Alternatifim Cafe

Jakobenizm?

Discussion started on Felsefe

 Kısaca "tepeden inmecilik" demektir, ama bu kadar basit değil, arkasında koca bir siyaset felsefesi, hatta bilim felsefesi vardır.
Ünlü siyaset filozofu Roger Scruton'un "A Dictionary of Political Thought"ta anlattığına göre, Jakobenizmin bariz özellikleri şunlardır:
* "İnandığı görüş, eylem için yeterli meşruiyet sebebidir." Meşruiyetin birincil kaynağı hukuk değil, ideolojisi ve ilkeleridir. Karşıt görüşler ise, yok edilmesi gereken ihanetler ve sapmalardır!
* "Jakobenizm, güç kullanarak kendi görüşlerini dayatır." Metodu, ne pahasına olursa olsun 'devrim'dir, şiddettir, baskıdır.
* "Gaye için her vasıta meşrudur." Devrim, devlet, dava veya 'cihad' için hak ve hürriyetler, evrensel hukuk kuralları çiğnenebilir!
* "Cahil halk, 'doğru'yu ve çıkarlarını bilmez.." Öyleyse zorla 'aydanlatılmalı', sıkı bir "merkeziyetçilik"le yönetilmelidir.


'Ödünsüz' ideoloji!

Fransız İhtilali'nde, Jakoben tarikatından kalma eski bir manastır binasında toplanan devrimcilere 'Jakobenler' denilmiştir. Devrimin en radikal ve terör uygulayan takımı oldukları için de, Fransız İhtilali ile özdeşleşmişlerdir.
Benzer özelliklere sahip başka akımlara da 'Jakoben' denilmiştir. Mesela Rus ve İran devrimleri de 'Jakoben'dir.
Jakobenlerin temel felsefesi, aklın (ideolojinin) yanılmazlığıdır. Liberal filozof Friedrich von Hayek, bu 'yanılmaz akıl' anlayışını eleştirmiş, hem deneysel bilim felsefesine ters, hem anti demokratik olduğunu göstermiştir. (Kanun Yasama Faaliyeti ve Özgürlük, sf. 38 - 51)
Muhafazakar İngiliz ve Liberal Amerikan demokrasilerinin aksine, Fransız tarihinde "doğaları gereği farklı olan siyasal toplum ile dinsel toplumu benzer ilkelere göre düzenlemenin mümkün olmadığını iki taraf da anlayamamıştır." (A. de Tocqueville, Eski Rejim ve Devrim, sf. 200)
Ve hiç ödün vermemişler, hep çarpışmışlardır!
İngiltere ve Amerika'da Aydınlanma felsefesi dini###### inançları bir özgürlük alanı olarak algılarken, Fransa'da Aydınlanma ve din birbirlerini ezmeye çalışmışlardır! (Roy Porter, The Englightenment, sf. 33 - 40
Fransa'da Jakoben gelenek Katolikleri okullardan, memuriyetten, ordudan atmış, onlara "Cumhuriyet'in paryaları" muamelesini yapmıştır! (Bkz. Maurice Larkin, Religion Politics and Preferment in France, özellikle sf. 81 - 100)
"İrtica" lafı da Jakoben markalıdır.


İki demokrasi

'ÖDÜNSÜZ' ve "yanılmaz doğru"cu Jakoben demokrasi, bu ideolojik, liberal demokrasinin "kuvvetler ayrılığı" ilkesini reddeder, "sivil topluma egemen bir ve bölünmez kamu otoritesi" ve "soyut bir milli egemenlik" kavramını benimser. Böyle bir "Devlet", topluma istediği şekli vermeyi, tek tip adam yetiştirmeyi görev sayar. (Francis Furet, Jacobinism, A Crtical Distionary of The French Revolution, sf. 710 - 711)
Bu Jakoben egemenlik anlayışının bizim devrim tarihimizdeki karşılığı "tevhid - i kuva" (kuvvetler birliği)'dir.
Jakoben demokraside, "genel irade", liberal demokrasideki sandıkta belirlenen "çoğunluk iradesi"ne benzemez. Jakoben liderlerden Saint - Juste diyor ki:
"Genel irade, çoğunluğun iradesi değil, milleti gerçek arzuları ve gerçek mutluğu hakkında aydınlatmakla görevli temiz insanların iradesidir." (P. Gaxotte, Fransız İhtilali Tarihi, sf. 255.)
Ve işte, 'mutlak doğru'yu, 'yanılmaz akıl'ı, 'devrim'i, soyut 'millet'i temsil ettiği içindir ki, Jakoben gelenekte "devlet hukukun üstündedir" ve "yargı ve hukuk, devlet çıkarlarına tabidir" (S.Hazareesingh, Political Traditions in Modern France, sf. 170 - 173)
Devletin kendisi radikalizme esin kaynağı olduğu içindir ki, Fransa, sağ ve sol radikalizmlerin elinde iki asır çalkalanmıştır!
Fransa, son 50 yılda devletin de siyasi akımların da liberalleşmesi sayesinde eski 'radikal' ve 'ödünsüz' çatışmalardan kurtulmuş ve gelişmesini hızlandırmıştır.
'Devlet'e, ve radikallere arz olunur!


http://www.milliyet.com.tr/1998/01/18/yazar/akyol.html

Sayın Taha Akyol un açıklamasını tatmin edici bulduğum için bu link i yazdım.

Jakobenizmin şu an ki din söylemi ve resmi ideoloji söylemi ile çakıştığı düşüncesindeyim. Mutlak doğru dan bahsedenler ve buna mutlak katılım olması gerektiğine inananlar var. Ben doğrunun göreceli olduğu; yer, zaman ve kişiye göre değiştiği inancındayım.
Eğer ben düşünmekte özgürsem böyle düşünüyorum. Başkalarının düşüncelerine saygım var.
#1 - Nisan 15 2007, 13:10:53

Modernleşme sürecinde bir Türkiye'nin ilham aldığını düşündüren felsefedir. Şiddet yanlisi insanlar, devrimin, insanların kafasina vura vura öğretilmesi gerektigine inanirlar. "Halk için halka rağmen" gibi abesle iştigal bir anlayışları vardır. Oysa ki 'tepeden inme' bir şekilde halka ne düşüneceğini söylemek ve kendi doğrularını kabul ettirmek hem anlamsız hem imkansızdır. Aynı şekilde ilerici ve gerici diye sınıflandırarak ya da dinibütün ve dinsiz diyerek kafa yapılarına uymayanı değiştirmeye çalışmayı meşru görmeleri de pek yabancımız değildir günümüzdeki örnekleriyle.
#2 - Nisan 15 2007, 16:07:06

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.