Alternatifim Cafe

Evrim Hakkında Yanlış Bilinenler.

Discussion started on Felsefe

asdf

aşağıdaki yazıları bazı sitelerden kopi pest yapım ve kendi düşüncelerimle de harmanladım.


1)
yanlış bilinen:insanlar maymundan gelir
doğrusu:insanlarla maymunlar ortak bir atadan gelirler.

2)
yanlış bilinen:en ufak evrim falan için bikaç yüz milyon yıl gerekir.
doğrusu:değişen yaşam koşulların hayat şartlarına etkisine göre bir kaç nesilde bile evrim izlenebilir, izlenen canlıların hayat döngüsü kısaysa bu birkaç nesil beş yıla bile gayet de sığabilir.

3)
yanlış bilinen:yahu evrim tek bir hücrenin oluşumunu bile açıklayamıyo be,yüce rabbim ne güzel yaratmış o olmasa bunlar olur muydu?
doğrusu: evrim hücre'yi açıklamaz zaten;evrim bir işleyişi açıklar. ve o işleyiş değil insan angelina jolie bile oluşturabilir. bilgisayarın varlığı, bundan sadece bilmem kaç yüz sene önce elmaların neden yere düştüğünü bile açıklamaktan aciz olduğumuz gerçeğini unutturmasın kimseye.
kimileri - nerde kaldı insan organizması - evrim teorisinin hücrenin yapısını bile betimlemekte güçlük çektiğini ve hatta çuvalladığını iddia ederler. teoremin hücre işleyişlerine tek tek açıklama getirmesini; neden bu mitokondriler burda, neden hücre zarı fosfolipid,  açıklanmasını isterler. ( oysa ki kuramın açıklamaya çalıştığı bir işleyiştir. canlılık şu şu şekilde oluştu, şu şu kurallara göre değişerek şu şu aşamalardan geçti ve şuralara vardı demektir derdi. metodun, sürecin, yöntemin teorisidir. bittabi hücre zarına da mitokondrinin şekline de açıklama getirilebilir olmalıdır bu süreçler. lakin açıklamalar, sürecin parametrelerinin de bilinmesini gerektirir. nasıl ki kütleçekim yasası kütleler arasındaki kuvvetlerin hangi değişkenlere nasıl bağlı oldugunu betimleyebiliyor fakat güneş sisteminin neden tam da bulunduğu yerde oldugunu açıklamakta yetersiz kalıyorsa.

ve evet, evrim teorisine göre insanlarda güzellik seçilir hale gelirse uygun koşullar altında  yıldız tilbe'den angelina jolie bile oluşabilir.


4)
yanlış bilinen: evrim dünya'da canlılığın oluşmasını tesadüflere bağlar.
doğrusu:evrim canlılığın oluşmasını gerekli koşullların sağlanmasına bağlar.

5)
yanlış bilinen:evrim oldu bitti,biz geldik dünyaya oh be.
doğrusu: evrim süreklidir, koşullar değişirse canlılık formu da değişir

6)
yanlış bilinen:
koşullar her değiştiğinde evrim illa ki yeni bir canlı türü meydana getirir
doğrusu:elbette hayır.

7)
yanlış bilinen:tüm canlılar varlıklarını korudukları süre boyunca evrimleşirler
doğrusu:canlılar kosullar değişmezse değişmezler. sıcak su kaynaklarında yaşayan bazı bakteriler varoldukları ilk günden bu yana hemen hemen hiç değişmemişlerdir. evrim, daha iyi canlılar üretmeye çalışan bir süreç değil canlıların değişken koşullara uyum sağladığı bir süreçtir.

8)
yanlış bilinen:darwin ne dediyse doğrudur. ve hatta ondan sonra bir çivi bile çakılmamıştır bu teoriye.
doğrusu:puahahhaha ne komiksin sen öyle.

9)
yanlış bilinen:evrim teorisi bildigin teoridir, birileri teori aşamasında birakmıştır, eksiktir, gediktir. bilim adamlari bu yuzden teori derler.
doğrusu:bilimsel terminoloji ile edebi jargon ve deyimlerin kafa kafaya gitmesi zorunluluğu diye bir sey yoktur. newton in kütlecekim yasaları da, theory of gravity basligi altinda incelenir, bilime dayalı değer olarak sunulur.bilimsel anlamda "böyle olsa çok şık olurdu" demek için hipotez diye bir deyim vardir evrim hipotezi diye bir şey olsa idi, terimleri ogrenmeden mevzuya girismis izlenimi vererek salak durumuna düşmeden "o kadar bilim adami hipotez diyorsa ispatlanmamıştır" diyebilirdik.

10)
yanlış bilinen:darwin allahsız kitapsızdır, ateizmi kanıtlamak adına teori uydurmuştur..

doğrusu:darwin dindar bir adamdır, kitaplarında tanrı'dan "first creator of everything" diye bahsetmiştir.

11)
yanlış bilinen:evrim teorisi çürütülürse,*** yediniz olm,nihahah babalara geldiniz,o zaman allahın varlığını kabul etmeyin de göreyim
doğrusu:evrim teorisi curutulse dahi bu kutsal kitaplarda bulunan yaratilis teorisinin gecerli ve dogru oldugunu gostermez, gosterip gosterebilecegi tek sey evrim teorisinin curumus oldugudur. kutsal kitaplarda bulunan iddialar icinse ayrıca bilimsel kanitlara, delillere, ispatlara ihtiyac bulunmaktadir. hali hazirda enerjilerinin buyuk kismini evrim teorisini curutmeye adamis bu efendilerin buyuk kismi evrim teorisinin curutmenin yaratilis teoremini ispatlamaya yettigini sanmasi ise, bu ugurda calisan insanlarin zeka seviyesini ve mantik kurgusunu anlamak acisindan manidardir.

ustelik bu efendilerin enerjilerinin buyuk kismini evrim teorisinini curutmeye adamalarindan yapilabilecek tek cikarim, bu insanlarin kutsal kitaplarda bulunan yaratilis teorisini ispatlamak icin yeterli delil, kanit, ispat bulamadiklari icin evrim teorisine yuklendikleri olacakdir. zira eger aksi olsa idi, bu insanlar evrimi curutmek yerine alternatif bir yaratilis teorisini ispatlarlar idi. boylelikle alternatif yaratilis teorisi ispata kavustugu cihetle dogrusal olarak evrim teorisi de curuyecek, kendi inanclari da bilimsel bir zemine kavusabilecektir. ancak bunu yapamadiklari icin, bunu yapamayacaklari icin, evrim teorisine yuklenmektedirler, hem de ne yalanlarla, ne iftiralarla ve ne korkunc bir cehaletle.

12)
yanlış bilinen:evrim teorisini tartisanların çoğunluğunun serzenilşleri bilim adına, doğruluk adındır. isterler ki bilim biryerlere gelsin, bilimadamı arkadaşlar da aydınlansın.
doğrusu:kimsenin niyetini yargılayabilecek konumda değiliz. lakin konu üzerindeki tartışmaların bolluğu ve söylenen sayfalar dolusu sözlerden de bazı çıkarımlar yapmamız - doğrulukları kişisel olarak su götürse bile - pek mümkün.

evrim'e dair iddia edilen bilimsel açıdan ispatlanma güçlüklerinin hepsi görelilik teoremi, standart evren modeli gibi düşünüşlerde de vardır. bu konularda da birkaç leyhte delilin yanında henüz ispatlanamamış, açıklanamamış bir çok alan bulunur. lakin ben henüz görelilik aldatmacası isimli bir kitaba rastgelemedim. kimsenin görelilik teoreminin boşluklarından hareketle onun geçersizliğini idiia ettiğini, einstein'in bilimsel süreçlere uymayan açıklamalarda bulunduğunu söylediğini işitmedim. evrimle ilgili atıp tutan bir çok arkadaşın, bu tip konuları tartışmaya anatomik olarak müsait olmamaları bir yana, evrim'in yıllardır zihinlerde yer etmiş, rahatlatıcı düşüncelerle çeliştiği yanılgısına düşümüş olunmasına bağlıyorum kopan bunca gürültüyü. zannederim bizlerden bazıları üzerinde kolayca akıl yürütebileceklerine inandıkları bu teoriyi bilimsel ilerleme sürecinin içerisinden kopartarak tekmelemeyi hem bilimsel açıdan yerinde hem de ruhen tatmin edici görüyorlar.

13)
yanlış bilinen:evrime karşı çıkanlar pekala bilimsel nedenlerle karşı çıkmaktadırlar
doğrusu:evrime karşı çıkanlar bugün ellerinde kalan tek dinsel kale allahın yaratıcılığı olduğu için sıkıştıkları köşeden bilimsel yollardan savaşmak zorunda kalmaktadırlar. zira kendilerinin tarihsel geçmişlerine bakıldığında savunmalarını eskiden daima kutsal kitaplardan yapmış olduklarını görüyoruz. onlar başlangıçta allahın herşeyi bugün olduğu gibi yarattığını, üstelik altı günde yarattığını, o zamandan beri nuh tufanı dışında hiçbir önemli değişiklik olmadığını iddia ediyorlardı. nuh peygamber gemisine bütün hayvanlardan birer çift alıp bütün türleri kurtarmıştı. ama gelin görün ki her yerden şu an dünyada bulunmayan garip hayvan fosilleri ortaya çıkıyordu. allah dünyayı altı günde yaratmıştı ama artık jeoloji diyordu ki yeryüzü şekilleri bugünkü durumlarına ancak milyarlarca yılda gelebilirler. olayları dinsel yollardan açıklayanlar aydınlanma çağından itibaren sürekli maddi dünyadaki mevzilerini kaybederek savlarını manevi, mecazi, simgesel ve soyut alana kaydırdılar. eskiden "allah dünyayı altı günde yarattı- yadinci günde dinlendi" diyecek kadar kutsal kitaplara harfiyyen inananlar sonradan dediler ki "efendim, altı günle kastedilen altı dönemdir". nuh tufanıyla dinozorların ilişkisinden söz eden bile kalmadı. bugün içlerinde en aklı başında olanları bile deseler deseler "peki ya bilinç? ya duygular? onlar da mı elektrondan molekülden ibaret?" diyebiliyorlar.çünkü; zamanda bilimsel düşünme biçiminin dışında olduklarından dolayı içine düştükleri kendini bilmezlik yüzünden kendilerini bilimsel sanmakta, atalarının psikoposlar olduğundan bihaber atıp tutmaktadırlar.

14)
yanlış bilinen:evrim var mı yok mu tartışması bilimsel bir tartışmadır.
doğrusu:bilimsel olan tartışma "evrim şöyle mi oldu, böyle mi oldu" tartışmasıdır. zira evrim var mı yok mu tartışması, canlıları allah mı yarattı yoksa kendiliğinden mi oldular tartışmasıyla eşdeğerdir ki bu bilimsel bir tartışma değil dinsel bir tartışmadır.

15)
yanlış bilinen: bir kuramın bilimsel olarak kabul edilebilir olması için onun ispatlanması gerekmektedir. evrim teorisi ispatlanamamıştır.
doğrusu:19. yüzyıl temel bilimler mantığında geçerli olan bir yaklaşım özellikle bilgi kuramının yirminci yüzyılda kat ettiği aşamalar ve günümüzde kullanılan bilim felsefesi ve yöntemi açısından sakattır. bir kuramın dikkate alınabilmesinde öncelikli olarak gerek koşul yanlışlanabilir olmasıdır. aksini gösterebilecek kanıtın olması olasılığı kendi içinde belirtilmemiş bir kuram, yani dogma, herhengi bir bilimsel platformda tartışılmaz. bu açıdan yaklaşıldığında unutulmaması gereken noktalardan biri, darwin'den sonra teorinin pek çok yönünün yanlışlanıp, yeniden şekillendirildiği ve bu günkü evrim kuramının onsekizinci yüzyılda oluşturulandan çok daha farklı yönlere kaydığı, artık gen, genetik, kromozom, proteinler, gen havuzu, protein sentezi, bir proteinin başka bir proteini amaçsızca sentezleyebileceği, ortaya çıkan ürünlerden entropiye yönelik yeni hareketler doğabileceği, ve bu hareketlerin organizma oluşumuna yol açabileceği, fakat yer yer de açmayacağı gibi somut ve tersi durumların her zaman mevcut olduğu hipotezler ve terimler ile güncelliğini sürdürdüğüdür. mendel, lamarck, lisenkov ya da darwin, her biri bu sürecin oluşmasında farklı adımlardır, yer yer kabul görmüş fakat çoğu yanlışlanmış ve yenileri ortaya atılmış kuramları muhatap alıp üstelik karşısına dinsel dogmaları başka laflarla süsleyip sürmeye çalışmak, bu iş için gerçekten zaman harcamış kişilerin çabalarına saygısızlığın ötesinde ayrıca onların alaylarından da nasibini alması gereken davranışlardandır.

16)
yanlış bilinen:evrim varsa allah yoktur, allah varsa evrim yoktur.
doğrusu:allahın mevcudiyetine ilişkin inançların, bireyin vicdani alanında kaldıkları sürece bilimle herhangi bir çatışmaları olmaz. bir bilim adamı edindiği bilgiler ve keşfettiği gerçeklikler karşısında allahın yarattığı aleme hayran olup secde edebilir, "sen nelere kadirmişsin yarabbi" diyerek kendini bilimsel araştırmaların yanısıra ibadete verebilir. bu durum onun keşfetmiş yahut keşfedecek olduğu bilimsel gerçekliklerin bilimselliğini etkilemez. yeter ki bilim adamımız "nasıl oluyor da oluyor" sorusuna yanıt ararken allah' a olan hayranlığını abartmasın, işi dalkavukluğa, kraldan çok kralcılığa vardırıp "allah yarattı da öyle oluyor" demesin. zira bilimin görevi allah yarattı demeden araştırmaktır. eğer önce kayalar var idiyse, sonra bir de baktık canlılar var olmuş ise "nasıl oluyor da oluyor" sorusunun iki olası yanıtı vardır: 1-allah yarattı. 2-kayalar canlıya dönüştü. (önce kayalar olmayıp sonsuzdan beri canlıların var olduğu olasılığını göz ardı ediyorum) takdir edilmelidir ki eğer allah yaratmış ise bilim camiasının yapabileceği pek bişey yoktur, bu alanda çalışan yaşlı bilim adamlarını emekli edip, gençleri başka alanlara kaydırmak en uygun davranış olacaktır. fakat bilimin görevi dediğimiz gibi allah yarattı demeden araştırmak olduğuna göre, bilim adamlarının araştırması gereken ve bilim tartışanların tartışması gereken, ikinci olasılık, yani kayaların nasıl olup da canlıya dönüştüğüdür. eğer bu dönüşümde allah' ın elini farkederlerse o eli yakalayıp mikroskopla, biyopsiyle, manyetik rezonansla, artık eldeki her türlü olanakla incelemelilerdir. akabinde içlerinden allah' a inananları hayran olup "allahım, ne güzel evrim yaratmışsın" demeli ve evrim var mı yok mu, allah var mı yok mu tartışmalarını laboratuar dışında, tekkede, camide, kilisede yahut kaavede sürdürmelidirler.

17)
yanlış bilinen:darwin evrim teorisini galapagos adalarina yaptigi bir ziyarette gordugu kus turleri neticesinde ulan bu boyleyse soyle oluda boyle olabilirde tabii ki diyerek ortaya koymustur.
doğrusu:darwin, beagle ile geziye 1831'de çıkmış, beş sene boyunca afrikayı gezmiş bol bol örnek toplama fırsatı bulmuştur. 1836'da ülkesine dönmüş, çalışmalarına londra'da devam etmiş ve meshur kitabı on the origin of species'i çalışmalarına başladıktan 28 yıl sonra, 1859'da yayımlamıştır. 5 yıla bir ziyaret ziyaret diyorsanız 28 yılda da ancak ve ancak şöyle oldu böyle oldu dediğini sanmanızda bir anormallik yok.

bu yanılgıyı anlıyorum: darwin ve diğer bilim adamları teorilerini kaba etten uydurmuşlar zannediyor, buna inanaları da dogmacı görüyorsunuz. lakin normal; kul kulu kendi gibi bilirmiş.

18)
yanlış bilinen:aksiyon dergisinde ve zincirleme harun yahya sitelerinde evrim teorisi "cokertildigine" gore dogru olmasi mumkun gozukmemektedir. abd'de bioloji kitaplarinda islenmesi kimi eyaletlerde yasaklanmis olmasi evrimin yanlisligina bir kanit olabilir mesela. ayrica tanri- evrim karsitligini cizgisel ve tek boyutta algilayabilmekteyim.
doğrusu:evrim teorisi, bilimsel kanitlardan, deneylerden ve arastirmalardan turetilmis olup, bilimsel surece uygun hareket ederek arastiran herkes tarafindan bulgulanabilip dogrulanabilecek kimi dogrulara isaret etmektedir. teorinin -yuksek musadenizle- bilimsel dogasi "inanmak" eyleminin yerine "bilmek" ve "ogrenmek" gibi biraz farkli eylemleri koymaktadir. bilimsel tutarlilik icinde dusunulup, biyoloji yasalari dahilinde ele alindiginda evrim teorisinin iddia edilenin aksine gayet tutarli ve tatmin edici oldugu gorulebilir. evrim teorisi kadar saglam kanit toplamis bir baska "yaratilis" teorisi olmadigi gibi, bu teorilerin varligindan da bahsedilmesi, "var oyle teoriler ben biliyorum" cinsinden ucu acik ifadeler kullanan kimselerin baskalarini bir konuda arastirma yapmaksizin o konuya koru korune inanmis kabul etmemesi (kanit ve bilgi eksikligine ragmen bu tur yargilara varmak bilin bakalim kimin kalabalik arasindan isil isil parlamasina sebep oluyor) de ilgi ceken ufak detaylar arasinda.

tanri'nin gittikce oldugu metaforu, bilimde aldigimiz yolun, bilmenin, tanri ile bagdastirilan kimi bilinmezlikleri ortadan kaldirdigi, dolayisiyla tanri kavramina ve teolojiye kalan top oynama alaninin giderek azaldigini belirtmektedir. elbette ki bilimin amaci "tanri'yi oldurmek" degildir, bilim "tanri" gibi onkabullere ve altini cizelim, hatta renklendirelim inanclara ragbet etmemekte, evrenin isleyisini kendi icinde tutarli, evrensel kurallarla, okkultizme teget dahi gecmeksizin aciklamaktadir. baska bir deyisle evrenin varolmasi ve islemesi icin gereksinim duymadigimiz bir "tanri" figurunun vefati da olanakli degildir. ancak tanri'ya addedilen guc ve hikmetlerin, aslinda metafizik guclerin mudahelesi degil de doga kanunlarinin insan anlayisinin birer yorumu oldugu anlasildikca, tanri inancini saglayan ve destekleyen bilinmezlik sondukce kavramsal tanri, evet, olmektedir.

evrim teorisi, dunyada yasamin dogusuna ve gelismesine metafizik guclerin yardimina basvurmadan tutarli aciklamalar getiren bir teoridir, ulkemizdeki yansimasi harun yahya olan ve kaynaklari kutsal metinler olan hristiyan bilimciler disinda da genel anlamda kabul gormektedir. gun gectikce bulunan kanitlari takip etmek, yayinlanan yazi ve makaleleri okumak zahmetinde bulunan bir kimsenin de gorebilecegi gibi teorinin bosluklari dolmakta, kuvvetli yanlari daha da kuvvetlenmektedir. evet, belki bugunku evrim teorisini tamamen yanlislayacak bir bulguya rastlayabilecegimiz cig suphecilik adina soylenebilir, ancak bilimsel olarak baktigimizda gunun birinde rastlayacagimiz bu hayali bulgu gun gectikce daha da cok seyi basarmak yukumlulugunu sirtina almaktadir. evrim teorisinin karsisina kendi bilimsel teorinizi (sizin icin devrimci bir pratik olabilir, ama dikkat etmeniz gerekiyor: inancinizi degil) koyabiliyorsaniz, kitlelerin "yaygin inanisina" camur atma yetkinligine sahip olmasaniz da en azindan soz soyleme hakkiniz dogar.

inanclariniz olabilir; bunda bir sorun yok, sizin seciminizdir. ancak ve ancak, bilimsel olarak inancinizi yanlislayan onermelere bilimi carpitarak, dogru bilgiyi eksik ya da yanlis aktararak bilimsel susu veriyor, inancinizin bilimsel temelini ararken bir yandan da bilimsel bulgulari, aciklanmism olgulari reddediyorsaniz en azindan harun yahya'sinizdir ki bu kavgada dahi soylenmeyecek bir sozdur. bilimsel gercekleri yanlis yunlus aktarip sonra da "yaa iste evrimin cokusu darwin zaten insan kafatasina maymun cene kemigi eklyip de kanit gostermis, yani yeni safakta oyle diyor" soylemini yapan bir kimseyi mal olarak nitelendirmek ilk bakista dogru gorunmese de bir sarlatanin ortaya cikip rasyonel, pozitif bulgulari keyfince yorumlamasi, ustune ustluk aksini savunanlarin zekasina hakarette bulunur soylemlere girmesi kabul edilesi degildir.

bununla birlikte evrim hakkinda yalan yanlis atip tutanlarin savlarini curutmek, atip tutucu kligi tasak oglani etmek amaciyla evrim teorisini savunan herkes "bilimci", "evrimci" gibi anlami muglak kavramsal etiketler kapmak, popularitesine popularite eklemek gudusunde olmayabilir. insanoglunun sadece yaptigi is hakkinda bilgi sahibi olmasi gerektigini soyleyen denyo dusuncenin felsefi anlamda asilmis oldugu goz onunde bulundurulursa, evrimi savunan herkesin bilimadami olma hevesi icinde oldugunu dusunmek abesle istigaldir. bu tur "manavci" turevi siniflandirmalara gidilmeden once bu noktanin goz onunde bulundurulmasi elzemdir.
bilimsel aciklamalarin, teolojinin atletizm alanindan kistigini ifade etmistik. bilimsel bulgularin hepten incelenmesi, olgular arasindaki baglantilarin ortaya konmasi, doga bilimlerinin arasindaki iliskilerin kavranmasi neticesinde teolojik doga bilgisine ihtiyac kalmamaktadir. evrim teorisi de bunun bir parcasidir, okuma yazma bilen dunya halklarinin okudugunu anlamaya gonul vermis bireylerinin de onceki entrylerimde yazilanlardan gorebilecegi gibi bilimsel bulgularla ic ice gecmis diyalektik dusunce, teolojinin evren bilgisini sindirmektedir. evrim teorisini kabul etmek, metafizigin olumunu saglayan pozitif bilgiye, belli dogal kosullarda canlilarin dogusunu ve gelisimini aciklayan bir parca eklemektir. evrimi kabul ettigimize gore tanri oldu yargisi bu baglamda indirgemeci, sig bir yaklasimdir, latin harfleriyle yuzgoz olmamanin endikasyonudur. ne var ki bu mesafeyi angular gyrus travmasi gibi noranatomik bir olguya degil, inanclarin tehlikeye atilmasindan kaynaklanan tedirginlik olarak yorumlamak tandansindayim. ne yazik ki hayatin aci bir gercegi de bilimsel dusunce ile dini inanclar arasindaki uzlasmaz celiskidir, bilimsel temellere dayanan goruslerimizi savunurken er ya da gec, soyle ya da oyle inanclarla carpisiriz. inanclar, kendi karsisinda durani yadsimaya calisip, bilimin gosterdiklerini "yok oyle bisey, asli budur, kutsal kitapta yazilidir" diye karsiladigi surece bu catisma devam edecektir. bunca bilimsel kanit karsisinda "hayir tanri henuz olmedi, olse ben bilirim. evrimcisin, populerlik pesinde kosuyorsun" soylemi, bu yazilanlarin aksine tamamen keyfi kabullere ve namevcut kanitlara dayanmaktadir, bilginize.

evrim teorisini de inanc dunyasi kapsaminda goren ya da gormek isteyen bir kimse, tabii ki evrim teorisinin kabulunu de din olgusunda oldugu gibi gozu kapali olarak niteleyecek, kendi elinde evrim'i yanlislayan kesin kanit olmadigi halde birbiri ardina dizilmis saglam bir kanitlar zincirini gormezden gelecektir. tabii bu esnada muhtemelen hirs nedeniyle yanilgi-onerme/ gercek formatini da kaciracak, bir de bilimsel gelismelerin bazi inanislari yanlislayacak noktada olmadigini, "bilim otoritesi" gibi varolmayan bir makam agzinda yanitlayacak, bilimsel bulgu gostermeksizin kanit yok demekle yetinecektir. alenen ortaya konulan atin evrimi, surungenlerden kuslara gecisin kaniti olan fosilleri, ana rahmindeki ilk evrelerinde solungacli ve kuyruklu bir morfoloji sergileyen insan embriyosunu ve daha otesi basli basina kanit sayilabilecek embriyoloji bilimini kanittan saymayip, kendi icinde bulundugu durumu baskalarina maledecek; evrim teorisinin denyoca dusunceler karsisinda savunulmasini militan bir cizgide yorumlayarak bunu "evrimi yuceltmek" olarak dusunecektir. (evet evet biliyorum, insana yabanci olmamasi size yabanci olmamasini gerketirmiyor, idare edin.) oysa ki evrim teorisini sacma sapan dusuncelere karsi savunmak, cheja hanim'in deyisiyle "denyolugun basinin goruldugu yerde ezilmesi" anlamina gelmekte, boynumuzun borcu bilinmektedir.

bilimsel teorilere duygusal tepkiler verenler, inanc bazli kontrargumanlar getirenler yanilmaya, yanlislanmaya mahkumdur, soyutlamaci ve indirgemeci yaklasimlar bilimsel tartismalarda pek de etkili degildir. iyice okunup sindirile.

19)
yanlış bilinen:yeryuzunde insanlarin ancak cok kucuk bir kismi bu teoriyi duymustur. destekcisi de fazla degildir.
doğrusu:evrim coca cola ya da kuran olmadığı,hakkında reklam yapılmasına gerek bulunmayan bilimsel bir teori olduğu için kendisinden ancak okul eğitimi sonucunda haberdar olunmaktadır, bir futbol takımı olmadığı için de evrimci, evrim destekçisi, fanatiği, zealotu, holiganı gibi kavramlarla ilişki içerisinde değildir. sanayileşmiş ülkelerin hemen tümünde evrim teorisi ortaöğretim biyoloji dersi müfredatında bulunmaktadır. günümüz biyobilimlerinin tümü de evrimi kabul etmenin ötesinde dayanak noktası almakta, onun üzerine inşa edilmektedir. sokaktaki eğitimsiz insanın evrimle ilgili yeterli bilgi sahibi olmadan aceleci çıkarımlar yapmaya olan meyili göz önünde bulundurulursa konunun uzmanlara bırakılması zaten hem bilim hem de insanlık için daha akla yatkındır; zira ortaöğretim bilgisiyle dahi biyolojik evrim konusunda yorum yapmak abestir. biyokimya, fizyoloji, genetik, mikrobiyoloji, selüler ve moleküler biyoloji, paleontoloji, morfoloji, karşılaştırmalı anatomi gibi konularda yetkin akademik bilgiye sahip olmadan biyolojik evrim tam manasıyla kavranamaz.

20)
yanlış bilinen:tek amacı tanrıyı reddetmek olan canlıların uydurduğu teoridir bu evrim teorisi denilen şey.
doğrusu:bilimadamları kendi içlerinde kapalı, sınırlı, belirli bir arazi parçasına hapsedilmiş ve cürüm işlemek gayesi ile teşekkül kurmak için gizlilik ile hareket edip kimseyi içlerine almayan birbirinin kopyası delirmiş dehalar olmadığı gibi, teoriye katkı sağlayan yüzlerce bilim adamı, akademisyen, öğrenci ve bu teoriyi anlayabilecek insan da hudutları belirli bir yerde kafalarına ss subayı gibi tanrıyı reddetmeye zorlayan kimselerle çevrelenmemiştir.

bu nedenle ve en nihayetinde evrim teorisi, tanrı'nın var olup olmaması ile ilgilenmez, evrim teorisinin ilgi alanına dünya varolduktan sonra canlıların nasıl oluştuğu sorusu girer ve evrim teorisi bu nedenle olan biten ve nihayete erdirilen bir durumu değil, halen daha devam eden milyonlarca seneye yayılmış bir süreci izah eder. bu sürecin dünyanın varlığından öncesi fizik biliminin, dünyada cansızlardan canlıların oluşması fizik ve kimya biliminin en nihayetinde oluşan ilk canlılardan daha kompleks yapılara ulaşılması ise bioloji biliminin ihtisas alanına girer ve evrim teorisi ancak ilk canlının oluşmasından sonra geçen süreci anlatır.

şu halde evrim teorisi ancak "semavi din" adı verilen ve yaratılışı adem ile havva'ya bağlayan dinlerin yarasına dokunmakta, nasırına basarak ses getirmektedir zira bu dinlerin temel önermelerine taban tabana zıt bir gerçekliği ortaya koymaktadır. buna karşın bu dinlerin "gerçek" olmaması tanrı'nın var olmadığını göstermez, en nihayetinde bu dinler kendilerinin tanrı tarafından yollanılmış ve tanrı'nın bildirdiği kurallar olduğu iddiasını taşımaktadırlar, bu iddianın geçerli olmaması tanrıyı değil iddiayı ortaya atanı bağlar.

bilimadamları bu neviden dogmatik, kıymeti kendinden menkul, ispatını ise kendisinin söylemesi ile yapan gayri bilimsel ve mantıki şeyleri değil metodolojin gösterdiği gerçekleri elbette esas alacaktır. ancak esas alırken gerçekleri söylemekten başka bir duruşa da hiç bir bilim adamı veya evrim teorisyeni dahil olmuş değildir. evrim teorisi ile ilgili hiç bir kitapta "işte bu yüzden tanrı yoktur" gibi bir cümle bulunamayacağı gibi böyle bir cümle vuku bulsa dahi bu aramızda bir kişilik olarak dolaşıp, otobüsteki güzel kızı öpmek isteyecek bir birey olmayan evrim teorisini değil bunu ortaya atan ferdi bağlar.

aynı tanrı ile evrim teorisi ile arasında kendi dogmatik dini kabulü yüzünden bağ kurarak, bir şekilde inanmış bulunduğu tanrı anlayışına zarar veriyor diye ucu bucağı olmayan, mesnetten yoksun iddialar ortaya saçıp "ahaha çok gülüyorum ben buna" "pu ha ha 6 yaşındaki kardeşim demin çürüttü bu teoriyi" "tuvaletimi yaparken aklıma gelen ilk fikirle gümbürdettim" maraz beyanatlarını veren kişilerin kendi beyanatları ile bağlı kalıp, saçmalık cephesi içerisinde yer alacağı gibi...

21)
yanlış bilinen:evrim teoridir,kanıtlanmış gerçeklik değildir.
doğrusu:evrim vardir, teori de degildir, kanitlanmis gercektir. aksini iddia edenler dayagi haketmezler, nitekim bilmemek degil ogrenmemek ayiptir. ogrenmeleri icinse literaturdeki binlerce belgelenmis arastirmaya gozatmalari yeterlidir. bu arastirmalarin en unlulerinden biri guveler hakkindadir.
ingilteredeydi sanirim, acik renkli guveler acik renkli agaclarin uzerinde yasiyorlar ve bu sayede avci kuslardan kismen de olsa korunuyorlar. tek tuk siyah guvelere rastlaniyor ama kamufle olamadiklarindan, avlanma riskleri daha yuksek ve genlerini yayamiyorlar. fakat bu bolgede sanayilesme sonucunda, fabrika atiklarindan (veya gazlardan) agaclarin rengi karariyor ve kuslar bu beyaz guveleri keklik gibi avliyorlar. mutasyon sonucu kararmis guveler ise daha avantajli hale geliyorlar ve kisa surede, butun guve populasyonu siyah guvelerden olusur hale geliyor. (geri kalan tum beyazlar kararmiyor, onlarin ve cocuklarinin hepsi siyah guvelere kiyasla daha cabuk oluyorlar, dolayisiyla yeni populasyon az sayidaki siyah guvenden turemis oluyor)
gonul isterdi ki literaturdeki her bir benzeri ilginc ornegi suraya inci gibi dizeyim ama derdimi anlatmak icin bir tanesi yeterli sanirim. siz ne kadar gercekseniz, evrim de, dogal seleksiyon da o kadar gercektir, o derecede kanitlanmislardir, o derecede teori olarak anilmalari abestir.
elbette buradaki evrim sozcugu ilerlemeyi kastetmez, hatta degisen sartlara uyum saglamayi da kastetmez, cunku isin icinde bir strateji yok. daha ziyade, degisen sartlara uyum saglama potansiyeline halihazirda sahip olanlarin (gecmis mutasyonlar sonucu) hayatta kalmalarini kasteder.
evrim teorisi ise evrim olgusunun kucuk bir kisminin (yani tum olagelen degisimlerin degil de tarih boyunca suregelmis birkac ana hattin ve kokenlerinin) bir dokumu niteligindedir. bu baglamda kesin degildir, fakat kesin olmamasi da alternatif teorileri kanitlamaz (hele ki evrim olgusunun kanitlanmis oldugu gozonune alinirsa). yani sorun bir extrapolation (ozur dilerim, turkcesi mevcut degil) sorunudur, bu islemin kesinligi hususudur.
 guveler hakkindaki ornegi yetersiz bulanlar icin, daha kapsamli evrimlesmenin balik turlerinde ve laborotuvar kosullarinda yaratilan yeni meyve sinegi turlerinde gerceklestigini belirtirim. bu ornekler, tur ici adaptasyon degil, turler arasi evrimdir.
arastirmalarin kaynaklari ve cok yalin bicimde anlatilan evrimle ilgili zayif/guclu noktalar icin:
http://www.religioustolerance.org/ev_noway.htm
bunlara ek olarak, fosil kayitlari ve turlerin dagiliminin, turler arasi evrimin mevcudiyetiyle olan paralellikleri icin ise: http://anthro.palomar.edu/evolve/evolve_3.htm
tum yanlis anlasilmalarin, en yalin ve kisa sekilde aciklandigi ve literaturdeki ilgili bulgularla beraber yararli linkler de veren
http://www.talkorigins.org/ herkesin okumasinda fayda var...


22)
yanlış bilinen:tüm semavi dinler evrimi reddeder.
doğrusu:yok boyle birsey. islamiyet kesin olarak evrimi reddetmez. olabilir diyen din alimleri de var.

23)yanlış bilinen:madem bütün canlılar evrimleşerek gelişti, o zaman bu canlıların arasında olması gereken ara türlerin fosillerinin şimdiye kadar bulunması gerekirdi,hani nerdeler?
doğrusu:ara türlere ait birçok fosil bulunmuştur, bulunmaya da devam etmektedir.
http://www.ucmp.berkeley.edu/diapsids/birds/archie2.jpg
http://www.ntvmsnbc.com/news/368145.asp

24)yanlış bilinen:evrim teorisi, şu haliyle manevi boşluktaki insanlara tutunacak bir dal olabiliyordur; fazlasının kimseye yararı olmaz-zararı dokunmaz.
doğrusu:evrim teorisinin üzerine inşa edilmiş modern biyobilimler sayesinde e. coli ve s. cerevisiae gibi tek hücrelilerde rekombinant dna yöntemi ile büyük bir verim alınarak insan insülini üretilmekte, domuzlar kullanılarak xenotransplantasyon ile insana karaciğer nakli gerçekleştirilmeye çalışılmakta, canlıların taksonomik klasifikasyonu ve ekosistemlerin analizi hiç olmadığı kadar kesin şekilde yapılabilmekte, ekstremofil archaea enzimleri pcr gibi inanılmaz hızlı bir tıbbi tanı yöntemini olanaklı kılmakta, milyonluk şehirlerin atıkları arıtma tesislerinde biyodegradasyona uğratılıp *** içinde yüzmemizi önlemekte, gen modifiyeli verimli tahıl ürünleri ile altı milyarlık insan nüfusunun büyük bir kısmına besin üretilebilmekte, yepyeni antibiyotiklerin ve biyofarmasötiklerin ortaya çıkışı sayesinde çocuklar basit hastalıklardan ölmemektedir.

25)
yanlış bilinen:ben evrem teorisine inanmıyorum
doğrusu: bilimsel gerçeklere inanılmaz. bilimsel gerçekler ruh, hayalet veya din değildir. siz inansanız da inanmasanız da vardırlar. yerçekimine inanmamanızı yerçekimi umursamaz, 3.kattan atlarsanız kafayı gözü kırarsınız.

26)yanlış bilinen:evrim teorisini anlamıyorum\saçma geliyor.
doğrusu:kişisel kuşkuculuk antitez değildir. annem de bilgisayarımın nasıl çalıştığını anlamıyor ve ona saçma geliyor ama bu laptopumun çalıştığı gerçeğini değiştirmiyor.

27)
yanlış bilinen:adi ustunde teori olduguna gore reddebilirim. konuya bilimsel yaklaşmam gerekmez. teori ulan o!
doğrusu:yanlişligi ispatlanamamiş bir teoriyi keyfe gore kabul etmemek icin icin kanit gostermek gerekir. bilimsel anlamda kanit, deney ve gozleme baglidir, dogmalardan devşirilmiş soylemler bilim acisindan soyleyen kişinin yaricapi kadar etki yaraticidir.

28)
yanlış bilinen:madem bu kadar kanıt var kardeşim,niye hala teorisi bu niye kanun değil?ha,ha söyle hadii.
doğrusu:einstein yer çekimi yasalarının her durumda yeterli olmadığını gösterdiği günden beri bilimde neredeyse hiçbir kavrama yasa denmemektedir. bunun nedeni artık yasaların sadece dünyamızda değil aynı zamanda uç evrensel koşullarda da sınanmasıdır. bu nedenle hiçbir teori "tamam artık bunu her şekilde test ettik biz" denerek yasa olarak kabul görmez. kaldı ki evrim teorisi hali hazırda dünya koşullarında her türlü varsayımı (örn. ilk canlının oluşumu) kesin olarak kanıtlanmış bir teori değildir. ancak bazı insanların anlayamadığı şey henüz kanıtlanmamış olmasının asla kanıtlanamayacak olması anlamına gelmediğidir. yarın öbür gün bir bilim adamı yada bilim adamları çıkar akılcı deneyler ile veya yeni geliştirdikleri bir teknoloji ile bu boşlukları doldurur. zaten bilim kümülatif ilerleyen bir olgudur, bugün kopernik olmasa kepler'in veya galileo'nun hatta newton'nun keşifleri için kim zemin hazırlayacaktı? işte aynen bu şekilde charles darwin de evrim kuramı ile modern biyolojinin temellerini atmış ve bugünkü bilim adamlarına geliştirmeleri için eşsiz bir teori sunmuştur.
 evrim teorisi üzerine yapılan yayınlanmış son deneylerden bir tanesi için:
http://www.nature.com/ng/journal/v38/n1/full/ng1700.html


sonuna kadar okuyan varsa teşekkür ederim...
#1 - Temmuz 19 2006, 15:03:03
« Son Düzenleme: Temmuz 21 2006, 04:05:26 Gönderen: asdf »

teşekkürler valla bunlara ihtiyaç vardı.....

ya ben birass şu maymunlara şaşırdım... :))
#2 - Temmuz 20 2006, 19:34:04
A&A         Seni ÇOK seviyorum!!!!   



                    asenaa....

güzel kardeşim

yazını baştan sona okudum ve anlatmak istediğini anladım ancak benim şunu belirtmemde fayda var

müslümanlar tarafından evrim teorisinin kabul edilmemesi şundan ileri gelir

evrime inananlar genellikle evrimle alakalı delilleri Allah ın var olamayacağı noktasına getirirler tabii ki bir çok bilim adamı seninde dediğin gibi ilmin ve bilmin ışığında ilerledikçe Allah ın yaratmasına ve koyduğu kanunlara hayran olmak zorunda kendisini hissedebilir

ancak Allah a inanması onu bilimsel araştırmalardan koparmamalıdır diyorsun ki bizce haklısın çünkü bu inanışı bizim inancımıza göre onu bilimsel araştırmalardan asla geri koymaz herkesçe malumdur ki Kur'an ın bir çok ayeti "ne de az düşünüyorsunuz, tefekkür etmiyorsunuz" mealinde cümlelerle biter ki bu islam alemini daima bir araştırma içerisinde bulunma ihtiyacında bırakmıştır bu yüzden de

hiç bir müslüman bilimsel ilerlemenin karşısında değildir ve olamaz da

bizim karşı olduğumuz hadise evrim teorisi altında müslümanlara inançsızlık empoze edilmeye çalışılmasıdır

bilimsel olarak ve Kur'an ın bütününe aykırı olmaksızın eğer ki evrim teorisi açıklanmış olsa hiç şüphen olmasın senden daha fazla

müslümanlar bu teoriye sahip çıkarlar ve Allah bu kainatın sistemini bu şekilde kurmuş demektende kesinlikle gocunmazlar

çünkü bizler hiç bir sistemin, kanunun, o sistemi veya kanunu kuran ve oluşturan olmadan asla oluşamayacağına kesin bir şekilde inanmış ve ölünceye kadar da bu inancından dönmeyeceğine şahadet etmiş insanlarız ki imanın şartlarından 5. sidir bu dediğim

müslüman kırmayandır kırılmayandır

umarım birbirimiz anlamışızdır

dediğim gibi

Her şey Allah’ı anlatıyor 
 
Her sanat eseri, bir sanatkârlık iş ve faaliyetini gösterir. Bir saray, saray yapma işine; bir nakış, nakış işlemeciliğine; bir halı, dokumacılığa; bir şiir, nazım yapma işine delalet eder. Bu mükemmel ve ölçülü işlerden her biri de bunlara esas teşkil edecek sanatkârlığı ifade ederler. Evet, Süleymaniye Camii’ni görüp mimarını düşünmemek; Keops Piramidi’ne bakıp arkasındaki dimağı inkâr etmek; göz kamaştırıcı yaldızlarla süslü bir eseri seyredip onu ortaya koyan elleri görmezlikten gelmek; mükemmel bir şiiri görüp şaire hayır demek; harika bir besteyi dinleyip bestekârı reddetmek divanece bir hezeyandır. Yeryüzünü, hatta kâinatları dolduran bunca harika eser, her biri bir sürü iş ve tasarrufu, bu mükemmel iş ve tasarruflar ise, apaçık bir kısım kusursuz sıfatları, bu sıfatlar ise her şeyiyle mükemmel bir Zat’ı kör gözlere dahi göstermektedir. İşte her biri birer muntazam eser olması itibarıyla âlemdeki her varlık, mükemmel birer fiile, o fiiller de bir kısım kudsi isim ve sıfatlara, o isim ve sıfatlar da her şeyiyle harika, ilim ve iradesiyle her şeyin yanında, herkese her şeyden daha yakın bir Zat’ı ışığın güneşi gösterdiği gibi gösterip ispat etmektedir.

sizden bir istirhamımda lütfen yahudilik ve hıristiyanlıkla   İSLAM ı birbiri ile karıştırmayalım çünkü asıl muharref Hıristiyanlık ve Yahudilik (dikkat ederseniz tahrif edilmiş ibaresini özellikle kullandım) bilimsel çalışmaların daima önünde engel olmuştur İslam  ise daima bilimsel çalışmaların önünü açmak için çaba sarfetmiştir

ancak durum şu anda tam tersi olarak görülmektedir çünkü maymun gözünü açtı

ve müslümanlara bilimsel araştırma yapma imkanını vermiyor

müslümanlardan ne kadar ilim adamı varsa hepsi dış ülkelerde


neden? :alala :icon
#3 - Temmuz 24 2006, 01:25:02
« Son Düzenleme: Temmuz 24 2006, 01:36:24 Gönderen: H!CH »
Islami kurtarmaya degil; Islamla kurtulmaya calisalim...

Allah'ın ezeli sırlarını ne sen ve ne de ben bilirim,
Ve bu muammalı harfleri ne sen okuyabilirsin ne de ben
Perde arkasında ki dedikodumuz, mücadelemiz devam ediyor, Fakat perde kalkınca ne sen kalırsın ne de ben

Ms.ExtacY

Evrimde doğru bilinen bşey yok..
#4 - Temmuz 25 2006, 00:16:55

evrimden ziyade evrenden bahsetsek
#5 - Temmuz 25 2006, 23:05:38

Zeitgeist

Yeni!
Sonuna kadar okudum ve müteşekkirim zat-ı aline. Herkes tarafından okunmalı bu yazı kanaatimce. Dogmatik mefhumlardır bunlar, çoğu kişi dalga geçsede. Bu konudan bahsettiğim zaman insanların bana dedikleri ilk şey ;

"Ehehe niye o zaman hala maymun değiliz, anamın karnından neden maymun çıkmıyııı."
Bir diğeride ;
" Ihıhı, teori olum teori bu çürütüldüki bu enee" minvalindeki ilkokul sözleridir. Bakınız bende bu konu hakkındaki doğru bildiğim birkaç yanlışı musahhih yapmış oldum. Bilhassa Darwin'in dindarlık konusunu. Zira bu zat-ı muhteremin dindar olabileceği aklımın ucuna bile gelmezdi, cahil cühelalık başa bela bittabi. İlk insan fosili 3.5 milyon yıl öncesinindir, bunun gibi birçok örnek vardır, en azından eşşek gibi paleontolojik kalıntılar var bre. İnanmayanlar Adnan Oktar okumakta serbestler. (6)

Ha birde, evrimi sadece insandan ibaret sananlara acıyorum ben, evet.

iditto : Richard Dawkins'in kitabında yazıyorduda yarılmıştım karpuz misali, "Darwin ölüm döşeğindeyken yaptıklarının yanlış olduğunu farkedip dine dönmüş." diyenler bile varmış.
#6 - Ağustos 29 2008, 21:44:20
« Son Düzenleme: Ağustos 29 2008, 21:52:40 Gönderen: Zeitgeist »

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.