(http://www.ilericigenclik.org/teknopolitik/wp-content/uploads/2007/01/penguen_logo_by_frontsideair.jpg)
Yazarlar & Çizeler
Met Üst
“15 Şubat 1965 yılında erzincan’da doğdu.8 yaşından beri istanbul’da geziyor.Yazar-çizer-şair-baba-editör ve iflah olmaz bir hayal ve hayat meneceri”
Çarşaf, Gırgır, Fırt, Limon, Nankör, Deli, Leman dergilerinde ve Sabah, Hürriyet, Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün gazetelerinde yazdı,çizdi. Sade, spot karikatürleriyle ve kısa, vurucu yazılarıyla 80 sonrası mizahını en çok etkileyen yazar çizerlerden.
Televizyon için ‘Plastip Show’, ‘Ne Haberler’ adlı siyasi komedi programlarının espri mantığını oluşturdu ve senaryolarını yazdı.
Edebiyat, kültür-sanat, sokak ve mizahı harmanlayıp çıkardığı Öküz Dergisi kültür sanat dergiciliğinde bir olay oldu.
Şiir, hikaye, deneme, aforizma, karikatür albümünde türlerinde sayısı 18’e ulaşan kitabı olan met üst’ün başlıca kitapları şunlar,
Langadank, Kımıl Zararlısı, UGH!, Kalk Gidelim Defteri, Zemheri, Tentürdiyot, Orhan Veli’lemeler, Pedro Nerudo’ya Cevaplar kitabı...
Denemeyenler, Görüşmeyeli Uzun Zaman Oldu, Pazar Sevişgenleri 1 ve 2...
Langadank, Pazar Sevişgenleri köşeleri artık klasikler arasında sayılıyor ve zaman zaman ‘Pazar Sevişgenleri’ gibi kitaplarına çeşitli davalar açılıp, beraat ediyor.
Halen Penguen ve Hayvan dergileriyle didişip duran met üst’ün her an sinemaya zıplama durumu var.
Serkan Altuniğne
14.04.1977 yılında doğdu.Karikatür çizmeye 2002 ekiminde penguen dergisinde başladı.... 2006 şubat'ında ilk karikatür kitabını yayımladı.Hala Penguen dergisinde karikatür çizmektedir...
Bahadır Baruter
1963 Ankara doğumlu. Sırasıyla Küçük Münevver Çocuk Yuvası’nda 1 yıl, Nilüfer Hatun İlkokul’nda 5 yıl, İstanbul Erkek Lisesi’nde 8 yıl, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde 3 gün ve M.S.Ü Resim bölümü’nde 14 yıl eğitim gördü.
Karikatüre 27 yaşında başladı. Pişmiş Kelle’de 3 ay, Limon’da 1 yıl ve Avni’de 6 ay çalıştıktan sonra Leman’ın kurulmasıyla birlikte bu dergide yaklaşık 12 yıl süresince, Fatih Solmaz ile birlikte hazırladıkları Lombak adlı karikatür sayfasını çizdi. 1996 yılında, Selçuk Erdem ile birlikte Lemanyak dergisini çıkardı ve ilk bir yılı Selçuk Erdem ile birlikte olmak üzere yaklaşık 5 yıl süresince bu derginin editörlüğünü yaptı.
1997 yılında Komik Şeyler Yayıncılık’ı kurdu. 2001 yılında 11 arkadaşıyla Lemanyak’tan ayrıldı ve Lombak dergisini kurdu; hemen ardından Bülent Üstün ile birlikte Lombak’ın eki olarak Kemik dergisini çıkarttı. 2002 yılında Metin Üstündağ, Erdil Yaşaroğlu ve Selçuk Erdem ile birlikte Penguen dergisini kurdu. 2003 yılında Fatih Solmaz ile birlikte Kemik’i Lombak’tan ayırarak müstakil formatta yayınlamaya başladı.
Halen Lombak,Penguen, ve Kemik dergilerinde çizerlik ve editörlük görevlerini sürdürüyor. Yazar Mine Söğüt ile evli, çocuksuz,kedili, solak, oğlak burcu ve ruh hastası.
Erdil Yaşaroğlu
Tanıdığım Kadarıyla Erdil...
Onu ilk hatırladığım zamanlarda bebekti daha. Konuşamıyordu, sürekli ağlıyordu ve altına yapıyordu. Küçük, iğrenç ve zararlı bir yaratıktı.
Fakat onu sevmek zorundaydım. Çünkü seçme şansım yoktu. Onla beraber gelmiştik bu dünyaya, onla beraber gidecektik. Anaokuluna giderken öğretmeni ona kağıt ve boya kalemleri vermişti. İlk çizgilerini o zaman gördüm. Çok eğlenceliydi çizdikleri. Diğer salak çocuklar gibi çizmiyordu. Evleri,arabaları, böcekleri değil, rüyalarını ve hiçbir zaman anlamadığım garip ama güzel o şekilleri karalıyordu kağıtlarına.
Sonra ilkokula başladı. O kadar yaramazdı ki, belki uslanır diye her sene sınıf başkanı seçilirdi. Görünürde usluydu. Ama sevmediği öğrencileri yaramazlık yapıyor diye tahtaya yazar ve dövdürürdü onları. Annesi onu gece onikilere kadar eve sokamazdı. Hep sokaklardaydı ama derslerini de ihmal etmezdi. Başarılı bir öğrenciydi. Resim yapmaya devam etti ilkokul boyunca. Ödüller aldı. Okulda yaptığı 23 Nisan ve Kurtuluş Savaşı resimleri dışındakiler çok keyif veriyordu bana. Bazı gerizekalı öğretmenleri onun çizdiği resimleri babası çiziyor zannediyordu. Bu yüzden defalarca azar işitmişti.
Yakın bir arkadaşı vardı. Kuzeni Varol. Sürekli onunla oynardı çocukluktan beri. Sonra bir ara Varol karikatür çizmeye başladı. Bütün aile karikatür çizebiliyor diye Varol'u daha çok seviyordu. Veya o öyle zannediyordu. Bu kıskançlık yüzünden o da karikatüre başladı. 12 Yaşlarındaydı. Yarışmalara katıldı. Bir sürü ödül aldı. Bu tarafta iyi olmasına rağmen, dersleri kötü gidiyordu. Neyse ki iyi yürekli anne ve babası ona hiç kızmıyordu. Hep yanındaydılar.
Liseyi bitirdiği zaman karikatürlerini koltuğunun altına aldı ve Limon dergisine gitti. Her hafta çok çalışıyor ve birsürü karikatür götürüyordu dergiye. Fakat ya bir, ya da iki tanesi yayımlanıyordu. Çok çalışıyordu ama mutluydu. Limon dergisinde köşe sahibi olmak istiyordu. Altı yedi ay gibi kısa bir sürede de başardı bunu. Derginin en genç çizerlerinden biriydi ve yaptığı işleri o zamanlar çok beğeniyordu. Şimdi soracak olursanız, aslında çok kötü işlerdi. Esprileri basit, çizgileri kötüydü. Zamanla düzeltti işlerini. Şu sıralar fena çizmiyor diyebilirim ama hala yeterli değil.
Dergiye girdikten bir süre sonra televizyon için çalışmaya başladı. Plastip Show adını verdikleri kukla programını yapıyorlardı. Sonra bu işten ayrıldı ve yakın arkadaşları ile birlikte Mr. Veb Yaratım Ekibi'ni kurdu. Bir sürü talk show, dizi ve eğlence programları hazırladılar.
Bir yandan da okula gidiyordu. Güzel Sanatlar Akademisi'nde heykel nasıl yapılır dersleri alıyordu. Bu arada Limon Leman oldu. Dergiye girdiğinden bu yana sekiz sene geçmişti. Komikaze köşesinin yanına Marlon tipini de eklemişti.
2002 yılının sonuna doğru arkadaşlarıyla Penguen Dergisi'ni kurdu. Artık orada çiziyor. Komikaze.net diye bir site yapmıştı 99 yılında, onunla da ilgileniyor.
Sürekli sinemaya gidiyor. Hayatta hiçbir zaman işine yaramayacak olan bilgileri öğreniyor. Bunun için saatlerce ansiklopedi okuyor. Bir ayının kış uykusunda yarı yarıya kilo kaybettiğini bilmek onu sevindiriyor. Resim yapıyor. Büyük tuallerle oynarken onu ana okulunda daha yeni tanıdığım yılları hatırlıyorum. Resimleri hala o çocuk resimleri. Aynı renkler, aynı çizgiler. Mutlu, her zaman mutlu. Derdi yok değil. Herkesin derdi var. Ama o bu dertlerin bir süre sonra bitebileceğini hatırlayabiliyor. Hayatın sıkıntılarının kendisini üzmesine izin vermiyor.
Bu hayata beraber geldiğimiz için ve onunla beraber gideceğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Çünkü o iyi birisi. En azından bana karşı iyi. Benim kadar tanısanız siz de onu severdiniz. Ama hiçbir zaman ona benim kadar yakın olamayacaksınız...
Erdil Yaşaroğlu
http://www.erdilyasaroglu.com
Altay Öktem
Hiç kimseyi özleyecek kadar çok sevmiyorum kendimi
Altay Öktem, 1964 yılında İstanbul'da doğdu. Salacak'ta şarap içerek büyüdü. Bir askeri okul (Kuleli) ve bir tıp fakültesi (Trakya Üniversitesi) bitirdi. Kendini şiire vererek; kimsenin elinden tutmadan zirveye doğru düşmenin yolunu yöntemini buldu. Eski Bir Çocuk, Sukuşu, Beni Yanlış Öptüler Aslında, Çamur Şiir ve Herşey: Oda Kırbaç Ayna adlı şiir kitaplarının ardından fanzinler, fotokopi afişler ve demoları incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı yazdı. Bütün kerimlerin hayatını Filler Çapraz Gider adıyla romanlaştırdı. Şubat 2002'de Kargart'da açtığı fanzin sergisinin ardından Genel Kültürden Kenar Kültüre: 101 Fanzin adlı seçkiyi, Şehrin Kötü Çocukları adlı fanzin şiir antolojisini, Hayat Bazen Çentiklidir adlı kitabında topladığı denemeleri ve Aslında Saçları Siyahtı adlı öykü kitabını İthaki Yayınları'ndan çıkardı. Bu kitaplarının ardından Sokaklar Tekin Değil adlı şiir kitabı ve Tanrı Acıkınca adlı romanı yayımlandı. Halen düzenli olarak Yasakmeyve, Hayvan ve Penguen dergilerinde yazıyor. İç organlara yakın bir mesleği (Doktor), bir eşi (Deniz) ve bir oğlu (Berkay) var. Arada bir Benusen'de içiyor ve hiç kimseyi özleyecek kadar çok sevmiyor kendini.
Kaynak: www.altayoktem.com
Alpay Erdem
1977 İstanbul doğumluyum. Memleket Sinop İstanbul Üniverstesi Jeofizik Mühendisliği mezunuyum. Profesyonel anlamda 2000 Nisan’ından beri çiziyorum. 2004 Şubat’ından beri yazıyorum.
2006 Mart’ından beri evliyim. Özgeçmişimde bir adet Sinop Kur’an Okuma Birinciliğim, bir adet de İstanbul Hikaye Birinciliğim var. 6 sene lisanslı futbol oynadım. Şu an lisanlı bisikletçiyim. Hayatımın yarısı bisiklet üzerinde, yarısı masa başında geçiyor. Yaşamı, ve özellikle kuşlar olmak üzere hayvanları,doğayı çok seviyorum. Meraklı bir insanım. Beatles’ın hayatımdaki yeri büyük. İsmail Hasta Ruh İlk adlı bir kitabım var. Şimdilik bu kadar.