Zerdüştçülük, Zerdüştilik, Mecusilik ya da yerel dilde Mazdayasna, Zerdüşt tarafından kurulan ve M.Ö. 1400´den M.Ö. 1000´e kadar devam eden antik bir İran dinidir.
Zerdüştçülük, tek tanrı olan Ahura Mazda inanışını öğretir. Zerdüştçülüğün en önemli özelliği, en eski tek tanrılı din olarak kabul edilmesidir. Fakat daha sonraları dualist bir din olmuş, dualizmin en tanınmış örneklerinden birini oluşturmuştur. Bu dinde inananların beden öldükten sonra dirilip Ahura Mazda´nın huzuruna çıkacağına ve orada sorgulanacaklarına inanılır.
Tek tanrılı bir inanç sistemi getirdiği için kimilerince peygamber olarak kabul edilen Zerdüşt'ün hayatıyla ilgili bilgiler daha çok efsanelere dayanır. Zerdüştçülerin inanışına göre Zerdüşt, Büyük İskender'den 258 yıl önce ortaya çıkmıştır. Büyük İskender, Ahameniş hanedanının (M.ö. 559-330)merkezi Parsa'yı (Persepolis) M.ö. 330'da ele geçirdiğine göre Zerdüşt, Harezm'in kralı olduğu sanılan Vistaspa'ya inançlarını M.ö. 588'de kabul ettirmiş olmalıdır. O sırada 40 yaşında olduğu inancı doğru kabul edilirse, doğum tarihinin M.ö. 628
olması gerekir.
Spitamalar adıyla bilinen soylu bir aileye mensub olan Zerdüşt, "Bilge Tanrı Ahura Mazda'dan vahiy aldığını" öne sürerek eski İran dinini yeniden biçimlendirmeye çalıştı. İnanç sisteminin temelini tapınılacak tek tanrı, en yüce tanrı Ahura Mazda oluşturur. Ahura Mazda, göklerin ve yerin, diğer bir deyişle maddî ve manevî dünyaların yaratıcısıdır. Birbirini izleyen karanlıkla aydınlığın kaynağı, evrensel adaletin yaratıcısı, doğanın merkezi,
ahlakî düzeninin kurucusu ve tüm dünyaların yargıcıdır.
Zerdüşt inançlarına göre, ölümsüzlüğün ve sonsuz mutluluğun geçerli olduğu hak ve doğruluk ülkesinin mutlak hakimi olan Bilge Tanrı Ahura Mazda'nın karşısında, kötülüğü simgeleyen Ehrimen yer alır. Bu inanış Zerdüştçülük'ün ikici (dualist) yönünü oluşturur. Ehrimen'in peşinden gidenler, özgür iradeleriyle onu seçtikleri için kötü olurlar. Bu ahlakî ikicilik Zerdüşt'ün kozmoloji anlayışından kaynaklanır. Bu anlayışa göre başlangıçta "hayat ile hayat olmayan" arasında seçim yapma özgürlüğü bulunan iki ruh karşı karşıya gelmiştir. Bu ilk seçim, iyilik ve kötülük ilkelerinin kaynağıdır. "Adalet ve Hakikatin Egemenliği" iyilik ilkesiyle, "Yalanın (Druc) Egemenliği" ise kötülük ilkesiyle bağlantılıdır. Yalanın ülkesi daeva denilen kötü cinlerle doludur. Kendi iradeleri ve kararlarıyla iki karşıt ilkeye dönüşen iki ruhu da Ahura Mazda'nın yaratmış olması, kozmoğonik ve ahlakî ikiciliğine karşın Zerdüşt dininin tek tanrıcı niteliğini korumasını sağlamıştır.
Bilge Tanrı, kutsal ölümsüzlerin de yardımıyla sonunda kötülüğün simgesi Ehrimen'i yok edecektir. Bu inanç, kozmik ve ahlakî düzlemlerde ikiciliğin ortadan kalkacağı anlamına gelir. Ama bu ikici anlayış Zerdüşt'ten sonraki dönemlerde yeniden önem kazanmış, artık Hürmüz (Yaratıcı) ya da Ormazd olarak anılan Ahura Mazda'nın Ehrimen'l-e eşit konumda görülmesine neden olmuştur. Buna göre zamanın başlangıcında dünya, biri iyinin, diğeri kötünün egemenliği altında bulunan iki alana bölünmüştür. Her insan bunlar arasında seçim yapmak zorundadır; kendi iradesi doğrultusunda ya Bilge Tanrı'yı ve onun egemenliğini ya da Yalan ülkesinde hüküm süren Ehrimen'i seçecektir. İnsanın karar verme özgürlüğü, kendi kaderini belirlemesi ve ondan sorumlu olması sonucunu doğurmuştur. Doğru insanın ödülü, sonsuz dürüstlük ve ölümsüzlüktür. Yalanın yanında yer alanlarsa, yalnız Bilge Tanrı tarafından yargılanıp cezalandırılmakla kalmayacak, kendi vicdanlarınca da mahkum edilecektir. Bu insanların ölümden sonra sürdüreceği hayat, İslam'daki Cehennem hayatına benzer, insan bir kere seçimini yaptıktan sonra geri dönüş yoktur. Bu nedenle dünya, birbiriyle savaş durumundaki iki topluluğun oluşturduğu iki zıt kutup ,olarak algılanır.
Günah insanı kötü güçlerin esiri kılar. Erdemler iyiliğin nihai üstünlüğüne yardım eder. Doğru yaşama, ahlakî emirlere uyma başlıca esaslardır. Ahlakî emirler iyi düşünce, iyi söz ve iyi iş diye özetlenir. Yoksullara cömert davranma, misafirperverlik, bütün kötülüklerden uzak kalma, toprağı sürme, sığırlara bakma, sıkıcı şeyleri ortadan kaldırma da başlıca erdemlerdir. Temiz hayvanları, özellikle köpekleri öldürme büyük günahtır. Zina yasaktır. Bazı cinsel konular ve ölü bedenine dokunma kirlenmeye yolaçar ve arınmak için özel ayinler gerektir.
Bu dinin temelinde tanrı ve şeytanın savaşı yatar. Zerdüşt, yeryüzündeki kavganın tanrının ruhu Spenta Mainyu ile şeytanın ruhu arasında olduğuna inanırdı ve her inananın iyilik için savaşması gerekirdi.
Zerdüşt, Gatalar denen dörtlükler yazmıştı. Bu dörtlükler Avesta denen kutsal kitapta toplanmıştı. Bu yazılar Zerdüşt´ün neye inandığını anlatan tek belgedir. Zerdüştçülükteki şeytan inancı ile batı dinlerindeki melek anlayışı arasında benzerlikler vardır.
Zerdüştçülüğün İslamiyetin İran'da yayılmasına kadar devam ettiğine inanılır. MS 600 civarında Müslümanlarin Pers topraklarını ele geçirmesinden sonra bu dinin müritleri azaldı.
Yazd kentinde bir zerdüst tapinagi