Alternatifim Cafe

Mutlu Olmanın 10 Kuralı !

Discussion started on Yararlı Bilgiler

Sosyal bilimciler, ekonomistler, psikologlar, insanı mutlu yapan konuları çok yönlü araştırmaya koyuldu. Bilim, mutlu bir yaşam için çok sayıda “konu” veya “alan” belirledi. Ünlü İngiliz bilim dergisi New Scientist, 4 Ekim 2003 tarihli sayısında, insanları mutlu eden konulardan 10 tanesini mercek altına aldı ve ayrıca her konuya da uzmanlara onaylattıkları bir önem derecesi verdi. Bu derecelerin her biri, kişinin mutluluğu üzerindeki önemini gösteriyor.
            1. Daha Çok Para Kazanmak (Tabii bir yere kadar)
Para mutluluğu satın alabilir mi? Evet, ancak hepsini değil. Yemeyi, içmeyi, giyinmeyi ve evin giderlerini karşıladığınız sürece fazladan kazanılan her paranın yarattığı fark çok ama çok azdır.
Araştırmacılar nereye ne zaman baksalar genel olarak çok para kazananların mutlu insanlar olduklarını gördüler. Cornell Üniversitesi’nde ekonomist olan Robert Frank, “Zavallı olan zenginler, mutlu yoksullar her zaman vardır. Ancak zengin ve mutsuz biri yine de yoksuldan daha mutludur” diyor. “Parayı bir anda vuranlar için de aynı şey geçerlidir.
Warwick Üniversitesi’nden Andrew Oswald, piyangodan para kazananların veya büyük mirasa konanların, öncekinden daha mutlu olmaya başladıklarını belirtiyor. Ancak para ile mutluluk arasındaki bağ sanıldığından biraz daha karmaşık. Son 25 yılda sanayi ülkelerinde ortalama gelir tavana vururken saadet seviyeleri aynı kaldı. Temel gereksinimler karşılandığı sürece, sonsuz gelirin aslında çok büyük bir fark yarattığı söylenemez. Bunun yerine önemli olan, daha fazla arkadaş, komşu veya iş arkadaşına sahip olup olmadığınızdadır. Oswald, “İnsanlar sonsuz şekilde akacak x miktardaki paranın mutlu edeceği yanlışına düşüyorlar. Bu doğru değil. Doğru olan paranın statü, statünün de daha iyi bir yaşam sağladığıdır” diyerek paranın katkısını özetliyor. Bu görüş, statüyü farklı yerlerde arayan bilim insanı veya aktörlerin daha az para kazandıran meslekleri seçmelerini de açıklayabilir.
Oswald, üniversite öğrencilerine varsayılan bir meslek için çeşitli maaşlar önererek, bunların hangisinden memnun kalacaklarını sordu. Öğrenciler, maaşın önerilen en yüksek maaş olması durumunda tatmin olacaklarını kaydettiler. Benzer olarak Oswald’ın İngiltere’de 16 bin işçi arasında yürüttüğü bir başka çalışmadaysa, maaşları, şirketin maaş hiyerarşisinin üst seviyelerinde olan işçilerin memnun olduklarını saptandı.
Oswald, mutluluğun içerdiği unsurları fiyatlandıran bir “mutluluk denklemi” geliştirdi. Buna göre, söz gelimi bekar birinin evli biri kadar mutlu yapmak için ne kadar para gereklidir, sorusuna yanıt aranıyor. Yanıt parayı tam da olması gereken yere oturtuyor: kişinin yıllık toplam maaşından da daha fazla. Ama yine de, “Para önemlidir, ancak sıradan bir vatandaşın düşündüğü kadar değil.”
              2. Arzuları Sınırlamak, Daha Az İstemek
Asırlar önce, mutluluğa giden yolun arzuları kısmaktan geçtiğini söyleyen bilginler haklı olabilirler. Siyaset bilimcisi Alex Michalos 1980’lerde 39 ülkeden 18 bin üniversite öğrencisine, mutluluklarını rakamlara göre sıralamalarını istedi.Öğrencilere ayrıca, istedikleri yaşama ne kadar yaklaştıklarını sordu. Sonuçlara göre paranın yanı sıra var olandan daha fazla arkadaş, iş, aile ve sağlık arzusunda olanlar, elindekinden biraz daha fazlasını isteyenlerden daha mutsuzlardı.
Bu bulgular, maaşlar artsa da neden insanların daha mutlu olamadıklarını açıklayabilir. Arzularımızı tatmin etmek yerine tek kelimeyle “daha fazlasını” istiyoruz. Sözgelimi Roper araştırma şirketinin 1978-1994 yılları arasında yaptığı incelemede Amerikalılardan, “iyi bir yaşam” için gerektiğini düşündükleri eşyaları sıralamaları istenmiş. Araştırmacılar, insanların bu eşyalara sahip oldukça listenin giderek daha uzadığını görmüşler. Yani iyi yaşam her zaman “uzaktakiymiş”.
             3. Dâhi Değilseniz Üzülmeyin
Akıllı insanların mutlu olup olmadıklarını inceleyen kimi çalışmalar genellikle zekanın etkisinin bulunmadığı sonucuna vardılar. Akıllı kimselerin daha çok para kazandığı, daha çok paranın da mutluluk getirdiği düşünüldüğünde bu başlangıçta şaşırtıcı olabilir.
Bazı araştırmacılar, akıllı insanların hayatlarını altüst eden, henüz saptanmamış bir etken olduğuna inanıyor. Ancak şimdiye kadar bununla ilgili yalnızca söylentiler ortaya atıldı. Zeki olanların beklentileri büyüktü ve bu beklentilerden daha azıyla tatmin olmazlar.
Öte yandan bilim insanları belki de yanlış zeka türünü ölçüyorlardır. Illinois Üniversitesi’nde psikolog olan Ed Diener, “IQ testinde yüksek skor elde etmenin, insanlarla iyi geçinmekle bir alakası bulunmayabilir” diyor. Diener’e göre mutluluğun anahtarı “sosyal zeka” olabilir.”
            4. Genlerinizin Değerini Bilin
Bazı insanlar mutlu bazılarıysa mutsuz mu doğuyor? Minnesota Üniversitesi’nde davranış bilimcisi olan David Lykken, herhangi bir andaki saadetimizi, yüzde 50 oranında yaşamımızda o anda olanların, yüzde 50 oranındaysa daha önceden varolan bir “mutluluk çıtasının” belirlediğine inanıyor. Bu çıtanınsa yüzde 90’ını genetik ve dramatik olaylar sonrasında yaşadıklarımız oluşturuyor.
Lykken, “Mutluluk çıtamız büyük oranda dedelerimizce belirlenmiştir. Ancak bu çıtanın üstüne çıkmak veya altına inmek, bizim veya ebeveynlerimizin iyi sezgi eğitimine” bağlıdır diyerek genetiğin önemini vurguluyor. Araştırmacı iddialarını, 1936-1955 yıllarında Minnesota’da doğan 4 bin yetişkin ikiz üzerindeki çalışmalarına dayandırıyor. Sonuçlara göre, ikizlerin mutluluk düzeyleri arasındaki farkın yüzde  ila 55’ini genetik farklılıklar oluşturuyordu. Gelir, medeni hal, din veya eğitimin etkisisiyse yüzde 3’ten fazla değildi.
Kişilikle mutluluk birbirleriyle bağlantılı olabilir. Birçok çalışma dışa dönük kimselerin içe dönüklerden çok daha mutlu olduklarını göstermiştir. Bunun bir nedeni dışa dönük insanların, arkadaş edinme veya evlenme gibi mutluluk getirici şeyleri daha fazla yapmaları olabilir.
Bir başka açıdan bakıldığındaysa mutlu olmak dışa dönüklüğü getirebilir. Birkaç araştırma, insanları mutlu etmenin onları sosyalleştirdiğini ortay koyuyor. Sözgelimi, mutlu bir film seyrettikten sonra kişinin, daha konuşkan ve sıcak olduğu saptandı.
Öte yandan dışa dönük olmak her zaman mutluluğa eşit değildir; ortama da bağlıdır. Johannes Kepler Üniversitesi’nden Gerhard Kette, içe dönük kimselerin cezaevlerinde dışa dönüklerden çok daha mutlu olduklarını belirledi.
             5. Dış Görünüşünüzü Başkalarıyla Kıyaslamaktan Vazgeçin
Önce kötü haberi verelim: çok güzel insanlar gerçekten mutludur. Başka şekilde söylersek, güzel kişi yaşamdan daha çok zevk alır. Hatta belki durum bundan da somut olabilir. En çekici yüzler dikkat çekici oranda simetrik olanlardır ve hayvanlar üzerindeki araştırmalar göstermiştir ki simetri sağlıklı genlere ve sağlıklı bağışıklık sistemine işarettir. Belki de bu yüzden güzeller daha mutludurlar, çünkü aynı zamanda sağlıklıdırlar. Birçok araştırma sağlıkla mutluluğun birbirini beslediğini ortaya koymuştur.
Buradaki sır çok güzel olduğuna inanmaktır, ancak bu sanıldığından çok daha zordur. Yale Üniversitesi’nden Alan Feingold’un yaptığı bir incelemeye göre, 20 kişiden yalnızca 1’i, bir çekicilik skalasında kendini doğru olarak değerlendirebiliyor. Aynı çalışmaya göre, birçok kişi de kendini sevme yerine nefret etme çizgisine daha yakın duruyor. Kadınlar çok şişman, erkeklerse çelimsiz olduklarını düşünüyorlar.
Missouri Üniversitesi’nden Laurie Mintz ile ekibiyse bir başka çalışma sonucunda, reklamlarda ince, genç mankenleri gören kadınların kendi vücutlarına daha olumsuz baktıkları ve depresyona girdikleri sonucuna vardı. Mintz, kadınların kendilerine saygıyı ne kadar çabuk yitirebildiklerini görünce çok şaşırdı. Peki ne yapılabilir? Hastaların tepkileriyle hazırlanan bir derlemede, başarılı bir burnun veya göğsün uzun vadede mutluluk getirebileceği belirtiliyor. Ancak hastaların sürekli daha fazlasını istemeleri, dış görünüşlerinden hala memnun olmadıklarını gösteriyor.
Mintz’in önerileri arasında, gerçek olmayan medya görüntülerinden uzak durmak, o resimlerin photoshop’ta hazırlandığını bilmek ve vücudun nasıl göründüğünden çok, hangi işlere yaradığını anlamak gerekiyor.
              6. Dostluklar Kurun ve Onlara Değer Verin
Hindistan’ın Kalküta kentinde veya ona yakın varoşlarda sokakta yaşam sürmek veya fahişe olarak yaşamaktan daha acınası bir durum düşünülemez. Ancak tüm o pisliğe ve yoksulluğa karşın, bu insanlar sandığınızdan daha mutlular.
Diener, bu bölgeden 83 kişiyle görüştü ve 2’nin nötr olarak kabul edildiği bir skaladan yaşam memnuniyetlerini derecelendirmelerini istedi. Bu grup ortalama olarak 1.93 gibi mükemmel olmayan ancak övülmeye değer bir sonuç verirken, orta sınıf öğrencilerden oluşan grup 2.43 verdi. Öte yandan başta belirtilen koşullardan en kötüsünde yaşayanlar, öğrencilerin puanından çok da farklı olmayarak 2.23 verdiler.
Diener, bu sonuçların sosyal ilişkilerin çok önemli olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Araştırmacı, baştaki grupların tümünün aile ve dostlar gibi belirli alanlara çok büyük memnuniyet yaşadıklarına dikkat çekiyor. Çünkü Hint toplumunda en büyük sosyal destek aileden geliyor. “İşte bu Amerika’daki evsizlerin sahip olmadığı bir şey. Maddi şartları kimi zaman daha iyi olsa da her zaman Hintlilerden daha mutsuzlar.”
              7. Evlenin; Evliler Bekarlardan Mutlu
ABD’de bir ekip, 42 ülke arasında yaptığı bir araştırmaya göre evlenenlerin bekarlardan daha mutlu olduklarını öne sürüyor. Evlenmenin etkisi, öznel mutlulukla yüzde 1 ila 2 gibi küçük bir değer olsa da, yine de akıllara şu soruyu getiriyor: evlilik mi mutluluk getirir yoksa mutlu insanlar mı evliliğe daha yatkındır?
Her ikisi de doğru olabilir. Diener ve çalışma arkadaşlarının 30 binden fazla Alman’ı inceledikleri 15 yıldan fazla süren çalışmalarında, mutlu kimselerin evlenmeye ve evli kalmaya daha fazla eğilimli oldukları belirtildi. Ayrıca evlenen herkesin morali zaman içinde düzelebilir.
Mutlu etki, düğün gününden bir yıl önce başlayıp bir yıl kadar sürer. Araştırmacılar, iyi bir evliliğin olumlu etkilerininse kalıcı olduğuna dikkat çekiyorlar. Dahası, kişiler evlendiklerinde öncekine oranla daha mutlu oluyorlar.
Bir başka noktaysa, o kağıda imza atmanın özel bir yanı olduğudur. Araştırmalar, aynı hazzın birlikte yaşamaktan elde edilmediğini gösteriyor. Oswald, “Bana göre, birlikte yaşayan çiftler altın yüzükle gelen derin güvenden yoksunlar. Güvensizlik de insanlar için kötü bir şeydir” diyor.
             8. Ölümden Korkuyorsanız Bir Yolu Var!
Karl Marx, “din, kitleler için bir afyondur” derken konunun özüne yaklaşmıştı. Din ile mutluluğu inceleyen onlarca araştırma, ikili arasında olumlu bir bağ saptadı. Duke Üniversitesi’nden Harold Koenig, konuyla ilgili 100 çalışmayı inceledi ve bunların 79’unda, bir dine bağlı kimselerin daha mutlu veya hayata olumlu baktıkları sonucuna varıldığını gördü.
Peki neden? Koenig, Tanrı’ya veya ölümden sonra yaşama inanmanın, özellikle yaş ilerledikçe insanlara bir anlam ve amaç sağladığının ve dünyada tek başına kalma korkusundan uzaklaşmaya yardımcı olduğunun altını çiziyor. “Dinin etkisini en çok zor zamanlarda görüyorsunuz. Sıkıntıların üstesinden gelmenin en güçlü yolu dini bir inançtır.”
Bir inanç sistemine bağlı olmak hiçbir şeye bağlı olmamaktan iyidir. Trent Üniversitesi’nden Gary Reker’a göre, bu kendini en çok ölüm korkusunda gösteriyor. En dindar olanlarla dini kesinlikle reddedenlere, ölümden diğerlerine kıyasla daha az korktuklarını söylüyorlar. Reker, “En fazla korkanlarsa, emin olmayanlar veya bir inanç sistemine bağlı olmayanlar” diyor.
Dinin, mutluluğu artırmasının bir nedeni de sosyal etkileşim ve beraberindeki destek. Uzmanlar, birçok kimsenin dini törenlere sosyal nedenlerden dolayı katıldığını belirtiyor.
Koenig ise durumun yalnızca yardım almak olmadığına inanıyor. “Bu tamamen vermeyle alakalı. Birçok araştırma, başkalarına yardım eden kimselerin daha mutlu olduklarını gösteriyor. Hatta daha uzun yaşıyorlar.”
             9. Başkaları İçin Bir Şeyler Yapın
Dinler, yardım kuruluşlarının insanın ruhu için iyi olduğunu öğütlerler. Bu beraberinde mutluluk da getirir. Birçok çalışma mutluluk ile başkalarını düşünerek yaşama arasında bir bağ olduğunu göstermiştir. Öte yandan, fedakarlığın mı insanları mutlu ettiği, yoksa mutlu insanların mı fedakar oldukları henüz saptanamadı.
Bu durumda her ikisi de doğru olabilir. Vanderbilt Üniversitesi’nden Lyndi Hewitt ile Peggy Thoits, 3617 kişiyle 3 yıl önce ve bugün olmak üzere iki kez yüz yüze görüştü. Araştırmacılar, mutlu insanların gönüllü kuruluşlara üye olmaya daha eğilimli olduklarını saptadılar. Öte yandan, gönüllülerin daha mutlu oldukları ve bu işlere daha fazla girdikçe daha da mutlu olduklarını görüldü.
Yapılan bir başka çalışmadaysa mutlu insanların paralarını diğerleriyle paylaşmaktan çekinmedikleri belirlendi.
             10. Zarafetle Yaşlanın
İleri yaşlar, insanların sandığı kadar kötü olmayabilir. Yaşlı insanlar gençler kadar mutlu olabilirler ve aslında yaşlılar, kendilerinin yaşamdan daha haz aldığını savunuyor. Stanford Üniversitesi’nden Laura Carstensen, “İnsanlar bunun yaşlılıkla çeliştiğini düşünüyor. Yaşlılığın getirdiği tüm sorunlar düşünüldüğünde nasıl memnun olunabilir?” diye soruyor.
Carstensen, yaşları 18 ila 94 arasında değişen 184 kişiye bir anket verdi. Günde 5 kez denekleri uyaran araştırmacı, her seferinde duygularıyla ilgili anketi doldurmalarını istedi. Yaşlı kimseler gençler kadar sık olumlu duygular ifade ederken, olumsuz yanları daha az aralıklarla gösterdiler.
25 ila 74 yaş arasında 2727 kişiyi kapsayan daha geniş çalışmadaysa, cinsiyet, kişilik ve sosyal etkilerin, yaşl??lık hislerini yönlendirdiği kaydedildi. Sözgelimi, erkekler ve kadınlar yaşlandıkça olumlu duygular beslerken, yalnızca evli erkekler negatif bakış açısı sergiliyor.
Bazı uzmanlar, yaşlıların bu kadar mutlu hissetmelerinin nedeninin, zor bir yaşam beklemek ve onunla yaşamaya alışmak olduğunu belirtiyor. Bir diğer nedense, yaşlıların önlerine hedef koyma bakımından daha gerçekçi olmaları olabilir. Carstensen, zamanın tükendiğini gören yaşlıların, kendilerini mutlu eden şeylere yöneldiklerini söylüyor.
#1 - Haziran 17 2008, 18:46:50
I don't hear a sound
Silent faces in the ground
The quiet screams, but I refuse to listen

If there is a hell
I'm sure this is how it smells
Wish this were a dream, but no, it isn't

Walk in the rain, in the rain, in the rain
I walk in the rain, in the rain
Am I right or am I wrong
and is it here that I belong

bilgilendirdiğin için saol
#2 - Temmuz 03 2008, 22:43:41
Hayatım Kural Dışı Olmuş.Kendimin Kuralıyım ߣN ...

 
£я§@N_05

bilgiler için teşekkürler
#3 - Temmuz 17 2008, 18:43:17
Boğulmak değil korkum inan nefes alamamak
Rüyayı gerçek etmenin kolayı uyumak
Bir şeyi çok isteyip de hiçbir zaman alamamak
Hayat çocukken oynadığım kırık bir oyuncak

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.