Alternatifim Cafe

Anektodlar.

Discussion started on Osmanlı Tarihi

Osmanlı Tarihine Ait Can Alıcı, Kısa Anektodları Paylaşabileceğiniz Bölüm
#1 - Aralık 12 2009, 12:56:43
Hakk ulaşır. Hakkı bırakmaz, alır.

Bizans'ı kurtarmaları için İstanbul'a çağırılan Haçlı ordularının, Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofya'nın tepesindeki altın hacı sökerek, eritip, sattıklarını;
Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul'u fethi sırasında bir yeniçerinin fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla, Ayasofya'dan küçük bir çini parçası koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in -tahribe teşebbüs- olarak değerlendirip, cezalandırdığını.

Biliyor musunuz? Hassasiyete bakar mısınız?
Böylesine bir duyarlılığa ne denilebilir ki?
Minnettarız,minnettarlar.

Ayrıca herbiri birbirinden güzel anektodlar, teşekkürler  hebâL-i fesâne.
Bir tanede ben ekliyeyim, tebessümlü bir anektod. (:

Fatih Sultan Mehmed’in fetihleri hakkında çok güzel bir şakası vardır. Onun zamanında 1460–1461 tarihinden 1480 yılına kadar yaklaşık yirmi yıl şeyhülislamlık makamında bulunmuş olan ünlü din âlimlerinden Şeyhülislam Molla  Hüsrev bir toplantıda kendisine o büyük zaferlerinden hayranlıkla söz edince, Fatih de Avrupa’daki, Asya’daki ve Adalarlarda ki fetihlerinin sebebini şöyle bir kelime oyunu ile açıklar;

"Gâvurlar hükümdara 'kıral' diyorlar, hocam. Yani evvela 'kır , sonra 'al' demiş oluyorlar. Ben de işte ondan dolayı hem ordularını kırdım, hem ülkelerini aldım ve hepsine Kral oldum."


Alıntı
"Bööö,iğrenççç." nidaları atmadan önce bilmeniz gerektir ki, mizah günceldir,görecelidir.Zamana ve durumlara göre değişir.O zamana göre kıyas almanız gerekmektedir.Esen kalın emi. (:
#2 - Aralık 13 2009, 17:12:41
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

Zeitgeist

Protestan mezhebinin kurucusu Martin Luther'in, Osmanlı'nın Avrupa içlerine kadar ilerleyip, ortaya koyduğu adilâne sistemle yerli halkın gönlünde taht kurması üzerine, halkını acımasızca sömüren yöneticileri: " Sizin gibi gözü doymaz prenslerin, toprak ağalarının ve burjuvaların idaresi altında yaşamaktansa, Türk idaresi, halka daha hayırlı gelecektir" diyerek uyarmıştır.

Kaynak : Nihat Sami Banarlı , Resimli Türk Edebiyat Tarihi , Faiskül 12 , istanbul 1977, sf 891-892

Böyle bir şeyin denildiğini sanmıyorum. Olaya duygular katılmış ve bariz bir şekilde saçmalanmış. Martin Luther'in Türk düşmanı olduğunu yoldaki adam bile bilir. Ki böyle bir şey demesi imkansızdır o yüzden.
#3 - Aralık 13 2009, 20:02:29

Zeitgeist

Tabii, ama yine de bu onun Türk düşmanı olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Böyle bir şey demişse bile - ki çok küçük bir olasılık - , inceden inceye ironi yapıyordur. 'Adamlar Türklerin himayesine bile girmek ister oldu, püh size, utanın lan ' mantalitesi içinde olabilir. Ki, onun düşüncelerine göre, normal olanda bu.
#4 - Aralık 13 2009, 20:22:12

Öncelikle kaynağımı belirteyim ilk yazı Wiki'den,ikincisi ise kitabın ingilizce çevirisinden alıntıdır.Ayrıca ilgilenenler için farklı bağlantılar var aşağıda.

Martin Luther ~ Vom Kriege wider die Türken ~ On War Against The Turk

Benim gibi az bir ingilizceyle de,biraz sözlük yardımı alarak anlayabilirsiniz elbette. (:
Yazıdan çıkardığıma göre Luther reformdan evvel Osmanlılarla savaşa karşıydı,ama neden? Çünkü o dönemde papalığın yaptıkları ve kilisenin bozulmasına karşın Osmanlıyı Tanrı'dan gönderilmiş bir ceza olarak görüyordu.Daha sonra Osmanlının avrupadaki ilerleyişini görünce,ve bazı hristiyan bölgelerin fethedildiğini görünce (bkz.Buda) görüşünde bazı sapmalar olmuş Luther'in.
Evvelde Yahudiliğe nazaran İslama daha ılımlı bakan biridir,İslam'ın şartlarını,temellerini incelemiş ve İslam dininin yaşanmasına tolerans gösterilmesini istemiştir.
Şu görüşü;
Alıntı
"Let the Turk believe and live as he will, just as one lets the papacy and other false Christians live."
-Martin Luther, From On war against the Turk, 1529
Osmanlı'nın Avrupa'da fetihlerini artırmasının ardından değişti.
Daha sonra şu şekilde değiştirmiştir;
Alıntı
"[There exists those who] actually want the Turk to come and rule because they think our German people are wild and uncivilized - indeed that they are half-devil and half-man"
—Martin Luther in On War against the Turk, 1529.
Ama bir haçlı seferi yapılanmasına da karşıdır;
Alıntı
  "...as though our people were an army of Christians against the Turks, who were enemies of Christ. This is absolutely contrary to Christ's doctrine and name"
    —Excerpt from On war against the Turk, 1529.
Alıntı
Initially, in his 1518 Explanation of the Ninety-five Theses, Luther had argued against resisting the Turks, whom he presented as a scourge intentionally sent by God to sinning Christians, and that resisting it would have been equivalent to resisting the will of God.[2] This position had been initially shared by Erasmus as well, but was strongly criticized by authors such as Thomas More:

    "It is a gentle holiness to abstain for devotion from resisting the Turk, and in the meanwhile to rise up in routs and fight against Christian men, and destroy as that sect has done, many a good religious house, spoiled, maimed and slain many a good virtuous man, robbed, polluted, and pulled down many a goodly church of Christ."
    —Thomas More.[3]

With the Turkish advance becoming ever more threatening however, in 1528 Luther modified his stance and wrote On War against the Turk and in 1529 Sermon against the Turk, encouraging the German people and Emperor Charles V to resist the invasion.[4]

Compared with his anti-Judaism, Luther's positions against Islam were relatively mild.[5] On the one hand Luther extensively criticized the principles of Islam, but on the other hand he also expressed tolerance towards the practice of the Islamic faith:

    "Let the Turk believe and live as he will, just as one lets the papacy and other false Christians live."
    —Excerpt from On war against the Turk, 1529.[6]

In On War against the Turk, Luther is actually less critical of the Turks than he is of the Pope, whom he calls an anti-Christ, or the Jews, whom he describes as "the Devil incarnate".[7] He urges his contemporaries to also see the good aspects in the Turks, and refers to some who were favourable to the Ottoman Empire, and "who actually want the Turk to come and rule, because they think that our German people are wild and uncivilized - indeed that they are half-devil and half-man".[8]

He also argued that the fight against the Turks should not be a Holy War, but only a secular one, made in self-defense, and led by the secular authorities of the Emperor and the Princes, and strongly warned against leading it as a religious war:

    "...as though our people were an army of Christians against the Turks, who were enemies of Christ. This is absolutely contrary to Christ's doctrine and name"
    —Excerpt from On war against the Turk, 1529.[9]
Alıntı
Luther’s preface

Count of Katzenellenbogen, Ziegenhain and Nidda, My gracious lord.
Grace and peace in Christ Jesus our Lord and Savior. Serene, highborn Prince, gracious Lord.
       Certain persons have been begging me for the past five years to write about war against the Turks, and encourage our people and stir them up to it, and now that the Turk is actually approaching, my friends are compelling me to do this duty, especially since there are some stupid preachers among us Germans (as I am sorry to hear) who are making the people believe that we ought not and must not fight against the Turks. Some are even so crazy as to say that it is not proper for Christians to bear the temporal sword or to be rulers; also because our German people are such a wild and uncivilized folk that there are some who want the Turk to come and rule. All the blame for this wicked error among the people is laid on Luther and must be called “the fruit of my Gospel,” just as I must bear the blame for the rebellion, and for everything bad that happens anywhere in the world.

       My accusers know better, but God and His Word to the contrary, they pretend not to know better, and seek occasion to speak evil of the Holy Ghost and of the truth that is openly confessed, so that they may earn the reward of hell and never receive repentance or the forgiveness of their sins.

       Therefore it is necessary for me to write of these things for my own sake and the Gospel’s sake and to enter our defense; not because of the blasphemers, however. They are not good enough to make it worthwhile to say a single word of defense to them, for to them the Gospel must always be a stench and a savor of death unto death, as they have deserved by their willful blasphemy. But I must write in order that innocent consciences may not any longer be deceived by these slandermongers, and made suspicious of me or my doctrine, and may not be deceived into believing that we must not fight against the Turks. I have thought best to publish this little book under the name of your Grace, who are a famous and mighty prince, so that it may be the better received and the more diligently read. Thus, if it came to a discussion of a campaign against the Turks, the princes and lords would readily recall it. I commend your Grace to our merciful God’s grace and favor, that He may keep your Grace against all error and against the craft of the devil, and illumine and strengthen your Grace for a blessed reign.

Yukarıdaki ilk yazının tamamı; http://en.wikipedia.org/wiki/On_War_against_the_Turk

Luther'in On war against the Turk kitabının ingilizce çevirisi;
http://www.lutherdansk.dk/On%20war%20against%20Islamic%20reign%20of%20terror/On%20war%20against%20Islamic%20reign%20of%20terror1.htm

Bu da yabancı bir kaynak daha,biraz farklı ama;
http://www.jstor.org/pss/3160965

"Rather Turkish than Papist"(Papaya Türkleri tercih etmek denebilir) görüşü; http://en.wikipedia.org/wiki/Liever_Turks_dan_Paaps

Ne yazıkki bu yazıların Türkçe çevirisi yok internette.
Esen kalın. (:
#5 - Aralık 14 2009, 11:10:46
« Son Düzenleme: Aralık 14 2009, 11:43:19 Gönderen: Armoni »
Bat dünya bat.
Kör ol da, piyango bileti sat.

21Temmuz 1905, Yıldız'da, Sultan II. Abdülhamid'e suikast girişimi sonrası;
"...Müthiş bir infilâk duyulmuş, insanlar, hayvanlar parça parça göğe fırlamış.
Ortalığı bir duman sarmış, yaverler kaçmış, devlet erkanı camiye sığınmış.
Yerinde duran, padişah..."


Avlonyalı Ferid Paşa

Korkak,çekingen dedikleri padişah hariç herkes can derdine düşmüş.Bu nasıl bir korkaklıktı acaba? :) veya o zaman korkak tanımı mı farklıydı? :)


Ayrıca,Rıza Nur denilen adam katıksız bir Abdulhamid düşmanıydı.Buna rağmen o bile bazı itirafları yapmaktan kendini alamamış...Anlayana...

#6 - Aralık 15 2009, 18:01:07
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

SULTAN VAHÜDİDDİN'İN İTALYA KRALI'NA CEVABI
Mekke’de bir süre kaldıktan sonra İtalya’nın San Remo şehrine giderek vefatına kadar orada kaldı. Şehzadelik günlerinden tanıştığı devrin İtalya Kralı, Sultan Mehmed Vahidüddin’e istediği bir köşkte oturabileceğini bildirdi. Ancak aldığı cevap çok netti:

"Haşmetlü Kral Hazretlerine şükranlarımızı arz ederiz. Gösterdikleri incelik ve civanmertliğe hayranım. Fakat taşıdığım ‘Müslümanların Halifesi’ ünvanı böyle bir yardımı kabul etmeye engeldir."

Oysa çok zor günler geçiriyor, bazı geceler aç bile kaldığı oluyordu. Ancak Sultan Mehmed Vahidüddin, bu durum da bile kendi durumunu düşünmüyor, ziyaretine gelen herkese Türkiye’de neler olup bittiğini soruyordu. Aldığı güzel haberlerden sonra verdiği cevap her zaman aynıydı:

"Saray ve saltanat yıkılmış ne çıkar, vatan ve millet kurtuldu ya."
#7 - Aralık 16 2009, 22:04:06
« Son Düzenleme: Aralık 16 2009, 22:05:14 Gönderen: tolga0101 »
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

Ah ulan ahh...Osmanlı zihniyeti zihinlerimizden silindi ya,dünya yıkıldı artık bizim için...O eski günlerin geri geleceğini hiç zannetmiyorum.
#8 - Aralık 24 2009, 00:12:30
Yaşamak rüyasında gerçeği görmek...

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.