Alternatifim Cafe

1 Resim+1 Şarkı/Şiir

Discussion started on Resimler

Burdan devam edebilirsiniz, iyi forumlar.
#1 - Mayıs 16 2009, 19:59:18
''Cehennem, başkalarıdır. ''



çocuk...
sil yüzünden tüm yalanlarını bu sehrin.
topla kalbini cadde cadde, sokak sokak...
kazı ayak izlerini birer birer gri kaldırımlarından...
bakma yüzlerine hiç...
görme onları...
çocuk bu kez aglama...
bu kez git.


gölgeni, ismini sil yavas yavas...
giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlıgının...
kalbini, kendini sök yavas yavas...
giderken bu kentten sakın aglama sus...

unut!
ne yaptı sana!
unut!
ne söyledi!
unut!
ne varsa vazgeçtigin...

yüzünde korkularla...
içinde çıglıklarla...
kalbinde simsiyahlar…
nereye gidiyorsun?

hep bu sarkılarla...
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yagmurla…
nereye gidiyorsun?

yolları, duvarları geç yavas yavas...
giderken bu kentten bir *** gibi bırak yalnızlıgını...
ve o siyah saçlarını kes yavas yavas...
giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlıgının...

ve unut ne yaptı sana!
unut neler anlattı!
unut ne varsa vazgeçtigin!

yüzünde korkularla...
içinde çıglıklarla...
kalbinde simsiyahlar…
nereye gidiyorsun?

hep bu sarkılarla...
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yagmurla…
nereye gidiyorsun?

hep bu sarkılarla
yüzünde korkularla
içinde simsiyahlar
nereye gidiyorsun


bu sahte baharlarla,
kıymetsiz dualarla...
utanmaz bir yagmurla…
yine mi gidiyorsun?

çocuk...
her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmedigi...
ve her gözyasının altında bir dua kimsenin duymadıgı...
çevir gökyüzüne basını...
bakma arkana!
daha sert basa basa, daha güçlü!
anlat bu kara sehrin yollarına ak adımlarınla!
gitmek yenilmek değil kazanmak da!
gitmek gitmektir iste...
hepsi bu.

#2 - Mayıs 21 2009, 22:46:30
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.






Kırmızının deliliklerinden kurtardın hayatını.
Aşk denilen sır;
İki ayağın altına sabun bağlayıp,
Koşmaktı peşinden salıncakların.

Gümüş ve geniş yollar ıssızlığında,
Kardeş ıslıklarla aynı gözleri ağlattık.
Gün geceliklerinin içinde uyanamayınca,
Doyamadım, dayanamadım yalın yanlışlarıma.

Hangi geçmişler için kestiysen parmaklarını,
Onlar için büyüttüm ellerimi.
Şimdi yaşa diyen ağzının içine yakışmıyor,
Kupkuru deliliklerim.

Bugün kızıyor yollarıma,
Senin tarihinin bildiği tüm ipuçları.
Ama yalınayak bir çocuk bağırıyor içimde;
Kızma baba, çocuk sabrı elliye kadar sayar
En fazla...
Özge Dirik
#3 - Mayıs 21 2009, 22:59:39




Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta,
Her şey naylondandı, o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.

Geyikli geceyi hep bilmelisiniz;
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan,
Hepimizi vakitten kurtaracak.

Bir yandan toprağı sürdük,
Bir yandan kaybolduk,
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık.

Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı.
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk,
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza,
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları,
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk.
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz,
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden.

Geyikli gecenin arkası ağaç,
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü,
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı.
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var, biliyorum.
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli.

Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka.
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor.

Biliyorum gemiler götüremez,
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini.
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek.
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı,
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında.

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak,
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk.
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz,
Ne iyiydik ne kötüydük.
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa,
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı.

Ama ne varsa geyikli gecede idi,
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan.
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda,
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında,
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk.
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte.
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız,
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak,
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik.
Gider geyikli gecede uyurduk.

"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede;
İmdat ateşleri gibi ürkek, telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında.
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben."
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım.
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz,
Domino taşları ve soğuk ikindiler,
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda.
Sevinsek de sonunu biliyoruz.
Borçları, kefilleri ve bonoları unutuyorum,
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada.
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum.
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum,
İyice kurulamıyorum saçlarını.
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum.
-Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum.-

Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.
Turgut Uyar
#4 - Mayıs 22 2009, 11:20:43

TuRKuaZz

Gideceğim buralardan, kaybetmek korkusu olsa da seni,
Yanacak yüreğim, yokluğuna alışmak zor gelecek
Sesini duymak isteyeceğim,
Gözlerim ararken gözlerini,
Tek tesellim güzelim
Masamda duran resmin olacak.

Yokluğunla seveceğim seni,
Ağlamaklı bakarken ufuklara,
Yüreğim, seninle geçirdiğim,
O günleri anacak, dalarken kalbim uzaklara
Belki de sana yazdığım son şiirim olacak
Sevmediğin sigara dumanında
Mutlaka gelecek elbet
O beklenen saatler
Kahrolası günler geçerse eğer.
#5 - Mayıs 22 2009, 23:06:31



Birbiri ardına geliyorsa mutsuzluklar
Keskin bir bıçak gibi saplanıyorsa acılar
Köşebaşlarını tutmuşsa umutsuzluklar
Ve uçurumlarda yankılanıyorsa aşkın son çığlıkları
Ayrılık güzeldir...

En kalabalık yerlerde büyüyorsa kimsesizliğin
Binlerce kahkaya karışıyorsa gözyaşların
Son çiviyi çakıyorsan yorgun sabrına
Daha kirpiklerinde can veriyorsa hayallerin
Ve dilinin ucundaysa en çılgın küfürler
Yalnızlık güzeldir...

Güvendiğin yüreklere karlar yağmışsa
Buz tutmuşsa o sımsıcak bakışlar
Sen yangınlar içinde üşüyorsan
Ve bir zavallılıksa artık o çok sevmek
Böyle bir dünyaya tükürmek
Ve ölmek güzeldir...



Ahmet Selçuk İlkan | Bir yerden sonra
#6 - Mayıs 23 2009, 23:42:20
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.




tek bir haber bile çıkmasa uzaklardan
saçma da olsa bekleyişin
yalnız sen olsan bile bekleyen beni
bekle beni

bırak beklemekten usanmış dostlarım
öldüğümü sansınlar benim
içme anılar gibi acı
içme sakın o şaraptan

yağmurlar içinde bekle beni
karlar tozarken bekle
ortalık ağarırken bekle
kimseler beklemezken bekle
#7 - Mayıs 24 2009, 11:00:06



Sundum ellerinize kalbimin tüm çiçeklerini, gitmek yerine
Güneş gibi doğdu yüzüme geceleri ay, buz gibi ellerimle
Gördüm,kördüğüm olduğumu
Sonu gelmez masalları puslu şehrinde
İçtim kana kana sularını zehirli nehirlerin gözümü kırpmadım bile

Acıyor,duyuyor musun ?
Kanıyor,içimde bir şey..
Yanıyor,görüyor musun alevleri her yanımı sarıyor?

Acıyor,duyuyor musun?
Kanıyor,içimde bir şey devriliyor.
Sevdiğim tüm kalpler önümde şimdi merdivenler

Yürüyorum ışığa doğru,
Yükseliyor acılar geride
Ayaklarımda kan,önümdeyse tüm sevdiğim kalpler merdivenler..

Susuyorum,içimden bir ses yükseliyor göğe doğru.
Çocuk sesleri duyuyorum öteden geliyor ışık bana doğru.

Sesleri duyuyor musun?
Işıklar sana doğru..

Ve şimdi sevdiğim tüm kalpler merdivenler.



Cem Adrian | Merdivenler.
#8 - Mayıs 24 2009, 15:33:33
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.




Sen hep aradığım ses
Acılarımı mutluluklarımı en güzel anlatan nota
Hayatım senin ezginde gizli
Ruhumun huzur bulduğu eşsiz melodi

Kimi zaman bir gitardan gülümsüyorsun
Kimi zamanda bir kemanda ağlıyorsun
Ama sana en çok bir piyanonun muzdaripliğinde rastlıyorum

Seni arıyorum bazen gürültülü sesler içinde, karmaşada
Seni arıyorum bazen dingin seslerde, aheste inleyişlerde
Ama sen ne dinginsin nede çılgın
Sadece biraz yorgunsun ömrümün patikasında

Bazen gecenin bir yarısında
Geceyi güne bağlayan bir köprü oluyorsun
Bazen de deli bir tay olup
Nefretle öfkeyle burnundan soluyorsun

Sen kalıpsız, kılıfsız, ırksız ve çırılçıplak bir tınısın

İşte yine duyuyorum seni
Tüylerim diken diken
Bakışlarım hoyrat bir o kadarda şefkatli ve aciz üstelik
Kaşlarımsa çoktan çatılmış

Nerde bir karartı görsem
Takılıyor gözlerim ve zamanın mekansızlığına kaptırıp kendimi
Geçmişin ve geleceğin incecik çizgisinde buluyorum kendimi
Seni anlamak zor
Çözmeye çalışmaksa aptallık
Ama seni dinlemek çok zevkli
#9 - Mayıs 24 2009, 17:13:57



acı hayata açılan tek kapıdır
ya da hayat
acıya.

zaman en değerli yanılsamadır
ya da yanılsama zamanında
araçtır,
yarayı kapamaya yarayan
daha büyük yara.
acı ve zaman
mantığı oluşturan
oluşturduğunu yıkan
yıktığını bozan
bozduğunu yine, tekrar, tekrar…
şimdi, dinle, iki seçeneğin var;

‘‘Acıyla mı oynayacaksın yoksa zamanla mı,’’

nasıl yanılmak istersin? Biri öldürür, diğeri büyütür.

Bir rivayete göre acının zamanında zamanı seçenler,

zamanın acısında da acıyı seçenler kaybedermiş!’’

hala anlamıyor musun,
kafanın dikine mi gideceksin,
o halde silahını şakağına daya
yeni diktirdiğin matem kıyafetini giy,
nefesini tut ve katili oyna.

kapıyı açmak yetmez
ilerle o koridorda
yık kendini senden istedikleri gibi
öldür.

olmuyor mu,
ruhundaki basmakalıp acılar dinmiyor,
başka kimse yakmıyor mu belleğini.

bir seçenek daha var,
bu şiiri yara bandı olarak göğsüne yapıştırıp,
pencereyi açıp, bağırmaya başlayıp;

‘‘Kolaysa siz yıkın kendinizi be, yeter,
yeter ulan, yıkın kullandığınız terminolojiyi!’’

Atlayacak mısın aşağı,

orası tarihe açılan zamanın kapısı…
#10 - Mayıs 26 2009, 16:34:52



aklım, haklıyım, et firarını!

ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.

mayıstı.

seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı
içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terası da
acılarının veliahtı bach'ı da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

seni o yüzden bağışladım!
#11 - Mayıs 28 2009, 17:25:13



ben de bir taklidiyim hüznün,
isyanım, sakladığım sabrı tutamamaya.
her insan sevdiğine eceldir gün be gün,
her insan ağzında bir giyotin taşır
sevgilisinin dili için. Ancak,
hakikat anlaşıldığında
kimse hayatta kalamayacak.

Farzedelim ki hepimiz delirdik
eşyalar da delirdi, tabiat da,
din de delirdi, sınai atılımlar da.
Böyle bir delirmenin tam ortasında
su bitti, ekmek bitti, hatta kalmadı takat
beynim nerede, gözlerimi gören oldu mu
ellerim çalınmış, gövdem tozlanıyor rafta
benden ne köy olur ne de kasaba
ben artık bir şehrim
böyle bir delirmenin tam ortasında!

göçen sırlarla yaşlandı aklım
şeytan huzura gelsin, etek öpsün
af dilesin!

seni sevmiştim hayat
farketmedin, anlamadın
şimdi ölüyorum

bilesin!
#12 - Mayıs 28 2009, 17:29:58



Üstüne abanan gündelik anılardan kurtulmaya çalıştı,
Koridorlar onu yakalamaya çalışan gazap ateşi,
Burada beyazlar döktürür ecel teri,
Oda yastık altı günlüğünün ciltli kapağını,
Siyahlara emanet etti,
Ve bağırdı;
‘'Ben deli değilim.''

Odası kelepir çaresizlikle süslü,
Bir yatak kolları düğümlü tabut misali,
Anlamsız tebessümlerden bir masa,
Birde kendi hiçliğinden ibaretti.

Geçmişi düşsel bir muallaktı,
Mavi bilyelerden hayalleri var mıydı?
Yoksa şakaklarını zonklatan bu soru muydu?
Belki de kendini boş bir uçurumda bulma korkusu.

Neydi?
Kimdi?
Yaşıyor muydu?
Ölmüş müydü?
Salasında oda ceremelerini,
Bölüşmüş müydü?
Kendi cenaze namazının ön saflarında.

Çığlıklar boğuyordu damarlarını,
Rüzgar kendinin sandığı kollarını sıkıyordu,
Ve o hep bağırıyordu;
‘'Ben deli değilim.''

İntihar reçetesi yazdı zatıaline benliği,
Haber aldılar sanırım bir muhbirden,
Omuzlarındaki,
Ölüme hizmet eden ne varsa kaldırdılar,
Ne varsa alıp götürdüler hislerinden,
Sanki ustura keskinliğinde dizeleri yok gibi.

Geceler kum saatinin en manidar taneleri,
Doldurdu hep onları yüreğine,
Yıldızlara dert yandı,
Dolunayda sevdasından semaya yakardı,
Ve bağırdı,
Her cellat lahzasında bağırdı çağırdı,
‘'Ben deli değilim.''

Ardından yine aynı cevabı aldı,
‘'Hepsi aynı şeyi söyler.''

Bir ruhsal dönemeç anında firarı denedi,
Özgürlüğün kokusunu yakından duydu,
Bembeyaz bir güvercinin kanat seslerini dahi,
Kendinin gibi hissetti,
Ancak erken mutluluğu yarı çıplak nefrete karıştı,
Köşeyi dönmeden üzerine çullandılar,
Acılar içinde yakalandı.

Bu sefer hücreye kondu,
Tekil düşüncelere mahpus oldu,
Ağladı bilmem kaç sene yedi dehliz yıkılırcasına,
Dudaklarının tuzunu bastı ebedi yarasına,
Ve hep bağırdı;
‘'Ben deli değilim.''
#13 - Haziran 07 2009, 15:58:22




O beni içer,
ben sigaramı.
#14 - Haziran 15 2009, 23:10:35
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


o beni çer ben sigaramı :D:D hoş paylasım için saolunnn
#15 - Haziran 27 2009, 14:37:03
İmzanız kural dışı.



Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
üst katında çocukluğum...
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allahla samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım.
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tespih tanelerim vardı
Tespih tanelerim bitse gözyaşlarım...
Saydım insanın doksandokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin allahını bilirim bayım!
Çok şey öğrendim geçen üç yol boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı...
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım
Bir pardesüm bile oldu
İçinde kaybolduğum
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister,
Bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bi köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Ben işte mirac gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım
uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım
ülkem olmayan ülkemi
kayboluşumu aradım
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm
Bi ters bi yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için
Bırakmak o kadar kolay omasa gerek diye düşünmüştüm
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım
Annem
Ki beyaz bir kadındır, ölüsünü şiirle yıkadım
Bi gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan
Yırtık ve perişan
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız.
#16 - Haziran 28 2009, 00:55:52


yol arkadaşım ,gördün mü
duydun mu olup bitenleri?
kıskanıyor insan bazen basıp gidenleri
yalnızlaşmışız iyice, üstelikte alışmışız..
hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile..
korkular basmış dünyayı
şimdi bir semt adı `vefa`
kutsal kavgalardan bile kaçan kaçana
anlaşılır gibi değiliz
tek bedende kaç kişiyiz..
hem yok eden hemde tanık
ne esaslı karmaşa!!

ben sana küsüm aslında haberin yok..
koyup gittiğin yerde kötülük çok
kime kızayım, nazım senden başka kime geçer..
benim sensiz kolum, bacağım, ocağım yok..!!! !!!!!!!!!

sen başka alemi seçtiğinden beri..
ben o saniyede bittiğimden beri..
dünya bildiğin dünya, dönüp duruyor işte
uzun uzun konuşuruz bir gün, son istanbul beyi..

yol arkadaşım, nerdesin?
#17 - Temmuz 04 2009, 16:57:06
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!


Dua..
Allahım bizi susuz bırakma!
Biz bunu ne kadar hak ediyor olsak bile.
.



Fotoğraf & Söz : Mustafa Kemal Gezer
#18 - Temmuz 04 2009, 17:11:22
Gölgeye çarpan kan gibiyim

Aynaya diyorum bu yalan mı

Kendime diyorum: "Uyan artık"!

ScaBieS




Bir kâğıda sığar mı bir yürek?
Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt?
Daha sana yaralarımı göstermedim.
Kaldı ki ben,
Senden önce kendime tehlikeyim.

Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi.
Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı.
Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını.

Biriktirme unutacaklarını!
Oyuncak tabancalar kadar yalan,
Hüzündür yakama iğnelediğim yamam.
Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin?
Beni bir gülle bıçakladığın zaman…

Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı.
Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil!
Ey gözlerimin arka bahçesi!
Bu dağa tırmananlar düşer,
Seyredenler değil.

Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim.
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım.
Öyle durulup durulup.
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
Yârin gözleriyle vurulup…

Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor.
Sesin kulağımdan düşüyor.
Ben sadece,
Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım.
Daha fazlasını verme!

Ey yar
Böyle çok çorak bekledim.
Kolayıma gelmedin,
Zoruma gittin…
#19 - Temmuz 09 2009, 14:09:46

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...
Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,
Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim!
Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim!
Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini...
#20 - Temmuz 15 2009, 14:00:20
-Ten yoluyla bulaşır! derlerdi hastalık. Bende dünya tersine döndü sevgili; Sen yoluyla bulaştı sevda. İşte o gün bugündür aşkla kan bağı olan bütün ırk yasta. 

Burcuyevski~



BİR FOTOĞRAFA...
Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...
Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan
'zamana bırakmak' değil,
'zamanla bırakmamak'tır..."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.

"Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim..
"
#21 - Ağustos 02 2009, 00:50:32
Benimsin ellere söyle bilinsin
Kader başkaysa silinsin
...




Gücün var mı sevgilim
Derin sularda inci tanesi aramaya
Cesaretin kaldıysa
Hala benle aşktan konuşmaya
Söyle canım sevgilim
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi
Yorgun gibi bir halin var
Duyguların karışık olabilir mi

Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Herşeyi unutmak

Sanki bugün son günmüş gibi
Dolu dolu yaşamak istiyorum ben
Her ne çıkarsa yoluma
Selam verip yürümek istiyorum ben

Sil baştan başlamak gerek bazen
Hayatı sıfırlamak
Sil baştan sevmek gerek bazen
Her şeyi unutmak
#22 - Ağustos 04 2009, 03:06:07
  :ask düş #



KIRIP  KALP  NAKLİ
 
Burası aynalar şehri
Yalçın suları boğan yanık izidir yollar
İhbâr eder her duamı
Her sofrada lokmalarımı sayar
Suya attığım kitap
Suya düşman aynalar
 
Teslim almadan basma perdeleri gece
Mürekkebi kurumazdı ölüm ilâmlarımın
Yazık! Kim emzirdi şehrin aynalarını
Kıblesiz hangi uykularda çiğnendi kuşlar
Bir kadın yağmur olmaklığını unuttu en çok
Bir kadın sustu ve ağladı
Kalbinde tuğrası kayıp hünkâr

 
Avcuma sıkışmış kavruk perçemlerini
Geri al
Geri al
Aynalar şehri
#23 - Ağustos 06 2009, 23:54:15
Hoşumuza giden bir bedenin içine
Hayalimizdeki insanı yerleştirir,
Adına da aşk deriz bu saçmalığın.



Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe,
Sırf sana benziyor diye,
Usulca sokulup merhaba dedim.

Tanıdık bir huzur aradım,
Şaşkın bakışlarımda dün.
Bildik bir söz bekledim,
Eskiden kalma öylesine.
Konuştu bir şeyler söyledi,
Beklediğim sözler bunlar değil.
Yüzüme baktı gözlerime,
Ama senin gibi değil...

Anladım ki hiç kimse, hiç kimse sen değil,
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil.
Anladım ki hiç kimse, hiç kimse sen değil,
Hiç kimse senin kadar fikrime huzur değil...
#24 - Ağustos 07 2009, 08:41:30
  :ask düş #



Yağmura çok teşekkür ederim
Bu gece yalnızca cesedime yağdı


Bana bir şey olursa diye korktum
Seni birkaç saniye düşünürsem;
Düşünürken üşürsem diye korktum
Oturup siyah portakallar yedim
Oturup korkunç kitaplar okudum
içimde bir sıkıntı gibi cinayet
içimde bir sığıntı gibi telaş
içimde felaket gibi bir merak
Hislerimin uzağına düştüm, şimdi çok üzgünüm
Şimdi çocukluğumun da uzağına düştüm
Daha da düşersem diye korktum
Seni birkaç saniye düşünürsem;
Ay kıvrılırsa diye
Kan kıvrılırsa diye
Can sıçrarsa diye ölürken bir yerlere,
Daha da ölürsem diye korktum
Seni birkaç saniye düşünürsem;
Sessem, sersem bir heceysem eğer
Seni bir kelime edersem diye korktum
Seni kötü bir cümlede kullanırsam
Adını söylerken takılırsam, yanlış telaffuz edersem
Böyle bir günah işlersem
Tanrı affeder diye korktum!


Yağmura çok teşekkür ederim
Bu gece yalnızca bu şiire yağdı

Sağol aşkım
Sağol kırık kolum, kesik bileğim, kırık yüzüm,
Kesik geleceğim, kırık sonsuzluğum

Her şeye rağmen
Yağmura bulanmış, güzel bir yazdı..
#25 - Ağustos 07 2009, 21:41:05

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.