Alternatifim Cafe

Uğur Mumcu Hakkında

Discussion started on Yazarlar

Evet arkadaşlar bu konuyu buraya acmak gercekten hoş diil.Ama napalım bunun icin bi bölüm yok.

Evet bu değerli insan hakkında sanırım azda olsa düşüncelerinizi almak istiorum

ARKADAŞLAR SADECE OKUMAYIN LÜTFEN PAYLAŞIN İCİNİZDEN GELEN ŞELERİ.BU TOPLUMDA YOK EDERLER GİBİ TÜKETMEYİN SADECE.

Aslen, Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 yılında, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey'di. İlk ve orta okulları Ankara’da okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Bu hızlı yaşam Hukuk fakültesinde de devam etti. 1961 yılında baş1adığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1965 yılında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptı; yabancı dil öğrenmek için İngiltere'ye gitti. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı olarak çalıştı. Yazmaya, üniversite öğrenciliği yıllarında, Doğan Avcıoğlu'nun yönetimindeki Yön Dergisinde başlayan Uğur Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Uğur Mumcu bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat yargıtayca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra, Mumcu askerliğini, 1972-74 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. İlk yazıları 1962'den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde yer alan Mumcu'nun, 1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımlandı. Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam dergisinde başladı. Daha sonra çalışmaya başladığı Anka Ajansında 1975 yılından itibaren Cumhuriyet'e de köşe yazıları yazdı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 6 Kasım 1991'de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü.
#1 - Eylül 18 2006, 16:37:07
« Son Düzenleme: Eylül 19 2006, 00:50:09 Gönderen: kelomar »

Suikast Kurbanı Cumhuriyet Yazarları
Cumhuriyet Haber Merkezi, 22.10.1999 - Bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Cumhuriyet yazarı Ahmet Taner Kışlalı,  son 20 yılda Cumhuriyet yazarlarına yönelen saldırılar zincirinin son halkası oldu. Cumhuriyet, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ümit Kaftancıoğlu, Cavit Orhan Tütengil, Onat Kutlar gibi çok değerli yazarlarını yitirirken Server Tanilli saldırı sonucu sakat kaldı.
Bahriye Üçok, Muammer Ulusoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri çözülmeye başlandı...

2000 yılının ilk aylarında polisin yaptığı başarılı "Umut" operasyonu sonucunda kaatil sanıkları yakalanarak adalete teslim edildi. 11.07.2000 tarihinde, İran tarafından yönetilip yönlendirilen Tevhid, Selam ve Kudüs Ordusu örgütlerinin elemanları olan sanıklar Necdet Yüksel, Ferhan Özmen, Hakkı Selçuk Şanlı, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç, mehmet Şahin, Mehmet Ali tekin, Haluk Özçelik, Mehmet Kasap, Mehmet Gürova, Adil Aydın, Murat Nazlı, Arif Tarı ve Mahmut Koca yargılanmaya  başlandılar. 
 

Tütengil Hoca
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji Enstitüsü Başkanı ve gazetemizin yazarlarından Prof. Cavit Orhan Tütengil 1979 yılının 7 Aralık sabahı saat 07.45'te Levent'teki Sülün Sokak'ta bulunan İETT durağında, silahlı dört kişi tarafından öldürüldü. Saldırganlar, Tütengil'in cesedinin üzerine, ''Ne Amerika Ne Rusya, Bağımsız Türkiye- Anti Terör Birliği'' yazılı bir not bıraktılar. Polis, olay yerinde 9 milimetre çapında 12 boş kovan buldu. Tütengil cinayetinde yapılan soruşturma ve yargılamalar ise sonuçsuz kaldı. Hatta yargılama dosyası bile kayboldu. Tütengil'in cenazesi, 9 Aralık 1979 günü Şişli Camii'nden olaylı bir biçimde kaldırıldı. Cenazeye katılmak isteyenlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışma sonunda bir işçi öldü, sekiz kişi yaralandı. Yaralananlardan biri de, gazetemizin bir diğer yazarı, Ümit Kaftancıoğlu idi. Kaftancıoğlu, bu törenden aylar sonra bir başka hain saldırının hedefi oldu...

Susmayan Kalem: Susmayan Kalem: Kaftancıoğlu
Makaleleri Cumhuriyet'in sayfalarında sık sık yer alan TRT yapımcısı ve yazar Ümit Kaftancıoğlu , Mecidiyeköy Sakızağacı durağı önünde 11 Nisan 1980 günü sabah saat 07.50'de silahlı iki faşistin saldırısına uğradı. Şişli Çocuk Hastanesi'ne kaldırılan yazarımız Kaftancıoğlu, müdahalelere karşın kurtarılamadı. 11 Kasım 1980 günü gözaltına alınan Ahmet Mustafa Kıvılcım , Kaftancıoğlu cinayetiyle ilgili olarak polise şunları anlattı:
''İstanbul Ülkücü Gençlik Derneği Başkanı Hasan Küçük , Ümit Kaftancıoğlu hakkında istihbarat yaparak oturduğu yeri ve otomobilinin plakasını tespit etmiş. Bu şahsın gazetelerden fotoğraflarını keserek, topladığı bilgilerle birlikte bu fotoğrafları İrfan Çakıca ve Yusuf Teke 'ye vermiş. Ümit Kaftancıoğlu'nun solcu olduğunu, öldürülmesi gerektiğini söylemiş ve öldürün diye emretmiş. İrfan Çakıca beni buldu, Hasan Küçük'ün emrini iletti, gelip gelmeyeceğimi sordu. Kabul ettim. 11 Nisan 1980 sabahı saat 07.00 sularında Karadeniz Kıraathanesi'nde buluştuk. Gaspettiğimiz bir otomobille Sakızağacı'na geldik. Saat 07.50 sularında öldüreceğimiz kişi evinden çıktı, arabasının yanına geldi. İrfan'la yanına gittiğimizde arabasının camını siliyordu. İrfan 4-5 el ateş etti. Ben de bir el ateş ettim. Ümit Kaftancıoğlu'nu biz öldürdük. Sonra kaçtık.''

Ülkücü militan, Kaftancıoğlu cinayetini böyle anlattı, ama mahkemede her şeyi inkâr etti. Ancak, kendisinin gösterdiği yerde iki silah bulundu ve birinin Kaftancıoğlu cinayetinde kullanıldığı balistik raporlarıyla kanıtlandı. Yapılan yargılama sonunda emri verdiği açıklanan Hasan Küçük, ateş ettiği belirtilen İrfan Çakıca ve otomobili kullandığı söylenen Yusuf Teke ortada yoktu. Sadece Ahmet Mustafa Kıvılcım, TCK'nin 450/4 maddesinden ömür boyu hapse mahkûm oldu.
 

Tanilli'ye sıkılan kurşunİstanbul Üniversitesi Anayasa Kürsüsü Doçenti Server Tanilli , 7 Nisan 1974 günü saat 21.30 sıralarında evine giderken Suadiye Avşar Sokak girişinde silahlı saldırıya uğradı. Tanilli, evine 150 metre kala pusu kuran bir otomobilden atılan kurşunlardan dördüne hedef oldu.

Üniversite çevrelerinde devrimci-demokrat kişiliğiyle tanınan ve çok sevilen Doç. Tanilli bu saldırıdan sonra felç oldu. Yaşamı tekerlekli sandalyeye bağlanan Tanilli, tedavi olmak için gittiği Paris'ten gazetemize yazmayı halen sürdürüyor
Bahriye Üçok


12 Eylül öncesinde yazarlarımıza yönelik saldırıların kaynağı sivil faşist çetelerdi. 12 Eylül 1980 sonrası yazarlarımıza yönelen şiddet, bu kez, kendilerine İslamcı diyen dinci çetelerden kaynaklanıyordu. Yazarlarımıza yönelik saldırıların ikinci perdesi, 6 Ekim 1990 günü Çankaya Caddesi'ndeki evine gönderilen bir kargo paketinin patlamasıyla ölen Prof. Bahriye Üçok 'la açıldı. İlahiyat Fakültesi eski öğretim üyesi ve SHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Bahriye Üçok, toplumsal ve siyasal sorunlarla ilgili düşüncelerini Cumhuriyet sayfalarında ortaya koyuyordu
#2 - Eylül 18 2006, 16:40:42
« Son Düzenleme: Eylül 18 2006, 16:42:13 Gönderen: kelomar »

Burda yazılacak çok şey var işte.Ama gel görki konu çarpıtalacak.Böyle değerli şahsiyetlerin canına kıyan ne insan olabilir ne de aydın.Kahrolsun hepsi.
#3 - Eylül 18 2006, 16:42:12


Muammer Aksoy
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, Atatürkçülüğün ve bağımsızlığın ödün vermez savunucusu Prof. Muammer Aksoy , 31 Ocak 1990 günü saat 19.05'te Ankara Bahçelievler'deki evine giderken öldürüldü. Cinayetten iki saat kadar sonra gazeteleri arayan bir kişi, ''Tesettür konusunda İslama karşı takındığı tavır nedeniyle Müslümanlar tarafından cezalandırıldı. Olay İslami Hareket adına üstleniliyor. 7.65 Baretta ile cezalandırılmıştır'' dedi. Muammer Hoca'nın dosyasında, öldürüldüğü gün elde edilen üç boş kovanın dışında bir şey yoktu. Olay hâlâ faili meçhul...

Prof. Muammer Aksoy'un cenazesinde Cumhuriyet'in bir başka yazarı, hocasının fotoğrafını kortejin en önünde kucağında taşıdı. Bu yazarımız, 1993 yılında yitirdiğimiz Uğur Mumcu'ydu...

Mumcu... ve ödenmeyen masum borç
Ve 24 Ocak 1993. Ankara, Karlı Sokak. Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu 'nun, evinin önünde park ettiği otomobiline binerken patlayan bomba, Mumcu'nun bedenini, bizim de yüreklerimizi parçaladı. Türk basın tarihinin kalpaksız Kuvayı Milliye'cisi, keskin kalemini son yolculuğuna on binler uğurladı. Cenaze töreninde on binler hep bir ağızdan 'Yiğidim Aslanım' türküsünü söylediler ve 'Türkiye laiktir, laik kalacak' sloganını attılar. Dönemin siyasileri, suçluların bulunması yönünde namus sözü verdiler, ancak olayın aydınlatılması sürecinde bir arpa boyu yol alınamadı. Soruşturma ile ilgili olarak 5 savcı görevlendirildi, 3 komisyon kuruldu,  Bu arada Abdullah Argun Çetin adlı bir kişi cinayete katıldığını öne sürdü. Çetin hakkında Ankara DGM Başsavcılığı idam istemiyle dava açtı. Cinayet, 7 sene boyunca faili meçhul olarak kaldı. 2000 yılının Mayıs ayında, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü çok büyük bir başarıya imza attılar. Uğur Mumcu'nun kaatilleri yakalandı. Evet, ntahmin edildiği gibi kaatiller, İran destekli bir İslamî örgüt mensubu. Selamcılar olarak tanınan bu İslami örgütün üyeleri olan kaatiller ve suç ortaklarından başlıcaları Yusuf Karakuş, Hasan Kılıç ve Arif Tarı adındaki kişiler. Eski Refah Partisi milletvekili olan Hasan Mezarcı'nın bu örgütle ilgisi olduğu ve cinayete azmettiren kişi olduğu sanılıyor. Eski Refah Partisi genel başkanı Necmettin Erbakan'ın da kaatiller arasında bulunan Arif Tarı'ya "Başarı belgesi" verdiği belirlendi. Bu satırlar yazılırken, Uğur Mumcu cinayetinin soruşturması sürüyordu. (11 Mayıs 2000
BU TÜRK GENCLİĞİ SENİ ASLA UNUTMUCAK ÜSTAD



Onat Kutlar

Cumhuriyet yazarı, sinemacı Onat Kutlar , 30 Aralık 1994'te The Marmara Oteli'nin pastanesinde meydana gelen patlama sonucu ağır yaralandı. Patlama sonucu omuriliği zedelenen yazarımız, Amerikan Hastanesi'nde 12 gün boyunca sürdürdüğü yaşam mücadelesinde yenik düşerek yaşamını yitirdi. Kutlar'ın ölüm nedeni, birden fazla organının iflas etmesi olarak açıklandı. Olayla ilgili olarak açılan dava halen İstanbul DGM'de sürüyor
#4 - Eylül 18 2006, 16:46:50

Burda yazılacak çok şey var işte.Ama gel görki konu çarpıtalacak.Böyle değerli şahsiyetlerin canına kıyan ne insan olabilir ne de aydın.Kahrolsun hepsi.
Eğer şu şahsiyetlere az sevgin varsa icinden geleni yaz derim.Kimin ne dediği fazla önemli diil.

Bi yazısı ;

dağ gibi karayağız birer delikanlıydık. babamız,sırtında yük taşı***
getirdi aşımızı, ekmeğimizi. arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı. kendimiz gibi yaşayan binlerce
yoksulun yüreğini yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. ecelsiz
öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık. vurulduk ey halkım, unutma bizi...
bizleri yok etmek istediler hep. öldürüldük ey halkım, unutma bizi...
korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi... bir gün mezarımızda güller açacak
ey halkım, unutma bizi... bir gün sesimiz, hepimizin kulaklarında yankılanacak
ey halkım, unutma bizi. özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep
birlikteyiz ey halkım, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi....
#5 - Eylül 18 2006, 16:49:46

Bir Pazar Sabahıydı Ankara Kar Altında
Zemheri Ayazıydı Yaz Güneşi Koynunda
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana
Zalımlar Pusudaydı Bedenim Paramparça
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana

 Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
 Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
 Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
 Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun

Çevirdim Anahtarı Apansız Bir Ölüme
Şarapnel Parçaları Saplandı Ciğerime
Ucuz Can Pazarıydı Kan Doldu Gözlerime
İsimsiz Korkuları Katmadım Yüreğime
Bembeyaz Doğruları Yaşadım Ölümüne

 Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
 Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
 Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
 Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun
#6 - Eylül 18 2006, 16:51:52

Bir Pazar Sabahıydı Ankara Kar Altında
Zemheri Ayazıydı Yaz Güneşi Koynunda
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana
Zalımlar Pusudaydı Bedenim Paramparça
Ucuz Can Pazarıydı Kalemim Düştü Kana

 Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
 Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
 Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
 Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun

Çevirdim Anahtarı Apansız Bir Ölüme
Şarapnel Parçaları Saplandı Ciğerime
Ucuz Can Pazarıydı Kan Doldu Gözlerime
İsimsiz Korkuları Katmadım Yüreğime
Bembeyaz Doğruları Yaşadım Ölümüne

 Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun
 Hüzünlü Bulutlar Yoldaşın Olsun
 Bir Keskin Kalem Bir Kırık Gözlük
 Yürekli Yiğitlere Hatıran Olsun

bu güzel yazı icin teşekkür ederim

Gercekten cok duygulandım
#7 - Eylül 18 2006, 16:53:37
« Son Düzenleme: Eylül 18 2006, 17:02:22 Gönderen: kelomar »

Dalga mı geçiyosun kelomar?
#8 - Eylül 18 2006, 16:57:34

Dalga mı geçiyosun kelomar?
neden dalga geciyim ya :) Paylaşımına tşk ettim.Bu yazının sana ait olmadını tabiki biliorum ama yanlış bi ifadede bulundum.Yeni bişiler koymak lazım
#9 - Eylül 18 2006, 17:00:25

O günü hic unutmam.Cocuktum belki ama tvde o manzara hic gözümün önünden gitmez.Sanırım yağmur yağıodu.Binlerce insan kalabalığı yağmura inat bu insana son vazifelerini yerine getiriodu.
#10 - Eylül 18 2006, 17:05:00

http://www.youtube.com/watch?v=VfqMPKPPYgc

Bunu sanırım izlemişsinizdir.Ama görmeyenler icin bida koyma gereği duydum
#11 - Eylül 18 2006, 17:08:14

"ben ölürüm ama parçalarımdan yeni benler doğar,merak etmeyin" demiş Uğur Mumcu.Eminim şimdi kemikleri sızlıodur mezarında.Zamanında tüm yolsuzluklara, haksızlıklara boyun eğmeyen ve üzerine giden bildiklerini savunmaktan korkmayan Mumcu gibi kac kişi var aramızda.Sorarım kac kişi? Peki biz gencler ne kadar onun dediklerini yerine getirioruz.Kendimi çoğu zaman bu yüzden suclarım.

Yaşasaydı acaba neler yapar neler yazardı.Şu anki durum ve düzen devam edermiydi  :icon
#12 - Eylül 18 2006, 17:31:01

sakıncalı piyadeden:

"...(sakıncalı piyade'yi götüren askerler ile arasında geçen muhabbet)
-nereden tanıyorsun hakimleri?
+fakülteden.
-sen de bu işlere karışmasaydın, böyle hakim olurdun, bak şimdi haline.
+halimde ne var?
-sen beğeniyor musun halini?
+siz beğeniyor musunuz halinizi?
-askerlikte böyle soru sorulmaz. ..."

"biz halkız, yeniden doğarız ölümlerden."
#13 - Eylül 18 2006, 17:33:06

İŞTE MUMCUNUN ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN BELGE
MOSSAD ve Barzani

Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir.
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür.
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı?
Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi.
Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor.
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu.
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.
Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış.
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor.
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor.

***

Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor.

1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor.
1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Ŧ#158;ahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor.

Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor.
Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor.

MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor.

Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç:
Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329)
Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)

***

70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu?
Kitaba göre sürüyor.
“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521)
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor.
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor.
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor.
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek...
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek...
İlgi belli...
İlişki de belli...
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?

Uğur MUMCU

YORUM

Uğur Mumcu, ölümünden 17 gün önce kaleme aldığı “MOSSAD ve Barzani” başlıklı yazısında, ‘Barzani ailesi’ ile ‘İsrail devleti’ arasında bulunan çok ilginç bir bağlantıyı açığa çıkarıyordu!..
Mumcu, 8 Ocak 1993 tarihli ‘Ültimatom’ başlıklı yazısında ise şöyle diyordu:
- “Yakında yayımlanacak bir kitabımda, Kürt milliyetçileri ile istihbarat örgütleri arasındaki ilişkilere ışık tutacak çok ilginç belgeler açıklayacağım!..”
Mumcu, ne yazık ki bu belgeleri açıklamaya fırsat bulamadı!..
24 Ocak 1993 tarihinde otomobiline konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti!..
Cinayetin işlendiği akşam saatlerinde, Cumhuriyet gazetesine bir telefon geldi:
- “Uğur Mumcu, İslam adına cezalandırılmıştır!..”
Yine aynı gün Berlin’den Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu adına imzasız bir mektup gönderildi:
“İslamlara zulmedenler, ne hissediyorlar!..”
Daha sonra yapılan soruşturma çerçevesinde cinayet ne olduğu belirsiz ‘İslami Hareket Örgütü’ne ihale edildi, arkasında ise İran gizli servisi ile bağlantılı ‘SAVAMA’nın olduğu açıklandı!..
#14 - Eylül 18 2006, 17:44:08

C_R_A_Z_Y

TANIMIYORUM... HAKKINDA DA FAZLA Bİ BİLGİYE SAHİP DEĞİLİM..
#15 - Eylül 18 2006, 17:50:20

İşte bu fırsat senin için.Dolu dolu bir insan.Her gün aptallıklar tv de diz boyu.Böyle insanları okumalı benimsemeli.
#16 - Eylül 18 2006, 17:55:02

C_R_A_Z_Y

İNŞALLAH Bİ GÜN :okey
#17 - Eylül 18 2006, 17:57:14

Arkadaşlar konuya kac kişi girdi ve en fazla bi dakika durdu.Bu durum ne kadar üzücü.Ya insan iki kelimedemi etmez.Gercekten bu duruma cok icerliorum
#18 - Eylül 18 2006, 18:01:03

Konuya giren kişi sayısı 80 ve yorum yapan 3 kişi ölem Allah kahretsin  :ohmygod
#19 - Eylül 19 2006, 23:29:32

Bu tür şeyler rayting almaz.Fazla bilgili yok sitede dahilinde.Düzey yüksek değil boşuna dövünmemeli.
#20 - Eylül 19 2006, 23:38:20

Bu tür şeyler rayting almaz.Fazla bilgili yok sitede dahilinde.Düzey yüksek değil boşuna dövünmemeli.
ben böle işin .......... Bu nasıl bi gencliktir yaa.Herey eğlence 5 saniye bi gülmseme icin oluşan anlardanmı ibaret.Nereye gidior ya bu insanlar.Ne beklenior bu hayattan.Herşey geyik mi .....
#21 - Eylül 19 2006, 23:40:53

Herşey geyik değil tabiki.Ama örselenmiş şeyleri yapmakta cabası onlar için.Ne diyelim 'ot gelip saman gitmemek' temennimizle.
#22 - Eylül 19 2006, 23:42:58

Herşey geyik değil tabiki.Ama örselenmiş şeyleri yapmakta cabası onlar için.Ne diyelim 'ot gelip saman gitmemek' temennimizle.
Verilen değerler yapılan yorumlar bu kadar mı insanın canı acıo gercekten.Bu kadar hayattan bi haber yaşayıp ölcez ölemi.Eğer böle olucaksa bu hayat gercekten cok değersiz benim icin.Nalet olsun diorum o kadar

Sitede yazarlar bölümü bile yok ben nasıl nalet okumiyim yaa
#23 - Eylül 19 2006, 23:46:35

ewrem

Genelde sitede 16-18 olduğu için o zamanları bilmiyoruz.
Sitede evet sizlerle eskileri konuşcak kadar bilgimiz yok :)
#24 - Eylül 19 2006, 23:46:51

Genelde sitede 16-18 olduğu için o zamanları bilmiyoruz.
Sitede evet sizlerle eskileri konuşcak kadar bilgimiz yok :)


Benim yaşım 22 küçük bilmiş.Ben sadece tv de patlayan bir renault marka arabayı hatırlıyorum.Gerisi okuma araştırma.
#25 - Eylül 19 2006, 23:49:11

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.