bunlarda Atamıza yazılmış şiirler
Mahzuni şerifin yazdığı bir şiir
sana hasret sana vurgun gonlumuz
neredesin mavi gozlum nerde
bu gemi bu karadeniz
sari saclim mavi gozlum
nerde nerde nerdesin dost
ararim izini dolmabahcede
bir daha donmez mi bu yola giden
icimde sen gozumde sen
sari saclim mavi gozlum
nerde nerde nerdesin dost
kurban olam yurudugun yollara
kara pece yakismiyor kullara
uyan bak bizim hallara
sari saclim mavi gozlum
nerde nerde nerdesin dost
bulutlar terinden daglar kokundan
sarhostur sevdigim mahzuni bundan
bir daha gel gel samsundan
sari saclim mavi gozlum
nerde nerde nerdesin dost
Ne kadar uzağı görmüş gözlerin.
Nede isabetli imiş sözlerin.
Hele O bakışın, mavi gözlerin.
Okyanuslar gibi, derinmiş ATAM
Mücadele ile geçmiş tüm ömrün.
Hep savunmuşşun, saldırmamışşın.
Yedi düvel bile gelmiş üstüne.
Halkına güvenip, aldırmamışşın.
Yurtta sulh, cihanda sulh, deyip.
Düşmana bile, yol göstermişsin.
En büyük düşman, cehalet deyip.
Tüm dünyaya, adres vermişşin.
ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA
Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi.
Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.
Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı.
Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan!
Savaş girer gibi yetiş bize!
Yetiş bize, çöllerde bile olsan!
İnanç doldur, güç doldur içimize!
Bin kere yurdumuzu kurtaran!
Bir görseydin ağlardın hâlimize!
Kuşun kanadında türküler
Kemal Paşanın gönlüne vardı,
Cevabından önce kendi geldi.
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı,
Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,
Selâm durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından, bir duman,
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda,
Kemal Paşanın kollarıydı.
Selâm vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan,
Karadeniz'in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi.
Erzurum'a kadar.
Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde
Bir selâm gibi gitti Erzurum'a,
Bin selâm gibi geldi Sivas'a Erzurum'dan.
Dağlar alçaldı yol vermeğe,
Temizlendi ılkımından karından.
Analar, bacılar yola döküldü,
Cephane taşıdı arkasından.
Irmaklar suyundan faydalandı,
Ağaçlar dalgasından.
Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş savaşından.
.....................................
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu.
Kattı Kemal Paşa'nın ordusu düşmanı uğruna
Pişman eti anasından doğduğuna.
Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,
Veryansın etti topçu,
Veryansın etti piyadeler.
Kattı Kemal Paşa'nın ordusu, sürdü gitti,
Yetiştikçe vurdu düşmana.
Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana
On beş günde İzmir'i dar buldu,
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.
Kaçtı gemiler.
Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,
Ahmet'ler, Bekir'ler, Ali'ler,
Mahmut'lar, Kâzım'lar, İsmail'ler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordonboyu'na
Ta yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.
Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa!
Atının teri kurumadan
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.
Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın
Hasta, yorgun düşmüştük
Yaralarımızı iyice sardın ..
Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın
Sanatkardın, denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin ..
Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyu geri kalmış
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış ..
Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden
Bilgiyle, inançla, coşkunlukla
"Öğün, çalış, güven" ..
Sana borçluyuz ta derinden
Işığısın bu yurdun
Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize
Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun ..
Hürriyeti sen yaydın içimize
Halkçıyız dedin halk içinden
İnançta hür yetiştirdin bizi
Borçluyuz sana ta derinden ..
Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti
Bu milleti temiz ellerin
Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemal'lerin...
MUSTAFA KEMAL'İN KAĞNISI
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.
Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafifletir, inceden inceden.
İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgâr geçerdi, daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi, gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacır gucur
Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı.
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerinden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.
Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım,
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Biz burdayız-Atam
Astım resmini duvarlara
İnat olsun diye günah sayanlara
Yazdım Nutk'unu sayfalara
Okudum hece hece çocuklara
'Mustafa Kemal' dedim
'Cumhuriyet' dedim
'Laik Türkiye' dedim
Anlattım dilim döndüğünce
Savaş verdim yıllarca
İkiyüzlülerin ortasında
Seni anlattım yavrularıma
Türküler dinledim
Uyduruk ilâhilere inatla
Türkçe yazdım, Türkçe okudum
Hurafeleri ittim, aldanmadım
Allah ile aldatanlara
Kaynağından öğrendim dîni
Bir fazla sarıldım Kuran'a
Kızdım, karşı çıktım
Seninle İslâm,ı bağdaştırmayanlara
Barışıktı oysa iki Mustafa
Birisi Sen, Mustafa Kemal
Birisi Muhammed Mustafa
Okullara koştum bayramlarda
Bakıp bakıp ağladım
Seni anlatmaya çalışan çocuklara
Adından bile rahatsız olanlar vardı
Üzüldüm, hırslandım, çöktüm
İsyân ettim riyakârlara
Anladım ki, bırakılmaz
Bu ülkenin geleceği onlara
Ben burdayım Atam
Ölmedim yaşıyorum halâ
Çocuklar doğurdum
Senin Cumhuriyet'ine
Biz burdayız
Senin çocukların burdalar
Bırakmayacağız
Bir karışına bile kıyamadığın
Talanlara uğrayan bu ülkeyi
Teslim etmeyeceğiz Haçlılara
Hesap Günü yaklaşıyor
Biz hep burda olacağız
Canla, başla, heyecanla
Sen rahat uyu diye
Şehitlerimiz haklarını helâl etsin
Çocuklarımız küfretmesinler diye
Biz burdayız! ...
Ayşe Adlım
10 Kasım Sabahı
Sirenler çaldı saat tam dokuzu beş geçe
Yüreklerde yankılar geçmişi bağlıyordu
Ata'mızın yokluğu kalpleri dağlıyordu
Altmış beş yıl sonunda ne ektik ki ne biçe
Bu On Kasım sabakı ATATÜRK ağlıyordu...
Her çocuk okulunda andımızı okudu
Türküm doğruyum...yasam! İlkelerle dokudu
Atam Cumhuriyetin zafer tacını koydu
Devralınan umuda verilen söz bu muydu
Bu On Kasım sabahı ATATÜRK ağlıyordu...
Ata'nın devrimleri sanki önem yitirdi
Bu gaflet uykuları neler aldı götürdü
Dünde atılan çarsaf bugün türban getirdi
Cehaletin paydası huzuru da bitirdi
Bu On kasım sabahı ATATÜRK ağlıyordu...
Cumhuriyet kutlandı coşkularla elele
Nerde eski balolar, resepsiyonlar söyle
Bu içte huzursuzluk sorgulansın bir hele
Tek soluk olamadık seksen yıl geçti böyle
Bu On kasım sabahı ATATÜRK ağlıyordu...
Artık bazı şeylere azimle dur diyelim
Bizi yıkan güçlere ihtimal vermeyelim
Medeniyet yolunda mücadele edelim
Her karış toprağımız kıymetini bilelim
Yarınlar bizi bekler hep beraber GÜLELİM
Gülşen Şenderin
Atamızın en sevdiği türkü
Bülbülüm alten kafeste -aman-
Öter aheste aheste
Ötme bülbül yarim hasta -aman-
Ah neyleyim şu gönlüme
Hasret kaldım sevdiğime
Ben sana aldanamam yarim
Ben sana dayanamam
Bülbülleri hara basın -aman-
Aşıkları yar ağlatır
Ben feleğe neylemişim -aman-
Beni her bahar ağlatır
Ben sana aldanamam yarim
Ben sana dayanamam