fikir vermesi için
Nietzche'nin asagidaki sozleri yayınlamak istiyorum...
'Kaninin", 'inanma' nin psikolojisinde bir adim daha. Kanilar dogrulugun yalanlardan daha buyuk dusmanlari olmasin sakin, sorusunu goze alip ortaya atisim, epeydir. Bu kez de karar verici soruyu soruyorum: yalan ile kani arasinda herhangi bir karsitlik var mi? –Butun dunya olduguna inaniyor; ama butun dunya daha nelere inanmiyor ki! –Herbir kaninin, kendi tarihi, ilk bicimleri, denemeli yanilmali kavranmalari vardir: onceleri uzun bir sure hic de kani degilken, sonradan, daha da uzun bir sure pek de kani olmayan bir hale, en sonunda da kani haline gelir. Acaba –kaninin bu ilk kuluckalik bicimleri arasinda yalan da yok muydu? –Bu arada gerekli olan da yalnizca kisilerin degismesiydi: Babada henuz yalan olan, ogulda kani haline gelirdi. –Yalan dedigim de sudur: kisinin, gordugu bir seyi gormemis olmayi istemesi , gordugu bir seyi oyle gormemis olmayi istemesi: yalanin tanik onunde ya da taniksiz olmasi onemli degildir. En yaygin yalan, kisinin kendi kendine soyledigi yalandir; baskalarina yalan soylemek, goreceli olarak ender bir durumdur. –Imdi, bu gormus oldugunu gormemis olmayi istemek, onu oyle gormemis olmayi istemek, herhangi bir anlamda yan tutmanin neredeyse ilk kosuludur: yan tutan insan, zorunlukla yalanci hale gelir.
DECCAL, Friedrich Nietzsche, bolum 55, s. 84-86
Turkcesi: Oruc Aruoba