Alternatifim Cafe

Toplumsal Tabakalaşma

Discussion started on Sosyoloji

_TrAiToR_

TOPLUMSAL TABAKALAŞMA


Toplumların saygınlık ve güç ölçütleri çerçevesinde belirli bir tabakalaşmaya gitmesi tarih boyunca tüm toplumlar için geçerli olan bir toplumsal durumdur.Tabakalaşma jeolojiden alınmış bir kavram olup, her toplumda mevcuttur.Yeryüzü farklı kaya tabakalarından oluşmaktadır.Fakat toplumsal tabakalar, kayalarda olduğu gibi cansız değil bilinçli insan gruplarıdır.Toplumsal tabaka, yaşamda benzer avantaj ve dezavantajları paylaşan insan gruplarıdır.Bunu sadece belirli sayıdaki bireylerin toplamı olarak düşünmemek gerekir.Tabakaların üyeleri, toplumsal ilişkiler ve etkileşim yoluyla birbirlerine bağlıdırlar.
Kölelik-efendilik,toprak sahipleri-serfler, seçkinler-şövalyeler,aristokrat ve burjuvalar bu görüntüleri pekiştiren ve tarihin değişik dönemlerini temsil eden hiyerarşi gruplarıdır.
Evrensel insan tabiatına aykırı ve demokratik olmayan özelliğine rağmen katlaşma (eşitsizlik) nası oluyor da bütün toplumlarda tarih boyunca görülebilen evrensel bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır? Bunun çok farklı sebeplerini üç ana etken çevresinde düşünmek mümkündür:
-Ekonomik
-Siyasal
-Toplumsal

Mal ve mülkün eşit olmayan dağılımı ekonomik etkeni; iktidar (erk) in eşit olmayan dağılımı ise siyasal etkene; toplumsal statülerin eşit olmayan dağılımı ise toplumsal etkenin tabakalaşmanın önemli sebepleri arasına sokmaktadır.Kuşkusuz bu etkenleri çoğaltmak mümkündür. Örneğin inançlar, kültür, eğitim, ırk gibi etkenlerde bazı dönem ve toplumlarda tabakalaşmanın önemli sebepleri arasındadır.Bazen da bu etkenlerin içi içe girdiği görülür.Bütün bunlar bir başka gerçeği daha ortaya koymaktadır:Tabakalaşmaya yol açan eşitsizlik olgusu genel bir olgu olup insan ve hayvan topluluklarında görülen bir olgudur. Ancak hayvan topluluklarında kuşaktan kuşağa aktarılmazken insan toplumlarında kuşaktan kuşağa aktarılır.
Toplumsal tabakalaşma, toplumda belirli bir hiyerarşi içinde insanların sıralanmasını ifade eder.Tabakalaşma , ödüllere ve fırsatlara eşit bir biçimde ulaşmayan mesleklere yada tabakalara göre toplumun bölünmesidir.

 Toplumsal tabakalaşma, bireysel farklılıkların basit bir yansıması değil toplumun bir özelliğidir.
 Toplumsal tabakalaşma kuşaklar arasında devam eder.
 Toplumsal tabakalaşma evrenseldir, fakat değişebilir.

Ailelerde tabakalaşma sistemi üzerinde etkili olabilirler . Uygun değerlerin, davranışların ve
normların çocuklara kazandırılması tabakalaşmayı etkilemekte ve ailelerin rolünü göstermektedir.Sosyal tabakalaşma konusunda sosyal ilimciler subjektif ve objektif yaklaşımlar üzerinde durmaktadırlar.Subjektif yaklaşım ferdin bizzat kendisinin hangi tabaka ve sınıfa girebileceğini düşünmesidir. Başkalarının kendisi hakkındaki görüşleri ikinci planda kalmaktadır.Ferdin bu şekilde kendisi hakkında vardığı hüküm,onun davranışını da etkileyecektir.Tabakalaşma objektif yaklaşım ise , konuyu ferdin dışında hatta toplumun dışında dıştan gözleyerek bir hükme varmaktır.Burada, tabakalaşma toplumun sistemi olarak düşünülmektedir.Tabakalanmamış bir toplum efsanedir.Tabakalanma ilkel toplumlarda
da görülmüştür.

TABAKALAŞMA SİSTEMLERİ
Eşitsizlik her toplumda var olsa bile bazı toplumlarda diğerlerine çok daha fazladır.Tabakalaşma sistemlerini kölelik, kast, zümre ve sınıflar olmak üzere dört ana gruba ayırmak mümkündür.

1.KÖLELİK:
Tabakalaşma sisteminin ilk örneği olan köleliği günümüzde birçok toplumbilimci bir tabakalaşma sistemi olmaktan çok bir endüsttiriyel sistem olarak kabul etmektedir.Bottomore’ye göre bunun haklı bir yanı vardır, çünkü kölelik toplumu iki ayrı kesime bölmekte, köle olmayanların grubu içinde bir mertebelenme sistemi olabilmekte, çoğu kez olmaktadır da.Kısaca kölelik kendi başına bir tabakalanma sistemi oluşturmamaktadır.Feodal toplumlarda da serf olanlarla özgür olanlarla açık bir ayrım bulunduğu ayrıca birde ikinci grup içinde bir mertebelenme sistemi olduğu ileri sürülmektedir.İkincisi her tabakalanma sisteminin endüstriyel bir sistem niteliği vardır. Nitekim Marksist teoride köleler,serfler ve ücretli emekçiler hep birlikte dolaysız üreticiler kategorisinde sayılmakta; tüm toplumsal varlıkların onların emeği üzerine inşa edildiği kabul olunmaktadır.Son olarak, toplumsal tabakalaşmayı toplumsal eşitsizlik açısından ele alacak olursak, köleliği serfliği kast ve sınıfı birbiriyle karşılaştırabilir,karşıt sayabiliriz.
Kölelik geçmişte Antik Yunanda,Roma da ve Afrikada son derece yaygın olmuştur.Antik çağda olduğu gibi bazen hem köleler,hemde sahipleri aynı ırktandır.Ancak köleliğin koşulları ülkeden ülkeye farklılık göstermiştir.Örneğin bazı durumda kölelik geçici olmuştur.Belli hizmetleri yerine getirdikten sonra köleler serbest bırakılmıştır.Her kölenin bir efendisi vardır ve köleler diğerlerinden daha kötü koşullarda yaşarlar.Genellikle kölelerin çocuklarıda otomatik olarak köle sınıfına girerler.Ancak bazı ülkelerde kölelerin çocukları, özgür olmuşlardır.Yine tarihte zaman zaman kölelerin ayaklanmalarına ve şiddetli bir biçimde ve cezalandırılmalarına da tanık olunmuştur.
Görüldüğü üzere tanımlar ve yaklaşımlar köleliğin eşitsizliğin enaşırı en uç noktası olduğunu göstermektedir.Sosyolog NİEBOER köleci toplumda köle için üç görünür özellik tesbit etmektedir.Bunlar:
1.Her kölenin itaat edeceği bir efendisi bulunmaktadır.
2.Köleler özgür insanlara oranla daha düşük koşullarda yaşamaktadır.Hiçbir siyasal hakları yoktur,yönetimde seçmen olamaz,kamu organlarına,meclislere katılamazlar.
3.Köle tüm angarya işlere koşulan kişidir.

2.KAST:
Tabakalaşma sisteminin kendine özgü örneklerinden biride kast sistemidir.Kast, meydana geldiği kültür ve coğrafya ile birlikte anılmaktadır.Hindistan denilince kast; kast denilince Hindistan’ın hatırlanması bundandır.Ancak bu durum Hint kast sisteminin diğer toplumsal tabakalanma sistemleri ile karşılaştırılamayacağı yada kast sistemi içindeki öğelerden hiçbirinin başka hiçbir yerde bulunamayacağı anlamına gelmemektedir.
Sistemin genel özelliği diğer sistemlerde görüldüğü ekonomik farklılıklarla yakından ilgilidir.Buna göre sistemi meydana getiren temel kademeler şunlardır.
1.Brahmins (Rahipler ve öğretmenler)
2.Kshatriyas (Savaşçı, asker şef soylular)
3.Vaishyas (Tüccar, çiftçi, ve zanaatkarlar)
4.Sudras (Köylüler ve hizmetkarlar)
5.Parya (Sistem dışına itilenler)

Hindistan’a özgü böyle bir tabakalaşma sisteminin ikibin yılı aşan uzun bir zaman içinde varlığını korumasında tıpkı ortaya çıkış nedeninde olduğu gibi dini inanışların büyük rolü bulunmaktadır.Bottomore, sosyoloji açısından kast sorununu açıklarken buna işaret etmektedir.

Buna göre kast tipi tabakalaşma iki etkene bağlı olarak açıklanabilir.
1. Tarihi yaklaşım,
2. Hint toplumundan başka toplumlarda bulunmayan etkenler din ve felsefe açısından yaklaşım
Kentlerde ekonomik değişme daha fazla olduğu için, kast sisteminin buralarda daha önemli değişmeler geçirdiği ileri sürülebilir.Kent hayatının anonimliği toplumsal hareketliliği kolaylaştırmakta, entelektüel hayatda değişim için daha uygun ve elverişli bir ortam hazırlamaktadır.Fakat gene de kentler ve sınai çevrelerde yapılan araştırmaların çok az oluşu, kast sisteminin Hint toplumunda zayıflayıp zayıflamadığı konusunda görüş ayrılıklarına ve belirsizliklere yol açmaktadır.

3.FEODAL ZÜMRELER:
Feodal zümreler tarıma dayalı bir toplum ürünü olarak tarım ekonomisinin hakim olduğu Batı Avrupa da ortaya çıkmıştır.Bu tabakalaşma sisteminde toplum hiyerarşisinin üç temel tabaka teşkil etmektedir.Soylular (asiller), rahipler (papazlar),avam(tüccarlar,çiftçiler,köylüler ve serfler).Soylular iktidarı elinde bulunduran yönetim sorumluluğuna sahip tabakadır.Aynı zamanda dönemin okuyan kesimini temsil etmektedirler. Bu yetenekleri nedeniyle yönetim görevleri de zaman zaman bu kesimin katkı ve desteğini gerektiriyordu.Köylüler alt tabakayı teşkil etmeleri nedeniyle bütün işlevleri soylularla rahiplere hizmet etmekti.Feodal hiyerarşiyi meydana getiren bu üç tabaka birbirinden kesin ve belirli sınırlarla ayrılmış bulunuyorlardı.Feodal zümre sisteminde toplumsal statü veraset yoluyla kazanılmıştır.Ancak feodal tabakalar, kastlar gibi tamamen kapalı değildir. Nadiren de olsa bireylere toplumsal statülerini değiştirebilme imkanı tanınmıştır.Ortaçağ sonlarına doğru soyluluk unvanları bu ayrıcalıktan yararlanmak isteyen herkese kolaylıkla dağıtılabilmiştir.


Feodal zümrenin Ortaçağ’a özgü üç temel niteliği bulunmaktadır.
1. Hukuken ifade edilmeleri.Buna göre her bir tabakanın hak, yükümlülük ve ayrıcalakları yasalarla belirlenmiştir.
2. Geniş ve yaygın bir işbölümünü temsil etmektedirler.
3. Siyasal birer grup oluşları
Burada belirlenen hukuki sınırlar daha çok üst toplumsal tabakaların çıkarlarını korumak gibi bir işleve sahiptirler.Örneğin Fransa da aristokratlar ve rahipler halk mahkemeleri dışında bulunan özel mahkemeler karşısında yargılanmak ve vergi vermemek gibi ayrıcalıklara sahip olmuşlardır.Yine hukuki ayrıcalıklara bağlı olarak bazı mesleklere girme hakkı belli zümrelere verilmiş böylece üst zümreler ekonomik ve siyasal gücü ellerine geçirerek çıkarları doğrultusunda hareket etmişlerdir.
1789 Fransız ihtilali burjuvazinin kral ve soylulara karşı yaptıkları mücadelede siyasal iktidarı ellerine geçirmeleri sonucunun yanı sıra feodalitenin çöküşü ve sınıf olayının doğmasnı yol açmıştır.
On ikinci yüzyıldan başlayarak tüccar ve zanaatçılardan oluşan yeni tabaka(burjuvazi), Ortaçağ toplum düzenini değiştirmiştir.Modern toplumun gelişimine paralel bir biçimde feodal\zümre tabakalaşma sistemi de yerini sınıf sistemine bırakmıştır.

4.SINIFLAR:
Sınıf toplumsal tabakalaşma tiplerinin modern topluma özgü örneğidir. Çağdaş toplumlarda tabakalaşmadan çok sınıf ve sınıflaşmalardan söz edilmesi bu yüzdendir.Sınıf sisteminde bireylerin konumu büyük ölçüde bireysel başarıya göre belirlenir.Hemen hemen her endüstriyel toplum, sınıf sistemine dayanan bir tabakalaşma düzenine sahiptir.Bu toplumlarda, eğitim ve uzmanlık bilgisi bireyin toplumsal kökenlerinden daha büyük bir önem arz eder. Sınıflar arasında evlilik kast ve feodal zümre sisteminden daha yaygındır.Bazı sosyal bilimciye göre sınıflar üçe ayrılmaktadır. Fakat biz beş ana gruba ayıracağız.Bunlar:
1.Üst sınıflar:En zenginler
2.Üst-orta sınıf:Yüksek maaş alan grup
3.Alt-orta sınıf:Eğitimli beyaz yakalı işçiler ve düşük maaş alan grup
4.İşçi sınıfı:Saat ücretiyle çalışan vasıflı mavi yakalı işçiler
5.Alt sınıf:Vasıfsız işçiler ve işsizler

MAX WEBER’E GÖRE TOPLUMSAL SINIFLAR VE STATÜ

Max Weber’e göre sınıf, sadece iktisadi düzen içinde geçerli olarak düzenin bir bölümüdür. Bu nedenle de ortak bir ‘aidiyet’ duygusu içermemektedir.
Sınıf, bir takım topluluklar değildir.Yalnızca topluluk eyleminin sıkça görülen olası temelini meydana getirir. Weber’e göre ancak şu durumlarda sınıftan sözedilebilir.
 Belli sayıda bireyin yaşam şansları bakımından özgün ve ortak bir nedensel bileşimleri olduğunda
 Bu bileşen bir yandan mal mülkiyetine ilişkin iktisadi çıkarlarla kendini gösterdiğinde
 Mal ve emek pazarında kendini gösterdiğinde
Weber metedolojisinin önemli bir yönü toplum içinde grupların belirli rolüne ilişkin buradaki düşünceleridir.Marks için sınıf, toplum analizinin esas ölçütüdür. Sınıf topluluğun şeklini verir.Weber’de ise ise sınıf topluluk içinde gelişebilecek birkaç grup tipinin yalnız biridir.Weber’e göre sınıf, Pazar şanslarına göre kümeleşen bir gruptur. Fakat bunun yanı sıra siyasi güce sahip olmanın kümeleştirdiği gruplar vardır.Bunların küme esası statüdür. Weber’e göre bu gruplara yalnız biri değil, tümü birden toplum denkleminin dinamiğine girer.
Sınıf ve statüye dayanan ikili tabakalaşma üzerinde durduktan sonra tabakalaşmada üç temel kriteri ele almaktadır. Bunlar, ekonomik kıymetlere ve fırsatlara sahiplik,politik gücün ve toplumdaki sosyal prestijin durumudur.Ona göre,her üç ayrı kriterde karşılıklı etkileşim içindedir. Bunlar tek tek veya bütün olarak ferdin davranışlarını ,hayat tarzını şekillendirebilir.Diğer bazı sosyal ilimciler ise, bu kriterlere mesleki durumu,geliri,eğitimi veya bunların hepsini birden hesaba katmayı uygun bulmaktadır.
Weber’e göre tabakalaşma çok boyutlu bir kavramdır.Fert, ekonomik, sosyal ve politik daireler içinde yer alır ve bunlardan birinde diğerlerine göre daha yukarılarda veya aşağıda bulunabilir.Bunun için statünün sosyoekonomik bir zemine oturduğu ifade edilebilir.
Sınıfın objektif bir kavram olmasına karşın, statü insanların subjektif değerlendirmelerine bağlıdır.Sınıflar ekonomik faktörlerle ilgilidir. Statüler grupların hayat tarzlarını belirler.Weber’in tabakalaşma yazıları son derece önemlidir; çünkü sınıfların yanında, insan yaşamını derinden etkileyen tabakalaşmanın farklı yönlerini göstermiştir.


MARKSİST SINIF YAKLAŞIMI

Marks’a göre toplumsal sınıf olgusunun temel belirleyicisi üretim araçlarının mülkiyetidir.Buna göre üretim araçlarına sahip olanlar ve olmayanlar olmak üzere iki sınıf bulunmaktadır ve tarih böyle bir mülkiyet çerçevesinde yapılan savaşaları içermektedir. Bu anlayış çevresinde Marks zamanın gergin şuurunu ellerinde tutan burjuvalarla sosyal siyaset tedbirlerinin yokluğundan sefil durumda olan işçiler esas almıştır.
Üretim araçlarına sahip olan burjuva sınıfıdır. Üretim araçlarından yoksun olanlar ise köleler ile işçi sınıfıdır.Ancak kölelikte yoksunluk mutlak iken , işçilerde göreli özgürlük sözkonusudur. İşçinin özgürlüğü emeğini hasredip etmeme ile ilgili olarak işlemektedir.Nasıl ki geçmişte feodaliteye karşı burjuvazi iktidar mücadelesi verdiyse işçiler de zamanla genişleyen ve çoğalan bir kitle olarak söz konusu özgürlüklerini siyasal iktidar noktasında yoğunlaştırarak burjuvazi ile karşı karşıya gelecektir. Marks’a göre bu karşılaşmada kazanan taraf işçiler olacaktır.
Marks için burjuvazi ve proletarya olmak üzere iki temel sınıf vardır.Diğer ara sınıflar zaman içinde ortadan kalkacaktır.Yani bunlardan küçük bir kısmı burjuvaziye, diğerleri proletaryaya katılacaklardır.Sosyalist sisteme geçişte tarihsel rol, proletaryaya aittir.Weber, Marks’ın proletaryanın iktidara yükselişi konusundaki görüşlerinin gerçekçi olmadığını iddia etmiştir.Weber’e göre proletaryayı sınıf bilinci olan devrimci bir güce dönüştürmek için örgütleme ve liderlik gereklidir ancak yukarıda söylenenleri hatırlamakta yarar var:Marks’ın görüşleri daha ziyade kapitalizmin bir analizidir.Günümüzde kapitalizm çok farklı noktaya gelmiştir.Özellikle enformasyon çağının gelişi, işlerin otomasyona uğraması, Marks’ın proleterini tarihin derinliklerine göndermiştir.Günümüzde çalışanların gerek vasıfları gerekse çalışma hayatına bakışları çok büyük ölçüde farklılaşmıştır.
Marks, eşit ve genel oy ilkesinin yaratacağı etkileri yeterince değerlendirmemiştir.Demokratik rejimle yönetilen ülkelerde,eşit ve genel oy, siyasi iktidarı geniş halk kitlelerinin dertleriyle ilgilenmeye zorlamıştır.Oya dayanan iktidarlar ister istemez küçük bir azınlığın değil, büyük kitlelerin sesine kulak vermek ihtiyacı hissetmişlerdir.Sonuç olarak, hür ve demokratik ülkelerde,işçiler,hürriyetten ve gerçek anlamda hür seçimlerden yoksun olan kollektivist ülkelere göre, daha çok söz hakkına ve refaha kavuşmuşlardır.Sınıf kavgasıyla elde edilemeyecek haklar genel ve eşit oy sayesinde kazanılmıştır.
Hür sendikacılık ve artan siyasi katılım, marksizim varsayımlarının aksine olarak, şiddete ve ihtilale başvurulmadan sosyal ve ekonomik değişmelerin gerçekleşmesini mümkün kılmıştır.

TOPLUMSAL HAREKETLİLİK
Toplumsal hareketlilik bir toplumsal statüden diğerine geçiş olarak tanımlanabilir. Toplumsal hareketlilik, toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizliklere daha hoş görüyle bakılmasına hatta meşrulaşmasına yol açabilir.eğer bir toplumda hareketlilik yüksek ise insanlar üst sınıflara çıkmak için eşit şansa sahip olduklarına inanacaklardır.Hareketlilik düşük ise insanların çoğunluğu atalarını kaderini paylaşmak durumunda kalacaklardır.Hareketlilik hem gruplara hem de bireylere uygulanabilir.İki tür hareketlilik de genellikle birlikte gider.Alt statüleri paylaşan bir grup nadiren bir başarı gösterebilir,ancak üst statülerdeki gruplar genellikle daha büyük oranlarda başarı gösterirler. Özellikle modern\endüstriyel toplumlar açık toplumlardır,yani hareketlilik bu toplumlarda kapalı yada kast toplumlardan daha yüksektir.
Sosyoloji literatürü hareketliliği yatay (horizontal) ve dikey (vertical) olmak üzere iki ana grupta ayırmaktadır.Yatay hareketlilik; insanların bir statüden,benzer prestije sahip başka bir statüye geçmesidir.Örneğin bir inşaat işçisinin temizlik işçiliğine geçişi yatay hareketliliktir.Her ikiside bezer prestije sahip işlerdir.Buna karşılık Dikey hareketlilik insanların bir statüden daha farklı bir prestije ve öneme sahip başka statüye geçişidir.

TÜRK TOPLUMLARI VE TOPLUMSAL TABAKALAŞMA

Türk toplumları yaşam biçimi, değer yargıları, inançları ve siyasal görüş açısından birbirinden farklı özellikler göstermektedir.Ancak islamiyetin karakteristik etkisi nedeniyle genel-geçer bir ayrıma itibar eder.Buna göre İslamiyet öncesi ve İslamiyet sonrası olmak üzere Türk toplumları iki önemli dönemli dönemde düşünülür.
A.İslamiyet Öncesi Türk Toplumları :Göçebe topluluklar halinde yaşadıklarından dolayı yerleşik yaşamın toplumsal örgütlenme biçiminin geçerli olmadığı söylenebilir.Bu toplumlarda Han topluluğun lideridir.Devlet örgütlenmesindeki Halk-Han\Hakan ilişkisi topluluğuda biçimlendirmiştir.Ataerkil aile bu yönde gelişen bir topluluk yapısına yol açmıştır.
B.İslamiyet Sonrası :Osmanlı Devleti 14 yy’nın hemen başında, çökmekte olan Anadolu Selçuklu devletinin bir uç beyliği olarak tarih sahnesine çıkmıştır.Osmanlı toplumsal hiyerarşisinin temel karakteristiklerini padişah,saray çevresi,askerler,dini ve ilmi çevreler,Reaya teşkil etmektedirler.Ancak bu kesimler Osmanlı da katı bir hiyerarşi oluşturmaz.Kendi içinde belirli bir eğitimden geçen insanların bile üst toplumsal konumlara geçişine imkan tanıyan bir toplumsal düzen sergilenmektedir.
C.Türkiye Cumhuriyeti ve Toplumsal Sınıflar:Türkiye Cumhuriyetinin siyasal hayatının sorun ve tartışmalarının temelinde orta sınıf yaratılması ve yaygınlaştırılması çabası yer almaktadır.Bu gerçek 1980’li yılların prim alan en büyük söylemi olmuştur.Orta direk olarak literatüre geçen bu siyasi söylem toplumsal sınıflar açısından nasıl bir profil çizildiğini de göstermektedir.Üst,Orta ve Alt sınıfları içeren klasik parametrenin bu açıdan değerlendirilmesi gerekir.
Son yıllarda özellikle üst ekonomik toplumsal sınıflarda statü grubuna dayalı belirgin farklılaşmalar yaşanmaktadır.Orta ve alt sınıfların her şeye rağmen benzer özellikleri dışında ülkenin kalkınma ve gelişmesinde dinamik etkiler oluşturduğu söylenebilir.
#1 - Ocak 27 2007, 22:37:56

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.