Alternatifim Cafe

Sosyalizm/Komünizm

Discussion started on Felsefe

Kendini ırkçı olarak nitelendiren bir insana ırkçı diyorum, halbuki Türk ırkçılığını "fundamentalist avrupai görüşlere" tercih eden sen, bunda da bir beis görmemelisin, "öne çıkan kötü tarafı" dememelisin.

Bir insana riayet etmeyi sağlayan eserlerinden başka fikirleridir de. Nihal Atsız'ın eserlerini okumadım. Buna üzülmüyorum, zira ben onun muhtemel müthiş tasvirlerini okurken, hastalıklı fikirlerini zihnimde canlandıracağım, geride bıraktıklarını anımsayacağım ve bu edebi eserlerden bir gram zevk almayacağım. Bunu toplumcu olduğumdan dolayı değil, bu hastalıklı fikirlerden tiksindiğim için söylüyorum. Edebi eserlerde partizanlık ettiğimi sanmayın.

Bir kez daha tekrarlıyorum, ırkının üstün olduğuna inananlar ve bunu bir meziyetmiş gibi her platformda dile getirip, propagandasını yapanlar ve diğer ırkları hor görenler hastalıklıdır güzel dostlarım. Hiçbir şekilde aklanamaz bu insanlar.

"Komünizm tehlikesi"ne hiç değinmiyorum, bu tanıma mukabele etmek anlamsız ve faydasız. Komünizm enternasyonalisttir, onu Almanların bilimselleştirmesi hiçbir şey ifade etmez; her milletten insan, kurtuluşu bunda arayabilir. Türk'ün fikri diye *** çukuruna girmek yerine "fundamentalist avrupai görüş"ümü bin kere tercih ederim.
#26 - Nisan 04 2009, 15:06:57
« Son Düzenleme: Nisan 04 2009, 15:07:44 Gönderen: vyacheslav »

Evet, tercih ettiğin görüşün bayrak taşıyanları iktidarda çok güzel bir yönetim sergilemekteler şu anda.

Bizim hastalığımız en azından kendi ırkımıza, insanımıza olan sevgimiz. Sizlerin hastalığı ise yurtdışından buraya paket edilip getirilen, bu ülke konjonktürüyle uzaktan yakından alakadar olmayan mantık dışı ideaların peşinde bir ömür koşturmanız. Ölüyü diriltmek bile daha kolay sizin getirmeye çalıştığınız uygulamalardan.

Evet dostlar, sağda solda "özgürlük" kisvesi altında masum insanları öldüren, metro istasyonlarında bombalar patlatıp, zyklon gazıyla saldırılar düzenleyen terörist örgütler sağlıklıdır, hastalıklı değildir, çünkü hepsi marksist-komünist ideolojileri benimsemiştir, hepsi gayet insan sevgisiyle dolu kuruluşlardır. Bugün İspanya' daki ETA, İrlanda' daki IRA, Türkiye' deki PKK gibi örgütlerin hepsi komünist menşeili örgütlerdir, bilginiz olsun.

Irkçı en azından kendi insanını havaya uçurmaz, kendi insanına asla kurşun sıkmaz. Komünizm denen şey bu günün dünyasında kapitalizmin karşısına rekabet amacıyla çıkardığı, büyütüp palazlayarak yetiştirdiği ve sonunda balon gibi patlatarak kendini sözde haklı çıkarırken kullandığı bir saçmalıktan başka bir şey değildir.
#27 - Nisan 04 2009, 20:49:06

İşbirlikçilerin, statükocuların, düzen parlamenterlerinin görüşünü tercih etmedim belli bir zaman haricinde. Fundemantalist olduğumu söylerken, herhangi bir ideolojiyi sırf hazırlayıcısı Türk olduğu için belleyenlere karşı bir ironi yaptım.

Asıl mantık dışı olan bu ülkenin konjonktürünün, bu ülkenin insanlarının mayası sosyalizme, ya da herhangi bir ideolojiye uymaz düşüncesi. İdeolojilere karşı belli bir hudut çizilemez herhangi bir toplumda. Bu konuda yüzlerce yıl çarın hakimiyeti altında yaşayan Rus halkının sosyalist bir devlet inşa etmesi örnek gösterilebilir.

Sosyalistler vandalizmi savunmazlar; "özgürlük" kisvesi altında masum insanları öldürüp, yakıp yıkmak bu ideolojinin hiçbir yerinde yazmaz. Ve fakat kimse melek değildir bu konuda, masum insanlar değil, kapitalistlerin tüm olanaklarıyla üzerlerine yığdıkları baskı örgütleri tasfiye edilmiştir; bu devrimin gerçekleştirilmesi için olmuştur, her devrimde olduğu gibi, bu silahlı propagandadır.

Övünülecek başka bir şey bulamamış gibi "kendi insanını havaya uçurmaz" lafı, ırkçıların düştüğü acziyetin kanıtlarından biridir. Kendi insanı şeytan olsun, insanları iliğine kadar sömüren olsun, onun için hiçbir şey farketmez; çünkü o ırkçıdır, ait olduğu ırk ile övünüyordur. İnsan olduğunu söylesen, insan olmasıyla övünmesini söylesen tuhaf tuhaf bakar. Ve diğer ırklar ona hizmet etmek, onun tarafından hor görülmek için yaratılmıştır. Her fırsatta Türk olmanın güzelliğiyle, ah ne güzelliğiyle şartlandırılmanın özetidir bu.

Leninizm'de "ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkı" vardır, hiçbir ulus diğer ulusun geleceğini inisiyatifine alamaz, üzerinde baskı kurup, heterojen hâle getiremez. Bu bakımdan Kürt halkı mağdur durumdadır; fakat milliyetçi, komünist ideolojiyle uzaktan yakından alakası olmayan, belirli fikriyata sahip olmayan mensuplarının büyük bölümünün intikam için girdiği bir örgüt olan PKK, komünist bir örgüt değildir. Silahlı propagandayı savunan ve sizlerin terörist diyeceği örgütlere örnek olarak Kolombiya'da FARC'ı, Meksida'da EZLN'i dilediğinizce araştırabilirsiniz.
#28 - Nisan 04 2009, 21:45:03
« Son Düzenleme: Nisan 04 2009, 21:51:27 Gönderen: vyacheslav »

Evet Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan gibi safi Türk devletleri de sscb ye kendi rızalarıyla katıldılar zaten di mi? Leninizmde geçen kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullandılar yani, Rusya hegemonyası altına almadı yani onları, sömürmedi seneler boyunca Kazakistan' ın doğalgaz ve altın kaynaklarını, ya da rusya da açlıktan sürünmedi Türk kardeşlerimiz senelerce di mi?

PKK taslağında gayet de leninist marksist bir örgüttür. Kurulduğunda logosunda bulunan orak çekiç bunu rahatlıkla açıklar. PKK militanlarının yarısından çoğunun da tkp ile bağlantılı olduğu gerçeği örtbas edilemez. İşçi partisi başkanı doğu perinçek in terörist eğitim kampında apo yla yan yana dolaşıp, teröristlere gül hediye ettiği resimler de yalanlanamaz.

Dünyadaki kural budur, güçlü olan daim kalır. Hümanizm gibi bir saçmalıkla karın doyuran milletlerin de hali apaçık ortada.
#29 - Nisan 04 2009, 23:01:38

Kazakların, Özbeklerin, diğer tüm milletlerin Sovyetler Birliği çatısı altında, önce stalinizm, sonra revizyonist bürokratlar yüzünden çektiklerini biliyorum. Bu milletlere özerklik verilmeden önce, nasıl yıkılırken -yozlaşmış işçi iktidarı bile- halk oylaması yapılmışsa, halk oylaması yapılmıştır. Savaş Komünizmi sırasında, NEP'e geçmeden önce yaşanan kıtlıklar karşısında isyan eden Kronstadt askerleridir sosyalistler. Biz, Kurtuluş Savaşı'nda, Sovyetler'in silahlarını Batum'dan Samsun'a taşıyan Dursun Kaptanları da biliriz. Bu da, Lenin liderliğinde Sovyetlerin "ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı" ilkesine ne denli bağlı kaldığının göstergesidir.

PKK, kurulduğunda marksist-leninist bir örgüttü, ayrıca TKP değil, DHKP-C ile organik bağları vardır; bunları yadsımıyorum zaten. Sadece dün ve bugün yozlaştığını, komünist ideolojiyle uzaktan yakından bir alakaları olmadığını söylüyorum, ki PKK devrimci değil, bugün Türkiye devrimcilerine yükledikleriyle bir karşı-devrimcidir.

Hümanizm gibi bir saçmalıkla karnım tok, sırtım pek, Erkan Oğur gibi gözümü kısarak diyorum ki: Bu topraklardan Pir Sultanlar, Yunus Emreler geçmiş, ama meydan sizlere kalmış. Garip tabii ve yazık.
#30 - Nisan 06 2009, 11:42:32
« Son Düzenleme: Nisan 06 2009, 11:53:57 Gönderen: vyacheslav »

Ne Pir Sultan Abdal, ne Yunus Emre, ne Mevlana Celaleddin Rumi, ne Kaygusuz Abdal, ne de diğerleri hümanist özde. Hümanizm DİN denen şeyden tamamen bağımsız, ayrıktır. Bana Thales gerçekten hümanistti, ya da Jean Jacques Rousseau hümanizme katı bir örnektir desen bunu anlayabilirim, fakat islami hoşgörü maskesi altında yüzyıllarca Türk' ü Türk yapan gerçek Türk Kültürü' nü öldürerek, yerine saçma sapan ne idüğü belirsiz bir arap kültürü getirmeye çalışılmasına hümanizm dendiği zaman da asla hoşgörüyle yanıtlamam bu tezi. Din filozofoundan hümanist falan olmaz ayrıca, ortaöğretim tarih kitaplarında yazan kalıplar hep bunlar. Sen gir bütün Anadolu' ya, dünya kadar bizanslıyı kılıçtan geçir, yetmedi taa Viyana kapılarına kadar ilerle, bir dünya devleti kendine kat, katılmayanları da yok et, sonra "kim olursan ol gel" diye örtbas et bunu. Elin avrupalısı çok mu hevesliydi ki müslüma olmaya, senin kılıcının altında zorla islamı kabul etmeye? Yunus Emre' nin yaşadığı zamanki devlet bütün Anadolu' ya kılıcının gölgesi altında yaymıştır islamiyeti. Tarihte hiçbir Türk devleti yoktur ki savaşmadan, kan dökmeden, toprak genişletmeden kuruluşundan yıkılışına kadar hüküm sürsün.

Ben de joseph stalin in "the death of one is a tragedy but death of a million is just a statistic" sözünü hatırlatıyorum, Sibirya sürgününde ölen milyonların rus tarihine kanlı bir istatistik olarak geçtiğini anımsayarak.

Türkiye' de de vatandaşların kapısını ordu mensupları çalarak, kafalarına silah dayamak suretiyle referandum yaptırılsa sonuç Kazakistan' dakinden farklı olmazdı, nitekim 80 ihtilalinde olmadı da. Nasılsa bu millet sever seçim mitingleri dinleyip, boş konuşmalara alkış tutmayı, bu cehalet sürdükçe de kendini alkışlattıracak birileri çıkar hep.

İki bin sene önce Kurultay' da Kağan' ın kararları bile eleştirilirken, iki yüz sene önceye kadar "padişahım çok yaşa" diyen bir halk olduk, şimdi de "başbakanımız mücahid" diye geziyoruz.

Kim olursan ol gel, nasılsa senin kafanı da yıkarız anlayacağın. Seni de zorla günden güne araplaştırır, özünü yok eder, milli kimliğini öldürürüz.
#31 - Nisan 06 2009, 22:48:09

Resmi kitaplarda yazan hoşgörülere, destansı "fetih"lere, Osmanlı'nın ve muktedir olan kişilerin melek oluşuna ben de inanmıyorum. Bu konuda hemfikiriz.

Pir Sultan hümanistti; istilalara, yıkımlara karşı halkın çektiklerini yansıtıp, onlarda bir infial duygusu yarattı. Bir dost bulamadım gün akşam oldu diye üzülen, bin cefalar etse de, yolundan dönse de, "kadılar müftüler fetva yazsa da", içindeki dost ve halk aşkıyla, "işte kemend, işte boynum asarsa" deyip idam sehpasına giden bu insan ve bu insanlar hümanisttir.

Sovyet Devrimi, bir anda, alelade gerçekleştirilmiş bir devrim değildir. Evrim aşamasında, marksist literatürde Almanca konuşurken, toprakların her köşesinde, her fabrikada, köyde, kıraathanede propagandalar yapılmış ve halka politik bilinç götürülmüştür. Bu kadar büyük topraklarda sosyalizmin başarısının ana sebebi budur. Halkın kafasına silah dayayarak, böyle büyük çapta bir devrim gerçekleştirilemez. Stalin'in, Stalinizm'in sosyalizme kattıklarından çok eksilttikleri vardır. Tuhaçevski, Troçki ve bunlar gibi birçok aktif sosyalist öldürüldü, üstelik "sosyalist" biri tarafından; stalinist fraksiyonlar bunların savunmalarını iyi yapar. Her fırsatta, mütemadiyen söylenen lakaytça sözler, göze sokulan gri paltolar, demir perdeler karşısında ben savunma yapmam.
#32 - Nisan 07 2009, 16:42:19

Sosyalizm: Üretim araçlarının kamu adına devletin mülkiyetinde olduğu toplum düzen.

Komünizm: Üretim araçlarinin mülkiyetinin olmadığı veya bir başka deyişle tüm topluma ait olduğu toplum düzeni.

Kısaca bu. Arada birçok fark bulunur başka. Sosyalizmde devlet vardır, komünizmde yoktur. Sosyalizmde iktidar, işçi sınıfınındır; komünizmde sınıf yoktur vs. Farklı şeyler yani. Ayrıca herhangi bir ankette komünizm=sosyalizm denmemiştir, kimse demez. Hemen herkes bu farkı bilir. Ancak komünist ve sosyalist aynı denmiş olabilir. Çünkü bir komünist aynı zamanda sosyalisttir. Yani bütün komünistler sosyalisttir ama bütün sosyalistler komünist değildir.
#33 - Nisan 25 2009, 20:36:04

Sosyalizm: Üretim araçlarının kamu adına devletin mülkiyetinde olduğu toplum düzen.

Komünizm: Üretim araçlarinin mülkiyetinin olmadığı veya bir başka deyişle tüm topluma ait olduğu toplum düzeni.

Kısaca bu. Arada birçok fark bulunur başka. Sosyalizmde devlet vardır, komünizmde yoktur. Sosyalizmde iktidar, işçi sınıfınındır; komünizmde sınıf yoktur vs. Farklı şeyler yani. Ayrıca herhangi bir ankette komünizm=sosyalizm denmemiştir, kimse demez. Hemen herkes bu farkı bilir. Ancak komünist ve sosyalist aynı denmiş olabilir. Çünkü bir komünist aynı zamanda sosyalisttir. Yani bütün komünistler sosyalisttir ama bütün sosyalistler komünist değildir.

http://www.aleviforum.com/showthread.php?t=2164

Edit: Uzun yazmaya gerek yokmuş. Mesajın gerçek sahibi verdiğim linktedir.
#34 - Nisan 25 2009, 21:54:44
« Son Düzenleme: Haziran 24 2009, 16:23:29 Gönderen: vyacheslav »

Sosyalizm veyahut komünizm, ideolojileri gayet iyi olan akımlardır fakat nedense uygulamaları hep kötü olmuştur, kötü sonla bitmiştir. Bu düşünceleri ortaya çıkaran kişileri okurum ederim, ilgimi çeker böyle insanlar zaten.
Fakat görülmüştür ki, bu uğurda can veren insanlar şuanda gayet değersiz gibi görülmekte. Hepsinin ölümüde trajik olmuş. Misila bkz: Che

Böyle bi kişi nasıl olurda o şekilde ölebilir değil mi? Akıl almaz geliyor gerçekten, bana.

#35 - Temmuz 19 2009, 14:18:35
Eskiden buralar hep hayat, yaşamdı.

Jandarma biz sosyalistiz .
#36 - Temmuz 30 2009, 16:01:34

bıp.
#37 - Temmuz 31 2009, 11:49:22
« Son Düzenleme: Kasım 26 2009, 13:22:31 Gönderen: Horrorpheliac »
Eskiden buralar hep hayat, yaşamdı.

t-mac

Konforlu yatağında pembe pijamalarıyla ölmesi, sanırım hayranlarını daha çok vahşete düşürürdü. Bir İngiliz milli şairi
'Asıl ısdırap savaş alanı yerine yastıkların içinde ölmektir' diye bir söz sanatında bulunmuş ve ben de yarım hafızamla içine etmiş bulundum fakat burdan yola çıkarak bu tip lider ruhlu insanların hiç beklemediği bir ölüm senaryosu değildir kelleyi vermek  diyor ve maria elena'nın ayarlarını heycanla bekliyorum.
#38 - Ağustos 07 2009, 15:35:22

http://www.aleviforum.com/showthread.php?t=2164

Edit: Uzun yazmaya gerek yokmuş. Mesajın gerçek sahibi verdiğim linktedir.

O mesajin sahibi zaten benim, siteden bana mesaj atarsanız size cevap yazmaktan mutluluk duyarım, sırf fevri davranıp araştırmadan yorum yaptığınız için.
#39 - Kasım 06 2009, 13:48:10

Başka bir mesajınızın da uludagsozluk.com adresinde olduğunu görünce o mesajı yollamak gereği duydum. Kendi kullanıcı hesabınız olduğunu iddia ettiğiniz ve yaklaşık üç senedir giriş yapmadığınız o hesapla giriş yapıp bana oradan cevap verirseniz ben de mutluluk duyarım. Ayrıca Uludağ Sözlük'teki kullanıcıya da özel mesaj attım. O da sizseniz ve oradan da mesaj atarsanız iki kez mutluluk duyarım.
#40 - Kasım 06 2009, 15:57:29
« Son Düzenleme: Kasım 06 2009, 16:07:15 Gönderen: vyacheslav »

Alıntı
PKK militanlarının yarısından çoğunun da tkp ile bağlantılı olduğu gerçeği örtbas edilemez.
PKK ile TKP'yi aynı cümle içerisinde kullanabilenler de varmış yahu bu forumda, kıvanç duydum!
#41 - Mart 05 2011, 22:47:39

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.