Alternatifim Cafe

Soykırım Vardır...

Discussion started on Ermeni Sorunu

EVET arkadaşlar soykırım olduğunu kabul ediyoruM.Eğer doğu anadolu da ki toplu mezarlara bakarsanız NE KADAR TÜRK katledildiğini görürsünüz..Soykırımı kabul edelim ama TÜRK SOYKIRIMINI.Sözde 2 milyon ermeni katletmişiz.Allah aşkına kaç tane ermeni yaşıyor şu dünyada...O tarihlerde Osmanlı nüfüsu 15-510 milyon arası..3 milyonu ermeniyse kaç  tane türk var..Ya saçmalıklarına emin olun onlar bile gülüyor ama işte bazı devletler istemiyo arkadaşlar....Bize tahammül edemiyolar...HAÇLI seferi yaptılar oladı,1, dünya savaşı olmadı,ermeni sorunu olmadı,asala olmadı,sağ sol çatışmaları olmadı,şimdi ise PKK yine olmayacak..

arkadaşlar İŞİN ÖZÜ ŞU..

Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü konumunda olan Türkiye, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan boğazları, Ortaasya, Kafkasya ve Ortadoğu’daki doğal enerji kaynaklarının kesiştiği noktadaki jeopolitik konumuyla bütün dünyanın dikkatini çekmektedir.

Geçmişte Osmanlı devleti, bugün de Türkiye, bu jeopolitik ve jeostratejik konumundan dolayı çeşitli entrikaların çevrildiği bir alan olmuştur. Osmanlı devletini parçalayarak tarih sahnesinden silmek isteyen sömürgeci devletler, bu entrikalarında yüzlerce yıldır Türklerle dostça yaşayan Ermenileri kullanmışlardır.

Tarihte olduğu gibi günümüzde de, Ermeni toplumu üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya çalışan ülkeler bulunmaktadır. Bazı ülkelerde Türkleri ve Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayan anıtlar dikilmekte, bazı ülkelerde de soykırım iddiasını tanımaya yönelik kararlar parlamento gündemlerine getirilmekte, hatta kimi ülke parlamentolarında kabul edilmektedir. Gerçekte tarihçilere bırakılması gereken bu konular, siyasetçilerin elinde çıkar aracı haline dönüştürülmektedir.

Tarih boyunca Romalılar, Persler ve Bizanslılar tarafından Anadolu’nun bir yerinden diğerine sürülen, savaşlara itilen ve çoğu kez üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gören Ermeniler, Türklerin Anadolu’ya girişlerinden sonra Türklüğün adil, insani, hoşgörülü, birleştirici anlayış ve inancından yararlanmışlardır. Bu ilişkilerin gelişme ve doruğa ulaşma çağı olan 19. Yüzyıl sonlarına kadar süren devir, “Ermenilerin altın çağı” olmuştur. Osmanlı devletinin çalışan, liyakatli, dürüst ve becerili her vatandaşına sağladığı imkanlardan gayr-i müslimler içinde en çok faydalananlar Ermeniler olmuştur. Askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulurken, ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve idari işlerde yükselme fırsatını elde etmişler ve devlete bağlı, milletle kaynaşmış ve anlaşmış olduklarından dolayı "millet-i sadıka” olarak kabul edilmişlerdir. Bu çerçevede Türkçe konuşan, ayinlerini bile Türkçe yapan bu topluluktan devlet kademelerinde önemli görevlere yükselenler, hatta Bayındırlık, Bahriye, Hariciye, Maliye, Hazine, Posta-Telgraf, Darphane Bakanlıkları, Müsteşarlıkları yapanlar olmuştur. Hatta Osmanlı devletinin meseleleri üzerinde Türkçe ve yabancı dillerde eserler de yazmışlardır.

Ancak Osmanlı devletinin zayıflamaya başladığı dönemlerde, hemen her konuda Avrupa’nın müdahalesi baş gösterince, Türk-Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma başlamıştır. Batılıların özellikle misyoner din adamı kisvesinde, Osmanlı devleti içine soktuğu provokatörlerin faaliyetleriyle Ermeniler; dini, kültürel, ticari, sosyal ve siyasi açılardan Türk toplumundan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Böylece, çoğu defa Türklerin zararlı çıktığı trajik olaylar başlamış, Doğu Anadolu’da başlatılan ve İstanbul’a kadar yayılan isyan hareketlerinde binlerce Türk ve Ermeni hayatlarını kaybetmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında ise; Osmanlı askeri olarak düşmanlara karşı savaşan veya geri hizmetlerde çalışan Ermenilere karşılık, Ermenilerin önemli bir kısmı düşman kuvvetlerinin yanında Türklere karşı savaşmıştır. Cephe gerisinde de komitacı Ermeniler kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmaksızın katliamlara girişmişler, yüz binlerce Müslüman’ın hayatına kastederek Doğu Anadolu’yu bir harabe haline çevirmişlerdir.

Devletin bunları yatıştırmak ve durdurmak için aldığı tedbirler istismar edilmiş ve dış devletlerin tahrik ve vaatleriyle Ermeniler, bin yıl refah içinde yaşadıkları ülkeyi parçalamaya çalışmışlardır.

Anadolu dışında kurulan Hınçak, Taşnak, Ramgavar, Hınçak İhtilal Komitesi, Silahlılar Cemiyeti, Ermenistan’a Doğru Cemiyeti, Genç Ermenistan Cemiyeti, İttihat ve Halas Cemiyeti ve Karahaç Cemiyeti gibi örgütler, halkı silahlı ayaklanmaya sevk etmişlerdir.

Osmanlı devleti, Birinci Dünya Savaşı içinde, Ermeni isyanının yoğun olduğu Doğu Anadolu’da, bir yandan cephede Rus ordularıyla ve Rusların yanında yer almış olan Ermeni kuvvetleriyle savaşmak zorunda kalmıştı. Diğer yandan da cephe gerisinde Türkleri katleden, Türk köy ve kasabalarını yakıp yıkan, ordunun ikmal tesislerine ve konvoylarına saldıran Ermeni çeteleri ile mücadele etmek zorunda kalmıştır.

Ayrıca hem cephede hem de cephe gerisinde savaşmak durumunda bırakılmasına rağmen, 9-10 ay, cephe gerisindeki önemli tehlikeyi “mahalli tedbirlerle” çözüme ulaştırmaya çalışmıştır. Bu arada, 24 Nisan 1915’te, cephe gerisinde faaliyette bulunan Ermeni komitecilerine yönelik bir operasyon yapmış ve vatana ihanet eden 2345 komiteciyi tutuklamıştır.

Komitecilerin dışında özellikle Rus sınırına yakın bölgelerdeki Ermeni halkın da devlete isyan halinde olduğunu görünce, son çareye başvurmuş ve bölgedeki Ermenilerden sadece isyan hareketine karışanları savaş bölgesinden alıp, ülkenin emniyetli bölgelerine “sevk ve iskâna”, o dönemdeki ifadesiyle “tehcir”e tabi tutmuştur. Bu uygulama ile aynı zamanda her şeyden önce cephe gerisinde iç savaş ortamında bulunan Ermeni halkın can güvenliği sağlanmıştır. Çünkü Ermenilerin bölgedeki Türklere yaptıkları katliam ve mezalimin karşılığını müslüman halk da vermeye başlamıştı.

Ermenistan ile bir takım siyasi ve ekonomik çıkarlar için Ermenileri kullanan bazı devletler, yer değiştirme uygulamasını ve 24 Nisan’daki tutuklamaları bir “soykırım” gibi göstermek ve dünya kamuoyunu bu konuda ikna etmek için yoğun bir propaganda faaliyetine girişmişlerdir(1).

Oysa Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Osmanlı devletini işgal eden devletlerden İngilizler, aralarında Osmanlı siyasi ve askeri liderleriyle önde gelen aydınların da bulunduğu 143 kişiyi “Ermeni olaylarında savaş suçu işledikleri” gerekçesiyle tutuklayarak Malta adasına sürmüş ve hapsetmiştir. Suçlamalarla ilgili olarak Osmanlı, ABD ve İngiliz arşivlerinde geniş çaplı araştırmalar yapılmıştır. Buna rağmen, Malta’daki tutuklular hakkında iftiraları kanıtlayacak deliller mahkemeye sunulamamıştır. Sonuç olarak Malta'daki tutuklular, kendilerine hiçbir suçlama dahi yöneltilmeden ve duruşma yapılmadan 1922'de serbest bırakılmışlardır.

Ancak Türkleri sözde soykırımla suçlama gayretleri durmamış; Malta’daki yargılama sürecinde İngiliz basınında Osmanlı Hükümeti’ni sözde soykırım ile suçlayan ve bu konuyu ispata yeltenen bazı uydurma belgeler yayınlanmıştır. Söz konusu belgelerin General Allenby komutasındaki İngiliz İşgal Kuvvetleri tarafından Suriye'deki Osmanlı Devlet Dairelerinde ortaya çıkarıldığı iddia edilmiştir. Ancak, İngiliz Dışişleri Bakanlığı tarafından sonradan yapılan soruşturmalar, İngiliz basınına verilen bu belgelerin İngiliz ordusu tarafından ele geçirilen belgeler olmayıp, Paris'teki Milliyetçi Ermeni Delegasyonu tarafından müttefik delegasyonlara gönderilen yazılar olduğu anlaşılmıştır(2).

Bütün bu gerçeklere rağmen, sözde soykırım iddialarını gündemde tutmak için olağanüstü gayret sarf eden Ermeni komiteleri, terör eylemlerine yönelmişlerdir. 1965'ten sonra, çeşitli ülkelerdeki Ermenilerin, Türkiye aleyhine başlattıkları karalama kampanyasıyla dünya ve Türkiye kamuoyunda varlığını hissettiren sözde Ermeni Sorunu, 1970'li yıllardan itibaren yurtdışındaki Türk temsilciliklerine yönelik terör eylemlerine dönüşmüştür.

Gurgen (Karekin) Yanikan adlı bir yaşlı Ermeni’nin 27 Ocak 1973'de ABD'nin Santa Barbara kentinde, Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'i katletmesiyle başlayan "Bireysel Ermeni Terörü", 1975'den itibaren tıpkı 1915 öncesinde olduğu gibi "Örgütlü Ermeni Terörü"ne dönüşmüştür. Yurtdışındaki Türk görevliler, diplomatlar, elçilikler ve kuruluşlarına yönelik Ermeni saldırıları, kısa sürede hızlı bir tırmanma göstererek yoğunluk kazanmıştır.

Ermeni teröründe, Türkiye’deki iç huzursuzluğun zirveye çıktığı 1979 yılından itibaren büyük bir artış gözlenmeye başlanmıştır. Ermeni teröristler, 21 ülkenin 38 kentinde, 39'u silahlı, 70'i bombalı, biri de işgal şeklinde olmak üzere toplam 110 terör olayı gerçekleştirmişlerdir. Bu saldırılarda 42 diplomatımız ile 4 yabancı hayatını kaybederken, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişi de yaralanmıştır(3).

Ermeni terör örgütleri, dış dünyanın tepkileri üzerine 1980’li yıllarda taktik değiştirerek, PKK terör örgütü ile işbirliğine girmişlerdir. 1984 yılında PKK sahneye çıkarılmış ve Asala-Ermeni terörü geri plâna çekilmiştir. Belgeler, Bekaa ve Zeli kamplarında ASALA ile PKK militanlarının birlikte eğitim gördüklerini ortaya koymuştur.

Türk güvenlik güçlerinin PKK terörü ile mücadelede başarı sağlamasının ardından Ermeni komiteleri, sözde iddialarını Ermenistan devletinin açık desteği ve Ermeni Diasporası aracılığıyla sürdürmeye devam etmektedirler. Çeşitli ülke parlamentolarından “sözde Ermeni Soykırımı”nı kabul eden yasaların ve önerilerin çıkmasını sağlamaya çalışarak, asılsız iddialarını dünya kamuoyuna kabul ettirmeye çalışmaktadırlar.

Amaçları, sözde iddialarını tüm dünyaya “tanıtmak”, Türkiye’yi bu temelsiz iddiaları “tanımak” zorunda bırakmak, sözde soykırımdan dolayı Türkiye'den "tazminat" ve "toprak" almak ve "Büyük Ermenistan" rüyasını gerçekleştirmektir.

DİPNOTLAR

1) Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2000.

2) Yıldırım, Dr. Hüsamettin, Ermeni İddiaları ve Gerçekler, Ankara 2000, s. 38 (PRO.FO. 13 Temmuz 1921, 371 / 6504 / E.8519)

3) Şimşir, Bilal, Şehit Diplomatlarımız, Bilgi Yayınevi, Ankara 2000, 2 Cilt.
 ERMENİ SORUNUNUN ORTAYA ÇIKIŞI
Osmanlı Devleti zayıflamaya başlayıp, hemen her konuda Avrupa'nın müdahalesine maruz kalınca, Türk - Ermeni ilişkilerinde de bir bozulma devri başlamıştır. Batılı ülkeler Osmanlı Devleti'ni bölerek bölgesel çıkarlarına ulaşabilmek için Ermenileri Türk toplumundan koparmayı hedeflemişlerdir. Özellikle Avrupa'nın bazı büyük devletleri "ıslahat" adı altında bir yandan Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışırken, bir yandan da Ermenileri, Osmanlı yönetimine karşı teşkilatlandırmışlardır. Böylece ülke içinde ve dışında teşkilatlanan ve silahlanan Ermeni komiteleri ile Ermeni Kiliseleri'nin kışkırtıcı faaliyetleri sonucunda, Ermeni toplumu yavaş yavaş Türklerden uzaklaşmaya başlamıştır.

Türklerin iyi tutumuna karşın, yabancı devletlerle ittifak etmek suretiyle Türklerle mücadeleye başlayan Ermeniler, Batının desteğini alabilmek için kendilerini "ezilen bir toplum" olarak göstermeye ve "Anadolu üzerindeki egemenlik haklarını Türklerin gasp ettiği" iddiasını dile getirmeye başlamışlardır.

Islahat Fermanı ile Müslümanlar ve Gayr-i Müslimler eşit statüye getirilince ayrıcalıklarını kaybeden Ermeniler, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda, Rusya'dan "işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarından çekilmemesini, bölgeye özerklik verilmesini veya Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını" talep etmişlerdir. Bu isteklerle birlikte Ermeni sorunu ilk kez ortaya çıkmaya ve uluslararası bir şekil almaya başlamıştır.

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan Ayastefanos Anlaşması'nın Osmanlı Devleti'nce kabullenilmek zorunda kalınan 16. maddesi şöyledir:
"Ermenistan'dan Rusya askerinin istilası altında bulunup Osmanlı Devleti'ne verilmesi gereken yerlerin boşaltılması oralarda iki devletin dostane ilişkilerinde zararlı karışıklıklara yol açabileceğinden, Osmanlı Devleti Ermenilerin barındığı eyaletlerde mahalli menfaatlerin gerektirdiği ıslahat ve düzenlemeyi vakit kaybetmeksizin yapmayı ve Ermenilerin Kürtlere ve Çerkezlere karşı güvenliklerini sağlamayı garanti eder".

Anlaşmanın bu hükmü, esas itibariyle bağımsızlık kazanmak isteyen Ermenileri tam anlamıyla tatmin etmemiş olsa dahi "Ermeni Sorunu"nun tarihte ilk kez bir uluslararası belgeye yansıması ve "Ermenistan" diye bir bölgenin varlığından söz edilmesi yönünden büyük önem taşımaktadır.

1878 yılında toplanan Berlin Kongresi sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması'nın 61. maddesi de Ayastefanos Anlaşması'nın 16. maddesi yerine şu hükmü getirmiştir:

"Osmanlı Hükümeti, halkı Ermeni olan eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gerektirdiği ıslahatı yapmayı ve Ermenilerin Çerkez ve Kürtlere karşı huzur ve güvenliklerini garanti etmeyi taahhüt eder ve bu konuda alınacak tedbirleri devletlere bildireceğinden, bu devletler söz konusu tedbirlerin uygulanmasını gözeteceklerdir".

Berlin Antlaşması'nın bu hükmü ile Türk-Ermeni ilişkilerine yabancı güçlerin müdahale edebilmesi hakkı tanınmış olmaktadır.

Böylece Ermeniler, Ruslar ve İngilizler tarafından kullanılmaya başlanmış ve İngiltere'nin elinde Rus yayılmacılığına karşı bir ileri karakol vazifesi görmüşlerdir. İngiltere ve Rusya tarafından tarih sahnesine sunulan Ermeni Sorunu, aslında emperyalizmin Osmanlı Devleti'ni yıkma ve paylaşma politikasının bir uzantısıdır. Sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve yalanları da işte bu politikanın propaganda ürünüdür!..

 

#1 - Mayıs 28 2006, 15:10:14
« Son Düzenleme: Ağustos 10 2006, 21:42:52 Gönderen: _TrAiToR_ »
imzanız kural dışı.

Arkadaşlar bu bölümlere önem verelim...... Bizi biz yapan değerler...
#2 - Mayıs 31 2006, 12:38:27
imzanız kural dışı.

ikilibi katliyam desek buna ne dersiniz ?
#3 - Mayıs 31 2006, 20:50:20

Valla adı vahşet....Önemli olan bunlara sahip çıkmak..Savunmak...

Arkadaşlar soykırım vardır....


iki mesaj birleştirilmiştir.ard arda mesaj göndermeyelim..
#4 - Mayıs 31 2006, 23:53:27
« Son Düzenleme: Haziran 01 2006, 14:26:53 Gönderen: dArK »
imzanız kural dışı.

yazmamak için kendimi tutuyorum ama sanırım siz soykırınla katletme farkını anlayamamışsınız...
#5 - Haziran 04 2006, 12:56:09

yapıldı ya da yapılmadı...ama bunun farkını bilmeyen insanların yorum yapması :icon
#6 - Haziran 04 2006, 12:58:46

ya tabi öyledir...bence aç sözlüğü bak..konuyu açan arkadaş da baksın...
#7 - Haziran 04 2006, 13:02:13

en sonki olaydan sonra kimseyle polamiğe girmeme kararı aldım...benim ne düşündüğüm zaten ortada...ben yalnızca bu iki kavramın karıştırılmaması gerektiğini söylüyorum o kadar...
#8 - Haziran 04 2006, 13:04:46

yazmamak için kendimi tutuyorum ama sanırım siz soykırınla katletme farkını anlayamamışsınız...

evet doğru bu iki kavramı bilmeyen ayırt edemeyenler hiç yorum yapmasın bile  :okey ama burda kavram kargaşası yok !
#9 - Haziran 04 2006, 15:52:39

 konuyu açanda soykırım var demiş sende onaylamıssın  :alala

Afferin lan....gerçekten çok güzel bir konu...evet soykırım var...ama Türk soykırımı....ermenilerin doğu anadoluda yaptığı

katliam...Çok dikkat edilmesi lazım....
#10 - Haziran 04 2006, 15:57:08

bana sorduğun bu sorunun saçma olduğnu sende biliyosun bu konuyla ilgili evvelden de bilgim var ayrıca arkadaşn paylaşımınıda okudum benim dediğim kim suçlu filan değil o veye bu sen türklerin soykırıma uğradığnı mı söylüyosun ?
#11 - Haziran 04 2006, 16:02:05

tamam feci olduğnu herkes kabul ediyo zaten ama ben tam olarak seni anlmak istiyorum evet soykırım var...ama Türk soykırımı burda böyle demişsin  :alala gene beni çelişkiye düşürdün düşüncen hakkın da!

Afferin lan....gerçekten çok güzel bir konu...evet soykırım var...ama Türk soykırımı....ermenilerin doğu anadoluda yaptığı

katliam...Çok dikkat edilmesi lazım....
#12 - Haziran 04 2006, 16:05:12

hakaret etmene lüzum yok gördüklerimi söylüyorum  :okey
#13 - Haziran 05 2006, 13:39:53

kimse kimsenin kusuruna bakmıyor da hala o iki kavram karıştırılıyor...sanırım ozzy de buna değinmek istedi..
#14 - Haziran 05 2006, 17:09:45

ermeni soykırımı diye birsey yok bunlar türkiyeye uygulanan politikalrdan sadece birisi...
#15 - Haziran 05 2006, 17:14:20

kimse kimsenin kusuruna bakmıyor da hala o iki kavram karıştırılıyor...sanırım ozzy de buna değinmek istedi..


evet ama ...
#16 - Haziran 05 2006, 17:52:48


aması hala sokırım demeleri  :okey
#18 - Haziran 06 2006, 17:40:45

katletmek=soykırım denemez........................
#19 - Haziran 06 2006, 22:21:00

Ya siz kavram kargaşasına dalmış gidiyorsunuz.Ben konuyu kavramları tartışanız diye yazmadım ayrıca ben konu üzerine tez hazırladım...Maksat bilgiyse mevcut..Önemli olan sesimizi duyurmak..Ayrıca kavramlar o kadar inceki iyice incelersek işin içinden çıkamayız..Ermeni sitelerine girerseniz çokta abartmadığımı görürsünüz..Sitelerde SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI adı altında o kadar yalan ve saçma bilgiler varki.....Arkadaşlar biz bu yüzden gerilere gidiyoruz...Herşeyi amacı dışında yorumluyoruz...Biraz daha dikkat..............
#20 - Haziran 07 2006, 21:59:46
imzanız kural dışı.

susayım diyorum ama olmuyor...ne demek kavram kargaşasına takılmışsınız!!??bu iki kavramı ayırmadan mı tez yazdın???saçmalık yaa
#21 - Haziran 07 2006, 22:36:59

soykırımın içinde katletmek var ama katletmenin içinde soykırım yok yani katletmekte her zaman amaç soykırım değildir ama soykırım amacıyla yapılan şey elbette katletmek gibidir...
#22 - Haziran 07 2006, 22:45:23

Ya siz kavram kargaşasına dalmış gidiyorsunuz.Ben konuyu kavramları tartışanız diye yazmadım ayrıca ben konu üzerine tez hazırladım...Maksat bilgiyse mevcut..Önemli olan sesimizi duyurmak..Ayrıca kavramlar o kadar inceki iyice incelersek işin içinden çıkamayız..Ermeni sitelerine girerseniz çokta abartmadığımı görürsünüz..Sitelerde SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI adı altında o kadar yalan ve saçma bilgiler varki.....Arkadaşlar biz bu yüzden gerilere gidiyoruz...Herşeyi amacı dışında yorumluyoruz...Biraz daha dikkat..............


ermeni sitelerinde olayların şişirilmesi yalan yanlış yazılması sana bu kavramı kullanma hakkını ver mez ! böyle bi mantıkla nası tez hazırlayabildin  :icon



Ermeni politikacı: Türkler bizi katlederek soyumuzu tüketmek istediler..Bu soykırım değil mi...

Aslında katletme ile soykırım arasında fark yokmuş..Bir ermeni böyle söylemiş...

O zaman ermeniler doğu anadolu Soykırım yaptılar... :ban

ne yani ermeniler böyle diyo diye türklerde onlarda bize soykırım yaptılar mı demeli :icon
#23 - Haziran 08 2006, 11:59:09
« Son Düzenleme: Haziran 08 2006, 12:00:45 Gönderen: ozzy »

sana kesinlikle katılmıorum poisonivy...biz burda kawramları deil,haklılıımızı ortaya koymaya calışıoruz..destek olursan sewinicez..amacını tam olarak öğrenebilr miyim??? :hönk  :hönk
#24 - Haziran 08 2006, 16:43:53
oyun  bitince şah da, piyon da aynı  kutuya  konur...

destek bir yana beni anlamamanız enteresan..neyse nasıl biliyorsanız öyle devam edin arkidişler ben artık karışmıyorum
#25 - Haziran 08 2006, 16:46:05

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.