Alternatifim Cafe

Dünya Dönüyor => Edebiyat => Sizden Gelenler => Konuyu başlatan: Mercey - Kasım 26 2009, 13:02:44

Başlık: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: Mercey - Kasım 26 2009, 13:02:44
Buradan devam edebilirsiniz.
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: Karga - Kasım 28 2009, 11:43:40
Sen gittiğinde vedalaştım akrep ile yelkovanlara.. ve gittin gideli zaman akmıyor buralarda.!! Gerçeklere sırtını dönmüş, bitap bir haldeyimm. Uzun zaman oldu keskin denizlerini görmeyeli.. gözlerin; sakinleştirici, derin,alaycı ama altında yatan gerçek, sen

o... bu.. şu. kör olabilir ki umurumda bile değil.. ama ben görüyorumm derin gözlerine daldığımda içimdeki gerçek senii.

kurmaca mısın? gerçek mi?..

Bilmiyorumm, bilemiyorumm.. anlayamıyorumm.. Sadece ama sadece seyrediyorumm. Gözlerimi alamıyorumm.. Gözlerimi alsam da yüreğimi bir türlü senden geriye çekemiyorumm..!!

Sensizliğin dört duvarında hatıran,özlemin,hayalin.. yani senin bir tür simülasyonunla yaşıyorum.. sensiz ölüyorumm.. nefes alamıyorumm.. çağresizzz.. kimsesiz... olmuyorr kelimelere bile dökemiyorumm.. kanıma işlemiş senin zihnimde yansımış halin olmadan ben olamıyorumm.. ben, ben olamıyorum.. başka biri.. başka birşey.. aslındaa hiçbirşey!!!

Adeta bir bağımlılık gibi ellerim titriyor yokluğunda ve yoksun, gittin.. olamayacaksın..rüyalarımın baş kahramanı, en sevdiğim bilinçaltı misafirim.. ansızım.. her anım!! Artık sen benim yanımda olmayacaksın.. olamayacaksınn ve elllerim.. titriyorlar ve ben.. bir hayaletim... ve sen.. neyse en iyisi boşverin
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: earanecarnesir - Aralık 23 2009, 23:00:28
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun.


Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır .

Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani
ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin..

iki ucu keskin bıçaktır bu işin.

Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman.

Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur.

İyi halin cezanda indirim sağlamaz.

Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır.

Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın . Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın.



"Peki o ne yaptı" deme.



Herkes kendinden sorumludur aşkta .


Sen aşkını doya, doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.


Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.

Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil.



Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor.



Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?

Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana.



Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası....

Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir.Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma;
yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte.

Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu.

Elbet bitecek güneşe hasret günler.



Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler
değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...

N.Hikmet
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: earanecarnesir - Aralık 23 2009, 23:00:54
Kelime

1

Bir adam Meçhule tırmanıyordu. Sisyphe’e benziyordu uzaktan. Bir adam Meçhule tırmanıyordu topraktan. Arkası uçurum, yanları duvar. Kaç sabah güneşle selamlaştılar, kaç akşam yıldızlar feneri oldu, bilmiyor.

Koro
Olemp’e yalnız gidilmez. Kervanla çıkılır yola. Bin çıkılır, bir varılır; bir çıkıp bir varılmaz. Olemp’e yalnız gidilmez.

Ve adam tırmanıyordu. Musa’nın gözünü kamaştıran nur, kavurdu gözbebeklerini.

Koro
Kayaya çaktılar Promete’yi, Homer’i karanlığa gömdüler. Tanrılara yaklaşan Nemesis’in gazabına uğrar.

Adam haykırdı: Nemesis, Nemesis! Yıldırımlar gibi ulu çınarlara musallat Tanrıça… Ben ne Olemp’in sırlarını fâşeden bir yarı-Tanrıydım, ne erguvanlar içinde doğan bir prens. Ama madem ki, parmakların bana kadar uzandı, madem ki beni de hışmına lâyık gördün, seni utandırmayacağım. Ya ölüm boğacak şarkılarımı, ya elimden aldığın dünyadan daha muhteşemini yaratacağım.
Ve Meçhule tırmanan adam Kelime oldu.


2

Tanrı, yıldızlarla oynayan bir çocuk.
Senin yıldızların kelimeler, söyle raksetsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.
Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzâde.
Öyle seveceksin ki kelimeleri sana yetecekler.
Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi?
Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve dualarda muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven.
Kelime, kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.


3

Kuşlara benzer kelimeler, odana dolarlar bir akşam. Nereden gelirler bilinmez. Kâh çığlık çığlığadırlar, kâh sesleri işitilmez.
Çiçeğe benzer kelimeler: turuncu, erguvan, beyaz. Bir rüzgar sürükler hepsini. Bulutlara güven olmaz.


4
Saçlarından yakalayamıyorsun zamanı, mısraa, şarkıya kalbedemiyorsun. Ve sükut medar ormanlarındaki bitkiler gibi büyüdükçe büyüyor.
Senin türben kelimeler. Yuvarlanırken tırnaklarını kağıda geçirmek istiyorsun; kağıda, yani ebediyete. Zavallı çocuk, bilmiyorsun ki ebediyet sümüklüböceğin izleri kadar aldatıcı.


Cemil Meriç - Bu Ülke.
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: earanecarnesir - Aralık 23 2009, 23:01:47
Yasama Dair...


İzin verin bana, bize bizi anlatmam için... Önce derin bir nefes alip cigerlerinizi temiz hava ile doldurun. Bana yer açin... Sonra hepinizin içine girecegim. Cigerlerinize girip anlatacagim. Taa ki içerdeki oksijen tükenene kadar.

Simdi hatirlamayiz ilk halimizi... Klasik, saf, temiz ve taramasizdik iste.

Sonra büyüdük biraz. Ebeveynlerimiz elimizden tutup götürdü bizi hep. Pek birsey görmedik, görsek de anlamadik. Anlasak bile dogru yorumlayamazdik...

Diger insanlarin arasina salindigimizda lekelenmeye basladik. Günahlar, sevaplardan daha çabuk yapisti üzerimize... Her birey mikrop tasiyan bir böcek gibi sürünün diger elemanlarina bulastirdi kendi karaltisini... Degis ve tokus, degis ve tokus...

Sonra hatirlanan yillar listesinin basina geldik. Yani liseye... Dagilmaya basladik yollara. Bazilarimiz sosyal, bazilarimiz içe kapanik, bazilarimiz da çalisan ögrenci oldu. Bunlar ayni toplum içersinde olmamiza ragmen bizi birbirimizden ayri kilan irklardi...

Belki birine asik olduk. Belki ona söyleyemedik çünkü o baska bir irkti. Sosyal ya da çaliskan gibi içine giremeyecegimiz irklar. Ya da tam tersi...

Onunla uyumak istedik geceleri, konusmak, gülmek, dans etmek, sevismek vs... Fakat mastürbasyon yaparken onu düsleyemedik. Cinsel degildi ilgimiz. Saf, ari, duygu... Kördük...

Belki bie efsane oldu o, belki bir yolunu bulup tanistik. Belki de hayallerimizi gerçeklestirip yattik onunla. Burda! Su an! Safligin bitti! Büyükler gibi bisey yaptin. Karsi cinsle beraber oldun. Bir tabun yikildi...

Sonra hayati farkettin, yeniden 5 yasinda gibi oldun. Irklar ebediyen birlesti. Gerçegin önünde ufak bi insan parçasi... Ve tekrar yollara dagildik.

Gençtik... Müzigi seçip kendimizi ona adadik. Pop yaptik, Jazz yaptik, Klasik müzik yaptik. Punk, Rock, Metal, Death metal, Black metal, Trash, Hard Core, Progressive, Psychedelic rock, Post punk, Acid Rock-Punk, Glam yaptik... Diyaloglarimiz ve görünüsümüz degisti...

Bazilarimiz ise sinema seçti. Macera filmi yapti, polisiye filmi yapti, gerilim filmi yapti. Korku, komedi, müzikal, belgesel, sürreal, nair, trash, dram, B movie ya da sanatsal film yapti. Degisik maceralara daldi.

Bazilarimiz serseri olup sokakta yok oldu, bazilarimiz çalisip toplum dilinde adam oldu. Bazilarimiz junkie olup uyusturucudan nallari dikti. Ve bazilarimiz da; esnaf, is adami, yazar, bankaci, psikolog, filozof, doktor, polis, avci, söför, futbolcu, kaçakçi, fahise, deli, asker ya da ceset oldu...

Ama ne olursan ol her zaman çikacagin tek bi delik vardir. Önce hayat tarafindan hazmedilirsin, tüm sivilarindan arindirildiktan sonra siçilirsin öbür tarafa o sonun olan tek deilkten... Ve ilk bastaki kadar saf ve temiz olamazsin ne yazik ki! Çünkü bir kere yenmis ve ögütülmüssündür...



Caner Aydin / Parabol
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: earanecarnesir - Aralık 23 2009, 23:02:03
Süphesiz ki yasami tersten yasamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.
Nasil mi ?

Cami'de uyaniyorsunuz. Bir tahta sandik içersinde, herkes karsinizda saf
durmus, iyiliginize dua ediyor ve tüm haklar helal edilmis vaziyette.

Tabuttan dogruluyorsunuz, yasli, olgun ve agirbasli olarak.

Herkes etrafinizda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi
hazir.

Arabaniza kurulup evinize gidiyorsunuz. Dogar dogmaz devlet size maas
bagliyor, aylik veya üç ayda bir maasinizi aliyorsunuz. Ne güzel, hazir
maas, hazir ev....

Altmisli yaslara kadar hersey garanti, huzur içinde yasiyorsunuz.

Sagliginiz gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

Bir gün çalismak istiyorsunuz ve ise ilk basladiginiz gün size hosgeldin
hediyesi olarak bir plaket ve altin kol saati veriyor patronunuz..

Genel Müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan
olarak ise basliyorsunuz.

Herkes karsinizda elpençe divan...

Vücudunuzda da bazi hosa giden hareketler de basliyor. Gittikçe zayifliyor
forma giriyorsunuz.
Diger hormonal aktiviteler artiyor, fevkalade.....
Aman ne güzel günler basliyor...

Derken birgün patron size artik Üniversiteye gitsen daha iyi olur diyor. Bu
arada Babaniz ortaya çikmis, "fazla çalistin" diyor "artik eve dön, isi
birak, okumaya basla, harçiligin benden olsun..."

Keyfe bakar misiniz ?

Okudugunuz dersler gittikçe kolaylasiyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem
basliyor.

Partiler, Diskotekler, Kizlarin sayisi artiyor.

Derken Anne ve Babaniz sizi götürüp getirmeye basliyor, araba kullanma derdi
de yok artik....

Günün birinde sizi okuldan da aliyorlar, "evde otur, keyfine bak,
oyuncaklarinla oyna" diyorlar...Mamaniz agziniza veriliyor, zaman zaman
altinizi bile temizliyorlar, hatta bu durum
aliskanlik yaratiyor ve hiç tuvalet kullanmamaya basliyorsunuz.

Derken Anneniz bir gün size süt verme kararini aliyor ve baska bir keyifli
dönem basliyor.
Mama artik her yerde, her an ve en taze seklinde hazir.

Bir gün karanlik ilik ve sicak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için
agzinizi açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sicacik,
yumusacik, gürültüsüz ve partirtisiz bir ortamda yasiyorsunuz.

Küçülüyor, küçülüyor, ufacik bir hücre halini aliyorsunuz.

Ve günün birinde müthis bir olayla hayatiniz bitiyor....


Can Yücel.
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: Heart of the Ocean - Ocak 30 2010, 16:21:23
h e r k e s s e v g i l i s i n i m u t l u e t m e k i ç i n ı s s ı z a d a y a d ü ş e r



Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin beni dövmene müsaade edeceğim. Bir gözümü de çıkartabilirsin. Yalnız, kemik kırma konusunda kararsızım. Kemiklerim bana lazım

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin evi yakabilirsin. Yangın, mahalleye yayılmadan kaçmayı başarabilirsek, sana o istediğin uyduyu alacağım.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin içip içip dağıtabilirsin. Ama kustuğun küvette kusmuğunla yıkanmam için ısrar etmeyeceksin.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Örneğin içkine buz yerine eskimo da atabilirsin.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Dilediğin kadar bağırarak şarkı da söylebilirsin. Bütün apartmanı silah zoruyla koroya almamak şartıyla.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Canının çektiği yemeği de pişirebilirsin bana. Yalvarırım, baharat olarak kepeklerini kullanma!

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Çılgınlar gibi sevişebiliriz de. Ancak seyretmeleri için aileni çağırmaman koşuluyla. ( Bilet kesmen de cabası! )

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Gribal enfeksiyonumuz esnasında aynı kâğıt mendili, aynı ilaçları ve aynı doktor tacizini kullanacağız.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Ev sahibine kira karşılığında sümük koleksiyonunu, bakkaldaki veresiye karşılığında dolmuş elektrik süpürgesi torbalarını, telefon borcu karşılığında kafaderini, diğer faturalar karşılığında ise istikbalini elden çıkartabilirsin! Benim kirli iç çamaşırı portföyüme dokunma sakın!

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: İdrar ve kan tahlilleri için, öpüştüğümüz ağızlarımızı kullanacağız. Evimize misafirliğe gelen en yakın arkadaşımı doğrayıp leğen yapmana da kızmayacağım. Ama eski sevgilimi çamaşır makinesinde yıkama fikrine şiddetle karşıyım.

Sana söz veriyorum; bu gece herşey çok farklı olacak: Beni hecelerime ayıracaksın.

Sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: Maça iyi hazırlandım.

Sana söz veriyorum, bu gece herşey çok farklı olacak: Aşırı pozitifim; bütün her yer A-Rh(+), dekoratif bir renkle şenlenecek. Bıçakları, makasları, törpüleri ve salata kepçelerini bileylettim.

Bugün seninle yıldönümümüz sevgilim! Söktüğüm bir ayak tırnağımı armağan edeceğim sana ve senden alt dudağını kesip, bana armağan etmeni bekleyeceğim. Mutlu yıllar sevgilim!. Az önce kötü vurmuş olabilirim, evet!. Ona kadar sayıyorum şimdi ve kalkmazsan eğer kendime yeni bir sevgili bulmak için gardiyana sesleneceğim:

-"Heey! Görüşme bitti!. Bir geceliğine sevgilim benim yerime delirebilir mi?!"

k.iskender
Başlık: Ynt: Alıntı Tüm Yazılar Buraya..
Gönderen: Zehr-i Zakkum - Temmuz 18 2010, 02:19:11
Bütün hayatımız boyunca beklediğimiz ve nereden geleceğini bilmediğimiz huzuru aıyoruz. Ve tükenmez huzur arayışımız hayatta kalmamızı sağlıyor.Aslında yalan söylüyorum. Ben , hiçbir şey aramıyorum ve beklemiyorum. Sadece duruyorum. Kaçanı da durduruyorum. 'Durun!' diyorum , 'gitmenize gerek yok , onlar size gelirler.'