Öncelikle dinsel bilgi ile felsefi bilginin kaynakları, yapılar ve amaçları farklıdır. Aslında dinde, bilim ve felsefede anlaşıldığı anlamda bir bilgiden söz edilemez. Din, insan hayatını yaşadığı evrenle anlamlı bir ilişkiye sokma çabası ve insani işlerin yürütülmesinde bilgelik sağlama girişimidir. Ama din bunu entellektüel değil, pratik ve duygusal bir temelde sağlamaya çalışır. Özetle din, insanın dünyayı bilme ihtiyacından çok, dünyaya, Tanrıya ve insan hayatının bir anlamı olduğuna inanma ihtiyacımıza karşılık verir.
İnanma ve bilme arasında ise çok fark vardır. Bilinen şeye inanılması diye bir durum yok, o sadece bilinir. Örneğin şu an oda sıcaklığının 24 derece olduğunu termometreye bakarak biliriz, ya da üçgenin iç açılar toplamının 180 derece olduğunu biliriz. Bunlara bir de inandığımızı söylemek ise manasız olacaktır. İnanılan şey ise bilinmez, daha doğrusu bilinme ihtiyacı duymaz,doğrulanması gerekmez, sadece inanılır. Eğer ben Tanrı'nın varlığına inanıyorsam ne tür bir bilgi onun olmadığına beni inandırabilir ki?? İddia edildii gibi Yuri Gagarin'in ilk defa uzaya çıktığında orada Tanrı'yı görmemesine ilişkin bilgi mi ? O zaman ben de "Tanrı'nın uzayda olduğunu ya da cisimsel bir varlık olduğunu kim söylüyor ki?" diyebilirim. Ya da iyi insanların bu dünyada acı çektikleri, kötülerinse çoğu zaman yoksunluk yaşamadıklarını söylemek mi benim inancımı sarsacak bir bilgidir? O zaman ben de "Öbür dünyayı kimse görmemiştir. İlahi adaletin o dünyada gerçekleşmeyeceğini kim iddia edebilir?" derim. Demek ki inanç bu tür bilgilerle sarsılacak ya da yok olacak birşey değildir.(alıntılar var)
Zaten dinler inananlarından bilgi istemezler. Çünkü o bilgiyi zaten kendileri vermek isterler. Onların istedikleri bu bilgiye iman edilmesidir. Zaten imanın önemi de budur. Eğer bilmek, imanın ya da inancın yerini tutabilseydi, ya da iman edilen şey aynı zamanda bilinebilseydi, o zaman dine gerek kalmaz, inancın yerini bilgi alırdı.
Sonuçta bir şeye inanmakla bilmek arasında asla kapanmayacak bir uçurum vardır ve bu nedenle insanların asla bilgiyle doldurulamayacak değerlere ve inançlara tutunmasının makul olacağıdır. Tüm bu verilere rağmen, dinlerin temel kavram ve değerleriyle ilgili olarak bazı bilgiler taşıyor gibi görünen ifadelere yer vermeleri ve bizden bazen onları "bilme"mizi istemeleri de olan bir olgudur.