Alternatifim Cafe

Zâtî

Discussion started on Yazarlar

Zâtî (d. 1471 - ö. 1546), tanınmış bir Divan Edebiyatı şairidir. Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır. Çok sayıda şiir yazmış olması nedeniyle değişik eserlerin değişik estetik standardlarda olması sonucu ortaya çıkmıştır.

 Hayatı

Zati'nin Balıkesirli olduğu bilinmektedir. Ancak değişik şairlerin hayatlarını anlatan tezkire yazarları arasında asıl adının ne olduğuna dair bir anlaşma görülmemektedir: Sehî ve Latifî tezkirelerinse asıl adının Bahşiolduğu yazılıdır. Ama Aşık Çelebi tarafından yazılmış tezkirede asıl adının Satılmış olduğu ve halk arasinda Satı olarak anılan bu şairin buna uygun olarak Zati mahlasını seçtigi yazılmaktadır. Buna karşılık Zati'yi şahsen tanıyan Aşık Çelebi Zati'nin kendine asıl adının İvaz olduğunu açıkladığını yazmıştır. Eğer Zati'nin esas ismi İvaz ise, bu İvaz isminden ebced hesabı ile tarih düşürmek ile şair Zati'nin doğum yılının (H.876/M.1471) olduğu ortaya çıkarılabilir.

Zati'nin iyi bir medrese eğitiminden geçmediği bilinmektedir. Ancak şiir yazma tekniklerini eserlerinde çok iyi uyguladığı ve Farsça'yı kullanmasını bildiği gayet açıktır. Bu yüzden olaganüstü bir kaabiliyete sahip olduğu ve kendi kendini çok iyi yetiştirdiği sonucu çıkartılmaktadır. Uzun yıllar yaşamış ve hayatı değişik dönemlerden geçmiştir. Sağırlığı dolayısıyla devlet memurluğuna alınmamıştır. Ancak II. Beyazid zamanında Hadım Ali Paşa kendisini korumuş ve ünlü müderrislerden Müeyyedzade ile Tacızade Cafer Çelebi'den himaye görmüştür. Ancak II. Beyazid devrinin sonlarına doğru II. Beyazıd şehzadelerinin kavgaları arasında Hadım Ali Paşa şehid oldu ve Müeyyedzade ve Tacizade'nin malları yağma edildi. Bu nedenle yardımlardan mahrum kalan Zati büyük yoksulluk çekmiştir. Hayatının geri kalan yıllarinda, bir taraftan ısmarlama manzumeler yazmakla geçinmiştir. Kaynaklara göre geçimini sağlamak için 1 flori altına hatta 30-20 akçeye bir kaside yazmak zorunda kalmıştır. Hayatının son yıllarında ise Beyazid Camii avlusunda bir ufak dükkan açarak remilcilik, muskacılık yapmıştır. H.953/M.1546 yılında ölmüştür. Pek fakir olduğu için ancak Aşık Çelebi, Selikî, Yahya Bey gibi zamanının şairlerinin parasal yardımları ile cenazesi kaldırılmış ve Edirnekapı dışarısında gömülmüştür.

Eserleri

Zati'nin inanilmiyacak kadar cok sayida siiri bulundugu bilinmektedir. Ancak tezireciler sayilar uzerinde degisik bilgiler saglamaktadirlar. Latifiye gore "3000 gazeli, 1000 rubaisi ve kitasi, sehr-engizi, lugazlari, Hikayet-i Ahmed u Mahmud'u, Siyer-i Nebi'si, Mevlid'i, Sem u Pervanasi, Husrev u Sirin tarzinda Ferruh-nam'si vardir". Sehi ise yazdigi gazel sayisin 3000 oldugunu bildirir. Asik Celebi ise 1600-1700 gazeli ve 400 kasidesi bulundugunu belirtmektedir.

Edebi değeri

Hemen söylemek gerekir ki Zatî'nin bu kadar çok eser vermesi onun eserleri arasında birbirini tutmaz standardların bulunmasına yol açmıştir. Özellikle geçinebilmek için ısmarlama şiir ve manzume hazırlaması gerektigi için, bir sürü değersiz eserin ortaya çıkmasını beklemek normaldir. Bu nedenle sık sık tekrara düşmesi ve ücret karşılığı basit şiirler yazması doğal görülebilir.

Ancak bu tip eserlere bakarak Zâtî'yi küçümsemek ve onu değeri düşük bir şiir tüccarı olarak kabul etmek hatalı bir davranıştır.

Belki de bunda iyi bir medrese tahsili görmemesinin de bir katkısı bulunmaktadır.

Ancak Zâtî'nin elimize geçen eserleri arasında gerçekten mükemmel ve çok değerli gazelleri ve kasideleri bulunmaktadır. Büyük yoksulluk içinde ve pek iyi bir tahsili olmayan bir kişinin bu güzel eserleri verebilmesi Zâtî'nin olağanustu zekalı ve şiir yazmaya isdatlı ve sanat kudreti gayet yüksek bir kişi olduğu şüphe götürmez. Diğer taraftan özellikle gençliğinde devlet büyüklerinin takdirlerini görmüş ve birçok genç şaire hocalık etmiştir. Bir taraftan yaşadığı zaman karışıklıkları, diğer taraftan şairin sağırlığı ve hatta avare hayat görüşü layık olduğu hayat düzeyine erişememesine neden olmuştur. Bu fikri çağdaşları da ifade etmiş, eğer böyle olmasaydı kat kat daha da değerli eserler yarabileceğini hemfikir olarak ifade etmişlerdir.

Buna rağmen Zâtî 16. yüzyılın büyük Osmanlı şairlerini etkilemiş ve hatta 19. yüzyılda büyük Turk şair ve düşünürü Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak nitelendirilmiştir.

Eserlerinden örnek

    Noldun inlersin felek her-câyi cânânun mı var
    Seyr ider her menzili bir mâh-ı tâbânun mı var
    Benzüni ey bû-stân fasl-ı hazan mı itdi zerd
    Yohsa başa taşra bir serv-i hırâmânun mı var
    Ağlayup feryâd idersin her nefes ey andelîp
    Hâr ile hem-sâye olmış verd-i handanun mı var
    Yoluna cânum revân itsem gerek cânâ didüm
    Yüzüme bin hışm ile bakdı didi cânun mı var
    Zülf-i dil-ber gibi ey zâti perîşânsın yine
    Cevri bî-had yohso bir yâr-î perîşânun mı var

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün
- . - -//- . - -//- . - -//- . - -//
#1 - Mart 21 2010, 16:00:54
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.