Alternatifim Cafe

Hoşuma gitmeyen her şeyi tipeksledim

Discussion started on Magazin


Şov dünyasında 32 yıldır ayakta kalabilmeyi başarmış bir isim Nükhet Duru. Haftanın beş günü canlı yayımlanacak bir programa başlıyor. Kitap yazıyor; sırada da Nükhet Duru Collection var


Dile kolay; tam 32 yıldır şov dünyasında... İlk başlarda oyunculuk da vardı yaptığı işler arasında ama artık o Ajda Pekkan, Sezen Aksu ve Nilüfer'le birlikte Türk pop müziÇinin kare asından biri... Nükhet Duru, 10 Eylül'den itibaren kendine yeni bir sayfa açacak. Duru'nun tv8'de hafta içi her gün canlı yapacağı programın adı "Duru Muhabbetler"...
"Duru Muhabbetler" bildiğimiz gündüz kuşağı kadın programlarından. Sanatçının deyimiyle tek farkı "Duru Muhabbetler"i Nükhet Duru'nun hazırlayıp sunacak olması. "O da ne ki?" diyenler olabilir.
O farkı şöyle bir örnekle açayım. Duru ile "Cafe Sohbetleri"ni gazetede yaptık. Bize çay - kahve servisi yapan Canan Arabacı, kahve isteyen Duru'ya, "Şeker mi istersiniz, tadlandırıcı mı?" diye sordu. Duru, "SaÇol canım. Parmağımı batırıyorum aynı işi görüyor" deyince Canan birkaç dakika kendine gelemedi. tv8'de Nükhet Duru farkıyla bir programa hazırlanan sanatçıyla keyifli bir sohbet yaptık

Şov dünyasında 32 yıl ayakta kalabilmenin püf noktaları neler?
Söylemek utandırıyor beni ama bu 32 yılda ne yıldızlar çıktı, yok oldu. Ne partiler, ne başkanlar, ne cumhurbaşkanları. Hepsinin de ya da bazılarının da farklı yönlere sapmış olmaları onları halkın gözünden düşürdü. Benim hayattaki duruşumda çok fazla deÇişiklik olmadığı için müesseseleştim. Yani bugün hiç hit şarkı çıkarmamışken, kliplerim ekranlarda dönmüyorken en fazla algılanan birisi olmak bir işarettir diye düşünüyorum. Ne kimseyle ahbaplığım vardır, ne şirketlerin müdürlerini tanırım, ne organizatörler evime gelir gider. Ne de köşebaşlarını tutmayı bilen bir kadınım.

32 yılda kaç albüm oldu?
23 albüm.


'İşime, fiziğime emek verdim'
Şov dünyasının ünlüleri "markalaşmak"tan bahsederken sizin "müesseseleşmek" sözcüğünü kullanmanız ilginç değil mi?
Yani bence Türkiye'nin en büyük eksikliğinden biri kurumlaşmayı ilerletememiş olmak. Şirketler kısa vadede çabuk geri almak adına kuruluyor. Birçok konudaki olgu bu şekilde. Ama uzun vadede bir şeyi geri almak üzere çok emek sarfetmek, yatırım yapmak, istikrarlı olmak gerekiyor. Ben bunların üçünü de belli ölçülerde gerçekleştirdim. İşime emek verdim, kendime emek verdim, fiziğime emek verdim, insan ilişkilerime belli mesafede emek verdim. Beni birine ne çok fazla yakın görürsün, ne de çok fazla uzak. Kendi dünyama alacağım insanlar seçilmiştir. Bunlar da yıllardır aynı kişilerdir.

Kaç kişidir onlar?
40 - 50 kişi var. Ben paradan çok insan biriktirmeyi seviyorum.


32 yıldır çalışıyorsunuz. Artık çalışmasanız maddi ve manevi açıdan kaç yıl idare edebilirsiniz?
Hepimiz yokluklar gördük. En alt basamaklardan geldik. Özellikle ben. Bu camiada bir gazinonun birinci çıkan kızıyken sonra solist olan tek ben varım. Bu yüzden ben neyim varsa onunla mutlu olup geçinebilen biriyim. Ama manevi olarak Allah öyle bir şey göstermesin. Ben sahneye çıktığım zaman minimum 25 kişi sebeplenir. Maksimuma baktığında çalıştığım yerdeki komiden, garsondan, kahyadan, tesisatçıdan... Bu insanları, bu gücü ayakta tutup hâlâ bir şeyler de kazanma yolundaysam bu beni mutlu ediyor.
Kendimle barışık olmamın asıl nedeni hep geçer akçe olmamdır, güzel olmuş olmam değil. Hani diyorlar ya bana, "Biz de senin gibi fiziğe sahip olsak kendi kendimizle barışık oluruz" diye... Hep derim güzellik bir sivilce, zenginlik bir kıvılcım diye... Hiçbiri hiç kimseye kalıcı değil...

Zaman zaman bazı estetik operasyonları da yapıyorsunuz ama...
Cevap vermeye bile gerek görmedim. Çünkü neden? Ev kadınları bile bugün güzellik salonlarından, kuaförlerden çıkmazken bir sanatçının kendini iyi tutmak üzere yapacağı şey fedakârlıktır. Hem canından, hem kanından, hem cebinden... Bunun ne kadarını yapıp ne kadarını yapmadığımı anlatmak bana tuhaf geliyor. Onun ölçütü bende saklı kalsın.

Şu kitap konusuna dönersek, Nükhet Duru'dan kadınlara güzel görünme üzerine öğütlerden mi oluşacak yoksa hayat duruşundan da örnekler verecek mi?
Hepsi... İlk genç kızlığım, sonra kendimi fark ettiğim dönem... Sonra sahnede büyüdüğüm yıllar... Neyi nasıl algıladığım, sonra ne olduğunu nasıl öğrendiğim... Hiç kimse de şunu düşünmemeli; "Biz Nükhet'le şöyle şöyle bir olay geçirmiştik. Acaba yazıp da öcünü alacak mı?" Ben hoşuma gitmeyen her şeyi tipeksledim . En güzel şeyleri yazıyorum ve hatırlıyorum. Kendimi öyle tedavi edebildim diyeyim yıllar içinde. Çok uzun süreden beri yazıyorum. Bu kitap hiçbir zaman bir reçete kitabı değil. Şunu kaynatın, bunu demleyin kitabı değil.. Belki fi tarihinde seninle konuştuğum bir anekdotu yazıp içinden çıkardığım rastlantıları, hayattaki hoşuma giden sevdiğim bütün anıların yer aldığı bir kitap olduğu için çok uzun sürüyor.

Çok mu yara aldınız geçen yıllar içinde?
E aldık... Yeterli derecede... Ama ne kin barındırdım içimde, ne üzüntü, ne bir öç alma duygusu... Vakti saati gelsin de, ben ona söylerim... Bunları yok ettim, ruhumdan da bedenimden de... O yüzden çok güzel anılardan bahsedeceğim.

 
'Anneannem derdi ki'
Televizyon programının içeriği nasıl?

Televizyonda beş gün canlı yayın yapmak hiç kolay bir şey değil. Dedikodusuz, skandalsız, düzmece facia ve mutluluk olmadan hem de... İnsanda bilgi, birikim veya yönetim gerektirir o kadar saat canlı yayın. Ne kadar size yazıp verseler de sizde yoksa cümle kısa kalır. Anneannem "Takma akıl, yedi adım gider" derdi. Bu arada programda "Anneannem derdi ki" diye bir bölüm de olacak. Bende bir şey yoksa yedi adım sonra tükenirim. Buna evet deyip bu işe soyunduğuma göre demek ki, benim de biriktirdiğim bir şeyler var, onları göstereceğim. Kitabımdan önce canlı olarak göstereceğim. Çünkü insanlar çok uzun süredir çok ilgili değilse o konuyla kitap okumak yerine televizyon seyretmeyi tercih ediyor. Bunu göz ardı edemezdim.

Nükhet Duru'nun bir de iş kadını tarafı var. Ne işle iştigal ediyorsunuz bu aralar?
Sağlık konusunda çalışmalarımı artık fahri olarak sürdürüyorum. Kırsal kesimdeki kadınlarımızı eğitmeye çalışıyorum.İşkadınını daha fazla tekstile kaydırmak istiyorum
.

Ne yapacaksınız?
Sağlık merkezim vardı. 5 Nisan kararları sonrasında zor günler yaşadık. Onu devam ettiriyorum. Çünkü o benim hayattaki misyonum. Kadınlarımızı sağlığına önem vermeleri için motive etmek. Ama bunun yanında o kadar elbise ve takıyla ilgili fikrim oluştu, o kadar büyük ustaların elinden elbiseler giydim ki... Kendi ürettiğim elbiseler var. Küçücük bir atölye yaptım kendime, oynuyorum orada. Şu basmalar, şu etek, yemeni oyaları, karıştırıp bir şeyler yapıyorum. Bu tip şeylerle oynamaktan hoşlanıyorum. Takılar yapmaktan, nakış işlemekten hoşlanıyorum. Bana çok iyi geliyor.

Seri üretim mi haute couture mü?
Bir şöhretin elinden olunca kusura bakma, sükse de yapınca houte couture oluyor tabii. Resim yapıyorum; yağlı boyaya devam ediyorum.

Ufukta Nükhet Duru Modaevi var mı?
Olabilir. Belki dükkân olur, belki bir yere veririm. Butik, dükkan gibi şeylerle uğraşınca belki yaratıcılığımı kaybederim. Birilerine veririm, satarlar. Nükhet Duru Collection geliyor. Takı yapıyorum, seramik yapıyorum, perde yapıyorum. Delilik parayla pulla değil işte, ne yapayım? Devinim halinde bir kadınım. Yoknaz...

Oğlunuz Cem Masis'le ilgili birkaç gün önce yasağı kalktı diye bir haber okudum. Nedir oğlunuzla ilgili son durum?
Vallahi bu haberleri kim yazdırıyor bilmiyorum. Çocuğun ne yasağı var, ne bir şeyi var. Amerika'da üniversite hazırlık okuyor. Yapmış olduğu bir şey de yok. Ha babası bir gezme tozma yasağı koymuşsa o da her çocukta olan bir şey.

Hep Amerika'da mı?
Amerika'da, hatta ikinci lisanı yapıyor. Son derece disiplinli bir okulda. Üniversite hazırlığı bitirdi, bu yıl birinci sınıfa gidecek.



Kare as değişmedi

Sizin şov dünyasının lügatına soktuğunuz bir de söz var; Azgın teke diye.. .
Ben o şarkıyı 1977 yılından beri söylüyorum. "Hovarda Moruk" diye... Azgın Teke de değil şarkının adı. Onu bir Fransız kabare programından öğrenmiştim. Daha yeni meşhur olduğum dönemde. Bunu sahnede şakalaşmak için, böyle etrafında genç ve güzel kadınlar olan masa beyleri vardır ya gazinolarda. Onlara gider sataşırdım. Şovumun bir parçasıydı. Ne zamanki ben Banlieu'de kabareyi söylediğim bir anda Oya oradaydı ve Neco ile olayı patlak vermişti. Akıllı kardeşlerim benim "İşte azgın teke Neco" dediler, ondan sonra önünü alamadım. Allah aşkına bunu yaz.

 Bir ara popun kare asını açıkladınız. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer ve ben diye. O dönemde Zerrin Özer buna itiraz etti. Aynı kare as'ta ısrarlı mısınız?
Onu da ben açıklamadım. Müzik eleştirmenleri açıkladı. Sonrasında çok yavaş ve rahvan gitmiş olmama rağmen 1975 yılı itibarıyla verdiğim ve ünlü yaptığım eserler, aynı zamanda Türk Pop Müziği'nin öncüleri arasında sayılmam ama benim kadar diğer arkadaşlarımın bu dörtlünün içinde olacak şekilde eser bırakmadığı için hep o dörtteki yerimi korudum. Bu sanatsal bir kategori.


Nükhet Duru'ya "Hayatınızda biri var mı" diye sorduk. İşte yanıtı

-Allah söyletir inşallah. Çok uzun zamandır yok. Ben aşkı sevdayı başka şeylere sardım şimdi. Televizyonda da onları öğreteceğim, anlatacağım. Gerçekten nitelikli bir aşk ve beraberlik, bütünlük olmadıkça, ben öyle bu hafta onla çıktı, öteki hafta bunla çıktı bir insan ne oldum, ne de olabilirim. Ben bir anneyim artık. Bu saatten sonra benim ciddi, akıllı uslu, iler tutar bir ilişkim olur ya da olmaz."



10 ismin çağrıştırdıkları

Sezen Aksu: Dostum
Erol Evgin: Canım ciğerim
Ajda Pekkan: Moda ikonum
Cenk Eren: Canım ciğerim, dostum
Nilüfer: Sevgili arkadaşım
Neco: Ağabeyim
Ali Kocatepe: Hayatımdaki ikinci köşe başı
Sibel Can: Bez bebek
Cem Yılmaz: Çok komik
Zerrin Özer: Nü diye bağıran dostum
#1 - Eylül 06 2007, 15:44:30
Hayatım Kural Dışı Olmuş.Kendimin Kuralıyım ߣN ...

 
£я§@N_05

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.