Alternatifim Cafe

Barış Uygur

Discussion started on Yazarlar - Çizerler

sessiz yalnızlık

Eskişehir'de doğdu, Eskişehirsporlu. 1995-2000 yılları arasında Pişmiş Kelle'de, 2003 yılında Alarm ve Kırmızı Alarm dergilerinde mizah yazdı, 1996-2005 arası reklam yazarlığı yaptı. Çıktığı günden bu yana Uykusuz'da yazıyor.
#1 - Kasım 30 2008, 03:39:17

sessiz yalnızlık

* Bir ilkem vardır; turist olarak gittiğim her yerde oranın yerlisi, oranın has çocuğu gibi davranmaya çalışırım. Hediyelik eşya almam, turistik yerlere hiç uğramam. Mal mal giderim, mal mal gelirim. İlkeye bak.

    * Diğer bir ilkem de şudur: “Kuyruğa girmem”. Nerede bir kuyruk görürsem oradan uzaklaşırım. Para dağıtsalar girmem kuyruğa. Tasarruf teşvik fonunda (Zorunlu Tasarruf vardı ya hani) biriken parayı bile alamadım hâlâ. Dolaşırım bir daha dönerim, hâlâ kuyruk varsa başka gün gelirim ama kuyruğa girmem. Benim ilkeler görebileceğiniz üzere genelde hayli tırt ilkeler. Şöyle göğsümü gere gere “Bir ilkem vardır, şöyledir böyledir.” diyemedim hayatta. Herkes şahane bir ilke söylüyor, sıra bana gelince neymiş efendim, “kuyruğa girmem.” Ne ilke ama. Hayır, utanmıyorum da bunu söylerken.

    * Maslakta o gökdelenlerin arasında iki kati bir evim olsa kendimi feci şekilde müsrif hissederim. Elin oğlu elli katlı gökdelen dikmiş, ben iki katlı evde oturuyorum, 48 katı ziyan etmişim gibi gelir bana.

    * Yıllardır dünyayı kimin yönettiğine ilişkin on iki binin üzerinde komplo teorisi dinledim. Hiçbirisi gerçeğe bir adım bile yaklaşamıyordu çünkü gerçeği sonunda keşfettim. Dünyayı kediler yönetiyor. Vay hemen burun kıvırmalar falan. Dinle önce sevgili okur. İnsanoğlu olarak ne yaptık? Koskoca bir medeniyet inşa ettik değil mi? Sosyal bir sistemimiz var, sağlık hizmetleriyle, barınma çözümleriyle geldiğimiz noktada bu medeniyetin sefasını kim sürüyor arkadaş? Kediler. Kedi arkadaşa bakıyorum, sağlık hizmeti bedava, besin desen bedava, berbere gidiyor bedava, canı seks istiyor, hoop alıp çiftleştirmeye götürüyoruz eşe dosta. Bu yaşıma kadar bir allanın kulu gelip bana Barışçığım, canın seks çekmişe benziyor gel seni çiftleştirelim demedi, bir can dostum arkamdan sifonu çekmedi ama kedi beye bakıyorum; yiyor, içiyor, taharetini gideriyor, *** da ben temizliyorum. Koskoca medeniyet kurdum hesapta, kedideki keyfin onda biri bende yok. Bana on yaşında oyuncak almayı kestiler, kediler ölene kadar oynuyor, sesini çıkartan yok. Soruyorum; bu medeniyetin kaymağını hep kediler mi yiyecek? Ben çalışıyorum, didiniyorum o ortak oluyor, ondaki keyif kimsede yok. Hayır, teknoloji geliştiriyorum, kedinin zerre katkısı olmadığı halde o teknolojide, çatır çatır o kullanıyor. Yok, efendim kedi için kurmalı oyuncak, kedi için otomatik yem ayarlayıcılı yem kabı, kedilere özel kapı, kedilere özel tırnak törpüleme yastığı… Ben bunca teknolojiyi geliştiriyorum, kedinin önüne koyuyorum da kedi bana bir teşekkür ediyor mu? Yok. Aklına eserse geliyor sev beni diyor, iki seviyorum gönlü geçince çekip gidiyor. Ha ama hava soğuksa pekâlâ gelip yatağa yorganın altına girmesini biliyor. Sonra efendim yok Tom ve Jerry. Kimse insanoğlunu artık Tom ve Jerryyle kandıramaz.

Tekrar aramızda: BİZİM Bİ’ ARKADAŞ

    * Bizim bi’ arkadaş iktisat okuyormuş, sınavda sormuşlar “risk nedir?” diye, tutmuş bütün kağıdın ortasına kocaman “risk budur!” yazmış. Bütün iktisat kürsüsü doçentiyle profesörüyle birleşip eşek sudan gelene kadar dövmüşler arkadaşı.

    * Bizim bi’ arkadaş evde benzin yapıyormuş. Havaya uçtu ama o arkadaş, nasıl yapıyormuş öğrenemedik, öldü kendisi.

    * Bizim bi’ arkadaş ellerini bırakarak işemeyi öğrenmiş, sevincinden öyle dışarı çıkınca bir araba sopa yemiş.

    * Bizim bi’ arkadaş hâlâ heavy metalciymiş, boş zamanlarında stage dive yapıyormuş Açıkhava da. Yüzü gözü kan revan.

Uykusuz 1. Sayı                                                                                                                                 
alıntı
 
#2 - Kasım 30 2008, 14:47:15
« Son Düzenleme: Kasım 30 2008, 14:49:23 Gönderen: Hesperides »

sessiz yalnızlık

* Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş devri ve çöküş devri haritalarını yan yana koyunca zayıflama ürünü reklamlarının “önce-sonra” fotoğrafları gibi duruyor. Abflex kullanmış gibi.

    * 245 milyar dolar dış borcumuz var. Az para değil, o parayla nereden baksan 5 milyon daire yapılır. Ayda bin YTL’den kiraya versen 5 milyar YTL getirir, o da yılda 60 milyar YTL eder ki nereden baksan 40 milyar dolar eder. Bu hesapla 6 yılda borcumuzu öderiz, 5 milyon daire de yanımıza kâr kalır. Sahi kimde duruyor bu 245 milyar dolar? İyi ki beni ekonomi bakanı yapmıyorlar.

    * Dünya bankasının bir tane ATM’si ne denk geldiysem ne olayım. Ne biçim banka lan bu? Hayır ATM’yi geçtim, evrensel düşünen bir insan olarak küçük de olsa bir hesap açtırayım diyorum, bir şubesini bulamıyorum.

    * Bazen düşünüyorum da, Stepnen Hawking esasen kendi halinde bir adam olabilir. Diyelim ki bir grup bilim adamı çok cesaret edemedikleri açıklamaları onun adıyla yapıyorlar. Adam ne desin? Ağzı var dili yok. Büyük kolpa seziyorum bu Hawking meselesinde. Sen otur arabada, sadece serçe parmağın oynasın tuğla gibi kitaplar yaz. Ben on parmak yazıyorum yine o kadar yazamam. İçeriğine ise hiç girmiyorum. Hayır,abi konuşamıyor da dikte ettirsin.

    * Çin ordusu, Pentagonun bilgisayarlarını hacklemiş, sistemlerini çökertmiş. Koskoca Pentagon’sun, bir Norton Anti Virüs kuramadın mı?

    * Bir arkadaşım anlattı. (Bizim bi’ arkadaş) Adamın birinin köpeği ölmüş Amerika’da, Türkiye’ye gömmek istemiş. Köpeği kargoya vermiş, kendisi de sonradan atlamış gitmiş. Kargodakiler kutuyu kontrol ederken bakmışlar köpek ölü, korkup hemen aynı cins başka bir köpek bulmuşlar canlı, adama teslim etmişler. Adam şok olmuş tabii ölü köpeği canlanmış görünce. Mahkemeye mi vermiş THY’yi ne, tam anlamadım. Aslında adam Türkiye’den Amerika’ya giden bir Amerikalı da olabilir. Ulan hiç dinlememişim sohbeti be, yun bana. O kadar da güldüm kah kah koh koh diye.

    * Yazdığım tek bir şeyi bile ÖSS sınavında paragraf sorusu niyetine kullansalar, nefret ederim kendimden. Bir müddet ama, sonra geçer nefretim.

    * Bazen bir yalan uydurayım diyorum, bakalım yayılacak mı diye. Kimi zaman yayılıyor, on yıl aradan sonra birileri akıp kendi başından geçmiş gibi benim yalanımı bana anlatıyor. Diyemiyorsun da, “ben uydurdum lan onu” diye.

    * Sabah kalkınca bazen kahve yapıyorum ama içerken ansızın utanıyorum. Kendimi özenti gibi hissediyorum, sömürge zannediyorum.

Ben Olsam !

    * Aydın Doğan’ın yerinde olsam, o kadar TV kanalı,gazete, matbaa, kesin kafam karışır, hangisi benimdi hangisi benim değildi unuturum arada benim olmayan gazeteleri gider teftiş ederim salak gibi.

    * Cem Uzan’ın yerinde olsam, bir an önce o partiyi ucuza elden çıkarırım. Kaça aldığıma bakmam, ilk müşteriye satarım kurtulurum. Büyük zarar etti parti. Herhalde tarihe de zarar eden ilk parti olarak geçecek.

    * Harry Potter’ın okulundaki o sarı çıyan olsam, sinsice güler yüz gösteririm Harry’ye.

    * Harry Potter’ın okuluna müdür olsam, ilk iş kovarım Harry’yi okuldan. “Senin yüzünden başımıza gelmedik kalmadı lan!” derim, veririm tasdiknamesini, gitsin İzzet Ömer’de okusun inek.

    * Örümcek adam Peter Parker’ın yerinde olsam, örümcek adamlığımı kullanıp paparazzi fotoğrafları çekerim, magazinde daha iyi para var.

BİZİM Bİ’ ARKADAŞ !

    * Bizim bi’ arkadaşın ayağına taş takılmış, elektrik direğine tutunup ayağını sallıyormuş, yoldan geçen biri çekmiş vurmuş bizim arkadaşı elektrik çarpıyor sanıp fazla acı çekmesin diye.

    * Bizim bi’ arkadaş alayın sancağını çalıp alay komutanına göndermiş askerliğini yaparken, “aferin evladım” demişler. On iki yıl oldu, hâlâ bitmedi askerliği.

Gecikmeyle de olsa: THY çalışanlarım gösterdikleri onurlu tavır için tebrik ederim. Ayrıca, THY’den ansızın alıverdikleri reklamlar karşılığında çalışanların taleplerini çarpıtan, kendileri dünyanın tüm gazetecilerinden çok para aldıkları halde THY çalışanlarını halka hedef gösterenleri de esefle kınıyorum. Ya da ne esefle kınayacağım lan, allah belalarını versin.

Uykusuz 2. Sayı                   
alıntı
#3 - Kasım 30 2008, 14:50:59

Any_one

Uykusuzda takip ettiğim, dergiyi elime aldığımda ilk okuduğum yazarlardan biri. Yazılarının kalitesinden, okunma gerekliliğinden bahsetmeyeceğim -ama bahsetmiş oldum bile-. Blogunda paylaştığı eşcinseller hakkındaki konuyla ve yorumlarıyla yeniden beğenimi kazanmıştır. -benim beğenimi kazanıyor, önemli bir konu bu- Bir de 'bakın' diyerek başladığı yazısının yanı başına koyduğu beş parmağın birleşmiş hali olan el resmini koyması hâlâ güldürüyor beni. bilmiyorum çok etkilendim o çizimden, her -adı ne lan o hareketin?- beş parmağımın ucunu birleştirip ciddi bir şeyler konuştuğum an aklıma gelip güldürüyor beni, hiçbir ciddiliğim kalmıyor, sağolsun. Evet, çeşit çeşit insan var.
;bir yerde beş deyip, diğerinde dört demek. uykum geldi sanıyorum.
#4 - Ağustos 28 2009, 07:42:42
« Son Düzenleme: Ağustos 28 2009, 07:53:53 Gönderen: Darque Ash »

Sayesinde kaç üniversite bitirdik lan. Bir diplomamız olsa tam olur.
O da artık facebook üyelerinden. Ekleşelim derhal.
#5 - Ocak 11 2010, 23:36:53

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.