Alternatifim Cafe

Soğuk Manzaralar

Discussion started on Coğrafya


Gezegenimizin geniş bölümleri, binlerce yıldır donmuş toprak tabakaları halinde, kilit altındaydı. Ama artık bu kilit açılıyor gibi.

Dünya'nın uydusu Ay bizlere ne kadar yabancı ve uzaksa bir o kadar da her birimiz tarafından bilinen büyüleyici bir manzara. Evimizin önündeki bahçeden, oturduğumuz apartmanın penceresinden baktığımızda orayı hiçbir şeyin olmadığı bir yer olarak düşleriz. Ne rüzgâr, ne hafif bir esinti, ne o esintide kıpırdayacak bir ot. Ne bir insan. Ne çağıldayan bir dere, ne de bir hayvan izi. Yine de, doğaüstü bir şekilde güzel... Bulutsuz bir gecede, görüntüyü on kat büyüten bir dürbünle bakınca oradaki kraterler, dağlar, çukurluklar ve denizler öylesine canlı, gölge ve ışıklarının oluşturduğu şekiller öylesine büyüleyici görünür ki, bu görüntü insana keyif verir. Böylesi bir anın güzelliğini açıklamak çok zor. Bu güzellik sanki Ay'ın kendisinde -bazalt düzlüğünde, kraterlerinde- değil de, ona bakan kişinin bu cismi beğenebilme kapasitesinde yatar. Ay'ın bir bölümü dürbünün prizmalarından geçerek belirginleştiğinde, canlı bir şekilde ona bakan kişinin gözleri önüne geldiğinde, insan -sadece Ay'ın güzelliğiyle açıklanamayacak olan- aşırı bir coşkuya kapılabilir. Bu duygu, kimileri için, yaşama sevincinin ta kendisidir.

Dünya -bizim sırrına varamadığımız pek çok şekilde- çok güzel. Oysa çoğu kez, zamanın hızlı akışı içinde çevremizdeki güzelliklerin bilincine varamayız; aynen zaman zaman yaşamdan ne beklediğimizi unuttuğumuz gibi. Bu fotoğraflara bakarken, kendimizi çevreden soyutlama alışkanlıklarımızı düşünüyorum. Kuzey Kutup Bölgesi, küresel iklim değişikliğine gezegenimizdeki diğer tüm bölgelerden daha gözle görülür biçimlerde tepki veriyor. Burası, ötüşü zayıflayan kanaryanın bulunduğu maden ocağı gibi. Bu yerlerin fotoğrafını çekmek için fotoğrafçı da -tabi bu benim varsayımım- mutlaka bir şekilde "bizim" hakkımızda düşünmüştür; sorunun üstesinden nasıl geleceğimiz hakkında. Bu görüntüler sadece güzel, hayran olunacak egzotik manzaralar değil, aynı zamanda Dünya ile -özellikle de günümüzde garip bir biçimde giderek daha fazla acı çeken bir bölgesiyle- yeniden bağ kurmamız için bir davetiye. Aynen Ay gibi, bu manzaralar da bize yabancı ve uzak; zarif ama belli belirsiz bir tehdit içeriyor. Oysa biz tüm bunların ayrılmaz bir parçasıyız. Bu pingolar, poligonlar, taş halkaları ve küçük gölleri birbirine bağlayan ırmaklar -Ay'daki yükseltiler ve denizlerin hiç olmadığı kadar- bizim bir parçamız. Ya da daha açıkça söylemek gerekirse, bu ilkbaharda Kanada'nın Mackenzie Irmağı Deltası'nda yaşananlar, ailelerimizin kaderini aynı haftalar içinde Ay'da, Taurus-Littrow vadisinde yaşananlardan çok daha fazla etkileyecek.


Mercek


Soğuk çok güçlü. Yeraltısularını donduruyor; donmuş toprağı yukarı iterek Tuktoyaktuk Yarımadası'nda (Kanada), içinde buz parçacıkları olan koni biçiminde tepeler -pingolar- oluşturuyor.


Permafrost, Kuzey Yarıküre'de geniş alanları kaplıyor. İzlanda'nın orta kesimindeki dağlık bölgede, yazın buzların erimesiyle yakındaki bir buzuldan akan sular bölgeye düzensiz biçimde serpilmiş gölcükleri kuşatıyor. Geçirgen olmayan zeminde yer alan bu sığ havuzlar, olasılıkla hâkim rüzgârlara göre biçimlenmiş.


Norveç'in Spitsbergen Adası'nda donmuş bir vadinin yüzeyinde çağlar boyunca keskin soğuğun bıraktığı izler.


Norveç'teki Spitsbergen'in arazi yapısını, yaşlı bir yüzdeki izleri ve kırışıklıkları andıran çokgen çukurlar belirliyor.


Buz kamaları, tundrayı oda büyüklüğünde poligonlara ayırarak donmuş toprağın derinlerine işliyor. Eriyen buzlardan akan suların, kimi poligonların kenarlarını aşındırıp havuzların ortalarındaki derinliği artırması nedeniyle iklim değişikliği, Kuzey Kutup Bölgesi'nin Kanada'ya ait kesimine de damgasını vuruyor olabilir.


Isınan sular, Kuzey Kutup Bölgesi'nin Kanada'ya ait kesiminde, denize uzanan buzla kaplı bir kara parçası üzerinde giderek büyüyen koyu şekillendirmiş olabilir. Karbon açısından zengin olan permafrost, bloklar halinde eriyip suya karıştığında ayrışır ve -metan gibi- etkili sera gazlarını açığa çıkarabilir.


Akan kirli buz katmanlarının üzerinde yamaçlardan gelen döküntüleri taşıyan bir kaya buzulu, Wrangell-St. Elias Ulusal Parkı ve Koruma Alanı'ndaki (Alaska, ABD) Sourdaough Zirvesi'nin yamacından aşağıya doğru kayıyor. Bölgede yer alan kaya buzulları, yılda yaklaşık iki metre aşağı iniyor.


Mackenzie Irmağı Deltası'nda Beufort Denizi'ne doğru uzanan göller Kuzey Kutup yazının sürekli ışığında parıldıyor.


Kış soğuklarının henüz tundrayı ele geçirmediği günlerde Sibirya'daki Vaygach Adası'nı bir halı gibi örten bodur bitkiler kısa süren sonbahar manzarasını kızıl ve altın sarısı renklere boyuyor.


Suyu seven yemyeşil bitkilerle kaplı vadiler, Alaska'daki bir bataklığın kuru kahverengi sırtlarını çevreliyor.


İsviçre Ulusal Parkı'nda yaz güneşiyle ısınan buzlu toprak bir pastanın kenarından süzülen krema gibi yer katmanları üstünde kayıyor.


Her yıl çözülüp yeniden donan aktif bir toprak katmanı, permafrostun üzerini kaplıyor. Yüzeydeki ince sedimanlar ve iri çakıllar aktif toprak katmanı genişleyip daraldıkça yer değiştirip eğim kazanıyor ve yüzyıllar içinde halkalar ve çizgilerden meydana gelen labirentler oluşturarak Kuzey Kutup Bölgesi adalarını süslüyor.


Lavların buzullarla savaştığı İzlanda'da, engebeli arazinin yeşil kıvrımları ile oksitli toprakların oluşturduğu kırmızımsı bir çıkıntı yeni bir lav kütlesinin siyah genişliği üzerinde yükseliyor.


Kanada'nın Tuktoyaktuk Yarımadası'nda bini aşkın pingonun en büyüğü Ibyuk, kendisini çevreleyen kıyı düzlüğünden 50 metre yüksek.


Koyu renk gölcükler, güneşten daha çok sıcaklık emerek erimeyi hızlandırıyor ve süreç içinde bu gölcükleri birbirine bağlayan çayları oluşturuyor. Yerküre ısındıkça, üzerindeki devasa donmuş topraklar değişime uğruyor ve bizler bunun sonuçlarını yeni yeni kavramaya başlıyoruz.

Bunları Biliyor muydunuz? -Christy Ullrich


Spitsbergen Adası'ndaki (Norveç) gizemli taş halkalar, devasa çörekler gibi görünüyor. Çapları üç metreye ulaşan bu yapılar, Kuzey Kutup Bölgesi'nde yüzlerce yıl boyunca mevsimlik donmanın ve çözülmenin etkisiyle, labirente benzer kalıpların oluşmasıyla ortaya çıkıyor. Kış mevsiminin keskin soğuğunda nemli toprak donuyor, hacim bakımından büyüyor ve daha ağır taşları yukarıya kaldırıyor. Washington Üniversitesi'nde yer ve uzay bilimleri profesörü olan ve bu fotoğrafı çeken Bernard Hallet, “Bu yöre 40 bin yılı aşkın bir süre önce kesinlikle hiçbir yapının ya da düzenin bulunmadığı kumlu, çakıllı bir sahilden ibaretti” diyor. Taşınırken sallanan bir kahvaltı gevreği kutusunda olduğu gibi, daha büyük parçaların genelde üstte kaldığını belirtiyor.

İlkbaharda çözülmeyle birlikte buzların erimesi sırasında, ince taneli parçacıklar daha çabuk çökelirken, üstte kalan daha büyük ve çakıllı parçalar çepere doğru itiliyor. İlk başta halkalar, gerekli neme, toprak dokusuna ve kar örtüsüne sahip yerlerde tek başına oluşuyor. Zamanla birleşiyor ve halkalarla dolu bir alana dönüşüyor. Almanya'nın Alfred Wegener Kutup ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü uzmanlarından Pier Paul Overduin'e göre bu yapılar, “Evrendeki bilinen sıralanmış taş halkalarının en şaşırtıcı ve en dramatik örneklerinden”.
#1 - Kasım 19 2009, 08:37:39
Hakk ulaşır. Hakkı bırakmaz, alır.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.