Alternatifim Cafe

ATATÜRK ILKELERININ OLUSTUGU ORTAM

Discussion started on Atatürk Köşesi

C_R_A_Z_Y

  Her düsünce sistemi belli bir ortam içinde gelisir ve olgunlasir.Atatürk ilkeleri de XIX.yüzyilin sonu,Osmanli Devleti'nin içinde bulundugu kosullar içinde belirmeye basladi. XIX.yüzyil sonu,Osmanli Devleti'nin dagilmaya basladigi dönemdir.Milliyetçilik fikirlerinin Sonucu tüm balkan milletleri ayaklanmis, ödenemeyen borçlar,ekonomik bagimliligi getirmistir.Osmanli Devleti'ni dagilmaktan kurtarmak amaciyla önce "Osmanlicilik" daha sonra "Islamcilik"(Panislamizm) etrafinda birlesme çabalari da sonuç vermemistir.

1876'da mesrutiyet ilan edilerek ,halkin da yönetime katilmasi saglanmisti.Ancak, mesrutiyet dönemi uzun sürmemisti.Bu ortam içinde yetisen Atatürk, tüm bu girisimlerden sonuç alinamayinca, baska çözüm yollari düsünmeye yönelmistir.


Atatürk'ün bu konularda en gerçekçi teshisi, millet egemenligine dayanmayan bir yöntemin mevcut sorunlari çözemeyecegi olmustur.Bu gerçegi çok iyi kavrayan Atatürk, uygulamada da bunun en güzel örnegini, Milli Mücadele'yi millete mal ederek kazanmasi ile göstermistir. En zor anlarda dahi tüm kararlarin TBMM'nde görüsülmesini saglayarak basariya ulasti.Böylece, milli egemenligine dayali bir Türk devleti kurdu.Milli egemenlik, milliyetçilik de beraberinde Cumhuriyetçilik ve Laiklik ilkelerini getirdi.Türk milletinin gerçeklestirdigi bu yeni yönetim her alanda gelismeyi ve güçlenmeyi hedef aldigindan diger ilkelerin de ortaya çikisina zemin hazirladi.


Bu ilkeler Atatürk'ün, yasadigi ortamdaki olaylari akil yoluyla degerlendirmesi ve tarih bilinciyle yorumlamasi sonucu olustu.


ATATÜRK ILKELERININ AMACI

Akla, bilime ve insan sevgisine dayanan Atatürk ilkelerinin amaci; Türk milletinin, aklin ve bilimin öncülügünde en medeni ve refah düzeyi yüksek bir millet olarak varligini devam ettirmektir


Atatürk,"...yurdumuzu en mamur ve medeni bir seviyeye çikaracagiz; milletimizi en genis refah vasita ve kaynaklarina sahip kilacagiz; milli kültürümüzü muasir medeniyet seviyesinin üstüne çikaracagiz." Demekle bu ilkelerin tasidigi amaci ifade etmektedir.


ATATÜRK ILKELERININ ORTAK ÖZELLIKLERI

Atatürk ilkeleri ilk bakista birbirinden farkli gibi görünürse de, gerçekte bir bütünü olusturan ilkelerdir. Çünkü, her biri bir digerinin devami ve zorunlu sonucudur. Bu ilkelerin ne gibi ortak özellikler tasidigina bakacak olursak; birinci ortak yönü, Türk milletinin, milli egemenligine hakim olarak, sosyal, ekonomik, kültürel alanlarda modern bir toplum olma, çagi yakalama ihtiyacidir. Bu itici güç, kendini önce milliyetçilik olarak gösterdi. Milliyetçilik ise, diger ilkelerin olusmasinda temel oldu.


Inkilaplarin gerçeklestirilmesinde görüldügü gibi bu ilkeler, sadece bir ideal olarak kalmamis; siyasi, sosyal, hukuki ve ekonomik alanlarda uygulamaya konularak, basarili sonuçlar alinmistir.


Atatürk ilkelerinin bir diger ortak özelligi de, her birinin akil ve bilime dayanmis olmasidir.


1-CUMHURIYETÇILIK

Atatürkçü düsünce sisteminin temel ilkelerinin basinda cumhuriyetçilik ilkesi gelmektedir.

Bir devlet sekli olan cumhuriyet yönetimi ; devlet baskaninin belli süre için seçilerek is basina gelmesidir. Bu yönüyle cumhuriyet, monarsiden ayrilmaktadir. Seçme ve seçilme hakkinin tüm vatandaslara taninmasi ile gerçek cumhuriyet tam anlami ile kurulmustur.

Osmanli Devleti'nde son söz kesinlikle padisaha aitti. Bu sekilde bir yönetimin sakincalari yasanilan olaylardan da anlasilmaktadir. Atatürk, halkin kendi kendini yönetmesi demek olan demokrasiyi kabul ediyordu. Demokrasiyi gerçeklestirmek ise, cumhuriyetle mümkün olabilirdi. Atatürk "Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi devlet sekli demektir."diyordu.

Tarihte, bir çok cumhuriyet yönetimi ortaya çikmissa da, hiç biri günümüzdeki cumhuriyet sistemine benzemektedir.Atatürk'ün, cumhuriyet ilkesi demokrasiye çok önem vermektedir. Bu nedenle, cumhuriyet anlayisi, diger yönetim anlayislarindan farklidir. Buna göre "Cumhuriyette son söz millet tarafindan seçilmis meclisindir. Millet adina bütün kanunlari o yapar. Hükümete güven oyu verir veya onu düsürür. Millet vekillerinden memnun olmazsa belirli zamanlar sonunda baskanlarini seçer. Millet egemenligini, devlet idaresine katilmak ancak zamaninda oyunu kullanmakla saglar.Buna göre cumhuriyet bütün özellikleriyle demokratiktir.

Atatürk, kurdugu cumhuriyeti Türk gençligine emanet etmis ve "Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizlersiniz." Demistir. Bu sözler Türk gencine büyük bir güven duygusu vermistir.


Cumhuriyet yönetimi, Türk toplumuna sayisiz faydalar saglamistir.

Öncelikle milletim devlet yönetiminde söz sahibi olmasi saglanmis ve vatandaslarin hak ce hürriyetleri güvence altina alinmistir.


Anayasanin ilk maddesi olan "Türkiye Devleti bir cumhuriyettir." Hükmü,hiçbir sekilde degistirilemez ve bu maddenin degistirilmesi hiçbir güç tarafindan teklif edilemez.

Atatürk gençlige hitabesinde cumhuriyete yönelebilecek iç ve dis tehlikeleri dile getirmistir. Bu tehlikeler çok yönlü olabilir ve sartlar her ne olursa olsun Türk milletinin görevi, her zaman korumak ve kollamaktir. Ancak bu sekilde Türk milleti sonsuza kadar mutlu ve huzurlu olabilir.


2- MILLIYETÇILIK

Ait oldugu milletin varligini sürdürmesi için diger bireylerle birlikte çalismaya bu bu çalismayi ve bilinci diger kusaklara da yansitmaya milliyetçilik denir.

Bu tanima göre, milliyetçiligin en önemli ögesi millet olmaktir.

Atatürk, Türk milletini irk veya din asasi üzerine olusturmamistir. Atatürk'ün millet anlayisi akilci ve insancidir. Atatürk'e göre bir milleti diger milletlerden ayiran özellikler yetenekleri ve kültürüdür.

Tarih boyunca hep birlik içinde yasayan Türk milleti, Atatürk'ün getirdigi milliyetçilik anlayisi ile sarsilmaz bir bütün durumunu almistir. Belli bir irka ve mezhebe, siyasal görüse dayanmayan kendini içtenlikle Türk sayan herkesi kapsayan milliyetçiligimiz, gerek kalkinmada, gerek zaman zaman düsülen bunalimlari gidermede en etkin çare olmustur ve olacaktir. Günümüzde Türk milliyetçiligi, milletimizi, dis tehlikeler karsisinda soguk kanli ve tam birlik içerisinde tutmakta, bu da iç ve dis tehditler karsisinda devletimizi güçlendirmektedir. Atatürk'ün, gelistirdigi milliyetçilik anlayisi, bu gün 60 milyonu asan büyük Türk milletini birlik içinde ileriye götürecek en önemli itici güçtür.

Atatürk Milliyetçiliginin Baslica Esaslari Sunlardir:

a) Her türlü ayrimciliga ve bölücülüge karsidir.

b) Esitlik prensibi esastir.

c) Akilcidir, bilime dayanir.

d) Kalkinmak için milli bir ekonomiye sahip olmayi öngörür.

e) Türk milletinin manevi degerlerine (dil, tarih, kültür) sahip çikmayi öngörür.

f) Her türlü saldirganliga ve sömürgecilige karsidir.

Atatürk milliyetçiliginde, milli birlik ve beraberlikgi güçlendiren unsurlar sunlardir:

· Milli Egitim

· Misak-i Milli

· Milli Kültür

· Dil, tarih, kültür ve amaç birligi

· Manevi degerler

· Türklük suurudur.

Her ne suretle olursa olsun yeni nesle ögretecegimiz; "Milletine, Türkiye Devleti'ne ve TBMM'ne düsman olan unsurlarla mücadele etmek." olmalidir.


3- HALKÇILIK

Bir milleti olusturan çesitli meslekler ve toplumsal gruplar içinde bulunan insanlara halk denir. Bu bakimdan halkçilik ilkesi hem cumhuriyetçilik, hem milliyetçilik ilkelerinin zorunlu bir sonucudur.

Demokrasinin esasi, egemenligin millete ait olmasidir. Halkçilik ilkesinin temeli kanun karsisinda, siyasal olaylara ve yönetime katilmada esitlik olduguna göre, Atatürk'ün halkçilik anlayisinda, toplumun huzurunu bozucu çikar çatismalarina yer yoktur.

Kurtulus Savasi'nin baslamasindan itibaren halkçiligi temel ilkelerinden biri yapan TBMM, bu yolla akillara durgunluk veren mücadeleyi halka mal etmis, böylece milletimiz büyük bir zafer kazanmistir. Daha sonra halkçilik ilkesi, cumhuriyetimizin de temellerinden biri yapilmis, demokrasi ile köklesmistir. Is bölümüne ve bireyin diger bireylerle esitligine, özgürlüklere sahip olmasina da dayanan halkçilik ilkesi, toplumumuzun kalkinmasini saglayan önemli bir olgudur.

Atatürk'ün halkçilik ilkesi diger sistemlerden faklidir. Çünkü Atatürk'ün halkçilik ilkesi "demokratik bir ortam içinde, esitligi saglamayi ve toplumda sinif kavgasi yerine iç barisi getirmeyi" amaçlar. Bu nedenle Atatürkçü halkçilik, halkin belirli bir bölümüne veya sinifina dayanan diger sistemlerden yani rejimlerden ayrilir. Bazi rejimlerde egemenlik, milletin degil, belli bir sinifin ve grubun elindedir. Bu tür bir halkçiligin Atatürk'ün gerçek demokrasiyi üstün tutan halkçilik ilkesi ile iliskisinin olmadigi ortadadir.


4- DEVLETÇILIK

Atatürk, Türk devletinin güçlü olmasi için Türk ekonomisinin güçlü olmasi gerektigine inaniyordu. Bundan dolayi Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik alanda hizla kalkinmasi gerekiyordu. Atatürk'e göre "Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandirilamazlarsa elde edilen zaferler kalici olamaz kisa zamanda söner"

Devletçilik ilkesindeki amaç; Türk Devleti'ni çagdas uygarlik seviyesinin üstüne çikarmaktir. Devletçilikte devletle vatandasin yakinlasmasini saglamak asil amaçtir.

Dünya ülkelerinde uygulanan çesitli ekonomi sistemlerinden bir tanesi de "karma ekonomi"dir. Devletçilik , ekonomide vatandas ile devletin is birligi içinde bulunmasi, bir taraftan sanayi kurma ve gelistirmek için çalismalar yapilirken, diger bir taraftan da özel tesebbüse yer vermesi demektir. Böylece ekonomi , devletin ve vatandaslarin yaptigi is birliginden olusmaktadir. Devletçilikte, sermayesi olan herkes istedigi üretime katilabilmektedir. Bu da devletçilikte özel tesebbüsün serbestligini gösterir. Ayrica bu tesebbüsler devlet tarafindan desteklenerek kisiye kredi saglanir. Kisileri üretim ve ticarete özendirerek bu amaçla çikarilan kanunlarla da vatandasa destek verir.

Atatürk'ün devletçilik anlayisini hem genis açidan, hem de ekonomik açidan degerlendirmek gerekir. Atatürk'e göre devletin birçok görevleri vardir. Bu görevleri ise hiç süphesiz devleti olusturan vatandaslar yerine getirecektir. Devletin görevlerini yerine getirebilme için içte ve dista devletin islerini görebilecek yüksek yeteneklerle donatilmis vatandaslara ihtiyaç vardir. Ayrica bu vatandaslarda, devletin kanunlarina uyma duygusunun bulunmasi gerekir. Iste bütün bu sebeplerle devlet kendi vatandaslarinin tahsili, terbiyesi, sihhati ile alakadar olmak mecburiyetindedir.

Bu önemli gerçegi belirleyen Atatürk, ekonomi alaninda devletçiligi seçmistir. Bu konuda, siyasal sistemi de hesaba katarak bilimsel bir ölçüyü koymustur. Atatürk, genis anlamda gerçek bir devletçidir. Ekonomi konularinda ise oldukça esnektir. Yani çagin degisen durumlarina göre uygulanan ekonomik politikalarin degistirilmesinden yanadir.

Atatürkçü düsünce sisteminde devletin baslica görevleri sunlardir:

Ülkenin güvenlik ve adaletini saglamak,

Dis siyaseti iyi düzenlemek, Türk milletinin bagimsizligini güven altinda bulundurmak,

Milli egitim, bayindirlik,saglik ulasim, tarim sanayi, ticaret ve sanata iliskin islerle ilgilenmek,

Ekonomik konularda devlet ile özel tesebbüs isletmeciligini bir arada ve dengeli bir sekilde yürütmek,

Devletçiligin, demokratik bir toplum gereklerine göre uygulanmasi yurdumuzda devlet ile vatandas arasindaki baglari güçlendirmistir. Halkin içerisinden çikan devlet, halkin ihtiyaçlarini karsilamistir.

5) LAIKLIK

Laikligin tanimini yapacak olursak; laiklik devlet ile din islerinin birbirinden ayrilmasi; devletin din ve vicdan özgürlügüne karismamasi demektir. Laikligin genel esaslari sunlardir:

Vatandaslarin dini inançlarina müdahale edilmez;

Her vatandas din ve mezhep farki gözetilmeksizin kanun önünde esittir;

Din ve devlet isleri birbirinden ayrilmistir.

Atatürkçü düsüncede laiklik ilkesi;dine akilci bir yoldan

yaklasir. Insan aklinin sorabilecegi sorulara;yine insan aklinin bulacagi cevaplari benimser. Bunun disinda, insan aklinin bulamayacagi sorulara dinde cevaplar bulunacagi fikrini de müdahale etmez. Iste böyle,bir yaklasim dindeki taassubu ve hurafeyi önledigi gibi insanlarda hosgörüyü gelistirir; milli birlik ve beraberligi güçlendirir.

Türk devleti asama asama laiklesirken, Islamligin inanç ve ibadete dayanan kurallarina hiç dokunulmamistir.

Atatürk'ün su sözleri derin bir anlam tasimaktadir. "Büyük dinimiz, çalismayanin insanlikla ilgisi olmadigini bildiriyor. B azi kimseler modern olmayi kafir olmak saniyor. Asil kafir olanlarin bu zannidir. Bu yanlis yorumu yapanlarin amaci; Islamlarin kafirlere tutsak istemek degil de nedir?"

Laikligin kabulünden sonra din, egitim ve ögretimi yapan kurumlar açilmis, bunlara Atatürkçü, aydin, akilci ve laik din adamlari yetistirmeye hiz verilmistir.

Türkiye'de laikli ilkesinin benimsenmesi ile din ve mezhep farkliliklari ortadan kaldirilarak, mili birlik ve beraberlik duygusunu güçlestirmistir. Toplum hayatinda akilci ve bilimsel yöntemler gelistirmeye baslamistir. Topluma, dine ve insana saygi ile hosgörü ortami gelistirmistir. Bu nedenle Türk milleti ve Türk milleti varligini inanç özgürlügü içinde, çagin geregi akil ve bilimin yolunda, insancil bir laikligi benim siyerek sürdürülebilir. Bundan geriye dönmek mümkün degildir. Bu anlayista geri dönmek zamana ayak uyduramamak,disinda kalmak olur.

6 INKILAPÇILIK

Atatürk'e göre inkilap " Türk milletin son yüzyillarda geri birakmis olan müesseseleri yikarak yerlerine, en yüksek madeni gereklere göre ilerlemesini saglayacak yeni müesseseler koymus olacaktir."

Türk milletinin çagdas uygarligin üzerinde çikarila bilmesi, çagin ihtiyaçlarina cevap vermeyen kurumlari kaldirip yerine çagdas kurumlari koymak gerekir. Basarili olmanin gelismenin ileriye gitmenin yolu budur.

Atatürk gerçeklestigi inkilabin amacini su sekilde açiklamaktadir: "yaptigimiz ve yapmakta oldugumuz inkilaplarin amaci, Türkiye Cumhuriyeti halkini, tamamen çagdas ve bütün anlam ve görüsü ile uygar bir toplum ile uygar bir toplum durumuna ulastirmaktir."

Atatürkçü düsünce sistemi içerisinde inkilaplarin korunmasi büyük bir önem tasir. Türk inkilabinin temel hedefi çagdaslasmak oldugundan, Inkilapçilik sadece yapilan çagdaslasmaya yönelmeyi zorunlu kilar. Bu gerçegi Atatürk; "Inkilabin temellerini her gün derinlestirmek, kuvvetlendirmek lazimdir." sözleriyle ifade etmistir.

Inkilabin Türk toplumuna sagladigi faydalari su sekilde siralamak mümkündür:

· Toplumun temelini, ümmet esasindan millet esasina çevirmistir,

· Kisisel egemenlige dayanan saltanata son vererek, millet egemenligini gerçeklestirmistir,

· Sosyal hayata, egitimde, kültür ve ekonomik alanda Türk toplumuna yeni ufuklar açmistir.

Böylece Türk milletine çagdaslasma yolunu açan Atatürk inkilabinin korunmasi gerekir. Bunun için inkilabin temellerini her gün derinlestirmek, kuvvetlendirmek için çalismaliyiz.

BÜTÜNLEYICI ILKELER


1-AKILCILIK

Akilcilik, insanin akli ile gerçekleri kavrama yetenegine sahip olmasidir. Akilcilik, insanlarin dogru karara varmasi ve basarili uygulamalar yapmasi için saglam fikirlere sahip olmasini ister. Atatürk'ün gerçeklestirdigi bütün eserlerin temelinde saglam düsünce, akil ve hareket vardir, "Akil ve mantigin çözümleyemeyecegi mesele yoktur." diyerek bunu vurgulamaktadir.

Atatürk, akilci idi. Bu nedenle devlet yönetiminde ve toplum hayatinda akli ve bilimi egemen kilmaya çalismistir. Atatürk, devlet yönetiminde ve toplum hayatinda akla ve bilime verdigi önemi su sözüyle belirtir: "Bizim akil, mantik ve zeka ile hareket etmek, en belirgin özelligimizdir. Bütün hayatimizi dolduran olaylar, bu gerçegin delilidirler."


2-BILIMSELLIK

Bilimsellik devlet ve toplum hayatinda, kisisel hayatta, bilimi ögrenme, degerlendirme ve uygulama demektir. Atatürk ilke ve inkilaplari, ilerlemenin temeli olan çagdas bilimin ve teknik esaslari temel almistir.


"Hayatta en hakiki mürsit ilimdir. Türk milletinin yürümekte oldugu ilerleme ve uygarlik yolunda, elinde ve kafasinda tuttugu mesale, müspet ilimdir" diyen Atatürk, sorularin çözümünde bilimin yol göstericiligini belirtmektedir.

3-MILLI BIRLIK VE BERABERLIK

Milletlerin güçlü olmalari, milli birlik ve beraberlik içinde olmalarinin sonucudur. Milli birlik ve beraberligi saglayan temel ilke de milliyetçiliktir. Milliyetçilik, milli benlik duygusuna ve milli tarih bilincine sahip olmayi öngörür.

Atatürk, milli birlik ve beraberligin önemini su sözlerle ifade etmektedir: "Bir milletin basarisi, mutlak bütün milli güçlerin bir istikamette olusmasi ile mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettigimiz basari, milletin güç birligi etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmistir. Eger ayni basari ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalim ve ayni sekilde yürüyelim."

4-BAGIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK

Atatürk bagimsizlik ve özgürlüge verdigi önemi söyle ifade etmektedir. "Türk'ün haysiyeti, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yasamaktansa mahvolsun daha iyidir. O halde ya bagimsizlik ya ölüm!"

"Bir millette onurun, haysiyetin, namusun ve insanligin meydana gelebilmesi ve devam ettirebilmesi, mutlaka o milletin özgürlügüne ve bagimsizligina sahip olmasiyla mümkündür.

5-BARISÇILIK

"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh"

Baris, insanlarin ve milletlerin bir arada, güven içinde yasamalari için gerekli olan unsurlarin basinda gelir. Atatürk ilke ve inkilaplarinin barisçi yönü, Türk milletinin, iç kavgalara sürüklenmeden, milli ve sosyal dayanisma içinde kalkinmasini esas alir.

"Bagimsizlik ve özgürlük benim karakterimdir." diyen Atatürk, ortaya koydugu ilkeleriyle ve gerçeklestirdigi inkilaplariyla, Türk milletini bagimsiz ve özgür kilmak istemistir.

Türk devletinin dayandigi temel esaslardan biri tam bagimsizlik, digeri ise milli egemenliktir. Milli benlik de ancak bu temel esaslar üzerine kurulmus bir devlette yasayan toplumda gelisir ve güçlenir. Bagimsizlik, bir devletin, baska bir devletin emretme gücüne uymadan, kendi iç ve dis siyasetini belirlemesi ve uygulayabilmesi demektir. Özgürlük, gerek devlet ve gerekse onu kuran vatandaslar için gereklidir. Devletin özgür olmasi demek, bagimsiz olmasi demektir. Devlet olmanin ilk sarti da budur. Özgür ve bagimsiz devlet kuran bir millet, milli benligi gelistirir. Bagimsizlik ve özgürlük, bir millete süreklilik kazandirir. Bu nedenle Türk milleti, bagimsizlik ve özgürlük ilkesine deger vermeli ve ona sahip çikmalidir. Özgürlügün diger çesidi ise vatandasla ilgilidir. Cumhuriyet yönetiminde demokrasi ilkesi iyi yerlesmisse, vatandaslar, rahat, huzurlu ve özgür bir sekilde yasarlar. Demokrasinin esasi da, kisi hak ve özgürlüklerinin saglanmasi ve korunmasidir. Ancak, özgürlük kavramindan anlasilan, sonsuz bir özgürlük degildir. Bir vatandasin özgürlügü, digerinin özgürlügü ile sinirlidir. Devlet, vatandaslarin özgürlügünü anayasa ve kanunlarla güvenceya alirken, vatandaslar da birbirlerinin özgürlüklerine saygili olmak zorundadirlar.

Atatürk, yeni Türk Devleti'ni kurarken, Türk milletinin tarihi mirasindan güç almistir. Atatürk, Türk milletinin bagimsizligina ve özgürlügüne Atatürk, bu konudaki görüslerini 1931'de yayinladigi bildiride; "Yurtta baris, dünyada baris" ilkesiyle söyle belirtmistir.

"Gaye, sinif mücadelesi yerine sosyal dayanismayi saglamaktir."

Baris, toplumsal gelismenin ve çagdaslasmanin ortamini hazirladigi gibi, degisik ülkelerin insanlari arasinda uygarca iliskilerin gelismesini de saglar.

6-HOSGÖRÜ, VICDAN VE DÜSÜNCE ÖZGÜRLÜGÜ

Atatürk ilke ve inkilaplari, her türlü taassuba (bagnazliga) karsidir. Toplumsal hayatta, vicdan ve düsünce özgürlügünü esas alir. Atatürk'e göre; "Kimsenin fikrine ve vicdanina hakim olunamaz."

7-MILLI TARIH BILINCI

Atatürk ilke ve inkilaplari, Türk milletinin binlerce yillik tarihinin bir sonucu olarak, toplumun ihtiyaçlarini ve gerçeklerini esas alir. Atatürk, Türk tarihinin, genç nesillere her konuda güç verecek bir kaynak olduguna inanirdi. Milletimizin kültür degerlerinin köklerini tarihte aramak gerektigini su sözlerle belirtiyordu: "Büyük devletler kuran atalarimiz, büyük ve kapsamli medeniyetlere de sahip olmustur. bunu aramak, incelemek, Türklüge ve dünyaya bildirmek bizler için bir borçtur."

"Türk kabiliyet ve kudretinin tarihteki basarilari meydana çiktikça, bütün Türk çocuklari kendileri için lazim olan atilim kaynagini tarihte bulabileceklerdir. Türk çocuklari bu tarihten bagimsizlik fikrini kazanacaklar, o büyük basarilari düsünecekler, harikalar yaratan adamlari ögrenecekler, kendilerinin ayni kandan olduklarini düsünecekler ve bu kabiliyetle kimseye boyun egmeyeceklerdir."

8-INSAN VE INSANLIK SEVGISI

Atatürk ilke ve inkilaplarinin dayandigi temel esaslardan biri de, insan sevgisini ön planda tutmasidir. Ancak bu sevgi, sadece kendi milletini sevmeyi degil, tüm insanlari sevmeyi ve saygi duymayi esas alir.

Atatürk'ün insan sevgisi ve evrensellik düsünceleri, milli ve milletlerarasi olmak üzere iki yanlidir. Milli düsünceler, Türk milletinin kurtulusu ve yükselisi üzerinedir. Milletlerarasi düsünceler, insanlik ideali ile ilgilidir. Bu anlayisin simgesi, bütün insanligin baris ve huzur içinde yasamasini öngören "Yurtta baris, dünyada baris" ilkesidir.

Atatürk, insan sevgisi ve evrensellik konusundaki görüslerini söyle ifade ediyordu: "Insan, mensup oldugu milletin varligini ve mutlulugunu düsündügü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahini da düsünmeli ve kendi milletinin mutluluguna ne kadar kiymet veriyoersa, bütün dünya milletlerinin mutluluguna hizmet etmeye elinden geldigi kadar çalismalidir. Bütün akilli adamlar takdir ederler ki, bu yolda çalismakla hiçbir sey kaybedilmez. Çünkü, dünya milletlerinin mutluluguna çalismak, diger bir yoldan kendi huzur ve mutlulugunu temine çalismak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasinda huzur, anlasma ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsin huzurdan yoksundur. Onun için ben, sevdiklerime, sunu tavsiye ederim:

Milleti yönetenler, dogal olarak, öncelikle kendi milletinin varliginin ve mutlulugunun gerçeklestiricisi olmak isterler. Fakat ayni zamanda bütün milletler için ayni seyi istemek lazimdir.

Bütün dünya olaylari, bize, bunu açiktan açiga ispat eder. En uzakta zannettigimiz bir olayin bize bir gün etki etmeyecegini bilemeyiz.

Bunun için insanligin hepsini bir vücut ve bir milleti, bunun bir organi saymak gerekir. Bir vücudun parmaginin ucundaki acidan diger bütün organlar etkilenir... Iste bu düsünüs, insanlari, milletleri ve hükümetleri bencillikten kurtarir. Bencillik kisisel olsun, milli olsun, daima kötü olarak kabul edilmelidir."

SONUÇ OLARAK :

Atatürk bu inkilaplari irk,din , siyasal düsünce , felsefi görüs gözetilmeden kurulan genç devleti yüksek batili devletlerin düzeyine getirmeyi amaç edinmistir. Atatürk ilke ve inkilaplari birbirlerini tamamlayan ve destekleyen uygulamalardan olusur. Bu inkilaplar bir bütün olarak kabul edildiginde çagdas milletler seviyesine ulasilmis olunur.
#1 - Temmuz 14 2007, 21:32:31

çok güzel ellerine sağlık
#2 - Ekim 28 2007, 23:55:26

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.