Alternatifim Cafe

Edebiyat Üzerine Haberler..

Discussion started on Edebiyat

dark

Ömer Seyfettin Hikâye Ödülü İzmir'e gitti

Gönen Belediyesi'nin düzenlediği 18. Ömer Seyfettin Haftası çerçevesindeki hikâye yarışmasının sonuçları açıklandı. Katılımın oldukça yüksek olduğu yarışmaya İzmir/Bornova'dan katılan Engin Damcı "Kış Yabancısı" isimli hikâyesi ile birinci oldu. Yarışmada ikinciliği Ankara/Çubuk'tan katılan Hayati Ateş "Hacer'im Hacer" isimli hikâyesiyle kazandı.

Giresun'dan katılan Sevgün Yılmaz da "Ispanak Böreği" isimli hikâyesi ile üçüncülüğü elde etti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ilk ona giren eserler kitap haline getirilecek. Kitaplaşacak ilk on hikâyede Ankara'dan Güzide Akkoyun 4., Kayseri'den Dilek Çetindaş 5., İzmir'den Aydan Tırpan 6., Kars'tan Muhammet Çitgez 7., Iğdır'dan Yusuf Turan 8., İzmir'den Aydan Dayan 9. ve Bolu'dan Necmettin Sarı da 10. oldu. Dereceye girenlere ödülleri, 10 Mart Cumartesi akşamı törenle verildi.
#26 - Mart 11 2007, 14:12:58

dark

Fransız yazar Henri Troyat öldü

Rus kökenli Fransız yazar Henri Troyat 95 yaşında hayata veda etti. Gerçek adı Lev Tarassov olan 1911 Moskova doğumlu yazarın ölümü Le Figaro
gazetesi tarafından duyuruldu.

19. yüzyıl realizm akımına bağlı bir romancı, denemeci ve biyograf olan Henri Troyat, 1959'da seçildiği Fransız Akademisi'nin en eski üyelerinden biriydi.

1917'de devriminin ertesinde ailesiyle birlikte Rusya'dan kaçan ve Fransa'ya yerleşen Troyat, arkasında yüzden fazla eser bıraktı.

1938 Goncourt ödülü sahibi Troyat, eserlerini sadece Fransızca kaleme aldı, ancak doğduğu topraklar her zaman ona esin kaynağı oldu.

Çar ve çariçelerle, Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy ya da Çehov gibi büyük Rus yazarlarının yaşamlarını kaleme alan Troyat, Flaubert, Maupassant, Zola, Verlaine, Baudelaire ve Balzac gibi 19. yüzyıl büyük Fransız yazarlarının da biyografilerini yazdı.
#27 - Mart 11 2007, 14:16:13

dark

Türkiye'nin her yerine 2 milyon kitap dağıtıldı

2000 yılında start alan ve bu yıl sekizincisi düzenlenen 'TNT Ekspres Türkiye Kitap Toplama Kampanyası', çocuk ve gençler için klasikleri, üniversite ve Anadolu liseleri hazırlık kitaplarını ihtiyacı olanlara ulaştırmayı hedefliyor.

7 yılda rekor kırarak 2 milyon kitap toplanmasını sağlayan 'TNT Ekspres Türkiye Kitap Toplama Kampanyası'nı; TNT Ekspres, Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Zeytinburnu Şubesi ile birlikte hayata geçiriyor. Kampanyanın bu yıl sekizincisi düzenleniyor. İlk kez 2000 yılında, TNT Ekspres'in kendi çalışanları ve müşterileri arasında başlattığı kitap toplama kampanyası, bu sene mart ayının son haftasında kutlanan Kütüphaneler Haftası'nda başladı. Kampanya eylül ayındaki İlköğretim Haftası'na kadar da devam edecek.

Bağış yapmak çok kolay
7 yıl içinde bin 235 okula yaklaşık 2 milyon kitap bağışlanmasını sağlayan kampanya kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı'nın öngördüğü yayınlar ile gençlik klasikleri, çocuk klasikleri, klasikler, üniversite ve Anadolu liseleri hazırlık kitapları, çocuk hikayeleri, psikoloji kitapları, çocuk romanları ve öğretmen eğitim kitapları toplanacak. TNT Ekspres Türkiye kuryeleri, 444 08 68 no'lu telefonu arayarak kitap bağışlamak isteyenlerin kitaplarını kapılarından ücretsiz olarak teslim alıyor. Büyük bir titizlikle düzenlenen kitaplar, gönderilecekleri okulların önceliklerine ve ihtiyaçlarına göre ayrılıp tırlara yükleniyor.
#28 - Mart 29 2007, 11:20:23

dark

Livaneli’nin ‘Mutluluk’u İtalyanca’ya çevrildi

Yazar Ömer Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk” adlı romanı, İtalyancaya da çevrildi.
 ROMA - “Felicità” adıyla Gremese yayınevi tarafından yayımlanan roman, Roma’da Grand Hotel Parco dei Principi’de Zülfü Livaneli’nin de katıldığı bir toplantıyla basına tanıtıldı. Livaneli, basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Mutluluk adlı romanım, tam 19 ülkede yayımlanmış oldu. Ama İtalyancaya çevrilmesi benim için daha da anlamlı. Kitabımın büyük Dante’nin dilinde yayımlanmasından dolayı çok mutluyum” dedi.
#29 - Mart 29 2007, 11:36:10

dark

Duygu Asena Ödülü İpek Çalışlar'a

Uluslararası PEN Türkiye Merkezi’nin, geçen yıl kaybettiğimiz gazeteci-yazar Duygu Asena’nın anısına ilk kez düzenlediği Duygu Asena Ödülü’ne, gazeteci-yazar İpek Çalışlar değer görüldü.

Duygu Asena’nın kız kardeşi İnci Asena, Orhan Pamuk, Prof. Nazan Aksoy, Hürriyet Gazetesi muhabiri Emel Armutçu, Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Prof. Dr. Oya Köymen, Prof. Dr. Şirin Tekeli, gazeteci-yazar Serpil Gülgün ve PEN Türkiye Merkezi Başkanı Vecdi Sayar’dan oluşan jüri, yazdığı ’Latife Hanım’ biyografisiyle, yok sayılan bir kadını gün ışığına çıkararak, Latife Hanım’ın itibarını iade ettiği gerekçesiyle İpek Çalışlar’ı ödüle layık gördü. İpek Çalışlar ödülünü, 19 Nisan’da Armada Oteli’nde gerçekleştirilecek Duygu Asena Doğum Günü toplantısında alacak.
#30 - Nisan 19 2007, 16:23:19

dark

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil Anıldı

Türk Edebiyatı Vakfı'nın "Çarşamba Sohbeti"nde, Türkiye'nin dünya çapındaki hukukçusu, mütefekkiri Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil anıldı.

"Bilim ve Fikir Adamı Ali Fuad Başgil" başlığı altında hocayı anlatan Mehmed Niyazi, toplantıda Başgil'in gençlerimize ideal olacak bir şahsiyet olduğunu söyledi. Başgil'in Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi, hukukumuzun yerli yerine oturması için önemli bir mücadele sergilediğini kaydeden Niyazi, toplantıda onun bir dava adamı olduğunu anlattı.   


Ülkede korku ve belirsizliğin tehlikeli boyutlara ulaştığı dönemlerde Ali Fuad Başgil'in can pahasına mücadeleye girip 'İlmin ışığında günün meseleleri'ni yazarak herkesi aklı selime davet ettiğini kaydeden Niyazi şunları kaydetti: "Hoca, Eylül 1960 tarihli Sebilürreşad dergisinde "Bizde niçin ilim adamı yetişmez?" sorusuna cevap aramış. İlim için lazım olan zekamızın mı, fikri hazırlığımızın mı, çalışmamızın mı eksikliğinin üzerinde durmuş. Bu üç özellikte de Avrupalılardan aşağı kalmadığımızı ispat gayesiyle haklı olarak Batı'da başarıyla öğrenim yapan gençlerimizi örnek göstermiş. Oradaki başarılı insanımızın, burada susuz kalmış gül misali solmasını üç kelimeyle izah ediyor: Hava, iklim, muhit. Hocamızın da belirttiği üzere ilim kudret helvası gibi gökten inmez, alim, ot gibi yerden bitmez. İlim kendine gerekli ortamın ürünüdür. Güven, hürriyet ve adalet olmayan yerde ilmin ihtiyaç duyduğu ortam oluşmaz. Bu üç unsuru ülkemizde ne derecede sağlayabilmişsek, o kadar ilimde merhale kat etmişizdir".

Başgil'in hayatının son dönemlerini senatörlükten istifa edip bir süre İsviçre'de gönüllü sürgün hayatı yaşayıp eserler kaleme aldığını anlatan Niyazi, Başgil'in konusuna son derece hakim, üslubu sade bir yazar olduğunu kaydetti.

#31 - Nisan 19 2007, 16:27:54

dark

Nobel Ödülü Sahibi 40 Kişi Ürdün'de Toplanacak


Nobel ödülü kazanan 40 kişiyle diğer önemli şahsiyetler, gelecek ay Ürdün'ün tarihi Petra şehrinde bir toplantı yapacak. Toplantıda Ortadoğu gençliğinin problemleri ele alınacak.

Kral Abdullah'ın yazılı açıklamasında, "Dünyanın en parlak ve en işlek beyinlerini, Nobel Ödülü sahiplerini düşünmeleri, konuşmaları ve çeşitli global konularda ilerlemeler sağlanmasına katkıda bulunmaları için yeniden topluyoruz" denildi. Abdullah, bu yılki toplantıda bu insanların bölgenin genç zekalarıyla da biraraya geleceklerini ifade etti.   


"Petra 3: Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek" başlıklı konferans, bu konferansların üçüncüsü olacak. 15-16 Mayıs tarihlerinde yapılacak konferansta sağlık, ekonomi, çevre gibi pek çok konu ele alınacak.

Konferansa katılacaklar arasında eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve 2001'de Nobel Barış Ödülü sahibi Kofi Annan ve 2003'te edebiyat alanında Nobel kazanan Güney Afrikalı romancı J.M. Coetzee de olacak.

#32 - Nisan 19 2007, 16:31:13

dark

İstanbul’a modern kütüphane kurulacak

Kültür Bakanı Atilla Koç, Türkiye’nin kültürel mirasını, modern kütüphanecilik hizmetiyle birleştirecek, büyük bir kütüphanenin, 2010 yılına kadar İstanbul’da açılacağını söyledi.
#33 - Nisan 19 2007, 16:36:32

dark

Görmeyenlerin ışığı olun, kitap seslendirin


Milli Kütüphane Başkanlığı, görme ve okuma engellilere yönelik hizmet verebilmek için sesli kitap okumak isteyen gönüllüleri bekliyor. Bu iş için gönüllü olan kişiler, Bahçelievler’deki Milli Kütüphane Başkanlığına başvuruyorlar.

Ses tonu ve diksiyonu düzgün, Türkçeyi iyi konuşan bu kişiler, kütüphane içinde oluşturulan stüdyoda kitap okuyorlar. Gönüllülerin okudukları kitaplar, kasetlere kaydediliyor, çoğaltılan kasetler ise okuma engelli kişilerin hizmetine sunuluyor.

Milli Kütüphane Başkanı Tuncel Acar, gönüllü okuyucuların, görme engeliler için roman, şiir, hikaye ve çeşitli eğitim kitaplarını okuduklarını ve bunları kasede kaydettiklerini söyledi. Kitaplarının hepsinini gönüllüler tarafından okunduğunu belirten Acar, “Milli Kütüphane’nin ‘Konuşan Kitaplık’ bölümünde sesli kitap arşivimize katkıda bulunmak isteyen ses rengi kulağa hoş gelen diksiyonu ve okuması düzgün gönüllülere ihtiyacımız var” dedi. Acar, bu kriterlere uygun olan gönüllülerin, belirli bir test aşamasından geçirildikten sonra gönüllü okuyucu olarak kabul edildiğini söyledi.

Gönüllülerin, bu iş için mutlaka kütüphaneye gelmesi gerekmediğini belirten Acar, “Sesli kitap okuma evden de yapılabilir. Okuyucular, kitapları evde bilgisayar ortamında okuyabilir ve bunu CD’ye kaydedip bize gönderebilirler” dedi.

“SESLİ KİTAPLAR İNTERNETTEN DE DİNLENEBİLECEK”

Kayıtların, 1991 yılında Ankara OR-AN Lioness Kulübü tarafından bağışlanan kayıt stüdyosunda yapıldığını ifade eden Acar, şunları kaydetti:
“Şu an için sesli kaset kitap sayımız 1100 ve bu kitapların oluşturduğu kaset sayısı ise ‘master’ ve ‘copy’ olarak yaklaşık 10 bin adet civarında. Ayrıca sesli kitap CD sayımız ise 100 civarında. Bu yıl içerişinde de kaset ortamındaki sesli kitaplar, dijital ortama aktarılacak. Daha sonra ise sesli veriler, wap ortamında görme engellilerin hizmetine sunulacak. Kullanıcıların getirdiği flaş bellek ya da CD’lere sesli veriler kopyalanabilecek.”

Acar, okutulan sesli kitapların güncel yayınlardan oluştuğunu ve kullanıcıların taleplerine göre belirlendiğini söyledi. Acar’ın verdiği bilgiye göre, Turgut Özakman’ın “Şu Çılgın Türkler”, Nermin Bezmen’in “Sır”, Nazım Hikmet’in “835 Satır”, Murathan Mungan’ın “40 Oda”, Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk”, Dostoyevski’nin “Hz. Muhammed”, Emre Kongar’ın “Kızlarıma Mektuplar”, Can Yücel’in “Sesini Kaybetmeyen Şiir”, değişik türde çocuk kitapları, KPSS eğitim bilimleri, KPDS dil kitapları ve üniversite hazırlık kitapları okutulan kitaplar arasında yer alıyor.

NASIL YARARLANILIYOR?

Görme engelliler, kaset ve CD’lere okunmuş olan kitapları, Konuşan Kitaplık’tan dinleyebiliyor ya da seçtiği bir sesli kitabı ödünç alıp eve götürebiliyor.

En önemlisi ise Milli Kütüphane’ye hangi kitabı okumak istediğini belirterek müracaat eden okuma engellilere, kargo ya da posta aracılığıyla talep ettiği sesli kitap adresine ücretsiz olarak teslim edilebiliyor.
#34 - Nisan 19 2007, 16:46:32

#35 - Nisan 30 2007, 17:09:33
Programmer: CS3-CS4

dark

#36 - Mayıs 28 2007, 11:31:38

dark

Necip Fazıl Kısakürek, Ölümünün 24. Yılında 'Çile' Adlı Tiyatroyla Anıldı

Büyük şair, yazar, mütefekkir ve aksiyon adamı Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 24. yılında 'Çile' adlı tiyatroyla anıldı.

Meram Belediyesi Konevi Tiyatro Topluluğu, Türk edebiyatının yetiştirmiş olduğu büyük mütefekkir, şair, yazar ve sanat adamı Necip Fazıl Kısakürek'in hayatını, ölümünün 24. yıldönümü münasebetiyle Konevi Kültür Merkezi'nde 'Çile' adlı eseriyle tiyatroya uyarladı. Konevi Kültür Merkezi'nde sahnelenen oyuna Kısakürek'in hayranları büyük ilgi gösterdi. Edebiyat dünyasında 'Üstad' olarak tanınan Necip Fazıl Kısakürek'in tiyatro gösterisine fazla ilgi olunca çok sayıda kişi tiyatroyu ayakta izlemek zorunda kaldı.
#37 - Mayıs 28 2007, 11:32:32

dark

Hikayelere Ödül 'Yağmur'u Yağdı

Dil-Kültür ve Edebiyat dergisi Yağmur'un yeni yazarlar ortaya çıkarmak, genç kalemleri teşvik etmek, yayın dünyasına yeni bir heyecan getirmek maksadıyla düzenlemiş olduğu hikâye yarışması ödül töreni, edebiyat dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan (TOBB Üniversitesi Dekanı), Prof. Dr. Mustafa Özkan (İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı), Prof. Dr. Fatih Andı (İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkan Yardımcısı), Doç. Dr. Mehmet Kara (Fatih Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü Başkanı), Yard. Doç. Dr. Hüseyin Özcan (Fatih Üniversitesi Türk Dili Bölüm Başkanı), Mehmet Nuri Yardım, Nihat Dağlı, Mehmet Doğan, Recep Şükrü Güngör, Bestami Yazgan, Yusuf Dursun - Kalender Yıldız- Ukraynalı Şair Valeria Kolos, Özbek araştırmacı yazar Kutlukhan Şakirov, Orhan Bilir ve Şeref Yılmaz katılan davetliler arasındaydı.

Cağaloğlu'ndaki Kaynak Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen törende, Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan, Yağmur dergisinin edebiyat dünyasına yeni bir ses ve heyecan getirdiğini vurgularken Prof. Dr. Fatih Andı, hikâyeciliğin dünü ve bugününü ele alarak Yağmur Dergisi'nin genç kalemleri teşvik etmek amacıyla düzenlediği hikâye yarışmasına dikkatleri çekerek örnek teşkil ettiğini söyledi.

Yarışmada birinciliği 'Ihlamurdere' başlıklı hikâyesiyle Eda Erdener, ikinciliği 'Raydan Salıncak' başlıklı hikâyesiyle Tolunay Sandıkçıoğlu, üçüncülüğü 'Çakı, Mum ve Kuş' başlıklı hikâyeyle Mustafa Oral aldı. Mansiyon ödüllerini ise; 'Kayıp Halkalar' başlıklı hikâyesiyle Asuman Güzelce, 'Saha Sorumlusu' başlıklı hikâyesiyle Filiz Yıldırım, 'Uzaklar Çağırınca' başlıklı hikâyesiyle Melek Altun, 'Zehra Komşu' başlıklı hikâyesiyle Işıl Eker ve 'Uzlet' başlıklı hikâyesiyle Abdullah Şevki Yurtvermez aldı.
#38 - Mayıs 28 2007, 11:37:37

dark

"Seyyar Kitap"lar "Ses"leniyor

Görme engeliler için başlatılan "Sesli Kitap" projesi kapsamında 1000 CD ve Braille alfabesi ile basılmış İstanbul Rehberi hazırlandı.

İstanbul'un 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilmesiyle kitap okuma alışkanlığı arttırmak için başlatılan "Seyyar Kitap" projesinin devamında, görme engelilerin de daha çok okumasını sağlamak amacıyla eserler "sesli" olarak da hazırlanıyor. "Sesli kitaplar" yine kentteki kamuya açık yerlere bırakılarak engellilere ulaştırılacak ve elden ele aktarılması sağlanacak.

Seslendirilen eserlerin yanı sıra bazı kitaplar ve İstanbul şehir rehberi de görme engellilere kolaylık sağlamak amacıyla Braille alfabesiyle hazırlandı. Miniaturk'te düzenlenen ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, görme engelli milletvekili Lokman Ayva, yazar Eşber Yağmurdereli ve Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan ile engelli vatandaşların katılımıyla düzenlenen bir toplantıda tanıtılan projenin tüm Türkiye'ye yayılması hedefleniyor.

Lokman Ayva; "İstanbul engellilere hayat hakkı tanıyor..."
Tanıtım toplantısına katılan görme engelli milletvekili Lokman Ayva ve görme engelli yazarımız Eşber Yağmurdereli ile kitapları inceleyerek "Dünyada artık engellilerin de olduğunun fark edilmesi" gerektiğini belirtti ve "İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu çalışmalarla engellilere hayat hakkı tanımıştır. Bu gerçek medeniyetin oluştuğu bir tablodur. Bundan geri dönüşü Türkiye'nin artık kabullenmesi mümkün değil, daha ileri gitmemiz lazım" dedi.

Seyyar Kitaplar TCDD ile Anadolu'ya yayılıyor...
Basılan 500 bine yakın kitabın şu anda dolaşımda olduğunu ve TCDD'nin talebiyle bu projenin tüm Türkiye'ye hitap etmesini planladıklarını dile getiren Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, "Yapılan protokolle Seyyar Kitaplar, Haydarpaşa'dan Anadolu'ya yolculuğa çıkıyor. Kitapları seslendirerek görme engelliler için de yarar sağlamaya çalışıyoruz, çok yakında 60 bin kitap görme engellilere ulaşmış olacak. Alınan sponsorluklarla kitapları ücretsiz bir şekilde İstanbullulara temin ediyoruz. Metroda, deniz yolculuklarında ve yaya trafiğinin yoğun olduğu noktalarda bu kitaplara ulaşılabiliyor." diye konuştu.
#39 - Mayıs 28 2007, 11:38:50

dark

Hilmi Yavuz'a Fahri Doktora

imar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, şair, yazar ve düşünür Hilmi Yavuz'a fahri doktor unvanı verdi. Üniversitede 1977-2001 yılları arasında Uygarlık Tarihi, İlk ve Ortaçağ Kültürü, Sanat Estetiği, Çağdaş Düşünce ve Sanat Sosyolojisi dersleri veren Yavuz'a diploması dün akşam yapılan bir törenle sunuldu.

Törene Füsun Akatlı, Talat Halman, Hasan Pulur, Cahit Kayra, Doğan Hızlan, Esin Eden ve Halit Refiğ'in yanı sıra, Yavuz'un eski öğrencileri ve yetiştirdiği şairler Vural Bahadır Bayrıl, Can Bahadır Yüce de katıldı.

Üniversite öğretim görevlilerinden Prof. Metin Ülkü ve Dilbağ Tokay'ın verdikleri 'tadımlık' bir konserin ardından açılış konuşmasını yapan üniversitenin rektörü Prof. Rahmi Aksungur, kendisinin de Hilmi Yavuz'un öğrencisi olduğunu, bazı derslerini kaçırdığı için bugün çok hayıflandığını söyledi.


Okul tarihinde bir ilk
Aksungur, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin 125 yılının merkezinde duran hocalardan biri olan Hilmi Yavuz'a bütün öğrencileri adına teşekkür etti. Aksungur, Hilmi Yavuz'a sunulan doktoranın veriliş şeklinin okul tarihinde bir ilk olduğunu söyleyerek bunun gerekçesini şöyle açıkladı:

"Türk Edebiyatı Bölümü, Hilmi Yavuz'a doktora verilmesini istedi. Ve bu isteklerini Fen Edebiyat Fakültesi'ne bildirdiler. Fakülte de senatoya sundu ve doktora senato kararıyla verildi."

Aksungur'un konuşmasının ardında, Fen Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Muharrem Kaya, Kamil Fırat'ın fotoğrafları eşliğinde bir Hilmi Yavuz biyografisi sundu.

Sıra, Yavuz'a fahri doktora diplomasının sunuluşuna geldiğinde Rektör Aksungur bir kez daha kürsüye geldi ve yıllar önceki hocasına cüppesini giydirdi.


Teşekkür konuşması
Hilmi Yavuz, teşekkür konuşmasında şunları söyledi:
"Benim bu okulda ders vermeye başladığım yıl doğanlar, emekli olduğum yıl mezun oldu. Eğer öğrencilerimin entelektüel ufukları geniş aydınlar olarak yetişmelerine katkıda bulunabildiysem kendimi bahtiyar sayarım. Hocalık, bilgi kadar bilgi iletişiminin hazzıyla da ilişkilidir. Akademi -ben okulun hâlâ bu adını kullanıyorum- edebiyatçıları kendinden sayar. Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl, Sabahattin Kudret Aksal'ların içinde olduğu bu edebiyatçı hocalık geleneğinin alçakgönüllü sonuncusu olmaktan gurur duyuyorum."
#40 - Mayıs 28 2007, 11:40:09

Edebiyatta Mardin Berlin Hattı

Almanya'dan 10 yazar Türkiye'ye gelecek, Türkiye'den de 10 yazar Almanya, Avusturya ve İsviçre'nin çeşitli kentlerine gidecek. İzlenimlerini kaleme alacaklar. Bu yazılar da kitap olup 2008 Frankfurt Kitap Fuarı'na yetişecek.

Türkiye'nin 2008 Frankfurt Kitap Fuarı'na konuk ülke olması nedeniyle Türk ve Alman edebiyatçılar arasındaki ilişkilerin yanı sıra projeler de hız kazanmaya başladı. Bu kapsamda Alman ve Türk yazarlar arasında "Kent Yazıcıları Projesi" geliştirildi. Sponsorluğunu Bosch Vakfı'nın üstlendiği proje, İstanbul Goethe Enstitüsü ile PEN yönetimi arasında yapılan anlaşma çerçevesinde şekillendi. Projeye daha sonra Avusturya ve İsviçre de katıldı.

Yazarların her iki ülkenin kültürünü daha yakından tanıması ve yayımlanacak kitap sayesinde kendi halklarına bu olanağı sağlaması amacını güden "Kent Yazıcıları Projesi"ne göre Almanya'dan 10 yazar Türkiye'ye gelecek, Türkiye'den de 10 yazar Almanya, Avusturya ve İsviçre'nin çeşitli kentlerine gidecek.

Almanya'ya gidecek olan Türk yazarlar Ayfer Tunç, Mahmut Temizyürek, Cemil Kavukçu, Sema Kaygusuz, Özen Yula, Jaklin Çelik, Şebnem İşigüzel, Roni Margulies, Şener Özmen ve Rıza Kıraç. Almanya'dan Türkiye'ye gelecek olan yazarların isimleri ise henüz kesinleşmedi.

Kars, Urfa ve Mardin
Konuk Alman yazarlar Türkiye'de Eskişehir, Antakya, Hopa, Trabzon, Kars, Diyarbakır, Mardin, Ayvalık, Çanakkale, Urfa, Van, Akşehir ve Konya'da kalacak. Türkiye'ye gelen yazarların kentlerdeki konaklamalarıyla ilgili koordinasyonu Anadolu Kültür, kent belediyeleri ve her kentte bulunan Almanca öğretmenleri yapacak.

Türk yazarlarının kalacakları kentler Almanya'da Ulm, Offenbach, Wuppertal, Celle, Rostock, Jena, Berlin, İsviçre'de Bern, Avusturya'da da Innsbruck olacak. Türk yazarlar Almanya'da hemen her kentte bulunan, ücretsiz konaklama ve kahvaltı olanağı sağlayan Edebiyat Evleri'nde kalacak. Yazarlara harcırah da ödenecek.

Yazarlar, o kentle ilgili görüşlerini, etkilenimlerini, röportajlarını, günlüklerini ya da istedikleri herhangi bir konuyu ele alarak bunu yazıya dökecek. Ayrıca kaldıkları kentlerde okumalar yapıp tartışmalara katılabilecek. Bu gibi toplantılardan da ayrıca ücret alabilecekler.

Önümüzdeki yıl, tüm kent yazıları her iki dile çevrilerek basılacak ve 2008 Frankfurt Kitap Fuarı'na yetiştirilecek.

2007 sonbaharından itibaren hayata geçecek olan projenin danışmanlığını ve koordinatörlüğünü Frankfurt Edebiyat Evi'nin verdiği bu yılki büyük ödülü kazanan çevirmen ve yazar Sezer Duru yapıyor.

Kavukçu: Heyecan verici

Cemil Kavukçu, projeyle ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Yabancısı olduğum, bilmediğim bir kent ile baş başa kalmak bana heyecan veriyor. Denemek istiyorum. Bu açıdan hoş olmuş. Neler göreceğim merak ediyorum. Buraya gelen yazarların da dillerini bilmedikleri insanlar arasında, kentle bütünleşmeye çalışmaları ilginç bir deneyim gerçekleşecek. Bu sayede kültürel bir etkileşim de olacak. Bilmediğim kentte neler hissederim, onun merakı içindeyim."
#41 - Temmuz 24 2007, 19:37:03
Suskun bir tutkuyum ben.
Evde ocaksızım, savaşta kılıçsız.
Ve de hastayım kendi gücümden.

Perihan Mağden Kitapları Rusça'da

Moskova merkezli Gayatri Yayınevi, Perihan Mağden'in bütün kitaplarının haklarını satın aldı.

Gayatri, ilgi çekici yazarlarıyla dünya yayıncılık sahnesinde tanınan bir yayınevi. Rus okurlar ilk olarak "Haberci Çocuk Cinayetleri" ile tanışacak, ardından 2008'de "Refakatçi" raflardaki yerini alacak.

Daha önce İngiltere, Almanya ve Fransa'da yayımlanan "Haberci Çocuk Cinayetleri" kasım ayında da Amsterdam'daki Athaneum/Querido tarafından basılacak.
#42 - Temmuz 24 2007, 19:38:41
Suskun bir tutkuyum ben.
Evde ocaksızım, savaşta kılıçsız.
Ve de hastayım kendi gücümden.

İstanbul Kitap Fuarı 27 Ekim - 4 Kasım'da

Fuar, 1989'dan bu yana gerçekleşiyor

26'ncı İstanbul Kitap Fuarı'nın 'Onur Yazarı' Metin And, teması da 'Akdeniz'de Edebiyat, Edebiyatta Akdeniz' olarak belirlendi.

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından Beylikdüzü'ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenecek fuar, 1989 yılından bu yana gerçekleşiyor.

Fuar, her yıl ayrı bir tema çerçevesinde okurla yazarı buluşturup, kültür ve edebiyat etkinliklerini de kapsıyor.

Bu yıl yaklaşık 500 yayın evi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek İstanbul Kitap Fuarı'nda, kültür etkinlikleri ve imza günlerinde konuk yazarların yanı sıra, yüzlerce yazar, sanatçı, bilimadamı, gazeteci ve politikacı kitapseverlerle buluşma imkanı bulacak.

26'ncı İstanbul Kitap Fuarı, Artist 2007 17'nci İstanbul Sanat Fuarı ile eş zamanlı gerçekleştirilecek
#43 - Temmuz 24 2007, 19:40:02
Suskun bir tutkuyum ben.
Evde ocaksızım, savaşta kılıçsız.
Ve de hastayım kendi gücümden.

Fazıl Hüsnü Dağlarca vefat etti..

Ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca İstanbul'da hayatını kaybetti.
Bir süredir Marmara Üniversitesi Hastanesi'ndeki tedavi gören dağlarca 94 yaşındaydı.
Dağlarca'nın 2008 şubatı'nda çekilen son görüntülerinde anılarını anlatmış, ziyaretçilerle çektirdiği toplu fotoğrafın ardından hatıra defterini imzalamıştı.

Altunizade’deki Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kürşad Tokel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 94 yaşındaki şair Dağlarca’nın, kronik böbrek yetmezliği ve kateter enfeksiyon sebebiyle 28 Eylül 2008 tarihinde bir başka hastaneden hastanelerine getirildiğini belirtti.

O tarihten buyana hastanede tedavi altında bulunan Dağlarca’nın enfeksiyonun antibiyotiklere yanıt vermemesi sebebiyle bugün yoğun bakıma alındığını kaydeden Prof. Dr. Tokel, tüm müdahalelere rağmen durumu giderek kötüleşen Dağlarca’nın saat 16.50 itibariyle vefat ettiğini söyledi.
26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Dağlarca, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana’daki ortaokullardan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamladı.

1935 yılında piyade subayı olarak doğu ve orta Anadolu’nun, Trakya’nın pek çok yerini dolaşan Dağlarca, ordudaki hizmeti 15 yılı doldurunca ön yüzbaşı rütbesiyle 1950’de askerlikten ayrıldı.

1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul’da çalışan Dağlarca, buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray’da kitabevini açtı ve yayımcılığa başladı.

4 yıl "Türkçe" isimli aylık dergiyi çıkaran ve ilk yazısı 1927’de Yeni Adana Gazetesi’nde yayımlanan bir hikaye olan Dağlarca, İstanbul Dergisi’nde 1933’te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.

Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri yayımlanan Dağlarca, 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçildi.

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştı.
#44 - Ekim 15 2008, 19:00:44

Altın Portakal Şiir Ödülü Kemal Özer’in

ANTALYA Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Antalya Kültür Sanat Vakfı tarafından bu yıl on üçüncüsü gerçekleştirilen Altın Portakal Şiir Ödülü’nün kazananı belirlendi

Doğan Hızlan, Enver Ercan, Şeref Bilsel, Yücel Kayıran ve geçen yıl Şiir Ödülü’nü alan Cevat Çapan’dan oluşan Seçici Kurul bu yıl oy birliğiyle ödülü, Kemal Özer’in Yordam Yayınlar’ından çıkan “Temmuz İçin Yaralı Semah” adlı eserine verdi. Şaire ödülü  (21 Şubat Cumartesi) sempozyumun ardından düzenlenecek ödül töreninde verilecek.
#45 - Şubat 23 2009, 00:35:33

zsem

Yayınlamadan en çok satan kitap oldu

"Japonya’nın Nobel’e en yakın yazarı" olarak tanımlanan gizemli yazar Haruki Murakami’nin kendisi kadar gizemli yeni romanı, daha kitapçı raflarına ulaşmadan en çok satan kitaplar arasına girdi. Yaşayan Japon yazarlar arasında dünya dillerine en çok çevrilen romancı unvanını da elinde bulunduran Haruki Murakami’nin son 5 yılda yayımladığı ilk roman olan "1Q84", 480 binlik ilk baskıyla piyasaya sürüldü. Yayıncı şirket Shinchosha’nın sözcüsü Takashi Machii, "Bu inanılmaz. İnsanlar son romanı için ölüyor" dedi. Yayıncı, kitap piyasaya çıkmadan önce alınan ön siparişlerdeki büyük artış nedeniyle, ilk baskıyı 380 binden 480 bine çıkardı. Murakami’nin yeni kitabı 1Q84’ın adı, Japonca’da "1984" olarak da okunabiliyor. İki ciltlik, bin sayfalık kitap, dün piyasaya sürüldüğü Tokyo’da, sadece bir kitapçıda 840 adet sattı. Uluslararası edebiyat dünyasında "Norveç Ağacı", "Kafka Sahilde", "Zemberekkuşunun Güncesi" gibi romanlarıyla tanınan Murakami’nin (60), "Yaban Koyununun İzinde", "Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında", "İmkansızın Şarkısı" ve "Zemberekkuşunun Güncesi" gibi romanları Türkçeye çevrilerek yayımlandı. 1987’de yazdığı bir aşk hikayesi olan "Norveç Ağacı", sadece Japonya’da 9,2 milyon satarak, Murakami’nin ün kazanmasını sağladı. Bir süre ABD’de de yaşayan Murakami, özel hayatını sıkı sıkıya gizli tutuyor.
Edebiyat dışı çalışmaları da bulunan Murakami’nin bu çalışmaları arasında, 1995’de Tokyo metrosuna sarin gazıyla düzenlenen saldırının kurbanlarıyla yapılmış görüşmelere dayanan bir kitabı da bulunuyor. Murakami, ayrıca Raymond Carver, Truman Capote, John Irving ve J.D. Salinger gibi yazarların çalışmalarını Japoncaya çevirdi.
#46 - Mayıs 28 2009, 20:41:21

10 bin yıllık tarihi yazdı

İnsanlık tarihinin en eski yerleşim birimlerinden olan Diyarbakır Ergani'deki Hilar'ın 10 bin yıllık tarihi kitap oldu. Asıl mesleği kimya mühendisliği olan Müslüm Üzülmez'in kaleme aldığı 10 Bin Yıllık Tarihin Tanığı Hilar adlı kitap, Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından okura sunuluyor.

Üzülmez bu çalışmanın ortaya çıkış fikrini "Ben, kadim bir yerleşim yeri olan Hilar'ın tarihini yazmaya çalışarak, ulusal ve uluslararası alanda önemi olan bu kültürel varlığımızın tanıtımının sağlanmasında, belgelendirilmesinde ve gelecek nesillere aktarılmasında bir katkım olsun istedim" diyerek açıklıyor.

Kendisi de Ergani doğumlu olan Üzülmez, Hilar dahil olmak üzere Türkiye'deki kültür varlıklarının bir envanterinin de çıkarılmamış olduğunu belirterek "kentlerin, yerleşim yerlerinin kitaplarla buluştuğunda yeniden yaşam bulacağına, yarınlara kendini taşıyacağına" inandığını belirtiyor.

Üzülmez, çalışmasında bugüne kadar konuyla ilgili olarak hazırlanan kitaplardan, raporlardan ve çeşitli metinlerden yararlanmış. Bunun yanısıra Hilar Köyü'nde yaşayanlarla, Ergani ve Diyarbakır'daki Hilarlılarla da görüşmüş.
#47 - Haziran 04 2009, 16:10:34
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Doyasıya öpüşecek sevgilim olmadığı için...

Nobelli yazar Orhan Pamuk,öpüşen bir çiftten yola çıkarak Venedik'i anlattı. Pamuk, İtalya'nın Venedik kentinin birçok turist için mutlu olunacak bir yer olduğunu belirterek, "Bu dünyada mutlu olunabileceğini, Venedik manzarasının derinliğini içimizde duyunca anlıyoruz. Bu sevinç bizleri öpüşmeye çağırıyor" ifadesini kullandı.

Nobel edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk, İtalya'nın Venedik kentinin birçok turist için mutlu olunacak bir yer olduğunu belirterek, "Bu dünyada mutlu olunabileceğini, Venedik manzarasının derinliğini içimizde duyunca anlıyoruz. Bu sevinç bizleri öpüşmeye çağırıyor" ifadesini kullandı.

Ca Foscari Üniversitesinde ders vermek için bulunduğu kentte Canal Grande'ye (Büyük Kanal) nazır bir dairede ikamet eden Pamuk, tuttuğu notlardan öpüşme temasını işlediği yazısını bugün İtalya'nın günlük gazetelerinden La Repubblica'da yayımladı.

Pamuk, Venedik'te bir çiftin öpüşmesine tanık olduğunu anlattığı yazısına şöyle devam etti:"Bir an kendime 'Acaba kameralar nerede' diye sormadan edemedim. Sonra öpüşen bir çifte merakla bakmanın yakışıksız olacağını düşünerek, başımı öte yana çevirdim. Başkalarının mutluluğu, herkes gibi beni de biraz mutsuz eder, ama bu sefer böyle bir gölge geçmedi ruhumdan. Belki de Venedik'e bu sefer mutlu olmaya geldiğim için. İçtenlikle öpüşen çifte hafiflikle, mizahla bakabilmemin bir başka nedeni de bu konularda en son romanım 'Masumiyet Müzesi'nde epeyce yazmış olmam."

Pamuk, kendine yönelttiği "Güzel bir manzara görünce bizi öpüşmeye çağıran şey nedir" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Her güzel manzara bizde öpüşme isteği ya da mutluluk uyandırmaz. Bazı manzaralar korku, metafizik endişe, rahatlık ve huzur, bazıları da İstanbul'da bana olduğu gibi hüzün uyandırır. Tıpkı bazı şehirlerin çalışılacak bir şehir, bazılarının eğlenilecek, bazılarının kaçılacak, bazılarının tatil yapılacak, bazılarının kederlenilecek, bazı şehirlerin de ölünecek yer olması gibi, Venedik de oraya koşan birçok turist için mutlu olunacak bir yerdir. Bu dünya da mutlu olunabileceğini, Venedik manzarasının derinliğini içimizde duyunca anlıyoruz. Bu sevinç bizi öpüşmeye çağırıyor...".

"YAPAYLIKTAN ŞİKAYET EDERDİM"

Pamuk, Hintli yazar Kiran Desai ile beraber olduğu Venedik'te kaleme aldığı yazısında, dudak dudağa öpüşmeyi İstanbul'da ilk kez sinemalarda gördüğünü de anımsatarak, "Benzerim yüz milyonlarca, milyarlarca dünya vatandaşı gibi ben de dudaktan öpüşmeyi yaşamımda ilk kez sinemada gördüm. Çocukluğumda Türkiye'de henüz televizyon yoktu. Öpüşürken burunları çarpışmıyor mu diye düşündüğümü hatırlıyorum" dedi.

Sinema tarihinde en iyi öpüşme sahnesinin Hitchcock tarafından çekildiğini belirten Pamuk, gençlik döneminde filmlerde gördüğü öpüşme sahnelerinin onda uyandırdığı hisleri ise şöyle anlattı:"Bu filmleri, öpüşme sahnelerini, kamera karşısında dönen çiftleri gençliğimde İstanbul sinemalarında seyrederken, belki de doya doya öpüşebileceğim bir sevgilim olmadığı için yapaylıktan şikayet ederdim. Gençliğimde sokakta öpüşen iki kişiyi hayatımda ilk kez İstanbul zenginlerinin yazlığa gittiği bir mahallede gördüm."

Pamuk'un yazısını ilk sayfadan yayımlayan La Repubblica gazetesi, konuya ilişkin yayımladığı haberde de, "Yurdundaki polemiklerden uzak, Booker Prize ödülünün sahibi yeni nişanlısı Hintli yazar Kiran Desai refakatinde Venedik'te bulunan Pamuk, yepyeni bir döneme girmiş gibi görünüyor" ifadesini kullandı.
#48 - Haziran 04 2009, 16:11:35
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Nâzım’a tarihi özür

Nâzım Hikmet’in 46. ölüm yıldönümü nedeniyle Moskova’da düzenlenen törene katılan Büyükelçi Akıncı, “İstiklal Savaşı Destanı’nı yazan bir şaire devlet ‘vatan haini’ diye ıstırap çektirdi. Onu hainlikle suçlamak basiretsizlik, hatta aptallıktır” dedi

Şair Nâzım Hikmet’i anma törenine katılan, etkileyici bir konuşma yapan, saygı duruşunda bulunan ve mezarına kırmızı - beyaz karanfiller bırakan Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Halil Akıncı bir zamanlar “vatan haini” ilan edilen şairden yaklaşık yarım yüzyıllık gecikmeyle devlet adına özür diledi.
Nâzım Hikmet’in 46. ölüm yıldönümü nedeniyle Novo Diyeviçi (Yeni Kızlar) Manastırı’nda bulunan mezarında dün düzenlenen tören tarihi bir olaya tanıklık etti. Bu yıl ilk kez Moskova Türk Kadınlar Organizasyonu’nca düzenlenen törene, programda olmamasına karşın sürpriz bir şekilde Büyükelçi Halil Akıncı da katıldı. Akıncı, “Biz, değerlerine öldükten sonra sahip çıkan bir milletiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcisi olarak hem devletimin, hem de halkımın kendisini ölümünden sonradan da olsa takdir ettiğini vurgulamak için buradayım” dedi.

‘Suçlamak aptallıktır’
1930’larda şiirleri serbestçe okunan Hikmet’in 1950’lerde yasaklandığını hatırlatan Akıncı, şöyle konuştu:
“İstiklal Savaşı Destanı’nı yazan bir şaire devlet ‘vatan haini’ diye ızdırap çektirdi. Ama şiirlerinden bile vatanını ne kadar çok sevdiği, özlediği belliydi. Onu hainlikle suçlamak basiretsizlik, hatta aptallıktır.”
Nâzım Hikmet’in yaşadıklarıyla Osmanlı döneminin muhalif halk ozanı Pir Sultan Abdal arasında da bağ kuran Akıncı, “Onun idam emrini veren Hızır Paşa’yı şimdi kimse hatırlamıyor. Ama Pir Sultan gibi Nâzım da yaşıyor” dedi.
Akıncı büyük alkış toplayan konuşmasının ardından mezara çiçek bıraktı ve saygı duruşunda bulundu.

Şensoy konuşmamıştı
2001 ve 2002 yıllarında dönemin Moskova Büyükelçisi Nabi Şensoy da anma törenine katılmış, ancak konuşma yapmamıştı. Böylece Akıncı, hem konuşmasının içeriği, hem de saygı duruşunda bulunmasıyla vatanından uzakta ölen Nâzım Hikmet’in mezarı önünde devlet adına ilk kez özür dilemiş oldu.
Anma törenine katılanlar arasında bulunan şair Sunay Akın, ölümünden kısa süre önce uçakla Türkiye üzerinden Tanzanya’ya giden Nâzım Hikmet’in, Anadolu topraklarını görünce yanındakilere “Şu anda bu uçağın düşmesini istiyorum” dediğini aktardı. Akın, “O aslında burada değil, şiirleriyle Türkçede gömülü” dedi.  Şair Akgün Akova da “Onun gibi büyük şairler gömülmez, ekilir” ifadesini kullandı. Gazeteci Hakan Aksay ise “Eski bir ‘vatan haini’nin mezarı başında yaptığımız törende devlet yetkililerini görmek sık rastlanan bir olay değil” dedi.
İzmir’i Sevenler Platformu (İZSEV) tarafından da Fuar alanındaki heykeli önünde Nâzım Hikmet’i anma töreni düzenlendi.

Birdal: Vasiyetini yerine getirmedik
DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, şair Nâzım Hikmet’in “Anadolu’da köy mezarlığına gömülme” vasiyetinin hâlâ yerine getirilmediğini belirterek, “Belki de gerçek bir demokrasi ve barış ortamına kavuşuncaya kadar böylesi daha iyi” dedi. Birdal, dün TBMM Genel Kurulu’nda Nâzım Hikmet’in ölümünün 46. yıldönümü nedeniyle yaptığı gündemdışı konuşmaya, “Aranızda Nâzım’ın bir şiirini okumamış kimse var mı?” diye sorarak başladı. Yaşamının 10 yılından fazlasını cezaevlerinde geçiren ve sürgünde ölen Nâzım Hikmet’e son yıllarda sahip çıkıldığını, şiirlerinin toplantılarda okunduğunu belirten Birdal, “Bu durum bize, geçmişte yapılan hataların düzeltilmesi gerektiğini, farklı ve muhalif olanın da yaşam hakkı bulunduğunu gösteriyor” dedi.  Birdal, “Sinop Cezaevi’nin kapısındaki tabelada, o cezaevinde kalan yazarların adları yazılı. Bir ülke bununla nasıl övünür? Eğer o tabela kalacaksa altına da ’Özür dileriz’ diye yazılmalı” diye konuştu.
#49 - Haziran 04 2009, 16:13:00
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Gürsel ve Sancı’ya düşünce ödülü

Türkiye Yayıncılar Birliği’nin (TYB) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri önceki gün yazar Nedim Gürsel ve Sel Yayınları sahibi İrfan Sancı’ya verildi

Açılış konuşmasını yapan TYB Başkanı Çetin Tüzüner, “Kitaba ceza kesen bir anlayışla demokrasiye ulaşılamaz. Başbakanımızın, Çetin Altan’a ödül verirken söylediği ‘artık Türkiye yazarlarını yargılayan bir ülke değil’ sözüne rağmen, uygulama yetersiz. 2008 ve 2009 haziran ayları arasında 62 kitap hakkında yargılama süreci başladı; bunlardan 25 mahkûmiyet kararı çıktı” dedi.   
Cinsel ve Sanat Kitapları dizisinde yayımladığı üç kitaptan dolayı yargılanan Sancı ise, “TYB’ye, erotik edebiyatı da düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirdiği için teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
“Allah’ın Kızları” adlı kitabı nedeniyle yargılanan yazar Gürsel, “Türkiye düşünce özgürlüğü alanında iki adım ileri bir adım geri atıyor” şeklinde konuştu ve “Mahkemenin hiçbir talebi olmadığı halde Diyanet İşleri’nin durumdan vazife çıkarırcasına bir edebiyat yapıtını suçlamasını da laik bir cumhuriyet olan ülkemizde son derece üzücü buluyorum” dedi.
#50 - Haziran 04 2009, 16:13:43
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.