Alternatifim Cafe

Rock ve Metal Türleri - Uzun Anlatım -

Discussion started on Rock

Hardcore ve metal, birbirine zıt giderken yepyeni bir tür, punk’ın şarkı söyleme stili ve müzikal özelliğiyle, metal rifflerinin ve kültürünün birleşimiyle ortaya çıktı. Genellikle bir dakikanın altında süren muhalif şarkılar dinleyiciyi riff’lerle sersemletiyordu...Vokaller neredeyse tellal ya da çığırtkanlar gibi yüksek sesli ve şiddetli bağırıyordu. Müzik genelde düşük kalitede olsa da, hızlı ve aniden durulup coşan gitar tekniği alışılmışın oldukça dışındaydı. Tüm bunların yanında açılan bu yeni bulvar sayesinde artık siyaset de ebedi olarak metale girmiş bulunuyordu. Bu yeni türün adı thrash metaldi... Thrash metalin kökeni 1970’lerin sonuna ve 1980’lerin başına, bazı metal gruplarının, hardcore punk’ın aşırı hızını, klasik metal melodilerine eklemesine dayanır. İki grupsa bu yeni formu belirginleştirme şerefine nail olmuştur: Venom ve tabiki Motörhead.. Tüm bunların ötesinde, thrash metal kategorize etmesi güç bir şey de kanıtlamıştı. Bazı metal fanları ve müziyenleri, oluşan bu yeni türü değişmez sabit bir konsepte oturtmaya çalışsalar da diğerleri bu kısıtlamaya karşı çıkıp böyle bir sınıflandırmayı gereksiz buldular. Çünkü iki farklı metal türü arasında geçişler olması genel bir durumdu. Hatta metal olmayan türlerin bile metal müziğe etkisi oluyordu.. Bazıları 1981 senesini thrash metal için dönüm noktası olarak görse de çoğu insan için hikaye çok daha eskiye dayanıyordu. Black Sabbath’ın “Symptom of the Universe”inde (1975) muhtemelen ilk thrash riff’i bulunuyordu. Hatta “Into the Void” ve “Children of the Grave”den (ikisi de 1971) bile bahsetmek mümkündü. Speed metalin öncü grubu Judas Priest’in 1978 yılındaki “Stained Class” çalışmasında da thrash metal izleri vardı. Grubun bateristi Les Blink’in tempolu ritminin aykırı bir gitar sounduyla birleştiği Tyrant’ın canlı versiyonu da stüdyo kaydına göre thrash metale hayli yakındı. Motörhead’in Overkill’i (1979) New York’lu bir gruba isim olmuştu ve o grup 1981’de ilk thrash metal şarkısı olarak görülen eseri yapmıştı: “Unleash the Beast Within”. Çok geçmeden San Francisco’lu Leather Charm grubu da “Hit the Lights”ı hazırladı. Ama grup dağıldığı için bu şarkı yapılmadı. Grubun bestecisinin bir sonraki grubu Metallica’ydı, böylece Metallica bu şarkıyı hayata geçirdi. Metal Church grubuysa 1980 ve 81’de Metallica’nın ve Overkill’in ilk zamanlarında yaptığı müziğe benzeyen bir iki çalışmayı çoktan kaydetmişti.. İlk thrash demosuysa, yine Metal Church grubunun Red Skies (1981) demosu olabilir. Thrash, speed ve power metali birleştiren bu enstrümantal demo, grubun Ekim 1982’de çıkardığı yeni demosu Four Hymns”in gölgesinde kaldı, unutuldu gitti. Yani Metal Church kronolojik olarak ilk thrash demo çıkaran grup oldu. Metallica ise ikinci geldi. (Nisan 1982’de “Power Metal”, Temmuz 1982’de “No Life ‘til Leather” demoları) Bir kaç ay sonraysa (Kasım 1982) Avrupa’lı Artillery grubu bir demo doldurdu. “We are the Dead” isimli bu demo daha çok Black Sabbath’ın müziğine odaklıydı. Metallica kadar hızlı olmasa da riff’ler birbirine çok yakındı ve demo sonuç olarak bir thrash demosuydu. Thrash metal, Overkill’in ikinci demoları “Feel the Fire”ı çıkarması ve Slayer’ın (“Chemical Warfare” şarkısını içeren) “Haunting the Chapel” EP’siyle 1984’de hız almaya başladı. Bu çalışmalar thrash metal türüne daha karanlık ve baskın bir ses özelliği kazandırdı. Bir sene sonra Artillery’nin “We are the Death“ albümü de türün hızlanmasına katkıda bulundu. Dave Mustaine’in Megadeth’ini de unutmamak gerek: Megadeth, Judas Priest’in speed metaliyle, thrash riff’lerini birleştiren müziğiyle (özellikle “Rust in Peace”-1990 ile) çorbadaki tuz miktarında önemli bir paya sahip oldu. 1986 yılı tür için gayet verimli bir yıl oldu. Dark Angel’ın “Darkness Descends” albümü gelmiş geçmiş en sağlam ve hızlı thrash albümlerden biri olarak görüldü. “Reign in Blood” (Slayer) bir klasik olarak kabul edildi. Alman grubu Kreator, “Pleasure to Kill” ile türe yeni standartlar getirdiği gibi death metal üzerinde de hayli etkili oldu. Megadeth hayli teknik bir albüm olan “Peace Sells”i çıkardı. Metallica’nın “Master of Puppets” albümü ise thrash müziği çok daha ilerilere taşıdı, türün adeta sınırlarını aştı. 80’lerin sonuna yaklaşılırken thrash metal son sürat hızına devam ediyordu. Bu senelerde tür pek çok alt dala ayrılmaya başladı, Death ve Possessed gibi pek çok grubu da etkiledi. Possessed ilk death metal gruplarındandı ve thrash metalden etkilenip belki de ilk death-thrash klasiği “Seven Churches” albümünü çıkardı. Bazı gruplar da Megadeth’in ilk dönemlerinde yaptığı gibi speed ve thrash metali birleştirdi. Helstar, Heathen ve Testament gibi gruplar da parlayan gitarlarıyla tanındı. Neredeyse çeyrek asırı geçen tarihiyle thrash, metal türünün en köklü türleri arasındadır ve en çok tanınan, tüm dünyayı sarsan çoğu efsane metal grubunun da bahşettiği müzik türüdür. Metallica gibi.. Megadeth gibi.. Slayer gibi.. Testament gibi.. Anthrax gibi...


 Ç(alıntı) by zifiri.com (6)
#1 - Nisan 12 2006, 13:51:18

Doom metal.. kötü kader, kara yazgı anlamına gelen iç karartan metal.. Hiç acelesi olmayan, uyuşmuş, durgun, ağır metal.. Dertlerini anlatmaya üşenenlerin acılarını yüzüne vuran, hatta o acıyı eline tutuşturup sonuna kadar hissetmeni sağlayan, taşıdığın acıyı sana arkadaş yapan hatta arkadaştan da öte o acıyı “sen” yapan hüznün müziği.. Bir zaman sonra kafanı bu karanlıktan dışarı çıkardığında kendini her zamankinden daha güçlü hissedersin, hayata daha “tepeden” bakarsın, başka metal türleri dinlemeye başlarsın artık. Güçlenmiş taş gibi olmuş egon bu hüzün müziğini hazmedemez hale gelmiştir fakat doom metal kenara itilmeyi, ihaneti asla affetmez.. En hazırlıksız anında uzaktan gelen bir ses bir anda tepetaklak eder hayatını;


We’re just a moment in the time...
A blink of an eye...
A dream for the blind...
Visions from a dying brain...
I hope you don't understand...


Doom metal nedir?
Önce Doom metal’i kısaca tanımlamalı sanırım irdelemeden önce.. Aslında tanımı hakkında oldukça hararetli tartışmalara sahne olmuş bir sorudur, fakat Doom metalin ne olduğu hakkında bazı kesin bilgiler de mevcuttur..

Doom metal, metal dediğimiz bol çeşitli müzik türünün bir alt türüdür. Bu da demektir ki çekirdek kriterimiz metal müziktir.. Her ne kadar bir çok insan “metal metaldir kardeşim ne diye türlere bölüyorsunuz?” gibi yaklaşımlarda bulunsa da bu müziğe yakından baktığınızda asla öyle olmadığı belli oluyor. Peki Doom Metal’i diğer türlerden farklı kılan ne? Cevap çok basit; Doom Metal ağır temposu ile tamamen karanlık, hüzün, depresyon ve melankoliyle doludur. İnsanı bir anda karanlık atmosferiyle sarıverir ki diğer türlerde rastlanabilecek bir özellik değildir..

İlk Doom grupları müziklerinde clean vokali tercih etmişlerdir. Bu yüzden “Doom Metal, brutal vokalli olur kardeşim!” önermesine yanlış diyebiliriz. Her ne kadar günümüzde bu Doom tarzına sahip pek grup kalmasa da Solitude Aeturnus gibi çok iyi gruplar, türün orijinaline bağlı kalmayı tercih ettiler..

İlk Örnekler..

İlk Doom albümü örneği ise Black Sabbath’ın kendi adını taşıyan albümü ve ikinci albüm “Paranoid” olarak gösterilir. Her iki albüm de 1970’te piyasaya çıkmış ve beklenmedik tepkiler almıştır. İlk albüm Sabbath’ın blues köklerinden oldukça barındırsa da, “Paranoid” albümü bence grubun en karanlık albümüdür.. Albümlerin taşıdığı özelliklerle beraber Black Sabbath Doom metalin en asli yaratıcısıdır sonucuna varabiliriz.

Tabi Black Sabbath bu türü icra ederken kesinlikle yalnız değildi, Pentagram, Blue Cheer, Black Widow ve Bedemon gibi gruplar Sabbath’a eşlik etmekteydiler.. Her ne kadar aralarında sadece Black Sabbath Doomun dallarına sarılıp müziğinde inanılmaz gelişmeler gösterse de saydığımz diğer gruplar da proto Doom dediğimiz ilk Doom örneklerinin yansıtıldığı alt türe adlarını yazdırdılar.. Aslında Doom Metal'i albüm değil de şarkı bazında incelersek, mesela Iron Butterfly’ın ‘Inna Gadda Da Vida’ şarkısının da dahil olduğu bir çok eserle, 60’ların sonu ile 70’lerin başında Doom’un gümbür gümbür gelen ayak seslerini duyabiliriz..

80’ler..

1970’lerden bu yana bir çok Doom Metal formu vücut bulsa da Doom, asıl büyük hareketini 80 sonrası gerçekleştirir ki bu dönem Thrash, Death ve Speed türlerinin ortalığı kasıp kavurduğu yıllardır. Açıkçası bu yıllarda Doom Metal hep kıyıya köşeye itilmiş ve az önce saydığımız türlerin gücüne karşı etkisiz kalmış fakat buna rağmen gizliden gizliye kendisini oldukça geliştirmiştir..

Sabbath’ı bir kenara bırakırsak; Trouble, Saint Vitus ve Candlemass; Doom Metal’in ilk grupları olarak kayda geçmiştir.. 80’lerde Doom’u en çok geliştiren gruplarından birisi Trouble’dı. Aslen Chicago’lu olan bu grup 1979’da kurulmuş ama 1984’de adını duyurmayı başarabilmişti. Trouble, heavy metalin yavaş çekimine benzeyen ve Black Sabbath’dan da hayli öğe barındıran bir müziğe sahipti. Ama grup aşırı dinci (Hristiyan) olduğu ve bunu da sözlerine yansıttığı için sonraları White Metal (namı diğer;Christian Metal) olarak anılmaya başlandı.

Bir başka Doom grubu Saint Vitus ise belki de (Candlemass ile birlikte) Doom Metal’e en büyük etkiyi bırakan gruptur. İlk çalışmaları Black Flag’i (hardcore grubu) andırsa da, sonraları yarı-Doom bir müziğe sahip olmuşlardır. Grubun lideri Wino ise şu anda dahi Doom Metal’in en efsane adamlarından biri olarak gösterilir. Hem ilk grubu The Obsessed, hem de sonraları Saint Vitus’ta Doom Metal’e katkısı çok büyük olmuştur.

1986 senesinde İsveçli grup Candlemass, "Epicus Doomicus Metallicus” albümünü çıkardı. Bu albüm erken dönem Doom Metal için bir başyapıt sayılmasının yanı sıra Doom metalin isim babası olarak da gösterildi (tabi bazılarına göre Doom metal, ismini Sabbath’ın ‘Hand of Doom’ şarkısından almıştır). Bu albüm Black Sabbath’ın (ve Ozzy’nin) eski tarzına sahip olsa da ağırlıklı olarak modern etkilere sahipti. Candlemass’in en iyi yıllarıysa temiz, derin ve çok özel bir vokale sahip olan vokalist Messiah Marcolin’li dönemi oldu. “Doom Metal nedir?” diye merak eden yeni heveslilerin "As It Is, As It Was: The Best Of Candlemass” (1994) albümünü dinlemeleri türü kavramaları bakımdan hayli faydalı olacaktır.. 80’lerin sonlarına damgasını vuran bir diğer Doom grubuysa Cathedral’dir. Grubun lideri Lee Dorrian, 1989 yılında Napalm Death’ten ayrıldığında kimse ondan böylesine bir "u" dönüşü beklemiyordu. (Napalm Death’in, Doom’a belki de en uzak tür olan grindcore grubu olduğunu düşünürsek şaşkınlık normal tabi..) Napalm Death’in ultra hızlı müziğine zıt bir biçimde Cathedral’in ilk albümü ultra yavaş oldu. Ama grup, seneler geçtikçe Doom Metal’den yavaş yavaş sıyrılıp 70’lerin rock müziğine heves sardı



ve 90’lar.....
90’ların başlarında Doom Metal bazı değişikliklere uğradı. Death Metal’in meşaleyi ele almasıyla Doom Metal de rahat bir nefes aldı ve adeta tekrar dirildi. Böylece bu yıllarda pek çok Doom-Death yapan grup kuruldu. Ve yazının girişinde de belirtildiği gibi bu gruplar arasında aynı müzik şirketine (Peaceville) ve aynı ülkeye (İngiltere) sahip üç grup döneme damgasını vurdu. Şa anki Doom-Death türünü yarattı. 1990 senesinde ilk atağı Paradise Lost yaptı, kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini çıkardı. İlk albümlerinde Death Metal daha ağır bassa da ikinci albümleri “Gothic” (1991) ile neredeyse modern Doom’u tek başlarına yeniden oluşturdular. Aynı sene My Dying Bride ise “Symphonaire Infernus Et Spera Empyrium” isimli ilk resmi albümünü çıkarmıştı. İkinci albümleri “Turn Loose the Swans” (1993) ile de Doom Metal’in en iyileri ve özellikle 90 sonrası Doom Metal’in geliştiriceleri arasına girmeyi başardılar. Albümleriyle tüm dünyaya Doom Metal’i tekrar tanıttılar. Aynı misyona sahip bir diğer grupsa Liverpool’lu Anathema’ydı. (Sonraları gruptan ayrılıp “The Blood Divine”ı kuran) Darren White’ın vokaliyle Anathema, sadece Doom değil, genel anlamda metal seven tüm 90 sonrası gençliğinin en sevdiği gruplardan biri oldu. Sıkılgan, kasvetli ve hüzün dolu müziğiyle döneme damgasını vurdu. Ayrıca bu yıllarda Doom’un bir diğer önemli temsilci de Earth grubuydu. (Yanlış anlaşılmasın, Black Sabbath değil) Sabbath’dan en çok etkilenen gruplardan biri olan Earth, Doom’un üzerinde öyle etkili oldu ki yaptıkları müziğe “Drone-Doom” adı verildi. Bu müzik, Doom’un daha aşırısıydı. 90’ların ortalarında metal müziğin “deneysel” bir çabaya girişimi Doom Metal’i de etkiledi. The 3rd and the Mortal gibi gruplar Doom’a daha atmosferik bir tarz kattılar ve tüm albümleri boyunca (belki de ilk kez) bir bayan vokal kullandılar. Bu deneysel girişimler şu anda var olan pek çok Doom Metal türünün ortaya çıkmasına sebep oldu; Esoteric, Evoken, Skepticism gruplarının yavaş ve “duygusuz” müziğinden, Theatre of Tragedy ve benzer grupların Gothic-Doom Metal türü melez karışımlarına kadar.. Doom Metal’i vuran bu deneyselcilik sayesinde türler arasındaki sınırlar ortadan kalktı ve doğrusunu söylemek gerekirse Doom-Metal önüne gelen her türle çiftleştirilip orijinalliğini yitirdi. Doom Metal’in dev grupları dahi kendi yarattıkları bu türden uzaklaştı. Ama unutmayalım ki tüm bu yeni tarzların yanında halen 80’lerin klasik Doom Metal’ini yapan pek çok grupta mevcut...


                                     ç(alıntı) by zifiri.com  :kop
#2 - Nisan 12 2006, 13:53:27

Power Metal müziği Almanya ve İskandinavya öncülüğünde doğmuş ve yoluna devam etmiştir. Bilinen en eski power metal şarkısı Rainbow'un 1976 yılında çıkardığı "Stargazer" şarkısıdır... Power metal tam manasi ile 1980'li yılların başında Alman grubu Helloween ile başladı. Iron Maiden ve Judas Priest'ten etkilenen grup özellikle "Keeper Of The Seven Keys" albümü ile zirveye ulaştı. Power Metal aslında 1970'li yılların Rock gruplarından kalma bir mirastır. Değişen müzikalite içinde 70'li yılların Rock gruplarının müziklerine biraz daha tempo ve melodi eklenmiştir.70'li yılların gruplarının kullandıkları kişisel yaşam hikayeleri, tarihsel olaylar, sosyal yorumlar ve yaşamın gerçeklerini konu alan şarkı sözlerine ek olarak yeni gelişen power grupları şarkı sözlerinde kozmolojik veta metafiziksel konular eklenmiş . Ayrıca bilim kurgu, mitoloji ve fantezide şarkı sözlerinde yer almıştır. Özellikle Tolkien ekolünden gelen gruplar ön plana çıkmışlardır. (Blind Guardian, Iced Earth ve son zamanlarda Elvenking) Power metalde vokaller genellikle normaldir. Yani bir death metal vokali gibi değildir. Bununla beraber iyi bir power metal vokalisti olmak için gerçekten güçlü bir sese ihtiyaç vardır. Vokal oyunları yapabilecek, sözlerdeki duyguyu vokali ile verebilecek iniş ve çıkışları yapabilecek, ses eğitimli kişiler tercih edilir. Genelde konservatvuar eğitimi almış kişiler ön plandadır.Power metal grupları klasik metal grupları düzenindedir, iki gitar, bir bas gitar, bateri ve vokalden oluşur. Bazı gruplar klavye de kullanmıştır. İtalyan Rhapsody gibi gruplar ise senfonik enstrümanlar (keman, yan flüt, pan flüt, viola vb..) kullanarak müziklerini zenginleştirmiştir. Power Metal, Heavy metalden müzik ritmi (buradaki anlatım 4/4 ve 3/4 lük müzik altyapıdır, metronom kullanılarak yapılan, üzerinde ciddi çalışma ve emek harcanan müzik altyapısı) ve tempoyu almıştır.Şarkılarda inişler ve çıkışlara çokça rastlanır. Bir power şarkısını dinlerken sözlerini anlamasanızda vokalistin ses tonundan şarkıdaki mutluluğu yada üzüntüyü, melankoliyi hemen yakalayabilirsiniz.Vokal genelde gruptaki diğer elemanların arka alan vokalleri ile beslenir, bir koro havası yaratılır. Gitar riffleri daha komplike, üzerinde çalışılmış yüksek gitar tekniğine dayanan rifflerdir.Zaman zaman akustik gitar kullanılarak daha melodik bir hava yaratılır.Bas gitar ve bateri genelde ritm enstrümanları olarak kalır ve ön plana çıkmazlar. Thrash metalin içindeki o sertliğe karşın, power metaldaki melodi; dinleyicileri iki ayrı kitleye bölmüştür. Fakat Iron Maiden ve Judas Priest'in öncülüğünü yaptığı power metalde daha sonra Amerikan kaynaklı gruplar devreye girmiştir. Attacker, Jag Panzer, Iced Earth, Liege Lord, Savatage ve Queensryche. Buna karşı olarak Avrupa'dan Helloween, Gamma Ray, Blind Guardian, Running Wild ve Grave Digger ön plana çıkmışlardır. Burada özellikle iki gruba özel paragraf açmak gerekir Blind Guardian ve Iced Earth. Tartışmasız power metal müziğin en iyi ve en ünlü gruplarıdır. Blind Guardian :1988 yılında müziğe başlayan Almanya'lı bir gruptur ve çok ciddi bir Tolkien hayranıdır. Hatta "Yüzüklerin Efendisi" serisi çekildiği zaman çok tartışılmıştı, filmin müziklerinin Blind Guardian tarafından yapılması yönünde...Grubun vokalisti Hansi "Hiçbir ücret almadan filmin müziklerini yapmak isteriz" demişlerdi ama Peter Jackson (Yönetmen) olaya biraz ticari baktığı için Enya gibi şarkıcıları seçti. Hayranlar açısından bu büyük bir hata idi ve büyük hayalkırıklığı yarattı. Grup 1998 de çıkardığı Nightfall in Middle-Earth albümünde tamamı ile Yüzüklerin Efendisini konu almış ve bütün şarkılar bu seri üzerine yazılmıştı.FRP ve Tolkien hayranları; müzik zevkiniz ne olursa olsun, eğer bu albümü dinlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Acil olarak albümü alın ve sözleri ile beraber albümü hazmedin.(Her ne kadar FRP ve Power Metal iç içe geçmiş iki kültür gibiysede, birbirinden haberi olmayan fanlar hala mevcut.) Iced Earth : 1991 yılında Iced Earth albümü ile müzik piyasasına dalan grup, gerek müzik teknikleri gerekse şarkı kaliteleri ile hemen diğer gruplardan sıyrılmış ve kendilerini göstermiştir . Efsanevi Melancholy şarkısını dinlememiş metal dinleyicisi hemen hemen yoktur denilebilir. Son çıkardıkları 2004 Glorious Burden albümünde Amerikan İç savaş tarihine değinen grup, Power Metal tarihinin en iyi iki grubundan birisi olmayı haketmiştir. Son senelerde değişik ülkelerden gruplar piyasaya çıkmış ve gerçekten son derece kaliteli albümler yapmıştır.Bunların en önemlileri Finlandiya'dan Sonata Arctica, Brezilya'dan Angra, italya'dan Rhapsody ve Elvenking gruplarıdır.


              Ç(alıntı) by zifiri.com
(6)  :kop
#3 - Nisan 12 2006, 13:54:48

Goth Metal (Gothic Metal de denir) doom metal, heavy metal ve orjinal gothic tarzının arasındaki geçiş gibidir. 1990’ların sonunda Avrupa ve A.B.D. topraklarında ortaya çıkan bu tarzı aslında kategorize etmek çok zordur. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler, metalin konsepti hakkında çok katıdırlar; onlar için belli bir tür ve o türlerin alt kolları vardır. Fakat bazı dinleyiciler ve müzisyenler de böyle ayrımlara sonuna kadar karşı çıkarlar. Metal ezgileri barındırmayan türlerden etkilenip, onları metal ile harmanlayan bir türdür gothic metal. Aslında Gothic metal; Celtic Frost, bir kaç yıl sonra Paradise Lost ve Theatre of Tragedy gibi, bayan vokal, melodik klavye ve ağır doom riffleri kullanan gruplardan evrimleşmiştir. Type O Negative, My Dying Bride ve Anathema gibi gruplar da temel olarak insanı ürperten klavye ezgileri ve ağır hüzünlü havasıyla dikkat çeker. Bayan vokalleri ve death metal gırtlağıyla metal tarihinin ilk gothic şarkısı olarak Paradise Lost’un “Gothic” albümündeki aynı isimli "Gothic" gösterilir. Albüm, The Gathering gibi gruplara hatta Paradise Lost’un kendisine bile ilham kaynağı olmuştur. Theatre of Tragedy, Tristania ve Sins of Thy Beloved gibi Norveçli gruplar, zaten müziğin var olan karanlık ve iç acıtan havasına eşsiz vokaller ekleyerek goth metali bambaşka boyutlara taşıdılar. Ortaçağa ait klasik öğelerin de - Gregorian İlahi koroları, kilise orgları, yan flütler, viyolonlar ve operatik bayan vokaller- eklenmesiyle doom metal riffleriyle bezenmiş olan müzik, kendi sağlam yapısının üzerine bir kat daha çıkarak büyüleyici bir tarza dönüştü. “İskandinav Goth Metal” olarak bilinen tarz sık sık black metale kaymasıyla birkaç tür dinleyicilerinin dikkatini çekti. 1990’ların sonlarına doğru gelirken ortaya daha yumuşak bir goth metal tarzı çıktı. Bu tarzı benimseyen gruplar da temel olarak kendilerine bayan vokali belirlediler ama doom metal öğelerinden ve erkek death vokallerden uzak durdular. The Gathering, Within Temptation, Lacuna Coil ve Lacrimosa gibi gruplar bu tanıma uyan soft gothic gruplarıdır. Bu gruplardan bazıları aynı zamanda müziğe elektronik sesler veya klasik rock müziğini ekleyerek daha geniş kitlelere yayılma amacı güttüler. Genel olarak Gothic metal’in sözleri de belirli konular üzerine sabitlenmişti; din ve Tanrı, cennet-cehennem, romantizm, korku, depresyon, matem, boşluk ve ölüm. Dünyayı baz alacak olursak, Gothic Metal genel olarak Kuzey Avrupa’da özellikle de Norveç’te metal türleri arasınada en yaygın olanıdır...

             Ç(alıntı) by zifiri.com (6) :kop
#4 - Nisan 12 2006, 13:56:01

Heavy Metal bazen de metal müzik olarak adlandırılan müzik türü agresif ritimler ve aşırı distortion'lı gitarlarla karakterize edilir.Bu türün kökleri 1967 ve 1694 arasında blues ve rock türünü birleştirerek,(daha çok gitar ve davul bazlı),bu türde müzik yapan grupların yarattığı Hard Rock 'tır.Heavy Metal popülaritesini 80'lerde daha çok türün ortaya çıkmasıyla artırdı. Ticari amaçlı olan bu müzik türü , dünya üzerinde büyük bir dinleyici kitlesine sahiptir.

Karakteristikler
Heavy Metal çoğu zaman aynı türde enstrümanlarla çalınır.Elektro-gitar'ün her zaman varolduğu bu müzik türünde , kara şarkı sözleri , agresif, ritimler ve tempolar bulunur.

Enstrümanlar
Heavy Metal müzikte çoğunlukla kullanılan enstümanlar elektro-gitar , bas gitar ve davul'dur.Heavy Metal çalan grupların çoğunlukla bir solo(lead)gitaristi , bir ritim gitaristi , bir bas gitaristi ve bir bateristi ve bir vokali vardır.Heavy Metal'de klavye fazla kullanılmaz.Gitar bu türde çok büyük bir önem taşır.Distortion ve diğer efektler, sesi daha kalınlaştırmak içindir.Heavy Metal vokalleri şarkıda çok fazla değişik ses çıkarabilirler.Temiz vokallerden gurultulara ,gurultulardan çığlıklara ,çığlıklardan death vokallere kadar.Genellikle şarkıcının ne dediğini death vokallerde anlamak zordur. Sololar ve riffler Heavy Metal'in büyük bir bölümünü oluşturur.Gitaristler sweep-picking ve tapping yaparak hızlı çalarlar.

Temalar
Heavy Metal , bir sanat formu olarak ,müzikten daha da fazlası. Dinlenilebilir olmasıyla beraber görülebilir de.Albüm kapakları ve konserler bu müzik türünü anlamakta oldukça yararlı şeylerdir. Heavy Metal'in teması pop ve ticari müziklere göre oldukça ciddi ve ağırdır. Heavy Metal 50'ler 60'lar ve 70'lerdeki savaş , nükleer atışmalar , çevreye ilişkin konular , politik ve dini propoganda üzerinde yoğunlaşır.Black Sabbath'ın "War Pigs" ve Metallica'nın "And Justice for All" parçaları buna bir örnektir.

Alt Türler
Ayrıca 1986' da Death' in kurulmasıyla beraber mistik ve felsefik ögeler öne çıkmaya başlamıştır. Eskaza blacmetalde' de Satanizme doğru bir değişme olmuştur.

Black Metal
Thrash Metal'den ortaya çıkan black metal daha soğuk ve koyu bir atmosfere sahiptir.(Thrash Metal'deki brutalliğe göre).Death Metal kadar da koyu ve ağır bir tür olmasa da çok değişik gamlara sahiptir sahip olmasıyla heavy metaldeki uç türlerden biridir.Bas gitar daha çok tremolodan çalınır ,vokaller genellikle scream veya brutal vocal şeklindedir.Daha çok spritüel , okült , satanist ve anti-hristiyan temalar hakkında lirikleri vardır(Ama her zaman değil).Bu müzik türü 80'lerin sonları 90'ların başlarında gelişmiştir.Bu türün ilk örneklerinden biri Venom'dur.(çünkü albümlerinin ismi "Black Metal" dir.)
#5 - Nisan 12 2006, 18:59:18
İmza kural dışı.

:D
ii bari dip not düşmüş :D
dewamı ve daha fazlası için www.zifiri.com a bi bakın  :muhah
zuahaha reklam rulazzzzzzz :haydut
#6 - Nisan 13 2006, 16:41:40

Doom metal.. kötü kader, kara yazgı anlamına gelen iç karartan metal.. Hiç acelesi olmayan, uyuşmuş, durgun, ağır metal.. Dertlerini anlatmaya üşenenlerin acılarını yüzüne vuran, hatta o acıyı eline tutuşturup sonuna kadar hissetmeni sağlayan, taşıdığın acıyı sana arkadaş yapan hatta arkadaştan da öte o acıyı “sen” yapan hüznün müziği.. Doom Metal ağır temposu ile tamamen karanlık, hüzün, depresyon ve melankoliyle doludur.

vayy be tam bana göreymiş bunu bir denemeliyim.. :okey
#7 - Nisan 14 2006, 15:58:04

gothıç metal(:

her turu gıder abı: D
#8 - Nisan 19 2006, 17:06:17
''Cehennem, başkalarıdır. ''

her ne amacla kurulmus olursa olsun buram buram ozentilik ve piyasalik kokmaktadir. simdi ele aldigimiz tarza soyle bi kufredeceksek, curutulmeyecek laflar savuralim ki hos olsun. ruhsuz, duygusuz ve aptal erkeklerin kendilerini korkunc gostererek kanitlama cabalari sonucu W.A.S.P.'in tarzini, KISS'in makyajlarini ve Blackie Lawless'in adini calan pis blackciler piyasaya cikmistir. korkunc gozukecekler ya, hadi olum seytan falan filan ne kadar sacmalik varsa onlari karanlikla yogurmuslar ve kafa sisiren bi muzik tarzi ortaya koymuslardir. ee kizlarimizin basi kel mi? elbetteki onlar da bos durmamislar ve black metalin metronomlarini yariya dusurup, gitar riflerini yumusatip araya (araya yazdikca aklima Tom Araya geliyo) keman, klavye, kaval cinsinden rock muziginin icinde bulunmayan enstrumanlar koyup "eyoo biz de piyasadayiz, biz gotigiz, ama sadece gorunuste oyleyiz, yataga atilinca komsu kizi ayseyiz!" diye haykirmislardir... isin komik yani, olmayan seylerle yasamalaridir... god hates us all, allah basimiza bu gotik belalarini da sardi ya, ben daha ne diyeyim! seytaniniz sizi islah etsin (bu arada yine aklima geldi, acaba deprem olsa kac tane gotik kardesimiz besmele cekecektir acaba-bunu foruma tartisma konusu yapabiliriz bence)
#9 - Nisan 20 2006, 00:52:46
THRASH TILL DEATH

Sea Deniz

eyw...gothic metal özenti ürünü mü  :alala
#10 - Nisan 20 2006, 00:57:46

Sea Deniz

trash wala zaten metalikayla başlamak ayrı bişi :gitar metalin babası diebilirim trasha ki bn genelde balck ve heavy dinlerken tarsh favorimdr :gitar
#11 - Nisan 20 2006, 01:02:05

 ::yea iste bu ve malesef ki bu! biz burda thrash yapalim, ilerisi hakkinda hayaller kuralim, yurdum insaninin thrashe olan ilgisini gorun hele! ne guzel, ne mutlu hepimize! bu sayfaya herhangi bisey yazilmadigini gordukce canim Metallica "Kill 'em All" albumunu dinleyip Slayer'in Raining Blood konser klibini izleyip hemen ardindan War Ensamble sarkisini dinlemek istiyo. Kerry King bosuna koluna "God Hates Us All" yazmamis! Biz en iyisi acalim bi Destruction da dinleyelim "Thrash Till Death" sarkisini... ::yea
#12 - Nisan 20 2006, 01:03:52
THRASH TILL DEATH


Progresif metal (ya da kısaca prog metal) 80’lerin ortalarında çıkış yapmış, progresif rock ile heavy metalin bir birleşimidir. Çıktığı dönemde kalabalık olmayan ama sadık bir dinleyici kitlesine ulaşmış, ve her geçen gün büyüyerek bugün köklü ve sağlam bir tür haline gelmiştir. Progresif metal, progresif rock geleneğinden miras aldığı alışık olunmayan caz diğer türlerin karışımı öğeler kullanmış, ortaya dinlemeye değer orijinal bir metal türü çıkarmıştır.

80’lerde geniş kitlelere ulaşamayan ve çapını aşamayan progresif metal özellikle Queensryche ile hız kazandı ve 90’larda son sürat büyümeye, yayılmaya başladı. Queensryche, heavy metal ve hair metalden kopup gelerek ilk progresif öğeleri kullanmış gruplardan biri oldu. 1983'te Seattle/ABD'de kurulan grup, bu kentten çıkan diğer grupları aksine grunge'la hiç ilgisi olmayan apayrı bir çizgide müzik hayatına başladı. Judas Priest, Rush, Yes, King Crimson gibi grupların etkisindeki müziğine çeşitli öğeler kattı ve türün öncüsü konumuna geldi. Şu anda bir klasik olarak gösterilen grubun “Operation Mindcrime” (1988) albümü heavy metal gitarını progresif kompozisyon teknikleri ve diğer progresif rock öğeleriyle birleştirdi ve türün gelmiş geçmiş belki de en iyi albümü oldu. Bu albüm hem tempolu ve istikrarlı müziği hem de lirikleriyle işlediği karanlık temayla ayrıca bir konsept (bütün halinde konulu) albümdü. Konsept albümler, “Operation Mindcrime”dan sonra progresif metale has önemli bir öğe de oldu.

Türün diğer çok önemli bir grubu da Dream Theater oldu. Modern progresif metalin efsane grubu haline gelen Dream Theater için her şey 1986 senesinde başladı. Gitarist John Petrucci ve bas gitarist John Myung’un Boston’da kurduğu grup klasik ve geleneksel metalden çok daha orijinal bir şeyler yapmaya karar verdi ve caz müzikten aşırı kompleks gitar tekniklerine kadar bir karışım oluşturup çok önemli bir progresif metal grubu haline geldi. 1999 yılında çıkardıkları “Scenes From a Memory” ise tam anlamıyla muhteşem bir konsept albümdü. Toplam 12 “manzara”dan oluşan bu albüm başlı başına filmsel bir senaryoya sahipti ve türün en iyi örneklerindendi.

Diğer önemli grup Los Angeles’lı Tool ise müzikal anlamda diğerlerine nazaran daha geleneksel bir şekilde progresif metale yaklaştı ve müziğine New Age öğeleri de katarak ilginç bir progresif metal sentezi yaptı. En iyi metal grubu dalında Grammy ödülüne sahip bir progresif metal grubu olarak 90’lara adını yazdı. 1993 yılının sonunda kurulan Symphony X ise (adından da anlaşılacağı üzere) klasik, senfonik öğelere ağırlık vererek progresif metali daha da ilerilere götürdü. Grubun yaptığı şarkıları ortalama 10-12dk uzunluğunda olup destansı bir epik hava içinde devam eder.

Bu arada Amerikalı bir başka grup olan Fates Warning’i unutmamak gerekir. Özellikle Dream Theater’dan ayrılan klavyeci Kevin Moore ( Dream Theater’da Space Dye Vest, Ytsejam, Wait For Sleep gibi muhteşem şarkılara imza atan kişi ) Fates Warning grubuna dahil olunca grup iyice çıktasını yükseltti ve 1997 yılında “A Pleasant Shade Of Gray” adında 12 bölümden oluşan 1 şarkılık 50 dakika süren albüm ile direk progresif metalin unutulmazları içinde yer almaya hak kazandılar.

Bu türün diğer önde gelen grupları Watchtower, Threshold, Shadow Gallery, Damn the Machine, ve Ayreon’dir. Bu grupların ortak özellikleri müziklerinde death-metal ve jazz müziği ortak bir potada eritip farklı bir müzik türü ortaya çıkarmalarıdır.

Progresif rock’ın metalle buluşması olan progresif metal, sadece müziğiyle değil konsept albümleri ve neredeyse her biri “deneme” sayılabilecek lirikleriyle “Düşünen Adamın Metal’i” olarak ta bilindi. 80’lerden bu güne, hala canlılığını ve dinleyici kitlesini koruyan heyecan verici bir metal türü olarak metal ailesinde önemli bir yere sahip oldu. Yüksek müzik teknikleri zaman zaman dinleyicileri cidden yoracak kadar komplike gitar soloları ve yuksek klavye partisyonları ile "progressive" her zaman hazmı genellikle zor olan bir müzik türü olarak kalacaktır.
#13 - Nisan 24 2006, 18:07:43


Hardcore, kısa, gürültülü, ve çok hızlı gitar değişiklikleri kullanıp, öfkeli müzikler yapan gruplar tarafından şekillendirilen, punk rock türünün daha yoğun ve kuvvetli bir versiyonu olarak doğdu. Müzik kadar, şarkı sözleri de üslup olarak hayli öfkeli ve çoğu zaman siyasiydi..

Hardcore müzik akımı Kuzey Amerika’da, öncelikle Los Angeles, Washington, New York City, Vancouver, Boston gibi büyük şehirlerde gençliğin öfkesini dile getirmek için bir araç olarak başladı. Hatta “A Tribal History” isimli yazısında yorumcu Steven Blush’a göre “hardcore, punk rock’ın 'varoş gençlik' için olanıydı.” Çoğu hardcore grubunun şarkı sözleri sosyal hiyerarşiye ve sınıf farklılıklarına oluşan öfkeden doğan bir anarşizm düşüncesini temel alıyordu.

“Hardcore” isminin temeli aslen punk rock’ın zamanla yumuşaması, esnemesi ve uyuşturucuyla alkolden sıyrılmasına dayanıyordu. Buna tepki olarak 1981 senesinde Vancouver’lı D.O.A. grubu “Hardcore 81” isimli bir albüm çıkardı. Ve hardcore ismi ilk kez kullanılmış oldu.


Amerikan Hardcore’u...

1976-78 arası İngiliz punk dalgası gibi, Amerikan hardcore’u da türünün gelişmesi için sıkı ve sağlam bir hareket içindeydi. Müzik, The Ramones, Wire ve The Dickies gibi gruplardan öğeler de içeriyordu. Amerikan hardcore’un doğuşu için önemli sayılabilecek gruplar ise The Germs, Middle Class, Fear, D.O.A. ve özellikle Washington’lu grup Bad Brains idi.

Los Angeles’in KROQ radyo istasyonunda “Rodney on the ROQ” isimli bir radyo şovu hardcore için büyük önem taşıdı. Hardcore müzik türünün özellikle California’da popüler olmasına yardım etti. Hardcore müziği tanıtan Flipside, Maximum RocknRoll ve benzeri dergiler de tüm ülkeyi dolaştı. Böylece hardcore müzik, Amerika’da şiddet ve öfkeyi temsil eden müzik türü olarak bilinmeye başladı. Bu durum özellikle “The Decline of Western Civilization” isimli bir filmden sonra oluştu. Çünkü filmin şiddet sahnelerinde hardcore müzik kullanılıyordu. Hardcore müzik ayrıca kaykay ve benzeri adrenalin dolu şehir sporlarıyla da bağdaşmış oldu.

1980 ve 1984 arası, yani hardcore’un ilk dönemi olarak tabir edilen periyodda etkili olan gruplarsa şunlardı: Washington’lu Minor Threat, Los Angeles’lı Black Flag, Vancaouver’lı D.O.A., Toronto’lu Zeroption, Boston’lu S.S.Decontrol ve tabiki halen aktif olan San Francisco’lu ünlü grup Dead Kennedys.

Black Flag grubunun 1981’de çıkan albümü “Damaged” hardcore müziğin agresifliğini müzikal anlamda içeriyordu. Çok geçmeden yarı militan bir grup olarak müzik hayatına başlayan S.S.Decontrol agresif ve asi Amerikan gençliğinin lideri oldu, hardcore’un dahi sınırlarını aştı. Bu tip kült grupların etkisi halen sürmekte..


Amerikan Hardcore’unun Etkisi

Hardcore, özellikle Amerika’da rock müzik üzerinde etki sahibi oldu. Heavy metal grubu Metallica, metal ile hardcore’u ilk birleştiren gruplardan biriydi. Metalin tekniği ve gitarını, hardcore’un hızıyla ve agresifliğiyle birleştiriyorlardı. Bu tip müzikler sonraları thrash metal ya da alternatif speed metal adıyla anılmaya başlandı. Metallica’nın yanında Megadeth ve Slayer da benzer tarzlarda müzikler yaptılar..

1985’te New York’lu grup S.O.D (Stormtroopers of Death), “Speak English or Die” albümünü çıkardı. Albüm heavy gitar soundu, hızlı baterisi ve gitar riff’leriyle thrash metale yakın olmasına rağmen, aslen thrash’ten ayrılıyordu. Çünkü albümde gitar solosu hiç yoktu ve bol bol “mosh” olarak tabir edilen bozuk gitar cızırtıları vardı. Suicidal Tendencies (ilk yılları) ve DRI gibi gruplar da buna benzer müziklere sahipti.

Grunge da hardcore’dan etkilenen müzik türleri arasındaydı. Eski grunge, Black Sabbath ve Black Flag’den etkilense de Mudhoney ve Nirvana gibi gruplar bu sound’u punk içinde ele alıyordu. İşin aslı, bir keresinde Nirvana’nın lideri Kurt Cobain müziklerini tarif ederken “Black Flag ve Black Sabbath’dan etkilendiklerini” açık açık söylemişti. Bu durum Amerikan hardcore’un 90’larda tekrar yenilendiğini gösteriyordu.

Kuzey Amerika dışında hardcore müziğin etkisinin o kadar yaygın olduğunu söylemek zor. İngiltere’de The Exploided ve The Anti-Nowhere League bu tip müzikler yapıyordu, aynı zamanda diğer hardcore grupları gibi sosyal konulara da değiniyordu. Bu gruplar aslında Sham 69’dan etkilenmişti ve müzikal anlamda Amerika kadar agresif değillerdi...

Hardcore her ne kadar 80’lerde boy gösteren bir müzik akımı olsa da halen hardcore benzeri agresif punk rock ya da hardcore metal yapan gruplar yok değil. Aslen 80’lerin sonunda hardcore misyonunu tamamlamış ve polüleritisini kaybetmiştir. Ama günümüzde bu türü başarıyla temsil eden (ve büyük bir çoğunluğu doğal olarak Amerika’lı olan) halen pek çok grup vardır...
#14 - Nisan 24 2006, 18:09:18

Thrash ve diğer geçiş türlerinin artıklarından doğan grindcore, death metal vokali ile bol enerjili hardcore rifflerinin akışını, kromatik ve sayı sistemleri tabanlı kompozisyonlarla sağlayan veya ani çıkışlar ve gelişi güzel çalınan enstrümanlarla tanımlanabilir.

Grindcore, heavy metalin en uç noktası olarak death metal, thrash metal ve hardcore punk birleşmesinden meydana geldi. 1980’lerin başında Siege, RI ve Repulsion, Sore Throat gibi Amerikalı ve İngiliz proto-grindcore ve hardcore punk grupları dikaktlerin bir anda bu tür üzerine çekilmesini sağladılar..

Aslında bu ilk grindcore gruplarının çoğu, hatta hepsi hala karanlıktalar ve bilinmiyorlar. Örnek olarak Siege grubu sadece ‘Drop Dead’ demosu ile Repulsion ise Carcass elemanlarının sahip olduğu Necrosis Recordstan çıkan ‘Horrified’ albümü ile mevcutlar metal piyasasında.

Hemen herkesin kabul ettiği gerçek şudur ki ilk gerçek grindcore grubu İngiliz Napalm Death’tir. Zira türe adını veren de grubun bateristi Mick Harris olarak yer alır metal tarihinde. Grindcore n kadar çok gelişse de; yırtıcı gitarı, lokomotif gibi baterisi ve çok kısa süreli şarkılarıyla kendilerini belli etmektedir. (Napalm Death’e ait 0.75 saniyelik ‘You Suffer’ hala dünyanın en kısa şarkısı rekorunu elinde bulundurmaktadır.)

Alt türlere gelirsek ; grindcore kesinlikle kategorize edilmesi çok zor bir türdür. Bazı dinleyiciler ve müzisyenler kafalarında bir tür - alt tür belirleseler de geri kalanları bu kategorizasyonun müziği kısıtlamaktan başka birşey olmayacağı görüşündeler.


Alt Türleri

Political Grindcore: Bu alt tür politik şarkı sözleri ve zaman zaman crust punk ile peace punk hareketine yatkınlığıyla ortaya çıkıyor. Bütün alt türler arasında ilk grindcore gruplarına en yakın müziki benimsiyor.

Goregrind: Bu alt türün öncüsü kesinlikle Carcass’tır. Genel olarak gore vahşet temalı sözleri kullanan bu alt tür, teknoloji destekli vokalleriyle de dikkat çekmektedir. Bütün bu alt türler arasında tartışmasız en ticari olanıdır.

Cybergrind: Cybergrind tamamen bilgisayar teknolojisi üzerine kurulmuş klasik metal enstrümanlarından uzak bir alt türdür.
#15 - Nisan 24 2006, 18:09:49

bence özenti türü deeel :yanlis
#16 - Mayıs 01 2006, 15:02:07

yaf ben hiç bişi anlamadım :icon :icon
#17 - Mayıs 04 2006, 18:33:57
saplanmış kalbine şuursuz oklar yine.
kim bilir, kim sorar halini?

bence son derece gothic bi metaldir
#18 - Mayıs 04 2006, 20:57:35
Yaşamak istemem artık......Aranızda......

...And Justice For All

yuse gose boya surulen bi metal turu deil miy di yauf
#19 - Mayıs 07 2006, 18:58:38

...And Justice For All

trash metal diyince aklıma metallica dan başka bişey gelmiyo... o yüzden favorim TRASH metal ve metallica ::yea ::yea
#20 - Mayıs 08 2006, 13:44:32

...And Justice For All

walla hiç bişey anlamadım kafamdaki hiç bir soruya cevap vermiyo? :hih
#21 - Mayıs 08 2006, 14:40:42

...And Justice For All

yaff trash yapmayın beaa :muhah :muhah :muhah
#22 - Mayıs 08 2006, 14:45:21

o zaman sen bu metal türünü beenmiosn cnm
#23 - Mayıs 09 2006, 16:45:51

anathemadır......bi dinleyin bak deepi angelicayı......
#24 - Mayıs 09 2006, 17:33:13
« Son Düzenleme: Mayıs 09 2006, 17:42:56 Gönderen: sElin »
Yaşamak istemem artık......Aranızda......

anathemadır......bi dinleyin bak deepi angelicayı......
abi hakkaten yaaa o deep yoq mu yoq  işte o parça adamın sinirlerini alt üst edio güsel bi parça kolay riffler ama birleşince süper bi etki yapmış hele o başyaki arpeji ... X(  :yaril
#25 - Mayıs 09 2006, 19:34:36
***. eskiden imzamı varmış...

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.