süphe ve endise içindeyiz."

10- Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkinda da süphe mi var? O, sizi günahlarinizi bagislamak için çagiriyor ve belirlenmis bir süreye kadar size müsade ediyor." Onlar da: "Siz sadece bizim gibi bir insansiniz, bizi babalarimizin taptiklarindan alikoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçik bir delil getirin!" dediler.

11- Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz ancak sizin gibi bir insaniz, ama Allah kullarindan diledigine nimetini lütfeder. Ve Allah'in izni olmadikça bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansinlar.

12- Bize yollarimizi göstermisken neden biz Allah'a dayanip güvenmeyelim? Elbette bize yaptiginiz eziyetlere katlanacagiz. Tevekkül edenler yalniz Allah'a tevekkül etsinler."

13- Inkâr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çikaracagiz, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zâlimleri mutlaka helak edecegiz" diye vahyetti.

14- Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkan içindir.

15- (Peygamberler, düsmanlarina karsi) fetih istediler, ve her zorba inatçi hüsrana ugradi.

16- Ardindan da Cehennem vardir, orada kendisine irinli su içirilecektir.

17- Onu yutmaya çalisacak, fakat bogazindan geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm gelecek, fakat o ölemez. Arkasindan da çetin bir azab gelecektir.

18- Rabblerini inkâr edenlerin durumu tipki firtinali bir günde rüzgarin siddetle savurdugu bir küle benzer. Kazandiklarindan hiçbir seyi elde edemezler. Iste asil uzak sapiklik budur.

19- Gökleri ve yeri gerçekten Allah'in yarattigini görmedin mi? O dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir.

20- Bu, Allah'a göre önemli bir sey degildir.

21- (Kiyamet günü) Insanlarin hepsi Allah'in huzuruna çikacaklar. Ve zayiflar büyüklük taslayanlara söyle diyecekler: "Bizler, sizlere uymustuk. Simdi siz, Allah'in azabindan en ufak bir seyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da diyecekler ki: "Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de size dogru yol gösterirdik. Artik simdi bizler sizlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak yerimiz yoktur."

22- Is bitince seytan onlara söyle diyecek: "Süphesiz ki Allah size gerçek olani vaad etti, ben de size vaad ettim, ama sonra caydim! Zaten benim size karsi bir gücüm yoktu. Ancak ben sizi (küfür ve isyana) çagirdim, siz de geldiniz. O halde beni kinamayin, kendi kendinizi kinayin! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah'a ortak kosmanizi da kabul etmemistim." Dogrusu zalimler için aci bir azab vardir!

23- Iman edip salih ameller isleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacaklari ve altindan irmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri "selâm!"dir.

24- Görmedin mi? Allah nasil bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dallari gökte olan güzel bir agaç gibidir.

25- (O agaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Ögüt alsinlar diye Allah insanlara böyle misaller verir.

26- Kötü sözün durumu da, yerden koparilmis, kökü olmayan kötü bir agaca benzer.

27- Allah, iman edenleri, dünya hayatinda da, ahirette de saglam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptirir ve Allah, diledigini yapar.

28- Allah'in nimetlerine nankörlükle karsilik veren ve sonunda milletlerini helak yurduna konduranlari görmedin mi?

29- Onlar, cehenneme girecekler. O ne kötü karargâhtir.

30- Allah'in yolundan saptirmak için Allah'a esler kostular. De ki: "Simdilik egleniniz! Çünkü varacaginiz yer atestir. "

31- (Ey Muhammed!) Iman eden kullarima söyle: "Namazi dosdogru kilsinlar, alis-veris ve dostlugun olmadigi bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdigimiz riziktan açik ve gizli (Allah için) harcasinlar."

32- Allah öyle bir Allah'tir ki; gökleri ve yeri yaratti, gökten su indirdi, onunla size rizik olarak çesitli meyveler çikardi; emri geregince denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi, irmaklari da emrinize verdi.

33- Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve günesi, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verdi.

34- O, Kendisinden isteyebileceginiz her seyi size verdi. Allah'in nimetini saymak isterseniz sayamazsiniz! Dogrusu insan çok zalim, çok nankördür.

35- Hatirla ki; Bir zaman Ibrahim söyle demisti: "Rabbim! Bu sehri güvenli kil! Beni ve ogullarimi putlara tapmaktan uzak tut!

36- "Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçogunun sapmasina sebep oldular. Simdi kim bana uyarsa, o bendendir; kim bana karsi gelirse, artik sen gerçekten çok bagislayan ve çok merhamet edensin.

37- "Rabbimiz! Ben çocuklarimdan bir kismini namazi dosdogru kilmalari için, senin Beyt-i Haram'inin yaninda, ekinsiz bir vadiye yerlestirdim. Artik sen de insanlardan bir kismini onlara meylettir. Ve onlari bazi meyvelerle riziklandir ki sükretsinler.

38- "Ey Rabbimiz! Sen bizim gizledigimizi de açiga vurdugumuzu da süphesiz bilirsin. Çünkü yerde ve gökte, hiçbir sey Allah'tan gizli kalmaz.

39- "Ihtiyarlik halimde bana Ismail'i ve Ishak'i lutfeden Allah'a hamd olsun. Süphesiz ki Rabbim duami çok iyi isitir.

40- "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazini dosdogru kilanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duami kabul et!

41- "Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekilecegi günde beni, ana-babami ve müminleri bagisla!"

42- Ey Peygamber! Sakin zalimlerin yaptiklarindan Allah'in gâfil oldugunu sanma! Ancak Allah, onlarin cezalarini, gözlerin disa firlayacagi güne erteler.

43- O gün, baslarini dikerek kosacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bombos kalacaktir.

44- Ey Peygamber! Insanlari, azabin gelecegi gün ile korkut. O gün, zalimler söyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakin bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalim ve peygamberlere tâbi olalim." Onlara: "Daha önce ahirete intikal etmeyeceginize dair yemin etmemis miydiniz?" denilir.

45- Siz, kendilerine zulmedenlerin yurtlarinda oturdunuz. Onlara nasil azab ettigimiz size apaçik belli oldu. Ve size misaller de vermistik.

46- Gerçekten onlar çesitli hileler ve tuzaklar kurdular. Allah katinda da onlara hilelerine karsi azab var; isterse onlarin hileleri daglari yerinden oynatacak olsun.

47- O halde sakin Allah'in peygamberlerine olan vaadinden cayacagini sanma! Süphesiz Allah her seye galiptir, intikam sahibidir.

48- O gün yeryüzü bir baska yere, gökler, baska göklere çevirilecek ve bütün varliklar, kabirlerinden çikip bir ve gücüne karsi durulmaz olan Allah'in huzuruna toplanacaklardir.

49- O gün, suçlularin zincire vurulmus oldugunu görürsün.

50- Gömlekleri katrandandir ve yüzlerini ates kaplar.

51- Çünkü Allah, herkesi kazandigi ile cezalandiracaktir. Gerçekten Allah, hesabi çabuk görendir.

52- Bu Kur'ân, kendisiyle uyarilsinlar, Allah'in ancak bir tek ilâh oldugunu bilsinler ve akil sahipleri ögüt alsinlar diye insanlara gönderilmis bir tebligdir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:35:32
İHLAS

Bismillahirrahmanirrahim

1-De ki; O Allah bir tektir.

2-Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varliklar O'na muhtaç, fakat O, hiç bir seye muhtaç degildir

3-Dogurmadi ve dogurulmadi

4-O 'na bir denk de olmadi.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:36:04
İNFİTAR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Gök çatladigi vakit,

2- Yildizlar döküldügü vakit,

3- Denizler yarilip akitildigi vakit,

4- Kabirlerin içi disina getirildigi vakit,

5- Herkes neyi önünden gönderdigini ve neyi geri biraktigini bilir.

6- Ey insan! Ihsani bol Rabb'ine karsi seni aldatan nedir?

7- O Allah ki seni yaratti, seni düzgün yapili kilip ölçülü bir biçim verdi.

8- Seni diledigi her hangi bir sekilde parçalardan olusturdu.

9- Hayir hayir, siz cezayi yalanliyorsunuz.

10- Oysa üzerinizde koruyucular var.

11- Degerli yazicilar

12- Onlar, siz her ne yaparsaniz bilirler

13- Kuskusuz iyiler nimet içindedirler.

14- Kötüler de cehennemdedirler.

15- Ceza günü ona girecekler.

16- Onlar o cehennemin gözünden kaçamazlar.

17- Ceza gününün ne oldugunu sen bilir misin?

18- Evet, bilir misin nedir acaba o ceza günü?

19-O gün, hiç kimsenin baskasi için hiçbir seye sahip olamadigi gündür. O gün buyruk yalniz Allah'indir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:37:51
İNSAN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anilmaya deger bir sey degildi.

2- Dogrusu biz insani, imtihan etmek için karisik bir nutfeden (erkek ve kadin sularindan) yarattik da onu isitici, görücü yaptik.

3- Kuskusuz biz ona yolu gösterdik; ister sükredici olsun, ister nankör.

4- Çünkü biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ates hazirlamisizdir.

5- Kuskusuz iyiler de karisimi kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler.

6- Bir kaynak ki ondan Allah'in kullari içerler, güzel yollar açarak akitirlar onu.

7- O kullar adaklarini yerine getirirler ve fenaligi salgin (olan) bir günden korkarlar.

8- Düsküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

9- "Size sirf Allah rizasi için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karsilik, ne de bir tesekkür bekliyoruz."

10- "Biz sert ve belali bir günde Rabbimizden korkariz." derler.

11- Allah da onlari o günün fenaligindan korur, yüzlerine parlaklik, gönüllerine sevinç verir.

12- Sabirlarina karsilik onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir.

13- Orada donatilmis koltuklar üzerine dayanmislardir: Orada ne yakici günes görürler, ne de siddetli soguk.

14- Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmis, meyveleri bol bol önlerine konmustur.

15- Yanlarinda gümüsten kaplar, billur kupalar dolastirilir.

16- Gümüsten öyle kadehler ki onlari türlü türlü biçimlere koymuslardir.

17- Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karisimi zencefildir.

18- Bu orada bir pinardir ki, adina "selsebil" derler.

19- Etraflarinda ölümsüz hizmetçiler dolasir, onlari görünce saçilmis inciler sanirsin.

20- Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün.

21- Üstlerinde zarif ve yesil, kalin ipekten bir elbise vardir. Gümüs bileziklerle süslenmislerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmistir.

22- (Onlara söyle denir): "Iste bu sizin bir mükâfatinizdi. Gayretiniz karsiligini bulmustur."

23- Kur'ân'i sana kisim kisim biz indirdik biz.

24- O halde Rabbinin hüküm vermesi için sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.

25- Sabahaksam Rabbinin ismini an.

26- Gecenin bir bölümünde de O'na secde et (aksam ve yatsi namazlarini kil). Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et (teheccüd namazi kil).

27- Çünkü onlar bu dünyayi seviyorlar ve önlerindeki agir bir günü arkaya atiyorlar.

28- Onlari biz yarattik ve mafsallarini simsiki bagladik. Diledigimiz vakit de kiliklarini degistiririz.

29- Iste bu bir ögüttür. Dileyen Rabbine giden yolu tutar.

30- Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuskusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

31-Allah diledigini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acikli bir azap hazirlamistir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:39:41
İNSİKAK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Gök yarildigi,

2- Rabbini dinleyip kendisine yarasir sekilde boyun egdigi vakit,

3- Yer uzatilip düzlendigi,

4- Içinde ne varsa attigi ve tamamen bosaldigi

5- Ve Rabbini dinleyip kendisine yarasir sekilde boyun egdigi vakit,

6- Ey insan! Kuskusuz sen Rabbine dogru çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O'na varacaksin.

7- O vakit kitabi sag eline verilen,

8- Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,

9- Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.

10- Ama kitabi arkasindan verilen,

11- "Yetis ey ölüm!" diye bagiracak

12- Ve alevli atese girecektir.

13- Çünkü o ailesi içinde sevinçli idi.

14- Hiç Rabbine dönmeyecegini sanmisti.

15- Hayir Rabbi onu görmekte idi.

16- Simdi, yemin ederim o safaga,

17- Geceye ve içinde barindirdigi seylere,

18- Derlendigi zaman o aya,

19- Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.

20- Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler?

21- Karsilarinda Kur'ân okundugu vakit secde etmezler?

22- Aksine o nankörler yalanliyorlar.

23- Oysa Allah içlerinde sakladiklarini biliyor.

24- Onun için onlara elem verici bir azabi müjdele.

25-Ancak iman edip iyi ameller isleyenler baskadir. Onlara tükenmez bir ecir vardir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:40:34
İSRA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazi âyetlerimizi göstermek için, etrafini mübarek kildigimiz Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sifatlardan münezzehtir. Süphesiz ki her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla gören O'dur.

2- Musa'ya da kitap verdik ve beni birakip baskasini vekil edinmeyiniz diye onu Israil ogullari için bir hidayet rehberi kildik.

3- Ey Nuh'la beraber gemiye tasiyarak kurtardigimiz kimselerin soyundan olanlar! Dogrusu o çok sükredici bir kuldu.

4- Biz Israilogullari'na Tevrat'ta su hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çikaracaksiniz ve muhakkak büyük bir yükselisle yükseleceksiniz."

5- Birincisinin zamani gelince,üzerinize güçlü kuvvetli kullarimizi gönderdik. Onlar, evlerin aralarina girip arastirdilar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.

6- Sonra sizi tekrar o istilacilar üzerine galip kildik ve size mallarla ve ogullarla yardim ettik. Ve toplum olarak sizin sayinizi artirdik.

7- Eger iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmis olursunuz ve eger kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artik diger fesadinizin zamani gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmalari, kötülük yapmalari ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onlari tekrar gönderecegiz.

8- Olur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirler için kusatici bir zindan yaptik.

9- Süphesiz ki bu Kur'ân, insanlari en dogru ve en saglam yola iletir ve salih amel isleyen müminlere büyük bir ecir oldugunu müjdeler.

10- Ahirete inanmayanlara da can yakici bir azab hazirlamisizdir.

11- Insan, hayrin gelmesine dua ettigi gibi kötülügün gelmesine de dua eder. Insan pek acelecidir.

12- Biz geceyi ve gündüzü varligimiza delalet eden birer delil kildik. Sonra Rabbinizden bir lütuf aramaniz, yillarin sayisini ve hesabini bilmeniz için gecenin karanligini silip (yerine) esyayi aydinlatan gündüzün aydinligini getirdik. Iste biz her seyi uzun uzadiya anlattik.

13- Her insanin amel defterini boynuna doladik, kiyamet günü açilmis bulacagi kitabi önüne çikaririz.

14- "Kitabini oku! Bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter!" deriz.

15- Kim dogru yola gelirse sirf kendi iyiligi için gelir. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar baskasinin günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek degiliz.

16- Biz bir ülkeyi yok etmek istedigimiz zaman, simarik varliklilarina emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük islerler. Böylece, o ülke helaka müstahak olur, biz de onu yerle bir ederiz.

17- Hem Nuh'tan sonra nice nesilleri helak ettik. Kullarinin günahlarini bilmek ve görmekte Rabbin yeter.

18- Her kim pesin isterse, dünyada ona, istedigimiz kimseye, diledigimiz kadarini pesin veririz. Sonra ona cehennemi hazirlariz; kinanmis ve (rahmetimizden) kovulmus olarak oraya girer.

19- Kim de ahireti isterse ve mümin olarak kendine yarasir bir çaba ile onun için çalisirsa, öylelerinin çalismalarinin karsiligi verilir.

20- Hepsine; (dünyayi isteyenlere de, ahireti isteyenlere de) Rabbinin ihsanindan veririz. Rabbinin ihsani kisitlanmis degildir.

21- Bak! Onlarin bir kismini digerine nasil üstün kildik! Elbette ahiret, hem dereceler bakimindan daha büyüktür, hem de üstünlük bakimindan daha büyüktür.

22- Allah ile birlikte baska bir ilâh edinme! Yoksa kinanmis ve yalniz basina birakilmis olarak oturup kalirsin.

23- Rabbin kesin olarak sunlari emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yaninda yaslanirsa, sakin onlara "öf" bile deme ve onlari azarlama. Ikisine de tatli ve güzel söz söyle.

24- Ikisine de aciyarak tevazu kanatlarini indir. Ve söyle de: "Ey Rabbim! Onlarin beni küçükten terbiye edip yetistirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et."

25- Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eger iyi kimseler olursaniz elbette Allah çok tevbe edenleri bagislayicidir.

26- Akrabaya, yoksula ve yolda kalmisa hakkini ver. Bununla beraber malini saçip savurma.

27- Çünkü (malini) saçip savuranlar, seytanlarin kardesleridir. Seytan ise Rabbine karsi çok nankördür.

28- Eger Rabbinden bekledigin bir rahmet (rizik) için, onlardan yüz çevirmek mecburiyetinde kalirsan, o vakit de onlara yumusak ve tatli bir söz söyle.

29- Elini boynuna asip baglama (cimri olma), hem de onu büsbütün açip saçma (israf etme); aksi halde kinanmis olursun ve eli bos açikta kalirsin.

30- Gerçekten senin Rabbin, kullarindan dilediginin rizkini genisletir ve diledigini kisar. Süphesiz ki Allah, kullarinin durumlarindan haberdardir, her seyi görendir.

31- Bir de geçim korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin, onlara da, size de rizki biz veririz. Süphesiz ki onlari öldürmek, çok büyük bir suçtur.

32- Zinaya da yaklasmayin, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoldur.

33- Hakli bir sebep olmadikça, Allah'in öldürülmesini haram kildigi cani öldürmeyin. Kim haksiz yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede asiri gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdigi yetki ile) yardim olunmustur.

34- Yetimin malina da yaklasmayin. Ancak rüsdüne erinceye kadar en güzel bir sekilde yaklasabilirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor.

35- Ölçtügünüz zaman tam ölçün ve dogru terazi ile tartin. Bu hem daha hayirlidir ve sonuç itibariyle de daha güzeldir.

36- Bir de hiç bilmedigin bir seyin ardina düsme! Çünkü kulak, göz, gönül, bunlarin her biri yaptiklarindan sorumludurlar.

37- Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsin ve boyca da daglara erisemezsin.

38- Kötü olan bütün bu yasaklar, Rabbinizin sevmedigi seylerdir.

39- Iste bunlar, Rabbinin sana vahyettigi hikmetlerdendir. Sakin Allah'la beraber baska bir ilâh uydurma. Aksi halde kötülenmis ve Allah'-in rahmetinden uzaklastirilmis olarak cehenneme atilirsin.

40- Rabbiniz, size ogullari tahsis etti de, kendisi meleklerden disiler mi edindi? Gerçekten siz çok büyük bir söz söylüyorsunuz.

41- Biz, bu Kur'ân'da akillarini baslarina almalari için türlü sekillerde (ikaz ve ihtari) açikladik. Fakat bu açiklamalar ancak onlarin nefretini artirmistir.

42- (Ey Muhammed!) De ki: "Eger dedikleri gibi Allah ile birlikte ilâhlar olsaydi, o zaman bu ilâhlar Ars'in sahibine bir yol ararlardi."

43- Allah, onlarin dediklerinden çok münezzeh ve çok yüksek, hem pek büyük bir yükseklikle yücedir.

44- Yedi gök, yer ve bunlarin içinde bulunanlar, Allah'i tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlik yoktur. Fakat siz, onlarin tesbihlerini iyi anlamazsiniz. Süphesiz O, halimdir çok bagislayandir.

45- Sen Kur'ân'i okudugun zaman biz, seninle ahirete inanmayanlarin arasina görünmez bir perde çekeriz.

46- Ve kalblerinin üzerine, Kur'ân'i anlamalarina engel perdeler geçiririz ve kulaklarina bir agirlik veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek olarak andigin zaman da ürkerek arkalarina döner kaçarlar.

47- Biz onlarin, seni dinlerken nasil dinlediklerini çok iyi biliriz. Birbiriyle fisildasirlarken de o zalimlerin: "Siz büyülenmis bir adamdan baskasina uymuyorsunuz!" dediklerini biz çok iyi biliriz.

48- Bak senin için nasil misaller verdiler de bu yüzden nasil sapikliga düstüler! Artik hak yolu bulmaya güçleri yetmez.

49- Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yigini oldugumuz ve ufalanip toz oldugumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratilisla diriltilecegiz?

50- De ki: "Ister tas olun, ister demir..."

51- "Isterse gönlünüzde büyüyen baska bir yaratik olun, (Muhakkak öldürülecek ve diriltileceksiniz.) "Onlar: "Bizi kim tekrar diriltecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratmis olan o kudret sahibi." Sana baslarini sallayarak: "Ne zamandir bu." diyecekler. De ki: "Yakin olmasi gerekir!".

52- (Allah) sizi çagiracagi gün, tam bir hürmetle onun emrine kosacaksiniz ve zannedeceksiniz ki, kabirlerinizde pek az bir müddet kaldiniz.

53- Mümin kullarima söyle de (kâfirlere) en güzel olan sözü söylesinler. Çünkü seytan aralarina fesat sokar. Süphesiz seytan, insan için apaçik bir düsmandir.

54- Rabbiniz sizi çok daha iyi bilir. Dilerse tevbeniz sebebiyle size merhamet eder, dilerse azab eder. Seni de onlarin üzerine vekil göndermedik.

55- Rabbin göklerde ve yerde olan kimselerin hepsini en iyi bilendir.

Andolsun ki biz, peygamberlerin kimini kimine üstün kildik. Davud'a da Zebur'u verdik.

56- De ki: "Allah'tan baska, ilâh oldugunu sandiginiz seyleri çagirin, size yardim etsinler. Onlar, ne sizden sikintiyi kaldirabilirler, ne de degistirebilirler.

57- Onlarin yalvardiklari da, Rablerine daha yakin olmak için vesile ararlar. Ve O'nun merhametini umarlar, azabindan korkarlar. Çünkü Rabbinin azabi korkunçtur.

58- Hiç bir sehir (halki) yoktur ki, kiyamet gününden önce biz onu helak etmeyelim, yahut siddetli bir azab ile azablandirmayalim. Bu, Kitap'ta (Levh-i Mahfuzda) yazilidir.

59- Bizi, âyetler (mucizeler) ve peygamber göndermekten alikoyan sey, ancak öncekilerin onlari yalanlamis olmalaridir. Semûd'a, açik bir mucize olarak o disi deveyi vermistik de ona zulmetmislerdi (deveyi bogazlayarak kendilerine yazik etmislerdi). Oysa biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz.

60- Vaktiyle sana söyle vahyettigimizi hatirla: "Süphesiz Rabbin insanlari kusatmistir." (Isrâ gecesi) sana açikça gösterdigimiz o temâsâyi ve

Kur'ân'da lanet edilen agaci da, yalniz insanlara bir imtihan için yapmisizdir. Biz onlari, korkutuyoruz, fakat bu onlara ancak büyük bir taskinliktan baska bir sonuç vermiyor.

61- (Yine unutma ki) Bir vakit meleklere: "Âdem'e secde edin" demistik. Iblis'ten baska hepsi secde ettiler. O ise: "Ben bir çamurdan yarattigin kimseye mi secde ederim?" demisti.

62- (Yine Iblis) dedi ki: "Su benden üstün kildigini gördün mü? Yemin ederim ki, eger beni kiyamet gününe kadar ertelersen, pek azi hariç, onun zürriyetini kendi buyrugum altina alacagim."

63- Allah buyurdu ki: "Haydi git! Onlardan kim sana uyarsa, süphesiz ki, cezaniz cehennemdir, hem de mükemmel bir ceza. "

64- "Onlardan gücünün yettigini yerinden oynat. Atlilarin ve yayalarinla onlarin üzerine yaygarayi bas! Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol! Ve onlara vaadlerde bulun." Fakat seytan onlara aldatmadan baska bir sey vaad etmez.

65- Dogrusu benim (ihlasli) kullarim üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter.

66- Rabbiniz, lütfundan nasib arayasiniz diye, sizin için denizde gemileri yürüten kudret sahibidir. Süphesiz O, size çok merhametlidir.

67- Denizde basiniza bir felaket geldigi zaman, Allah'tan baska yalvardiginiz bütün putlar kaybolur. Allah sizi tehlikeden kurtarip karaya çikarinca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.

68- (Denizden karaya çiktiginizda) O'nun sizi karada yerin dibine geçirmeyeceginden, yahut üzerinize tas yagdiran bir kasirga gördermeyeceginden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil de bulamazsiniz.

69- Yoksa sizi tekrar denize döndürüp de üzerinize kasirgalar göndermeyeceginden ve böylece ettiginiz nankörlük sebebiyle sizi bogmayacagindan emin misiniz? Sonra bu yaptigimiza karsi, bizim aleyhimize size yardim edecek bir koruyucu bulamazsiniz.

70- Andolsun ki biz, insanoglunu san ve seref sahibi kildik. Karada ve denizde tasitlara yükledik ve temiz yiyeceklerden onlari riziklandirdik. Onlari yarattiklarimizin birçogundan üstün kildik.

71- Kiyamet günü bütün insanlari önderleriyle çagiracagiz. O gün, kimin amel defteri sag eline verilirse, iste onlar kitaplarini okuyacaklar ve en küçük bir haksizliga ugratilmayacaklar.

72- Her kim bu dünyada (manen) kör ise ahirette de kördür. Ve gidisçe daha saskindir.

73- (Ey Muhammed!) Az kalsin seni bile, sana vahyettigimizden baskasini bize karsi iftira edesin diye, fitneye düsüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.

74- Eger biz sana sebat vermemis olsaydik, nerdeyse sen onlara birazcik meyledecektin.

75- O takdirde, muhakkak hayatin da, ölümün de azabini sana kat kat tattirirdik. Sonra bize karsi kendin için hiçbir yardimci bulamazdin.

76- (Ey Muhammed!) Yakinda seni yurdundan çikarmak için, muhakkak ki rahatsiz edecekler ve o takdirde onlar da senin ardindan pek az kalacaklardir.

77- Bu, senden önce gönderdigimiz bütün peygamberlerimiz hakkindaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir degisme göremezsin.

78- Günesin batiya kaymasindan, gecenin karanligina kadar (belirli vakitlerde) geregi üzere namazi kil, bir de sabah namazini kil. Çünkü sabah namazinda, gece ve gündüz melekleri hazir bulunur.

79- Gecenin bir kisminda da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazi kil, Rabbinin seni bir makam-i mahmuda (sefaat makamina) göndermesi kesindir.

80- (Ey Muhammed!) De ki: "Rabbim! Beni, takdir ettigin yere gönül rahatligi ve huzur içinde koy ve çikacagim yerden de dürüstlükle ve selametle çikmami sagla. Bana katindan yardim edici bir kuvvet ver."

81- (Ey Muhammed!) De ki: "Hak geldi, batil yok oldu. Elbette batil yok olmaya mahkumdur."

82- Biz Kur'ân'dan, iman edenler için bir sifa ve rahmet kaynagi olan âyetler indiriyoruz. Zalimlerin de ancak zararini artirir.

83- Biz insana nimet verdigimiz zaman, Allah'i anmaktan yüz çevirip uzaklasir. Ona fenalik dokununca da ümitsizlige kapilir.

84- De ki: "Herkes bulundugu hal ve niyetine göre is yapar. Bu durumda kimin en dogru yolda oldugunu Rabbiniz daha iyi bilir."

85- Ey Muhammed! Sana ruhtan soruyorlar. De ki: "Ruh Rabbimin bildigi bir istir ve size ilimden ancak az bir sey verilmistir."

86- Yemin olsun ki, dilersek sana vahyettigimizi ortadan kaldiririz; sonra bize karsi kendine bir vekil (koruyucu) bulamazsin.

87- Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (biz bunu yapmadik). Gerçekten O'nun senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.

88- Ey Muhammed! De ki: "Yemin olsun, eger insanlar ve cinler bu Kur'ân'in benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardimci olsalar bile, yine onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir."

89- Yemin olsun ki biz bu Kur'ân'da insanlar için çesitli misaller vermisizdir. Yine de insanlarin çogu inkârlarinda israr ederler.

90- Kâfirler söyle dediler: "Sen, bizim için yerden suyu kesilmeyen bir kaynak fiskirtmadikça sana asla inanmayacagiz."

91- "Veyahut hurmaliklardan ve üzümlüklerden senin bir bahçen olsun da ortasindan saril saril irmaklar akitmalisin."

92- "Yahut söyleyip zannettigin gibi, gögü basimiza parça parça düsüresin veya Allah'i ve melekleri söyledigine sahit getiresin. "

93- "Yahut altindan bir evin olsun, ya da göge çikmalisin. Ona çiktigina da asla inanmayiz. Ta ki bize, okuyacagimiz bir kitap indiresin." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Nihayet ben de, peygamber olan bir insandan baska bir sey degilim."

94- Kendilerine dogru yolu gösteren peygamber gelince, insanlarin iman etmelerine engel olan sebep sadece: "Allah bir insani mi Peygamber gönderdi?" demeleridir.

95- (Ey Muhammed! Mekkelilere) söyle de: "Eger yeryüzünde huzur

içinde yürüyüp duran melekler olsaydi, elbette onlara gökten peygamber olarak bir melek indirirdik."

96- De ki: "Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarinin yaptigindan haberdardir, yaptiklarini çok iyi görendir."

97- Allah kime hidayet verirse, o dogru yoldadir. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artik bunlar için Allah'tan baska hiçbir yardimci bulamazsin. Ve biz, o kâfirleri kiyamet günü kör, dilsiz ve sagir olduklari halde, yüzleri üstü sürünerek hasredecegiz. Varacaklari yer cehennemdir; atesi dindikçe onun atesini artiririz.

98- Bu onlarin cezasidir! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmisler ve: "Sahi bizler, bir yigin kemik ve ufalanmis toz oldugumuz zaman mi, yeni bir yaratilisla diriltilmis olacagiz?" demislerdir.

99- Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah'in, kendilerinin ayni olan insanlari yaratmaya da kadir oldugunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için süphe edilmeyen bir vâde takdir etmistir. Fakat zalimler, inkârlarinda yine de israr ederler.

100- (Ey Muhammed!) De ki: "Eger siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydiniz, fakirlik korkusunu yine de elden birakmazdiniz." Dogrusu insan çok cimridir.

101- Andolsun biz Musa'ya apaçik dokuz mucize verdik. (Ey Peygamber!) Israilogullarina sor, Musa kendilerine geldiginde Firavun ona: "Ey Musa! Ben senin büyülenmis oldugunu saniyorum" demisti.

102- Musa dedi ki: "Ey Firavun! Pekâlâ bilirsin ki, bu mucizeleri, birer ibret olmak üzere, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de seni helak olmus zannediyorum."

103- Derken Firavun, Musa'yi ve Israilogullarini Misir'dan sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekilerin hepsini suda bogduk.

104- Arkasindan Israilogullarina söyle dedik: "Firavun"un sizi çikarmak istedigi arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kiyamet) geldigi vakit, hepinizi toplayip bir araya getirecegiz."

105- Biz bu Kur'an'i hak olarak indirdik, O, bütün hakikatleri içinde toplayarak indi. Ey Peygamber! Biz seni ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik.

106- Sana Kur'ân'i verdik ve onu insanlara sindire sindire okuyasin diye (kisimlara) ayirdik ve biz onu yavas yavas indirdik.

107- Ey Muhammed! De ki: Ister ona (Kur'ân'a) inanin, ister inanmayin; o daha önce kendilerine ilim verilenlere okundugunda onlar, yüzleri üstü secdeye kapanirlar.

108- Ve derler ki: Rabbimizi tenzih ederiz. Süphesiz ki Rabbimizin vaadi gerçeklesir.

109- Ve aglayarak yüzleri üstü secdeye kapanirlar. Hem de bu Kur'ân'i isitmek onlarin Allah'a teslimiyetlerini daha da artirir.

110- (Sen onlara) de ki: Ister "Allah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasil çagirirsaniz çagirin. En güzel isimler O'nundur. Namazinda sesini pek yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç.

111- Ve söyle de: Hamd o Allah'a ki, hiçbir çocuk edinmedi, mülkte ortagi yoktur, aciz olmayip bir yardimciya da ihtiyaci yoktur. Tekbir getirerek O'nu noksanliklardan yücelt de yücelt.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:41:57
KADİR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.
2- Kadir gecesinin ne oldugunu sen nereden bileceksin?
3- Kadir gecesi bin aydan daha hayirlidir.
4- Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adindaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her is için inerler.
5-O gece, tanyeri agarincaya kadar süren bir selâmettir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:42:31
KAF

Bismillahirrahmanirrahim

1- Kâf. Sanli ve serefli Kur'an'a andolsun ki,
2- Dogrusu kâfirler kendi içlerinden uyarici bir peygamber geldigine sasirdilar da dediler ki: "Bu sasilacak bir seydir!
3- Öldügümüz ve bir toprak oldugumuz vakit mi (tekrar) dirilecegiz? bu dönüs çok uzaktir."
4- Fakat biz topragin onlardan neyi eksilttigini elbette biliyoruz. Yanimizda herseyi kaydedip muhafaza eden bir kitap vardir.
5- Dogrusu hak kendilerine geldigi zaman yalanladilar da simdi karmakarisik bir iztirap içindeler.
6- Artik üstlerindeki göge bakmazlar mi ki, onu nasil bina etmis ve süslemisiz, onun hiç bir çatlagi yoktur.
7- Yeri de nasil uzatmis, üzerine sabit daglar oturtmusuz. Orada görünüsü güzel her çesit bitkiden çiftler yetistirdik.
8- Bunlar, Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona ibret vermek içindir.
9- Bir de gökten bereketli bir su indirip de onunla baglar, bahçeler ve biçilecek taneler bitirmekteyiz.
10- Tomurcuklari birbiri üzerine dizilmis uzun boylu hurma agaçlari yetistirdik.
11- Bunlari kullara rizik olmasi için (yetistirmekteyiz). O su ile ölü bir topraga can verdik, iste hayata çikis da böyledir.
12- Onlardan önce Nuh'un kavmi, Ress halki ve Semûd da yalanlamisti.
13- Âd, Firavun, Lût'un kardesleri de (yalanladilar).
14- Eyke halki ve Tübbâ kavmi de, bunlarin hepsi peygamberleri yalanladilar da (onlara) azabim hak oldu.
15- Biz ilk yaratmada acizlik mi gösterdik? Dogrusu, onlar yeni bir yaratilistan süphe içindedirler.
16- Andolsun insani biz yarattik ve nefsinin kendisine fisildadiklarini biliriz. Ve biz ona sah damarindan daha yakiniz.
17- Onun saginda ve solunda oturmus iki melek zabit tutarken,
18- Insan hiçbir söz söylemez ki yaninda (onu) gözetleyen, dediklerini zapteden bir melek hazir bulunmasin.
19- Ölüm sarhoslugu gerçekten geldiginde, "Ey insan! Iste bu senin öteden beri kaçtigin seydir." denir.
20- Sur'a üfürülür, iste bu, tehdid(in gerçeklesme) günüdür.
21- Her can, kendisiyle beraber bir sevk memuru ve bir sahid bulundugu halde gelir.
22- (Allah ona) "Andolsun sen bundan gaflet içinde idin. Simdi senden gaflet perdesini kaldirdik. Bugün artik gözün keskindir." der.
23- Beraberindeki melek "iste yanimdaki hazir" der.
24- (Allah iki melege buyurur ki "Haydi ikiniz, atin cehenneme her inatçi nankörü!
25- Iyiliklere (sürekli) engel olan, saldirgan, süpheciyi.
26- O ki Allah'in yaninda baska ilâh edinmistir. Haydi ikiniz birlikte onu siddetli azaba atin."
27- Yanindaki arkadasi (seytan) der ki: "Rabbimiz! Ben onu azdirmadim. Fakat kendisi derin bir sapiklik içindeydi".
28- Allah buyurur ki: "Huzurumda çekismeyin! Ben size daha önce uyarici göndermistim."
29- Benim huzurumda söz degistirilmez. Ve ben kullara asla zulmedici degilim.
30- Biz O gün cehenneme: "Doldun mu?" diyecegiz. O da: "Daha fazla var mi?" diyecektir.
31- Cennet de kötülükten sakinanlara yaklastirilir. Zaten uzak degildir.
32-33- Onlara denir ki: "Iste size vaad edilen bu cennet, Allah'a yönelen, O'nun emirlerine riayet eden, görmedigi halde Rahman olan Allah'tan korkan ve O'na yönelen bir kalple gelenlere mahsustur.
34- "Simdi selam ve selametle oraya girin. Iste sonsuzluk günü budur."
35- Orada onlara ne isterlerse vardir. Katimizda daha fazlasi da vardir.
36- Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik desik eden nice nesilleri helak ettik, hiç kurtulus var mi?
37- Süphesiz ki bunda kalbi olan ve hazir bulunup kulak veren kimse için elbette bir ögüt vardir.
38- Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri alti günde yarattik, Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadi.
39- Ey Muhammed! Onlarin söylediklerine karsi sabret. Günesin dogusundan önce (sabah namazini) ve batisindan önce de (ögle ve ikindi namazalarini kilarak) Rabbini Hamd ile tesbih et.
40- Geceleyin (aksam ve yatsi namazlarini kilarak), namazlardan sonra da (vitir ve nafile kilarak) O'nu tesbih et.
41- Bir münadinin yakin bir yerden seslenecegi güne kulak ver.
42- O gün insanlar, o çagriyi gerçek olarak duyarlar. Iste bugün, kabirlerden çikis günüdür.
43- Gerçekten biz hem yasatiriz, hem öldürürüz. Sonunda dönüs yalniz bizedir.
44- O gün yer yarilir, insanlar kabirlerinden çabucak çikarlar. Iste bu, sadece bize göre kolay bir toplanmadir.
45-Biz onlarin söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karsi zor kullanacak degilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile ögüt ver.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:43:38
KAFİRUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- De ki: Ey kâfirler
2- Sizin taptiklariniza ben tapmam.
3- Siz de benim taptigima tapicilar degilsiniz.
4- Ben asla sizin taptiklariniza tapacak degilim.
5- Siz de benim taptigima tapacak degilsiniz.
6-Sizin dininiz size, benim dinim banadir
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:44:33
KALEM

Bismillahirrahmanirrahim

1- Nûn, Kaleme ve yazdiklarina andolsun.
2- Sen Rabbinin nimetiyle mecnun degilsin.
3- Kuskusuz senin için tükenmez bir ecir var.
4- Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin.
5- Sen de göreceksin, onlar da görecek.
6- Hanginizde imis o fitne ve cinnet.
7- Dogrusu Rabbin, yolundan sapani en iyi bilendir. Hidayete ereni de en iyi bilen O'dur.
8- O halde, yalanlayicilara itaat etme.
9- Onlar istediler ki yumusak davranasin da onlar da sana yumusak davransinlar.
10- Sunlarin hiçbirine boyun egme: Yemin edip duran asagilik,
11- Daima kusur arayip kinayan, hep lâf götürüp getiren,
12- Hayra engel olan, saldirgan, günahkâr,
13- Kaba ve hasin, sonra da kötülükle damgali,
14- Mal ve ogullari var diye (böyle davranir).
15- Kendisine âyetlerimiz okundugunda: "Eskilerin masallari" der.
16- Yakinda biz onu hortumunun (burnunun) üzerinden damgalayacagiz.
17- Biz onlara da belâ verdik, bahçe sahiplerine verdigimiz gibi. Hani onlar sabah olunca bahçeyi mutlaka devsireceklerine yemin etmislerdi.
18- Istisna da etmiyorlardi ("insaallah" demiyorlardi).
19- Fakat onlar uyurken dolasici bir belâ onu sardi da,
20- Bahçe simsiyah kesiliverdi.
21- Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:
22- "Haydi, devsirecekseniz erkenden ekininize gidin" diye.
23- Derken firladilar, aralarinda fisildasiyorlardi.
24- "Sakin bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yaniniza sokulmasin" diyorlardi.
25- (Zanlarinca yoksullari) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.
26- Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Biz herhalde yanlis gelmisiz" dediler .
27- "Yok, biz mahrum edilmisiz." (dediler).
28- Içlerinde en makul olani söyle dedi: "Ben size Rabbinizi tesbih etsenize dememis miydim?"
29- "Rabbimizi tesbih ederiz, dogrusu biz zalimler imisiz." (dediler).
30- Ardindan suçu birbirlerine yüklemeye basladilar.
31- Yaziklar olsun bize, dediler, biz azginlarmisiz.
32- Ola ki Rabbimiz bize onun yerine daha hayirlisini verir. Biz Rabbimize yönelir, ondan umariz.
33- Iste azap böyledir. Elbette ahiret azabi daha büyüktür. Fakat bilselerdi.
34- Kuskusuz korunanlar için de, Rableri katinda nimetleri bol bahçeler vardir.
35- Öyle ya, teslimiyet gösterenleri suçlular gibi tutar miyiz hiç?
36- Neyiniz var, nasil hüküm veriyorsunuz?
37- Yoksa size ait bir kitap var da onda mi okuyorsunuz?
38- O kitapta, "begendiginiz her sey sizindir" diye mi yazili?
39- Yoksa, "ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafimizdan verilmis, kiyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
40- Sor bakalim onlara, içlerinden ona kefil hangisi?
41- Yoksa ortaklari mi var onlarin? Dogru iseler ortaklarini getirsinler.
42- O gün isler zorlasir ve secdeye davet edilirler. Fakat güç yetiremezler.
43- Gözleri düsük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi.
44- Bu sözü yalanlayani bana birak. Onlari bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklastiracagiz.
45- Onlara mühlet veriyorum. Dogrusu benim tuzagim saglamdir.
46- Yoksa onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar?
47- Yoksa gayb onlarin yanlarinda da onlar mi yaziyorlar?
48- Rabbinin hükmüne sabret, balik sahibi gibi olma. Hani o öfkeye bogulmus da nida etmisti.
49- Rabbinden bir nimet yetismis olmasaydi, elbette kinanacak bir halde issiz bir diyara atilacakti.
50- Fakat Rabbi onu seçti de iyilerden kildi.
51- O kafirler Kur'ân'i isittikleri zaman neredeyse seni gözleri ile devireceklerdi. Bir de durmuslar "o bir deli" diyorlar.
52-Halbuki o âlemler için bir ögüttür.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:45:27
KAMER

Bismillahirrahmanirrahim

1. Kiyamet saati yaklasti, Ay yarildi.
2. Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.
3. Yalanladilar, nefislerinin arzularina uydular. Halbuki her is yerini bulacaktir.
4. Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmistir.
5. Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarilar fayda vermiyor.
6. Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çagirici, görülmedik müthis bir seye çagirir.
7. Gözleri düskün düskün (zelil ve hakir) kabirlerinden çikarlar, sanki yayilan çekirgeler gibidirler.
8. O çagirana kosarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.
9. Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamisti. Kulumuzu yalanladilar ve: "Cinlenmistir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandi.
10- Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düstüm, bana yardim et!" diyerek yalvardi.
11. Biz de bosalan bir su ile gögün kapilarini açtik.
12. Yeri de kaynaklar halinde fiskirttik, derken sular takdir edilmis bir is için birlesti.
13. Nuh'u da tahtalardan yapilmis, çivilerle (çakilmis gemi) üzerinde tasidik.
14. Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akip gidiyordu.
15. Bunu bir ibret olarak biraktik, ibret alan yok mudur?
16. Benim azabim ve uyarilarim nasilmis (görsünler)
17. Andolsun biz Kur'ân'i ögüt almak için kolaylastirdik. Ögüt alan yok mudur?
18. Âd (kavmi) da yalanladi, azabim ve uyarilarim nasil oldu?
19. Biz onlarin üstüne, ugursuzlugu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.
20. (O rüzgar) insanlari, sökülmüs hurma kütükleri gibi yere seriyordu.
21. Nasilmis benim azabim ve uyarim?
22. Andolsun biz Kur'ân'i ögüt almak için kolaylastirdik. Ögüt alan yok mudur?
23. Semûd da o uyarilari yalanladilar.
24. "Bizden bir insana mi uyacagiz? O takdirde biz apaçik bir sapiklik ve çilginlik içine düsmüs oluruz." dediler.
25. "Zikir, aramizdan ona mi birakildi? Hayir o, yalanci, küstahin biridir" (dediler).
26. Yarin onlar, yalanci, küstahin kim oldugunu bilecekler.
27. Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için disi deveyi gönderecegiz. Onun için sen onlari gözet ve sabirli ol.
28. Onlara suyun aralarinda paylastirilacagini haber ver; her içene düsen miktar, hazir kilinmistir.
29. Bunun üzerine arkadaslarina bagirdilar. O da (biçagi) çekerek (deveyi) kesti.
30. Ama azabim ve uyarilarim nasil oldu.
31. Biz onlarin üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; agilcinin topladigi çali çirpi kirintilari gibi kirilip dökülüverdiler.
32. Andolsun biz Kur'ân'i ögüt almak için kolaylastirdik. Ögüt alan yok mudur?
33. Lût kavmi de uyarilari yalanladi.
34. Biz de onlarin üzerlerine (taslar savuran) bir firtina gönderdik. Yalniz Lût ailesini seher vakti kurtardik,
35. Katimizdan bir nimet olarak. Biz sükredeni böyle mükafatlandiririz.
36. (Lût), onlari bizim yakalamamiza karsi uyarmisti. Fakat ikazlara karsi kusku duydular,
37. Onun konuklarindan murad almaya kalkistilar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabimi ve uyarilarimi tadin!" (dedik).
38. Sabah erken, onlari kararli bir azab yakaladi.
39. "Azabimi ve uyarilarimi tadin!" (dedik).
40. Andolsun biz Kur'ân'i ögüt almak için kolaylastirdik. Ögüt alan yok mudur?
41. Süphesiz Firavun ailesine de uyarici peygamberler geldi.
42. Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladilar. Biz de onlari çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayisla yakaladik.
Bu kissalardan hisseye gelince;
43. Simdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayirli mi? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?
44. Yoksa "Biz birbirimize yardim eden bir topluluguz." mu diyorlar?
45. Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardir.
46. Bilakis kiyamet onlara vaad edilen asil saattir. Saat cidden çok feci ve acidir.
47. Muhakkak ki suçlular sapiklik ve çilginlik içindedirler.
48. O gün yüzleri üstü ateste sürüklenecekler, "Cehennemin dokunusunu tadin!" (denilecek).
49. Haberiniz olsun ki, biz her seyi bir kadere göre yarattik.
50. Buyrugumuz yalniz bir tekdir, göz açip yumma gibidir.
51. Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Ögüt alan yok mudur?
52. Isledikleri her sey, kitaplarda mevcuttur.
53. Küçük, büyük hepsi satir satir yazilmistir.
54. Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.
55-Güçlü padisahin huzurunda dogruluk koltuklarindadirlar.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:46:29
KARİA

Bismillahirrahmanirrahim

1,2,3- Kâria! (Çarpacak kiyamet) Nedir o kâria? Kârianin ne oldugunu sen bilir misin?
4- O gün insanlar yayilmis pervaneler gibi olurlar.
5- Daglar atilmis renkli yünler gibi olur.
6,7- O gün kimin tartilari agir basarsa o, hosnut olacagi bir hayat içindedir.
8,9- Kimin tartilari hafif gelirse, onun anasi da (varacagi yer, siginacagi duragi) hâviye (uçurum)dir.
10- O uçurumun ne oldugunu sen nereden bileceksin?
11-O, kizgin bir atestir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:47:04
KASAS

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tâ, Sîn, Mîm.
2- Bunlar, apaçik kitabin âyetleridir.
3- Iman edecek bir kavim için Musa ile Firavun'un haberlerinden bir
kismini sana dosdogru okuyacagiz.
4- Çünkü Firavun, (Misir) topraginda gerçekten azmis, halkini parça parça etmisti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunlarin ogullarini bogazliyor, kizlarini ise sag birakiyordu. Belli ki o bozgunculardandi.
5- Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düsürülenlere lütufta bulunalim, onlari önderler yapalim, onlara (ötekilerin) yerini aldiralim.
6- Ve o yerde onlari hakim kilalim, Firavun ile Hâmân ve ordularina, onlardan çekinmekte olduklari seyi gösterelim.
7- O esnada Musa'nin anasina "Onu emzir, kendisine zarar geleceginden kaygilandiginda onu denize (Nil nehrine) birakiver, hiç korkup kaygilanma, çünkü biz onu tekrar sana verecegiz ve onu peygamberlerden biri yapacagiz" diye bildirdik.
8- Nihayet Firavun ailesi onu yitik olarak aldi. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düsman ve bir tasa olacakti. Süphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yaniliyorlardi.
9- Firavun'un karisi (sepetin içinden çocuk çikinca kocasina), "Ikimizin de gözü aydin! Onu öldürmeyin, belki bize faydasi dokunur, ya da onu evlad ediniriz" dedi. Halbuki onlar isin sonunu sezemiyorlardi.
10- Musa'nin anasinin yüregi (tasadan) bombos kaliverdi. Eger biz, (vaadimize) inananlardan olmasi için onun kalbini pekistirmemis olsaydik, neredeyse isi meydana çikaracakti.
11- Annesi Musa'nin ablasina, "Onun izini takip et" dedi. O da, onlar farkina varmadan uzaktan kardesini gözetledi.
12- Biz (annesine geri vermezden) daha önce, onun süt analarinin sütünü kabulüne müsade etmedik. Bunun üzerine ablasi, "Size, onun bakimini sizin naminiza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi?" dedi.
13- Böylelikle biz onu, gözü aydin olsun, gam çekmesin ve Allah'in vaadinin gerçek oldugunu bilsin, diye anasina geri verdik. Fakat yine de pek çogu (bunu) bilmezler.
14- Musa yigitlik çagina girip olgunlasinca, biz ona hikmet ve ilim verdik. Iste güzel davrananlari biz böyle mükafatlandiririz.
15- Musa, halkinin habersiz oldugu bir sirada sehre girdi. Orada, biri kendi tarafindan digeri düsman tarafindan olan iki adami birbirleriyle dögüsür buldu. Kendi tarafi olan, düsmana karsi ondan yardim diledi. Musa da ötekine bir yumruk indirip onun ölümüne sebep oldu. "Bu, seytan isidir. O, gerçekten saptirici, apaçik bir düsmandir" dedi.
16- Musa, "Rabbim! Dogrusu kendimi ziyana ugrattim. Beni bagisla!" dedi; Allah da, onu bagisladi. Çünkü, çok bagislayici, çok merhamet edici olan ancak O'dur.
17- Musa, "Rabbim! Bana lutfettigin nimetlere andolsun ki, artik suçlulara asla arka olmayacagim" dedi.
18- Sehirde korku içinde, (etrafi) gözetleyerek sabahladi. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardim isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki: "Dogrusu sen, besbelli bir azginsin!"
19- Musa, ikisinin de düsmani olan adami yakalamak isteyince, o adam dedi ki: "Ey Musa! Dün bir cana kiydigin gibi, bana da mi kiymak istiyorsun? Demek arabuluculardan olmak istemiyor da, bu yerde ille yaman bir
zorba olmayi arzuluyorsun sen!"
20- Sehrin öbür ucundan bir adam geldi ve dedi ki: "Ey Musa! Ileri gelenler seni öldürmek için hakkinda müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çik! Inan ki ben senin iyiligini isteyenlerdenim."
21- Musa korka korka, (etrafi) gözetleyerek oradan çikti. "Rabbim! Beni zalimler güruhundan kurtar" dedi.
22- Medyen'e dogru yöneldiginde: "Umarim Rabbim beni dogru yola iletir." dedi.
23- Musa, Medyen suyuna varinca, orada (hayvanlarini) sulayan bir çok insan buldu. Onlarin gerisinde de (hayvanlarini suyun oldugu yerden) geri çeken iki kadin gördü. Onlara "Derdiniz nedir?" dedi. Söyle cevap verdiler: "Çobanlar sulayip çekilmeden biz (onlarin içine sokulup hayvanlarimizi) sulamayiz; babamiz da çok yaslidir. "
24- Bunun üzerine Musa, onlarin davarlarini suladi. Sonra gölgeye çekildi ve "Rabbim! Dogrusu bana indirecegin her hayra muhtacim" dedi.
25- Derken, o iki kadindan biri utana utana yürüyerek ona geldi. "Babam, dedi, bizim yerimize (hayvanlari) sulamanin karsiligini ödemek için seni çagiriyor." Musa, ona (Hz. Suayb'a) gelip basindan geçeni anlatinca o, "korkma, o zalim kavimden kurtuldun" dedi.
26- (Suayb'in) iki kizindan biri: "Babacigim! Onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle istihdam edecegin en iyi kimse, bu güçlü ve güvenilir adamdir" dedi.
27- (Suayb) Dedi ki: "Bana sekiz yil çalismana karsilik su iki kizimdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eger on yila tamamlarsan artik o kendinden; yoksa sana agirlik vermek istemem. Insaallah beni iyi kimselerden bulacaksin."
28- Musa söyle cevap verdi: "Bu seninle benim aramdadir. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayim demek ki, bana karsi husumet yok. Söylediklerimize Allah vekildir."
29- Artik Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çikinca, Tûr tarafindan bir ates gördü. Ailesine: "Siz (burada) bekleyin; ben bir ates gördüm, belki oradan size bir haber, yahut isinmaniz için o atesten bir parça getiririm" dedi.
30- Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sag kiyisindan, (oradaki) agaç tarafindan kendisine söyle seslenildi: "Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'im."
31- Ve "Asâni at!" denildi. Musa (attigi) asâyi yilan gibi debrenir görünce, dönüp arkasina bakmadan kaçti. "Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansin." (buyuruldu.)
32- "Elini koynuna sok, kusursuz bembeyaz çikacaktir. Korkudan (açilan) kollarini kendine çek. Iste bu ikisi Firavun ve onun adamlarina karsi Rabbin tarafindan i in delildir. Çünkü onlar, yoldan çikan bir kavim olmuslardir." (diye seslenildi)
33- Musa dedi ki: "Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüstüm, beni öldürmelerinden korkuyorum."
34- "Kardesim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni dogrulayan bir yardimci olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancilik ithaminda bulunmalarindan endise ediyorum."
35- Allah buyurdu: "Seni kardesinle destekliyecegiz ve size öyle bir kudret verecegiz ki, âyetlerimiz sayesinde onlar size erisemeyecekler. Siz ve size tabi olanlar üstün geleceksiniz."
36- Musa onlara apaçik âyetlerimizi getirince, "Bu, olsa olsa uydurulmus bir sihirdir. Biz önceki atalarimizdan böylesini isitmemistik" dediler.
37- Musa söyle dedi: "Rabbim, kendi katindan kimin hidayet rehberi getirdigini ve hayirli akibetin kime nasip olacagini en iyi bilendir. Muhakkak ki zalimler, kurtulusa eremezler."
38 - Firavun: "Ey ileri gelenler! Sizin için benden baska bir ilâh tanimiyorum. Ey Hâmân, haydi benim için çamur üzerine ates yak (ve tugla imal et), bana bir kule yap ki, Musa'nin ilâhina çikayim; ama saniyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir." dedi.
39- O ve askerleri, yeryüzünde haksiz yere büyüklük tasladilar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandilar.
40- Biz de onu ve askerlerini yakalayip denize ativerdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu!
41- Onlari atese çagiran öncüler kildik. Kiyamet günü onlar yardim görmeyeceklerdir.
42- Bu dünyada arkalarina lanet taktik. Onlar, kiyamet gününde de kötülenmisler arasindadir.
43- Andolsun ki biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya olur ki düsünür, ögüt alirlar diye, insanlar için apaçik deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'i (Tevrat'i) vermisizdir.
44- (Resulüm!) Musa'ya emrimizi vahyettigimiz sirada sen bati yönünde bulunmuyordun ve (o hadiseyi) görenlerden degildin.
45- Bilakis biz (o zamandan senin zamanina kadar) nice nesiller var ettik de, onlarin üzerinden uzun zamanlar geçti. Sen onlara âyetlerimizi okuyarak, Medyen halki arasinda bulunanlardan da degildin; aksine biz (baska) peygamber göndermistik.
46- (Musa'ya) seslendigimiz zaman da, Tûr'un yaninda degildin. Bilakis senden önce kendilerine uyarici (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik), ola ki onlar düsünüp ögüt alirlar.
47- Bizzat kendi yaptiklarindan dolayi baslarina bir musibet geldiginde, "Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydik" diyecek olmasalardi (seni göndermezdik).
48- Fakat onlara tarafimizdan o hak (peygamber) gelince, "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli degil miydi?" dediler. Peki daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemisler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir" demisler ve sunu söylemislerdi: "Dogrusu biz hiçbirine inanmiyoruz."
49- (Resulüm!) De ki: "Eger dogru sözlüler iseniz, Allah katindan bu ikisinden (bana ve Musa'ya inen kitaplardan) daha dogru bir kitap getirin de ben ona uyayim!"
50- Eger sana cevap vermezlerse, bil ki onlar, sirf heveslerine uymaktadirlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksizin kendi hevesine uyandan daha sapik kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi dogru yola iletmez.
51- Andolsun ki biz, düsünüp ögüt alsinlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardinca ulamisizdir.
52- Ondan (Kur'ân'dan) önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler.
53- Onlara (Kur'ân) okundugu zaman "O'na iman ettik. Çünkü o, Rabbimizden gelmis hakikattir. Esasen biz daha önce de müslüman idik" derler.
54- Iste onlara, sabretmelerinden ötürü mükafatlari iki defa verilecektir. Bunlar kötülügü iyilikle savarlar, kendilerine verdigimiz riziktan da Allah rizasi için harcarlar.
55- Onlar, bos söz isittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim islerimiz bize, sizin isleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.
56- (Resulüm!) Sen sevdigini hidayete eristiremezsin; bilakis, Allah diledigine hidayet verir ve hidayete girecek olanlari en iyi O bilir.
57- "Biz seninle beraber dogru yola uyarsak, yurdumuzdan atiliriz" dediler. Biz onlari, kendi katimizdan bir rizik olarak her seyin ürünlerinin toplanip getirildigi, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerlestirmedik mi? Fakat onlarin çogu bilmezler.
58- Biz, maisetleriyle simarmis nice memleketi helak etmisizdir. Iste yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmistir. Onlara biz varis olmusuzdur.
59- Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, memleketleri helâk edici degildir. Zaten biz, ancak halki zalim olan memleketleri helâk etmisizdir.
60- Size verilen seyler, dünya hayatinin geçim vasitasi ve debdebesidir. Allah katinda olanlar ise, daha hayirli ve daha kalicidir. Hâlâ buna akliniz ermeyecek mi?
61- Su halde, kendisine güzel bir vaadde bulundugumuz, ardindan ona kavusan kimse, (sirf) dünya hayatinin geçici zevkini yasattigimiz ve sonra kiyamet gününde (azab için) huzurumuza getirilenler arasinda bulunan kimse gibi midir?
62- O gün Allah onlari çagirarak, "Benim ortaklarim olduklarini iddia ettikleriniz, hani nerede?" diyecektir.
63- (O gün) haklarinda azaba itilme, hükmü gerçeklesen kimseler, "Rabbimiz! Biz nasil azmissak, iste bu azmislari da öylece azdirdik. (Onlarin suçlarindan) beri oldugumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslinda bizlere tapmiyorlardi." derler.
64- "(Allah'a kostugunuz) ortaklarinizi çagirin!" denir, onlar da çagirirlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karsilarinda) azabi görürler. Ne olurdu (dünyada iken) dogru yola girselerdi!
65- O gün Allah onlari çagirip "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyecektir.
66- Iste o gün onlara bütün haberler kapkaranlik olmustur; onlar birbirlerine de soramayacaklardir.
67- Fakat tevbe ederek, iman edip iyi isler yapan kimseye gelince, o, kurtulusa erenler arasinda olmayi umabilir.
68- Rabbin, diledigini yaratir ve seçer. Onlarin seçim hakki yoktur. Allah, onlarin ortak kostuklarindan münezzehtir ve sani yücedir.
69- Rabbin, onlarin, sinelerinde gizlediklerini de, açiga vurduklarini da bilir.
70- Iste O, Allah'tir. O'ndan baska tanri yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz.
71- (Resulüm!) De ki: "Düsündünüz mü hiç, eger Allah üzerinizde geceyi tâ kiyamet gününe kadar araliksiz devam ettirse, Allah'tan baska size isik getirecek tanri kimdir? Hâlâ isitmeyecek misiniz?"
72- De ki: "Haber verin bakayim, eger Allah üzerinizde gündüzü ta kiyamet gününe kadar araliksiz devam ettirse, Allah'tan baska, istirahat edeceginiz geceyi size getirecek tanri kimdir? Hâlâ görmeyecek misiniz?"
73- Rahmetinden dolayi, Allah, geceyi ve gündüzü yaratti ki geceleyin dinlenesiniz (gündüzün) ise O'nun lütuf ve kereminden (rizkinizi) arayasiniz. Umulur ki sükredersiniz.
74- Ve hele o gün Allah onlari çagirarak: "Benim ortaklarim olduklarini iddia ettikleriniz hani, nerede?" diyecektir.
75- (O gün) her ümmetten bir sahit çikarir, "Haydin, kesin delilinizi getirin!" deriz. O zaman bilirler ki, hakikat Allah'a aittir ve uydurageldikleri seyler (putlar) de kendilerinden ayrilip kaybolmuslardir.
76- Karun, Musa'nin kavminden idi de, onlara karsi azginlik etmisti. Biz ona öyle hazineler vermistik ki, anahtarlarini güçlü kuvvetli bir topluluk zor tasirdi. Kavmi ona demisti ki: "Simarma! Bil ki Allah simariklari sevmez."
77- "Allah'in sana verdiginden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret
yurdunu gözet, ama dünyadan da nasibini unutma! Allah'in sana ihsan ettigi gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculugu arzulama. Süphesiz ki Allah, bozgunculari sevmez."
77- "Allah'in sana verdiginden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret
yurdunu gözet, ama dünyadan da nasibini unutma! Allah'in sana ihsan ettigi gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculugu arzulama. Süphesiz ki Allah, bozgunculari sevmez."
78- Karun ise: "O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi." demistir. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftari olan kimseleri helak etmisti. Günahkarlardan günahlari sorulmaz (Allah onlarin hepsini bilir).
79- Derken Karun, ihtisam içinde kavminin karsisina çikti. Dünya hayatini arzulayanlar, "Keske Karun'a verilenin benzeri bizim de olsaydi. Hakikat su ki o, çok büyük devlet sahibidir" dediler.
80- Kendilerine ilim verilmis olanlar ise, söyle dediler: "Yaziklar olsun size! Iman edip iyi isler yapanlara göre Allah'in mükafati daha üstündür. Ona da ancak sabredenler kavusabilir."
81- Derken biz onu da, sarayini da yerin dibine geçirdik. Artik Allah'a karsi kendisine yardim edecek taraftarlari olmadigi gibi, o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de degildi.
82- Daha dün onun yerinde olmayi isteyenler de: "Demek ki Allah kullarindan diledigine rizki çok da, az da verir. Sayet Allah bize lütufta bulunmus olmasaydi, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki inkârcilar iflah olmazmis" demeye basladilar.
83- Iste ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculugu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akibet, takva sahiplerinindir.
84- Kim bir iyilik getirirse ona ondan daha üstün karsilik vardir. Kim bir kötülük getirirse, o kötülükleri isleyenler, ancak yaptiklari kadar ceza görürler.
85- (Resulüm!) Kur'ân'i (okumayi, teblig etmeyi ve ona uymayi) sana farz kilan Allah, elbette seni (yine) dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Rabbim, kimin hidayetle geldigini ve kimin apaçik bir sapiklik içinde oldugunu en iyi bilendir."
86- Sen, bu kitabin sana vahyolunacagini ummuyordun. Bu ancak Rabbinden bir rahmettir. O halde sakin kâfirlere arka çikma!
87- Allah'in âyetleri sana indirildikten sonra, artik sakin onlar seni bu âyetlerden alikoymasinlar. Rabbine davet et. Asla müsriklerden olma!
88- Allah ile birlikte baska bir tanriya tapip yalvarma! O'ndan baska tanri yoktur. O'nun zatindan baska her sey helak olacaktir. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:48:07
KEHF

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hamd, o Allah'a mahsustur ki kulu (Muhammed'e) kitabi indirdi ve ona hiçbir egrilik koymadi.
2- Onu dosdogru (bir kitap) olarak (indirdi) ki katindan gelecek siddetli azaba karsi (insanlari) uyarsin ve yararli isler yapan müminlere kendileri için güzel bir mükafat bulundugunu müjdelesin.
3- Onlar orada sürekli kalacaklardir.
4- Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsin.
5- Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarinin hiçbir bilgisi yoktur. Agizlarindan çikan söz ne büyük bir iftiradir. Onlar, yalandan baska bir sey söylemiyorlar.
6- (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onlarin pesinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin!
7- Biz yeryüzündeki seyleri kendisine süs olsun diye yarattik ki, insanlarin hangisinin daha güzel amel edecegini deneyelim.
8- Süphesiz biz, yeryüzünde olanlari kupkuru bir toprak yapacagiz.
9- Yoksa sen Ashab-i Kehf'i ve Rakim'i (isimlerinin yazili bulundugu tas kitabeyi) sasilacak âyetlerimizden mi sandin?
10- O gençler magaraya sigininca söyle dediler: "Rabbimiz! Bize katindan bir rahmet ver ve bizim için su isimizden bir kurtulus yolu hazirla."
11- Bunun üzerine biz de kulaklarini tikayarak magarada onlari yillarca uyuttuk.
12- Sonra da iki gruptan hangisinin, onlarin magarada kaldiklari süreyi daha iyi hesapladigini anlamak için, onlari tekrar uyandirdik.
13- Biz sana onlarin kissalarini gerçek olarak anlatacagiz. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onlarin hidayetlerini artirdik.
14- (Oranin hükümdari karsisinda) ayaga kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan baskasina ilâh deyip tapmayiz, yoksa saçma sapan konusmus oluruz.
15- Su bizim kavmimiz, Allah'tan baska ilâh edindiler. Onlarin ilâh olduguna dair açik bir delil getirselerdi ya! Allah'a karsi yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?
16- (Içlerinden biri söyle demisti "Mademki siz, onlardan ve Allah'tan baska taptiklari putlardan ayrildiniz, o halde magaraya siginin ki, Rabbiniz rahmetinden size genislik versin ve isinizi rast getirip kolaylastirsin."
17- Ey Muhammed! Baksaydin günesin dogdugu zaman magaranin sag tarafina yöneldigini, batarken de sol taraftan onlari makaslayip geçtigini görürdün. Onlar, magaranin genis bir yerinde idiler. Iste bu Allah'in mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, iste o, hakka ulasmistir; kimi de hidayetten mahrum ederse, artik ona dogru yolu gösterecek bir dost bulamazsin.
18- Bir de onlari magarada görseydin uyanik sanirdin. Halbuki onlar uykudadirlar. Biz onlari saga sola çevirirdik. Köpekleri de giriste ön ayaklarini
ileri dogru uzatmisti. Eger onlari görseydin, arkana bakmadan kaçardin ve için korku ile dolardi.
19- Onlari bir mucize olarak uyuttugumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandirdik da içlerinden bir sözcü söyle dedi: "Ne kadar durup kaldiniz?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçasi kadar kaldik" dediler. (Kimi de) söyle dediler: "Ne kadar durdugunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Simdi siz birinizi, bu gümüs paranizla sehre gönderin de baksin, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azik getirsin. Hem çok dikkatli davransin ve sizi kimseye sezdirmesin."
20- "Çünkü sehir halki, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taslayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asla kurtulusa eremezsiniz."
21- Böylece insanlari onlardan haberdar kildik ki, öldükten sonra dirilmenin hak oldugunu ve kiyamet gününden süphe edilemeyecegini bildirmek için, öylece sehir halkina buldurduk. Onlari magarada bulanlar, aralarinda durumlarini tartisiyorlardi. Dediler ki: "Üstlerine bir bina (kilise) yapin. Bununla beraber Rableri, onlari daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacagiz." dediler.
22- Ashab-i Kehf'in sayilarinda ihtilaf edenlerden bazilari: Onlar, üç kisidir, dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. Diger bazilari da "Onlar, bes kisidir, altincilari köpekleridir " diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkinda tahmin yürütmektir. (kimileri de "Onlar, yedi kisidir; sekizincisi köpekleridir" derler. De ki: "Onlarin sayilarini Rabbim daha iyi bilir." Onlari ancak pek azi bilir, Bu sebeple onlar hakkinda bu bildirilenler disinda bir münakasaya girisme ve bunlar hakkinda hiç kimseye de bir sey sorma!
23- Hiçbir sey için, Allah'in dilemesi disinda: "Ben yarin onu yapacagim deme"
24- Ancak Allah dilerse (yapacagim de). Ve unuttugun vakit Allah'i an ve "Umarim Rabbim beni, dogruya daha yakin olana eristirir." de.
25- Onlar, magaralarinda üçyüz yil kadar kaldilar ve dokuz yil da buna ilave etmislerdir.
26- De ki: "Onlarin ne kadar kaldiklarini Allah daha iyi bilir." Göklerin ve yerin gaybi O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel isitendir! Onlarin, O'ndan baska bir yardimcisi yoktur. O, kendi hükümranligina kimseyi ortak etmez.
27- Rabbinin kitabindan sana vahyolunani oku! Onun sözlerini degistirecek kimse yoktur. Ve O'ndan baska bir siginilacak da bulamazsin.
28- Nefsince de, sabah aksam rizasini isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatinin süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayirma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kildigimiz, nefsinin kötü arzusuna uymus ve isi hep asirilik olan kimseye uyma.
29- Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artik dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ates hazirlamisiz ki, duvarlari, çepeçevre onlari içine alacaktir. Eger feryad edip yardim isteseler, erimis maden gibi yüzleri haslayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
30- Iman edip de güzel davranislarda bulunanlar var ya, süphe yok ki biz öyle güzel isler yapanlarin mükafatini zayi etmeyiz.
31- Iste onlara Adn cennetleri vardir; altlarindan irmaklar akar, orada altin bileziklerle süslenecekler, ince ve kalin ipekliden yesil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanip kurulacaklar. O ne güzel karsilik ve ne güzel kalma yeri!
32- Onlara, su iki adami misal olarak anlat: Biz bunlardan birine her türlü üzümden iki bag vermisiz, her ikisinin etrafini hurmalarla donatmisiz, aralarinda da bir ekinlik yapmisiz.
33- Iki bagin ikisi de yemislerini vermis, hiçbir sey noksan birakmamis, ikisinin ortasindan bir de nehir akitmisiz.
34- Iki bagin sahibinin ayrica baska geliri vardi. Bundan dolayi bu adam arkadasiyla münakasa ederken: "Ben malca senden daha zengin ve insan sayisi bakimindan da senden daha güçlü ve üstünüm" dedi.
35- Adam, bu sekilde kendine zulmederek bagina girdi ve söyle dedi: "Bunun hiç yok olacagini sanmiyorum"
36- "Kiyametin kopacagini da zannetmem. Sayet Rabbimin huzuruna götürürlürsem, muhakkak orada bundan daha hayirli bir sonuç bulurum".
37- Bunun üzerine kendisiyle münakasa eden arkadasi da ona söyle dedi: "Seni topraktan, sonra seni bir damla sudan yaratan, daha sonra da seni insan haline getireni mi inkar ediyorsun?
38- "Fakat ben iman ederek diyorum ki: O Allah, benim Rabbimdir, ben Rabbime kimseyi ortak kosmam."
39- "Kendi bagina girdigin zaman: "Bu Allah'dandir, benim kuvvetimle degil, Allah'in kuvveti ile olmustur, deseydin ya! Her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da."
40- Belki Rabbim, bana, senin bagindan daha hayirlisini verir; senin bagina ise gökten yildirimlar gönderir de, bagin yalçin bir toprak haline gelir."
41- "Yahut, baginin suyu yerin dibine çekilir de bir daha suyunu çikarip bagini sulayamazsin."
42- Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bagina yaptigi masraflara karsi ellerini ogusturmaya basladi. Bag, çardaklari üzerine yikilmis kalmisti, "Ah Keske Rabbime hiçbir seyi ortak kosmasaydim" diyordu.
43- Onun Allah'tan baska yardim edecek adamlari yoktur ve Allah'a karsi kendi nefsini de kurtaramadi.
44- Iste burada yardim, yalniz hak olan Allah'a aittir. O'nun verdigi mükâfat da daha hayirlidir, netice de daha hayirlidir.
45- Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatinin misalini ver. Dünya hayati, gökten indirdigimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karismis, nihayet bir çöp kirintisi olmustur. Rüzgarlar onu savurur gider. Allah her seye muktedirdir.
46- Mal ve ogullar, dünya hayatinin süsüdür. Bakî kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katinda, sevabca da hayirlidir, ümid yönünden de daha hayirlidir.
47- O kiyamet gününü hatirla ki, daglari yürütecegiz ve yeryüzünü çirilçiplak göreceksin. Bütün insanlari, mahserde toplayacagiz hiçbir kimseyi birakmayacagiz.
48- Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmislerdir. Allah, onlara söyle diyecektir: "Süphesiz sizi ilk önce yarattigimiz gibi bize geldiniz. Fakat, size kiyamet için yaptigimiz vaadi yerine getirmeyecegimizi sanmistiniz, degil mi?
49- O gün herkesin amel defteri ortaya konulmustur. Ey Muhammed! Günahkârlarin, amel defterlerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasil deftermis ki, büyük küçük hiçbir sey birakmadan hepsini saymis dökmüs" dediklerini görürsün. Onlar, bütün yaptiklarini hazir bulmuslardir. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
50- Yine o vakti hatirla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demistik. Iblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. Iblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden disari çikti. Simdi siz beni birakip da Iblis'i ve soyunu dostlar mi ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düsmaninizdir. Zalimler için bu ne kötü bir degismedir.
51- Ben, onlari (Iblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratilisinda, ne de kendilerinin yaratilisinda sahit tutmadim ve hiçbir zaman dogru yoldan çikanlari yardimci edinmis degilim.
52- Ve o (kiyamet) günü Allah kâfirlere söyle buyuracak: "Ortaklarim ve sefaatçilariniz diye zannettiginiz putlarinizi çagirin." Müsrikler onlari çagirirlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kâfirlerle ilâhlari arasina atesten bir engel koymusuzdur.
53- Günahkârlar atesi görmüsler de artik ona düseceklerini anlamislardir. Fakat ondan kaçip siginacak bir yer bulamazlar.
54- Süphesiz biz, bu Kur'ân'da insanlara çesitli mânâlari türlü misallerle açik olarak verdik. Insan ise, her seyden çok mücadelecidir.
55- Kendilerine dogru yolu gösteren peygamber geldiginde insanlari, iman etmekten ve Rabblerinden günahlarinin magfiretini istemekten alikoyan sey sadece geçmis milletlerin baslarina gelen felaketlerin kendilerine
de gelmesini veya ahiret azabinin ansizin göz göre göre gelip çatmasini beklemek olmustur.
56- Halbuki biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyaricilar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise hakki, batilla ortadan kaldirmak için mücadele ediyorlar. Onlar, âyetlerimizi ve korkutulduklari azabi da alaya almislardir.
57- Rabbinin âyetleriyle nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve daha önce isledigi günahlari unutandan daha zalim kim olabilir? Biz onlarin kalbleri üzerine (Kur'ân'i) anlamalarina engel olan bir agirlik, kulaklarina da sagirlik verdik. Ey Muhammed! Sen onlari dogru yola çagirsan da onlar asla hidayete ermezler.
58- Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bagislayicidir, tevbe eden kullarina rahmeti boldur. Eger Allah, isledikleri günahlar yüzünden onlari hemen cezalandiracak olsaydi, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardir ki, o geldiginde Allah'in azabindan bir kurtulus yeri bulamazlar.
59- Iste zulmettikleri için helak ettigimiz sehirler! Biz onlarin helâkleri için de belirli bir zaman tayin etmistik.
60- Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamina demisti ki: "Iki denizin birlestigi yere ulasincaya kadar gidecegim, yahut senelerce gidecegim."
61- Bunun üzerine ikisi de iki denizin birlestigi yere vardiklarinda baliklarini unuttular. Bu arada balik, denizde yolunu bulup kaybolmustu.
62- Iki denizin birlestigi yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadasina: "Kusluk yemegimizi getir. Gerçekten biz bu yolculugumuzda epey yorulduk" dedi.
63- Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sigindigimiz vakit dogrusu ben baligi unutmusum. Onu hatirlamami, muhakkak seytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmisti."
64- Musa da demisti ki: "Iste aradigimiz o idi." Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.
65- Nihayet kullarimizdan bir kul buldular ki, biz ona katimizdan bir rahmet vermis ve tarafimizdan bir ilim ögretmistik.
66- Musa ona: "Allah'in sana ögrettigi ilim ve hikmetten bana da ögretmen için sana tabi olabilir miyim?" dedi.
67- (Hizir) dedi ki: "Dogrusu sen benimle asla sabredemezsin.
68- "Içyüzünü kavrayamadigin seye nasil sabredeceksin?"
69- Musa: "Insaallah beni sabirli bulacaksin ve senin hiçbir isine karsi gelmeyecegim" dedi.
70- (Hizir) dedi ki: "O halde bana tabi olacaksin; ben sana sirrini anlatmadikça, hiçbir sey hakkinda bana soru sorma!"
71- Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hizir) gemiyi deldi. Musa, ona söyle dedi: "Geminin içindekileri bogmak için mi deldin? Dogrusu çok kötü bir is yaptin."
72- (Hizir "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
73- Musa dedi ki: "Unuttugum seyden dolayi beni suçlama ve bu isimden dolayi bana bir güçlük çikarma."
74- Yine gittiler. Nihayet bir erkek çocuga rastladiklarinda Hizir hemen onu öldürdü. Musa: "Kisas olmadan masum bir cana nasil kiyarsin? Dogrusu sen çok fena bir sey yaptin" dedi.
75- Hizir dedi ki: "Dogrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?"
76- (Musa) dedi ki: "Eger bundan sonra sana bir sey sorarsam bana arkadas olma! Hakikaten benim tarafimdan ileri sürülebilecek son mazerete ulastin.
77- Bunun üzerine yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkina varip onlardan yemek istediler. Ancak köy halki onlari misafir etmekten kaçindilar. Derken orada yikilmak üzere olan bir duvar buldular. Hizir hemen onu dogrulttu. Musa: "Isteseydin elbet buna karsi bir ücret alirdin" dedi.
78- Hizir dedi ki: "Iste bu, seninle benim aramizin ayrilmasidir. Simdi sana o sabredemedigin seylerin içyüzünü haber verecegim."
79- "Gemi, denizde çalisan bir kaç yoksula aitti. Onu kusurlu kilmak istedim, çünkü onlarin ilerisinde her saglam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardi."
80- "Oglana gelince, onun ana-babasi mümin kimselerdi. Çocugun onlari azginlik ve inkâra sürüklemesinden korktuk."
81- "Istedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine ondan temizlikçe daha hayirli ve daha çok merhamet eden birini versin."
82- "Duvar ise, o sehirde iki yetim oglana ait idi. Duvarin altinda onlarin bir hazinesi vardi. Babalari da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çaglarina ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çikarsinlar. Ve ben bunlarin hiçbirini kendiligimden yapmadim. Iste senin sabredemedigin seylerin içyüzleri budur."
83- Bir de sana Zülkarneyn'den soruyorlar. De ki: Size ondan bir hatira okuyacagim.
84- Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptik ve ona ulasmak istedigi her seyi elde etmesinin bir yolunu verdik.
85- Derken o da bu yollardan birini tutup gitti.
86- Nihayet günesin battigi yere vardigi zaman, günesi, (sanki) kara bir balçikta batiyor buldu. Bir de bunun yaninda bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onlari ya cezalandirirsin veya onlarin hakkinda iyi davranirsin."
87- O da demisti ki: "Kim haksizlik ederse muhakkak ona azab edecegiz; Sonra Rabbine geri döndürülecek, O da onu görülmemis bir azabla cezalandirir."
88- "Amma her kim de iman edip iyi bir is yaparsa, buna da en güzel mükâfat vardir. Biz ona dünyada kolaylik gösterir zor islere kosmayiz."
89- Sonra Zülkarneyn yine bir yol tuttu.
91- Iste Zülkarneyn'in kudret ve saltanati böyleydi. Ve biz onun yaninda olan her seyi bilgimizle kusatmistik.
92- Sonra yine bir yol tuttu.
93- Nihayet iki dag arasina ulastiginda onlarin önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmustu.
94- Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çikariyorlar. Onun için, bizimle onlar arasinda bir sed yapman sartiyla sana bir vergi versek olur mu?"
95- Dedi ki: "Rabbimin bana vermis oldugu servet ve saltanat, sizin vereceginiz seyden daha hayirlidir. Bana maddî yardimda bulunun da sizinle onlarin arasina en saglam seddi yapayim.
96- "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dagin iki ucunu denklestirdigi vakit: "Ates yakip körükleyin" dedi. Demiri bir ates koru haline getirince. "Bana erimis bakir getirin üzerine dökeyim" dedi.
97- Artik Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne asabildiler ne de delebildiler.
98- Zülkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir lütfudur. Rabbimin vaadi geldigi vakit de onu dümdüz yapacaktir. Rabbimin vaadi de haktir.
99- Biz o gün (kiyamet günü) onlari birakivermisizdir. Dalgalar halinde birbirlerine girerler, Sûr'a da üfürülmüstür. Böylece onlarin hepsini bir araya toplamisizdir.
100- Ve cehennemi o gün kâfirlere öyle bir gösterecegiz ki!
101- Onlar ki, beni hatirlatan âyetlerimden gözleri bir örtü içindeydi. Isitmeye de tahammül edemiyorlardi.
102- O kâfirler, beni birakip da kullarimi dostlar edineceklerini mi sandilar? Dogrusu biz cehennemi o kâfirlere bir konukluk olarak hazirladik.
103- De ki: Amelleri en çok bosa gidenleri size bildirelim mi?
104- Onlarin dünya hayatinda çalismalari bosa gitmistir. Oysa onlar güzel isler yaptiklarini saniyorlardi.
105- Iste onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çikacaklarini inkâr etmislerdir de bu yüzden iyilik altinda yaptiklari bütün amelleri bosa gitmistir. Artik kiyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayiz.
106- Iste böyle, onlarin cezalari cehennemdir. Çünkü inkâr etmisler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almislardir.
107- Iman edip salih ameller isleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmustur.
108- Içlerinde ebedî olarak kalacaklar, oradan hiç ayrilmak istemeyeceklerdir.
Bu hatirlatma ve uyarmayi yeterli görmeyip de daha fazla açiklama isteyenlere karsi ey Muhammed!
109- Deki: "Eger Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir mislini daha yardimci getirsek bile."
110- De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beserim. Ne var ki, bana ilâhinizin ancak bir ilâh oldugu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavusmayi arzu ederse iyi amel islesin ve Rabbine yaptigi ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:49:43
KEVSER

Bismillahirrahmanirrahim

1- Muhakkak biz sana Kevser'i verdik.
2- Öyleyse Rabb'in için namaz kil ve kurban kes.
3-Muhakkak ki sonu kesik olan, sana bugzedendir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:50:16
KIYAMET

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hayir, yemin ederim o kiyamet gününe.
2- Yine hayir, yemin ederim o sürekli kendini kinayan nefse.
3- Insan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacagimizi mi saniyor?
4- Evet, bizim onun parmak uçlarini bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
5- Fakat insan günahi devam ettirmek ister.
6- O kiyamet günü ne zaman? diye sorar.
7- Ne zaman ki o göz simsek çakar,
8- Ay tutulur,
9- Günes ve ay toplanir,
10- Iste o gün insan, "kaçacak yer neresi?" der.
11- Hayir, hayir, yok bir siper.
12- O gün varilip durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
13- O gün insana, yapip öne sürdügü ve geri biraktigi ne varsa bildirilir.
14- Dogrusu insan kendi nefsini görür,
15- Bir takim özürler ortaya atsa da.
16- Onu hemen okumak için dilini depretme.
17- Kuskusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
18- O halde biz onu okudugumuz zaman sen onun okunusunu takip et.
19- Sonra onu açiklamak da bize aittir.
20- Hayir, siz pesin olani (dünyayi) seviyorsunuz da
21- Ahireti birakiyorsunuz.
22- Yüzler var ki o gün isil isil parlar.
23- Rabbine bakar.
24- Yüzler de var ki o gün asiktir.
25- Anlar ki kendisine belkiran (bel kemiklerini kiran belali bir is) yapilir.
26- Hayir hayir, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanir,
27- "Tedavi edebilecek kimdir?" denilir.
28- Can çekisen bunun o ayrilik ani oldugunu anlar.
29- Bacak bacaga dolasir..
30- Iste o gün sevk, ancak Rabbinedir.
31. Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kildi.
32. Fakat yalanladi ve döndü.
33. Sonra da çalim sata sata ailesine gitti.
34. Gerektir o bela sana, gerek.
35. Evet, gerektir o bela sana gerek.
36. Insan basibos birakilacagini mi sanir?
37. O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) degil miydi?
38. Sonra bir aleka (embriyon) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra sekil verdi.
39. Ondan da iki cinsi; erkek ve disiyi var etti.
40-Peki, bunu yapanin ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:51:15
KUREYS

Bismillahirrahmanirrahim

1- Kureys'in ilâfi (güven ve baris andlasmalarindan faydalanmalarini saglamak) için.
2- Kis ve yaz seferlerinde (faydalandiklari andlasmalarin) kadrini bilmis olmalari için.
3- Bu Beyt (Kâbe)nin Rabbine kulluk etsinler.
4-O, kendilerini açliktan kurtararak beslemistir ve her tehlikeye karsi onlara emniyet vermistir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:51:54
LEYL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Örttügü zaman geceye,

2- Açildigi zaman gündüze,

3- Erkegi ve disiyi yaratana and olsun ki,

4- Gerçekten sizin isiniz baska baskadir.

5- Bundan böyle her kim malini hayir için verir ve korunursa,

6- Ve en güzel olani dogrularsa,

7- Biz onu en kolay yola muvaffak kilacagiz.

8- Kim de cimrilik eder ve kendini hiçbir seye ihtiyaci kalmamis görür.

9- Ve en güzeli de yalanlarsa,

10- Onu da en zor yola hazirlariz.

11- Çukura yuvarlandigi zaman mali onu kurtaramayacak.

12- Dogru yolu göstermek muhakkak bize aittir.

13- Kuskusuz ahiret de dünya da bizimdir.

14- Ben sizi köpürdükçe köpüren bir atese karsi uyardim.

15- Ona ancak en azgin olan girer.

16- Öyle azgin ki, yalanlamis ve sirtini dönmüstür.

17- En çok korunan ise ondan uzaklastirilacaktir.

18- O ki, Allah yolunda malini verir, temizlenir.

19- Onun yaninda, baska bir kimse için karsiligi verilecek hiçbir nimet yoktur.

20- O ancak yüce Rabbinin rizasini aramak için verir.

21-Elbette yakinda kendisi de hosnut olacaktir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:52:33
LOKMAN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, Mîm.

2- Bunlar, o hikmetli kitabin âyetleridir.

3- O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir.

4- Onlar, namazi kilarlar, zekati verirler, âhirete de kesin olarak inanirlar.

5- Iste bunlar, Rableri tarafindan bir hidayet üzeredirler. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir.

6- Bayagi insanlardan kimi de vardir ki, bilgisizce Allah yolundan saptirmak ve onu eglence yerine tutmak için laf eglencesi (veya bos söz) satin alirlar. Iste onlar için asagilayici bir azab vardir.

7- Onun karsisinda âyetlerimiz okundugu zaman da sanki onlari isitmemis, sanki kulaklarinda bir agirlik varmis gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Iste onu, aci verecek bir azab ile müjdele.

8- Fakat iman edip de salih amel isleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardir.

9- Onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

10- O, gökleri direksiz yaratti, onlari görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye agir baskilar (sabit ve büyük daglar) birakti ve orada herbir hayvandan üretti. Hem biz gökten bir su indirdik de orada her güzel çiftten (veya her hos çesitten) bitkiler yetistirdik.

11- Iste bu, Allah'in yarattigidir. Haydi gösterin bana O'ndan baskalari ne yaratmistir? Fakat o zalimler, apaçik bir sapiklik içindedirler.

12- Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a sükret!" diye hikmet verdik. Kim sükrederse kendi iyiligine eder. Kim de nankörlük ederse, süphesiz ki Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye layiktir.

13- Hani bir zaman Lokman, ogluna ögüt vererek demisti ki: "Yavrucugum! Allah'a ortak kosma, çünkü Allah'a ortak kosmak (sirk), elbette büyük bir zulümdür."

14- Gerçi biz insana, anasina ve babasina itaati de tavsiye ettik. Anasi onu zayiflik üstüne zayiflikla tasidi. Onun sütten ayrilmasi da iki yil içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana sükret" diye de tavsiye ettik. Dönüs, ancak banadir.

15- Bununla beraber eger her ikisi de bilmedigin bir seyi, bana ortak kosman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüsünüz ancak banadir. O zaman ben de size yaptiklarinizi haber verecegim.

16- "Yavrucugum! Haberin olsun ki, yaptigin bir hardal tanesi agirliginca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanina kor. Çünkü Allah en ince seyleri bilir, her seyden haberdardir."

17- "Yavrucugum! Namazi kil, iyiligi emret, kötülükten sakindir. Basina gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren islerdendir."

18- "Hem insanlara karsi avurdunu sisirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalimla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.

19- Yürüyüsünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eseklerin sesidir.

20- Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermis, gizli ve açik olarak nimetlerini üzerinize yaymistir. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürside ve ne aydinlatici bir kitaba dayanmaksizin Allah hakkinda mücadele ediyor.

21- Onlara: "Allah'in indirdigine tabi olun!"dendigi zaman: "Hayir, biz atalarimizi neyin üzerinde bulduksa, onun ardinca gideriz." diyorlar. Ya seytan onlari cehennnem azabina çagiriyor idiyse de mi onlara uyacaklar?

22- Oysa her kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en saglam kulpa yapismistir. Öyle ya bütün islerin sonu Allah'a dayanir.

23- Kim de inkâr ederse, artik onun inkâri seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. O zaman biz onlara bütün yaptiklarini haber verecegiz. Gerçekten Allah, bütün kalblerin özünü bilir.

24- Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini agir bir azaba zorlariz.

25- Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Fakat onlarin çogu bilmezler.

26- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Gerçekten Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye lâyiktir.

27- Eger yeryüzündeki agaçlar hep kalem olsa, deniz de arkasindan yedi deniz daha kendisine destek oldugu halde mürekkep olsa, yine de Allah'in kelimeleri yazmakla tükenmez. Süphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

28- Sizin yaratilmaniz da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratilmasi ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her seyi isitir ve görür.

29- Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Günes ile ayi da emrine boyun egdirmistir. Her biri belirli bir süreye kadar akip gidiyor. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

30- Bu da sundandir ki, Allah hakkin ta kendisidir. (Insanlarin) O'ndan baska taptiklari ise mutlaka batildir. Süphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.

31- Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kismini size göstersin diye gemiler, Allah'in nimetiyle denizde akip gidiyor. Süphesiz bunda çok sabredenler ve çok sükredenler için nice ibretler vardir.

32- Onlari kara bulutlar gibi bir dalga sardigi zaman, dini yalniz kendisine has kilarak Allah'a yalvarirlar. Onlari kurtarip karaya çikardigi zaman ise içlerinden dogru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan baskasi inkâr etmez.

33- Ey insanlar! Rabbinizden sakinin ve bir günden korkun ki, baba çocuguna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasina hiçbir seyle fayda saglayacak degildir. Süphesiz Allah'in vaadi gerçektir. O halde dünya hayati sizi aldatmasin, sakin o çok aldatici seytan sizi Allah'in affina güvendirerek aldatmasin.

34- Süphesiz ki, kiyamet saatinin bilgisi Allah yanindadir. Yagmuru O yagdirir, rahimlerde ne varsa (erkek veya disi olusunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde ölecegini de bilemez. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla bilir, her seyden haberdardir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:53:49
MAİDE

Bismillahirrahmanirrahim

1 - Ey iman edenler! Sözlesmeleri yerine getirin. Ihramli iken avlanmayi helal saymamaniz sartiyla, çesitli hayvanlar size helal kilindi. Ancak haram olduklari size okunacak olanlar müstesna. Süphesiz Allah diledigi hükmü verir.

2 - Ey iman edenler! Allah'in alâmetlerine, haram aya, kurbanlik hediyelere, gerdanliklarina ve Rablerinden lutuf ve riza bekleyerek Kabe'ye yönelenlere sakin saygisizlik etmeyin. Ihramdan çiktiginiz zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayi bir topluma karsi olan kininiz, sizi saldiriya sevk etmesin. Iyilik ve takva üzerinde yardimlasin, günah ve düsmanlik üzerinde yardimlasmayin. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'in azabi çetindir.

3 - Les, kan, domuz eti, Allah'tan baskasinin adi anilarak kesilen; bogulmus, vurulmus, yukardan düsmüs, boynuzlanmis, canavar yirtmis olup da canli iken kesmedikleriniz; dikili taslar (putlar) üzerine bogazlanan hayvanlar ve fal oklariyla kismet (sans) aramaniz size haram kilindi. Bunlarin hepsi dogru yoldan çikmaktir. Bugün kâfirler, dininize karsi ümitsizlige düsmüslerdir. Onlardan korkmayin, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladim. Size din olarak Islâmi begendim. Kim açliktan daralir, günaha istekle yönelmeden bunlardan yemek zorunda kalirsa, ona günah yoktur. Çünkü Allah bagislayan, merhamet edendir.

4- Sana, kendilerine neyin helal kilindigini soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz seyler helal kilindi." Allah'in size ögrettiginden ögreterek yetistirdiginiz avci hayvanlarin sizin için tuttuklarini yiyin ve üzerine Allah'in adini anin (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabi çabuk görendir.

5- Bugün size iyi ve temiz seyler helal kilindi. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helal oldugu gibi, sizin yiyeceginiz de onlara helâldir. Ve müminlerden iffetli hür kadinlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadinlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksizin, namuslu bir sekilde mehirlerini ödediginiz takdirde, size helâldir. Her kim imani inkâr ederse, ameli bosa gitmis olur ve o, ahirette zarara ugrayanlardandir.

6 - Ey iman edenler! Namaz kilmaya kalktiginiz zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yikayin. Baslarinizi meshedin, iki topuga kadar da ayaklarinizi yikayin. Eger cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmisse yahut kadinlara dokunmussaniz, su da bulamamissaniz, temiz bir topraga teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çikarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve sükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.

7- Allah'in, üzerinizdeki nimetini ve "Isittik, itaat ettik" dediginizde sizden aldigi ve kendisiyle sizi bagladigi ahdini hatirlayin. Allah'tan korkun, çünkü Allah gögüslerin özünü çok iyi bilir.

8- Ey iman edenler, Allah için hakki ayakta tutanlar ve adaletle sahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizlige sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakindir. Allah'tan korkun. Süphesiz Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

9- Allah, iman edenlere ve salih amel isleyenlere söyle vaad etmistir: Onlar için magfiret ve büyük bir mükafat vardir.

10- Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar, cehennemliktirler.

11 - Ey iman edenler! Allah'in size olan nimetini hatirlayin. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmisti de, O (Allah) onlarin ellerini sizden çekmisti. Allah'tan korkun. Müminler yalniz Allah'a dayansinlar.

12 - Allah, Israilogularindan söz almisti. Içlerinden on iki müfettis göndermistik... Allah söyle demisti: " Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazi dosdogru kildiginiz, zekati verdiginiz, peygamberlerime iman ettiginiz

ve onlara yardimda bulundugunuz, (mallarinizi) Allah yolunda güzelce sarfettiginiz takdirde, günahlarinizi mutlaka örter ve sizi altindan irmaklar akan cennetlere korum. Fakat sizden her kim de, bundan sonra küfrederse, dosdogru yoldan sapmis olur.

13- Sözlerini bozduklari için onlari lanetledik ve kalblerini katilastirdik. Kelimeleri yerlerinden degistiriyorlar. Uyarildiklari seyden pay almayi unuttular. Içlerinden pek azi hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onlari affet, aldirma. Çünkü Allah güzel davrananlari sever.

14- "Biz hiristiyaniz" diyenlerden de söz almistik. Onlar da kendilerine hatirlatilan seylerin çogunu unutmuslardi. Biz de onlarin arasina, kiyamete kadar sürecek kin ve düsmanlik soktuk. Allah, ne yapmis olduklarini onlara - elbette haber verecektir.

15 - Ey kitap ehli! Kitaptan gizlemis oldugunuz seylerin çogunu açiklayan, çogundan da vazgeçen peygamberimiz size geldi. Ayrica size, Allah'tan bir nur ve apacik bir kitap da gelmistir.

16 - Allah o kitabla rizasina uygun hareket edenleri selamet yollarina iletir. Onlari izniyle karanliklardan aydinliga çikarir ve onlari dosdogru yola sevk eder.

17- Muhakkak ki, "Allah, ancak Meryemoglu Isa Mesih'tir" diyenler kâfir olmuslardir. (Onlara) de ki: " Allah, Meryemoglu Isa Mesih'i, anasini ve bütün yeryüzündekileri helak etmek istese O'na kim engel olabilir? " Göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin mülkiyeti sadece Allah'a aittir. O, diledigini yaratir. Allah, her seye kadirdir.

18- Yahudiler ve hiristiyanlar, "Biz Allah'in ogullari ve sevgilileriyiz" dediler. De ki: " O halde niçin günahlarinizdan ötürü (Allah ) size azab ediyor?" Hayir, siz de O'nun yaratiklarindan birer insansiniz. O diledigini bagislar, diledigine azab eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin mülkü Allah'indir. Nihayet dönüs de O'nadir.

19- Ey kitap ehli! Peygamberlerin arasinin kesildigi bir sirada size Resulümüz geldi, gerçekleri açikliyor ki, (yarin kiyamet gününde): "Bize bir müjdeleyici ve uyarici gelmedi" demeyiniz. Iste müjdeleyici ve uyarici geldi. Allah, her seye kadirdir.

20- Musa kavmine söyle demisti: "Ey kavmim! Allah'in üzerinizdeki nimetini hatirlayin. O, içinizden peygamberler çikardi. Sizi hükümdarlar yapti. Ve âlemlerde hiçbir kimseye vermedigini size verdi."

21- "Ey kavmim, Allah'in size yazdigi kutsal topraga girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba ugrarsiniz."

22- Onlar da: "Ey Musa! Orada zorba bir kavim var. Onlar oradan çikmadikça biz oraya asla giremeyiz. Eger oradan çikarlarsa, süphesiz biz de gireriz" dediler.

23- Allah'tan korkan ve Allah'in kendilerine nimet verdigi iki adam söyle dedi: "Onlarin üzerlerine kapidan girin. Oradan girerseniz muhakkak galip gelirsiniz. Eger layikiyla inaniyorsaniz yalniz Allah'a dayanin.

24- Kavmi Musa'ya: "Ey Musa! Onlar orada oldugu sürece biz oraya asla girmeyiz. Sen ve Rabb'in gidin savasin. Biz burada oturacagiz" dediler.

25- Musa: "Ey Rabbim! Ben, kendimle kardesimden baskasina söz geçiremiyorum, artik bizimle bu fâsik kavmin arasini ayir" dedi.

26- Allah Musa'ya söyle dedi: "Kirk sene o mukaddes yer onlara haram kilinmistir. Yeryüzünde saskin saskin dolasacaklar. O fâsik kavim için üzülme!".

27- Onlara Âdem'in iki ogluyla ilgili haberi hakkiyle oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuslardi, birinden kabul edilmis, digerinden kabul edilmemisti. (Kurbani kabul edilmeyen, ötekine):" Seni öldürecegim" demisti. Digeri ise söyle demisti: "Allah, yalniz kendisinden korkanlardan kabul eder".

28- "Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak degilim, ben âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarim.

29- "Ben isterim ki sen, benim günahimi da, kendi günahini da yüklenip ates halkindan olasin! Zalimlerin cezasi budur".

30- Bunun üzerine kurbani kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardesini öldürmeye tesvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara ugrayanlardan oldu.

31- Derken Allah bir karga gönderdi, ona kardesinin cesedini nasil gömecegini göstermek için topragi eseliyordu. "Yaziklar olsun bana, su karga kadar olup da kardesimin cesedini gömmekten âciz miyim ben?" dedi ve pisman olanlardan oldu.

32- Bunun içindir ki, Isrâilogullari'na: "Kim, bir cana kiymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çikarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanlari öldürmüs gibi olur. Kim de bir nefsin yasamasina sebep olursa, bütün insanlari yasatmis gibi olur" hükmünü yazdik (farz kildik). Süphesiz ki onlara peygamberlerimiz açik delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onlarin birçogu yeryüzünde asiri gitmektedirler.

33- Allah ve Resulüne karsi savasan ve yeryüzünde fesat çikarmaya çalisanlarin cezasi, ancak öldürülmeleri veya asilmalari yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde baska bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardir.

34- Ancak kendilerini yakalamanizdan önce tevbe edenler baska. Bilin ki Allah, çok bagislayan ve çok merhamet edendir.

35- Ey inananlar, Allah'tan korkun, O'na yaklasmaya yol arayin ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtulusa eresiniz.

36- Bütün yeryüzündekiler ve bir o kadari daha inkâr edenlerin olsa, bunlar kiyamet gününün azabindan kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler yine onlardan kabul edilmez. Onlar için can yakici bir azap vardir.

37- Cehennem atesinden çikmak isterler. Ama oradan çikacak degillerdir. Onlar için devamli bir azap vardir.

38- Hirsizlik eden erkek ve kadinin, yaptiklarina karsilik Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah daima üstündür, hikmet sahibidir.

39- Kim yaptigi haksizliktan sonra tevbe eder, halini düzeltirse, süphesiz Allah, onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah bagislayan, merhamet edendir.

40- Göklerin ve yerin mülkünün Allah'a ait oldugunu, diledigine azap edip diledigini de bagisladigini bilmedin mi? Allah herseye kâdirdir.

41- Ey peygamber, agizlariyla "inandik" deyip, kalbleriyle inanmamis olanlardan ve yahudilerden küfürde yaris edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diger bir topluluga kulak verirler, kelimeleri yerlerinden degistirirler, "eger size bu verilirse alin, bu verilmezse sakinin" derler. Allah birini sasirtmak isterse, sen onun için Allah'a karsi hiçbir sey yapamazsin. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onlarin kalblerini temizlemek istememistir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azab vardir.

42- Onlar, yalana çok kulak verirler ve çok haram yerler. Eger sana gelirlerse, ister aralarinda hükmet, ister onlardan yüz çevir. Eger onlardan yüz çevirirsen, sana hiçbir zarar veremezler. Eger aralarinda hükmedersen adaletle hükmet. Süphesiz Allah, adaletli davrananlari sever.

43- Içinde Allah'in hükmü bulunan Tevrat yanlarinda dururken seni nasil hakem yapiyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanici degillerdir.

44- Içinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat'i, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkinda hükmederler, kendilerini Tanriya adamis zâhitler, âlimler de, Allah'in kitabini korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'in kitabi olduguna sahitlik ederlerdi. Insanlardan korkmayin, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayin. Kim Allah'in indirdigiyle hükmetmezse, iste onlar kâfirlerin ta kendileridir.

45- Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulaga kulak, dise dis ve yaralara karsilikli kisas (ödesme) yazdik. Bununla beraber kim kisas hakkini bagislarsa, bu kendi günahlarina keffaret olur. Ve kim Allah'in indirdigiyle hükmetmezse, iste onlar zalimlerin ta kendileridir.

46- O peygamberlerin ardindan, yanlarindaki Tevrat'i dogrulayici olarak Meryemoglu Isa'yi gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'i tasdik eden ve Allah'dan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir ögüt olan Incil'i verdik.

47- Incil ehli de Allah'in ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'in indirdigi ile hükmetmezse, iste onlar fâsiklarin ta kendileridir.

48- Sana da (ey Muhammed) geçmis kitaplari tasdik eden ve onlari kollayip koruyan Kitab (Kur'ân)i hak ile indirdik. Onlarin aralarinda Allah'in indirdigi ile hükmet. Onlarin arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir seriat ve yol belirledik. Eger Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardi, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere kosun. Hepinizin dönüsü Allah'adir. O, ihtilafa düstügünüz seyleri size haber verir.

49- Aralarinda Allah'in indirdigiyle hükmet. Onlarin keyiflerine uyma. Allah'in sana indirdiginin bir kismindan seni saptirmalarindan sakin. Eger Allah'in hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kisim günahlari sebebiyle onlari musibete ugratmak istiyor. Muhakkak ki insanlarin çogu yoldan çikanlardir.

50- Yoksa cahiliyye hükmünü mü ariyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?

51- Ey iman edenler! Yahudileri ve hiristiyanlari dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onlari dost edinirse, süphesiz o onlardan olur. Süphesiz Allah, zalim kavmi dogru yola iletmez.

52- Kalblerinde hastalik bulunanlarin :" Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz" diyerek, onlarin arasina kosustuklarini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih ihsan eder veya katindan bir emir (is) getirir de içlerinde gizlediklerine pisman olurlar.

53- Iman edenler: "Sizinle beraber olduklarina dair, Allah'a bütün güçleriyle yemin edenler bunlar mi?" derler. Onlarin bütün amelleri bosa gitmistir ve kaybedenlerden olmuslardir.

54- Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakinda öyle bir toplum getirir ki, Allah onlari sever, onlar da Allah'i severler; müminlere karsi yumusak, kâfirlere karsi da onurlu ve siddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kinayicinin kinamasindan da korkmazlar. Bu, Allah'in bir lütfudur, onu diledigine verir. Allah, genis ihsan sahibidir, her seyi çok iyi bilendir.

55- Sizin asil dostunuz Allah'tir, O'nun Resulüdür ve namazlarini kilan zekatlarini veren ve rükû eden müminlerdir.

56- Kim Allah'i, O'nun Resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah'in taraftarlari galip geleceklerdir.

57- Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmis olanlardan ve kâfirlerden, dininizi alay ve eglence konusu yapanlari dost edinmeyin. Eger (gerçekten) iman ediyorsaniz, Allah'dan geregince korkun.

58- Namaza çagirdiginiz zaman, onu alay ve eglence konusu yaparlar. Bu onlarin, akillarini kullanmayan bir toplum olmalarindan dolayidir.

59- De ki: "Ey kitap ehli! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandigimiz için mi bizden hoslanmiyorsunuz? Oysa çogunuz yoldan çikmislarsiniz".

60- De ki: "Allah katinda cezaya çarptirilma bakimindan bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmis ve gazabina ugratmissa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve seytana tapanlar yapmissa, iste bunlarin makami daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmislardir".

61- Onlar, size geldikleri zaman, "iman ettik" dediler. Oysa yaniniza kâfir olarak girip, kâfir olarak çikmislardir. Allah, onlarin gizlediklerini çok iyi bilir.

62- Onlardan çogunu, günah islemede, düsmanlikta ve haram yemede yaris ederken görürsün. Bu yaptiklari seyler ne kötüdür!

63- Gerçek dindarlarin ve din bilginlerinin, onlari günah olan bir söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? Yaptiklari sey ne kötüdür!

64- Yahudiler, "Allah'in eli çok sikidir" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onlarin elleri baglansin ve lanete ugrasinlar! Aksine Allah'in elleri açiktir, diledigi gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlarin çogunun azginligini ve küfrünü azdiriyor. Biz, onlarin aralarina tâ kiyamete kadar düsmanlik ve kin atmisizdir. Ne zaman savas için bir ates yakmislarsa, Allah onu söndürmüstür. Onlar yeryüzünde bozgunculuga kosarlar. Süphesiz Allah bozgunculari sevmez.

65 - Eger kitap ehli iman etmis ve layikiyla korunmus olsalardi, onlarin kötülüklerini örter, nimeti bol olan cennetlere koyardik.

66- Eger onlar, Tevrat'i, Incil'i ve kendilerine indirileni geregince uygulasalardi, hem üstlerindeki, hem de ayaklarinin altindaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onlarin arasinda ilimli bir grup da vardi. Böyle olmakla beraber onlarin çogunun yaptiklari ne kadar kötüdür!

67- Ey sanli Resul! Rabbinden sana indirileni teblig et! Eger bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamis olursun. Allah seni insanlardan korur. Dogrusu Allah, kâfirler toplumunu dogru yola iletmez.

68- De ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'i, Incil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadikça bir esas üzerinde degilsiniz. Süphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onlarin çogunun azginligini ve inkârini artiracaktir. Su halde kâfir olan bir toplum için üzülme!

69- Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hiristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel islerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardir.

70 - Andolsun biz, Israilogullari'ndan söz aldik ve onlara peygamberler gönderdik. Fakat ne zaman onlara bir peygamber nefislerinin hoslanmadigi bir sey getirmisse, bunlardan bir kismini yalanlamislar, bir kismini da öldürmüslerdir.

71 - Onlar, bir fitne kopmayacak sandilar, kör ve sagir kesildiler. Sonra Allah onlarin tevbesini kabul etti. Sonra yine onlarin çogu kör, sagir kesildiler. Allah, onlarin yaptiklarini görüyor.

72- Andolsun, "Allah, Meryem'in oglu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuslardir. Oysa Mesih onlara: "Ey Israilogullari, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak kosarsa, süphesiz Allah ona cenneti haram kilmistir ve onun varacagi yer cehenemdir. Zalimlerin yardimcilari da yoktur" demisti.

73- "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler elbette kâfir olmuslardir. Oysa tek ilâhtan baska ilâh yoktur. Eger söylediklerinden vazgeçmezlerse, elbette onlardan inkâr edenlere aci bir azap dokunacaktir.

74- Hâlâ Allah'a tevbe edip O'ndan af dilemiyorlar mi? Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir.

75- Meryem'in oglu Mesih (Isa), sadece bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmistir. Anasi da dosdogru bir kadindir. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara âyetleri nasil açikliyoruz. Sonra yine bak nasil yüz çeviriyorlar!

76- De ki: "Allah'i birakip da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yetmeyen seylere mi tapiyorsunuz? Oysa Allah isitendir, bilendir".

77- De ki: "Ey kitap ehli! Dininizde haksiz yere asiri gitmeyin. Daha önce sapmis, birçoklarini da saptirmis ve böylece dogru yolu kaybetmis bir kavmin keyiflerine uymayin".

78- Israilogullari'ndan küfredenler, Davud ve Meryem'in oglu Isa diliyle lanetlenmislerdir. Bu, onlarin isyan etmeleri ve asiri gitmeleri yüzündendi.

79- Onlar, yaptiklari kötülüklerden vazgeçmiyorlardi. Yaptiklari sey ne kötü idi.

80- Onlardan birçogunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sundugu sey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmistir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardir.

81- Eger onlar, Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmis olsalardi, kâfirleri dost tutmazlardi. Fakat onlarin çogu yoldan çikmis kimselerdir.

82- Iman edenlere karsi düsmanlik yönünden insanlarin en siddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak kosanlari bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakimindan en yakin olarak da: "Biz hiristiyanlariz" diyenleri bulursun. Çünkü onlarin içlerinde kesisler ve rahipler vardir. Ve onlar büyüklük taslamazlar.

83- Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak oldugunu ögrendiklerinden dolayi gözlerinin yasla dolup tastigini görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de sahitlerden yaz" derler.

84-"Hem biz Rabb'imizin bizi iyi kisilerle birlikte (cennete) sokmasini arzulayip dururken, neden Allah'a ve hak olarak bize gelen seylere inanmayalim!".

85-Böyle demeleri sebebiyle Allah onlari altlarindan irmaklar akan cennetlerle mükafatlandirmistir. Orada ebedî olarak kalacaklardir. Iste iyilik yapanlarin mükafati budur.

86-Inkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar da cehennem ehlidir.

87- Ey iman edenler! Allah'in size helal kildigi temiz seyleri haram saymayin. Ve asiri da gitmeyin. Çünkü Allah asiri gidenleri sevmez.

88- Allah'in size verdigi riziklardan helal ve temiz olarak yeyin ve inandiginiz Allah'tan korkun.

89- Allah sizi, kasitsiz olarak yaptiginiz yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasitli yaptiginiz yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezasi), ailenize yedirdiginizin ortalamasindan on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir sey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktir. Iste yemin ettiginiz zaman yeminlerinizi bozmanin cezasi budur. Yeminlerinizi koruyun. Iste Allah âyetlerini size böyle açiklar ki, sükredesiniz.

90 - Ey iman edenler! Içki, kumar, dikili taslar (putlar) ve fal oklari seytan isi birer pisliktir. Bunlardan kaçinin ki, kurtulusa eresiniz.

91 - Seytan, içki ve kumarla sizin araniza düsmanlik ve kin sokmak ve sizi Allah'i anmaktan ve namazdan alikoymak ister. Artik bunlardan vazgeçtiniz degil mi?

92 - Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Kötülüklerden sakinin. Eger yüz çevirirseniz, biliniz ki, Peygamber'imize düsen sadece apaçik tebligdir.

93- Iman edip salih amel isleyenler, Allah'tan korktuklari, imanlarinda sebat ettikleri, salih amel islemeye devam ettikleri, sonra Allah'tan sakindiklari, imanlarindan ayrilmadiklari, yine Allah'tan korktuklari ve iyilikte bulunduklari müddetçe, daha önce yediklerinden dolayi kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanlari sever.

94- Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mizraklarinizin erisecegi bir avla dener ki, gizlide kendisinden korkanlari meydana çikarsin. Kim bundan sonra saldirida bulunursa onun için aci bir azab vardir.

95- Ey iman edenler, ihramli iken av hayvani öldürmeyin. Içinizden kim kasten onu öldürürse, yaptigi isin vebalini tatmasi için, öldürdügü hayvanin dengi ona cezadir ki, Kâbe'ye ulasacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kisi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktir. Allah geçmisi affetmistir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamini alir. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.

96 - Size ve yolculara yiyecek olmak üzere, deniz avi ve onu yemek helal kilindi. Kara avi ise, ihramli oldugunuz müddetçe size haram edilmistir. Huzurunda toplanacaginiz Allah'tan korkun.

97 - Allah, Kâbe'yi, o Beyt-i haram'i, haram ayi, kurbani ve (kurbanlardaki) gerdanliklari insanlar için bir nizam kildi. Bu, Allah'in göklerde ve yerde olan herseyi bildigini ve Allah'in herseyi hakkiyle bilici oldugunu sizin de bilmeniz içindir.

98 - Iyi bilin ki Allah, hem cezasi çok siddetli olandir, hem de çok bagislayici, çok merhametlidir.

99 - Peygamber'in üzerine düsen sadece duyurmadir. Allah, açikladiklarinizi da gizlediklerinizi de bilir.

100- De ki:"Pis olan seyle temiz olan sey bir olmaz, pis olanin çoklugu hosuna gitse bile". Ey selim akil sahipleri Allah'tan korkun ki kurtulusa eresiniz.

101- Ey iman edenler! Açiklandigi zaman hosunuza gitmeyecek olan seylerden sormayin. Eger onlari Kur'ân indirilirken sorarsaniz size açiklanir. Halbuki Allah onlardan geçmistir. Allah çok bagislayan ve çok yumusak davranandir.

102- Sizden önce gelen bir kavim bunlari sormustu da sonra inkâr etmisti.

103- Allah, ne "bahîre"yi, ne "sâibe"yi, ne "vesile"yi ve ne de "hâm"i mesru kilmistir. Fakat küfredenler, Allah'a yalan iftira etmektedirler. Onlarin çogunun akillari ermez.

104- Onlara: " Allah'in indirdigi (kitabi)ne ve peygamber'e gelin" dendigi zaman:" Atalarimizi üzerinde buldugumuz sey bize yeter" derler. Atalari bir sey bilmeyen ve dogru yolu da bulamayan kimseler olsa da mi?

105- Ey inananlar, kendinize dikkat edin. Siz dogru yolda oldugunuz takdirde dogru yoldan sapanlar size zarar veremezler. Hepinizin dönüsü Allah'adir. Yaptiklarinizi size O haber verecektir.

106- Ey iman edenler! Içinizden birine ölüm (emareleri) geldigi zaman, vasiyet sirasinda aranizdaki sahitligin hükmü, kendi içinizden iki adaletli sahit, yahut yeryüzünde yolculuga çikmis iseniz, ölüm (emareleri de) size gelip çatmissa, sizden olmayan diger iki sahit tutmaktir. Eger (bunlardan) süpheye düserseniz, namazdan sonra onlari alikorsunuz. Onlar da Allah'a söyle yemin ederler: "Akraba bile olsa, yemini bir çikar karsiligi satmayacagiz, Allah'in sahitligini gizlemeyecegiz. Aksi halde günahkârlardan oluruz".

107- Eger o iki sahidin bir günah isledikleri anlasilirsa ölene daha yakin olan hak sahiplerinden diger iki kisi onlarin yerine geçerler ve: "Bizim sahitligimiz, önceki iki kisinin sahitliginden daha dogrudur. Biz kimsenin hakkina tecavüz etmedik. Aksi halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler.

108- Iste bu, sahitliklerini gerektigi gibi yapmalari, yahut yeminlerinden sonra yeminlerinin kabul edilmemesinden korkmalari için en iyi yoldur. Allah'tan korkun ve emirlerini dinleyin. Allah, dogru yoldan çikan bir toplulugu hidayete erdirmez.

109- Allah, Resulleri topladigi gün:" Size ne cevap verildi? "der. "Bizim bilgimiz yok" derler, "gizlileri bilen yalniz sensin, sen!".

110 - Allah söyle diyecektir: "Ey Meryemoglu Isa! Sana ve annene olan nimetimi hatirla! Hani seni Rûhu'l-Kudüs (Cebrâil) ile desteklemistim. Besikteyken ve kemâle ermisken insanlarla konusuyordun. Sana yaziyi, hikmeti, Tevrat'i ve Incil'i ögretmistim. Iznimle çamurdan kus seklinde bir sey yapmis ve ona üflemistin, o da iznimle kus olmustu. Anadan dogma kör olani ve alaca hastaligina yakalanmis kimseyi iznimle iyilestirmistin. Ölüleri iznimle (hayata) çikarmistin. Israilogullari'na âyetlerle geldigin ve onlardan inkâr edenlerin: "Bu ancak apaçik bir sihirdir" dedikleri zaman seni, onlardan korumustum.

111- Hani Havarilere: " Bana ve Resulüme iman edin" diye ilham etmistim. Onlar da: "Iman ettik, bizim süphesiz müslümanlar oldugumuza sahit ol" demislerdi.

112- Havariler:" Ey Meryemoglu Isa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" dediler. Isa da: "Inaniyorsaniz Allah'tan korkun" dedi.

113- Havâriler: "Istiyoruz ki ondan yiyelim, kalblerimiz iyice yatissin, senin bize dogru söyledigini bilelim ve bunu bizzat görenlerden olalim" dediler.

114- Meryemoglu Isa da: "Allah'im, Rabbimiz, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi riziklandir, sen rizik verenlerin en hayirlisisin!" dedi.

115- Allah buyurdu ki:" Ben onu size indirecegim. Fakat bundan sonra içinizden kim inkâr ederse, ben ona âlemlerden hiç kimseye yapmayacagim bir azabi yaparim".

116- Ve Allah demisti ki: "Ey Meryemoglu Isa, sen mi insanlara: 'Beni ve annemi, Allah'tan baska iki tanri edinin' dedin?". "Hâsâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan birseyi söylemem bana yakismaz. Eger demis olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olani bilirsin, ben ise senin nefsinde olani bilmem, çünkü gayblari bilen yalniz sensin, sen!".

117- "Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarinda oldugum müddetçe onlara sahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onlari gözetleyen

yalniz sen oldun. Sen herseyi görensin.

118- "Eger onlara azab edersen, onlar senin kullarindir, eger onlari bagislarsan, süphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin".

119- Allah buyurdu ki: "Bu, sadiklara dogruluklarinin fayda sagladigi gündür. Onlar için altlarindan irmaklar akan, içinde ebedî kalacaklari cennetler vardir". Allah onlardan razi olmus, onlar da O'ndan razi olmuslardir. Iste büyük kurtulus budur.

120- Göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herseyin mülkü Allah'indir. O herseye kâdirdir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:55:17
MAUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Dini yalanlayani gördün mü?

2- Iste o, öksüzü iter, kakar.

3- Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.

4- Vay haline o namaz kilanlarin ki,

5- Kildiklari namazin degerine aldiris etmezler.

6- Gösteris yaparlar onlar,

7-Ve yardimligi sakinirlar (zekati vermezler)
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:55:58
MEARİC

Bismillahirrahmanirrahim

1- Bir isteyen, olacak azabi istedi.

2- Kâfirler için onu savacak yok.

3- O, derece ve makamlarin sahibi Allah'tandir.

4- Melekler ve Ruh miktari ellibin yil süren bir gün içinde ona çikar.

5- O halde güzel bir sabir ile sabret.

6- Çünkü onlar onu uzak görürler.

7- Biz ise onu yakin görüyoruz.

8- O gün gök erimis bir maden gibi olur.

9- Daglar da atilmis renkli yün gibi olur.

10- Dost dostun halini soramaz.

11- Birbirlerine gösterilirler. Suçlu o günün azabindan kurtulmak için fidye vermek ister; ogullarini,

12- Esini ve kardesini,

13- Kendisini barindiran, içinde yetistigi tüm ailesini,

14- Ve yeryüzünde bulunanlarin hepsini ki, tek kendini kurtarabilsin.

15- Hayir, o alevlenen bir atestir.

16- Derileri kavurur, soyar.

17- Çagirir, sirtini dönüp gideni,

18- Mal toplayip kasada yigani,

19- Dogrusu insan dayaniksiz ve huysuz yaratilmistir.

20- Kendisine kötülük dokundu mu sizlanir.

21- Kendisine hayir dokundu mu cimrilik eder.

22- Ancak namaz kilanlar bunun disindadir.

23- Onlar ki namazlarini sürekli kilarlar.

24- Onlarin mallarinda belli bir hak vardir,

25- Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.

26- Onlar ki ceza gününü tasdik ederler.

27- Rablerinin azabindan korkarlar.

28- Çünkü Rablerinin azabindan emin olunmaz.

29- Onlar ki irzlarini korurlar.

30- Ancak zevcelerine ve cariyelerine karsi hariç. Çünkü onlara yaklastiklarinda kinanmazlar.

31- Bundan ötesini isteyenler, var ya iste onlar haddi asanlardir.

32- Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler.

33- Sahitliklerinde dürüsttürler.

34- Namazlarina devam ederler.

35- Iste bunlar cennetlerde agirlanirlar.

36- Simdi ne oluyor o inkâr edenlere ki, sana dogru boyunlarini uzatarak kosuyorlar:

37- Sagdan ve soldan bölük bölük.

38- Onlardan herbiri, bir nimet cennetine sokulacagini mi umuyor?

39- Hayir, biz onlari bildikleri seyden yarattik.

40- Artik o dogularin ve batilarin Rabbine yemine ne gerek, elbette bizim gücümüz yeter.

41- Onlari kendilerinden daha hayirli olanlarla degistirebiliriz ve bizim önümüze geçilmez.

42- O halde birak onlari, kendilerine vaad edilen günlerine kavusuncaya kadar dalip oynayadursunlar.

43- O gün kabirlerden hizli hizli çikacaklar, sanki putlara gidiyorlarmis gibi firlayacaklar.

44-Gözleri düsük, kendilerini bir alçaklik saracak da saracak. Iste onlara vaad edilen gün, o gündür.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:56:39
MERYEM

Bismillahirrahmanirrahim

1- Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

2- Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadir.

3- Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmisti.

4- Söyle demisti: "Ey Rabbim! Süphesiz (artik öyle bir durumdayim ki) benim kemigim zayiflayip gevsedi ve basim(in saçi) bembeyaz alev gibi tutustu. Sana dua etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadim."

5- "Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endisedeyim. Karim da kisir bulunuyor. Onun için katindan bana bir çocuk ihsan et."

6- "Ki bana da mirasçi olsun, Yakub ailesine de mirasci olsun. Rabbim, onu sen rizana kavustur."

7- (Allah söyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Süphesiz biz sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adas yapmadik."

8- Zekeriyya: "Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum olabilir?" dedi.

9- (Allah yahut Cebrail ona söyle) dedi: "Dedigin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu ki, bu isi yapmak bana kolaydir. Nitekim bundan önce seni yarattim. Halbuki sen hiçbir sey degildin."

10- Zekeriyya söyle dedi: "Rabbim! Bana alâmet ver." Allah: "Senin alâmetin, sapasaglam oldugun halde, üç gün, üç gece insanlarla konusamaz hale gelmendir." buyurdu.

11- Nihayet (birgün konusamayinca) mihrabdan kavmine karsi çikti da onlara "Sabah ve aksam (Rabbinizi) tesbih edin" diye isaret etti.

12- "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.

13- Hem de katimizdan bir merhamet ve (günahlardan) paklik verdik, o çok takva sahibi idi.

14- Anne ve babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankâr degildi.

15- Dogdugu gün, ölecegi gün ve dirilecegi gün ona selam olsun.

16- (Ey Muhammed!) Kur'ân'daki Meryem kissasini da an (insanlara anlat). Hani o, ailesinden ayrilarak (evinin veya mescidin) dogu tarafinda bir yere çekilmisti.

17- Sonra ailesiyle kendisi arasina bir perde koymustu. Biz ona melegimiz (Cebrail)i gönderdik de ona tam bir insan seklinde göründü.

18- Meryem: "Ben senden Rahmân (olan Allah) a siginirim. Eger Allah'dan korkuyorsan (dokunma bana)" dedi.

19- Melek: "Ben, sana temiz bir oglan bagislamak için, Rabbinin gönderdigi bir elçiyim" dedi.

20- Meryem: "Benim nasil çocugum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamistir. Ben iffetsiz de degilim" dedi.

21- Melek: "Bu, dedigin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasiz çocuk vermek), bana pek kolaydir. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kilacagiz. Hem, bu önceden (ezelde) kararlastirilmis bir istir." dedi.

22- Nihayet (Allah'in emri gerçeklesti) Meryem Isa'ya gebe kaldi ve o haliyle uzak bir yere çekildi.

23- Sonra dogum sancisi onu bir hurma dalina tutunup dayanmaya zorladi. "Keske bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.

24- Melek, Meryem'e, asagi tarafindan söyle seslendi. "Sakin üzülme, Rabbin alt tarafinda bir irmak akitti."

25- "Hurma dalini kendine dogru silkele, üzerine devsirilmis taze hurmalar dökülsün."

26- "Ye, iç, gözün aydin olsun. Eger insanlardan birini görürsen, ben Rahmân (olan Allah)a bir oruç (susmak) adadim. Onun için bugün hiçbir kimseyle konusmayacagim" de.

27- Sonra Meryem onu (Isa'yi) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde söyle) dediler: "Ey Meryem! dogrusu sen görülmemis bir sey yaptin."

28- "Ey Harun'un kizkardesi! Senin baban kötü bir adam degildi, annen de iffetsiz bir kadin degildi."

29- Bunun üzerine Meryem çocugu gösterdi. Onlar; "Biz besikteki bir çocukla nasil konusuruz?" dediler.

30- (Allah'in bir mucizesi olarak Isa söyle) dedi: "Süphesiz ben Allah'in kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yapti."

31- "Beni, nerede olursam olayim mübarek kildi. Hayatta bulundugum müddetçe namaz kilmami ve zekat vermemi emretti."

32- "Beni anneme hürmetkar kildi. Beni zorba ve isyankar yapmadi."

33- "Dogdugum gün, ölecegim gün ve dirilecegim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."

34- Iste hakkinda (yahudilerle hiristiyanlarin) ihtilaf edip durduklari Meryemoglu Isa'ya dair Allah'in sözü budur.

35- Çocuk edinmek asla Allah'in sanina yakismaz. O bundan münezzehtir. O, bir seyin olmasini dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir.

36- "Süphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'tir. O halde ona ibadet edin, iste dosdogru yol budur."

37- Ne var ki, firkalar (yahudi ve hiristiyanlar) kendi aralarinda ihtilafa düstüler. O büyük (dehsetli) günü görecek kâfirlerin vay haline!

38- Bize gelecekleri gün, neler isitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün apaçik bir sapiklik içindedirler.

39- (Ey Muhammed!) Insanlarin pismanlik duyacagi ve isin bitmis olacagi (kiyamet) günü ile onlari uyar. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.

40- Süphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacagiz. Ve onlar da mutlaka bize döndürüleceklerdir.

{*} Iste budur, ta besikten tekrar dirilmesine kadar öyle dogan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. {*} Hakk (olan Allah)in bildirdigine göre Meryem'in oglu Isa {*} ki hakkinda tartisip duruyorlar. Görülüyor ki sûrenin basindan beri ve buradan da sonuna kadar âyetler, hep elif fâsilasiyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalniz yedi âyet "Nûn ve Mim" fâsilasiyla islenmis bir çerçeve içine alinmistir. Bu da gösterir ki bu âyetler, bu sûrenin asil maksadini anlatan karar mahiyetindeki âyetlerdir ki, basta Allah'a çocuk isnadini {*} "Allah'in çocuk edinmesi hiçbir zaman olur sey degildir. O'nu tenzih ederiz." âyetiyle reddedip Allah'i tenzih etmekte ve Isa'nin dilinden de {*} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk ediniz. Iste bu dogru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet etmektedir. Bu âyet, ta yukaridaki {*} "Ben Allah'in kuluyum." (19/30) cümlesine atfedilmistir. Dolayisiyla {*} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup Isa'nin konusmasinin bir devamidir (Âl-i Imran Sûresi'nde geçen benzeri âyetin tefsirine de bkz: 3/51). Eldeki Incillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun peygamberliginde, davetinin özünü teskil ettigi ve tevhid inancini net bir sekilde ifade ettigi için, burada tekrar sözkonusu yapilmistir. {*} Sonra firkalar kendi aralarinda ihtilafa düstüler. Yahudiler bir türlü söyledi. Hiristiyanlarin kendi firkalari da degisik tartismalarin içine girdiler; bir kismi Allah'in oglu dediler, bir kismi da Allah'in kendisidir, yere indi sonra göge çikti dediler; diger bir kismi ise üçün biri dediler. Saglam bir grup da Allah'in kulu ve peygamberi oldugunu tasdik ettiler. {*} "Vay haline o küfreden kimselerin!{*}"

41- Kur'ân'da Ibrahim'i(n kissasini da) an. Süphesiz ki o, siddik (özü, sözü dogru) bir peygamberdi.

42- O, bir zaman babasina söyle demisti: "Babacigim! Isitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydasi olmayan seylere niçin tapiyorsun?"

43- "Babacigim! Dogrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni dogru bir yola eristireyim."

44- "Babacigim! Seytana tapma, çünkü seytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu."

45- "Babacigim! Dogrusu ben korkarim ki, sana Rahmân'dan bir azab dokunur da seytana (cehennemde arkadas) olursun."

46- Babasi "Ey Ibrahim! Sen benim ilâhlarimdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eger (onlari kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taslarim. (gerçektenveya söz ile- sana tas atarim). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi.

47- Ibrahim söyle dedi: "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden magfiret dileyecegim. Çünkü o, bana çok lütufkârdir."

48- "Ben, sizden ve Allah'tan baska taptiginiz seylerden çekilip ayrilirim da Rabbime dua (ibadet) ederim. Rabbime yalvarisimda mahrum kalmayacagimi umarim."

49- Ibrahim, kavminden ve onlarin Allah'tan baska ibadet ettikleri seylerden uzaklasinca, biz ona Ishak'i ve (Ishak'in oglu) Yakub'u ihsan ettik. Ve hepsini de peygamber yaptik.

50- Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik.

51- Kur'ân'da Musa'yi da an; Süphesiz ki o, ihlasli bir kuldu ve gönderilmis bir peygamberdi.

52- Biz ona Tur daginin sag yanindan seslendik ve onu hususi bir konusmada bulunmak üzere kendimize yaklastirdik.

53- Rahmetimizden de ona, kardesi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik.

Meâl-i Serifi

53- Rahmetimizden de ona, kardesi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik.

Meâl-i Serifi

54- Kur'ân'da Ismail'i de an; çünkü o, vaadine sadik bir kuldu ve gönderilmis bir peygamberdi.

55- Ailesine ve çevresine namaz kilmayi ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katinda hosnutluga ermisti.

56- Kitapta Idris'i de an; çünkü o, çok sadik (özü, sözü pek dogru) bir peygamberdi.

57- Biz onu yüce bir yere yükselttik.

58- Iste bunlar, Allah'in kendilerine nimetler verdigi peygamberlerden, Âdem'in soyundan ve gemide Nuh ile beraber tasidiklarimizin neslinden, Ibrahim ve Israil'in soyundan, hidayete erdirdigimiz ve seçtigimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)in âyetleri okundugu zaman aglayarak secdeye kapanirlardi.

59- Sonra bunlarin ardindan öyle bir nesil geldi ki, namazi terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taskinliklarinin karsiligini mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardir.)

60- Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel isleyen bunun disindadir. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksizliga ugratilmayacaklardir.

61- O cennet, Rahmân (olan Allah)in kullarina görmedikleri halde vadettigi "Adn" cennetleridir. Süphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktir.

62- Onlar orada bos bir söz isitmezler. Ancak "Selam" isitirler. Orada sabah aksam riziklari da hazirdir.

63- Iste kullarimizdan takva sahibi olanlara verecegimiz cennet budur.

64- "(Cebrail dedi ki: Ey Muhammed!) "Biz senin Rabbinin emri olmadikça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardimizdaki (bütün geçmis ve gelecek seyler) ve bunlarin arasindakiler hep O'nundur. Rabbin de (seni) unutmus degildir?"

65- O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve O'na ibadet etmekte sabirli ol. Hiç sen Allah'in ismini tasiyan baska birini bilir misin?

66- Halbuki insan söyle der: "Ben öldügüm zaman, ileride gerçekten diri olarak (mezardan) çikarilacak miyim?"

67- O insan, daha önce hiçbir sey degilken kendisini yoktan var ettigimizi hatirlamaz mi?

68- Rabbine andolsun ki biz onlari (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) seytanlari ile beraber elbette ve elbette mahserde toplayacagiz. Sonra onlari muhakkak cehennemin etrafinda dizleri üstü hazir bulunduracagiz (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.).

69- Sonra her zümreden Rahmân'a karsi en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayirip atacagiz.

70- Sonra o cehenneme atilmaya layik olanlarin kimler bulundugunu elbette biz daha iyi biliriz.

71- Içinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktir. Bu, Rabbinin katinda kesinlesmis bir hükümdür.

72- Sonra Allah'dan korkup, sakinanlari kurtaracagiz ve zalimleri de toptan cehennemde birakacagiz.

73- Âyetlerimiz kendilerine apaçik okundugu zaman, o inkâr edenler, iman edenlere dediler ki :"Bu iki zümreden (Mümin ve kâfirlerden) hangisi mevki bakimindan daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?"

74- Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gösterisce daha güzel nice asirlar halkini helak etmisizdir.

75- Onlara de ki: "Kim sapiklik içinde ise, Rahmân ona mal ve evlatça ziyadelik ve azginliginda mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabi, yahut kiyamet günü cehennemi gördükleri vakit, artik bilecekler kimin mevkii daha fena ve yardimcilari daha zayifmis.

76- Allah, hidayeti kabul edenlere, daha çok hidayet verir. Baki kalacak olan salih ameller, Rabbinin katinda sevap bakimindan da daha hayirlidir, sonuç bakimindan da daha hayirlidir.

77- Simdi âyetlerimizi inkâr eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir." diyen adami gördün mü?

78- O (kâfir), gaybi mi bildi? Yoksa Rahmân (olan Allah) katindan bir söz mü aldi?

79- Hayir, asla öyle degil; biz onun söylediklerini yazacagiz ve azabini çogalttikça çogaltacagiz.

80- O söyledigi (mal ve evlat gibi) seyleri de hep elinden alacagiz ve o, tek basina bize gelecektir.

81- Onlar, kendilerine kuvvet ve seref kazandirsin diye, Allah'dan baska ilâh edindiler.

82- Hayir, (zannettikleri gibi degil) tapindiklari ilâhlar onlarin ibadetlerini inkâr edecekler ve aleyhlerine dönüp düsman olacaklardir.

83- Görmedin mi? Biz seytanlari o kâfirler üzerine musallat ettik. Onlari (günaha) kiskirtip duruyorlar.

84- Öyleyse onlarin hemen azaba ugratilmalarini isteme. Biz onlarin (ecel) günlerini sayiyoruz.

85- O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmân'in huzuruna toplayacagiz.

86- Suçlulari da susuz olarak cehenneme sürecegiz.

87- (O gün) Rahmân (olan Allah)'in katinda bir ahd almis olan kimseden baskalari sefaat etme hakkina sahip olamayacaklardir.

88- (Yahudilerle hiristiyanlar) "Rahmân, çocuk edindi" dediler.

89- Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir sey söylediniz.

90- Az kalsin, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarilacak ve daglar parçalanip dagilacakti,

91- O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye...

92- Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yarasmaz.

92- Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yarasmaz.

93- Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kiyamet günü) Rahmân'in huzuruna kul olarak çikmasin.

94- And olsun ki Allah onlarin hepsini kusatmis, kendilerini ve yaptiklarini bir bir saymistir.

95- Kiyamet günü onlarin herbiri Allah'in huzuruna tek basina çikacaktir.

96- Iman edip, salih amel isleyenler var ya, Rahmân (olan Allah) onlari (gönüllere) sevdirecektir.

97- (Ey Muhammed!) Biz Kur'ân'i senin dilin üzere kolaylastirdik ki, onunla Allah'tan korkup sakinanlari müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasin.

98- Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. (Simdi) onlardan hiçbirini görüyor musun, yahud onlarin hafif bir sesini isitiyor musun?
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:57:23
MUCADELE

Bismillahirrahmanirrahim

1. Kocasi hakkinda seninle tartisan ve Allah'a sikayette bulunan kadinin sözünü Allah isitmistir. Allah, sizin konusmanizi isitir. Çünkü Allah, isitendir, bilendir.

2. Içinizde zihâr yapanlarin kadinlari, onlarin analari degildir. Onlarin analari ancak kendilerini doguran kadindir. Süphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuskusuz Allah, affedici, bagislayicidir.

3. Kadinlardan zihâr ile ayrilmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karilariyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavusturmalari gerekir. Size ögütlenen budur. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

4. Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce araliksiz olarak iki ay oruç tutmalidir. Buna da gücü yetmeyen, altmis fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resulüne inanmanizdan dolayidir. Bunlar Allah'in hükümleridir. Kâfirler için aci bir azap vardir.

5. Allah'a ve Resulüne karsi gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltildigi gibi alçaltilacaklardir. Biz apaçik âyetler indirmisizdir. Kâfirler için küçük düsürücü bir azap vardir.

6. O gün Allah onlarin hepsini diriltecek ve yaptiklarini kendilerine haber verecektir. Allah onlari bir bir saymistir. Onlar ise unutmuslardir. Allah her seye sahiddir

7. Göklerde ve yerde olanlari, Allah'in bildigini görmüyor musunuz? Üç kisinin gizli konustugu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Bes kisinin gizli konustugu yerde altincisi mutlaka O'dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kiyamet günü onlara yaptiklarini haber verecektir. Dogrusu Allah, her seyi bilendir.

8. Gizli konusmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri seyi yapmaya kalkisarak günah, düsmanlik ve Peygamber'e karsi gelmek hususunda gizlice konusanlari görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'in selamlamadigi bir tarzda selamliyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah'in bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüs yeridir orasi!

9. Ey iman edenler! Aranizda gizli konusacaginiz zaman günahi düsmanligi ve Peygamber'e karsi gelmeyi fisildamayin. Iyilik ve takvayi konusun. Huzuruna toplanacaginiz Allah'tan korkun.

10. Gizli konusmalar seytandandir. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa seytan, Allah'in izni olmadikça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah'a dayanip güvensinler.

11. Ey iman edenler! Size: "Meclislerde yer açin." denilince yer açin ki Allah da size genislik versin. Size "Kalkin." denilince de kalkin ki Allah sizden inananlari ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptiklarinizdan haberi olandir.

12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir sey konusacaginiz zaman bu konusmanizdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayirli ve daha temizdir. Sayet bir sey bulamazsaniz, artik Allah bagislayan ve merhamet edendir..

13. Gizli (özel) bir sey konusmanizdan önce sadaka vermekten korktunuz da mi yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Su halde namazi kilin, zekati verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

14. Allah'in kendilerine gazap ettigi bir toplulugu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.

15. Allah onlara çetin bir azab hazirlamistir. Onlar ne kötü isler yapiyorlar!

16. Yeminlerini kalkan yapip Allah'in yolundan çevirdiler. Onlar için küçük düsürücü bir azab vardir.

17. Onlarin ne mallari, ne de evlatlari, kendilerinden, Allah'dan hiçbir sey savamaz. Onlar ates halkidir. Orada ebedî kalacaklardir.

18. Allah onlarin hepsini tekrar dirilttigi gün, dünyada size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir sey üzerinde bulunduklarini, sanacaklardir. Iyi bilin ki onlar yalancidirlar.

19. Seytan onlari istilâ etmis, onlara Allah'i anmayi unutturmustur. Onlar, seytanin hizbi (partisi)dir. Iyi bilin ki seytanin partisi kaybedecektir.

20. Allah'a ve Resulüne düsman olanlar var ya, onlar en alçaklar arasindadirlar.

21. Allah: "Elbette ben ve elçilerim galip gelecegiz." diye yazmistir. Süphesiz Allah güçlüdür, galipdir.

22. Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babalari, ogullari, kardesleri, yahut akrabalari da olsa Allah'a ve Resulüne düsman olanlarla dostluk ettigini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmis ve onlari kendinden bir ruh ile desteklemistir. Onlari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardir. Allah onlardan razi olmus, onlar da O'ndan razi olmuslardir. Iste onlar Allah'in hizbi (dininin yardimcilari)dir. Iyi bil ki, kurtulusa ulasacak olanlar, Allah'in hizbidir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:57:56
MÜDESSİR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey örtüsüne bürünen (Peygamber)!

2- Kalk artik uyar.

3- Sadece Rabbini yücelt.

4- Elbiseni temizle.

5- Pislikten sakin.

6- Yaptigini çok görerek basa kakma.

7- Rabbin için sabret.

8- O sûra üflendigi zaman,

9- Iste o gün pek zorlu bir gündür.

10- Kâfirler için hiç kolay degildir.

11- Tek olarak yarattigim o kimseyi bana birak.

12- Hem ona bol servet verdim.

13- Hem göz önünde ogullar verdim.

14- Hem ona büyük imkânlar sagladim.

15- Sonra da siddetle arzu eder ki daha da artirayim.

16- Hayir, çünkü o bizim âyetlerimize karsi bir inatçi kesildi.

17- Ben onu dimdik bir yokusa sardiracagim.

18- Çünkü o bir düsündü, ölçtü, biçti.

19- Kahrolasi nasil da ölçtü, biçti.

20- Yine kahrolasi, nasil ölçtü biçti.

21- Sonra bakti.

22- Sonra kasini çatti, surat asti.

23- Sonra arkasini döndü ve büyüklük tasladi.

24- "Bu, dedi, baska degil ögretilegelen bir sihirdir."

25- "Bu, sadece bir insan sözüdür."

26- Ben onu Sekar'a (cehenneme) sokacagim.

27- Bilir misin sen, nedir o sekar?

28- Ne geriye bir sey kor, ne birakir.

29- Durmadan derileri kavurur.

30- Üzerinde ondokuz (melek) vardir.

31- Biz o atesin muhafizlarini hep melekler yaptik. Bunlarin sayilarini da ancak kâfirler için bir imtihan kildik ki, kendilerine kitap verilenler kesin bilgi edinsinler, iman edenlerin de imani artsin. Kendilerine kitap verilenler ve müminler süpheye düsmesinler. Kalplerinde hastalik bulunanlarla kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Iste böyle, Allah diledigini sasirtir, diledigini de yola getirir. Rabbinin ordularini ancak Rabbin bilir. Bu, insanlar için uyaridan baska bir sey degildir.

32- Hayir, andolsun aya,

33- Döndügü an o geceye,

34- Ve açtigi sira o sabaha.

35- Kuskusuz o Sekar, büyük belalardan biridir.

36- Uyarmak için insanlari..

37- Içinizden ileri gitmek veya geri kalmak isteyen kimseleri..

38- Her nefis kendi kazancina baglidir.

39- Ancak amel defterleri sagindan verilenler hariç.

40- Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41- Suçlularin durumunu.

42- "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.

43- Suçlular der ki: "Biz namaz kilanlardan degildik."

44- "Yoksula da yedirmezdik."

45- "Bos seylere dalanlarla dalar giderdik."

46- "Ceza gününü yalanlardik."

47- "Nihayet bize ölüm gelip çatti."

48- Artik onlara sefaatçilerin sefaati fayda vermez.

49- Simdi o Kur'ân'dan yüz çevirirlerken ne mazeretleri var?

50- Sanki onlar ürkmüs yaban esekleri.

51- Arslandan kaçmaktalar.

52- Hayir, onlardan her kisi kendisine açilmis sayfalar verilmesini istiyor.

53- Yok, yok onlar ahiretten korkmuyorlar.

54- Hayir, hayir, O kur'ân kuskusuz bir ögüttür.

55. Dileyen onu düsünür.

56-Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar ögüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bagislayacak da.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:58:33
MUHAMMED

Bismillahirrahmanirrahim

1- Inkâr edenlerin ve Allah yolundan alikoyanlarin amellerini Allah bosa çikarir.

2- Iman edip salih amel isleyenlerin ve Rableri tarafindan bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananlarin kötülüklerini Allah örter ve durumlarini düzeltir.

3- Bu, inkâr edenlerin batila uymalari ve iman edenlerin de Rablerinden gelen gerçege tâbi olmalarindan dolayi böyledir. Iste böylece Allah insanlara kendi misallerini anlatir.

4- Savasta inkâr edenlerle karsilastiginiz zaman hemen boyunlarini vurun. Nihayet onlara üstün geldiginiz zaman bagi siki baglayip esir alin. Sonra harp agirliklarini atip, savas bitince de onlari ya karsiliksiz olarak, ya da fidye ile saliverin. Allah'in emri budur. Eger Allah dileseydi onlardan baska türlü de intikam alirdi. Fakat böyle olmasi sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onlarin amellerini asla bosa çikarmaz.

5- Allah onlari dogru yola iletecek ve durumlarini düzeltecektir.

6- Onlari, kendilerine tanittigi cennete koyacaktir.

7- Ey iman edenler! Eger siz Allah'in dinine yardim ederseniz Allah da size yardim eder ve ayaklarinizi sabit tutar.

8- Inkâr edenlere gelince, artik yikim onlara. Allah onlarin amellerini bosa çikarmistir.

9- Bu onlarin, Allah'in indirdiklerini begenmediklerinden dolayidir. Allah da bunun için onlarin amellerini bosa çikarmistir.

10- Onlar yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya kendilerinden öncekilerin sonlari nasil olmus? Allah onlarin üzerlerine helak yagdirmistir. Bu kâfirlere de onlarin basina gelenlerin benzerleri yarasir.

11- Bu böyledir. Çünkü Allah iman edenlerin yardimcisidir. Inkâr edenlerin ise yardimcisi yoktur.

12- Süphesiz ki, Allah iman edip salih amel isleyenleri, altlarindan irmaklar akan cennetlere koyar. Inkâr edenler ise dünyada zevk edip geçinirler. Hayvanlarin yedigi gibi yerler. Onlarin varacaklari yer atestir.

13- Ey Muhammed! Seni yurdundan çikaran sehirden daha kuvvetli olan nice sehirler vardi ki biz onlari helâk ettik de onlara yardim eden çikmadi.

14- Rabbi tarafindan apaçik bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü isleri kendisine güzel gösterilmis de heveslerinin pesine düsmüs kimseler gibi olur mu?

15- Kötülükten sakinanlara vaad edilen cennetin durumu söyledir: Orada bozulmayan temiz sudan irmaklar, tadi degismeyen sütten irmaklar, içenlere lezzet veren saraptan irmaklar ve süzme baldan irmaklar vardir. Onlar için cennette her çesit meyve ve Rablerinden bir bagislanma vardir. Bunlarin durumu, ateste ebedî olarak kalacak olan ve bagirsaklarini parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu?

16- Ey Muhammed! Onlardan seni dinlemeye gelenler de var. Senin yanindan çiktiklari zaman kendilerine ilim verilen kimselere alay yoluyla: "O demin ne söyledi?" diye sorarlar. Iste onlar Allah'in kalplerini mühürledigi kimselerdir. Onlar sadece kendi heva ve heveslerine uyarlar.

17- Dogru yola girenlere gelince, Allah onlarin hidayetlerini artirmis ve onlara kötülükten sakinma çarelerini ilham etmistir.

18- Artik onlar, kiyamet saatinin kendilerine ansizin gelivermesine mi bakiyorlar? Süphesiz onun alametleri gelmistir. Artik kiyamet kendilerine gelip çatinca anlamalari neye yarar?

19- Ey Muhammed! Bil ki, Allah'tan baska hiçbir ilâh yoktur. Hem kendi günahin için, hem de mümin erkekler ve mümin kadinlar için Allah'tan bagislanma dile. Allah, sizin gezip dolastiginiz yeri de duracaginiz yeri de bilir.

20- Iman edenler: "Keske cihad hakkinda bir sûre indirilse." derlerdi. Ama hükmü açik bir sûre indirilip de, içerisinde savas zikredilince kalplerinde hastalik olanlarin ölüm korkusuyla bayginlik geçiren bir kimsenin bakisi gibi sana baktigini görürsün. Oysa onlar için ölüm yasamaktan daha uygundur.

21- Onlarin vazifesi itaat ve güzel söz söylemekti. Sonra is kesinlesince Allah'in emrine sadakat gösterselerdi, elbette kendileri için daha hayirli olurdu.

22- Demek siz is basina gelecek olursaniz yeryüzünde bozgunculuk çikaracaksiniz ve akrabalik baglarinizi koparacaksiniz öyle mi?

23- Iste onlar, Allah'in lanetledigi, kulaklarini sagir, gözlerini kör ettigi kimselerdir.

24- Onlar Kur'an'i düsünmüyorlar mi? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?

25- Gerçekten dogru yol kendilerine açikça belli olduktan sonra gerisin geri küfre dönenlere seytan, kötülüklerini güzel göstermis ve onlari uzun emellere düsürmüstür.

26- Çünkü onlar Allah'in indirdigini begenmeyen kimselere: "Bazi islerde biz size itaat edecegiz." demislerdi. Oysa Allah onlarin gizlediklerini biliyordu.

27- Melekler onlarin yüzlerine ve arkalarina vurarak canlarini alirken durumlari nasil olacak?

28- Bu onlarin Allah'i gazablandiran seylere uymalari ve O'nun rizasina sebep olacak seyleri begenmemelerinden dolayidir. Allah onlarin amellerini bosa çikarmistir.

29- Yoksa kalplerinde hastalik olanlar Allah kendilerinin kinlerini hiç ortaya çikarmaz mi sandilar?

30- Ey Muhammed! Eger biz dileseydik onlari sana gösterirdik. Sen de onlari yüzlerinden tanirdin. Andolsun ki, sen onlari sözlerinin üslubundan da tanirsin. Allah ise bütün yaptiklarinizi bilir.

31- Andolsun ki, biz içinizden cihad edenlerle sabredenleri ortaya çikarincaya ve yaptiklarinizla ilgili haberlerinizi açiklayincaya kadar sizi deneyecegiz.

32- Süphesiz ki, inkâr edenler, Allah yolundan menedenler ve kendilerine dogru yol açikça belli olduktan sonra Peygamber'e karsi gelenler Allah'a hiçbir zarar veremeyeceklerdir. Allah onlarin yaptiklarini bosa çikaracaktir.

33- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin ve amellerinizi bosa çikarmayin.

34- Süphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptiran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onlari asla bagislamayacaktir.

35- Sakin gevsemeyin ve üstün oldugunuz halde barisa çagirmayin. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

36- Dünya hayati ancak bir oyun ve eglenceden ibarettir. Eger iman eder kötülükten sakinirsaniz, Allah size mükâfatinizi verir. Ve sizden bütün mallarinizi harcamanizi da istemez.

37- Eger sizden onlarin tamamini isteyip de sizi zorlasaydi cimrilik ederdiniz. Bu da sizin bütün kinlerinizi ortaya çikarirdi.

38-Iste sizler Allah yolunda harcamaya çagrilan kimselersiniz. Içinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararina cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eger siz Hakk'tan yüz çevirirseniz Allah yerinize baska bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:59:17
MÜLK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Mutlak hükümranlik elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her seye gücü yeter.

2- O, hanginizin daha güzel is yapacaginizi denemek için ölümü ve hayati yaratti. O, üstündür, bagislayandir.

3- O, yedi gögü, birbiri üzerine yaratti. Rahmân'in yaratmasinda bir aykirilik, uygunsuzluk görmezsin. Gözünü döndür de bak, bir bozukluk görüyor musun?

4- Sonra gözünü tekrar tekrar döndür (bak). Göz (aradigi bozuklugu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.

5- Andolsun biz, en yakin gögü kandillerle donattik ve onlari, seytanlar için taslamalar yaptik. Ve onlar için alevli ates azabini hazirladik.

6- Rablerini inkâr edenler için cehennem azabi vardir. Ne kötü gidilecek yerdir o!

7- Oraya atildiklarinda, onun kaynarken çikardigi ugultuyu isitirler.

8- Az daha öfkeden çatlayacak. Her ne zaman oraya bir topluluk atilsa, onun bekçileri onlara: "Size korkutucu bir peygamber gelmemis miydi?" diye sorarlar.

9- Derler: "Evet, bize uyarici geldi ama biz yalanladik ve Allah hiçbir sey indirmedi, siz ancak büyük bir sapiklik içindesiniz." dedik.

10- Ve derler ki: "Eger biz dinleseydik, yahut düsünüp anlasaydik su çilgin atesin halki arasinda bulunmazdik!"

11- Böylece günahlarini itiraf ederler. (Artik) o çilgin ates halki (Allah'in rahmetinden) uzak olsunlar!

12- Fakat daha görmeden Rablerinden korkanlar var ya, iste onlar için bagislanma ve büyük bir mükâfat vardir.

13- Sözünüzü ister gizleyin, ister açiga vurun; bilin ki, O, gögüslerin özünü bilir.

14- Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince isleri görüp bilmektedir ve her seyden haberdardir.

15- O size yeri boyun eger kildi. Haydi onun omuzlarinda (daglarinda, tepelerinde) yürüyün ve Allah'in rizkindan yeyin. Dönüs ancak O'nadir.

17- Yoksa siz, gökte olanin üzerinize tas yagdiran bir kasirga göndermeyeceginden emin misiniz? Tehdidim nasilmis bileceksiniz.

18- Andolsun, onlardan öncekiler de yalanladilar. Ama beni inkâr nasil oldu?

19- Üstlerinde kanatlarini açip yumarak uçan kuslari görmüyorlar mi? Onlari Rahmân'dan baskasi tutmuyor. Dogrusu O, her seyi görmektedir.

20- Rahmân olan Allah'a karsi su size yardim edecek askerleriniz hani kimlerdir? Inkârcilar, ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadirlar.

21- Allah size verdigi riz iverse, size rizik verecek olabilen kimdir? Hayir, onlar azginlik ve nefrette direnip durmaktadirlar.

22- Simdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi dogru gider, yoksa dosdogru yolda yürüyen mi?

23- De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar gözler ve gönüller veren O'dur. Ne kadar az sükrediyorsunuz!"

24- De ki: "Sizi yerden üreten O'dur ve O'na toplanip götürüleceksiniz."

25- (Onlar): "Dogru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar

26- De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'in yanindadir. Ben ancak apaçik bir uyariciyim."

27- Onu yakin görünce inkâr edenlerin yüzleri kötülesti. Ve: "Iste çagirip durdugunuz sey budur!" dendi.

28- De ki: "Baksaniza, eger Allah beni ve benimle beraber olanlari öldürse, yahut bize merhamet etse, kâfirleri aci bir azabdan kim kurtarabilir?

29- De ki: "O çok merhametlidir. O'na inanmis, O'na dayanmisizdir. Yakinda kimin apaçik bir sapiklik içinde oldugunu bileceksiniz."

30-De ki: "Baksaniza, eger suyunuz çekilse, size kim bir akarsu getirebilir?"
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 19:59:54
MUMİN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ Mîm.

2- Bu kitabin indirilisi, çok güçlü ve her seyi bilen Allah tarafindandir.

3- O, günah bagislayici, tevbe kabul edici, azabi siddetli, kerem sahibi Allah'tandir ki O'ndan baska ilâh yoktur. Hem dönüs O'nadir.

4- Allah'in âyetleri hakkinda ancak kâfirler mücadele ederler. Simdi onlarin beldeler içinde dönüp dolasmalari seni aldatmasin.

5- Onlardan önce Nuh kavmi, arkalarindan da çesitli topluluklar yalanlamislardi. Her ümmet, kendi peygamberlerini yakalamak kastinda bulundu. Hakki batilla gidermek için bosuna mücadele ettiler. Ben de onlari tuttum, aliverdim. (Bak o zaman) azabim nasil oldu?

6- Iste o nankörlük eden kâfirlere Rabbinin (azab) sözü öyle hak oldu. Onlar, mutlaka cehennemliktirler.

7- Arsi tasiyanlar ve onun etrafindakiler, Rablerinin hamdiyle tesbih ederler ve O'na inanirlar. Iman etmisler için de söyle bagislanma dilerler: "Ey Rabbimiz! Rahmetin ve ilmin her seyi kusatmistir. O, tevbe edip senin yoluna uyanlari bagisla, onlari cehennem azabindan koru."

8- "Ey Rabbimiz! Hem onlari, hem onlarin atalarindan, zevcelerinden ve zürriyetlerinden iyi olanlari kendilerine vaad buyurdugun Adn cennetlerine koy. Süphesiz çok güçlü, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin."

9- "Onlari fenaliklardan koru. Sen her kimi fenaliklardan korursan, o gün muhakkak onu rahmetinle yarligamissindir. Iste asil büyük kurtulus da budur."

10- O kâfirlere mutlaka söyle bagirilacaktir: "Elbette Allah'in bugzu, sizin nefislerinize bugzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz imana davet ediliyordunuz da inkâr ediyordunuz."

11- Kâfirler diyecekler ki: "Ey Rabbimiz! Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Simdi günahlarimizi anladik. Fakat çikmaya bir yol var mi?"

12- (Onlara söyle cevap verilir): "Bu azab size su sebeptendir: Siz tek Allah'a davet edildiginiz zaman inkâr ettiniz. Ama O'na ortak kosulunca inandiniz. Artik hüküm, o yüce ve büyük Allah'indir."

13- Size âyetlerini gösteren, sizin için gökten bir rizik indiren O'dur. Fakat onlari ancak gönül verip düsünenler anlar.

14- O halde siz, dini Allah için halis kilarak hep O'na yalvarin. Isterse kâfirler hoslanmasinlar.

15- O dereceleri yükselten Ars'in sahibi Allah, o bulusma gününün (kiyametin) dehsetini haber vermek için kullarindan diledigi kimseye emrinden ruh (melek) indiriyor.

16- O gün onlar kabirlerinden meydana firlarlar. Kendilerinin hiçbir seyi Allah'a karsi gizli kalmaz. "Bugün mülk kimindir?" (diye sorulur. Cevaben): "Tek ve kahhar olan Allah'indir." (denir).

17- Bugün her nefis kazandigi ile cezalanacaktir. Bugün zulüm yoktur. Süphesiz Allah, hesabi çabuk görendir.

18- Yaklasmakta olan o felaket (kiyamet) gününü de onlara haber ver. O dem ki yürekler girtlaklara dayanmistir, yutkunup dururlar. Zalimler için ne isinacak bir dost vardir, ne de sözü dinlenecek bir sefaatçi.

19- Allah, gözlerin hain bakisini da bilir, gönüllerin gizledigini de.

20- Allah hakki yerine getirir. Onlarin O'ndan baska yalvardiklari ise hiçbir seyi yerine getiremezler. Çünkü hakkiyla isiten ve gören ancak Allah'tir.

21- Yeryüzünde bir gezmediler mi? Baksalar ya kendilerinden öncekilerin sonlari nasil olmus? Onlar yeryüzünde gerek kuvvetçe ve gerek eserce kendilerinden daha üstündüler. Öyle iken Allah onlari günahlari sebebiyle tutup aliverdi. Kendilerini Allah'in azabindan koruyacak biri bulunmadi.

22- O, sundandi: Onlara peygamberleri apaçik delillerle geliyorlardi. Ama onlar inkâr ettiler. Allah da tuttu kendilerini aliverdi. Çünkü O'nun kuvveti çok, azabi siddetlidir.

23- Andolsun Musa'yi âyetlerimizle ve açik bir delil ile gönderdik.

24- Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a da onlar: "Bu bir sihirbaz, bir yalancidir" dediler.

25- Bunun üzerine Musa, kendilerine tarafimizdan hakki getirince de: "Onunla beraber iman etmis olanlarin ogullarini öldürün, kadinlarini diri tutun." dediler. Fakat o kâfirlerin tuzagi da hep bosa çikmaktadir.

26- Bir de Firavun: "Birakin beni, öldüreyim Musa'yi da o Rabbine dua etsin. Çünkü ben onun, dininizi degistirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çikarmasindan korkuyorum" dedi.

27- Musa da: "Ben hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a siginirim" dedi.

28- Firavun ailesinden imanini saklayan bir adam da söyle dedi: "Bir adami, Rabbim Allah dedigi için öldürecek misiniz? Halbuki o size Rabbinizden delillerle gelmistir. Hem o bir yalanci ise çok sürmez, yalani boynuna geçer. Fakat dogru ise size yaptigi tehditlerin birkismi olsun basiniza gelir. Süphe yok ki Allah asiri giden bir yalanciyi dogru yola çikarmaz."

29- "Ey kavmim! Bugün mülk sizindir. Dünyada yüze çikmis bulunuyorsunuz. Eger gelecek olursa Allah'in hismindan bizi kim kurtarir?" Firavun: "Ben size görüsümden baskasini göstermiyorum ve herhalde ben size dogru yolu gösteriyorum" dedi.

30- O iman etmis olan kimse de: "Ey kavmim! Dogrusu ben sizin hakkinizda Ahzab (önceki çesitli toplumlar)in günleri gibi bir günden korkuyorum."

31- "Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semud'un ve daha sonrakilerin maceralari gibi (bir günün geleceginden korkuyorum). Allah, kullari için bir zulüm istemez."

32- "Ey kavmim! Ben size gelecek o çagrisma gününden (kiyamet gününden) korkuyorum."

33- "O gün arkaniza dönüp kaçacaksiniz. Fakat sizi Allah'tan koruyacak olan yoktur. Her kimi Allah sasirtirsa, artik ona bir yol gösterici bulunmaz."

34- Bundan önce size delillerle Yusuf gelmisti. O zaman da onun size getirdigi

hakikatte süphe edip durmustunuz. Nihayet vefat ettiginde de "Bundan sonra Allah asla peygamber göndermez" dediniz. Iste asiri süpheci olanlari Allah böyle sasirtir.

35- Onlar, kendilerine gelmis bir delil olmaksizin, Allah'in âyetleri hakkinda mücadele ederler. Bu durum, Allah katinda ve iman edenler yaninda büyük bir bugzu gerektirir. Iste Allah, her böbürlenen zorbanin kalbini öyle bir tabiat ile mühürler.

36- Firavun dedi ki: "Ey Hâmân! Bana bir kule yap, belki ben o yollara ulasabilirim."

37- "Göklerin yollarina ulasabilirim de, Musa'nin ilâhinin ne oldugunu anlarim. Ben onu mutlaka yalanci saniyorum." Iste böylece Firavun'a kötü ameli süslü gösterildi de yoldan çikarildi. Çünkü Firavun düzeni hep bosa çikar.

38- O iman etmis olan kimse dedi ki: "Ey kavmim! Bana uyun ki size dogru yolu göstereyim."

39- "Ey kavmim! Bu dünya hayati ancak geçici bir menfaatten ibarettir. Ahiret ise durulacak karar yurdudur."

40- "Her kim bir kötülük yaparsa, ona ancak yaptiginin bir misli ile ceza verilir. Erkek veya kadin, her kim de mümin olarak iyi bir amel islerse, iste onlar cennete girerler. Orada kendilerine hesapsiz rizik verilir."

41- "Hem ey kavmim! Niçin ben sizi kurtulusa davet ederken, siz beni atese davet ediyorsunuz?"

42- "Siz beni Allah'i inkâr etmeye ve bence hiç ilimde yeri olmayan seyleri O'na ortak kosmaya davet ediyorsunuz. Ben ise sizi o çok güçlü ve çok bagislayici olan Allah'a davet ediyorum."

43- "Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiginiz seyin dünyada da, ahirette de bir davet hakki yoktur. Hepimizin dönüsü Allah'adir. Süphesiz haddi asanlarin hepsi cehennemliktir."

44- "Siz benim söylediklerimi sonra anlayacaksiniz. Ben isimi Allah'a havale ediyorum. Süphesiz Allah, kullarini görür, gözetir."

45- Allah o mümini, onlarin kurduklari tuzaklarin kötülüklerinden korudu. Firavun'un adamlarini ise, o kötü azab kusatti.

46- Onlar, sabah aksam atese arzolunurlar. Kiyamet kopacagi gün de: "Firavun hanedanini azabin en siddetlisine tikin!" (denilecektir).

47- Hele ates içinde birbirlerini protesto ederlerken, zayif olanlar, büyüklük taslayanlara: "Hani bizler size tabi idik. Simdi siz bizden bir ates nöbetini savabiliyor musunuz?" derler.

48- Büyüklük taslayanlar da söyle derler: "Evet, hepimiz onun içindeyiz. Allah kullari arasinda hükmünü vermistir."

49- Atestekiler, cehennem bekçilerine derler ki: "Rabbinize dua edin de bir gün olsun bizden azabi biraz hafifletsin."

50- Bekçiler de: "Size peygamberleriniz mucizelerle gelmiyorlar miydi?" diye sorarlar. Onlar: "Evet" derler. Bekçiler: "Öyle ise kendiniz dua edin" derler. Kâfirlerin duasi ise hep çikmazdadir.

51- Biz peygamberimize ve inananlara hem dünya hayatinda hem de sahitlerin sahitlik edecekleri günde (kiyamette) elbette yardim ederiz.

52- O gün zalimlere özür dilemeleri fayda vermez. Onlara lanet vardir, onlara yurdun kötüsü (cehennem) vardir.

53- Andolsun ki biz Musa'ya o hidayeti verdik ve Israilogullarina o kitabi miras kildik.

54- (Bunu) Akli basinda olanlara bir yol gösterici ve bir hatirlatma olsun diye (böyle yaptik).

55- O halde sabret. Çünkü Allah'in vaadi haktir. Hem günahindan dolayi istigfar et ve aksam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et.

56- Kendilerine gelmis kesin bir delil olmaksizin, Allah'in âyetleri hakkinda mücadele edenlerin gögüslerinde ancak yetisemeyecekleri bir kibir vardir. Sen hemen Allah'a sigin. Çünkü her seyi isiten ve gören O'dur.

57- Elbette göklerin ve yerin yaratilmasi, insanlarin yaratilmasindan daha büyüktür. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

58- Kör ile gören bir olmaz, iman edip salih ameller isleyen kimseler ile kötülük yapan da bir degildir. Ne kadar da az düsünüyorsunuz!

59- Herhalde o saat (kiyamet) muhakkak gelecektir. Onda süphe yok. Fakat insanlarin çogu inanmazlar.

60- Halbuki Rabbiniz: "Bana yalvarin, dua edin ki size karsilik vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarin horlanmis olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu.

61- Içinde dinlenesiniz diye geceyi, göz açici bir aydinlik olarak da gündüzü sizin için yaratan Allah'tir. Gerçekten Allah insanlara karsi bir lütuf sahibidir. Fakat insanlarin çogu sükretmezler.

62- Iste Rabbiniz, her seyin yaraticisi olan o Allah'tir. O'ndan baska ilâh yoktur. O halde (haktan) nasil çevrilirsiniz?

63- Iste Allah'in âyetlerini inkâr edenler böyle çevriliyorlar.

64- Allah, O'dur ki sizin için yeri bir karargâh, gögü de bir bina yapmistir. Size sekil vermis, sonra sekillerinizi güzellestirmistir. Hos nimetlerden size rizik vermistir. Iste Rabbiniz o Allah'tir. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!

65- Daimî bir hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan baska ilâh yoktur. Onun için dini halis kilarak O'na, hep O'na yalvarin. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

66- De ki: "Bana Rabbimden apaçik deliller geldigi zaman, ben o sizin Allah'i birakip taptiklariniza ibadet etmekten kesinlikle men edildim ve bana âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi."

67- "Sizi (önce) bir topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir aleka (embriyo)dan yaratan, sonra sizi bir bebek olarak çikaran, sonra güçlü kuvvetli bir çaga erismeniz, sonra da ihtiyarlar olmaniz için yasatip büyüten O'dur. Içinizden kimi de daha önce vefat ettiriliyor. (Bunlari Allah) belirli bir süreye ulasasiniz ve aklinizi kullanasiniz diye (böyle yapiyor)."

68- O, hem yasatir, hem öldürür. O, bir sey yapmak isteyince ona sadece "ol!" der, o sey de hemen oluverir.

69- Bakmaz misin simdi Allah'in âyetleri hakkinda mücadeleye kalkanlara! (Haktan) nasil döndürülüyorlar?

70- Kitaba ve Resullerimizi gönderdigimiz seylere yalan diyenler, artik ilerde bilecekler.

71- O zaman boyunlarinda halkalar ve zincirler oldugu halde sürükleneceklerdir.

72- Kaynar suda, sonra da ateste kaynatilacaklardir.

73- Sonra da onlara: "Nerede o ortak kostuklariniz?" denilecek.

74- O Allah'tan baskalari (nerede denilecek). Onlar da diyecekler ki: "Hepsi bizden uzaklasip gittiler. Daha dogrusu biz bundan önce hiçbir seye ibadet etmiyormusuz." Iste Allah, o kâfirleri böyle sasirtir.

75- Bunun sebebi sudur: Çünkü siz yeryüzünde haksiz yere seviniyor ve güveniyordunuz.

76- Içlerinde ebedî olarak kalmak üzere cehennemin kapilarindan girin. Bak ne kötü o kibirlenenlerin yeri?

77- Ey Muhammed! Sen sabret, süphesiz Allah'in vaadi haktir, mutlaka gerçeklesecektir. Onlara yaptigimiz tehdidin bir kismini sana göstersek de veya seni vefat ettirsek de onlar mutlaka döndürülüp bize getirileceklerdir.

78- Andolsun ki biz senin önünden nice peygamberler göndermisizdir. Onlardan kimini sana anlatmisiz, kimini de anlatmamisizdir. Hiçbir peygamber, Allah'in izni olmaksizin bir mucize getiremez. Allah'in emri gelince de hak yerine getirilir. Batil bir dava pesinde kosanlar, iste bu noktada hüsrana ugrarlar.

79- Kimine binesiniz, kimini de yiyesiniz diye sizin için o yumusak basli hayvanlari yaratan Allah'tir.

80- Sizin için onlarda daha nice menfaatler vardir. Onlarin üzerinde gönüllerinizdeki bir arzuya erersiniz. Hem onlar üzerinde, hem de gemiler üzerinde tasinirsiniz.

81- Allah size âyetlerini gösteriyor. Simdi Allah'in âyetlerinin hangisini inkâr edersiniz?

82- Daha yeryüzünde gezip de bir bakmazlar mi? Kendilerinden öncekilerin sonu nasil olmus? Onlar kendilerinden hem daha çok, hem de kuvvetçe ve yeryüzündeki eserlerinin saglamligi bakimindan daha çetindiler. Öyle iken o kazandiklari seyler, kendilerini kurtaramadi.

83- Çünkü onlara peygamberleri, delillerle geldikleri zaman, kendilerinde bulunan ilme güvendiler de o alay ettikleri sey onlari kusativerdi.

84- O zaman hismimizi gördüklerinde: "Allah'in birligine inandik ve O'na sirk kostugumuz seyleri inkâr ettik" dediler.

85- Ama hismimizi gördükleri zamanki imanlari kendilerine fayda verecek degildi. Allah'in, kullari hakkindaki geçe gelen kanunu budur. Iste kâfirler bu noktada hüsrana düstüler.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:01:39
MUMİNUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Gerçekten müminler kurtulusa ermistir,

2- Onlar ki, namazlarinda husû içindedirler,

3- Onlar ki, bos ve yararsiz seylerden yüz çevirirler,

4- Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,

5- Ve onlar ki, iffetlerini korurlar,

6- Ancak esleri ve ellerinin sahip oldugu (cariyeleri) hariç. (Bunlarla iliskilerinden dolayi) kinanmis degillerdir.

7- Su halde, kim bunun ötesine gitmeyi isterse, iste bunlar , haddi asan kimselerdir.

8- Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler,

9- Ve onlar ki, namazlarini muhafaza ederler,

10- Iste asil onlar varislerdir.

11- Ki, Firdevs'e varis olan bu kimseler orada ebedî kalirlar.

12- And olsun biz insani, çamurdan, bir sülâleden (süzülüp çikarilmis çamurdan) yarattik.

13- Sonra onu emin ve saglam bir karargahta (rahimde) nutfe (sperma) haline getirdik.

14- Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattik, derken o alakayi bir mudga (bir çignem et parçasi halinde) yarattik, derken o mudgayi bir takim kemik yarattik, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diger bir yaratik olarak tesekkül ettirdik. Yapip yaratanlarin en güzeli olan Allah, pek yücedir.

15- Sonra siz bunun ardindan, muhakkak ki öleceksiniz.

16- Sonra da siz, süphesiz, kiyamet gününde tekrar diriltileceksiniz.

17- Andolsun biz, sizin üstünüzde yedi yol yarattik. Biz, yaratmaktan habersiz degiliz.

18- Gökten uygun bir ölçüde yagmur indirip onu yerde durgunlastirdik. Bizim onu gidermeye de elbet gücümüz yeter.

19- Böylece onun (yagmurun) sayesinde sizin yarariniza hurma bahçeleri ve üzüm baglari meydana getirdik ki, bunlarda sizin için bir çok meyveler vardir ve siz onlardan yersiniz.

20- Tûr-i Sinâ'da (dahi) yetisen bir agaç da meydana getirdik ki, bu agaç, hem yag, hem de yiyenlerin ekmegine katik edecekleri (zeytin) verir.

21- Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardir. Onlarin karinlarindakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakim faydalar daha vardir; ayrica etlerini yersiniz.

22- Hem onlara ve hem gemiye yüklenirsiniz.

23- And olsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik. "Ey kavmim dedi, Allah'a kulluk edin. O'ndan baska tanriniz yoktur. Hâlâ sakinmaz misiniz?"

24- Bunun üzerine, kavminin içinden kâfir kodaman toplulugu "Bu, dediler, tipki sizin gibi bir beser olmaktan baska bir sey degildir. Size üstün ve hakim olmak istiyor. Eger Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki bir melek gönderirdi. Biz geçmisteki atalarimizdan böyle bir sey duymadik."

25- "Bu, yalnizca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanip (durumu) gözetleyin bakalim."

26- Nuh: "Rabbim! dedi, beni yalana çikarmalarina karsi bana yardim et!"

27- Bunun üzerine ona söyle vahyettik: Bizim nezaretimiz altinda ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandir kaynayinca, her cinsten esler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmis olanlarin disindaki aileni gemiye al. Zulmetmis olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle bogulacaklardir!

28- Sen, yanindakilerle beraber gemiye yerlestiginde: "Bizi zalimler toplulugundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de.

29- Ve de ki: "Rabbim! Beni mübarek bir yere indir. Sen, konuklatanlarin en hayirlisisin."

30- Süphesiz bunda sizin için birtakim ibretler vardir. Çünkü biz, kullarimizi böyle denemisizdir.

31- Sonra onlarin ardindan bir baska nesil getirdik.

32- Bunun üzerine, onlar arasindan kendilerine, "Allah'a kulluk edin; çünkü sizin O'ndan baska bir tanriniz yoktur. Hâlâ Allah'tan korkmaz misiniz? (mesajini ileten) bir resul gönderdik.

33- Onun kavminden, kâfir olup ahirete ulasmayi yalanlayan ve dünya hayatinda kendilerine refah verdigimiz kodaman güruh dedi ki: "Bu dediler, sadece sizin gibi bir insandir; sizin yediginizden yer, sizin içtiginizden içer."

34- "Gerçekten, tipki kendiniz gibi bir besere itaat ederseniz herhalde ziyan edersiniz."

35- "Size, öldügünüz, toprak ve kemik yigini haline geldiginizde, mutlak surette sizin (tekrar) meydana çikarilacaginizi mi vaad ediyor?"

36- "Heyhât o size vaad edilen sey ne kadar uzak!"

37- "Dünya hayatindan baska gerçek yoktur. (Kimimiz) ölürüz, (kimimiz) yasariz; bir daha diriltilecek degiliz."

38- "Bu adam, sadece Allah hakkinda yalan uyduran bir kimsedir; biz ona inanmiyoruz."

39- O Peygamber: "Rabbim, dedi, beni yalanlamalarina karsi bana yardimci ol!"

40- Allah söyle buyurdu: "Pek yakinda onlar pisman olacaklar!"

41- Nitekim, Hak tarafindan korkuç bir ses yakalayiverdi onlari! Kendilerini hemen çepeçevre kusattik. Zalimler toplulugunun cani cehenneme!

42- Sonra onlarin ardindan bir baska nesil getirdik.

43- Hiçbir ümmet, ecelini ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.

44- Sonra biz peyderpey peygamberlerimizi gönderdik. Herhangi bir ümmete peygamberlerinin geldigi her defasinda, onlar bu peygamberi yalanladilar; biz de onlari birbiri ardindan (yokluga) yuvarladik ve onlari efsâne yaptik. Artik iman etmeyen kavmin cani cehenneme!

45- Sonra birtakim âyetlerimiz ve açik bir ferman ile Musa'yi ve kardesi Harun'u gönderdik.

46- Firavun'a ve ileri gelenlerine de (gönderdik). Bunun üzerine onlar kibire kapildilar ve ululuk taslayan zorba bir kavim oldular.

47- Onun için: Biz, dediler, "kavimleri bize kölelik ederken bizim benzerimiz olan bu iki adama inanacak miyiz?"

48- Böylece onlari yalanladilar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular.

49- Andolsun biz Musa'ya belki onlar yola gelirler diye, o kitabi da verdik.

50- Meryemoglunu ve annesini de (kudretimize) bir alâmet kildik; onlari, yerlesmeye elverisli, sulu bir tepeye yerlestirdik.

51- Ey peygamberler! Temiz ve helal olan seylerden yiyin; güzel amel ve hareketlerde bulunun. Çünkü ben sizin yaptiklarinizi bilirim.

52- "Ve iste bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet ve ben de sizin Rabbinizim. Öyle ise benden sakinin." (denildi).

53- Derken insanlar kendi aralarindaki islerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlendi.

54- Sen simdi onlari bir zamana kadar gaflet ve sapikliklari ile basbasa birak!

55- Saniyorlar mi ki, onlara verdigimiz servet ve ogullar ile,

56- Kendilerine faydalar saglamak için can atiyoruz. Hayir, onlar isin farkina varamiyorlar.

57- Rablerine olan saygidan dolayi titreyenler,

58- Rablerinin âyetlerine inananlar,

59- Rablerine ortak tanimayanlar,

60- Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta olduklari isleri kalpleri titreyerek yapanlar;

61- Iste onlar, iyiliklere kosusurlar ve iyilik için yarisirlar.

62- Biz hiç kimseyi, gücünün yettiginden baskasi ile yükümlü kilmayiz. Nezdimizde hakki söyleyen bir kitap vardir ve onlar haksizliga ugratilmazlar.

63- Hayir, onlarin kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrica onlarin bundan öte birtakim kötü isleri vardir ki, onlar bu isleri yapar dururlar.

64- Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarini sikintiya ugrattigimizda, bakarsin ki onlar feryadi basarlar.

65- Bosuna feryad etmeyin bugün! Zira bizden yardim göremeyeceksiniz.

66- Çünkü âyetlerimiz size okunurdu da, buna karsi siz arkanizi dönerdiniz.

67- Kafa tutardiniz ve geceleyin hezeyanlar savururdunuz.

68- Onlar bu sözü (Kur'ân'i) hiç düsünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmisteki atalarina gelmeyen bir sey mi geldi?

69- Yoksa peygamberlerini tanimadilar da bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?

70- Yoksa onda bir delilik oldugunu mu söylüyorlar? Aksine o, kendilerine hakki getirmistir. Halbuki onlar haktan hoslanmamaktadirlar.

71- Eger hak, onlarin kötü arzu ve isteklerine uysaydi, mutlaka gökler ve yer ile bunlarda bulunan kimseler bozulur giderdi. Hayir, biz onlara san ve sereflerini getirdik; fakat onlar kendi sereflerine sirt çevirirler.

72- (Resulüm!) Yoksa sen onlardan bir haraç mi istiyorsun? Rabbinin vergisi daha hayirlidir. O, rizik verenlerin en hayirlisidir.

73- Gerçek su ki sen onlari dogru bir yola çagiriyorsun.

74- Fakat ahirete inanmayanlar ise, israrla yoldan çikmaktadirlar.

75- Eger onlara aciyip da için de bulunduklari sikintiyi giderseydik, iyice körleserek azginliklarinda büsbütün direnirlerdi.

76- Andolsun, biz onlari sikintiya düsürdük de yine Rablerine boyun egmediler, tazarru' ve niyazda da bulunmadilar.

77- Nihayet üzerlerine, azabi çok siddetli bir kapi açtigimiz zaman, bir de bakarsin ki onlar orada saskin ve ümitsiz kalmislardir!

78- Halbuki sizin için o kulagi, o gözleri ve o gönülleri yaratan O'dur. Ne de az sükrediyorsunuz!

79- Ve sizi yeryüzünde yaratip türeden O'dur. Sirf O'nun huzuruna toplanacaksiniz.

80- Ve O, yasatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün degismesi O'nun eseridir. Hâlâ aklinizi kullanmaz misiniz?

81- Hayir, öncekilerin söylediklerinin benzerini söylediler.

82- Dediler ki: "Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yigini haline gelmisken, mutlaka yeniden diriltilecegiz öyle mi?"

83- "Yemin ederiz ki, gerek bize, gerekse daha önce atalarimiza böyle bir vaadde bulunuldu; (fakat) bu geçmistekilerin masallarindan baska bir sey degildir!"

84- (Resulüm!) de ki: "Eger biliyorsaniz (söyleyin bakalim), bu dünya ve onda bulunanlar kime aittir?"

85- "Allah'a aittir" diyecekler. "Öyle ise siz hiç düsünüp tasinmaz misiniz?" de.

86- "Yedi kat göklerin Rabbi, azametli Ars'in Rabbi kimdir?" diye sor.

87- "(Onlar da) Allah'indir." diyecekler. "Su halde siz Allah'tan korkmaz misiniz?" de.

88- "Eger biliyorsaniz (söyleyin), her seyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her seyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?" diye sor.

89- "(Bunlar da) Allah'indir." diyecekler. "Öyle ise nasil olur da büyülenirsiniz?" de.

90- Dogrusu biz onlara hakki getirdik; onlar ise cidden yalancidirlar.

91- Allah evlat edinmemistir; O'nunla beraber hiçbir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattigini sevk ve idare eder ve bir gün mutlaka onlardan biri digerine galip gelirdi. Allah, onlarin yakistirdiklari seylerden münezzehtir.

92- Allah, gaybi da, açik olani da bilir. O, müsriklerin ortak kostuklari seylerden çok yüce ve münezzehtir.

93- (Resulüm!) De ki: Rabbim! Eger onlara yöneltilen tehdidi (dünyevî sikintiyi ve uhrevî azabi) mutlaka göstereceksen,

94- Bu durumda beni, o zalimler toplulugunda bulundurma, Rabbim!

95- Biz, onlara yönelttigimiz tehdidi sana göstermeye elbette ki kadiriz.

96- Sen, kötülügü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onlarin yakistirmakta olduklari seyi çok iyi bilmekteyiz.

96- Sen, kötülügü en güzel bir tutumla sav, çünkü biz onlarin yakistirmakta olduklari seyi çok iyi bilmekteyiz.

97- Ve de ki: Rabbim! Seytanlarin kiskirtmalarindan sana siginirim!

98- Onlarin yanimda bulunmalarindan da sana siginirim.

99- Nihayet onlardan (müsriklerden) birine ölüm gelip çattiginda, "Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder,"

100- "Ta ki, bosa geçirdigim dünyada iyi is (ve hareketler) yapayim." Hayir! Onun söyledigi bu söz (bos) laftan ibarettir. Onlarin gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardir.

101- Sûr'a üflendigi zaman aralarinda artik ne soysop (çekismesi) vardir, ne de birbirlerini sorusturacaklardir.

102- Böylece kimlerin tartilari agir basarsa, iste asil bunlar kurtulusa erenlerdir.

103- Kimlerin de tartilari hafif gelirse, artik bunlar da kendilerine yazik etmislerdir; (çünkü onlar) ebedî cehennemdedirler.

104- Orada disleri siritir halde iken ates yüzlerini yalar.

105- (Allah Teâlâ,) Size âyetlerim okunurdu da, siz onlari yalanlardiniz degil mi?... der.

106- Derler ki: Rabbimiz! Azginligimiz bizi altetti; biz, bir sapiklar toplulugu idik.

107- Rabbimiz! Bizi buradan çikar. Eger bir daha (ettiklerimize) dönersek, artik belli ki biz zalim insanlariz.

108- (Allah) buyurur ki: Alçaldikça alçalin orada! Bana konusmayin artik.

109- Çünkü kullarimdan bir zümre "Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bagisla, bize merhamet et, sen, merhametlilerin en iyisisin." diyorlardi.

110- Iste siz onlari alaya aldiniz; sonunda bu davranisiniz size beni yâd etmeyi unutturdu; çünkü siz onlara gülüyordunuz.

111- Bugün ben onlara, sabrettiklerinin karsiligini verdim; onlar, hakikaten muradlarina erenlerdir.

112- (Allah inkârcilara) "Yeryüzünde kaç yil kaldiniz?" diye sorar.

113- "Bir gün veya günün bir kismi kadar kaldik. Iste bilenlere sor." derler.

114- (Allah) buyurur ki: Sadece az bir süre kaldiniz; keske siz (bunu) bilmis olsaydiniz!

115- Sizi sadece bos yere yarattigimizi ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceginizi mi sandiniz?

116- Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan baska ilâh yoktur. O, bereketli Ars'in sahibidir.

117- Her kim Allah ile birlikte diger bir tanriya taparsa -ki bu hususla ilgili hiçbir delili yoktur o kimsenin hesabi ancak Rabbinin nezdindedir. Surasi muhakkak ki, kâfirler kurtulusa eremezler.

118- Resulüm! De ki: "Rabbim, bagisla ve merhamet et! Sen merhametlilerin en iyisisin."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:02:27
MÜMTEHİNE

Bismillahirrahmanirrahim

1. Ey inananlar! Benim de düsmanim, sizin de düsmaniniz olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçegi inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandiginizdan dolayi Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çikardiklari halde siz onlara sevgi ulastiriyorsunuz. Eger benim yolumda savasmak ve benim rizami kazanmak için çiktinizsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediginiz ve açiga vurdugunuz her seyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa dogru yoldan sapmis olur.

2. Sayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düsman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardir. Zaten inkar edivermenizi istemektedirler.

3. Kiyamet günü yakinlariniz ve çocuklariniz size fayda vermezler. Çünkü Allah aranizi ayirir. Allah yaptiklarinizi görendir.

4. Ibrahim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardir, onlar kavimlerine demislerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan baska taptiklarinizdan uzagiz. Sizi tanimiyoruz. Siz bir tek Allah'a inanincaya kadar sizinle bizim aramizda sürekli bir düsmanlik ve nefret belirmistir." Yalniz Ibrahim'in babasina: "Senin için magfiret dileyecegim, fakat senin için Allah'tan (gelecek) hiçbir seyi (önlemeye) gücüm yetmez." demesi hariç. Rabbimiz! Yalniz sana dayandik, sana yöneldik. Dönüsümüz de ancak sanadir.

5. "Rabbimiz! Bizi inkar edenler için bir fitne kilma, (onlara maglub etme!) bizi bagisla! Ey Rabbimiz! Yegane gâlib ve hikmet sahibi ancak sensin."

6. Andolsun, onlarda sizin için, Allah'i ve ahiret gününü arzulayanlara güzel bir örnek vardir. Kim yüz çevirirse süphesiz Allah, zengindir, hamde layik olandir.

7. Olur ki Allah sizinle düsmanlariniz arasinda yakinda bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bagislayan, çok merhamet edendir.

8. Allah sizi, din hakkinda sizinle savasmayan ve sizi yurtlarinizdan çikarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanlari sever.

9. Allah sizi, ancak sizinle din hakkinda savasan, sizi yurtlarinizdan çikaran ve çikarilmaniz için yardim eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa iste zalimler onlardir.

10. Ey iman edenler! Mümin kadinlar hicret ederek size geldigi zaman, onlari imtihan edin. Allah onlarin imanlarini daha iyi bilir. Eger siz de onlarin inanmis kadinlar oldugunu ögrenirseniz onlari kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal degildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onlarin (kocalarinin) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiginiz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadinlari nikâhinizda tutmayin, sarfettiginizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'in hükmü budur. Aranizda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir.

11. Eger eslerinizden biri, sizden kâfirlere kaçar da siz de savasta galip durumda olursaniz, esleri gitmis olanlara ganimetten, harcadiklari kadar verin. Inandiginiz Allah'a karsi gelmekten sakinin.

12. Ey Peygamber! Inanmis kadinlar sana gelip Allah'a hiçbir seyi ortak kosmamalari, hirsizlik etmemeleri, zina etmemeleri, çocuklarini öldürmemeleri, elleri ile ayaklari arasinda bir iftira uydurup getirmemeleri, iyi bir iste sana karsi gelmemeleri hususunda sana bey'at ederlerse onlarin bey'atlarini al ve onlar için Allah'tan magfiret dile. Süphesiz Allah, çok bagislayan, çok merhamet edendir.

13. Ey inananlar, Allah'in gazab ettigi kimselerle dostluk etmeyin. Kâfirler, mezarlik halkindan nasil ümidi kesmisse, onlar da ahiretten öyle ümidi kesmislerdi
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:03:14
MUNAFİKUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Münafiklar sana geldikleri vakit: "Sahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah'in elçisisin." derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi oldugunu Allah bilir ve Allah münafiklarin yalanci olduklarina sahitlik eder.

2- Yeminlerini kalkan yapip (insanlari) Allah'in yolundan çevirdiler. Onlarin yaptiklari ne kötüdür!

3- Bunun sebebi sudur: Onlar inandilar, sonra inkar ettiler, bu yüzden kalblerinin üzeri mühürlendi. Artik onlar anlamazlar.

4- Onlari gördügün zaman kaliplari hosuna gider, konusurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmis keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanirlar. Onlar düsmandir, onlardan sakin. Allah onlari kahretsin! Nasil olup da döndürülüyorlar?

5- Onlara: "Gelin, Allah'in Resulü sizin için magfiret dilesin." denildigi zaman baslarini çevirirler ve onlarin, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

6- Onlara magfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onlari bagislamayacaktir. Çünkü Allah, yoldan çikmis bir toplumu yola iletmez.

7- Onlar öyle kimselerdir ki: "Allah'in elçisinin yaninda bulunanlari beslemeyin ki dagilip gitsinler." diyorlar. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'indir, fakat münafiklar anlamazlar.

8- Diyorlar ki: "Andolsun, eger Medine'ye dönersek, daha üstün olan, daha alçak olani oradan mutlaka çikaracaktir." Üstünlük, ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafiklar bilmezler.

9- Ey Inananlar! Mallariniz ve çocuklariniz sizi Allah'i anmaktan alikoymasin. Kim bunu yaparsa iste onlar ziyana ugrayanlardir.

10- Birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yakin bir süreye kadar erteleseydin de sadaka verip iyilerden olsaydim!" demesinden önce, size verdigimiz riziktan (Allah) için harcayin.

11-Allah süresi geldigi zaman hiç bir cani ertelemez. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:05:17
MURSELAT

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun birbiri ardinca gönderilenlere,

2- Büküp devirenlere,

3- Yaydikça yayanlara,

4- Seçip ayiranlara,

5- Bir ögüt birakanlara,

6- Gerek özür için olsun, gerek uyari için,

7- Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktir.

8- Hani o yildizlar silindigi zaman,

9- Gök yarildigi zaman,

10- Daglar savruldugu zaman,

11- Elçiler, tayin edilen vakitlerine erdirildikleri zaman,

12- Bunlar hangi güne ertelendiler?

13- Hüküm gününe..

14- Bildin mi, nedir o hüküm günü?

15- O gün yalanlayanlarin vay haline!

16- Biz, öncekileri helak etmedik mi?

17- Sonra geridekileri de onlara katariz.

18- Biz suçlulara böyle yapariz.

19- O gün yalanlayanlarin vah haline!

20- Biz sizi âdi bir sudan yaratmadik mi?

21- Onu saglam bir yerde oturttuk.

22- Belli bir süreye kadar.

23- Demek ki biçimlendirmisiz. Ne güzel biçimlendireniz biz.

24- O gün yalanlayanlarin vay haline!

25- Yeryüzünü bir tokat (toplanma yeri) yapmadik mi?

26- Gerek diriler, gerekse ölüler için.

27- Orada yüksek yüksek daglar oturtup da size bir tatli su sunmadik mi?

28- O gün yalanlayanlarin vay haline!

29- (Kiyameti yalanlayanlara söyle denir): "Haydin gidin o yalanladiginiz seye dogru."

30- "Haydi gidin o üç çatalli gölgeye (cehenneme)."

31- O, ne gölgelendirir, ne alevden korur.

32- O, saray gibi kivilcimlar atar.

33- Sanki o kivilcimlar, sari sari (erkek deve sürüleridir).

34- O gün yalanlayanlarin vay haline!

35- Bugün, konusamiyacaklari gündür.

36- Kendilerine izin de verilmez ki, özür beyan etsinler.

37- O gün yalanlayanlarin vay haline!

38- Bu, iste o hüküm günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya topladik.

39- Bir hileniz varsa beni atlatin.

40- O gün yalanlayanlarin vay haline!

41- Kuskusuz takva sahipleri gölgeler altinda ve pinar baslarindadir.

42- Canlarinin çektiginden türlü meyveler arasindadirlar.

43- (Onlara): "Yaptiklariniza karsilik afiyetle yiyin, için" (denir).

44- Iste biz güzel amel isleyenleri böyle mükafatlandiririz.

45- O gün yalanlayanlarin vay haline!

46- Yiyin, zevklenin biraz, çünkü siz suçlularsiniz.

47- O gün yalanlayanlarin vay haline!

48- Onlara: "Rüku edin" denildigi zaman etmezler.

49- Vay haline o gün yalanlayanlarin!

50-Artik bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar?
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:05:49
MUTAFFİFİN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Eksik ölçüp tartanlarin vay haline!

2- Onlar insanlardan kendilerine bir sey aldiklari zaman tam ölçerler.

3- Kendileri baskalarina bir sey ölçtükleri veya tarttiklari zaman eksik ölçer ve tartarlar.

4- Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mi?

5- Büyük bir gün için.

6- Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rabblerinin huzurunda divan duracaklar.

7- Hayir hayir, kötülerin yazisi muhakkak Siccin'dedir.

8- Bildin mi sen, Siccin nedir?

9- Yazilmis bir kitaptir o.

10- Vay haline yalanlayanlarin o gün!

11- Onlar ceza gününü yalanlayanlardir.

12- Onu ancak siniri asan ve günaha düskün olanlar yalanlar.

13- Ona âyetlerimiz okundugu zaman, "eskilerin masallari" der.

14- Hayir hayir, öyle degil. Aksine onlarin kazandigi günahlar kalplerinin üzerine pas olmustur.

15- Hayir hayir, dogrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.

16- Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.

17- Sonra da onlara: "Iste bu, yalanlayip durdugunuz seydir" denilecek.

18- Hayir hayir, iyilerin yazisi muhakkak Illiyyîn'dedir.

19- Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?

20- Yazilmis bir kitaptir o.

21- Allah'a yaklastirilmis melekler ona tanik olurlar.

22- Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.

23- Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.

24- Yüzlerinde nimet ve mutlulugun sevincini görürsün.

25- Onlara damgali saf bir içki sunulur.

26- Onun sonu misktir. Iste ona imrensin artik imrenenler.

27- Karisimi Tesnim'dendir (En üstün cennet sarabindandir).

28- Allah'a yakin olanlarin içecekleri bir kaynaktir o.

29- Dogrusu o suç isleyenler inananlara gülüyorlardi.

30- Onlara ugradiklari vakit birbirlerine göz kirpiyorlardi.

31- Evlerine döndükleri zaman zevklenerek dönüyorlardi.

32- Müminleri gördükleri vakit; "iste bunlar sapiklar" diyorlardi.

33- Oysa onlar müminler üzerine bekçi olarak gönderilmemislerdi.

34- Iste bugün de inananlar kâfirlere gülecek.

35- Koltuklar üzerinde etrafa bakacaklar.

36-Nasil, kâfirler yaptiklarinin cezasini buldular mi?
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:06:44
MUZZEMMİL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey örtünen! (Peygamber)

2- Gecenin birazi hariç olmak üzere geceleyin kalk (namaz kil).

3- Gecenin yarisinda kalk, yahut yarisindan biraz eksilt.

4- Veya bunu artir ve agir agir Kur'ân oku.

5- Dogrusu biz, senin üzerine agir bir söz birakacagiz (Kur'an vahyedecegiz).

6- Çünkü gece kalkisi hem daha etkili, hem de söz bakimindan daha saglamdir.

7- Çünkü gündüz senin için uzun bir mesguliyet vardir.

8- Rabbinin adini an ve bütün gönlünle ona yönel.

9- O, dogunun ve batinin Rabbidir. Ondan baska tanri yoktur. O halde yalniz O'nu vekil tut.

10- Baskalarinin diyeceklerine sabret, güzellikle onlardan ayril.

11- O yalanlayici zevk ve refah sahiplerini bana birak, onlara biraz mühlet ver.

12- Zira bizim yanimizda bukagilar var, bir cehennem var.

13- Bogaza duran bir yiyecek, elem verici bir azap var.

14. O gün yer ve daglar sarsilacak, daglar erimis bir kum yiginina dönecek.

15. Dogrusu biz size taniklik edecek bir elçi gönderdik. Nitekim Firavun'a da bir elçi göndermistik.

16. Firavun o elçiye isyan etmisti. Biz de onu agir bir yakalayisla yakaladik.

17. Peki inkâr ederseniz, çocuklari ihtiyarlatacak o günden (kiyamet gününden) kendinizi nasil kurtaracaksiniz?

18. O günün dehsetinden gök yarilir. Allah'in sözü kesinlikle gerçeklesmistir.

19. Iste bu bir ögüttür. Artik dileyen Rabbine bir yol tutar.

20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azinda, yarisinda ve üçte birinde kalktigini, seninle beraber bulunanlardan bir toplulugun da böyle yaptigini biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacaginizi bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'in lütfunu arayan baska kimseler ve Allah yolunda savasan daha baska insanlar olacagini bilmistir. Onun için Kur'ân'dan kolayiniza geldigi kadar okuyun, namazi kilin, zekati verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayirli islere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiginiz her iyiligi, Allah katinda daha hayirli ve sevapça daha büyük olarak bulacaksiniz. Allah'tan bagis dileyin. Kuskusuz Allah bagislayandir, merhamet edendir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:07:40
NAHL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Allah'in emri geldi, sakin onu acele edip istemeyiniz. Allah, müsriklerin kostuklari ortaklardan münezzeh ve yücedir.

2- Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarindan diledigi peygamberlere indirip su gerçegi insanlara bildirin, buyuruyor: Benden baska hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.

3- Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yaratti. O, kâfirlerin ortak kostuklari seylerden çok yücedir.

4- O, insani bir meniden (spermadan) yaratti. Bir de bakarsin ki o, Rabbine karsi apaçik bir düsmandir.

5- Hayvanlari da O yaratti. Onlarda sizi isitacak seyler ve birçok faydalar vardir. Ve siz onlardan bir kismini da yersiniz.

6- O hayvanlari, aksam vakti getirirken ve sabahleyin salarken, onlarda sizin için bir güzellik ve zevk vardir.

7- Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceginiz bir memlekete yüklerinizi tasir. Rabbiniz, süphesiz çok sefkatlidir, çok merhametlidir.

8- Hem kendilerine binesiniz, hem de zinet olsun diye atlari, katirlari, ve merkepleri yaratti. Ve su anda bilemeyeceginiz daha nice seyler yaratacak.

9- Dogru yolu göstermek Allah'a aittir. Onun egrisi de vardir. Allah dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

10- Sizin için gökten su indiren O'dur. Içecek su ondandir; hayvanlarinizi otlattiginiz bitkiler de o su ile yetisir.

11- Allah, sizin için, o su ile ekin, zeytin, hurmaliklar, üzümler ve her

çesit meyveleri bitirir. Süphesiz ki bunda düsünecek bir topluluk için büyük bir ibret vardir.(1)

12- Geceyi, gündüzü, günesi ve ayi sizin hizmetinize O verdi. Bütün yildizlar da O'nun emrine boyun egmislerdir. Süphesiz ki bunda aklini kullanan bir toplum için ibretler vardir.

13- Yeryüzünde sizin için yarattigi degisik renklerdeki seyleri de sizin hizmetinize sunmustur. Elbette bunda ögüt alan kimseler için bir ibret vardir.

14- Yine denizden taze et (balik) yiyesiniz ve ondan takindiginiz süs esyasini çikarasiniz diye, denizi emrinize veren Allah'tir. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Lütfundan rizik aramaniz ve sükretmeniz için Allah böyle yapmistir.

15- Allah, yeryüzü sizi sarsmasin diye oraya sabit daglar yerlestirdi. Yolunuzu bulmaniz için de nehirler ve yollar yaratti.

16- Daha birçok âlametler yaratti. Insanlar geceleyin de Allah'in yarattigi yildizlarla yönlerini bulurlar.

17- Hiç yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu? Artik siz düsünmez misiniz?

18- Halbuki Allah'in nimetlerini teker teker saymaya kalkissaniz, onlari sayamazsiniz. Muhakkak ki Allah çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

19- Allah, gizlediginizi de açikladiginizi da bilir.

20- Kâfirlerin Allah'tan baska yalvardiklari (putlar) ise, hiçbir sey yaratamazlar. Çünkü onlar, kendileri yaratilmislardir.

21- O putlar, hep ölüdürler, diri degildirler ve insanlarin öldükten sonra ne zaman dirileceklerini de bilmezler.

22- Ilâhiniz bir tek ilâhtir. Bununla beraber ahirete inanmayanlarin kalbleri inkârci, kendileri de böbürlenen kimselerdir.

23- Süphesiz ki Allah, onlarin gizlediklerini de açiga vurduklarini da bilir. Dogrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakki kabul etmeyenleri sevmez.

24- Onlara: "Rabbiniz ne indirdi? denildigi zaman "Öncekilerin efsanelerini" dediler.

25- Bunu söylemelerinin sebebi su: Kiyamet günü, kendi günahlarini tam olarak yüklendikten baska, bilgisizlikleri yüzünden saptirmakta olduklari kimselerin günahlarindan bir kismini da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür!

26- Onlardan öncekiler de tuzak kurdular. Fakat Allah onlarin binalarini temelinden sarsti, çati tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi.

27- Sonra kiyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki: "Hani ugrunda müminlere karsi düsman kesildiginiz ortaklarim nerede?" Kendilerine ilim verilmis olanlar: "Süphesiz bugünün rezilligi ve kötülügü kâfirleredir." diyeceklerdir.

28- (O kâfirler), kendilerine zulmetmis kimseler olarak, meleklerin, canlarini aldiklari kimselerdir. O vakit onlar söyle diyerek teslim olurlar: "Biz, bir kötülükten dolayi yapmiyorduk." (Onlara): "Hayir, Allah sizin ne maksatla yaptiginizi elbette çok iyi bilendir."

29- "O halde içinde ebedî kalacaginiz cehennemin kapilarindan girin" denir. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!

30- Kötülüklerden sakinanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" denilince: "Hayir indirdi" derler. Bu dünyada güzel amel isleyenlere güzel bir mükafat var. Elbette ahiret yurdu ise daha hayirlidir. Allah'tan korkanlarin yurdu ne güzeldir!

31- O girecekleri yer, Adn cennetleridir ki, altindan irmaklar akar. Orada Allah'tan korkanlara diledikleri nimetler vardir. Iste Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandirir.

32- Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarini hos ve rahat halde alirlar. "Selam size, yapmis oldugunuz güzel islerin mükafati olarak girin cennet'e..." derler.

33- Ancak kendilerine, ruhlarini alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin (kiyametin) gelip çatmasini bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmislardi. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmislerdi.

34- Bunun için, sonunda yaptiklarinin cezasi baslarina felaket oldu ve alay edip durduklari o azap, kendilerini kusatti.

35- Allah'a ortak kosanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarimiz O'ndan baska hiçbir seye tapmazdik ve O'nun emri disinda hiçbir seyi haram kilmazdik" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptilar. Buna karsi peygamberlerin vazifesi, ancak açik-seçik bir tebligden, ibarettir.

36- Andolsun ki biz her ümmete, "Allah'a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakinin." diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden

bir kismina hidayet etti, bir kismina da sapiklik hak olmustur. Simdi yer yüzünde bir gezip dolasin da bakin ki, peygamberleri yalanlayanlarin sonunun ne oldugunu bir görün?

37- (Ey Muhammed!) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptirdigi kimseyi hidayete erdirmez. Onlarin hiçbir yardimcisi da yoktur.

38- Kâfirler, "Allah ölen kimseyi diriltmez." diye en kuvvetli yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. Hayir, bu ölüleri diriltmek, Allah'in kendisine karsi bir vaadidir. Ancak insanlarin çogu bunu bilmezler.

39- Allah ölüleri diriltecek ki, o kâfirlerin, hakkinda ihtilaf ettikleri seyi onlara açikça göstersin ve bunu inkâr edenler kendilerinin yalanci olduklarini bilsinler.

40- Biz bir seyi diledigimiz zaman, ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. O da hemen oluverir.

41- Zulme ugradiktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onlari güzel bir yere yerlestiririz. Halbuki bilirlerse ahiretin mükafati elbette daha büyüktür.

42- O Muhacirler, müsriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

43- (Ey Peygamber!) Senden önce de, kendilerine vahyettigimiz erkeklerden baskasini peygamber olarak göndermedik. Eger bunu bilmiyorsaniz Tevrat ve Incil âlimlerine sorun.

44- Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'i indirdik ki, insanlara vahyedileni açiklayasin. Belki onlar da düsünürler.

45- Sinsice kötü tuzaklar kuranlar, Allah'in kendilerini yerin dibine geçiremeyeceginden, yahut bilemeyecekleri bir yerden azabin gelmeyeceginden emin mi oldular?

46- Yahut (rizik için) dolasip dururlarken (Allah'in azabinin) kendilerini yakalayivermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabi engelleyici de degillerdir.

47- Yahut ta kendilerini azar azar yakalayip helak etmesinden emin mi oldular? Süphesiz Rabbiniz çok sefkatlidir, çok merhametlidir.

48- Onlar, Allah'in yarattigi birtakim seyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah'in kudretine boyun egip secde ederek, saga sola döner, dolasir.

49- Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlilar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah'a secde ederler.

50- Kendilerine hakim olan Rabblerinden korkarlar ve emrolunduklari her seyi yaparlar.

51- Allah, buyurmustur ki: Iki ilâh edinmeyin. O, ancak bir ilâhdir. Onun için yalniz benden korkun.

52- Göklerde ve yerde olan her sey yalniz O'nundur. Din de daima O'nundur. Böyle iken, siz Allah'tan baskasindan mi korkarsiniz?

54- Sonra Allah bu sikintiyi sizden kaldirdigi zaman, bir de bakarsiniz

ki, içinizden bir topluluk, hemen Rablerine ortak kosarlar.

55- Bunu kendilerine verdigimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Simdi eglenin bakalim! Fakat yakinda bileceksiniz.

55- Bunu kendilerine verdigimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Simdi eglenin bakalim! Fakat yakinda bileceksiniz.

56- Bir de müsrikler kendilerine rizik olarak verdigimiz seylerden tutuyorlar mahiyetini bilmedikleri seylere (putlara) pay ayiriyorlar. Allah'a andolsun ki, siz bu yaptiginiz iftiralardan mutlaka hesaba çekileceksiniz.

57- Onlar, Allah'a kizlar isnad ediyorlar. O, bundan münezzehtir. Kendilerine ise erkek çocuklari isnad ederler.

58- Halbuki onlardan birine, kiz dogum haberi müjdelendigi zaman içi öfkeyle dolar, yüzü kapkara kesilir.

59- Kendisine verilen müjdenin kötülügü, dolayisiyla kavminden gizlenir. Simdi acaba o çocugu zillet ve horluga katlanarak saklayacak mi? Yoksa topraga mi gömecek? Dikkat edin verdikleri hüküm ne kötüdür!

60- Ahirete iman etmeyenler için kötü sifatlar var. En yüce sifatlar ise, Allah'indir. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

61- Eger Allah insanlari zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kimildayan tek canli birakmazdi. Fakat Allah onlari, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldigi zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

62- Müsrikler, kendilerinin hoslanmadiklari seyleri, Allah'a isnad ediyorlar. Dilleri, en güzel seylerin kendilerine ait oldugunu yalan yere durmadan söyler. Hiç süphesiz onlar için, sadece ates vardir. Oraya en önde gidip kalacaklardir.

63- Allah'a yemin olsun ki, biz senden önce bir çok ümmetlere peygamberler gönderdik. Ne var ki seytan, onlara amellerini bezeyip süslü gösterdi. Bugün de o seytan, kâfirlerin dostudur. Onlar için aci bir azab vardir.

64- (Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabi (Kur'âni) sirf hakkinda ihtilafa düstükleri seyi insanlara açiklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik.

65- Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Süphesiz ki bunda dinleyen bir millet için büyük bir ibret vardir.

66- Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardir. Size iskembelerindeki yem artiklariyla kandan meydana gelen, içenlere içimi kolay halis bir süt içirmekteyiz.

67- Hurma ve üzüm agaçlarinin meyvalarindan da hem içki, hem de güzel gidalar edinirsiniz. Süphesiz ki bunda aklini kullanan kimseler için büyük bir ibret vardir.

68- Senin Rabbin bal arisina söyle vahyetti: Daglardan, agaçlardan ve insanlarin kuracaklari kovanlardan kendine evler edin.

69- Sonra meyvalarin hepsinden ye de, Rabbinin (sana) kolay kildigi yollara gir, diye ilham etti. Onlarin karinlarindan renkleri çesitli bir bal çikar ki, onda insanlar için sifâ vardir. Süphesiz ki bunda düsünen bir millet için, büyük bir ibret vardir.

70- Allah, sizi yaratti, sonra da sizi öldürecektir. Içinizden kimi de, biraz bilgiden sonra esyayi önceki bildigi gibi bilmesin diye, ömrün en kötü çagina kadar yasatilir. Süphesiz ki Allah çok bilgili ve büyük kudret sahibidir.

71- Allah, rizik yönünden bir kisminizi digerlerinden üstün kildi. Kendilerine bol rizik verilenler, riziklarini ellerinin altindakilere vermiyorlar ki, onda esit olsunlar. Durum böyle iken Allah'in nimetini inkâr mi ediyorlar?

72- Allah, size kendi cinsinizden esler, o eslerinizden de ogullar ve torunlar yaratti. Sizi helal ve güzel gidalarla riziklandirdi. Onlar, hâlâ batila mi inaniyorlar? ve Allah'in nimetini inkâr mi ediyorlar?

73- Müsrikler, Allah'i birakip, göklerden ve yerden kendileri için

hiçbir rizka sahip olmayan ve sahip olmaya da güçleri yetmeyen seylere taparlar.

74- Artik Allah'a ortaklar kosmayin. Çünkü Allah, (esi bulunmadigini) bilir, siz bilmezsiniz.

75- Allah, hiçbir seye gücü yetmeyen, baskasinin mali olmus bir köle ile, kendisine güzel bir rizik verilen ve o rizikdan gizli ve açik olarak harcayan hür bir insani misal verdi. Hiç bunlar esit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Dogrusu insanlarin çogu bilmezler.

76- Allah su iki adami da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir seye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayir getiremez. Simdi, bu adamla, adaletle emreden ve dogru yolda bulunan adam esit olur mu?

77- Göklerin ve yerin gaybini bilmek Allah'a aittir. Kiyametin kopusu yalniz bir göz kirpmasi veya daha az bir zamandan baskasi degildir. Süphesiz Allah her seye kadirdir.

78- Allah sizi annelerinizin karnindan çikardigi zaman hiçbir sey bilmiyordunuz. Sükredesiniz diye size isitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi.

79- Gögün boslugunda Allah'in emrine boyun egdirilerek uçusan kuslara bakmadilar mi? Süphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardir.

80- Allah size evlerinizden bir huzur ve dinlenme yeri yapti. Hayvanlarin derilerinden gerek yolculugunuzda ve gerekse konaklama zamanlarinizda kolayca tasiyacaginiz hafif evler (çadirlar v.s.) ve yünlerinden, yapagilarindan ve killarindan bir süreye kadar (giyinecek, kusanacak, serilecek ve dösenecek) bir esya ve ticaret mali yapti.

81- Allah, yarattiklarindan sizin için gölgeler yapti ve sizin için daglarda barinaklar yaratti. Sizi sicaktan koruyacak elbiseler ve savasta sizi koruyan elbiseler (zirhlar) yaratti. Iste böylece Allah müslüman olasiniz diye üzerinize nimetini tamamlamaktadir.

82- Buna ragmen eger yüz çevirirlerse, ey Muhammed! Artik sana düsen sadece açik bir sekilde tebligden ibarettir.

83- Hem Allah'in nimetini bilirler, sonra da onu inkâr ederler. Onlarin çogu kâfir kimselerdir.

84- Her ümmetten bir sahid getirecegimiz gün, artik kâfirlere ne izin verilecek, ne de onlardan özür dilemeleri istenecektir.

85- O zulmedenler, azabi gördükleri zaman, artik onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir.

86- Ve o Allah'a ortak kosanlar, ortak kostuklarini (putlari) gördükleri zaman: "Rabbimiz! Iste bunlar, seni birakip da kendilerine taptigimiz ortaklarimizdir" diyecekler. Kostuklari ortaklar da onlara; "Siz mutlaka yalancilarsiniz" diye söz atarlar.

87- O gün Allah'a teslim bayragini çekerler, bütün o uydurduklari seyler kendilerini birakip kaybolup gitmislerdir.

88- Inkâr eden ve (insanlari) Allah yolundan çevirenler, diger kimseleri de bozduklari için onlara azab üstüne azab artirdik.

89- Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir sahit gönderecegiz. Seni de onlarin üzerine sahit getirecegiz. Bu kitabi da, her seyi açiklayan ve müslümanlara dogruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynagi ve bir müjdeleyici olarak indirdik.

90- Süphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayi ve yakinlara bakmayi emreder; hayasizliktan, fenaliktan ve azginliktan nehyeder. Ögüt almaniz için size böyle ögüt verir.

91- Bir de anlasma yaptiginizda Allah'in ahdini yerine getirin ve pekistirdikten sonra yeminleri bozmayin. Allah'i üzerinize sahid tuttugunuz halde, nasil olur da bozarsiniz! Süphesiz ki Allah yaptiklarinizi bilir.

91- Bir de anlasma yaptiginizda Allah'in ahdini yerine getirin ve pekistirdikten sonra yeminleri bozmayin. Allah'i üzerinize sahid tuttugunuz halde, nasil olur da bozarsiniz! Süphesiz ki Allah yaptiklarinizi bilir.

92- Bir ümmet, diger bir ümmetten (sayica ve malca) daha çok oldugu için, yeminlerinizi aranizda aldatma vasitasi yaparak, ipligini saglamca egirdikten sonra onu söküp bozmaya çalisan kadin gibi olmayin. Allah sizi

bununla imtihan eder ve süphesiz hakkinda ihtilaf ettiginiz seyleri kiyamet günü size mutlaka açiklayacaktir.

93- Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardi. Fakat Allah diledigini saptirir ve diledigine de hidayet verir. Süphesiz ki, (kiyamet gününde) bütün yaptiklarinizdan sorumlu tutulacaksiniz.

94- Yeminlerinizi aranizda aldatma ve fesada vasita edinmeyin, sonra saglam basmisken bir ayak kayar da Allah yolundan saptiginiz için, dünyada kötü azabi tadarsiniz. Ahirette de size büyük bir azab olur.

95- Allah'in ahdini az bir bedel karsiliginda degismeyin. Eger bilirseniz muhakkak ki Allah katindaki sevap sizin için daha hayirlidir.

96- Sizin yaninizdaki dünya mali tükenir, Allah'in katindakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptiklari amelin daha güzeliyle mükafatlandiracagiz.

97- Erkekten ve disiden, mümin olarak kim iyi amel islerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yasatacagiz ve yapmakta olduklari amellerin daha güzeliyle mükafatlarini elbette verecegiz.

98- Simdi Kur'ân okumak istedigin zaman önce o kovulmus seytandan Allah'a sigin.

99- Süphesiz ki iman edip de Rablerine tevekkül edenler üzerinde o seytanin hiçbir nüfuzu yoktur.

100- Seytanin nüfuzu, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak kosanlaradir.

101- Biz bir âyeti degistirip yerine baska bir âyet getirdigimiz zaman Allah ne indirdigini pek iyi bilmis iken kâfirler Peygambere: "Sen, ancak bir iftiracisin" dediler. Hayir öyle degil; onlarin çogu bilmezler.

102- (Ey Muhammed!) Onlara de ki: "Kur'ân'i Cebrail, iman edenlere sebat vermek, müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katindan hak olarak indirdi.

103- Muhakkak biliyoruz ki kâfirler: "Kur'ân'i Muhammed'e bir insan ögretiyor" diyorlar. Peygambere ögretiyor zanninda bulunduklari kimsenin dili yabancidir. Bu Kur'ân ise apaçik bir Arapçadir.

104- Allah'in âyetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can yakici bir azab vardir.

104- Allah'in âyetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can yakici bir azab vardir.

105- Yalani ancak Allah'in âyetlerine inanmayanlar uydurur. Iste onlar yalancilarin ta kendileridir.

106- Kalbi iman ile sükûnet buldugu halde (dinden dönmeye) zorlananlar disinda, her kim imanindan sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onlarin üzerine Allah'tan bir gazab gelir ve kendilerine çok büyük bir azab vardir.

107- Bu (azab) sundan dolayidir ki, onlar, dünya hayatini sevmis ve onu ahirete tercih etmislerdir. Allah da kâfirler toplulugunu hidayete erdirmez.

108- Bunlar, o kimselerdir ki; Allah kalblerini, kulaklarini ve gözlerini mühürlemistir. Ve onlar, gafillerin ta kendileridir.

109- Hiç süphesiz onlar, ahirette perisan olup hüsrana ugrayanlarin ta kendileridir.

110- Sonra süphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin yardimcisidir. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

111- O gün, herkes nefsini kurtarmak için ugrasarak gelir ve herkese yaptigi isin karsiligi tamamiyle ödenir ve hiç kimseye de zulmedilmez.

112- Allah bir sehri misal olarak verdi: Bu sehir güvenli, huzurlu idi, Oraya her yerden rizki bol bol geliyordu. Ne var ki onlar Allah'in nimetlerine karsi nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptiklari isler yüzünden açlik ve korku elbisesini (felâketini) tattirdi.

113- Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladilar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onlari yakalayiverdi.

114- Artik Allah'in size rizik olarak verdigi seylerden helal ve temiz olarak yiyin. Allah'in nimetine sükredin, eger gerçekten O'na ibadet edecekseniz.

115- O size ancak ölü hayvani, kani, domuz etini ve Allah'tan baskasi adina kesilenleri haram kildi. Her kim bu haram seyleri yemeye mecbur kalirsa (baskasinin hakkina) saldirmadan ve asiri gitmeden yiyebilir. Süphesiz Allah, çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

116- Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Su helaldir, su haramdir" demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmis olursunuz. Süphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.

117- Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acikli bir azab vardir.

118- Sana anlattiklarimizi, daha önce yahudilere de haram kilmistik. Biz onlara zulmetmemistik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmislerdi.

119- Sonra süphe yok ki Rabbin, bir cahillikle günah isleyip ardindan tevbe eden ve durumunu düzelten kimseleri bagislar. Süphesiz ki Rabbin, bu tevbeden sonra Gafurdur, Rahîmdir (çok bagislayicidir, çok merhametlidir.)

120- Süphesiz Ibrahim Allah'a itaat eden, Hakk'a yönelen bir önderdi. Ve hiçbir zaman müsriklerden olmadi.

121- Allah'in nimetlerine sükredendi. Allah onu seçmis ve dogru yola iletmisti.

122- Ve biz ona (Ibrahim'e) iyilik verdik. Süphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.

123- Sonra da (ey Muhammed!) sana: "Hakk'a yönelen ve müsriklerden olmayan Ibrahim'in dinine tabi ol" diye vahyettik.

124- Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilafa düsenlere farz kilindi. Süphesiz Rabbin onlarin ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda kiyamet günü, aralarinda elbette hükmünü verecektir.

125- (Ey Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel ögütle çagir! Ve onlarla en güzel sekilde mücadele et. Süphesiz Rabbin kendi yolundan sapanlari en iyi bilendir ve O, hidayete kavusanlari da en iyi bilendir.

126- Eger (bir suçtan dolayi) ceza verecek olursaniz size yapilan azab ve cezanin misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayirlidir.

127- (Ey Peygamber!) Sabret! Sabrin da ancak Allah'in yardimi iledir. Onlardan dolayi üzülme! Kurduklari tuzaklardan telas edip sikintiya düsme!

128- Süphesiz Allah, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:08:44
NAS

Bismillahirrahmanirrahim

1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2- İnsanların hükümdârına,

3- İnsanların ilâhına,

4- O sinsi vesvesecinin şerrinden.

5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.

6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:09:23
NASR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Allah'in yardimi ve fetih geldiginde,

2- Ve insanlarin dalga dalga Allah'in dinine girdiklerini gördügünde,

3-Rabbini ögerek tesbih et, O'ndan bagislanmani dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:10:15
NAZİAT

Bismillahirrahmanirrahim

1. Canlari bogarcasina siddetle cekip alanlara and

olsun,

2. Canlari kolaylikla alanlara and olsun,

3. Yuzup yuzup gidenlere and olsun,

4-5. Yaristikca yarisan ve isleri yoneten meleklere

and olsun

6. O gun bir sarsinti sarsar.

7. Pesinden bir digeri gelir.

8. O gun kalbler titrer.

9. Insanlarin gozleri yere doner.

10. Derler ki: "Biz eski halimize mi dondurulecegiz?"

11. "Ufalanmis kemik oldugumuz zaman mi?"

12. Derler ki: "O takdirde bu zararina bir donustur."

13. Dogrusu bir tek ciglik yetecektir.

14. Hepsi hemen bir duzluge dokulecektir.

15. Musa'nin basindan gecen olay sana geldi mi?

16. Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona soyle hitap

etmisti:

17. "Firavun'a git; dogrusu o azmistir."

18. "Ona de ki: Arinmaga niyetin var mi?"

19. "Rabbine giden yolu gostereyim ki O'na saygi duyup

korkasin."

20. Bunun uzerine ona en buyuk mucizeyi gosterdi.

21. Ama Firavun yalanladi ve bas kaldirdi.

22. Geri donup yurudu.

23. Adamlarini toplayip seslendi:

24. "Sizin en yuce rabbiniz benim" dedi.

25. Allah bunun uzerine onu dunya ve ahiret azabina

ugratti.

26. Dogrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders

vardir. *

27-8. Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu

yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona

sekil vermistir.

29. Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu

aydinlatmistir.

30. Ardindan yeri duzenlemistir.

31. Suyunu ondan cikarmis ve otlak yer meydana

getirmistir.

32. Daglari yerlestirmistir.

33. Bunlari sizin ve hayvanlarinizin gecinmesi icin

yapmistir.

34-Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman,

o gun, insan ne ugurda calistigini anlar.

36. Cehennem her bakanin gorecegi sekilde gosterilir.

37- Iste, azip da dunya hayatini tercih edenin

varacagi yer suphesiz cehennemdir.

40-1. Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini

kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.

42.Senden kiyametin ne zaman gelip catacagini

sorarlar.

43. Nerde senden onu anlatmasi?

44. Onun bilgisi Rabbine aittir.

45. Sen sadece kiyametten korkani uyaransin.

46. Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam

yahut bir kusluk vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:11:13
NEBE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Birbirlerine neyi soruyorlar?

2- O büyük haberden (kiyametten) mi?

3- Ki onlar onda ayriliga düsmektedirler.

4- Hayir, ilerde bilecekler.

5- Hayir hayir, ilerde bilecekler.

6- Biz yeryüzünü bir besik yapmadik mi?

7- Daglari da birer kazik kilmadik mi?

8- Sizleri çift çift yarattik.

9- Uykunuzu bir dinlenme yaptik.

10- Geceyi bir örtü yaptik.

11- Gündüzü de bir geçim zamani yaptik.

12- Üstünüze yedi saglam bina (gök) çattik.

13- Içlerine isik saçan bir kandil astik.

14- Yogunlasmis bulutlardan saril saril bir su indirdik.

15- Onunla taneler ve otlar çikaralim diye.

16- Ve sarmas dolas baglar bahçeler (çikaralim diye).

17- Kuskusuz o hüküm günü kararlastirilmis bir vakit olmustur.

18- O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.

19- Gök de açilmis, kapi kapi olmustur.

20- Daglar yürütülmüs, serap olmustur.

21- Kuskusuz Cehennem gözetleme yeri olmustur.

22- Azginlar için son varilacak yer olmustur.

23- Orada çaglarca kalacaklardir.

24- Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir sey.

25- Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).

26- Bir ceza ki tam yaptiklarina uygun.

27- Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardi.

28- Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalanci olmuslardi.

29- Biz ise herseyi sayip bir kitaba geçirmisiz.

30- (Onlara): "Simdi tadin (cezanizi). Artik size azabinizi artirmaktan baska bir sey yapmayacagiz" (denir).

31- Kuskusuz takva sahipleri için bir kurtulus var.

32- Bahçeler var, baglar var.

33- Memeleri tomurcuklanmis yasit kizlar var.

34- Dopdolu kadehler var.

35- Orada ne bos bir söz isitirler, ne de bir yalan.

36- (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bagis olarak (verilir).

37- O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasindakilerin Rabbidir. Rah-mân'dir. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.

38- O gün Ruh ve melekler sira sira dururlar. Rahmân'in izin verdikleri disinda hiç kimse konusamaz. Izin verilen de dogruyu söyler.

39- Iste bu hak gündür. Artik dileyen Rabbine bir yol tutar.

40-Biz sizi yakin bir azap ile uyardik. O gün kisi ellerinin ne takdim ettigine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydi, ben bir toprak olaydim."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:11:46
NECM

Bismillahirrahmanirrahim

1. Inmekte olan yildiza andolsun ki,

2. Arkadasiniz (Muhammed) sapmadi, azmadi.

3. O, hevâdan (arzularina göre) konusmaz.

4. O(nun konusmasi kendisine ) vahyedilenden baskasi degildir.

5. Onu, müthis kuvvetleri olan biri ögretti

6. (Ki o) akil ve görüsünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik sekliyle) dogruldu.

7. O, en yüksek ufukta idi.

8. Sonra (Cebrail ona) yaklasti ve (asagiya dogru) sarkti.

9. Onunla arasindaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldi.

10. (Allah), kuluna verdigi vahyi verdi.

11. Onun gördügünü kalb(i) yalanlamadi.

12. Onun gördükleri hakkinda simdi kendisi ile tartisacak misiniz.

13. Andolsun onu bir kez daha görmüstü.

14. Sidretü'l- Müntehâ'nin yaninda.

15. Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanindadir.

16 Sidre'yi kaplayan kapliyordu.

17. (Peygamberin) gözü sasmadi ve siniri asmadi.

18. Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyügünü gördü.

19. Siz de gördünüz degil mi o Lât ve Uzza'yi?

20. Ve üçüncü olarak da öteki (put) Menat'i?

21. Size erkek O'na disi öyle mi?

22. Öyle ise bu çok insafsizca bir taksim.

23. Onlar hiçbir sey degil, sirf sizin ve babalarinizin taktiginiz (bos) isimlerdir. Allah onlar hakkinda hiçbir delil indirmedi. Onlar yalniz zanna ve nefislerin sevdasina uyuyorlar. Halbuki onlara Rableri tarafindan yol gösterici gelmistir.

24. Yoksa her arzu ettigi sey, insanin kendisinin mi (olacak) dir?

25. Son da ilk de (ahiret de dünya da) Allah'indir.

26. Göklerde nice melek var ki Allah'in dileyip razi olduguna izin vermeden önce onlarin sefaatlari hiç bir ise yaramaz.

27. Ahirete iman etmeyenler meleklere disilerin adlarini takip duruyorlar

28. Onlarin bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, süphesiz hakikat bakimindan birsey ifade etmez.

29. Onun için bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatindan baska bir sey istemeyenlerden yüz çevir.

30. Iste onlarin ilimden erisebilecekleri (son sinir) budur. Süphesiz, Rabbin, yolundan sapani da iyi bilir; O, hidayette olani da iyi bilir.

31. Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'indir. Akibet (sonuçta) kötülük yapanlari yaptiklari ile cezalandiracak, güzel davrananlari da daha güzeliyle mükafatlandiracaktir.

32. Onlar ki günahin büyüklerinden ve çirkin islerden kaçinirlar, yalniz bazi küçük kusurlar hariç. Süphesiz Rabbinin affi genistir. O, sizi daha topraktan yarattigi zaman ve siz annelerinizin karinlarinda bulundugunuz sirada, sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çikarmayin. Çünkü O, kötülükten sakinani daha iyi bilir.

33. Simdi gördün mü O yüz çevireni?

34. Azicik verip (sonra vermemekte) direneni?

35. Gaybin bilgisi kendi yanindadir da, o mu görüyor?

36. Yoksa haber verilmedi mi Musa'nin sahifelerinde yazili olanlar?

37. Ve çok vefakâr olan Ibrahim'in sahifelerindekiler?

38. Ki hiçbir günahkâr baskasinin günah yükünü yüklenmez.

39. Dogrusu insana çalismasindan baska bir sey yoktur.

40. Ve çalismasi da yakinda görülecektir.

41. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir.

42. Ve süphesiz en son varis, Rabbinedir.

43. Dogrusu güldüren de aglatan da O'dur.

44. Öldüren de dirilten de O'dur.

45. Süphesiz erkegi, disiyi iki es yaratan O'dur,

46. Atildigi zaman bir nutfeden.

47. Süphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.

48. Süphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur.

49. Dogrusu Si'râ yildizinin Rabbi O'dur.

50. O, helak etti önce gelen Âd'i.

51. Ve Semûd'u da birakmadi.

52. Önceden de Nuh kavmini (helak etmisti), çünkü onlar zulmetmis ve azmisti.

53. Alti üstüne getirilmis sehirleri devirip yikti.

54. Onlari neler kapladi neler!

55. O halde Rabbinin hangi nimetinden kusku duyuyorsun.

56. Bu da ilk uyaricilardan bir uyaricidir.

57. Yaklasan yaklasti.

58. Onu Allah'tan baska açiga çikaracak yoktur.

59. Simdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?

60. Gülüyorsunuz da aglamiyorsunuz?

61. Ve siz mi kafa tutuyorsunuz ey gafiller?

62.Haydi Allah için secdeye kapanin ve O'na kulluk edin.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:12:32
NEML

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'in ve apaçik bir kitabin âyetleridir.

2- Iman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.

3- Ki o (müminler) namazi dosdogru kilarlar, zekati verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

4- Süphesiz biz, ahirete inanmayanlarin islerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmistir.

5- Iste bunlar, kendileri için oldukça agir bir azab bulunan kimselerdir, ahirette en çok ziyana ugrayacaklar da onlardir.

6- (Resulüm!) Süphesiz ki bu Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her seyi bilen Allah tarafindan indirilmektedir.

7- Hani Musa, ailesine söyle demisti: "Gerçekten ben bir ates gördüm, (gidip) size oradan bir haber getirecegim yahut bir kor ates getireyim, umarim ki isinirsiniz."

8- Oraya geldiginde söyle seslenilmisti: "Atesin bulundugu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kilinmistir! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!"

9- "Ey Musa! Iyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'im!"

10- "Asâni at!" (Asâyi atip) onu yilan gibi deprenir görünce dönüp arkasina bakmadan kaçti. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz."

11- "Ancak, kim haksizlik yapar, sonra yaptigi kötülügü iyilige çevirirse, bilsin ki ben (ona karsi da) çok bagislayiciyim, çok merhamet sahibiyim."

12- "Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çikacaktir. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çikmis bir kavim olmuslardir."

13- Bu sekilde âyetlerimiz onlarin gözleri önüne serilince, "Bu apaçik bir sihirdir" dediler.

14- Ve vicdanlari bunlar(in dogrulugun)a tam bir kanaat getirdigi halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onlari bile bile inkâr ettiler. Bozguncularin sonunun nice olduguna bir bak!

15- Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarinin birçogundan üstün kilan Allah'a hamd olsun" dediler.

16- Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: "Ey insanlar! Bize kus dili ögretildi ve bize her seyden (nasip) verildi. Dogrusu bu apaçik bir lütuftur."

17- Cinlerden, insanlardan ve kuslardan mütesekkil ordulari Süleyman'in hizmetinde toplandi, hepsi bir arada (onun tarafindan) düzenli olarak sevkediliyordu.

18- Nihayet karinca vâdisine geldikleri zaman, bir karinca: "Ey karincalar! Yuvalariniza girin; Süleyman ve ordusu farkina varmadan sizi ezmesin!" dedi.

19- (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana

ve ana babama verdigin nimete sükretmemi ve hosnut olacagin iyi is yapmami gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kullarin arasina kat."

20- (Süleyman) Kuslari gözden geçirdikten sonra söyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayiplara mi karisti?"

21- "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçik bir delil getirecek, ya da onu siddetli bir azaba ugratacagim, yahut bogazliyacagim!"

22- Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmedigin bir seyi ögrendim. Sebe'den sana çok dogru (ve önemli) bir haber getirdim.

23- "Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlik eden, kendisine her türlü imkan verilmis ve büyük bir tahta sahip olan bir kadinla karsilastim."

24- "Onun ve kavminin, Allah'i birakip günese secde ettiklerini gördüm. Seytan, kendilerine yaptiklarini süslü göstermis de onlari dogru yoldan alikoymus. Bunun için hidayete giremiyorlar."

25- "Göklerde ve yerde gizleneni açiga çikaran, gizlediginizi ve açikladiginizi bilen Allah'a secde etmezler."

26- "(Halbuki) O büyük Ars'in sahibi olan Allah'tan baska tapilacak yoktur."

27- (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Dogru mu söyledin, yoksa yalancilardan misin, bakacagiz."

28- "Su mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarina bak."

29- (Süleyman'in mektubunu alan Sebe melikesi): "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup birakildi" dedi.

30- "Mektup Süleyman'dandir, Rahmân ve Rahîm Allah'in adiyla (baslamakta)dir. "

31- "Bana karsi bas kaldirmayin, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadir)."

32- (Sonra Melike) dedi ki: "Beyler, ulular! Bu isimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanimda olmadan hiçbir isi kestirip atmam."

33- Onlar, söyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savas erbabiyiz, buyruk ise senindir; artik ne emredecegini düsün tasin."

34- Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayi perisan ederler ve halkinin ulularini hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardir" dedi.

35- "Ben (simdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayim elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler."

36- (Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman söyle dedi: "Siz bana mal ile yardim mi etmek istiyorsunuz? Allah'in bana verdigi, size verdiginden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."

37- "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karsi koyamayacaklari ordularla gelir, onlari, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çikaririz!"

38- (Sonra Süleyman müsavirlerine) dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike'nin tahtini bana getirebilir?"

39- Cinlerden bir ifrit, "Sen makamindan kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu ise gücüm ve güvenim var." dedi.

40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açip kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtini) yanibasina yerlesivermis görünce, "Bu, dedi, sükür mü edecegim, yoksa nankörlük mü edecegim diye beni sinamak üzere Rabbimin (gösterdigi) lütfundandir. Sükreden ancak kendisi için sükretmis olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstagnidir, çok kerem sahibidir."

41- (Süleyman devamla) dedi ki: "Onun tahtini bilemeyecegi bir vaziyete sokun; getirin bakalim taniyabilecek mi, yoksa taniyamayanlardan mi olacak?"

42- Melike gelince, "Senin tahtin da böyle mi?" dendi. O söyle cevap verdi: "Tipki o! Zaten bize daha önce bilgi verilmis ve biz teslimiyet göstermistik."

43- O'nu, Allah'tan baska taptigi seyler alikoymustu. Çünkü kendisi inkârci bir kavimdendi.

44- Ona "köske gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandi ve etegini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapilmis, seffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazik etmistim. Süleyman'in maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."

45- Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardesleri Salih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekisen iki zümre oluverdiler.

46- Salih dedi ki: "Ey benim kavmim! Iyilik dururken niçin kötülüge kosuyorsunuz? Ne olur Allah'a istigfar etseniz, belki rahmetine ulasirdiniz."

47- Cevap verdiler: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden ugursuzluga ugradik." Salih: "Size çöken ugursuzluk (sebebi) Allah katinda (yazili)-dir. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.

48- O sehirde dokuz çete vardi ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapiyorlar, iyilik tarafina hiç yanasmiyorlardi.

49- Allah'a and içerek birbirlerine söyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskin yapalim; sonra da velisine, 'Biz o ailenin yok edilisi sirasinda orada degildik, inanin ki dogru söylüyoruz' diyelim."

50- Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkinda olmadan onlarin planlarini altüst ettik.

51- Iste bak! Tuzaklarinin akibeti nice oldu: Onlari da, kavimlerini de toptan helak ettik.

52- Iste haksizliklari yüzünden çökmüs evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardir.

53- Iman edip Allah'a karsi gelmekten sakinanlari da kurtardik.

54- Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine söyle demisti: "Göz göre göre hala o hayasizligi yapacak misiniz?"

55- "Siz ille de kadinlari birakip sehvetle erkeklere yaklasacak misiniz? Dogrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!"

56- Buna kavminin cevabi sadece: "Lût ailesini memleketinizden çikarin; baksaniza onlar (bizim yaptiklarimizdan) temiz kalmak isteyen insanlarmis!" demelerinden ibaret oldu.

57- Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardik. Yalniz karisi müstesna; onun geride (azaba ugrayanlarin içinde) kalmasini takdir ettik.

58- Onlarin üzerlerine öyle bir yagmur indirdik ki, ne kötü idi uyarilanlarin yagmuru!

59- (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kildigi kullarina. Allah mi hayirli, yoksa O'na kostuklari ortaklar mi?"

60- (Onlar mi hayirli) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir agacini bile bitirmeye gücünüzün yetmedigi güzel güzel bahçeler bitirmisizdir. Allah'la beraber baska bir ilâh mi var! Dogrusu onlar sapiklikta devam eden bir güruhtur.

61- (Onlar mi hayirli) yoksa, yeryüzünü oturmaya elverisli kilan, aralarinda nehirler akitan, onun için sabit daglar yaratan, iki deniz arasina engel koyan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Hayir onlarin çogu (hakikatlari) bilmiyorlar.

62- (Onlar mi hayirli) yoksa, kendine yalvardigi zaman bunalmisa karsilik veren ve basindaki sikintiyi gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Ne kit düsünüyorsunuz!

63- (Onlar mi hayirli) yoksa, karanin ve denizin karanliklari içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yagmurun) önünde rüzgarlari müjdeci olarak gönderen mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Allah onlarin kostuklari ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.

64- (Onlar mi hayirli) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayi tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden riziklandiran mi? Allah ile beraber baska bir ilâh mi var? De ki: Eger dogru söylüyorsaniz, siz kesin delilinizi getirin haydi!

65- De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan baska kimse gaybi bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

66- Fakat ahiret hakkinda bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir süphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler.

67- Inkârcilar dediler ki: "Sahi biz ve atalarimiz toprak olduktan sonra gerçekten (diriltilip) çikarilacak miyiz?"

68- "And olsun ki, bu tehdit bize yapildigi gibi, daha önce atalarimiza da yapilmistir. Bu öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir."

69- De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarlarin sonu nice oldu, bir bakin!"

70- (Habibim!) Onlara karsi mahzun olma, kurmakta olduklari tuzaklardan ötürü de sikinti duyma!

71- Bir de, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad (ettiginiz azab) hani, ne zaman?" derler.

72- De ki: "Çabucak gelmesini istediginiz seyin (azabin) bir kismi herhalde yakinda ensenize binecektir."

73- Süphesiz Rabbin, insanlara karsi lütuf sahibidir; fakat insanlarin çogu sükretmezler.

74- Rabbin elbette onlarin sinelerinin gizlediklerini de, açiga vurduklarini da bilir.

75- Gökte ve yerde gizli hiçbir sey yoktur ki apaçik bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) bulunmasin.

76- Haberiniz olsun ki bu Kur'ân, Israil ogullarina, hakkinda ihtilaf edegeldikleri seylerin pek çogunu anlatmaktadir.

77- Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.

78- Rabbin süphesiz, onlar arasinda kendi hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.

79- Ve o halde sen Allah'a güven. Çünkü sen, apaçik hakikatin üzerindesin.

80- Bil ki sen, ölülere isittiremezsin, arkasini dönüp kaçmakta olan sagirlara da daveti duyuramazsin.

81- Sen körleri sapikliklarindan çevirip dogru yola getirecek degilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.

82- Söylenen baslarina gelecegi vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" (canli) çikaririz ki bu, onlara insanlarin âyetlerimize kesin bir iman getirmemis olduklarini söyler.

83- Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarindan bir cemaati toplayacagimiz gün, artik onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.

84- Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne oldugunu kavramadan yalan saydiniz öyle mi? Yoksa yaptiginiz baska neydi?"

85- Yaptiklari haksizliktan dolayi, o söz gerçeklesmistir; artik onlar konusamazlar.

86- Görmediler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattik ve (çalissinlar diye) gündüzü apaydinlik yaptik. Iman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardir.

87- Sûr'a üfürüldügü gün Allah'in diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehsete kapilir. Hepsi boyunlari bükük olarak O'na gelirler.

88- Sen daglari görürsün de, yerinde durur sanirsin. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her seyi sapasaglam yapan Allah'in sanatidir. Süphesiz ki O, yaptiklarinizdan tamamiyla haberdardir.

89- Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalirlar.

90- Her kim de kötülükle gelirse artik yüzleri ateste sürtülür. "Baska degil ancak yaptiginiz amellerin cezasini çekeceksiniz." (denir).

91- (De ki): "Ben ancak her seyin sahibi olan ve burayi kutlu kilan bu sehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi."

92- "Ve Kur'ân'i okumam emredildi." Artik kim dogru yola gelirse, yalniz kendisi için gelmis olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyaricilardanim."

93- Ve söyle de: Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onlari görüp taniyacaksiniz. Rabbin, yaptiklarinizdan habersiz degildir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:13:47
NİSA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan esini yaratip ikisinden bir çok erkekler ve kadinlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'dan ve akrabalik (baglarini kirmak)tan sakinin. Süphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.

2- Öksüzlere mallarini verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle degistirmeyin. Onlarin mallarini, kendi mallariniza karistirip yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtir.

3- Eger öksüz kizlarla evlendiginizde onlara karsi adaletli davranamamaktan korkarsaniz, hosunuza giden diger kadinlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eger adaleti gözetmemekten korkarsaniz, o zaman bir tane ile veya elinizin altindakiyle (sahip oldugunuz câriye ile) yetinin. Dogruluktan ayrilmamak için bu daha elverislidir.

4- Kadinlara mehirlerini gönül hosluguyla verin. Eger onlar gönül rizasiyla size bir sey bagislarlarsa onu afiyetle yiyin.

5- Allah'in, sizi basina diktigi mallarinizi akli ermezlere vermeyin; o mallarla onlari besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

6- Evlenme çagina gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onlarin akilca olgunlastiklarini görürseniz, mallarini kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarina sahip olacaklar" endisesiyle onlari israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onlarin malini yemekten çekinsin. Fakir olan ise, mesrû sûrette yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman, bunu sahitler karsisinda yapin. Hesap görücü olarak Allah yeter.

7- Ana, baba ve akrabalarin miras olarak biraktiklarinda erkeklerin hissesi vardir. Kadinlarin da ana, baba ve akrabalarin biraktiklarinda hisseleri vardir. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kilinmis bir hissedir.

8- Paylasma sirasinda akrabalar, öksüzler, yoksullar hazir bulunurlarsa, onlara da bir sey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alin.

9- Kendileri, geriye zayif çocuklar biraktiklari takdirde, onlarin geleceginden endise duyacak olanlar, (yetimler hakkinda da ayni) endiseyi duysunlar, Allah'dan sakinsinlar ve dogru söz söylesinler.

10- Yetimlerin mallarini haksiz yere yiyenler, muhakkak ki karinlarini atesle doldurmus olurlar ve cehennemi boylarlar.

11- Allah size evlatlarinizin miras taksimini söyle emrediyor: Çocuklarinizda, erkege iki kadin payi kadar, eger hepsi kadin olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasin üçte ikisi ve eger bir tek kadin ise o zaman ona malin yarisi vardir. Eger ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da birakmissa ana babanin her birine ölenin terekesinden altida bir; sâyet ölenin çocugu yok da, mirasçi olarak ana ve babasi kalmissa, ananin payi üçte birdir. Eger ölenin kardesleri varsa terekenin altida biri ananindir. Bu paylar, ölenin borçlari ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakimindan daha yakin oldugunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafindan farz kilinmistir. Süphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.

12- Eger hanimlarinizin çocuklari yoksa, biraktiklari mirasin yarisi sizindir. Sâyet bir çocuklari varsa o zaman mirasin dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eger siz çocuk birakmadan ölürseniz, geriye biraktiginiz mirasin dörtte biri hanimlarinizindir. Sâyet çocuklariniz varsa o zaman biraktiginiz mirasin sekizde biri hanimlarinizindir. Bu paylar, yaptiginiz vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eger ölen bir erkek veya kadinin çocugu ve babasi bulunmadigi halde kelâle olarak (yan koldan) mirasina konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kizkardesi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payi terekenin altida biridir. Eger mevcut olan kardesler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardesler mirasin üçte birini zarara ugratilmaksizin aralarinda esit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafindan bir emirdir. Allah her seyi bilen ve yarattiklarina çok yumusak davranandir.

13- Iste bütün bu hükümler, Allah'in koydugu hükümler ve çizdigi sinirlardir. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarindan irmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Iste büyük kurtulus budur.

14- Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'in koydugu sinirlari asarsa Allah onu da ebedî kalacagi cehennem atesine koyar. Onun için alçaltici bir azab vardir.

15- Kadinlarinizdan zina edenlere karsi, içinizden dört sahit getirin. Eger onlar, sahitlik yaparlarsa, bu kadinlari, ölüm alip götürünceye kadar veya Allah onlara bir çikis yolu açincaya kadar evlerde hapsedin.

16- Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eger onlar tevbe edip kendilerini islah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.

17- Ancak Allah'in kabul etmesini vaad buyurdugu tevbe, o kimseler içindir ki, bilmeyerek günah isleyip hemen tevbe edenlerin tevbesidir. Iste Allah bunlarin tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir hakîmdir. (Her seyi bilendir, hikmet sahibidir).

18- Yoksa günah isleyip de kendisine ölüm gelince: "Iste ben simdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. Iste bunlara ahirette can yakici bir azap hazirlamisizdir.

19- Ey iman edenler! Kadinlara zorla varis olmaniz size helal degildir. Verdiginiz mehrin bir kismini kurtaracaksiniz diye, onlari sikistirmaniz da helal degildir. Ancak açik bir hayasizlik yapmis olurlarsa baska. Onlarla iyi geçinin. Eger kendilerinden hoslanmadinizsa, olabilir ki, siz bir seyden hoslanmasaniz da Allah onda bir çok hayir takdir etmis bulunur.

20- Eger bir esi birakip da yerine diger bir es almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermis de bulunsaniz, ondan bir sey geri almayin. O mali bir iftira ve açik bir günah isnadi yaparak geri alir misiniz?

21- Birbirinizle kaynasip basbasa kalmisken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almisken verdiginizi nasil geri alabilirsiniz?

22- Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarinizin nikahladigi kadinlarla evlenmeyiniz. Süphe yok ki o, pek çirkindi, igrenç idi, o ne fena bir âdetti.

23- Size sunlari nikahlamak haram kilindi: Anneleriniz, kizlariniz, kiz kardesleriniz, halalariniz, teyzeleriniz, erkek ve kiz kardeslerinizin kizlari, sizi emziren süt anneleriniz, süt kizkardesleriniz ve karilarinizin anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiginiz kadinlarinizdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kizlariniz. Eger üvey kizlarinizin anneleri ile zifafa girmemisseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) ogullarinizin hanimlari ile evlenmeniz ve iki kiz kardesi birlikte nikahlamaniz da haramdir. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmistir. Süphesiz ki Allah gafur (çok bagislayici) ve çok merhamet edicidir.

24- Bir de harb esiri olarak sahibi bulundugunuz cariyeler müstesna, evli kadinlarla evlenmeniz de size haram kilindi. Bütün bunlar Allah'in üzerinize farz kildigi hükümlerdir. Bunlarin disinda kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarinizla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kilindi. O halde onlardan nikah ile faydalanmaniza karsilik mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdir. O mehri takdir edip kesinlestirdikten sonra birbirinizi razi etmenizde bir mahzur yoktur. Süphesiz ki Allah her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

25- Sizden her kim hür mümin kadinlari nikah edecek bir zenginlige gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altindaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rizasi ile nikahlamak var. Allah sizin imaninizi daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhus yaparlarsa, o vakit hür kadinlar hakkinda gerekli bulunan cezanin yarisi kendilerine lazim gelir. Bu hükümler, içinizden günah islemekten korkanlaradir. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayirlidir. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir).

26- Allah, sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden öncekilerin yollarini size göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

27- Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Halbuki sehvetlerine uyanlar ise, sizin dogru yoldan büyük bir meyl ile sapmanizi istiyorlar.

28- Allah, din hususundaki agir teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan sabir ve tahammül bakimindan zayif yaratilmistir.

29- Ey iman edenler! Mallarinizi aranizda haksizlikla yemeyin. Ancak kendi rizanizla yaptiginiz ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canina kiymayin. Süphesiz Allah, size karsi çok merhametlidir.

30- Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasaklari islerse, yakinda onu cehennem atesine atacagiz. Onu atese atmak da Allah'a pek kolaydir.

31- Eger siz, yasaklandiginiz büyük günahlardan sakinirsaniz, diger kusurlarinizi örter, sizi güzel bir makama koyariz.

32- Bir de Allah'in baziniza, digerinden fazla verdigi seyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardir. Kadinlara da kendi kazandiklarindan bir pay vardir. Isteklerinizi Allah'in fazlindan ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her seyi hakkiyla bilendir.

33- Anne, baba ve akrabalarin biraktiklari her sey için bir mirasçi tayin ettik. Yemin akdiyle mirasçi kildiklarinizin paylarini da verin. Süphesiz Allah, her seye sahittir.

34- Erkekler, kadin üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi islerde) digerinden üstün yaratmistir. Bir de erkekler mallarindan (aile fertlerine) harcamaktadirlar. Iyi kadinlar, itaatkar olanlar ve Allah'in korunmasini emrettigi seyleri kocalarinin bulunmadigi zamanlarda da koruyanlardir. Fenalik ve geçimsizliklerinden korktugunuz kadinlara gelince: Önce kendilerine ögüt verin, yataklarindan ayrilin. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eger size itaat ederlerse kendilerini incitmeye baska bir bahane aramayin. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

35- Eger kari-koca arasinin açilmasindan endiseye düserseniz bir hakem erkegin tarafindan, bir hakem de kadinin ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten baristirmak isterlerse, Allah kari-koca arasindaki darginlik yerine geçim verir. Süphesiz ki Allah hakkiyla bilendir, her seyin aslindan haberdardir.

36- Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir seyi ortak kosmayin. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komsulara, yakin komsulara, yaninda bulunan arkadasa, yolda kalanlara, sahip oldugunuz kölelere iyilik edin. Süphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.

37- Onlar ki hem kiskanir, cimrilik ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah'in kendilerine lütfundan verdigi nimeti gizlerler. Biz kâfirlere alçaltici bir azap hazirladik.

38- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarini, insanlara gösteris yapmak için harcarlar. Seytan kimin arkadasi olursa, o ne kötü arkadastir!

39- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah'in verdigi riziktan gösterissiz harcasalardi kendilerine ne zarar gelirdi? Allah onlarin söz ve islerini çok iyi bilendir.

40- Süphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eger yapilan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabini kat kat artirir. Ve kendi katindan büyük bir mükafat verir.

41- Her ümmetten bir sahit getirdigimiz ve seni de onlarin üzerine bir sahit yaptigimiz zaman bakalim kâfirlerin hali ne olacak!..

42- Allah'i, inkar edip peygambere isyan edenler, o kiyamet günü yerle bir olmayi isterler. Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler.

43- Ey iman edenler! Sarhos iken ne söylediginizi bilinceye kadar namaza yaklasmayin. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklasmayin. Eger hasta olur, veya yolculukta bulunursaniz veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsaniz o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Süphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bagislayicidir.

44- Kendilerine kitaptan bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun? Onlar, sapikligi satin aliyorlar ve sizin de yoldan sapmanizi istiyorlar.

45- Allah sizin düsmanlarinizi çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardimci olarak da Allah yeter.

46- Yahudilerden bir kismi, (Allah'in kitabindaki) kelimeleri esas mânâsindan kaydirip; dillerini egerek ve dine saldirarak, "Sözünü isittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olasi ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Halbuki onlar, "Isittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayirli ve daha dogru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemistir. Artik onlar, pek azi müstesna, iman etmezler.

47- Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yaninizda bulunan (Tevrat)i tasdik etmek üzere indirdigimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakim yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkini (yahudileri) lanetledigimiz gibi onlari lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'in emri mutlaka yerine gelecektir.

48- Dogrusu Allah, kendisine ortak kosulmasini asla affetmez. Ondan baskasini (diger günahlari) ise, diledigi kimseler için bagislar ve magfiret buyurur. Her kim Allah'a sirk kosarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmis olur.

49- Kendi nefislerini temize çikaranlari görmüyor musun? Hayir! Ancak Allah, diledigini temize çikarir. Onlara kil kadar zulmedilmez.

50- Bak nasil da Allah'a yalan uyduruyorlar. Apaçik bir günah olarak bu yeter.

51- "Su kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun! Onlar puta ve seytana inaniyorlar. Ve Allah'i tanimayanlara, "Bunlar, müminlerden daha dogru yoldadir." diyorlar.

52- Onlar, Allah'in lanet ettigi kimselerdir. Allah kime lanet ederse artik ona asla bir yardimci bulamazsin.

53- Yoksa onlarin mülkten bir payi mi vardir. Eger öyle olsaydi, insanlara bir çekirdegin zerresini bile vermezlerdi.

54- Yoksa onlar, Allah'in lütuf ve kereminden insanlara verdigi nimetleri kiskaniyorlar mi? Süphesiz biz, Ibrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermistik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.

55- Iste o yahudilerden bir kismi ona iman etti. Bir kismi da ondan yüz çevirdi. O iman etmeyenlere cehennem alevi yeter.

56- Süphesiz ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarin bir atese atacagiz. Derileri pistikçe azabi duysunlar diye, kendilerine baska deriler verecegiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

57- Iman edip salih ameller isliyenleri ise, altlarindan irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz esler vardir. Onlari, koyu gölgeler altinda bulunduracagiz.

58- Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasinda hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel ögüt veriyor. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla görendir.

59- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eger herhangi bir seyde anlasmazliga düserseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inaniyorsaniz, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakimindan da daha güzeldir.

60- Sunlari görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandiklarini ileri sürüyorlar da taguta inanmamalari kendilerine emrolundugu halde, tagut önünde muhakemelesmek istiyorlar. Seytan da onlari bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapikliga düsürmek istiyor.

61- Onlara: "Allah'in indirdigine ve Peygambere gelin!" denince, münafiklarin senden büsbütün uzaklastiklarini görürsün.

62- Ya nasil, elleriyle yaptiklari yüzünden baslarina bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: "Biz sadece iyilik etmek ve arayi bulmak istedik." diye Allah'a yemin ediyorlar.

63- Onlar, Allah'in kalblerindekini bildigi kimselerdir; Onlara aldirma, onlara ögüt ver ve onlarin içlerine tesir edecek güzel söz söyle!

64- Biz hangi peygamberi gönderdikse, sirf Allah'in izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eger onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarinin bagislanmasini dileselerdi ve Resul de onlarin bagislanmasini dileseydi, elbette Allah'i affedici, merhametli bulurlardi.

65- Hayir! Rabbine andolsun ki is bildikleri gibi degil, onlar aralarinda çikan çekismeli islerde seni hakem yapip sonra da senin verdigin hükme karsi içlerinde hiçbir sikinti duymaksizin, tam bir teslimiyetle boyun egmedikçe iman etmis olamazlar.

66- Eger biz onlara: "Kendinizi öldürün, veya yurtlarinizdan çikin." diye yazmis olsaydik, içlerinden pek azi hariç, bunu yapamazlardi. Fakat kendilerine verilen ögütleri tutsalardi, elbette haklarinda hem daha hayirli, hem de daha saglam olurdu.

67- Ve o zaman elbette kendilerine katimizdan büyük mükafat verirdik.

68- Ve onlari elbette dogru yola iletirdik.

69- Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse iste onlar, Allah'in kendilerine nimet verdigi peygamberlerle, siddiklarla, sehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadastir!

70- Bu lütuf Allah'tandir. Bilen olarak Allah yeter.

71- Ey iman edenler! Düsmana karsi her türlü savunma tedbirinizi aliniz. Onlara karsi ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz.

72- Süphesiz içinizden bir kismi vardir ki, pek agir davranir. Eger basiniza bir musibet gelirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadim." der.

73- Ve eger Allah'tan size bir lütuf ve zafer erisecek olsa, sizinle kendisi arasinda hiç sevgi yokmus gibi, bu sefer de hiç süphesiz söyle diyecek: "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydim da büyük murada ereydim."

74- O halde geçici dünya hayatini, ebedî ahiret hayati karsiliginda satacak olanlar, Allah yolunda savassinlar. Her kim Allah yolunda savasir da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarin pek büyük bir mükafat verecegiz.

75- Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halki zâlim olan memleketten çikar, tarafindan bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katindan bir kurtarici gönder" diye yalvarip duran zayif ve zavalli erkekler, kadinlar ve çocuklarin kurtarilmasi ugrunda savasa çikmiyorsunuz?

76- Iman edenler, Allah yolunda savasirlar. Inkâr edenler de tagut yolunda savasirlar. O halde siz seytanin taraftarlarina karsi savasin. Çünkü seytanin hilesi zayiftir.

77- Kendilerine, "Ellerinizi savastan çekin, namazi kilin, zekati verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savas yazilinca hemen içlerinden bir kismi insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savas yazdin? Ne olurdu bize azicik bir müddet daha tanimis olsaydin da biraz daha yasasaydik?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa azdir, ahiret, Allah'a karsi gelmekten sakinan için daha hayirlidir ve size kil kadar haksizlik edilmez."

78- Her nerede olursaniz olun ölüm size yetisir, son derece saglam kaleler içinde de bulunsaniz yine kurtulamazsiniz. Onlara bir iyilik erisirse "Bu, Allahtandir" derler, bir kötülüge ugrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandir." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanasmiyorlar?

79- (Ey insanoglu!) sana gelen her iyilik Allah'tandir, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna sahit olarak da Allah yeter.

80- Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.

81- Sana "Peki" derler, fakat senin yanindan çiktiklarinda, içlerinden birtakimi, geceleyin (gündüz) söylemis olduklarinin tersini kurarlar. Allah onlarin geceleyin tasarladiklarini yaziyor. Sen onlara aldirma. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.

82- Onlar hâlâ Kur'ân'i geregi gibi düsünüp anlamaya çalismazlar mi? Eger o Allah'tan baskasi tarafindan indirilmis olsaydi mutlaka onda birçok çeliskiler bulurlardi.

83- Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiginde onu hemen yayiverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarinda yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çikarmaya gücü yetenler, onu anlarlardi. Allah'in üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydi, pek aziniz hariç, seytana uyardiniz.

84- (Ey Muhammed) Allah yolunda savas! Sen ancak kendi yaptigindan sorumlusun. Müminleri de savasa tesvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kirar. Hiç süphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezasi daha çetindir.

85- Kim güzel bir iste aracilik ederse, ona o isin sevabindan bir pay vardir. Kim de kötü bir seyde aracilik yaparsa, ona da o kötülükten bir pay vardir. Allah her seyi gözetip karsiligini verir.

86- Siz bir selam ile selamlandiginiz zaman, siz de ondan daha güzeliyle karsilik verin veya verilen selami aynen iade edin. Süphesiz Allah, her seyin hesabini geregi gibi yapandir.

87- Kendinden baska ilâh olmayan Allah, sizi kiyamet gününde mutlaka biraraya toplayacaktir. Bunda asla süphe yoktur. Allah'tan daha dogru sözlü kim olabilir?

88- O halde, siz niçin münafiklar hakkinda iki gruba ayriliyorsunuz? Allah onlari kazandiklari günah yüzünden terslerine döndürdügü halde Allah'in saptirdigini yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptirirsa, sen onun için bir çikis yolu bulamazsin.

89- Onlar, küfür isledikleri gibi, sizin de küfür isleyip kendileriyle bir olmanizi arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eger bundan yüz çevirirlerse onlari yakalayin ve buldugunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardimci edinmeyin.

90- Ancak o kimselere dokunmayin ki, sizinle aralarinda anlasma olan bir kavme siginmis bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savasmayi gönüllerine sigdiramayip tarafsiz olarak size gelmislerdir. Eger Allah dileseydi, onlari size musallat kilardi, onlar da sizinle savasirlardi. Eger onlar sizden uzak dururlar, sizinle savasmayip size baris teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemistir.

91- Diger birtakim kimseleri de bulacaksiniz ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuslarinda onun içine basasagi dalarlar. Eger bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini buldugunuz yerde yakalayin ve öldürün. Iste bunlar aleyhinde size açik bir ferman verdik.

92- Hata disinda bir mümin, diger bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlislikla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bagislamasi müstesnadir. Eger öldürülen, mümin olmakla beraber size

düsman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eger öldürülen sizinle aralarinda antlasma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafindan tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutmasi gerekir. Allah, Alimdir (her seyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).

93- Kim bir mümini kasten öldürürse, cezasi, içinde ebedî olarak kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmis ve onun için büyük bir azab hazirlamistir.

94- Ey Iman edenler! Allah yolunda cihada çiktiginiz zaman, mümini kâfirden ayirmak için iyice arastirin. Size selam veren kimseye, dünya hayatinin menfaatini gözeterek, "Sen mümin degilsin" demeyin. Allah katinda çok ganimetler var. Islâm'a ilk önce girdiginiz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice arastirin. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

95- Müminlerden özür sahibi olmaksizin oturanlarla Allah yolunda mallariyla, canlariyla cihad edenler esit olamazlar. Allah, mallariyla, canlariyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kildi. Allah onlarin hepsine de cenneti vaad etmistir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanlarin üzerinde büyük bir ecir vermistir.

96- Kendi katindan derece derece rütbeler, bir magfiret ve rahmet vermistir. Öyle ya, O çok bagislayici, çok merhamet edicidir.

97- Melekler, kendilerine zulmeden kisilerin canlarini aldiklarinda, onlara, "Ne iste idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayif kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'in yeryüzü genis degil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. Iste bunlarin varacaklari yer cehennemdir. O ne kötü gidis yeridir.

98- Ancak gerçekten aciz ve zayif olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadinlar ve çocuklar hariç...

99- Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Allah çok affedici, çok bagislayicidir.

100- Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genislik de bulur. Her kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek maksadiyla evinden çikar da sonra kendisine ölüm yetisirse, kuskusuz onun mükafati Allah'a düser. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

101- Yeryüzünde sefere çiktiginizda kâfirlerin size bir kötülük yapacagindan korkarsaniz namazi kisaltmanizda size bir vebal yoktur. Kuskusuz kâfirler sizin apaçik düsmaninizdir.

102- Sen onlarin aralarinda bulunup da onlara namaz kildirdiginda içlerinden bir kismi seninle beraber namaza dursun. Silahlarini da yanlarina alsinlar. Bunlar secdeye vardiklarinda diger bir kismi arkanizda beklesin. Sonra o namaz kilmamis olan diger kisim gelsin seninle beraber kilsinlar ve ihtiyatli bulunsunlar, silahlarini yanlarina alsinlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarinizdan ve esyanizdan bir gafil olsaniz da size ani bir baskin yapsalar. Eger size yagmur gibi bir eziyet erisir veya hasta olursaniz silahlarinizi birakmanizda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyati elden birakmayin. Kuskusuz Allah kâfirlere alçaltici bir azap hazirlamistir.

103- O korkulu zamanda namazi kildiniz mi gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlariniz üzerinde hep Allah'i zikredin. Korkudan kurtuldugunuzda namazi tam erkani ile kilin. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazili bir farzdir.

104- Düsman toplulugunu takip etmede gevseklik göstermeyin. Eger siz aci duyuyorsaniz, kuskusuz onlar da sizin aci duydugunuz gibi aci çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onlarin ümit edemeyecekleri seyleri umuyorsunuz. Kuskusuz Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir.

105- Biz sana Kitab (Kur'ân)i hak olarak indirdik ki, insanlar arasinda Allah'in sana gösterdigi sekilde hüküm veresin. Sakin hainlerin savunucusu olma!

106- Allah'tan bagislanmani dile. Süphesiz, Allah bagislayicidir, esirgeyicidir.

107- Kendilerine hainlik edenleri savunma. Muhakkak Allah hain günahkârlari sevmez.

108- Bunlar, insanlardan (hainliklerini) gizlerler de, Allah'tan gizlemezler. Oysa O, geceleyin istemedigi seyi kurarlarken onlarin yani baslarindadir. Allah, onlarin yaptiklarini (ilmiyle) kusatmistir.

109- Haydi siz dünya hayatinda onlari savunuverdiniz (diyelim). Peki kiyamet gününde Allah'in huzurunda onlari kim savunacaktir? Yahut onlara kim vekil olacaktir?

110- Kim bir kötülük isler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bagislanmasini dilerse, Allah'i bagislayici ve esirgeyici bulur.

111- Kim bir kötülük islerse, kendi nefsine kötülük etmis olur. Allah her seyi hakkiyle bilendir, hikmet sahibidir.

112- Kim bir hata veya bir günah isler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmis ve apaçik bir günah yüklenmis olur.

113- Eger Allah'in sana lütuf ve merhameti olmasaydi, onlardan bir güruh seni sapitmaya çalisirdi. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptirirlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab (Kur'an)i ve hikmeti indirmis ve sana bilmedigin seyleri ögretmistir. Allah'in sana olan lütfu büyüktür.

114- Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayi veyahut da insanlar arasini düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onlarin aralarindaki gizli gizli konusmalarinin çogunda hiçbir hayir yoktur. Kim bunlari sirf Allah'in rizasini kazanmak için yaparsa, yakinda ona büyük bir mükafat verecegiz.

115- Kim kendisine dogru yol besbelli olduktan sonra Peygamber'e karsi çikar, müminlerin yolundan baskasina uyup giderse onu döndügü yolda birakiriz ve cehenneme sokariz. Orasi ne kötü bir gidis yeridir.

116- Süphesiz Allah kendisine ortak kosulmasini bagislamaz. Bunun disinda diledigini bagislar. Allah'a ortak kosan, muhakkak ki, derin bir sapikliga düsmüstür.

117- Onlar, Allah'i birakirlar da, yalniz disilere taparlar. Böylece ancak inatçi seytana tapmis olurlar.

118, 119- Allah o seytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarindan belirli bir pay alacagim, onlari mutlaka saptiracagim, onlari bos kuruntulara sokacagim, ve onlara emredecegim de hayvanlarin kulaklarini yaracaklar, onlara emredecegim de Allah'in yaratisini degistirecekler" dedi. Kim Allah'i birakip da seytani dost edinirse, süphesiz o, apaçik bir ziyana ugramis olur.

120- Seytan onlara vaad eder ve onlari bos umutlarla oyalar. Oysa seytanin onlara vaadi, aldatmadan baska bir sey degildir.

121- Bunlarin varacaklari yer cehennemdir. Ondan kurtulmak için çare bulamazlar.

122- Iman edip iyi isler yapanlari da altlarindan irmaklar akan cennetlere sokacagiz, orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek vaadidir. Allah'dan daha dogru sözlü kim olabilir?

123- (Is), ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kötülük yapan, o yüzden cezalandirilir. O, kendisine Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir yardimci bulabilir.

124- Erkek veya kadin, kim mümin olur da güzel amellerden islerse, iste onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksizliga ugratilmazlar.

125- Iyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve Ibrahim'in dinine dosdogru olarak tâbi olan kimseden, din bakimindan daha iyi kim olabilir? Allah, Ibrahim'i dost edinmisti.

126- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah, her seyi kusaticidir.

127- Kadinlar hakkinda senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkindaki fetvayi size Allah veriyor: Yazilmis haklari olan mirasi kendilerine vermediginiz ve nikahlanmayi istemediginiz öksüz kizlar ve zavalli çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmaniz hakkinda Kitap'ta size okunan âyetler vardir. Sizin her yaptiginiz iyiligi, muhakkak Allah bilir.

128- Eger bir kadin kocasinin geçimsizliginden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endise ederse, aralarinda bir sulh yapmalarinda, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayirlidir. Zaten nefisler kiskançliga hazirdir. Eger iyi geçinir ve geçimsizlikten sakinirsaniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

129- Kadinlariniz arasinda her yönden adaletli davranmaya ne kadar ugrassaniz buna güç yetiremezsiniz. Bari birisine tamamen kapilip da digerini askiya alinmis gibi birakmayin. Eger arayi düzeltir ve haksizliktan korunursaniz, süphesiz Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

130- Eger kari-koca birbirlerinden ayrilacak olurlarsa, Allah, onlarin her birini genis lutfuyla muhtaç birakmaz. Allah'in lutfu genistir, hikmeti büyüktür.

131- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size Allah'tan korkmanizi emrettik. Eger inkâr ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Allah hiçbir seye muhtaç degildir, hamd ve senâ O'na yakisir.

132- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Vekil olarak Allah yeter.

133- Ey insanlar! Eger Allah dilerse sizi giderir de baskalarini getirir. Ve Allah, buna kadirdir.

134- Kim dünya nimetini isterse, bilsin ki dünya ve ahiret nimeti Allah katindadir. Allah her seyi çok iyi isiten ve çok iyi görendir.

135- Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babaniz ve yakin akrabaniz aleyhine de olsa, yalniz Allah için sahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakindir. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklasmayin. Eger (sahitlik ederken) dilinizi eger, bükerseniz veya çekinirseniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

136- Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdigi Kitab'a, ve daha önce indirdigi kitaba iman edin. Kim Allah'i, meleklerini, kitaplarini, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapikligin en koyusuna düsmüs olur.

137- Iman edip sonra inkâr eden, sonra iman edip tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarinda ileri gidenleri Allah ne bagislayacak, ne de dogru yola eristirecektir.

138- Münafiklara da haber ver ki, kendileri için çok aci bir azab vardir.

139- Onlar, müminleri birakip kâfirleri dost ediniyorlar. Onlarin yaninda izzet ve seref mi ariyorlar? Halbuki bütün izzet ve seref Allah'a aittir.

140- Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'in âyetlerinin inkâr edildigini ve onlarla alay edildigini isittiginiz zaman, baska bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayin. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafiklarin ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktir.

141- Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eger Allah tarafindan size bir zafer nasip olursa: "Biz sizinle beraber degil miydik?" derler. Sayet kâfirlerin zaferden bir payi olursa: (Bu defa da onlara): "Size üstünlük saglayarak sizi müminlerden korumadik mi?" derler. Allah, kiyamet gününde aranizda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.

142- Münafiklar, Allah'i aldatmaya çalisirlar. Halbuki Allah, onlarin oyunlarini baslarina geçirecektir. Onlar, namaza kalktiklari zaman tembel tembel kalkarlar. Insanlara gösteris yaparlar. Allah'i pek az anarlar.

143- Münafiklar, küfür ile iman arasinda bocalamaktadirlar. Ne bu müminlere baglanirlar, ne de su kâfirlere. Allah kimi dogru yoldan saptirirsa, sen artik ona kurtulus yolu bulamazsin.

144- Ey iman edenler! Müminleri birakip da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçik bir delil mi vermek istiyorsunuz?

145- Süphesiz ki münafiklar, cehennem atesinin en asagi tabakasindadirlar. Onlara bir yardim edici de bulamazsin.

146- Ancak tevbe edenler, durumlarini düzeltenler, Allah'a sarilanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak baglananlar müstesna. Iste bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.

147- Eger sükreder ve iman ederseniz Allah size azabi ne yapar? Allah, sükredenlerin mükafatini veren ve her seyi bilendir.

148- Allah, zulme ugrayanlarin disinda, çirkin sözün açikça söylenmesinden hoslanmaz. Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla bilendir.

149- Bir hayri açiklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülügü bagislarsaniz, biliniz ki, Allah da çok bagislayicidir, her seye hakkiyla kadirdir.

150- Onlar, Allah'i ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasini ayirmak isterler. "Kimine inaniriz, kimini inkâr ederiz" derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasinda bir yol tutmak isterler.

151- Iste onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltici bir azab hazirlamisizdir.

152- Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasinda ayirim yapmayanlara (Allah) pek yakinda mükafatlarini verecektir. Allah çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

153- Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Musa'dan bundan daha büyügünü istemisler ve: "Allah'i bize açikça göster" demislerdi. Haksizliklari sebebiyle onlari yildirim çarpti. Sonra kendilerine açik deliller geldigi halde buzagiyi (tanri) edinmislerdi. Onlari bundan dolayi da affettik. Ve Musa'ya açik bir delil (yetki) verdik.

154- Söz vermeleri için Tur dagini üzerlerine kaldirdik. Onlara: "O kapidan secde ederek girin" dedik. Yine onlara: "Cumartesi yasagini çignemeyin" dedik ve onlardan saglam bir söz aldik.

155- Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'in âyetlerini inkâr etmeleri, haksiz yere peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kiliflidir" demelerinden dolayi (baslarina türlü belalar verdik). Dogrusu Allah, inkârlari sebebiyle onlarin kalplerini mühürlemistir. Pek azi hariç onlar inanmazlar.

156-(Kalblerinin mühürlenmesinin diger bir sebebi de Isa'yi) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalaridir.

157- Bir de "Biz Allah'in peygamberi Meryem oglu Isa Mesih'i öldürdük" demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astilar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara Isa gibi gösterildi. Onun hakkinda anlasmazliga düsenler, ondan yana tam bir kusku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.

158- Fakat Allah onu kendisine yükseltmistir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.

159- Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (Isa'ya) iman etmis olmasin. Kiyamet gününde o, onlara sahitlik edecektir.

160/161- Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alikoymalari, yasaklandiklari halde faiz almalari ve insanlarin mallarini haksiz yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kilinan temiz seyleri haram kildik. Onlardan kâfir olanlara can yakici bir azap hazirladik.

162- Fakat onlardan ilimde derinlesmis olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazi kilan, zekati veren, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerdir. Iste onlara büyük bir mükafat verecegiz.

163- Muhakkak biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, torunlarina, Isa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.

164- Daha önce sana anlattigimiz peygamberlerle, anlatmadigimiz baska peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konustu.

165- Peygamberleri müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanlarin Allah'a karsi bir bahaneleri olmasin. Allah mutlak üstündür, yegane hikmet sahibidir.

166- Fakat Allah, sana indirdigini kendi ilmiyle indirmis olduguna sahitlik eder. Melekler de buna sahitlik ederler. Allah'in sahitligi de kafidir.

167- Süphesiz inkâr edip, insanlari Allah yolundan alikoyanlar, derin bir sapikliga düsmüslerdir.

168- Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bagislar, ne de dogru bir yola eristirir.

169- Onlari ancak cehennemin yoluna (iletecek ve) onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu ise Allah'a çok kolaydir.

170 - Ey insanlar, Resul size, Rabbi'nizden hakki (gerçegi) getirdi. Kendi yarariniza olarak ona inanin. Eger inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

171- Ey kitab ehli! Dininizde taskinlik etmeyin ve Allah hakkinda ancak dogru olani söyleyin! Meryem oglu Isa Mesih, sadece Allah'in elçisi, Meryem'e atmis oldugu kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanin (Allah) üçtür demeyin. Kendi yarariniz için buna son verin. Muhakkak ki Allah tek bir ilâhtir. O, çocuk sahibi olmaktan yüce (münezzeh)dir. Göklerdeki ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

172 - Hiçbir zaman Mesih de Allah'in bir kulu olmaktan çekinmez, Allah'a yakin melekler de. Kim O'na kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onlarin hepsini huzuruna toplayacaktir.

173- Inanip güzel isler yapanlara gelince, onlarin mükafatlarini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazlasini da verecektir. Allah'a kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da siddetli bir sekilde azab edecek ve onlar Allah'dan baska kendilerine ne bir dost, ne de bir yardimci bulamayacaklardir.

174 - Ey insanlar! Size Rabbinizden bir delil (Muhammed) geldi ve size apaçik bir nur indirdik.

175 - Allah'a inanip O'na simsiki sarilanlari (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdogru yola iletecektir.

176- Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size kelâle (babasiz ve çocuksuz kimse) nin mirasi hakkinda hükmünü açikliyor: Çocugu olmayan, fakat kiz kardesi bulunan bir kisi ölürse, biraktigi malin yarisi o (kiz kardesi)nundur. Çocugu olmayan kiz kardes ölürse, erkek kardes ona varis olur. Eger (ölenin) iki kiz kardesi varsa, biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger kardesler erkek ve kiz olurlarsa, erkegin hissesi, iki kizin hissesi kadardir. Sasirmamaniz için Allah size (hükümlerini) açikliyor. Allah, her seyi hakkiyla bilendir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:15:56
NUH

Bismillahirrahmanirrahim

1- Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine aci bir azap gelmezden önce onlari uyar" diye.

2- Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açik bir uyariciyim".

3- Söyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin."

4- "Günahlarinizi bagislasin ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuskusuz Allah'in takdir ettigi süre gelince ertelenmez. Eger bilseydiniz.." (inanirdiniz).

5- Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim."

6- "Fakat benim çagirmam, onlarin sadece kaçmalarini artirdi."

7- "Ben onlari senin bagislaman için her davet ettigimde, onlar parmaklarini kulaklarina tikadilar, elbiselerine büründüler, israr ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. "

8- "Sonra ben onlari açik açik çagirdim."

9- "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. "

10- "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bagislamasini isteyin. Çünkü o çok bagislayicidir."

11- "Üzerinize gökten bol yagmur yagdirsin."

12- "Mallar ve ogullar vererek sizin imdadiniza kossun. Sizin için bahçeler yapsin, irmaklar yapsin."

13- "Niçin siz Allah'a bir vakar yakistiramiyorsunuz?"

14- "Oysa o sizi asama asama yaratmistir."

15- "Görmediniz mi Allah yedi gögü uygun tabakalar halinde nasil yaratmis?"

16- Ve Ay'i bunlarin içinde bir nur yapmis, günesi de bir lamba kilmis.

17- Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.

18- Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çikaracaktir.

19- Allah sizin için yeri bir yaygi yapmistir.

20- Ki, ondan açilan genis genis yollarda gidesiniz.

21. Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; mali ve çocugu hüsrandan baska bir seyini artirmayan kimsenin ardina düstüler."

22. "Büyük büyük tuzaklar kurdular."

23. Dediler ki: "Sakin tanrilarinizi birakmayin, ne Vedd'i, ne Suva'i ve ne de Yegus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."

24. Çok kisiyi yoldan saptirdilar. Sen de o zalimlerin sadece saskinliklarini artir.

25. Hatalarindan dolayi boguldular, atese sokuldular, kendilerine Allah'a karsi yardimcilar da bulamadilar.

26. Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kisi birakma."

27. "Zira sen onlari birakirsan kullarini yoldan çikarirlar ve sadece ahlâksiz ve kâfir çocuklar dogururlar."

28-"Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmis erkek ve kadinlara magfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artir."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:17:11
NUR

Bismillahirrahmanirrahim

1- (Iste bu âyetler) bizim indirdigimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kildigimiz bir sûredir. Belki düsünüp ögüt alirsiniz diye onda açik açik âyetler indirdik.

2- Zina eden kadin ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakin acima duygusu kaplamasin! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya sahit olsun.

3- Zina eden erkek, zina eden veya müsrik olan bir kadindan baskasi ile evlenemez; zina eden bir kadinla da ancak zina eden veya müsrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kilinmistir.

4- Namuslu kadinlara zina isnadinda bulunup, sonra (bunu ispat için) dört sahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artik onlarin sahitligini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardirlar.

5- Ancak bundan sonra tevbe edip islah olanlar müstesnadir. Çünkü Allah çok bagislayici ve merhametlidir.

6- Eslerine zina isnadinda bulunup da kendilerinden baska sahitleri olmayanlara gelince, onlarin her birinin sahitligi kendisinin dogru söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ederek sahitlik etmesidir.

7- Besinci defa da, eger yalan söyleyenlerden ise, Allah'in lanetinin kendi üzerine olmasini dilemesidir.

8- Kadinin, kocasinin yalan söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ve sahitlik etmesi,

9- Besinci defa da, eger (kocasi) dogru söyleyenlerden ise, Allah'in gazabinin kendi üzerine olmasini dilemesi kendisinden cezayi kaldirir.

10- Ya Allah'in size bol lütfu ve merhameti olmasaydi ve Allah tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydi (haliniz nice olurdu.)?

11- Haberiniz olsun ki (Muhammed'in esine) bu agir ifki (iftirayi) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayin; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan herbir kisiye, günah olarak ne islemisse (onun karsiligi ceza) vardir. (Elebaslilik yapan, bu yüzden de) bu günahin büyügünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardir.

12- Erkek ve kadin müminlerin, bu iftirayi isittiklerinde kendi vicdanlari ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi?

13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler.

13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler.

14- Eger dünyada ve ahirette Allah'in lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydi, size mutlaka büyük bir azab isabet ederdi.

15- Çünkü siz bu iftirayi, gelisi güzel birbirinizin agzindan aliyor ve hakkinda bilgi sahibi olmadiginiz (bu uydurma haberi) agizlarinizda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz oldugunu saniyorsunuz. Halbuki bu, Allah katinda çok büyük bir suçtur.

16- Onu duydugunuzda "Bunu konusup yaymamiz bize yakismaz. Hasâ! Bu, çok büyük bir iftiradir..." demeli degil miydiniz?

17- Eger inanmis insanlarsaniz, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakindirip uyariyor.

18-Ve Allah âyetlerini size açikliyor. Allah, (isin iç yüzünü) çok iyi bilir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.

19- Inananlar arasinda kötü söz ve davranisin yayilmasini arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de aci veren bir azab vardir. (Her seyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.

20- Ya sizin üstünüze Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi; Allah çok sefkatli ve merhametli olmasaydi (haliniz nice olurdu)?

21- Ey iman edenler! Seytanin adimlarini takip etmeyin. Kim seytanin adimlarini takip ederse, sunu bilsin ki o, edepsizlikleri ve kötülügü emreder. Eger üstünüzde Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi, içinizden hiçbir kimse temize çikmazdi. Fakat Allah, diledigini arindirir. Allah isitir ve bilir.

22- Içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarindan) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bagislasinlar, feragat göstersinler. Allah'in sizi bagislamasini arzulamaz misiniz? Allah çok bagislayandir, çok merhametlidir.

23- Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadinlara zina isnadinda bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmislerdir. Onlar için çok büyük bir azab vardir.

24- O gün dilleri, elleri ve ayaklari, yapmis olduklarindan dolayi aleyhlerinde sahitlik edecektir.

25- O gün Allah onlara gerçek cezalarini tastamam verecek ve onlar Allah'in gerçek oldugunu anlayacaklar.

26- Kötü kadinlar, kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadinlara; temiz kadinlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadinlara yarasir. Iste bu temiz olan, (iftiracilarin) söylediklerinden çok uzaktirlar. Kendileri için bagislanma ve güzel bir rizik vardir.

27- Ey iman edenler! Kendi evinizden baska evlere, geldiginizi farkettirip ev halkina selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde (bunu) düsünüp anlarsiniz.

28- Orada kimse bulamazsaniz, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eger size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranistir. Allah, yaptiginizi bilir.

29- Içinde kendinize ait bir seylerin bulundugu oturulmayan bir eve girmenizde herhangi bir sakinca yoktur. Allah, sizin açiga vurduklarinizi da, gizlediklerinizi de bilir.

30- (Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, irzlarini da korumalarini söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranistir. Süphesiz Allah, onlarin yapmakta olduklarindan haberdardir.

31- Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kisimlari müstesna olmak üzere, zinetlerini teshir etmesinler. Bas örtülerini, yakalarinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocalari, babalari, kocalarinin babalari, kendi ogullari, kocalarinin ogullari, erkek kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, kendi kadinlari (mümin kadinlar), ellerinin altinda bulunan (köleleri), erkeklerden, kadina ihtiyaci kalmamis (cinsî güçten düsmüs) hizmetçiler, yahut henüz kadinlarin gizli kadinlik hususiyetlerinin farkinda olmayan çocuklardan baskasina zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte olduklari zinetleri anlasilsin diye, ayaklarini yere vurmasinlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtulusa eresiniz.

32- Aranizdaki bekarlari, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranista olanlari evlendirin. Eger bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlari zenginlestirir. Allah, (lütfu) genis olan ve (her seyi) bilendir.

33- Evlenme imkanini bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlikli kilincaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altinda bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eger kendilerinde (hürriyete kavusmalarinda kendileri için) bir iyilik görüyorsaniz, hemen mükatebe yapin. Allah'in size vermis oldugu malindan siz de onlara verin. Dünya hayatinin geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari zor altinda birakirsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarindan sonra Allah (onlar için) çok bagislayici ve merhametlidir.

34- Andolsun ki biz size açik açik bildiren âyetler, sizden önce yasayip gitmis olanlardan örnekler ve takvaya ulasmis kimseler için ögütler indirdik.

35- Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydinlaticisidir). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yildiz gibidir ki, doguya da batiya da nisbet edilemeyen mübarek bir agaçtan çikan yagdan tutusturulur. (Bu öyle bir agaç ki) yagi, nerdeyse, kendisine ates degmese bile isik verir. (Bu isik) nur

üstüne nurdur. Allah diledigi kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (iste böyle) misal verir; Allah her seyi bilir.

36- (Bu kandil) birtakim evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasina izin vermistir. Orada sabah aksam O'nu tesbih ederler.

37- Birtakim insanlar (Allahi tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alis veris onlari Allah'i anmaktan, namaz kilmaktan ve zekat vermekten alikoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak oldugu bir günden korkarlar.

38- Çünkü Allah, kendilerine isledikleri amellerin en güzeli ile ecir verecek, lütfundan fazlasini da bahsedecektir ve Allah, diledigine hesapsiz rizik verir.

39- Küfredenlere gelince, onlarin amelleri, issiz çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardiginda orada herhangi bir sey bulamamis, üstelik yanibasinda da (inanmadigi, kendisinden sakinmadigi) Allah'i bulmustur. Allah ise onun hesabini tastamam görmüstür. Allah hesabi çok çabuk görür.

40- Yahut (o kâfirlerin duygu, düsünce ve davranislari) engin bir denizdeki yogun karanliklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kapliyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanliklar... Insan, elini çikarip uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemisse, artik o kimsenin isik ve aydinliktan nasibi yoktur.

41- Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çirpip uçan kuslarin Allah'i tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsini bilmistir. Allah, onlarin yapmakta olduklarini hakkiyla bilir.

42- Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir; dönüs de ancak O'nadir.

43- Görmez misin ki Allah bulutlari (diledigi yere) sürüklüyor; sonra onlari biraraya getirip üstüste yigiyor. Iste görüyorsun ki bunlar arasinda yagmur çikiyor. O, gökten, sanki oradaki daglardan da dolu indirir. Artik onu diledigine isabet ettirir; dilediginden de onu uzak tutar; bu bulutlardan çikan simsegin pariltisi nerdeyse gözleri alir!

44- Allah gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Süphesiz bunda (hakikati gören) gözlere sahip olanlar için mutlak bir ibret vardir.

45- Allah, her hayvani sudan yaratti. Iste bunlardan kimi karni üstünde sürünür, kimi iki yagi üstünde yürür, kimi dört ayagi üstünde yürür... Allah diledigini yapar; çünkü Allah her seye kâdirdir.

46- Andolsun biz (her seyi) apaçik bildiren âyetler indirdik. Allah diledigini dogru yola iletir.

47- Bir de "Allah'a ve Resulüne inandik ve itaat ettik" diyorlar da, sonra bunun arkasindan yan çiziyorlar; bunlar mümin degillerdir.

48- Aralarinda hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çagrildiklari zaman, bakarsin ki, içlerinden birkismi yüz çevirip dönerler.

49- Ama, eger (Allah ve Resulünün hükmettigi) hak kendi lehlerine ise, ona, gönülden bagli olarak saygi ile gelirler.

50- Kalplerinde bir hastalik mi var? Yoksa süphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksizlik edeceginden mi korkuyorlar? Hayir, asil zalimler kendileridir!

51- Aralarinda hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak "isittik ve itaat ettik" demeleridir. Iste bunlar asil kurtulusa erenlerdir.

52- Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygi duyar ve O'ndan sakinirsa, iste asil bunlar bedbahtliktan kurtulanlardir.

53- Ötekiler (münafiklar), sen hakikaten kendilerine emrettigin takdirde mutlaka (savasa) çikacaklarina dair, en agir yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. Itaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

54- De ki: Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eger yüz çevirirseniz sunu bilin ki, Peygamberin sorumlulugu kendine yüklenen, sizin sorumlugunuz da size yüklenendir. Eger ona itaat ederseniz, dogru yolu bulmus olursunuz. Peygambere düsen, sadece açik açik duyurmaktir.

55- Allah, sizlerden iman edip iyi davranislarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kildigi gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kilacagini, onlar için begenip seçtigi dini (Islâm'i) onlarin iyiligine yerlestirip koruyacagini ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven saglayacagni vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir seyi bana es tutmazlar. Artik bundan sonra kim inkâr ederse, iste bunlar asil büyük günahkarlardir.

56- Hem namazi kilin, zekati verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz.

57- Inkâr edenlerin, yeryüzünde (Allah'i) aciz birakacaklarini sanmayasin! Onlarin varacagi yer cehennemdir. Ne kötü varis yeridir orasi!

58- Ey iman edenler! Ellerinizin altinda bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çagina girmemis olanlar, sabah namazindan önce, ögleyin soyundugunuz vakit ve yatsi namazindan sonra (yaniniza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceginiz üç vakittir. Bu vakitlerin disinda ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanina girip çikabilirsiniz.) Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

59- Sizden olan çocuklariniz erginlik çagina girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi, onlar da izin istesinler. Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

60- Bir nikah ümidi kalmayan, çocuktan kesilmis yasli kadinlarin ise, zinetlerini (yabanci erkeklere) göstermeksizin dis elbiselerini çikarmalarinda kendilerine bir vebal yoktur. Yine de iffetli olmalari kendileri için daha hayirlidir. Allah isitendir, bilendir.

61- A'maya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarinizin evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeslerinizin evlerinden, kiz kardeslerinizin evlerinden, amcalarinizin evlerinden halalarinizin evlerinden, dayilarinizin evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarina malik oldugunuz yerlerden, yahut dostlarinizin evlerinden yemenizde bir sakinca yoktur. Toplu halde veya ayri ayri yemenizde de bir güçlük ve günah yoktur. Evlere girdiginiz zaman Allah tarafindan mübarek ve güzel bir yasama dilegi olarak kendinize (birbirinize) selam verin. Iste Allah düsünüp anlayasiniz diye size âyetlerini böyle açiklar.

62- Müminler ancak, Allah'a ve Resülüne gönülden inanmis kimselerdir. Onlar o Peygamber ile birlikte sosyal bir isle mesgul iken ondan izin istemedikçe birakip gitmezler. (Resulüm!) Su senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resulüne iman etmis kimselerdir. Öyle ise, bazi isleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan diledigine izin ver; onlar için Allah'tan bagis dile; çünkü Allah magfiret edicidir, merhametlidir.

63-(Ey müminler!) Peygamberin davetini, aranizdan bazinizin baziniza daveti gibi zannetmeyin. Içinizden, birini siper ederek sivisip gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykiri davrananlar, baslarina bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakinsinlar.

64- Bilmis olun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. O, sizin ne yolda, ne durumda oldugunuzu iyi bilir. Huzuruna döndürülecekleri günde ise, yapmis olduklarini hemen kendilerine haber verir. Allah, her seyi hakkiyla bilendir..
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:19:00
RAD

Bismillahirrahmanirrahim

1. Elif, Lâm, Mîm, Ra. Iste bunlar sana o kitabin âyetleridir ve sana Rabbinden indirilen haktir. Lâkin insanlarin çogu iman etmezler.

2. Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra ars üzerine istiva etti, günesi ve ayi emrine boyun egdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün isleri O yönetiyor. Âyetleri O açikliyor ki, Rabbinizin huzuruna çikacaginizi iyi bilesiniz.

3. Yeryüzünü enine boyuna yayip döseyen, onda oturakli daglar ve irmaklar meydana getiren ve yeryüzünde meyvelerin hepsinden iki çift yapan O'dur. Sürekli olarak gece ile gündüzü birbirine dolamaktadir. Düsünecek olan bir kavim için bunda muhakkak ki, ibretler vardir.

4. Yeryüzünde birbirine komsu kitalar vardir. Üzüm baglari, ekinler, çatalli ve çatalsiz hurmaliklar vardir ki, hepsi bir tek su ile sulanir. Halbuki meyvelerinde birini öbürüne üstün kiliyoruz. Akli eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardir.

5. Eger sasiyorsan, asil sasilacak sey onlarin su sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mi, yani biz gerçekten yeniden mi yaratilacagiz?" Iste bunlar Rablerini inkâr etmislerdir. Bunlar boyunlarinda demir halkalar bulunanlardir. Ve iste bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardir.

6. Ayrica senden iyilikten önce hemen kötülügü getirmeni isterler. Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmistir. Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karsilik insanlara magfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabi da cidden çok çetindir.

7. O kâfirler: "Rabbinden ona bir mucize indirilmeli degil miydi?" derler. Sen bir uyaricidan baska bir sey degilsin ve her kavim için bir hidayetçi vardir.

8. Her disinin neye gebe oldugunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttirir, onu da bilir. O'nun katinda her seyin bir ölçüsü vardir.

9. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir.

10. Sizden sözü gizleyenle açiga vuran, gece gizlenenle gündüz açiga çikan, O'nun açisindan esittir (hepsini görür ve bilir).

11. Her insan için önünden ve arkasindan takip edenler vardir. Allah'in emrinden dolayi onu gözetirler. Allah bir kavme verdigini, o kavim kendisini bozup degistirmedikçe degistirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artik onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan baska bir veli de bulunmaz.

12. Size korku ve ümit içinde simsegi gösteren ve o yagmur yüklü bulutlari meydana getiren O'dur.

13. Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayi O'nu tesbih ederler. O yildirimlar gönderir, onunla diledigini çarpar. Onlar Allah hakkinda mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'in çarpmasi pek çetindir.

14. Gerçek dua O'nadir. O'nun disinda yalvarip durduklari ise onlara hiçbir seyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa agzina su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duasi hep bir sapiklik içindedir.

15. Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah aksam Allah'a secde ederler.

16. De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'dir". De ki: "Allah'dan baskalarini, o kendi kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar verebilenleri dostlar mi ediniyorsunuz?" De ki: "Hiç kör ile gören bir olur mu? Hiç karanliklarla aydinlik bir olur mu?" Yoksa Allah'a, O'nun gibi yaratan birtakim ortaklar buldular da, bu yaratis kendilerince birbirine benzer mi göründü? De ki: "Allah, her seyi yaratandir. O, birdir. Her seye üstün ve kahredicidir."

17. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarinca sel olup aktilar. Sel de suyun yüzüne çikan bir köpük yüklendi. Bir zinet esyasi veya bir degerli mal yapmak için, ateste üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. Iste Allah hak ile batili böyle çarpistirir. Fakat köpük atilir gider, insanlara faydasi olan ise yerde kalir. Iste Allah böyle misaller verir.

18. Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardir. O'na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarini bütünüyle kurtulus fidyesi olarak verirlerdi. Iste onlar, hesabin kötüsü kendileri için olanlardir. Varacaklari yer de cehennemdir. Orasi da ne fena yataktir.

19. Simdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak oldugunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akilli ve temiz vicdanli kimseler idrak ederler.

20. Onlar ki, Allah'in ahdini yerine getirirler ve antlasmayi bozmazlar.

21. Ve onlar ki, Allah'in riayet edilmesini emrettigi seye riayet ederler ve Rablerine saygi gösterirler ve hesabin kötülügünden korkarlar.

22. Rablerinin rizasini kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazi dosdogru kilarlar ve kendilerine verdigimiz riziklardan gizli ve açikça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. Iste bunlar, bu hayatin akibeti kendilerinin olacak olanlardir.

23. Adn cennetlerine girecekler, atalarindan, eslerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapidan yanlarina girip söyle diyecekler:

24. "Sabrettiginiz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"

25. Allah'in ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'in birlestirilmesini emrettigi baglantilari koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, iste lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradir.

26. Allah, diledigi kimseye rizki genisletir de, daraltir da. Onlar ise dünya hayati ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayati ahiret hayatinin yaninda bir yol azigindan ibarettir.

27. Yine o iman etmeyenler diyorlar ki: "Ona Rabbinden bir âyet indirilseydi ya." De ki: "Hakikaten Allah, diledigini sasirtir ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir."

28. Onlar, iman etmis ve kalbleri Allah zikriyle yatismis olanlardir. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'in zikri ile yatisir.

29. Onlar ki, iman etmisler ve salih ameller islemislerdir, ne mutlu onlara, varacaklari yer de ne güzeldir!

30. Iste seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmis olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettigimiz kitabi okuyasin. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan baska tanri yoktur. Ben O'na dayandim, tevbem de O'nadir.

31. Bir Kur'ân ki, onunla daglar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konusturulsa (o yine bu Kur'an olurdu). Fakat emir bütünüyle Allah'indir. Iman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadilar mi ki, Allah dileseydi, elbette insanlarin hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlariyla baslarina musibet inip duracak, ya da yurtlarinin yakinina konacak. Nihayet Allah'in vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettigi zamani sasirmaz.

32. Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onlari cezalandirdim. O vakit azabim nasil imis (gördüler).

33. Bütün kazandiklariyla her bir nefsin üzerinde böylesine hükümran olan baska kim vardir? Böyle iken tuttular da Allah'a ortaklar uydurdular. De ki: "Onlara isimler verip durun bakalim. Siz O'na yeryüzünde bilmedigi bir sey mi haber vereceksiniz? Yoksa anlami olmayan kuru bir laf mi? Dogrusu küfre sapanlara kendi oyunlari güzel gösterildi de yoldan saptirildilar. Allah her kimi saptirirsa, artik onu yola getirecek kimse yoktur.

34. Onlara dünya hayatinda bir azap vardir. Ahiret azabi ise elbette daha çetindir. Onlari Allah'dan koruyacak da yoktur.

35. Müttakilere vaad olunan cennetin misali söyledir: Altindan irmaklar akar durur, yemisleri süreklidir, gölgeleri de. Iste bu, takva yolunu tutanlarin akibetidir. Kâfirlerin akibeti de atestir.

36. Bir de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen (vahiy) le sevinç duyuyorlar. Bununla beraber hiziplesenlerden, âyetlerin bir kismini inkâr edenler de vardir. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na sirk kosmamakla emrolundum. Ben O'na davet ediyorum, dönüsüm de O'nadir."

37. Ve iste biz o Kur'ân'i Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eger sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onlarin keyiflerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost vardir, ne de bir koruyucu.

38. Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da esler ve çocuklar verdik. Allah'in izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi degildir. Her ecel için bir yazi vardir.

39. Allah diledigini imha eder, diledigini de yerinde birakir. Ana kitap O'nun katindadir.

40. Onlara vaad ettigimiz azabin bir kismini sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düsen sadece teblig etmek, bize düsen de hesaba çekmektir.

41. Görmüyorlar mi ki, biz yeri etrafindan eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O'nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hizli hesap görür.

42. Onlardan öncekiler de hileler yapmislardi. Fakat sonuçta bütün hileler(in cezasi) Allah'a aittir. Her nefsin ne kazandigini O bilir. Bu dünyanin akibetinin kime ait oldugunu kâfirler de yakinda bilecekler.

43. O kâfirler: "Sen Allah tarafindan gönderilmis bir peygamber degilsin" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter, bir de yaninda kitap ilmi bulunan (yeter)."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:20:41
RAHMAN

Bismillahirrahmanirrahim

1. Rahmân (çok merhametli olan Allah)

2. Kurân'i ögretti.

3. Insani yaratti.

4. Ona beyani ögretti.

5. Günes de ay da bir hesab iledir.

6. Bitkiler ve agaçlar secde etmektedirler.

7. Gögü yükseltti ve mizani koydu.

8. Sakin tartida taskinlik etmeyin.

9. Tartiyi adaletle yapin, terazide eksiklik yapmayin.

10. (Allah) yeri mahlukat için (asagiya) koydu.

11. Orada meyvalar ve salkimli hurma agaçlari vardir.

12. Yaprakli taneler ve hos kokulu bitkiler vardir.

13. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

14. Allah insani, pismis bir çamura benzeyen bir balçiktan yaratti.

15. Cinleri de hâlis atesten yaratti.

16. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

17. (O) iki dogunun ve iki batinin Rabbidir.

18. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

19. (Aci ve tatli) iki denizi saliverdi birbirine kavusuyorlar.

20. Fakat aralarinda bir engel vardir, birbirlerine geçip karismiyorlar.

21. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

22. Ikisinden de inci ve mercan çikar.

23. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

24. Denizde koca daglar gibi yükselen gemiler de onundur.

25. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

26. Yer üzerinde bulunan her sey fânidir.

27. Yalniz celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâti) baki kalacaktir.

28. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

29. Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir istedir.

30. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

31. Ey insan ve cin! sizin de hesabinizi ele alacagiz.

32. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

33. Ey cin ve insan topluluklari! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Ama Allah'in verdigi bir güç olmadan geçemezsiniz.

34. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

35. Üzerinize atesten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsiniz.

36. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz

37. Gök yarilip da, erimis yag gibi kipkirmizi bir gül oldugu zaman...

38. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

39. Iste o gün, ne insana ne de cinne günahindan sorulmaz.

40. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

41. Suçlular simalarindan taninir, alinlarindan ve ayaklarindan tutulur.

42. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

43. Iste bu, suçlularin yalanladigi cehennemdir.

44. Onunla kaynar su arasinda dolasirlar.

45. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

46. Rabbinin makamindan korkan kimselere iki cennet vardir.

47. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

48. Ikisinin de çesitli agaçlari, meyvalari vardir.

49. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

50. Ikisinde de akip giden iki kaynak vardir.

51. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

52. Ikisinde de her türlü meyvadan çift çift vardir.

53. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

54. Astarlari atlastan yataklara yaslanirlar. Iki cennetin de devsirmesi yakindir.

55. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

56. Oralarda gözlerini yalniz eslerine çevirmis dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur.

57. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

58. Sanki onlar yâkut ve mercandirlar.

59. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

60. Iyiligin karsiligi, yalniz iyilik degil midir?

61. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

62. Bu ikisinden baska iki cennet daha vardir.

63. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

64. (Bu cennetler) yemyesildirler.

65. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

66. Ikisinde de fiskiran iki kaynak vardir.

67. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

68. Ikisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardir.

69. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

70. Içlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadinlar vardir.

71. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

72. Çadirlar içerisinde gözlerini yalniz kocalarina çevirmis hûriler vardir.

73. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

74. Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur.

75. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

76. Yesil yastiklara ve hârikulâde güzel islemeli döseklere yaslanirlar.

77. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

78-Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adi ne yücedir!
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:21:18
RUM

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, Mim.

2- Rumlar yenildi.

3- (Araplarin bulundugu bölgeye) en yakin bir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardindan mutlaka galib geleceklerdir.

4- (Bu da) birkaç yil içinde (olacaktir). Onlarin bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'indir ve o gün müminler, sevineceklerdir.

5- (Bu da) Allah'in yardimiyla (olacaktir). Allah diledigine yardim eder, galip kilar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.

6- Allah'in vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

7- Onlar, sadece bu dünya hayatinin dis yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar hep gafildirler.

8- Kendi içlerinde hiç düsünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasinda bulunan her seyi ancak hak ile ve belirlenmis bir süre için yaratmistir? Gerçekten insanlarin çogu, Rablerine kavusmayi inkâr etmektedirler.

9- Onlar, yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasil olmus baksinlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Topragi sürmüsler ve onu, bunlarin imar ettiklerinden daha çok imar etmislerdi. Onlara da peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardi.

10- Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'in âyetlerini yalan saydilar ve onlarla alay ediyorlardi.

11- Allah yaratmayi ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

12- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün suçlular, her ümidi keserler.

13- Allah'a ortak kostuklarindan, kendilerine sefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a kostuklari ortaklari inkâr ederler.

14- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrilirlar.

15- Simdi iman edip salih ameller yapmis olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neselenirler.

16- Âyetlerimizi ve âhiret bulusmasini yalan sayip da küfredenlere gelince, iste onlar o zaman azab içinde hazir bulundurulurlar.

17- O halde aksama girdiginiz zaman da, sabaha girdiginiz zaman da tesbih Allah'indir. (daima O, tesbih edilir).

18- Göklerde ve yerde, ikindileyin de, ögleye erdiginiz zaman da hamd O'na mahsustur.

19- O, ölüden diri çikarir, diriden ölü çikarir ve topraga ölümünden sonra hayat verir. Sizler de iste öyle çikarilacaksiniz.

20- O'nun âyetlerinden (kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan yaratti. Sonra da siz simdi yeryüzünde dagilip yayilan insanlar oluverdiniz.

21- Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine isinirsiniz diye esler yaratmis, araniza bir sevgi ve merhamet koymustur. Süphesiz ki bunda düsünecek bir kavim için nice ibretler vardir.

22- Yine göklerin ve yerin yaratilisi ile dillerinizin ve renklerinizin farkli olusu da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardir.

23- Yine gecede ve gündüzde uyumaniz ve lütfundan nasib aramaniz da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardir.

24- Yine O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için simsegi gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Süphesiz ki bunda aklini kullanacak bir kavim için nice ibretler vardir.

25- Yine gögün ve yerin, emriyle durmasi da O'nun âyetlerindendir. Sonra sizi bir tek çagirisla çagirdigi zaman bir de bakarsiniz ki (yerden diriltilip çikariliyorsunuz).

26- Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler.

27- Hem yaratmayi ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydir. Göklerde ve yerde en

yüksek san ve seref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

28- Allah, size kendinizden bir misâl verdi: Hiç size rizik olarak verdigimiz seylerde elleriniz altindaki kölelerinizden ortaklariniz bulunur da onlarla siz esit olur, aranizda birbirinizi saydiginiz gibi, onlari da sayar misiniz? Iste biz, düsünecek bir kavim için âyetleri böyle açikliyoruz.

29- Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarina uydular. Artik Allah'in sasirdigini kim yola getirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur.

30- O halde yüzünü, Allah'i bir taniyarak dine, Allah'in insanlari üzerine yaratmis oldugu fitratina dogrult. Allah'in yaratisinda degisiklik bulunmaz. Dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

31- Baskasindan geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakinin. Namaza devam edin ve müsrilerden olmayin.

32- O müsriklerden (olmayin ki) onlar, dinlerini ayirip öbek öbek olmuslardir. Her grup kendilerindekine güvenmektedir.

33- Bununla beraber insanlara bir keder dokundugu zaman her seyden geçerek Rablerine yalvarir, dua ederler; sonra tarafindan bir rahmet tattiriverdigi zaman da bakarsin onlardan bir kismi tutar, O Rablerine ortak kosarlar.

34- Bunu da kendilerine verdigimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Haydi geçinedurun bakalim, yakinda bileceksiniz.

35- Yoksa biz onlara bir delil indirmisiz de O'na ortak kosmalarini o mu söylüyor?

36- Bir de biz insanlara bir rahmet tattirdigimiz zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptigi seyler sebebiyle baslarina bir fenalik gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar.

37- Onlar görmediler mi ki, Allah diledigi kimseye rizki serer ve daraltir. Süphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için ibretler vardir.

38- O halde akrabaya da hakkini ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'in rizasini dileyenler için daha hayirlidir. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir.

39- Insanlarin mallari içinde artsin diye verdiginiz faiz, Allah yaninda artmaz. Allah'in rizasini dileyerek verdiginiz zekata gelince, iste onlar, mallari kat kat artmis olanlardir.

40- Allah, O'dur ki, sizi yaratti, sonra da size rizik verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak kostuklarinizdan, bunlardan birini yapacak olan var mi? Allah, onlarin ortak kostuklarindan münezzeh ve yücedir.

41- Yaptiklarinin bir kismini tatsinlar diye insanlarin kendi ellerinin kazandigi seyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çikti. Umulur ki onlar hakka dönerler.

42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler.

42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler.

43- Allah'tan geri çevrilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdogru, sabit dine çevir. O gün (gelince) insanlar birbirlerinden ayrilirlar.

44- Her kim inkâr ederse, inkâri kendi aleyhinedir. Kim de salih amel islerse, onlar kendileri için rahat bir yer hazirlamis olurlar.

45- Çünkü O, iman edip salih amel isleyenlere lütfundan mükafat verecektir. Çünkü O, kâfirleri sevmez.

46- Rüzgarlari müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattirmasi, emriyle gemilerin akip gitmesi ve lütfundan rizik isteyip kazanmaniz O'nun âyetlerindendir. Hem gerek ki sükredesiniz.

47- Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçik delillerle vardilar. Onun üzerine günah isleyenlerden intikam aldik. Müminlere yardim ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.

48- Allah O'dur ki, rüzgarlari gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu gökyüzünde nasil dilerse öyle serer, parça parça da eder. Derken yagmuru görürsün, aralarindan çikar. Derken onu kullarindan kimlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri güler.

49- Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yagmur indirilmeden evvel ümidi kesmislerdi.

50- Simdi bak Allah'in rahmetinin eserlerine! yeryüzünü ölümünden sonra nasil diriltiyor? Süphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her seye kâdirdir.

51- Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmis görseler, mutlaka onun arkasindan nankörlüge baslarlar.

52- Çünkü sen ölülere isittiremezsin. O daveti, arkalarini dönmüs giderlerken sagirlara da duyuramazsin.

53- Körleri de sapikliklarindan hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.

54- Allah O'dur ki, sizi güçsüz olarak yaratir, sonra güçsüzlügün arkasindan kuvvet verir. Sonra kuvvetin arkasindan yine güçsüzlüge ve ihtiyarliga getirir. O diledigini yaratir. Ve O, her seyi bilir, her seye gücü yeter.

55- Kiyamet kopacagi gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadiklarina yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardi.

56- Kendilerine ilim ve iman verilenler de söyle diyecekler: "Andolsun ki, Allah'in kitabinda takdir edilmis olan tekrar dirilme gününe kadar kaldiniz. Iste bu, dirilme günüdür. Fakat siz bunu bilmiyordunuz.

57- Artik o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onlarin dertlerinin çaresine de bakilmayacaktir.

58- Andolsun ki, biz insanlar için bu Kur'ân'da her türlü meselden örnekler getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara baska bir âyet de getirsen o kâfirler yine: "Siz yalancilardan (uydurdugunuz sözü Allah'a nispet edenlerden) baskasi degilsiniz." diyeceklerdir.

59- Iste bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler.

60- Simdi sen sabret. Çünkü Allah'in vaadi mutlaka haktir. Sakin imani saglam olmayanlar seni hafiflige sevketmesinler.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:22:40
SAD

Bismillahirrahmanirrahim

1- Sâd. Bu zikirle dolu Kur'ân'a bak!

2- O inkâr edenler bir gurur ve ayrilik içindedirler.

3- Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çagristilar. Ama artik kurtulus vakti degildi.

4- Içlerinden kendilerine uyarici bir peygamber geldigine sastilar da kâfirler: "Bu bir sihirbazdir, yalancidir" dediler.

5- "Ilâhlari, bir tek ilâh mi kilmis? Bu gerçekten sasilacak bir sey, çok tuhaf!"

6- Içlerinden ileri gelenler firladilar ve dediler ki: "Ilâhlariniz üzerinde sabir ve sebat edin. Bu, gerçekten arzu edilen bir murad!"

7- "Biz bunu baska bir dinde isitmedik, bu mutlaka bir uydurmadir."

8- "Kur'ân aramizdan ona mi indirilmis?" dediler. Dogrusu onlar benim Kur'ân'imdan bir kusku içindeler. Ve dogrusu onlar henüz azabimi tatmadilar.

9- Yoksa sana o Kur'ân'i veren çok güçlü ve ihsan sahibi Rabbinin hazineleri onlarin yaninda mi?

10- Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarindakilerin mülkü onlarin mi? Öyle ise bütün imkanlarini seferber ederek yükselsinler de görelim!

11- Onlar burada çesitli partilerden (gruplardan) bozguna ugramis bir ordudur.

12- Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve saltanat sahibi Firavun da yalanlamislardi.

13- Semûd kavmi, Lut kavmi ve Eykeliler (Suayb kavmi) de yalanlamislardi. Iste o çesitli partiler bunlardir.

14- Hepsi de gönderilen peygamberleri yalanladilar da azabim böyle hak oldu.

15- Onlar da bir tek haykirisa bakiyorlar. Öyle ki onun gecikmesi de yoktur.

16- Bir de: "Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azabdan payimizi acele ver" dediler.

17- Simdi sen onlarin dediklerine sabret de kuvvetli kulumuz Davud'u hatirla. Çünkü o, zikir ve tesbih ile bize yönelmisti.

18- Biz, daglari onun emrine vermistik. Aksam-sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.

19- Kuslari da toplu olarak onun emrine vermistik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.

20- Biz onun mülkünü kuvvetlendirmis ve kendisine hikmet ve hakki batildan ayirt etme kabiliyeti vermistik.

21- Bir de davacilarin kissasi geldi mi sana? Hani surdan asarak mihraba ulasmislardi.

22- Davud'un yanina giriverdiler de onlardan telase düstü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davaciyiz. Birimiz, birimize haksizlik etti. Simdi sen aramizda hak ile hüküm ver ve asiri gitme de bizi dogru yolun ortasina çikar.

23- Biri: "Iste bu benim kardesim. Onun doksan dokuz disi koyunu var, benim ise bir tek disi koyunum var. Böyle iken: Onu da bana ver, dedi ve tartismada beni yendi" diye anlatti.

24- Davud dedi ki: "Dogrusu senin bir koyununu kendi koyunlarina katmak istemesiyle sana zulmetmistir. Gerçekten bir cemiyette yasayanlarin çogu mutlaka birbirlerine haksizlik ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel isleyenler baska. Ama onlar da pek az." Davud, bizim kendisini imtihan ettigimizi sanmisti. Hemen Rabbinden magfiret diledi, rüku

ederek yere kapandi, tevbe ile Allah'a yöneldi.

25- Biz de o zannettigi seyi kendisine bagisladik. Süphesiz yanimizda onun bir yakinligi ve güzel bir dönüs yeri vardir.

26- Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptik. Artik insanlar arasinda hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptirmasin. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttuklari için kendilerine çok siddetli bir azab vardir.

27- Hem o gögü, yeri ve aralarindakileri biz bosuna yaratmadik. O, kâfirlerin zannidir. Onun için vay atese girecek olan kâfirlerin haline!

28- Yoksa, iman edip de salih amel isleyenleri biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar miyiz? Yoksa o takva sahiplerini azgin günahkarlar gibi yapar miyiz?

29- Bu, sana indirdigimiz mübarek bir kitaptir ki, insanlar onun âyetlerini düsünsünler ve temiz akil sahipleri ibret alsinlar.

30- Bir de Davud'a Süleyman'i bahsettik. Süleyman ne güzel kuldu. Çünkü o seslice tesbih edip Allah'a yönelirdi.

31- Hani kendisine bir zaman aksam üstü iyi cins ve rahvan atlar gösterilmisti.

32- "Ben, dedi, at sevgisini, Rabbimi anmaktan ötürü tercih ettim." Nihayet atlar perdenin arkasina gizlendi.

33- "Geri getirin onlari bana!" dedi ve artik onlarin bacaklarini, boyunlarini silmeye basladi.

34- Andolsun ki Süleyman'i imtihan da ettik ve tahtinin üzerine bir ceset biraktik. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü.

35- Süleyman: "Ey Rabbim! Beni bagisla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki, ardimdan hiç kimseye yarasmasin. Süphesiz, bütün dilekleri veren sensin." dedi.

36- Bunun üzerine biz rüzgari onun emrine verdik. Onun emriyle istedigi yere yumusacik akardi.

37- Dalgiç ve yapi ustasi seytanlari da.

38- Ve daha digerlerini de zincirlerde bagli olarak (Onun emrine verdik).

39- "Iste bu, bizim ihsanimizdir. Artik sen dilersen baskalarina ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin" dedik.

40- Süphesiz ki ona huzurumuzda bir yakinlik ve güzel bir makam vardir.

41- Kulumuz Eyyub'u da an. Bir zaman o, Rabbine söyle nida etmisti: "Mesakkat ve aci ile bana seytan dokundu."

42- (Biz ona): "Ayagini yere vur! Iste sana yikanilacak ve içilecek soguk bir su" dedik.

43- Ve ona, bütün ailesini ve beraberlerinde bir mislini daha tarafimizdan bir rahmet olarak bahsettik ki, akil sahipleri için bir ibret olsun.

44- (Bir de dedik ki): "Eline bir demet al da onunla (esine) vur; yemininde durmamazlik etme." Dogrusu biz onu sabirli bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten daima Allah'a yönelmektedir.

45- Kullarimiz Ibrahim'i, Ishak'i ve Yakub'u da an. Onlar eller ve gözler sahipleri idiler.

46- Çünkü biz onlari temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düsüncesine ermis has kullarimizdan kilmisizdir.

47- Çünkü onlar, nezdimizde seçilmis en hayirli kimselerdendir.

48- Ismail'i, Elyasa'yi, Zü'l-Kifl'i de an. Hepsi de en hayirli kimselerdendir.

49- Iste bu bir ögüttür. Süphesiz korunan müttakiler için herhalde güzel bir istikbal (güzel bir dönüs yeri) vardir.

50- Bütün kapilari kendilerine açilmis olan Adn cennetleri vardir.

51- Içlerine kurularak orada birçok yemisle, bambaska bir içki isteyeceklerdir.

52- Yanlarinda da bakislari yalniz kocalarina dönük hep ayni yasta dilberler vardir.

53- O hesap günü için size vaad edilen iste budur.

54- Iste bu, bizim rizkimiz; muhakkak ki ona hiç tükenmek yoktur.

55- Bu, böyledir. Süphesiz azginlar için de fena bir gelecek vardir.

56- Cehennem! Ona yaslanacaklar, fakat o ne çirkin dösektir.

57- Iste artik tatsinlar onu ki, o kaynar su ve irindir.

58- Ve o sekilden çifter çifter tadacaklari diger acilar da vardir.

59- Iste sunlar da sizin pesinize düsenlerdir. Onlara merhaba yok. Çünkü onlar cehenneme saliniyorlar.

60- (Arkadan gelenler öncekilere Derler ki: "Hayir, asil size merhaba yok. Çünkü cehennemi bize siz takdim ettiniz. Bakin o ne kötü yatak!"

61- "Ey Rabbimiz! Bize bunu takdim edenin atesteki azabini kat kat artir" derler.

62- Bir de derler ki: "Kötülerden saydigimiz birtakim adamlari (fakir müminleri) niye göremiyoruz?"

63- "Onlari eglence yerine tutmustuk ha! Yoksa bu gözler onlardan kaydi mi?"

64- Süphesiz ki bu haktir. Ates ehlinin birbiriyle tartismasi muhakkak olacaktir.

65- De ki: "Ben ancak korkuyu haber veren bir peygamberim. O tek ve kahredici olan Allah'tan baska tanri da yoktur."

66- "O, göklerin, yerin ve ikisi arasindakilerin Rabbidir. O çok güçlüdür, çok bagislayicidir."

67- De ki: "Bu, bir büyük haberdir."

68- "Siz ondan yüz çeviriyorsunuz."

69- "Münakasa ederlerken, benim melekler yüksek topluluguna ait ne bilgim olabilirdi?"

70- "Ancak ben açiktan açiga korkutmakla görevli oldugum için o bilgi bana vahyediliyor."

71- Hani Rabbin meleklere demisti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayim."

72- "Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanin."

73- Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.

74- Yalniz Iblis etmedi, büyüklük tasladi ve kâfirlerden oldu.

75- Allah: "Ey Iblis! O benim kudretimle yarattigima secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mi oldun?" dedi.

76- Iblis dedi ki: "Ben ondan hayirliyim. Beni atesten yarattin, onu ise çamurdan yarattin."

77- Allah: "Hemen çik oradan, artik sen kovuldun."

78- "Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir." buyurdu.

79- Iblis: "Ya Rab! O halde insanlarin diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi.

80, 81- Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.

82- Iblis: "Öyle ise izzet ve serefine yemin ederim ki, ben onlarin hepsini mutlaka aldatir, saptiririm."

83- "Ancak içlerinden ihlas ile seçilmis has kullarin müstesna" dedi.

84- Allah buyurdu ki: "O dogru, ben hep dogruyu söylerim."

85- "Andolsun ki, cehennemi mutlaka senden ve onlarin sana uyanlarindan, topunuzdan tika basa dolduracagim."

86- Ey Muhammed! De ki: "Ben o Kur'ân'a karsi sizden bir ücret istemiyorum. Ve ben kendiligimden bir sey de teklif etmiyorum. "

87- "O Kur'ân, bütün âlemler için bir zikir, bir ögüttür. "

88- "Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz."
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:23:34
SAFF

Bismillahirrahmanirrahim

1- Göklerdekilerin ve yerdekilerin hepsi Allah'i tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

2- Ey iman edenler! Yapmayacaginiz seyi niçin söylüyorsunuz?

3- Yapmayacaginizi söylemeniz, Allah yaninda siddetli bir bugza sebeb olur.

4- Allah, kendi yolunda kenetlenmis bir duvar gibi saf baglayarak savasanlari sever.

5- Bir zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim! Benim, Allah'in size gönderdigi elçisi oldugumu bildiginiz halde niçin beni incitiyorsunuz?" demisti. Onlar egrilince, Allah da kalblerini egriltti. Allah fasiklari dogru yola iletmez.

6- Meryem oglu Isa da: "Ey Israilogullari! ben size Allah'in elçisiyim. benden önce gelen Tevrat'i dogrulayici ve benden sonra gelecek Ahmed adinda bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim)." demisti. Fakat onlara apaçik delillerle gelince "Bu, apaçik bir büyüdür." dediler.

7- Islâm'a davet olundugu halde Allah üzerine yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah zalim toplumu dogru yola iletmez.

8- Agizlariyla Allah'in nurunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler hos görmese de Allah nurunu tamamlayacaktir.

9- O, Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müsrikler istemese de onu, bütün dinlerin üstüne çikarsin.

10- Ey Iman edenler! Sizi aci bir azabdan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

11- Allah'a ve Resulüne inanirsiniz, mallarinizla ve canlarinizla Allah yolunda savasirsiniz. Eger bilirseniz sizin için en iyisi budur.

12- (Eger böyle yaparsaniz Allah) sizin günahlarinizi bagislar ve sizi altlarindan irmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hos yerlere koyar. Iste büyük kurtulus budur.

13- Seveceginiz bir sey daha var: Allah'tan yardim ve yakin bir fetih.. Müminleri müjdele.

14-Ey inananlar, Allah'in yardimcilari olun. Nitekim Meryem oglu Isa da havarilere: "Allah'a (giden yolda) benim yardimcilarim kimdir?" demisti. Havariler: "Allah (yolun)un yardimcilari biziz." dediler. Israil ogullarindan bir zümre inandi, bir zümre inkar etti. Biz de inananlari, düsmanlarina karsi destekledik, onlar üstün geldiler
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:24:41
SAFFAT

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun o saf baglayip duranlara.

2- O haykirip da sürenlere.

3- Ve o yolda zikir okuyanlara.

4- Ki sizin ilâhiniz birdir.

5- O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir, bütün dogularin da Rabbidir.

6- Gerçekten biz dünya gögünü (o yakin gögü) bir zinetle, yildizlarla süsledik.

7- Onu her inatçi seytandan koruduk.

8- Onlar yüksek (melekler) toplulugunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup atilirlar.

9- Uzaklastirilirlar. Onlara ardi arkasi kesilmez bir azab vardir.

10- Ancak kulak hirsizligi yapanlar olur. Onu da yakici bir alev takip eder.

11- Simdi onlara sor: "Yaradilisça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim yarattiklarimiz mi?" Gerçekten biz onlari civik bir çamurdan yarattik.

12- Fakat sen onlara sasiyorsun, ama onlar (seninle) egleniyorlar.

13- Kendilerine hatirlatildiginda da düsünmüyorlar.

14- Bir mucize gördükleri zaman da eglenceye aliyorlar.

15- Ve diyorlar ki: "Bu apaçik büyüden baska bir sey degildir."

16- "Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman mi biz tekrar dirilecekmisiz?"

17- "Önceki atalarimiz da mi?.."

18- De ki: "Evet, hem de sizler çok asagilanmis olarak (dirileceksiniz)."

19- Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onlarin gözleri açiliverir.

20- "Eyvah bizlere! Iste bu hesap günüdür." derler.

21- (Onlara): "Iste bu, sizin yalanlamakta oldugunuz (iyi ve kötüyü) ayirt etme günüdür" denir.

22, 23- Toplayin mahsere o zulmedenleri, eslerini ve Allah'tan baska taptiklari seyleri. Toplayin da götürün onlari sirata (cehennem köprüsüne) dogru.

24- Ve durdurun onlari, çünkü sorguya çekilecekler.

25- (Onlara): "Ne oldu sizlere de yardimlasmiyorsunuz?" (denilir.)

26- Hayir, bugün onlar teslim olmuslardir.

27- Onlar, birbirine dönmüs sorusuyorlar.

28- Onlar: "Siz bize (ugurlu görünerek) sagdan gelir dururdunuz" derler.

29- (Ileri gelenler de) derler ki: "Hayir, siz inanmamistiniz."

30- "Bizim de size karsi bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmis bir kavimdiniz."

31- "Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Süphesiz azabimizi tadacagiz."

32- "Evet biz, sizi kiskirttik. Çünkü biz azgindik."

33- O halde hepsi o gün azabda ortaktirlar.

34- Iste biz günahkarlara böyle yapariz.

35- Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan baska ilâh yoktur" denildigi zaman kafa tutuyorlardi.

36- Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) sair için ilâhlarimizi birakir miyiz?" diyorlardi.

37- Hayir o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.

38- Elbette siz o aci azabi tadacaksiniz.

39- Bununla beraber baska degil, hep yaptiginiz amellerinizle cezalandirilacaksiniz.

40- Sadece Allah'in ihlasli kullari müstesnadir.

41- Iste onlar için belli bir rizik vardir.

42, 43- Meyveler (vardir), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.

44- (Onlar) Karsilikli tahtlar üzerindedirler.

45, 46- Içenlere lezzet veren, pinardan doldurulmus bembeyaz bir kadehle onlarin etrafinda dolasilir.

47- Onda ne bir zararli sonuç vardir, ne de sarhosluk verir.

48- Yanlarinda iri gözlü, bakislarini kocalarindan baskalarina çevirmeyen hanimlar vardir.

49- Sanki onlar örtülüp saklanmis yumurta gibidirler.

50- Derken birbirine dönüp sorarlar:

51- Içlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadasim vardi."

52- Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan misin?"

53- "Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman biz hakikaten cezalanacak miyiz?"

54- "Siz onu tanir misiniz?" der.

55- Derken bakinir ve onu cehennemin ta ortasinda görür.

56- Ona söyle der: "Allah'a yemin ederim ki, dogrusu sen az daha beni helak edecektin."

57- "Rabbimin nimeti olmasaydi, ben de bu tutuklananlardan olacaktim."

58, 59- "Nasilmis bak. Biz ilk ölümümüzden baska bir daha ölmeyecek miymisiz? Biz azaba ugratilmayacak miymisiz?

60- Iste bu büyük kurtulustur.

61- Çalisanlar iste böyle bir kurtulus için çalissinlar.

62- Nasil, bu mu daha hayirli konukluk için, yoksa zakkum agaci mi?

63- Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptik.

64- O bir agaçtir ki cehennemin dibinde çikar.

65- Tomurcuklari seytanlarin baslari gibidir.

66- Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karinlarini bundan dolduracaklardir.

67- Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardir.

68- Sonra da dönecekleri yer, süphesiz cehennemdir.

69- Çünkü onlar, atalarini sapiklikta buldular.

70- Simdi de kendileri onlarin izlerinde kosturuyorlar.

71- Andolsun ki, onlardan öncekilerin çogu sapiklikta idiler.

72- Gerçekten biz onlara içlerinden uyarici peygamberler de gönderdik.

73- Sonra da bak o uyarilanlarin sonu nasil oldu?

74- Ancak Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska.

75- Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmisti de biz de ne güzel kabul etmistik.

76- Biz hem onu, hem ailesini o büyük sikintidan kurtardik.

77- Hem onun neslini bâki kalanlar kildik.

78- Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namini biraktik.

79- Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun.

80- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.

81- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi.

82- Sonra digerlerini suda bogduk.

83- Süphesiz ki Ibrahim de onun kolundandi.

84- Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmisti.

85- O babasina ve kavmine söyle demisti: "Siz nelere tapiyorsunuz?"

86- "Yalancilik etmek için mi Allah'tan baska ilâhlar istiyorsunuz?"

87- "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"

88, 89- Derken yildizlara bir bakti da: "Ben gerçekten hastayim" dedi.

90- O zaman arkalarini dönerek basindan kaçisiverdiler.

91- Derken bir kurnazlikla onlarin ilâhlarina vardi da, "Buyursaniza, yemez misiniz?" dedi.

92- (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konusmuyorsunuz?" (dedi).

93- Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.

94- Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.

95- Ibrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz?"

96- "Halbuki sizi de yaptiklarinizi da Allah yaratmistir."

97- Onlar: "Haydin onun için bir yapi yapin da onu atese atin." dediler.

98- Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düsürdük.

99- Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir."

100- "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir ogul) ihsan et!"

101- Biz de kendisine yumusak huylu bir ogul müjdeledik.

102- Oglu, yaninda kosacak çaga gelince: "Ey oglum! Ben seni rüyamda bogazladigimi görüyorum. Artik bak, ne düsünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacigim sana ne emrediliyorsa yap, insaallah beni sabredenlerden bulacaksin" dedi.

103- Ne zaman ki ikisi de bu sekilde Allah'a teslim oldular, Ibrahim oglunu sakagi üzerine yatirdi.

104- Biz de ona söyle seslendik: "Ey Ibrahim! "

105- "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, süphesiz ki, biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz."

106- "Süphesiz ki bu apaçik bir imtihandi." (dedik)

107- Ve ona büyük bir kurbanlik fidye verdik.

108- Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm biraktik.

109- Selam olsun Ibrahim'e...

110- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.

111- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi.

112- Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere Ishak'i müjdeledik.

113- Hem ona hem Ishak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açikça kendi nefsine zulmedenler var.

114- Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.

115- Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sikintidan kurtardik.

116- Hem yardim ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.

117- Hem kendilerine o belli kitabi (Tevrat'i) verdik.

118- Kendilerini dogru yola çikardik.

119- Sonrakiler içinde onlara iyi bir nam biraktik:

120- Selam olsun, Musa ile Harun'a.

121- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.

122- Çünkü onlarin ikisi de bizim mümin kullarimizdandi.

123- Süphesiz Ilyas da gönderilen peygamberlerdendir.

124,125,126- Hani o kavmine: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz? Yaratanlarin en güzeli olan, sizin de Rabbiniz, daha önceki atalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da "Ba'l'e" (Ba'l ismindeki puta) mi yalvariyorsunuz?" dedi.

127- Fakat onlar, onu yalanladilar. Bu yüzden onlar mutlaka (cehennemde) hazir bulundurulacaklardir.

128- Ancak Allah'in ihlasli kullari müstesna.

129- Ona da sonrakiler içinde sunu biraktik:

130- Selam olsun Ilyâsîn'e .

131- Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.

132- Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi.

133- Süphesiz Lût da gönderilen peygamberlerdendir.

134- Hani biz onu ve ailesinin tamamini kurtarmistik.

135- Ancak geride kalip batanlar içinde kalan yasli bir kadin hariç.

136- Sonra digerlerini helak etmistik.

137, 138- Ve siz elbette sabahleyin ve geceleyin onlara ugrar ve üzerlerinden geçersiniz. Hâlâ akil edip düsünmez misiniz?

139- Süphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir.

140- Hani o bir zaman dolu bir gemiye kaçmisti.

141- (Oradakilerle) kur'a çekmis de kaydirilanlardan (yenilenlerden) olmustu.

142- Derken (denize atilmis ve) kendisini balik yutmustu. (Kendi nefsini) kiniyordu.

143, 144- Eger çok tesbih edenlerden olmasaydi, yeniden dirilecekleri güne kadar onun karninda kalirdi.

145- Biz onu hasta bir halde bir alana çikardik.

146- Üzerine kabak cinsinden bir agaç bitirdik.

147- Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik.

148- O zaman ona iman ettiler de biz onlari bir zamana kadar yasattik.

149- Simdi sor o seninkilere: Kizlar, Rabbinin de, oglanlar onlarin mi?

150- Yoksa biz melekleri disi yaratmisiz da onlar sahit mi bulunuyorlarmis?

151, 152- Ha!.. Onlar, süphesiz uydurduklari iftiralarindan dolayi: "Allah dogurdu" derler. Hiç süphesiz onlar, yalancidirlar.

153- (Allah) kizlari ogullara tercih mi etmis?

154- Size ne oldu? Nasil hükmediyorsunuz?

155- Hiç düsünmüyor musunuz?

156- Yoksa sizin için açik bir delil mi var?

157- O halde, eger dogru söylüyorsaniz getirin kitabinizi.

158- Onlar, Allah ile cinler arasinda bir neseb (hisimlik bagi) uydurdular. Oysa andolsun cinler bilirler ki, o yalancilar mutlaka cehenneme götürüleceklerdir.

159- Allah, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir.

160- Fakat Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska (onlar, Allah'i böyle sirk ile vasiflamazlar).

161, 162, 163- Çünkü siz ve taptiklariniz, kendiliginden cehenneme saldiran kimseden baskasini, Allah'a karsi kandirip, saptiramazsiniz.

164, 165, 166- (Melekler): "Bizden her birimizin belli bir makami vardir. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!" derler.

167, 168, 169- (Müsrikler) söyle diyorlardi: "Eger yanimizda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydi, elbette biz de Allah'in ihlas ile seçilmis kullarindan olurduk."

170- Fakat simdi onu inkâr ettiler. Ama ilerde bileceklerdir.

171, 172, 173- Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarimiz hakkinda su sözümüz geçmistir: "Onlar var ya, elbette onlar muzaffer olacaklardir ve elbette bizim ordularimiz mutlaka galip geleceklerdir."

174- Onun için sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

175- Onlara (inecek azabi) gözetle .Yakinda onlar da göreceklerdir.

176- Ya simdi onlar, bizim azabimiza ugramakta acele mi ediyorlar?

177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür!

177- Fakat (azabimiz) onlarin sahasina indigi zaman, (o aci sonuçla) uyarilanlarin sabahi ne kötüdür!

178- Yine sen, bir süreye kadar onlardan yüz çevir.

179- (Inecek azabi) gözetle! Yakinda onlar da göreceklerdir.

180- Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onlarin yakistirdiklari vasiflardan münezzeh ve yücedir.

181- Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.

182-Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:25:47
SEB`E

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hamd, o Allah'indir ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. Ahirette de hamd O'nundur. O hüküm ve himet sahibidir, herseyden haberdardir.

2- Yere ne giriyor ve ondan ne çikiyor, gökten ne iniyor ve ona ne çikiyorsa (Allah) hepsini bilir. O çok merhamet edicidir. Çok bagislayicidir.

3- Inkâr edenler: "Bize o kiyamet saati gelmez." dediler. De ki: "Hayir, öyle degil, gaybi bilen Rabbim hakki için kiyamet size mutlaka gelecektir. O'nun ilminden göklerde ve yerde zerre kadar bir sey kaçmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa, hepsi muhakkak açik bir kitaptadir."

4- Çünkü Allah iman edip iyi ameller isleyenlere mükafat verecektir. Iste onlar için bir magfiret ve cömertçe verilmis bol rizik vardir.

5- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, onlar için de pek kötü ve elem verici bir azab vardir.

6- Kendilerine ilim verilmis olanlar görüyorlar ki, Rabbinden sana indirilen Kur'ân, hakkin kendisidir. O, gücüne nihayet olmayan, her hamde lâyik bulunan Allah'in yolunu gösteriyor.

7- Böyle iken inkâr edenler söyle dediler: "Siz öldükten sonra, didik didik parçalandiginiz vakit, yeniden bir yaratilis içinde bulunacaksiniz diye, size birtakim haberler veren kisiyi gösterelim mi?"

8- O, bir yalani Allah'a iftira mi etti, yoksa kendisinde bir delilik mi var?" Hayir, dogrusu âhirete inanmayanlar, derin bir sapiklikla azab içindedirler.

9- Ya gökten ve yerden önlerindekine ve arkalarindakine bir bakmazlar mi? Dilesek kendilerini yere geçiriveririz. Yahut gökten üzerlerine parçalar düsürüveririz. Süphesiz bunda Allah'a yönelen (hakka gönül veren) her kul için bir ibret vardir.

10- Andolsun ki, biz Davud'a tarafimizdan bir fazilet verdik. "Ey daglar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuslara da (emrettik) ve ona demiri yumusattik.

11- Bol bol zirhlar yap ve biçimlemede ölçüyü gözet dedik. Siz de iyi isler yapin, çünkü ben her yapacaginizi gözetiyorum.

12- Süleyman'in emrine de rüzgari verdik. Sabah gidisi bir aylik, aksam dönüsü bir aylik yol idi. Erimis bakir menbaini da ona sel gibi akittik. Hem Rabbi'nin izniyle elinin altinda cinlerden de çalisan vardi. Onlardan da kim emrimizden disari çikarsa ona ates azabindan tattirirdik.

13- Onlar, ona mihrablar, timsaller (heykeller) ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlardi. Çalisin ey Davud hanedani, sükür için çalisin. Ama kullarim içinde sükreden azdir.

14- Ne zaman ki Süleyman'a ölümü hükmettik, cinlere onun ölümünü sezdiren olmadi. Yalniz bir güve böcegi yere dayandigi asâsini yiyordu. Bu sebeple Süleyman yere yikilinca ortaya çikti ki, cinler eger gaybi bilir olsalar

o zilletli azab içinde bekleyip durmazlardi.

15- Andolsun ki Sebe' kavmi için oturduklari yerde bir ibret vardi: Sag

ve soldan iki bahçe! (onlara): "Rabbinizin rizkindan yiyin de O'na sükredin, ne güzel bir belde ve çok bagislayici bir Rab!" (denildi).

16- Fakat onlar (sükürden yüz çevirdiler) bakmadilar. Biz de üzerlerine Arim selini saliverdik ve o güzelim iki bahçelerini buruk yemisli, ilginlik ve içinde biraz da sidir agaci bulunan iki harap bahçeye çevirdik.

17- Bunu onlara nankörlüklerinin cezasi yaptik ve biz hep böyle çok nankör olanlari cezalandiririz.

18- Biz onlarla o bereket verdigimiz memleketler arasinda, sirt sirta sehirler meydana getirmistik. Ve onlar da muntazam gidis gelis düzenledik. (Onlara): Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gezip yürüyün (dedik).

19- Buna karsi onlar: "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasini uzaklastir" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onlari efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dagittik. Süphesiz ki bunda çok sükredecek her sabirli için elbette ibretler vardir.

20- Yine yemin ederim ki, Iblis onlar hakkindaki zannini hakikaten dogru buldu da içlerinde müminlerden ibaret bir gruptan baskasi ona uydular.

21- Halbuki Iblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. Fakat biz ahirete imani olani belli edecek, ondan süphe içinde bulunandan ayirt edecektik. Öyle ya Rabb'in her seyi gözetleyendir.

22- De ki: "Allah'i birakip da tanri saydiginiz putlariniza istediginiz kadar yalvarin. Onlarin ne göklerde, ne yerde zerre kadar güçleri yetmez. Onlarin, bunlarda bir ortakligi da yok. Allah'in da onlardan bir yardimcisi yoktur."

23- Allah'in huzurunda sefaat da fayda vermez. Ancak izin verdigi kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehset giderildigi zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. (Sefaat sahipleri de): "Hakki söyledi" derler. O, her seyden yüksek ve büyüktür.

24- De ki: "Size göklerden ve yerden rizik veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tir, herhalde ya biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açik bir sapiklik içindeyiz."

25- De ki: "Siz bizim yaptigimiz günahlardan sorumlu tutulmazsiniz. Biz de sizin yaptiklarinizdan sorumlu olmayiz."

26- De ki: "Rabbimiz hepimizi bir araya toplayacak, sonra da hak hükmü ile aramizi ayiracaktir. Asil hüküm veren ve her seyi bilen O'dur."

27- De ki: "O'na ortak diye takistirdiklarinizi bana gösterin bakayim! Hayir, öyle sey yoktur, dogrusu güçlü ve hikmet sahibi olan ancak Allah'tir."

28- Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarici olarak gönderdik. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

29- Ve: "Eger gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?" diyorlar.

30- De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz."

31- Kâfirler: "Biz ne bu Kur'ân'a inaniriz, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanip Rablerinin huzuruna durdurulduklari zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayif düsürülenler, o büyüklük taslayanlara: "Siz olmasaydiniz biz mutlaka mümin olurduk" derler.

32- Diger taraftan büyüklük taslayanlar, zayif düsürülenlere: "Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayir, siz kendiniz suçluydunuz." derler.

33- O zayif düsürülenler de o büyüklük taslayanlara: "Hayir, (isiniz) gece, gündüz hilekârlikti. Çünkü siz bize Allah'i inkâr etmemizi ve O'na es kosmamizi emrediyordunuz." derler. Bunlar azabi gördükleri zaman içlerinden pismanlik getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarina demir halkalar geçirmisizdir. Onlar sadece yaptiklarinin cezasini çekiyorlardir.

34- Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir uyarici gönderdikse, mutlaka oranin refah ile simartilmis olanlari: "Biz sizin gönderildiginiz seyleri tanimayiz." dediler.

35- Ve yine dediler ki: "Biz malca da daha çoguz, evlatça da, bize azab edilmez."

36- De ki: "Rabbim rizki diledigine genisletir, diledigine sikar. Fakat insanlarin çogu bilmezler."

37- Halbuki sizi huzurumuza yaklastiracak olan, mallariniz ve evlatlariniz

degildir. Ancak iman edip de salih amel isleyenlere gelince, iste onlarin amellerine karsi kendilerine kat kat mükafat vardir. Onlar cennet kösklerinde emniyet içindedirler.

38- Âyetlerimizi hükümsüz birakmak için yarisanlara gelince, iste onlar Hakk'in huzuruna azab içinde getirileceklerdir.

39- De ki: "Gerçekten Rabbim kullarindan diledigi kimseye rizki hem genisletir, hem daraltir. Her neyi hayra harcarsaniz O, onun yerine baskasini verir. Hem O, rizik verenlerin en hayirlisidir."

40- O gün Allah, onlari hep birlikte mahsere toplayacak, sonra meleklere: "Sunlar size mi tapiyorlardi?" diyecektir.

41- Onlar da: "Seni tenzih ederiz. Bizim onlara karsi siginacak velimiz sensin. Hayir, onlar cinlere tapiyorlardi. Çogu onlara inanmislardi." diyecekler.

42- Iste o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere: "Tadin bakalim o yalan deyip durdugunuz atesin azabini!" deriz.

43- Karsilarinda açik deliller halinde âyetlerimiz okundugu zaman o zalimler: "Bu, baska degil, sirf sizi atalarinizin taptigi tanrilardan men etmek isteyen bir adam." dediler. Ve: "Bu (Kur'ân), baska bir sey degil, sirf uydurulmus bir iftira" dediler. O kâfirler, hak kendilerine geldigi zaman: "Bu apaçik bir sihirden baska bir sey degil." dediler.

44- Halbuki biz onlara öyle ders alacaklari kitaplar göndermedik. Kendilerine senden önce bir uyarici da göndermedik.

45- Onlardan öncekiler de yalanlamislardi. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladilar, ama beni inkâr edisin sonu nasil oldu?

46- De ki: "Size sadece bir tek nasihat edecegim. Söyle ki: Allah için ikiser, üçer ve teker teker kalkarsiniz, sonra da iyi düsünürsünüz." Arkadasinizda (peygamberde) delilikten eser yoktur. O, yalniz siddetli bir azabin önünde, sizi sakindiracak bir peygaberdir.

47- De ki: "Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak Allah'a aittir. O, her seye sahittir."

48- De ki: "Gerçekten Rabbim, hakki yerli yerine koyar. O, gayblari hakkiyla bilendir."

49- De ki: "Hak geldi, batilin önü de kalmaz, sonu da."

50- De ki: "Eger ben yanilirsam, yalniz kendi adima yanilirim. Ve eger hidayeti bulmussam, bilinmeli ki Rabbimin bana vahiy vermesiyledir. Çünkü O, yakindir, isitir, isittirir."

51- Onlari telasa düstükleri zaman görsen: Artik kaçamak yoktur. Yakin yerden yakalanmislardir.

52- Ve: "O'na iman ettik" demektedirler. Fakat onlar için (âhiret gibi) uzak bir yerden (imana) el sunmak (ulasabilmek) nerede?

53- Halbuki daha önce (dünyada) O'nu inkâr etmislerdi. Uzak yerden gayba tas atiyorlardi.

54- Artik kendileriyle arzularinin arasina set çekilmistir. Tipki bundan önce benzerlerine yapildigi gibi. Çünkü hepsi iskilli bir süphe içinde bulunuyorlardi.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:26:31
SECDE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, mim.

2- Kendisinde süphe olmayan bu kitabin indirilisi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafindandir.

3- Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayir, o senden önce kendilerine bir uyarici gelmemis olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafindan gelen bir haktir. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.

4- Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasindakileri alti günde yaratmis, sonra Ars üzerine istivâ buyurmustur (hakim olmustur). Sizin için O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir sefaatçi! Artik düsünmeyecek misiniz?

5- O, gökten yere, (yukaridan asagiya) isleri düzenler, sonra da o isler, sizin saydiklarinizdan bin yil kadar olan bir günde O'na yükselir.

6- Iste görüleni de görülmeyeni de bilen, her seye gücü yeten, çok merhametli olan O'dur.

7- Yarattigi her seyi güzel yaratan ve insani yaratmaya bir çamurdan baslayan O'dur.

8- Sonra da onun soyunu süzülmüs bir özden, degersiz bir sudan yaratmistir.

9- Sonra onu düzenli bir sekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az sükrediyorsunuz!

10- Onlar: "Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratilista bulunacagiz?" dediler. Fakat onlar Rablerine kavusmayi (O'nun huzuruna varacaklarini) inkâr eden kâfirlerdir.

11- De ki: "Size vekil kilinmis olan ölüm melegi caninizi alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz."

12- Ey Muhammed! Günahkârlarin, Rablerinin huzurunda baslari öne egilmis olarak: "Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, simdi bizi geri çevir de salih bir amel isleyelim, çünkü biz artik kesin bir sekilde inaniyoruz." derlerken bir görsen!

13- Eger biz dilemis olsaydik her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: "Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracagim." sözü hak olmustur.

14- "O halde bu gününüzle karsilasmayi unuttugunuzdan dolayi tadin azabi! Iste biz de sizi unuttuk. Yapmakta oldugunuz isler yüzünden tadin ebedî azabi!"

15- Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine ögüt verildigi zaman secdelere kapanirlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.

16- Onlarin yanlari yataklardan uzaklasir, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdigimiz riziklardan hayira sarfederler.

17- Simdi hiç kimse kendileri için, yaptiklarina karsilik gözler aydinligi olacak seylerden neler gizlenmis oldugunu bilemez.

18- Öyle ya iman eden kimse, fâsik olan gibi olur mu? Onlar esit olamazlar.

19- Evet, iman edip de salih amelleri isleyen kimselerin, yaptiklarina karsilik bir konukluk (agirlanma) olarak me'vâ (barinak) cennetleri vardir.

20- Ama fâsiklik etmis olanlarin barinaklari atestir. Oradan her çikmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: "Haydi tadin o atesin yalanlayip durdugunuz azabini!" denir.

21- Su bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakin azabdan (dünyada) da tattiracagiz. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.

22- Rabbinin âyetleriyle kendisine ögüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacagiz.

23- Andolsun ki biz vaktiyle Musa'ya kitap vermistik. Simdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavusmaktan süphe içinde olma. Biz onu Israilogullarina dogru yolu göstren bir rehber kilmistik.

24- Onlarin içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle dogru yola ileten önderler yetistirmistik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir sekilde inaniyorlardi.

25- Simdi ihtilafa düstükleri seyler hakkinda süphesiz ki Rabbin kiyamet günü aralarinda ayirici hükmü verecektir.

26- Kendilerinden önce, yurtlarinda gezip dolasmakta olduklari nice kusaklari helâk etmis olmamiz, daha onlari dogru yola iletmedi mi? Süphesiz bunda nice ibretler vardir. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?

27- Ya hiç görmediler mi ki, biz kir yere suyu saliveriyoruz da onunla bir ekin çikariyoruz. Ondan hayvanlari da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mi?

28- Bir de "Ne zaman o fetih, eger dogru söylüyorsaniz?" diyorlar.

29- De ki: "Inkâr edenlere o fetih günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtirilmaz."

30- Simdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:27:06
SEMS

Bismillahirrahmanirrahim

1- Günes'e ve onun pariltisina,

2- Günes'in ardindan gelen Ay'a,

3- Günes'i açip ortaya çikaran gündüze,

4- Onu örten geceye,

5- Göge ve onu bina edene,

6- Yere ve onu döseyene,

7- Nefse ve onu biçimlendirene,

8- Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,

9- Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmustur.

10- Onu kirletip gömen de ziyan etmistir.

11- Semud, azginligiyla Hakk'i yalanladi,

12- En azginlari ileri atilinca,

13- Allah'in Rasulü (Salih peygamber) onlara: "Allah'in devesini ve onun su nöbetini gözetin." demisti.

14- Fakat onlar peygamberi yalanlayip deveyi kestiler. Rableri de günahlarini baslarina geçiriverdi de orayi dümdüz etti.

15-Öyle ya, Allah bu isin sonundan korkacak degil ya
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:27:39
SUARA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tâ, Sîn, Mîm.

2- Bunlar sana apaçik kitabin âyetleridir.

3- (Resulüm!) Onlar iman etmiyorlar diye adeta kendine kiyacaksin!

4- Biz dilersek onlarin üzerlerine gökten bir âyet (mucize) indiririz de, ona boyunlari egilekalir.

5- Bununla beraber kendilerine O Rahmân'dan yeni bir ögüt gelmeyedursun, ille ondan yüz çevirirler.

6- Üstelik (ona) "yalandir" dediler; fakat onlara alay edip durduklari seyin haberleri yakinda gelecektir.

7- Yeryüzüne bir bakmadilar mi? Biz orada her güzel çiftten nice bitkiler yetistirmisiz.

8- Süphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nisane) vardir; ama onlarin çogu iman etmezler.

9- Ve süphe yok ki Rabbin, galip ve engin merhamet sahibidir.

10- Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi.

11- "Firavun kavmine, hâlâ sakinmayacaklar mi?"

12- (Musa) söyle seslendi: "Ya Rab! Dogrusu ben korkarim ki beni yalanci sayarlar."

13- "Ve gögsüm daralir, dilim dönmez, onun için Harun'a da elçilik ver."

14- "Hem onlarin bana isnad ettikleri bir suç var. Ondan dolayi korkarim ki, hemen beni öldürürler."

15- (Allah): "Hayir hayir" buyurdu, "haydi ikiniz âyetlerimizle (mucizelerimizle) gidin. Süphesiz ki, biz sizinle beraberiz. (Onlari) isitiyoruz."

16- "Haydin Firavun'a gidin de deyin ki: Inan biz, âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.

17- Israil ogullarini bizimle beraber gönder."

18- "Â, dedi, biz seni çocukken himayemize alip büyütmedik mi? Hayatinin bir çok yillarini aramizda geçirmedin mi?"

19- "Sonunda o yaptigin (kötü) isi de yaptin. Sen nankörün birisin!"

20- Musa, "Ben, dedi, o isi o anda yaptim ki saskinlardandim."

21- "Sizden korkunca da hemen aranizdan kaçtim. Sonra Rabbim bana hikmet bahsetti ve beni peygamberlerden kildi."

22- "O basima kaktigin nimet de (aslinda) Israil ogullarini kendine köle edinmis olmandir. "

23- Firavun söyle dedi: "Âlemlerin Rabbi dedigin nedir ki?"

24- Musa cevap olarak: "Eger isin gerçegini düsünüp anlayan kisiler olsaniz (itiraf edersiniz ki) O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin Rabbi'dir."

25- (Firavun) etrafinda bulunanlara: "Isitmiyor musunuz?" dedi.

26- Musa dedi ki: "O sizin de Rabbiniz, daha önce ki atalarinizin da Rabbidir."

27- (Firavun): "Size gönderilen bu elçiniz mutlaka delidir" dedi.

28- Musa devamla söyle söyledi: "Sayet aklinizi kullansaniz (anlarsiniz ki), O, dogunun, batinin ve ikisinin arasinda bulunanlarin Rabbidir."

29- Firavun: "Benden baskasini ilâh tutarsan, andolsun ki seni zindana kapatilmislardan ederim" dedi.

30- Musa sordu: "Sana apaçik bir sey getirmis olsam da mi?"

31- Firavun: "Haydi getir onu bakayim, dogrulardan isen" dedi.

32- Bunun üzerine Musa asâsini birakiverdi; apaçik bir ejderha oluverdi.

33- Elini de (koynundan) çekti çikardi; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir sey) oluverdi.

34- Firavun çevresinde bulunan ileri gelenlere: "Bu dedi, herhalde çok bilgili bir sihirbaz!"

35- "Sizi sihriyle yurdunuzdan çikarmak istiyor. Simdi ne buyurursunuz?"

36- Dediler ki: "Bunu ve kardesini egle, sehirlere de toplayicilar gönder."

37- "Bütün bilgiç sihirbazlari sana getirsinler."

38- Böylece, sihirbazlar belli bir günün tayin edilen vaktinde bir araya getirildi.

39- Halka, "Siz de toplaniyor musunuz? (Haydi çabuk olun)" denildi.

40- "Üstün gelirlerse herhalde sihirbazlara uyariz" dediler.

41- Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a "Sayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardir, degil mi?" dediler.

42- Firavun cevaben: "Evet, o takdirde hiç süphe etmeyin, gözde kimselerden olacaksiniz" dedi.

43- Musa onlara "Atin, ne atacaksaniz" dedi.

44- Bunun üzerine iplerini ve degneklerini attilar ve "Firavun'un kudreti hakki için süphesiz elbette bizler galip gelecegiz" dediler.

45- Ardindan Musa asâsini atti; bir de ne görsünler, onlarin uydurduklarini yutuyor!

46- Sihirbazlar derhal secdeye kapandilar.

47- "Iman ettik, dediler, Âlemlerin Rabbine "

48- "Musa ve Harun'un Rabbine!"

49- Firavun (kizginlik içinde) dedi ki: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz ha! Anlasildi ki o size sihri ögreten büyügünüzmüs! Ama simdi bileceksiniz: Andolsun, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama ke

stirecegim, hepinizi çarmiha gerdirecegim!"

50- "Zarari yok dediler nasil olsa biz Rabbimize dönecegiz."

51- "Herhalde biz müminlerin evveli oldugumuzdan dolayi, Rabbimizin bize magfiret buyuracagini ümit ederiz"

52- Biz, Musa'ya: "Kullarimi geceleyin yola çikar, çünkü takip edileceksiniz" diye vahyettik.

53- Firavun da sehirlere (asker) toplayicilar gönderdi:

54- "Esasen bunlar, sayilari azar azar, bölük pörçük bir cemaattir."

55- "(Böyle iken) hakkimizda çok gayz (öfke) besliyorlar. "

56- "Biz ise, elbette uyanik (ve tekvücut) bir cemaatiz." (diyor ve dedirtiyordu.)

57- Ama (sonunda) biz, onlari (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pinarlardan,

58- Hazinelerden ve serefli makamlardan çikardik.

59- Ve onlara Israil ogullarini mirasçi yaptik.

60- Derken (Firavun ve adamlari) günes dogmustu ki, onlarin ardina düstüler.

61- Iki topluluk birbirini görünce, Musa'nin adamlari "Eyvah, yakalandik! dediler.

62- Musa: "Hayir, aslâ! dedi, Rabbim süphesiz benimledir, bana yolunu gösterecektir."

63- Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dag gibi oluverdi,

64- Ötekilerini de buraya yanastirivermistik.

65- Musa ve beraberindekilerin hepsini kurtardik,

66- Sonra da ötekileri suda bogduk.

67- Süphesiz bunda bir âyet (ibret) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.

68- Ve süphesiz, iste o Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

69- (Resulüm!) onlara Ibrahim'in kissasini da naklet.

70- Hani o, babasina ve kavmine, "Neye tapiyorsunuz?" demisti.

71- "Birtakim putlara tapariz da onlar sayesinde toplaniriz" dediler.

72- Ibrahim "Peki, dedi, yalvardiginizda onlar sizi isitiyorlar mi?"

73- "Veya size fayda veya zararlari olur mu?"

74- "Yok, dediler, ama biz babalarimizi böyle yapar bulduk."

75-76- Ibrahim dedi ki: "Iyi ama, ister sizin, ister önceki atalarinizin olsun, neye taptiginizi (biraz olsun) düsündünüz mü?"

77- "Hep onlar benim düsmanimdir; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)"

78- "O ki, beni yaratan ve bana dogru yolu gösterendir,"

79- "Beni yediren, içirendir,"

80- "Hastalandigim zaman bana O, sifâ verir."

81- "O ki, benim canimi alacak, sonra diriltecektir. "

82- "Ve hesap günü, hatami bagislayacagini umdugumdur."

83- "Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat."

84- "Sonra gelecekler içinde beni dogrulukla anilanlardan eyle!"

85- "Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!"

86- "Babami da bagisla, çünkü o yanlis gidenlerdendir. "

87- "(Insanlarin) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme."

88- "O gün ki ne mal fayda verir ne ogullar!"

89- "Ancak Allah'a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtulusa erer)."

90- (O gün) Cennet müttakilere yaklastirilmistir.

91- Azginlar için de cehennem hortlatilmistir.

92, 93- Onlara, "Allah'i birakip da taptiklariniz, hani nerede? Size yardim edebiliyorlar mi veya kendilerini kurtarabiliyorlar mi?" denilir.

94- Ve arkasindan hep onlar (putlar ve azginlar) o cehennemin içine firlatilmaktadirlar.

95, 96- Ve bütün o Iblis ordulari onun içinde birbirleriyle çekisirlerken dediler ki:

97- "Vallahi biz, gerçekten apaçik bir sapiklik içindeymisiz."

98- "Çünkü biz sizi, âlemlerin Rabbi ile bir seviyede tutuyorduk."

99- "Ve bizi hep o günahkarlar saptirdi."

100- "Bak bizim için ne sefaatçiler var,"

101- "Ne de yakin bir dost."

102- "Ah keske (dünyaya) bir kere daha dönebilsek de, müminlerden olabilseydik."

103- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir; oysa çoklari iman etmis degillerdir.

104- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

105- Nuh kavmi de peygamberleri yalancilikla itham etti.

106- Hani kardesleri Nuh onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"

107- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis güvenilir bir Peygamberim.

108- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

109- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatimi verecek olan ancak, âlemlerin Rabbidir."

110- "Gelin, artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

111- "Â, dediler, senin ardina hep düsük kimseler düsmüsken, biz sana hiç inanir miyiz?"

112- Nuh dedi ki: "Onlarin yaptiklari hakkinda bir bilgim yoktur."

113- "Onlarin hesabi ancak Rabbime aittir. Düsünsenize!"

114- "Hem ben iman edenleri kovmaya memur degilim."

115- "Ben ancak apaçik bir uyariciyim."

116- Dediler ki: "Ey Nuh! Eger vazgeçmezsen, iyi bil ki, tasa tutulanlardan olacaksin!"

117- Nuh: "Rabbim! dedi, kavmim beni yalancilikla itham etti."

118- "Artik benimle onlarin arasinda sen hükmünü ver. Beni ve beraberimdeki müminleri kurtar."

119- Bunun üzerine biz de onu ve beraberindekileri, o dolu gemide tasiyarak kurtardik.

120- Sonra da arkasinda kalanlari suda bogduk.

121- Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak ders) vardir; ama çoklari iman etmis degillerdir.

122- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

123- Âd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.

124- Hani kardesleri Hûd onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"

125- "Haberiniz olsun ki ben, size gönderilmis, güvenilir bir Peygamberim."

126- "Gelin artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

127- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir. "

128- "Siz her tepeye bir alâmet bina edip eglenir durur musunuz?"

129- "Temelli kalacaginizi umarak saglam yapilar mi edinirsiniz?"

130- "Hem tuttugunuz zaman merhametsiz zorbalar gibi tutuyorsunuz."

131- "Artik Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

132- "O Allah'tan korkun ki, size o bildiginiz seyleri vermekte,"

133- "Davarlar, ogullar,"

134- "Cennet gibi baglar, bahçeler, pinarlar ihsan etmektedir."

135- "Cidden ben sizin hakkinizda büyük bir günün azabindan korkuyorum."

136- "Dediler ki: "Sen ha vaaz etmissin, ha vaaz edenlerden olmamissin, bizce birdir."

137- "Bu sirf eskilerin âdetidir."

138- "Biz azaba ugratilacak da degiliz."

139- Böylece onu yalanci saydilar; biz de kendilerini helak ettik. Süphesiz bunda mutlak bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari

iman etmis degillerdir.

140- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

141- Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.

142- Hani kardesleri Salih onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"

143- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."

144- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

145- "Buna karsilik ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

146- "Siz burada güven içinde birakilacak misiniz?"

147- "Bahçelerin, pinarlarin içinde,"

148- "Ekinlerin, salkimlari sarkmis hurmalar arasinda,"

149- Ki bir de daglardan keyifli keyifli kâsâneler oyuyorsunuz."

150- "Gelin! Allah'tan korkun da bana itaat edin."

151,152- "Yeryüzünde bozgunculuk yapip dirlik düzenlik vermeyen bozguncularin emrine uymayin."

153- "Sen dediler, olsa olsa iyice büyülenmis birisin!"

154- "Sen de ancak bizim gibi bir besersin. Eger dogru söyleyenlerden isen, haydi bize bir âyet (mucize) getir."

155- Salih "Iste (mucize) bu disi devedir; su içme hakki (bir gün) onundur, belli bir günün içme hakki da sizin" dedi.

156- "Sakin ona bir kötülükle ilismeyin, yoksa sizi büyük bir günün azabi yakalayiverir."

157- Derken onu kestiler; fakat pisman da oldular.

158- Çünkü kendilerini azap yakalayiverdi. Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir, ama çoklari iman etmis degillerdir.

159- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

160- Lût (kavmi) de peygamberleri yalancilikla itham etti.

161- Hani kardesleri Lût onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan kormaz misiniz?"

162- "Haberiniz olsun ki, ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."

163- "Gelin artik, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

164- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan ancak âlemlerin Rabbidir."

165- "Insanlar içinden erkeklere mi gidiyorsunuz?"

166- "Birakiyorsunuz da sizler için yarattigi esleri! Dogrusu siz insanliktan çikmis bir kavimsiniz!"

167- Onlar söyle dediler: "Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bilki, sürülenlerden olacaksin."

168- Lût "Dogrusu ben, dedi, sizin bu isinize bugzedenlerdenim."

169- "Yâ Rabbi! Beni ve ailemi onlarin yapageldiklerin(in vebalin)den kurtar."

170- Biz de onu ve ailesinin tamamini kurtardik,

171- Ancak (geride) bir yasli kadin kaldi.

172- Sonra geridekilerin hepsini helak ettik.

173- Ve üzerlerine öyle bir yagmur yagdirdik ki, (uyarilanlarin) o yagmuru ne kötü bir yagmurdu!

174- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.

175- Ve süphesiz Rabbin, iste O mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

176- Eyke halki da peygamberleri yalancilikla itham etti.

177- Hani Suayb onlara söyle demisti: "Siz Allah'tan korkmaz misiniz?"

178- "Haberiniz olsun ki ben size gönderilmis güvenilir bir peygamberim."

179- "Gelin, Allah'tan korkun ve bana itaat edin."

180- "Buna karsilik ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim mükafatimi verecek olan yalniz âlemlerin Rabbidir."

181- "Ölçegi tam ölçün de hak yiyenlerden olmayin."

182- "Ve dogru terazi ile tartin."

183- "Halkin esyalarini degerinden düsürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin."

184- "O sizi ve sizden önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun."

185- Onlar söyle dediler: "Sen, olsa olsa iyice büyülenmis birisin."

186- "Sen de bizim gibi bir beserden baska nesin? Bil ki, biz seni ancak yalancilardan biri sayiyoruz."

187- "Sayet dogru sözlülerden isen, üstümüze gökten bir parça düsürüver."

188- Suayb, "Rabbim, yaptiklarinizi en iyi bilendir" dedi.

189- Hülasa, onu yalanci saydilar da kendilerini o gölge gününün azabi yakalayiverdi. O cidden büyük bir günün azabi idi!

190- Süphesiz bunda bir âyet (alinacak bir ders) vardir. Ama çoklari iman etmis degillerdir.

191- Ve süphesiz Rabbin, iste O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

192- Ve muhakkak ki bu (Kur'ân) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.

193- (Resulüm!) Onu Rûhu'l-emin (Cebrail) indirdi;

194- Uyaricilardan olasin diye senin kalbin üzerine;

195- Açik parlak bir Arapça lisan ile.

196- O, süphesiz daha öncekilerin kitaplarinda da vardi.

197- Israilogullari bilginlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet (delil) degil midir?

198, 199- Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydi, yine de ona iman etmezlerdi.

200, 201- Böylece onu günahkarlarin kalplerine soktuk. (okuyup anladilar, ama yine de) acikli azabi görünceye kadar ona iman etmezler.

202- Iste bu (azab) onlara, kendileri farkinda olmadan, ansizin geliverecektir.

203- O zaman "Bize (iman etmemiz için) mühlet verilir mi acaba?...diyeceklerdir.

204- (Oysa dünyada iken) Onlar bizim azabimizi çarçabuk istiyorlardi.

205- Gördün ya artik onlara senelerce zevk ettirsek,

206- Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa,

207- O yasadiklari zevkin kendilerine hiçbir faydasi olmayacaktir.

208- Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarici (peygamberleri) olmustur.

209- (Onlar) ihtar edilmistir ve biz zulmetmis degiliz.

210- Onu (Kur'ân'i) seytanlar indirmedi.

211- Bu onlara hem yarasmaz hem güçleri yetmez.

212- Süphesiz onlar vahyi isitmekten uzak tutulmuslardir.

213- O halde sakin Allah ile beraber baska tanriya kulluk edip yalvarma, yoksa azaba ugratilanlardan olursun.

214- (Önce) en yakin hisimlarini uyar.

215- Ve sana uyan müminlere kanadini indir.

216- Sayet sana karsi gelirlerse, de ki: "Ben sizin yaptiklarinizdan muhakkak uzagim."

217- Sen O, mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.

218- O ki, (gece namaza) kalktigin zaman seni görüyor.

219- Ve secde edenler arasinda dolasmani da (görüyor.)

220- Çünkü her seyi isiten, her seyi bilen O'dur.

221- Seytanlarin kime inecegini size haber vereyim mi?

222- Onlar, günaha, iftiraya düskün olan herkesin üzerine inerler.

223- Onlar, (seytanlara) kulak verirler ve onlarin çogu yalancidir.

224- Sairler(e gelince), onlara da sapiklar uyar.

225, 226- Onlarin her vadide saskin saskin dolastiklarini ve gerçekte yapmadiklari seyleri söylediklerini görmedin mi?

227- Ancak iman edip iyi ameller isleyenler, Allah'i çok çok ananlar ve haksizliga ugratildiklarinda kendilerini savunanlar müstesna; haksizlik

edenler, hangi dönüse (hangi akibete) döndürüleceklerini yakinda bileceklerdir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:29:37
SURA

Bismillahirrahmanirrahim

1,2- Hâ, mîm, ayn, sîn, kaf.

3- Ey Muhammed! Çok güçlü hüküm ve hikmet sahibi olan Allah sana da senden öncekilere de böylece vahyeder.

4- Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür.

5- Nerde ise gökler O'nun azametinden tâ üstlerinden çatlayacak gibi titresiyorlar. Melekler Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yeryüzünde bulunan kimseler için magfiret diliyorlar. Iyi bilin ki Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

6- Allah'tan baska dostlar edinenlere gelince, Allah onlarin üzerinde devamli bir gözetleyicidir. Ama sen onlarin üzerinde bir vekil degilsin.

7- Böylece biz sana Arapça bir Kur'ân indirdik ki, sehirlerin anasi (olan Mekke) halkini ve etrafindakileri uyarasin ve hakkinda hiç süphe olmayan kiyamet gününün dehsetinden onlari korkutasin. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir.

8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.

8- Eger Allah dileseydi bütün insanlari bir tek ümmet yapardi. Fakat O yalniz diledigini rahmetinin içine almaktadir. Zalimler için ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.

9- Yoksa onlar Allah'tan baska dostlar mi edindiler? Oysa asil dost Allah'tir. Ölüleri diriltecek olan da O'dur. O'nun her seye gücü yeter.

10- Hakkinda ihtilafa düstügünüz herhangi bir seyin hükmü Allah'a aittir. Iste benim Rabbim olan Allah budur. Ben yalniz O'na güvendim ve yalniz O'na yöneliyorum.

11- O göklerin ve yerin yaraticisidir. O sizin için kendi nefsinizden esler ve hayvanlardan da çiftler yaratmistir. O, sizi bu düzen içerisinde üretip çogaltiyor. O'nun benzeri olan hiçbir sey yoktur. O, her seyi isitir ve görür.

12- Göklerin ve yerin kilitleri O'na aittir. O diledigine rizki genisletir ve daraltir. Süphesiz ki O, her seyi hakkiyla bilir.

13- Allah dinden Nuh'a tavsiye buyurdugu seyi sizin için de bir kanun yapti ve (Ey Muhammed!) sana vahyettigimizi, Ibrahim'e, Musa'ya ve Isa'ya tavsiye buyurdugumuzu da seriat kildi. Söyle ki: Dini dogru tutun ve onda ayriliga düsmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettigin sey, müsriklere agir geldi. Allah diledigini kendine seçer ve kendisine yöneleni de dogru yola iletir.

14- Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarindaki, çekememezlik yüzünden ayriliga düstüler. Eger Rabbin tarafindan azabin ertelendigine dair bir söz geçmemis olsaydi aralarinda mutlaka hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra Kitab'a vâris kilinan kitap ehli de Kur'ân hakkinda bir süphe ve tereddüt içindedirler.

15- Ey Muhammed! Iste bunun için insanlari tevhide davet et ve sana emredildigi gibi dosdogru ol. Onlarin keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'in kitaptan indirdigine inandim ve bana aranizda adaleti gerçeklestirmem emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptiklarimiz bize, sizin yaptiklariniz da size aittir. Sizinle bizim aramizda hiçbir tartismaya yer yoktur. Allah hepimizi biraraya toplayacaktir. Dönüs yalniz O'nadir.

16- Allah'in davetine uyulduktan sonra, hâlâ O'nun dini hakkinda mücadele edenlerin, getirdikleri deliller Rableri yaninda batildir. Onlarin üzerinde bir gazab ve kendileri için siddetli bir azab vardir.

17- Bu kitabi ve ölçüyü hakla indiren Allah'tir. Ne bilirsin, belki de kiyamet saati yakindir!

18- O'na inanmayanlar kiyametin çabuk gelmesini istiyorlar. Inananlar ise O'ndan korkarlar ve O'nun hak oldugunu bilirler. Iyi bilin ki, kiyamet saati hakkinda tartisanlar derin bir sapiklik içindedirler.

19- Allah kullarina çok lütufkârdir. Diledigine rizik verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür.

20- Her kim ahiret kazancini isterse, biz onun kazancini artiririz, her kim de dünya kazancini isterse ona da ondan veririz, ama onun ahirette hiçbir nasibi yoktur.

21- Yoksa onlarin, Allah'in dinde izin vermedigi seyi kendilerine mesru kilacak ortaklari mi vardir? Eger azabin ertelenmesine dair kesin yargi sözü olmasaydi, aralarinda hemen hüküm verilir, isleri bitirilirdi. Gerçekten zalimler için aci bir azab vardir.

22- Sen kiyamet günü kazandiklari seyin cezasi baslarina gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. Iman edip salih amel isleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yaninda onlar için istedikleri her sey vardir. Iste büyük lütuf budur.

23- Iste Allah iman edip salih amel isleyen kullarini bununla müjdeler. Ey Muhammed! De ki: "Ben bu tebligime karsi sizden akrabalikta sevgiden baska hiçbir ücret istemiyorum." Her kim bir iyilik yaparsa biz onun iyiligini artiririz. Süphesiz ki Allah çok bagislayicidir, sükrün karsiligini verir.

24- Yoksa onlar, senin hakkinda: "Allah'a karsi yalan uydurdu." mu diyorlar? Eger Allah dilerse senin de kalbini mühürler; batili yok eder ve sözleriyle hakki gerçeklestirir. Süphesiz ki O kalplerde bulunan seyleri hakkiyla bilir.

25- Kullarinin tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden ve sizin yaptiklarinizi bilen O'dur.

26- Allah iman edip, salih amel isleyenlerin tevbesini kabul eder, onlara lütfundan daha fazlasini verir. Kâfirler için ise siddetli bir azap vardir.

27- Eger Allah rizki kullarina bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azginlik ederlerdi. Fakat O diledigini belli bir ölçüye göre indiriyor. Süphesiz ki O, kullarindan haberdardir, onlari hakkiyla görür.

28- Insanlar ümitlerini kestikten sonra yagmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layik olan gerçek dost O'dur.

29- Gökleri yeri ve her ikisinde yaydigi canlilari yaratmasi da Allah'in kudretinin delillerindendir. O'nun diledigi zaman onlari biraraya toplamaya da gücü yeter.

30- Basiniza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandiklariniz yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çogunu affeder.

31- Siz yeryüzünde (O'nu) aciz birakamazsiniz. Sizin Allah'tan baska bir dostunuz ve yardimciniz da yoktur.

32- Denizlerde yüce daglar gibi gemilerin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir.

33- Eger O dilerse rüzgari durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Süphesiz ki bunda sabirli olan ve çok sükreden kimseler için nice ibretler vardir.

34- Yahut da Allah kazandiklari günahlar yüzünden onlari helâk eder ve birçogunu da bagislar.

35- Âyetlerimiz hakkinda mücadele edenler bilsinler ki kendileri için kaçacak bir yer yoktur.

36- Size verilen herhangi bir sey sadece dünya hayatinin geçici bir menfaatidir. Allah katinda bulunanlar ise iman edip sadece Rablerine güvenen kimseler için daha hayirli ve daha kalicidir.

37- O iman edenler, büyük günahlardan ve hayasizliktan kaçinirlar. Onlar öfkelendikleri zaman da kusurlari bagislarlar.

38- Onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve namazi dosdogru kilarlar. Onlarin isleri de kendi aralarinda bir istisare iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan onlar Allah yolunda harcarlar.

39- Onlar, bir zulüm ve saldiriya ugradiklari zaman birbirleriyle yardimlasirlar.

40- Bir kötülügün cezasi yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bagislarsa onun mükafati Allah'a aittir. Süphesiz ki Allah, zalimleri sevmez.

41- Zulme ugradiktan sonra hakkini alan kimseye gelince, iste onlarin aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.

42- Yol ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksiz yere taskinlik edenler aleyhinedir. Iste onlar için aci bir azap vardir.

43- Her kim de sabreder ve kusuru bagislarsa, iste bu elbette azmedilecek islerdendir.

44- Allah kimi saptirirsa artik bundan sonra onun için hiçbir dost yoktur. Sen, azabi gördüklerinde zalimlerin: "Acaba dönecek bir yol var midir?" dediklerini görürsün.

45- Sen, onlarin asagiliktan dolayi baslari öne egilmis, göz ucuyla gizli gizli etrafa bakarlarken atese sunulduklarini görürsün, iman edenler de: "Gerçekten zarara ugrayanlar hem kendilerine hem de ailelerine kiyamet günü yazik etmis olan kimselerdir." diyeceklerdir. Iyi bilin ki zalimler devamli bir azap içerisindedirler.

46- Onlarin Allah'tan baska kendilerine yardim edecek hiçbir dostlari yoktur. Allah kimi saptirirsa, artik onun için çikar bir yol yoktur.

47- Allah tarafindan, geri çevrilemeyecek kiyamet günü gelmeden önce, Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün, sizin için siginacak bir yer yoktur ve siz inkâr da edemezsiniz.

48- Ey Muhammed! Eger onlar yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlarin üzerine bir bekçi olarak göndermedik. Sana düsen sadece tebligdir. Gerçekten biz insana tarafimizdan bir rahmet tattirirsak ona sevinir, ama elleriyle yaptiklari yüzünden kendilerine bir kötülük isabet ederse, o zaman görürsün ki insan çok nankördür.

49- Göklerin ve yerin hükümranligi yalniz Allah'a aittir. O diledigini yaratir, diledigine kiz çocuk, diledigine de erkek çocuk bahseder.

50- Yahut Allah onlari erkek ve kiz olmak üzere çift verir, diledigini de kisir yapar. Süphesiz ki O her seyi bilir. O'nun her seye gücü yeter.

51- Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasindan

konusur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona diledigini vahyeder. Süphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.

52- Iste biz böylece sana da emrimizden Kur'ân'i vahyettik. Yoksa sen kitap nedir? Iman nedir? bilmiyordun. Fakat biz onu bir nur kildik. Onunla kullarimizdan diledigimizi dogru yola iletiyoruz. Süphesiz ki sen de insanlari dogru bir yola götürüyorsun.

53-Göklerde ve yerde bulunanlarin sahibi olan Allah'in yoluna götürüyorsun. Iyi bilin ki bütün isler sonunda yalniz Allah'a dönecektir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:30:20
TAHA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tâ, Hâ,

2- Ey Muhammed! Kur'ân'i sana sikintiya düsesin diye indirmedik.

3- Ancak Allah'tan korkan kimse için bir ögüt olarak (indirdik.)

4, Yeri ve yüce gökleri yaratanin katindan yavas yavas bir indirilisle (onu) indirdik.

5- O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Ars'a hakim oldu.

6- Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasinda ve topragin altida bulunanlar O'nundur.

7- Sen (Allah'a ettigin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustagnîdir.). Çünkü O süphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.

8- Allah O'dur ki, kendisinden baska hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur.

9- (Habîbim!) Musa'nin (basindan geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?

10- Hani o bir ates görmüstü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ates ilisti, belki size bir kor getiririm, yahut atesin yaninda bir yol gösterici bulurum" demisti.

11- Atese vardigi zaman söyle çagrildi: "Ey Musa!

12- "Ben süphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabilarini çikar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasin."

13- "Ben seni seçtim, simdi (sana) vahyolunacak seyleri dinle."

14- Süphesiz ben Allah'im, benden baska hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kil.

15- Çünkü kiyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptiginin karsiligini görsün.

16- Sakin kiyamete inanmayip, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alikoymasin; sonra helak olursun.

17- Ey Musa! Sag elindeki nedir?

18- Musa dedi: "O benim asâm (degnegim) dir, ona dayanirim, onunla davarlarima yaprak silkerim ve onda baska hacetlerim (faydalanacagim seyler) de var"

19- Allah: "Ey Musa! onu (yere) birak"dedi.

20- Musa da onu birakti, bir de ne görsün! o bir yilan olmus kosuyor.

21- Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevirecegiz"

22- "Bir de diger bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çiksin."

23- "Bunlari sana en büyük mucizelerimizden (bir kismini) gösterelim diye yaptik."

24- "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdi."

25- Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim gögsüme genislik ver,

26- Isimi kolaylastir,

27- Dilimden dügümü çöz

28- Ki, sözümü iyi anlasinlar.

29- Bir de bana ailemden bir vezir ver.

30- Kardesim Harun'u (ver).

31- Onunla arkami kuvvetlendir.

32- (Elçilik) isimde onu bana ortak et.

33- Ki seni çok tesbih edelim.

34- Seni çok analim.

35- Süphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."

36- Allah buyurdu: "Ey Musa! Diledigin (seyler) sana verildi."

37- "And olsun biz, sana diger bir defa daha ihsan etmistik"

38- Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) su ilhami annene verdik:

39- "Onu (Musa'yi) tabut içine koy da denize birak. Deniz de onu sahile atsin. Onu hem bana düsman, hem ona düsman olan biri alsin." Bir de benim gözetimim altinda yetistirilmen için, üzerine katimdan bir sevgi birakmistim. (Ey Musa!)

40- Hani kiz kardesin (Firavun'un sarayina) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydin olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardik. Seni çesitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yillarca Medyen halki içinde kaldin. Sonra ey Musa! Belli bir çaga (peygamberlik görevini yüklenecek bir yasa) geldin.

41- Ben, seni kendime (peygamber) seçtim.

42- Sen kardesinle birlikte mucizelerimle git. Ikiniz de beni anmakta gevseklik etmeyin.

43- Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdi.

44- Varin da ona yumusak söz söyleyin; olur ki, ögüt dinler, yahut korkar.

45- (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasindan veya azginligini artirmasindan korkariz" dediler.

46- Allah buyurdu ki: "Korkmayin, zira ben sizinle beraberim, isitir ve görürüm."

47- Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artik Israilogullari'ni bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam dogru yolda gidenleredir."

48- "Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab süphesiz (gerçegi) inkâr edip ona sirt çevirenleredir."

49- Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.

50- Musa: "Bizim Rabbimiz her seye seklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.

51- Firavun : "Öyleyse geçmis asirlar (daki insanlar)in durumu nedir?" dedi.

52- Musa dedi ki: "Onlarin bilgisi Rabbimin katinda bir kitapta (yazili)dir. Rabbim yanlis yapmaz ve unutmaz."

53- "Yeryüzünü sizin için bir dösek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur." Iste biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çikardik.

54- Hem siz yiyin, hem de hayvanlarinizi otlatin. Akil sahibleri için bunda nice ibretler vardir!

55- Sizi yerden (topraktan) yarattik, yine (ölümünüzden sonra) ona döndürecegiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çikaracagiz.

56- And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onlari yalan sayip kabulden çekindi.

57- (Firavun Musa'ya söyle) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yerimizden çikarmak için mi geldin bize?"

58- "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana gelecegiz (karsina çikacagiz); simdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir bulusma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacagimiz uygun bir yer olsun."

59- Musa: "Sizinle bulusma zamani, süs (bayrami) günü ve insanlarin toplanacagi kusluk vaktidir." dedi.

60- Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hile vasitalarini topladiktan sonra geldi.

61- Musa onlara dedi ki: "Yaziklar olsun size! Allah'a yalan uydur

mayin. Sonra bir azab ile kökünüzü keser. Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana ugramistir."

62- Sihirbazlar aralarinda islerini tartistilar ve konusmalarini gizli tuttular

63- (Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek söyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdir; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çikarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorlar."

64- "Onun için bütün tuzaklarinizi bir araya getirin, sonra hep bir sira halinde gelin. Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmistir."

65- Sihirbazlar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud ilk atan biz olalim" dediler.

66- Musa dedi ki: "Hayir, siz atin." Bir de ne görsün! Onlarin ipleri ve degnekleri, yaptiklari sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorlarmis gibi geldi.

67- Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.

68- Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) "

69- "Sag elindekini ativer, o, onlarin yaptiklarini yutar. Çünkü onlarin yaptiklari ancak bir büyücü tuzagidir. Büyücü ise, her nerede olursa olsun basariya ulasamaz."

70- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandilar, "Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik" dediler.

71- Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir ögreten büyügünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama kesecegim ve muhakkak sizi hurma dallarina asacagim. Böylece hangimizin azabinin daha siddetli ve devamli oldugunu bileceksiniz" dedi.

72- (Iman eden sihirbazlar söyle) dediler: "Bize gelen bu açik mucizeler ve bizi yaratana karsi, asla seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatina hükmedebilirsin."

73- "Dogrusu biz hem günahlarimiza, hem bizi zorladigin sihre karsi, bizi bagislasin diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayirli ve (azab verme bakimindan da) daha devamlidir."

74- Her kim Rabbine suçlu olarak varirsa, süphesiz ki ona cehennem vardir. Orada ne ölür, ne de dirilir.

75- Kim de ona bir mümin olarak salih ameller islemis oldugu halde varirsa, iste onlara en yüksek dereceler vardir.

76- Adn cennetleri vardir ki, altlarindan irmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Ve iste bu, (küfür ve isyandan) arinanlarin mükafatidir.

Meâl-i Serifi

77- Gerçekten Musa'ya söyle vahyettik: "Kullarimla geceleyin yürü (Misir'dan çik) de (asâni vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artik firavun tarafindan) yetisilmekten korkmazsin ve (bogulmaktan) endise de etmezsin."

78- Firavun ordulariyla hemen onlari takip etti, denizden kendilerini sariveren (korkunç bogulma) sariverdi

79- Böylece Firavun kavmini yanlis yola sürükledi ve dogru yola götürmedi.

80- Ey Israilogullari! Sizleri düsmaninizdan kurtardik ve Tûr daginin sag yaninda size söz verdik, üzerinize de kudret helvasi ve bildircin indirdik.

81- Size verdigimiz riziklarin en temizlerinden yiyin ve bunda taskinlik etmeyin, sonra üzerinize gazabim iner. Kimin üzerine de gazabim inerse, muhakkak o mahvolur.

82- Bununla beraber, süphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel isleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bagislayiciyim.

83- "Ey Musa! Seni kavminden (ayirip) daha çabuk (gelmeye) sevkeden nedir?" (dedik.)

84- Musa: "Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar). Ben sana acele ettim (geldim) ki, hosnud olasin" dedi.

85- Allah: "Dogrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onlari saptirdi" dedi.

86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara söyle)

dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydiniz?"

87- Onlar dediler ki: "Biz sana verdigimiz sözden, kendiligimizden caymadik. Fakat biz o (Kibtî) kavminin süs esyasindan bir takim agirliklar yüklenmistik. Onlari (atese) attik. Sâmirî de (kendi mücevheratini) böylece atmisti."

88- Nihayet Sâmirî onlara bögüren bir buzagi heykeli ortaya çikardi. Bunun üzerine Sâmirî ve adamlari: "Iste sizin de, Musa'nin da ilâhi budur, ama o unuttu" dediler.

89- Onlar görmüyorlar miydi ki, o buzagi, kendilerine hiçbir sözle karsilik veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamiyordu.

90- And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzagi ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dir. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demisti.

91- Onlar (cevap olarak söyle) demislerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edecegiz."

92- (Musa gelince kardesine söyle) dedi: "Ey Harun! bunlarin sapikliga düstügünü gördügün vakit, seni engelleyen ne oldu?"

93- "(Neden) benim yolumu takip etmedin, benim emrime karsi mi geldin?"

94- Harun: "Ey anamin oglu! Sakalimi ve basimi (saçimi) tutma. Ben senin 'Israilogullari arasinda ayrilik çikardin, sözüme bakmadin' diyeceginden korktum." dedi.

95- (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptigin nedir?" dedi.

96- Sâmirî: "Onlarin görmedikleri bir sey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldim ve onu (erimis mücevheratin içine) attim. Bunu, bana böylece nefsim hos gösterdi" dedi.

97- (Musa ona söyle) dedi: "Haydi çekil git. Artik senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahsi gibi yapayalniz yasamaga mahkum olacaksin). Hem senin için asla kaçamayacagin bir ceza daha vardir. Bir de ibadet edip durdugun ilâhina bak; elbette biz onu yakacagiz, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracagiz."

98- Sizin ilâhiniz, ancak kendisinden baska hiçbir ilâh bulunmayan Allah'dir. Onun ilmi her seyi kusatmistir.

99- (Ey Muhammed!) Sana geçmisin haberlerinden bir kismini böylece anlatiyoruz. Süphe yok ki, sana katimizdan bir zikir (düsünüp kendisinden ibret alinacak bir kitab) verdik.

100- Kim ondan yüz çevirirse, süphesiz o, kiyamet günü bir günah yüklenecektir.

101- Devamli o azabin altinda kalacaklar. Kiyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür!

102- Sûr'a üfürülecegi gün ki biz suçlulari o gün, (gözleri korkudan) gögermis olarak mahserde toplayacagiz.

103- "Siz dünyada sadece on(gün) kaldiniz" diye kendi aralarinda gizli gizli konusurlar.

104- Aralarinda ne konusacaklarini biz çok iyi biliriz. Görüsü en üstün olan: "Ancak bir gün kaldiniz" diyecektir.

105- (Ey Muhammed!) Sana daglar(in kiyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onlari ufalayip savuracak."

106- "Böylece yerlerini dümdüz bos bir halde birakacak."

107- "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin."

108- O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çagrisina) uyarlar. Öyleki, Rahmân'in heybetinden sesler kisilmistir. Artik bir fisiltidan baska hiçbir sey isitemezsin.

109- O gün, Rahmân'in kendisine izin verdigi ve sözünden hosnud oldugu kimselerden baskasinin sefaati fayda vermez.

110- Allah, onlarin geleceklerini de, geçmislerini de bilir. Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar.

111- Bütün yüzler, diri ve bütün yarattiklarini gözetip duran Allah'a bas egmistir. Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana ugramistir.

112- Her kim de mümin olarak salih amelleri islerse, artik o, ne bir haksizliktan ve ne de çignenmekden korkar.

113- Iste böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açikladik ki belki sakinirlar, yahut onlara bir ibret ve uyanis verir.

114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'i okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artir" de.

115- Dogrusu bundan önce Âdem'e (bu agaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlilik) bulmadik.

116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demistik; Iblis'ten baska hepsi secde etmis, o çekinmisti.

117- Biz de (Âdem'e) söyle demistik: "Ey Âdem! Süphesiz bu (Iblis) sana ve esine düsmandir. Sakin sizi cennetten çikarmasin, sonra bedbaht olursun (sikinti çeker, perisan olursun)."

118- "Dogrusu senin acikmaman ve çiplak kalmaman (ancak) cennettedir. "

119- Ve sen orada ne susarsin, ne de günesin sicaginda kalirsin"

120- Nihayet seytan ona vesvese verdi. Söyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk agacini ve çökmesi olmayan bir saltanati göstereyim mi?"

121- Bunun üzerine ikisi de o agaçtan yediler. Hemen ayip yerleri kendilerine açilip görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yapragindan örtüp yamamaya basladilar. Âdem Rabbinin emrinden çikti da sasirdi.

122- Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona dogru yolu gösterdi.

123- Allah (onlara) söyle dedi: "Birbirinize düsman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artik benden size bir hidayet (kitab) geldigi zaman, kim benim hidayetime uyarsa iste o, sapikliga düsmez ve (ahirette) zahmet çekmez.

124- Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardir ve onu kiyamet günü kör olarak hasrederiz.

125- (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak hasrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der.

126- Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmisti de onlari sen unutmustun, bugün de öylece unutulursun" der.

127- Iste haddi asanlari, Rabbinin âyetlerine inanmayanlari biz böyle cezalandiririz. Ve muhakkak ki ahiret azabi (dünya azabindan) daha siddetli ve daha devamlidir.

128- Onlari, yerlerinde gezip durduklari su kendilerinden önce yok ettigimiz bunca nesiller(in o korkunç akibeti) dogru yola sevk etmedi mi? Dogrusu bunda ibret alacak akli olanlar için nice deliller vardir.

129- Eger Rabbinin verdigi bir hüküm ve tayin ettigi bir süre olmasaydi, hemen azaba ugrarlardi.

130- O halde, dediklerine sabret; günesin dogmasindan önce ve batmasindan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kisim vakitlerinde ve gündüzün etrafinda da tesbih et ki hosnudluga eresin.

131- Kâfirlerden bir kismina, onlari sinamak için dünya hayatinin zineti olarak verdigimiz ve onunla kendilerini geçindirdigimiz seye (mal ve saltanata) sakin ragbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rizki daha hayirli ve daha devamlidir.

132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kilmalarini emret, kendin de ona sabirla devam et. Biz senden bir rizik istemiyoruz. Seni biz riziklandiririz. Güzel akibet takva sahiplerinindir.

133- (Inkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler. Onlara önceki kitablarda olan apaçik deliller gelmedi mi?

134- Eger biz, onlari bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab ile yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce âyetlerine uysaydik, olmaz miydi?" diyeceklerdi.

135- De ki: "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun. Süphesiz düz yolun sahiplerinin kimler oldugunu ve kimlerin dogru yolda bulundugunu yakinda bileceksiniz.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:31:09
TAHRİM

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir.

2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi mesrû kilmistir. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.

3- Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca, Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

4- Eger ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz egildi. Ve eger Peygamber'e karsi birbirinize arka olursaniz (bilin ki) onun dostu ve yardimcisi Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardindan melekler de ona arkadir.

5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir.

6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir atesten koruyun ki onun yakiti insanlar ve taslardir. Onun basinda gayet kati, siddetli, Allah'in kendilerine buyurduguna karsi gelmeyen ve emredildikleri seyi yapan melekler vardir.

7- (Inkâr edenlere): "Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Siz ancak islediklerinizin cezasini çekeceksiniz." (denilir.)

8- Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandirmayacagi günde Allah sizi, içlerinden irmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onlarin nurlari, önlerinde ve yanlarinda kosar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bagisla, çünkü sen her seye kâdirsin." derler.

9- Ey Peygamber! Kâfirler ve münafiklarla savas, onlara karsi sert davran. Onlarin varacagi yer cehennemdir. O gidilecek yer, ne de kötüdür!

10- Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karisi ile Lut'un karisini misal verdi. Bu ikisi, kullarimizdan iki salih kulun (nikahi) altinda idiler, onlara hiyanet ettiler. (Kocalari,) Allah'tan hiçbir seyi onlardan savamadi. (Onlara): "Haydi girenlerle birlikte siz de atese girin!" denildi.

11- Allah, inananlara da Firavun'un karisini örnek gösterdi. O söyle demisti: "Rabbim! Bana yaninda cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) isinden kurtar. Ve beni su zalim toplumdan kurtar!"

12-Irzini korumus olan, Imrân kizi Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarini tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:31:45
TALAK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey Peygamber! Kadinlari bosamak istediginiz zaman onlari iddetleri içinde bosayin ve iddeti de sayin. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana, onlari evlerinden çikarmayin, kendileri de çikmasinlar. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini asarsa, süphesiz kendine zulmetmis olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çikariverir.

2- Sürelerinin sonuna vardiklarinda onlari güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrilin. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi sahit tutun. Sahidligi Allah için yapin. Iste Allah'a ve son güne inanan kimseye ögütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çikis yolu yaratir.

3- Ve onu ummadigi yerden riziklandirir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her sey için bir ölçü koymustur.

4- Kadinlariniz içinden âdetten kesilmis olanlarla, henüz âdetini görmemis bulunanlardan eger süphe ederseniz (iddetlerinin nasil olacaginda tereddüt ederseniz), onlarin bekleme süresi üç aydir. Gebe olanlarin bekleme süresi ise, yüklerini birakmalari, dogum yapmalaridir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir.

5- Bu, Allah'in size indirdigi buyrugudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatini büyütür.

6- O kadinlari, gücünüz ölçüsünde oturdugunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onlari sikistirmak için kendilerine zarar vermeye kalkismayin. Sayet gebe iseler, yüklerini birakincaya kadar onlari besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranizda güzellikle konusup danisin. Güçlük çekerseniz çocugu, baska bir kadin emzirecektir.

7- Eli genis olan genisligine göre nafaka versin. Rizki kisilmis bulunan da Allah'in kendisine verdiginden versin. Allah bir kisiye ne vermisse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylik yaratacaktir.

8- Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine baskaldirdi, biz de onlari çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemis sekilde azab ettik.

9- Islerinin vebalini tattilar. Islerinin sonucu tam bir hüsran olmustur.

10- Allah onlara siddetli bir azap hazirlamistir. O halde ey inanan akl-i selim sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size bir uyarici gönderdi.

11- Size Allah'in açik açik âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanip faydali isler yapanlari, karanliklardan aydinliga çikarsin. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa (Allah) onu, altlarindan irmaklar akan, içinde ebedi kalacaklari cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rizik vermistir.

12-Allah O'dur ki yedi gögü ve yerden de onlar kadarini yaratti. Emir bunlar arasinda iner ki Allah'in her seye kâdir oldugunu ve Allah'in bilgisinin, her seyi kusattigini bilesiniz.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:32:17
TARIK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun o göge ve Târik'a,

2- Târik nedir, bildin mi?

3- O, karanligi delen yildizdir.

4- Hiçbir nefis yoktur ki basinda bir denetleyici bulunmasin.

5- Onun için insan neden yaratildigina bir baksin.

6- Atilan bir sudan yaratildi.

7- O su, erkegin sulbü ile kadinin gögüs kemikleri arasindan çikar.

8- Elbette Allah'in onu döndürmeye gücü yeter.

9- O gün bütün sirlar yoklanip, meydana çikarilir.

10- Insanin o gün ne bir gücü vardir, ne de bir yardimcisi.

11- Andolsun o dönüslü göge,

12- O yarilip çatlayan yere,

13. Kuskusuz Kur'ân, ayirici bir sözdür.

14. O asla bir saka degildir.

15. Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.

16. Ben de hilelerine karsilik veririm.

17. Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tani.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:32:54
TEGABUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadir. Her seye gücü yeten O'dur.

2- Sizi O yaratti. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptiklarinizi görmektedir.

3- Zira gökleri ve yeri hak ile yaratti. Sizi sekillendirdi ve sekillerinizi de güzel yapti. Dönüs ancak O'nadir.

4- Göklerde ve yerde olanlari, gizlediginiz ve açiga vurdugunuz seyleri bilir. Allah, gögüslerin özünü bilir.

5- Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) islerinin vebalini tattilar ve onlar için aci bir azap vardir.

6- Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açik deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mi bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadigini gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyiktir.

7- Inkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandilar. De ki: "Hayir! Rabbim hakki için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptiklariniz size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydir".

8- Artik Allah'a, Resulüne ve indirdigimiz nura (Kur'ân'a) inanin. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

9- Toplanma günü için sizi topladigi zaman var ya, iste o gün, kimin aldandiginin açiga çikacagi aldanma günüdür. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokar. Iste büyük kurtulus budur.

10- Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardir. Ne kötü gidilecek yerdir orasi!

11- Allah'in izni olmayinca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir.

12- Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düsen apaçik bir duyurmadir.

13- Allah ki O'ndan baska tanri yoktur. Müminler Allah'a dayansinlar.

14- Ey iman edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsman olanlar da vardir. Onlardan sakinin. Ama affeder, kusurlarini baslarina kakmaz, hos görür ve bagislarsaniz, bilin ki Allah çok bagislayan çok merhamet edendir.

15- Dogrusu mallariniz ve çocuklariniz sizin için bir imtihandir. Büyük mükafat ise Allah'in yanindadir.

16- O halde gücünüzün yettigi kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliginize olarak harcayin. Kim nefsinin cimriliginden korunursa iste onlar kurtulusa erenlerdir.

17- Eger Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bagislar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.

18-Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:33:26
TEKASUR

Bismillahirrahmanirrahim

1,2- Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varincaya kadar oyaladi.

3- Hayir! Yakinda bileceksiniz.

4- Yine hayir! Yakinda bileceksiniz (hatanizi).

5,6- Hayir! Eger kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

7- Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.

8-Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksiniz
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:33:57
TEBBE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.

2- Ne mali ne de kazandigi onu kurtaramadi.

3- (O), alevli bir atese girecektir.

4- Karisi da odun hamali olarak (onunla beraber girecektir).

5-Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:34:26
TEKVİR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Günes katlanip dürüldügünde,

2- Yildizlar bulandiginda,

3- Daglar yürütüldügünde,

4- Kiyilmaz mallar birakildiginda,

5- Vahsi hayvanlar bir araya toplandiginda,

6- Denizler ateslendiginde (sulari çekilip, volkanlar halinde ates püskürdügünde),

7- Nefisler eslestirildiginde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandiginda),

8- Diri diri topraga gömülen kiza soruldugunda,

9- "Hangi günahtan dolayi öldürüldü?" diye.

10- Amel defterleri açildiginda,

11- Gök siyrilip açildiginda,

12- Cehennem kizistirildiginda,

13- Ve cennet yaklastirildiginda,

14- Herkes ne getirmis oldugunu anlar.

15- Simdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yildizlara),

16- O akip akip yuvasina gidenlere,

17- Yöneldigi an geceye,

18- Nefeslendigi (agardigi) an sabaha ki,

19- Kuskusuz o Kur'an, degerli bir elçinin sözüdür.

20- O elçi güçlüdür, Ars'in sahibinin yaninda çok itibarlidir.

21- Orada ona itaat edilir, güvenilir.

22- Arkadasinizi cin çarpmis degildir.

23- Andolsun o, Cebrail'i açik ufukta gördü.

24- O, gayb hakkinda cimri de degildir.

25- O, kovulmus bir seytanin sözü degildir.

26- Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?

27- O, âlemler için ögütten baska bir sey degildir,

28- Içinizden dogru gitmek isteyenler için.

29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:35:04
TEVBE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlasma yaptiginiz müsriklere:

2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediginiz gibi gezip dolasin. Sunu da bilin ki, Allah'i aciz birakacak degilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perisan edecektir.

3- Ayrica büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafindan insanlara bir ilandir ki, Allah da Resulü de müsriklerle yapilan antlasmalara artik bagli degildir. Eger hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayirlidir. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'i yildiracak degilsiniz. Kâfirleri aci bir azap ile müjdele.

4- Ancak kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz müsriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamis ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardimda bulunmamis olanlar bunun disindadir. Siz de onlarla olan antlasmanizin hükümlerine antlasma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever.

5- Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün, yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir.

6- Eger müsriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'in kelâmini dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde oldugu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.

7- O müsriklerin Allah katinda ve Resulü katinda herhangi bir ahdi nasil olabilir? Ancak Mescid-i Haram yaninda antlasma yaptiklariniz var ki, bunlar size karsi dogru durdukça siz de onlara dogru olun. Allah (hainlikten) sakinanlari elbette sever.

8- Onlarla nasil sözlesme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir firsat geçse, hakkinizda ne bir antlasma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hosnud etmeye çalisirlar, fakat kalbleri o kadarina da razi olmaz. Zaten onlarin çogu fasiktirlar.

9- Allah'in âyetlerini az bir çikara degistirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena seyler yapageldiler.

10. Bir mümin hakkinda ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlasma. Bunlar iste böyle haddi asan kimselerdir.

11. Eger tevbe ederler, namazi kilarlar, zekati verirlerse dinde kardesleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açiklariz.

12. Eger verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatirlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onlarin yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler.

13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çikarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldirmaya baslayanlara karsi savasmaz misiniz? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eger mümin iseniz her seyden önce Allah'dan korkmalisiniz.

14- Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...

onlari rezil ve rüsvay etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandirsin.

15. Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah diledigine tevbeyi nasib eder. Allah her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

16. Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacaginizi mi sandiniz? Allah'in, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden baska kimseye siginmayan ve baskaca siginacak bir yer aramayanlari görmedigini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir.

17- Müsrikler kendi inkârlarina kendileri sahit olup dururlarken Allah'in mescidlerini imar etmeleri mümkün degildir. Onlarin bütün yaptiklari bosa gitmistir. Ve onlar ates içinde ebedi olarak kalacaklardir.

18- Allah'in mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan, zekati veren ve Allah'dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir.

19- Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme isiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan etmez.

20- Iman edip de hicret edip, mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katinda en büyük dereceye sahiptirler. Iste bunlar murada ermis olan mutlu kullardir.

21- Rab'leri, onlari kendi katindan bir rahmet, bir riza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardir.

22- Onlar orada ebedi kalirlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katindadir.

23- Ey iman edenler! Eger babalariniz ve kardesleriniz imana karsilik küfürden hoslaniyorlarsa, onlari dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse iste onlar da zalimlerin ta kendileridir.

24- Onlara de ki; eger babalariniz, ogullariniz, kardesleriniz, kadinlariniz, akrabalariniz, kabileniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasindan korktugunuz ticaret, hoslandiginiz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artik Allah'in emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasiklar topluluguna hidayet nasip etmez.

25- Inkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz.

26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz ordular indirdi de kendisini tanimayan kâfirleri azaba ugratti. Ve o kâfirlerin cezasi iste budur.

27- Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasindan Allah, diledigine tevbe nasib eder. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

28- Ey iman edenler! Müsrikler bir pisliktirler. Artik bu yildan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz Allah sizi dilediginde lütuf ve ihsaniyla zenginlestirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.

29- Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savas yapin.

30- Yahudiler, "Uzeyir Allah'in oglu" dediler, Hiristiyanlar da "Mesih Allah'in oglu", dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Daha önce inkâra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil da saptiriyorlar!

31- Onlar, Allah'dan baska bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuslardi. Allah'dan baska hiçbir ilâh yoktur. O, müsriklerin ortak kostugu seylerden de münezzehtir.

32- Allah'in nurunu agizlariyla söndürmek istiyorlar, Allah da razi olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayi diliyor.

33- O öyle bir Allah'dir ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kilmak için göndermistir. Müsrikler hoslanmasalar da. 34- Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele!

35- O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): "Iste bu kendi caniniz için saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz seyin tadini!" denilecek.

36- Dogrusu, Allah katinda aylarin sayisi oniki aydir. Gökleri ve yeri yarattigi günkü Allah yazisinda (böyle yazilmistir). Bunlardan dördü haram aylardir. Bu da dogru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkinda nefislerinize haksizlik yapmayiniz. Müsrikler size karsi topyekün savastiklari gibi siz de onlara karsi topyekün savas açin. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.

37- O "Nesi'" (denilen bir haram ayi geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlaliktir ki, kâfirler onunla sasirtilir, onu bir yil helâl, bir yil haram sayarlar ki, Allah'in haram kildiginin sayisina uydursunlar da Allah'in haram kildigini helâl kilsinlar. Iste böylece kendilerine kötü isleri güzel gösterildi. Allah da kâfir olan bir kavmi dogru yola iletmez.

38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çikin." denilince oldugunuz yere yigilip kaldiniz. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatina razi mi oldunuz? Fakat dünya hayatinin zevki ahiretin yaninda ancak pek az birseydir.

39- Eger topluca savasa katilmazsaniz, O sizi aci bir azaba ugratir ve yerinize baska bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'in herseye gücü yeter.

40- Eger siz ona (Peygamber'e) yardim etmezseniz, Allah ona yardim eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çikardiklari vakit sadece iki kisiden biri iken, ikisi de magarada bulunduklari sirada arkadasina "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmisti ve onu görmediginiz bir orduyla desteklemisti. Kâfirlerin sözünü alçaltmisti. Yüce olan Allah'in kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

41- Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister agirlikli olarak seferber olun ve mallarinizla, canlarinizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz böylesi sizin için daha hayirlidir.

42- Eger o sefer, yakin bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydi mutlaka pesine düser gelirlerdi. Fakat o mesakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çikardik." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancidirlar.

43- Allah seni affetsin. Dogru söyleyenler kimler, gerçekten yalancilar kimlerdir, bunlarin iyice belli olmasini beklemeden niçin onlara izin verdin?

44- Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallariyla ve canlariyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler oldugunu bilir.

45- Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onlarin kalbleri hep iskillidir. Bundan dolayi süphe içinde bocalayip dururlar.

46- Eger sizinle beraber cihada çikmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takim hazirliklar yaparlardi. Fakat Allah davranmalarini istemedi de onlari yoldan alikoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi.

47. Eger içinizde sizinle beraber cihada çikmis olsalardi, bozgunculuk etmekten baska seye yaramayacaklardi ve araniza fitne sokmak için ugrasacaklardi. Içinizde onlarin laflarina kanacaklar da vardi. Allah, o zalimleri iyi bilir.

48- Surasi kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çikarmak istediler ve sana türlü isler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'in emri onlarin zoruna gitmesine ragmen açiga çikti.

49- Içlerinden "Aman bana izin ver, basimi derde sokma" diyen de var. Dikkat et, baslarini asil kendileri derde soktular. Hiç süphesiz cehennem, kâfirleri elbette kusatacaktir.

50- Eger sana bir iyilik dokunursa fenalarina gider. Eger sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almistik." derler ve sevine sevine dönüp giderler.

51- De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'in bizim için takdir ettiginden baskasi dokunmaz. O bizim mevlamizdir. Müminler yalnizca Allah'a tevekkül etsinler."

52- De ki: "Siz bizde iki güzelligin (Zafer veya sehitligin) birinden baskasini mi gözetirsiniz? Biz ise size Allah'in kendi katindan veya bizim elimizle bir azap indirmesini gözetiyoruz. Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber gözetmekteyiz."

53- O münafiklara sunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasik bir kavimsiniz.

54- Infaklarin onlardan kabul olunmamasina sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamalari, namaza ancak üsene üsene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir.

55- Onlarin mallari da, evlatlari da sakin seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'in onlari dünya hayatinda bu gibi seylerle azaba ugratmasindan ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murat etmis olmasindan baska birsey degildir.

56- Hiç süphesiz onlar, sizden olduklarina dair yemin de ederler. Halbuki sizden degildirler. Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patliyor.

57- Eger siginacak bir yer veya barinacak magaralar veyahut girilecek bir delik bulsalardi baslarini diker o tarafa dogru kosarlardi.

58- Içlerinde (topladigin) sadakalar hakkinda sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eger o sadakalardan kendilerine verilmisse hosnut olurlar, verilmemisse hemen kizarlar.

59. Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdigine razi olsalar da "Bize Allah yeter. Allah bize lütuf ve ihsanindan yine lutfeder, verir. Bizim bütün ragbetimiz Allah'adir" deselerdi.

60- Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri Islâm'a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

61- Yine onlarin içinde öyleleri vardir ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktir." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayir kulagidir. Allah'a inanir, müminlere inanir, ayrica sizden iman edenlere de bir rahmettir". Allah'in Resulünü incitenlere acikli bir azap vardir.

62- Gönlünüzü hos etmek için gelir size yemin ederler. Bunlar eger mümin iseler Allah'i ve Resulünü razi etmeleri daha dogrudur.

63- Bilmiyorlar mi ki, kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalinacak cehennem atesi vardir. Iste rüsvayligin büyügü de budur.

64- Münafiklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalim, Allah o sizin çekindiginiz seyi kesinlikle ortaya çikaracaktir.

65- Eger kendilerine sorarsan, "Biz sirf lafa dalmis, sakalasiyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?"

66- Bosuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açiga vurdunuz. Içinizden bir kismini affetsek bile bir kismini suçlarinda israr ettikleri için azabimiza ugratacagiz.

67- Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder, iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar. Allah'i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fâsik kimselerdir.

68- Allah, erkek kadin bütün münafiklara ve bütün kâfirlere cehennem atesini ebedî olarak vaad buyurdu. O ates onlara yeter. Allah onlara lânet etmistir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardir.

69- (Ey münafiklar!) siz de tipki kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlikli idiler. Dünya nimetlerinden paylarina düsen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kismetlerine düsen kadariyla nasil zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kismetinize düsen kadariyla zevk sürmeye baktiniz, siz de sizden önce bataga dalanlar gibi bataga daldiniz. Iste bunlarin dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve iste bunlar hep hüsran içinde kalanlardir.

70- Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, Ibrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabi'nin ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onlarin hepsine peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmis degildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardi.

71- Erkek ve kadin bütün müminler birbirlerinin dostlari ve velileridirler. Iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazi kilarlar, zekâti verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. Iste bunlari Allah rahmetiyle yarligayacaktir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.

72- Allah mümin erkeklere ve mümin kadinlara, altlarindan irmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardir. Hem de Adn cennetlerinde hos meskenler vaad etmistir. Allah'in rizasi ise hepsinden büyüktür. Iste asil büyük kurtulus da budur.

73- Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafiklarla savas. Onlara karsi kati ol. Onlarin varacaklari yer cehennemdir ve orasi ne kötü bir yerdir.

74- Onlar, kötü bir sey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. Islâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o basaramadiklari cinayeti tasarladilar. Halbuki intikam almalari için Allah'in, Resulü ile onlari lütfundan zenginlestirmis olmasindan baska bir sebep yoktu. Eger tevbe ederlerse haklarinda hayirli olur. Yok yanasmazlarsa Allah onlari dünyada da, ahirette de acikli bir azaba ugratir. Yeryüzünde onlari koruyacak veya onlara yardim edecek bir kimse de bulunmaz.

75. Yine onlardan kimi de Allah'a söyle ahdetmislerdi: "Eger bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâti veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz." diye söz vermislerdi.

76. Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardi.

77. Allah'a verdikleri sözü tutmadiklari ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptiklarinin sonucunu kiyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafikliga çevirdi.

78. Allah'in, onlarin sirlarini da, fisiltilarini da bilip durdugunu ve Allah'in bütün bilinmeyenleri bildigini hâlâ ögrenemediler mi?

79. Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir.

80. Onlar için Allah'dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah'i ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis fasiklar güruhuna hidayet etmez.

81- Savastan geri kalan münafiklar, Resulullah'in hilafina, onun savasa gitmesine karsilik, oturup kalmalariyla ferahladilar ve mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad etmekten hoslanmadilar, üstelik "Bu sicakta savasa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir." Keske anlayabilselerdi.

82- Kazandiklari günahin cezasi olarak, artik az gülsünler, çok aglasinlar.

83- Eger Allah, seni onlardan bir kisminin yanina döndürür de onlar baska bir cihada seninle birlikte çikmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artik siz hiçbir zaman benimle çikamayacaksiniz. Daha önce oturup kalmaktan hoslaniyordunuz. Bundan böyle artik geride kalanlarla beraber oturup kalin."

84- Ve onlardan biri ölürse asla namazini kilma ve kabirinin basina gidip durma. Çünkü onlar Allah'i ve Resulünü tanimadilar. Ve fasik olarak can verdiler.

85- Onlarin ne mallari, ne de evlatlari seni imrendirmesin. Allah, onlari dünyada bunlarla cezalandirmayi ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murad ediyor, baska degil.

86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildigi zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Birak bizi oturanlarla beraber oturalim." dediler.

87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoslandilar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayi onlar anlayissizdirlar.

88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallariyla, canlariyla cihad ettiler. Iste bütün hayirlar onlarindir. Murada erenler de iste onlardir.

89- Allah onlara, altindan irmaklar akan cennetler hazirladi. Içlerinde ebedi kalacaklar. Iste o büyük kurtulus budur.

90- Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldilar. Bunlardan kâfir olanlara acikli bir azap isabet edecektir.

91- Allah ve Resulü adina nasihat ettikleri takdirde ne zayiflara, ne hastalara, ne de verecek birsey bulamayan yoksullara savastan kalmaktan dolayi bir günah yoktur. Iyilik edenleri ayiplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir.

92- Kendilerini bindirip savasa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek birsey bulamiyorum." dedigin zaman, bu ugurda harcayacaklari birsey bulamadiklarindan dolayi üzülüp gözlerinden yas döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur.

93- Kinamaya yol, ancak zengin olduklari halde geri kalmak için senden izin isteyenleredir. Bunlar geri kalanlarla beraber olmayi tercih ettiler. Allah da kalblerini mühürledi. Onlar, artik baslarina gelecegi bilmezler.

94- Savastan dönüp yanlarina geldiginizde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayiz. Allah bize, sizin durumunuzdan haberler verdi". Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptiklarinizi görecektir. Daha sonra da gizliyi ve âsikâri bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O vakit O, size neler yapmis oldugunuzu tek tek haber verecektir.

95- Dönüp de yanlarina geldiginizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptiklarinin cezasi olarak nihayet varacaklari yer cehennemdir.

96- Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin ederler. Eger siz onlardan razi olursaniz, sunu bilin ki Allah, o fasiklar güruhundan kesinlikle razi olmaz.

97- Bedeviler inkâr ve münafiklik bakimindan daha beterdirler. Bununla beraber Allah'in, Resulüne indirdigi (hükümlerin) sinirlarini bilmemeye daha yatkindirlar. Allah alîmdir, hakîmdir,

98- Bedevilerden kimi de var ki, verdigini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi baslarina olsun! Allah herseyi isitendir, bilendir.

99- Yine bedevilerden kimi de vardir ki, Allah'a ve ahiret gününe inanir ve harcadigini Allah katinda yakinliklara ve Peygamber'in dualarini almaya vesile sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakinliktir. Allah onlari rahmeti içine koyacaktir. Süphesiz ki, Allah bagislayicidir ve rahmet edicidir.

100- Muhacir ve Ensar'dan Islâm'a ilk önce girenlerin basta gelenleri ve iyi amellerle onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi oldu, onlar da Allah'dan razi oldular ve onlara, altlarinda irmaklar akan cennetler hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar. Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur.

101- Hem çevrenizdeki bedevilerden münafiklar var, hem de Medine halkindan münafiklikta israr edenler var. Sen onlari bilmezsin. Onlari biz biliriz. Biz onlari iki kere azaba ugratacagiz. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.

102- Onlardan bir kismi günahlarini itiraf ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karistirdilar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir.

103- Onlarin mallarindan sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarinda hayir dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatistirir. Allah isitendir, bilendir.

104- Onlar bilmiyorlar mi ki, Allah kullarinin tevbesini kabul eder ve sadakalari da alir. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.

105- Ve de ki; "Çalisin! Yaptiklarinizi hem Allah görecek, hem Resulü, hem de müminler görecektir. Sonra da gizliyi ve açigi bilen Allah'in huzuruna iletileceksiniz. Iste o zaman, neler yaptiginizi size O bildirecektir.

106- Savasa katilmayanlardan diger bir kisminin affi da Allah'in emrini beklemek için geri birakilmistir. Ya kendilerini cezalandirir ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir.

107- Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanlarin arasina ayrilik sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karsi savas açmis olani beklemek için mescid yapanlar var. "Iyilikten baska bir maksadimiz yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunlarin kesinlikle yalanci olduklarina Allah sahittir.

108- O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kilmana daha layiktir. Onun içinde günahlarindan arinmayi seven kisiler vardir. Allah da arinmis, ak pak olmus olanlari sever.

109- O halde binasini Allah korkusu ve Allah rizasi üzerine kurmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini yikilmak üzere olan bir uçurumun kenarina kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mi daha hayirli? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.

110- Onlarin kurmus olduklari bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadikça, kalblerinde bir nifak dügümü olup kalacaktir. Allah, alîmdir, hakîmdir.

111- Allah, müminlerden, canlarini ve mallarini, kendilerine cennet vermek üzere satin almistir: Allah yolunda çarpisacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, Incil'de de Kur'ân'da da Allah'in kendi üzerine yüklendigi bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardir? O halde yaptiginiz alis-veris ahdinden dolayi size müjdeler olsun! Ve iste o büyük kurtulus budur.

112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!

113- Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik olduklari iyice belli olduktan sonra müsriklere istigfar etmek yoktur.

114- Ibrahim'in babasi için istigfar etmesi de sirf ona vermis oldugu bir sözden dolayi idi. Böyle iken onun bir Allah düsmani oldugu kendisine açiklaninca o isten vazgeçti. Süphesiz ki Ibrahim, çok bagri yanik, çok halim birisi idi.

115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakinacaklarini kendilerine iyice açiklamadikça dalalete düsürmez. Gerçek su ki, Allah her seyi bilir.

116- Hiç süphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.

117- Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kisminin kalbleri az kalsin kayacak gibi olmusken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok sefkatli, çok bagislayicidir.

118- Allah, haklarinda hüküm beklenen o üç kisiyi de bagisladi. Çünkü o derece bunalmislardi ki, yeryüzü bütün genisligine ragmen onlara dar gelmeye baslamisti, vicdanlari da kendilerini sikintiya sokmustu. Allah'dan kurtulusun, ancak Allah'a siginmakta oldugunu anlamislardi. Sonra da Allah, onlari tevbekâr olmaya muvaffak kildi da tevbelerini kabul buyurdu. Süphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok merhametli olandir.

119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve dogrularla beraber olun.

120- Medine halkina ve civardaki bedevilere, Resulullah'in emrine aykiri hareket etmek uygun olmadigi gibi, onun katlandigi zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanasmamalari da yakisik almaz. Çünkü onlarin Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlik, ayrica kâfirleri öfkelendirecek ayak bastiklari hiçbir yer veya düsmana karsi elde ettikleri hiçbir basari yoktur ki, karsiliginda kendilerine salih bir amel yazilmis olmasin. Çünkü Allah, güzel is yapanlarin mükafatini zayi etmez.

121- Onlarin, Allah yolunda yaptiklari küçük veya büyük her harcama veya geçtikleri her vadi karsiliginda, yaptiklari isin daha güzeliyle Allah'in kendilerini mükâfatlandirmasi için sevap yazilmamasi mümkün degildir.

122- Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savasa katilmalari uygun degildir. Her kabileden bir kisim insanlar da din ilimlerinde derinlesmeli ve kabileleri savastan dönüp gelince onlari uyarmalidir ki, böylece Allah'in azabindan sakinirlar.

123- Ey iman edenler, önce yakin çevrenizdeki kâfirlerle savasin ki, sizde bir güç ve kuvvet oldugunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.

124- Bir sûre indirildigi zaman, içlerinden biri çikar, "Bu sûre hanginizin imanini arttirdi?" der. Fakat müminlere gelince, aslinda her inen sûre onlarin imanini arttirmistir ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar.

125- Kalblerinde bir hastalik olanlara gelince, onlarin da murdarliklarina (küfürlerine) murdarlik (küfür) katmistir ve kâfir olarak ölüp gitmislerdir.

126- Onlar (münafiklar) her yil bir veya iki kere kendilerinin çesitli belalara ugratildiklarini görmüyorlar mi? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almiyorlar.

127- Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sivisir giderler. Allah onlarin kalblerini (imandan) çevirmistir. Bu yüzden onlar anlayissiz bir kavimdirler.

128- Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve sereflidir. Sikintiya düsmeniz ona çok agir gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve sefkatlidir.

129- Eger aldirmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan baska ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayim ve O, o büyük Ars'in Rabbidir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:35:56
TİN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tîn'e ve Zeytun'a,

2- Sina dagina

3- Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,

4- Biz insani en güzel biçimde yarattik.

5- Sonra da çevirdik asagilarin asagisina attik.

6- Ancak iman edip iyi isler yapanlar baska; onlar için kesintisiz bir ecir vardir.

7- O halde sana dini ne yalanlatir?

8-Allah, hakimlerin hakimi degil mi?
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:36:28
TUR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun Tûr'a,

2,3- Yayilmis ince deri üzerine, satir satir yazilmis kitaba,

4- Ma'mur eve,

5- Yükseltilmis tavana,

6- Kaynatilmis denize, (andolsun ki)

7- Rabbinin azabi mutlaka vuku bulacaktir.

8- Ona engel olacak (hiçbir sey de) yoktur.

9- O gün gök, bir çalkanis çalkalanir

10- Daglar da bir yürüyüs yürür.

11- Vay haline o gün yalanlayanlarin!

12- Ki onlar, daldiklari bir batak (bâtil)da oynayip duruyorlar.

13- O gün onlar cehennem atesine itilip kakilacaklar.

14- (Onlara): "Iste yalanlayip durdugunuz ates budur" (denilecek).

15- "Bu da mi bir sihir? Yoksa siz görmüyor musunuz?

16- Girin oraya, ister sabredin ister etmeyin artik sizin için birdir. Siz hep yaptiklariniza göre cezalandirilacaksiniz" (denilecek).

17- Süphesiz (günahlardan) korunanlar da cennetlerde, nimetler içindedirler.

18-Rablerinin kendilerine verdigi ile zevk ü sefâ sürerler. Rableri onlari, cehennem azabindan korumustur.

19- (Onlara): "Yaptiklariniza karsilik afiyetle yeyin, için" (denilir.)

20- Sira sira dizilmis koltuklara yaslanirlar. Ayrica biz onlari ceylan gözlü hûrilerle evlendirdik.

21- Iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); iste biz, onlarin nesillerini de kendilerine kattik. Kendilerinin amellerinden birsey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandigina baglidir.

22- Onlara canlarinin istedigi meyvalar ve etlerden bol bol verdik.

23- Orada bir kadeh kapisirlar ki, onda ne bir saçmalama vardir, ne de günaha sokma.

24- Kendilerine ait bir takim hizmetçiler de onlarin etrafinda dönerler. Bu gençler sanki sedefleri içine gizlenmis inci gibidirler.

25- Birbirlerine yönelip soruyorlar.

26- Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatinda) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardik".

27- "Allah bize lutfetti de bizi (vücûdun) içine isleyen (kavurucu) azabdan korudu."

28- "Gerçekten biz bundan önce O'na yalvariyorduk. Çünkü iyilik eden, esirgeyen ancak O'dur."

29-(Ey Muhammed!) sen hatirlat, ögüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde sen ne kâhinsin, ne de mecnûn.

30- Yoksa onlar (senin için): "Bir sâirdir, zamanin felaketlerine çarpilmasini gözetliyoruz." mu diyorlar?

31- De ki: Bekleyin, çünkü ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.

32- Onlarin akillari mi bunu emreder yoksa onlar azgin bir topluluk mudur?

33- Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayir onlar inanmiyorlar.

34- Eger dogru iseler onun benzeri bir söz meydana getirsinler.

35- Yoksa onlar, hiçbir sey olmadan (yani yaraticisiz) mi yaratildilar? Yoksa kendileri yaratici midirlar?

36. Yoksa gökleri ve yeri onlar mi yarattilar? Hayir, onlar düsünüp hakikati anlamazlar.

37- Yoksa Rabbinin hazineleri onlarin yaninda midir? Yahut hâkim (her seyin yöneticisi) kendileri midir?

38. Yoksa kendilerine mahsus (üzerine çikip sirlari) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, açik bir delil getirsin.

39. Demek kizlar O'na, ogullar size öyle mi?

40. Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar?

41. Yoksa gayb kendilerinin yaninda da onlar mi yaziyorlar?

42. Yoksa bir tuzak mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzaga düseceklerdir.

43. Yoksa onlarin Allah'tan baska bir ilâhi mi var? Allah, onlarin ortak kostuklari seylerden uzaktir.

44. Gökten bir parçanin düstügünü görseler, "Üst üste yigilmis bulutlardir." derler.

45. Artik çarpilacaklari günlerine kavusuncaya kadar onlari (kendi hallerine) birak.

46. O gün hiçbir tedbirlerinin kendilerine zerre kadar faydasi olmayacak ve hiçbir sekilde yardim da görmeyeceklerdir.

47. Süphesiz o zulmedenlere ondan baska da azab vardir. Fakat çoklari bilmezler.

48. Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin. Kalktigin zaman Rabbini hamd ile tesbih et.

49- Gecenin bir kisminda ve yildizlarin batisinda da O'nu tesbih et.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:37:01
VAKİA

Bismillahirrahmanirrahim

1. Olacak vak'a oldugu zaman

2. Onun olusunu yalanlayacak kimse yoktur.

3. O, alçalticidir, yükselticidir.

4. Yer siddetle sarsildigi

5. Daglar serpildikçe serpildigi

6. Dagilip toz duman haline geldigi

7. Ve sizler üç sinif oldugunuz zaman

8. Sagin adamlari (var ya) ne mutludurlar onlar!

9. Solun adamlari ise ne ugursuzdurlar onlar!

10. Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.

11. Iste o yaklastirilanlar,

12. Nimet cennetlerindedirler.

13. Çogu önceki ümmetlerden,

14. Birazi da sonrakilerden.

15. (Onlar) cevherlerle islenmis tahtlar üzerindedirler.

16. Karsilikli olarak onlarin üzerinde yaslanirlar.

17. Çevrelerinde, ölümsüzlüge ulasmis gençler dolasirlar.

18. Kaynagindan doldurulmus, testiler, ibrikler ve kadehlerle.

19. Ondan ne baslari agritilir, ne de akillari giderilir.

20. Begendikleri meyvalar,

21. Canlarinin çektigi kus etleri,

22. Iri gözlü hûriler,

23. Sakli inciler gibi,

24. Yaptiklarina karsilik olarak verilir.

25. Orada bos bir söz ve günaha sokan bir laf isitmezler.

26. Duyduklari söz, yalniz "selam", "selam" dir.

27. Sagin adamlari, nedir o sagin adamlari!

28. Dalbasti kirazlar,

29. Meyva dizili muzlar,

30. Uzamis gölgeler,

31. Fiskiran sular.

32. Pek çok meyva arasinda,

33. Tükenmeyen ve yasaklanmayan

34. Ve yükseltilmis dösekler üstündedirler.

35. Biz kadinlari yeniden insa ettik (yarattik).

36. Onlari bâkireler yaptik.

37. Hep yasit sevgililer,

38. Sagin adamlari içindir.

39. Bir çogu öncekilerdendir.

40. Bir çogu da sonrakilerdendir.

41. Solun adamlari, nedir o solcular!

42. Içlerine isleyen bir ates ve kaynar su içinde,

43. Kapkara dumandan bir gölge altindadirlar.

44. Ki ne serindir, ne de faydali.

45. Çünkü onlar bundan önce varlik içinde sefâhete dalmislardi.

46. Büyük günahi islemekte israr ediyorlardi.

47. Ve diyorlardi ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yigini olduktan sonra, biz mi bir daha diriltilecegiz?"

48. "Önceki atalarimizda mi?"

49. De ki: "Öncekiler ve sonrakiler"

50. "Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardir."

51. Sonra siz, ey sapik yalanlayicilar!

52. Elbette bir agaçtan, zakkum agacindan yiyeceksiniz.

53. Karinlarinizi hep onunla dolduracaksiniz.

54. Üstüne de kaynar su içeceksiniz.

55. Susuzluk illetine tutulmus develerin içisi gibi içeceksiniz.

56. Iste ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur.

57. Biz sizi yarattik; tasdik etmeniz gerekmez mi?

58. Attiginiz meniyi gördünüz mü?

59. Onu siz mi yaratiyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?

60. Aranizda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmez.

61. Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediginiz bir yaratilista tekrar var edelim diye (böyle yapiyoruz).

62. Andolsun, ilk yaratilisi bildiniz. Düsünüp ibret almaniz gerekmez mi?

63. Ektiginizi gördünüz mü?

64. Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?

65. Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardik. Hayret eder dururdunuz.

66. "Dogrusu borç altina girdik."

67. "Dogrusu, biz yoksul birakildik" (derdiniz).

68. Içtiginiz suya baktiniz mi?

69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?

70. Dileseydik onu tuzlu yapardik. O halde sükretseniz ya!

72. Onun agacini siz mi yarattiniz, yoksa yaratan biz miyiz?

73. Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptik.

74. Öyleyse büyük Rabbinin adini yücelt.

75. Hayir, yildizlarin yerlerine yemin ederim.

76. Bilirseniz bu büyük bir yemindir.

77. O, elbette serefli bir Kur'ân'dir.

78. Korunmus bir kitaptadir.

79. Ona temizlenenlerden baskasi el süremez.

80. (O), âlemlerin Rabbinden indirilmistir.

81. Simdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?

82. Rizkinizi, yalanlamanizdan ibaret mi kiliyorsunuz?

83. Can bogaza dayandigi zaman

84. Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.

85. Biz ona sizden daha yakiniz, fakat siz görmezsiniz.

86. Eger cezalandirilmayacak iseniz,

87. Onu geri çevirsenize; sayet iddianizda dogru iseniz.

88. Fakat ölen kisiye gelince, eger o rahmete yaklastirilanlardan ise,

89. Ona rahatlik, güzel rizik ve Naîm cenneti vardir.

90. Eger O, sagin adamlarindan ise,

91. "(Ey sagci), sana sagcilardan selam!"

92. Ama yalanlayici sapiklardan ise;

93. Iste ona da kaynar sudan bir ziyafet vardir.

94. Ve cehenneme atilma vardir.

95. Kesin gerçek budur iste.

96-Öyle ise Rabbini o büyük ismiyle tesbih et.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:37:37
YASİN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Yâsîn.

2- 3- Ey Muhammed! Hikmetli Kur'ân'a andolsun ki, sen risâlet görevi

4- Dosdogru bir yol üzerindesin.

5- 6- Babalari korkutulmamis ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan Allah'in indirdigi (Kur'ân) ile korkutasin.

7- Andolsun ki onlarin çogunun üzerine azab sözü hak olmustur. Onlar imana gelmezler.

8- Çünkü biz onlarin boyunlarina kelepçeler geçirmisiz. O kelepçeler çenelerine dayanmistir da burunlari yukari, gözleri asagi somurtmaktadirlar.

9- Hem önlerinden bir sed, arkalarindan bir sed çekmisiz, kendilerini sarmisizdir. Baksalar da görmezler.

10- Onlari korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.

11- Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmedigi halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakindirirsin. Iste onu bir bagislanma ve çok serefli bir mükafatla müjdele.

12- Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onlarin önceden yapip gönderdiklerini ve biraktiklari eserlerini yazariz. Zaten biz her seyi açik bir kütükte, bir "imam-i mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayip tesbit etmisizdir.

13- Sen onlara, o sehir halkini örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmisti.

14- Hani biz onlara iki peygamber göndermistik, fakat onlar ikisini de yalanlamislardi. Biz de (onlari) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Süphesiz ki biz size gönderilmis elçileriz." dediler.

15- Onlar da: "Siz bizim gibi insandan baska birsey degilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir sey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler.

16- Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmis elçileriz."

17- "Bize düsen de sadece apaçik tebligdir."

18- Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden ugursuzluga ugradik. Eger bu isten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tinmadan taslariz ve mutlaka bizden size pek acikli bir azab dokunur."

19- Peygamberler de söyle cevap verdiler: "Sizin ugursuzlugunuz beraberinizdedir. Size ögüt verildi diye mi (ugursuzluga ugradiniz)? Dogrusu siz israfi âdet etmis bir kavimsiniz."

20- O sirada sehrin ta ucundan bir adam kosarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!"

21- "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermislerdir."

22- "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmisim beni yaratana? Hep

döndürülüp O'na götürüleceksiniz."

23- "Hiç ben O'ndan baska ilâhlar edinir miyim? Eger O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onlarin sefaati benden yana hiçbir seye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar."

24- "Süphesiz ki ben, o zaman apaçik bir sapiklik içinde olurum."

25- "Süphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni."

26- (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!"

27- "Rabbimin beni bagisladigini ve beni kendilerine ikram edilen kullarindan kildigini."

28- Biz arkasindan kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de degildik.

29- Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.

30- Yaziklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardi.

31- Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kusaklari helak etmisiz. Onlar artik kendilerine dönüp gelmiyorlar.

32- Onlarin hepsi toplanip, sadece bizim huzurumuza getirilmislerdir.

33- Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çikardik da ondan yiyip duruyorlar.

34- Biz orada hurmaliklardan, üzüm baglarindan bahçeler yaptik. Içlerinde pinarlardan sular fiskirttik.

35- (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptiklarindan yesinler diye (yaptik). Hâlâ sükretmeyecekler mi?

36- Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri seylerden bütün çiftleri yaratan Allah'in sani ne yücedir.

37- Gece de onlara bir delildir. Biz ondan gündüzü soyar çikaririz, bir de bakarlar ki karanliga dalmislar.

38- Günes de bir delildir ki kendi yolunda akip gidiyor. Iste bu çok güçlü ve her seyi bilen Allah'in takdiridir.

39- Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkiminin çöpü gibi (yay haline) dönmüstür.

40- Ne günesin aya çatmasi yarasir, ne de gece gündüzü geçebilir; onlarin her biri kendi yörüngesinde yüzerler.

41- Onlar için bir delil de bizim, onlarin neslini dolu bir gemide tasimamizdir.

42- Yine kendileri için onun gibi binecek seyler yaratmamizdir.

43- Eger dilesek onlari bogariz da o zaman ne onlarin feryadina yetisen bulunur, ne de onlar kurtarilir.

44- Ancak tarafimizdan bir rahmet ve bir zamana kadar yasatmak baska.

45- Durum böyle iken onlara: "Önünüzdekinden ve arkanizdakinden korkun ki size rahmet edilsin" denildigi zaman,

46- Ve kendilerine Rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldigi zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.

47- Onlara: "Allah'in size rizik olarak verdigi seylerden hayra harcayin" dendigi zaman, o kâfirler, müminler için: "Allah'in dileyince doyurabilecegi kimseyi biz mi doyuracagiz? Siz apaçik bir sapiklik içinde degil de nesiniz?" dediler.

48- Yine onlar: "Eger dogru söylüyorsaniz bu (kiyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar.

49- Onlar sadece bir tek çigliga bakiyorlar, bir çiglik ki, onlar çekisip dururken kendilerini yakalayiverir.

50- O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler.

51- Sûr'a üfürülmüstür, bir de ne baksinlar kabirlerinden Rablerine dogru akin ediyorlar.

52- Onlar: "Eyvah basimiza gelenlere! Mezarimizdan bizi kim kaldirdi? O Rahmân'in vaad buyurdugu iste bu imis. Gönderilen peygamberler de dogru söylemisler" derler.

53- Baska degil, sadece bir tek çiglik olmus, derhal hepsi toplanmis huzurumuza getirilmislerdir.

54- Artik bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez.

Ancak yaptiklarinizin cezasini çekeceksiniz.

55- Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir mesguliyet içinde zevk etmektedirler.

56- Kendileri ve esleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuslardir.

57- Onlara orada bir meyve vardir. Isteyecekleri her sey onlarindir.

58- (Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardir.

59- Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrilin.

60, 61- "Ey Âdemogullari! Seytana tapmayin, o size apaçik bir düsmandir ve bana kulluk edin, dogru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)

62- Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çikardi. Ya o zaman düsünmüyor muydunuz?

63- Iste bu size vaad edilen cehennemdir.

64- Bugün yaslanin ona bakalim inkâr ettiginiz için.

65- Bugün biz onlarin agizlarini mühürleriz de neler kazandiklarini bize elleri söyler, ayaklari da sahitlik eder.

66- Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?

67- Yine dileseydik olduklari yerde kiliklarini degistirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.

68- Bununla beraber kimin ömrünü uzatiyorsak, yaratilista onu (güç

ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. Hâlâ akillanmayacaklar mi?

69- Biz ona siir ögretmedik. Bu ona yarasmaz da... O sadece bir ögüt ve apaçik bir Kur'ân'dir.

70- (Bu), diri olanlari uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olmasi içindir.

71- Sunu da görmediler mi: Biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakim hayvanlar yaratmisiz da onlara sahip bulunuyorlar.

72- Onlari, kendilerinin hizmetine vermisiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.

73- Onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. Hâlâ sükretmeyecekler mi?

74- Onlar, Allah'tan baska birtakim ilâhlar edindiler. Güya yardim olunacaklar.

75- Onlarin, onlara yardima güçleri yetmez. Kendileri ise onlar için bazi askerlerdir.

76- O halde onlarin sözleri seni üzmesin. Biz onlarin içlerini de biliriz, dislarini da.

77- Insan, kendisini bir damla sudan yarattigimizi görmedi mi de, simdi apaçik bir hasim kesildi?

78- Yaratilisini unutarak bize bir de mesel firlatti: "Kim diriltecekmis o çürümüs kemikleri?" dedi.

79- De ki: "Onlari ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayi bilir."

80- Size o yesil agaçtan bir ates yapan O'dur. Simdi siz ondan tutusturmaktasiniz.

81- Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir degil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her seyi yaratandir, her seyi bilendir.

82- O'nun emri, bir seyi dileyince ona sadece "Ol!" demektir. O da hemen oluverir.

83- O halde her seyin mülkü ve tasarrufu (hükümranligi) elinde bulunan Allah'in sani ne yücedir. Siz de yalniz O'na döndürüleceksiniz.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:38:23
YUNUS

Bismillahirrahmanirrahim

1- Elif, Lâm, Râ. Iste bunlar o hikmetli kitabin âyetleridir.

2- Insanlari (egri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamlari müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mi geldi? Kâfirler: "Hiç süphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler.

3- Rabbiniz o Allah'dir ki, gökleri ve yeri alti günde yaratti, sonra ars üzerine istiva etti (onu hükmü altina aldi), isi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksizin hiç kimse sefaatçi olamaz. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz! Hâlâ düsünüp ibret almayacak misiniz?

4- Dönüsünüz hep O'nadir. Allah'in vaadi haktir. Herseyi ilk bastan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel isleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandirmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acikli bir azap vardir.

5- O Allah'dir ki, senelerin sayisini ve hesabini bilesiniz diye günesi bir isik, ayi da bir nur yapti. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yaratti. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrintili olarak açiklar.

6- Elbette gece ile gündüzün birbiri ardinca degisip durmasinda ve Allah'in göklerde ve yerde yarattiklarinda sakinan bir kavim için bir çok delil vardir.

7- Bize kavusmayi ummayanlar, dünya hayatina razi olup onunla tatmin bulanlar ve bizim âyetlerimizden gafil olanlar da vardir muhakkak.

8- Iste bunlarin kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacaklari yer cehennemdir.

9. Hiç süphesiz iman edip salih ameller isleyenleri, imanlarindan dolayi Rableri hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarindan irmaklar akar durur.

10. Onlarin oradaki dualari: "Allahim, sen yücelerden yücesin"; saglik dilekleri "selâm", dualarinin sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye sükretmek olacaktir.

11- Eger Allah, insanlara, hayri çarçabuk istedikleri gibi, serri de alel-acele verseydi, onlarin hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavusmayi ummayanlari kendi hallerine birakiriz da azginliklari içinde bocalayip giderler.

12- Insana bir sikinti dokundugu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sikintisini gideriverdik

mi sanki kendisine dokunan o sikinti için bize hiç yalvarmamis gibi aldirmadan geçer gider. Iste o asiri gidenlere yaptiklari seyler böyle güzel gelir.

13- Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. Iste günahkârlar toplulugunu biz böyle cezalandiririz.

14- Sonra onlarin ardindan sizi yeryüzüne halifeler yaptik ki, bakalim nasil ameller isleyeceksiniz.

15- Böyle iken, âyetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okundugu zaman, o bizimle karsilasmayi ummayanlar, "Bundan baska bir Kur'ân getir veya bunu degistir." dediler. De ki, "Onu kendiligimden degistiremem, benim açimdan bu olacak bir sey degildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarim. Rabbime isyan edersem, süphesiz büyük bir günün azabindan korkarim."

16- De ki, "Eger Allah dileseydi ben onu size okumazdim. O da onu hiçbir sekilde size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yillarca bulundum. Siz hâlâ aklinizi basiniza toplamayacak misiniz?"

17- Artik bir yalani Allah'a iftira eden veya O'nun âyetlerini inkar edenden daha zalim kim olabilir? Hiç süphesiz o mücrimler iflah olmayacaklar.

18- Allah'i birakiyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan seylere tapiyorlar ve "Bunlar bizim Allah katinda sefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmedigi bir seyi mi haber veriyorsunuz?" Allah onlarin ortak kostuklari seylerin hepsinden münezzehtir.

19- Insanlar, aslinda bir tek ümmet idiler, sonra ihtilafa düsüp ayri ayri oldular. Eger Rabbinden bir karar çikmamis olsa idi, ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda simdiye kadar aralarinda çoktan hüküm verilmis olurdu.

20- Bir de "Ona Rabbinden daha baska bir âyet indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gaybi bilmek ancak Allah'a mahsustur, bekleyiniz bakalim, ben de sizinle beraber bekleyecegim süphesiz."

21- Insanlara dokunan bir sikintidan sonra kendilerine bir rahmet tattirdigimiz zaman, âyetlerimiz hakkinda derhal bir takim hilekârliklara

girisirler. De ki: "Allah'in hilesi daha çabuktur. Haberiniz olsun ki elçilerimiz yaptiginiz hileleri yazip duruyorlar".

22- Sizi karada ve denizde gezdirip dolastiran O'dur. Hatta gemilerde bulundugunuz ve o gemiler, içindekilerle beraber hos bir esinti ile akip gittikleri ve tam keyiflendikleri sirada o gemilere siddetli bir firtina gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye baslar. Bütünüyle kusatilip artik bittiklerini sanirlar. Iste o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarir ve dindar olurlar: "Eger bizi buradan kurtarirsan, andolsun ki, sükredenlerden olacagiz." derler.

23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.

23- Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.

24- Dünya hayatinin misali söyledir: Gökten indirdigimiz su ile, insanlarin ve hayvanlarin yedigi bitkiler birbirine karismistir. Nihayet yeryüzü süslerini takinip süslendigi ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandiklari bir sirada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermistir, ansizin ona öyle bir tirpan ativermisiz de sanki bir gün önce orada hiçbir senlik yokmus gibi oluvermistir. Düsünen bir kavim için âyetlerimizi iste böyle açiklariz.

25- Allah, selamet yurduna çagiriyor ve diledigini de dogru yola hidayet ediyor.

26- Iyi is, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasiyla karsilik vardir. Yüzlerine ne kara bulasir, ne de asagilanirlar. Cennet ehli iste bunlardir. Orada ebedî kalacaklardir.

27- Kötülük kazanmis olanlara gelince, kötülügün cezasi, misli kadardir. Ve onlari bir asagilik ve eziklik kaplar. Onlar için Allah'dan baska hiçbir kurtarici yoktur. Yüzleri karanlik gecelerden bir parçaya bürünmüs gibidir. Iste onlar cehennem ehlidir. Orada ebedî kalacaklardir.

28- O gün ki, hepsini mahsere toplayacagiz, sonra da o sirk kosanlara "Haydi yerlerinize! Siz de, ortak kostuklariniz da!" diyecegiz. Artik aralarini iyice açmisiz. O ortak kostuklari seyler, "Siz bize tapmiyordunuz ki." diyecekler.

29- "Simdi sizinle bizim aramizda sahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet ettiginizden bizim haberimiz yoktur" (diyecekler).

30- Iste burada herkes geçmiste yaptigini bulacak. Ve gerçek mevlalari olan Allah'a döndürülecekler. Iftira edip uydurduklari seyler de kendilerinden büsbütün uzaklasip gidecek.

31- De ki, "size gökten ve yerden kim rizik veriyor? O, kulaklara ve gözlere hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çikaran kim? Isleri idare eden kim?" Hemen "Allah'dir" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz?"

32- Iste o Allah sizin gerçek Rabbinizdir. Gerçegin disinda sapikliktan baska ne vardir? O halde haktan nasil çevriliyorsunuz?

33. Hak dinden çikmis fasiklara Rabbinin kelimesi söyle gerçeklesti: Onlar artik imana gelmezler.

34- De ki: "Allah'a es tuttugunuz ortaklarinizdan, önce yaratip, sonra da onu çevirip yeniden diriltecek var mi?" De ki, "Önce yaratip, sonra da onu yeniden yaratacak olan Allah'dir. O halde nasil yoldan saptiriliyor, döndürülüyorsunuz?"

35- De ki, "Ortak kostuklarinizdan dogru yolu gösterecek olan var midir?" Deki, "Allah, hak olan dogru yola hidayet eder. O halde dogru yola hidayet eden mi kendisine uyulmaya daha layiktir, yoksa kendisine yol gösterilmeyince onu bulamayan mi daha layiktir. O halde ne oluyorsunuz? Nasil hükmediyorsunuz?"

36- Onlarin birçogu zandan baska bir seye uymaz. Zan ise haktan hiç bir seyin yerini tutmaz. Süphesiz ki, Allah onlarin ne yaptiklarini bilir.

37- Bu Kur'ân, Allah'dan baskasi tarafindan uydurulamaz, lâkin kendinden önceki kitaplari tasdik eder ve o kitabi (levh-i mahfuzu) ayrintili olarak açiklar. Onda süphe edilecek hiç bir sey yoktur. Âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmistir.

38- "Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan baska, çagirabileceginiz kim varsa onu da yardima çagirin. Eger sözünüzde sadik iseniz (bunu yapin).

39- Hayir. Onlar bilgileriyle kavrayamadiklari, te'vili de kendilerine hiç gelmemis olan bir seyi yalan saydilar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmislerdi, amma bak zalimlerin akibeti nasil oldu.

40- Onlardan ona (Kur'ân'a) inanacaklar da var, inanmayacaklar da var. Rabbin fesatçilari en iyi bilendir.

41- Eger seni inkâr etmeyi sürdürürlerse, de ki; "Benim amelim bana, sizin ameliniz de size aittir. Benim yapacagim sizi ilgilendirmez, sizin yapacaginiz da beni ilgilendirmez."

42- Içlerinden seni dinlemeye gelenler de var. Sen, sagirlara, üstelik akilsiz da olanlara dinletebilir misin?

43- Içlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?

44- Surasi kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar.

45- Allah'in onlari hasredip toplayacagi günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmislar da aralarinda tanismislar gibi olacak. Allah'in huzuruna çikacaklarina inanmamis ve dogru yolu tutmamis olanlar hiç süphesiz en büyük ziyana ugramis olacaklar.

46- Onlara vaad ettigimizin bir kismini sana göstersek de, göstermeden seni vefat ettirsek de, sonunda onlarin dönüsü bize olacak. Sonra onlarin ne yapacaklarina Allah sahit olacaktir.

47- Her ümmetin bir peygamberi vardir. O peygamberleri gelince aralarinda adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler.

48- Onlar, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar.

49- De ki, "Ben, Allah'in dilediginin disinda kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince artik ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler.

50- De ki: "O'nun azabi size geceleyin uykuda veya güpe gündüz gelecek olsa, ne dersiniz? Günahkârlarin onu alelacele istemeleri için ne sebep vardir?"

51- Bu azap meydana geldikten sonra mi iman edeceksiniz, yoksa simdi mi? Halbuki onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz.

52- Sonra o zulüm yapanlara "Tadin bakalim su ebedi azabi!" denilecek. Vaktiyle kazandiginizdan baskasi ile mi cezalandirilacaksiniz?"

53- "O azap gerçek mi?" diye sana soruyorlar. De ki; "Evet. Rabbim hakki için o kesin bir gerçektir. Ve siz bundan yakayi kurtaramazsiniz."

54- Zulüm yapmis olan herkes, azabi görünce yeryüzündeki her seyin sahibi olsa da, (o azaptan kurtulmak için) hepsini feda ederdi. Ve içten içe pismanlik duyardi. Fakat aralarinda adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapilmaz.

55- Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. Açin gözünüzü, Allah'in vaadi muhakkak ki, haktir, gerçektir. Lâkin onlarin çogu bunu bilmezler.

56- O, hem can veren, hem can alandir. Ve hepiniz O'na döndürülüp götürüleceksiniz.

57- Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ögüt, gönüller derdine bir sifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi.

58- De ki, "Allah'in ihsaniyla ve rahmetiyle, yalnizca bunlarla sevinç duysunlar. Bu, onlarin biriktirip durduklarindan daha hayirlidir."

59- De ki, "Baksaniza, Allah sizin için nice riziklar indirdi, siz onlardan bir kismini haram, bir kismini helâl yaptiniz". De ki, "Size Allah mi izin verdi, yoksa siz Allah'a iftira mi ediyorsunuz?"

60- Allah'a yalani iftira edenler kiyamet gününü ne saniyorlar? Allah, insanlara çok ihsanda bulunmustur, lâkin insanlarin çogu sükretmezler.

61- Hangi isi yaparsan yap, Kur'ân'dan ne okursan oku, ne iste çalisirsan çalis, unutmayin ki, siz ona dalip gitmisken, biz sizin üzerinizde sahidiz.

Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir sey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunlarin hepsi apaçik bir kitaptadir.

62- Açin gözünüzü! Allah'in dostlari üzerine ne korku vardir, ne de onlar mahzun olurlar.

63- Onlar ki, iman etmisler ve Allah'a karsi gelmekten sakinmislardir.

64- Onlara dünya hayatinda da, ahiret hayatinda da müjdeler vardir. Allah'in sözlerinde degisiklik yoktur. Iste bu en büyük kurtulustur.

65- Habibim, onlarin laflari seni üzmesin. Çünkü san ve seref bütünüyle Allah'indir. O her seyi isitiyor, hepsini görüyor.

66. Açin gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'indir. Allah'dan baskasina tapanlar dahi, Allah'a ortak kostuklarina uymus olmuyorlar, ancak zanna uymus oluyorlar. Ve yalandan baska bir sey söylemiyorlar.

67- O, öyle bir Allah'dir ki, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz diye de gündüzü yapti. Elbette bunda söz dinleyecek olan bir kavim için âyetler (ibretler) vardir.

68- Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle seylerden münezzehtir. O, müstagnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç bir delil yoktur. Allah'a karsi bilmediginiz bir seyi neden söylüyorsunuz?

69- De ki: Allah'a iftira edenler elbette felah bulmazlar.

70- Dünyadaki zevkler çabuk biter. Sonra dönüsleri bize olacaktir. Daha sonra da inkâr ettiklerinden dolayi o çetin azabi biz onlara tattiracagiz.

71- Bir de onlara Nuh'un kissasini oku: Hani o bir zamanlar kavmine demisti ki: "Ey kavmim, eger benim aranizda durusum ve Allah'in âyetleriyle ögüt verisim size agir geliyorsa, sunu bilin ki, ben yalnizca Allah'a dayanmisimdir, artik siz ve ortaklariniz her ne yapacaksaniz toplanip bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu isiniz size dert olmasin. Sonra bana ne yapacaksaniz yapin, bana mühlet de vermeyin".

72- Eger yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim mükafatimi ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun egen müslümanlardan olmakla emrolundum.

73- Buna ragmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber olanlari kurtardik. Ve onlari yeryüzüne halifeler yaptik. Âyetlerimizi inkâr edenleri ise suda bogduk. Bak iste uyarilanlarin akibeti nasil oldu.

74- Sonra onun arkasindan birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açik mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir türlü inanmadilar. Iste biz, haddi asanlarin kalblerini böyle mühürleriz.

75- Sonra bunlarin arkasindan Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. Iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular.

76- Kendilerine tarafimizdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir." dediler.

77. Musa dedi ki, "Size hak gelince, ona böyle mi diyorsunuz? Bu sihir midir?" Halbuki sihirbazlar iflah olmazlar.

78- Dediler ki: "Sen bizi, atalarimizdan kalan yoldan çeviresin de yeryüzünde saltanat ikinizin olsun diye mi geldin? Biz ikinize de inanmayiz".

79- Firavun da: "Bana bütün bilgili sihirbazlari toplayip getirin!" dedi.

80- Sihirbazlar gelince, Musa onlara: "Ortaya ne atacaksaniz atin!" dedi.

81- Onlar ortaya atinca Musa dedi ki, "Sizin yaptiginiz sey sihirdir. Muhakkak ki, Allah onu iptal edecektir. Süphe yok ki, Allah fesatçilarin islerini düze çikarmaz."

82-Allah, hakkin hak ve gerçek oldugunu kelimeleriyle ispat eder, günahkârlarin hosuna gitmese de

83- Firavun ve adamlarinin kendilerini belaya ugratacagi korkusundan dolayi Musa'ya kendi kavminin bir oymagindan baska kimse iman etmedi. Çünkü orada Firavun çok üstün idi ve o kesinlikle asiri giden taskinlardandi.

84- Musa dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artik O'na güvenin!"

85- Onlar da: "Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zalim kavmin fitnesine ugratma!" dediler.

86- "Bizi rahmetinle o kâfir kavmin elinden kurtar!"

87- Biz Musa ile kardesine söyle vahyettik: "Kavminiz için Misir'da birtakim evler hazirlayin ve evlerinizi kibleye karsi yapin ve namazi kilin ve müminlere müjde verin."

88- Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarina su dünya hayatinda göz kamastirici zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan saptirsinlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarini sil süpür ve kalblerine sikinti düsür. Çünkü onlar o acikli azabi görmedikçe iman etmeyecekler."

89- Allah buyurdu: "Her ikinizin de duasi kesinlikle kabul olundu. Siz yine dogru ve dürüst olmaya devam edin. Kendini bilmeyenlerin yoluna sakin uymayin."

90- Ve sonra Israilogullari'ni denizden asirdik. Firavun, düsmanca saldirmak için derhal adamlarini ve askerlerini arkalarina düsürdü. Ta ki, suda bogulmaya baslayinca "Inandim, gerçekten de Israilogullari'nin iman ettiginden baska tanri yoktur. Ben de ona teslim olanlardanim." dedi.

91- Simdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmistin ve fesatçilardan idin.

92- Biz de bugün senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret olsun diye kurtaracagiz. Bununla beraber, insanlarin birçogu âyetlerimizden yine de gafildirler.

93- Gerçekten Israilogullari'ni çok güzel bir yurda yerlestirdik ve onlara hos nimetlerden riziklar verdik. Anlasmazliga düsmeleri de kendilerine ilim geldikten sonra oldu. Süphe yok ki, Rabbin, o anlasmazliga düstükleri konularda kiyamet günü aralarinda hüküm verecektir.

94- Sana indirdiklerimizde herhangi bir süpheye düsersen, senden önce kitap okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmistir. Sakin süphe edenlerden olma!

95- Ve sakin Allah'in âyetlerini inkar edenlerden olma, sonra hüsrana ugrayanlardan olursun.

96- Dogrusu, aleyhlerinde Rabbinin hükmü kesinlesmis olanlar imana gelmezler.

97- Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acikli azabi görünceye kadar inanmazlar.

98- Fakat o vakit iman edip de imanlari kendilerine fayda vermis bir kasaba olsaydi? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatinda o rezillik azabini üzerlerinden kaldirmis ve bir süre onlari rahata kavusturmustuk.

99- Eger Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanlari hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksin?

100- Allah'in izni olmadikça hiçbir kisinin iman etmesi mümkün degildir. Akillarini kullanmayanlar üzerine Allah bir ugursuzluk yükler.

101- De ki: "Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakin!" Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!

102- Onlar, kendilerinden önce gelmis geçmis olanlarin ugradiklari felaket günleri gibisinden baskasini mi bekliyorlar? De ki, "Bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerden olacagim."

103- Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtaririz. Iste biz böyleyiz. Müminleri kurtarmak üzerimize düsen bir görevdir.

104- De ki: "Ey insanlar! Eger benim dinimde bir süpheniz varsa, sunu bilin ki, Allah'i birakip da sizin taptiklariniza tapmam. Lâkin sizin de caninizi alacak olan Allah'a taparim. Bana müminlerden olmam emredilmistir".

105- "Ayrica yüzünü tevhid dininden ayirma ve sakin müsriklerden olma!" (diye emrolundum).

106- "Ve Allah'dan baska, sana faydasi da, zarari da dokunmayacak olan seylere yalvarma! Eger yalvarirsan, o zaman hiç süphesiz sen zalimlerden olursun.

107. Ve eger Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan baska giderecek yoktur. Ve eger sana bir hayir dilerse, o zaman da O'nun hayrini engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu diledigi kuluna nasip eder. Allah çok yarligayici, çok esirgeyicidir.

108. De ki: "Ey insanlar! Iste size Rabbinizden hak geldi. Artik kim hidayeti kabul ederse kendi cani için kabul etmis olur. Kim sapiklik ederse kendi zararina sapiklik etmis olur. Ve ben sizin üzerinize vekil degilim."

109- Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm verenlerin en hayirlisidir
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:39:23
YUSUF

Bismillahirrahmanirrahim

1. Elif, Lâm, Râ. Iste bunlar sana o açik seçik kitabin âyetleridir.

2. Muhakkak ki, biz onu anlayasiniz diye Arapça bir kitap olarak indirdik.

3. Sana bu Kur'ân'i vahyetmekle biz, sana kissalarin en güzelini anlatiyoruz. Gerçek su ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.

4. Hani bir vakitler Yusuf, babasina demisti ki: "Babacigim, ben rüyada onbir yildizla günesi ve ayi bana secde ederken gördüm."

5. (Babasi) "Yavrucugum! "dedi, "rüyani kardeslerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü seytan insanin açikça düsmanidir."

6. "Ve iste böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler ögretecek. Bundan önce atalarin Ibrahim'e ve Ishak'a tamamladigi gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktir. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir."

7. Andolsun ki, Yusuf ve kardesleri kissasinda soranlara ibret alacak âyetler vardir.

8. Hani demislerdi ki: "Yusuf ve kardesi (Bünyamin) babamiza bizden daha sevgili, biz ise güçlü ve tutkun bir grubuz. Dogrusu, babamiz belli ki, çok açik bir yanilgi içindedir."

9. "Yusuf'u öldürün, ya da bir yere atin ki, babanizin yüzü (sevgisi) size kalsin, sonra yine salih bir kavim olursunuz."

10. Içlerinden bir söz sahibi söyle dedi: "Yusuf'u öldürmeyin, bir kuyunun dibine birakin da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsin. Eger yapacaksaniz böyle yapin."

11. Dediler ki: "Ey babamiz! Sen bize Yusuf için neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiligini istiyoruz."

12. "Yarin onu bizimle beraber gönder de gezsin, oynasin. Kesinlikle biz onu koruruz."

13. Babalari dedi ki: "Onu götürmeniz beni üzer, korkarim ki onu kurt yer de sizin haberiniz bile olmaz."

14. Dediler ki: "Vallahi biz böyle güçlü kuvvetli bir topluluk iken, buna ragmen onu kurt yerse, o zaman biz kesinlikle hüsrana ugrayanlardan olmus oluruz."

15. Nihayet kardesleri, Yusuf'u alip götürdüler ve kuyunun dibine birakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona söyle vahyettik: "Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sirada bu yaptiklarini haber vereceksin".

16. Ve yatsi vakti, aglayarak babalarina geldiler.

17. Dediler ki: "Ey babamiz! Biz gittik, aramizda yaris yapiyorduk. Yusuf'u da esyamizin yanina birakmistik. Bir de baktik ki, onu kurt yemis. su anda biz dogru da söylesek, yine de sen bize inanacak degilsin."

18. Bir de gömleginin üzerinde yalandan bir kan getirmislerdi. Babalari dedi ki: "Hayir, nefisleriniz aldatmis da size bir is yaptirtmis. Artik bana güzel bir sabir gerekiyor. Bu anlattiklariniza karsilik yardimina siginilacak olan ancak Allah'dir."

19. Daha sonra bir kafile gelmis, sucularini da göndermislerdi. Vardi, kovasini kuyuya saldi, "Müjde hey, müjde! Iste bir çocuk!" dedi. Ve onu satilik bir mal olarak gizleyip korudular. Allah ise onlarin ne yapacaklarini biliyordu.

20. Ve onu düsük bir degerle birkaç dirheme sattilar. Ona fazla önem vermemislerdi.

21. Onu satin alan Misirli, esine dedi ki: "Buna güzel bak. Bize faydali olabilir, ya da evlat ediniriz." Yusuf'u böylece oraya yerlestirdik. Ona rüyalarin tabirini de ögrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler.

22. O, tam erginlik çagina gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. Iste biz, güzel is yapanlari böyle mükafatlandiririz.

23. Derken, evinde bulundugu hanim, onun nefsinden murad alip yararlanmak istedi. Kapilari kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf: "Allah'a siginirim! Muhakkak ki, o (kocan), benim efendim, bana çok güzel bakti. Dogrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi.

24. O hanim, ona gerçekten niyeti bozmustu. Eger Rabbinin burhanini görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmisti. Aslinda ondan fuhsu ve fenaligi uzak tutalim diye böyle olmustu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmis kullarimizdan biriydi.

25. Ikisi de kapiya kostular. Hanim, onun gömlegini arkadan yirtti. Ve kapinin yaninda hanimin efendisiyle karsi karsiya geldiler. Hanim hemen dedi ki: "Senin esine fenalik yapmak isteyenin cezasi, zindana atilmaktan veya aci bir azaba ugratilmaktan baska ne olabilir?"

26. Yusuf: "kendisi benden yararlanmak istedi" dedi. Hanimin akrabasindan biri de söyle sahitlik etti: "Eger gömlegi önden yirtilmis ise hanim dogru söylemistir, o zaman bu, yalancilardandir."

27. "Yok eger gömlegi arkadan yirtilmis ise hanim yalan söylemistir, o zaman bu dogru söyleyenlerdendir."

28. Ne zaman ki, gömlegin arkadan yirtilmis oldugunu gördü, o zaman dedi ki: "Bu is, siz kadinlarin tuzagindandir. Gerçekten de sizin tuzaginiz çok büyüktür".

29. "Yusuf! Sakin sen bundan bahsetme! Kadin! Sen de günahindan dolayi istigfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun".

30. Sehirde bazi kadinlar da "Azizin karisi, delikanlisindan murad almaya kalkmis, sevgi yüregini yakip kavuruyormus, görüyoruz ki, kadin çildirmis besbelli..." dediler.

31. Azizin karisi, onlarin gizliden gizliye dedikodu yaydiklarini isitince, onlara davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazirladi. Her birine bir biçak verdi, beri taraftan da Yusuf'a "çik karsilarina" dedi. Görür görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve (saskinlikla) ellerini kestiler. Dediler ki: "Hâsâ! Allah için, bu bir insan degil, olsa olsa yüce bir melektir."

32. "Iste" dedi, "bu gördügünüz, beni hakkinda kinadiginiz (gençtir). Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandi. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atilacak ve kesinlikle zelillerden olacaktir".

33. Yusuf dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan bana, bunlarin beni davet ettikleri seyden daha sevimlidir. Eger sen, bu kadinlarin tuzaklarini benden uzak tutmazsan, ben onlarin tuzagina düserim ve cahillik edenlerden olurum".

34. Bunun üzerine Rabbi, onun duasini kabul buyurdu da ondan onlarin tuzaklarini bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle isiten, hakkiyle bilendir.

35. Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de Yusuf'u bir süre için zindana atma düsüncesi agir basti.

36. Zindana onunla birlikte iki delikanli daha girdi. Birisi dedi ki: "Rüyada kendimi sarap sikarken gördüm". Öteki de dedi ki: "Ben de basimin üstünde ekmek tasidigimi, kuslarin da ondan yedigini gördüm.

Bize bunun yorumunu haber ver. Çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz."

37. Yusuf dedi ki: "Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana ögrettigi ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim."

38. "Atalarim Ibrahim, Ishak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir seyi ortak tutmamiz olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'in bir lutfudur. Fakat insanlarin çogu sükretmezler."

39. "Ey benim zindan arkadaslarim! Ayri ayri birçok tanrilar mi daha hayirli, yoksa herseye hakim ve galip olan bir tek Allah mi?"

40. "Sizin Allah'i birakip da o taptiklariniz, sizin ve atalarinizin uydurdugu birtakim isimlerden baska bir sey degildir. Bunlara tapmaniz için Allah hiçbir delil indirmis degildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, kendisinden baskasina tapmamanizi emretti. Iste dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler."

41. "Ey benim zindan arkadaslarim! Biriniz efendisine yine sarap sunacak. Digeri de asilacak, kuslar basindan yiyecekler. Iste ögrenmek istediginiz is böylece halloldu."

42. Yusuf, hapisten kurtulacagina inandigi o ikiden birine dedi ki: "Beni efendinin yaninda an". (Benden söz et ki, beni kurtarsin). Fakat Seytan, ona, efendisinin yaninda anmayi unutturdu. Bu yüzden Yusuf, daha yillarca zindanda kaldi.

43. Bir gün melik (hükümdar) dedi ki: "Ben rüyamda yedi ciliz inegin yedi semiz inegi yedigini ve yedi yesil basakla yedi kuru basak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsaniz benim bu rüyamin tabirini bana bildirin."

44. Dediler ki: "Rüya dedigin sey karmakarisik hayallerdir. Biz ise böyle karisik hayallerin yorumunu bilemeyiz."

45. O ikiden kurtulmus olani nice zamandan sonra hatirladi da dedi ki: "Ben size o rüyanin tabirini haber veririm, hemen beni gönderin."

46. "Ey Yusuf, ey dogru sözlü! Bize sunu hallet: Yedi semiz inegi, yedi ciliz inek yiyor. Ve yedi yesil basakla diger yedi kuru basak. Umarim ki, o insanlara dogru cevap ile dönerim, onlar da (senin kadrini) bilirler."

47. Dedi ki: "Yedi sene eskisi gibi ekeceksiniz, biçtiklerinizi basaginda birakiniz, biraz yiyeceginizden baska. "

48. "Sonra onun arkasindan yedi kurak sene gelecek, önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacaginizdan baskasini yiyip bitirecek."

49. "Sonra da onun arkasindan yagisli bir sene gelecek ki, halk onda sikintidan kurtulacak, (üzüm, zeytin gibi mahsülleri) sikip faydalanacak."

50. O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanina gelince, Yusuf ona dedi ki: "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalim, o ellerini kesen kadinlarin maksatlari ne imis? Hiç süphe yok ki, Rabbim, onlarin oyunlarini çok iyi bilir."

51. Hükümdar, o kadinlara "Derdiniz neydi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya kalktiniz?" dedi. Onlar "Hâsâ, Allah için, biz onun aleyhinde hiçbir fenalik bilmiyoruz" dediler. Aziz'in, karisi da: "Simdi hak ve hakikat oldugu gibi ortaya çikti. Aslinda onun nefsinden ben murad almak istedim. O ise seksiz süphesiz dogrulardandir" dedi.

52. (Yusuf dedi ki): Iste bu sunun içindir: Bilsin ki, ben ona arkasindan hainlik etmedim. Gerçekten Allah hainlerin hilesini basariya ulastirmaz.

53. Ben yine de nefsimi temize çikarmiyorum. Çünkü nefis siddetle kötülügü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarligadigi müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bagislayici ve merhametlidir.

54. Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim." Sonra onunla konusunca da: "Sen bugün yanimizda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin" dedi.

55. O da, ona dedi ki: "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim."

56. Ve iste biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik (yerlestirdik). Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi diledigimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatini zayi etmeyiz.

57. Iman edip takva yolunu tutanlar için elbette ahiret mükafati daha hayirlidir.

58. (Bir gün) Yusuf'un kardesleri çikageldiler ve onun yanina girdiler. O, onlari görür görmez tanidi, oysa onlar onu taniyamamislardi.

59. Ne zaman ki onlarin bütün hazirliklarini tamamladi, o zaman dedi ki: "Babanizdan olan öbür kardesinizi de bana getirin. Görüyorsunuz ya, ben ölçegi tam ölçüyorum ve ben konukseverlerin en hayirlisiyim."

60. "Siz eger onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, (bir ölçek bile zahire alamazsiniz) yanima da yaklasmayin".

61. Dediler ki: "Onun için babasindan izin almaya çalisacagiz. Her hâlü kârda bunu yapacagz."

62. Yusuf bir taraftan da adamlarina tenbih etti: "Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerinin yanina dönünce farkina varirlar ve belki yine gelirler" dedi.

63. Böylece dönüp babalarina geldikleri vakit, dediler ki: "Ey babamiz! Bizden ölçek menedildi (bize zahire verilmeyecek). Bu kere kardesimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacagiz."

64. Babalari dedi ki: "Ben onu size nasil emanet ederim? Ya bundan

önce kardesini emanet ettigimde olan gibi olursa! En hayirli koruyucu Allah'dir ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir."

65. Derken yüklerini açtilar ve sermayelerini kendilerine geri verilmis olarak buldular. Dediler ki: "Ey babamiz! Daha ne isteriz? Iste sermayelerimiz de bize iade edilmis. Bununla yine ailemize zahire alir getiririz, kardesimizi de koruruz, üstelik bir yük daha fazla zahire aliriz. Zaten bu aldigimiz pek az bir zahiredir."

66. Babalari dedi ki: "Hepiniz çaresiz kalmadikça onu bana mutlaka getireceginize dair Allah'dan bir yemin vermedikçe, onu, kesinlikle sizinle göndermem". Onlar da Allah'a and içerek babalarina söz verince, babalari dedi ki: "Bu söylediklerinize Allah vekildir".

67. Ve dedi ki: "Ey yavrularim! (sehre) hepiniz bir kapidan girmeyin de ayri ayri kapilardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah'in takdirini sizden engelleyemem. Hüküm yalnizca Allah'indir. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler."

68. Ne zaman ki, sehre vardilar, o zaman babalarinin kendilerine emrettigi sekilde girdiler. (Gerçi bu sekilde girmeleri) onlar hakinda Allah'in takdir ettigi hiçbir seyi önleyemezdi, bu sadece Yakub'un içinden geçirdigi bir istegin yerine getirilmesi oldu. Süphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz ögretmistik. Fakat insanlarin çogu bunu bilmezler.

69. Yusuf'un yanina girdikleri vakit, o, kardesini (Bünyamin'i) yaninda alikoydu. Dedi ki: "Bilesin, ben, senin kardesinim! Iste bundan dolayi onlarin yapacaklarina sakin üzülme!"

70. Sonra onlarin bütün hazirliklarini görünce, su kabini kardesinin yükünün içine koydu. Sonra bir tellal söyle bagirdi: "Hey kervan! Siz hirsizsiniz, hirsiz!"

71. Bunlara döndüler de dediler ki: "Ne ariyorsunuz?

72. Onlar da dediler ki: "Hükümdarin su kabini ariyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir".

73. "Allah'a yemin ederiz ki," dediler, "Muhakkak siz de anlamissinizdir ya, biz buraya fesat çikarmak için gelmedik. Biz hirsiz da degiliz."

74. "Peki yalanci çikarsaniz onun (hirsizlik edenin) cezasi nedir?" dediler.

75. "Kimin yükünde çikarsa, o kendisi onun cezasidir. Biz zalimlere iste böyle ceza veririz."

76. Bunun üzerine Yusuf, kardesinin esyalarindan önce onlarin esyalarini aramaya basladi. Sonra su kabini kardesinin yükünün içinden çikardi. Iste Yusuf'a biz böyle bir oyun ögrettik. Melikin kanunlarina göre, kardesini alikoymasina imkan yoktu. Ancak Allah dilerse o baska. Biz diledigimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir baska bilen vardir.

77. Dediler ki: "Eger o çalmissa, daha önce bunun kardesi de çalmisti". O vakit Yusuf bunu içine atti, onlara hiç belli etmeden: "Siz çok fena bir mevkidesiniz, ne sifat verdiginizi Allah çok iyi biliyor" dedi.

78. Dediler ki: "Ey vezir! Emin ol ki, bunun çok yasli bir babasi var. Onun için yerine birimizi al. Gerçekten de biz seni iyilik edenlerden görüyoruz."

79. O dedi ki: "Esyamizi yaninda buldugumuzdan baskasini tutuklamaktan Allah korusun. Çünkü öyle yaparsak zalimlerden oluruz."

80. Ne zaman ki, onlar, onu kurtarmaktan ümit kestiler, o zaman fisildasarak oradan uzaklastilar. Büyükleri dedi ki: "Babanizin sizden Allah adina ahit aldigini ve daha önce Yusuf konusunda ettiginiz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkimda bir hüküm verinceye kadar ben artik burdan ayrilmam. Allah, hüküm verenlerin en hayirlisidir."

81. "Siz dönün de babaniza deyin ki: Ey babamiz! Inan ki, oglun hirsizlik yapti. Biz ancak bildigimize sahitlik ediyoruz. Yoksa gaybin bekçileri degiliz."

82. "Hem orada bulundugumuz sehir halkina, hem içinde bulundugumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle dogru söylüyoruz."

83. Babalari dedi ki: "Hayir, sizi nefisleriniz altadip bir ise sürüklemis. Artik bana güzel güzel sabretmek düsüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."

84. Ve onlardan yüz çevirdi de: "Ey Yusuf'un atesi, yetti artik, yetti!" dedi. Ve üzüntüden gözlerine ak düstü. Artik yutkunuyor da yutkunuyordu.

85. Dediler ki: "Hâlâ Yusuf'u sayiklayip duruyorsun. Allah'a yemin

ederiz ki, sonunda eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksin. Hayret dogrusu!"

86. Dedi ki: "Ben hüznümü, kederimi ancak Allah'a sikayet ederim ve Allah tarafindan sizin bilmediginiz seyleri de bilirim."

87. "Ey ogullarim, gidin, Yusuf'u ve kardesini arastirin. Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden baskasi Allah'in rahmetinden ümit kesmez."

88. Sonra (Misir'a gidip) onun huzuruna girince, dediler ki: "Ey sanli vezir! Biz ve çoluk çocugumuz sikinti içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek (zahire) ver, ayrica sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandirir."

89. O dedi ki: "Siz cahilliginizde Yusuf'a ve kardesine ne yaptiginizi biliyor musunuz?"

90. Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardesim" dedi, "Dogrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel isler yapanlarin mükafatini zayi etmez."

91. Dediler ki: "Allah'a yemin olsun, Allah seni bize üstün kildi. Biz gerçekten de büyük hata islemistik".

92. Yusuf dedi: "Bugün size bir ayiplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, magfiretiyle bagislasin. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir."

93. Alin su gömlegimi götürün de babamin yüzüne sürün, gözü açilir. Ve bütün ailenizle toplanip bana gelin."

94. Ne zaman ki, kafile (Misir'dan) ayrildi, öteden babalari dedi ki: "Eger bana bunak demezseniz, dogrusu ben Yusuf'un kokusunu aliyorum."

95. Dediler ki: "Vallahi sen hâlâ o eski saskinligindasin."

96. Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömlegi Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açildi. "Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.

97. Dediler ki: "Ey babamiz, bizim için Allah'a istigfar eyle. Biz gerçekten büyük günah islemistik."

98. Dedi ki: "Sizin için Rabbimden ilerde bagislanma dileyecegim. Süphesiz o çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

99. Ne zaman ki, onlar Yusuf'un yanina vardilar, iste o zaman Yusuf anasini ve babasini kucakladi, yanina aldi ve "Buyurun Allah'in dilemesiyle güven içinde Misir'a girin" dedi.

100. Anasiyla babasini yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandilar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki: "Iste bu durum, o rüyamin çikmasidir. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kildi. Seytan benimle kardeslerimin arasini bozduktan sonra, beni zindandan çikarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Dogrusu Rabbim diledigine lutfunu ihsan eder. Süphesiz O, her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."

101. "Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyalarin tabirinden bir ilim ögrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canimi müslüman olarak al ve beni salih kullarin arasina kat!"

{*} Hasili, ne zaman ki, Yusuf'a vardilar, yani Yusuf'un daha önce kardeslerine tenbih edip istedigi gibi, basta babalari olmak üzere bütün aile bireyleri topluca Misir'a gelip Yusuf'un yanina vardilar. Rivayet olunur ki, Yusuf ve Melik, yanlarinda dört bin asker, birtakim devlet adamlari ve Misir halkindan çok sayida insan, gelen kafileyi karsilamaya çikmislardi. Yakub Aleyhisselam, oglu Yahuda'ya dayanarak yürüyordu, karsidan gelen kafileye ve atlilara bakip, "Ey Yahuda, su karsidaki adam Misir'in Firavun'u mu?" diye sordu. O da "Hayir, Firavun degil, oglun" dedi. Yaklastiklari zaman Yusuf'dan önce Yakup selam verdi ve "Selam sana ey hüzünleri gideren" dedi{*}ilh.

102. Iste bu, sana vahiyle bildirdigimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar yapacaklarina karar verip mekir (oyun) yaparlarken sen yanlarinda degildin.

103. Sen ne kadar siddetle arzulasan da, insanlarin çogu iman edecek degildir.

104. Buna karsilik onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir ögüttür.

105. Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler.

106. Onlarin çogu sirk kosmadan Allah'a iman etmezler (imanlarina az çok bir sirk karistirirlar).

107. Yoksa bunlar Allah'in azabindan hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkinda degillerken ansizin baslarina kiyametin kopuvermesinden güven içinde midirler?

108. De ki: Iste benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar (iste böyleyiz). Ben Allah'i tesbih ederim ve ben müsriklerden degilim.

109. Senden önce gönderdigimiz peygamberler de o memleketlerin halkindandi, onlar da kendilerine vahiy verdigimiz birtakim erkeklerden baskasi degillerdi. Simdi o yerlerde söyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akibetlerinin nasil olduguna bir baksalar ya!... Elbette ahiret yurdu müttakiler için daha hayirlidir. Hâlâ aklinizi basiniza toplamayacak misiniz?

110. Nihayet peygamberleri (onlarin iman etmelerinden) ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalanci durumuna düstüklerini saninca, onlara yardimimiz geldi, yetisti; dilediklerimiz kurtarildi. Suçlular toplulugundan bizim azabimiz geri çevrilemez.

111. Gerçekten de onlarin kissalarinda üstün akillilar için bir ibret vardir. Bu Kur'ân uydurulmus herhangi bir söz degildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitaplarin tasdiki her seyin ayrintilariyla açiklayicisi ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:40:25
ZARİYAT

Bismillahirrahmanirrahim

1- O tozdurup savuranlara,

2- Derken bir agirlik tasiyanlara,

3- Derken bir kolaylikla akanlara,

4- Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki,

5- O size vaad edilen elbette dogrudur.

6- Ceza ve hesap günü süphesiz olacaktir.

7- Yollara sahip göge andolsun ki,

8- Siz elbette çeliskili sözler içindesiniz.

9- Ondan çevrilen (imana) çevrilir.

10- Kahrolsun (o fikir adina) kendi tahminlerini ileri sürenler!

11- Onlar bir sarhosluk ve cehalet içinde suursuzdurlar.

12- Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.

13- O gün, onlarin ates üzerinde azap görecekleri gündür.

14- Onlara: "Tadin inkarinizin cezasini, iste sizin acele istediginiz budur!" denecektir.

15-16- Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapiyorlardi.

17- Onlar geceleyin pek az uyurlardi.

18- Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bagislanma dilerlerdi.

19- Onlarin mallarinda isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardi.

20-21- Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz?

22- Sizin rizkiniz da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.

23- Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktir. O tipki sizin konusmaniz gibi gerçektir.

24- Ey Muhammed! Ibrahim'in serefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?

25- Hani onlar Ibrahim'in huzuruna girmislerdi de "Selam sana!" demislerdi. Ibrahim: "Size de selam" demis, ve içinden: "Bunlar taninmamis bir topluluk!" diye geçirmisti.

26- Ibrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzagi (eti) getirdi.

27- Onu önlerine sürerek: "Yemez misiniz?" dedi.

28- Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düstü. Onlar Ibrahim'e: "Korkma!" dediler ve onu çok bilgili bir ogul ile müjdelediler.

29- Bunun üzerine karisi (Sâre) bir çiglik atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: "Ben kisir bir kocakariyim, nasil çocugum olur?" dedi.

30- Misafir melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Herseyi hakkiyla bilir." dediler.

31- Ibrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asil önemli isiniz nedir ey elçiler?" dedi.

32- Onlar: "Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.

33- Onlarin üzerine çamurdan pisirilmis sert taslar yagdiracagiz.

34- O taslardan herbirinin haddi asanlardan kime isabet edecegi Rabbin katinda isaretlenmistir." dediler.

35- Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çikardik.

36- Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkindan baska kimseyi de bulamadik.

37- Biz orada aci bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nisanesi biraktik.

38- Musa'nin kissasinda da ibret vardir. Hani biz onu apaçik bir delille Firavun'a göndermistik.

39- Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmis, onun hakkinda: "Bu bir sihirbazdir, ya da bir delidir." demisti.

40- Nihayet biz onu ve ordularini yakalayip hepsini denize attik. Firavun ise o sirada (inadindan dolayi pismanlik duyarak) kendi kendini kiniyordu.

41- Âd kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani biz onlarin üzerine köklerini kesecek bir rüzgar göndermistik.

42- O rüzgar üzerine ugradigi hiçbir seyi birakmiyor, mutlaka onu kül gibi dagitiyordu.

43- Semud kavminin helâkinde de bir ibret vardir. Hani onlara: "Belirli bir süreye kadar dünyadan yararalanip, geçinin!" denmisti.

44- Onlarsa Rablerinin emrine karsi büyüklük tasladilar. Bunun üzerine kendilerini, bakip dururlarken yildirim yakalayip, çarpti.

45- Artik onlar, ne kendi kendilerine ayaga kalkabildiler, ne de yardim gördüler.

46- Daha önce de Nuh kavmini helâk etmistik. Çünkü onlar yoldan çikmis fâsik bir kavimdiler.

47- Biz gögü kudretimizle bina ettik. Hiç süphesiz biz, çok genislik ve kudret sahibiyiz.

48- Yeryüzünü de biz dösedik. Bakin biz onu ne güzel dösüyoruz!

49- Biz herseyden iki çift yarattik. Umulur ki, iyice düsünürsünüz.

50- Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a kosun, gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim.

51- Allah'la beraber baska bir tanri uydurmayin (O'na ortak kosmayin). Gerçekten ben size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim."

52- Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkinda da mutlaka: "Bir sihirbazdir veya bir delidir." dediler.

53- Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayir onlar azgin bir kavimdir.

54- Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artik sen kinanacak degilsin.

55- Sen ögüt verip hatirlat. Çünkü, hatirlatmak müminlere fayda verir.

56- Ben cinleri ve insanlari ancak bana ibadet etsinler diye yarattim.

57- Ben onlardan herhangi bir rizik istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.

58- Süphesiz ki, rizik veren O saglam kuvvet sahibi olan Allah'tir.

59- Süphsiz ki, zulmedenlerin geçmis arkadaslarinin payi gibi, dolgun bir azab payi vardir. Ama simdi onu acele istemesinler.

60-Kendilerine vaad edilen günlerinde ugrayacakalari azabdan dolayi vay inkâr edenlerin haline!.
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:40:58
ZİLZAL

Bismillahirrahmanirrahim

1- Yer o yaman sarsinti ile sarsildigi,

2- Yer, içindeki agirliklari çikarip disari attigi,

3- Ve insan: "Ona ne oluyor?" dedigi zaman.

4,5- O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktir.

6- O gün insanlar, amellerinin karsiligi kendilerine gösterilmek üzere bölük bölük çikacaklardir.

7- Her kim zerre kadar hayir islemisse onu görecektir.

8-Her kim, zerre kadar ser islemisse onu görecektir
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:41:44
ZUHRUF

Bismillahirrahmanirrahim

1- Hâ, mîm.

2,3- Apaçik kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasiniz diye Arapça bir Kur'an yaptik.

4- Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptir.

5- Siz haddi asan bir kavim oldunuz diye Kur'an'i size göndermekten vaz mi geçelim?

6- Biz öncekilere de nice peygamberler göndermistik.

7- Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardi.

8- Biz onlardan daha kuvvetli olanlari helâk ettik. Kur'an'da öncekilerin örnegi de geçmistir.

9- Eger sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan elbette: "Onlari çok güçlü ve herseyi bilen Allah yaratti." derler.

10- O, yeryüzünü sizin için bir besik yapti ve dogru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.

11- Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. Iste siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çikarilacaksiniz.

12- Allah bütün çiftleri yaratmistir. Sizin için bineceginiz gemiler ve hayvanlar var etmistir.

13- Siz onlarin sirtina binip üzerlerine yerlestiginiz zaman, Rabbinizin nimetini anarak söyle diyesiniz: "Bunlari bizim hizmetimize veren Allah'i tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."

14- "Gerçekten biz Rabbimize dönecegiz."

15- Buna ragmen insanlar, Allah'in kullarindan bir kismini O'nun bir parçasi saydilar. Gerçekten de insan apaçik bir nankördür.

16- Yoksa O, yarattiklarindan kendisine kizlar edindi de erkek çocuklari size mi seçti?

17- Onlardan biri Rahman olan Allah'a isnad ettigi kiz çocugu ile müjdelendigi zaman yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur.

18- Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetistirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açik olmayan kizlari mi O'na isnad ediyorlar?

19- Onlar Rahman olan Allah'in kullari olan melekleri de disi saydilar. Onlar meleklerin yaratilisini gördüler mi? Onlarin sahitlikleri yazilacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.

20- Onlar: "Eger Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdik." dediler. Onlarin bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

21- Yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mi sariliyorlar?

22- Hayir, onlar sadece: "Biz babalarimizi bu din üzerinde bulduk, biz de onlarin izinde gidiyoruz." dediler.

23- Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarici göndermissek, mutlaka oranin simarik varlikli kimseleri: "Biz babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izlerine uyariz." dediler.

24- Gönderilen uyarici; "Eger size babalarinizi üzerinde buldugunuz dinden daha dogrusunu getirmissem de mi bana uymazsiniz?" deyince, onlar: "Gerçekten biz sizin teblig için gönderildiginiz seyi tanimiyoruz." dediler.

25- Biz de onlardan intikam aldik. Bak peygamberleri yalanlayanlarin sonu nasil oldu!

26- Hani Ibrahim babasina ve kavmine: "Gerçekten ben sizin taptiginiz seylerden uzagim.

27- Ben ancak beni yaratana taparim. Süphesiz ki O, beni dogru yola iletecektir." dedi.

28- Ibrahim, bu sözü, ardindan gelecek olanlara devamli kalacak bir miras olarak birakti ki, onlar dogru yola dönsünler.

29- Dogrusu ben bunlari da babalarini da kendilerine hak olan kitap ve gerçegi açiklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandirip geçindirdim.

30- Kendilerine hak geldigi zaman onlar: "Bu bir büyüdür dogrusu biz onu tanimiyoruz." dediler.

31- Yine Onlar: "Bu Kur'an, su iki sehirden bir büyük adama indirilmeli degil miydi?" dediler.

32- Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mi taksim ediyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimliklerini aralarinda biz taksim ettik. Birbirlerine islerini gördürsünler diye biz onlarin bir kismini digerlerinden derecelerle üstün kildik. Rabbinin rahmeti onlarin biriktirdikleri seylerden daha hayirlidir.

33- Eger insanlar küfre sapan bir ümmet haline gelmeyecek olsalardi, biz O Rahman olan Allah'i inkâr eden kimselerin evlerine gümüsten tavanlar ve üzerine çikacaklari merdivenler yapardik.

34- Onlarin evleri için gümüsten kapilar, üzerine yaslanacaklari koltuklar yapardik.

35- Daha nice altin ziynetler verirdik. Çünkü bunlarin bizce hiçbir kiymeti yoktur. Bütün bunlar dünya hayatinin geçici menfaatinden baska bir sey degildir. Ahiret ise Rabbin katinda takva sahipleri içindir.

36- Her kim Rahman olan Allah'in zikrinden yüz çevirirse biz ona bir seytan musallat ederiz. Artik o seytan onun yakin dostudur.

37- Süphesiz ki bu seytanlar onlari yoldan çikarirlar. Onlar da kendilerinin dogru yolda olduklarini sanirlar.

38- Nihayet kiyamet günü bize gelince, arkadasina: "Keske seninle benim aramda dogu ile bati arasindaki kadar bir uzaklik olsaydi. Sen ne kötü arkadasmissin!" der.

39- Onlara: "Bugün pismanlik duymaniz size hiçbir fayda saglamayacaktir. Çünkü siz zulmettiniz. Simdi de hepiniz azapta ortaksiniz." denir.

40- Ey Muhammed! O halde sagirlara sen mi isittireceksin? Yahut körlere ve apaçik bir sapiklik içinde bulunanlara sen mi dogru yolu göstereceksin?

41- Eger biz seni onlara azap gelmeden önce alip götürsek bile onlardan intikam aliriz.

42- Yahut da onlara vaad ettigimiz azabi sana gösteririz. Çünkü bizim onlara azap etmeye gücümüz yeter.

43- Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a saril. Süphesiz ki sen dogru bir yol üzerindesin.

44- Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

45- Ey Muhammed! Senden önce gönderdigimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan baska kendisine ibadet edilecek ilâhlar yapmis miyiz?

46- Andolsun ki, biz Musa'yi mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarina gönderdik. Musa: "Ben gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'in peygamberiyim." dedi.

47- Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

48- Bizim onlara gösterdigimiz her bir mucize digerinden daha büyüktü. Belki dogru yola dönerler diye biz onlari azapla yakaladik.

49- Onlar azâbi görünce: "Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten dogru yola girecegiz." dediler.

50- Fakat azabi kendilerinden kaldirdigimiz zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.

51- Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Misir hükümdarligi ve altimdan akip giden su irmaklar benim degil mi? Görmüyor musunuz?

52- Yoksa ben, nerede ise meramini anlatamayan su zavallidan daha hayirli degil miyim?

53- Eger O'nun dedigi dogru ise üzerine altin bilezikler atilmali veya kendisiyle beraber onu tasdik eden melekler gelmeli degil miydi?"

54- Firavun kavmini küçümsedi. Onlar da O'na itaat ettiler. Çünkü onlar fâsik bir kavimdi.

55- Nihayet bizi gazaplandirdiklari zaman onlardan intikam aldik. Hepsini suda bogduk.

56- Onlari sonradan gelecekler için ibret ve örnek kildik.

57- Meryem oglu Isâ bir misal olarak anlatilinca, senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarini sanarak bagrismaya basladilar.

58- Onlar dediler ki: "Bizim ilâhlarimiz mi daha hayirlidir, yoksa Isâ mi?" Bu misâli sirf seninle tartismak için ortaya attilar. Dogrusu onlar çok kavgaci bir topluluktur.

59- Isâ, ancak kendisine nimet verdigimiz ve Israilogullarina örnek kildigimiz bir kuldur.

60- Eger biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratirdik.

61- Gerçekten o, (Isâ'nin yere inisi) kiyâmetin yaklastigini gösteren bir bilgidir. Sakin kiyâmet hakkinda süpheye düsmeyip, bana uyun, bu dogru yoldur.

62- Sakin seytan sizi dogru yoldan alikoymasin. Gerçekten o sizin için apaçik bir düsmandir.

63- Isâ mucizelerle indigi zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkinda ihtilâfa düstügünüz seylerin bir kismini size açiklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.

64- Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tir. Öyle ise O'na kulluk edin. Bu dogru bir yoldur.

65- Fakat aralarindan çikan gruplar, Isâ hakkinda ihtilâfa düstüler. Aci bir günün azâbindan dolayi vay zulmedenlerin hâline!

66- Onlar kendileri farkina varmadan ansizin kiyâmetin baslarina gelmesini mi bekliyorlar?

67- O gün Allah'tan korkanlar hariç dost olanlar birbirlerine düsmandirlar.

68-69- Allah, takva sahiplerine söyle nida eder: "Ey âyetlerimize imân edip müslüman olan kullarim! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.

70- Siz ve esleriniz cennete girin. Orada agirlanip sevindirileceksiniz."

71- Onlarin etrafinda yiyecek ve içecekler altin tepsiler ve kadehlerle dolastirilir. Orada canlarin çektigi ve gözlerin hoslandigi hersey vardir. Siz orada ebedi olarak kalacaksiniz.

72- Iste yaptiklariniza karsilik size miras verilen cennet budur.

73- Orada sizin için bol bol meyveler vardir. Onlardan yersiniz.

74- Süphesiz ki suçlular, cehennem azâbinda ebedi olarak kalacaklardir.

75- Onlarin azâbi hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.

76- Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.

77- Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mâlik! Rabbin artik bizi öldürsün." diye seslenirler. Mâlik de: "Siz böylece kalacaksiniz." der.

78- Andolsun ki biz size hakki getirdik. Fakat sizin çogunuz haktan hoslanmiyorsunuz.

79- Yoksa onlar hakka karsi gelmek için bir is mi kararlastirdilar? Biz de onlari cezalandirmak için kararliyiz.

80- Yoksa onlar bizim sirlarini ve gizli konusmalarini isitmedigimizi mi saniyorlar? Hayir, isitiriz ve yanlarinda bulunan elçi meleklerimiz de her yaptiklarini yaziyorlar.

81- Ey Muhammed! de ki: "Eger Rahman olan Allah'in bir çocugu olsaydi, ona ibâdet edenlerin birincisi ben olurdum."

82- Göklerin ve yerin Rabbi, arsin Rabbi onlarin nitelendirdikleri seyden münezzehtir, yücedir.

83- Simdi sen birak onlari, tehdit edildikleri günlerine kavusuncaya kadar batila dalsinlar oynasinlar.

84- Gökteki ilâh da yerdeki ilâh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herseyi bilir.

85- Göklerin, yerin ve her ikisi arasindakilerin hükümranligi kendisine ait olan Allah'in sani yücedir. Kiyâmet saatinin bilgisi de yalniz onun yanindadir. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.

86- Onlarin Allah'i birakip da tapdiklari putlar sefaat hakkina sahip degillerdir. Ancak bilerek hakka sahitlik edenler sefâat edebilir.

87- Eger sen onlara kendilerini kimin yarattigini sorsan elbette: "Allah" derler. O halde nasil haktan çevriliyorlar?

88- Peygamberin sözü su olmustur: "Ey Rabbim! Bunlar gerçekten imân etmeyen bir kavimdir."

89-Ey Muhammed! Simdilik sen onlara aldirma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakinda bilecekler!
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Mercey - Temmuz 12 2008, 20:42:38
ZUMER

Bismillahirrahmanirrahim

1- Bu kitabin indirilisi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafindandir.

2- Emin ol, biz sana kitabi hakkiyla indirdik. Onun için dini yalniz kendisine halis kilarak Allah'a ibadet ve kulluk et.

3- Iyi bil ki, halis din ancak Allah'indir. O'ndan baska birtakim dostlar tutanlar da söyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklastirsinlar diye ibadet ediyoruz." Süphe yok ki Allah, onlarin aralarinda ihtilaf edip durduklari seyde hükmünü verecektir. Herhalde yalanci ve nankör olan kimseyi Allah dogru yola çikarmaz.

4- Eger Allah bir çocuk edinmek isteseydi, elbette yaratacagindan, dileyecegini seçecekti. Ama o bundan münezzehtir. O, tek ve kahredici olan Allah'tir.

5- O, gökleri ve yeri hak ile yaratti, geceyi gündüzün üstüne sariyor, gündüzü de gecenin üstüne sariyor. Günesi ve ay'i emrine âmade kilmis,

her biri belli bir süreye kadar akip gitmektedir. Iyi bil ki, çok güçlü ve çok bagislayici olan ancak O'dur.

6- O, sizi bir nefisten yaratti. Hem sonra onun esini de ondan var etti. Sizin için yumusak basli hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarinizin karinlarinda üç karanlik içinde yaratilistan yaratilisa yaratip duruyor. Iste Rabbiniz Allah O'dur. Mülk O'nundur, O'ndan baska tanri yoktur. O halde nasil haktan çevrilirsiniz?

7- Eger inkâr ederseniz, süphe yok ki Allah'in size ihtiyaci yoktur. Bununla beraber kullari hesabina küfre razi olmaz. Eger sükrederseniz sizin hesabiniza ona razi olur. Hiçbir günahkar da digerinin günahini çekecek degildir. Sonra dönüsünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptiklarinizi haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir.

8- Insana bir sikinti dokundugu zaman bütün gönlünü vererek Rabbine dua eder. Sonra kendisine tarafindan bir nimet lütfettigi zaman da önceden O'na dua ettigi hali unutur da, yolundan sapitmak için Allah'a ortaklar kosmaya baslar. Ey Muhammed! De ki: "Küfrünle biraz zevk et, çünkü sen, o atesliklerdensin."

9- Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanip, kiyama durarak daima vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak temiz akil sahibi olanlar anlar.

10- Ey Muhammed! Tarafimdan söyle: "Ey iman eden kullarim! Rabbinizden korkun. Bu dünyada güzellik yapanlara bir güzellik vardir. Allah'in yeryüzü genistir. Ancak sabredenlere mükafatlari hesapsiz ödenecektir."

11- De ki: "Bana, dini sadece kendisine halis kilarak Allah'a ibadet etmem emredildi."

12- "Hem O'nun birligine teslim olan müslümanlarin ilki olmam da bana emredildi."

13- De ki: "Eger Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabindan korkarim."

14- De ki: "Ben dinimi kendisine halis kilarak yalniz Allah'a kulluk ederim."

15- "Siz de O'ndan baska dilediginize kul olun." De ki: "Asil hüsrana düsenler, kiyamet günü kendilerine ve mensuplarina ziyan edenlerdir. Evet, iste asil açik hüsran budur."

16- Onlarin üstlerinde atesten tabakalar, altlarinda yine atesten tabakalar vardir. Iste Allah, kullarini bundan korkutuyor, "Ey kullarim! benden korkun." (diyor).

17- Taguttan, ona kulluk etmekten kaçinip da tam gönülle Allah'a yönelenlere gelince, müjde onlaradir. Haydi müjdele kullarimi.

18- O kullarimi ki, onlar sözü dinlerler, sonra da en güzeline uyarlar. Iste onlar, Allah'in kendilerine hidayet verdigi kimselerdir. Iste temiz akillilar da onlardir.

19- Ya üzerine azab kelimesi hak olmus kimse de mi (böyledir)? Artik o atesteki kimseyi sen mi çikaracaksin?

20- Fakat o Rablerine siginarak korunanlar için altlarindan irmaklar akan, üzerlerinden sehnisinler yapilmis, sehnisinli (balkonlu) köskler vardir. Bu, Allah'in vaadidir. Allah vaadinden caymaz.

21- Allah'in gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki menbalara koydugunu görmedin mi? Sonra onunla türlü renklerde bir ekin çikarir, sonra onun olgunlasip sarardigini görürsün. Sonra da onu bir çöpe çevirir. Elbette bunda temiz akillilar için bir ihtar vardir.

22- Allah, kimin bagrini Islâm'a açmis ise iste o, Rabbinden bir nur üzerinde degil midir? Artik Allah'in zikri hususunda kalpleri katilasmis olanlarin vay haline! Iste bunlar, apaçik bir sapiklik içindedirler.

23- Allah, kelamin en güzelini ikizli, ahenkli bir kitap olarak indirdi.(1)

Ondan Rablerine saygisi olanlarin derileri ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'in zikrine karsi yumusar. Iste bu Allah'in rehberidir. Allah, onunla diledigini dogru yola çikarir. Her kimi de Allah sasirtirsa, artik ona dogru yolu gösterecek yoktur.

24- O halde kiyamet günü zalimlere: "Tadin bakalim kazanip durduklarinizi!" denilirken, o kötü azabdan yüzü ile korunacak kimse ne olur?(1)

25- Onlardan öncekiler de yalanladilar da kendilerine, hatirlarina gelmez yönden azab geliverdi.

26- Allah, onlara dünya hayatinda zilleti tattirdi. Ahiret azabi ise elbette daha büyüktür. Keske bilselerdi!

27- Yemin ederim ki, bu Kur'ân'da insanlar için her türlüsünden temsil getirdik. Gerek ki iyi düsünsünler.

28- Pürüzsüz Arapça bir Kur'ân (indirdik ki, Allah'in azabindan) korunsunlar.

29- Allah, söyle bir misal vermistir: Bir adam ve birtakim ortaklari var, hirçin hirçin çekisip duruyorlar. Bir de yalniz bir kisiye bagli selamet içinde olan bir adam var. Bu ikisinin hali hiç bir olur mu? Hamd Allah'indir, fakat pek çoklari bilmezler.

30- Sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir.

31- Sonra siz muhakkak kiyamet gününde Rabbinizin huzurunda birbirinizden davaci olacaksiniz.

32- Allah'a karsi yalan söyleyen ve dogru kendisine geldigi zaman onu yalan sayandan daha zalim (daha haksiz) kim olabilir? Kâfirlerin yeri cehennemde degil midir?

33- Dogruyu getiren ve onu tasdik edene gelince, iste onlar kötülükten korunan müttakilerdir.

34- Onlara, Rablerinin yaninda ne dilerlerse vardir. Iste bu, iyilik yapanlarin mükafatidir.

35- Çünkü Allah, onlarin önceden yaptiklari amelin en kötüsünü bile keffaretle örtüp, islemekte bulunduklari güzel amellerin en güzeline göre mükafatlarini kendilerine verecektir.

36- Allah, kuluna kâfi degil midir? Durmuslar da seni O'ndan baskalariyla korkutuyorlar. Her kimi ki Allah sasirtirsa, artik ona hidayet edecek yoktur.

37- Her kime de Allah hidayet verirse artik onu da sasirtacak yoktur. Allah aziz (çok güçlü) ve intikam sahibi degil midir?

38- Andolsun ki onlara: "O gökleri ve yeri kim yaratti?" diye soracak olsan: "Elbette Allah!" diyeceklerdir. O halde gördünüz ya Allah'tan baska çagirdiklarinizi! Eger Allah bana bir zarar vermek isterse, onlar O'nun zararini giderebilirler mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, onlar O'nun rahmetini tutabilirler mi? De ki: "Allah, bana yeter." Tevekkül edenler, hep O'na dayanirlar.

39- De ki: "Ey kavmim! Haliniz üzere çalisin. Ben de kendi halime göre çalisiyorum. Artik ileride bileceksiniz."

40- "Kendisini rezil edecek azabin kime gelecegini ve sürekli bir azabin kimin üzerine konacagini."

41- Biz bu kitabi sana, insanlar için hak ile indirdik. O halde kim dogru yola gelirse kendi lehinedir. Kim de saparsa, sirf kendi aleyhine olarak sapar. Sen onlarin üzerine vekil degilsin.

42- Allah, o canlari öldükleri zaman, ölmeyenleri de uyuduklarinda alir. Sonra haklarinda ölüm hükmü verdiklerini alikor, digerlerini de takdir edilmis bir süreye kadar saliverir. Süphesiz ki bunda düsünecek bir kavim için nice ibretler vardir.

43- Yoksa Allah'tan baska sefaatçiler mi edindiler? De ki: "Onlar hiçbir seye güç yetiremezler ve akil erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksiniz)?"

44- De ki: "Bütün sefaat Allah'indir. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz."

45- Böyle iken, Allah bir olarak anildigi zaman ahirete inanmayanlarin yürekleri burkulur da, O'ndan baskalari anildigi zaman derhal yüzleri güler.

46- De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'im! Kullarin arasinda, o ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda sen hüküm vereceksin."

47- Eger bütün yeryüzündekiler ve bir o kadari da beraber o zulmedenlerin olsaydi, kiyamet günü azabin kötülügünden kurtulmak için onu mutlaka feda ederlerdi. Ancak ne var ki, hiç hesaba katmadiklari seyler, Allah tarafindan karsilarina çikarilir.

48- Öyle ki, yaptiklari amellerin kötülükleri karsilarina çikmis ve alay edip durduklari seyler, kendilerini sarmistir.

49- Fakat insana bir sikinti dokunuverince bize yalvarir, sonra kendisine tarafimizdan bir nimet bahsettigimiz zaman da: "O bana bir bilgi üzerine verildi." der. Belki bu bir imtihandir, fakat pek çoklari bilmezler.

50- Onu, bunlardan öncekiler de söyledi. Fakat o kazandiklari, kendilerini kurtarmadi.

51- Neticede kazandiklarinin kötülükleri, baslarina geçti. Sunlardan o zulmedenlerin de kazandiklari kötülükleri baslarina geçecektir. Onlar da bunu atlatacak degillerdir.

52- Hâlâ bilmediler mi ki; Allah, rizki diledigine açar ve kisar. Süphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için nice ibretler vardir.

53- De ki: "Ey haddi asarak nefislerine karsi israf etmis olan kullarim! Allah'in rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahlari bagislar. Süphesiz ki O, çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir."

54- Onun için ümidi kesmeyin de basiniza azab gelmeden önce tevbe ile Rabbinize yönelin ve O'na teslim olun. Sonra kurtulamazsiniz.

55- Haberiniz olmayarak ansizin basiniza azab gelmeden önce (halis müslüman olun da) Rabbinizden size indirilenin en güzelini takib ve tatbik edin.

56- (O günden sakinin ki günahkar) nefis söyle diyecektir: "Allah'in

yaninda yaptigim kusurlardan dolayi yazik bana! Dogrusu ben alay edenlerdendim."

57- Yahut söyle diyecektir: "Allah bana dogru yolu gösterseydi, her halde ben müttakilerden olurdum."

58- Veya azabi gördügü zaman söyle diyecektir: "Bana bir geri dönüs olsaydi da ben de o iyilik yapanlardan olsaydim."

59- (Ona): "Hayir sana âyetlerim geldi de onlara yalan dedin, kibirlenmek istedin ve kâfirlerden oldun." (denir.)

60- Hem o kiyamet günü görürsün ki, Allah'a karsi yalan söyleyenlerin yüzleri kararmistir. Kibirlenenlerin yeri cehennem degil mi?

61- Kötülükten sakinan müttakileri ise Allah basarilarindan dolayi kurtulusa çikarir. Onlara fenalik dokunmaz ve onlar üzülecek de degillerdir.

62- Allah, her seyin yaraticisidir. Her sey üzerine vekil de O'dur.

63- Bütün göklerin ve yerin kilitleri O'nundur. Allah'in âyetlerini inkâr edenlere gelince, iste onlar, kendilerine yazik edenlerdir.

64- De ki: "Ey cahiller! Simdi bana o Allah'tan baskasina mi kulluk etmemi emrediyorsunuz?"

65- Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de su vahyedildi: "Yemin ederim ki, eger sirk kosarsan bütün çalismalarin bosa gider ve mutlaka kendine yazik edenlerden olursun."

66- Hayir, onun için yalniz Allah'a kulluk et ve sükredenlerden ol.

67- Allah'i hakkiyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kiyamet günü O'nun avucundadir. Gökler de kudretiyle dürülmüstür. O, onlarin ortak kostuklarindan münezzeh ve çok yüksektir.

68- Ve sûra üflenmistir. Göklerde kim var, yerde kim varsa çarpilip yikilmistir. Ancak Allah'in diledigi müstesna. Sonra ona bir daha üflenmistir. Bu defa da hep onlar kalkmislar bakiyorlardir.

69- Yer, Rabbinin nuru ile parlamistir. Kitap konmus, peygamberler ve sahitler getirilmis ve aralarinda hak ile hüküm verilmektedir. Hem onlara hiç haksizlik yapilmaz.

70- Herkese ne amel yaptiysa karsiligi tam olarak ödenmistir. O (Allah), onlarin yaptiklarini en iyi sekilde bilmektedir.

71- Inkâr edenler bölük bölük cehenneme sevkedilmektedir. Nihayet oraya vardiklarinda kapilari açilir ve bekçileri onlara: "Içinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karsilasacaginiza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" derler. Onlar da: "Evet geldi" derler. Fakat kâfirler üzerine azab kelimesi hak oldu.

72- (Onlara): "Ebedî olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapilarindan" denir. Bak, büyüklük taslayanlarin yeri ne kötüdür!

73- Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardiklari zaman kapilari açilir ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hossunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler.

74- Onlar da: "Hamdolsun o Allah'a ki, bize vaadini dogru çikardi ve bizi cennet arzina varis kildi. Cennette istedigimiz yerde oturuyoruz" derler. Bak ne güzeldir mükafati o iyi amel isleyenlerin!

75-Meleklerin de arsin etrafini kusatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artik halk arasinda hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir.


ALLAH`IN SELAMI ÜZERİNİZDE OLMASI DİLEĞİYLE...
Başlık: Ynt: Kuran-ı Kerim'in Türkçe Meali
Gönderen: Night - Ağustos 27 2008, 21:16:58
Allah razı olsun, emeğinize sağlık.. Mutlaka okunması, anlaşılması, ve anlatılması gerek Yüce kitabımızın anlamı..