Var mıdır onun gibisi? Sarsar, vurur tek bir kelimesiyle.
İki satırdır karşınızdaki, sonuna gelindiğinde birçok anlam çıkartılabilir. Yüklemiştir çünkü, en ufak bir boşluk kalmayacak şekilde doldurmuştur.
Tek bir kelamı eğreti durmaz mı bir insanın? Ben bunu onda gördüm, her sözcüğün ne eksik ne fazla, tam oturabileceği bir yeri varmış.
Okunur, hayran olunur, düşündürür, biran durulur, kavurur.
Çok ayrıdır bendeki yeri, ilk sıradadır.
"Kim o?" deme boşuna,
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.
Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye;
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye.
Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye.
"Konuşmak susmanın kokusudur,
Ya sus git, ya konuş gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur,
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma."
Andırırsın beni bana, bana beni;
Dediklerinde, duyduklarında.
Yazdıklarımda seni bana, bana seni;
Söylemesem bile, saklamadıklarımda.
Ah hep aklımda, hep aklımda;
Andırırsın seni sana, sana seni,
Gözlerinde, kulaklarında, dudaklarında...
"Ben yoksam
Biliyorum; ben sende yokuz.
Sen yoksan
Biliyorum; sen bende yokuz.
Ve de gözlerimizde bir o ışık
Ki
O yoksa
Biliyorum, biz bizde yokuz..."
Ve dahası, okunası, yanası, hayran olunası...