Alternatifim Cafe

Tersinim Teorisinin Tanıtımı

Discussion started on Felsefe


                               TERSİNİM TEORİSİ TANITIMI

      Tersinim teorisi Türk düşünür ve yazarlarından Hüdai ÇAKMAK’ın ortaya attığı teoridir. Teorinin kurgulayıcısı Hüdai ÇAKMAK bu konuda şunları yazıyor.
      -Varoluş insanoğlunun var edildiği ilk anlardan beri ilgisini çekmiş, konusunda pek çok teoriler üretilmiştir. Bu teoriler çok ve çeşitli olmasına rağmen varoluş bir yaratıcının eseridir ya da değildir, rastlantılarla oluşmuştur cevaplarına uygun olmak üzere iki büyük grupta toplanır. Bir teori gerçek olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım üzerine kurulur, ayrıntılanır ve kanıtlanmaya çalışılır. Ulaşılan bilimsel sonuçlar genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan varsayıma uygun olarak yorumlanır. Temel varsayımın yanlış olabileceği hiç bir zaman düşünülmez. Bu da bilimin olması gereken tarafsızlığına gölge düşürdüğü gibi pek çok hata ve yanlışlara yol açar, teorileri bilim dışına iter. Örneğin evrim teorisinin doğruluğu kuvvetle inanılan varsayımı milyonlarca tür ve cinste olan tüm canlıların rastlantılarla oluşmuş bir canlı hücresinin zamanla evrimleşmesi sonucu oluştuğudur. Bir evrim teorisi taraftarı hiç bir zaman bu temel varsayımın yanlış olabileceğini düşünmez. Bilimsel bulguları bu temel varsayıma uygun yorumlanmaya çalışır. Bu yorumların temel kanun ve ilkelerle çelişip çelişmediğine pek dikkat etmez. Kimileri görmezlikten, bilmezlikten gelinir.
   
  Tersinim teorisinin kurgulanma yöntemi bu uygulamanın tamamen tersidir. Önce bilimsel sonuç daha sonra ulaşılan sonuca göre varsayım ilkesine dayanır. Bu nedenle bilimin ortaya koyduğu tüm kanun ve ilkelerle uyumludur, hiç biriyle çelişmez. Tersinim teorisi herhangi bir teoriye karşıt ya da destek olmak amacıyla ortaya konulmuş değildir. Tamamen kendine özeldir.
Tersinim teorisi maddenin sakımı, entropi, yapmanın zor bozmanın kolay olduğu ilkesi gibi tüm doğal kanun ve ilkeleri temel alır. Karşıtı olan diğer teorilerin bilimsel yöntemlerle doğruluğu onaylanmış esaslarını da temel almaktan çekinmez. Bu nedenle ter-sinim bilim dışına kaymadığı gibi konusundaki tüm teorilerin bilimle doğrulanmış temellerinin birleştiği bir sentez durumundadır.
Tersinim teorisi özet olarak bilimsel araştırmaların sonuçları olan şu esasları temel alır.   
      1)-Enerji girişi ve zaman varoluşun herhangi bir olgusundaki düzen sahibi sistemlerde bozuma (tersinime), diğerlerinde ise değişime neden olur.
      2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerle-rini kapsayan kompleks bir bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.
      3)-Varoluşun kompleks bir bütün oluşu bir Yaratıcı iradenin eseri olduğunu gösterir.
       4)-Varoluş canlılığın oluşum ve devamlılığı amaçlıdır. Her şey bu amaca uygun planlanmış ve var edilmiştir. 
       5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersi-nim gösterir. Canlılardaki tersinim, kompleks sistem ve düzenle-rin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini zayıflatması ya da kaybetmesi demektir.
       6)-Her canlı türünün mükemmel ve eksiksiz yaratılmış bir arı ırkı vardır. Diğer tür ve çeşitler arı ırkların tersinimi sonuçlarıdır. Örneğin insanlar maymunların evrimi sonucu oluşamaz. Bu entropi, kalıtım, yaşamsal uygunluklar gibi doğal kanun ve ilkele-re aykırıdır.
        7)-Tersinime uğramış arı ırklardan kimi özelliklerini yitirmiş ya da zayıflatmış diğer ırklar oluşur. Canlı yaşam avantajlarını büyük ölçüde zayıflatmış yada yitmiş ise hayat sahnesinden sili-nir.
       8)-Hiç bir canlı varlığını eksiksiz olarak geleceğe aktaramaz.
       9)-Varoluş sorusuna verilen cevaplar insan hayatlarını yön-lendirir. Bu nedenle tersinimin çok geniş ve derin sosyal etkileri vardır.
Teori sekiz ciltle kitaplaştırılmıştır ve tamamen bilimseldir. Tek kitaplık özeti mevcuttur.


#1 - Eylül 01 2010, 16:50:10


                      TERSİNİM TEORİSİ MEKANİZMALARI
        Tersinim teorisinin belli başlı mekanizmaları özetle şunlardır.
        1)-Tersinimsel değişim: Tersinim teorisi varoluşu canlılık ve cansızlık olarak ayırmaz bir bütün olarak kabul eder. Entropi kanunları ise doğal şartlara bırakılmış düzen sahibi sistemlerin zaman içinde bozuma (tersinime) uğraya-cağını düzenlerin düzensizliğe gideceğini belirtir.
       Maddeler moleküllerden, moleküllerde atomlardan oluşur. Atom ve moleküller ise sistem ve düzen sahibi oluşumlardır. Maddeler de doğal şartlarda ve zaman içinde değişimler gösterir. Örneğin bir granit kaya zamanla çürür kimi metaller oksitlenir.
      Daha kompleks düzen sahibi cansız oluşumları örneğin son model bir arabayı doğal şartlara bıraktığınızda kullanmadığınız halde ciddi şekilde tersinimsel değişime uğradığını (bozulduğunu) görürsününüz. Tersinimsel değişim düzen sahibi sistemlerin kompleksliği ve zamanla doğru orantılıdır.

        2)-Canlılarda tersinimsel değişim: Canlılarda tersinimsel değişimler evrim teorisinin mutasyonları karşıtı-dır ve negatif değişimi ifade eder.
Tüm canlılar basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusudur. Dolaysıyla tersinimsel değişimlerden daha çok ve daha güçlü etkilenirler. Canlılar bu etkilerden varedilişlerinde kendilerine eksiksiz verilmiş savunma mekanizmalarıyla korumaya bu etkileri en aza indirmeye çalışırlar.
Tersinimsel etkiler gen bilgilerini etkilemiş ise bozunumlar diğer nesillere aktarılır. Bu da canlıların zaman içinde tersi-nim göstermesi demektir.

      3)-Doğal elenme (elenim): Doğal elenme evrim teorisinin doğal seleksiyon mekanizmasının tersini ifade eder.
Doğal seleksiyon zaman içinde diğerlerine göre daha çok evrimleşen canlıların diğerlerini elemine ettiğini hayat sah-nesinden sildiğini bu yolla evrimleş-menin gerçekleştiğini savunur. Tersinim teorisine göre bu oluşum tam tersinedir.
Canlılar mükemmel ve eksiksiz var edilmişlerdir. Fakat ter-sinim sonucu kimi yaşam avantajlarını azaltabilirler yada tamamen kaybedebilirler. Yaşam avantajlarını azaltanlar (ör-neğin ihtiyarlayanlar hastalar) gerektiği kadar sahip olama-yanlar (örneğin gerektiği gibi korunamayan yavrular) yaşam avantajlarını tamamen kaybedenler (örneğin bacakları kırıl-mış hayvanlar kanatları kırılmış kuşlar) ekolojik sistem için-de elemine edilirler. Avantajlarını koruyabilenler yaşamlarını devam ettirir. Elenenler bu avantajlarını zayıflatanlar ya da kaybedenlerdir. Doğal elenme (elenim) budur.

      4)-Tersinimsel çeşitlenme: Tersinimsel değişimler çeşit-lidir. Bunun nedeni canlıların yaşamsal şartlarının farklı ola-bilmesidir. Eğer tersinimsel değişim-lerden bir kısmı gen bilgilerine etkilerse ayrıntı yönünden atalarından farklık bi-reyler oluşur. Buna tersinimsel çeşitlenme denilir. Örneğin mavi ya da yeşil gözlülük ten rengi farklılıkları tersinimsel çeşitlenme sonuçlarıdır.

          5)-Dar alanda tersinimsel çeşitlenme: Evrim teorisinin allopatrik varyasyon teriminin karşılığıdır. Genelde dar bir alanda sıkışıp kalmış türdeşleriyle bağlantıları kopmuş kü-çük topluluklarda meydana gelir. Bu topluluklarda yakın ak-raba evlilikleri yaygındır. Yakın akraba genlerinde ise farklı-lıklar az benzerlikler çoktur. Yavrular anne ve baba genleri-nin karışımları olduğundan kombinasyonu zenginliği oluş-maz. Benzerlikler çoğalır ve diğer nesillere aktarılır. Dolay-sıyla gen rahatsızlıkları daha kolay diğer nesillere geçer.
       Bu tür toplumlarda tersinimsel değişimler (negatif deği-şimler) son derece güçlü ve çeşitlidir.

      6)-Seksüel seçilim: Evrim teorisi dişilerin gösterişli er-kekleri seçtiklerini bu erkeklerin döllerini diğerlerine göre diğer nesillere daha kolay daha çok aktardıklarını savunur ve bu seçimi evrim mekanizmalarından biri sayar.
Fakat irade sahibi olmayan bu tür canlıların güzelle çirkini nasıl ayırt ettikleri güzelliklerden zevk alabilme melekesini nasıl sahip oldukları konusunda her-hangi bir bilgi veremez-ler kanıt da gösteremezler.
      Tersinim teorisi bu konuda güzelliğin gençlik sağlık güç, kuvvet sembolü olduğunu dişi bir hayvanını sadece bunu anladığını nesillerini güçlü bireyler-le aktarma isteği ve iç-güdüsüyle güzel erkekleri seçtiğini söyler ve kabul eder.
Her zaman olduğu gibi evrim teorisi doğal bir içgüdünün sonucu olan bu olayı kendi görüşüne uygun yorumlamayı tercih etmiş teorilerine bir evrim mekanizması olarak koy-muştur. Bu doğal olayın evrimle uzaktan yakından ilişkisinin olmadığı sadece varoluşlarında kendilerine verilen mükem-mel yapılarını diğer nesillere aktarma içgüdüsünün doğal bir sonucu olduğu açıktır.
Yeri ve sırası geldiğinde teorimiz hakkında bilgi vereceğiz. Görüş ve eleştirileriniz çabalarımızı artıracak ufkumuzu ge-nişletecektir.




#2 - Eylül 01 2010, 17:00:24


                  TERSİNİM TEORİSİ VE DOĞAL İLKELER
 
    Varoluş dediğimiz muazzam sistem tam bir düzen içindedir. Nice milyar yıllardan beri değişmeden var ve işler olan doğal ka-nun ve ilkeler bu düzenin inkâr edilemez kanıtlarıdır. Düzensizliklerde kanun ve ilkeler bulunmaz. Bu nedenle düzensizdirler. Ka-nun ve ilkelerin ortaya konulması, işlerlik kazanması bilgi, irade ve kudret üçlemesinin ürünleridir. Doğal kanun ve ilkeler pek çoktur. Pek çoğu hakkında henüz bilgimiz bulunmamaktadır. Aşağıda evrim ve tersinimle ilgili bir kaçından bahsedeceğiz. Te-orilere uygunluğu konusunu okuyucuya bırakıyoruz.

       Düzenleri (sistemleri) bozmanın kolay, yapmanın zor oluşu ilkesi: Bir şeyi yapmak, ortaya koymak her zaman zordur. Eser ne kadar ayrıntılı, hassas ve kompleks ise ortaya koymak o ka-dar güç olur. Ortaya konulan eserleri bozmak ise son derece ko-lay ve basittir. Eğer o düzen ya da yapı ayrıntılı ve hassas bir komplekslik gösteriyorsa bozmak o kadar kolay olur. Bir bakıma eserlerdeki incelik, hassaslık ve komplekslik yapmakla doğru, yıkmakla ters orantılıdır.
Bir sanatkâr yıllar süren çabalarla göz nuru dökerek bir eser ör-neğin bir heykel meydana getirir. Bu sanat eserini bozmak için bilinçsizce yapılacak bir darbe yeterde artar bile. Yıllar süren emek ve çabalarla sırçadan bir saray yapabilirsiniz ama atılacak bir taş bu sırça sarayı kırıp yıkmaya yetecektir.
Nice mühendislerin, işçilerin yıllarca emek, güç ve zaman harca-*** ortaya koyduğu mükemmel planlanmış bir şehri bir deprem ya da bir kıvılcım bir kaç dakika, bir kaç saat içinde yerle bir ede-bilir. Bir bakıma bir eser ortaya koyabilmek için bilinç, bilgi, kud-ret ve yeterli zaman gerekli olduğu halde bozup yıkmak için kaba kuvvet ve kısa süreçler yeterlidir.
      Termodinamiğin ikinci (entropi) kanunuyla bozmanın kolay, yapmanın zor olduğu ilkesi rastlantıların örneğin canlılık gibi ba-site indirgenemez kompleks oluşumları meydana getirebileceğini savunan materyalizm ve uzantısı olan teorilerin önünde diğer doğal kanun ve ilkelerle birlikte aşılması mümkün ol-mayan sıra dağlar gibi durmaktadır. Materyalizm ve uzantısı olan teorilerin bu konuda canlı yapılarının basite indirgenemez kompleks yapı-larını inkar etmek-ten başka seçenekleri yoktur.
        Kompleks düzenlerin oluşumunda bilgi, irade ve gücün ge-rekliliği ilkesi: Düzenleri yapmanın zor; yıkmanın kolay olduğu ilkesi aynı zamanda (düzenlerin bir amaca yönelik olması gerek-tiği göz önüne alındığında) yeterli bilginin, gücün ve her ikisini amaca uygun harekete (eyleme) geçiren bir iradenin olması ge-rektiği gerçeğini ortaya koyar. Diğer ifade ile bir yapıda bir amaç ve bu amaca uygun düzenlilik varsa o yapı bilgi, güç ve iradenin eseridir. Asla rastlantılar sonucu değildir.
      Örneğin bir çölde güneş, rüzgâr gibi doğal etkenler art arda dizilmiş estetik görünümlü, göz zevkimizi okşayan minik tepecik-ler, şekiller meydana getirebilir. Art arda dizilişlerine ve estetik görünümlerine bakarak bu oluşumların bir düzenlilik (bir eser) olduğu iddia edilebilir. Fakat bu oluşumlar bir amaca yönelik de-ğildir. Eser sahibi olması gereken doğal etkenler estetik görünüş-lü tepecikler meydana getireceklerini bilmezler, bu amaç için ha-reket etmezler.
Örneğin çölde esen rüzgârların dört bir yanı kavuran güneş ışık-larının radyasyonların zaman içinde estetik görünümlü tepecikler oluşturduğunu gördüğümüz ve bildiğimiz halde aynı etkenlerin estetik görünümlü tepeciklerin ardından evleri, sarayları, yolları, köprüleri, fabrikaları, enerji santralleri olan modern ve güzel bir şehir meydana getirebileceğini hiçbir zaman düşünmeyiz. Bunun nedeni ise bu tür oluşumların bir amaca yönelik kompleks sis-temler oluşudur.
Bilinç dışı rastlantısal etkenler estetik görünümler verdikleri yerle-ri rahatlık-la kirletip bozabilirler. Çünkü bunlar tıpkı modern bir şehri yerle bir eden depremler gibi kontrolsüz kaba güçler gibidir. Bu nedenle ortaya çıkan oluşumlar gözlere okşayan estetik gö-rünümde olsalar dahi bilgi, güç ve irade üçlemesinin sonucu ol-madığından eser değildir.
       Fakat aynı çölde basit bir kulübe, çadır ve hatta üst üste ko-nulmuş taş yığınlarından ibaret harabeler görsek; estetik olmasa-lar, göz zevkimizi hitap etmeseler bile bunların emek, bilgi ve irade üçlemesiyle meydana getirildiğini, rastlantılar sonucu oluş-madığını biliriz. Bu konuda en küçük şüphemiz olmaz. Fakat es-tetik görünümlü tepecik dizimleri için aynı şeyi düşünüp söyle-yemeyiz.
Sonuçta şunu belirtmek istiyoruz. Eğer bir oluşumda bir amaç ve bu amaca uygun düzenlilik ya da düzenlilikler varsa o oluşum bilgi, güç, irade, madde ve zaman beşlemesinin sonucudur. Asla rastlantıların eseri değildir.
       Doğa Gücü ya da Tabiat Ana…Eserlerin Eser Sahibi Ola-mayacağı İlkesi: Materyalizm varoluşta bilgi, kudret ve irade sa-hibi bir Yaratıcının varlığını ret ve inkâr eder. Fakat varoluş ret ve inkâr edilemeyen bir düzenlikler bütünlüğüdür. Bu bütünlüğe eko-loji diyoruz.
      Düzenlilikler ise kurallar ve yasalar sonucudur ve bir amaca yöneliktir. Düzenlerin düzenliliği ise yasaların, kuralların eksiksiz işlemesine bağlıdır. En küçük bir hata ya da aksaklık bu muaz-zam makineyi durdurabilir. Bu nedenle kuralların, yasaların işle-mesi son derece karmaşık, kompleks ve şaşırtıcı bir oto kontrol sistemiyle yapılır. Hiç bir şey rastlantıya bırakılmamıştır. Hiç bir şeyin rastlantıya bırakılmaması devrede eyleme geçmiş bir ira-denin varlığını açık şekilde gösterir. İnkar etmek ya da etmemek bu gerçeği değiştirmez.
Materyalizm bu sistemsel bütünlüğe Doğa Gücü ya da Tabiat Ana der. Materyalizme göre doğa gücü doğal kuralların, yasala-rın bileşkesidir. Bu nedenle doğaüstü bir güç değildir. Belki de doğanın ta kendisidir.
Gerçek ise ifade edilmek istenen doğa gücünün ekolojik düzenin bir sonucu olduğudur. Ekolojik düzen ise madde ve yaşam dün-yasını içine alan yaşamsal uygunluklarla kurulmuş kompleks dü-zenlerin, sistemlerin bütünlüğüdür. Yaşamın varlığına ve devam-lığına yöneliktir.
      Termodinamiğin ikinci kanuna göre zaman düzenleri düzen-sizleştirir, kar-maşa ve anarşi oluşturur. Bu nedenle eğer bir yer-de bir amaç; bu amaca uy-gun düzenler, düzenlilikler varsa bilgi, kudret ve irade üçlemesi de var demek-tir.
      Doğa gücü konulmuş kural ve yasaların bileşkesi (sonucu) olduğundan kendini meydana getiren yasaların, kuralların oluştu-rucusu, koyucusu olamayacağı açıktır. Hiç bir şey rastlantılarla kendi kendini meydana getiremez. Doğa gücü ve varoluşun dı-şında bilgi kudret ve irade sahibi bir Varlık gerekir. Bu nedenle eserler eser sahibi değildir. Eser sahibi eserin dışındadır, eser-den başkadır.
        Gerçeklerin Birbirleriyle Çelişmeyeceği İlkesi: Varoluş mu-azzam bir büyüklük ve bütünlük içindedir, çeşitli kanun ve ilkeler-le korunup idare edilir. Bu kanun ve ilkeler “genişim evresinin   “ (Planck dönemi) ilk anlarından itibaren kademeli olarak devreye girmiş, değişmeden yaklaşık on dört milyar yıldan beri etkinliğini sürdürmektedir.
       Düzen ve sistemleri kontrol edip sürdüren kanun ve ilkelerin oluşu aynı zamanda “düzen ve sistemleri oluşturan bir iradenin” de var olduğunu gösterir. Bunun neden ise düzen ve sistem sa-hibi oluşumların birer eser olduklarıdır. Eserler ise bilgi, irade, güç, madde ve yeterli zaman beşlemesinin sonuçlarıdır. Asla rastlantısal değildir.
     İlginç olan ise binlerce olan bu kanun ve ilkelerin asla birbiriy-le çelişmemesi, birinin yaptığını diğerinin bozmamasıdır. 
     Öne sürülen teorilerin doğru ve yanlışlıkları bu kanun ve ilke-lere uyumlu olup olmadıklarına bakılarak kolaylıkla tespit edilebi-lir. Eğer bir teori doğal kanun ve ilkelerle çelişiyorsa temelden çürük, gerçek dışı demektir.
   
       

#3 - Eylül 01 2010, 17:02:47

Sanki biraz varoluşçuluğu andırıyor gibi, hepsini okumadım gerçi ama..
#4 - Aralık 23 2010, 19:53:20
Eskiden buralar hep hayat, yaşamdı.

Üye:

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.