Alternatifim Cafe

Bronzlaş ey insanoğlu!

Discussion started on Köşe Yazıları

balalayka

Biliyordum. İnsanı bu kadar güzelleştirip mutlu eden bir şeyin zararlı değil, faydalı olduğunu biliyordum. Plajda kitap okurken, denizde voleybol oynarken, iliğimin kemiğimin ısınmasından hissediyordum! "Aman güneşe çıkmayın, zinhar bronzlaşmayın, 70 koruma faktörsüz şuradan şuraya gitmeyin..." Ne oldu? Gelişmiş ülke insanlarının yüzde 90'ından fazlasında D vitamini eksikliği çıktı, iyi mi? Son zamanların en çok konuşulan vitamini D, sadece kemiklere iyi gelip kırıkları engellemiyormuş. Meğer her derde devaymış. Meğer beyinden kalbe, kaslardan bağışıklık sistemine; vücudun her dokusu, adam gibi çalışmak için ümitsizce D vitaminine ihtiyaç duyuyormuş. D vitamininin, yani 'güneşte korumasız dolaşma zamanlarının' eksikliği, kolon, göğüs ve prostat kanseri, yüksek tansiyon, bağışıklık sistemi sorunları, enfeksiyonlar, diyabet ve kalp romatizması riskini artırıyormuş! Hikâye şu aslında: İnsanoğlu kapalı kutular içinde güneşsiz yaşamak için tasarlanmadı! Atalarımız ekvatora yakın yerlerde ortaya çıkıp yaşadı ve göç ettikten sonra da yüzyıllarca, dağda bayırda, bahçede ovada, çoğunlukla kapalı olmayan kıyafetlerle dolaşıp durdu. O zaman hayat evden ofise, ofisten eve değildi ve insanlar sabah kalkınca yüzlerine 50 güneş korumalı ürünler sürüp dışarı çıkmıyordu! Güneşsiz bölgelerde yaşayanların tenleri daha çok güneş ışığı emebilmek için açıldı, Afrikalılarınki ise yaşadıkları yerde zaten yeterli güneş aldıkları için koyu kaldı. Dolayısıyle D vitamini eksikliği diye bir sorun yoktu! Ne yazık ki şu anda, örneğin ABD'de, başta koyu tenli vatandaşlar olmak üzere, herkeste belli oranlarda D vitamini eksikliği ve bundan kaynaklandığı anlaşılan hastalıklar var! Bu yazının çıkış noktası olan "Neyiniz eksik? Muhtemelen D vitamininiz!" başlıklı makalenin New York Times'ın günlerdir e-postayla en çok yollanan haberi olması boşuna değil. Özellikle son 20-30 yıldır cilt kanserinden ve yaşlanmaktan korkan Batılılar güneşi azaltıp, kimi zaman tamamen bıraktı. Güzellik ve kadın dergileri, şehirde bir yerden bir yere 100 metre yürürken bile her yanınıza korumalı kremler sürmenizi, aksi halde buruşuk eriğe benzeyeceğinizi söyledi. Ve gerçekler ortaya çıktı! Ne yazık ki bazı gıdalarda kısmen bulunsa da D vitamininin esas kaynağı güneş ışığı! Öyle C gibi B gibi, hapını yutmakla aynı şey olmuyor işte. Eğer yazın yeterince güneş ışığı alırsanız, vücut bir yıllık ihtiyacı depoluyor. Ne kadarın 'yeterli' olacağı ten rengine, vücudun güneş ışığı alıp D vitamini yapma hızına, yaşa bağlı. Ne kadar koyu tenli ve yaşlıysanız, o kadar güneşte yatıp bronzlaşmaya ihtiyacınız var! 'Bronzlaşma'dan kasıt 'yoğurt sürme', 'Çağla Şıkel rengine gelme' kıvamı değil tabii. Ama ortalama bir tavsiye olarak, yaz aylarında, diyelim üç ay boyunca, yüzünüzü koruyarak, mümkün olduğunca az giysiyle, yani kolların ve bacakların büyük bölümü açıkta kalacak şekilde, haftada iki üç kez, sabah 10.00'la 15.00 arasında, 5-10 dakika boyunca, güneş ışığına bedeni korumasız bırakmak lazım! Bu formül hafif, tatlı bir bronzlaşma sağlayacaktır muhtemelen, kast ettiğim bu! Eda Taşpınar'ın, Allah korusun ciltle ilgili bir hastalığa yakalanmazsa, hepimizi gömeceğini bu haberden anlamış bulunuyoruz ama, o kadar güneşe, en azından D vitamini için gerek yok! Kendi hesabıma yukarıdaki formülü çocukluğumdan beri farkında olmayarak yapıyorum. Güzel havaya dayanamaz, deniz görünce girer yüzer, öte yandan saat dörtten önce güneşe 15 dakikadan fazla tahammül edemem! Bir zararını görmedim. Aksine bronz tenin aynaya bakıldığında psikolojik olarak faydası olduğunu da tespit ettim! Ancak senede bir dermatolog kontrollerimi de aksatmam, canım tatlıdır! Woody Allen, 60'lı yılların başyapıtı Annie Hall filminde "Daha önce bize yararlı dedikleri her şey zararlı çıktı: Güneş, kırmızı et, üniversite eğitimi..." der. 2010 itibarıyla tam tersini söyleyebiliriz: "Daha önce bize zararlı dedikleri her şey faydalı çıktı: Güneş, kırmızı et, üniversite eğitimi!" Onun için bu havalarda çıkın, abartmadan bronzlaşın, kışın da bana dua edin.


Gülse BİRSEL
#1 - Ağustos 01 2010, 17:17:18

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.