Alternatifim Cafe

Sinema Dünyasından Haberler

Discussion started on Sinema

Morganlar Nerede?

Marc Lawrence’in yönettiği; Mary Steenburgen, Sarah Jessica Parker, Hugh Grant ve Sam Elliott’nun oynadığı Morganlar Nerede? (Did You Hear About the Morgans?), 22 Ocak 2010’da vizyona giriyor.

Filmin kısaca konusu:

Manhattan’lı başarılı çift Meryl ve Paul Morgan (Sarah Jessica Parker ve Hugh Grant)’ın neredeyse mükemmel olan hayatlarının tek başarısız yönü sürdüremedikleri evlilikleridir. Ancak, romantik hayatlarındaki problem başlarına gelen felaketin yanında bir hiç kalacaktır; İstemeden bir cinayetin görgü tanığı olurlar ve tehlikeli bir kiralık katilin hedefi haline gelirler. Federal polis, görgü tanıklarını korumak adına, onları çok sevdikleri New York’tan, Wyoming’deki küçük bir kasabaya göndererek tanık koruma programına alır. Bitmek üzere olan ilişkilerine rağmen, BlackBerry’siz bu yeni hayatlarında bir süre daha birarada olmak zorundadırlar.
#51 - Aralık 11 2009, 21:07:32
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Aşka Ruhunu Kat

Fatih Akın’ın yönettiği; Adam Bousdoukos, Moritz Bleibtreu, Birol Ünel ve Anna Bederke’nin oynadığı Aşka Ruhunu Kat (Soul Kitchen), 01 Ocak 2010’da vizyona giriyor.

“Duvara Karşı” ve “Yaşamın Kıyısında” gibi siyasi ve sosyal olayların çarpıcı konularına başarılı bir imza koyduktan sonra; Aşk’a; Müziğe ve Dostluğa dair bir film yapma isteğiyle karşımıza çıkan Fatih Akın, Soul Kitchen’la uzun zamandır tadını unuttuğumuz, iyi bir romantik komedi filminin keyfini yeniden hatırlatmaya hazırlanıyor…

2009 Venedik Film Festivali’nde, Jüri Özel Ödülü’nü; Uluslararası Hamburg Festivali’nde de, “Art Cinema” ödülünü alan Fatih Akın’ın son filmi “Soul Kitchen”ı, dünya sinema yazarları “Coşkulu”; “Esprili”; “Abartısız” ve “Tavizsiz” kelimeleri ile ifade ediyorlar.

Toronto (Kanada) ve Ghent (Belçika) festivallerinde de gösterilen “Soul Kitchen”; Akın sinemasında, “duyguların derinliğine, olağanüstü bir sinema ritmi katıp izleyiciyi eğlendiren” farklı yapısıyla dikkati çekiyor.

Filmde, restoranında sunduğu özensiz ve ucuz yemeklerden para kazanamadığı için başı derde girdiği bir dönemde, sevgilisiyle de -hem duygusal hem fiziki olarak- arası açılan Zinos’un (Adam Bousdoukos), “star” bir aşçıyı (Birol Ünel) işe alarak nasıl yeni bir müşteri kitlesine kavuştuğu, son derece esprili bir dille anlatılıyor.

Fatih Akın, “Duvra Karşı” ile 2004’te Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı”, “Yaşamın Kıyısında” ile 2007’de Cannes Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü almıştı.
#52 - Aralık 11 2009, 21:08:20
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Sihirbazın Çırağı

Jon Turteltaub’un yönettiği; Nicolas Cage, Jay Baruchel, Alfred Molina ve Teresa Palmer’ın oynadığı Sihirbazın Çırağı (The Sorcerer’s Apprentice), 16 Temmuz 2010’da vizyona giriyor.

Filmin kısaca konusu:

Bu epik fantastik filmde Dave (Baruchel), Balthazar Blake adında tuhaf biri (Cage) aniden hayatına girdiğinde fizik dersinden geçmeye çalışan ve rüyalarının kızı Becky’den (Palmer) randevu koparmaya çalışan bir üniversite öğrencisidir. Balthazar’ın günümüzde bir sihirbaz olduğu ortaya çıkar, aynı güce sahip hatta kendi gücünü aşan birini bulmak için uzun süredir arama yapmaktadır. Ancak kötü bir kişi olan ve uzun zamandır rakibi olan, Maxim Horvath (Molina), sadece Blake ve Dave’i değil tüm New York şehrini tehdit eder, bahtsız Dave gönülsüz de olsa Balthazar’ın koruması altına girer, Dave’e hızlı bir sihirbazlık sanatı ve bilimi eğitimi verir. Bu alışılmadık ortakların, Horvath ve karanlığın güçleri günümüz Manhattan’ını mahvetmeden önce birlikte durdurması gerekmektedir. Dave'in "Sihirbazın Çırağı" olma aşamasında eğitimini tamamlamak, şehri kurtarmak ve kızın gönlünü fethetmek için tüm cesaretine ihtiyacı olacaktır.
#53 - Aralık 11 2009, 21:08:44
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Hollywood'un Yeni Yıldızı



Twilight filmindeki Kurt Adam Jacob rolüyle Hollywood dünyasına bomba gibi düşen Taylor Lautner, karşımıza bir süper kahraman olarak çıkmaya hazırlanıyor.

Paramount, geçtiğimiz aylarda "Max Steel"in beyaz perdeye uyarlanacağını duyurmuştu. Çizgi karakterlerin sinema uyarlamalarının arttığı bu dönemde sinemaseverleri esas heyecanlandıran şey bu uyarlamada başrol için Taylor Lautner'ın düşünüldüğü haberi oldu. Paramount'un daha sonra doğruladığı bu haberle heyecanlanan Twilight fanları filmi merakla bekliyorlar; fakat esas olan, Taylor'ın bu filmle "Kurt Adam Jacob" imajından sıyrılıp geleceğin büyük aksiyon yıldızları arasına girme şansını deneyecek olması.

Senaryosunu JP Lavin ve Chad Damiani'nin kaleme aldığı "Max Steel"in yapımcılığını Joe Roth üstleniyor.
#54 - Aralık 11 2009, 21:09:26
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Neşeli Ayaklar Geri Dönüyor

Şarkı söyleyemeyenlerin kabul görmediği penguenler diyarının en kötü şarkıcısı geri dönüyor.

2007 Oscar Ödül Töreni'nde yılın En İyi Animasyonu ödülüne layık görülen "Neşeli Ayaklar"(Happy Feet) filminin devamı için harekete geçen yapımcılar, ikinci filmin prodüksiyonuna önümüzdeki sene Kanada'da başlanacağını belirttiler. Yönetmen koltuğunda George Miller'ı yeniden ağırlamaya hazırlanan "Neşeli Ayaklar 2"nin seslendirme kadrosunda kimlerin bulunacağı merak konusu.

Dansçı penguen Mumble'ı seslendiren Elijah Wood ile Guru Lovelace/Ramon rolünde karşımıza çıkan Robin Williams ile görüşmeler devam ediyor.
#55 - Aralık 11 2009, 21:10:11
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


"Örümcek Adam"da İki Yeni Kötü Adam

"Örümcek Adam 4"ün kötü karakterleriyle ilgili söylentiler sinemaseverleri meraklandırmaya devam ediyor.

Örümcek Adam serisinin dördüncü filminde oynayacak körü karakterlerin kimler olacağı hala merak konusu. Yine de bu hafta çıkan söylentiler arasında bu iki karakteri John Malkovich ve Anne Hathaway'in canlandıracağı haberleri yer alıyor.

Felicia Hardy rolü için düşünülen Anne Hathaway'in çizgi romandaki gibi "Kara Kedi"ye değil "The Vulturess" ismindeki bir kötü karaktere dönüşeceği, John Malkovich'in ise Örümcek Adam'ın ezeli düşmanı "The Vulture" rolüyle karşımıza çıkacağı belirtiliyor.
#56 - Aralık 11 2009, 21:10:58
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


İnsan Hakları Haftası Dolayısıyla...

Documentarist Belgesel Haftası'ndan 'Hangi İnsan Hakları?'

DÜNYADAN HAK(SIZLIK) MANZARALARI

DOCUMENTARIST – İstanbul Belgesel Günleri, yıl içine yaydığı etkinlikler dizisine yeni bir sayfa ekliyor: “Hangi İnsan Hakları?”... İnsan hakları konusunu, hem ülkemizden hem de dünyanın pek çok köşesinden bu alanda çarpıcı deneyimler aktaran filmlerle gündeme taşımayı amaçlayan DOCUMENTARIST, 10 Aralık İnsan Hakları Günü ve İnsan Hakları Haftası dolayısıyla 14-17 Aralık 2009 tarihlerinde, festivallerde epey ses getirmiş filmlerden oluşan bir belgesel haftası düzenliyor. “Hangi İnsan Hakları?” başlıklı bu yılki etkinliğin ana teması ise “cezaevleri” olarak belirlendi.
Dünyada pek çok ülke ve şehirde düzenlenen ‘insan hakları film festivali’ geleneğine uygun olarak, mini bir festival boyutunda tasarlanan etkinlikte, birbirinden önemli bir düzine belgesel gösterilecek. İnsan hakları temelli sorunlar içinde en kronikleşmiş alanı oluşturan cezaevlerinin, gözden ırak tutulduğu ve gündemden dışlanarak giderek görünmez kılındığı gerçeğinden hareketle, program daha çok bu konuya odaklanan Türkiye’de daha önce gösterilmemiş filmlerden oluşturuldu.

CEZAEVİNDE GEÇEN HAYATLAR

Etkinlikte gösterilecek filmlerden biri, 28 yıldır cezaevinde yatan ve her an infaz tehdidiyle yaşayan idam hükümlüsü radikal gazeteci-yazar Mumia Abu Jamal’ın hayatını konu alan “Ömrüm Hapiste Geçti” (In Prison My Whole Life), yapımcılığını ünlü aktör Colin Firth’ün üstlendiği bir belgesel. Bir polisi öldürmekle suçlanan ancak çeyrek asırdır masum olduğunu haykıran Kara Panterler üyesi gazeteci Abu-Jamal’in hikayesi, onun yakalandığı gün doğmuş bir gencin Amerikan adalet sistemine yaptığı bir yolculuk üzerinden anlatılıyor. Abu-Jamal’in infazı şu günlerde yeniden gündemde; dünyanın her köşesindeki dostları ise bunun gerçekleşmemesi için çaba harcıyor.

Etkinlikte gösterilecek bir başka ilginç film, çekimi yaklaşık 20 yıl süren “René”, yaşamının büyük bir bölümünü cezaevinde geçiren bir adamın iç dünyasına doğru unutulmaz bir yolculuk yapıyor. Uzun yıllara yayılmış öyküleri ile tanınan Çek sinemasının usta belgeselcilerinden Helena Trestikova’nın filmi, geçen yıl En İyi Avrupa Belgeseli seçilmesinin yanısıra pek çok ödül kazandı. Yine ödüllü filmlerden “Kale” (La Forteresse), İsviçre’nin ücra bir köşesinde, dağdaki bir kampta tutulan mültecilerin dramını konu alıyor.

Etkinlik kapsamında ilk kez Türkiye seyircisiyle buluşacak olan belgesellerden biri de, ilk gösterimi bu yıl Sundance Film Festivali’nde yapılan “Hesaplaşma” (The Reckoning). Film, aralarında Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in tutuklanma talebi dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenmiş suçlarla ilgili kararlara imza atan Uluslararası Suç Mahkemesi’nin bir savcısının insanüstü çabalarını aktarıyor. Kanada yapımı “Mavi Bereliler: Barış ve Utanç” (Blue Helmets: Peace and Dishonor), Birleşmiş Milletlere bağlı barış gücü askerlerinin görev yaptıkları bölgelerde yerel halka karşı işledikleri suçları ele alırken; “Camdan Ev” (The Glass House) İran’da şiddete maruz kalmış kadınların kaldığı bir sığınma evinden portreler aktarıyor. “Hangi İnsan Hakları?” kapsamında Hollanda’da yayın yapan Metropolis TV tarafından gerçekleştirilmiş, “Cezaevinde Yaşam” başlıklı kısa filmlerden oluşan bir seçki de gösterilecek.

Belgesel haftasında Filistin üzerine de üç film yer alıyor. “Buluşma Noktası” (Encounter Point) herkesin savaş psikolojisi içinde yaşadığı bir ortamda barışa şans tanımak isteyen bir grup İsrailli ve Filistinli barış eylemcisinin hikayesini anlatıyor. Filmde, savaşta sevdiklerini yitirdiği halde intikam duygusuna kapılmak yerine “karşı saftakilere” elini uzatan, iki taraf arasında bir diyalog köprüsü kurmaya çalışan insanların doğaüstü çabasını izliyoruz.

‘VIVA PALESTINA’ KONVOYU ISTANBUL’A GELİYOR!
Başını İngiliz muhalif parlamenter George Galloway’in çektiği ‘Viva Palestina’ konvoyu, geçen yıl Britanya’dan yüzlerce araçla yola çıkıp Fransa ve İspanya üzerinden Kuzey Afrika’ya, oradan uzun bir yol katederek Mısır’a kadar gelmiş ve Gazze üzerindeki kuşatmayı kırmayı başararak, bölgeye yardım malzemesi götürmüştü. Aynı organizasyon Aralık ayında tekrar edilecek ve yine dev bir konvoy bu kez İstanbul’dan geçerek Suriye ve Ürdün üzerinden Gazze’ye ulaşmaya çalışacak. Konvoyu kameralarıyla karşılamaya hazırlanan DOCUMENTARIST, aynı tarihlerde bir önceki konvoyun hikayesini anlatan “Üç Amca Gazze Yolunda” (Three Uncles Go to Gaza) adlı belgeseli de programına aldı. Gösterim yönetmenin ve konvoy temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşecek. Filistinle ilgili diğer bir film, “Azim: Filistinde Hayat” (Sumoud - This Palestinian Life), Filistinli köylülerin yıllardır büyük bir sebatkarlıkla sürdürdüğü barışçıl direniş biçimlerini anlatıyor. Yönetmen Philip Rizk, filmin yapımı sırasında Mısır güvenlik güçleri tarafından kaçırılarak sorgulanmıştı.

Türkiye’den ise, geçtiğimiz günlerde Altın Portakal ödülünü paylaşan, cezaevi sorununa biri içeriden diğeri dışarıdan yaklaşan “5 Nolu Cezaevi” ve “Ziyaretçiler” etkinlik kapsamında bir kez daha seyirciyle buluşacak. “5 Nolu Cezaevi”, 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan gaddarlıkları, o işkencelere maruz kalmış tanıkların ağzından aktarırken; “Ziyaretçiler” New York dışındaki cezaevinde yatan yakınlarını her hafta ziyarete giden kadınların yolculuğunu anlatıyor. Bugüne kadar 20’yi aşkın ülkede gösterilen “İbret Olsun Diye” ise, Türkiye’deki uygulamalar üzerinden idam cezasını sorguluyor.

Avrasya Sanat Kolektifi tarafından düzenlenen DOCUMENTARIST’in “Hangi İnsan Hakları?” etkinliği, Hollanda Başkonsolosluğu’nun işbirliği ile gerçekleştiriliyor. 14-17 Aralık 2009 tarihlerinde gerçekleşecek etkinlik boyunca, cezaevindeki yaşam koşullarına dikkat çeken bir panel, içeridekilere mektup yazma kampanyası gibi yan etkinlikler de düzenlenecek. Film gösterimleri Hollanda Konsolosluğu’na bağlı Dutch Chapel (Beyoğlu) ile Tütün Deposu’nda (Tophane) yer alacak.
#57 - Aralık 11 2009, 21:12:57
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Sinema Onur Ödülü Zeki Demirkubuz'un!

12. İstanbul Uluslararası Sinema - Tarih Buluşması, Sinema Onur Ödülünü Zeki Demirkubuz’a takdim edecek...

Türkiye’nin ilk tematik film festivali olan, İstanbul Uluslararası Sinema - Tarih Buluşması, 12.nci yılında, alanlarında öncü isimlere sunduğu Urart imzalı Işık Saçan Apollon Onur Ödülünü, Türk sinemasının en güçlü “auteur”lerinden, cesur ve üretken sinemacı Zeki Demirkubuz’a takdim ediyor.

Beyazperdede kendi seçtiği öykülerle var olma kararıyla “bağımsız yönetmen” idealini kusursuzlaştıran Zeki Demirkubuz’a, Onur Ödülü, 09 Aralık Çarşamba akşamı, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek olan açılış gecesinde sunuldu.

Zeki DEMİRKUBUZ filmleri, 12. İstanbul Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması programı dahilinde PERDENİN KARANLIK YÜZÜ bölüm başlığı altında festival seyircisiyle Fransız Kültür Merkezi’nde buluşacak.
#58 - Aralık 11 2009, 21:14:00
« Son Düzenleme: Aralık 11 2009, 21:14:17 Gönderen: 'Jezebel »
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Steven Spielberg, Onurlandırılıyor!

Ünlü yönetmen Spielberg, yönetmenliğinin yanısıra, projelerindeki ses çalışmalarına gösterdiği özenle de öne çıkıyor...

Motion Picture Ses Editörleri, Steven Spielberg'i 2010 Filmciler Ödülü organizasyonunda onurlandıracaklar. MPSE, Spielberg'in, projelerinin sesle ilgili olan süreçlerine ve soundtracklerine olan yaklaşımı dolayısıyla kendisini takdir ettiklerini belirttiler.

MPSE başkanı Bobby Banks, Spielberg'in ses ve müzikle ilgili çalışmalarının, ses editörleriyle olan çalışma uyumunun, sinemada ses çalışmalarına yeni boyutlar getirdiğini söyledi.

Spielberg’in ses konusundaki takdire şayan işleri, özellikle E.T, Jaws, Er Ryan,’ı Kurtarmak, Schindler’in Listesi, Dünyalar Savaş ve dört adet Indiana Jones filmlerinde öne çıkıyor...

MPSE'nin Golden Reel ödülleri 20 Şubat'ta Los Angeles'ta Westin Bonaventure Otelindeki seremonide sahiplerini bulucak.
#59 - Aralık 11 2009, 21:15:20
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


No Ofsayt’ı İşitme Engelliler de İzleyebilecek!

Film, işitme engelliler için Türkçe altyazı ile sunuluyor...

Ali Taran’ın sunduğu eğlencelik film No Ofsayt, 11 Aralık’ta seyirciyle buluşuyor. Film, işitme engelliler için Türkçe altyazı ile sunuluyor.

No Ofsayt’ı, İstanbul’da dört, Ankara’da iki, İzmir, Adana, Bursa ve Antalya’da ise birer sinemada işitme engelliler Türkçe altyazı ile izleyebilecek.

Ali Tarantula 45 yaşlarında, eğitimi sınırlı biridir. Bir gün futboldaki ofsayt kuralına kafayı takar. Elinde tabureyle ‘Telegole’ programına girer. Arkasından Ahmet Çakar “Maazallah… Başarılı olur da ofsaytı kaldırırsa biz ne hallere düşeriz.” der ve olaylar gelişir...
#60 - Aralık 11 2009, 21:15:45
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Tek Başınıza İzlemeyin!

ABD'de toplam 107 $ Milyon gişe yapan Paranormal Activity 15 Ocak 2010'da vizyonda!

Mikro bütçesi ile de dikkat çeken filmi Paramount ‘benzeri görülmemiş bir başarı’ olarak değerlendirdi.

1 milyon kişi içerisinde yer almak isteyenleri bugüne kadar görülmemiş fun grubu içerisinde toplayan film dünya çapında geniş bir yankı uyandırdı.
Görüntü ve efekt kullanımları ile gelmiş geçmiş en korkunç filmlerden biri olan film izleyenlerden tam not aldı ve bu hızlı yükselişini korudu.

SEN UYURKEN NELER OLUR?

İzleyenlerin tüylerini ürperten fragmanı ile Facebook, MySpace ve Twitter, kullanıcıların bir anda gözdesi haline gelen film; evlerinde paranormal olaylardan şüphelenen genç bir çiftin gece neler olup bittiğini kamera ile kaydetmelerini konu alıyor.

TEK BAŞINIZA İZLEMEYİN!

‘İzleyiciyi Ne Kadar Korkutabilirsin?’ sorusu ile yola çıkan film yüksek adrenalini ile dikkat çekiyor.
#61 - Aralık 11 2009, 21:16:52
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Gezici Festival Artvin’de!

15. Gezici Festival’in yolculuğu Artvin’de devam ediyor...

Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği, açılışı geçen hafta Ankara’da yapılan 15. Gezici Festival’in ikinci durağı Artvin olacak. 11-17 Aralık tarihleri arasında Artvin’de sinemaseverlerle buluşacak olan Festival’de film gösterimlerinin yanı sıra söyleşiler ve atölyeler de düzenlenecek.

Artvin Valiliği ile Artvin Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek Festival, 11 Aralık Perşembe akşamı saat 20.30’da Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde yapılacak bir törenle başlayacak. Törenin ardından Ezel Akay’ın yeni filmi Yedi Kocalı Hürmüz ücretsiz gösterilecek.

Festival’in yarışmalı bölümündeki filmler bu sene Artvin’de jüri karşısına çıkıyor. Artvin Valiliği ve Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenecek olan Altın Boğa Uluslararası Film Yarışması’nda, Almanya, Fransa, Güney Kore, İrlanda, İsveç, Kanada, Romanya, Singapur, Şili ve Türkiye’den 2009 yapımı toplam 10 film yarışacak.

Filmler, Mısırlı oyuncu Basma Ahmed Hassan, İsrailli sinema yazarı Edna Fainaru, İngiltereli yönetmen Ineke Smits, İtalyalı sinema yazarı Jay Weissberg ve Türkiyeli yönetmen Reha Erdem’den oluşan jüri tarafından değerlendirilecek ve en iyi filme 10 bin Avro değerinde Altın Boğa Ödülü verilecek. 5 bin Avro değerindeki ikincilik ödülü ise Gümüş Boğa olacak.

16 Aralık akşamı Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde yapılacak Ödül Töreni’nde ayrıca, Burcu Aykar Şirin, Gözde Onaran ve Janet Barış’tan oluşan Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisi de bir filme SİYAD Ödülü verecek.

Festival’in Artvin’den sonraki durağı ise Makedonya’nın Üsküp kenti olacak. 18-20 Aralık tarihleri arasında, Üsküp Büyükelçiliği Tanıtma Müşavirliği’nin katkılarıyla Üsküp’te gerçekleşecek Festival, Türkiye sinemasının son dönem önemli örneklerini gösterecek.
#62 - Aralık 11 2009, 21:17:28
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Karanlıktakiler DVD'de!

Çağan Irmak’ın son filmi Karanlıktakiler’in DVD’si çıktı.

10 Aralık Perşembe günü piyasaya çıkan Karanlıktakiler’in DVD’sinde, kısa film ve belgesel dalında yapılan çalışmaları daha fazla izleyiciye ulaştırabilmek için iki genç sinemacı Ethem Özgüven ve Mustafa Dok’un çalışmalarına da yer verilmiş. Ethem Özgüven’in “4857” adlı ödüllü belgeselini ve Mustafa Dok’un “Köy” isimli kısa film çalışmalarını da DVD’de izleyebilirsiniz.

Karanlıktakiler dışarıdan bakıldığında normal gözüken bir evin içine gizlenmiş küçük bir cehennemi anlatıyor. Orta sınıf ahlakının yargısıyla hayatı biçimlenmiş bir anne ve cehenneminde annesiyle beraber yaşamak zorunda kalan genç bir adamın, zaman zaman ürküten, zaman zaman gerilimli ve biraz da komik hikâyesi.
#63 - Aralık 11 2009, 21:18:15
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Belgesel Sinema da Bir Sanat Formudur!

Belgesel Sinemacılar 9. Konferans?? 12 - 13 Aralık 2009 tarihlerinde Galatasaray Üniversitesi'nde...

Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından, Galatasaray Üniversitesi Medya Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (MEDIAR) işbirliği ile düzenlenen Belgesel Sinemacılar 9. Konferansı (The 9th Conference of Documentary Filmmakers), 12 - 13 Aralık 2009 tarihlerinde Galatasaray Üniversitesi Ortaköy Yerleşkesi’nde gerçekleştiriliyor.

Konferans, gerçekliğin türlerini kapsayan geniş bir alan olan belgesel sinemanın, bir sanat formu olarak da tartışılması gerektiğine inanılarak “Bir Sanat Formu Olarak Belgesel Sinema” ana başlığı altında düzenleniyor.

PROGRAM

12 Aralık Cumartesi

10:00 Açılış
Peter van Bueren
“Bir Sanat Formu Olarak Belgesel Sinemaya Genel Bakış”
11:30 Ara
KONUK YÖNETMENLER ANLATIYOR
11:45 1. Oturum – Yöneten: Can Candan
Ada Ushpiz (Yönetmen, Israil)
Anders Wahlgren (Yönetmen, Isvec)
Georgy Paradzhanov (Yönetmen, Rusya)
Robert Manthoulis (Yönetmen, Fransa)
(tartışma 30 dak)
13:15 Ara
14:15 2. Oturum – Yöneten: Nazmi Ulutak
Daniela Broitman (Yönetmen, Brezilya)
Jean-Noel Gobron (Yönetmen, Belcika)
Gerasimos Rigas (Yönetmen, Yunanistan)
Rigoberto Lopez Pego (Yönetmen, Kuba)
(tartışma 30 dak)
15:45 Ara
16:00 3. Oturum – Yöneten: Ö. Murad Özdemir
(45 dak sunum)
Susana de Sousa Dias (Portekiz)
“Documentary, Art and Cinema”
Nefise Özkal Lorentz “Kendinmis Gibi Oyna!
Belgesel Sinemanın İmgesel Sinemaya Katkısı”
Osman Okkan “Yeni Arayışlar”
(tartışma)
17:30 Ara
17:45 Tue Steen Muller
“Bir Sanat Formu Olarak Belgesel Sinema”

13 Aralık Pazar

10:30 – 13:10 I. Oturum – Yöneten: Semra Güzel Korver
(45 dak sunum)
Tuncay Yüce “Belgesel Sinemayı Tartışmak”
Meral Özçınar “Ontolojik Kökeni ve Yarattığı Gerçeklik İmgesi”
Birsel Matara “Anlam Üretimi ve Gerçeklik Üzerine”
tartışma (30 dak)
Kısa Ara (10 dak)
(45 dak sunum)
Hülya Önal “Çağdaş Belgesel ve Kayıp Gercekligin Estetik Sunumu”
Tuğba Elmacı “Belgeselde Çoğalan İmge Buharlaşan Anlam”
Hasan Özgen “Belgesel Sinema Hangi Sınıfın Sanatıdır”
tartışma (30 dak)
13:10 – 14:10 Yemek arası
14:10 – 17:15 II. Oturum - Yöneten: Ebru Seremetli
(60 dak sunum)
Sevcan Sönmez “Belgesel Sinemada Netsiz Sınırlar”
Elif Kurtoğlu “Sahte Belgesel”
Ayça Çiftçi “Belgesel – Kurmaca Sınırında 3 Film:
11’e 10 Kala, İki Dil Bir Bavul, Köprüdekiler”
Ayşe Sancak “Pelin Esmer’in Oyun’u”
tartışma (40 dak)
Kısa Ara (10dak)
(30 dak sunum)
Ozan Adam “Belgesel Sinema ile Sanatsal Sinema Arasındaki Anlatım Yöntemleri”
Orhan Tanakıncı “Sinemanın Gelisen Teknolojisi ve Belgesel Sinema”
tartışma (30 dak)
Kısa Ara (15 dak)
17:15 Panel
Can Candan, Enis Rıza, Ö. Murad Özdemir, Nazmi Ulutak
Bu konferans, Belgesel Sinemacılar Birliği
tarafından, Galatasaray Üniversitesi
Medya Çalışmaları ve Araştırma ve
Uygulama Merkezi (MEDIAR) işbirliği ile
#64 - Aralık 11 2009, 21:19:57
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


TRT Müzik'te Sinema Dünyası!

Ali Hakan'ın ilginç programı "Sinema Dünyası" TRT Müzik Ekranlarında...

Sinema Yazarı Ali Hakan, TRT'nin yeni açılan Müzik kanalı TRT Müzik ekranlarında yeni bir sinema programı hazırlamaya başladı.

Sunuculuğunu genç kuşağın başarılı oyuncularından Birce Akalay'ın yaptığı "Sinema Dünyası" adlı program Her hafta Cumartesi Günü 22:15'de ve Pazar Günü 12:20'de yayınlanıyor.

Yeşil ekran tekniği ile hazırlanan programda sunucu gösterime giren filmlerin içine girerek, önemli sahnelerde rol alıyor. Bu nedenle Türk televizyonlarının en farklı sinema programı olan Sinema Dünyası'nda bu hafta Müzisyen Atilla Özdemiroğlu’nun röportajına yer verilirken, yönetmen koltuğunda Oliver Stone ağırlanıyor. Sunucu Birce Akalay, Testere VI, No Ofsayt, Kapitalizm: Bir Aşk Hikayesi,Gecenin Kanatları ve Aşka Dair filmlerinin içinde yolculuğa çıkıyor.

Demo Productions tarafından hazırlanan programın yönetmenliğini Erhan Cerrahoğlu, Özel Efekt tasarımını Murat Tekdemir yapıyor. Programın görsel efekt çalışması, üç kişilik bir ekibin 72 saatlik bir çalışma ile gerçekleştiriliyor.
#65 - Aralık 11 2009, 21:20:30
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Sex and the City, Yeniden!

Carrie, Samantha, Charlotte ve Miranda Büyük Elma’dan bir ısırık daha alıyorlar! 4 Haziran'da vizyonda!

2008 yazının hit filmi “Sex and the City”nin devam filmi“Sex and the City 2,”de, Sarah Jessica Parker, Kim Cattrall, Kristin Davis ve Cynthia Nixon, dört iyi arkadaşı canlandırdıkları ilk filmdeki rollerini tekrar üstlendiler. Tabii ki, bu kadınların erkekleri de tekrar aramıza dönüyorlar; Bu devam filminde Mr. Big rolünde Chris Noth, Steve rolünde David Eigenberg, Harry rolünde Evan Handler, Smith rolünde Jason Lewis, Anthony rolünde Mario Canton ve Stanford Blatch rolünde Willie Garson tekrar karşımızda olacaklar.

Ayrıca, “Sex and the City 2” Tv dizisinin ve ilk sinema filminin yaratıcı ekibini de tekrar biraraya getiriyor. Michael Patrick King, bir kez daha senaryosunu da yazdığı filmi yönetiyor. King, John Melfi, Sarah Jessica Parker, ve Darren Star ile birlikte filmin yapımcıları arasında da yer alıyor. Yönetici yapımcılar ise; Toby Emmerich, Richard Brener ve Marcus Viscidi. Kadroya tekrar dönecek isimler de şöyle sıralanıyor; görüntü yönetmeni John Thomas, yapım tasarımcısı Jeremy Conway, kompozitör Aaron Zigman ve kostüm tasarımcısı Patricia Field. “Sex and the City 2”, dünya çapında 415 milyon dolar hasılat elde eden ilk filmin hikayesini kaldığı yerden devam ettiriyor. Orjinal film, Candace Bushnell’in yazdığı, ödüllü popüler HBO dizisinden sinemaya uyarlandı. Filmin tamamı New York ve çevresinde çekildi.
#66 - Aralık 11 2009, 21:23:04
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Invictus Amerika'da Gösterimde!

Sinemanın yaşayan efsanelerinden Clint Eastwood'un son filmi 'Invictus' bugün ABD'de gösterime giriyor.

Sinemanın yaşayan efsanelerinden Clint Eastwood'un Güney Afrika'nın ilk Devlet Başkanı Nelson Mandela'yı bir kez daha beyazperdeye taşıdığı Oscar'ın en büyük favorilerinden olan son filmi 'Invictus' bugün (11.12.2009) ABD'de gösterime giriyor.

En son 'Gran Torino' ile hayranlarının karşısına aktör kimliğiyle çıkan Clint Eastwood, yönetmenliği sürdürüyor. 'Gizemli Nehir', 'Milyon Dolarlık Bebek', 'Sahtekar' gibi filmleriyle Oscar tarihine adını kazıyan Eastwood, şimdi de 'Invictus' ile sahnede.

Morgan Freeman'ın Nelson Mandela'yı canlandırdığı film, Mandela'nın ülkede yaşanan ırk ayrımcılığına son vermek amacıyla sporun birleştirici yanını kullanmasını konu alıyor.

John Carlin'in kitabından Anthony Peckham'ın uyarladığı filmde Morgan Freeman'a aktör Matt Damon eşlik ediyor. Daha önce 4 kez Oscar'a aday olan ve 'Milyon Dolarlık Bebek'le ödüle ulaşan Morgan Freeman, 'Invictus'taki rolüyle de Akademi'nin en büyük favorisi konumunda.

Invictus, Latince 'yenilmez' anlamına geliyor ve İngiliz şair William Ernest Henley'nin 1875'te yayınlanan şiirinin adı.

Hayatı daha önce defalarca televizyona ve beyazperdeye konuk olan Mandela'yı sinemada en son Bille August'un yönettiği 'Goodbye Bafana' filminde Denis Haysbert canlandırmıştı.

Yarın ABD'de vizyona girecek olan 'Invictus, "Yenilmez" ismiyle, Şubat 2010’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarılıyor.
#67 - Aralık 11 2009, 21:29:08
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Anti-tiKKy

Beyazperdeye damgasını vuran adam: Joker

Total Film 2000'lerin en önemli sinema olaylarını seçmeye devam ediyor. Dergiye göre son 10 yılın en unutulmaz karakteri Joker...


Kaos'un ajanı Joker, Christopher Nolan'ın çektiği 'Kara Şövalye' ile 2000'lere damgasını vurdu. Filmin adı Batman olmasına rağmen Heath Ledger'ın canladırdığı karakter adeta Batman'i görünmez kıldı.

Film, Jack Nicholson'dan sonra Ledger'ın Joker'i 'başarılı olamaz' görüşlerine 'şaka' gibi bir cevap oldu. Ne yazık ki Ledger'ın erken kaybı yüzünden tüm sinemaseverleri bu 'şaka' derinden sarstı.

Fakat sinemanın ölümsüzlüğü Ledger'ın canlandırdığı karaketerle bir kez daha ispatlanmış oldu ve ismi her zaman Oscar'ın tarihinde ve sinemaseverlerin aklında olacak.

Aslında Ledger'ın müthiş oyuncluğu nedeniyle gözden düşen Batman'e fazla haksızlık etmemek gerekiyor. Christian Bale serinin ikinicisi olan bu filmde Nolan'ın Kara Şovalye'yi oldukça başarılı bir şekilde beyazperdeye taşıdı.

Filmin gişedeki büyük başarısı adeta bir lego gibi birbiriyle harika uyum içerisindeki karakterler ve alt metinlerinin dahiyane yazımına bağlanabilir.

Nolan'ın 'Kara Şövalye'ye 'Batman' filmlerinden çok aşina olmadığımız gündüz sahnesiyle başlaması, çoğu 'yarasa severi' şaşırtmıştı. Nolan'ın girişteki sahnede parıltısını filme yaymakta da oldukça başarılı olduğu rahatlıkla söyleyenebilir.

PENCERELER...
Yönetmen, film boyunca pencerelere oldukça takmış olacak ki parçalanan ve kırılan camlar birçok kez karşımıza çıktı. Filmin seyiriciyi adeta karanlık atmosferine çekmesi ise yönetmenin Joker'den ödünç aldığı veya ödünç verdiği bir özellik gibi duruyor.



Şef Gordon, Joker'in yakalandığı sahnede, 'Niçin bu kadar çok penceresi olan bir yerde saklanılır ki?' diye soruyor. Joker ise her tarafı pencelerle çevirili 25. katta tehlikenin her an her yönden gelmesini bekliyor. Seyirciyi filimin içine çeken de tam olarak bu kaotik bekleyiş olarak tanımlanabilir.

Filmi IMAX teknolojsiyle izleyenler için seyir zevki iki katına çıktı denilebilir. Açılış sahnesine her an izleyen de katılabilecekmişsiniz hissi izleyenleri filimin ilk dakikasında koltuklarına kitledi.

Açılış sahnesinin Hitchcock'un Vertigo'sunun etkileyici giriş sahnesinden hiç de aşağı kalır yanı yoktu. Örneğin, aynı teknolojiyi kullanan 'Transformers'ın Kara Şövalye'nin yanına bile yaklaşamadığını hatırlatalım. Çünkü, Nolan, Imax teknolojisini gerçekten filmin içine bir penecere açmak için kullanmış gibi gözüküyor.



HASTA BİR ŞEHİR...
Büyük başarısının yanında 'Kara Şövalye'nin aslında bir devam filmi olduğunu unutmamak gerekiyor. İlk filmde karşımızda hasta bir şehrin ortaya çıakrdığı psikolojik dram yaşamış bir genç olan Bruce Wayne varken serinin ikinci filminde Joker'in bu dramı kullanarak Batman ile adeta bir psikolojik savaşa girdiği görülüyor. Yani ilk filmdeki hikaye dramdan çıkıp Joker'in gülerek oynadığı bir oyuna dönüşüyor.

Bu oyun sürerken görsel ve alt metinler birleşince gerçek dünyaya ciddi göndermeler yapan bir eser çııkıyor. Bu olaylar hiç de saklı değil ve sürekli gündemde; 11 Eylül, Irak savaşı, toplumsal paranoya...

Sonuçta 'Kara Şövalye' 2000'lerin en önemli filmlerinden biri olmayı sonuna kadar hakediyor. Beyazperdeye unutulmaz bir karakter armağan ediyor, film noir'e (kara film) şapka çıkarıyor, Batman ve çizgi roman tarihine bir başyapıt armağan ediyor... Ve çok daha fazlası...
#68 - Aralık 16 2009, 19:52:35

Pera Müzesi Film Etkinlikleri

Gençlik Film Atölyesi, 18 kısa filmi gösterime sunacak.

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 18-20 Aralık 2009 tarihleri arasında State University of New York at Fredonia ve Atlantik Film tarafından yürütülen Gençlik Film Atölyesi proje kapsamında Türkiye'nin dört bir yanından gençlerin ürettiği 18 kısa filmi gösterime sunacak.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen bu proje, lise ve üniversite ögrencilerinin 1 yıl boyunca ücretsiz kısa film kurslarına katılmalarıyla oluştu.

Bu proje kapsamında 6 şehir seçildi. Coğrafi ve tarihi zenginlikleri gözönüne alınarak seçilen bu şehirler Edirne, Konya, Antakya, Sivas, Mardin ve Artvin idi. Her şehirde 12 olmak üzere toplam 72 öğrenci Kasım 2008’de başlayan eğitimlere katılmaya hak kazandı. Bu eğitimler sonucunda teması demokrasi, insan hakları, kadın hakları, ekonomik gelişme ve kültürel çeşitlilik olan 9 kurmaca ve 9 belgesel film ortaya çıktı. 18 Aralık'ta film gosterimlerinin ardından projede eğitimci olarak yer alan Reha Erdem'in ve diğer yönetmen, akademisyenlerin de katılacağı bir de panel düzenlenecek.


PROGRAM

18 Aralık / December
Cuma / Friday
19:00 Gösterim / Screening
ÇİNGENE ÇALAR KÜRT OYNAR / SING PROUD
BUGÜN VAR YARIN YOK / NOW THERE IS NOW THERE IS NOT
19:30 Panel / Panel Discussion
Gençlik ve Yeni Sinema Olanakları / Youth and New Cinema Opportunities
Konuşmacılar / Speakers: Reha Erdem, Melek Ulagay, Firat Yucel, Can Candan,
Moderatör / Moderator: Nefin Dinc

19 Aralık / December
Cumartesi / Saturday
20:00 Gösterim
15 ADIM ÖNE / 15 STEPS AHEAD
AYAKKABILAR / SHOES
ERİKLER ÇİÇEK AÇINCA / WHEN THE PLUM TREES BLOOM
BAHAR / SPRING
KAPAT GÖZLERİNİ / CLOSE YOUR EYES
EVCİLİK OYUNU / PLAY FAMILY
ŞANSA BIRAKMA / I VOUCH FOR HIM

20 Aralık / December
Pazar / Sunday
13:00 Gösterim
BUGÜN VAR YARIN YOK / NOW THERE IS NOW THERE IS NOT
KAPAT GÖZLERİNİ / CLOSE YOUR EYES
EVCİLİK OYUNU / PLAY FAMILY
ERİKLER ÇİÇEK AÇINCA / WHEN THE PLUM TREES BLOOM
TEK NEFESTE AŞK / LOVE IN ONE BREATH

17:00 Gösterim
AYAKKABILAR / SHOES
15 ADIM ÖNE / 15 STEPS AHEAD
KURU EKMEK / STALE BREAD
BAHAR / SPRING
ŞANSA BIRAKMA / I VOUCH FOR HIM
ZANQIRT
ÇIKMAZ / CUL DE SAC
BENİM DÜŞÜM SİNEMA / MY DREAM IS CINEMA
RÜYA / DREAMS
CERRATTEPE
NE MUTLU / PROMISE
SİRYA
ÇİNGENE ÇALAR KÜRT OYNAR / SING PROUD
#69 - Aralık 16 2009, 20:11:06
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Ejderha Sesli Tom Waits!

Tom Waits’in, JRR Tolkien’in kitabından uyarlanacak The Hobbit filminde rol alacağı söyleniyor.

Tom Waits’in, Tolkien’in kitabından uyarlanacak "The Hobbit" adlı filmde rol alacağı söyleniyor.

Guardian Gazatesinin haberine göre, Guillermo Del Toro tarafından Tolkien’in "The Hobbit" kitabından uyarlanacak filmde, Tom Waits ejderha Smaug’a sesiyle hayat verecek.

Tom Waits'in sesini bir ejderhaya uygun bulma fikri ilk değil; daha önce Jeff Smith'in de Red Dragon için ilk tercihi Tom Waits olmuştu.

Waits, sinema dünyasına uzak bir isim değil. Kendine özgü, hırıltılı, deneysel, sıradışı bir müzik yapan Waits, daha önce The Fisher King ve Bram Stoker's Dracula için de müzik çalışmaları yaptı.
#70 - Aralık 16 2009, 20:11:58
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Apaçi Kalesi & Sarı Kurdeleli Kız     

Sinema tarihinin en büyük ustalarından John Ford'un iki western klasiği aynı koleksiyonda...

Western filmleriyle olduğu kadar, edebiyat uyarlamalarıyla da büyük başarı kazanan yönetmen John Ford, En İyi Yönetmen dalında 4 kez Oscar ödülü alarak rekor kırmıştı.

Tam 140 filme imza atan John Ford, günümüz yönetmenleri de dahil pek çok sinemacıya ilham kaynağı oldu.

John Ford’un ünlü oyuncu John Wayne ile gerçekleştirdiği en güzel Western filmlerinden ikisi bu koleksiyonda bir arada sunuluyor.

APAÇİ KALESİ/ FORT APACHE
Arizona çölündeki süvari karakolu Fort Apache'ye tayini çıkan kibirli Albay Thursday (Henry Fonda), kaleye kızı Philadelphia (Shirley Temple) ile birlikte gelir. Onlara, bölgeyi çok iyi tanıyan Yüzbaşı York (John Wayne) eşlik eder. Kendisini hiçliğin ortasına sürülmüş olarak görmekten hoşlanmayan Albay, kalede disiplin kurmak ister. Ancak York'un uyarılarını görmezden gelen hırslı Thursday, süvarileri bir Apaçi tuzağının tam ortasına sürükleyecektir.

SARI KURDELELİ KIZ/ SHE WORE A YELLOW RİBBON
Emekliliğine birkaç gün kalan Süvari Yüzbaşı Nathan Brittles'a (John Wayne) son bir görev daha verilmiştir: Bir Kızılderili kabilesinin ayaklanmasını bastırmak. John Ford, bu büyük Western klasiğinde seyirciyi soluk kesici, gerilim dolu müthiş bir entrikayla karşı karşıya bırakıyor.
#71 - Aralık 16 2009, 20:13:09
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Kıyamet Virüsü D@BBE Gerçek mi Olacak?

25 Aralık’ta vizyona girecek d@bbe 2’de, bu ürkütücü görüş ilk kez bir sinema filminde işlenecek.

Teknolojinin hayatımızın her alanına girdiği günümüzde “Bilgisayardan insana virüs bulaşabilir mi?” sorusunun cevabını evet olarak düşünmek ürkütücü geliyor. Bilgisayarlardan insanlara virüs bulaşabileceği görüşü, İngiliz Profesör Kevin Warvick'e göre gelecekte bir gün gerçek olacak. 25 Aralık’ta vizyona girecek d@bbe 2’de, bu ürkütücü görüş ilk kez bir sinema filminde işlenecek.
d@bbe 2 filminde internet yoluyla her eve giren ve insanlara bulaşabilen bir virüs şeklinde tasvir edilen Dabbe'tül arzın, bilimsel olarak gerçeklik olasılığı olduğu ortaya çıktı. İngiltere Reading Üniversitesi Sibernetik Profesörü Kevin Warvick, gelecekte bilgisayar virüslerinin insanlara bulaşabileceğini açıkladı. Profösör Warvick; yakın gelecekte insan nöronları ve bilgisayar ağları arasında birtakım çipler aracılığıyla internet bağlantısı kurulabileceğini ve insan sinir hücrelerinin bilgisayar virüslerinin saldırısına uğrayabileceğini açıkladı.
Kuran'da kıyamet alameti olarak geçen ve ne olduğu tam olarak bilinmeyen bir canlı anlamına gelen d@bbe kelimesi, Hasan Karacadağ'ın d@bbe serilerinde bilgisayar aracılığıyla her eve giren ve insanlara bulaşarak beyinlerini ele geçiren bir virüs olarak tanımlanıyor.

Türkiye’nin ilk seri korku filmi olma özelliğini taşıyan d@bbe 2, Özen Film’in dağıtımıyla 25 Aralık 2009’da, yaklaşık 200 kopya olarak vizyona girecek.
#72 - Aralık 16 2009, 20:14:36
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Bal Berlin'de!

Semih Kaplanoğlu’nun filmi Bal, 60. Berlin Film Festivali'nde...

Semih Kaplanoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Yusuf Üçlemesi”nin
üçüncü ve son filmi BAL, 60. Berlin Film Festivali resmi yarışma
bölümüne seçildi.

Film bizi Yusuf'un hayatının birinci safhasına yani çocukluğuna
götürüyor ve bu kez bizi Karakovan balcısı babası Yakup’la
tanıştırıyor.

Filmin başrollerini ilk oyunculuk denemesiyle 7 yaşındaki Bora Altaş,
Erdal Beşikçioğlu ve Tülin Özen paylaşıyor.

BAL, bir Türk-Alman ortak yapımı olarak gerçekleştirildi.
Filmstiftung NRW, ZDF/ ARTE ve Eurimages tarfından desteklenen
filmin çekimleri Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinde gerçekleştirildi.

SCORSESE VE POLANSKI 60. BERLINALE’DE
60. yılını kutlayacak olan Berlinale’nin jüri başkanlığını Werner Herzog üstleniyor.

Resmi yarışma bölümünde şimdilik açıklanan 7 film arasında Roman Polanski’nin son filmi “The Ghost Writer” da bulunuyor.

Martin Scorsese’nin “Shutter Island” filmi ise Dünya Prömiyerini yarışma dışı gösterimiyle Berlin’de yapacak filmler arasında.

“Yusuf Üçlemesi”nin ilk filmi olan YUMURTA, Dünya Prömiyerini 60. Cannes Film Festivali’nde yapmış, birçok ulusal ve uluslararası festivalden de ödüllerle dönmüştü.

SÜT 14 OCAK’TA ALMANYA’DA VİZYONDA
Dünya Prömiyerini 65. Venedik Film Festivali’nde gerçekleştiren SÜT
ise 14 Ocak’ta Almanya’nın 11 kentinde 14 kopyayla vizyona giriyor.
#73 - Aralık 16 2009, 20:15:06
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Morgan'lar Nerede?

Morgan'lar Nerede? 22 Ocak 2010'da sinemalarda!

Columbia Pictures, bir Castle Rock Entertainment / Banter Films şirketi olan Relativity Media işbirliği ile, “Morganlar Nerede?/Did You Hear About the Morgans?”’ı sunar. Başrollerde; Hugh Grant, Sarah Jessica Parker, Sam Elliott.

Yönetmen Marc Lawrence, romantik komedi yazıp yönetmeye yabancı bir sinemacı değil. “Music and Lyrics” ve “Two Weeks Notice” de onun imzasını taşıyordu.

Meryl Morgan'ı canlandıran Sarah Jessica Parker bu romantik komedi yapıtının daha önceki projelerinden farklı olduğunu belirtiyor ve, “Mizahı hoşuma gitti. Meryl gibi birini canlandırmamıştım. Evliliği onunki gibi olan birini oynamamıştım” diyor.

Ayrıcalıklı ve nevrotik New Yorklu çifte tezat olarak rahat ve düzenli Clay-Emma çiftini canlandıracak mükemmel oyuncular arayan Lawrence, Sam Elliott ile Mary Steenburgen'ın bu rolleri kabul etmesinden büyük heyecan duydu. Elliott ise bu konuda şunları söylüyor: “Marc Lawrencela kendi yazdığı bir senaryoda çalışma fırsatı bulduğum için tek kelimeyle mutluyum. O çok zeki ve çok çalışkan bir sinemacı. İstedikleri konusunda son derece net olmasının yanı sıra işbirliğine de çok yatkın. Her an daha iyi bir şeyler yakalamanın peşinde. Daha önce Marc kadar çok çalışan bir yönetmenle karşılaşmamıştım”.
#74 - Aralık 16 2009, 20:16:02
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


17 Aralık'ta Avatar Ön Gösterimi!

Avatar, 17 Aralık Perşembe günü REAL D 3D teknolojisi ile, 12 şehir, 29 salonda gösterime giriyor!

18 Aralık Cuma günü tüm Türkiye'de vizyonlarda olacak olan ve ilgiyle beklenen Avatar, 17 Aralık Perşembe günü 12 şehir, 29 salonda REAL D 3D teknolojisi ile gösteriliyor olacak.

REAL D 3D Hakkında

REAL D 3D, alternatif 3D sinema sistemlerinden farklı olarak, en üst kalitede 2D ve 3D içerik gösterebilen sadece bir adet dijital projektör ve server kullanır. Sağ ve sol görüntüler, çok yüksek bir hızda, saniyede 144 kare olarak, sırasıyla perdeye yansıtılır. Her karede sağ ve sol göz için görüntü olarak değişirken, bu iki görüntünün birleşmesi, REAL D 3D Sinema sisteminin ışığın yönünü değiştirerek REAL D 3D Sinema gözlükleriyle buluşturması ile sağlanır.GÜMÜŞ PERDE’ye yansıtılan görüntü 35 TRILYON RENK içerir. Kullanılan dijital ses sistemi ise 36,600 WATT SES GÜCÜ’ne sahiptir. 3D görüntüleme araçları sağlayan REAL D 3D, bu alanda dünyanın önde gelen şirketlerinden biri. İşbirliği içinde olduğu kuruluşlar arasında NASA ve Amerikan ordusunun yanı sıra BMW, Boeing ve Pfizer gibi dünya devleri bulunuyor. Baş ağrısı ve göz yorulması yaşanmıyor . Dijital içerik dağıtım ağı içerisinde dijital filmlerin ve dijital 3 boyutlu filmlerin yanı sıra canlı konserler, ve spor organizasyonlarını izleyebilmek de mümkün. REAL D 3D şu anda 23 ülkede 5000’nin üzerinde salonla dünyanın en büyük dijital 3D platformunu temsil ediyor.

“REAL D 3D gözlükleri” de farklı
Ekrandaki sağ ve sol görüntülerin beyinde birleşmesi ve derinlik algısının gerçekleşmesini sağlayan özel REAL D 3D gözlükleri, geleneksel kırmızı-yeşil anaglif gözlüklerden farklı son derece rahat ve polarize filtreli gözlükler.

REAL D 3D gösterimlerinin yapılacağı sinemalar:

Cinebonus Kanyon, Levent Istanbul 21:45
Cinebonus Gmall, Maçka Istanbul 21:30
Cinebonus Nautilus, Kadıköy Istanbul 21:45
Cinebonus Meydan, Ümraniye Istanbul 21:30
Cinebonus Capacity, Bakırköy Istanbul 22:00
Cinebonus Astoria, Esentepe Istanbul 21:30
Cinebonus Palladium, Kozyatağı Istanbul 21:30
Cinebonus Historia, Fatih Istanbul 21:00
Cinebonus Kipa Balcova Izmir 21:30
Cinebonus Arcadium Ankara 21:30
Cinebonus Bilkent Ankara 21:00
Cinebonus Kayseri Park Kayseri 21:30
Cinebonus M1 Adana 21:15
Cinebonus Migros Antalya 21:30
Cinebonus Espark Eskişehir 21:30
Cinebonus Panora Ankara 21:15
Cinebonus Gordion Ankara 21:15
Cinebonus Ada Adapazarı 21:15
Cinebonus Forum Çamlık Denizli 21:15
Cinebonus Forum Mersin 21:30
Cinebonus Forum Trabzon 21:15
Cinebonus Erzurum Erzurum 21:15

3D olmayan öngösterimler:

Cinebonus Flyinn Florya 21:00
Cinebonus Kale Güngören, İstanbul 21:30
Cinebonus Neo , Eskişehir 21:30
Cinebonus Forum Aydın 21:00
#75 - Aralık 16 2009, 20:17:53
‎ Unutma! Kendine yarattığın dünyada, içine aldığın tüm vatandaşlar arasında en 'solcu' benim!
Mercey.


Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.